Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2020/101 E. 2022/224 K. 30.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/101
KARAR NO : 2022/224
KARAR TARİHİ : 30.03.2022

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 238-399

Sanık …’ın nitelikli yağma suçundan beraatine ilişkin … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 04.03.2014 tarihli ve 355-65 sayılı hükmün, Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 19.04.2018 tarih ve 2597-3103 sayı ile;
“Oluş ve dosya içeriğine göre sanığın mağdurun cep telefonunu zorla aldığı ve kovuşturma aşamasında 24.01.2014 tarihli celsede iade ettiği anlaşıldığından yağma suçundan mahkûmiyeti yerine yazılı şekilde beraatine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 19.07.2018 tarih ve 238-399 sayı ile;
“Sanığın sabit olan … ile birlikte mağdureyi belirtilen şekilde yaralaması, ayrıca mağdureyi ısrar ile arayıp evinden çıkmak zorunda bırakması ve aracı ile olayın olduğu Tuzla’ya götürmesi nedeniyle hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediği kabul edilerek verilen mahkûmiyet kararları onanıp kesinleşmiş, buna karşılık yağma suçundan cezalandırılması istenilmiş ise de;
Olayın aynı zamanda tek tanığı da olan mağdurenin başlangıçta polisteki ‘Tersaneler bölgesine gittik, arkadaşını araçtan indirdi, üzerimi çıkarmaya çalıştı, soyun dedi. Karşı koydum, bu sırada Nokia marka cep telefonumu elimden zorla aldı, hattı çıkarıp attı, telefonumu kendi cebine koydu’ şeklindeki anlatımından farklı olarak 05.04.2013 tarihinde C. Savcılığında ‘Telefonumu cebimden alıp kendi cebine koydu, içinden hattı çıkarıp dışarı yere attı’ şeklindeki anlatımı yine mahkememizin 21.11.2013 tarihli oturumunda ise bu defa ‘araç ile evin önüne gelmişti, telefonuma baktı, aşırı derecede alkollüydü, …’un ismini görünce tekrar tartışmaya başladık. Bana ait telefon ile …’u arayıp tersaneler bölgesine gelmesini söyledi. … elimde bulunan cep telefonunu zorla aldı, içindeki hattı çıkardı’ şeklindeki anlatımları,
Olayın başlangıç ve gelişimi ile sonuçlanmasının sanığın kendisi ile arkadaşlık yaptığı sırada … isimli kişi ile de arkadaşlık yapan mağdureye kızması, bu yüzden tartışmaları, ısrar ile mağdureyi … ile yüzleştirmek için Tuzla tersaneler bölgesine götürmesi, burada … ile birlikte mağdureyi darp ederek yaralamasından kaynaklanması dikkate alındığında cep telefonunun zorla aldığına ilişkin somut kanıt olmadığı gibi alındığı kabul edilse bile TCK’nın 148/1. maddesinde belirtildiği üzere tehdit ederek, cebir kullanarak aldığına veya alınmasına karşı koymamaya mecbur kıldığına ilişkin somut kanıt olmaması nedeniyle beraatine dair mahkememizin önceki kararında direnilmesinin somut olaya, yasal düzenlemelere, adalete ve hakkaniyete uygun düşeceği,” şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.09.2018 tarihli ve 74427 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.02.2020 tarih ve 3131-803 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme sanık … hakkında nitelikli yağma suçundan kurulan beraat kararıyla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık …’a atılı nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
