Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/574 E. 2020/121 K. 20.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/574
KARAR NO : 2020/121
KARAR TARİHİ : 20.02.2020

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 1. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ceza Dairesi
Sayısı : 605-1024

Kasten öldürme suçundan sanık …’nun TCK’nın 81, 29/1, 62, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin İstanbul Anadolu 9. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.03.2017 tarihli ve 154-116 sayılı hükme yönelik sanık müdafisi ve katılanlar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince 14.12.2017 tarih ve 605-1024 sayı ile, CMK’nın 280/2. maddesi gereğince Yerel Mahkemenin mahkûmiyet kararı kaldırılarak sanığın kasten öldürme suçundan TCK’nın 81/1, 62, 53/1, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafisi ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 13.05.2019 tarih ve 3209-2695 sayı ile temyiz itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 17.07.2019 tarih ve 13248 sayı ile;
“…Olay öncesinde, maktulün sanığın oğlu …’e karşı tehdit edip kızması, sanığın, oğlu …’den maktulün oğluna ve köpeğe silah doğrulttuğunu, kızdığını, tehdit ve hakaret ettiğini duyması üzerine bu durumun meydana getirdiği hiddet ve elemin etkisi altında eylemlerini gerçekleştirdiği, maktul tarafından sanığın oğlu …’e karşı silah doğrultma, hakaret ve tehdit içeren söz ve eylemleri gerçekleştirdiğinin kabul edilmemesi hâlinde dahi, eşinin telefonda telaşlı şekilde konuşma sesine uyanan sanığın, eve gelen oğlunun ağlayarak maktulün kendisine silah doğrulttuğunu, kendisine hakaret ve tehdit ettiğini söylemesi üzerine tartışmanın içeriğini bilmemekle birlikte o an için gördüğü manzaranın etkisinde kalarak uyku sersemliği ve kaçınılmaz hata ile eylemlerini gerçekleştirdiğinin kabulü gerektiği, bu hususun benzer bir somut olaya ilişkin Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 12.12.2014 tarih ve 2014/5966 esas, 2014/6127 karar sayılı ilamında da belirtildiği ve sanık hakkında verilen cezadan TCK’nın 29. maddesi uyarınca indirim yapılmasında zorunluluk bulunduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 21.10.2019 tarih ve 2946-4431 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık … hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet ve silahla tehdit suçlarından kurulan mahkûmiyet, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan verilen beraat hükümleri, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Dairesince bu kararlara yönelik istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık … hakkında kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
01.01.2016 tarihli olay, muhafaza altına alma ve araştırma tutanağında; saat 18.30 sıralarında Haber Merkezinden Baklacı Mahallesi, … numaralı yerde silahla yaralama olayının anons edilmesi üzerine olay yerine gidildiği, 8 numaralı evin önünde yerde kan olduğu düşünülen bir miktar kırmızı leke görüldüğü, olay yerinde bulunan … isimli kişiyle yapılan görüşmede, “Olay anını tam olarak görmediğini, aynı sokakta 17 numaralı evde misafir olarak bulunduğu sırada yaklaşık 6-7 el silah sesi duyduğunu, daha sonra dışarıya çıktığında yaklaşık 40-45 yaşlarında, erkek bir şahsın elinde silah ile olay yerinden ormanlık alana doğru havaya ateş ederek kaçtığını, yaralı şahsın ise 8 numaralı ikamet önünde hareketsiz yattığını, yaralı şahsın akrabaları tarafından hastaneye kaldırıldığını, bu kişinin yattığı yerde gördüğü tabancayı güvenlik amacıyla yerden aldığını” beyan ettiği, kendilerine teslim edilen tabanca kontrol edildiğinde şarjörünün takılı olduğu, şarjörde 6, fişek yatağında ise 1 adet mermi görüldüğü, yaralı şahsın kaldırıldığı yerde 3 adet, yine aynı sokakta 21 numaralı evin önünde 3 adet kovan bulunduğu, çevre güvenliği alınarak olay yeri inceleme ekiplerinin çağrıldığı, hastaneye kaldırılan … isimli kişinin alnına isabet eden 1 adet mermi nedeniyle eks olduğunun öğrenildiği, olayı gerçekleştirdiği öğrenilen …’nun ise evinde bulunmayıp olay yerinden ayrılmış olduğunun belirtildiği,
01.01.2016 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağında; 180-185 cm boyunda, 95-100 kg ağırlığında, 55 yaşlarında olan cesedin harici muayenesinde, frontal bölgede, sol kaşın 3-4 cm üzerinde ateşli silah mermisi giriş deliğinin görüldüğü, maktulün başının arkasında çıkış deliğine rastlanılmadığı, Adli Tıp Kurumunca düzenlenen 21.03.2016 tarihli otopsi raporunda ise; 167 cm boyunda, 92 kg ağırlığında, 55-60 yaşlarındaki cesette frontal solda, sol kaşın 2,5 cm üzerinde 1,9×1 cm ebadında, alt kenarında vurma halkası, üst kısmında yıldızvari yırtık bulunan ateşli silah mermi giriş deliğinin görüldüğü, bu yaranın tek başına öldürücü nitelikte olduğu, ateşli silah mermi çekirdeği giriş yarası cilt, cilt altı bulgularına göre atışın uzak atış mesafesinden yapıldığı, cesetten muhtemelen 9 mm çapında, deforme görünümde, gömlekli, üzerinde yiv ve set izleri bulunan 1 adet mermi çekirdeği elde edildiği, maktulün ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafatası kemik kırıklarıyla birlikte beyin kanaması ve beyin doku harabiyeti sonucu meydana gelmiş olduğu kanaatinin bildirildiği,
01.01.2016 tarihli tutanakta; … … isimli kişinin görevli polis memurlarının yanına gelerek olayı bizzat gördüğünü, maktulün eşi ve kızını hastaneye götürmek için maktule ait Romanya plakalı Mercedes marka araca bindiklerini, yolda aracın sağ ön lastiğinin patlamış olduğunu fark ettiğini, hemen bir lastikçiye giderek tamir ettirdiğini ve lastikten 1 adet mermi çekirdeği çıktığını beyan ettiği ve… … tarafından teslim edilen mermi çekirdeğinin muhafaza altına alındığının belirtildiği,
