Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2020/103 E. 2022/83 K. 10.02.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/103
KARAR NO : 2022/83
KARAR TARİHİ : 10.02.2022

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : Ceza Genel Kurulu
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 2-1

Sanık …’in nitelikli dolandırıcılık, nüfuz ticareti ve haksız mal edinme suçlarından beraatine ilişkin ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince verilen 16.12.2019 tarihli ve 2-1 sayılı hükümlerin Yargıtay Cumhuriyet savcısı ve katılanlar Hazine ve Maliye Bakanlığı ile … vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının “Ret, Onama ve Bozma” istemli, 02.03.2020 tarihli ve 27550 sayılı tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında beraat kararı verilmesi karşısında yasal şartları oluşmadığından, katılan … vekilinin duruşmalı inceleme isteğinin CMK’nın 299. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamı ve ilk derece mahkemesince verilen hükümler dikkate alındığında, Ceza Genel Kurulunca yapılacak temyiz incelemesi sırasında özellikle;
1- Katılan Hazine ve Maliye Bakanlığının sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık ve nüfuz ticareti suçlarından, katılan …’ün ise sanık hakkında haksız mal edinme ve nüfuz ticareti suçlarından açılan kamu davalarına katılma ve hükümleri temyiz etme hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığının,
2- Sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun sabit olup olmadığının,
3- Sanığın üzerine atılı nüfuz ticareti ve haksız mal edinme suçlarından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının,
Belirlenmesi hususları üzerinde ayrı ayrı durulmasında fayda bulunmaktadır.
1- Katılan Hazine ve Maliye Bakanlığının sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık ve nüfuz ticareti suçlarından, katılan …’ün ise sanık hakkında haksız mal edinme ve nüfuz ticareti suçlarından açılan kamu davalarına katılma ve hükümleri temyiz etme hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığı;
İncelenen dosya kapsamından;
İlk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Özel Dairece, sanık …’e atılı haksız mal edinme suçundan açılan kamu davasının 3628 sayılı Kanun’un 17 ve 18. maddeleri uyarınca Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğüne bildirildiği, 08.02.2019 tarihli oturumda vekili aracılığıyla katılma talebinde bulunan Hazine ve Maliye Bakanlığı vekilinin bu isteği yerinde görülerek haksız mal edinme suçundan açılan kamu davasına; aynı oturumda şikâyetçi …’ün ise sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasına katılmalarına karar verildiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nın 237. maddesinin birinci fıkrasında “Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.” hükmü ile kamu davasına katılma hak ve yetkisi bulunanlar üç grup hâlinde belirtilmiştir. Bu düzenleme, 1412 sayılı CMUK’nın 365. maddesindeki; “Suçtan zarar gören herkes, soruşturmanın her aşamasında kamu davasına müdahale yolu ile katılabilir.” hükmü ile benzerlik göstermekte ise de yeni hükme, önceki Kanun’da yer almayan malen sorumlu ve dar anlamda suçtan zarar göreni ifade eden mağdur da eklenmek suretiyle, madde; öğreti ve uygulamadaki görüşlere uygun olarak, katılma hak ve yetkisi bulunduğu kabul edilenleri kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.
Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların kanunun kendilerine tanıdığı hak ve yetkileri haiz olarak davada Cumhuriyet savcısının yanında yer almasına öğreti ve uygulamada “Davaya katılma” veya “Müdahale” denilmekte, davaya katılma talebinin kabul edilmesi hâlinde ise davaya katılma isteminde bulunan kişi “Katılan” ya da “Müdahil” sıfatını almaktadır.
Gerek CMK’da, gerekse CMUK’da kamu davasına katılma konusunda suç bakımından bir sınırlama getirilmemiş, ilke olarak şartların varlığı hâlinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Öğreti ve uygulamada kamu davasına katılma yetkisi bulunan kişinin “Suçtan zarar görmesi” şartı aranmış, ancak kanunda “Suçtan zarar gören” ve “Mağdur” kavramlarının tanımı yapılmadığı gibi, zararın maddi ya da manevi olduğu hususu bir ayrıma tabi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır. Bu nedenle konuya açıklık kazandırılırken öğretideki görüşlerden de yararlanılarak, maddede katılma yetkisi kabul edilen, “Mağdur”, “Suçtan zarar gören” ve “Malen sorumlu” kavramlarının, kamu davasına katılma hususundaki uygulamaya ışık tutacak biçimde tanımlanması gerekmektedir.
Malen sorumlu; işlenmiş olan suçun hükme bağlanması ve bunun kesinleşmesinden sonra, maddi ve mali sorumluluk taşıyarak hükmün sonuçlarından etkilenecek veya bunlara katlanacak kişidir.
Mağdur; Türk Dil Kurumu Büyük Türkçe Sözlüğünde, “Haksızlığa uğramış kişi” olarak tanımlanmaktadır. Ceza hukukunda ise mağdur kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişilerdir. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde suçun maddi unsurları arasında yer alan mağdur, ancak gerçek bir kişi olabilecek, tüzel kişilerin suçtan zarar görmeleri mümkün ise de, bunlar mağdur olamayacaklardır. Suçtan zarar gören ile mağdur kavramları da aynı şeyi ifade etmemektedir. Mağdur suçun işlenmesiyle her zaman zarar görmekte ise de, suçtan zarar gören kişi her zaman suçun mağduru olmayabilir. Bazı suçlarda mağdur belli bir kişi olmayıp; toplumu oluşturan herkes (geniş anlamda mağdur) olabilecektir (… Emin Artuk-Ahmet Gökcen-A. Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 9. Bası, Adalet Yayınevi, …, 2015, s. 289; İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 11. Bası, Seçkin Yayıncılık, …, 2015, s. 214-217; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 8. Bası, Seçkin Yayıncılık, …, 2015, s. 106-107; Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Türk Ceza Kanunu, 6. cilt, …, 2010, s. 7702-7703.).
Kamu davasına katılmak için aranan “Suçtan zarar görme” kavramı Kanun’da açıkça tanımlanmamış, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse Özel Dairelerin yerleşmiş kararlarında; “Suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hâli” olarak anlaşılıp uygulanmış, buna bağlı olarak da dolaylı veya muhtemel zararların, davaya katılma hakkı vermeyeceği kabul edilmiştir. Nitekim bu husus, Ceza Genel Kurulunun 03.05.2011 tarihli ve 155–80, 04.07.2006 tarihli ve 127–180, 22.10.2002 tarihli ve 234–366 ile 11.04.2000 tarihli ve 65–69 sayılı kararlarında; “Dolaylı veya muhtemel zarar, davaya katılma hakkı vermez.” şeklinde açıkça ifade edilmiştir.
Uyuşmazlık konusuna ilişkin olarak, bir tüzel kişinin kamu davasına katılabilmesi için CMK’nın davaya katılmayı düzenleyen genel kural niteliğindeki 237. maddesinde belirtilen şartın gerçekleşmesi, başka bir deyişle suçtan doğrudan zarar görmüş olması veya herhangi bir kanunda, belirli bir tüzel kişinin bazı suçlardan açılan kamu davalarına katılmasını özel olarak düzenleyen bir hükmün bulunması gerekir. Örneğin 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu’nun davaya katılmayı düzenleyen 18. maddesi uyarınca Gümrük İdaresinin, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun 18. maddesi uyarınca Hazine ve Maliye Bakanlığının, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 162. maddesi uyarınca Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun usulüne uygun başvuruda bulunmaları hâlinde kamu davasına katılacakları açıkça hükme bağlanmıştır. Özel kanun hükümleri uyarınca davaya katılmanın kabul edildiği bu gibi durumlarda, belirtilen kurumların suçtan zarar görüp görmediklerini ayrıca araştırmaya gerek bulunmamaktadır. Ceza Genel Kurulunun 03.05.2011 tarihli ve 155-80, 22.10.2002 tarihli ve 234-366 ve 21.02.2012 tarihli ve 279–55 ile 15.04.2014 tarihli ve 599-190 sayılı kararlarında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu kapsamda, 3628 sayılı Kanun’un “Bu Kanunda Yazılı Suçlar ile Bazı Suçlardan Dolayı Soruşturma Usulü” genel başlığını taşıyan 4. bölümünün “Soruşturma” başlıklı 17. maddesinde;
“Bu Kanunda ve 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununda yazılı suçlarla, irtikâp, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz.
Yukarıdaki fıkra hükmü müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hakkında uygulanamaz.
Görevleri veya sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olan sanıklarla ilgili kanun hükümleri saklıdır.”,
“Suçun ihbarı” başlıklı 18. maddesinde ise;
“Yukarıdaki maddede yazılı suçlara ilişkin ihbarlar doğrudan Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılır. İhbar üzerine derhal bir ihbar tutanağı düzenlenir ve bir örneği muhbire verilir. Acele ve gecikmesinde sakınca umulan hallerde tutanak düzenlenmesi sonraya bırakılabilir. Muhbirlerin kimlikleri, rızaları olmadıkça açıklanmaz. İhbar asılsız çıktığında aleyhine takibat yapılanın istemi üzerine muhbirin kimliği açıklanır.
Yukarıdaki fıkraya göre yapılan ihbar veya takipsizlik kararı ve iddianame Cumhuriyet başsavcılığınca, Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğü ile varsa diğer ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirilir. Hazine avukatının yazılı başvuruda bulunması hâlinde Maliye Bakanlığı, başvuru tarihinde müdahil sıfatını kazanır.
Bu suçlardan dolayı müfettiş ve muhakkikler de soruşturma neticesinde delil veya emare elde ettikleri takdirde, işi yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi ederler. Cumhuriyet Başsavcılığı müfettiş ve muhakkikler tarafından kendisine tevdiine lüzum görülmediği halde dahi evrakın taalluk ettiği iş hakkında soruşturma yapmak üzere gerekçe göstererek evrakı ait olduğu merciden isteyebilir.
17 nci maddede yazılı suçlardan dolayı delil veya emare elde eden müfettiş ve muhakkikler durumu yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığına ihbar ve evrakı tevdi etmedikleri takdirde bunlar hakkında da yapılacak takibattan dolayı Memurin Muhakematı Hakkında Kanunu Muvakkat Hükümleri uygulanmaz.
İhbar konusu müsnet suç hakkında dava açılıncaya kadar bilgi vermek ve yayın yapmak yasaktır.” şeklinde hükümlere yer verilmiş olup, 3628 sayılı Kanun’a muhalefet suçunda Hazine ve Maliye Bakanlığının davaya katılma hakkı açıkça düzenlenmiş, ayrıca ihbar veya takipsizlik kararı ile iddianamenin varsa diğer ilgili kamu kurum veya kuruluşlarına bildirileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu bilgiler ışığında, katılan Hazine ve Maliye Bakanlığının sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık ve nüfuz ticareti suçlarından, katılan …’ün ise sanık hakkında haksız mal edinme ve nüfuz ticareti suçlarından açılan kamu davalarına katılma ve hükümleri temyiz etme hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığı değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde … Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan sanık …’in, … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/67355 sayılı dosyasında FETÖ silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan yürütülen soruşturmanın şüphelileri … ve babası …’e yönelik nitelikli dolandırıcılık ve silahlı terör örgütüne yardım etmek suçlarından haklarında … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 sayılı dosyasında soruşturma yürütülen şüpheliler …, …, … ve … ile irtibatlı olduğu, bazı FETÖ şüphelileri hakkındaki soruşturmalara müdahalede bulunduğu kanısı uyandırarak maddi menfaat elde ettiği ve bu şekilde nitelikli dolandırıcılık, nüfuz ticareti ve haksız mal edinme suçlarını işlediği iddiasıyla sanık hakkında açılan kamu davasında,
Özel Dairece, sanığa atılı haksız mal edinme suçundan açılan kamu davasının 3628 sayılı Kanun’un 17 ve 18. maddeleri uyarınca Maliye Bakanlığı Baş Hukuk Müşavirliği ve Muhakemat Genel Müdürlüğüne bildirildiği, 08.02.2019 tarihli oturumda vekili aracılığıyla katılma talebinde bulunan Hazine ve Maliye Bakanlığı vekilinin bu isteği yerinde görülerek sanık hakkında haksız mal edinme suçundan açılan kamu davasına ve aynı oturumda şikâyetçi …’ün ise sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasına katılmasına karar verildiği dikkate alındığında, Hazine ve Maliye Bakanlığının nitelikli dolandırıcılık ve nüfuz ticareti suçlarından, katılan …’ün ise nüfuz ticareti ve haksız mal edinme suçlarından doğrudan doğruya zarar görmedikleri ve bu suçlar yönünden kamu davasına katılmalarını özel olarak düzenleyen bir kanun hükmünün de bulunmaması karşısında nitelikli dolandırıcılık ve nüfuz ticareti suçlarından açılan kamu davasına Hazine ve Maliye Bakanlığı vekilinin, nüfuz ticareti ve haksız mal edinme suçlarından açılan kamu davasına ise katılan …’ün katılma hak ve yetkisi bulunmadığından, Hazine ve Maliye Bakanlığı vekilinin nitelikli dolandırıcılık ve nüfuz ticareti suçları, katılan … vekilinin ise nüfuz ticareti ve haksız mal edinme suçları açısından temyiz istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmalıdır.
Bu itibarla, Hazine ve Maliye Bakanlığı vekilinin nitelikli dolandırıcılık ve nüfuz ticareti suçları, katılan … vekilinin ise nüfuz ticareti ve haksız mal edinme suçları açısından temyiz istemlerinin CMK’nın 298/1. maddesi uyarınca reddine, incelemenin sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmünün Yargıtay Cumhuriyet savcısı ve katılan … vekilinin, haksız mal edinme suçundan kurulan beraat hükmünün katılan Hazine ve Maliye Bakanlığı vekilinin ve nüfuz ticareti suçundan kurulan beraat hükmünün ise Yargıtay Cumhuriyet savcısının temyiz istemleriyle sınırlı olarak yapılmasına karar verilmelidir.
2- Sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunun sabit olup olmadığı ile nüfuz ticareti suçundan eksik araştırma ile karar verilip verilmediği;
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık …’in 39987 sicil ile suç tarihinde … Bölge Adliye Mahkemesinde Cumhuriyet savcısı olduğu ve dosyada mevcut sicil özetine göre; Dokuz Eylül Hukuk Fakültesinden 1993 yılında mezun olduğu, … Ağır Ceza Mahkemesinde adli yargı hâkim adayı olarak 08.07.1997 tarihinde göreve başladığı ve sırasıyla … Adliyesinde hâkim, …, …, Burdur, Kartal, … Anadolu Adliyelerinde Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığı, 31.08.2008 tarihinde birinci sınıfa ayrıldığı,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 03.07.2017 tarihli ve 918 sayılı Bölge Adliye Mahkemeleri ile Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri Kararnamesi’ne göre; … Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı olan sanığın … Anadolu Cumhuriyet savcılığına atanmasının yapıldığı,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 25.07.2017 tarihli ve 2017/73410 soruşturma sayılı yazısına göre; … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 sırasında kayıtlı soruşturma evrakı üzerinden yapılan soruşturmada katılan …’ün ifadesinde hakkında suç isnadında bulunduğu kişilerden bazılarının hâkim-savcı olması, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ile 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nda öngörülen özel soruşturma usulüne tabi olması nedeniyle, katılanın (11.07.2017 tarihli) ifade örneğinin takdiri açısından Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine karar verildiği,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 04.10.2017 Olur tarihli ve 10316 sayılı kararına göre; sanık hakkında inceleme ve soruşturma izni verildiği,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesinin 02.11.2017 tarihli ve 441 sayılı kararına göre; … Anadolu Cumhuriyet savcısı iken … Cumhuriyet savcılığına atanan sanığın görevine devamının, soruşturmanın selametine, yargı erkinin nüfuz ve itibarına zarar vereceğine kanaat getirilmekle; 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 77/1 ve 81/1. maddeleri gereğince tedbiren üç ay süreyle görevden uzaklaştırıldığı,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesinin 17.07.2018 tarihli ve 448 sayılı kararına göre; soruşturma dosyasının incelenmesi sonucunda sanığa isnat edilen eylemlerin kovuşturmayı gerektirdiği değerlendirildiğinden ilgili hakkında kovuşturma izni verilmesine, kovuşturma yönünden gereğinin takdir ve ifası için dosyanın ilgilinin yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesine en yakın Ağır Ceza Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı olan … Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, ilgilinin disiplin yönünden yapılacak işleme esas olmak üzere 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 71. maddesi gereğince yazılı savunmasının istenmesine, savunmasını yapmak üzere kararın tebliğinden itibaren on günlük süre verilmesine, sanık hakkındaki görevden uzaklaştırma tedbirinin devamına, 17.07.2018 tarihinden itibaren 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu’nun 81. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tedbirin iki ay süreyle uzatılmasına karar verildiği,
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğinin 30.01.2019 tarihli ve 4307 sayılı yazısına göre; sanık …’in … Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı iken 19.07.2017 tarihinde … Anadolu Cumhuriyet savcısı olarak atandığı, sanığa anılan görevi devam ederken 02.11.2017 tarihinde görevden uzaklaştırma kararı verildiği, 29.01.2019 tarihi itibarıyla UYAP kayıtlarına göre mevcut durumunun devam etmekte olduğu,
… Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 24.10.2017 tarihli ve 1366 sayılı yazısına göre; sanığın 06.07.2017 tarihi itibarıyla … Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet savcısı olarak görev yaptığı, odasının … Anadolu Adliyesi E Blok, 3. Kat, 1 numaralı oda olduğu, 2015 yılından itibaren 532 171 .. .. numaralı GSM hattını kullandığı,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında … 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 12.07.2017 tarihli ve 3751 değişik iş sayılı kararı ile; tanık …’ın kullandığı tespit edilen 533 451 .. .. ve 542 650 .. .. numaralı GSM hatlarının, tanık …’in kullandığı tespit edilen 532 393 .. .. numaralı GSM hattının, tanık …’nın kullandığı tespit edilen 532 617 .. .. numaralı GSM hattının 01.01.2016 – 12.07.2017 tarihleri arasında yapılan arama/aranma, mesaj atma/alma ve baz bilgilerine ait iletişim kayıtlarının tespitine karar verildiği, iletişimin tespiti kayıtlarının incelenmesi neticesinde yapılan ve dosyada CD içerisinde bulunan analiz çalışmasına göre; tanık …’ın 533 451 .. .. numaralı cep telefonu ile sanığın kullanımında olan 532 171 .. .. numaralı cep telefonu arasında 28 adet, tanık …’ın 542 650 .. .. numaralı cep telefonu ile sanığın kullanımında olan 532 171 .. .. numaralı cep telefonu arasında 3 adet, tanık …’in 532 393 .. .. numaralı cep telefonu ile sanığın kullanımında olan 532 171 .. .. numaralı cep telefonu arasında 94 adet ve tanık …’nın 532 617 .. .. numaralı cep telefonu ile sanığın kullanımında olan 532 171 .. .. numaralı cep telefonu arasında 1 adet görüşme kaydının bulunduğu,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında … 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 05.08.2017 tarihli ve 4440 değişik iş sayılı kararı üzerine tanık …’a ait Iphone marka, 3553480842… IMEI numaralı cep telefonu ve içerisindeki SIM kartın incelenmesi sonucunda … Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü D Büro Amirliğince düzenlenen 13.08.2017 tarihli ve 568 sayılı export inceleme raporuna göre; tanık …’ın 533 451 .. .. numaralı cep telefonunu kullandığı, telefon rehberinde sanığın “Savcı …” olarak kayıtlı olduğu, sanığın kullanımında olan 532 171 .. .. numaralı cep telefonundan tanık … ile mesajlaştığı, bu kapsamda;
30.06.2017 tarihinde saat 22.15’te sanığın; “…, ben …’in getirdiği şahsı Devletime faydalı olsun diye itirafçı olması için yönlendirdim. Sonrasındaki bahsettiğin alışverişlerden haberim olmadı. O zaman …’i aramıştım. Cumhurbaşkanlığından iki emniyet müdürünü …’a yönlendirdiler onlara olayı aktardım. Onun için yakın dostum olan ve emn. Md.lerini gönderen …’yı biraz önce aradım. Uygun değildi. Sonra görüşeceğiz o zaman ne bilgisi var soracam. Ya da emniyet müdürlerini bana tekrar göndermesini söylüyecem. Ayrıntıları öğreniyim sana da bilgi veririm. Selamlar.”, şeklindeki mesajına saat 22.16’da tanık …’un; “Tamam abi sağol.” şeklinde cevap verdiği,
05.07.2017 tarihinde saat 19.56’da sanığın; “Paşa, bahsettiğin beni rahatlatacak bir aktarımın olacak mı?” ve saat 19.57’de; “Olursa iyi olur.”, şeklindeki mesajlarına karşılık saat 19.57’de tanık …’un; “Savcım arıycam gece sizi.” şeklinde cevap verdiği, saat 19.57’de sanığın da; “Tm ok.” şeklinde mesaj yazdığı,
06.07.2017 tarihinde saat 13.31’de sanığın; “Birazdan bitecek, geldiniz mi?” şeklindeki mesajına karşılık saat 13.40’ta tanık …’un; “Evet, C kapıdayım.” şeklinde cevap verdiği, saat 13.41’de sanığın; “Sekreter’e söylesinler odaya alsın sizi.” ve saat 13.42’de “Bilgim olduğunu söyle güvenliğe, son dosya bitiyor.” şeklinde mesaj yazdığı,
07.07.2017 tarihinde saat 07.34’te sanığın; “…, 80 demiştin şimdi baktım 40 var diğer kısım sonra mı?” şeklindeki mesajına karşılık saat 07.35’te tanık …’un; “400 önden 400 iş bitince dedimya abi.” şeklinde cevap verdiği,
07.07.2017 tarihinde sanığın saat 07.41’de tanık …’un cep telefonuna gönderdiği eklenti mesajında sanığa ait olan ve HSK Genel Sekreterliğine hitaben düzenlenmiş olan atanma talep formunun bulunduğu, “V. Diğer Gerekçeler (Açıklama)” kısmında “Daha önceki görev yerim olan … Bölge Adliye C.Savcılığı görevimde, kuruluşundan itibaren son döneme kadar idari savcı olarak görev yaptım. Tüm idari işlere baktım. Diğer arkadaşlarımla birlikte; tüm bölge adliyenin geçici yerleştirme planlaması, odaların temini, çalışma ortamının tesisi, genel çalışma esasları ve işbölümü belirleme hazırlık çalışmaları, idari ve mali işlerin yürütülmesi, yeni binanın yapım aşamalarındaki tüm çalışmalarda bulundum mesai mevhumu olmaksızın kimi zaman hafta sonları da dahil gece geç vakitlere kadar çalıştım. Tüm bu çalışmalarımda herhangi bir eksikliğim olmaksızın liyakatle çalıştığımı düşünmekteyim. Tüm bu nedenlerle talebim olmadığından görev yerimin değişmesini istememekteyim. Yapılan atamanın iptal edilerek eski görev yerim olan … Bölge Adliye Mahkemesi C. Savcılığına geri atamamın yapılmasını talep etmekteyim.” açıklamalarına yer verildiği,
… Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı İdari İşler Müdürlüğünün 05.09.2017 tarihli ve 50763 sayılı yazısına göre; 06.07.2017 tarihinde 18.00-20.00 saatleri arasında … Anadolu Adliyesi E Blok 3. kata ait tüm kamera kayıtlarının 2 adet DVD ortamına aktarılarak gönderildiği,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında … İl Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 24.10.2017 tarihli DVD inceleme tutanağına göre; CD içeriklerinde bulunan tüm görüntülerin bir araya getirilerek ekran görüntüsü alındığı ve 6 adet CD’de toplam 15 adet ayrı görüntü kaydının bulunduğu, buna göre 06.07.2017 tarihinde saat 16.52.27’de tanık …’un (gözlüklü, açık alınlı, üzerinde tişört bulunan şahıs) ve katılan …’ın (gri takım elbiseli, elinde el çantası bulunan şahıs) doğu asansöründen indikleri ve kendilerini karşılayan özel güvenlik görevlisi ile birlikte yürüdükleri, saat 16.52.40’ta tanık … ve katılan …’ın özel güvenlik görevlisi ile birlikte mavi kıyafetli bir bayan ile konuştukları ve görüntüde arka kısımda bulunan koridora doğru yürüdükleri, saat 16.53.02’de tanık … ve katılan …’ın köşeyi dönerek lavaboya birlikte girdikleri, saat 16.53.02’de lavabodan birlikte çıktıkları ve kendilerini bekleyen güvenlik görevlisi ile birlikte geldikleri koridor tarafına gittikleri, saat 17.41.04’te binadan ayrılmak için asansöre binmeye çalıştıkları, mesai bittiği için kartla çağrılabilen asansöre binemedikleri, havalandırma boşluğu olan koridorda güvenlik görevlisi aradıkları, daha sonra kata gelen asansöre binerek kattan ayrıldıkları, tanık … ve katılan …’ın güvenlik görevlisinin arkasından gittikleri ancak girdikleri odaya ait görüntü bulunmadığı,
Dosyada mevcut “…” ismi ile başlayan tarihsiz ve imzasız bilgi notunun sanık ile ilgili kısımlarının;
“…
Cemaatin içinde yetişmiş ve hala bağlantıları var
(…, …, … …(İstanbuI Abisi) )
Bylook kullanıcısı.