06.09.2012 tarihinde beraber bulundukları sırada sanık …’nın, mağdura konuşacaklarını söylediği hâlde onu öpmeye ve üzerindekileri çıkarmaya çalıştığı, mağdurun buna direnmesi üzerine de aralarında boğuşma yaşandığı, sanığın bu boğuşma sırasında mağdura ait Nokia marka cep telefonunu elinden zorla aldığı ve cep telefonunun içerisindeki hattı çıkarıp attığını, cep telefonunu ise cebine koyduğu iddiası ile kamu davası açıldığı,
06.09.2012 tarihli tutanakta; aynı gün saat 01.00 sıralarında Tersaneler Caddesi Türkter Tersanesinde çığlık atan bir kadının olduğunun anonsu üzerine ivedilikle olay yerine intikal edildiğinin, Türkter Tersanesinin karşısındaki kaldırımda mağdurun görüldüğünün, kendisi ile görüşülen mağdurun darbedildiğini söylemesi üzerine olay yerine 112 ekinin çağrıldığının belirtildiği,
Mağdur hakkında düzenlenen 16.10.2012 tarihli rapordan; sol gözde ekimoz, şişlik ve kızarıklık, nazal bölgede şişlik ve kızarıklık, her iki kulak kepçesinde kızarıklık ve hafif şişlik, boyunda muhtelif yerlerde eritemli sahalar, sağ omuzda hareket kısıtlılığı, sağ dirsekte ve omuzda kızarıklık ve şişlik, sol diz ön kısımda eritemli saha mevcut olduğu, nazal fraktür saptandığı, mevcut bulgulara göre bu yaralanmanın etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) derecede olduğu,
Turkcell tarafından düzenlenen 04.06.2013 tarihli cevabi yazıda; 0535 747 95.. numaralı hatla ilgili görüşme kaydına/kullanıcıya rastlanılmamış olup IMEI tespitinin yapılamadığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur … kollukta; 06.09.2012 tarihinde saat 00.30 sıralarında dışarıdan bağırma sesleri duyduğunu, birisinin kendisine seslendiğini fark edince pencereye çıktığında sanık …’nın arabayla evin önüne geldiğini gördüğünü, sanık …’nın kendisine “Dışarıya çık, çıkmazsan evine geleceğim.” diye bağırdığını, bunun üzerine komşulara rezil olmamak için aşağıya indiğini, arabanın içinde sanık …’dan başka birisinin daha olduğunu ancak o kişiyi tanımadığını, ikisinin de sarhoş olduklarını, sanık …’nın araca binmesini, konuşmak istediğini söylediğini, kendisinin de herhangi bir olay çıkmaması için araca bindiğini, Tersaneler Bölgesindeki RMK Tersanesi yanına gittiklerini, sanık …’nın yanında bulunan arkadaşını arabadan indirmesi üzerine arabada baş başa kaldıklarını, sanık …’nın konuşacağını söylemesine rağmen kendisini öpmeye ve üzerini çıkarmaya çalışarak “Soyun!” dediğini, kendisinin ise direnerek karşı koyması üzerine aralarında boğuşma yaşandığını, bu sırada sanık …’nın Nokia marka cep telefonunu elinden zorla aldığını, içinden hattı çıkartıp attığını, telefonu ise cebine koyduğunu, sanık …’nın kendisine cinsel tacizde bulunduğu sırada telefonunun çaldığını, telefona cevap verdikten bir kaç dakika sonra yine sosyal arkadaşı olan inceleme dışı sanık …’un arabayla yanlarına geldiğini, arabanın içerisinde …’un haricinde tanımadığı dört kişinin daha olduğunu, …’un arabadan inerek yanlarına gelip kendisine cinsel tacizde bulunduğunu, tepki gösterince kendisini arabadan çekip çıkardığını, bu sırada sanık …’nın da arabadan indiğini ve beraber kendisine vurmaya başladıklarını, sanık … ve …’un kendisini darbederek kafasına yumruk ve tekmelerle vurmaları üzerine yere düştüğünü, yere düşmesi ile sanık … ve …’un üzerine bira döküp araçlarına binerek olay yerinden ayrıldıklarını, kendisini darbeden, cinsel tacizde bulunan ve cep telefonunu gasbeden sanık … ile …’tan şikâyetçi olduğunu,