02.01.2016 tarihinde saat 01.30’da düzenlenen olay yeri inceleme raporunda; olayın Beykoz ilçesi, Baklacı Mahallesi, Evren Çıkmazı Sokağı’nda 8 numaralı evin önünde mevsim şartlarına göre karlı bir zemin üzerinde meydana geldiği, 8 numaralı ikametin ön kısmında sokak üzerinde 5 adet kovan görüldüğü, kovanların 2 metre ilerisinde sokak üzerinde kan olduğu tahmin edilen kırmızı renkte sıvı yoğunluğu ve bu sıvı içerisinde uç kısımları püsküllü, üzerinde delik ve kırmızı leke bulunan 1 adet beyaz bez ve aynı yerde siyah renkli, delikli, üzerinde kırmızı leke bulunan namaz takkesi olduğu, aynı sokakta 21 numaralı evin önünde 4 adet kovan görüldüğü, park hâlinde bulunan…plaka sayılı Ford marka aracın sağ arka camında delik olduğu, aracın arka koltuklarının üzerinden 1 adet çekirdek gömleği parçası ele geçirildiği, aynı gün saat 10.25’te düzenlenen olay yeri inceleme raporunda; olay yerinin fotoğrafları çekildikten sonra tekrar yapılan incelemelerde 21 numaralı ikamet önünde yerde 2 adet kovan görüldüğü, 21/1 numaralı ikametin ön cephesinin sağ köşesinde, bahçe duvarı üzerinde karlar arasında ıslanmış vaziyette Cartier ibareli bir adet gözlük görüldüğü açıklamalarına yer verildiği,
05.01.2016 tarihli tutanakta; olay yerinde boş kovanlar bulunduğu ihbarı üzerine olay yerine gidildiğinde, … isimli kişinin Evren Çıkmazı Sokağı’nda ikamet ettiğini, karların erimesi nedeniyle sokağı süpürerek temizlediği sırada 19 ile 21 numaralı evlerin bahçe duvarlarının kesişim hizasında yerde 12 adet kovan ve 1 adet fişek bulduğunu söylediği, … tarafından teslim edilen kovanlar ile fişeğin muhafaza altına alındığının belirtildiği,
İstanbul Emniyet Müdürlüğü Muhabere Elektronik Şube Müdürlüğü 155 Operatör Polis İmdat Acil Çağrı Merkezince yapılan 06.01.2016 tarihli ihbar kayıt çözüm tutanaklarında;
01.01.2016 tarihinde saat 18.16.16’da 155 Polis İhbar Hattını 0 532 522 36 63 (sanığın eşi … Uğurlu’ya ait olduğu anlaşılan) numaralı cep telefonundan arayan kişi ile operatör arasında; Operatör: “155”, İhbarcı: “Alo”, Operatör: “Buyurun”, İhbarcı: “İyi akşamlar. Şimdi Çavuşbaşı’ndan arıyorum ben de. Burada sokakta yani şey birisi çocuğuma silah çekmiş üst sokaklarda oturanlardan birisi”, Operatör: “Evet”, İhbarcı: “Onla ilgili arıyorum ne yapmam gerekiyor”, Operatör: “Beykoz’un hangi mahallesindesiniz”, İhbarcı: “Çavuşbaşı Yukarı Baklacı”, Operatör: “Yukarı Baklacı Mahallesi hangi caddede sokaktasınız”, İhbarcı: “Cumhuriyet Caddesi, Evren Çıkmazı”, Operatör: “Evren Çıkmazı doğru mu”, İhbarcı: “Evet”, Operatör: “Dışarda mı bekliyorsunuz, evde misiniz, nerdesiniz?”, İhbarcı: “Ben evdeyim. Şu anda da eşim falan bakmaya gittiler ama”, Operatör: “Çocuğunuz eşkâl falan verebiliyor mu, nasıl bir tip hatırlıyor mu?”, İhbarcı: “Yok evde yani evin sahipleri”, Operatör: “Tamam bekleyin ekip yönlendireyim ben konuyla alakalı”, İhbarcı: “Tamam tamam”
Aynı gün saat 18.19.57’de 155 Polis İhbar Hattını 0 549 257 62 62 numaralı cep telefonundan arayan kişi ile operatör arasında; Operatör: “155 Polis İmdat”, İhbarcı: “Çocukları çağır alo kardeşim acil acil Cumhuriyet Caddesi, Evren Çıkmazı, No 8 silahla bize saldırıyorlar. Evren Çıkmazı, No 8, Cumhuriyet Caddesi, Baklacı Mahallesi anlaşıldı mı güzel kardeşim?”, Operatör: “Tamam tamam”, İhbarcı: “Baklacı Mahallesi, Evren Çıkmazı, No 8 Cumhuriyet cd…. Sokağı”, Operatör: “Tamam tamam hanımefendi tamam sakin olun ekip yönlendiriyorum”, İhbarcı: “Silahlar patlıyor dışarıda kurban olurum”, Operatör: “Kim saldırıyor size”, İhbarcı: “Komşumuz saldırıyor bize”, Operatör: “Tamam anladım”, İhbarcı: “Köpek yüzünden bize saldırıyorlar evet Evren Çıkmazı”, Operatör: “Tamam sakin olun ben ekip yönlendiriyorum”,
Aynı gün saat 18.20.13’te 155 Polis İhbar Hattını 0 538…. (tanık …’e ait ait olduğu anlaşılan) numaralı cep telefonundan arayan kişi ile operatör arasında; Operatör: “155 Polis İmdat”, İhbarcı: “Abi çok acil abi abi silahlı çatışma var abi”, Operatör: “Nerde bu nerde adres ver”, İhbarcı: “Çavuşbaşı Baklacı, Çavuşbaşı Baklacı, Çavuşbaşı’nda Baklacı Mahallesi, Çavuşbaşı Baklacı abi”, Operatör: “Baklacı sana mı bıçak çektiler”, İhbarcı: “Yok yok bizim komşuya abi komşuya”, Operatör: “Hangi cadde Osmangazi Caddesi mi”, İhbarcı: “Baklacı Mahallesi, Cumhuriyet Mahallesi abi Evren Çıkmazı, Evren Çıkmazı abi no 18, 19 abi”, Operatör: “Şu anda oradalar mı”, İhbarcı: “Evet evet buradalar abi, abi buradalar”, Operatör: “Kaç kişiler”, İhbarcı: “Abi karşılıklı çatışıyorlar”, Operatör: “Karşılıklı çatışıyorlar mı”, İhbarcı: “Evet evet evet abi vuruldu biri, bir taraf vuruldu”, Operatör: “İki kişi mi orada”, İhbarcı: “Evet evet abi karıştı bura hadi abi”, Operatör: “Tamam ben gönderiyorum”,
Aynı gün saat 18.27.14’te 155 Polis İhbar Hattını 0 532….. (sanığın eşi … Uğurlu’ya ait olduğu anlaşılan) numaralı cep telefonundan ikinci defa arayan kişi ile operatör arasında; Operatör: “155 Polis İmdat”, İhbarcı: “Alo”, Operatör: “Buyurun”, İhbarcı: “Ben biraz önce de aramıştım Çavuşbaşı’ndan”, Operatör: “Evet çocuğuna yolda ev sahipleriniz silah çekip korkutmuşlar di mi”, İhbarcı: “Evet evet”, Operatör: “Peki eşiniz tam nereye gitti eşiniz”, İhbarcı: “Ya onların oraya gitti bir şeyler oldu silahlar ateş edildi”, Operatör: “Tamam onların evi nerede”, İhbarcı: “Aynı sokakta”, Operatör: “Tamam bu Evren Çıkmazı’nda değil mi”, İhbarcı: “Evren Çıkmazı evet doğru avizenin sokağında”, Operatör: “Tamam tamam ekiplere söylemişler”, İhbarcı: “Nolur birilerini gönderin kapıları felan zorluyorlar”, Operatör: “Tamam tamam ablacım ekipleri göndermişler iki tane ekip yolda tamam mı yakın vakitte gelecekler merak etmeyin”, İhbarcı: “Tamam bekleyim”,
Şeklinde görüşmeler yapıldığının belirtildiği,
03.02.2016 tarihli yakalama tutanağında; sanık …’nun saat 16.00 sıralarında avukatıyla birlikte Asayiş Şube Müdürlüğü yakınına gelerek cep telefonuyla görevlileri arayıp teslim olmak istediğini belirtmesi üzerine polis memurlarınca gidilerek sanığın yakalandığının bildirildiği,
03.02.2016 tarihli tutanakta; sanığın suçta kullandığı silahı teslim ettiği Çağdaş … isimli kişinin bu silahı attığını beyan ettiği ağaçlık alanda yapılan incelemede, beyaz beze sarılı hâlde, üzerinde SIG SP 2009 ibaresi bulunan tabanca ile bu tabancaya ait boş şarjörün bulunarak muhafaza altına alındığının belirtildiği,
İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 08.01.2016 ve 15.03.2016 tarihli uzmanlık raporlarında; maktule ait 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar, Belçika yapısı, Browning marka, yarı otomatik tabanca ile, sanığa ait 9 mm çaplı Parabellum tipi fişek atar, İsviçre yapısı, Sig marka, yarı otomatik tabanca ile beraberinde gönderilen fişeklerin 6136 sayılı Kanun’a göre yasak niteliğini haiz ateşli silah ve fişeklerden oldukları, inceleme konusu 23 adet kovandan 5’inin maktule ait Browning marka tabancadan atıldıkları, 18 adet kovan ile aynı çap ve tipte 1 adet deforme mermi çekirdeği, 1 adet mermi çekirdeği parçası ve 1 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının sanığa ait Sig marka tabancadan atıldıklarının belirtildiği,
