Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/589 E. 2023/86 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/589
KARAR NO : 2023/86
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

İtirazname No : 2019/55252
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 1525-80

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Sanık …’ın maktul …’e yönelik eylemi nedeniyle kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81/1, 62/1, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 29.03.2017 tarihli ve 5-104 sayılı resen de istinaf kanun yoluna tabi hükme yönelik olarak sanık ve müdafiinin istinaf kanun başvurusunda bulunmaları üzerine dosyayı inceleyen Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 17.01.2018 tarih ve 1525-80 sayı ile istinaf başvurularının esastan reddine, bu kararın da sanık ve müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 18.03.2019 tarih ve 169-1631 sayı ile temyiz istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.

II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 23.07.2019 tarih ve 55252 sayı ile;
“(…)İncelenen dosya kapsamına göre; mağdur … ve arkadaşları ile sanık …ında husumet bulunduğu, olay günü kız arkadaşı ile birlikte …’da bulunan sanığın, … isimli arkadaşı ile telefonla konuştuktan sonra …’e döndüğü, bir süre sonra mağdur … ve akrabası olan … ile telefonda tartıştığı, bunun üzerine sanık …’ın arkadaşları olan …, … ve …’i de alarak olayın gerçekleştiği … Sağlık Ocağı bahçesine gittiği, bu sırada mağdur … ve arkadaşlarının sağlık ocağının bahçesinde alkol aldıkları, aralarındaki husumet nedeniyle konuştukları sırada kavga çıktığı, Sanık …’ın arkadaşı olan …’ın yanında taşıdığı ruhsatsız tabancası ile ateş ederek karşı gruptan …’ı ayağından vurduğu, sanık …’ın ise aracından aldığı tüfekle ateş etmek istediği sırada mağdur …’nın kendisine engel olmak için tüfeğin namlusundan tuttuğu, buna rağmen ateş eden sanık …’ın mağdur …’yı yaraladığı, olayın daha fazla büyümesini istemeyen maktul …’in tepki gösterdiği, manevra yaparak pompalı av tüfeğinin namlusuna fişek süren …’a “dur, yapma, sıkma o… çocuğu” şeklinde bağırarak engel olmak istediği, saldırgan bir tutum içinde olan sanığın kendi arkadaşının bile küfür edip karşı grupla birlikte hareket ettiğini düşünerek bir el maktulün karın bölgesine ateş ettiği, bu sırada fırsattan istifade eden mağdur …’nın olay yerinden kaçtığı olayda, sanığın kastının öldürmeye yönelik olduğu hususunda bir şüphe bulunmamaktadır.
Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin esastan ret kararı ile istinaf incelemesinden geçen Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesine göre ‘sanık …’ın ateş etmesi sonucu yaralanan …’in yere düştüğü, sanık …’ın bu eylemine maktul …’in tepki gösterdiği, bunun üzerine sinirlenen sanık …’ın elindeki tüfekle birkaç metre mesafedeki maktul …’e dönerek öldürmek kastıyla hareket etmek suretiyle öldürücü bölgesi olan maktulün karın bölgesine ateş ettiği, öldürücü bölgeye aldığı silah yarasının etkisiyle maktul …’in yere yığıldığı ve öldüğü’ kabul edilmiştir. Kanaatimizce mahkemenin kabulüne göre TCK’nin 29. maddesinin ayrıntılı bir şekilde tartışılması, özellikle maktulün olay sırasında sanık …’a hakaret ettiğini söyleyen, mağdur …’nın arkadaşı olan …’in beyanına neden itibar edilmediğinin belirtilmesi gerekmektedir. Bu çerçevede hüküm haksız tahrik yönünden yetersiz gerekçeye dayandırılarak oluşturulmuştur. 5271 sayılı CMK’nin 289. maddesinde belirtilen hukuka kesin aykırılık halleri arasında hükmün CMK’nin 230. maddesinde gösterilen gerekçeyi içerip içermediği de sayılmıştır. Kural olarak 20.07.2016 tarihinden sonra bölge adliye mahkemesi ceza dairesi tarafından kurulan hükümlerde maddi olayın kabulüne ilişkin delil değerlendirilmesi yapılamayacak ise de, kanaatimizce hükmün gerekçesinin yetersiz olması hali, temyiz incelemesinde olduğu gibi, CMK’nin 308/1. maddesine göre olağanüstü itiraz incelemesinde de değerlendirme konusu yapılabilecektir.
Tüm bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu olayda; sanık … ile maktul …ında husumet bulunmadığı, alkollü olan sanık …’ın olay sırasında çok sinirlendiği ve kendi arkadaşı olan …’in kendisine hakaretini hazmedemeyerek bir el ateş ettiği, bu şekilde maktulden kaynaklanan ve haksız hareket niteliğinde olan hakaret eyleminin üzerinde yarattığı öfke ile sanığın öldürme eylemini gerçekleştirdiği anlaşılmıştır. Bu nedenle Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesinin esastan ret kararının ‘maktulden kaynaklanan haksız hareket nedeniyle verilen cezada TCK’nin 29. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği gözetilmeyerek yetersiz gerekçe ile fazla ceza tayini’ nedeniyle bozulmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde temyiz isteminin esastan reddine karar verilmesi kanuna aykırıdır(…)” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.10.2019 tarih ve 3072-4440 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan nedenlerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIĞIN KAPSAMI VE KONUSU
İnceleme dışı sanık … hakkında kasten yaralama suçundan şikâyet yokluğu nedeniyle verilen düşme kararı ile aynı inceleme dışı sanık hakkında tehdit; inceleme dışı sanıklar … ve … hakkında suçluyu kayırma suçlarından verilen beraat kararları istinaf edilmeksizin, inceleme dışı … hakkında kasten yaralama ve 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçlarından verilen mahkûmiyet hükümleri istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle,
Sanık …’ın inceleme dışı mağdur …’ya yönelik öldürmeye teşebbüs suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece temyiz isteminin esastan reddine karar verilmek suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme; sanık …’ın maktul …’e yönelik eylemi nedeniyle kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; sanık …’ın maktul …’e yönelik eylemi nedeniyle kurulan mahkûmiyet hükmünde;
