Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/621 E. 2020/326 K. 30.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/621
KARAR NO : 2020/326
KARAR TARİHİ : 30.06.2020

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 255-15

Beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan sanık …’nın TCK’nın 103/1-a maddesi delaletiyle 103/2, 103/3, 103/6, 43/1 ve 53. maddeleri uyarınca 19 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Ünye Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.01.2012 tarihli ve 255-15 sayılı resen de temyize tâbi olan hükmün sanık ile müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 10.02.2015 tarih ve 5752-886 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 05.09.2019 tarih ve 78672 sayı ile ve özetle;
“…Mağdurenin beyanlarının çelişkili olması, tanık beyanlarıyla desteklenmemesi ve olay yerinin beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli istismarı suçunun işlenmesi için elverişsiz olması nedeniyle sanığa atılı suçun sabit olmadığı,” görüşüyle itiraz kanun yoluna müracaat etmiştir.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 19.11.2019 tarih ve 6944-12550 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Kayden 15.05.1996 doğumlu katılan mağdure …’ın olay tarihinde 13 yaşında olduğu, Demirci İlköğretim Okulu 7. sınıfta öğrenim gördüğü,
Olay tarihinde Demirci İlköğretim Okulunda sosyal bilgiler öğretmeni olan sanık …’nın 34 yaşında ve evli olduğu,
Fatsa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen 17.03.2010 havale tarihli üzerinde isim ve imza bulunmayan ihbar mektubuna göre; Demirci İlköğretim Okulunda geçen yıl görev yapan…öğretmenin öğrencisi … ile ilişkiye girdiği, bu durumdan okul idaresi ve Milli Eğitim Müdürlüğünün haberinin olduğu, arkadaşı olan bu öğretmenin aynı hareketlerine devam edeceği ve duyulan üzüntü nedenleriyle ihbarda bulunulduğu,
Kolluk görevlilerince düzenlenen 31.03.2010 tarihli tutanağa göre; sanık ve eşinin 2009 yılında yaşadıkları sorunlar nedeniyle boşanma aşamasına geldikleri, okul müdürü tanık … ve müdür yardımcısı tanık … ile yapılan görüşmede, 2009 yılının Mart ayında öğrenci velisi olan tanık …’nun haber vermesi üzerine katılan mağdurenin arkadaşlarına sanığı sevdiğini, ona aşık olduğunu, sanığın da kendisini sevdiğini söylediğini öğrendikleri, konuyu araştırdıklarında kesin bilgiye ulaşamadıklarından İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bildirmedikleri, tanıklar … ve … ile yalnız bir şekilde müdür odasında yapılan görüşmede tanık …’nin, katılan mağdurenin kendisine sanığı sevdiğini, sanığa internetten ”Seni seviyorum.” şeklinde mesaj gönderdiğini, sanığın da kendisini sevdiğini, sanıkla birlikte kütüphanede sigara içtiklerini anlattığı, tanık …’nın da, katılan mağdurenin kendisine sanığı sevdiğini, sanığın da kendisini sevdiğini, giremediği bir sınavı sanığın kütüphanede tekrarladığı esnada kütüphanenin kapısını içeriden kilitleyerek kendisini taciz ettiğini, bacağındaki morlukların bu yüzden olduğunu söyleyerek kendisine morlukları gösterdiğini, katılan mağdurenin bacağındaki morlukları gördüğünü, katılan mağdurenin…..isimli arkadaşları bulunduğunu, …’in hâlen katılan mağdurenin erkek arkadaşı olduğunu anlattığı bilgisinin alındığı, bahsedilen konunun katılan mağdurenin sınıfındaki tüm öğrenciler tarafından bilindiğinin tespit edildiği,
Fatsa Devlet Hastanesince düzenlenen 01.04.2010 tarihli tutanağa göre; katılan mağdurenin jinekolojik muayenesinde bakire olduğunun tespit edildiği, anüs bölgesinin normal olarak izlendiği,
Ordu Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 02.04.2010 tarihli rapora göre; geçen sene Mart, Nisan ve Mayıs aylarında öğretmeninin okulun kütüphanesinde kendisini arkadan yaptığını, o dönem bazen kakasını tutamadığını ifade eden katılan mağdurenin, 1 cm kadar açıklığı olan hymeninin duhule müsait olmadığı, hymen üzerinde eski veya yeni yırtık ya da doğal çentik görülmediği, bakire olduğu, anal bölgesinde ekimoz ve sıyrık bulunmayıp parmakla yapılan muayenede anal sfinkter tonusunun doğal olduğu, fiili livatanın tıbbi delillerinin bulunmadığı, kişinin istekli olarak cinsel ilişkide bulunması, kaydırıcı madde kullanılması veya aradan geçen zamana bağlı olarak bulguların kaybolması nedeniyle fiili livata eylemine maruz kalıp kalmadığının tespit edilemediği,
Katılan mağdure …, şikâyetçi … ve katılan …. tarafından Fatsa Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 06.04.2010 tarihli dilekçeye göre; katılan mağdurenin sanığa ilgi duyduğu, sanığın eşinden ayrılmak için boşanma davası açtığını duyunca da ona ilgisini belli etmeye çalıştığı, sanığın bu durumdan haberdar olur olmaz katılan mağdureyi hareketlerinin yanlış olduğu konusunda uyardığı, katılan mağdurenin bu duruma sinirlendiği, sanığın okuldan ayrılıp eşiyle de birleştiğini duyunca sanıktan öç almak ve yuvasını yıkmak için gerçek olmadığı hâlde bir kısım iddialar dile getirdiği, ancak daha sonra katılan mağdurenin bunların hiçbirinin doğru olmadığını söylediği, gerçekleri söylemesi konusunda defalarca uyarılmasına karşın anlattıklarının doğru olmadığını, sanığın kendisiyle evlenmesi için bunu yaptığını ifade ettiğini belirttikleri,
Ordu Devlet Hastanesince düzenlenen 15.04.2010 tarihli rapora göre; majör depresyon tanısı konulan katılan mağdurenin ruh sağlığının bozulduğu,
Kolluk görevlilerince düzenlenen 20.04.2010 tarihli tutanağa göre; katılan mağdurenin 2008-2009 yıllarında kollarına isim kazıma gibi bir alışkanlığının bulunmadığı, ancak sakızlardan çıkan dövmeleri bazen koluna yapıştırdığı, bu dönemde psikolojik bir rahatsızlık yaşamadığı, 2009 yılında okulunun kapanmasını müteakip babasıyla birlikte Ankara ilinde ikamet eden bir akrabasına gittiği ve burada 15 gün kaldığı,