Yerel Mahkemece Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesinden ay durumu ve alacakaranlık bakımından olay saatine tekabül ettiği öğrenilen 22.09.2016 tarihinde yapılan keşif sonucunda; olay yeri inceleme şubesinde görevli polis memurunca düzenlenen 20.10.2016 tarihli bilirkişi raporunda; olayda ilk ateş eden tarafın tespitinin mümkün olmadığı, olayda aynı sokak üzerindeki 8 ve 21 numaralı binaların önünden ateş edildiği, 8 numaralı evin önünden elde edilen kovanların maktulün silahından atıldığı, geriye kalan kovan ve mermilerin başka bir silahtan çıktığı, 18 adet kovan ile 1 adet deforme mermi çekirdeği, 1 adet mermi çekirdeği parçası ve 1 adet mermi çekirdeği gömleği parçasının ise sanığa ait silahtan atıldıklarının sabit olduğu, maktulün 8 numaralı evin önünde alnından vurulması, burada bulunan aracın sol ön lastiğinden mermi çekirdeği çıkması ve tarafların beyanlarına göre sanık tarafından maktulün bulunduğu yöne doğru 2 atışın yapıldığının kesin olduğu, yine 21 numaralı evin önündeki aracın sağ arka kapı camının ve sol arka çamurluğunun isabet alması, araçtan çıkarılan merminin maktulün silahından atıldığının belirlenmesi karşısında, maktulün de 21 numaralı evin istikametine doğru 2 atış yaptığının kesin olduğu, tarafların birbirine doğru ateş ettiği kesin olmakla birlikte birbirlerine karşı toplam kaç el ateş ettikleri ve havaya ateş edip etmedikleri hususunda kesin bir yargıya varılamadığı görüşlerine yer verildiği,
Ulusal Kriminal Büro tarafından düzenlenip sanık müdafisi tarafından dosyaya ibraz edilen 04.12.2016 tarihli adli video analizi bilirkişi raporunda; maktul ve sanığın karşılıklı olarak birbirlerine tabanca ile atış yaptıkları, gerek maktulün açtığı ateşin, sanığın evinin önündeki aracın arka tamponundan girmesi, gerekse sanığın attığı mermilerin maktulün başı haricinde başkaca araç, bina, kapı vs. yerlerde izinin olmaması karşısında her iki tarafın da sanki nişan almadan ulu orta atış yaptıkları, mahkemenin tayin ettiği bilirkişinin, mahkemenin esas istediği ölçüm ve değerlendirmelerden uzak ve adeta dosyadaki ifadelerin yapıştırılarak mahkemenin yapacağı işi yapmış gibi bir görüntü verdiğine dair değerlendirmelere yer verildiği,
Sanık müdafisi tarafından dosyaya ibraz edilen ve Galatasaray Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza Hukuku Öğretim Üyesi Prof. Dr. … tarafından düzenlenen hukuki mütalaada; sübut ile ilgili takdir tamamen yargısal makamlara ait olmak üzere; eğer sanığın aşamalarda ısrarla dile getirdiği, önce oğlu …’in dışarı fırlaması üzerine onu korumak için silahını alarak dışarı çıktığı, üzerlerine ateş edilmesine rağmen Ford Connect marka aracın arkasına geçene kadar ateş etmediği, …’a “Çocuk var, ateş etme, biz komşuyuz” diye yalvardığı, sözlü uyarısına rağmen oğlunu yanına çağırdığı sırada ölenin, oğlunu hedef alarak ateş ettiği, merminin şans eseri isabet etmediği, oğluna ve kendisine yönelik saldırıyı defetme amacıyla hareket ettiği şeklindeki savunması mahkemece sübut olarak kabul olunursa bu durumda olayda sanığın gerek kendi gerekse oğlu lehine meşru müdafaanın varlığının ancak sınırın aşıldığının kabul edilmesi gerektiğine dair değerlendirmede bulunulduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … aşamalarda; 35 yıldır evli olduğu eşi maktul … ile 15 yıl önce boşandıklarını ancak beraber yaşamaya devam ettiklerini, olay günü maktul … ve kızı Melahat ile birlikte evde olduklarını, saat 18.00 sıralarında kızları Büşra ve…, damadı… ile torunlarının misafirliğe geldiklerini ancak kızı…’ın kendisini arayarak “Anne … Bey’in köpekleri dışarıda, eve giremiyoruz. Telefon açın da köpekleri alsınlar” dediğini, bunun üzerine kızına arabada beklemelerini söyleyerek sanık …’i maktulün cep telefonundan 2 kere aradığını ancak sanığın cevap vermediğini, maktulün o esnada namaz kılmakta olduğunu, kızı…’ın bir iki kere daha arayarak eve giremediklerini ve köpeklerin kendilerini takip ettiğini söylediğini, bunun üzerine kızına “Siz gelin biz sizi almaya ineceğiz” dediğini, maktulün namazını yarıda bırakarak kızı Melahat ile dışarı çıktıklarını, kendisinin mutfakta hazırlık yaptığını, bir süre sonra çocukları ve torunlarının eve girdiklerini, dışarıda olan bitenlerden haberi olmadığını, çocuklarının eve girmesinden sonra evlerinin yakınında seri şekilde silah sesi duyduğunu, bu sırada maktulün yarım kalan namazına devam ettiğini, mutfak camından silah atan kişiyi görmediğini ancak silahtan çıkan mermilerin ateşlerini gördüğünü, camdan mermi geleceği korkusuyla torunlarını alıp arka odaya götürdüğünü, tekrar mutfağa döndüğünde silah seslerinin hâlâ gelmekte olduğunu, eşi, damadı ve çocuklarını evde göremeyince evin dış kapısına inerek kapıdan çocuklarına ve eşine “Ne olur içeri gelin” diye yalvardığını, silah seslerinin yoğun bir şekilde gelmeye devam ettiğini, damadının polisi aramasını söylemesi üzerine hemen 155’i aradığını, sonrasında damadının “Ambulans çağırın” demesi üzerine sokağa çıktığında maktulü yerde kanlar içinde yatarken gördüğünü, maktul ve sanığı ateş ederken görmediğini, maktulün tabancasının olduğunu ancak ruhsatlı olup olmadığını bilmediğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
