YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/88
KARAR NO : 2022/351
KARAR TARİHİ : 17.05.2022
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Sanık … hakkında kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda; sanığın eyleminin taksirle bir kişinin ölümüne nedenle olma suçunu oluşturduğu kabul edilerek TCK’nın 85/1, 53/6 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, 1 yıl süreyle ehliyetinin geri alınmasına ve mahsuba ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.12.2012 tarihli ve 246-314 sayılı hükmün sanık müdafisi ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 04.12.2014 tarih ve 4499-5862 sayı ile;
“…Sanığın alkollü bir şekilde seyir hâlinde bulunduğu sırada maktule çarparak ölümüne neden olup maktulün aracın altında kalmış olabileceğini öngörmesine rağmen eylemine devam ettiği ve istemediği hâlde ölümün gerçekleştiği olayda; sanığın eylemine uyan bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan TCK’nın 85/1, 22/3. maddeleri gereğince temel ceza ve bilinçli taksir nedeniyle yapılacak artırım oranı belirlenirken suçun işleniş biçimi, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı nazara alınmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde taksirle öldürme suçundan hüküm kurmak sureti ile eksik ceza tayini,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
… Ağır Ceza Mahkemesi ise 11.03.2015 tarih ve 19-62 sayı ile;
“…Sanığın olayın hemen akabinde olay yerinden araç ile uzaklaştığı, ertesi gün yani 02.01.2011 tarihinde teslim olan sanığın saat 14.00 sıralarında yapılan tıbbi muayenesinde alkolsüz olduğunun tespit edildiği, yine olay öncesi sanık ile birlikte bulunan akrabalarının soruşturma aşamasında alınan beyanlarında sanığın bir çay bardağı rakı içtiğine ilişkin herhangi bir anlatımlarının bulunmadığı, sanığın soruşturma aşamasından, bu yana ısrarlı bir şekilde olay gecesi alkol kullanmadığını savunmuş olması, açıklandığı şekilde doktor raporunun bu sonucu doğrulaması hususları birlikte değerlendirilerek, sanığın olay gecesi alkollü olduğuna ilişkin savunmasının aksini ispatlar yeterli delilin dosya kapsamında yer almadığı, bu nedenle aksi ispatlanmayan savunmaya itibar edilmesi gerektiği, yine bir an için aksi düşünülse bile, Yargıtay uygulamasında ortalama 1,00 promil üzerindeki alkol miktarının sanığın normal taksirini, bilinçli taksir düzeyine dönüştürdüğünün kabul edildiği, sanığın alkol düzeyinin tıbbi olarak tespit edilmemesi nedeni ile şüphe lehe değerlendirildiğinde de aynı sonuca ulaşılacağı, zira 2918 sayılı Yasa ve buna dayanılarak çıkartılan Yönetmeliğin ilgili maddesine göre, ticari araçlar hariç olmak üzere 0,5 promil ve altındaki miktar için alkollü bir şekilde araç kullanılmasına izin verildiği, olayın oluş şekli, sanığın taksirinin düzeyi dikkate alındığında, eylemin bilinçli taksir olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı, aksine … Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulunun 13.06.2012 tarihli raporunda ölenin kanında 2,22 promil oranında etanol tespit edildiği, ancak Adli Tıp Kurumu … Grup Başkanlığının otopsi tutanağında ise ölenin alkollü bulunmadığının yazılı olduğu, kusur durumunda ölene de kusur verilmesi nedeni ile bu konuda fazladan bir araştırma yapılmasına gerek bulunmadığı, bu nedenle somut olayda, sanığın kusurluluğunun bilinçli taksir düzeyinde olmadığı, kazanın oluşumunda sanığın ve ölenin eşit ve asli kusurlu bulundukları anlaşılmakla, sanığın cezasından TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca arttırım yapılmasına yer olmadığı,” gerekçesiyle bozmaya direnerek ilk hüküm gibi sanığın taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafisi ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.06.2018 tarihli ve 167103 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.01.2019 tarih ve 3620-25 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu mu, yoksa taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu mu oluşturduğunun belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Olay yeri inceleme tutanağında; “01.01.2012 tarihinde saat 01.50 sıralarında … İlçe Emniyet Müdürlüğü tarafından … – Ocaklar kara yolu üzerinde bir şahsın eks hâlde bulunduğunun bildirilmesi üzerine olay yerine gelindi. Olay yerinde emniyet görevlilerine verilen talimat gereğince gerekli güvenlik önlemlerini almış oldukları, olayın …Deresi mevkisi olarak bilinen yerde meydana geldiği, yolun gidiş ve geliş olmak üzere iki şeritli