EHLULLAH YAPILANMASI
2011 sonu-2012 başlarında … tarafından kuruldu. Grup kadro oluşturan kişiler ise … polis ve … Müdür.
Grupta … bölge iş adamları, emniyet ve istihbarat personellerde var.
Gözükme şekli şifa hastanelerinde çalışan kızın yanına yaklaşmak için ama asıl amacı cemaate karşı olan insanlara müdahale etmek için 12 kişi olarak gözüküyor. Ama grup 12 kişi amatör gözükmesine rağmen ( Piknik tiyatro vs.) grup … tarafında 60 kişi üstünde olmakta. Şifa hastanelerinde yapılan baskında ( 2014 ) silahları operasyondan önce EHLULLAH denilen grup tarafından silahlar kaçırıldı ve 20 kişilik emniyet grubu tarafından operasyon yapıldı gibi gözüktü ama kayıt dışı.
Şifa hastanelerinde ortalama 600-700 kişi arasında resmiyet dışı kayıt tutuldu ve bu kayıtlar Çamdibi karakolundan çuvallarla geldi belgelerin fotokopisi alındı ve geri karakola teslim edildi. Sonra bilgisayara İşlenip fotokopiler imha edildi. Kayıtlar Terör işlemi yapılsın diye konu başlatan SAVCI … mevcuttur. Bu kayıtlar özel bir programla çalışmakta olan başka bir bilgi işlem dosyasında teslim edildi. Programı yapan hacker … de yakalandı. Programı alan 2 polis sitemi bozup geri verdi ve program şahıs da mevcut.

Esnaf, askeri ve emniyet personellerin kayıtları bu listelerde mevcut.
Gruba ait olan dinleme cihazları Bornova da yunuslar tarafından yakalandı ve … polis kanallarıyla kapatılmaya çalışıldı ve bütün suç … denilen şahsa yıkıldı … talimatıyla. Nihat denilen şahıs olayı kabul etti ve hatta grubu kendi kurduğunu İddia etti. İçerdeki Fetöye bağlı polislerde bunu bu şekilde onaylattı.

… de bir şahsa 2 adet telsiz verildi ve çok kanallı telsizdi. ( İstihbarat, Asayiş, Terör, Narkotik)
Bu telsizler hangi şahıs anons yapıyorsa bilinsin diye kodlarıyla birlikte verildi. Bu telsizler …’e gelen … Savcının yönlendirdiği polisler teslim aldı. Yeniden şahsa teslim ettiler ama bu sefer sadece tek kanal var (Asayiş). Diğer kanallar silinmiş. Gelen polisler …’da Fetöden alındı. Telsizler hala Şahıs da durmakta.
NOT: Bu telsizlere bu kanallar emniyet dışında yüklenemez. … müdür burada etkin kişi. Verilen isimleri de içerde değiştiren kişi … müdür ( … konuşması)
Bu telsizlerle Emniyet müdüründe dahil herkesi dinlediler. Bölgede olan her şeyden haberi vardı. Savcı … konudan ve bu şekilde işleyişten haberi yoktu. Çünkü konu … ya verildi.
Takip edilen insanların bunda fiili takipte var. Kişilerin zaafları toplandı ve gerekli yerlerde kullanıldı.
Kişilerin okul puanlarından – özel hayat bilgilerine kadar her şey kayıt altındaydı.
EHLULLAH ÜYELERİNDEN BAZILARI
Bornova Emniyetten …
Trafik Şube Müdürü ve oğlu
… Müdür


Bu yapılanmadan zamanında Sertürk’ün haberi var. ( … İstihbaratta görev yapıyor) … dan … savcının başlattığı dosya Başbakanlıktan gelen iki müdürle incelendi ve onaylandı.
…” şeklinde olduğu,
31.07.2017 tarihli teslim eden sıfatıyla “… 37936” ve teslim alan sıfatıyla “… 39549” tarafından düzenlenen tutanakta;
“21 Temmuz 2017 Cuma günü … ilinde yapılan Terör konulu çalıştayda bulunduğum esnada … Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü … saat 10:04 de ‘Acil görüşmemiz gerekiyor Başsavcım, whatsaptan arayayım’ şeklinde mesaj attığının görüldüğü, Whatsaptan aradığında Soruşturması … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından … TEM aracılığı ile yürütülen … isimli şüphelinin adının geçtiği dosyada … isimli kişiye kumpas kurulduğu, bu nedenle dosyanın Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne alınması gerektiğini belirtmiş, ne şekilde kumpas kurulacağı sorusu üzerine de ‘whatsaptan değil yüzyüze görüşmek gerektiğini, whatsap görüşmelerinin MlT taralından dinlenebildiğini, bu teknolojinin MİT te olduğunu’ beyan etmesi üzerine ısrarlara rağmen telefonda konuşmak istemediği, aynı gün akşam … iline dönecek olmam nedeniyle akşam ikametime döndüğümde konuşmak istediğini beyan etmesi sonrası akşam saat 21.10 uçağı ile … iline döndükten sonra saat 21.44 de ‘ben geldim başsavcım’ şeklinde mesaj gönderdiğinin görüldüğü, Ancak aynı tarihte Yargıtay Başkanı’nın Medical Park hastanesinde olduğunun öğrenilmesi üzerine havalimanından direk olarak hastaneye gidildiği,
Havalimanından direk hastaneye geçildikten sonra ikametime saat 01 sularında geçildiğinde mali şube müdürü … ın ikametin önünde beklediği görülmüştür.
Mali Şube Müdürü … ikamete davet edildiğinde ‘…’nın devlet içerisinde önemli bir kurumun başına getirileceği, önünün kesilmesi adına kendisine bu dosyada kumpas kurulduğu, hatta bu durumun … aracılığı ile kendisine iletildiğini, dolayısıyla kumpasın bir parçası olarak …’nın yerine isim ve kimlik benzerliği olan başka bir şahsın alınacağını, …’dan bir ekip geldiğini, kendisine bilgi notu verdiklerini, bilgi notunda belirtilen hususların tarafımı çok iyi tanıdığından ötürü gerçeği yansıtmadığını onlara söylediğini belirterek beni ipten aldığını’ söylemiş, …’nun direk Cumhurbaşkanlığı’na bağlı adına ister ‘ak saçlılar, ister ak sakallılar’ densin 7 kişilik bir masada oturduğunu, bu masada …’nın da oturduğunu söylemiş, tarafımdan …’dan sözkonusu bilgi notu istenmiş, … tarafından elindeki dosyadan bilgi notu çıkarılarak tarafıma verilmiştir.
Bilgi notu tarafımdan okunduktan sonra tarafımda kalması gerektiği söylenmiş, …’a bu bilgi notununun kim tarafından verildiği soruları ısrarlara rağmen cevaplanmamıştır. Bunun üzerine görüşmeye son verilmiş olup, … ikametten ayrılmıştır.
Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü … dan alınan 2 sayfası dolu 3. sayfası boş bilgi notu soruşturma Savcısına okunduğunda, bilgi notu şeklinde düzenlenen belgenin, Dolandırıcılık eyleminden tutuklu … … ve …’ın ifadelerinde bahsedilen ve Sinekli Yaylasında …’nın talimatı ile, …’a teslim edilen bilgisayara … Tengerlekin anlatımı doğrultusunda düzenlendiği belirtilen bilgi notu ile içeriklerinin aynı olduğu ve muhtemelen haklarında yakalama kararı bulunan şüphelilerin bu karardan bir şekilde haberdar olduktan sonra soruşturmayı yürüten Adli ve Emniyet görevlileri hakkında kullanılmak üzere düzenlettirildiği değerlendirilen bilgi notu ile aynı evrak olabileceğinin bildirildiği anlaşılmakla; iş bu tutanak ve Mali Şube Müdürü … tarafından tarafıma verilen bilgi notu Cumhuriyet Başsavcılığımızın 2017/73410 soruşturma sayılı dosyasında delil olarak kullanılmak üzere bu tutanak ile birlikte soruşturma savcısı …’a teslim edilmiştir.” bilgilerine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında 11.07.2017 tarihinde Savcılıkta; …’de Peugeot yetkili servisi olarak faaliyet gösteren iş yerinin ortağı olduğunu, iş yerinde çalışan bir bayanın şikâyeti üzerine hakkında başlatılan adli bir soruşturmada ceza aldığını, kardeşi …’ün tanıdığı tanık …’in çevresindeki kişilerin almış olduğu mahkûmiyet kararını bozabileceklerini söylediğini ve kendisini tanık … ile görüştürdüğünü, tanık …’in yardımcı olabileceğini ancak bunun da bir bedeli olduğunu söylediğini, babası duymadan olayın kapanması için istedikleri bedeli ödemeye hazır olduğunu, 2016 yılından bu yana tanık …’e 150.000 TL, sonrasında yine 150.000 TL olmak üzere 300.000 TL elden nakit verdiğini, ayrıca bir adet LG marka dizüstü bilgisayar aldığını, bir adet dizüstü bilgisayarın da parasını verdiğini, bir gün tanık …’in telefonla arayıp “Paşa” diye hitap ettiği bir kişinin …’e geldiğini, kendisini onunla tanıştıracağını söylediğini, yemekte buluştuklarında “Paşa” lakaplı bir şahsı “…” adıyla tanıttığını, tanık …’un kendisini etkili, devletin içerisinde derin bağları olan biri olarak tanıtıp iş bitirici bir hava vererek konuştuğunu, 15 Temmuz kalkışması olduktan sonra tanık …’in zaman zaman arayarak kendisi ve ailesi hakkında FETÖ/PDY kapsamında soruşturma olduğunu söylemeye başladığını, zaman zaman da ofise gelerek ellerinde istihbari bilgileri silmek ve kapatmak karşılığında 30.000-50.000 TL arasında değişen paralar aldığını, ayrıca vermiş olduğu bir hesaba 140.000 TL havale yaptığını, 130.000 TL değerinde Volkswagen Tiguan marka beyaz renkli ikinci el bir araç alıp verdiğini, tüm bu olaylardan sonra tanık …’un bir gün telefonla arayarak parayı verip vermediği gibi sorular sorup para vermediği için işinin hallolmadığını söyleyince tanık …’e yaptığı ödemeleri ayrıntısıyla anlattığını, bunun üzerine …’e gelip yüz yüze görüşmek istediğini, tanık …’i arayıp aldığı paraları ne yaptığını sorduğunu, lafı geçiştirerek parayı verdiği tarzında bir şeyler söylediğini, 4-5 ay kadar önce Konak Pier’de tanıklar …, … ve … ile … isimli şahısla buluştuklarını, ödediği miktarları anlatınca tanık …’in de aldığını kabul edip, “Siz haklısınız size ödeme yapacağım.” dediğini ve ayrıldıklarını, 2017 yılbaşından sonra kardeşi …’ün yurt dışına çıkış yapmak isterken pasaportu iptal edilmiş olduğundan …’da havalimanında alıkonulduğunu, tanık …’i arayıp “Ne yapabiliriz?” diye sorduğunda “Ben hallediyorum.” dediğini, akşama doğru …’ün serbest bırakıldığını, üç hafta kadar önce tanık …’un arayarak buluşmak istediğini, tanıklar … ve … ile buluştuklarında tanık …’un …’ün dosyasının hazırlandığını, FETÖ’den iki gün sonra gözaltına alınacağını ancak komisyonun babasının dosyasını kapattığını söylediğini, herhangi bir para talebinde bulunmadığını, … ile ilişkileri çok sıcak olmadığı için “Onun dosyasına karışmayacağız.” dediğini, bu görüşmeden bir hafta sonra …’ün, bundan bir gün sonra ise babasının gözaltına alındığını, tanık …’u aradığında babasının alınmasının hesapta olmadığını, …’ün dosyasından sıçradığını, babasının dosyasını takip edeceğini söylediğini ve …’ya gelmesini istediğini, yola çıkınca ise …’ya gelmesini söylediğini, Abant’ta bir dağ evinde buluştuklarını, burada tanık … ve …’in konuyu çözeceklerini, her ikisini de kurtarabileceklerini söylediklerini, sabah kahvaltıya gittikleri yere tanık …’nın geldiğini ve halledeceklerini, sıkıntı olmadığını söylediğini, sonra …’e üç ayrı araçla beraber geldiklerini, ertesi gün babası ve kardeşinin mahkemece adli kontrolle serbest bırakıldığını, tanıklar … ve …nin telefonda irtibata geçerek kendilerinin serbest bırakılma olayını başardıklarını söyleyip 400.000 TL istediklerini, şirkete kayyum atandığından bu parayı bulmasının imkânsız olduğunu kendilerine söylediğinde 200.000 TL istediklerini, bu görüşme esnasında tanık … yüzünden babası ve kardeşi hakkında soruşturma başlatıldığını, bunun da …’da görev yapan … isimli savcı tarafından bilindiğini ve kendisinin teyit edeceğini söylediklerini, bunun üzerine 4-5 gün kadar önce tanık … ile birlikte Pegasus firmasına ait uçakla …’a gittiklerini, tanık …’un kendisini Marmara bölge savcısıyla görüştüreceğini söyleyerek bu seyahat esnasında 40.000 TL aldığını, birlikte … Anadolu Adliyesinde E Blok, 3. katta bulunan ve kapısında sadece “Cumhuriyet savcısı” ibaresi yazılı bir odaya girdiklerini, bir konsolun üzerinde sıra hâlinde dizilmiş motorcu kasklarının dikkatini çektiğini, kendisini savcı olarak tanıtan şahısla bir süre motorsiklet muhabbeti yaptıklarını, bu şahsın 45-50’li yaşlarında, kır saçlı, açık alınlı, 70-80 kg ve 1.75-180 cm boylarında, hafif uzun saçlı, tane tane konuşan biri olduğunu, konuşma esnasında attan düştüğünü söylediğini, görse tanıyabileceğini, masasının üzerinde parlak lacivert zemin üzerine beyaz harflerle el yazısı tarzında yazılmış “…” isminin yazılı olduğunu, soy isminden emin olmamakla birlikte “Kandemir” olabileceğini tahmin ettiğini, görüşme esnasında savcının kendisine tanık …’in yanına gelerek babası ve kardeşini şikâyet etmesi üzerine …’da görevli iki üst düzey emniyet mensubunu yanına çağırdığını, babası ve kardeşi hakkında tanık …’den aldığı bilgiyi bildirdiğini, bu nedenle kardeşine ve babasına operasyon yapıldığını tahmin ettiğini söylediğini, bu üzerine tanık …’in kardeşini ihbar ettiğini anladığını, savcının yanına gitmeden önce tanık …’un Marmara bölge savcısıyla görüşeceğini söylediğini ancak savcının bölge savcısı olmadığını orada fark ettiğini, tanık … ile birlikte uçakla …’e geri döndüklerini, … isimli şahıs ve tanık … ile bir araya geldiklerini, tanık …’un 200.000 TL’den geri kalan 160.000 TL’yi istediğini, 07.07.2017 Cuma günü öğleden sonra Kordon Otelin ön tarafında masa ve sandalyelerin bulunduğu yerde kırmızı beyaz bir poşet içerisinde 160.000 TL paranın bulunduğu poşeti tanık …’a kardeşinin ve babasının serbest kalması üzerine teslim ettiğini, “Kalan 200.000 TL’yi birkaç ay sonra verirsin.” dediklerini ve 400.000 TL’nin babası ile alakalı olduğunu söylediklerini, kardeşinin özgürlüğü için ise ne yapacağını sorduklarını, kardeşi için herhangi bir şey yapmazsa 10 gün içerisinde tekrar alınacağını söylemeleri üzerine iş yerinde kayyum olduğunu, tüm birikmişini kendilerine verdiğini söyleyerek yanlarından ayrıldığını, Pazar günü yani 09.07.2017 tarihinde tanık …’un arayarak kendisine almış olduğu araç ile …’da kaza yaptığını söylemesi üzerine aracı servise çektirdiğini, babasını serbest bıraktırdıklarını iddia ederek istedikleri 400.000 TL’den kalan 200.000 TL için tanık … her ne kadar iki ay süre vermiş ise de, bu kazadan sonra paranın bir kısmını istediğini, tanıklar …, …, … ve … ile … isimli şahıstan şikâyetçi olduğunu,
Sanık hakkında inceleme ve soruşturma izni verilmesi üzerine 15.01.2018 tarihinde HSK Müfettişliğinde; daha önce yanında çalışan birinin şikâyeti üzerine ceza aldığı bir dosya ile ilgili tanık …’in tanıdığı bazı kişilerin yardımcı olabileceklerini söylemesi üzerine tanıklar … ve … ile tanıştığını, özellikle tanık …’un üst makamlarda tanıdıkları olduğunu, kendisinin İçişleri Bakanlığı ile ilişkili olduğunu, dosya ile ilgili olarak hem avukat bulacaklarını hem de dosya ile ilgilenip tanıdık bulacaklarını, fakat acele etmeyip beklemesi gerektiğini söylediğini, hatta onun bulduğu avukata vekâlet de verdiğini, bu olayın 2016 yılında gerçekleştiğini, 4-5 ay sonra bu defa kardeşinin ve babasının olaylarının çıktığını, tanık … kardeşi ve babası hakkında henüz bir soruşturma yokken “Kardeşin ve baban hakkında FETÖ’den …’da soruşturma var, biz bir şekilde bu soruşturmayı tutuyoruz, sizin istihbarat kayıtlarını siliyoruz.” diyerek kendisinden ve kardeşinden para talebinde bulunduğunu, farklı zamanlarda toplam 1.000.000 TL’ye yakın parayı kendisine verdiklerini, bir defasında kardeşinin havaalanında 1-2 saat alıkonulduğunu, bu durumu tanık …’a haber verdiğini, kardeşi 2 saat sonra serbest kalınca onun vasıtasıyla serbest kaldığını düşündüklerini, tanık …’un bazen …’de, örneğin öğretim görevlileri hakkında FETÖ operasyonu yapılacağını söylediğini ve 1-2 gün içerisinde operasyon yapıldığını, buna benzer birkaç örnek de olunca bu şahıslara güvendiklerini, devletin içinde bağlantılı olduklarına inandıklarını, 2017 yılı Haziran ayında kardeşinin ve babasının bir FETÖ operasyonunda gözaltına alındıklarını ve sonrasında serbest bırakıldıklarını, sürekli olarak para talep eden tanık …’tan artık şüphelenmeye ve kendisini sorgulamaya başladığını, bu nedenle tanık …’a “Sen kimsin, neden sana sürekli para veriyoruz, bu nereye kadar devam edecek, kendini bize ispat et.” deyince tedirgin olduğunu ve kendisini ispat etme çabasıyla …’da Marmara bölge savcısı olduğunu söylediği sanık … ile görüşmeye gitmeyi teklif ettiğini, daha öncesinde sanığın kendilerinin işleri ile ilgilendiğini, etkili ve yetkili biri olduğunu, hatta bu nedenle Marmara bölge savcısı olduğunu söylediğini ve sanığın kendilerinin arkadaşı olduğundan bahsettiğini, hatta yanında birkaç defa telefonla da görüştüğünü, kardeşi ve babası hakkında yapılan soruşturma hakkında sanığın bilgisinin olduğunu, soruşturmanın tanık …’in şikâyeti üzerine başladığını ve hatta tanık …’in sanık …’e giderek ihbarda bulunduğunu da anlattığını, bu söylediği konular ile ilgili gidip sanık … ile görüşmeyi teklif ettiğini, tanık …’un bu zamana kadar tüm anlattıklarından duyduğu şüphe üzerine birlikte gitmeyi kabul ettiğini, Haziran ayı içerisinde tanık …’un önceden randevu aldığını ve birlikte uçağa binip …’a gittiklerini, gitmeden önce tanık …’un “Giderken para götürmemiz lazım.” dediğini, “Ne kadar?” diye sorunca “100.000 TL” dediğini, “O kadar para şu anda yok.” deyince “Ne kadar var?” diye sorduğunu, “40.000 TL ancak çıkar.” dediğini, kabul ettiğini ve parayı alıp gittiklerini, … Anadolu Adliyesinde lavaboda poşet içerisinde olan parayı istemesi üzerine tanık …’a verdiğini, lavabodan çıkınca sanığın odasına gittiklerini, odada kimsenin olmadığını ancak kapının açık olduğunu, biraz bekledikten sonra sanığın geldiğini, kardeşi ve babasıyla ilgili çok detaya girmeden konuyu kendilerinin takip ettiğini söylediğini, “Dosyanız bizde, biz ilgileniyoruz.” dediğini, ayrıca …’dan emniyetten görevli 2 kişiyi çağırıp bilgi verdiğini anlattığını, fazla ayrıntılı bir şey konuşmadıklarını, üzerinden zaman geçtiği için de detayı hatırlamadığını, bir süre ortak merakları olan motosiklet konusunda bahsettikten sonra tanık …’un 40.000 TL’yi masanın üzerine bıraktığını ve oradan ayrıldıklarını, tanık …’un kendisine güvenmesi için bu görüşmeyi yaptırdığını, şüphelerinden kurtulmak için özellikle görüşmeye gittiğini, parayı da tanık …’un talebi ile verdiğini, yoksa karşılığında aldığı bilgi ya da menfaat olmadığını, sanığın tanıklar …, … ve … ile irtibatlı olduğunu, kendisinin ve kardeşinin dolandırıldığı olayda onlarla birlikte hareket ettiğini düşündüğünü, … Cumhuriyet Başsavcılığınca 2017/73410 sayılı soruşturma kapsamında alınan 11.07.2017 tarihli ifadesi sırasında henüz birçok şey yeni olduğu için daha detaylı anlattığını, orada anlattıklarının da doğru olduğunu, şu anda anlattıkları ile çelişen herhangi bir beyanı var ise önceki anlattıklarının geçerli olduğunu, bu bağlamda özellikle sanık ile … Anadolu Adliyesindeki makam odasında görüşmesi ile ilgili savcılıkta verdiği ifadesinin daha ayrıntılı olduğunu, sanık …’e verilen paranın miktarı ile ilgili olarak tekrar sorulduğunda; tanık …’un ilk önce 100.000 TL istediğini, o kadar olmadığını, 40.000 TL olduğunu söyleyince 40.000 TL götürdüklerini, savcı ile aralarında hangi miktarı konuştuklarını ya da herhangi bir miktar konuşup konuşmadıklarım bilmediğini, 80.000 TL ile ilgili bir şey konuşulmadığını, kendisini dolandıran ve haklarında şikâyetçi olduğu tanıklar ile irtibatlı olduğunu ve birlikte hareket ettiğini düşündüğü sanık … hakkında da şikâyetçi olduğunu,
Kovuşturma evresinde 01.03.2019 tarihinde talimat Mahkemesinde; sanıktan şikâyetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini, daha önce Cumhuriyet savcılığı huzurunda ayrıntılı bir beyanda bulunduğunu, o ifadesinde belirtmiş olduğu hususları aynen tekrar ettiğini, ifadesine eklemek istediği herhangi bir husus bulunmadığını,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 sayılı soruşturması neticesinde tanıklar …, …, … ve … hakkında … 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/196 esas sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının 08.03.2019 tarihinde yapılan dördüncü duruşmasında; 2016 yılının sonbahar mevsiminde tanık …’in benzin istasyonu sahibi olan bir arkadaşının hesabına 140.000 TL gönderdiğini, tanık …’e 2017 yılı kış mevsiminde 140.000 TL elden verdiğini, tanık …’e 2016 yılının sonbahar aylarında 50.000 TL verdiğini, tanık …’in parayı diğer sanıklara götürmek üzere aldığını, ancak hangi sanıklara götürdüğünü bilmediğini, tanık …’e 2017 yılının Nisan ayında tanık …ye götürülmek üzere 150.000 TL verdiğini, tanık …ye 2017 yılının Şubat ayında 150.000 TL elden verdiğini, tanık …’a 2017 yılının Mart ayında 150.000 TL verdiğini, yine tanık …’a Mart ayında 40.000 TL daha verdiğini, 2017 yılının Temmuz ayı içerisinde tanık …’un Anadolu Adliyesi Cumhuriyet savcısına para vereceğini söylediğini ve 40.000 TL’yi bizzat tanık …’a verdiğini, 2017 yılının Haziran sonu Temmuz başında 200.000 TL’yi tanık …’a verdiğini, 2017 yılının Haziran ayı başında Mercedes marka aracı tanık …’a satın aldıklarını, tanık …’un Volvo marka bir aracı ile takas ettiklerini ve üstüne 60.000 TL’yi kendisinin verdiğini, toplam olarak yaklaşık 1.000.000 TL civarında para ve araç verdiğini, tanık …’in, tanık …’in çok güçlü olduklarını, bir ekip olduklarını, içlerinde devlet makamında olanlar olduğunu söylediğini, ancak hangisinin devlet makamında olduğunu söylemediğini, tanık …’in de kendisinin milli istihbarat da çalıştığını, milli istihbarata askeri istihbarattan geçtiğini söylediğini, tanık …’un devlet makamında olduğunu söylediklerini, tanık …’un da kendisinin müsteşar yardımcısı kalemi olduğunu söylediğini, tanık …nin Cumhurbaşkanı ile çok yakın olduğunu söyleyerek tanık … ile Cumhurbaşkanının tokalaşma anına ilişkin bir fotoğraf gösterdiğini, tüm para ve aracı tanıkların kendilerini kamu görevlisi olarak tanıtıp kamu görevlileri ile ilişkileri olduklarını söyledikleri için verdiğini, tanıklar …, … ve …’un daha sonradan yapılan operasyonları önceden söylediklerini, örneğin …’de profesörlere ya da emniyete operasyon yapılacağını söyledikten birkaç gün sonra gazetelerde bu operasyonların yapıldığını gördüklerini, tüm bu nedenlerle kendilerine inandıklarını,