Sanık hakkında ilköğretim müfettişlerince düzenlenen 31.05.2010 tarihli disiplin soruşturması raporuna göre; iddiaların sübuta ermediği gerekçesiyle disiplin, idari ve mali yönden işlem tayinine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığı, ayrıca raporda; bilgisi alınan ve olay tarihinde sanıkla aynı okulda görev yapan ancak soruşturma ve kovuşturma aşamasında tanık olarak dinlenmeyen öğretmenler …..’ın bir yıl önce yaşandığı iddia edilen olay yaşansaydı mutlaka duymuş olmalarının gerektiğini, kütüphanenin önünde yemek dağıtıldığını, kütüphaneyle sınıfların yan yana olduğunu, dışarıdan kütüphanenin içinin rahatlıkla göründüğünü, katılan mağdure ve sanığı baş başa kütüphanede hiçbir zaman görmediklerini, sanığın çok dürüst birisi olduğunu, katılan mağdurenin bu olayı uydurup sanığa iftira attığını, çok rahat olan katılan mağdurenin hiçbir şey olmamış gibi davrandığı yönünde kanaat bildirdikleri, soruşturma ve kovuşturma aşamasında tanık olarak dinlenmeyen öğrencilerden ….’ın, katılan mağdureyle sınıf arkadaşı olduklarını, bir gün….’le birlikte kütüphaneye gittiklerini, katılan mağdureyle sanığın kütüphanede çok yakın bir şekilde oturduklarını, sanık ve katılan mağdurenin belden aşağısının masa örtüsü nedeniyle görünmediğini, onlarla konuşup çıktıklarını, katılan mağdurenin bu olaydan sonra bir gün kendilerine “Metin hocanın kendisi bana yaptı.” dediğini, katılan mağdurenin her teneffüste sanığın yanına gittiğini, sanığa ilgi duyduğunu tahmin ettiklerini, katılan mağdurenin sanığın kendisini tehdit ederek ilişkiye girdiğini, sanığın eşiyle problemleri olduğunu ve boşanacaklarını söylediğini, sanık ve katılan mağdure arasında böyle bir şeyin olmuş olabileceği yönünde kanaatinin oluştuğunu, katılan mağdurenin bu olayları anlatırken ağladığını, 2009 yılı boyunca sanıkla katılan mağdurenin yakınlıklarının devam ettiğini, katılan mağdurenin aynı zamanda psikolojik rahatsızlıklarının da bulunduğunu belirttiği, ….’nın, katılan mağdureyle sınıf arkadaşı olduklarını, bir gün…..le birlikte kütüphaneye gittiklerini, mağdureyle sanığın kütüphanede çok yakın bir şekilde oturduklarını, sanık ve katılan mağdurenin belden aşağısının masa örtüsü nedeniyle görünmediğini, katılan mağdurenin kendilerini dışarı çıkarmaya çalıştığını, sanığın ona engel olduğunu, katılan mağdurenin tekrar sanığın yanına oturduğunu, kendilerinin ise “Biz burada istenmiyoruz.” diyerek dışarı çıktıklarını, öğrenci-öğretmen ilişkisi içerisindelermiş gibi bir görüntü vermediklerini, bu olaydan sonra bir gün katılan mağdurenin evine gittiğinde “Metin hocanın kendisi bana yaptı.” dediğini, ona neden kaçmadığını sorduğunu, katılan mağdurenin “Beni zorladı.” şeklinde cevap verdiğini, katılan mağdurenin her teneffüste sanığın yanına gittiğini, sanığa ilgi duyduğunu tahmin ettiklerini, katılan mağdurenin sanığın kendisini tehdit ederek ilişkiye girdiğini, sanığın eşiyle problemleri olduğunu ve boşanacaklarını söylediğini, sanık ve katılan mağdure arasında böyle bir şeyin yaşanmış olabileceğini düşündüğünü, katılan mağdurenin bu olayları anlatırken ağladığını, katılan mağdurenin aynı zamanda psikolojik rahatsızlıklarının da bulunduğunu belirttiğini ifade ettiği, soruşturma ve kovuşturma aşamasında tanık olarak dinlenen mağdurenin sınıf arkadaşları olan …, …, … ve …’in ise sanığın böyle bir şey yapmayacağı kanaatinde olduklarını belirttikleri, disiplin soruşturma raporunda ayrıca; okul müdürü …, müdür yardımcısı …, katılan mağdurenin öğrenim gördüğü sınıfın rehber öğretmeni…..ve sanık hakkında mağdureye gerekli rehberliği ve psikolojik yardımı zamanında yapamadıkları ve bu itibarla kusurlu olduklarının değerlendirilmesi nedeniyle ayrıca bir soruşturma olurunun istenildiği,
Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezince düzenlenen 09.08.2010 tarihli rapora göre; öğretmeni olan sanığı ilk gördüğünden beri ona duygusal açıdan yakınlık duyduğunu, bir gün derste ona ”Hangi kızı daha çok seviyorsunuz?” diye sorduğunu, sanığın ”Baş harfi M, şakacı ve gıcık bir kız.” şeklinde cevap vermesi üzerine onun da kendisine karşı bir şeyler hissettiğini düşündüğünü, sanığın arkasından kütüphaneye gittiğini, burada sanığın kendisini dudağından öptüğünü, daha sonraki zamanlarda da kütüphanede kendisini birkaç kez dudağından öptüğünü, bu olaydan sonra sanığın kendisini sürekli kütüphaneye çağırdığını, oraya gittiğinde kapıyı kilitleyen sanığın kendisine sarılıp göğüslerini ve kalçasını okşadığını, cinsel bölgesini ellediğini, daha sonraki günlerde de cinsel organını rızası olmadan poposuna sokarak kendisiyle üç defa cinsel ilişkiye girdiğini, sanığa ilgi duyduğu için başta bu davranışlarına karşı koymadığını, sonra engellemek istediğini, ancak başaramadığını ifade eden katılan mağdurenin, normal zekâ düzeyine sahip olduğu, cinsel istismar suçu nedeniyle depresif bozukluk tanısıyla ruh sağlığının bozulduğu,
Fatsa 1. Asliye Ceza Mahkemesince düzenlenen 14.01.2011 tarihli keşif zabtına göre; okul kütüphanesinin bahçeye bakan iki penceresinin olduğu, okul bahçesine inilip çeşitli açılardan bakıldığında perdeli veya perdesiz olarak kütüphanenin içinin görünmediği,
Keşif sonucu düzenlenen 17.01.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre; olayın meydana geldiği Demirci İlköğretim Okulunun zemin ile birlikte iki katlı olduğu, ikinci katta müdür odasının tam karşısında o tarihte kütüphane olarak kullanılan odanın bulunduğu, kapı üzerinde kapıyı arkadan kilitlemek için anahtarın yer aldığı, aynı katta dört dersliğin mevcut olduğu, okulun arka bahçesinden ve arka bahçeye dört metre mesafede bulunan fındık bahçesinden kütüphanenin içinin görünmediği,
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunca düzenlenen 15.07.2011 tarihli rapora göre; derslerinin çok iyi olmadığını, kendisini derse veremediğini, okula gitmek istemediğini, kütüphanede sanığa ”Sevdiğiniz kız kim?” diye sorduğunu, onun da ”Baş harfi M ve sarışın biri,son harfi P.” diye cevap verdiğinde bu kişinin kendisi olduğunu düşündüğünü, sonrasında sanığın kendisine sarılıp dudağından öptüğünü, şaşırdığı için bir şey yapamadığını, sonra sanığın bağırmasıyla ilişkinin devam ettiğini, sanığa karşı bir şey hissettiğini, fakat cinsellik konusunda kendisini zorladığını, abisine söylemekle tehdit ettiğini, kütüphaneyi kilitleyip kendisine cinsel davranışlarda bulunduğunu ifade eden katılan mağdurenin, ağlamaklı, mutsuz ve depresif olduğu, travma sonrası stres bozukluğu ve depresif uyum bozukluğu tanısıyla ruh sağlığının bozulduğunun mütalaa edildiği, Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure … Savcılıkta 01.04.2010 tarihinde; Demirci İlköğretim Okulunda 8. sınıfta öğrenim gördüğünü, sanığın 6. sınıftan beri öğretmeni olduğunu, 6. sınıftayken sanığa karşı herhangi bir duygusal yakınlığının bulunmadığını, geçen yıl Mart-Nisan aylarında sanığa karşı duygusal şeyler hissetmeye başladığını, sanığı diğer öğretmenlerinden daha farklı şekilde sevdiğini, bilgisayar dersinde ana bilgisayarın başında sanığın yanında bulunduğu esnada daha önce şakalar yapan sanığa ”Hangi kızı seviyorsunuz?” diye sorduğunu, onun da ”Şakacı, gıcık, baş harfi M ve sarışın kızı seviyorum.” diyerek cevap verdiğini, soruyu şaka amaçlı yönelttiğini, ancak sanığın bu cevabını şaka olarak düşünmeyip ciddiye aldığını, onu sevdiği gibi onun da kendisini sevdiğini düşündüğünü, dersin bitmesine 15 dakika kala sanığın bütün sınıfa hitaben düzenleme yapacağını söyleyerek kütüphaneye gittiğini, ardından kendisinin de yalnız olarak sanığın yanına gittiğini, içeriye girince ona ”Baş