Katılan … aşamalarda; saat 18.00 sıralarında eşi Büşra, baldızı…, 5 yaşındaki ikizleri ve 10 aylık bebeğiyle birlikte kayınpederi olan maktulün evine gelirken sokağın girişinde başıboş köpekler gördüğünü, köpeklerin aracın peşinden gelmesi nedeniyle korktukları için araçtan inemediklerini, baldızı…’ın köpeklerin sanığa ait olduğunu öğrenmesi üzerine diğer baldızı Melahat’i arayarak “Abla biz geldik ancak sokakta köpekler var. Arabadan inemiyoruz. Köpekler … Bey’inmiş. … Bey’i arayın köpekleri alsınlar” dediğini, köpeklerin yanlarından ayrılmaları için tekrar sokağın başına kadar gittiklerini, bu sırada baldızı Melahat’i arayarak nerede olduklarını sorduğunu, Melahat’in, telefonda…’a “Eve gelin kapıda sizi bekliyoruz” dediğini, aracın peşinden gelmeye devam eden köpekler nedeniyle evin dış kapısına tam sıfır yanaştığını, baldızı Melahat ve kayınpederi maktul …’in zor bela çocuklarını araçtan indirerek bahçeye girdiklerini, maktulün kapıdan girilebilmesi için aracını biraz ileriye almasını istediğini, bunun üzerine tekrar aracına doğru yöneldiğinde maktulün köpeklerin sahibi olan genç bir şahsa “Köpekleri tasmasız gezdirme. Çocuklar korkuyor. Köpeklerine sahip çık” dediğini, aracını uygun bir yere park ettikten sonra maktulün arkasından eve girdiğini, kayınpederinin namaza durmuş olduğunu, kendisinin de abdest alıp oturma odasında akşam namazı kılmaya başladığını, bu sırada dışarıdan seri şekilde 6-7 el silah sesi geldiğini, namazı bitirdikten sonra eşinin yanına gelerek “Babam dışarı çıkıyor. Sen de yanına git” dediğini, silah sesleri gelmeye devam ederken ceketini alıp dışarı çıktığını, maktulü sokakta gördüğünü, iki ev aşağıdaki yerde de iki şahıs gördüğünü ancak bu kişilerin yüzlerini net olarak seçemediğini, bu sırada tekrar silah sesi gelince maktulün tabanca ile havaya iki üç el ateş ettiğini, hemen maktulün yanına gittiğini, bu esnada sokaktaki şahısların üzerlerine doğru ateş etmeye başladıklarını, bunu mermilerin duvara çarpıp çıkardığı kıvılcımlardan anladığını, maktulün kendisini tutarak park hâlindeki aracının arka tarafına doğru çektiğini, evin kapısında duran baldızına ve eşine polisi aramalarını bağırarak söylediğini, arkasını döndüğünde maktulün kafasını çıkardığı sırada tek bir silah sesi daha duyduğunu, maktulün yere düştüğünü görünce hemen yanına gittiğini, ambulans çağrılması için bağırdığını, maktulün başını kolu arasına alarak kan fışkıran yere eliyle bastırdığını, bu arada hâlâ silah sesleri duyduğunu, maktulün Selami adındaki komşusunun yanlarına geldiğini, …’in karşı tarafa doğru “Yapmayın adam vurulmuş, biz komşuyuz, ateş etme” dediğini ancak karşı tarafın ateş etmeye devam ettiğini, silah sesleri kesilince maktulü …’in araca bindirerek hastaneye götürdüklerini, maktulü öldüren, kendisini öldürmeye teşebbüs eden, köpekleriyle ailesini korkutan sanıktan şikâyetçi olduğunu,
Aşamalarda benzer şekilde ifade veren katılanlar … ve … diğer katılanların beyanlarına ek olarak; köpeklerin aracın etrafını sarması üzerine, sanığın oğlunun kendi evlerinin bahçe duvarının kenarından sallana sallana geldiğini, maktulün, sanığın oğluna “Köpeklerine tasma tak ya da başıboş sokağa salma. Çocuklar korktu köpeklerini içeri al” dediğini, sanığın oğlunun da bir şeyler söylediğini ancak ne dediğini duymadıklarını, maktulün bunun dışında bir şey söylemediğini, sanığın oğluna veya köpeklere silah doğrultmadığını,
İnceleme dışı davanın mağduru … aşamalarda; saat 18.15 sıralarında maktul ile sanığın birbirlerine silahla ateş ettiklerini telefonla öğrenmesi üzerine hemen dışarı çıktığını, sanığın evinin önünde ateş etmeye devam ettiğini, önce 1-2 el daha sonra da peş peşe 3-4 el silah sesi geldiğini, silah seslerinden 2 farklı silahla ateş edildiğini anladığını, bu sırada maktulü yerde yatar vaziyette gördüğünü, evinin bahçesinde de kardeşi… ile kayınbiraderi Tolga’yı gördüğünü, sanığa “Ateş etme, ben karşı komşunuzum, adam vurulmuş” demesi üzerine, sanığın kendisine “Çekil lan seni de vururum” diyerek 2 el daha ateş ettiğini, bir aracın arkasına geçip elini kaldırarak tekrar ateş etmemesi için ikazda bulunduğunu, sanığın yanındaki kişiyle birlikte koşarak gittiğini, hemen maktulün yanına giderek aracıyla maktulü hastaneye götürdüğünü, sanıktan şikâyetçi olmadığını,
İnceleme dışı davanın mağduru … Kollukta; saat 18.00 sıralarında evinde bulunduğu sırada havlama sesleri duyması üzerine camdan baktığında Alman kurdu olarak tabir edilen 3 tane köpeği başıboş bir hâlde dolaşırken gördüğünü, bir çocuğun da köpeklerden birine sarıldığını, diğerini eliyle tuttuğunu, diğerine de komut vererek uzaklaştırmaya çalıştığını, maktul …’in ise kendisine doğru gelen köpeğe saldıracağı düşüncesiyle elindeki silahı doğrulttuğunu, çocuğun da “Yapma amca” diye bağırdığını, maktulün yanında bulunan damadının, maktulü sakinleştirerek evlerine götürdüğünü, hemen maktulü arayarak ne olduğunu sorduğunu, maktulün telefonda “Hocam çocuklar arabaya kendilerini zor attı. Az daha köpekler çocukları ısırıyordu. Terbiyesiz özür dileyeceğine ukala ukala, dik dik konuşuyor. Köpeği vuracaktım zor tuttum kendimi, yarın görüşürüz” dediğini, telefonu kapatır kapatmaz yaklaşık 7-8 el yakın mesafeden peş peşe silah sesleri duyduğunu, pencereden baktığında sanığı evinin önünde elinde bir silahla gördüğünü, hemen akabinde maktulün evinden sanığa doğru “Dur yapma” diye seslendiğini, hemen evinden çıkarak maktulün evine doğru gittiğini, maktul ve damadının aracın arkasında beklediklerini, damadıyla birlikte maktulü evin içine almaya çalıştıklarını, ancak maktulün “Hocam bir dakika bekler misin” dediğini, sanığın da bulunduğu yerden “Sen benim köpeğime ve çocuğuma nasıl silah doğrultursun” diye bağırarak kendilerine doğru birkaç el daha ateş ettiğini, bunun üzerine maktulün de karşılık vererek bir kez ateş ettiğini, sanığın da ateş etmeye devam ettiğini, bu sırada maktulün yere düştüğünü görünce hemen 155’i aradığını, olay yerine diğer komşularının da geldiğini, içlerinden birisinin sanığa “Dur yapma ben karşı komşuyum” diye bağırması üzerine sanığın bu kişiye “Çekil aradan seni de vururum” diyerek 2 el daha ateş ettiğini, bu arada aracın altına yattığını, bir kişinin de sanığa “Dur ben polisim” diye bağırdığını, sanığın da hızla olay yerinden kaçtığını,
Mahkemede önceki ifadesinden farklı olarak; ilk ateş edenin sanık … olduğunu söylemesindeki amacının, 7-8 el silah sesi duyup da aşağı indikten sonra ilk olarak sanığın ateş ettiğini belirtmek olduğunu, sanığın birkaç el ateş ettiğini, maktulün de karşılık verdiğini, sokağın tamamen aydınlık olduğunu, dışarı ilk çıktığında sanığı görmediğini, maktulü sakinleştirmek için çıktığında sanığın da kendi bahçesinden dışarı çıktığını, ilk önce duyduğu 7-8 el silah sesinin geldiği yöne göre sanığın bahçe kısmından ateş ettiğini düşündüğünü, maktulün yanına gittiğinde sanığın ateş ettiğini ancak sağa sola çarpan mermi sesi duymadığını, maktul veya sanıkla herhangi bir husumetinin bulunmadığını, sanığın oğlu köpeğine sarılmış hâlde “Yapma amca köpeği vurma” dediği sırada maktulü tabancasını köpeğe doğrultmuş vaziyette gördüğünü,