1- Haksız tahrikin uygulanmamasına dair gerekçenin yeterli olup olmadığının,
2- Sanık hakkında TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
IV. OLAY VE OLGULAR
İncelenen dosya kapsamından;
17.05.2015 tarihli olay yeri inceleme raporunda; … Merkez … Mahallesi … Sağlık Ocağında iki grup arasında çıkan kavgada ateşli silahların kullanıldığı ihbarı üzerine olay yerine gidildiğinde, maktul …’in karın bölgesinden aldığı ateşli silah yaralaması neticesinde kaldırıldığı hastanede eks olduğu bilgisinin alındığı, olay yeri olan … Sağlık Merkezi bahçesinde iki adet av tüfeği kartuşu, iki adet 7,65 mm çapında fişek, bir adet 7,65 mm çapında boş kovan, sağlık ocağının kuzey yan tarafında iki adet saçma tanesi ile boş pet bardaklar, votka ve meyve suyu şişelerinin delil olarak bulunduğu tespitlerine yer verildiği,
18.05.2015 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; cesedin batın sağ yanında 5 adet, batın sol yanında 3 adet 1 cm çapında av tüfeği saçma tanelerinin; belin sağ kısmında 3 adet av tüfeği saçma tanesi çıkış deliği bulunduğunun, bu bölgeden iki adet av tüfeği saçma tanesinin elde edildiğinin, sonuç olarak; kişinin vücudunda toplam 8 adet av tüfeği saçma tanesi giriş deliği tespit edildiği ve bunların tamamının öldürücü nitelikte olduğunun, atış mesafesi tayini için olay esnasında kişinin üzerindeki elbiselerin tetkikinin gerektiğinin, kişinin ölümünün av tüfeği saçma taneleri yaralanmasına bağlı iç organ yaralanması ve iç kanama sonucu meydana gelmiş olduğunun bildirildiği,
19.05.2015 tarihli görüntü inceleme tutanağında; 17.05.2015 tarihinde saat 23.15 sıralarında olay yerine en yakın ve … Mahallesi Sağlık Ocağı’nın arka tarafını gösterir MOBESE kamera görüntüsünün incelenmesinde; … isimli şahsın kullandığını belirttiği beyaz … marka aracın kamera saatine göre saat 22.04’te olay yerinden ayrılıp saat 22.30’da olay yerine geri geldiği, saat 23.13’te sanık … ile inceleme dışı sanık …’ın beyaz … marka araçla sağlık ocağının bahçesine doğru geldiklerinin, saat 23.20.09’da inceleme dışı katılan …’nın elinden yaralanması üzerine bahçeden koşarak uzaklaştığının, hemen 9 saniye arkasından sokak lambası altında sanık …’ın elinde ateşli silahla inceleme dışı katılan …’i kovaladığının, bundan 40 saniye sonra saat 23.20.50’de bahçe tarafından beyaz … pikap aracın ışıkları yanık şekilde elinde parlayan bir silah olduğunu değerlendirilen sanık …’ın bulunduğu sokak üzerinden geçmeye başladığının, yoldan geçen beyaz … marka pikabın maktulü hastaneye doğru götürdüğünün, saat 23.22.33’de sanık ve inceleme dışı sanık …’in olay yerine geldikleri beyaz … marka araçla olay yerinden ayrıldıklarının görüldüğünün belirtildiği,
10.06.2015 tarihli uzmanlık raporunda; olay yerinde ele geçen iki adet av tüfeği kartuşunun tek bir (aynı) av tüfeği fişeği patlatır ateşli silahtan atıldığının, ele geçen 7,65 mm çaplı bir adet boş kovanın ise silahı tespit edilemeyen olaylar arşivinde kayıtlı olaylar ile arasında irtibat bulunamadığının bildirildiği,
18.06.2015 tarihli uzmanlık raporunda; maktul …, inceleme dışı sanık … ve … isimli şahsılardan alınan svap örneklerinde atış artığına rastlanılmadığının, maktulün üzerinden çıkartılan deri montun ön karın bölgesinde 9 adet delik bulunduğunun ve etrafında atış artıklarının olduğunun, dağılım yoğunluğuna göre bu deliklerin uzak atış mesafesinden yapılan atışlar olduğunun belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … kollukta; maktulün eşi olduğunu, olay günü akşam saatlerinde eşinin evde uzandığı sırada, saat 20.30-21.00 sıralarında birisinin telefonla araması üzerine “Bir yere gideceğim 5 -10 dakikalık bir işim var” diyerek evden ayrıldığını, bir daha eşini göremediğini, daha sonra eşinin arkadaşı olan tanık …’in eve gelerek, kendisine eşinin hastanede olduğunu, yaralandığını söylediğini, hastaneye gittiğinde eşinin Arap olduğunu öğrendiği bir şahıs tarafından vurulduğunu duyduğunu,
İnceleme dışı katılan … kollukta; 17.05.2015 tarihinde saat 23.00 sıralarında yanında tanıklar …, … ve inceleme dışı sanık … ile birlikte sağlık ocağının arka tarafında alkol aldıkları sırada daha önceden tanıdığı …, … ve … isimli şahsıların beyaz … marka bir araçla geldiklerini, sanığın kendisine “Senin yeğenin bana laf attı” diyerek kavga çıkartmaya çalıştığını, kendisinin “Ortamı bozma, bunlar basit meseleler, sabah konuşuruz” dediğini, sanığın geldikleri aracın bagajından av tüfeğini çıkardığını, elinden tüfeği almaya çalışırken silahın patladığını, elinin yaralanması üzerine oradan kaçmaya çalışırken arkasından kovalayarak ateş etmeye çalıştığını, maktulün sanığın ateş etmesini engellemek için araya girdiği sırada silahın ateş alması üzerine yaralandığını, daha sonra koşarak gittiği hastanede kendini kaybettiğini,
Mahkemede; sanığın olay yerine gelir gelmez “Siz adam olmuşsunuz, erkek olmuşsunuz” gibi sözler söylediğini, inceleme dışı sanık …’in inceleme dışı sanık …’e küfrederek “Sana ne giriyor?” şeklinde beyanda bulunduğunu, sonra inceleme dışı sanık …’i itekleyip tabancayla bir el ateş ettiğini, …’in arkasından kovalamaya başladığını, sanığın aracın bagajına koştuğunu görünce tüfeği elinden almaya çalıştığını, bir eliyle tüfeğin namlusunu tuttuğu sırada tüfeğin ateş almasıyla birlikte elinden yaralandığını, bu sırada yana döndüğünü, maktulün sanığa “Sen ne yapıyorsun, onlar bizim arkadaşlarımız” demesi üzerine sanığın namluyu hemen yanında bulunan maktule doğru çevirerek durmaksızın bir el daha ateş ettiğini, 2 metre mesafede olduğunu, bunu görünce hemen kaçmaya başladığını, 20-30 metre arkasından kovaladığını, sanığın maktule ateş etmeden önce kendisinin yere düştüğünü, maktulün “Sen ne yapıyorsun?” deyince hemen dönerek maktule ateş ettiğini, inceleme dışı sanık … ve sanığın olay yerine ağızları dolu ve kurulu şekilde iki farklı silahla geldiklerini, sanığın asıl hedefinin kendisi olduğunu ancak kaçarak kurtulduğunu, inceleme dışı sanık …’in yaralanması üzerine yaklaşık bir dakikalık süreçte sanığın araca gittiğini, kendisinin peşinden koştuğunu, elinden yaralandıktan 5-10 saniye sonra maktule de ateş ettiğini bizzat gördüğünü, sanığın maktule, “Ne yapıyorsun onlar bizim arkadaşlarımız” şeklindeki sesini duyarak vücudunu döndürerek ateş ettiğini,