Katılanın kardeşi olan … … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında 11.07.2017 tarihinde müşteki sıfatıyla Kollukta; …’de yaptığı fıtık tedavileriyle “Fıtıkçı …” olarak bilinen şahıs ile kardeşini ve babasını tedavi etmesi sebebiyle tanıştıklarını, bu şahsın oğlu olan tanık …’e sahip çıkmasını ve iş imkânı sağlamasını rica edince işlettiği araç bakım servisinde işe aldığını, bu dönemde kardeşi olan katılan …’ın … Adliyesinde devam etmekte olan bir ceza davasında verilen kararın temyiz edildiğini, tanık …’den bu dosya ile ilgili olarak yardım isteyince kendisini tanık … ile tanıştırdığını, tanık …’in kendisini eski … milletvekili olarak tanıttığını, ancak internetten araştırdığında böyle bir isimle karşılaşmadığını, tanık …’e sorduğunda sildirmiş olabileceğini, tanık …’in …’da çok etkili ve geniş çevresi olan biri olduğunu söylediğini, bu dönemde kendisi hakkında FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile ilgili dosyaların çıktığını söyleyen tanık …’in bu dosyaların hallolması için “Paşam” diyerek hitap ettiği tanık … ile telefonda görüştüğünü, tanık …’un yetkili biri olduğunu düşünerek kendisiyle tanıştığını, tanık …’in, katılan …’ın işini halledebileceğini, kararın bozulmasını sağlayabileceğini ancak bunun da bir maliyeti olduğunu söylediğini, bunun üzerine tanık …’e, tanık …’e iletilmek üzere yaklaşık 1.000.000 TL verdiklerini, FETÖ/PDY silahlı terör örgütüne üye olmak iddiası ile yaklaşık iki hafta önce … Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmada gözaltına alındığını, kendisinin bırakılması karşılığında katılan …’ın “Eşofmanlı paşa” olarak tanıtılan tanık …’a 200.000 TL nakit ödeme yapmış olduğunu, adli kontrol ile bırakıldıktan sonra bu son para verme olayından haberdar olduğunu, tanıklar …, … ve …’tan şikâyetçi olduğunu,
Tanık … … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında 23.07.2017 tarihinde Kollukta; 2013 yılında katılan …’ın kardeşi olan …’ün yanında Çamdibi’nde bulunan Peugeot servisinde babasının vasıtası ile çalışmaya başladığını, işe başladıktan sonra …’ın kiraladığı bir evde kaldığını, …’ın çevreden emlak fiyatlarını araştırmasını istediğini, daha sonra Buca’da bulunan bir eve taşınmasını, evin bulunduğu binada oturan ve sevdiğini söylediği kızı da takip etmesini istediğini, kızın Bornova Şifa Hastanesinde çalıştığını öğrendiğini, kızın burada çalışması nedeni ile …’ın sürekli kızı görmek için hastaneye gidip gelmeye başladığını, sonrasında Ehlullah isimli bir grup kurduğunu, bu grubun kimlerden olduğunu ve ne amaçla kurulduğunu, nasıl toplandıklarını bilmediğini, ancak …’ın Şifa Hastanesindeki kızı rahatlıkla görebilmek için bu grubu kurduğunu tahmin ettiğini, bu süreç yaşandığı esnada …’ın iki tane telsiz getirdiğini, bu telsizlerde Emniyetin birkaç kanalının bulunduğunu, bunların yanında Emniyet içerisindeki ilçelerin kodlarının yazılı olduğu bir kâğıt da verdiğini, bunlarla ne yapacağını sorduğunda “Sen bir şey yapmayacaksın sadece dinle ve kodları öğren.” dediğini, bir müddet dinlediğini, 2014 yılı içerisinde yapılan fuarı gezdikten sonra …’ın yanına gittiğinde bir çuval içerisinde bulunan evrakı vererek fotokopisini çekmesini istediğini, sabah saat 05.00’e kadar bunların fotokopisini çektiğini, evrakın Şifa Hastanesinde tutulan kayıtlara ilişkin olduğunu gördüğünü, fotokopi işi bittikten sonra servisin önüne gelen resmî bir polis aracının bu evrakı alıp gittiğini, evrakı bilgisayara taradıktan sonra …’ın bilgisayar içerisinde adres kayıtlarının olduğunu söylediğini, ancak hiçbir zaman bu adresleri çıkarmasını istemediğini, bu olayların yaşanması sonrasında biraz endişe duyduğunu hatta korkmaya başladığını eşine anlattığını, eşinin akrabası olan o güne kadar sadece ismini duyduğu tanık …’in telefonunu vermesi üzerine tanık …’i aradığını ve buluştuklarında başından geçen bu olayı anlattığını, bu konuşmadan sonra tanık …’in …’da … isimli bir savcının olduğunu, onunla irtibat kurup kendisini onunla konuşturacağını söylediğini, yaklaşık 10-15 gün sonra 2014 yılının sonlarına doğru tanık …’in arayarak …’a gelmesini istediğini, otobüs ile …’a gittiğini, “Metroya binip … Anadolu Adliyesine gel.” demesi üzerine … Anadolu Adliyesine gittiğini, ilk önce adliyeye yakın bir yerde bulunan tamirhaneye gittiklerini, 1-1,5 saat kadar burada sohbet ettikten sonra … isimli savcıyı arayarak adliyeye savcının yanına gittiklerini, savcının odasına girdiklerinde savcının tanık …’i görünce sanki bir devlet büyüğü imiş gibi karşıladığını, bu nedenle tanık …’in kendisinin üzerinde bir etkisinin olduğunu, sanığa konuyu anlattığında “… bey bana konudan daha önce bahsetti, konuyu biliyorum zaten, …’dan özel bir ekip istedim, gelmek üzeredir.” dediğini, tanık …’in “Sen bekle ben gidiyorum.” diyerek ayrıldığını, bir müddet sonra isimlerini bilmediği ve görse tanıyamayacağı iki kişinin geldiğini, konuşmaya başladıklarında sürekli not aldıklarını, not alma işleri bittikten sonra yemeğe gittiklerini, sonrasında şahıslardan birinin “…’de bizim güvendiğimiz birisi var, seni ona yönlendireceğiz. Gerekirse o seni arayacak.” dediğini, …’e geldikten sonra … ile çalışmaya devam ettiğini, yaklaşık 10 gün kadar sonra tanımadığı bir şahsın telefon ile arayarak “Bizi …’daki arkadaşlar yönlendirdi, buluşmamız gerek.” dediğini, iki kişinin geldiğini, “Telsizler ve bilgisayar elinde mi?” diye sorduklarını, bir gün sonra da telsizleri ve bilgisayarı aldıktan sonra gittiklerini, tanık …’e durumu anlattığında “İyi yaptın sıkıntı gelmesini engelledin.” dediğini, yaklaşık 10 gün sonra telsizleri ve bilgisayarı alan kişilerin bunları getirerek teslim ettiklerini, “Bir şey olursa ya da duyarsan bize haber et.” diyerek ayrıldıklarını, malzemeleri teslim aldıktan sonra telsizlerde bulunan kanalların sadece birinin kaldığını, diğer kanalların silindiğini gördüğünü, …’ın para verdiği hâlde ağabeyi katılan …’ın konusu ile ilgili bir gelişme olmaması nedeniyle tanık … ile tartışmaya başladığını, “Beni tanıştırdın neler oluyor.” diye kendisine çıkıştığını, kendisinin de tanık … ile tartıştığını, tanık …’in …’dan ev aldığını, …’da ağabeyinin üzerinden yer yaptırdığını, paranın birazını da Gürcistan’da yatırım amaçlı birine gönderdiğini öğrendiğini, bu tartışmalar sonrasında tanık …’in kendisi irtibatı keserek katılan … ile görüşmeye ve konuşmaya başladığını, tanık …’un anlattığına göre katılan …’ın tanık …’a “Savcılara nasıl para veriyorsunuz?” diye sorduğunu, tanık …’un “Ne kadar paran var?” diye sorduğunda 40.000 TL olduğunu söylediğini, tanık …’un katılan …’ı alarak … Anadolu Adliyesine … savcının yanına giderek parayı makamında verdiğini ve sonrasında “Bak nasıl veriliyormuş.” diye söylediğini,
Aynı soruşturma dosyası kapsamında 25.07.2017 tarihinde Savcılıkta; daha önce Şifa Hastanesinin güvenliğinde çalışan … isimli bir şahsın … ve … gözaltına alınırken kendisine mesaj atarak haber verdiğini, yine serbest kaldıklarını da mesajla bildirdiğini, aracında çantasında bulunan telefonunu teslim etmek istediğini, telefonunda her türlü inceleme yapılmasına rıza gösterdiğini, anladığı kadarıyla …’nın …’ın isteği üzerine Şifa Üniversitesinde Ehlullah isimli Fetöcü grubu kuran kişi olduğunu, … ve ailesi ile ilgili yapılacak bir operasyon olduğunda bunu … ve ailesine önceden haber verdiğini anladığını,
Aynı soruşturma dosyası kapsamında 07.08.2017 tarihinde Savcılıkta; kendisine okunan iki sayfadan ibaret “…” yazısı ile başlayan ve Ehlullah yapılanması, Osman … komplosu ve … Adliye Saldırısı başlıklarıyla yazılmış olan belgeyi görmediğini, ancak içeriği okunduğunda … Abant Sinekli Yaylasında 16.07.2017 tarihinde akşam vakti Paşa lakaplı …’un kendisine sorup yazdığı konulara benzediğini, burada tanık …’un bilgisayarı açıp karşısına geçerek ilk başta Ehlullahı, ardından …’ü sorduğunu, ne yazdığını görmediğini, tanık …’un sorduğu ve kendisinin anlattığı konuların içinde …, …’ün kurduğu Ehlullah grubu, Bornova’da Yunuslar tarafından yakalanan ve …’nın üzerine aldığı dinleme cihazları olayı, …’ün kendisine teslim ettiği içinde İstihbarat, Asayiş, Terör ve Narkotik kanallarının bulunduğu iki adet telsiz, Ehlullah üyelerinin isimleri, … Adliyesine yapılan saldırının olduğu tarihlerdeki olaylar olduğunu, sorduğu sorulara daha önceden de konuştukları konular olduğundan cevap verdiğini, notların ne amaçla alındığını bilmediğini, en son yazdıklarını tamamladıktan sonra “İfade tamam.” diyerek bilgisayarı kapattığını,
Sanık hakkında inceleme ve soruşturma izni verilmesi üzerine 17.01.2018 tarihinde HSK Müfettişliğinde; 2013 yılında …’ın sahibi olduğu Peugeot servisinde …’ın bir anlamda danışmanı olarak çalışmaya başladığını, Buca’da kendisine kiralanan evde kaldığını, …’ın Şifa Hastanesinde çalışan bir kızı sevdiğini, onunla ilgilendiğini öğrendiğini, …’ın isteği üzerine bu kızı takip edip, işe gidiş-geliş saatlerini, gördüğü hususları …’a aktardığını, …’ın kızı görmek için sürekli hastaneye gittiğini, bir ara iki adet polis telsizi getirip, “Bunları dinleyip bana bilgi ver.” dediğini, bir seferinde de Şifa Hastanesinden bir çuval evrak getirip, “Bunların fotokopilerini çekip bilgisayara kaydet.” dediğini, hastanede çalışan personelin tüm bilgilerinin kayıtlı olduğunu, Şifa Hastanesinin Fetöcülere ait bir hastane olduğunu, …’ın ısrarı üzerine bir iki defa toplantılarına gittiğini, ancak onların hoşuna gitmeyen şeyler konuşunca kendisini kovduklarını, tüm bu anlattıkları ile ilgili …’tan şüphe duymaya başladığını, eşine anlatınca akrabası olan tanık … ile görüştürdüğünü, onun yardımcı olabileceğini söylediğini, tanık …’e durumu anlatınca …’da tanıdığı bir savcı olduğunu ve kendisini onunla görüştüreceğini söylediğini, 2014 yılının sonlarında tanık …’in kendisini arayıp …’a çağırdığını, …’a gittiğinde bir sanayi sitesindeki lokantada sanık … ile buluştuklarını, konuyu kendisine orada anlattığını, sanığın bu konu ile ilgili birileri ile görüşüp daha sonra haber vereceğini söylediğini, …’e döndükten yaklaşık 1 ay sonra tanık …’in arayıp sanık ile görüşmek için …’a çağırdığını, birlikte sanığın Anadolu Adliyesindeki makamına gittiklerini, tanık …’in kendisini orada bırakıp ayrıldığını, sanığın …’dan iki kişiyi çağırdığını söylediğini ve otururken bahsettiği iki kişinin geldiğini, istihbaratçı olduklarını söyleyen şahıslara … ile ilgili bildiklerini anlattığını, onların da kendisini …’de güvendikleri bir ekibe yönlendireceklerini söylediklerini, …’e döndükten yaklaşık 1 hafta sonra bahsettikleri emniyetten gelen iki kişi ile dışarıda buluşup …’ın vermiş olduğu telsizleri, dinleme cihazını ve bir de bilgisayarı verip, bildiklerini anlattığını, yaklaşık 1,5 ay sonra “Biz işimizi hallettik.” diyerek aldıkları şeyleri teslim ettiklerini, bundan yaklaşık 1 hafta sonra tahminine göre korkutmak amacı ile silahlı bir saldırı olduğunu, bunu …’ın yaptırdığını düşündüğünü, tanık …’i aradığını, tekrar sanık ile görüşeceğini söylediğini, sanığın yönlendirmesi ile yine Emniyetten bir görevli ile görüştükten bir süre sonra da yine sanığın aracılığı ile bu defa … Başsavcıvekili … ile görüşüp konuyu anlattığını, bu görüşmeden kısa bir süre sonra, …’nun çağırması üzerine bu defa İstihbarat Şube Müdürü olduğunu tahmin ettiği bir Emniyet görevlisinin yanında konuyu tekrar anlattığını, sanık ile tanışmasının ve ilişkisinin tamamen bu olaya ilişkin olduğunu, bunun dışında kendisi ile herhangi bir konuda görüşmediğini, katılan …’ın dosyası ile ilgili olarak bir defa …’ya gidip tanık …ye 150.000 TL verdiğini, bunun dışında herhangi bir para alışverişi ile ilgisinin olmadığını, …’de katılan …, tanıklar …, … ve …’un bulunduğu bir ortamda tanık …’in diğerlerinin bilgisi dışında fazla para alması ile ilgili toplantı yapıp yüzleştiklerini, sanığa para gönderilmesi olayı hakkında doğrudan bilgi sahibi olmadığını, ancak bir defasında 2017 yılı Ramazan ayı içerisinde …’de tanık … ve katılan …’ın bulunduğu bir ortamda sohbet esnasında tanık …’un, katılan …’ın kendisine “Savcılar aleni şekilde nasıl para alır?” diye sorduğunu, kendisinin de “Bunu sana göstereyim.” dediğini, birlikte …’a gidip sanığa 40.000 TL verdiklerini, katılan …’ın da şaşırdığını anlattığını, bilgi notu ile ilgili bilgisi sorulduğunda; bilgi notu hazırlanırken sanığın aradığını hatırlamadığını,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 sayılı soruşturması neticesinde tanıklar …, …, … ve … hakkında … 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/196 esas sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının 01.08.2018 tarihinde yapılan birinci duruşmasında; katılan …’ın dosyası nedeniyle tanık … ile …’ı kendisinin tanıştırdığını, 2015 yılının 11. ayında bir araya geldiklerini, katılan …’ın dosyasını konuştuklarını, tanık …’in durumu avukatına ileteceğini, vekâlet ücretini ve masrafları bildireceğini söylediğini, 2015 yılının 12. ayında …’ın tanık …’e teslim etmesi için kendisine 58.500 TL verdiğini, tanık …’e bu parayı …’te sahilde verdiğini, 2016 yılının Şubat veya Mart ayında …’tan 150.000 TL para alarak …’da tanık …ye teslim ettiğini, yine 2017 yılının başlarında katılan …’ın paranın ve vekâletnamenin hazır olduğunu söylediğini ve tanık …’e de vekâletname ile beraber 150.000 TL teslim ettiğini, bir gün katılan … ve tanıklar … ve … ile bir araya geldiklerini, ne kadar parayı tanık …’e verdiğini sorduklarını, 350.000 TL civarında parayı tanık …’e verdiğini söylediğini, bir gün sonraki toplantıda tanık …’in ilk önce inkâr ettiğini, sonra parayı aldığını kabul edip ödeyeceğini söylediğini, orada 600.000-700.000 TL civarında bir hesap çıkardıklarını, kendisinin hiçbir menfaati ve çıkarının olmadığını,
Kovuşturma evresinde 04.03.2019 tarihinde talimat Mahkemesinde; sanık …’le tanık … vasıtasıyla tanıştığını, kendisine FETÖ yapılanması ile ilgili elindeki bilgi ve belgelerle ihbarda bulunduğunu, üzerinden uzun bir zaman geçmiş olması sebebiyle olayın ayrıntılarını net olarak hatırlamadığını, daha önceden … Cumhuriyet Başsavcılığında vermiş olduğu ifadesinin doğru olduğunu, eklemek istediği başka bir husus bulunmadığını,
Tanık … … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında 14-15.08.2017 tarihinde Kollukta; 1999 yılından beri tanık … ile tanıştıklarını, tanık …nin AK Parti ilk kurulduğunda … il başkan yardımcısı olduğunu ve sonrasında bir şirkette yönetim kurulu üyeliği yaptığını öğrendiğini, 2014 yılı içerisinde hemşehrisi olan Tuğba Tengerlek’in eşi tanık …’in aradığını ve büyük proje yaptığını, etkinliklerde kullanılan uzun ve büyük bayrakları yaptıracağını, çok para kazanılacağını söylediğini, tanık … ile tanışıklığının ve arkadaşlığının bu şekilde başladığını, 17/25 Aralık olaylarından sonra tanık …’in arayarak “…’de çok önemli olaylar var, seninle görüşmem lazım.” dediğini, buluştuklarında …’ün Fetöcü olduğunu, kendisini toplantılara götürdüklerini, gittiği yerlerde kayıtların olduğunu, emniyetten arşivlerin alınarak kayıt edildiğini, telsiz ve dinleme cihazlarının olduğunu, kendisinin başının derde girebileceğini, güvenilir birini bulmasını söyleyip yardım istediğini, 2 gün sonra … Anadolu Adliyesinde görevli sanığın yanına gittiğini, sanık ile daha önce aracını götürdüğü bir tamirhanede tanışmış olduğunu, sanığa …’in anlattıklarını aktardığını, sanığın bu konulara kendisinin bakmadığını, …’da Köşk’te çalışan bir arkadaşının olduğunu, konuyu ona aktaracağını söyleyip “O ne der ise onu yapalım.” dediğini, 1 ay kadar sonra sanık ile görüştüğünde …’da bir savcı arkadaşına söylediğini, onun da …’dan iki kişinin geleceğini ve tanık … ile görüşeceklerini söylediğini ve tanık …’i çağırmasını istediğini, bir gün sonra tanık … ile beraber sanığın yanına gittiklerini, tanık … konuyu anlatmaya başladığı sırada sanığın “Bekle …’dan seni dinlemek için iki kişi geliyor, konuyu onlara anlat.” dediğini, bir süre sonra birinin … İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı, diğerinin Köşk’te Fetö ile ilgilenen Müdür ya da Müdür Yardımcısı olduğunu söylediği kişilerin geldiklerini, sanığın odasında tanık …’i bir müddet dinledikten sonra “Biz seni …’de birine yönlendireceğiz.” dediklerini, tanık …’in yönlendirdikleri kişinin güvenilir birisi olmasını yinelediğini, bunun üzerine “Merak etme güvenilir birisi, biz seni arayınca onun yanına gidersin.” diyerek ayrıldıklarını, 1 ay kadar sonra tanık …’in telefon ile arayarak “Ben bu adamlara güvenmiyorum, benim elimden telsizleri aldılar. İstihbarat beni dinledi, elimdeki belgeleri aldılar. ‘Sana bir şey olmaz, sen işine bak.’ diyerek bir daha görüşmediler, ben daha onlara Emniyetin içindeki gönderdikleri psikolog olduğunu, burada bu doktorun bütün memurların, çalışanların, emniyetin bilgilerini hasta olarak Fetöcülerin bu şahsa yönlendirdiklerini hatta bir gece karanlıkta bana kurşun sıktıklarını anlatacaktım.” demesi üzerine kendisine dikkat etmesini söylediğini, tanık …’in kendisini Belediye’de bir işe sokmasını ve sanığa durumu anlatmasını istediğini, sanığı arayarak durumu ilettiğini, sanığın tanık …’i işe girdiremeyeceğini, diğer konuyu da ilettiğini, kendisinin artık bir şey yapamayacağını söylediğini, 2016 ayı içerisinde tanık …’in “Önemli bir konu var seninle görüşmem lazım, …’e geldiğinde bana haber et görüşelim.” dediğini, buluştuklarında …’ün de olduğunu, …’ın ağabeyi katılan …’ın bir kadın ile arasında geçen olaydan dolayı ceza aldığını, dosyanın Yargıtayda olduğunu, ailesinin bunu duyması hâlinde sıkıntı olacağını söyleyerek “Ne yapabiliriz?” diye sorduğunu, bir bakacağını, araştıracağını ve haber vereceğini söylediğini, ertesi gün …yi telefon ile arayarak durumu anlattığını, …nin “Dosya numarasını al bana ver ve şahıstan inceleme parası al.” dediğini, fiyat söylemediğini, …’tan dosya numarası ile inceleme parası olarak 10.000 TL aldığını, dosya numarasını telefon üzerinden …ye gönderdiğini, bu arada tanık …’in telefon ile arayarak “Anlattığım konu hakkında …’daki savcı ile görüş beni buradaki bir savcı ile görüştürsün, buradaki Fetöcü şahıslar kaçıyor bir şeyler yapalım.” dediğini, bunun üzerine sanığı arayarak anlattığını, sanığın da bir süre sonra … savcıyı aradığını ve tanık … için randevu aldığını söylediğini, tanık …’in savcı …’nun yanına giderek Emniyetin içerisinde geçen hususları anlattığını, daha sonra ikinci bir görüşme yapıldığını, bu görüşme sırasında istihbarattan bir müdürün geldiğini, tanık … anlatmaya başladığında bu müdürün “Sen bakma buna Başsavcım anlattıkları hikaye, yok öyle bir şey onlar geçmişten gelen bir şey.” dediğini,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında 15.08.2017 tarihinde Savcılıkta; tanık …nin 2014 yılında büyük bir oluşum olacağını, bunu hayal bile edemeyeceğini, MİT’in iç güvenlik biriminin kendisine bağlanacağını, ülke içinin kendisi tarafından kurulacak ekip tarafından yönetileceğini, kendisine de bu oluşum içinde görev vereceğini ve bu nedenle sicilini bozmamasını söylediğini, devam eden süreçte “Pijamalı paşa” olarak tanıdığı tanık …’u tanık …nin tanıştırdığını ve tanık …’un ileride müsteşar olacağını söylediğini, tanık …’un da Fetö dosyaları ile ilgili Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kozmik bir oda kurulduğunu, hatta bu büronun başında tanık …nin olduğunu söylediğini, tanıklar … ve …ye güven duymasının sebeplerinden birinin de üst düzey emniyet görevlileri ve paşalarla görüşmeleri olduğunu, 2017 yılı Nisan-Mayıs aylarında tanık … ve sanık …’in içinde bulunduğu 5 kişinin … ili Anadolu yakasındaki kıyı emniyeti sosyal tesislerinde biraya geldiklerini, bu ilişkileri nedeniyle tanıklar … ve …yi devlet görevlisi olarak tanıdığını,