olup yol genişliğinin 820 cm olduğu, havanın karla karışık hafif … yağışlı ve kuvvetli rüzgârlı olup görüşü engelleyen sisin bulunmadığı, zeminin asfalt ve yağış nedeniyle ıslak olduğu, cesedin … Ocaklar kara yolu üzerinde, … yönü gidişine göre sağda bulunan Hamdi Türkmen ve aynı yönde solda bulunan …isimli şahıslara ait karşılıklı ikametlerin arasında kara yolu zemini üzerinde, başı … yönüne, ayakları Ocaklar istikametine bakacak şekilde orta şeritte bulunduğu, cesedin bulunduğu noktadan geriye doğru gidilerek (Ocaklar Beldesi istikametinde) delil araştırması amacıyla yapılan incelemede, cesede 450 metre mesafedeki en uzak bulgunun cesede ait olabileceği düşünülen siyah renkli bir erkek ayakkabı tekinin bulunduğu, cesede doğru gelinerek yapılan incelemede ilk bulguya (ayakkabı tekine) 14,3 metre mesafede gümüş renkte kromajlı kaplamalar içeren cam kırıklarının bulunduğu, bu bulguya 23,8 metre mesafede ilk ayakkabının diğer teki olduğu düşünülen siyah renkli erkek ayakkabısının bulunduğu, bu bulguya 8,4 metre mesafede kapağa benzer 1 cm ebadında yuvarlak parlak metal bir parçanın bulunduğu, bu bulguya 12,6 metre mesafede tehlikeli viraj levhası, alt kısmında yaklaşık 30 cm boyunda 1 cm kalınlığında parlak renkte, bir bütünden kopmuş bir görünüm arz eden metal bir boru parçasının bulunduğu görüldü. Cesedin üzerinde de söz konusu boruyla aynı niteliklere sahip yaklaşık 40 cm uzunluğunda başka bir boru parçasının bulunduğu, cesedin üzerinde ayakkabılarının bulunmadığı ve olay mahallinde bulunan ayakkabı teklerinin cesede ait olabileceği düşünüldü. Olayın meydana geldiği kara yolu üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir fren izinin bulunmadığı anlaşıldı. Ocaklar beldesi istikametine doğru cesede yaklaşık 350 metre mesafede kara yolu zemininde kan izlerinin bulunduğu görüldü.” ibaresine yer verildiği,
02.01.2012 tarihli olay yeri inceleme raporunda; 10 E 3655 plaka sayılı aracın incelenmesinde; beyaz renkli Hyundai marka kamyonetin ön sağ kısmından darbe aldığı, aracın ön camının patlamış olduğu, aracın küllüğünde 4 adet sigara izmariti ile 2 adet “Efes” ibareli bira şişesi kapağı bulunduğu, aracın sağ arka tekerleğinin çamurluk kısmında ve araç çekildiğinde sağ ön tekerleğin bulunduğu yerde doku parçaları olduğunun belirtildiği,
… Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen 17.02.2012 tarihli otopsi raporunda; “…Ölenin kanında 222 mg/dl (iki yüz yirmi iki miligram / desilitre) = 2,22 (iki virgül yirmi iki) promil etanol bulunduğu, (…) Kişinin kesin ölüm sebebi ve sorulan diğer husuların tespiti için, cesetten otopsi sırasında kurumumuzda histopatolojik inceleme amaçlı alınan blok ve preparatların, kurumumuzda çekilen otopsi fotoğrafları ile birlikte otopsi raporunun, tanık ve (varsa) müşteki-sanık ifadelerinin bulunduğu ayrıntılı adli tahkikat dosyasının birarada temin edilerek; Adli Tıp Kurumu Başkanlığı (…) ilgili Adli Tıp İhtisas Kuruluna gönderilmesi ve buradan görüş alınması gerektiğinin,” bildirildiği,
Adli Tıp Kurumu Birinci İhtisas Kurulunca düzenlenen 13.06.2012 tarihli raporda; “01.01.2012 tarihinde gece yarısı …- Ocaklar kara yolu üzerinde araç dışı trafik kazası sonucu eks olarak bulunduğu bildirilen 1958 doğumlu … hakkında düzenlenmiş adli ve tıbbi belgelerin incelenmesinde;
1- Otopsisinde harici muayenede tespit edilen travmatik değişimlerin lokalizasyonları ve özellikleri dikkate alındığında sıyrıkların sürtünme ile oluşmuş nitelikte oldukları, dış muayenede ve iç muayenede tanımlanan travmatik değişimlerin tamamı dikkate alındığında kafatasında çökme kırığı, beyin dokusunda laserasyon, yaygın beyin kanaması, seri kot kırıkları, torakal aortta rüptür, sternumda kırık ve ekstremite kırıklarına neden olduğu dikkate alındığında; kişinin ölümünün ağır genel beden travmasına bağlı kafatası sternum, çok sayıda kot ve ekstremite kırıkları ile birlikle beyin doku harabiyeti, beyin kanaması ile büyük damar yırtılmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu,
2- Otopsisinde tespit edilen travmatik değişimlerin lokalizasyonları ve ağırlıkları dikkate alındığında kısa sürede ölüm meydana getirir nitelikte oldukları, sorulduğu üzere, çarpma anında ve/veya sürüklenme esnasında meydana gelmiş nitelikte oldukları, bunlar arasında tıbben ayrım yapılamadığı, kısa sürede hastaneye götürülerek müdahale edilmesi durumunda da akıbetinin değişmeyeceği oy birliğiyle mütalaa olunur.” açıklamasına yer verildiği,