Tanık … kollukta; olay günü saat 21.00 sıralarında yanında inceleme dışı sanık … ve … isimli arkadaşları ile birlikte … Tekel Bayi önünde alkol aldıklarını, sonra sanık ve daha sonra inceleme dışı sanık … ve arkadaşlarının da yanlarına geldiklerini, … ve …’in bir süre konuştuktan sonra … marka beyaz bir araçla yanlarından ayrıldığını, sonra adı geçenlerin geri geldiklerini, birkaç bira alıp hep birlikte bahsettiği araca bindiklerini, sonra maktulün kendisini cep telefonundan aradığını, kendisinin … Çay evi önünde olduğunu söyleyerek nerede olduklarını sorduğunu, sonra yanındakilere “…’i de alalım mı?” diye sorduğunu, onların da kabul etmesi üzerine maktulün bulunduğu yere gidip onu aldıklarını, araçla giderken sanığı … numarası ile biten bir telefondan … isimli birinin aradığını, aralarında yüksek sesle bir küfürleşme yaşandığını, sanığın sinirlenmesi üzerine bu kişinin “Ben senin azrailinim” dediğini ve telefonu kapattığını, sonra sanığın sağlık ocağını göstererek “Bu piç orda oturuyor galiba” dediğini ve aracı oraya döndürdüğünü, sağlık ocağının önüne gittiklerinde …, …, … ve ismini bilmediği birkaç kişinin daha orada oturduklarını, araçtan inceleme dışı sanık …, sanık … ve maktulün indiklerini, kendisinin inmediğini, inenlere ise “Bir şey yapmayın” dediğini, orada oturanlardan …’nın arkadaşı olduğu için tartışmak istemediğinden araçtan inmediğini, önce inceleme dışı sanıklar … ile …’in ateşli bir şekilde tartışmaya başladıklarını, bu sırada bir el silah sesi geldiğini, hemen araçtan indiğini, araçtan inince sanığın aracın bagajına doğru gelerek pompalı tüfeği çıkardığını, o anda inceleme dışı katılan …’in gelerek sanığın elindeki silaha sarıldığını, aralarında bir mücadele başladığını, sanığın tüfeğin dipçik kısmıyla inceleme dışı katılan …’in kafasına vuduğunu, inceleme dışı katılan …’in yere düştüğünü, bir el ateş edince katılan …’in yaralandığını, sanığın ikisinin arasına girmeye çalışan maktule de dönerek bir el de maktule sıktığını, maktulün karnından vurulduğunu, inceleme dışı katılan …’in kaçmaya başladığını, arkasından kovalayan sanığın bir el daha sıktığını ancak katılan …’i yakalayamadığını, maktulün yerde yatarken “… beni vurdu, canım yanıyor beni hastaneye götürün” dediğini, olay yerinde bulunan tanık … ile birlikte o sırada yoldan geçmekte olan tanık …’in beyaz … marka açık kasa kamyoneti durdurup maktulü hastaneye göndediğini, bu sırada yoldan geçerken inceleme dışı katılan …’i kovalayan sanığı gördüklerini, sanığa “…’i vurdun” dediğini, sanığın kendisine “Bana …’i vurdun deme” dediğini, hemen sonra beyaz … marka aracın koltuğuna geçtiğini, yanına inceleme dışı sanık … ve sanığın da bindiğini ve onları sanığın evine bıraktığını aynı araçla … Devlet Hastanesine gittiğini, orada sanığın kendisini telefonla aradığını, maktul …’in öldüğünü sanığa söylediğini, sonra …’ın ailesinin oturduğu eve gidip ailesini hastaneye götürdüğünü, ardından hastanede gördüğü …’a “Bunlar senin yüzünden oldu” diyerek vurduğunu, sonra akrabası olan …’in de …’e vurduğunu, ardından aracın sahibinin kardeşleri …’in gelerek aracın anahtarını istediğini, araçla birlikte evlerine gittiklerini, sabaha karşı … ve …’ı cep telefonlarından aradığını ancak kapalı olduğunu, sonra bu şahsılardan haber alamadığını,
Mahkemede; önceki ifadesinin doğru olduğunu, aradan uzun zaman geçtiği için ayrıca uyuşturucu bağımlısı olduğu için tam net hatırlamadığını, ancak kendisi sağlık ocağının önündeki arabanın içinde iken sanığın aracın bagajını açtığını ve içerden pompalı tüfeği aldığını, inceleme dışı katılan …’in pompalı tüfeğin namlusunu tuttuğunu, bir mücadele başladığını, sanığın silahın dipçiği ile …’in kafasına vurduğunu, …’in yere düştüğünü, sonra kaçmaya başladığını, sanığın sağa sola ateş etmeye başladığını, bu sırada maktulün araya girmeye çalıştığını, sanığın ise dönerek maktulü karnından vurduğunu, bu sırada aralarında bir metre civarında bir mesafe olduğunu, kendisinin hemen maktul ile ilgilenmeye başladığını, sanık ile maktul arasında her hangi bir husumet olmadığını, bilerek ateş ettiğini düşünmediğini, insanın gözünün karardığında hiçbir şey görmeyebileceğini, olay yerinin karanlık olduğunu ancak insanların yüzünü seçemeyecek kadar da karanlık olmadığını, şu an 5-6 tane uyku hapı aldığı için kendisinde olmadığını,
Mahkemedeki ek beyanında; kolluktaki ifadesini kabul etmediğini, arkadaşı inceleme dışı sanık … ile alkol alırken maktulün kendisini aradığını, nerde olduklarını sorup gelip kendisini almalarını istediğini, sonra evine giderek maktulü aldıklarını, bu sırada kendisinin … ve sanık ile buluştuğunu, inceleme dışı sanık …’i evine bıraktıklarını, araçta birlikte iken sanığı tanımadığı birinin aradığını ve küfürleşip kapattıklarını, … Polis Meslek Yüksekokulu tarafına doğru gittiklerinde, ki insanların her zaman oraya içmeye gittiklerini, inceleme dışı katılan …’in orada olduğunu gördüklerini, kendisinin arabadan inmediğini, sanık, … ve maktulün araçtan indiklerini, …’in …’e küfrettiğini, …’in ise sanığa küfrettiğini, bir anda silah sesi duyduğunu kimin ateş ettiğini görmediğini, sonra aracın bagajının açıldığını, sanık ve …’in ellerinde bir pompalı tüfeği tutarken boğuştuklarını gördüğünü, tüfeğin ateş aldığını, sonra bir patlama sesi daha geldiğini ve maktulün yere düştüğünü, maktulün yanına gittiğini, o sırada …’in de geldiğini, maktulün kendisine sanığın kendisini vurduğunu söylediğini,