Sanık hakkında inceleme ve soruşturma izni verilmesi üzerine 16.01.2018 tarihinde HSK Müfettişliğinde; emlakçılık ve iş takipçiliği yaptığını, iş takipçiliğinden kastının …’da tanık … aracılığıyla resmî olarak yatırım yapılması veya Yargıtayda avukat aracılığıyla dosya takibi gibi işler olduğunu, yasa dışı herhangi bir şey yapmadığını, hatırladığı kadarıyla 2014 yılı içerisinde … Kartal Oto Sanayi içerisinde eskiden tanıdığı …’in işlettiği As Teknik isimli servise aracını götürdüğünde orada kendisi gibi aracını getirmiş olan sanık … ile tanıştığını, daha sonra da birkaç defa kendisiyle aynı yerde karşılaştıklarını, … ile de birlikte yemeğe gittiklerini ve bu vesileyle bir samimiyetleri oluştuğunu, bunun üzerine birkaç defa Anadolu Adliyesinde sanığı ziyaret ettiğini, 17/25 Aralık olaylarından sonra tanık …’in …’de Fetöcülerin arasında kaldığını, önemli olaylara tanık olduğunu söyleyip kendisine yardımcı olmasını istediğini, sanığı aradığını ve ziyarete gittiklerini, sanığın biri … istihbarat müdür yardımcısı, diğeri de Köşk’te Fetö soruşturmalarına bakan kişi olduğunu söylediği iki kişiye tanık … konuyu anlatınca “Seni …’de birine yönlendireceğiz.” dediklerini, tanık …’in …’e döndükten sonra yönlendirilen kişilerle görüştüğünü, tanık …’in bir süre sonra tekrar arayıp yaşanan yeni gelişmeler nedeniyle sanık ile görüşmek istediğini, sanığı aradığını, onun da savcı … ile görüşüp randevu aldığını, tanık …’in bu defa savcı … ile görüştüğünü, bu olaylardan sonra 2016 yılı içerisinde tanık …’in “Bir arkadaşımın bir sıkıntısı var, seninle görüşmek istiyoruz.” dediğini, …’da bir yerde buluştuklarını, … ile orada tanıştığını, ağabeyi olan katılan …’ın bir dosyadan ceza aldığını anlattığını, tanık …’in de “Biz bu dosyanın Yargıtayda iyi bir şekilde okunup takip edilmesini istiyoruz.” dediğini, dosya numarasını alıp tanık …ye konuyu ilettiğini, 3 ay sonra işleri takip eden bir avukata vekâletname alındığını, ilk aşamada tanık …ye 150.000 TL gönderdiğini, toplamda bu dosya için 700.000 TL ödenecek olduğunu, bir süre sonra …’ın havaalanında pasaportuna el konulduğunu, kendisini arayınca kısa bir süre önce tanık … vasıtasıyla tanıştığı tanık …’u aradığını, tanık …’un 30.000 TL’ye işi halledeceğini söylediğini, katılan …’tan 150.000 TL aldığını, kendisine çok düşük paylar verdikleri için bu şekilde fazla para alarak kendisine bir pazarlık payı bıraktığını, bu şekilde 2 defa fazla para aldığını, fazla aldığı paraları öğrenince geri aldıklarını ve onlarla ilişkisinin kesildiğini, sanık …’in yanına tanık … ile birlikte gitmesi dışında, sanığın … ve katılan …’ın dosyaları ile ilgili para alınması ve işlerinin takip edilmesi olayları ile bir ilgisinin olmadığını, sanık … ile tanık …’un kendisi aracılığı ile tanıştıklarını, bir defasında tanık … ile birlikte sanığın yanına gittiklerini, tanık …den de sanığa kendisinin bahsettiğini, aralarında herhangi bir menfaat ilişkisi olup olmadığını bilmediğini, tanık …’un, sanığın kendisini arayıp “… sana 450.000 Euro teslim etmiş doğru mu?” şeklindeki beyanını kabul etmediğini, sanık ile tanık …’a 450.000 Euro teslim ettiği şeklinde bir konuşmasının veya görüşmesinin kesinlikle olmadığını, tanık … ile birlikte sanığın yanına gidip tanık …’in Fetö ile ilgili bazı beyanlarda bulunduğundan tanık …’a bahsettiğini, sonuç olarak sanık … ile herhangi bir yasa dışı ilişkisinin olmadığını,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 sayılı soruşturması neticesinde tanıklar …, …, … ve … hakkında … 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/196 esas sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının 01.08.2018 tarihinde yapılan birinci duruşmasında; tanık …’in kendisini aradığını ve …’de bir arkadaşının problemi olduğunu söylediğini, bir araya geldiklerinde …’ın davada avukat iyi savunmadığı için ağabeyi katılan …’ın 8 yıl ceza aldığını, …’da iyi bir avukat lazım olduğunu söylediğini, bunun üzerine tanık …yi aradığını, tanık … aracılığı ile davayı bir avukata verdiklerini, pazarlık yaptıklarını, tanık …nin 150.000 TL’yi tanık … aracılığıyla aldığını, kendisinin 141.000 TL aldığını, daha sonra 150.000 TL daha aldığını, tanık …’in, 150.000 TL’yi kendisinin bildirdiği adrese götürüp bıraktığını, katılan …’ın 141.000 TL’yi de bir arkadaşının hesabına gönderdiğini, her iki meblağı da katılan …’ın işi halloluncaya kadar beklettiğini, harcamadığını, iş olmayınca parayı istediklerini, parayı tanık …’un aracılığıyla katılan …’a verilmek üzere teslim ettiğini, aldığı aracı ise katılan …’a geri verdiğini, bu olay nedeniyle kendisinin de mağdur olduğunu, avukat olmadığı hâlde böyle bir işten aracılık sıfatıyla aldığı miktarın yüksek olduğu belirtilerek bahse konu parayı ne amaçla aldığı hususu sorulduğunda; aracılık yaptığını, bu nedenle bu parayı aldığını, katılan …’ın da bu parayı vermek istediğini, bu parayı avukata vermek amacıyla aldığını, ifadeler arasında çelişki olması nedeniyle sorulduğunda; avukata 300.000-350.000 TL verecek olduklarını,
Kovuşturma evresinde 06.03.2019 tarihinde talimat mahkemesinde; sanık …’i 2013-2014 yıllarında … Anadolu Adliyesinin yakınında bulunan oto servisin sahibinin sanık …’in hemşehrisi olması sebebiyle tanıdığını, katılan …’ın kendisi aracılığı ile avukata ulaştırılmak üzere 150.000 TL verdiğini, bu parayı tanık …ye teslim ettiğini, ancak daha sonra öğrendiği kadarı ile katılan …’ın, tanık … aracılığı ile 150.000 TL daha verdiğini, bu anlattığı olayların içerisinde sanık …’in hiçbir zaman yer almadığını, sanık … hakkında başkaca bilgi ve görgüsünün bulunmadığını,
Tanık … … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında 23-24.07.2017 tarihinde Kollukta; şifalı bitkiler üzerine uğraştığı için bir hastası vasıtasıyla … ile tanıştığını, …’in babasının beyin kanseri hastalığı için yaptığı şifalı yardım sayesinde biraz düzelme olması sonrasında kendisi ile bir dostluğunun başladığını, arazide şifalı ürünler arar iken tarihi eser kaçakçılığı ile ilgili bir dosyası oluşunca …’den ek bir iş bulmasını rica ettiğini ve 2016 Aralık ayı içerisinde tanık …nin yanında işe başladığını, büroda getir götür işleri yaptığını, bir defasında tanık …nin bir dosya verdiğini ve …’da adliyede sanık …’e bu dosyayı teslim etmesini istediğini, dosya içerisinde 3 isim yazılı olduğunu, bu isimlerden birinin … gibi bir isim olduğunu, bu şahsın polis memuru olduğunu, zira sanık …’in koruma olarak talep ettiğini, 2017 yılında tanık …nin …’e gidip katılan … ve …’ten vekâlet alınması gerektiğini söylediğini, …’e gidip katılan …’ı aradığında yanına tanık …’i gönderdiğini, tanık … ile bu şekilde tanıştıklarını ve sohbet esnasında tanık …’in “Sen bu geliş gidişinden ne kadar para alacaksın?” diye sorduğunu, para almadığını söyleyince “Ha o zaman … para işine bakıyor.” dediğini, …’in kim olduğunu sorduğunda tanık …nin işlerindeki parayı alan kişi olduğunu söylediğini, ertesi gün katılan …’ın iki vekâleti de getirerek teslim ettiğini, tanık …nin kendisine tanık …’in köylüsü ve 10-12 senelik arkadaşı olduğunu, Yargıtayda takip edilen dosyalardan çıkan meblağların şahıslardan alınmasında görevli olduğunu, ayrıca Yargıtayda dosyası bulunan şahısları bulan kişi olduğunu söylediğini, bir gün tanık …nin “…’e git … ile görüş, bu … bir şeyler çeviriyor konuyu öğren bana aktar.” dediğini, …’e gidip katılan … ile buluştuğunu, katılan …’ın gösterdiği kâğıtta tanık …’e verilen paraların yazılı olduğunu, toplamının 596.000 TL olduğunu, tanık …yi arayıp anlattığında “Vay şerefsiz.” diyerek kızdığını, … ilinde bulunduğu esnada sanık …’in arayarak “… sana 450.000 Euro teslim etmiş doğru mu?” diye sorduğunu, “Hayır böyle bir para teslim edilmedi.” dediğini, katılan …’ın babası ve kardeşi …’ın serbest bırakılması sonrasında kendisini arayarak “Beni … ve … ile bir araya getirebilir misin?” diye sorduğunu, hemen tanık …yi arayarak durumu ilettiğini, “Bana ne diyorsunuz siz.” diyerek terslediğini ve telefonu kapattığını, bunun üzerine sanık …’i arayarak kendisini ziyaret etmek istediğini söyleyince “Kiminle?” diye sorduğunu “…’in arkadaşı … ile geliyoruz.” dediğini, “Tamam gelin.” deyince uçak ile …’a gittiklerini, Sabiha Gökçen Havalimanına indikten sonra “Boş gitmeyelim şuradan çikolata falan alalım.” deyince katılan …’ın “Ben zaten boş değilim.” diyerek çantayı açtığını ve parayı göstererek “40.000 TL var.” dediğini, daha sonra Anadolu Adliyesine gittiklerini, orada savcılık katında lavaboya beraber girdikten sonra katılan …’ın çantadan parayı çıkartarak poşetin içerisine koyduğunu, “Savcıyı sen tanıyorsun takdim et.” dediğini, “O zaman sen bana çantayı da ver.” dediğini ve çanta ile birlikte para poşetini aldığını, sanığın duruşması olduğu için odasında olmadığını, ancak sekreterine “İçeri alın beklesinler.” diye söyleyince odaya girdiklerini ve elinde bulunan çanta ile para poşetini sehpanın orta kısmına bıraktığını, yaklaşık yarım saat sonra sanık …’in geldiğini, katılan …’ın babası ile ilgili bayağı iddialar atıldığını ancak sonunda hakkın yerini bulduğunu anlatınca sanığın “Ben zaten …’yı aradım görüştüm zaten bir şey yoktu.” dediğini, katılan … ile sanığın ortak tutkusu motor olayı çıkınca bu konuda konuşmaya başladıklarını, kalkarken katılan …’ın sehpadaki çantasını aldıktan sonra kendisinin “Savcım …’ın size bir hediyesi var.” diyerek para olan poşeti gösterdiğini ve sonrasında yanından ayrıldıklarını, dönüşte katılan … ile para mevzusu yüzünden tartışma yaşamaya başladıklarını, parayı kendisine verdirdiği ve kendisini zan altında bıraktığı için sinirli olduğunu,
Aynı soruşturma dosyası kapsamında 25.07.2017 tarihinde Savcılıkta; tanık …nin talimatıyla gözaltına alınmadan 3-4 gün önce tanık …’i aracına aldığını ve Abant Sinekli Yaylasında bulunan tanık …ye ait eve götürdüğünü, tanık …nin Ehlullah grubu ve diğer konularda tanık …’den bilgi almasını ve bu bilgileri not hâline getirip kendisine vermesini istediğini, tanık …’e sorular sorduğunu ve cevaplarını yanında götürdüğü bilgisayara yazdığını, 2,5 sayfa civarında bir not oluşturduğunu, bu notları tanık …ye teslim ettiğini,
Aynı soruşturma dosyası kapsamında 27.07.2017 tarihinde Savcılıkta; tanık …nin yanında 1 yıl kadar önce işe başladığını, tanık …nin savcılıktan emekli olan ve son dönem … Cumhuriyet Başsavcısı olarak kararnamesinin hazırlandığı söylenilen tanık … ve avukat … … ile birlikte çalıştığını, iş yerlerinin Balgat’ta bir avukat bürosu olduğunu, tanık …nin yanında evrak getir götür işleri yapmak için işe girdiğini, tanık …nin Yargıtayda dosya takibi yapan birisi olduğunu, bir defasında …’e gidip … ve katılan …’ın pasaportu için tanık … adına vekâlet çıkarttığını ve tanık …ye teslim ettiğini, bir defasında da 09.12.2016 tarihinde … Anadolu Adliyesine üstünde üç adet isim olan bir evrakı sanık …’e götürdüğünü, sanık …’in Fatih isimli soy ismi Koç olduğunu tahmin ettiği kişinin altını çizerek “Bunu koruma olarak istiyorum.” dediğini, bu listedeki ismi yazan kişilerin polis olduğunu anladığını, ayrıca kurşun kalemle kâğıda bir şeyler yazdığını ve “Bunu …’ya götür.” dediğini, iki ay önce tanık … ile birlikte yine sanığın yanına sohbet amaçlı olarak gittiklerini, son olarak da … ve babası … serbest bırakıldıktan sonra katılan … ile birlikte uçakla …’den günübirlik …’a sanığın odasına gittiklerini, gitmeden önce ellerinin boş olduğunu, havalimanında “Çikolata falan alalım.” dediğini, katılan …’ın “Ben zaten boş değilim.” dediğini ve elindeki siyah çantayı gösterdiğini, birlikte adliyeye gittiklerini, odaya girmeden önce katılan …’ın lavaboda çanta içinde bulunan poşete 200’lük desteler hâlindeki paraları koyduğunu, miktarını bilmediğini ancak katılan …’ın söylediği 40.000 TL para ile sanığın odasına girdiklerini, odaya girerken katılan …’ın “Parayı sen ver.” dediğini, para poşetini katılan …’ın önüne koyarak kendisinin vermesini söylediğini, sanık odaya gelince bir süre sohbet edip katılan … ve sanık …’in ortak tutkusu olduğu anlaşılan motosiklet konusunda konuşmalar olduktan sonra ayrılmak üzere ayağa kalktıklarında sehpa üzerinde bulunan içinde para dolu poşeti göstererek sanığa “…’ın size hediyesi varmış.” dediğini, sanığın masasından sehpaya uzanıp bakarak “Tamam.” dediğini, böyle bir hediye vereceğinden haberi olmadığından ve dönüş yolculuğu sırasında katılan …’ın “Beni … ile görüştür.” demesi üzerine tartıştığını, tahmini olarak 10 Temmuz 2017 günü Eryaman Göksu Parkta tanıklar … ve … ile buluştuklarını, tanık …nin kendisine bir dizüstü bilgisayar verdiğini, tanık …’in söylediği her şeyi bilgisayara not etmesini ve bilgi notu hazırlamasını istediğini, tanık … ile Abant’ta bulunan Sinekli Yaylasındaki dağ evine gittiklerini, burada tanık …’in anlattıklarını bilgisayara kaydettiğini, tanık …’in …, Ehlullah grubu, Şifa Hastanesindeki olaylar, … Emniyetinde görevli müdürler, Cumhuriyet savcıları ve başsavcıları hakkında bazı şeyler söylediğini, ilk sayfayı bitirdiğinde ikinci sayfanın başlarındayken sanık …’in aradığını, tanık …’in söylediği isimleri sanık …’in sorması üzerine kendisine saydığını, sanığın, … isimli kişinin kendi tanıdığı …’de görev yapan Mitçi olup olmadığını sorduğunu, bilmediğini söyleyince “… ise tamam yazın, yazılı kalsın” dediğini,
Sanık hakkında inceleme ve soruşturma izni verilmesi üzerine 16.01.2018 tarihinde HSK Müfettişliğinde; şifalı bitkilerle uğraştığını ve geçimini bununla sağladığını, … vasıtasıyla yaklaşık 1,5-2 yıl önce tanık … ile tanıştığını ve onun yanında çalışmaya başladığını, tanık …nin Ak Partinin kuruluşunda görev aldığını, Cumhurbaşkanı … ile 30 yıllık arkadaş olduğunu söylediğini, kendisinin şoförlüğünü de yaptığını, her yerde çok büyük bir itibarı olduğunu, birçok yerde kapıda karşılandığını, tanık … ile Abant’taki dağ evinde tanıştığını, tanık …nin tanık …’i takip edip onunla ilgili bilgileri kendisine iletmesini istediğini, kendisinin sadece pasaport olayı ve sonrasında … ve babası hakkında başlatılan soruşturma ile ilgili para alınması olayında bulunduğunu, sanık … ile tanık … aracılığıyla tanıştığını, hatırladığı kadarıyla ilk olarak tanık …’in dağ evinde ve 2016 yılının sonu ya da 2017 yılının başında tanıştıklarını, hatta yanında emlakçı olduğunu bildiği birisiyle geldiklerini, define işinin konuşulduğunu, sanık …’in sonradan Gürcistan’a kaçan birisi tarafından 4-5 milyon TL dolandırıldığını öğrendiğini, anladığı kadarıyla bu nedenle ekonomik sıkıntıda olduğunu, bundan kurtulmak için bu define arama işine girdiğini ya da bu işe girmeyi düşündüğünü, bu olaydan yaklaşık 10 gün önce tanık …nin bir dosya içerisinde evrak verip sanık …’e götürmesini istediğini, sanık …’in bir kâğıda bir polis memurunun ismini yazarak tanık …ye iletmesini söylediğini, bu polis memurunun kendisine koruma olmasını istediğini, katılan … ile görüşmelerinde katılan …’ın tanık …den şüphe duymaya başladığını, bu durumu tanık …ye iletince katılan …’ı alıp sanık …’e götürmesini söylediğini, oraya gittiklerinde ne görüşecekleri konusunda bir şey demediğini, tanık … ile sanık …’in bildiği kadarıyla kendi aralarında konuştuklarını, tanık …nin giderken 50.000 TL götürmesini söylediğini, katılan …’ın sadece 40.000 TL olduğunu söylemesi üzerine o kadar götürdüklerini, katılan …’a para götüreceklerini söyleyince şaşırıp “Savcıya para mı verilir?” diye sorduğunu, adliyeye gittiklerinde sanığın duruşmada olduğunu, görevlinin kendilerini sanığın odasına aldığını, bir süre sonra sanığın geldiğini, odaya girmeden önce lavaboya gittiklerinde katılan …’ın parayı kendisine teslim ettiğini, odaya girdiklerinde poşetteki parayı sehpanın üzerine koyduklarını, sanık geldiğinde parayı masasının yanındaki küçük sehpanın üzerine koyarak “Bunu … bey gönderdi.” dediğini, sanıkla katılan …’ın, tanık …’in katılan …’ın kardeşi …’ü ihbar etmesi ile ilgili konuştuklarını, daha sonra bir süre başka konulardan konuşup oradan ayrıldıklarını, bu olay dışında sanık ile herhangi bir para alışverişinde irtibatının olmadığını, sanığın tanık … ile başka maddi ilişki olup olmadığını bilmediğini, … Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma kapsamında tanık …’un cep telefonun incelenmesi sonucunda tespit edilen Whatsapp yazışmaları okunup sorulduğunda; sanığın yanına giderken 40.000 TL götürdüklerini net hatırladığını, ancak mesaj içeriğinde bahsedilen 80.000 TL’yi tam olarak hatırlamadığını, kendisinin yazdığı cevapta bahsedilen “400” ifadesinin yanlış yazıldığını, muhtemelen “40” önceden, “40” iş bitince şeklinde olması gerektiğini, mesajda yazmış olduğu “İş bitince” ifadesinden kastının tanık …nin devletin aleyhine çalışanlarla ilgili yaptığı bazı çalışmalar sonuçlanınca paranın kalan kısmı verilecek manasında olduğunu, sanığın da maddi sıkıntısı olduğu için ona destek amaçlı olduğunu düşündüğünü, TEM şube müdürlüğünce alınan 24.07.2017 tarihli ifadesi okunup çelişki nedeniyle sorulduğunda; okunan ifadede genel olarak olayları daha ayrıntılı anlattığını, ancak o ifadesiyle çelişen yerler olursa şimdiki ifadesinin daha doğru olduğunu, aynı ifadede “… ilinde bulunduğum esnada beni … savcı arayarak ‘… sana 450.000 EURO teslim etmiş doğru mu?’ diye sordu.” şeklindeki beyanı okunduğunda; beyanının aynen doğru olduğunu, sanığın kendisini arayıp “… sana 450.000 Euro teslim etmiş doğru mu?” diye sorduğunu, ancak bunu neden sorduğunu bilmediğini, tanık … ile aralarında bu para ile ilgili bir anlaşmazlık mı çıktı yoksa başka bir şey mi vardı bilemediğini, sanığın tanık … ile çok daha samimi olduklarını, bilgi notu hazırladığı sırada sanığın aradığını, sanık ile konuşurken bir taraftan tanık …’in söylediği isimleri tekrarlayarak yazdığını, sanığın … diye bir isim geçtiğini duyunca “Bizim … mı?” diye sorduğunu, kim olduğunu bilmediğini söylediğini, bilgi notunda geçen “Savcı … konudan ve bu şekilde işleyişten haberi yoktur.” şeklindeki beyanı tanık …’in hangi niyetle böyle yazdırdığını bilmediğini, tanık … ile bulunduğu herhangi bir ortamda katılan …’a hitaben “Senin dosyan Yargıtayda hallolacaktı Yargıtayda komisyona girecekti, bu komisyonda … savcı da vardı.” şeklinde bir şey kesinlikle söylemediğini, katılan …’ın 15.01.2018 tarihli ifadesi okunup çelişki nedeniyle sorulduğunda; katılan … ile sanığın yanına giderken konuştukları rakamın 100.000 TL olmadığını, hatırladığı kadarıyla 50.000 TL olduğunu, üzerinden uzun zaman geçtiği için bazı konuları tam olarak hatırlamadığını,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 sayılı soruşturması neticesinde tanıklar …, …, … ve … hakkında … 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/196 esas sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasına Menemen T Tipi Kapalı cezaevinden göndermiş olduğu 02.07.2018 tarihli dilekçesinde; tanık …nin, tanık …’in yanında durarak onun yaptığı işlerle ilgili kendisine bilgi vermesini istediğini, bunun da bir MİT denemesi olduğunu söylediğini, tanık … aracılığıyla sanık … ve … KOM müdürü … ile tanıştığını, Devletle bağlantılı gibi konuşması ve isteklerde bulunması üzerine kendisine ne iş yaptığını sorduğunda eski bir MİT mensubu olduğunu, askeri bazı operasyonlarda görev aldığını söylediğini, tanık …ye durumu anlattığında rahat olmasını, kendisinin her konuda yanında olacağını söylediğini, bunun üzerine tanık …nin istediklerini sorgulamadan yapmaya başladığını, … ailesinin Fetö mevzusu ortaya çıktıktan sonra tanık …nin 150.000 TL aldığını, katılan …’ın kendi eli ile 40.000 TL’yi sanık …’e verdiğini,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 sayılı soruşturması neticesinde tanıklar …, …, … ve … hakkında … 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/196 esas sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının 01.08.2018 tarihinde yapılan birinci duruşmasında; cezaevinden göndermiş olduğu dilekçesini aynen tekrar ettiğini, tanık …ye 150.000 TL teslim edildiği sırada …’da tanık … ile birlikte dağ evinde olduklarını, katılan … ile sonradan tanıştıklarını, zamanla yapılan sohbet ve muhabbet neticesinde tanık …’e para verdiklerini, paranın ne şekilde ve nasıl verildiğini anlattığını, en son bir hesap çıkarttıklarını, 160.000 Euro olduğunu tespit ettiklerini, ayrıca katılan …’ın, tanık …’e kendi işlerini hallettiği için 129.000 TL’lik 2014 model Volkswagen marka araç hediye ettiğini, ancak kendisine Mercedes marka aracın hediye edilmediğini, ticari bir ilişki sonucunda aracı aldığını, katılan …’ın bayisine ziyarete gittiğinde 3008 marka aracı beğendiğini, 2014 model Volvo marka aracı ile üstüne 45.000 TL vermek üzere anlaştıklarını, ancak şirkete kayyum atandığı için bu aracı satın alamadığını, orada çalışan birinin tavsiyesi üzerine de Mercedes marka aracı bulduğunu ve aldığını, üzerine de 45.000 TL verdiğini,
