Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/51 E. 2022/645 K. 18.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/51
KARAR NO : 2022/645
KARAR TARİHİ : 18.10.2022

Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi

Hileli iflas suçundan sanıklar …, …, … ve …’un beraatlerine ilişkin … (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.12.2011 tarihli ve 241-713 sayılı hükümlerin, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 22.12.2015 tarih ve 21773-32550 sayı ile; duruşmadan haberdar edilmeyen iflas idaresine gerekçeli kararın tebliğ edilmesi amacıyla tevdi kararı kararı verilmiş, gerekçeli kararın tebliğ edildiği kurum tarafından hükmün temyiz edilmemesi üzerine de katılan vekilinin temyizi ile sınırlı olarak dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 15. Ceza Dairesince 30.06.2016 tarih ve 758-6869 sayı ile;
“Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 29.12.1986 tarih, 477/634, 21.09.1992 tarih, 225/236 ve 12.06.2001 tarih, 177/119 sayılı kararları ile uyum gösteren daire kararlarında açıklandığı üzere, fiilin suç oluşturmaması nedeniyle derhal beraat kararı verilmesi dışında, delillerin takdir ve tayini gereken durumlarda sanığın sorgusu yapılıp savunması saptanmadan hüküm kurulamayacağı gözetilmeden, 5271 sayılı CMUK’nın 193. maddesine yanlış anlam verilerek sanık …’nın sorgusu yapılmadan eksik kovuşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince 15.11.2016 tarih ve 305-354 sayı ile; sanıkların beraatlerine karar verilmiş, bu hükümlerin de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 20.12.2017 tarih ve 5925-14624 sayı ile;
“Sanıklar … ve …’un yetkilisi, sanıklar … ve …’nın ise fiilen yöneticileri oldukları… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Ticaret Limited Şirketi’nin iflasına karar verildikten sonra iflas müdürlüğü tarafından şirkete ait defter ve belgelerin ibrazının istendiği, sanıkların mal varlığı üzerindeki hileli tasarrufların ortaya çıkmasını önlemek amacıyla defter ve belgeleri ibraz etmeyerek hileli iflas suçunu işledikleri iddia edilen somut olayda;
1- Dosya ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, sanıklar hakkında aynı zaman diliminde… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Ticaret Limited Şirketi’nin iflasına neden olmaktan, … Cumhuriyet Başsavcılığının 07.06.2010 tarihli ve 2010/8650 esas sayılı iddianamesi ile … Anadolu 17. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/1291 esas ve 2012/1819 karar sayılı dosyası ile taksirli iflas nedeniyle haklarında dava açıldığı, bu davanın Dairemizin 2017/6320 esas sayılı dosyası ile temyiz incelemesine konu edildiğinin anlaşılması karşısında; sanıkların mükerrer cezalandırılmalarının önlenmesi bakımından sanıklar hakkında açılan davaların birleştirilmesi, aksi hâlde incelenerek bu davayı ilgilendiren delillerin onaylı örneklerinin dosyaya konulduktan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sanıkların hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde hüküm kurulması,
2- Türk Ticaret Kanunu’nun 66 ve devamı maddelerine göre tacirler bir kısım defterleri tutmak zorunda olup 5237 sayılı TCK’nın 161/1-b maddesindeki düzenlemeye göre ilgili defter ve belgelerin tevsik edileceği borçlunun mal varlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarda bulunması hâlinde önem arz edeceği, borçlunun mallarını kaçırmaya yönelik gerçekleştirilmiş olan hileli bir tasarruf olmaksızın ilgili ticari defter, kayıt ve belgelerin istenildiği hâlde verilmemesinin hileli iflas suçunu gerçekleştirmek için başlı başına yeterli olmayacağı, sanığın ticari defter, kayıt veya belgeleri gizlemesi veya yok etmesi eyleminin, hileli tasarrufların ortaya çıkmasını önlemek için yapılmış olması gerekmesi karşısında; öncelikle sanıklardan özellikle şirkete ait ticari defter ve belgelerin tutulup tutulmadığı, tutuldu ise muhasebeci, şirket merkezi vs. nerede olduğunun sorulması, savunma içeriğine göre defter ve belgelerin temininin sağlanması, ayrıca ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının noter tarafından yapılması gerekmekte olup şirketin merkezinde bulunan noterlerden şirkete ait ticari defterlerin açılış ve kapanış onaylarının yapılıp yapılmadığının, dolayısıyla şirketin en başından itibaren ticari defterlere sahip olup olmadığının ve sanıkların savunmalarının içeriğinin doğru olup olmadığının tespiti açısından sanıkların şirketin kuruluş ve işleyişindeki durumları ilgili ticaret sicil memurluğu ve vergi dairesinden usulünce araştırılıp tüm delil ve belgeler üzerinde ticaret, icra ve iflas hukuku öğretim üyesi ile mali müşavirden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla inceleme yaptırılarak TCK’nın 161, 162. maddelerinde sayılan eylem ve işlemlerin bulunup bulunmadığı, alacaklıları zarara uğratma amacına yönelik eylem olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, ayrıca sanıkların şirket faaliyetleri sırasında mağdur ve katılanlara verdikleri belgeler üzerinde yazı ve imzalarının olup olmadığının gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle tespiti, katılanlardan şirket faaliyetlerinde kim veya kimlerle muhatap olduklarının sorulması, bildirilmesi hâlinde tanık dinlenilmesinden sonra, sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının tayini gerekirken yazılı şekilde beraatlarına hükmedilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

… Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 26.02.2018 tarih ve 21-76 sayı ile;
“Sanıklardan …’un adam öldürme suçu nedeni ile 07.01.2005-26.10.2009 tarihleri arasında tutuklu ve hükümlü oluşu keza sanık …’un kayden şirket ortağı görülmekle birlikte aksi kanıtlanamayan şirketle ilişkisinin olmadığına dair savunmasının yanı sıra sanıkların kendi talepleri ile iflaslarına karar verilmemiş olması, şirket aleyhine yapılan iflas yolu ile takip ve sonrasında iflas kararı verilmiş olması, sanıkların TCK’nın 161/1-b maddesinde belirtildiği üzere mal varlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlendiğinin veya yok edildiğinin iddia edilmemiş olması, buna ilişkin bir kanıtın da bulunmayışı, sanıkların iflasına karar verilen şirketle fiilen ilişkilerinin olduğunun kanıtlanmamış olması,
İflasına karar verilen şirket ortağı olmayan ve söz konusu şirket ile hukuki olarak bağlantısı da belirlenemeyen …’ün 13.01.2008 tarihinden itibaren tutuklu ve hükümlü olması, … ile ilgili davaya dayanak iddianamede şirketin fiilen işlerini yürüttüğüne ilişkin bir anlatıma yer verilmemiş olması keza sanıklardan …’un da 07.01.2005-26.01.2009 tarihleri arasında tutuklu ve hükümlü olması sabit iken bu koşullarda belirtilen şekilde bilirkişi incelemesi yaptırılmasının keza sanıklar hakkında var olduğu belirtilen taksirli iflas suçuna ilişkin dava dosyasının getirtilerek incelenmesinin ve yine şirketin fiilen adı geçen sanıklar tarafından işletildiğine ilişkin hiçbir kanıt ve iddia da bulunulmamış olması nedeniyle yargılama aşamasında dinlenmelerinin dava ve usul ekonomisi kuralları uyarınca davaya bir katkısı olmayacağı,” gerekçesiyle bozma kararına direnerek önceki hükümler gibi sanıkların beraatine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet Başsavcı Vekili ile katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.09.2018 tarihli ve 33834 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, CMK’nın 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesiyle değişik 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 10.01.2019 tarih ve 9368-402 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar …, …, … ve … hakkında eksik araştırma ile karar verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan Yol ve Yapı Endüstrisi Taahhüt ve Ticaret Ltd. Şti. vekili tarafından düzenlenen 08.03.2010 havale tarihli şikâyet dilekçesinde; … (Kapatılan) 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/41 esas sayılı dosyası üzerinden… İnş. Hır. Taş. Elek. Tic. Ltd. Şti. hakkında iflas kararı verilip bu kararın kesinleştiği, iflas işlemlerinin yürütüldüğü … (Kapatılan) 3. İcra Dairesinin 2009/54 esas sayılı dosyası üzerinden talep edilmesine karşın sanıklar … ve …’un ticari defter ve belgelerini teslim etmedikleri, hileli olarak kurulan şirket adına çek keşide edilip ciro yapılarak katılan şirketin zararına neden olunduğu, limited şirketlerde ortakların birlikte sorumluluklarının bulunduğu belirtilip sanıklar … ve …’un hileli iflas suçundan cezalandırılmalarının talep edildiği,
… (Kapatılan) 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.11.2009 tarihli ve 41-823 sayılı kararına göre; katılan vekilinin 15.01.2009 tarihli dava dilekçesinde As İnş. Gıda Tekst. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti.den alacakları bulunduğunu, her iki şirket aleyhine … 6. İcra Müdürlüğünün 2008/7324 esas sayılı dosyası üzerinden iflas yoluyla icra takibi yaptıklarını, borçlu şirketlere gönderilen ödeme emirlerine itiraz edilmemesi üzerine takibin kesinleştiğini belirtip söz konusu şirketlerin iflasına karar verilmesini talep ettiği, yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın kabulüne, … Ticaret Sicilinde 486755 numara ile kayıtlı olup merkezi… … Paşa Mah. Doğancılar Cad. No: 59/1 … adresinde bulunan davalı… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti. ile … Ticaret Sicilinde 605790 numara ile kayıtlı olup merkezi … Mimarsinan Mah. Ulubatlıhasan Cad. No: 7 Ümraniye adresinde bulunan davalı As İnş. Gıda Tekst. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.nin İİK’nın 173 ve 174. maddeleri uyarınca 12.11.2009 tarihinde, saat 16.25’ten itibaren iflaslarına karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin 22.12.2009 tarihinde kesinleştiği,