Tanık… … Kollukta; saat 18.15 sıralarında evinde oturmaktayken dışarıdan kavga sesleri duyduğunu, dışarı çıkacağı sırada kavganın kesildiğini, bu sırada kayınbiraderi …’in evine geldiğini, kayınbiraderinin aracı park etmesinden sonra garaj kapısını kapatacağı sırada sanık …’in evinin önünden gelen peş peşe 8-10 el silah sesi duyduğunu, garajı kapatıp bahçe duvarından baktığında maktul …’i ve yanında tanımadığı bir kişiyi gördüğünü, maktulün “Kime ateş ediyorsun” diye bağırdığını, maktule “Yapma abi, uyma ona” diye seslendiğini, maktulün evine girerek geri çıktığını ve küfrederek bağırdığını, alt taraftan tekrar silah atılınca bahçeye girdiğini, maktulün de aracın arkasına geçtiğini ve aşağı doğru ateş ettiğini, kayınbiraderine seslenerek polisi aramasını söylediğini, bu sırada dışarı çıkmakta olan ağabeyi mağdur …’ye dışarı çıkmaması için seslendiğini, ancak ağabeyi Selami’nin dışarı çıkarak sanığa “Ben komşuyum ateş etmeyin” diye bağırdığını, sanığın da Selami’ye hitaben “Sen karışma seni de vururum” dediğini ve iki el ateş ettiğini, bu sırada kayınbiraderinin sanığa polis olduğunu, ateş etmemesini söylemesi üzerine sanığın kaçtığını, kayınbiraderiyle birlikte sanığın peşinden koştuklarını ancak yakalayamadıklarını, geri döndüğünde maktulü vurulmuş hâlde yerde yatarken gördüğünü, hemen maktulü ağabeyi Selami’nin aracına bindirerek hastaneye gönderdiklerini, maktulün aracı ile kızı ve eşini hastaneye götürürken sol ön lastiğinin patlamış olduğunu fark etmesi üzerine tamirciye gittiğinde lastikten 1 adet mermi çekirdeği çıktığını, lastiği yaptırıp hastaneye gittiğini ve mermi çekirdeğini polise teslim ettiğini,
Mahkemede önceki ifadesinden farklı olarak; garaj kapısını kapattıktan sonra 1 el silah sesi duyduğunu, dışarı çıktığında maktulle sanığın küfürleştiklerini duyduğunu,
Tanık … aşamalarda; polis olduğunu, olay günü saat 18.00 sıralarında eniştesi… …’ın evine misafirliğe gittiğini, arabasını garaja park edip eve girdikten 3-5 dakika sonra dışarıdan peş peşe silah sesleri geldiğini, eniştesi…’in kendisini arayarak silahlı kavga çıktığını, polise haber vermesini istediğini, bunun üzerine hemen dışarı çıktığını, maktulü yerde kanlar içinde yatarken görmesi üzerine Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğüne bağlı Devriye Ekipler Amirliğini arayarak olayı bildirdiğini, 10-15 metre kadar aşağıda bir evin önünde elinde silah bulunan sanığı görünce “Dur ateş etme, ben polisim” dediğini, bunun üzerine sanığın havaya doğru bir el eteş edip “Dur gelme” diyerek kaçtığını, eniştesiyle birlikte sanığın peşinden gittiklerini ancak yakalayamadıklarını, sonra maktulün yanına geldiğinde alnından vurulduğunu gördüğünü, maktulü hemen hastaneye kaldırdıklarını, maktulün yanında Browning marka 9 mm çaplı tabanca gördüğünü ve kaybolmaması için geçici olarak muhafaza altına aldığını, tabancayı kontrol ettiğinde namlusunda mermi gördüğünü,
Tanık… aşamalarda; olay günü sanığın oğlunun arabasını tamir ettirmek üzere teslim almak için saat 17.30 sıralarında sanığın evine gittiğini, eve girince girişin altındaki salonda ikram edilen çayı içtikten yaklaşık 10 dakika sonra üst kattan yüksek sesli konuşmalar duyduğunu, giriş katına çıktığında sanık, eşi ve oğlu …’i gördüğünü, …’in, anne ve babasına köpeklerin dışarıya kaçtığını, onları içeri alırken komşularının kendisine ve köpeklerine silah çektiğini söylediğini, bu sırada üst kattan sanığın diğer oğlu …’in de geldiğini, sanığın, eşine polisi aramasını söylediğini, bu sırada dışarıdan 2 el silah sesi duyulması üzerine sanık ve oğlu … ile birlikte dışarı çıktıklarını, sanığın çıkışa göre sokağın sağ tarafında yaklaşık 50 metre ileride bulunan 2-3 kişiye hitaben “Sen benim oğluma ve köpeklerime nasıl silah çekiyorsun, ayıp değil mi, biz komşuyuz” dediğini, onlardan birinin 1 el daha ateş ettiğini, sanığa ait jipin arkasına saklandığını, yoğun şekilde silah sesleri duyduğunu, sanığın aracın ön tarafında bulunduğunu, karşılıklı olarak ateş etmeye başladıklarını, korktuğu için geri geri gidip kaçarak olay yerinden uzaklaştığını, sanığın evinden çıktıkları sırada kimsede silah görmediğini, cinayeti sonradan öğrendiğini,
Tanık … …Kollukta; sanığın oğlu olduğunu, 2001 yılında doğduğunu, olay günü saat 18.00 sıralarında evlerinin bahçesinde baktıkları 3 köpeğin de dışarıya kaçtıklarını görmesi üzerine tekrar bahçeye sokmak için dışarı çıktığını, köpeklerini çağırdığı sırada yanına gelen maktul …’in “… köpeklerini buradan götür” diye bağırdığını, maktulün çok sinirli olduğunu fark ettiğini ve “Köpekleri alıyorum” dediğini, daha sonra maktulün kendisine hitaben “Köpeklerini al lan, bir daha uyarırsam ikinizi de vururum” diye bağırdığını, kendisinin de “Tamam ağabey hemen alıyorum” dediğini, köpeklerini evinin bahçesine götürürken maktulün evine doğru gittiğini, kendisinin de eve doğru giderken arkadan “Baba dur yapma” diye bir ses duyduğunu, arkasını dönüp baktığında yanına gelen maktulün elindeki silaha mermi doldurduğunu ve ilk olarak köpeklerine doğrulttuğunu, yere çömelerek elini kaldırıp “Dur ağabey yapma ben hemen götürüyorum” dediğini, maktulün elindeki tabancıyı bu sefer de başına dayayarak “Çek bu köpekleri yoksa seni ve köpekleri vururum” dediğini, daha sonra yabancı plakalı Mercedes marka bir araçtan inen 30-35 yaşlarındaki bir kişinin de “Elini indir lan şerefsiz” dediğini, daha sonra maktulün yanındaki genç şahsın maktulü yanından götürdüğünü, maktulün silahı kendisine doğrultarak “Senin sülaleni öldürürüm o… çocuğu” diye bağırmaya devam ettiğini, korktuğu için ağlamaya başladığını, babası olan sanığı aradığını ancak babasının cevap vermediğini, annesini arayarak yanına çağırdığını ve yanına gelen annesiyle birlikte eve girdiklerini, bütün yaşananları annesi, babası ve ağabeyine anlattığını, babası sanığın, annesine polisi aramasını söylediğini, annesinin hemen polisi aradığını, sanığın da odasına gidip geri geldiğini ancak sanıkta silah görmediğini, sanık, ağabeyi … ve o sırada yanlarında bulunan İsmail’in dışarı çıktıklarını, kendisinin de dış kapının orada beklediğini, sokakta bu şahısları görmeleri üzerine sanığın “Ne yapıyorsunuz” diye bağırdığını, maktulün de babası sanığa doğru “Senin yedi ceddini sinkaf ederim” diyerek sanık ve ağabeyine doğru ateş ettiğini, arabalarının da isabet aldığını, korkarak evin içine girdiğini, eve girinceye kadar sanığın ateş ettiğini görmediğini,
Mahkemede önceki ifadesinden farklı olarak; annesi …’ın polisi aradığı sırada dışarıdan 1 el silah sesi duyduğunu,