Kovuşturma evresinde 08.03.2019 tarihinde; hakkında açılan soruşturmalar nedeni ile psikolojik rahatsızlıklar geçirdiğini ve ilaç kullandığını, … isimli bir kişinin sanık …’te satılık bir BMW 520d olduğunu söylediğini, bu aracı almayı düşündüğünü, …’e arabasını ve üzerine 80.000 TL vermek üzere anlaştığını, katılan … ile tanık … vasıtasıyla tanıştığını, sanık …’in borçlularının Gürcistan’a kaçtıklarını söylediğini, katılan … ve tanık … ile konuştuğu sırada laf arasında bu konunun geçmesi üzerine katılan …’ın yardımcı olacağını söylediğini, birlikte sanığın yanına gittiklerini, bu kaçak kişilerin bilgilerinin olduğu bir dosyanın poşetin içinde olduğunu, bu konunun konuşulduğunu ve katılan …’ın yapmış olduğu araştırmaların olduğu bu poşeti bıraktığını, bir Fetö soruşturması kapsamında, bu soruşturmanın etkilenmesi amacıyla sanık …’e herhangi bir şekilde para vermediğini, para verilmesine de aracılık etmediğini, 16.01.2018 tarihli ifadesi okunup sorulduğunda; kesinlikle herhangi bir para götürme işi yapmadığını, sanığın makamında teslim ettiği poşette para olmadığını, önceki ifadelerinde aslında doğruyu anlatmaya çalıştıkça önüne setler çıkarıldığını, araba alışverişinden, … ve …’dan bahsettiğinde alay edildiğini ve “… Emniyette her şeyi anlattı.” şeklinde sözler söylendiğini, yaptığının suçlanma tehlikesine girdiğinde üzerinden savuşturmak amacıyla başkasının ismini vermekten ibaret olduğunu, daha doğrusu istihbarat raporlarında sanık …’in para aldığının belirlendiği şeklinde kendisine söylenildiği için ve bu şekilde yönlendirildiği için “Tamam doğrudur.” dediğini, Whatsapp görüşmesinde “400” şeklinde ifade edilen rakamı zaten müfettiş ifadesinde de düzelttiğini, orada kastettiğinin “40, 40” olduğunu, Whatsapp görüşmesindeki rakamların araba alım satımı ile ilgili beyanlar olduğunu, katılan … ile tanık … vasıtasıyla 8-10 kez görüştüğünü, bunun haricinde ciddi bir samimiyetinin olmadığını, katılan …’ın kendisine “Savcıya bu şekilde para verdik böyle söyleyelim.” gibi bir talimatı ve direktifinin de olmadığını,
Tanık … … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası kapsamında 15.08.2017 tarihinde Kollukta; serbest meslek erbabı olarak inşaat ve işletme sektörlerinde faaliyet gösterirken 2001 yılında meydana gelen ekonomik krizden ötürü işlerinin bozulduğunu, Ak Partinin kuruluş aşamasında … ilindeki teşkilatlanmasının bir dönem yardım ederek içinde bulunduğunu, bu dönemde Cumhurbaşkanı … ile önceden olan samimiyetinin daha arttığını, 2014 yılında Cumhurbaşkanı ile bir görüşmesi esnasında emekli olmadığını, ticareti beceremediğini söyleyerek kendisinden bir görev vermesini, bu sayede emekli olmak istediğini ilettiğini, bunun üzerine hazırladığı öz geçmişinin bulunduğu dosyayı özel kalem müdürüne teslim ettiğini, tanık … ile 17-18 yıl kadar önce …’da tanıştığını, denetleme teşkilatında Köşk’e bağlı olarak çalıştığını söylediğini, hemşehrisi olması münasebetiyle ortak iş yaptıklarını, sonra ayrıldıklarını, 2010 yılı içerisinde kendisi ile bir görüşmesi esnasında çalıştığı kurumun feshedildiğini ve işsiz kaldığını söylediğini, çevresindeki yeni tanıştığı insanlara MİT personeli olduğunu söylediğini duyduğunu, 2014-2015 yıllarında kendisinin Cumhurbaşkanlığında dosyası olduğunu duyması üzerine kendisi ile sık sık görüşmeye başladığını, sürekli memlekete hizmet etmek için görev istediğini söylediğini, kendisinin de bir yerlere ataması yapılırsa bu konuda bir tasarrufunun olacağını söylediğini, … isimli şahsı 8-9 yıl kadar önce … ilinde bir yemekte tanıdığını, kendisini makine mühendisi olarak tanıttığını, istihbarat ile ilgili ülkemizde bir kurumun olduğunu, bütün istihbarı bilgilerin bu kurumda toplandığını, kurumun 1000 yıllık Türk geleneğini haiz olduğunu sürekli olarak söylemeye başladığını, bu kuruma yerleştirilecek bir şahsı kendisinin yetiştirdiğini ve isminin … olduğunu söylediğini, tanık … ile kendisini …’ın tanıştırdığını, pratik zekalı ve olağanüstü hâllerinin olduğunu, analizlerinin her zaman doğru çıktığını, her olaya çözüm bulabileceğini anlattığını, kurumda önemli göreve geleceğini ve yetişme aşamasında olduğunu söyleyip sahip çıkmasını istediğini ve kendisine emanet ettiğini, tanık …’i ilk … iline para getirdiğinde tanıdığını, 2017 yılı Ramazan ayı içerisinde …’e gittiğinde de tanık … ve …’in yanında gördüğünü, kendisi ile fazla bir irtibatının olmadığını, katılan … ile tanık … tarafından dosyasının getirilmesi üzerine gıyabında tanıştığını, tanık …’in sürekli arayıp katılanın dosyası ile ilgilenmesini söylemesi üzerine dosyasını göndermesini istediğini ancak inceleme parası istemediğini, dosya ulaştıktan sonra Yargıtaydaki dosyalara da giren arkadaşı tanık …’a dosyayı verdiğini, bir hafta kadar sonra dosyayı üstleneceğini söyleyip 125.000 TL istediğini, bunu tanık …’e bildirdiğini, tanık …’in de 150.000 TL’ye karşılık bu dosyayı halletmesini istediğini, bir süre sonra da tanık …’in …’ya gelerek 150.000 TL’yi poşet içerisinde kendisine teslim ettiğini, 30.000 TL’sini tanık …’a verdiğini, geriye kalan 120.000 TL’nin kendisinde olduğunu öğrenen tanık …’un bir araba almak ve sahaya inmek istediğini söylemesi üzerine paranın emanet olduğunu, iş yaptıracaklarını söylediğini, yapacakları işlerden bu parayı yerine geri koyacağını, kendisini sıkıntıya sokmayacağını, bu parayı ödeyeceğini söylemesi üzerine tanık …’a 75.000 TL verdiğini, tanık …’un Volvo marka bir araç aldığını, para alma olayından önce tanık …’un tanık … ile tanıştıklarını, muhtemelen tanık …’in getirdiği parayı tanık …’un tanık …’ten öğrendiğini, araç alındıktan sonra tanık …’un sürekli olarak gezmeye başladığını, ara sıra tanık …’in Abant Sinekli Yaylasındaki evinde kalmaya başladığını, sahaya indiğini, çalıştığını, her şeyin daha güzel olacağını sürekli olarak söylemeye başladığını, bir gün …’da … ve tanık … ile konuşurken tanık …’un analiz olarak yaptığı çalışmalar neticesinde Hükûmet ile Fetöcülerin bir araya geleceklerini, barışacaklarını söyleyerek bunlardan sıkıntılı olanlara ulaşmasını istediğini ve bunlardan para kazanabileceklerini söylediğini, ilk etapta karşı çıktı ise de …’in “… ne diyorsa yapalım sorumluluk almayalım evelallah onun analizleri şaşmaz.” diyerek uyarması üzerine nasıl yapacaklarını tanık …’a sorduğunu, ilk etapta … ilinde bulunan …’a ait Nata, Hosta ve Modalife isimli şirket sahiplerine ulaşılabilir ise çok para kazanacaklarını söylediğini, …’ı tanıdığı hâlde bu şirketlere ulaşamayacaklarını söylediğini ve bir zaman tanık …’u oyaladığını, sonra da konuyu kapattırdığını, bu zaman zarfında tanık … ve …’in sürekli olarak çeşitli illerde gezmeye başladıklarını, sürekli kendisinden para isterlerken araba alındıktan ve tanık … ile tanıştıktan sonra hiç para istemediklerini, 2017 yılı Ocak ayı içerisinde tanık …’un kendisine tanık …’in katılan …’tan fazla para aldığını iddia etmesi üzerine kendisi ile birlikte …’e gittiklerini, …’ün havaalanında yakalanması ve serbest kalması ile ilgili olarak herhangi bir bilgisinin olmadığını, 2017 yılı Nisan ayı içerisinde …’e gidip tekrar …’ya döndükten bir ay kadar sonra tanık …’un arayarak tanık …’in kendisinin adını kullanarak katılan … ve …’ten para aldığını söylemesi üzerine adının kullanılarak insanlardan para alındığını ilk bu şekilde öğrendiğini, tanık …’in 600-700.000 TL para aldığını, ayrıca katılan … ve …’ten araba ile ev aldığını öğrenince …’e gittiğini, tanık …’un tanık …’i çağırarak tanık …’in aldığı paraları sorduğunu, tanık …’in de kendisinin tanık …’e 400.000 TL’nin üstünde bir parayı teslim ettiğini, … ve katılan …’ın düzgün insanlar ve esnaf olduklarını, kendisinin bu şahısların ekmeğini yediğini ve aylık 2.000 TL aldığını, tanık …’in …’e her geldiğinde ara ara harçlık babında para aldığını anlattığını, tanık …’a dosya vererek …’a sanığın yanına hiç göndermediğini, vekâlet alması için …’e katılan … ve …’ün yanına da göndermediğini, gösterilen bilgi notunun tanık …’in söylediklerinin tanık … tarafından yazılarak oluşturulduğunu ve kendisine … tarafından verildiğini, bilgi notu içerisinde ismi geçen şahısları tanımadığını, bilgi notunun yazılmasında ve 3. şahıslara verilmesinde bir tasarrufunun olmadığını, sadece tanık …’un … ve katılan …’ın şikâyetlerine istinaden kurulan kumpası ortadan kaldırmaya yönelik olarak hazırlandığını söylediğini,
Aynı soruşturma dosyası kapsamında 16.08.2017 tarihinde Savcılıkta; ticaret hayatında olamayınca maaşlı bir işe girip bir süre çalıştığını, geçmişte Ak Parti ile ilişkisi olduğundan ve … il merkezindeki parti teşkilatının ilk kuruluşunda görev aldığından aile çevresinin baskısı ile partiden talepte bulunmaya karar verdiğini, Başbakan ile görüşüp durumu anlattığını, 52 yaşında olduğunu, durumuna uygun bir kadro verilmesi hâlinde emekli oluncaya kadar bu şekilde devam etmek istediğini ilettiğini, evrakını özel kalem müdürüne teslim ettiğini, tamamen emekli oluncaya kadar bir kadroda ihdas edilmek istediğini, bu talebinden …’a bahsettiğini, bir süre sonra … vasıtasıyla tanık … ile tanıştığını, bu kişilerin kendilerini Güneydoğu’da savaş istihbaratçısı olarak tanıttıklarını, 2015 yılı sonlarında …’in kendisine Cumhurbaşkanlığında güvenlik ile ilgili bir birime geleceğini söylediğini, tanık …’un da aynı şekilde güvenlik ile ilgili bir birim kurulacağını ve bu birimin başına geleceğini, böyle bir tasarruf düşünüldüğünü söylediğini, her ikisinin söylediklerine itimat ettiğini, sonrasında isminin kullanılarak bazı dolandırıcılık işleri ve Fetöcü iş adamlarından para alma işleri olduğunu, bunu tanık … tutuklandıktan sonra öğrendiğini, kendisinin katılan …’ın Yargıtaydaki dosyası için 150.000 TL para teslim alması dışında bir para almadığını, “…” başlığı ile başlayan iki sayfadan ibaret yazıyı kendisinin hazırlatmadığını, yazıyı kendisine …’in verdiğini, verirken de bu belgeyi tanık …’un tanık … ile hazırladığını ve flash bellek olarak kendisine verdiğini söylediğini,
Sanık hakkında inceleme ve soruşturma izni verilmesi üzerine 17.01.2018 tarihinde HSK Müfettişliğinde; elektrik ve inşaat işleri yaparken işlerinin kötü gittiğini, Ak Partinin kuruluşunda görev aldığını, devamında partide çeşitli görevlerde bulunduğunu, bu nedenle yaklaşık 40 yıldır bulunduğu …’da geniş bir çevresi olduğunu, siyasi geçmişi nedeniyle zaman zaman bazı talepler geldiğini ancak yasal olmayan herhangi bir işin takibini yapmadığını, tanık … ile hemşehri olması nedeniyle uzun yıllardan beri tanıştıklarını, katılan …’ın bir dosyada ceza aldığından ve dosyasının Yargıtayda olduğundan tanık … vasıtası ile bilgisinin olduğunu, avukatına yönlendirdiğini, vekâlet ilişkisi dâhilinde avukatının işlerini takip etmeye başladığını, bu dosya ile ilgili bir defasında tanık …’in …’den 150.000 TL’yi avukata verilmek üzere kendisine teslim ettiğini, bu para dışında kimseden para almadığını, tanık … ile … vasıtası ile tanıştığını, …’in tanık …’un zorda ve işsiz olduğunu söyleyip bir iş bulmasını istediğini, tanık …’a uygun bir iş bulamadığını, ancak kendisinin yanında da çalışmadığını, daha doğrusu yanına almadığını, tanık …’un, tanık … ile kendisinin aracılığı ile tanıştığını ve daha sonra ikisinin çok sık görüştüklerini sonradan öğrendiğini, katılan …, ağabeyi … ve babası ile tanık …’un ilişkisini gözaltına alındıktan sonra emniyette öğrendiğini, bu kişilerle aralarındaki irtibatı kendisinin üzerinden sağlamadığı, tanık …’in katılan …’tan kendisinin adını kullanarak yüklü miktarda para aldığını tanık …’tan öğrendiğini, bunun üzerine …’e gelerek tanık …’in aldığı parayı katılan …’a iade etmesini sağladığını, sanık …’i tanıdığını, kendisi ile tanık … aracılığı ile tanıştıklarını ancak hiç yüz yüze görüşmediklerini, 4 yıl önce bir defa tanık … aracılığı ile telefonda konuşup hâl hatır sorduklarını, sanıkla kesinlikle hiçbir ilişkisi ve para alışverişinin olmadığını, tanık …’un iddia ettiği gibi sanığa para göndermesinin mümkün olmadığını, bu yöndeki beyanların tamamen yalan olduğunu, tanık …’un bahsettiği sanığa bir evrak gönderdiği ve onun da bir polisin ismini yazıp geri gönderdiği iddiasının da kesinlikle yalan olduğunu, sanık ile bir defa telefonla görüşmek dışında hiçbir münasebetinin olmadığını,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 sayılı soruşturması neticesinde tanıklar …, …, … ve … hakkında … 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/196 esas sayılı dosyasında nitelikli dolandırıcılık suçundan açılan kamu davasının 01.08.2018 tarihinde yapılan birinci duruşmasında; …’da iş adamı olduğunu, kendisini asla kamu görevlisi olarak tanıtmadığını, tanıklar … ve …’i tanıdığını, tanık … ile tanışalı 1-2 yıl olduğunu, yüklenen suçlamayı kabul etmediğini, bütün savunmasının bundan ibaret olduğunu, kollukta ve Savcılıkta vermiş olduğu ifadeyi kabul etmediğini, çünkü zor şartlar altında ifadesinin alındığını, yakın gözlüğünün olmadığını, istediği hâlde temin edilmediğini, kolluk ifadesinde katılan …’ın bir davası için avukatı ile irtibata geçtiği hususunun doğru olduğunu, tanık … vasıtasıyla ücret ve vekâletnamenin gönderildiğini, daha sonra katılan …’ın Fetö terör örgütü ile de bağlantılı olduğunu, bu hususta hakkında soruşturma yapıldığını öğrendiğini, ayrıca tanık …’e daha fazla ücret ödendiğini de öğrendiğini, katılan …’ın Fetö terör örgütünden dolayı soruşturması olduğunu tanık …’un söylediğini, katılan …’tan alınan paranın iadesi için mutabık kalınan miktara mahsuben bir araç satışı yapıldığını, kalanın da 1 hafta sonra tanık … vasıtasıyla verildiğini, hatırladığı kadarıyla mutabık kalınan miktarın 300.000 TL olduğunu, tanık …’in haricen para aldığını öğrendiğini, yani kendisine verilen 150.000 TL’nin dışında yaklaşık 150.000 TL daha para verildiğini, kendisine 150.000 TL’yi tanık …’in, tanık … aracılığıyla gönderdiğini, tanık …’e nerede çalıştığını sorduğunda tanık … ile birlikte çalıştığını söylediğini,
Kovuşturma evresinde 08.03.2019 tarihinde; huzurda bulunan ve sonradan görevinin savcı olduğunu öğrendiği sanığı önceden kesinlikle tanımadığını, hiçbir diyaloğu ve münasebetinin olmadığını, sanıkla herhangi bir şekilde telefon görüşmesinin de olmadığını, kabul etmediğini, herhangi para alış verişi ile ilgili bilgisinin bulunmadığını, kimseyi de bu konu ile görevlendirmediğini, tanık …’un hiçbir zaman yanında çalışmadığını, Savcılıkta verdiği 16.08.2017 tarihli ifadesini kabul etmediğini, savcılıkta usulüne uygun olarak ifadesinin alınmadığını, yaklaşık 20 gün tecrit edildiğini, ifadesini gözlüksüz okuyamamasına rağmen gözlüğünün temin edilmediğini, avukatlarının çağrılmadığını, katılan … ve tanık …’in Fetö içinde faaliyet gösteren kişiler olduğunu, kendisine de devlet memurlarına yaptıkları gibi kumpas kurduklarını, bu şahsiyette kişiler olduklarını,
Tanık …; avukat olduğunu, sanık …’i tanımadığını, daha önce görüşmediğini, …, katılan … ve tanık …’u tanıdığını, daha önce katılan …’ın bir dosyasını aldığını, ancak Fetö terör örgütüyle iltisaklı olduğunu öğrenince dosyasından el çektiğini, tanıklar …, … ve …’in katılan … ve …’ü dolandırdıklarını öğrendiğini, hatta bu iki şahsın kendisinin ve bir müvekkilinin de ismini kullanmak suretiyle dolandırma girişiminde bulunduklarını, tanıklar …, … ve …’in Fetö ile ilişkili olduğu iddia edilen kişilere yanaşarak üst düzey kamu görevlilerini tanıdıklarını söyleyerek bu şahısları kurtaracaklarını belirterek dolandırdıklarını, bu işin karşılığında para talep ettiklerini ve yüksek meblağları bu şekilde kişileri dolandırarak aldıklarını duyduğunu,
Tanık …; Polis Akademisi Başkanlığı Anıttepe Yerleşkesinde genel sekreter olarak çalıştığını, sanık …’i tanımadığını, kendisi ile ilgili herhangi bir işlemi ya da temasının olmadığını, görevi gereği Fetö ile mücadele kapsamında birçok kez …’a gidip geldiğini, Fetö ile ilgili herhangi bir bağlantı ya da hakkında yapılan soruşturma ve araştırma ile ilgili bilgisinin olmadığını, sanığın savunmasında adı geçen kişilerin hiçbirini de tanımadığını,
Tanık …; … Emniyet Müdürlüğünde Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığını, sanık …’i hatırlamadığını, 17-25 Aralık sonrasında FETÖ/PYD terör örgütü ile mücadele şube müdürlüğü istihbarat daire başkanlığında görev yaptığını, görevi gereği başka illere görevli olarak gittiğinde il savcıları ile görüştüğünü, ancak iddianamede ismi geçen sanığı, tarafları ve olayı hatırlamadığını, iddianamedeki olaylar hakkında da bir bilgisinin olmadığını,
Tanık …; … İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğünde polis memuru olarak görev yaptığını, muhtemelen bir isim benzerliği olduğunu, bu dosyanın taraflarını tanımadığını ve hiçbir bilgisinin de olmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık …; suçlamaları kabul etmediğini, bu olayın bir kurgu neticesi olduğunu düşündüğünü, Fetullah … hakkında …’da ilk davayı açan savcı olduğunu, ayrıca yeğenleri ile ilgili de davalar açtığını, 15 Temmuz’dan 3-4 hafta önce tehditler almaya başladığını, eskiden tanıdığı ve daha önce Başsavcı olan sınıf arkadaşı … …’in …’da yanına normal savcı olarak geldiğini ve aslında önceden onlarla irtibatı olmamasına rağmen sonradan her nasılsa diyaloğu olacak ki, “Çok canın yanacak.” şeklinde tehdit içeren ifadelerle haber getirdiğini, ayrıca 2007 yılında da … isimli müfettişin Hadep’li avukat olan eşi de hâkim olan bir kişi ile tartışmasını bahane ederek soruşturma açtığını, bu örgütle işi gereği teması neticesinde bu komplonun yapıldığını düşündüğünü, 2014 yılının sonlarında …’de polis telsizlerinin sürekli birileri tarafından dinlenildiği konusunda, ortam dinleme cihazları ve belgelerin bulunduğu şeklinde bir ihbar geldiğini, bu ihbarı daha önce istihbaratta çalıştığını bir vesile öğrendiği tanık …’in, tanık … ile ulaştırdığını, ilk geldiğinde tanık …’in, katılan …’ın yanında çalıştığını söylediğini, bildiği kadarıyla bir sigortalı çalışması olmadığını, dolayısıyla bu kişinin kendisi ile tanıştırılmasının da bir olta gibi olduğunu düşündüğünü, bu ihbar üzerine, … isimli önceden tanıdığı kişiyi aradığını, ne yapabileceğini sorduğunu, iki emniyet müdürü göndereceğini, gelen kişiyi onlarla irtibatlandırıp çekilmesini söylediğini, dediği şekilde bu kişileri buluşturduğunu, müdürlerin gerekli notları aldıklarını, bu müdürlerin … ve … isimli kişiler olduğunu, denildiği gibi işten çekildiğini, tanık …’in tanıştırdığı ve daha önceden istihbaratta çalıştığını bildiği tanık …’un adlarına kredi çektiğini ve kaçak durumda olan kişileri bulabileceğini söylediğini ve yanına daha önceden kendisini tanımadığı, sonradan katılan … olduğunu anladığı kişi ile geldiğini, duruşması bitince odasında görüştüklerini, 10-15 dakika kadar bu konuları konuştuklarını ve borçluları olan kişilerin isimlerini alıp gittiklerini, 2014 yılında ihbarı ve çalışması üzerine …’de Fetö kapsamında soruşturulan … ve …’ün katılan …’ın babası ve kardeşi olduğunu sonradan öğrendiğini, yanından ayrıldıktan 3-4 gün sonra …’de kendisini hakkında odasına para bıraktıkları yönünde şikâyette bulunduklarını, odasına bıraktıklarını iddia ettikleri paranın 40.000 TL olduğunu, hâlbuki daha önce mali işlerden sorumlu Bölge Adliye İdari Savcısı olarak çalıştığını, 1.500.000 TL kadar ihaleleri yaptığı zamanlar olduğunu, tanık …’un kendisinin yanında … isimli bir galerici arkadaşı ile araba pazarlığı yaptığını, kendi arabasını ve üzerine de 80.000 TL verecek olduğunu, bu konuda yardımcı olması için Whatsapp mesajı gönderdiğini, mesajda “araba + 40.000” yazılı olduğunu, kendisinin de kısaltarak “Burada 40.000 var oysa 80.000 konuşmuştunuz.” şeklinde yazdığını, odasına bıraktıklarını iddia ettikleri 40.000 TL’yi bu şekilde kendilerince delillendirmek amacıyla söylediklerini, … savcısı …’yu önceden tanımadığını, tanık …’in, tanık …’in arabasının kurşunlanması olayını kendisine anlattığını, kendisinin de savcı …’yu aradığını, durumu anlattığını, “Bana gelsinler, delillerini getirsinler, ilgileneyim.” şeklinde telefon görüşmesi yaptıklarını, bunun haricinde bir görüşmesi olmadığını, Whatsapp görüşmesinde “Paşa, bahsettiğin beni rahatlatacak bir aktarım olacak mı, olursa iyi olur.” demesinin sebebinin tanık …’un, borçluları olup kaçak durumda olan kişilerin adresleri ile ilgili yardımını kastetmesi olduğunu, bilgi aktarımından bahsettiğini, tanık …yi daha önceden hiç görmediğini savunmuştur.