Savcılıkta; olay tarihinde sanık …’nın arabayla evinin önüne geldiğini, yanında arkadaşı inceleme dışı sanık …’in de olduğunu, sanık …’nın konuşmak istediğini söyleyerek arabaya binmesini dile getirdiğini, binmezse evine geleceğini söylediğini, olay çıkacağından korkarak arabaya bindiğini, arabayla RMK Tersanesi önüne gittiklerini, sanık …’nın inceleme dışı sanık …’i arabadan indirdiğini, konuşacağını söyleyerek kendisini arabanın ön tarafına oturttuğunu, aşırı derecede alkollü olup ne konuştuğunu bilmediğini, hatta ön tarafa oturmak istemeyince “Bin lan döverim!” gibi sözler söyleyerek zorla oturttuğunu, küfürler ettiğini, birden kendisini öpmeye ve üzerindekileri çıkarmaya çalıştığını, direnmesi üzerine de “Soyun!” dediğini, aralarında boğuşma yaşandığını, bu sırada telefonunun çaldığını, sanık …’nın telefonunu cebinden alarak kendi cebine koyduğunu, içerisindeki hattı ise çıkartıp dışarıya attığını, bu arada tacizde bulunmaya devam ettiğini, aralarında boğuşma yaşanırken bu sefer sanık …’nın telefonunun çaldığını, telefonla konuştuğu sırada tacize ara verdiğini, çok kısa bir süre sonra da olay yerine eski erkek arkadaşı olan inceleme dışı sanık …’un geldiğini, sanık … ile …’un kendisini dövdüklerini, bunun üzerine yere düştüğünü, bu sırada da tekme ve … ile vücudumun her yerine vurduklarını, bağırmaktan en son sesinin çıkamaz hâle geldiğini, bayılma derecesine gelip tepki veremez duruma düştüğünü, kısa bir süre sonra vurmayı bıraktıklarını ve kendisini orada bırakarak gittiklerini, özellikle sanık …’dan çok korktuğunu, çünkü sabıkası olan karanlık bir şahıs olduğunu, sanık …’nın şikâyetçi olmaya devam etmesi hâlinde kendisine hiç bir şey olmayacağını, zararlı çıkacağını söylediğini, başının belaya girmemesi için şikâyetinden vazgeçtiğini, sanık …’nın üzerinden zorla aldığı cep telefonunun İMİE numarasını bilmediğini, bu telefonu bir arkadaşından aldığını, faturasının kendisinde olmadığını, ancak sanık …’nın elinden aldığı Nokia marka, siyah renkli telefon ile 0535 747 95 .. numaralı Turkcell hattını kullandığını,
Mahkemede 21.11.2013 tarihli birinci oturumda; olay günü sanık …’nın çok fazla bağırması üzerine aşağıya indiğini, aşırı derecede alkollü olan sanık …’nın arabayla tek başına geldiğini, inerken Nokia marka cep telefonunun da yanında olduğunu, sanık …’nın cep telefonuna bakıp inceleme dışı sanık …’un ismini görünce tekrar tartışmaya başladıklarını, etraftan kavga sesini duymasınlar ve tartışmalarını görmesinler diye arabaya bindiğini, sanık …’nın kendisine ait telefon ile …’u arayarak tersaneler bölgesine gelmesini söylediğini, arabayla kendilerinin de oraya gittiklerini, arabadan indiklerini, sanık …’nın elinde bulunan cep telefonunu zorla aldığını, içindeki hattı çıkartarak cep telefonunu cebine koyduğunu, sanık …’nın elinden zorla aldığı Nokia marka cep telefonunu hâlâ iade etmediğini, sadece hattını iade ettiğini,
24.01.2014 tarihli üçüncü oturumda ise; sanık …’nın geçen duruşmadan sonra kendisinden almış olduğu cep telefonunu iade ettiğini,
Tanık …; tersanede özel güvenlik görevlisi olarak çalıştığını, olay günü tersane alanı dışından, yolun karşısındaki yan yoldan bir kadının çığlık seslerini duyduğunu, hava karanlık olduğu için olayı tam olarak seçemediğini, olay yerinde iki arabanın bulunduğunu, bunlardan birisinin siyah diğerinin ise beyaz olduğunu, kadının çığlığına karşılık “Ne oluyor, ne var?” diye bağırınca siyah renkli arabanın olay yerinden uzaklaştığını, beyaz renkli arabanın yanında bulunan kişinin ise kadına şiddet uyguladığını, şiddet uygulayan bu erkek şahsın yüzünü göremediğini, yalnız olduğundan görev yerini terk edemediğini, polisi ve ambulansı arayarak bilgi verdiğini, beyaz renkli arabanın da ayrıldığını, kadının olay yerinde yığılıp kaldığını, söz konusu arabaların plakalarını ve modellerini göremediğini,