harfi M ise son harfi ne?” diye sorduğunu, bunun üzerine sanığın da “P” diyerek cevap verip yanına geldiğini, hiçbir şey demeden kendisini dudağından öptüğünü, isminin baş ve son harflerini söylemesi nedeniyle sanığa karşı olan ilgisinin arttığını, daha sonra zil çaldığını, birkaç gün sonra yine okuldayken sanığın kütüphanede olduğunu bildiği için soru sormak amacıyla yanına gittiğini, odada kendilerinden başka kimsenin bulunmadığını, sanığa soru sorup cevabını aldığını, daha sonra kütüphanenin kapısını kilitleyen sanığın kendisine sarılıp dudağından birden fazla kez öptüğünü, o sırada bunun dışında başka bir şey yapmadığını, ardından kapıyı açıp dışarıya çıktığını, bu durumu arkadaşlarına anlatmadığını, bu olaydan sonra iki günde bir sanığın kendisine 5 TL civarında para verdiğini, bazen sanığın ”Öğlen arası kütüphaneye gel.” diyerek kendisini çağırması üzerine kütüphaneye gittiğini, kapıyı kilitleyen sanığın kendisine sarıldığını, bu şekilde Nisan ve Mayıs aylarının öğle aralarında sık sık kütüphaneye gittiğini, ilk başta kendisini sadece öpen sanığın zaman içerisinde göğsünü, bacaklarını ve birçok yerini ellemeye başladığını, kendisinden de kendi cinsel organını ve vücudunu ellemesini istediğini, sanığın isteği üzerine bunu yerine getirdiğini, yine bu zaman süreci içerisinde sanığın 2-3 defa arka taraftan kendisiyle cinsel ilişkiye girdiğini, kıyafetinin belli bir kısmını aşağı indirip cinsel organını kendisinin arka bölgesine soktuğunu, kanamasının olmadığını, ancak canının çok acıdığını, sanığın kendisiyle ön cinsel organından hiçbir zaman ilişkiye girmediğini, fakat ön cinsel organını ellediğini, öğlen arası bir saat kadar sanıkla birlikte kütüphanede yalnız kaldıklarını, 2009 yılı Mart ayından başlamak üzere Mayıs ayının ortalarına kadar hemen her gün öğlenleri sanığın yanına kütüphaneye gittiğini, ilişkilerinin bu şekilde devam ettiğini, arkadaşı olan tanık …’ya sanıkla yaşadığı bu ilişkinin tamamını anlattığını, diğer arkadaşlarının sadece sanığın kendisini öptüğünü bildiklerini, 2009 yılı Mayıs ayında okula gitmediği bir gün arkadaşlarını çağıran sanığın onlara ”Ben karımı, çocuğumu seviyorum. Anlattıkları doğru değil.” dediğini, bu tarihten sonra okula gittiğinde derslerde parmak kaldırdığı hâlde sanığın kendisi yokmuş gibi davrandığını, ancak bazen sorularına cevap verdiğini, sınıf arkadaşlarına sanığın ”Mehtapla ilişkimiz yok.” demesi nedeniyle artık sanığın yanına gitmediğini, bu yüzden sanıkla yalnız kalmadıklarını, tanık …’e sanığın kendisini kullanıp attığını söylediğini, …’in ”Ne yaptı?” diye sormasına karşılık ayrıntıya inmeyip, sanığın cinsel ilişki ve öpme eylemlerini söylemediğini, tanık …’ın da bazı hususları bildiğini, sanıkla son ilişkilerinin Mayıs ayında kütüphanede olduğunu, sanıkla ilişkiye girdikleri dönemde bir ara bacaklarının üst ön tarafında morluklar oluştuğunu, bunların neden olduğunu bilmediğini, ancak sanığın bu bölgeleri de öptüğünü, morlukları tanıklar …, … ve …’a gösterdiğini, sadece …’ya ”Metin Hoca ile ilişkiye girdiğimden sonra oldu.” dediğini, sanığın kütüphanede kendisini tek başına sınav yaptığı esnada kendisine karşı herhangi bir davranışının olmadığını, bu ilişkiler sırasında sanığın kendisine seni seviyorum gibi veya başka türlü sözler söylemediğini, ilişkileri sırasında ona karşı çıktığı zamanlar olduğunu, ancak bazen ses çıkarmadığını, özellikle arkadan ilişkiye girdiği zamanlarda sanığa karşı çıktığını, fakat sanığın durmayıp kendisiyle ilişkiye girdiğini, sanığın bunları başkasına anlatması konusunda kendisine bir baskısının olmadığını, psikolojik danışmandan sorulması üzerine; katılan mağdurenin spontane olarak beyanda bulunduğunu, kurgu olmadığını, olayları ifade ederken tekrar o günlere dönmenin meydana getirdiği travmalar gözlediğini,
29.04.2010 tarihinde Savcılıkta; daha önce verdiği ifadenin doğru olduğunu, “Annemler olayın kapanmasını istedikleri için bu şekilde bir dilekçe yazıp verdiler.” dediği, dilekçeyi bu doğrultuda imzaladığını, ailesinin kendisini zorlamadığını, ancak olayın kapanması için bu şekilde dilekçe verdiğini, ancak olayın gerçekleştiğini,
Mahkemede benzer anlatımlarına ek olarak; sanıkla arkadan ilişkiye girerken ilkinde kendisinin de istediğini, ancak ikinci ve üçüncüde sanığın zorla ellerinden tutup üzerini çıkartarak kendisiyle ilişkiye girdiğini, sanığın eylemler sırasında kaydırıcı bir madde kullanmadığını, hiç içine boşalmadığını, savcılığa şikâyet dilekçesini kendisinin vermediğini, ancak tanık …’nun anne ya da babasının şikâyet ettiğini düşündüğünü, psikolog bilirkişi; genelde bu yaş grubunda bulunan çocukların öğretmenlerine aşık olduklarını, bazı öğrencilerin senaryo yazıp olmadık bir olayı olmuş gibi anlatarak haz aldıklarını, mesela kendi yuvalarında bir çocuğun zengin bir ailenin kendisini evlat edindiğini söyleyip parti yapılmasını sağladığını, oysa bu olayda katılan mağdurenin gayet samimi bir şekilde beyanda bulunduğunu, sanığın kendisine 5.00 TL para verdiğini ve arkadan üç kez ilişkiye girdiğini söylemesinin somut veriler olduğunu gösterdiğini, samimi bir şekilde her şeyi anlatan katılan mağdurenin söylediklerinin doğru olduğuna inandığını, katılan mağdurede herhangi bir davranış bozukluğu tespit edemediğini,
Şikâyetçi … 01.04.2010 tarihinde Savcılıkta; katılan mağdurenin öğretmeni olan sanığın kendisine yönelik herhangi bir hareketi olduğundan bahsetmediğini, olayı öğrenmesi üzerine onunla konuştuğunda bir şey olmadığını söylediğini,
06.04.2010 tarihinde Savcılıkta; Cumhuriyet Başsavcılığına verdikleri 06.04.2010 havale tarihli dilekçenin kendilerine ait olduğunu, katılan mağdurenin dilekçede belirtilen şekilde olayı kendilerine anlattığını,
Katılan … 01.04.2010 tarihinde Savcılıkta; katılan mağdurenin, kızı olduğunu, olayı kollukta öğrendiğini, bu konuda daha önce duyum dahi almadığını, katılan mağdurenin geçen sene evde sürekli sanığın ismini söylediği için sanığın adını bildiğini, katılan mağdurenin diğer öğretmenlerinden bahsettiği gibi sanık hakkında da “İyi öğretmen.” şeklinde anlatımda bulunduğunu, okul idaresinin de kendisine bir şey söylemediğini, iddiaları katılan mağdureye sorduğunda ”Mart ayında bir şeyler oldu.” diyerek kısa cevap verdiğini, ısrarla sormasına rağmen kendisine bir şey anlatmadığını,
06.04.2010 tarihinde Savcılıkta; Cumhuriyet Başsavcılığına verdikleri dilekçenin kendilerine ait olduğunu, katılan mağdurenin dilekçede belirtilen şekilde olayı kendilerine anlattığını,
Mahkemede; katılan mağdurenin olayı kendisine mahkemede anlattığı gibi anlatmadığını, hem bu nedenle hem de olay kapansın diye şikâyetten vazgeçme dilekçesi verdiğini,