UYAP Bilişim Sisteminden … 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/408 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … Cumhuriyet Başsavcılığının 07.07.2015 tarihli ve 3928-3455 sayılı iddianamesi ile katılan … hakkında 16.06.2015 tarihinde işlediği iddia edilen cinsel saldırı suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında … 6. Asliye Ceza Mahkemesince 03.06.2016 tarih ve 408-355 sayı ile katılan …’ın TCK’nın 102/1-1. cümle, 102/3-b ve 53. maddeleri uyarınca 6 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin verilen hükmün Cumhuriyet savcısı ve katılan … müdafisi tarafından temyiz edildiği, dosyanın Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 2021/17911 esasında kayıtlı ve derdest olduğu,
… Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; katılan …’ın 11.07.2017 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmesi üzerine tanıklar …, …, … ve … ile …, …, …, …, …, … ve … isimli şahıslar hakkında nitelikli dolandırıcılık ve silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçlarından 2017/73410 sayı ile soruşturmaya başlanıldığı, 20.02.2018 tarihinde tanıklar …, …, … ve … ile …, … ve … isimli şahıslar hakkındaki evrakın tefrik edilerek 2018/24964 soruşturma sayısına kayıt edildiği ve 20.02.2018 tarihli ve 8441-1282 sayılı iddianame ile adı geçen 7 kişi hakkında nitelikli dolandırıcılık ve silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçlarından kamu davası açıldığı, … 14. Ağır Ceza Mahkemesince 06.03.2018 tarih ve 2018/107 sayı ile iddianamenin iade edilmesi üzerine evrakın … Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/36879 soruşturma sırasına kayıt edildiği, 30.03.2018 tarihli tefrik kararı ile de yine adı geçen 7 kişi hakkında nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin evrakın 2018/42897, silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçuna ilişkin evrakın ise 2018/36879 soruşturma sırasına kaydedildiği, nitelikli dolandırıcılık suçundan 30.02.2018 tarihli ve 15066-2297 sayılı iddianame ile açılan kamu davasının yapılan yargılamasında … 7. Ağır Ceza Mahkemesince 23.10.2020 tarih ve 196-247 sayı ile … ve …’nun beraatine, tanıklar …, …, … ve … ile …’ın TCK’nın 158/1-l, 158/3, 43/1-2 ve 52/2. maddeleri uyarınca 16 yıl hapis ve 4.920.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmalarına karar verildiği, resen de istinafa tabi olan hükmün … Bölge Adliye Mahkemesi 13. Ceza Dairesinin 2021/1680 esas sayılı dosyasında derdest olduğu, silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etmek suçundan ise 30.02.2018 tarihli ve 15043-2295 sayılı iddianame ile açılan kamu davasının … 14. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/180 esas sayılı dosyasında derdest olduğu,
UYAP Bilişim Sisteminden … 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/804 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/67355 sayılı dosyasında katılan … ve kardeşi … ile babası … hakkında silahlı terör örgütüne üye olma suçundan başlatılan soruşturmada …’ün 22.06.2017-05.07.2017 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, katılan … ve babası Halil hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, … hakkında 23.11.2017 tarihli ve 43827-6827 sayılı iddianame ile silahlı terör örgütüne üye olmak suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılamasında … 15. Ağır Ceza Mahkemesince 15.10.2020 tarih ve 804-134 sayı ile TCK’nın 314/2, 3713 sayılı Kanun’un 3, 5/1, TCK’nın 221/4-2. cümle, 62/1 ve 221/5. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın itiraz edilmeden 23.10.2020 tarihinde kesinleştiği,
UYAP Bilişim Sisteminden … 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2018/60 esas sayılı dosyasının incelenmesinde; … Cumhuriyet Başsavcılığının 04.01.2018 tarihli ve 864-292 sayılı iddianamesi ile tanık … hakkında kamu görevlileri ile ilişkisi olduğundan bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık suçundan kamu davası açıldığı, iddianame anlatımının; “Şüpheli …’nın 08.03.2017 tarihinde Sağlık Bakanlığı müsteşar yardımcısı olan müşteki doktor …’nin sekreteryasına gelerek kendisini Cumhurbaşkanlığı Siber Güvenlik tarafından geldiğini söylediği, buradan Sağlık Bakanlığında müsteşar yardımcısı olarak görev yapan müşteki …’nin makam odasına alındığı, müşteki doktor …’nin kendini … olarak tanıtan bu kişiye nereden geldiğini ve işini sorduğundan ‘Cumhurbaşkanlığı Siber Güvenlik tarafından geldiğini’ söylediği, şüphelinin burada elindeki siyah dosyayı müştekiye verdikten sonra … Akif Ersoy Hastanesi hastane yöneticisi Dr. … …’ün paralel yapıya mensup olduğunu bu hususta elinde belgeler olduğunu ve görevden alınması gerektiğini söyledikten sonra Kanuni Sultan Süleyman Hastanesinde Kadın doğum uzmanı olarak görev yapan dr. …’ın hastane yöneticisi yapılmasını istediği, bu görüşmeden sonra müştekiyi arayan şüphelinin ‘şimdi … Emniyetinde terörle mücadele biriminde çalışan …’nın yanına gidiyorum, bu adamlara (daha önce paralel yapının adamı dediği ve görevden alınmasını istediği kişilere) operasyon yapılmadan önce görevden alın bakanlık zor durumda kalmasın’ dediği, bunun üzerine T.C. Cumhurbaşkanlığı nezdinde yapılan incelemede şüpheli … isimli birisinin Cumhurbaşkanlığında çalışmadığının tespit edildiği, şüphelinin vermiş olduğu telefon numarasından Cumhurbaşkanlığı yetkililerince aranması üzerine kendisinin esnaf olduğunu söyleyerek olayı örtbas etmeye matuf sözler söylediği, Turkcell’den alınan telefon kayıtlarından müştekiyi arayan telefonun …’ya ait olduğunun belirlendiği, şüphelinin de kendisini müşteki … ile görüştüğünü kabul ettiği, böylece şüphelinin kamu görevlileri ile ilişkinin olduğundan onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belirli bir işin görüleceği vaadi ile aldatarak hileli davranışlarla başkasının zararına olarak kendisine yarar sağlamaya ve menfaat temin etmeye teşebbüs ettiği,” şeklinde olduğu, yapılan yargılama sonunda … 10. Ağır Ceza Mahkemesince 24.04.2018 tarih, 60-165 sayı ve sanığın katılana karşı belli bir işin gördürüleceği vaadinde bulunmadığı, bu şekilde onu zarara uğratma ve ondan menfaat temin etme kastını taşımadığı, suçun unsurlarının somut olayda gerçekleşmediği gerekçeleriyle beraat kararı verildiği,
UYAP Bilişim Sisteminden … Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/105679 soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; … İl Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 12.03.2020 tarihli ve 7087864 sayılı tahkikat evrakı ve ekindeki 02.03.2020 tarihli raporda sanık … ile tanık … arasında geçen 30.06.2017, 05.07.2017, 06.07.2017 ve 07.07.2017 tarihlerindeki mesaj görüşmelerine yer verilerek söz konusu görüşmelerden sanık …’in rüşvet aldığının anlaşıldığının belirtildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığının 15.09.2021 tarihli ve 2020/105679 sayılı dosya inceleme tutanağında, … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası ile bağlantı bulunduğu anlaşılmakla ilgili dosyanın incelemesinde; Yunus Ünal ile … arasında geçen, … 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 23.09.2017 tarihli ve 2017/5407 değişik iş sayılı kararı uyarınca verilen iletişimin tespiti tedbir kararı uyarınca iletişimin tespiti sonucunda tesadüfi delil olarak elde edilen görüşmeler nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığınca 05.10.2020 tarihli ve 2017/73410 soruşturma sayılı müzekkere ile rüşvet alışveriş konusunda ve/veya görevi kötüye kullanma suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunun belirtildiği, 15.09.2021 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan talimatta da sanık … ile tanık … arasında geçen 30.06.2017, 05.07.2017, 06.07.2017 ve 07.07.2017 tarihlerindeki mesaj görüşmelerine ilişkin olarak tanık …’un rüşvet suçu kapsamında şüpheli olarak ifadesinin alınmasının istenildiği, 29.09.2021 tarihinde adı geçenin kolluk tarafından ayrıntılı beyanının alındığı,
Tespit edilmiştir.
A- 5237 sayılı TCK’nın “Dolandırıcılık” başlıklı 157. maddesinde; “Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.” şeklinde dolandırıcılık suçunun temel şekli düzenlenmiş olup, aynı Kanun’un 158. maddesinde ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 158. maddesi;
“1) Dolandırıcılık suçunun;
a) Dinî inanç ve duyguların istismar edilmesi suretiyle,
b) Kişinin içinde bulunduğu tehlikeli durum veya zor şartlardan yararlanmak suretiyle,
c) Kişinin algılama yeteneğinin zayıflığından yararlanmak suretiyle,
d) Kamu kurum ve kuruluşlarının, kamu meslek kuruluşlarının, siyasî parti, vakıf veya dernek tüzel kişiliklerinin araç olarak kullanılması suretiyle,
e) Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına olarak,
f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,
g) Basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,
h) Tacir veya şirket yöneticisi olan ya da şirket adına hareket eden kişilerin ticari faaliyetleri sırasında; kooperatif yöneticilerinin kooperatifin faaliyeti kapsamında,
i) Serbest meslek sahibi kişiler tarafından, mesleklerinden dolayı kendilerine duyulan güvenin kötüye kullanılması suretiyle,
j) Banka veya diğer kredi kurumlarınca tahsis edilmemesi gereken bir kredinin açılmasını sağlamak maksadıyla,
k) Sigorta bedelini almak maksadıyla,
İşlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiş, 29.06.2005 tarihli ve 5377 sayılı Kanun’un 19. maddesiyle yukarıda belirtilen maddenin birinci fıkrasının sonuna; “Ancak (e), (f) ve (j) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı üç yıldan, adlî para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.” cümlesi eklenmiş; 18.04.2013 tarihli ve 28622 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6456 sayılı Kanun’un 40. maddesiyle “(e), (f) ve (j)” ibaresine ayrıca (k) bendi eklenerek ilgili düzenleme “(e), (f), (j) ve (k)” şeklinde değiştirilmiş; 02.12.2016 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 14. maddesiyle maddenin birinci fıkrasına (l) bendi ile üçüncü fıkra eklenmiş, birinci fıkrada yer alan “iki yıldan yedi yıla kadar hapis” şeklindeki yaptırım “üç yıldan on yıla kadar hapis” olarak, “(e), (f), (j) ve (k)” ibaresi “(e), (f), (j), (k) ve (l)” olarak değiştirilmiş, maddenin birinci fıkrasının “üç yıldan az olamaz” şeklindeki son cümlesi ise “dört yıldan az olamaz” biçiminde değiştirilerek madde son hâlini almıştır.
Mal varlığının yanında irade özgürlüğünün de korunduğu dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için;
1) Failin bir takım hileli davranışlarda bulunması,
2) Hileli davranışların mağduru aldatabilecek nitelikte olması,
3) Failin hileli davranışlar sonucunda mağdurun veya başkasının aleyhine, kendisi veya başkası lehine haksız bir yarar sağlaması,
Şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Fail kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla bilerek ve isteyerek hileli davranışlar yapmalı, bu davranışlarla bir başkasına zarar vermeli, verilen zarar ile eylem arasında uygun nedensellik bağı bulunmalı ve zarar da, nesnel ölçüler göz önünde bulundurularak belirlenecek ekonomik bir zarar olmalıdır.
Görüldüğü gibi, dolandırıcılık suçunu diğer mal varlığına karşı işlenen suç tiplerinden farklı kılan husus, aldatma temeline dayanan bir suç olmasıdır. Birden çok hukuki konusu olan bu suç işlenirken, sadece mal varlığı zarar görmemekte, mağdurun veya suçtan zarar görenin iradesi de hileli davranışlarla yanıltılmaktadır. Madde gerekçesinde de, aldatıcı nitelik taşıyan hareketlerle, kişiler arasındaki ilişkilerde var olması gereken iyiniyet ve güvenin bozulduğu, bu suretle kişinin irade serbestisinin etkilendiği ve irade özgürlüğünün ihlâl edildiği vurgulanmıştır.
5237 sayılı TCK’nın 157. maddesinde yalnızca hileli davranıştan söz edilmiş olmasına göre, her türlü hileli davranışın dolandırıcılık suçunu oluşturup oluşturmayacağının belirlenmesi gerekmektedir.
Kanun koyucu anılan maddede hilenin tanımını yapmayarak suçun maddi konusunun hareket kısmını oluşturan hileli davranışların nelerden ibaret olduğunu belirtmemiş, bilinçli olarak bu hususu öğreti ve uygulamaya bırakmıştır.
“Hile”, Türk Dili Kurumu sözlüğünde; “Birini aldatmak, yanıltmak için yapılan düzen, dolap, oyun, desise, entrika” (Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, s. 891) şeklinde, uygulamadaki yerleşmiş kabule göre ise; “Hile nitelikli yalandır. Yalan belli oranda ağır, yoğun ve ustaca olmalı, sergileniş açısından mağdurun denetleme olanağını ortadan kaldırmalıdır. Kullanılan hile ile mağdur yanılgıya düşürülmeli ve yanıltma sonucu kandırıcı davranışlarla yalanlara inanan mağdur tarafından sanık veya başkasına haksız çıkar sağlanmalıdır. Hileli davranışın aldatacak nitelikte olması gerekir. Basit bir yalan hileli hareket olarak kabul edilemez.” biçiminde tanımlanmıştır.
Öğretide de hile ile ilgili olarak; “Olaylara ilişkin yalan açıklamaların ve sarf edilen sözlerin doğruluğunu kuvvetlendirecek ve böylece muhatabın inceleme eğilimini etkileyebilecek yoğunluk ve güçte olması ve bu bakımdan gerektiğinde bir takım dış hareketler ekleyerek veya böylece var olan halden ve koşullardan yararlanarak, almayacağı bir kararı bir kimseye verdirtmek suretiyle onu aldatması, bu suretle başkasının zihin, fikir ve eylemlerinde bir hata meydana getirmesidir.” (Sulhi Dönmezer, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler 2004, s. 453.), “Hile, oyun, aldatma, düzen demektir. Objektif olarak hataya düşürücü ve başkasının tasavvuru üzerinde etki doğurucu her davranış hiledir.” (Nur Centel/Hamide Zafer/Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Cilt I, Beta Yayınevi, 4. Baskı, Eylül 2017, …, s. 502-503.) biçiminde tanımlara yer verilmiştir.
Yerleşmiş uygulamalar ve öğretideki baskın görüşlere göre ortaya konulan ilkeler göz önünde bulundurulduğunda; hile, maddi olmayan yollarla karşısındakini aldatan, hataya düşüren, düzen, dolap, oyun, entrika ve bunun gibi her türlü eylem olarak kabul edilebilir. Bu eylemler bir gösteriş biçiminde olabileceği gibi, gizli davranışlar olarak da ortaya çıkabilir. Gösterişte, fail sahip bulunmadığı imkânlara ve sıfata sahip olduğunu bildirmekte, gizli davranışta ise kendi durum veya sıfatını gizlemektedir. Ancak sadece yalan söylemek, dolandırıcılık suçunun hile unsurunun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Kanun koyucu yalanı belirli bir takım şekiller altında yapıldığı ve kamu düzenini bozacak nitelikte bulunduğu hallerde cezalandırmaktadır. Böyle olunca hukuki işlemlerde, sözleşmelerde bir kişi mücerret yalan söyleyerek diğerini aldatmış bulunuyorsa bu basit şekildeki aldatma, dolandırıcılık suçunun oluşumuna yetmeyecektir. Yapılan yalan açıklamaların dolandırıcılık suçunun hileli davranış unsurunu oluşturabilmesi için, bu açıklamaların doğruluğunu kabul ettirebilecek, böylece muhatabın inceleme eğilimini etkisiz bırakabilecek yoğunluk ve güçte olması ve gerektiğinde yalana bir takım dış hareketlerin eklenmiş bulunması gerekir.
Failin davranışlarının hileli olup olmadığının belirlenmesi noktasında öğretide şu görüşlere de yer verilmiştir: “Hangi hareketin aldatmaya elverişli olduğu somut olaya göre ve mağdurun içinde bulunduğu duruma göre belirlenmelidir. Bu konuda önceden bir kriter oluşturmak olanaklı değildir.” (Veli Özer Özbek/Koray Doğan/Pınar Bacaksız, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 15. Baskı, … 2020, s. 717.), “Hileli davranışın anlamı birtakım sahte, suni hareketler ile gerçeğin çarpıtılması, gizlenmesi ve saklanmasıdır.” (Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınevi, 13. Baskı, … 2020, s. 439.), “Hilenin, mağduru hataya sürükleyecek nitelikte olması yeterlidir; ortalama bir insanı hataya sürükleyecek nitelikte olması aranmaz. Bu nedenle, davranışın hile teşkil edip etmediği muhataba ve olaya göre değerlendirilmelidir.” (Centel/Zafer/Çakmut, s. 509.).
Esasen, hangi davranışların hileli olup olmadığı konusunda genel bir kural koymak oldukça zor olmakla birlikte, bu konuda olaysal olarak değerlendirme yapılmalı, olayın özelliği, mağdurun durumu, fiille olan ilişkisi, kullanılmışsa gizlenen veya değiştirilen belgenin nitelikleri ayrı ayrı nazara alınmak suretiyle sonuca ulaşılmalıdır.
Diğer taraftan amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latince’de; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkumiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılmamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
B- 5237 sayılı TCK’nın “Yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” başlıklı 255. maddesi; “Görevine girmeyen ve yetkili olmadığı bir işi yapabileceği veya yaptırabileceği kanaatini uyandırarak yarar sağlayan kamu görevlisi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve adlî para cezası ile cezalandırılır.” şeklinde iken, 05.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunun 89. maddesiyle “Nüfuz ticareti” başlığıyla;
“(1) Kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya bir başkasına menfaat temin eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kişinin kamu görevlisi olması halinde, verilecek hapis cezası yarı oranında artırılır. İşinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi ise, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Menfaat temini konusunda anlaşmaya varılması halinde dahi, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.
(3) Birinci fıkrada belirtilen amaç doğrultusunda menfaat talebinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi ya da menfaat teklif veya vaadinde bulunulması ve fakat bunun kabul edilmemesi hallerinde, birinci fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında indirilir.
(4) Nüfuz ticareti suçuna aracılık eden kişi, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
(5) Nüfuz ticareti ilişkisinde dolaylı olarak kendisine menfaat sağlanan üçüncü gerçek kişi veya tüzel kişinin menfaati kabul eden yetkilileri, müşterek fail olarak, birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
(6) İşin gördürülmesi amacıyla girişimde bulunmanın müstakil bir suç oluşturduğu hallerde kişiler ayrıca bu suç nedeniyle cezalandırılır.
(7) Bu madde hükümleri, 252 nci maddenin dokuzuncu fıkrasında sayılan kişiler üzerinde nüfuz ticareti yapılması halinde de uygulanır. Bu kişiler hakkında, Türkiye’de bulunmaları halinde, vatandaş veya yabancı olduklarına bakılmaksızın, resen soruşturma ve kovuşturma yapılır.” biçiminde değiştirilmiştir.
Maddenin ilk hâlinde suç, ancak kamu görevlisi tarafından işlenebilen bir suç olduğundan fail yönüyle özgü suç olarak kabul edilmişken, 6352 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle her gerçek kişinin suçun faili olacağı kabul edilmiş, failin kamu görevlisi olması, bu suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâli olarak hüküm altına alınmıştır.
6352 sayılı Kanun ile maddede yapılan değişiklikle suç, rüşvet suçu gibi bir karşılaşma suçuna dönüştürülmüş, işinin gördürülmesi karşılığında veya gördürüleceği beklentisiyle menfaat sağlayan kişi de suçun faili olarak kabul edilmiştir.
Söz konusu değişikliğin gerekçesinde; önceki düzenlemenin, kamu görevlisi olmayan ve fakat kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olduğundan bahisle menfaat temin eden kişilerin cezasız kalmasına neden olduğu, bu gibi durumlarda bir aldatma söz konusu ise, sorunun dolandırıcılık suçu hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği, ancak, aldatma olmadan da “Nüfuz ticareti” yani yetkili olmadığı bir işten yarar sağlama olgusunun gerçekleşebileceği, bu gibi durumların yaptırım altına alınabilmesi için madde hükmünün başlığıyla birlikte değiştirildiği belirtilmiştir.