Tanık … kollukta; olay günü … ve … ile birlikte piknik yaptıklarını ve saat 22.00 sıralarında her zaman oturdukları Sağlık Ocağının bahçesine gittiklerini, bu sırada bahçede …, …, … ve … olarak bildiği kişinin oturduklarını, … ile …’nin markete gittiklerini, sonra geldiklerini, saat 23.00 sıralarında … marka beyaz bir araçla yanlarına sanık, maktul ve inceleme dışı sanık …’ın geldiğini, bu şahsıların iki metre uzaklıkta inceleme dışı katılan … ile konuşmaya başladıklarını, …’in …’e “Senin yeğenin … niye küferidiyor?” dediğinde, …’in de “Amcamın oğludur ne yapmışsa arkasındayım” dediğini, bu sırada sanık ile …’in birbirlerine yumruk vurduğunu, bu sırada oradakilerin araya girdiğini, sanığın araca doğru koştuğunu, …’in peşinden gittiğini, sanığın aracın bagajından av tüfeği çıkardığını, bu sırada aralarında bire abede yaşandığını ve silahın patladığını, …’in elinin parçalandığını gördüğünü, …’in hemen kaçmaya başladığını, maktulün sanığa “Yapma, yapma, sıkma orospu çocuğu” diye bağırdığını, sonra sanığın maktule de av tüfeğini doğrultarak sıktığını ve maktulün karnından vurulduğunu, bu esnada …’in de …’a belinden çıkarttığı tabanca ile ateş ettiğini, …’in kaçtığını, …’in …’in peşinden 50-60 metre kovaladığını, bu esnada olay yerine birlikte geldikleri beyaz … marka açık pikaba … ile birlikte binerek yaralı maktulü hastaneye götürdüklerini,
Mahkemede; kolluktaki beyanlarını aynen tekrar ettiğini, olay sırasında sanık ve inceleme dışı sanık …’in araçtan inerek … ve … ile kavga etmeye başladıklarını, sonra …’in ateş ettiğini, sanığın da sonradan ateş ettiğini, kendilerini ayırmaya çalıştıklarını, ancak maktulün yaralanıp yere düştüğünü, maktulü hastaneye götürdüklerini, …’in eli yaralandıktan sonra sanıktan yaklaşık 10-15 metre uzaklaştığını ama sonra geri geldiğini, sanığın bunun üzerine elindeki silahla tekrar ateş etmeye başladığını maktulün bu sırada yaralanıp yere düştüğünü, maktulün nasıl yaralandığını tam görmediğini,
Tanık … kollukta; kendisinin işyerinde bulunmadığı bir sırada, yanında çalışan … isimli kişinin yine çalışanı yaşı küçük …’a cinsel tacizde bulunduğunu öğrendiğini, sonra … ve …’in …’i dövdüklerini duyduğunu, sonra …’in de bunu annesine söylediğini, annesi …’un yanına gelerek neden benim çocuğumu dövdünüz, sizi öttüreceğim, “…’a her şeyi söyledim, hepinizi öldürecek, sizi mahallede barındırmayacağım” diye bağırarak küfürler etmeye başladığını, kendisinin ise “Bağırmana gerek yok, oğlun sana bunu söyledi mi haklı gibi bağırıyorsun, …’ın numarasını verirsen arar konuşurum” dediğini, kadının ikna olmayarak ve bağırarak uzaklaştığını, sonra 17.05.2015 tarihinde saat 21.30-22.00 sıralarında evinde iken 9832 ile biten bir telefon numarasından arandığını, telefondaki kişinin kendisini … olarak tanıttığını ve “Benim kayınbiraderimi dövmüşsünüz, neden dövdünüz, hepinizi öldüreceğim” dediğini, kendisinin de küfür etmiş olabileceğini ancak hatırlamadığını, sonra konuyu uzatmamak için Sağlık Ocağında oturan amca oğlu …’nın yanına gittiğini, orada …, … ve … ile alkol aldıklarını, …’e … isimli birinin kendisini aradığını, restleştiklerini söylediğini, …’in kendisine “Boşver birşey olmaz, telefonu kapat, onların da kafası iyidir şimdi erkeklik yapıyorlar” dediğini, aradan yarım saat geçtikten sonra … marka bir araçla …, … ve … isimli şahısların inip yanlarına geldiklerini, …’in … ile konuşmaya başladığını, bu sırada …’ın bağırarak küfür ettiğini, sonra …’e kimse laf söyleyemez, kimse karışamaz deyip …’e yumruk attığını, …’in önce yere düştüğünü sonra yerden kalkarken belindeki tabancayı çıkartıp …’in bacağına ateş ettiğini, …’in kaçmaya başladığını, …’in arkasından sıkmaya devam ettiğini, bunu üzerine …’ın aracın baajından bir pompalı tüfek çıkarttığını, …’in hemen koşarak …’ın elinden tuttuğunu, …’ın elindeki tüfek ateş alınca …’in elinin parçalandığını gördüğünü, …’in kaçmaya başladığını bu sırada …’ın tüfeği tekrar kurduğunu, tekrar …’in arkasından sıkacağı sırada … olarak bildiği şahsın …’a “Dur oğlum ne yapıyorsun?” diyerek bağırdığını, tüfeğin önüne geçtiğini, bu esnada …’ın tüfeği …’e doğru ateşleyerek …’i karnından vurduğunu, …’in yere düşmesiyle birlikte … ve …’in gledikleri araca binerek olay yerinden kaçtıklarını, olay yerinde bulunan … ve …’in …’i araca koyarak hastaneye götürdüklerini, bu olayın … ve annesi … nedeniyle çıktığını düşündüğünü,
Mahkemede; önceki ifadelerini tekrarla, sanık ile tanışıklığı olduğunu ancak samimiyeti olmadığını, olay sırasında …’in …’e yumruk attığını, …’in silahıyla …’in ayağına yere doğru ateş ettiğini, …’in kaçmaya başladığını, …’in kovalamadığını ancak bir el daha ateş ettiğini hatırladığını, sonra sanığın araca doğru yöneldiğini, bagajdan küçük pompalı bir tüfek çıkarttığını ve … ile boğuşmaya başladıklarını, boğuşma sırasında sanığın bir eliyle tetiğe bastığını, …’in elinden yaralandığını, …’in yere düştüğünü, maktulün araya girerek sanığa “Dur yapma” dediğini ancak sanığın ikinci kez tetiğe basıp maktulü vurduğunu, sanık ile …’in sarhoş olduğunu ancak maktulü bilmediğini,