Tanık … …aşamalarda; saat 18.00 sıralarında odasında bulunduğu esnada alt katta kardeşi …’in ağladığını duyması üzerine yanına gittiğini, annesi … ve babası sanık …’in de yanlarında olduklarını, …’in, sokağa kaçan köpekleri evin bahçesine sokmaya çalıştığı sırada maktulün önce köpeklere, daha sonra kendisinin başına silah doğrultup küfrettiğini ağlayarak anlattığını, bunun üzerine sanığın, annesi …’a hemen polisi aramasını söylediğini, annesi …’ın polisi aradığında dışarıdan 1-2 el silah sesi geldiğini, babası olan sanık ve o esnada evde bulunan İsmail’le birlikte dışarı çıktıklarını, sokağın sağ tarafında 2-3 erkek şahsın olduğunu gördüğünü, sanığın onlara hitaben “Benim çocuğuma ve köpeklerime nasıl silah doğrultursun” demesi üzerine, maktulün de “Senin yedi ceddini sinkaf ederim” dediğini ve kendilerine doğrulttuğu silahla 1 el ateş ettiğini, sokağın karşısına duvarın dibine doğru kaçtığını, sanığın da kendilerine ait Mercedes marka jiple önünde bulunan komşularına ait beyaz renkli aracın arasına saklandığını, sanığın “Çocuk var yanımda ateş etme” diye bağırdığını, babasının çağırması üzerine yanına gideceği sırada maktulün 1 el daha ateş ettiğini, merminin kulağının dibinden geçtiğini, sanığın de montunun cebinden çıkardığı tabancasıyla havaya doğru 10 el kadar ateş ettiğini, daha sonra karşı taraftan tekrar kendilerine doğru ateş edildiğini ve önlerindeki beyaz renkli arabaya mermi girdiğini duyduğunu, bunun üzerine sanıkla maktulün karşılıklı olarak birbirlerine ateş ettiklerini, çatışma sırasında maktulün yere düştüğünü gördüğünü, sanıkla birlikte sokaktan aşağıya doğru kaçtıklarını,
Tanık … …aşamalarda; saat 18.00 sıralarında bahçede bulunan köpeklerin bahçe kapısının açık olması nedeniyle dışarı kaçtıklarını, oğlu …’in de köpekleri tekrar içeri almak için dışarı çıktığını, …’in eve geldiğinde köpekleri almaya çalıştığı sırada yanına gelen maktulün silah çıkartıp dolduruş yaptığı, silahı önce köpeklere sonra kendisine doğrulttuğundan ve sinkaflı küfürler ettiğinden bahsettiğini, …’in çok korkmuş hâlde olduğunu, eşi olan sanığın hemen kendisine polisi aramasını söylediğini, bunun üzerine 155 Polis Hattını arayarak ihbarda bulunduğunu, polisle görüştüğü sırada eşi olan sanık ile oğlu … ve o sırada yanlarında bulunan İsmail’in birlikte dışarı çıktıklarını, telefon görüşmesini sonlandırdığı anda dışardan sanığın “Ne oluyor çocuklar var ateş etme” diye bağırmasıyla birlikte silah sesleri geldiğini, hemen oğlu …’i içeri aldığını, evin içerisinde olduğu için sonrasında neler yaşandığını görmediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık aşamalarda; komşusu olan maktul …’i 5-6 yıldır tanıdığını, genellikle yurt dışında olan maktulün senede 10-15 günlüğüne evine geldiğini, samimiyetlerinin olmadığını ancak telefon numaralarının birbirlerinde kayıtlı olduğunu, olay günü evde bulunduğunu, saat 18.00 sıralarında eşi …’ın telaşlı bir şekilde telefonla konuşması üzerine uyandığını, dışarı baktığında eşi ile küçük oğlu …’in kendilerine ait 3 köpekten ikisini içeri alıp diğer köpeği de içeri almaya çalışırken gördüğünü, bu sırada …’in ağlamaklı bir şekilde Ormancı’nın oğluna “Ağabey…benim kafama silah dayadı sen de gördün mü” diye sorduğunu, daha sonra 3. köpeği de içeri alıp eve geldiklerini, oğluna ne olduğunu sorduğunda, ağlayarak sokağa çıkan köpekleri almak için dışarı çıktığını, karşı komşunun önce bağırdığını arkasından “Al köpekleri buradan git, bir daha görürsem seni de köpekleri de öldürürüm” dediğini, kısa bir süre sonra tekrar gelerek elindeki silaha mermi sürüp önce köpeklere doğrulttuğunu sonra da kendisinin kafasına dayadığını, bu sırada park hâlindeki bir araçtan inen birisinin maktulü sakinleştirerek evine götürdüğünü, maktulün giderken de elindeki silahı sallayarak “Senin yedi ceddini sinkaf ederim, hepinizi öldürürüm” dediğini söylediğini, hemen eşi …’dan kapıyı kapatmasını ve 155’i aramasını istediğini, …’ın polisi aradığını, bu sırada dışardan 2 el silah sesi geldiğini, bunun üzerine büyük oğlu …’in dışarı çıktığını, kendisinin de yatak odasında komodinin üzerinde bulunan silahını alarak oğluna bir şey olmasın diye peşinden gittiğini, kapının önüne çıktığında maktulü yanındaki bir şahıs ile evlerine doğru gelirken gördüğünü, maktule hitaben “Sen benim oğlumla köpeklerime nasıl silah çekiyosun” diye bağırdığını, bunun üzerine maktulün sinkaflı sözlerle küfrettiğini ve “Hepinizi öldürürüm lan” dediğini, arkasından kendilerine doğru 1 el ateş ettiğini, oğlu …’in karşı taraftaki duvarın dibine çöktüğünü, kendisinin de Mercedes marka aracının arkasına saklanarak maktule “Ateş etme çocuk var. Biz komşuyuz” diye bağırdığını, oğlu …’i yanına çağırdığını, … gelirken 1 el silah sesi daha duyduğunu, oğlu …’i arkasına alarak cebinden çıkardığı tabancayı ve şarjörünü takıp doldur boşalt yaptıktan sonra maktulün gelmesini engellemek ve polis gelene kadar zaman kazanmak için havaya 10-12 el ateş ettiğini, sonrasında daha korunaklı olduğunu düşündüğü 10 metre ilerideki kolonun arkasına geçmek için hareket ettikleri sırada 1 el silah sesi daha geldiğini, önlerinde bulunan Ford Connect marka araca mermi isabet ettiğini, bunun üzerine maktulün bulunduğu tarafa doğru boşluğa 2-3 el ateş ettiğini, ateş ederken kolona doğru koştuğunu, bu sırada “Vuruldu” diye bir ses geldiğini, hemen oğlu …’i kontrol ettiğini, oğlunun vurulmadığını görünce karşı taraftan birinin vurulduğunu anladığını, geriye dönüp ormana doğru kaçacağı sırada üzerine doğru bir şahsın geldiğini görünce silahlı olabileceğini düşünerek havaya doğru birkaç el daha ateş ettiğini, daha sonra oğluyla birlikte ormanlık alana doğru kaçtıklarını, köpeklerinin Alman kurt köpeği olduklarını, evin bahçesi dışındaki insanlara saldırmadıklarını ve koruma eğitimli olduklarını, sadece dışardaki hayvanlara özellikle de köpeklere saldırgan olabildiklerini, köpeklerinin daha önce bir komşusunun keçisinin, bir başka komşusunun da kuzusunun memesini ısırdığını, bu hayvanların bedelini ödemek suretiyle komşularıyla uzlaştığını, maktulü öldürme kastıyla hareket etmediğini, olayın şokuyla oğlu ve kendisini korumak amacıyla ateş ettiğini, maktulün tesadüfen vurulduğunu, suçlamayı bu şekilde kabul ettiğini, çok pişman olduğunu, kendiliğinden gelerek teslim olduğunu savunmuştur.