… (Kapatılan) 1. Asliye Ticaret Mahkemesince 2009/41 esas sayılı dosya üzerinden yapılan yargılama sırasında depo kararına esas alınacak tutarın belirlenmesi için dosyanın tevdi edildiği yeminli mali müşavir tarafından düzenlenen 03.07.2009 tarihli bilirkişi raporunda; katılan şirketin davalı şirketlerden asıl alacak, ferileri ve duruşma günü olan 16.07.2009 tarihi itibarıyla faizi ile birlikte toplam 47.101,25 TL alacaklı olduğu, icra takip tutarının 5.767,89 TL, duruşma günü olan 16.07.2009 tarihi itibarıyla asıl alacağa işleyecek günlük faiz tutarının 18,47 TL olduğu, 1.181,61 TL harcın da icra dosyasına intikalinin sağlanması gerektiğinin belirtildiği,
Sanık … tarafından düzenlenen 05.02.2010 tarihli dilekçede; … (Kapatılan) 3. İcra Dairesinin 2009/54 iflas sayılı dosyası ile sanığa… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti.ye ait defterlerin teslim edilmesine ilişkin muhtıra gönderildiği, bu şirketin kurulması için sanığın 2002 yılında noterde imza attığı, ancak anılan şirketin varlığından haberi olmadığı, 2004 ile 2009 yılları arasında 5 yıl süre ile cezaevinde bulunduğu, kendisine söz konusu şirketin açılışının yapılamadığının söylendiği, şayet bu şirket kurulup genel kurul kararları alındı ise o kararlarda imzasının bulunmadığı, dolayısıyla bu şirkete ait defterlerden haberi olmadığı, kendisinde söz konusu şirkete ait belge ve defterin bulunmadığının belirtildiği,
… (Kapatılan) 3. İcra Dairesince … (Kapatılan) Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben düzenlenen 20.05.2010 tarihli ve 2009/54 iflas sayılı yazıda; müflis… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti. yetkililerinin kendilerine gönderilen muhtıraya rağmen defterlerini ibraz etmemeleri nedeniyle icra dairesince bilirkişi incelemesi yaptırılamadığının belirtildiği,
Katılan vekili tarafından düzenlenen 02.03.2010 tarihli dilekçeye göre; katılan şirketin müflis… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti.den 55.715,41 TL alacaklı olduğu, bu alacağın kabul edilip tasfiye sonunda, 15.07.2010 tarihinde yatırılan 6.500 TL iflas avansı ve diğer masrafların eklenerek alacağın ödenmesinin talep edildiği, ekinde yer alan belgelere göre ise katılan vekilinin 08.05.2008 tarihinde … (Kapatılan) 6. İcra Müdürlüğünün 2008/7324 sayılı dosyası üzerinden takip talebinde bulunması üzerine borçlu olarak gösterilen ….. Gıda Tekstil Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti, …İnş. Bet. ve … Çekme Lab. Tic. Ltd. Şti. ve Birleşik İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti.ye ödeme emri gönderildiği, yine takip talebine dayanak olan ve Türk Ekonomi Bankası AŞ’ye ait olup… Gıda Tekstil Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından Hayati Akman adına keşide edilen, keşide yeri …, keşide tarihi 22.04.2008 olan 35.000 TL bedelli çekin arka yüzünde sırasıyla…İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti. ile …İnş. Bet. ve … Çekme Lab. Tic. Ltd. Şti.ye ait ciroların bulunduğu, 28.04.2008 tarihinde katılan vekili tarafından Türk Ekonomi Bankası … Şubesine ibraz edilen çekin karşılığı olmadığından ödenmediği,
… (Kapatılan) 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.03.2010 tarihli yazısında; 2009/41 esas sayılı dosyalarının talep edilmesi nedeniyle … 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/583 esas sayılı dosyasına gönderildiğinin belirtildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığınca da 24.01.2011 tarihli ve 2010/10649 sayılı yazı ile anılan dosyanın bir suretinin Av. Bilge Yardım aracılığıyla gönderilmesinin istenmesi üzerine … 2. Asliye Ticaret Mahkemesince 27.01.2011 tarih ve 2009/583 sayı ile … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/41 esas sayılı dosyasının 68 sayfadan oluşan fotokopisinin Av. Bilge Yardım’a teslim edildiğinin belirtildiği,
… Ticaret Sicili Memurluğunca düzenlenen 21.12.2009 tarihli ve 155227 sayılı yazıya göre; iflasın 486755 sicil numaralı… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti.ye ait dosyaya kaydedildiği,
… Vergi Dairesi Müdürlüğünün …Ticaret Sicil Memurluğuna hitaben düzenlediği 24.01.2008 tarihli ve 3583 sayılı yazıda; Birleşik İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti. hakkında alınan ihtiyati hacze istinaden ve kesinleşmiş vergi borçları nedeniyle yürütülen icra takipleri neticesinde, ödevli şirketten takipli kamu alacağının tahsil imkânının bulunmadığı, devam eden icra takip işlemleri gereğince ödevli şirket ve ortakları hakkında mal varlığı araştırmalarına başlanılmış olup 6183 sayılı AATUHK’nın 62. maddesinin idareye verdiği haciz yetkisinden hareketle aynı Kanun’un 79. maddesi gereğince ödevli şirketin hisselerine ve ortakların hisseleri üzerindeki tasarruf haklarına haciz konulduğunun belirtildiği,