İnceleme dışı sanık … kollukta; 17.05.2015 tarihinde saat 13.00’te arkadaşı sanık, sanığın tanımadığı bir arkadaşı ile birlikte arkadaşı …’e ait … palaklı araçla … Çayı’na gittiklerini, yanındaki tabanca ve sanığa ait tüfekle atış yaptıklarını, alkol aldıklarını, sonra sanığın kız arkadaşı ile …’a gideceğini söylemesi üzerine sanığı evine bıraktığını, aracın kendisinde kaldığını, sonra …, maktul ve … ile birlikte 17.30 sıralarında … Çay Salonunda buluştuklarını, bu arkadaşlarını araca aldığını, … Kuruyemiş’ten içki aldıklarını, sonra maktulün “Beni indirin” dediğini ve araçtan indiğini, sonrasında …, … ve kendisinin havaalanı tepeye doğru giderek alkol almaya başladıklarını, bu sırada …’yı arayan maktulün yerlerini sorduğunu, maktulün siyah bir motorsiklet ile bulundukları yere geldiğini, saat 21.00 sıralarında peş peşe il merkezine geldiklerini, sonra …’nın motoru çay salonuna bıraktığını ve birlikte tekrar dört kişi (…, …, … ve kendisi) askerlik şubesinin önüne gittiklerini, sanığın …’yı arayarak nerde olduklarını sorduğunu, sonra sanığın yanlarına geldiğini, …, maktul ve sanık ile birlikte aynı araca binerek alkol almaya başladıklarını, bu sırada sanığın kendisine gelen ulan adam telefonu açsana yazılı Facebook mesajını gösterdiğini, sonra sanığı bir telefonun aradığını, arayan kişinin seni de kardeşini de yaşatmayacağım şeklinde konuştuğunu, arayan kişinin … olduğunu anladığını, kendisinin de telefonda konuşmaya çalıştığını, …’in “Senlik bir durum yok ben …’ın kardeşini öldüreceğim” diyerek küfür ettiğini, herkesin bu konuşmaya şahit olduğunu, maktulün lafa girerek “Ben bunları daha önce Sağlık Ocağının orda içerlerken gördüm, isterseniz oraya gidip bakalım, ordalarsa konuşur tatlıya bağlarız” dediğini, sonra birlikte … Sağlık Ocağının arka tarafına gittiklerini, orada kalabalık bir grubun olduğunu, kendisi ile birlikte araçtan maktul ve sanığın indiğini, içlerinde …, …, …, …, … ve …’in yeğeni …’in olduğunu, kalabalığın üzerlerine doğru geldiklerini, …’nın sanığa doğru “Siz kimsiniz?” dediğini, kendisinin …’in koluna girerek “Meseleyi anlat” dediğini, …’in “Sen kimsin karışma lan” diyerek …’a yöneldiğini, bu sırada … isimli şahsın küfredip bağırarak “Siz kimsiniz, …’e kimse laf söyleyemez, benim babamdır” dediğini ve kendisine bir yumruk attığını, yere düştüğünü, kalakacağı sırada …’in bıçak çektiğini, sonra belindeki tabancayı çıkartarak önce bir el havaya ateş ettiğini, sonra üzerine yürümeye devam edince bir el de …’in ayağına doğru sıktığını, bu sırada …, … ve karanlıkta bulunan şahısların sanığa doğru saldırmaya başladıklarını, sanığın koşarak aracın bagajında bulunan av tüfeğini çıkardığını, …’in hemen arkasından gittiğini, sanığın elindeki tüfeği tutmaya çalıştığını, sanığın önce tüfeğin dipçiği ile …’e vurduğunu, ancak maktulün tüfeği yine bırakmadığını, sonra tüfeğin bir anda ateş aldığını, …’in elinden yaralandığını görmediğini, sonra …’ın tüfeği bir daha doldurdup kalabalığa doğru bir kez daha ateş ettiğini, bu sırada birlikte geldikleri arkadaşları maktulün vurulduğunu, maktulü hastaneye götürdüklerini, sanık ile kendisinin geldikleri araçla geri döndüklerini, …’yı hastaneye bakması için gönderdiklerini, sonra … ile birlikte aracı sahibi …’e vererek … ile birlikte … iline gittiklerini,
Cumhuriyet savcılığında; kolluktaki beyanlarını tekrarla, olay anında maktulün nasıl vurulduğunu görmediğini, ancak ikinci silah sesini de duyduğunu, …’nın “Ne yaptın, arkadaşımızı vurdun” dediğini, sanığın “Ben onu vurmadım” diyerek ağlamaya başladığını, …’in peşinden kaçarken ateş ettiğinin doğru olmadığını, sanığın tüfeği tekrar kurarak maktule doğru ateş ettiğine dair beyanlara bir diyeceği olmadığını, tüfeği … ile sanığın ikisinin birden tuttuğunu gördüğünü,
Sulh Ceza Hâkimliğinde; önceki beyanlarını aynen tekrar ettiğini, maktulün …’yı arayarak nerde olduklarını sorduğunu ve maktulün sonradan oturdup alkol aldıkları yere geldiğini, Sağlık Ocağında gittikten sonra kendisinin …’e korkutmak maksadıyla önce havaya ateş açtıktan sonra bıçakla üzerine yürümesi nedeniyle ayağının önüne doğru ateş ettiğini, sonra …’in elindeki bıçağı atarak kaçmaya başladığını, bu olanlar sırasında sanığın elindeki av tüfeğini … ile birlikte tuttukları sırada tüfeğin ateş aldığını, sadece silah sesini duyduğunu, …’in yaralandığını görmediğini, ancak kaçmaya başladığını, bu sırada maktulün nasıl yaralandığını görmediğini, ancak sanığın “Ben onu vurmadım” diyerek ağlamaya başladığını, maktulü hastaneye götürdüklerini, kendisinin sanık ile birlikte olay yerine geldikleri araca binerek uzaklaştıklarını, Batman’a gittiklerinde sanığın tüfeği sakladığını, sürekli ağladığını ve kendinde olmadığını,
Mahkemede; önceki beyanlarını tekrarla, suçlamayı kabul etmediğini, …’in kendisine yumruk ile vurduğunu ve bıçak çektiğini, bir el havaya, bir el ayağının önüne ateş ettiğini, vurulduğunu görmediğini, ateş ederken 1-2 metre mesafe olduğunu, peşinden koşmadığını, sadece 5-10 metre takip ederek kovaladığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık … kollukta; 17.05.2015 tarihinde saat 13.00 sıralarında arkadaşları … ve … ile birlikte piknik yapmak için … isimli şahsa ait … marka araçla … Çayı kenarına gittiklerini, alkol aldıklarını, kendisinin yanlarındaki tüfekle atış yaptığını …’in tabancasıyla atış yaptığını, sonra saat 16.00-17.00 civarı il merkezine döndüklerini, ardından kız arakadaşı … ile buluşup …’a gittiklerini, alışveriş yaptıklarını, saat 21.00 sıralarında …’e dönerken …’da … isimli şahsın kendisine Facebook’tan “Beni ara yada numaranı ver” şeklinde mesaj gönderdiğini, şahsı aramadığını, kız arkadaşını evine bıraktıktan sonra …’in oraya gittiğini, arkadaşları …, … ve … ile buluştuklarını, bir süre alkol aldıktan sonra …’i evine bıraktıklarını, maktulü nereden aldıklarını tam hatırlayamadığını, aracın içinde …, …, … ile birlikte gezmeye başladıklarını, …’nın “Arasana lan” şeklinde bir mesaj daha gönderdiğini, daha sonra bu telefonu aradığını ve “Sen kimsin” dediğinde “Ben senin azrailinim, bir daha benim mahalleden geçemezsin” diyerek küfür ettiğini, bu esnada telefondaki kişinin …’in sesini duyduğunu ve “… değil mi o, telefona ver” dediğini, …’in “Sen