Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/95 E. 2019/380 K. 07.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/95
KARAR NO : 2019/380
KARAR TARİHİ : 07.05.2019

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 13-12

Sanıklar … ve … hakkında mala zarar verme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına ilişkin Artvin Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.12.2012 tarihli ve 45-88 sayılı kararların Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.01.2014 tarih ve 6268-95 sayı ile;
“İddianamenin anlatımına göre usulüne uygun biçimde kamu davası açılmış olduğu hâlde, bu dava ile ilgili CMK’nın 223. maddesine uygun şekilde dava zamanaşımı süresi içinde bir hüküm verilmesi yerine, yazılı biçimde usulüne uygun olarak dava açılmadığı gerekçesi ile ‘karar verilmesine yer olmadığına’ ilişkin hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Artvin Ağır Ceza Mahkemesi ise 19.03.2014 tarih ve 13-12 sayı ile;
“…Her ne kadar Artvin Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/104 esas sayılı iddianamesinin sevk maddeleri arasında her iki sanığın TCK’nın 151/1. maddesi uyarınca cezalandırılması istenmiş ise de CMK’nın 225. maddesi uyarınca ‘Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.’ şeklindeki düzenleme de dikkate alınmakla iddianamenin sevk maddeleri kısmında mala zarar verme suçunun kanun maddesinin belirtilmesinin o konuda dava açıldığı anlamına gelmeyeceği, zira Mahkememiz iddianamedeki sevk maddeleri ile bağlı olmayıp ancak iddianamede unsurları gösterilen yani anlatılan fiil ve fail ile bağlı olduğu anlaşılmakla;
Yukarıda ayrıntılı olarak yer verilen iddianame içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere sanıkların mala zarar verme suçunu oluşturan eylemlerinin başka bir olaydan bağımsız olarak anlatılmadığı, iddianamede öncelikle maddi deliller ve ifade içeriklerine yer verildikten sonra kasten öldürme suçunun anlatım kısmına yer verildiği ve devamında ‘Mevcut delil durumuna göre maktul …’ın silahla öldürülmesinin ardından olay yerine yaklaşık 6-7 metre mesafede… plakalı Dacia Logan marka aracın içerisinde oturan şüpheli …’ın silah sesini duyması üzerine olay yerine gelerek şüphelilerin birlikte hareket edip …’a ait cesedi aracın bagaj kısmına koydukları ve olay yerinden yaklaşık olarak 6 km uzaklıktaki Morkaya köyü beton yoluna götürdükleri, maktul … Demican’a ait cesedi uçurum olan yol kenarına bıraktıktan sonra aynı araç ile Uzundere ilçesine doğru gittikleri, yol üzerinde bulunan Pirinkayalar Geçidinde şüphelilerin, delilleri yok etmek maksadıyla yol kenarından aracı Tortum Çayına attıkları, böylece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şüphelilerin üzerlerine atılı suçları işledikleri anlaşıldığından’ şeklindeki açıklama ile sanıkların sevk maddeleri doğrultusunda cezalandırılmalarına karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Bu hâli ile aracın delilleri yok etmek maksadıyla yol kenarından Tortum Çayına atıldığı açıkça iddianamede belirtilmiştir. Bu anlatım ancak sanıklardan … üzerine atılı suç delillerini gizleme suçunun anlatımı olabilir ki Mahkememizce bu eylemden dolayı da hüküm kurulmuştur. Bu anlatım dışında iddianamede mala zarar verme suçunun unsurlarının gösterilmesine ilişkin herhangi bir anlatım bulunmamaktadır. Dolayısı ile ‘Şüphelilerin, delilleri yok etmek maksadıyla yol kenarından aracı Tortum Çayına attıkları’ yönündeki anlatımda açıkça bu eylemin suç delillerini yok etmek maksadıyla yapıldığı belirtilmesine rağmen ve iddianamede mala zarar verme suçuna yönelik başka bir olayın anlatımından bağımsız ve ona dayalı olmadan hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde, başkaca bir anlatıma da yer verilmeden toplanan delillere atıf yapılarak sanıkların üzerlerine atılı suçtan cezalandırılması yönündeki talep de gerek yukarıda ayrıntılı olarak yer verilen 5271 sayılı CMK’nın 170/4. maddesindeki ‘İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır.’ şeklindeki düzenlemeye ve gerekse CMK’nın 225. maddesindeki ‘Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.’ şeklindeki düzenlemeye uygun olarak mala zarar verme suçundan dolayı açılmış bir dava bulunmadığından sanıklar hakkında mala zarar verme suçu nedeni ile karar verilmesine yer olmadığına dair önceki kararımızın usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçesiyle bozmaya direnerek karar verilmesine yer olmadığına karar vermiştir.