Tanık … Kollukta ve Mahkemede; öğrenci servis işi yaptığını, geçen yıl öğrenci getirip götürürken tanık … ve yanındaki öğrencilerin kendi aralarında “… ile…Hocanın adı çıkmış, birbirlerini seviyorlarmış.” şeklinde konuştuklarını duyduğunu, katılan mağdureyi tanımadığını, ancak sanığı tanıdığını,
Tanık … 31.03.2010 tarihinde Kollukta; tanık …’nun kızı olduğunu, 2009 yılı Mart ayı içerisinde …’nın, öğretmenleri olan sanığın kendi sınıflarında okuyan … isimli bir öğrenciyi taciz ettiğini, bunu …’tan duyduğunu anlattığını, durumu öğrenir öğrenmez okulda müdür yardımcısı olan tanık …’ü telefonla arayıp durumu ona aktardığını, ertesi gün de okula gittiğini, … ile görüştüğünü, …’in sanığı odasına çağırıp bu durumu sorduğunu, sanığın da katılan mağdurenin kendisine ilgi duyduğunu, ancak kendisinin karşılık vermediğini, katılan mağdurenin çocukça davranışlarının olduğunu, olayın yanlış anlaşıldığını söylediğini, katılan mağdurenin ailesinin okula çağırılıp durumun kendilerine anlatıldığını kızı …’dan öğrendiğini, geçen yıl sanık ile eşi arasında sorunlar olduğunu ve boşanacaklarını duyduğunu,
Tanık … Kollukta ve Savcılıkta; Demirci İlköğretim Okulunda müdür yardımcısı olarak görev yaptığını, geçen yıl Mart ayında bilgisayar odasının önünden geçerken katılan mağdurenin bilgisayar odasının kapısını hızla çarpıp ”Zaten beni sevmiyorsun!” şeklinde sözler söylediğini duyduğunu, ona ne olduğunu sorduğunu, ancak katılan mağdurenin ”Boş ver hocam.” diyerek anlatmadığını, daha sonra bu durumu sanığa sorduğunu, sanığın da ”Ya hocam bunları ne yapacağım? Birbirlerini çok kıskanıyorlar. …Işık benden müzik CD’si istedi. Daha önce … da istemişti. CD’yi Nazlı’ya verince … kapıyı hızla kapatıp çıktı.” dediğini, ergenlik çağında olan öğrenciler duygusal olacağından onları üzmemesi gerektiği yönünde sanığa uyarıda bulunduğunu, bir hafta kadar sonra tanık …’nun kendisini telefonla arayarak … isimli öğrenci ile…isimli öğretmenin aşk yaşadıklarını, çocukların bu olaydan korktuğunu söylediğini, ertesi gün tanık …’yu çağırdığını, onun da katılan mağdurenin sanığı sevdiğini, aşk yaşadığını, katılan mağdurenin sürekli sanığın yanına gittiğini, kütüphanede sigara içtiğini anlattığını, cinsel ilişkiye ilişkin olarak ise herhangi bir şeyden bahsetmediğini, tanıklar … ve … ile konuştuğunda onların da aynı şeyleri söylediklerini, bu olayı okul müdürüyle paylaştığını, daha sonra katılan mağdureyi çağırıp sanık ile aralarındaki olayları sorduğunu, katılan mağdurenin sanığı sevdiğini, sanığın da kendisini sevdiğini arkadaşlarına anlattığını, ancak sigara içtiklerini söylemediğini ifade ettiğini, katılan mağdureye sanığın kendisini öpüp okşama gibi bir davranışı olup olmadığını sorduğunu, onun da sadece sanığı sevdiğini, ona aşık olduğunu, bunun dışında hiçbir şey yaşanmadığını söylediğini, çok çabaladığını, ancak katılan mağdurenin hiçbir şey anlatmadığını, kütüphanede bir şey yapmadıklarını söylediğini, katılan mağdureye ”Sana tecavüz etti mi?” diye sorduğunda katılan mağdurenin buna şiddetle karşı çıktığını, …isimli kıza müzik CD’si verilmesinden dolayı kıskançlığını hatırlatıp ”Bunun için mi yaptın?” diye sorunca katılan mağdurenin cevap vermediğini, bir iki gün boyunca katılan mağdureyi ara ara yanına çağırdığını, katılan mağdurenin sürekli ”Boş ver hocam.” diye cevap verdiğini, tanık … ile bir araya gelip olayları değerlendirdiklerini, ergenlik dönemi nedeniyle duygusal bir yakınlığı olabileceğini düşünerek katılan mağdureyi gözlemlemeye karar verdiklerini, o dönem içerisinde herhangi bir olumsuz hareket tespit edemediklerini, bu durumu da Milli Eğitime veya ilgili kurumlara bildirmeyip herhangi bir işlem yapmadıklarını,
Mahkemede ek olarak; tanık …’nun kendisini telefonla araması sonrası katılan mağdurenin arkadaşları ile görüştüğünde tamamının katılan mağdurenin sanığa aşık olduğunu söylediklerini, katılan mağdureyle konuştuğunda ona “Sana…Hoca tecavüz etti mi?” diye sorduğunu, katılan mağdurenin şiddetle karşı çıkıp “Kesinlikle böyle bir şey olmadı.” dediğini, “Öptü mü?” diye sorduğunda da “Hayır.” dediğini, ertesi gün onunla tekrar konuşup aynı şeyleri sorduğunda katılan mağdurenin yine “Hayır.” diye cevap verdiğini, sanığın bunu yaptığına inanmadığını, ayrıca katılan mağdurenin kendisine ”Kullanılıp atılmak var mı?” tarzında bir şey söylediğini,
Fatsa 1. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan 14.01.2011 tarihli keşifte; katılan mağdurenin kendisine, sanıkla …isimli öğrenci arasında ilişki olduğuna ve…isimli servis şoförünün kendisine kaş göz işareti yaptığına dair bir şey anlatmadığını, ancak sanığın katılan mağdurenin servis şoförünün kendisine kaş göz işareti yaptığı yönünde kendisine anlatımda bulunduğundan bahsettiğini, sanığın öğrencilere doğrudan para verdiğini görmediğini, ancak sanığın sınav ücretini ödemeyen öğrencilerin sınav ücretini verdiğini bildiğini, ihtiyacı olan öğrencilere de fitresini iletmesi için kendisine verdiğini,
Tanık … Savcılıkta; katılan mağdureyle aynı sınıfta okuduklarını, 6. sınıftayken sanık ile katılan mağdure arasında herhangi bir anormal durumun dikkatlerini çekmediğini, 7. sınıftayken hatırlamadığı tarihlerde sanığın bulunduğu kütüphaneye her gün giden katılan mağdurenin burada uzun bir süre kaldığını gördüklerini, bunu arkadaşlarıyla aralarında konuştuklarını, içeride ne yaptıklarını bilmediklerini, yeğeni olan Kadir Atmaca’nın geçen sene 8. sınıfta okuduğunu, Kadir’in kendisine bir öğlen arası kütüphaneye gittiğini, kapıyı kimsenin açmadığını, ancak içeriden insan sesleri duyduğunu anlattığını, arkadaşları arasında bu durumun dedikodu olarak yayılmaya başladığını, olayların birinci dönem mi ikinci dönem mi olduğunu hatırlamadığını, bir ara katılan mağdurenin kendisine sanıkla kütüphanede ilişkiye girdiğini, sanığın cinsel organını gördüğünü, sanığın cinsel organını kendi cinsel organına soktuğunu anlattığını, “Hiç utanmadın mı?” diye sorduğunda sanığın “Abine anlatırım.” diye tehdit etmesi nedeniyle bunları yaptığını söylediğini, hatta bacağındaki morlukları gösterip bunların ilişki sırasında olduğunu anlattığını, katılan mağdurenin bacağının üst tarafında, baldırının önünde morluklar olduğunu, katılan mağdurenin kendisine sanığı sevdiğini söylediğini, sanığın bir ara kendilerini bilgisayar odasına çağırdığını, oraya arkadaşlarıyla gittiğinde sanığın “Siz …’a inanmayın. Onun psikolojik sorunları var.” dedikten sonra tanık …’a katılan mağdurenin gönderdiği e-maili gösterdiğini, sanıkla katılan mağdurenin ilişkiye girdiklerine tanık olmadığını, ancak okulun kütüphanesine sürekli yalnız başına girdiklerini ve yalnız kaldıklarını gördüğünü, katılan mağdurenin soru sorma bahanesiyle sanığın bulunduğu kütüphaneye gittiğini, katılan mağdurenin bu konuyu kendilerine anlattığı zamanlarda Edanur’un inanmadığını söylemesi nedeniyle ağladığını,