İnceleme dışı sanık … kollukta; eski kız arkadaşı olan mağdurun 05.09.2012 tarihinde saat 21.00 sıralarında kendisini arayarak görüşmek istediğini söylediğini, ancak kabul etmediğini, gece saatlerinde de evinde bulunduğu sırada erkek bir şahsın arayarak görüşmek istediğini söylediğini, arayana kim olduğunu sorduğunda mağdurun yeni erkek arkadaşı olduğunu ve mağdur hakkında konuşmak istediğini söylediğini, bu sırada mağdurun sesinin geldiğini, nerede olduğunu sorduğunda tersaneler bölgesinde olduğunu söylemesi üzerine yanına iki arkadaşını alarak tersaneler bölgesine geçtiğini, RMK tersanesi önünde mağdur ile ismini olay anında öğrendiği sanık …’nın tartıştıklarını gördüğünü, mağdurun gözünde darp izi olduğunu, aralarına girip ayırdığını, mağdurun kendisiyle gelmek istememesi üzerine arabaya binip olay yerinden ayrıldığını, mağdura vurmadığını veya cinsel tacizde bulunmadığını, mağdur ile daha sonra görüştüklerinde cep telefonunu sanık …’nın aldığını söylediğini,
Mahkemede; olayın olduğu gün akşam saat 21.00 sıralarında mağdurun kendisini arayarak görüşmek istediğini söylediğini, ancak o günlerde ilişkileri iyi olmadığı için bunu kabul etmediğini, daha sonra saat 24.00 sıralarında mağdurun telefonundan adını … olarak söyleyen birisinin kendisini arayarak görüşmek istediğini söylediğini, telefondan bağrışma seslerini duyması üzerine inceleme dışı sanık Arda ile birlikte Tuzladaki tersaneler bölgesine gittiğini, sanık … ile aralarında ağız münakaşası yaşandığını, mağdur ile de konuştuklarını fakat ne konuştuklarını şu an hatırlamadığını, orada en fazla beş dakika kadar durduğunu ve ayrıldığını, gece saat 24.00 sıralarında ikinci kez arandığında konuştuğu ilk kişinin mağdur olduğunu, bulunduğu yeri söyleyerek yanına gelip yardım etmesini istediğini, sonra sanık …’nın telefonu alarak kendisiyle konuştuğunu ve bulunduğu yere çağırdığını,
İnceleme dışı sanık … … kollukta; Esenyalı bölgesinde bulundukları sırada sanık …’nın telefonunun çaldığını, kız arkadaşı olan mağdurun aradığını ve tersaneler bölgesinde beklediğini söylediğini, sanığın arabası ile tersaneler bölgesine gittiklerini, olay yerine gittiklerinde mağdurun tek başına boş bir alanda alkol içtiğini gördüklerini, oturup sohbet etmeye başladıklarını ve yarım saat onun yanında takıldıklarını, kendilerinin de alkol içtiklerini, bir süre sonra bir araç ile iki ya da üç kişinin yanlarına geldiklerini, gelen kişilerde de bira olduğunu ve bu kişilerin mağdurun arkadaşı olduklarını, mağdurun bu kişilerle kendisini tanıştırdığını, alkolün verdiği etki ile şahıslar küfürlü konuşmaya başlayınca sanık …’ya gitmek istediğini söylediğini ve sanık ile olay yerinden ayrıldıklarını, sanık … ile mağdur arasında herhangi bir olay yaşanmadığını,