kimsin?” dediğini, karşıdaki kişinin benim kim olduğumu hepiniz tanıyacaksınız diyerek nerde olduklarını sorduğunu, kendilerinin söylemediklerini, ancak … Sağlık Ocağının oradan geçerken …’nın bahçenin arkasında oturduğunu gördüklerini, araçtan inip yanlarına gittiklerinde …, …, …, … ve ismini bilmediği iki üç kişinin daha orada olduğunu, selamlaştıklarını, o sırada …’nın yanlarına geldiğini, … ve maktul ile birlikte üç kişi konuşmak için araçtan indiklerini, …’e “Yeğenin … beni arayıp küfür ediyor, sebebi nedir?” diye sorduğunu, …’in “Yeğenim ne diyorsa arkasındayım, hepinizin Allah’ını, kitabını…” diyerek küfür etmeye başladığını, bu sırada …’ın …’e yumruk attığını, …’in belindeki silahla önce havaya ateş ettiğini, sonra bir el daha silah sesi geldiğini ama nereye ateş ettiğini görmediğini, bu sırada kendisinin aracın bagajındaki pompalı tüfeği çıkarmaya gittiğini, …’in ve arkadaşlarının da arkasından geldiklerini, arkadaşlarının tekme ve taşlarla kendisine saldırdıklarını, silahı çıkarttığında … ile birlitke aynı anda tutmaya başladıklarını, bu sırada silahın ateş aldığını, …’in yere düştüğünü, o sırada sinir krizi geçirdiğini, tüfeği tekrar doldurarak havaya ateş ettiğini, sonra elindeki silahın bir daha patladığını ancak o sırada karanlık olduğu için kimin vurulduğunu görmediğini, olayın şoku ile sağlık ocağının diğer kapısına koştuğunu, sonra …’in yanına gelerek maktulün vurulduğunu söylediğini, bunu duyunca sinir krizi geçirdiğini, kendisini geldikleri araca zorla bindirdiklerini, “… nerede” diye sorduğunda hastaneye götürüldüğünü söylediklerini, …’nın hastaneye gittiğini, sonra polislerin kendilerini aradığını öğrenince … ile birlikte …’ı aradıklarını, … iline gittiklerini,
Cumhuriyet savcılığında; önceki beyanlarını tekrarla, arkadaşları …, … ve … ile birlikte … merkezde akşam saatlerinde dolaşırlarken …’nın kendisini aradığını, “Azrailinim” dediğini, …’in bu kişinin … olduğunu anladığını, araçla dolaşırken …’yı gördüklerini, maktul, … ve kendisi araçtan inip sağlık ocağının bahçesine gittiklerini, …’in kendisine “Yeğenim ne diyorsa ben de aynısını söylüyorum” dediğini, bu sırada …’in …’e yumruk attığını ve …’in belindeki silahı çıkartarak havaya bir el ateş açtığını, …’in ve yanındakilerin üzerine saldırdığını, koşarak aracın bagajındaki pompalı tüfeği almaya gittiğini, …’in geldiğini ve elinden tuttuğunu, bu sırada ikinci bir silah sesi duyduğunu ancak kimin kime sıktığını görmediğini, tüfeğin önceden kurulu olduğu için boğuşma sırasında birden patladığını, …’in yere düştüğünü, …’in neresinden yaralandığını görmediğini, sonra tüfeği doldurup bir el havaya ateş açtığını, ortamdakilerin sağa sola kaçışmaya başladığını, o sırada paniğe kapılıp kaçanları kovalamaya başladığını, ve tüfeğin bir el daha patladığını, kaçanların orada bulunan kamyonet ile uzaklaştıklarını, bu sırada …’in yanına gelerek maktulün vurulduğunu söylediğini, sonra … ve … ile birlikte eve doğru gittiklerini, sonra …’nın hastaneye gittiğini, polisin kendilerini aradığını duyunca …’ı aradığını ve …’a gittiklerini, …’in bıçak çıkartıp çıkartmadığını görmediğini, kavganın …’in …’e yumruk atmasıyla başladığını, …’in korkutmak için yere ateş ettiğini görmediğini, …’e doğru ateş etmeye çalıştığı sırada …’in araya girdiği ve ve yaralandığı şeklindeki beyanların doğru olmadığını, …’in kafasına dipçik ile vurup yere düştükten sonra …’e doğrultup ateş açmadığını, silahın … ile ikisinin elindeyken patladığını, maktulü yaralamak veya öldürmek gibi bir kastı olmadığını, tamamen kaza ile vurulmuş olabileceğini, vurulduğunu dahi sonradan öğrendiğini,
Sulh Ceza Hâkimliğinde; önceki beyanlarını aynen tekrarla, araçtan silahı aldığı sırada …’in üzerine atladığını, boğuşma sırasında silahın patladığını, sonra bir el daha silah sesi duyduğunu ama kimin sıktığını bilmediğini, grubu kovalarken elindeki silahın iradesi dışında ateş aldığını, maktulün nasıl vurulduğunu görmediğini, maktulün dostu ve arkadaşı olduğunu, onu öldürmek için hiçbir sebep olmadığını, … …’in vurulduğunu söyleyince inanamadığını, hastaneye gitmek istediğini, …’nın gidip kendisine bilgi vereceğini söylediğini, olay gecesi …, … ve … ile birlikte …’a gittiklerini,
Mahkemede; olay günü …’da iken …’nın kendisine mesaj gönderdiğini, …’e girerken mesajı gördüğünü, sonra …, …, maktul ve …’in birlikte oturdukları tekel bayisine gittiğini, alkol aldıklarını, …’in ve …’in ayrıldığını, …’in de en son ayrıldığını, bu sırada … isimli şahsın telefonla arayarak ben azrailinim dediğini, ana avrat küferettiğini, daha sonra …’in bu şahsıla konuştuğunu, …’in “… ve kardeşi bir daha bizim mahalleden geçmesin” dediğini, Facebook mesajını gösterdiğinde …’in bu kişinin …’nın yeğeni olduğunu söylediğini, sonra araçla gezerken tesadüfen … Sağlık Ocağının orada …’i gördüklerini, kavga amaçlı gitmediklerini, …’e yeğeninin neden kendisini aradığını sorduklarını, sonra …’in gelerek …’e yumruk attığını, …, … ve yanındaki bir kişinin daha kendisine saldırdığını, hemen kendisini savunmak için aracın bagajında bir şeyler aradığını, piknikte atış yaptıkları tüfeği bulduğunu ve …’in elindeki tüfeğe atladığını, tüfeğin o anda patladığını, …’in öldüğünü zannettiğini, sinir krizi geçirdiğini, etrafın karanlık olduğunu sonra …’nın yanına gelerek maktulün vurulduğunu söylediğini, tüfeğin olay sırasında toplamda üç el ateş aldığını, birincisi …’in elini tuttuğu sırada birden ağzı dolu olduğu için ateş aldığını, ikincisini ortamdakileri korkutmak için havaya ateş ettiğini, üçüncünün ise arabaya doğru giderken elinden yanlışlıkla ateş aldığını, olay yerine kimseyi öldürme kastıyla gitmediğini, böyle bir amacı olsa … veya …’yı öldürmüş olacağını, maktul ile 10-15 yıldır çocukluk arkadaşı olduklarını, atılı suçu kabul etmediğini,
Savunmuştur.