Mahkemede ek olarak; öğlen arası bazı zamanlar kütüphanenin kilitlendiğini, anahtarının bazen sanıkta, bazen de nöbetçi öğrencide olduğunu, kütüphanenin kilitli olduğu zamanlarda katılan mağdure ile sanığı görmediğini, sanığın böyle bir olayı yaptığına inanmadığını, katılan mağdurenin yalan söyleyen birisi olmadığını, ancak bu olaya ihtimal vermediğini, sanık ile katılan mağdureyi kütüphanede yalnız başlarına birçok kez gördüğünü, serviste katılan mağdureyle ilgili kendisinin konuşmadığını,
Tanık … aşamalarda; okuldan tanıdığı katılan mağdurenin kendisine sanığı sevdiğini söylediğini, hatta sanık ona ilgi göstermeyince kollarını iğneyle çizdiğini, babasının kendisini psikoloğa götürdüğünü anlattığını, katılan mağdurenin öğle aralarında sürekli kütüphaneye gittiğini gördüğünü, kütüphanede başka öğrencilerin de görevli olduğunu, ancak katılan mağdure oraya gittiğinde başka öğrenci olup olmadığını bilmediğini, katılan mağdurenin bacağındaki morlukları görmediğini, kendisine sanıkla ilişkiye girdiğini de söylemediğini, katılan mağdurenin iki erkek arkadaşının olduğunu bildiğini, okul bahçesinden kütüphanenin içinin görünmediğini,
Tanık … Savcılıkta; katılan mağdurenin sınıf arkadaşı olduğunu, geçen yıl 7. sınıfta okurlarken katılan mağdurenin kendisine sürekli sanığı sevdiğini söylediğini, hatta bazı zamanlar sanığın kendisine tecavüz ettiğini anlattığını, katılan mağdurenin bir defa kendisine “Bu anlattıklarıma inanıyor musun?” diye sorduğunu, bir şey söylemeyince kendisini tuvalete götürüp bacağındaki morlukları gösterdiğini, katılan mağdurenin bacağının baldır tarafında küçük morartılar bulunduğunu, katılan mağdureye olayları ailesine anlatması gerektiğini söylediğinde “Anlatamam. Metin Hoca beni tehdit ediyor.” dediğini, katılan mağdurenin sürekli bir bahaneyle sanığın bulunduğu kütüphaneye ve bilgisayar odasına gittiğini, bizzat bir olay görmediğini,
Mahkemede ek olarak; katılan mağdurenin sanıkla kütüphanede kilitli kaldığına tanık olmadığını, katılan mağdureyi okul dışında 50-55 yaşlarında bir şahısla birlikte sigara içerlerken gördüğünü, katılan mağdurenin birisine iftira attığını görmediğini, ancak olayları anlatırken abarttığını sanığın, ihtiyacı olan öğrencilerin alması için masasının çekmecesine para koyduğunu diğer öğrencilerden duyduğunu, katılan mağdurenin çok fazla sevgilisi olduğunu, katılan mağdurenin anlatmasına göre okula yemek getiren bir şahsın kendisinin ağzındaki sakızı aldığını, ancak nasıl olduğunu söylemediğini, katılan mağdurenin sanıkla ilgili olayları 6 ve 7. sınıfta okurken anlattığını,
Tanık … Savcılıkta; katılan mağdurenin sınıf arkadaşı olduğunu, geçen yıl 7. sınıfta okurlarken katılan mağdurenin sanığı sevdiğini ve sanığın kendisini kütüphanede sıkıştırdığını ancak kendisinin kaçtığını anlattığını, katılan mağdurenin bunları anlatırken ağladığını, hatta bir kere bacağında morluk olduğunu söylediğini, ancak bakmadığını, cinsel ilişki noktasında bilgisinin bulunmadığını, katılan mağdurenin sürekli sanığın yanına gittiğini, onu sanığın yanından ayırmak istediklerinde karşı çıktığını, bir kere sanık ile katılan mağdure kütüphanede yalnızlarken yanlarına gidip katılan mağdureyi çağırdığını, ancak katılan mağdurenin gelmeyip ”Sen çık.” diyerek kendisini dışarı çıkardığını, daha sonra arkasından da kapıyı kilitlediğini, sanık ile katılan mağdurenin içeride kaldıklarını, katılan mağdurenin sürekli sanığı sevdiğini söylediğini, sanığın da katılan mağdureye kendilerine davrandığından farklı daha ilgili davrandığını, katılan mağdurenin kolunda çizikler olduğunu, sigara ve içki içtiğini görmediğini, fakat sigara ve içki içtiğini kendisinin söylediğini, sürekli Fatsa’ya gidip kendi başına gezen katılan mağdurenin bir tek abisinden korktuğunu,
Mahkemede; katılan mağdurenin sanığı sevdiğini okuldaki diğer öğrencilerden duyduğunu, katılan mağdurenin doğrudan kendisine bir anlatımda bulunmadığını, katılan mağdurenin 8. sınıfa başladıktan yaklaşık bir ay sonra sanığın ellemesi nedeniyle bacağında morluklar olduğunu söylediğini, katılan mağdurenin sıklıkla kütüphaneye gittiğini, bir gün Hasret isimli arkadaşıyla kütüphaneye gittiğinde sanığın bilgisayarı tamir ettiğini, katılan mağdurenin de orada olduğunu gördüğünü, ancak katılan mağdurenin kendilerini kütüphaneye sokmayarak kapıyı kapatıp kilitlediğini, hazırlık ifadesi okunup çelişki nedeniyle sorulduğunda; katılan mağdurenin sanığın kendisini kütüphanede sıkıştırdığını doğrudan mı söylediğini yoksa arkadaşlarından mı duyduğunu tam olarak hatırlamadığını, soruşturmaya konu olaylar geçtiğinde kütüphanenin penceresinde kısa bir perdenin bulunduğunu, bahçeden içerisinin net olarak görünmediğini, Hasret’le kütüphaneye gittiklerinde katılan mağdure kendilerini içeri sokmayarak kapıyı kilitlediğinde Hasret’in ”Kapıyı niye kilitliyorsun?” diye seslendiğini, ancak sanık ya da katılan mağdurenin cevap verdiklerini duymadığını, içeri girmek için tekrar ısrar etmediklerini, katılan mağdurenin kendisine yaz tatilinde iki erkekle arkadaşlık ettiğini söylediğini, katılan mağdurenin psikolojik durumunun iyi olmadığını gözlemlediğini, çünkü kollarını jiletle kestiğini kendisine gösterdiğini, bu olayları 8. sınıfta duyduğunu, katılan mağdurenin de 8. sınıfı okurken olayları kendilerine anlattığını, bu sırada sanığın başka okulda görev yaptığını,
Tanık … 02.04.2010 tarihinde Savcılıkta; sınıf arkadaşı olan katılan mağdurenin bir dönem sanığa âşık olduğunu söylediğini, geçen yıl bu zamanlarda katılan mağdurenin koluna metal cisimlerle çizikler atıp “M” harfi yazdığını, katılan mağdurenin sanığı sevdiğini kendi söyleminden bildikleri ve sanığın da ona yüz vermediğini dedikodu mahiyetinde duydukları için katılan mağdurenin kolundaki çizikleri bu nedenle yaptığını düşündüklerini, katılan mağdurenin sanığa soru sorma bahanesiyle onun bulunduğu her mekâna gittiğini, kütüphaneye de sürekli girdiğini, sanığın böyle bir şey yapacağını düşünmediğini, katılan mağdurenin hep sanığı sevdiği ve onunla ilişkisi olduğuna dair bir şeyler söylediğini, ona inanmayınca da ağlamaya başladığını, sanığın herkese karşı çok ilgili ve iyi bir öğretmen olduğunu, sanığın katılan mağdureye ilgisi olduğuna dair bir izlenim edinmediğini, okulda bu konu konuşulmaya başlanınca sanığın kendilerini çağırıp böyle bir şeyin olmadığını söyleyip katılan mağdurenin gönderdiği kendisini sevdiğini açıklayan bir yazıyı kendisine gösterdiğini,