Mahkemede; mağduru sanık …’nın kız arkadaşı olması nedeniyle tanıdığını, olay günü evinde bulunduğu saat 20.30 sıralarında sanık …’nın kendisini arayarak görüşmek istediğini söylediğini, evden çıktığında sanık ile mağduru gördüğünü ve birlikte Tuzla istikametine doğru gitmeye başladıklarını, bu sırada mağdur ile sanık …’nın tartışmaya başladıklarını, konuşmalardan anladığı kadarıyla sanık …’nın mağdurun inceleme dışı sanık … ile de arkadaşlığı olduğunu öğrendiğini, bu yüzden tartıştıklarını, arabada iken sanık …’nın …’u aradığını ve tersaneler bölgesine gelmesini istediğini, kendilerinin de sanık …’nın kullandığı araba ile Tersaneler bölgesine gittiklerini ve arabadan hep birlikte indiklerini, yaklaşık 10-15 dakika kadar sonra sanık … ile mağdurun, ilişkileri yüzünden tartışmaya başladıklarını, ağız münakaşası yaşadıklarını, yaklaşık 10-15 dakika kadar sonra da …’un geldiğini, 2012 yılının … bayramında Yalova Çınarcık’ta bulunduğu sırada sanık … ve mağdurun kendisine uğradıklarını, birlikte iki farklı arabayla …’a dönerken sanık … ile mağdurun yine kavga ettiklerini, hatta mağdurun kendisini arabadan attığını, bu yüzden Jandarmanın gelerek tutanak tuttuğunu,
İfade etmişlerdir.
Sanık … müdafisiz kollukta; mağdurun kız arkadaşı olduğunu, ilişkileri konusunda bazı sorunlar yaşadıklarını, olay gecesi mağduru arayarak konuşmak istediğini söylediğini, evden almasını isteyince arabayla mağdurun evinin önüne gittiğini, yanında arkadaşı inceleme dışı sanık …’in de olduğunu, alkollü olduklarını, mağdurun arabaya bindiğini ve birlikte tersaneler bölgesine gittiklerini, burada arabadan inerek ilişkileri konusunda konuştuklarını, konuşma içerisinde inceleme dışı sanık …’un ismi geçince onu aradığını ve konuşmak istediğini belirterek tersaneler bölgesine gelmesini söylediğini, bunun üzerine mağdur ile tartışmaya başladıklarını, alkollü olduğundan dolayı olayı tam hatırlamadığını ancak mağdur ile tartıştıklarını ve mağdurun yere düştüğünü hatırladığını, daha sonra tartışmanın son bulduğunu, …’un yanlarından ayrıldığını, kendisinin de mağduru eve bıraktığını, mağduru darbetmediğini ve telefonunu almadığını, olaydan sonra mağdur ile bir araya gelip uzlaştıklarını,
Mahkemede; olaydan 3-4 ay kadar önce tanıdığı ve çıkmaya başladığı mağdur ile bir süre sonra ayrıldıklarını fakat görüşmelerinin devam ettiğini, mağdurun 2012 yılının Eylül ayında gündüz saatlerinde kendisini arayarak görüşmek istediğini söylediğini, bunun üzerine onu evinden arabayla aldığını, bir süre arabayla gezdikten sonra Pendik Esenyalı Mahallesine gittiklerini, orada iken mahalleden tanıdığı inceleme dışı sanık …’in kendisini arayarak nerede olduğunu sorduğunu, gezdiklerini söyleyince onu da almalarını istediğini, mahalleden onu da alarak üçü birlikte gezdikleri sırada mağdurun daha sakin olur diye kendilerini Tuzla’da sahil kenarında bulunan açık bir alana götürdüğünü, orada oturup sohbet ederken saat 23.00-24.00 sıralarında önceden tanımadığı daha sonra adını … olarak öğrendiği inceleme dışı sanığın yanında 5-6 kişi ile birlikte yanlarına geldiğini, mağdur ile tartışmaya başladıklarını, konuşmalardan mağdurun, kendisi ile …’u birbirlerine düşürmek istediğini anladığını, bunun üzerine “Ne hâliniz varsa görün!” diyerek oradan ayrıldığını, sonra ne olduğu konusunda bir bilgisinin olmadığını, mağdurun beyanlarının doğru olmadığını, cep telefonunu zorla almadığını,
Bozma sonrası; o tarihte kız arkadaşı olan mağdur ile sorun yaşadıklarını, fakat mağdurun zorla cep telefonunu almadığını, telefonu arabada unutmuş olduğunu, daha sonra fark edince mağdura iade ettiğini, bu olaylardan sonra mağduru bir daha görmediğini,
Savunmuştur.