… Devlet Hastanesince sanık … hakkında 01.01.2012 tarihinde saat 14.28’de düzenlenen raporda; sanığın alkolsüz olduğunun belirtildiği,
03.01.2012 tarihli bilirkişi raporunda; “…Olay yerinde yapılan tetkik ve incelemede yolun 8,2 metre genişliğinde bölünmemiş, asfalt kaplama, iki yönlü, yatay güzergâhının hafif viraj, düşey güzergâhının hafif eğimli, gece, aydınlatmanın olmadığı, havanın tipi kar yağışlı olduğu, zeminin ıslak ve görüşe engel cismin olmadığı, yaya …’ın yolun orta şeridinde Hamdi Türkmen’e ait ikamete 670 cm, Özlem Davulcu’ya ait ikametinin önünde bulunan tel örgüye 740 cm, trafik işaret levhasına 1.800 cm mesafede, baş tarafının … istikametine göre yerde yattığı, yol sathında yaklaşık 35.000 cm uzunluğunda kan lekesinin olduğu, yaya …’a yaklaşık 45.000 cm uzaklıkta, araca ait kırılmış cam parçasının olduğu ve bu cam parçasına 1.430 cm uzaklığında, gelişe göre sağ tarafta yayaya ait ayakkabı, yine cam parçasına 2.380 cm uzaklığında gelişe göre sol tarafta yaya ait diğer ayakkabının, ayrıca bu ayakkabının 335 cm gerisinde ise araca ait alüminyum boru parçasının bulunduğu tarafımdan tespit edilmiştir. Bu kazanın oluşumunda 10 E 3655 plaka sayılı kamyonet sürücüsü … aracının hızını görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorunda olmasına rağmen bu şekilde hareket etmeyerek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan 52/1b maddesi ‘Aracının hızlarını, aracın yük ve teknik özelliklerine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak’ kuralını ihlal ettiği, yaya …’ın ise Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 138. maddesinde yer alan ‘Yayalar taşıt yolu bitişiğinde veya yakınında yaya yolu, banket vaya alan varsa buralardan yürümek, her iki tarafında banket bulunan ve kullanılabilir durumda olan yollarda kendi gidiş yönüne göre sol bankette yürümek zorundadırlar. Yaya yolu bulunmayan yollarda yürümek zorunda kalan yayalar, araç sürücülerine karşı görünürlüklerini sağlamak, can güvenliklerini daha olumlu yönde artırmaları için alaca karanlık ve gece karanlığında üzerilerinde reflektif aksesuar bulundurmak, uyarıcı açık renk elbise giymek veya ışık taşımak gibi tedbirleri almak zorundadırlar.’ hükmü olduğu hâlde yolun kendi gidiş istikametine göre sağ taralında yürüdüğü ve araç sürücülerine karşı görünürlüğünü sağlamak için reflektif aksesuar bulundurmadığı. uyarıcı açık renk elbise giymediği ve ışık taşımadığı için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan yayalara ait kusurlardan madde 5 ‘Yol içerisinde yürümek’ kuralını ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.” ifadesine yer verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … Mahkemede; “Maktulün oğluyum, olayı görmedim, olaydan dolayı maddi ve manevi zararım vardır, sanık tarafından bizimle herhangi bir görüşme dahi yapılmamıştır bu nedenle hiçbir ödeme yapılmamıştır, sanıktan davacı ve şikâyetçiyim kamu davasına katılmak istiyorum.”,
Katılan … Mahkemede; “ Olayı görmedim, maktul ağabeyim olur, davacı ve şikâyetçiyim, maddi ve manevi zararım vardır, karşılanmamıştır, sanık tarafından baş sağlığı dilenmemiştir, bizimle herhangi bir görüşmesi olmamıştır, zararlarımızın karşılanması girişimi olmamıştır, sanığı ilk defa duruşma salonunda gördüm aramızda önceye dayalı husumet yoktur.”,
Katılan … Mahkemede; “Olayı görmedim, maktul kardeşim olur, davacı ve şikâyetçiyim, maddi ve manevi zararım vardır, karşılanmamıştır, sanık tarafından baş sağlığı dilenmemiştir, bizimle herhangi bir görüşmesi olmamıştır, zararlarımızın karşılanması girişimi olmamıştır, sanığı ilk defa duruşma salonunda gördüm, aramızda önceye dayalı husumet yoktur.”,
Katılan … Mahkemede; “Olayı görmedim, maktul kardeşim olur, davacı ve şikâyetçiyim, maddi ve manevi zararım vardır, karşılanmamıştır, sanık tarafından baş sağlığı dilenmemiştir, bizimle herhangi bir görüşmesi olmamıştır, zararlarımızın karşılanması girişimi olmamıştır, sanıktan davacı ve şikâyetçiyim, kamu davasına katılmak istiyorum, sanığı ilk defa duruşma salonunda gördüm aramızda önceye dayalı husumet yoktur.”,
Katılan … Mahkemede; “Maktulün kardeşiyim, olayı görmedim, sanıktan davacı ve şikâyetçiyim, sanığı önceden tanımazdık, herhangi bir husumetimiz yoktur, kamu davasına katılmak istiyorum, maddi ve manevi zararlarım oldu, bugüne kadar sanık manevi rahatlatıcı bir söz bile söylememiştir, zararlarımızı karşılama yolunda girişimi olmamıştır, ‘Başınız sağ olsun.’ diye ne kendisi ne de aracıyla bize bir şey söylenmiştir.”,
Şeklinde ifade vermişlerdir.