Mahkemede ek olarak; 6 ya da 7. sınıfta iken bir gün kütüphaneye gitmek istediğinde kütüphanenin kapısının kilitli olduğunu anladığını, içeriden uğultu biçiminde sesler geldiğini, ancak sesleri tam olarak duyamadığını, kütüphanenin anahtarının nöbetçi öğrencilerde olduğunu, bazen de sanığın aldığını, katılan mağdurenin yalan söylediğine şahit olmadığını, ancak sanık ile ilgili anlattığı olaylara inanmadığını,
Tanık … aşamalarda; Demirci İlköğretim Okulunda müdür olarak görev yaptığını, aynı okulda öğretmen olan sanığın üç yıldır … Akif İlköğretim Okuluna tayin istediğini, katılan mağdurenin orta düzeyde başarılı bir öğrenci olduğunu, katılan mağdurenin geçen yıl bir ara koluna çizik attığını duyup kolunda şekiller de gördüğünü, 2009 yılı Mart ayında tanık …’ün, tanık …’nun kendisini arayarak katılan mağdureyle sanık arasında ilişki olduğuna dair imada bulunduğunu anlattığını, bunun üzerine müdür yardımcısı…in öğrencilerle görüştüğünü, kendisinin katılan mağdureyle konuşmadığını, katılan mağdurenin…in sorularına rağmen sanığın kendisine bir şey yapmadığını söylediğini, …isimli öğrenciyle CD olayından kaynaklanan kıskançlığı duyunca iddiaların doğru olmadığını ve katılan mağdurenin ergenlik çağından kaynaklanan kendi duyguları olduğunu düşünerek olayı resmî makamlara bildirmediklerini, zaten kendilerine duygusal yakınlaşma iddiası dışında bir şey yansıtılmadığını, sanığın tayini çıktıktan sonra bu olaya ilişkin herhangi bir şey duymadıklarını, okuldaki çocuklardan katılan mağdurenin başka kişilerle de samimi ilişkisi olduğunu duyduklarını, geçen yıl Nisan-Mayıs aylarında katılan mağdurenin internete girdiğini görünce ona “Hayırdır nereden internete giriyorsun?” diye sorduğunu, onun da “… Amcamın evinden internete giriyorum.” diyerek cevap verdiğini,
Tanık…Savcılıkta; katılan mağdureyle komşu olduklarını, katılan mağdurenin annesiyle herhangi bir ilişkisinin bulunmadığını, katılan mağdureyle evde veya başka bir yerde içki içmediklerini, katılan mağdurenin bazen kendi evlerine torunlarıyla oynamaya geldiğini,
Beyan etmişlerdir.
Sanık … Savcılıkta; Demirci İlköğretim Okulunda beş yıl süreyle sosyal bilgiler öğretmeni olarak görev yaptığını, 2009 yılı yaz atama döneminde … Akif İlköğretim Okuluna atandığını, öğrencisi olan, katılan mağdurenin kendisine karşı değişik tavırlarda bulunduğunu, ilk olarak servis şoförü olan…isimli kişinin kendisine kaş, göz ve el hareketleri yaptığını söylediğini, Murat’la görüştüklerinde böyle bir şey olmadığını öğrendiklerini, Murat’la görüşmesinin katılan mağdurenin hoşuna gittiğini, katılan mağdureye “Niye böyle bir iddiada bulundun? Adam kabul etmiyor.” dediğini, bunun üzerine katılan mağdurenin kendi sorunlarını anlatmaya başladığını, komşusu olan … isimli kişinin kendisine pencereden hareketler yaptığını söylediğini, kendisinin de ona tavsiyede bulunduğunu, bir süre sonra katılan mağdureyi derste gözleri kızarık bir vaziyette görünce ne olduğunu sorduğunu, “… ile içki içtik. Güreş ettik.” diyerek kendisine cevap verdiğini, annesine söyleyeceğini belirtince annesinin de bu durumdan haberdar olduğunu, onun da … ile ilişkisinin olduğunu söylediğini, katılan mağdurenin okulda sürekli kendisinin yanına geldiğini, bu durumun diğer öğrencilerin dikkatini çektiğini, katılan mağdurenin bir kere küçük bir kağıda “Seni seviyorum.” yazıp kalp işareti yaptığını, bu kağıdı yırtıp attığını, yine katılan mağdurenin koluna “M” harfi yazdığını, başka öğrencilerle konuşmasını kıskanan katılan mağdurenin sürekli yanına geldiğini, katılan mağdureyle kütüphanede hiç yalnız kalmadıklarını, bir kere kütüphanede yatarken katılan mağdurenin de bulunduğu arkadaş gurubunun kapıyı kilitlediğini, katılan mağdure ve arkadaşlarının içeride kaldığını, başı çok ağrıdığı için bunları sonradan fark ettiğini, sonra uyanıp kapıyı açtırdığını, katılan mağdurenin kendisine olan yakınlaşmasını ailesine ya da hiçbir öğretmen arkadaşına söylemeyip öğrencisinin sırrı olarak sakladığını, bir gün …isimli öğrenciye talebi üzerine müzik CD’si hazırladığını, katılan mağdurenin bunu görünce kıskanıp aralarında ilişki varmış gibi arkadaşlarına anlattığını, yine katılan mağdurenin kendisi ile …arasında ilişki olduğu yönünde arkadaşlarına bir şeyler söylediğini, katılan mağdureyle bu konuyu konuşup ona mesafeli davrandığını, okul idaresinin bu konuyu kendisine sorduklarını, onlara katılan mağdurenin ergenlik çağından kaynaklanan sorunları olduğunu söylediğini, yaz döneminde tayininin çıkması nedeniyle okuldan ayrıldığını, katılan mağdurenin Eylül veya Ekim aylarında kendisine ait MSN adresine “Merhaba hocam.” şeklinde mesaj attığını, ona cevap yazdığını, aralarında küçük bir konuşma geçtiğini, bu konuşmada katılan mağdurenin yazın Ankara’ya gittiği, canının çok sıkkın olduğu, burada bir kişiyle her türlü pisliği ve ayıbı yaptığı şeklinde şeyler yazdığını, her öğrenciye benzer yakınlık gösterdiğini, … isimli kişinin yanına gitmesini engellemek amacıyla bir ara katılan mağdureye ekonomik yardımda bulunmayı teklif ettiğini, bu dönemde bilgisayar çekmecesine para koyduğunu, katılan mağdurenin de buradan parayı aldığını, ona her gün bu şekilde para verdiğini, bir kere de ona 50 TL borç verdiğini, katılan mağdurenin kıskançlığından böyle bir iddiada bulunduğunu, ihbar yazısı gösterilip sorulduğunda; yazıyı kimin gönderdiğini bilmediğini, diğer öğrencilere kütüphanede katılan mağdurenin söylediklerinin doğru olmadığını anlattığını, katılan mağdureyi istismar etmediğini, katılan mağdurenin çok fazla yalan söylediğini, sevgisine karşılık bulamayınca kendisine iftira attığını, kütüphanede teneffüslerde iki nöbetçi öğrencinin olduğunu, kütüphanede böyle bir olayın yaşanamayacağını, meslek hayatı boyunca öğrencilere maddi yardımda bulunduğunu, aslında sosyal bilgiler öğretmeni olduğunu, ancak öğrencilerle ilişkisi iyi olduğundan okul idaresi tarafından gayri resmî kararla rehberlik öğretmeni olarak da görevlendirildiğini,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde ek olarak; katılan mağdurenin anlattıklarının doğru olmadığını göstermek için diğer öğrencilere bilgisayar odasında açıklama yaptığını, olaylar ortaya çıkmadan önce katılan mağdurenin abisi Metin’i okula çağırıp kardeşinin değişik hareketleri olduğundan onu uyarması yönünde telkinde bulunduğunu, ancak ayrıntıya girmediği,
Mahkemede ek olarak; kütüphanenin anahtarının kendisinde durduğunu, kütüphanenin her gün iki nöbetçisi olduğunu, nöbetçilerin teneffüs aralarında kütüphanede durduklarını, ders zili çaldığında nöbetçi öğrencilerin kütüphaneyi kilitlediğini, anahtarların son ders ziline kadar nöbetçi öğrencilerde kaldığını, sonra kendisinin teslim aldığını, nöbetçi öğrencilerin ders programlarının yoğun olduğu zamanlarda anahtarı onlara daha geç teslim ettiğini,
Savunmuştur.