Suçun her iki düzenleniş biçiminde de faile yarar sağlayan iş sahibi meşru zeminde olmadığının bilincindedir. Çünkü hukuka uygun ya da aykırı bir işi yaptırmak için kamu görevlisine yarar sağlamanın hukuka aykırı olduğunun bilinmesi gerekmektedir. Bu durumda faile yarar sağlayan kişi mağdur değildir. Bu suçta iş sahibinin sağladığı yarar hukuka aykırı bulunmakta ve müsaderesi gerekmektedir (Osman Yaşar-Hasan Tahsin Gökcan-Mustafa Artuç, Yorumlu-Uygulamalı Türk Ceza Kanunu, Cilt V, Adalet Yayınevi, … 2010, s. 7202-7203). Her iki düzenlemede de suçun mağduru, kamu görevlisi üzerinde nüfuz sahibi olmaktan bahisle, haksız bir işin gördürülmesi için girişimde bulunularak, güvenilirliği ve işleyişi tehlikeye veya zarara sokulan kamu idaresidir (Zeki Hafızoğulları-Muharrem Özen, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler Millete ve Devlete Karşı Suçlar, US-A Yayıncılık, 1. Baskı, … 2016, s. 63). Dolayısıyla bu suçta yapılan yeni düzenlemede de kanun koyucunun yeni veya farklı bir mağdur öngördüğü söylenemeyecektir.
Diğer taraftan ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Katılan …’ün 11.07.2017 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat etmesi üzerine tanıklar …, …, … ve … hakkında nitelikli dolandırıcılık ve silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme suçlarından başlatılan soruşturmada katılanın ve tanıkların ifadelerinde adı geçen sanık …’in … Anadolu Cumhuriyet savcısı olarak görev yapması nedeniyle Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na bildirimde bulunulması neticesinde Hâkimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesince 04.10.2017 tarihinde sanık hakkında inceleme ve soruşturma izni verildiği, Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesince 02.11.2017 tarihinde hakkındaki iddialar nedeniyle sanığın tedbiren üç ay süreyle görevden uzaklaştırıldığı ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu İkinci Dairesince de 17.07.2018 tarihinde sanık hakkında kovuşturma izni verildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda … 15. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.11.2018 tarihli ve 396-302 sayılı kararı ile;
Katılan …’ın tanık … ile birlikte … Anadolu Adliyesine sanığı ziyarete geldiklerinde; sanığın katılana hitaben “… isimli şahsın yanına gelerek babası … ve kardeşi …’ü şikâyet etmesi üzerine, …’da görevli iki üst düzey emniyet mensubunu yanına çağırarak babası ve kardeşi hakkında …’ten aldığı bilgiyi bildirdiğini, bunun üzerine kardeşine ve babasına operasyon yapıldığını tahmin ettiğini” söylediği,
Katılanın kardeşi … ve babası Halil’in polisler tarafından alınıp bırakılmasından sonra katılanın isteğiyle tanık …’un araması sonrasında görüşme talebini kabul ettiği, katılan ile birlikte …’den …’a gelen tanık …’un “Buradan boş gitmeyelim, çikolata filan alalım.” dediği, bunun üzerine katılan …’ın “Ben zaten boş değilim.” diyerek çanta içerisindeki 40.000 TL’yi gösterdiği ve “Savcıyı sen tanıyorsun bunu sen takdim et.” dediği, duruşma sonrası odaya gelen sanık ile katılanın bir süre ortak tutkuları olan motosiklet üzerine konuştukları, bu arada katılanın, babası ile ilgili bayağı iddialar ortaya atıldığını ve sonunda hakkın yerini bulduğunu söylemesi üzerine sanığın da “Ben zaten …’yı aradım görüştüm, zaten bir şey yoktu.” dediği, odadan ayrılırken tanık …’un “Savcım …’ın bir hediyesi var.” diyerek 40.000 TL paranın bulunduğu poşeti verdiği,
Sanığın tanık … ile yaptığı WhatsApp görüşmelerinde;
30.06.2017 tarihinde saat 22.15’te sanığın; “…, ben …’in getirdiği şahsı Devletime faydalı olsun diye itirafçı olması için yönlendirdim. Sonrasındaki bahsettiğin alışverişlerden haberim olmadı. O zaman …’i aramıştım. Cumhurbaşkanlığından iki emniyet müdürünü …’a yönlendirdiler onlara olayı aktardım. Onun için yakın dostum olan ve emn. Md.lerini gönderen …’yı biraz önce aradım. Uygun değildi. Sonra görüşeceğiz o zaman ne bilgisi var soracam. Ya da emniyet müdürlerini bana tekrar göndermesini söylüyecem. Ayrıntıları öğreniyim sana da bilgi veririm. Selamlar.”, şeklindeki mesajına saat 22.16’da tanık …’un; “Tamam abi sağol.” şeklinde cevap verdiği,
05.07.2017 tarihinde saat 19.56’da sanığın; “Paşa, bahsettiğin beni rahatlatacak bir aktarımın olacak mı?” ve saat 19.57’de; “Olursa iyi olur.”, şeklindeki mesajlarına karşılık saat 19.57’de tanık …’un; “Savcım arıycam gece sizi.” şeklinde cevap verdiği, saat 19.57’de sanığın da; “Tm ok.” şeklinde mesaj yazdığı,
06.07.2017 tarihinde saat 13.31’de sanığın; “Birazdan bitecek, geldiniz mi?” şeklindeki mesajına karşılık saat 13.40’ta tanık …’un; “Evet, C kapıdayım.” şeklinde cevap verdiği, saat 13.41’de sanığın; “Sekreter’e söylesinler odaya alsın sizi.” ve saat 13.42’de “Bilgim olduğunu söyle güvenliğe, son dosya bitiyor.” şeklinde mesaj yazdığı,
07.07.2017 tarihinde saat 07.34’te sanığın; “…, 80 demiştin şimdi baktım 40 var diğer kısım sonra mı?” şeklindeki mesajına karşılık saat 07.35’te tanık …’un; “400 önden 400 iş bitince dedimya abi.” şeklinde cevap verdiği,
2014-2015 yıllarında tanık …’in eşinin akrabası olan tanık …’in, bilgi notunda geçen telsiz ve dinleme cihazları konusu ile Şifa Hastanesine ilişkin dokümanlardan sanığa bahsetmesi üzerine sanığın konuyu …’ya aktaracağını söylediği, bir hafta kadar sonra daveti üzerine tanıklar … ve …’in sanığın makamına gittikleri, odaya iki kişinin geldiği, sanığın bu kişilerden …’dan gelen istihbarat ekibi olarak bahsettiği, tanık …’in anlattığı konuları bu kişilere ayrıca bir kez daha anlattığı,
Tanık …nin yanında çalışan tanık …’un getirdiği ve üzerinde üç polisin isminin yazılı olduğu bir evrakı (dosyayı) alıp kurşun kalemle yazdığı bir yazıyı tanık …ye teslim edilmek üzere tanık …’a verdiği,
Tanık …’in verdiği bilgiler doğrultusunda tanık …’un bilgi notu hazırladığı esnada (2. sayfanın başındayken) sanığın tanık …’u telefonla aradığı, tanık …’un verdiği bazı isimlerden sonra … isimli kişinin kendi tanıdığı …’de görev yapan Mitçi olup olmadığını sorduğu, tanık …’un bilmediğini söylemesi üzerine, “… ise tamam yazın, yazılı kalsın.” dediği,
Tanık …’un … ilinde bulunduğu esnada telefonla arayıp “… sana 450.000 Euro teslim etmiş doğru mu?” diye sorduğu;
Sanığın bu şekilde kamu görevlileri ile ilişkisi olduğundan bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık (TCK’nın 158/2 ve 53/1. maddeleri) ve nüfuz ticareti (TCK’nın 255/1-1 ve 2. cümle ve 53/1. maddeleri) suçlarını işlediği iddia olunan olayda;
Tanık …’in 2013 yılında katılan …’ın kardeşi olan …’ün yanında çalışmaya başladığı ve özel işlerini takip ettiği, …’ün tanık …’e iki adet polis telsizi verip dinlemesini ve kendisine bilgi vermesini istediği, ayrıca Şifa Hastanesinde tutulan kayıtların olduğu belgelerin fotokopisini çektirip bilgisayara kayıt ettirdiği, belgeleri bir polis aracının alıp götürdüğü, 17/25 Aralık olaylarından sonra endişelenen tanık …’in durumu eşinin akrabası olan tanık …’e anlattığı ve başının derde girebileceğini, güvenilir birini bulmasını söyleyip yardım istediği, tanık …’in kendisinin istihbarat görevlisi olduğunu söyleyerek daha önceden tanışmış olduğu ve … Anadolu Cumhuriyet savcısı olarak görev yapan sanık … ile görüştüğü, sanığın bu konulara kendisinin bakmadığını, konuyu …’daki bir arkadaşına aktaracağını söylediği, bir süre sonra 2014 yılı sonlarında sanığın tanıklar … ve …’i yanına çağırdığı, sanığın tanık …’e devlet görevlisi gibi davrandığı ve tanık …’in sanığın odasında …’dan geldiklerini söyleyen ve emniyet görevlisi olarak tanıtılan iki kişiye başından geçenleri anlattığı, şahısların notlarını alıp “Biz seni …’de birine yönlendireceğiz.” dedikleri ve ayrıldıkları, tanık … …’e döndükten yaklaşık bir hafta sonra emniyetten geldiklerini söyleyen iki kişiye telsizleri, dinleme cihazını ve bilgisayarı verip bildiklerini anlattığı, bir süre sonra tanık …’in sanığın telefon ile arayıp aracı olması üzerine … Başsavcıvekili …’ya da konuyu anlattığı,
Katılan …’ın 2015 yılında işlediği iddia edilen cinsel saldırı suçu nedeniyle 2016 yılında 6 yıl 3 ay hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün temyizi aşamasında …’ün tanık …’den dosyanın bozulması için birileriyle görüşmeyi istediği ve tanık …’in de …’da çok etkili ve geniş çevresi olduğunu söylediği tanık … ile …’ü tanıştırdığı, tanık …’in durumu avukatına ileteceğini, vekâlet ücretini ve masrafları bildireceğini söylediği, tanık …’in konu ile ilgili olarak 1999 yılından beri tanıdığı ve kendisini çevresine Cumhurbaşkanlığı Siber Güvenlik Bölümü çalışanı olarak tanıtan tanık … ile görüştüğü, tanık …nin dosya numarası ile birlikte inceleme parası almasını istediği, tanık …nin ismini verdiği avukat adına çıkarılan vekâletnamenin tanık … tarafından alınıp tanık …ye teslim edildiği, söz konusu bu dosya münasebetiyle … ve katılan …’ın tanıklar …, … ve …yi çeşitli miktarlarda ödemeler yaptıkları,
2014 yılında tanık …nin tanık … ile konuşmalarında büyük bir oluşum olacağını, MİT’in iç güvenlik biriminin kendisine bağlanacağını, ülke içinin kendisi tarafından kurulacak ekip tarafından yönetileceğini, kendisine de bu oluşum içinde görev vereceğini söyleyerek ileride müsteşar olacağını söylediği tanık … ile tanık …’i tanıştırdığı, tanık …’in de sanık … ile tanık …’u tanıştırdığı ve sanığı bir defa ziyaret ettikleri,
15.07.2016 darbe teşebbüsü sonrasında tanık …’in katılanı arayarak kendisi ve ailesi hakkında FETÖ/PDY kapsamında soruşturma olduğunu söylemeye başladığı, zaman zaman da katılanın iş yerine giderek ellerinde bulunan istihbari bilgileri silmek ve kapatmak karşılığında 30.000-50.000 TL arasında değişen paralar aldığı, ayrıca katılanın tanık …’in verdiği bir hesaba 140.000 TL havale yaptığı, 130.000 TL değerinde Volkswagen Tiguan marka bir araç alıp verdiği,
20.01.2017 tarihinde …’ün pasaportuna havaalanında el konulması üzerine …’ın tanık …’i aradığı, onun da tanık …’a bilgi verdiği, tanık …’un 30.000 TL’ye işi halledeceğini söylediği, tanık …’in ise kendisine çok düşük paylar verdikleri için katılan …’tan 150.000 TL aldığı,
Tanık …’in katılan … ve kardeşi …’tan aldığı paraları tanıklar … ve …ye söylememesi ve vermemesi üzerine aralarında bir toplantı yaptıkları, bu toplantıda katılan …’ın gösterdiği bir kâğıtta tanık …’e verilen paraların toplamının 596.000 TL olduğu, görüşme neticesinde tanık …’in aldığı paraları katılan …’a geri vermeyi kabul ettiği, aldığı aracın devrini de yaptığı,
Katılan …’ın kardeşi …’ın Fetö silahlı terör örgütüne üye olma suçundan 22.06.2017 tarihinde gözaltına alınmasından önce tanıklar … ve …’in katılan …’a …’ün dosyasının hazırlandığı ve FETÖ’den iki gün sonra gözaltına alınacağı bilgisini verdikleri, …’ün gözaltına alınmasından bir gün sonra aynı suçtan katılan … ile … ve babasının da gözaltına alındığı, serbest bırakılmaları için katılan …’ın tanıklar … ve … ile buluştuğu ve bu konuyu görüştükleri, tanık …nin halledeceklerini ve sıkıntı olmadığını söylediği, ertesi gün … ve babasının adli kontrolle serbest bırakıldıkları, tanıklar … ve …nin telefonla katılanı arayıp serbest kalma olayını başardıklarını söyleyip 400.000 TL istedikleri, katılan …’ın şirkete kayyum atandığından bu parayı bulmasının imkânsız olduğunu söylediğinde 200.000 TL istedikleri, katılan …’ın kendisinden sürekli para istenmesi üzerine tanık …’a neden sürekli para verdiğini ve bu işin nereye kadar gideceğini sorduğu, tedirgin olan tanık …’un da kendisini ispat etme çabası ile katılanı …’da Marmara bölge savcısı olduğunu söylediği sanık … ile görüşmeye götürmeyi teklif ettiği, ayrıca babası ve kardeşi hakkındaki soruşturmanın tanık …’in yüzünden başladığını, bunun da sanık tarafından bilindiğini ve sanığın teyit edeceğini söylediği, 06.07.2017 tarihinde birlikte uçakla …’a gittikleri, sanığın odasına girdiklerinde konsolun üzerinde sıra hâlinde dizilmiş motorcu kaskları nedeniyle katılan ile sanığın bir süre motosiklet üzerine konuştukları, görüşme esnasında sanığın, tanık …’in yanına gelerek babası ve kardeşini şikâyet etmesi üzerine …’da görevli iki üst düzey emniyet mensubunu yanına çağırarak babası ve kardeşi hakkında tanık …’den aldığı bilgiyi bildirdiğini, bunun üzerine de kardeşine ve babasına operasyon yapıldığını tahmin ettiğini söylediği, katılanın tanık … ile birlikte yine uçakla …’e döndükleri, tanık …’ın 200.000 TL’den geri kalan 160.000 TL’yi istediği, 07.07.2017 Cuma günü öğleden sonra Kordon Otelin ön tarafında masa ve sandalyelerin bulunduğu yerde kırmızı beyaz bir poşet içerisinde 160.000 TL paranın bulunduğu poşeti tanık …’a kardeşinin ve babasının serbest kalması üzerine teslim ettiği, tanık …’un kalan 200.000 TL’yi de birkaç ay sonra vermesini istediği, 09.07.2017 tarihinde tanık …’un katılanı arayarak kendisine almış olduğu araç ile …’da kaza yaptığını söylediği ve babasını serbest bıraktırdıklarını iddia ederek istedikleri 400.000 TL’den kalan 200.000 TL’nin bir kısmını istediği, bunun üzerine de katılanın 11.07.2017 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına müracaat ederek tanıklar …, …, … ve …’dan şikâyetçi olduğu,
… Cumhuriyet Başsavcılığınca 13.07.2017 tarihinde tanıklar …, …, … ve … hakkında yakalama emri çıkarılmasından sonra 16.07.2017 tarihinde tanıklar …, … ve …’in Abant’ta bir araya gelerek dosyada mevcut tarihsiz ve imzasız bilgi notunu hazırladıkları, tanık …’un bilgi notunu …’da tanık …ye teslim ettiği, tanık …nin de …’e giderek o tarihte … Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürü …’a bilgi notunu verdiği, …’ın da söz konusu bilgi notunu … Cumhuriyet Başsavcı vekili …’ya ulaştırdığı ve 31.07.2017 tarihli tutanak ile bilgi notunun dosyaya eklendiği,
Anlaşılmıştır.
a) Sanığa isnat edilen eylemlerin, sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık suçu yönünden yukarıda anlatılan olay ve dosyadaki deliller ile ilişkilendirilerek incelenmesinde;
Katılanın kardeşi …’ın yanında 2013 yılından itibaren çalışan tanık …’in 2014 yılı sonu ve 2015 yılı başlarında tanık …’e …’ın kendisine verdiği polis telsizleri ile Şifa Hastanesine ilişkin bilgisayara kaydettirdiği belgelerden bahsetmesi üzerine tanık …’in daha önceden tanıştığı sanık ile görüştüğü, sanığın konuyu …’ya aktaracağını söylediği, bir hafta kadar sonra sanığın daveti üzerine tanıklar … ve …’in sanığın … Anadolu Adliyesindeki odasına gittikleri, odaya iki kişinin geldiği, sanığın bu kişilerden …’dan gelen istihbarat ekibi olarak bahsettiği, tanık …’in anlattığı konuları bu kişilere ayrıca bir kez daha anlattığı iddiasına ilişkin olarak sanığın istihbarat görevlisi olarak tanıdığı tanık …’in kendisine ilettiği bir suç ihbarını ilgili makama bildirmesi, ihbarda bulunan tanık …’in yetkili birim görevlileriyle görüşmesine aracılık etmesi eyleminin katılana yönelik olarak kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatma niteliğinde olmadığı,
2016 yılı sonlarında tanık …nin yanında çalışmaya başlayan tanık …’un getirdiği üzerinde üç polisin isminin yazılı olduğu bir evrakı sanığın alıp kurşun kalemle altını çizdiği isimlerden birini koruma olarak istediği iddiasına ilişkin olarak tanık …nin tanık …’a bir dosya vererek sanığın yanına göndermediğini ifade ettiği, sanığın da söz konusu iddiayı kabul etmediği, tanık …’un soyut beyanının katılana yönelik hile niteliğinde herhangi bir eylem olmadığı,
2017 yılı içerisinde tanık …’in katılan … ve kardeşi …’tan aldığı paraları tanıklar … ve …ye söylememesi ve vermemesi üzerine aralarında bir toplantı yaptıkları, bu toplantıda katılan …’ın gösterdiği bir kâğıtta tanık …’e verilen paraların toplamının 596.000 TL olduğunun anlaşıldığı, bu toplantı sırasında sanığın tanık …’u arayıp “… sana 450.000 Euro teslim etmiş doğru mu?” diye sorduğu iddiasına ilişkin olarak tanık …’in sanık ile bu yönde bir görüşme yapmadığını, sanığın yanına tanık … ile birlikte gitmesinin dışında sanığın katılan ve kardeşinden para alınması olayları ile bir ilgisinin bulunmadığını, sanık ile herhangi bir yasa dışı ilişkisinin olmadığını ifade ettiği, sanığın da söz konusu iddiayı kabul etmediği, tanık …’un soyut beyanının katılana yönelik hile niteliğinde herhangi bir eylem olmadığı,
16.07.2017 tarihinde Abant’ta tanık …’in verdiği bilgiler doğrultusunda tanık …’un bilgi notu hazırladığı esnada sanığın tanık …’u telefonla aradığı, tanık …’un verdiği bazı isimlerden sonra … isimli kişinin kendi tanıdığı …’de görev yapan Mitçi olup olmadığını sorduğu, tanık …’un bilmediğini söylemesi üzerine, “… ise tamam yazın, yazılı kalsın.” dediği iddiasına ilişkin olarak tanık …’un 27.07.2017 tarihli ifadesinde ikinci sayfanın başlarındayken sanığın kendisini aradığını ve tanık …’in kendisine söylemiş olduğu isimleri sanığa saydığını, 07.08.2017 tarihli ifadesinde ise sanığın kendisini aradığında sanık ile konuşurken bir taraftan tanık …’in söylediği isimleri tekrarlayarak yazdığını, sanığın “…” diye bir isim geçtiğini duyunca “Bizim … mı?” diye sorduğunu beyan ettiği, tanık …’in bilgi notu hazırlanırken kendisinin yanında tanık …’un sanık ile bir görüşmesinin olmadığını ifade ettiği, tanık …’un söz konusu çelişkili ve soyut ifadeleri dışında sanığın bilgi notunun hazırlandığından haberi olduğuna dair herhangi bir delil bulunmadığı,
Daha önce kendisi hakkındaki ceza davası ve kardeşi …’ın pasaportuna el konulması nedenleriyle tanıklar …, … ve …ye ödemelerde bulunmuş olan katılan …’ın, kardeşi ve babasının gözaltına alınıp 05.07.2017 tarihinde serbest bırakılmaları nedeniyle tanıklar … ve …nin kendisinden 400.000 TL talep etmesi üzerine tanık …’a neden sürekli para verdiğini ve bu işin nereye kadar gideceğini sorması neticesinde tedirgin olan tanık …’un katılanı …’a sanığın makamına götürdüğü, burada sanığın katılana tanık …’in yanına gelerek katılanın babası … ve kardeşi …’ü şikâyet etmesi üzerine …’da görevli iki üst düzey emniyet mensubunu yanına çağırarak babası ve kardeşi hakkında tanık …’den aldığı bilgiyi bildirdiğini, bunun üzerine kardeşine ve babasına operasyon yapıldığını tahmin ettiğini söylediği hususları sabit ise de; sanığın söz konusu eyleminin katılana yönelik olarak kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatma niteliğinde olmadığı,
Sonuç olarak; sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı bir delilin dosyada bulunmadığı,
Kabul edilmelidir.