Sanık … Kollukta; “Çiftçilik yaparım. Yılbaşı gecesini bizim evde geçirmeyi, Ocaklar köyünde oturan ablam …, diğer ablam …, İlhanlar köyünde oturan teyzem … Atik ve eşi …, yine Ocaklar köyünde oturan annem ve erkek kardeşim Remzi ile kararlaştırmıştık. Bu kişiler bizim eve akşamleyin geldiler. İlhanlar köyünde oturan teyzem … ile …’yı İlhanlar köyünden, bana ait 10 E 3655 plakalı Hyundai marka açık kasa kamyon ile ben getirmiştim. Bizim evde bu şekilde toplandık, yemek yedik, eğlendik, eniştem ile erkek kardeşim benim evde bulunan 1 şişe 35’lik rakıyı açtık, onlar çay bardağına kendilerine koydular, bana da doldurdular, onlar içti, ben tekrar İlhanlar köyüne teyzemleri götüreceğim için içmedim, saat 24.00 sıralarında erkek kardeşim Remzi eşini alarak yaya olarak evden ayrıldı. 10 E 3655 plakalı kamyonet babamın üzerinedir, alüminyum dükkânı olan kardeşim Remzi devamlı kullanır, son 15-20 gündür ben zeytin işi yaptığım için aracı ben kullanırım. Erkek kardeşim evden ayrıldıktan sonra eniştem … da kalkmak istediklerini yani evlerine gitmek istediklerini söyledi, ben de araçta mazot olmadığı için ‘Siz hazırlanın, ben mazot alıp geleceğim.’ dedim ve saat 01.00 sıralarında evden yalnız olarak çıktım, evin önünde park hâlinde bulunan 10 E 3655 plakalı kamyoneti çalıştırıp Ocaklar beldesi üzerinde bulunan Opet benzin istasyonuna doğru yakıt almak için evden ayrıldım. Ocaklar’ı çıktıktan sonra Opet benzin istasyonuna seyir hâlinde iken benzin istasyonuna yaklaşık 70-80 metre kala … istikametine doğru gittiğim için yolun sağından birden önüme tanımadığım bir insan, erkek şahıs, aracın önüne atladı, bu esnada 4. viteste süratim yaklaşık olarak saatte 60 km civarında idi, hava yağışlı ve rüzgârlı idi, havanın bu şekilde olması benim görüşümü engellemiyordu. Şahıs aniden kısa mesafeden önüme atladığı için ben kullandığım aracın direksiyonunu sağa sola yani şahsa çarpmamak için kıramadım, manevra yapamadım, hatta frene basamadım, bu şekilde aracın ön ortasına yakın kısmından şahsa çarptım, çarptıktan sonra aracın ön camı patladı, kırıldı, komple düştü, cam düşünce havanın yağışlı olması rüzgarlı olması nedeniyle ben ne yapacağımı şaşırdım, şoka girdim, bu şekilde belli bir mesafe daha gittikten sonra, aynadan baktım geriye, çarptığım şahsı göremedim. Biraz gittikten sonra, benzin istasyonunu geçtikten sonra tekrar yolda ‘U’ dönüşü yaparken aracın ön kısmından çarptığım şahsın yere düştüğünü gördüm. Ben bunu görünce kendimi kaybettim, şuurum bir anda gitti, çünkü çok korkmuştum, üzerimde cep telefonum da yoktu, herhâlde bir kimseye haber vermek için belki üzerimde telefon olsa dahi babam yeni kalp ameliyatı olduğu için ben vermeyecektim, çünkü ilk aklıma gelen bu kazayı babamın duyması ve tekrar kalp krizi geçirme ihtimali bulunması idi. Bu şekilde olay yerinden ayrılıp Ocaklar’a gittim, aracı bir bahçeye, gözükmeyen yere bıraktım, yaya olarak babamın evine gittim, sonradan babamın ev telefonundan eşimi aradım ve montum ile cep telefonumu getirmesini söyledim, montum ile cep telefonumu ablamın eşi olan Kenan Uzan getirdi, onları aldım fakat eniştem ile ablama kaza yaptığımı söyledim, tekrar aracı Ocaklar’da sakladığım yerden alarak… köyü yolundan … köyünde bulunan dayım İlhan Helvacıoğlu’nun ikamet adresi yanındaki arsaya giderek aracı oraya bıraktım. Aracı bıraktıktan sonra kullandığım 0506 656 1548 numaralı hattımdan kardeşim …nin kullandığı 0535 7091517 numaralı hattı aradım ve ‘Ben …’dayım, buraya gel.’ dedim. Kardeşim, eniştem … Atık ile birlikte …’a geldiler, burada kardeşime ‘Ben Opet benzin istasyonu önünde bir şahsa çarptım, kaza yaptım, korktuğum için olay yerinden ayrıldım, ayrıca babam rahatsız, duymasın diye buraya geldim.’ dedim . Oradan beraberce Ocaklar’a geldik, aracı orada bıraktık. Dayımın bilgisi yoktu. Kardeşim Remzi’nin evine gittik, oradan eşimi aradım ona da kaza yaptığımı kardeşimin evine gelmesini söylemiştim, bu sırada sabah olmuştu, saat 07.00-08.00 olmuştu, ben daha sonra kendi evime geçtim, kardeşime …’e, hastaneye gitmesini çarptığım kişinin … durumunu öğrenmesini istedim, o da … ilçesine gelerek çarptığım kişinin öldüğünü duymuş, beni saat 11.00 sıralarında aradı, kardeşim tekrar geldikten sonra Ocaklar’a emniyete teslim olmaya karar verdim ve kimsenin baskısı olmadan emniyete gelerek teslim oldum. Olayın şokunu da biraz olsun üzerimden atmıştım, sağlıklı düşünmeye başlamıştım, onun için teslim oldum. Olay yukarıda anlattığım şekilde olmuştur. Şahıs birden önüme fırladı, mesafe çok kısa olduğu için hiçbir şey yapamadım, suçlamayı bu şekilde kabul ediyorum, olay yerinden kaçtığım için pişmanım, B sınıfı sürücü belgem vardır.”,
Cumhuriyet Başsavcılığında; “Zeytincilik yaparak geçimimi sağlıyorum. Yılbaşı gecesi daha önce konuşup anlaştığımız üzere ablam … ve eşi Kenan Uzan, … Aycan, teyzem … Atik ve eşi … Atik, yine Ocaklar köyünde oturan annem Havva ve erkek kardeşim Remzi ile eşi Yonca hep beraber bana ait Ocaklar beldesinde bulunan evde toplandık. Evde bulunan erkek kardeşim Remzi ile eniştelerim … ve Kenan alkol hazırladılar. Kendileri 35’lik bir rakı açarak çay bardağında servis ettiler ve bana da aynı şekilde bir çay bardağına rakı koydular. Eniştelerim ve kardeşim bu şekilde bir miktar alkol aldılar ancak ben daha önceden de alkol alışkanlığım olmadığı ve alkolü sevmediğim, ayrıca İlhanlar köyüne teyzemleri götüreceğim için hiç alkol almadım. Gece yarısını geçtikten sonra tahminen saat 00.20 sıralarında erkek kardeşim Remzi eşini alarak yaya olarak evden ayrıldı. Bir müddet sonra tahminen saat 01.00 sıralarında teyzem … Atik ve eşi … da kalkmak istediklerini söylediler. Babam … adına kayıtlı olan ancak kardeşim Remzi Gönal’ın işlerinde kullandığı 10 E 3655 plaka sayılı kamyoneti yaklaşık 15-20 günden beri zeytin işlerinde kullanıyordum ve bu amaçla araç bende bulunuyordu. Ancak o anda aracımızda yakıt olmadığını hatırladım ve teyzemlerin güzergâhında akaryakıt istasyonu bulunmadığı için … yönünde bulunan Opet akaryakıt istasyonundan mazot almaya karar verdim. Bu şekilde yalnız başıma üzerime mont ve benzeri eşyalarımı almaksızın araç ile yola çıktım. Opet istasyonuna yakın virajı döndükten hemen sonra yolun sağ tarafından bir şahıs birdenbire önüme atladı. Ben de aracımı durduramadım. Çünkü şahsı gördüğüm anda aramızda 5 metre kadar bir mesafe vardı. Hatta fren yapma olanağı bile bulamadım ve bu şekilde şahsa çarpmak zorunda kaldım. Ben kendi şeridimde herhangi bir şerit ihlali yapmaksızın seyir hâlinde idim. Hızım da yaklaşık 70 km civarında idi. Şahsa çarptığım anda iki elini yukarı doğru kaldırdığını gördüm. Şahıs birdenbire önüme çıktığı için kendisine çarpmak zorunda kaldım. Şunu da belirtmek isterim şahıs yol şeridinin asfalt kaplaması üzerindeydi. Yolun sağında bulunan toprak zemini üzerinde olsaydı kendisine çarpmazdım. Çarpma üzerine benim ön camım tamamıyla parçalandı. Dikiz aynasından baktığımda çarptığım kişiyi göremedim. Ben de panik hâlinde olduğum için durmadım ve yavaşlayarak yoluma devam ettim. Opet benzin istasyonunu geçtikten sonra U dönüşü yaparak Ocaklar istikametine gitmeye karar verdim. Yol üzerinde U dönüşü yaptığım sırada çarptığım kişinin aracımdan düştüğünü gördüm. Tahminime göre çarptığım kişi aracımın bir aksamına takılmıştı. Ancak ben bunu çarptıktan sonra fark etmedim. Dönüş yaparken şahsın yere düşmesi üzerine kendisini sürüklediğimi anladım. Baktığımda şahısta herhangi bir hayat belirtisi