… (Kapatılan) Cumhuriyet Başsavcılığınca 22.06.2011 tarih ve 2011/10633 sayı ile sanıklar … ve … hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, 04.07.2011 tarihinde tebliğ edilen bu karara katılan vekilince 19.07.2011 tarihinde itiraz edildiği, dosyanın gönderildiği … (Kapatılan) 3. Ağır Ceza Mahkemesince 06.09.2011 tarih ve 1230 değişik … sayı ile anılan kararın “Haklarında hileli iflas suçundan kamu davası açılan … ve … ifadelerinde ‘Şirketle fiili bağlantılarının bulunmadığını her iki şüphelinin baskı ve hileli davranışları ile notere götürüp şirket kurduklarını’ iddia etmiş olmaları, ayrıca delillerin değerlendirilmesinin de mahkemeye ait bulunması dikkate alınarak itirazın kabulü gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla” gerekçesiyle kaldırılmasına ve sanıklar hakkında hileli iflas suçundan kamu davası açılmasına karar verilmesi üzerine de … (Kapatılan) Cumhuriyet Başsavcılığınca 19.09.2011 tarih ve 6768-569 sayı ile sanıklar … ve … hakkında hileli iflas suçundan cezalandırılmaları istemi ile kamu davası açıldığı, bu davanın da bağlantı nedeniyle … (Kapatılan) 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 24.11.2011 tarihli ve 339-639 sayılı kararı ile diğer sanıklar … ve … hakkında açılan aynı Mahkemenin 2011/241 esas sayılı dosyası ile birleştirildiği,
UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; … (Kapatılan) 3. İcra Dairesinin 06.05.2010 tarihli ve 2009/54 iflas sayılı suç duyurusuna göre; … Ticaret Sicil Memurluğundan gönderilen yazıda… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti.nin yetkilisinin sanık …, şirket ortağının ise … olduğunun belirtildiği, anılan şirketin iflas tarihinden geriye doğru üç yıllık ticari defterlerinin iflas müdürlüğüne teslim edilerek İcra ve İflas Kanununun Tatbikatına Dair Nizamname’nin 39. maddesi gereğince beyanda bulunmaları gerektiğine ilişkin 25.01.2010 tarihli kararın müflis şirket ortaklarına muhtıra ile gönderildiği, bu muhtıranın sanık …’a 01.02.2010 tarihinde, sanık …’a ise 03.02.2010 tarihinde tebliğ edildiği, sanıkların muhtıraya rağmen müflis şirkete ait ticari defterleri teslim etmedikleri ve beyanda da bulunmadıkları, suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonucunda … (Kapatılan) Cumhuriyet Başsavcılığınca 07.06.2010 tarih ve 8650-5284 sayı ile sanıklar … ve … hakkında taksirli iflas suçundan TCK’nın 162/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılmaları için dava açıldığı, yapılan yargılama sonucunda … (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesince 16.07.2012 tarih ve 1291-1819 sayı ile her iki sanık hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat kararı verildiği, bu kararın katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince 20.12.2017 tarih ve 6320-14623 sayı ile; “Sanıklar … ve …’un yetkilisi oldukları… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Ticaret Limited Şirketi’nin iflasına karar verildikten sonra iflas müdürlüğü tarafından şirkete ait defter ve belgelerin ibrazının istendiği, sanıkların süresinde defter ve belgeleri ibraz etmeyerek basiretli bir tacir gibi davranmayarak taksirli iflas suçunu işledikleri iddia edilen somut olayda;
Dosya ve UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, sanıklar hakkında aynı zaman diliminde… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Ticaret Limited Şirketi’nin iflasına neden olmaktan, … Cumhuriyet Başsavcılığının 22.06.2011 tarih, 2011/5158 esas ve 19.09.2011 tarih, 2011/6768 esas sayılı iddianameleri açılan davaların … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2016/305 esas ve 2016/354 karar sayılı dosyası ile hileli iflas suçunu işlediklerinden bahisle görülmekte olduğu, bu davanın Dairemizin 2017/5925 esas sayılı dosyası ile temyiz incelemesine konu edildiğinin anlaşılması karşısında; sanıkların mükerrer cezalandırılmalarının önlenmesi bakımından, aralarında fiili ve hukuki irtibat bulunan bahse konu dava ile birleştirilmesine karar verilerek, delillerin birlikte değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği, bozmaya uyan … Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesince 19.04.2018 tarih ve 2018/35 sayı ile … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinden her iki davanın birleştirilmesine muvafakat edilip edilmeyeceğinin sorulması üzerine … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince 20.04.2018 tarih ve 2018/21 sayı ile anılan dosyaya ilişkin 26.02.2018 tarihinde karar verilmiş olması nedeniyle birleştirmeye muvafakat edilmediğinin belirtildiği, yapılan yargılama sonucunda … Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesince 12.07.2018 tarih ve 35-568 sayı ile her iki sanık hakkında açılan davanın CMK’nın 223/7. maddesi uyarınca reddine karar verildiği, bu kararın da katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince 03.05.2019 tarih ve 10751-6115 sayı ile onanmasına karar verildiği,
Yine UYAP sisteminden yapılan sorgulamada; sanık …’ün 13.01.2008-20.09.2008, sanık …’un 07.01.2005-24.10.2009 tarihlerinde cezaevinde bulunduğu, sanık …’nın 13.12.2012, sanık …’un ise 13.02.2015 tarihinde ilk kez cezaevine girdiği,
Anlaşılmaktadır.