Direnmeye konu bu kararların da Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.05.2014 tarihli ve 176596 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 364-1176 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 06.02.2019 tarih ve 5744-508 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık … hakkında suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin; sanık … hakkında kasten öldürme suçundan verilen mahkûmiyet kararı sanığın temyiz isteminden vazgeçmesi suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, sanıklar … ve … hakkında mala zarar verme suçundan verilen karar verilmesine yer olmadığına dair kararlarla sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar hakkında mala zarar verme suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir kamu davası bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Artvin Cumhuriyet Başsavcılığının 22.03.2012 tarihli ve 104-30 sayılı iddianamesiyle, sanık … hakkında kasten öldürme ve mala zarar verme suçlarından TCK’nın 81 ve 151/1. maddeleri uyarınca; sanık … hakkında ise suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme ve mala zarar verme suçlarından TCK’nın 281/1 ve 151/1. maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi istemiyle kamu davası açıldığı,
Mala zarar verme suçuyla ilgili olarak iddianamede delillerin anlatıldığı bölümde, olay yerinde far kırıkları olduğundan bahsedildiği, iddianamenin sonunda ise “…Delillerin yok edilmesi maksadıyla, yol kenarından aracı Tortum Çayına attıkları, böylece toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde şüphelilerin üzerine atılı suçları işledikleri” cümlesine yer verildiği, iddianame başlığında suç kısmına “Mala Zarar Verme” yazılarak sanıkların işledikleri iddia edilen suçun ne olduğunun belirtildiği, sevk maddeleri kısmına ise “TCK’nın 151/1” ibaresine yer verilerek sanıkların cezalandırılmaları istenilen sevk maddelerinin gösterildiği,
Anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı CMK’nın 170. maddesinin 1. fıkrası uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır.
Anılan maddenin 4. fıkrası;
“İddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” şeklinde düzenlenmiştir.
CMK’nın 225. maddesinde;
“(1) Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir.
(2) Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” hükmüne yer verilmiştir.
Bu madde gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nın 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüde yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. İddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun duraksamaya yer vermeyen kararlarına göre, bir olayın açıklanması sırasında bir başka olaydan söz edilmesi, o olay hakkında dava açıldığını göstermez. İddianamede dava konusu yapılan fiilin bir başka olaya dayalı olmadan, bağımsız olarak açıklanması gerekir. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Artvin Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22.03.2012 tarihli ve 104-30 sayılı iddianamenin başlığında, suç kısmına “Mala Zarar Verme” yazılarak sanıkların işledikleri iddia edilen suçun ne olduğunun açıkça belirtildiği, yine sevk maddeleri kısmında da “TCK’nın 151/1” ibaresine yer verilmek suretiyle sanıkların cezalandırılmaları istenilen Kanun maddesinin gösterildiği, olayın anlatıldığı bölümde ise olay yerinde far kırıkları olduğundan bahsedildikten sonra iddianamenin sonuç bölümde “…Delillerin yok edilmesi maksadıyla, yol kenarından aracı Tortum Çayına attıkları…” şeklindeki anlatım ile yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiilin nelerden ibaret olduğunun açıklandığı, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun duraksamaya yer vermeyen kararlarında, bir olayın açıklanması sırasında bir başka olaydan söz edilmesinin, o olay hakkında dava açıldığı anlamına gelmeyeceği belirtilmiş olmakla birlikte, söz konusu kararlara ilişkin iddianamelerde suçun adının ve sevk maddesinin yazılı olmadığı, sadece bir olay açıklanırken başka bir olaydan bahsedildiği, uyuşmazlık konusu iddianamede ise, suçun adı ile sanıkların cezalandırılmaları istenilen sevk maddelerinin açıkça yazılı olduğu, öte yandan mala zarar verme suçunun genel kast ile işlenebilen bir suç olduğu da gözetildiğinde delillerin yok edilmesi maksadıyla yapılmış olsa dahi bir aracın uçurumdan aşağı atılmasının doğal olarak o aracın zarar görmesine neden olacağı anlaşıldığından, her iki sanık hakkında mala zarar verme suçundan usulünce açılmış bir kamu davası bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnmeye konu karar verilmesine yer olmadığına dair kararlarının, sanıklar hakkında mala zarar verme suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir kamu davası bulunduğu ve bu konuda bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu üyesi; “Sanıklar hakkında mala zarar verme suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir kamu davası bulunmadığı” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.

SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Artvin Ağır Ceza Mahkemesinin 19.03.2014 tarihli ve 13-12 sayılı direnmeye konu karar verilmesine yer olmadığına dair kararlarının, sanıklar hakkında mala zarar verme suçundan usulüne uygun olarak açılmış bir kamu davası bulunduğu ve bu konuda bir karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 07.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.