İnsanın dış dünyaya yansıyan davranışlarını esas alan ceza hukuku, onun davranışlarında iç dünyasının, o anki ruh hâlinin ve genel psikolojik özelliklerinin önemi bulunduğunu kabul ederek bu psikolojik durumlara belli bir hukuki değer vermektedir. Bu itibarla modern ceza hukuku sadece işlenen suçu değil, suçun işlenmesinde etkili olan nedenleri göz önünde bulundurarak cezalandırma yoluna gitmektedir (Devrim Aydın, Yeni Türk Ceza Kanunu’nda Haksız Tahrik, AÜHFD, 2004, C. 54, s.225.).
Haksız hareketin kişi üzerinde ve onun psikolojik aleminde bir tepki doğuracağını kabul eden modern ceza hukuku, failin bu durumunu değerlendirmekte, cezai sorumluluğunu azaltan bir sebep olarak görmektedir. Failin bu subjektif durumuna önem veren çeşitli ülkelerin ceza kanunlarında, failin cezasında belli oranlarda indirim yapılması esası kabul edilmiştir (M. Muhtar Çağlayan, Yargıtay İçtihatları Işığında Haksız Tahrik üzerine Bir İzah Denemesi, Adalet Dergisi, Ocak –Şubat, 1982, S.1, s.14.).
Bu düşünceden hareketle 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde de haksız tahrik;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak kabul edilmiştir.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik, kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet ya da şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail, suç işleme yönünde önceden bir karar vermeden, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısı üzerinde meydana getirdiği karışıklığın neticesi olarak bir suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan nedenlerden biridir. Başka bir anlatımla, haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış kararları ile öğretide de kabul gören görüşler doğrultusunda haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi için;
a) Tahriki oluşturan haksız bir fiil bulunmalı,
b) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
c) Failin işlediği suç bu ruhsal durumunun tepkisi olmalı,
d) Haksız tahrik teşkil eden eylem mağdurdan sadır olmalıdır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda, 765 sayılı Kanun’da yer alan “ağır – hafif tahrik” ayırımına son verilerek; tahriki oluşturan eylem, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilip, sanığın iradesine etkisi göz önünde bulundurulmak suretiyle, maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda cezasından indirim yapılacağı hüküm altına alınmıştır.
Haksız tahrik hükmünün uygulanabilmesi açısından, failin suçu ilk haksız fiilin doğurduğu öfke veya şiddetli elemin etkisiyle işleyip işlememesi önemlidir. Mağdur ya da ölenden gelen haksız hareketin psikolojik etkisinin devam ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunan hâllerde, haksız tahrik hükmünün uygulanması gerekmektedir.
Yerleşmiş yargısal kararlarda kabul edildiği üzere, gerek fail, gerekse mağdurun karşılıklı haksız davranışlarda bulunması hâlinde, tahrik uygulamasında kural olarak, haksız bir eylem ile mağduru tahrik eden fail, karşılaştığı tepkiden dolayı tahrik altında kaldığını ileri süremez. Ancak maruz kaldığı tepki, kendi gerçekleştirdiği eylemle karşılaştırıldığında aşırı bir hâl almışsa, başka bir deyişle tepkide açık bir oransızlık varsa, bu tepkinin artık başlı başına haksız bir nitelik alması nedeniyle fail bakımından haksız tahrik oluşturduğu kabul edilmelidir.
Karşılıklı tahrik oluşturan eylemlerin varlığı hâlinde, fail ve mağdurun biri diğeri yönünden tahrik oluşturan bu haksız davranışları birbirlerine oranla değerlendirilmeli, öncelik-sonralık durumları ile birbirlerine etki-tepki biçiminde gelişip gelişmediği göz önünde tutulmalı, ulaştıkları boyutlar, vahamet düzeyleri, etkileri ve dereceleri gibi hususlar dikkate alınmalı, buna göre; etki-tepki arasında denge bulunup bulunmadığı gözetilerek, failin başlangıçtaki haksız davranışına gösterilen tepkide aşırılık ve açık bir oransızlık saptanması hâlinde, failin haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılması yoluna gidilmelidir.
Evrensel bir ceza hukuku temel ilkesi olan “kuşkudan sanık yararlanır” prensibi uyarınca bir olayda ilk haksız hareketin sanıktan mı, yoksa maktul ya da mağdurdan mı kaynaklandığının her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamaması hâlinde, oluşan kuşku sanık lehine yorumlanarak sanığın TCK’nın 29. maddesindeki haksız tahrik hükmünden yararlandırılması gerektiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmadığı açık ise de bu kabulün dosya kapsamından anlaşılan olayın gerçekleşme biçimine, somut olayın özelliklerine ve hayatın olağan akışına uygun düşmesi zorunluluğu karşısında her olayın kendine özgü koşulları değerlendirilerek bir sonuca varılmalıdır.
Uyuşmazlık konusuyla ilgisi bakımından “hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçu”na değinilmesinde de fayda bulunmaktadır.
TCK’nın “Hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması” başlıklı 177. maddesi;
“Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişi, altı aya kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.”