Sanık … aşamalarda benzer şekilde; Birleşik İnş. Hır. Taş. Elek. Tic. Ltd. Şti.nin yetkilisi olmadığını, bu şirketin mahalleden tanıdığı sanık … tarafından kendisinden habersiz olarak kurulduğunu, sanık …’ün kendisini işe alacağını ve sigorta işlemlerini yaptıracağını söyleyerek 2002-2003 yıllarında … ilçesinde bulunan notere götürüp imzasını aldığını, bu şekilde adına şirket kurulduğunu, daha sonra vergi dairesinden evrak gelmesi üzerine adına şirket kurulduğunu öğrendiğini, söz konusu şirketin idaresine hiç karışmadığını, şirket adına hiçbir harcama yapmadığını, sanık …’u da bu olay nedeniyle tanıdığını,
Sanık … aşamalarda benzer şekilde; Birleşik İnş. Hır. Taş. Elek. Tic. Ltd. Şti. yetkilisi olmadığını, mahalleden tanıdığı sanıklar … ve …’nın 2002 yılında kendisine bir şirkette çalışacağını ve aylık ortalama 350-400 TL maaş alacağını söyleyerek …’te bulunan bir notere götürdüklerini, birkaç belgeye imza atması gerektiğini belirtmeleri üzerine söz konusu belgeleri okumadan imzaladığını, noterde yanlarında sanık …’un da bulunduğunu ancak bu sanığı şahsen tanımadığını, kendisine imzalatılan evraklarla şirket kurulacağının ve bu şirkete usulen %5 ortak olacağının söylendiğini, bir hafta sonra “Bizim … ne oldu?” diye sorduğunda üzerine kayıtlı mal olmadığından şirketin açılışının yapılmadığının söylendiğini, bu nedenle de şirketin açılmadığına inandığını, bu konuda ayrıca araştırma yapmadığını, daha sonra iflas müdürlüğünden bir yazı geldiğini ve kendisinden iflasına karar verilen… İnş. Hırd. Taş. Elek. Tic. Ltd. Şti.nin ticari defterinin istendiğini, bu yazıdan sonra adına şirket kurulduğunu öğrendiğini, bu şirket ile hiç alakası olmadığını, arkadaşları olan sanıklar … ve … tarafından dolandırıldığını,
Sanık … aşamalarda benzer şekilde; Birleşik İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti.nin nerede olduğunu, kim tarafından kurulduğunu, hangi faaliyetleri hangi zaman zarfında yürüttüğünü bilmediğini, sanıklar …, … ve …’u olaydan önce tanımadığını, bu şahısları yapılan soruşturma sırasında karakolda gördüğünü, kişisel bilgilerinin Zülküf Özbey isimli şahıs tarafından alınıp adına 63 adet şirket kurulduğuna ilişkin bilgilerin … Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/21738 soruşturma numaralı dosyasında ve … (Kapatılan) 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2007/306 esas sayılı dosyasında mevcut olduğunu, diğer sanıkların Zülküf Özbey isimli şahsın yönlendirmesi ile kendisine iftira attıklarını, suçlamayı kabul etmediğini,
Sanık … Mahkemede; sanık …’u mahallesinden tanıdığını, Birleşik İnşaat Hırdavat Taşımacılık isimli bir şirket kurmadığını, kimlik bilgilerinin kullanıldığını, hileli iflas suçlamasıyla bir ilgisi olmadığını,
Savunmuşlardır.
Uyuşmazlık konusunun sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için hileli iflas suçuna ilişkin düzenlemelere uyuşmazlıkla ilgili olduğu ölçüde değinilmesinde fayda bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın “Hileli iflâs” başlıklı 161. maddesi;
“(1) Malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişi, bu hileli tasarruflardan önce veya sonra iflasa karar verilmiş olması halinde, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Hileli iflasın varlığı için;
a) Alacaklıların alacaklarının teminatı mahiyetinde olan malların kaçırılması, gizlenmesi veya değerinin azalmasına neden olunması,
b) Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi,
c) Gerçekte bir alacak ve borç ilişkisi olmadığı halde, sanki böyle bir ilişki mevcutmuş gibi, borçların artmasına neden olacak şekilde belge düzenlenmesi,
d) Gerçeğe aykırı muhasebe kayıtlarıyla veya sahte bilanço tanzimiyle aktifin olduğundan az gösterilmesi,
gerekir.” şeklinde düzenlenmiş olup madde gerekçesi; “Madde metninde, bir ticari faaliyet bağlamında malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişinin cezalandırılması öngörülmüştür. Ancak, kişinin bu tasarruflar nedeniyle cezalandırılabilmesi için, iflasa karar verilmiş olması gerekir. Bu nedenle, iflas olgusunun gerçekleşmesi, bir objektif cezalandırılabilme şartı niteliği taşımaktadır.
Hileli iflâs suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Madde metninde bu seçimlik hareketler belirlenmiştir.
Bu suçun faili, iflâsa tabi bir borçlu yani, tacir olabilir. Ancak, bir tüzel kişinin tacir olması durumunda, tüzel kişiliğin organ veya temsilcisi olan, tüzel kişi adına tasarrufta bulunan gerçek kişiler de suç faili olabileceklerdir.” biçiminde açıklanmıştır.
Anılan maddede suçun hem maddi unsuru hem de bu suça uygulanacak yaptırım belirtilmiş iken 765 sayılı TCK’nın 506. maddesi “Hileli müflisler hakkında iki seneden beş seneye kadar ağır hapis cezası verilir.” şeklinde düzenlenerek sadece suça uygulanacak yaptırıma madde metninde yer verilip suçun maddi unsurları ise “İflasından evvel veya sonra alacaklılarını zarara sokmak kasdiyle ve hususiyle aşağıdaki suretlerle hileli muamelelerde bulunan kimse hileli müflis sayılır ve Türk Ceza Kanununa göre cezalandırılır:
1. Alacaklıların müşterek rehini makamında olan mallarını tamamen veya kısmen kaçırır, gizler veya tahrip ederse;
2. Alacaklıların zararına olarak hakikata aykırı makbuzlar verir veya yazı ile borç ikrar ederse;
3. Muvazaalı satışlar, muameleler yahut bağışlamalar yaparsa;
4. Evlenme mukavelesinde hakikaten getirilmemiş bir çeyizi getirilmiş gibi tanır ve karı da bu mukaveleyi kocasının alacaklılarına karşı istimale kalkışırsa;
5. Hakikata aykırı borç ikrar etmek yahut muvazaalı muameleler ve mukaveleler yapmak suretiyle alacaklılarını zarara sokarsa;
6. Borcu mevcudu ile alacağından ziyade olduğunu bildiği halde ehemmiyetli kıymeti haiz ticari mallarını yahut fabrikasının mahsullerini hem satış gününün piyasasından, hem de malolduğu veya satınalındığı kıymetten pek aşağı bir fiyatla satmak suretiyle mevcudunu israf ederse;
7. Konkordato mukavelesi haricinde alacaklıya hususi menfaatler temin ederse;
8. Hakikate aykırı muhasebe ve sahte bilançolarla aktifini hakikatte olduğundan fazla veya noksan gösterirse.
Bir numaralı bentte yazılı malların kıymetine göre Türk Ceza Kanununun 522 nci maddesi tatbik olunur.