yoktu. Ben de korkarak olay yerini terk ettim ve Ocaklar beldesine tekrar geldim. Aracı Ocaklar beldesinde tanımadığım birisine ait bahçeye ağaçlar arasına bıraktım. Üzerimde telefon olmadığı için bu aşamada kimseye haber verme şansım da olmadı. Kardeşim Remzi Gönal’a ait aynı beldede bulunan eve gitmeye karar verdim. Kardeşime ait eve gidip camı tıklattığımda evde olmadıklarını gördüm. Sonrasında annemle ve babamın yaşadığı eve gittim. Onlara kaza ile ilgili herhangi bir şey söylemedim. Buradan ev telefonundan eşime ait cep telefonunu aradım ve montum ve cep telefonumu bana göndermesini istedim. O da evde bulunan ablamın eşi Kenan Uzan ile birlikte montum ve cep telefonumu annemin evine gönderdi. Bu aşamada Kenan’a da kaza ile ilgili bilgi vermedim. Eniştemden montum ve cep telefonu aldıktan sonra tekrar aracın yanına döndüm. Tek başıma araca binerek … köyüne doğru yola çıktım. Bu şekilde … köyüne gidip dayım İlhan Helvacıoğlu’nun bahçesine aracımı bıraktım. Sonrasında cep telefonumdan kardeşim Remzi’yi aradım kendisine bir kaza yaptığımı söyledim. Ancak bir şahsa çarptığımdan bahsetmedim. Bir müddet sonra kardeşim Remzi ve teyzemin eşi … bir araçla bulunduğum yere geldiler. Kendileri yanıma gelince kazadan bahsettim ve bir şahsa çarpmış olabileceğimi anlattım. Sonrasında hep birlikte Ocaklar beldesine dönerek kardeşim Remzi’nin evine gittik. Bu sırada tahminen saat 06.00’dı ve gün ağarmaya başlamıştı. Burada annem, kardeşim Remzi, eniştem … ve Kenan eniştem vardı. Kendileri ile olayı konuştuk. Buradan ayrıldım ve kendi evime geçtim. Saat 08.00-09.00 sıralarında kardeşim Remzi’yi aradım hastaneye gidip kaza ile ilgili bilgi almasını istedim. Kardeşim saat 10.00-10.30 sıralarında beni arayarak Ocaklar yolu üzerinde bir şahsın araç çarpması sonucu öldüğünü öğrendiğini bana iletti. Ben de vicdan azabı çektiğim için kendi rızam ile herhangi bir zorlama ve baskı olmaksızın emniyet güçlerine teslim oldum. Kazayı kendim yaptığımı ifade ettim. Kazada kullandığım aracımın far, fren ve benzeri aksamlarında herhangi bir arıza söz konusu değildi. Ben kaza sırasında yukarıda da söylediğim gibi düşük bir hızla seyir hâlinde idim. Kesinlikle alkollü değildim. Kazada kusurum olduğunu düşünmüyorum. Ayrıca kaza sonrasında aşırı derece paniğe kapıldığım için olay yerini terk ettim. Üzerime atılı suçlamayı bu şekilde kabul ederim.”,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Yılbaşı gecesi olayın olduğu akşam, ablam … ve eşi K.., yine Ocaklar köyünde oturan annem Havva ve erkek kardeşim …. hep birlikte benim evimde toplanmıştık. Evde bulunan erkek kardeşim … ile eniştelerim alkol aldılar. Ancak ben alkol almadım. Daha sonra erkek kardeşim…eşi ile birlikte saat 00.10 saatlerinde ayrıldı. Daha sonra yarım saat geçtikten sonra eniştemler İlhanlar köyüne gitmek istediklerini söylediler. Ben de arabada mazot olmadığını, mazot alıp gelip sizi öyle bırakayım dedim. Daha sonra mazot almak için saat 01.00’de evden çıktım. … yolunda bulunan Opet akaryakıt istasyonundan mazot almaya karar verdim. Üzerime mont ve telefon almadan yola çıkmıştım…istasyonuna yakın virajı döndükten hemen sonra yolun sağ tarafından bir şahıs birden bire önüme atladı. Ben de aracımı durduramadım. Aramızda 5 metre kadar mesafe vardı. Fren yapma olanağı dahi bulamadım. Bu şekilde şahsa çarpmak zorunda kaldım. Herhangi bir şerit ihlali yapmadım. Hızım saatte yaklaşık 60 km civarındaydı. Şahsın çarptığım esnada iki elini yukarıya doğru kaldırdığını gördüm. Şahıs asfalt zeminde bulunuyordu. Çarpma ile birlikte aracımın ön camı tamamen parçalandı. Dikiz aynasından baktığımda çarptığım kişiyi göremedim. Ben de panik hâlinde olduğum için durmadım. Yavaşlayarak yoluma devam ettim…..