V. GEREKÇE
A. İlgili Mevzuat ve Öğretide Uyuşmazlık Konusuna İlişkin Görüşler
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Ceza muhakemesinde bir hususun hangi delille ispat olunacağı konusunda sınırlama bulunmayıp yargılamayı yapan hâkim, hukuka uygun şekilde elde edilen delilleri kullanmak suretiyle, sanığın aleyhine olduğu kadar lehine delilleri de araştırıp değerlendirerek, her türlü şüpheden arınmış bir neticeye ulaşmalıdır. Dolayısıyla yargılamaya konu olayın açıklığa kavuşturulması ve maddi gerçeğin bulunabilmesi için ispat amacıyla kullanılan her araç delil olarak kabul edilmiştir. Ancak maddi gerçek, her ne pahasına olursa olsun değil, hukuk kuralları içerisinde, şüpheli ve sanığın hakları korunarak araştırılmalıdır.
CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, hükmün gerekçesinde delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan veya reddedilen delillerin belirtilmesi, bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi zorunludur.
Tahrik kelimesi, sözlüklerde hareket hâlinde olmayan bir şeyi harekete geçirme, kımıldatma, kışkırtma olarak tanımlanmıştır (Türk Dil Kurumu Güncel Sözlüğü, Kubbealtı Lugati).
İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir (Devrim Aydın, Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, s.225.).
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, Adalet Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, S.1, s.14.).
Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde de haksız tahrik;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sâdır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, 765 sayılı Kanun’da yer alan ağır – hafif tahrik ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından makul bir indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun yek diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
B. Somut Olayda Hukuki Nitelendirme
Sanık …’ın, 17.05.2015 tarihinde öğle saatlerinde arkadaşları inceleme dışı sanıklar … ve … ile birlikte … Çayına giderek alkol almaya başladıkları ve burada inceleme dışı sanık …’in yanındaki ruhsatsız tabanca sanığın da getirdiği pompalı tüfekle atış yaptığı, sonra …’e geldikleri, daha sonra sanığın kız arkadaşı olan tanık … ile buluşarak …’a gezmeye gittiği sırada inceleme dışı sanık …’in sanığı telefonla aradığı, sanığın …’a “Bir şeyler olmuş hemen gitmemiz lazım” diyerek …’e doğru yola çıktıkları, yolda sanığın Facebook hesabına “Adam, ara beni, numaram bu” şeklinde mesaj geldiği, mesajı gönderenin … isimli şahıs olduğunu öğrendikleri, sanığın …’e gelir gelmez akşam saat 21.00 sıralarında tanık …’ı evine bırakıp arkadaşları tanık … ve inceleme dışı sanık …’in yanına gittiği, adı geçenlerin bir tekel bayiinde alkol aldıkları, yanlarında maktul ve inceleme dışı sanık …’in de bulunduğu ancak …’in ve maktulün daha sonra eve gittikleri, …’in arabasının inceleme dışı sanık …’te kaldığı, sanığın da alkol almaya başladığı, sanığın arkadaşları ile birlikte içki içtiği sırada … isimli şahıstan sanığın cep telefonuna “Arasana lan” şeklinde bir mesaj geldiği, sanığın mesaj gönderen telefon numarasını aradığı ve “Sen kimsin” diye sorduğunda karşıdaki kişinin “Ben senin Azrailinim, bir daha benim mahalleden geçemezsin” dediği, karşılıklı küfürleşmelerin yaşandığı, …’in de sanığın yanında konuşması üzerine karşı taraftaki kişinin sesini duyarak …’i tanıdığı, …’in arayan kişinin … olduğunu anladığı, …’in …’e “Senlik bir durum yok, ben …’ın kardeşini öldüreceğim” dediği, kardeşi olarak bahsettiği kişinin sanığın kız arkadaşı …’ın kardeşi olan ve kısa süre önce hakkında …’nın yanında çalışan küçük bir çocuğa cinsel taciz suçunu işlediği iddiasıyla şikâyette bulunulan suça sürüklenen çocuk … olduğu, daha sonra sanığın arkadaşlarıyla birlikte arkadaşları inceleme dışı sanık …’e ait araçla yola çıktıkları, yolda maktulün tanık …’yı arayarak nerede olduklarını sorduğu, …’nın “…’i de alalım mı?” şeklinde arkadaşlarına sorduğunda “Alalım” demeleri üzerine maktulü aynı araçla evinden aldıkları, bu şekilde aynı araçla inceleme dışı sanık …, sanık, maktul ve tanık …’nın, maktulün … ve arkadaşlarının genellikle sağlık ocağı bahçesinde içtiklerini söylemesi üzerine … Sağlık Ocağının önüne doğru gittikleri, bu sırada araca sonradan binenlerin aracın bagajında av tüfeği olduğunu bilmediği, … Sağlık Ocağı bahçesinde sanığı arayan … ile akrabası …, arkadaşları …, …, … ve …’in alkol aldıkları sırada sanık … ve arkadaşlarının … ve arkadaşlarını gördükleri, bu sırada saatin 23.00 suları olduğu, sanığın araçtan inceleme dışı sanık … ve maktul ile birlikte indiği, tanık …’nın araçta kaldığı, inceleme dışı sanık …, maktul ve sanığın …, … ve … ile karşılaşarak konuşmaya başladıkları, …’ın …’e “Senin yeğenin beni arayıp küfür ediyor, sebebi nedir?” diye sorduğu, …’nın araya girerek sanığa “Siz kimsiniz?” dediği, inceleme dışı sanık …’in …’in koluna girerek “Meseleyi anlat” dediği, …’in “Yeğenim ne diyorsa arkasındayım, hepinizin Allah’ını kitabını…” şeklinde karşılık verdiği, bu sırada …’in arkadaşı …’in …’e “Siz kimsiniz, …’e kimse laf söyleyemez, o benim babamdır” dediği ve …’e yumruk attığı, …’in yere düştüğü, iki taraf arasında bir arbede yaşandığı, yerden kalkan …’in belindeki 7,65 mm çapındaki tabancayı çıkartarak önce havaya sonra …’ın ayağının önüne doğru ateş ettiği, …’in sağ ayağından yaralandığı ve kaçmaya başladığı, …’in …’in peşinden bir müddet kovaladığı, aynı anda sanık …’ın geldikleri arabaya doğru koşarak bagajından daha önce koydukları ve atışa hazır kurulu hâldeki pompalı tüfeği çıkarttığı, sanık …’ın hemen arkasından koşan …’in pompalı tüfeği