Bir numaralı bentte yazılı suçları yapanlar müflisin evi halkından kimseler ise müflis gibi cezalandırılırlar.
Türk Ceza Kanununun iştirak hükümleri dışında kalsa dahi, müflisin aktifini azaltmak maksadiyle ona ait taşınır ve taşınmaz malları kısmen veya tamamen saklıyan veya kaçıran ve muvaza ile temellük eden veya bu hususlarda yataklık veya tavassut eden veya iflas masasına müracaat ile kısmen veya tamamen asılsız alacaklarını kaydettiren veya müflisin tediye kabiliyetini azaltmak maksadiyle kendi adına veya müstear adla ticari faaliyetlere girişen kimseler hakkında dahi aynı cezalar uygulanır.” şeklinde düzenlenen İcra ve İflas Kanunu’nun 311. maddesinde gösterilmiştir.
Bu aşamada İİK’nın 311. maddesinin hâlen yürürlükte olup olmadığı hususuna değinilmesi gerekmektedir.
5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren 12. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca 765 sayılı TCK’nın bütün ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldırılması nedeniyle anılan Kanun’da hileli iflas suçunun düzenlendiği 506. maddenin de yürürlükten kalktığı konusunda tereddüt bulunmamaktadır. Öte yandan bu suçun maddi unsurlarının yer aldığı İİK’nın 311. maddesinin yürürlükten kaldırılmasına ilişkin bir düzenleme yapılmamış ise de anılan maddeden farklı olarak 5237 sayılı TCK’nın 161. maddesinde hileli iflasın varlığı için aranan hareketlerin dört bent hâlinde belirlenmiş olması, değer nedeniyle cezadan arttırım ya da indirim yapılacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemesi ve özel bir iştirak hükmü düzenlenmeyip genel hükümlerle yetinilmesi karşısında 5237 sayılı TCK’nın hileli iflas ile ilgili 161. maddesiyle, İİK’nın 311. maddesinin zimnen yürürlükten kaldırıldığı ve 01.06.2005 tarihinden sonra işlenen suçlarla ilgili olarak İİK’nın 311. maddesinin uygulanma olanağının bulunmadığı kabul edilmelidir (… Tahsin Gökcan-… Artuç, Türk Ceza Kanunu Şerhi, 4. Cilt, … 2021, s. 6015.).
Bu suçun faili iflasa tabi olan borçludur. İİK’nın 43. maddesine göre iflas yoluyla takip “…ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar…” hakkında yapılır. Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 18. maddesine göre “Ticaret şirketleriyle, gayesine varmak için ticari bir işletme işleten dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince hususi hukuk hükümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediye gibi amme hükmi şahısları tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler …” tacir sayılırlar. Aynı Kanun’un “Ticaret şirketleri; kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir.” şeklinde düzenlenen 136. maddesine göre de limited şirketler ticaret şirketi olarak kabul edilmiş, 137. maddesinde ise ticaret şirketlerinin tüzel kişiliği haiz olduğu belirtilmiştir. Bir tüzel kişinin tacir olması durumunda tüzel kişiliğin organ veya temsilcisi olan, tüzel kişi adına tasarrufta bulunan gerçek kişiler de suçun faili olabileceklerdir. Görüldüğü gibi herkes tarafından işlenemeyen hileli iflas suçu özgü bir suçtur. 5237 sayılı TCK’nın “Bağlılık kuralı” başlıklı 40. maddesinin ikinci fıkrasına göre de bu suçun işlenişine iştirak eden diğer kişilerin ancak azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri kabul edilmelidir.
Hileli iflas suçunun mağduru faildeki alacağı tehlikeye düşmüş olan kişilerdir. Yargıtay yerleşik uygulamasına göre de İİK’nın “Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir.” şeklinde hüküm altına alınan “İflas idaresinin vazifesi” başlıklı 226. maddesi uyarınca iflas idaresinin de davaya katılma ve kurulan hükme yönelik kanun yoluna başvurma hakkı bulunduğu kabul edilmiştir.
Gelinen noktada hileli iflas suçunun konusu oluşturan mal varlığı değerlerinin belirlenmesi gerekmektedir. İİK’nın “İflas tarihi” başlıklı 165. maddesi “İflas hükümle açılır ve bu hükümde açılma anı gösterilir.”, “İflas masası” başlıklı 184. maddesi “İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.”, “Nihai rapor ve kapanma kararı” başlıklı 254. maddesi ise “Paralar dağıtıldıktan sonra idare iflasa hükmeden mahkemeye son bir rapor verir. Mahkeme iflasın idaresinde hata ve noksan görürse icra mahkemesine bundan haber verir. Mahkeme, tasfiyenin bittiğini anladıktan sonra kapanma kararı verir. İflâsın kapanması hakkında verilen hükme karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır. İflas dairesi kapanmayı ilan eder.” şeklinde hüküm altına alınmıştır. Bu anlamda iflas açıldığında müflisin haczi olanaklı bulunan ve iflas masasına girmesi gereken bütün malları hileli iflas suçunun konusunu oluşturur.
Bu suçun manevi unsuru genel kasttır. İİK’nın 311. maddesinde “İflasından evvel veya sonra alacaklılarını zarara sokmak kasdiyle…” ibaresine yer verilerek alacaklıları zarara sokma kastı arandığı hâlde 5237 sayılı TCK’nın 161. maddesinin birinci fıkrası “Malvarlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulunan kişi” şeklinde düzenlendiğinden suçun oluşumu için genel kast yeterlidir.