Bu itibarla, sanığa atılı nitelikli dolandırıcılık suçundan kurulan beraat hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
b) Sanığa isnat edilen eylemlerin, sanığa atılı nüfuz ticareti suçu yönünden yukarıda anlatılan olay ve dosyadaki deliller ile ilişkilendirilerek incelenmesinde;
Daha önce kendisi hakkındaki ceza davası ve kardeşi …’ın pasaportuna el konulması nedenleriyle tanıklar …, … ve …ye ödemelerde bulunmuş olan katılan …’ın, kardeşi ve babasının gözaltına alınıp 05.07.2017 tarihinde serbest bırakılmaları nedeniyle tanıklar … ve …nin kendisinden 400.000 TL talep etmesi üzerine tanık …’a neden sürekli para verdiğini ve bu işin nereye kadar gideceğini sorması neticesinde tedirgin olan tanık …’un katılanı …’a sanığın makamına götürdüğü, burada sanığın katılana tanık …’in yanına gelerek katılanın babası … ve kardeşi …’ü şikâyet etmesi üzerine …’da görevli iki üst düzey emniyet mensubunu yanına çağırarak babası ve kardeşi hakkında tanık …’den aldığı bilgiyi bildirdiğini, bunun üzerine kardeşine ve babasına operasyon yapıldığını tahmin ettiğini söylediği anlaşılan ve yukarıda (1-a) numaralı temyiz incelemesi sırasında ayrıntılarıyla anlatıldığı şekilde gerçekleşen olayda;
Sanık ile katılanı görüştürmek amacıyla katılan ile birlikte …’den …’a gelen tanık …’un uçaktan indiklerinde “Buradan boş gitmeyelim, çikolata filan alalım.” dediği, bunun üzerine …’ın “Ben zaten boş değilim.” diyerek çanta içerisindeki 40.000 TL’yi gösterdiği ve “Savcıyı sen tanıyorsun bunu sen takdim et.” dediği, sanık ile odasında görüşüp ayrılırken tanık …’un “Savcım …’ın bir hediyesi var.” diyerek 40.000 TL paranın bulunduğu poşeti verdiğinin iddia edildiği,
30.06.2017 tarihinde saat 22.15’te sanığın tanık …’a; “…, ben …’in getirdiği şahsı Devletime faydalı olsun diye itirafçı olması için yönlendirdim. Sonrasındaki bahsettiğin alışverişlerden haberim olmadı. O zaman …’i aramıştım. Cumhurbaşkanlığından iki emniyet müdürünü …’a yönlendirdiler onlara olayı aktardım. Onun için yakın dostum olan ve emn. Md.lerini gönderen …’yı biraz önce aradım. Uygun değildi. Sonra görüşeceğiz o zaman ne bilgisi var soracam. Ya da emniyet müdürlerini bana tekrar göndermesini söylüyecem. Ayrıntıları öğreniyim sana da bilgi veririm. Selamlar.”,
05.07.2017 tarihinde saat 19.56’da sanığın tanık …’a; “Paşa, bahsettiğin beni rahatlatacak bir aktarımın olacak mı?” ve saat 19.57’de; “Olursa iyi olur.”,
07.07.2017 tarihinde saat 07.34’te sanığın tanık …’a; “…, 80 demiştin şimdi baktım 40 var diğer kısım sonra mı?” şeklindeki mesajına karşılık saat 07.35’te tanık …’un; “400 önden 400 iş bitince dedimya abi.”,
Şeklinde Whatsapp mesajları gönderdiğinin tanık …’a ait telefondan tespit edildiği,
Ayrıca UYAP Bilişim Sisteminden … Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/105679 soruşturma sayılı dosyasının incelenmesinde; … İl Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 12.03.2020 tarihli ve 7087864 sayılı tahkikat evrakı ve ekindeki 02.03.2020 tarihli raporda sanık ile tanık … arasında geçen 30.06.2017, 05.07.2017, 06.07.2017 ve 07.07.2017 tarihlerindeki mesaj görüşmelerine yer verilerek söz konusu görüşmelerden sanık …’in rüşvet aldığının anlaşıldığının belirtildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığının 15.09.2021 tarihli ve 2020/105679 sayılı dosya inceleme tutanağında, … Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/73410 soruşturma sayılı dosyası ile bağlantı bulunduğu anlaşılmakla ilgili dosyanın incelemesinde; şüpheli Yunus Ünal ile şüpheli … arasında geçen, … 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 23.09.2017 tarihli ve 2017/5407 değişik iş sayılı kararı uyarınca verilen iletişimin tespiti tedbir kararı uyarınca iletişimin tespiti sonucunda tesadüfi delil olarak elde edilen görüşmeler nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığınca 05.10.2020 tarihli ve 2017/73410 soruşturma sayılı müzekkere ile rüşvet alışveriş konusunda ve/veya görevi kötüye kullanma suçlarından suç duyurusunda bulunulduğunun belirtildiği, 15.09.2021 tarihinde … Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan talimatta da sanık … ile tanık … arasında geçen 30.06.2017, 05.07.2017, 06.07.2017 ve 07.07.2017 tarihlerindeki mesaj görüşmelerine ilişkin olarak tanık …’un rüşvet suçu kapsamında şüpheli olarak ifadesinin alınmasının istenildiği, 29.09.2021 tarihinde adı geçenin kolluk tarafından ayrıntılı beyanının alındığı,
Hususları birlikte nazara alındığında;
Ceza yargılamasının amacının, hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın maddi gerçeğin ortaya çıkarılması olduğundan hareketle, aynı olay nedeniyle sanık hakkında rüşvet suçundan yürütülen … Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/105679 soruşturma sayılı dosyasının akıbetinin araştırılarak kamu davası açılıp açılmadığının belirlenmesi, açılmış ise birleştirilerek her iki dosyanın yargılamasının birlikte yapılması, dava açılmamış veya hüküm kesinleşmiş ise dosyanın bir örneğinin getirtilerek incelenmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden sanık hakkında nüfuz ticareti suçundan eksik araştırma ile hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, sanığa atılı nüfuz ticareti suçundan kurulan beraat hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; “Sanığa atılı nüfuz ticareti suçundan eksik araştırma ile karar verilmediği,” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
3- Sanığın üzerine atılı haksız mal edinme suçundan eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesine gelince;
İncelenen dosya kapsamından;
Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğinin 14.11.2017 tarihli ve 1612 sayılı yazısında; sanık …’in gizli sicil dosyasında mevcut olan 02.02.2020, 25.01.2005, 12.02.2010, 16.05.2012, 03.06.2013, 10.12.2013, 25.02.2015, 24.06.2016, 20.07.2016, 23.09.2016, 27.12.2016, 28.12.2016 ve 29.12.2016 tarihli mal bildirimlerinin onaylı suretlerinin gönderildiği,
… Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 03.11.2017 tarihli ve 1403 sayılı yazısına göre; sanığın 01.01.2016-10.10.2017 tarihleri arasına ait maaş bordrolarının gönderildiği,
Kartal 23. Noterliğinin 15/06/2016 tarihli ve 14859 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesine göre; sanığa ait … plakalı araç 65.000 TL bedelle All İnşaat Otomotiv Sanayi Ticaret Ltd. Şti’ye satıldığı,
Kartal 23. Noterliğinin 06/10/2017 tarihli ve 27880 yevmiye numaralı araç satış sözleşmesine göre; sanığa ait … plakalı araç 110.000 TL bedelle …’e (TC: …, … ve … oğlu) satıldığı,
İnceleme aşamasında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Teftiş Kurulu Başkanlığınca alınan ve serbest muhasebeci mali müşavir-Kamu Gözetim Kurumu bağımsız denetçisi … tarafından düzenlenen 05.03.2018 tarihli bilirkişi raporuna göre; 2016 yılının tamamı ve 2017 yılının ilk 10 aylık verileri esas alınmak üzere; …’in GİB Banka Hesap Hareketleri, Trafik Tescil, Tapu TAKBİS kayıtlarının incelenmesinde; nakitler için banka hesap hareketleri, gayrimenkul alım-satımı için tapu TAKBİS kayıtları, motorlu taşıtların alım-satımı için noter satış kayıtlarının dikkate alınması neticesinde, 01.01.2016-31.10.2017 aralığındaki 22 aylık dönem ile sınırlı olmak üzere; …’in 1.533.732,17 TL nakit girişine karşılık 892.758,51 TL nakit çıkışının gerçekleştiği, aynı dönem için 660.973,66 TL açıklanamayan nakit fazlasının bulunduğu,
Kovuşturma aşamasında emekli banka müfettişi-müdürü, emekli bankacı SMMM ve emekli Sayıştay uzman denetçisinden oluşan heyet tarafından düzenlenen 04.09.2019 havale tarihli bilirkişi raporuna göre; sanığın Türkiye İşbankası AŞ Adalet Sarayı Şubesi nezdinde bulunan 8232 no.lu vadesiz mevduat hesabından kullanılan beş adet kredinin toplamının 428.068,00 TL olarak gerçekleştiği, bu kredilerden 11001 no.lu kredinin taksit ödemeleriyle kapatıldığı, 11222, 12320 ve 14656 no.lu kredilerin ise yeni açılan 16523 no.lu kredinin içinden aktarılmak suretiyle kapatıldıkları, yeni açılan 16523 no.lu 72 ay vadeli kredinin ise taksit ödemelerinin sürdüğü ve hâlen açık olduğu, açılan kredilerin 257.000,00 TL’lik bölümünün … …’in hesabına EFT/Havale yapıldığı, buna karşılık … … tarafından 140.572,00 TL’nin iadesinin yapıldığı, kalan tutarın sanığın uhdesinde kaldığı, sanık tarafından bankadan ödenmeyen kredilerin kapatma bakiyeleri tutarında açılan yeni krediyle bu kredilerin kapatıldığı, yeni kredinin taksit ödemelerinin ise sanık tarafından sürdürüldüğü ayrıca, … …’e hesaptan para gönderilmesinin ve … …’in sanığın hesabına para yatırması işleminin 25.08.2016 tarihinden sonra gerçekleşmediği, hesaba yatan ve hesaptan çıkan paraların seyrine bakıldığında, sanık tarafından … …’e kullandırıldığı belirtilen krediler tutarının … … tarafından iadesinin tam olarak sağlanmadığı,
01.01.2016-31.10.2017 tarihleri arasında sanığın taşıt bilgilerinin incelenmesinde; 06.12.2013 tarihinde satın alındığı anlaşılan 2007 model … plakalı BMW 520 D marka otomobilin 15.06.2016 tarihinde 90.000 TL bedelle satışının yapıldığı ve ardından 17.06.2016 tarihinde 2011 model … plakalı BMW 520 D marka otomobilin satın alındığı, 06.10.2017 tarihinde ise mezkur aracın 110.000 TL bedelle satışının yapıldığı, araç alış/satış işlemlerinde kullanılan paraların banka kayıtlarına yansıtılmadan işlem gördüğü,
Sanığın hesabına yatırılan, incelemeye değer tutarların tamamının 741.627,50 TL olarak gerçekleştiği, bunların ayrıntısına bakıldığında;
– Kullandırılan kredi tutarlarının mevduata aktarılmasından,
– Borç verilen … …’in iadede bulunarak hesaba yatırdığı tutarlar toplamından,
– Sanığa ödemesi yapılan maaş toplamından,
– Satışını yaptığı konutun bedelinden,
– Alınan borçtan,
Kaynaklı olduğunun belirlendiği ve tespit edildiği,
Sonuç olarak; sanık …’in Türkiye İş Bankası AŞ, Vakıfbank TAO ve Denizbank AŞ şubelerinde hesaplarının bulunduğu, Türkiye İş Bankası AŞ nezdinde bulunan hesabının bu bankadan kullandığı kredilerle bağlantılı olarak çalıştırıldığı, süreç içinde (01.01.2016-31.10.2017) bankadan kullanılan krediler toplamının 298.068,00 TL olarak gerçekleştiği, banka kayıtlarına yansıdığı kadarıyla bu tutarın 257.000,00 TL’lik bölümünün … … adlı kişiye banka hesabından aktarma yapılarak kullandırıldığı, bu bankada sanık adına yatırıldığı belirlenen 518.640,00 TL tutarındaki paranın kaynağını; kullanılan kredi tutarlarının önceki mevduata aktarılması, borç verilen … …’in borcuna karşılık hesaba iade para yatırması, sanığın satışını yaptığı taşınmazın bedelinin ve sanığa borç olarak verilen paranın hesaba yatırılmasından kaynaklı olduğu, Vakıfbank’ta bulunan hesaba sanığa ait maaşların yatırıldığı, bunun dışında başkaca bir hareketin olmadığı, süreç içinde hesaba yatan maaş toplamının 222.987,50 TL olarak gerçekleştiği, Denizbank AŞ’de bulunan hesaba, sanığın bu bankadan kullandığı 45.000,00 TL tutarındaki (bu kredi süreçten önce açılmıştır) paranın taksit ödemeleri şeklinde kullanıldığı, bunun dışında herhangi bir para yatırma/çekme işlemine rastlanılmadığı, sanığın bankalar nezdinde bulunan hesabına toplamda 741.627,50 TL olarak yansıdığı belirlenen tutarın tamamını, sanığın kullandığı kredi tutarlarından, maaşları toplamından, sanığa verilen borç paranın hesaba yatırılmasından, satışını yaptığı taşınmaz bedelinden oluştuğu, sanığa teslim edildiği iddia olunan 40.000 TL’nin işlem gördüğü 07.07.2017 tarihinde ve sonrasında, sanığa ait banka hesaplarında bu miktarda herhangi bir para girişine rastlanılmadığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Sanık …; parasal hareket iddiasının tamamen olayların birbirleri ile ilintilenmesi sonucu olduğunu, aile dostu … ve … … isimli kişilerin ekonomik zorluğa düştüklerini ve yeni bir şirket satın aldıklarını, kendisinden kredi çekmesini istediklerini, yurt dışında yaşayan kız kardeşinin de desteğini alarak birlikte ödemek üzere 470.000 TL civarında bir krediyi parça parça İşbankası ve Denizbank’tan çekerek bu kişilere teslim ettiğini, birkaç ay içerisinde bu krediyi kapatacaklarını söylediklerini fakat dedikleri gibi davranmadıklarını, daha sonra da Gürcistan’a kaçtıklarını, bu sırada bir kaza geçirdiğini ve bir müddet yoğun bakımda hastanede kaldığını, bu kişilerin kredi borçları ödememeleri üzerine bu kişileri arayış içinde olduğunu, bilirkişi raporunda belirtilen 660.000 TL’nin iki bankadan çekip hesabına giren para olduğunu, bilirkişinin incelemesinde görülen 292.000 TL civarında geri ödemenin de yine kendi hesabından girip çıktığı için bu şekilde anlaşıldığını, ayrıca yine hesabında …’de daha önceden almış olduğu ve imar geçip değerlenen taşınmazın kefaletinden dolayı devretmek zorunda kaldığında yine resmi satış bedeli göstermek zorunda olduğu için öyle bir rakam göründüğünü, bunları da mal bildiriminde eksiksiz biçimde açıkladığını, mal beyanında 1.000.000 TL olan ve daha önce tarla vasfında aldığı sonra arsa vasfına dönüşen alırken 20 dönüm olup, sonradan imarla 17 dönüme düşürülen bir yer olduğunu, değer kazanması nedeni ile bu hâle geldiğini, 490.000 TL değer ifade ettiği dairenin TOKİ’den aldığı, daha doğrusu önalım hakkına sahip olduğu taşınmaz olup devrettiğini savunmuştur.
“Haksız mal edinme” ifadesinin tanımı 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’nun 4. maddesinde; “Kanuna veya genel ahlaka uygun olarak sağlandığı ispat edilmeyen mallar veya ilgilinin sosyal yaşantısı bakımından geliriyle uygun olduğu kabul edilemeyecek harcamalar şeklinde ortaya çıkan artışlar, bu Kanunun uygulanmasında haksız mal edinme sayılır.” şeklinde yapılmış ve haksız mal edinme suçu da aynı Kanun’un “Haksız mal edinme, mal kaçırma veya gizleme” başlıklı 13. maddesinde; “Kanunun daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde haksız mal edinene üç yıldan beş yıla kadar hapis ve beş milyon liradan on milyon liraya kadar adli para cezası verilir.” biçiminde düzenlenmiş olup kaynağı fail tarafından gösterilemeyen ve geliri ile uygun olmayan harcamalar haksız mal edinme olarak kabul edilmiştir.
3628 sayılı Kanun’un “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yer alan “Bu Kanunun amacı, rüşvet ve yolsuzluklarla mücadele cümlesinden olarak; bu Kanunda sayılanların mal bildiriminde bulunmalarını, bildirimlerin yenilenmesini, mal edilmelerin denetimiyle, haksız mal edinme veya gerçeğe aykırı bildirimde bulunma halinde uygulanacak hükümleri, bu Kanunda belirlenen suçlarla bazı suçlardan dolayı kamu görevlileri ve suç ortakları hakkında takip ve muhakeme usulünü düzenlemektir.” şeklindeki düzenleme uyarınca Kanun’un amacı, rüşvet ve yolsuzluğun önüne geçmektir. 3628 sayılı Kanun’da sayılan görevli kişilerin; aynı Kanun’un 17. maddesine göre irtikâp, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve satımlara fesat karıştırma gibi suçlarından dolayı re’sen soruşturma işlemlerinin başlatılacağı hüküm altına alınmış olup ancak bu suçlardan dolayı, kişinin yaptığı yolsuzluk fiilinin tam olarak ortaya çıkarılamamış veya kanıtlanamamış olması ihtimalinin oluştuğu durumlar için kanun koyucu, eylemin daha ağır bir cezayı gerektirmemesi şartıyla haksız mal edinilmesini, ayrıca bu haksız edinilen malın kaçırılıp gizlenmesini de suç olarak düzenlemektedir.
Anılan Kanun’un 4. maddesinin lafzından, kişinin sahip olduğu bir mal varlığından ziyade bu mal varlığını elde ediş biçiminin kanuna veya genel ahlaka aykırı bir yoldan olup olmadığının ispatının arandığı, ispat yükünün ise sanığa bırakıldığı, sanığın, mal varlığını kanuna veya genel ahlaka uygun olarak edindiğini veya yaptığı harcamaların sosyal yaşantısına uygun olduğunu ispat etmesi gerektiği anlaşılmakta ise de ispat yükünün sanığa bırakılmasının ceza hukukunun genel ilkelerine aykırı olduğu, ceza muhakemesi hukuku açısından muhakemeye katılan hiçbir tarafa ispat külfeti yüklenmediği, ceza muhakemesinin amacının maddi gerçeğe ulaşmak olduğu ve bu amaç doğrultusunda mahkemenin re’sen yapacağı araştırmanın neticesinde toplanacak deliller değerlendirilerek bir sonuca ulaşılması gerektiği, aksi durumun kabulü hâlinde “Şüpheden sanık yararlanır (in dubio pro reo)” ilkesi ile Anayasa’da güvence altına alınan “Susma hakkı” ilkesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6. maddesinin 2. fıkrasında; “Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.” ve Anayasa’nın 38. maddesinin 4. fıkrasında; “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar, kimse suçlu sayılamaz.” şeklinde tanımlanan “Lekelenmeme hakkı (masumiyet karinesi)” ilkesine aykırı uygulamalara neden olunabileceği, 3628 sayılı Kanun’un 4. maddesinde sanığa yüklenen ispat külfetinin sanığın gelirleri ve giderlerinin hangi kalemlerden oluştuğu hususunda adli makamlara bildirimde bulunmasından ibaret olduğu, sanığın haksız mal edinmediğinin, itham edildiği suçu işlemediğinin ispatı noktasında sanığa bir külfetin yüklenemeyeceği, sanığın gelirlerini oluşturan kalemleri bildirmesinden sonra maddi gerçeğin ortaya çıkartılması adına sanık tarafından bildirilen gelirlerin ve giderlerin doğruluğunun denetimi ile malların kanuna veya genel ahlaka uygun olarak sağlanıp sağlanmadığı veya ilgilinin yaptığı harcamalardaki artışların sosyal yaşantısı bakımından geliriyle uygun olup olmadığı hususlarının denetiminin mahkeme tarafından yapılacağı, sanığa yüklenen ispat külfetinin, mahkemenin gerekli araştırmayı resen yapma görevini ortadan kaldırmayacağı kabul edilmelidir.
Yapılan açıklamalar doğrultusunda haksız mal edinme suçunun sanık tarafından işlenip işlenmediğinin belirlenmesi açısından; ilk derece mahkemesince, bir bankacı, bir yeminli mali müşavir veya hesap uzmanı, ayrıca sanığın aile fertleriyle birlikte yaşam tarzına, mesleki durumuna ve sosyal seviyesine göre (yiyecek, giyecek, kira, eğitim, telefon faturaları, kredi kartı gibi) temel harcamalarıyla yasal gelirlerinin denkliği ve tasarruf edebileceği miktar yönünden karşılaştırma yapabilecek sanıkla aynı veya benzer mesleki ve gelir durumuna sahip bir uzmandan oluşacak bilirkişi heyetinden, sanığın, eşinin, birlikte yaşadığı ailesinin, soruşturmaya ve kamu davasına konu edilen mal bildirimlerinin yapıldığı tarihler arasında, haksız mal edinip edinmediklerinin, dolayısıyla sanığın kanuna ve ahlaka uygun olarak sağlandığı ispatlanamayan malları (taşınır, taşınmaz mallar ile hak ve alacakları) ile tüm geliriyle (maaş, ikramiye, akrabaları tarafından yapılan bağışlar, faiz, mesai ücretleri, kira ve diğer kazançları ile değer artışları vs. dahil) orantılı olmayan harcamaları (kredi kartı, aşırı fazla ve lüks tüketimleri) olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle yüklenen suçun açıklanan özellikleri de dikkate alınarak;
1- Sanığın hangi mal varlığını hangi tarihte edindiği,
2- Edindiği tarihlere göre bunların yasal kaynağının bulunup bulunmadığı ve geliriyle uyumlu olup olmadığı,
3- Görevi icabı aylık maaşının bulunduğu da gözetilerek mutad tasarruf ölçüleri de nazara alındığında, hangilerinin haksız mal edinme, hangilerinin yasal mal edinme olduğu,
4- Faizinin hangi miktara baliğ olacağı,
5- Haksız edinildiği belirlenen mal varlığının sanık hakkında daha ağır bir suçtan açılmış kamu davasına konu edilip edilmediği hususlarının hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ve denetlenebilecek açıklıkla belirlenmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın gerek beyan ettiği ve gerekse hakkında nitelikli dolandırıcılık ve nüfuz ticareti suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında tespit edilen mal varlığı üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda Gelir İdaresi Başkanlığından alınan banka hareketleri, resmî tapu satış senetleri ve motorlu taşıt noter satışları dikkate alınmak suretiyle yapılan hesaplamalar ve nakit giriş çıkışlarının analizi sonucunda açıklanamayan nakit fazlası olarak 660.973 TL’nin belirlendiği ve 3628 sayılı Kanun’a muhalefet (Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu 4, 13/1 ve 14. maddeleri) suçunu işlediği iddia olunan olayda;
Sanığın savunmasında atılı suçlamayı kabul etmediği, sanığa ait mal bildirimlerinin onaylı suretlerinin, banka hesap hareketlerinin, trafik tescil ve tapu TAKBİS kayıtlarının ve sanığın almış olduğu maaş tutarlarını gösterir belgelerin dosyaya getirtildiği, inceleme aşamasında Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Teftiş Kurulu Başkanlığınca alınan ve serbest muhasebeci mali müşavir-Kamu Gözetim Kurumu bağımsız denetçisi … tarafından düzenlenen 05.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda 01.01.2016-31.10.2017 aralığındaki 22 aylık dönem ile sınırlı olmak üzere; sanığın hesaplarına 1.533.732,17 TL nakit girişine karşılık 892.758,51 TL nakit çıkışının gerçekleştiği, aynı dönem için 660.973,66 TL açıklanamayan nakit fazlasının bulunduğu belirtilmiş ise de kovuşturma aşamasında emekli banka müfettişi-müdürü, emekli bankacı SMMM ve emekli Sayıştay uzman denetçisinden oluşan heyet tarafından düzenlenip mahkemece hükme esas alınan 04.09.2019 havale tarihli bilirkişi raporunda ise, sanığın hesabına yatırılan ve incelemeye değer tutarların tamamının 741.627,50 TL olarak gerçekleştiği, bunların kaynağının kullandırılan kredi tutarlarının mevduata aktarılması, borç verilen … …’in iadede bulunarak hesaba yatırdığı tutarlar toplamı, sanığa ödemesi yapılan maaş toplamı, sanığın satışını yaptığı konut bedeli ve alınan borç olduğunun belirlendiği, sanığa teslim edildiği iddia olunan 40.000 TL’nin işlem gördüğü 07.07.2017 tarihinde ve sonrasında, sanığa ait banka hesaplarında bu miktarda herhangi bir para girişine rastlanılmadığının belirtildiği ve sözü edilen her iki bilirkişi raporunda sanığın banka hesaplarına kaynağı belirli olmayan bir paranın yatırıldığına dair herhangi bir tespitin de bulunmadığı hususları birlikte gözetildiğinde, sanığın haksız mal edinme suçunu işlediğinin sabit olmadığı, yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek bulunmadığı ve eksik araştırmaya dayalı hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile sanık … hakkında haksız mal edinme suçundan verilen beraat hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Hazine ve Maliye Bakanlığı vekilinin nitelikli dolandırıcılık ve nüfuz ticareti suçları, katılan … vekilinin ise nüfuz ticareti ve haksız mal edinme suçları açısından temyiz istemlerinin REDDİNE,
2- Sanığın üzerine atılı nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediğine dair mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, somut, kesin ve inandırıcı bir delilin dosyada BULUNMADIĞINA,
3- Sanığın üzerine atılı haksız mal edinme suçundan EKSİK ARAŞTIRMAYLA HÜKÜM KURULMADIĞINA,
4- Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesinin 16.12.2019 tarihli ve 2-1 sayılı sanık hakkında;
a) Nitelikli dolandırıcılık ve haksız mal edinme suçlarından kurulan beraat hükümlerinin ONANMASINA,
b) Nüfuz ticareti suçundan kurulan beraat hükmünün eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
5- Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden geçerli olmak üzere kapatılmasına ve arşivinde bulunan dosyaların Yargıtay 11. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, dosyanın Yargıtay 11. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 10.02.2022 tarihinde yapılan müzakerede temyiz incelemesinin reddi kararı ile nitelikli dolandırıcılık ve haksız mal edinme suçlarına ilişkin temyiz incelemesi bakımından oy birliği, nüfuz ticareti suçuna ilişkin temyiz incelemesi bakımından ise oy çokluğu ile karar verildi.