tutan sanığın eline sarıldığı ve aralarında bir mücadele başladığı, sanığın elindeki silahın ateş aldığı ve …’in sağ elinin 1. ve 4. parmağını kullanamayacak derecede işlevinin sürekli zayıflamasına neden olacak şekilde yaralanarak yere düştüğü, sanığın pompalı tüfeği tekrar kurarak ateşleyeceği sırada yere düşen …’i daha önceden de tanıyan maktulün sanığa “Yapma, sıkma, orospu çocuğu” şeklinde bağırması üzerine sanığın maktule dönüp pompalı tüfeği kurarak bir el ateş edip karnından yaralanmasına sebebiyet verdiği, …’in bu fırsattan yararlanarak olay yerinden kaçmaya başladığı, sanığın maktulün olay yerindeki tanıklar … ve … tarafından …’in olay yerindeki beyaz … Transit marka açık kasa kamyoneti ile Devlet Hastanesine götürüldüğü, ancak maktulün av tüfeği saçma taneleri nedeniyle gelişen iç organ yaralanması ve iç kanama sonucu vefat ettiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konuları iki ayrı başlık halinde incelendiğinde;
1. Haksız tahrikin uygulanmamasına dair gerekçenin yeterli olup olmadığına ilişkin olarak;
Yerel Mahkemenin gerekçeli kararının 24. sayfasında, tanık …’in ifadesinde maktulün sanığa hitaben “Yapma, sıkma orospu çocuğu” dediğini beyan etmiş ise de; bu tanığın beyanını destekler veya örtüşür mahiyette maktulün bu sözleri sanığa karşı sarf ettiğine dair ikinci bir beyan bulunmadığının, mağdur …’in sanığın maktule karşı eylemini fırsat bilerek olay yerinden kaçarak uzaklaşması nedeniyle tamamlayamadığının belirtilmesinin, sanığın maktule yönelik eylemi nedeniyle haksız tahrik indiriminin neden uygulanmadığına dair yeterli bir gerekçe olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının hükmün yeterli gerekçe içermediğinden bahisle yapılan itirazın reddine karar verilmelidir.
2. Sanık hakkında TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükmünün uygulanma şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine gelince;
Sanığın olay sırasında çıkan tartışma üzerine, mağdur … ve arkadaşlarına kızması ile arabadan av tüfeğini çıkartarak aldığı alkolün de etkisiyle önce mağdur …’in yaralanmasına hemen sonrasında tüfeği tekrar kurup maktule doğrultarak ölümüne sebep olduğu eylemde; inceleme dışı katılan …’e yönelik eylemi nedeniyle haksız tahrik altında işlenen kasten öldürme suçuna teşebbüsten, maktule yönelik eylemi nedeniyle kasten öldürme suçundan kurulan hükümlerin isabetli olduğu,
Sanığın maktule yönelik eylemine ilişkin olarak; tanık …’in soruşturma aşamasında verdiği ifadede maktulün o anda alkollü olduğu bilinen sanığa “Yapma, sıkma orospu çocuğu” şeklindeki sözleri sarf ettiğini beyan etmesine rağmen, kovuşturma aşamasında 15.07.2016 tarihli 8. celsede alınan beyanında bu sözlerden hiç bahsetmediği, duruşmada soruşturma aşamasındaki ifadesinin yüzüne karşı okunduğunda adı geçen tanığın cevaben “O ifade bana aittir, doğrudur, aynen tekrar ederim” şeklinde beyanda bulunduğu, inceleme dışı katılan …’nın aşamalarda; sanığın elindeki tüfeği eliyle tutmaya çalıştığı sırada ateş aldığını, bu sırada maktulün sanığa “Sen ne yapıyorsun, onlar bizim arkadaşlarımız” dediğini, bunun üzerine sanığın maktule doğru ateş ettiğini beyan ettiği, tanık …’in aşamalarda; sanık ile …’in boğuştukları sırada tüfeğin ateş almasıyla …’in yere düştüğünü, bu sırada sanığın araya girmeye çalışan maktule dönerek bir el ateş ettiğini beyan ettiği, tanık …’nın aşamalarda; sanık ile …’in boğuştukları sırada tüfeğin ateş aldığını, …’in elinden yaralanarak yere düştüğünü, bu sırada maktulün “Dur oğlum ne yapıyorsun?” dediğini, sanığın tüfeği kurarak ikinci atışı maktule yaptığını beyan ettiği, sanığın ise aşamalardaki savunmalarında hiçbir şekilde maktulün kendisine küfür ettiğini veya bu küfüre sinirlenerek maktule ateş ettiğini anlatır bir beyanı bulunmadığı anlaşılmakla,
Sanık ile maktulün olayın meydana geldiği sağlık ocağının bahçesine birlikte gelerek ilk önce silahsız olarak karşı taraftan …, … ve … ile tartışmaya başlamaları, olay öncesi alkollü olduğu bilinen sanığın tartışma sonucu aşırı derecede sinirlenerek arabasına koşup av tüfeğini çıkarması ile mağdur … ile arasındaki arbedede tüfeğin ateş alması, bunu gören ve tartışan taraflardan her ikisini de tanıyan maktulün kalabalık bir grubun arasında ateş edeceği ve olayın büyüyeceğinden endişelenmesi nedeniyle arkadaşı olan sanığa yönelik olarak; tanık beyanlarına göre; “Dur oğlum ne yapıyorsun”, “Onlar bizim arkadaşlarımız”, “Yapma, sıkma orospu çocuğu” benzeri bir söz sarf ederek tepki göstermesi karşısında; sanığın olay yerine geliş amacı ile maktulün geliş amacının farklı olduğu, maktulden kaynaklanan ve sanığa söylenen bu tepki sözcüklerinin hangisi söylenirse söylensin gerek maktulün kendisine gerekse hemen yanındaki arkadaşlarına tehdit oluşturacak şekilde tüfekle ateş eden sanığa yönelik haklı bir tepki olduğu, keza maktulün sanığı sırf tahkir etmeye yönelik küfür içeren bir söz söyleme amacıyla hareket ettiğinin ispatlanamadığı, sanığın tüfeğini tekrar doldurarak maktule doğrultup ikinci kez ve bilinçli şekilde ateş etmesi eylemini maktulden kaynaklı bu söz ve davranışların yarattığı öfke ve şiddetli elemin yarattığı ruhsal durumun etkisi altında işlediğini gösterir bir delil bulunmadığı, dolayısıyla sanığın öldürme kastıyla hareket ettiği eylemi nedeniyle belirlenen cezasında haksız tahrik indirimi uygulanma şartlarının bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haksız tahrikin şartlarının gerçekleştiğine yönelik itirazının yerinde görülmediğinden reddine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.02.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle ile karar verildi.