Öte yandan 5237 sayılı TCK’nın 161. maddesinde hileli iflas suçunun hareket unsuru mal varlığını eksiltmeye yönelik hileli tasarrufta bulunma olarak gösterilmiş ve nelerin hileli tasarruf sayılacağı dört bent hâlinde düzenlenmiştir. Seçimlik hareketli bir suç olarak düzenlenen hileli iflas suçunun oluşması için maddede dört bent hâlinde sayılan bu fiilerden birinin işlenmesi yeterlidir.
Bu aşamada uyuşmazlık konusu ile ilgisi bakımından bahse konu seçimlik hareketler arasında yer alan “Malvarlığını kaçırmaya yönelik tasarruflarının ortaya çıkmasını önlemek için ticari defter, kayıt veya belgelerin gizlenmesi veya yok edilmesi” fiili üzerinde durulması gerekmektedir.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 20. maddesinin birinci fıkrası; “Tacirler her türlü borçlarından dolayı iflasa tabi oldukları gibi, kanun hükümlerine uygun olarak bir ticaret unvanı seçmeye ve kullanmaya, işletmelerini ticaret siciline kaydettirmeye ve ticari defterler tutmaya mecburdurlar …”, aynı Kanun’un 66. maddesi; “Her tacir, ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak münasebetlerini ve her … yılı içinde elde edilen neticeleri tesbit etmek maksadiyle, işletmesinin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri ve bilhassa, diğer kanunların hükümleri mahfuz kalmak üzere, aşağıdaki defterleri Türkçe olarak tutmaya mecburdur:
1. Tacir hükmi şahıs ise yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri ve karar defteri;
2. Hususi hukuk hükümlerine göre idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere devlet, vilayet, belediyeler gibi amme hükmi şahısları tarafından kurulan ve hükmi şahsiyeti bulunmıyan ticari işletmeler ile dernekler tarafından kurulan ticari işletmeler ve bunlara benziyen ve hükmi şahsiyeti olmıyan diğer ticari teşekküller, karar defteri hariç yukarki bentte yazılı defterleri;
3. Tacir hakiki şahıs ise karar defteri hariç olmak üzere birinci bentte yazılı defterleri veya işletmesinin mahiyet ve önemine göre sadece işletme defteri.
Tacirlerin işletmeleriyle ilgili işler dolayısiyle aldıkları mektup, yazı, telgraf, fatura, cetvel, senet gibi vesika ve kağıtlarla ödemelerini gösteren vesikaları ve yazdığı mektup, yazı ve telgrafnamelerin kopyalarını ve mukaveleleri, taahhüt ve kefalet ve sair teminat senetleri ve mahkeme ilamları gibi belgeleri muntazam bir tarzda dosya halinde saklamaları mecburidir.”, “Tasdik ettirme ve beyanname verme mükellefiyeti” başlıklı 69. maddesi ise “Şirket kuruluş aşamasında 66 ncı maddenin birinci fıkrasında yazılı defterler kullanılmaya başlanmadan önce tacir tarafından ticarî işletmenin bulunduğu yerin ticaret sicili memurluğuna veya notere ibraz edilir. Bu defterler, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defterlerin tasdikine ilişkin hükümlerinde yer alan bilgileri içerecek şekilde tasdik ve imza olunur. Sicil memuru veya noter, defterlerin kaç sayfadan ibaret bulunduğunu ilk ve son sayfaya yazarak resmî mühür ve imzasıyla tasdik eder. Noterlerce tasdik edilen defterlerin mahiyet ve adetleri ve bunların kime ait olduğu en geç yedi gün içinde ilgili ticaret sicili memurluğuna bildirilir. Şirketlerin müteakip yıl defterleri ile kullanılması zorunlu diğer defterler 213 sayılı Vergi Usul Kanununun defterlerin tasdikine ilişkin hükümlerine göre tasdik olunur.
Her tacir, tutmaya mecbur olduğu diğer defterlerle tutmak istediği defterlerin her birinin nevi ve mahiyetleriyle sayfa sayılarını gösteren iki nüsha beyannameyi bu defterleri kullanmaya başlamadan önce sicil memuruna vermeye mecburdur. Memur, bunlardan birisini tasdik ederek tacire geri verir. Bu mükellefiyeti hiç veya kanuna uygun şekilde yerine getirmiyen tacirin bu gibi defterleri lehine delil olamaz.” şeklinde hüküm altına alınarak tüzel kişi tacirlerin tutmakla yükümlü oldukları defterlerin nelerden ibaret olduğu, ticari defterlerin nereye ibraz edileceği, tasdik ve imza usulü, tacirlerin işletmeleriyle ilgili belgeleri saklama ve tuttukları defterlerle ilgili beyanname verme, noterlerin ise bildirimde bulunma yükümlülükleri, düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın 161. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen seçimlik hareketin gerçekleşmesi için failin mal varlığını kaçırmaya yönelik tasarrufta bulunmuş olması ve bu tasarrufunun ortaya çıkmasını önlemek için de ticari defter, kayıt veya belgeleri gizlemesi veya yok etmesi gerekmektedir. Bu şekilde bir tasarruf olmadan failin ticari defter, kayıt veya belgeleri gizlemesi veya yok etmesi hileli iflas suçunu oluşturmayacaktır.