………………………. benzin istasyonunu geçtikten sonra U dönüşü yaparak Ocaklar istikametine gitmeye karar verdim. Yol üzerinde U dönüşü yaptığım sırada çarptığım kişinin aracımdan düştüğünü gördüm, tahminime göre çarptığım kişi aracıma takılmıştı. Ancak ben bunu fark etmedim. Dönüş yaparken şahsın yere düşmesi üzerine kendisini sürüklediğimi anladım. Baktığımda da kendisinde herhangi bir hayat belirtisi görmedim. Ben de korkarak olay yerini terk ettim. Ocaklar beldesine geldim. Ocaklar beldesinde tanımadığım bir şahsın bahçesine aracı bıraktım. Üzerimde telefon olmadığı için kimseye haber veremedim. Kardeşim olan ..a ait eve gittiğimde evde kimsenin olmadığını gördüm. Sonrasında anne ve babamın yaşadığı eve gittim. Onlara kazadan bahsetmedim. Buradan da ev telefonundan eşimi arayarak montumu ve cep telefonumu bana göndermesini istedim. O da evde bulunan eniştem Kenan Uzan’la montum ve cep telefonumu gönderdi. Eniştem ..’a da olayla ilgili bilgi vermedim. Montum ve cep telefonumu aldıktan sonra tekrar aracın yanına döndüm. Daha sonra … köyüne doğru yola çıktım. … köyünde bulunan dayım İlhan Helvacıoğlu’nun bahçesine aracımı bıraktım. Daha sonrasında kardeşim Remziyi arayarak kaza yaptığımı söyledim. Ancak bir şahsa çarptığımdan bahsetmedim. Daha sonrasında kardeşim Remzi ve teyzemin eşi … bir araçla bulunduğum yere geldiler. Kendilerine bir şahsa çarpmış olabileceğimi anlattım. Daha sonrasında da hep birlikte kardeşimin evi olan Ocaklar köyüne gittik. Saat 06.00 civarıydı. Oradan da kendi evime geçtim. Saat 08.00-09.00 sıralarında kardeşim …yi arayarak olayla ilgili hastaneden bilgi almasını istedim. Kardeşim de saat 10.30 sıralarında beni arayarak Ocaklar yolunda bir şahsın araç çarpması sonucu öldüğünü bana anlattı. Ben de vicdan azabı çektiğim için kendi rızam ile herhangi bir zorlama olmaksızın emniyet güçlerine teslim oldum. Kazada kullandığım aracımın far, fren ve benzeri aksamlarında herhangi bir arıza söz konusu değildir. Ben kaza esnasında alkollü değildim. Düşük bir hızla seyir hâlindeydim. Kazada kusurum olduğunu düşünmüyorum. Üzerime atılı suçlamayı bu şekilde kabul ederim.”,
Mahkemede; “Olay günü saat 01.00 sıralarında Ocaklar’dan sonra İlhanlar köyüne teyzemleri götürmek için araç lazımdı ancak aracımda mazot yoktu, mazot almak için evden çıktım, kara yolunda giderken virajı döndüğüm anda siyah, sadece sırt bölgesini fark ettiğim bir şahıs önüme atladı, ben 5 metre kala fark ettim, 5 metreden de azdı, direksiyon kırma imkânım olmadı, aracımın tamponun üst bölgesine şahıs vurduktan sonra ben şahsa çarptıktan sonra aracımın ön camı patladı, hava yağışlıydı, görüş mesafem de daralmıştı, o arada aracıma ve kendime bir şey olmasın diye fren yapamadım, bir süre gittikten sonra maktulün aracın motordaki bir demir aksamına takılmış olduğunu fark edemedim, o şekilde ilerlemişim, Opet benzin istasyonunu geçtikten sonra tekrar U dönüşü yaparak Ocaklar’a döndüğüm esnada maktulün önüme düştüğünü fark ettim, o ana kadar bir insana çarpmış olabileceğimi aklımdan geçirmemiştim, maktul önüme düşünce dışarı çıktım, etrafa bağırdım, çağırdım yardım istedim am..stasyonundan kimse çıkmadı, maktulü de o şekilde görünce bunalıma girdim, şuurumu kaybetmiştim, aracımın ön tarafı da tamamen dağılmıştı, kamyonet olduğu için arka kasaya da maktulü bırakmak istemedim, tekrar aracıma binip hızla Ocaklar’a gittim, kardeşimle birlikte bir süre sonra aradan çok vakit geçmediğini tahmin ediyorum, tekrar olay yerine gittiğimde olay yerinde ambulans vardı, olay yerinden tekrar ayrıldım, ertesi gün saat 14.00 sıralarında yani aynı gün saat 14.00 sıralarında emniyete kendi isteğim ile teslim oldum, olay tarihinde alkollü değildim, hız limitini de aşmamıştım, olaydan dolayı pişmanım atılı suçlamaları kabul etmiyorum. Önceki ifademde olay yerine tekrar gittiğimi söylememişim, olayın şoku ile söylememiş olabilirim ama ben olay yerinden ayrıldıktan sonra yarım saat veya 45 dakika kadar sonra kardeşim Remzi Gönal ile birlikte olay yerine gittim Mahkemedeki ifadem doğrudur”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde “kanunda tanımlanmış haksızlık” olarak ifade edilen suç; kural olarak ancak kastla, kanunda açıkça gösterilen hâllerde ise taksirle de işlenebilir. İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksirde, failin cezalandırılabilmesi için mutlaka kanunda açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. 5237 sayılı TCK’nın 22/2. maddesinde taksir; “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir” şeklinde tanımlanmıştır.
Taksirli suçlarda, gerek icrai, gerekse ihmali hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin öngörülebilir olması gerekmektedir. İradi bir davranış bulunmadığı takdirde taksirden bahsedilemeyeceği gibi, öngörülemeyecek bir sonucun gerçekleşmesi hâlinde de failin taksirli suçtan sorumluluğuna gidilemeyecektir.
Sonucun gerçekleşmesinde mağdurun taksirli davranışının da etkisinin olması hâlinde, diğer taksirli davranış nedensellik bağını kesmediği sürece bu durum, failin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi, taksirin niteliğini de değiştirmeyecektir. Türk Ceza Kanunu’nda kusurun derecelendirilmesi suretiyle herhangi bir ceza indirimi söz konusu olmadığından, bu hâl ancak temel cezanın tayininde dikkate alınabilecektir.
Türk Ceza Kanunu’nda taksir; “basit” ve “bilinçli” taksir olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmuş, 22. maddesinin üçüncü fıkrasında bilinçli taksir; “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” şeklinde tanımlanmış, bu hâlde taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden yarıya kadar arttırılacağı öngörülmüştür.
Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırt edici ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörmemesi, bilinçli taksir hâlinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır.
Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü hâlde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü hâlde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlikelilik hâli, bunu öngörememiş olan kimsenin tehlikelilik hâli ile bir tutulamayacaktır. Neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
… ilinin … ilçesine bağlı Ocaklar beldesinde ailesi ile birlikte ikamet eden ve çiftçilik yaparak geçimini temin eden 1981 doğum tarihli sanık …’ın 01 Ocak 2012 tarihinde, evli kız kardeşleri ve kimi yakın akrabaları ile birlikte evinde yılbaşı kutlaması yaptığı, kutlama sırasında misafirlerine rakı ikram ettiği, ancak kendisinin rakı içmediğini savunduğu, uzak köyden kutlama için misafir gelen teyzesini köyüne bırakmayı teklif ettiği ancak yeterli yakıt olmadığı için önce tek başına yakınlardaki benzin istasyona babasının adına kayıtlı Hyundai marka kamyonetle yakıt almaya gittiği, Ocaklar- … kara yolu üzerinde seyir hâlinde iken yol kenarında yürüyen 1958 doğumlu …’a aracıyla çarptığı, yaklaşık 450 metre sürüklediği öleni olay yerinde bırakarak olay yerinden uzaklaştığı, otopsi raporunda ve Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesince düzenlenen raporda; kanında 2,22 promil alkol bulunan ölen …’ın ölümünün ağır genel beden travmasına bağlı kafatası sternum, çok sayıda kot ve ekstremite kırıkları ile birlikle beyin doku harabiyeti, beyin kanaması ile büyük damar yırtılmasından gelişen iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğu, otopsisinde tespit edilen travmatik değişimlerin lokalizasyonları ve ağırlıkları dikkate alındığında kısa sürede ölüm meydana getirir nitelikte oldukları, çarpma anında ve/veya sürüklenme esnasında meydana gelmiş nitelikte oldukları, bunlar arasında tıbben ayrım yapılamadığı, kısa sürede hastaneye götürülerek müdahale edilmesi durumunda da akıbetinin değişmeyeceğinin belirtildiği; olay yeri inceleme raporlarında, olayın meydana geldiği kara yolu üzerinde yapılan incelemelerde herhangi bir fren izinin bulunmadığı, Ocaklar beldesi istikametine doğru cesede yaklaşık 350 metre mesafede kara yolu zemininde kan izlerinin olduğu, sanığın kullandığı aracın içerisinde iki adet “Efes” ibareli bira şişesi kapağı bulunduğu tespitlerine yer verildiği, trafik bilirkişisince düzenlenen bilirkişi raporunda; “Sanığın aracının hızını görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak zorunda olmasına rağmen bu şekilde hareket etmeyerek 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan 52/1b maddesi ‘Aracının hızlarını, aracın yük ve teknik özelliklerine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmamak’ kuralını ihlal ettiği, ölenin ise Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 138. maddesinde yer alan ‘Yayalar taşıt yolu bitişiğinde veya yakınında yaya yolu, banket vaya alan varsa buralardan yürümek, her iki tarafında banket bulunan ve kullanılabilir durumda olan yollarda kendi gidiş yönüne göre sol bankette yürümek zorundadırlar. Yaya yolu bulunmayan yollarda yürümek zorunda kalan yayalar, araç sürücülerine karşı görünürlüklerini sağlamak, can güvenliklerini daha olumlu yönde artırmaları için alaca karanlık ve gece karanlığında üzerilerinde reflektif aksesuar bulundurmak, uyarıcı açık renk elbise giymek veya ışık taşımak gibi tedbirleri almak zorundadırlar.’ hükmü olduğu hâlde yolun kendi gidiş istikametine göre sağ taralında yürüdüğü ve araç sürücülerine karşı görünürlüğünü sağlamak için reflektif aksesuar bulundurmadığı. uyarıcı açık renk elbise giymediği ve ışık taşımadığı için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda yer alan yayalara ait kusurlardan madde 5 ‘Yol içerisinde yürümek’ kuralını ihlal ettiği kanaatine varılmıştır.” ibaresine yer verildiği, olaydan yaklaşık 10 saat sonra teslim olan sanığın saat 14.00’te yapılan alkol ölçümünde alkolsüz olduğunun belirtildiği anlaşılan olayda;
Olaydan sonra yapılan ölçümde sanığın alkolsüz olduğunun belirtilmesi, olay sırasında sanığın aracı güvenli bir şekilde kullanmasına engel olacak miktarda alkollü olduğuna, yasal hız sınırının çok üzerinde bir süratle seyrettiğine yahut bilirkişi raporunda belirtilen dışında bir kural ihlali yaptığına ilişkin bir herhangi bir tespitin yapılamayışı karşısında sanık …’ın olay gecesi çarptığı …’ın ölümüne taksirle neden olduğu, sanığın eyleminin taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğu, Yerel Mahkeme direnme gerekçesinin isabetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla usul ve yasaya uygun Yerel Mahkeme hükmünün onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Sanığın eyleminin taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçunu oluşturduğuna ilişkin Yerel Mahkeme direnme gerekçesinin İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- … Ağır Ceza Mahkemesinin usul ve yasaya uygun 11.03.2015 tarihli ve 19-62 sayılı hükmünün ONANMASINA,
3- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 17.05.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar veridi.