TCK’nın 148. maddesinde yağma suçu; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde hüküm altına alınmıştır.
TCK’nın 149. maddesindeki yağma suçunun nitelikli hâlleri arasında; birden fazla kişi tarafından birlikte ve gece vakti işlenmesi hâlleri de sayılmıştır.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK’nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da malvarlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.
Yağma suçunun manevi öğesi “kast”tır. Failin mağdura yönelttiği cebir veya tehdidi, kendisi veya başkasına yarar sağlamak amacıyla malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya zorlamak amacıyla hareket etmesi gerekmektedir. Yağma suçunun oluşabilmesi için malın mutlaka sahip olmak amacıyla alınması şart olmayıp geçici olarak kullanma kastı ile hareket edilmiş olması durumunda dahi eylem yağma suçunu oluşturmaktadır (Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, Sulhi Dönmezer, … 2001, …. 435.).
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
06.09.2012 tarihinde saat 00.30 sıralarında dışarıdan bağırma sesleri duyan mağdurun, pencereden baktığında sanık …’nın arabayla evin önüne geldiğini gördüğü, bunun üzerine komşulara rezil olmamak için aşağıya indiği, sanık …’nın konuşmak istediğini söylemesi üzerine de herhangi bir olay çıkmaması için arabaya bindiği, beraber Tersaneler Caddesine gittikleri, burada yaşadıkları tartışmanın kavgaya dönüştüğü, bu sırada sanık …’nın mağdurun elinden zorla cep telefonunu alarak cebine koyduğu ve uzun süre sonra kovuşturma aşamasında mağdura iade ettiği olayda; mağdurun, aralarında yaşanan boğuşma sırasında sanığın cep telefonunu zorla aldığını ve kovuşturma aşamasında iade ettiğini beyan etmesi, bozma sonrası yapılan yargılama sırasında da sanığın, mağdurun cep telefonunu arabada unuttuğunu daha sonradan fark ettiğini ve cep telefonunu mağdura iade ettiğini savunarak mağdurun cep telefonunun kendisinde olduğunu kabul etmesi, inceleme dışı sanık …’un da, mağdur ile görüştüklerinde cep telefonunu sanığın aldığını söylediğini ifade etmesi ve mağdurun basit bir tıbbî müdahaleyle giderilemeyecek derecede yaralandığına dair doktor raporu bulunması hususları birlikte göz önünde bulundurulduğunda sanığın üzerine atılı nitelikli yağma suçunun sabit olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı nitelikli yağma suçunun sabit olduğu gözetilmeden sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 19.07.2018 tarihli ve 238-399 sayılı direnme kararına konu hükmünün, sanığa atılı nitelikli yağma suçunun sabit olduğu gözetilmeden sanığın beraatine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 30.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.