5237 sayılı TCK’nın “Çocukların cinsel istismarı” başlıklı 103. maddesinin suç tarihinde yürürlükte bulunan hali;
“(1) Çocuğu cinsel yönden istismar eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel istismar deyiminden;
a) Onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış,
b) Diğer çocuklara karşı sadece cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar,
Anlaşılır.
(2) Cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, sekiz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Cinsel istismarın üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısmı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel istismarın, birinci fıkranın (a) bendindeki çocuklara karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(6) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, onbeş yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
(7) Suçun mağdurun bitkisel hayata girmesine veya ölümüne neden olması durumunda, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur” şeklindedir.
Maddede çocuğun cinsel istismarı tanımlanmış olup, birinci fıkraya göre cinsel istismar deyiminden; onbeş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan çocuklara karşı gerçekleştirilen her türlü cinsel davranış ile diğer çocuklara karşı cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen bir başka nedene dayalı olarak gerçekleştirilen cinsel davranışlar anlaşılmaktadır.
Maddenin ilk fıkrasında çocuğun cinsel istismarı suçunun temel şekli, ikinci fıkrasında ise cinsel istismarın vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Üçüncü fıkrada; suçun üstsoy, ikinci veya üçüncü derecede kan hısımı, üvey baba, evlat edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, sağlık hizmeti veren veya koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle veya birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleştirilmesi nitelikli hâl olarak sayılmıştır. Buna göre çocuğa karşı cinsel istismar eylemi, çocuğun anne-babası, dedesi ve büyük annesi gibi üst soyu, kardeş gibi ikinci derece kan hısımı, amca, dayı, teyze, hala gibi üçüncü derece kan hısımı, üvey baba, evlat edinen tarafından işlenirse verilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Dördüncü fıkrada, cinsel istismarın on beş yaşını tamamlamamış veya tamamlamış olmakla birlikte maruz kaldığı fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan kişilere karşı cebir veya tehdit kullanmak suretiyle gerçekleştirilmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir. Ancak bunun için, uygulanan cebrin en fazla kasten yaralama suçunun temel şeklini oluşturacak boyutta olması gerekir. Bu bakımdan, beşinci fıkraya göre, cinsel istismar için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanacaktır.
Altı ve yedinci fıkralarda ise suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâlleri düzenlenmiştir. Çocukların cinsel istismarı suçunun işlenmesi suretiyle mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulmasına neden olunması, daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Keza, söz konusu suçun işlenmesi sonucunda mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunacaktır. Ancak, bu durumlarda, netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar dolayısıyla sorumluluk için aranan şartların gerçekleşmesi gerekir.
Amacı somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de, insan haklarına dayalı, demokratik rejimle yönetilen ülkelerin hukuk sistemlerinde bulunması gereken, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” şeklinde, Latincede ise “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi açısından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlak surette sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ya da gerçekleştiriliş şekli hususunda herhangi bir şüphe belirmesi halinde uygulanabileceği gibi, suç niteliğinin belirlenmesi bakımından da geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate veya herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan mağdurenin Demirici İlköğretim Okulunda 6 ve 7. sınıflarda öğrenim gördüğü sıralarda sanığın da sosyal bilgiler öğretmeni olduğu, 17.03.2010 tarihinde Fatsa Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen isimsiz ve imzasız ihbar mektubunda katılan mağdurenin sanıkla ilişkiye girdiğinin belirtilmesi üzerine soruşturmanın başladığı, katılan mağdurenin alınan beyanında 7. sınıfta öğrenim gördüğü sırada sanığa karşı duygusal hisler geliştirmeye başladığını, bilgisayar dersinde diğer öğrencilerin kendi masalarında dersi takip ederken kendisinin sanıkla birlikte ana bilgisayarın bulunduğu masada oturduğunu, bir derste sanığa en çok hangi öğrencisini sevdiğini sorduğunu, sanığın “Şakacı, gıcık, baş harfi ‘M’ olan sarışın kızı seviyorum.” dediğini, kendisinin bu sözleri ciddiye aldığını, aynı gün dersin bitmesine 15 dakika kala sanığın kütüphaneye gidip düzenleme yapacağını söylediğini, ardından kendisinin de sanığın arkasından kütüphaneye gittiğini, sanığa “Baş harfi ‘M’, son harfi ne?” diye soru yönelttiğini, sanığın ise “P” diyerek yanına gelip kendisini dudağından bir kez öptüğünü, o günden itibaren sanığa olan ilgisinin arttığını, birkaç gün sonra yine kütüphanede yalnız olduğu bir esnada sanığın yanına gittiğini, sorduğu soruları sanığın cevapladığını, daha sonra sanığın kapıyı kilitlediğini, kendisine sarıldığını, birden fazla kez öptüğünü, başka bir şey yapmadığını, ardından kendisinin kapıyı açıp kütüphaneden çıktığını, bu olaydan sonra sanığın iki günde bir 5 TL gibi paralar verdiğini, ara sıra kütüphaneye çağırdığını, öğle aralarında kütüphaneye gittiğinde kapıyı kilitleyerek kendisine sarıldığını, Nisan ve Mayıs aylarında öğle aralarında bu şekilde sık sık kütüphaneye gittiğini, sanığın ilk başlarda sadece öptüğünü, ancak zamanla göğüslerini, bacaklarını ve vücudunun bir çok yerini ellemeye başladığını, kendisinden de onun cinsel organını elemesini istediğini, sanık istediği için bunu yaptığını, sanığın bu zaman zarfında toplam 3 kez kendisiyle anal yoldan cinsel ilişkiye girerek dışarı boşaldığını, anal yoldan ilk kez ilişkiye girdiğinde kendisinin de istekli olduğunu, ancak canının acıması nedeniyle sonraki ilişkilerin sanığın zorlamasıyla gerçekleştiğini, bu olayların 2009 yılının Mart ayında başlayıp Mayıs ayının ortalarına kadar devam ettiğini iddia ettiği, sanığın ise katılan mağdurenin kendisine karşı değişik tavırlar sergilediğini, sorunları nedeniyle ona tavsiyelerde bulunduğunu, katılan mağdureyle kütüphanede hiç yalnız kalmadıklarını, bir defa baş ağrısı nedeniyle kütüphanede uyuduğu esnada kütüphanenin kapısına dışarıdan vurulduğunu, uyanarak içeride bulunan katılan mağdure ve arkadaşlarına kapıyı açtırdığını, ancak dışarıda kapıya vuran kişiyi görmediklerini, başka bir öğrencisine hazırladığı müzik CD’si nedeniyle katılan mağdurenin kıskançlık yaşamaya başladığını, kendisiyle aralarında ilişki varmış gibi arkadaşlarına yansıttığını, katılan mağdureyle aralarında bir şey olmadığı yönünde diğer öğrencilere bilgisayar odasında açıklama yaptığını, katılan mağdurenin yalan söyleyip kendisine iftira attığını savunduğu olayda;