Şeklinde düzenlenmiş olup madde gerekçesinde; “Madde ile kişinin gözetimi altında bulunan bir hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakması veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal göstermesi suç sayılmıştır. Fiil somut tehlike suçu niteliğindedir. Suçun oluşması için bir zarar doğması aranmaz. Suç, kişinin gözetimi altında bulunan hayvanın başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakması ile ya da bunların kontrol altına alınmasında ihmal göstermesi ile tamamlanır. Gözetimi altında bulunan hayvanı başkalarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeli olabilecek şekilde serbest bırakan veya bunların kontrol altına alınmasında ihmal gösteren kişinin, bu fiillerinden dolayı bir zarar meydana gelirse; fiilin sebebiyet verdiği netice açısından kast veya taksirine göre cezalandırılacaktır.” biçimimde açıklamalara yer verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
01.01.2016 tarihinde saat 18.00 sıralarında maktul …’ın kızı Büşra, damadı…, diğer kızı… ile 5 yaşlarındaki ikiz ve 10 aylık torunlarının maktulün müstakil evine…’ın kullandığı araçla misafirliğe geldikleri ancak o sırada aynı sokakta bulunan sanık …’e ait müstakil evin bahçesinden dışarı kaçan Alman kurdu cinsi 3 köpeğin…’ın kullandığı aracın etrafını sarmaları ve havlamaya başlamaları nedeniyle maktulün damadı, kızları ve torunlarının araçtan inemedikleri, bu arada maktulün kızı…’ın aynı sokakta oturan tanıdığı birisine telefon açıp köpeklerin sanığa ait olduğunu öğrendikten sonra maktulün evinde bulunan ablası Melahat’i arayarak “Abla biz geldik ancak sokakta köpekler var. Arabadan inemiyoruz. Köpekler … Bey’inmiş. Onu arayın köpeklerini alsın” diye haber verdiği, köpeklerin otomobilin etrafından ayrılmaması nedeniyle…’ın sokağın başına doğru geri dönmesine rağmen köpeklerin aracın etrafını terk etmedikleri, maktulün eşi Ayişe’nin maktulün cep telefonundan sanık …’i 2 defa aramasına rağmen sanığın cevap vermemesi üzerine Melahat’in, kardeşi…’ı arayarak eve gelmelerini, maktulün kendilerini araçtan alacaklarını söylediği, maktulün, kızları ve torunlarını bahçeye alabilmek için kapı önüne çıktığı, Kazım’ın da aracıyla bahçe kapısına boşluk bırakmayacak şekilde yanaştığı, maktulün kızı ve torunlarını tek tek araçtan indirdiği, buna rağmen köpeklerin saldırılarına devam ettikleri, maktulün kızları ile torunları eve girdikten sonra…’ın aracı uygun bir yere park edeceği sırada sanık …’ın 15 yaşındaki oğlu …’in köpekleri kontrol altına almak amacıyla sokağa çıktığı, bunun üzerine maktulün …’e “Köpeklerine tasma tak, ya da başı boş sokağa salma, çocuklar korktu, köpeklerini içeri al” diye bağırdığı, ayrıca maktulün sinirlenerek köpeklere silah doğrulttuğu, Kazım’ın maktulü sakinleştirdikten sonra birlikte eve girdikleri, bu sırada yaşanan olayları gören inceleme dışı davanın mağduru …’in maktulü telefondan arayarak ne olduğunu sorduğunda maktulün …’e “Hocam çocuklar arabaya kendilerini zor attı. Az daha köpekler çocukları ısırıyordu. Terbiyesiz, özür dileyeceğine ukala ukala dik dik konuşuyor. Köpeği vuracaktım. Zor tuttum kendimi. Yarın görüşürüz.” dediği, …’in de ağlamaklı bir şekilde eve gidip sanığa, ağabeyi …’e ve annesi …’a maktulün sinirli bir şekilde kızıp küfrettiğini, köpeklerine ve kendisinin başına silah doğrulttuğunu anlattığı, bunun üzerine sanığın önce eşi …’a polisi aramasını söylediği ve hemen yatak odasındaki ruhsatsız tabancasını alarak oğlu …’le birlikte dışarı çıktıkları, …’ın 155 Polis Hattını arayarak oğlu …’e silah çekildiğine dair ihbarda bulunduğu, oğlu … ile birlikte sokağa inen sanık …’in havaya doğru 7-8 el ateş ettiği, silah seslerini duyan maktul …’in de yanına ruhsatsız tabancasını alarak damadı… ile birlikte dışarı çıktıkları, maktulün sanığa hitaben “Kime ateş ediyorsun” diye bağırdığı, sanığın bu sefer maktulün bulunduğu yöne doğru ateş ettiği, bunun üzerine maktulün de havaya doğru 2-3 el ateş ettiği, maktul ve…’ın park hâlindeki aracın arkasına saklandıkları, sanığın da kendi aracıyla önünde bulunan başkasına ait araç arasına girdiği, karşılıklı olarak ateş etmeye devam ettikleri, bu sırada saklandığı yerden başını çıkartan maktulün alnına sanığın tabancasından çıkan mermilerden birinin isabet ettiği ve maktulün yere düştüğü, olay yerine gelen inceleme dışı davanın mağduru Selami’nin maktulün vurulduğunu görünce sanığa yaklaşarak “Ateş etme adam vurulmuş, ben karşı komşunuzum” dediği, sanığın bu defa Selami’ye “Çekil lan seni de vururum” diyerek 2 el daha ateş edip olay yerinden kaçtığı, hastaneye kaldırılan maktulün alnına isabet eden ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması nedeniyle öldüğü olayda;
Sanığın savunmasında da belirttiği üzere kendisine ait Alman kurdu cinsi 3 köpeğinin zaman zaman saldırgan tutumlar sergilediklerini bildiği hâlde gözetimi altında bulunan köpeklerini kontrol etme hususunda ihmal göstererek maktulün yakınlarının hayatı veya sağlığı bakımından tehlikeye neden olup TCK’nın 177. maddesinde düzenlenen “hayvanın tehlike yaratabilecek şekilde serbest bırakılması suçu”nu işlemesi karşısında ilk haksız hareketin sanıktan geldiği hususunda herhangi bir tereddüt bulunmamaktadır. Maktulün ise sanığın kontrol etmekte ihmal gösterdiği köpeklerinin kendisine misafirliğe gelen kızları, damadı ve torunlarının içinde bulundukları araca saldırmaları şeklinde gerçekleşen bu haksız davranışa karşılık olarak sanığın oğlu …’e kızmak ve ruhsatsız tabancasını köpeklere doğrultmak şeklinde tepki verdiği, inceleme dışı davanın mağduru …’ün beyanlarına göre maktulün, sanığın oğlu …’e silah doğrultmadığı ve …’i silahla tehdit etmediği anlaşılmaktadır. Bu şekilde gelişen olayda ilk haksız fiilin sanıktan kaynaklanması, maktulün köpeklerine sahip çıkmayan sanığın oğlu …’e kızmak ve üzerine gelen köpeklerden birine silah doğrultmak şeklindeki orantılı tepkisinin etki-tepki dengesini sanık lehine bozmaması, sanığın en az 18 el, maktulün ise en az 5 el silahla ateş etmesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir. Öte yandan maktulün, sanığın oğlu …’e de silah doğrultarak tehdit ettiğinin kabulü hâlinde dahi, birbirlerine etki-tepki şeklinde gelişen bu haksız davranışların ulaştıkları boyut, yarattıkları tehlike ve vahamet düzeyleri dikkate alındığında, eşi tarafından polise ihbarda bulunulmasına rağmen ruhsatsız silahını alarak sokağa inip rastgele defalarca ateş eden sanığın bu davranışlarının da orantılı olmadığı, etki-tepki dengesinin tekrar sanık aleyhine bozulduğundan sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanma koşullarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.02.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.