Sanık ile birlikte derste bulundukları esnada sınıfın kapısını hızla çarparak “Zaten beni sevmiyorsun.” şeklinde söylenip yürüyen katılan mağdurenin, bu davranışını gören müdür yardımcısı tanık …’ün sorularına rağmen “Boşver hocam.” diyerek iddia konusu eylemlerden bahsetmemesi, …’in söz konusu olay hakkında konuştuğu sanığın, katılan mağdurenin başka bir öğrenciyi kıskandığını ifade etmesi, bu olaydan yaklaşık bir hafta sonra 2009 yılı Mart ayında tanık …’nun babası tanık …’nun, …’i telefonla arayıp sanık ve katılan mağdure arasında bir ilişki olduğunu ima etmesi üzerine…in görüşme yaptığı katılan mağdureye, sanıkla aralarında ilişki olup olmadığı, sanığın kendisine karşı öpme, okşama veya ilişkiye girme gibi davranışları sergileyip sergilemediği hususlarında sorular sormasına karşın katılan mağdurenin bu tür bir şey yaşanmadığını belirterek iddialara şiddetle karşı çıkması, katılan mağdurenin aşamalarda sanığın eylemlerinin 2009 yılının Mart ayının başından Mayıs ayının ortalarına kadar devam ettiğini beyan etmesine rağmen müdür yardımcısı tanık … ve okul müdürü tanık …’ün olayı Mart ayında …’ten öğrenmeleri üzerine iki hafta boyunca sanık ve katılan mağdurenin davranışlarını gözlemleyip herhangi olumsuz bir duruma rastlamadıklarını ifade etmeleri, tanık …’nın, sanığın ilgi göstermemesi nedeniyle katılan mağdurenin kolunu iğneyle çizdiğini gördüğünü ifade etmesi, tanık …’in, katılan mağdurenin kolundaki çizikleri gördüğünü belirtmesi, katılan mağdurenin bacağının ön kısmında oluşan ve … ile …’ın gördüklerini söyledikleri morlukların ise ne şekilde meydana geldiğine yönelik tanıkların bir görgülerinin bulunmaması, söz konusu morlukların cinsel istismar eylemi sonucunda oluştuğu iddiasının şüphede kalması, isimsiz ve imzasız ihbar mektubunun adli makamlara gerçekleştiği iddia edilen olaydan bir yıl sonra gönderilmesi, ihbar üzerine katılan mağdure hakkında düzenlenen raporlarda katılan mağdurenin cinsel istismara maruz kaldığına dair herhangi bir bulguya rastlanılmaması, katılan mağdurenin savcılıktaki ilk ifadesini müteakip müşteki … ve katılan … … tarafından imzalanıp savcılığa sunulan dilekçede kızları olan katılan mağdurenin iddia ettiği olayların yaşanmadığını anlattığını, katılan mağdurenin aşırı sevgi ve kıskançlık nedeniyle sanığın kendisine karşı cinsel istismarda bulunduğunu dile getirdiğini belirtmeleri ve sanığın tüm aşamalarda katılan mağdureye cinsel istismarda bulunmadığına, onun ilgisine karşılık vermediği için kendisine iftira attığına dair aksi kanıtlanamayan savunmaları birlikte göz önüne alındığında; sanığın katılan mağdureye karşı cinsel istismar eylemlerini gerçekleştirdiğini gösteren kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp, iddiasının şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığa atılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli istismarı suçunun işlendiğinin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu nedenle haklı neden dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı; “Katılan mağdurenin aşamalarda istikrarlı olarak, sanığın kendisini ilk kez kütüphanede dudağından bir defa, bu olaydan birkaç gün sonra yine kütüphanede kapıyı kilitleyerek birden fazla kez öptüğünü, zamanla göğüslerini, bacaklarını ve vücudunun birçok yerini kütüphanede ellemeye başladığını, sanığın isteği üzerine, kendisinin de onun cinsel organını ellediğini, sanığın toplam üç kez kendisiyle anal yoldan cinsel ilişkiye girerek dışarı boşaldığını, anal yoldan ilk kez ilişkiye girdiklerinde kendisinin de istekli olduğunu ancak canının acıması nedeniyle sonraki ilişkilerin sanığın zorlamasıyla gerçekleştiğini, sanıkla ilişkisi sonucunda bacağında oluştuğunu belirttiği morlukları arkadaşlarına gösterdiğini beyan etmesi, tanık …’nın aşamalarda katılan mağdureyle sanığın birçok kez kütüphaneye yalnız başlarına girdikleri ve orada kaldıklarına, tanık …’ın aşamalarda kütüphaneye gittiği bir gün katılan mağdurenin kendisini dışarı çıkarıp kapıyı kilitlediğine ve sanıkla içeride yalnız kaldıklarına ilişkin görgülerinin bulunması, tanıklar … ve …’in aşamalarda katılan mağdurenin bacağındaki morlukları gördüklerini ifade etmeleri, tanık …’ın ise katılan mağdurenin bacağında morluk olduğunu söylediğini ancak kendisinin bakmadığını belirtmesi, tanık …’nın katılan mağdurenin kendisine sanıkla ilişkiye girdiğini ve sanığın cinsel organını gördüğünü söylediğine ilişkin beyanda bulunması, katılan mağdurenin olayların örgüsü bakımından tutarlı anlatımlarının tanıklar …, … ve …’nın somut ve net beyanlarıyla desteklenmesi, soruşturmanın olayın gerçekleşmesinden yaklaşık bir yıl sonra gönderilen bir ihbar mektubu üzerine başlaması, katılan mağdurenin ve ailesinin olayın ortaya çıkmasının ardından olayların kapanması için savcılığa dilekçe vermelerine rağmen katılan mağdurenin bu dilekçe üzerine alınan ifadelerinde önceki anlatımlarının doğru olduğunu belirtmesi ve sanıkla aralarında bir husumetlerinin de bulunmaması hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, sanığın kendisine iftira atmasını gerektirecek bir nedeni bulunmayan katılan mağdureye karşı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunun sabit olduğu kabul edilmelidir.”,
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer düşüncelerle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 10.02.2015 tarihli ve 5752-886 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Ünye Ağır Ceza Mahkemesince verilen 31.01.2012 tarihli ve 255-15 sayılı beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna ilişkin mahkûmiyet hükmünün, sanığın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabul edilip, Özel Daire onama kararının kaldırılarak Yerel Mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi nedeniyle cezanın İNFAZININ DURDURULMASINA ve sanığın TAHLİYESİNE, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu olmadığı takdirde derhal salıverilmesi için YAZI YAZILMASINA,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 30.06.2020 tarihinde yapılan müzakerede sanığa atılı suçun sabit olmadığı yönünden oy çokluğuyla, ulaşılan sonuca göre infazın durdurulması bakımından ise oy birliğiyle karar verildi.