İflasın hileli olduğu hususu failin ticari defterleri, kayıt veya belgeleri üzerinde yapılacak inceleme ile belirlenebilir. Ticari defterlerin nelerden ibaret olduğu suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 66. maddesinde düzenlenmiştir. İnceleme konusu bentte yer alan “kayıt veya belgelerin” ibaresinden ise muhasebe kayıtları, çek hesapları, borç ilişkilerini belgeleyen sözleşmeler, faturalar, makbuzlar, sevk irsaliyeleri, elektronik kayıtlar gibi ticari defterlerin dayanağını oluşturan belgelerin anlaşılması gerekmektedir.
Bu defter, kayıt veya belgelerin yazılı veya boş olmasının, tamamının veya bir kısmının gizlenmesi veya yok edilmesinin, yok etme veya saklama şeklinin bir önemi bulunmamaktadır. Bu yönüyle serbest hareketli bir suçtur (… Tahsin Gökcan – … Artuç, Türk Ceza Kanunu Şerhi, 4. Cilt, … 2021, s. 6033.). “Tacir, tutmakla yükümlü olduğu defterleri en baştan beri tutmamış olması halinde hileli iflas suçunun oluşup oluşmayacağı tartışmalıdır. TTK m. 64/3’te tacirin tutmakla yükümlü olduğu defterlerin açılış onaylarının, kuruluş sırasında ve kullanılmaya başlanmadan önce noter tarafından yapılacağı düzenlenmiştir. Buna göre tacirin bu defterlere sahip olup olmadığı noter kayıtlarından öğrenilebilecek olup iflas gibi bir durumun söz konusu olmadığı henüz ticari faaliyetinin başında malvarlığında hileli tasarrufa gitme amacının olmayacağı görülebilir. Ancak tacirin baştan beri bir şirket kurarak bir süre sonra hileli tasarruflarda bulunma amacının varlığı ortaya çıkarılabiliyorsa, kötü niyetli olan tacirin baştan beri hiç defter tutmadığını beyan etmesi hileli iflas suçunu oluşturabilecektir. Çünkü borçlu tacir, daha en başından tasarruflarını gizlemeye yönelik hareketlerde bulunmuştur.” (Sertaç Işıka, Hileli İflas Suçu, … Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası, 2013, Cilt 71, Sayı 1, s. 612.).
5237 sayılı TCK’nın 161. maddesi uyarınca failin hileli tasarrufu nedeniyle cezalandırılabilmesi için iflasına karar verilmiş ve bu kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir. Bahse konu maddenin gerekçesinden de anlaşılacağı üzere iflas kararı suçun unsuru olarak değil objektif cezalandırılabilme şartı olarak düzenlenmiştir. Bu anlamda suçun unsurları oluşmasına karşın iflas olgusu gerçekleşmediği sürece faile ceza verilemeyecektir. Failin hileli tasarrufunun iflas kararından önce veya sonra gerçekleşmesinin ise bir önemi bulunmamaktadır.
Diğer taraftan ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir değişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
… 3. İcra Dairesinin 06.05.2010 tarihli ve 2009/54 iflas sayılı suç duyurusuna göre… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti.nin yetkilisinin sanık …, ortağının ise sanık … olduğu, Türk Ekonomi Bankası AŞ’ye ait olup… Gıda Tekstil Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından Hayati Akman adına keşide edilen, keşide yeri …, keşide tarihi 22.04.2008 olup arka yüzünde sırasıyla…İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti. ile …İnş. Bet. ve … Çekme Lab. Tic. Ltd. Şti.ye ait ciroların bulunduğu 35.000 TL bedelli çekin 28.04.2008 tarihinde katılan vekili tarafından Türk Ekonomi Bankası … Şubesine ibraz edilmesi üzerine karşılığı olmadığından ödenmediği, bu nedenle katılan vekilinin bu çeke dayanarak 08.05.2008 tarihinde takip talebinde bulunması üzerine … 6. İcra Müdürlüğünün 2008/7324 sayılı dosyası üzerinden borçlulardan biri olarak gösterilen… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektirk Tic. Ltd. Şti.ye hitaben ödeme emri gönderildiği, borcun süresi içinde ödenmemesi ve itiraz veya şikâyette de bulunulmaması üzerine katılan vekilinin takibin kesinleştiğinden bahisle 15.01.2009 tarihli dilekçesi ile… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektirk Tic. Ltd. Şti.nin iflasına karar verilmesini talep ettiği, yapılan yargılama sonucunda … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.11.2009 tarihli ve 41-823 sayılı kararı ile davanın kabulüne, … Ticaret Sicilinde 486755 numara ile kayıtlı olup merkezi… … Paşa Mah. Doğancılar Cad. No: 59/1 … adresinde bulunan davalı… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti.nin İİK’nın 173 ve 174. maddeleri uyarınca 12.11.2009 günü saat 16.25’ten itibaren iflasına ve bu kararın … İflas Müdürlüğüne bildirilmesine karar verildiği, bu kararın temyiz edilmeksizin 22.12.2009 tarihinde kesinleştiği, anılan şirketin iflas tarihinden geriye doğru üç yıllık ticari defterlerinin iflas müdürlüğüne teslim edilerek İcra ve İflas Kanununun Tatbikatına Dair Nizamname’nin 39. maddesi gereğince beyanda bulunmaları gerektiğine ilişkin … 3. İcra Dairesinin 25.01.2010 tarihli kararının müflis şirket ortaklarına muhtıra ile gönderildiği, bu muhtıranın sanık …’a 01.02.2010 tarihinde, sanık …’a ise 03.02.2010 tarihinde tebliğ edildiği, sanıkların muhtıraya rağmen müflis şirkete ait ticari defterleri teslim etmedikleri ve beyanda da bulunmadıkları, bunun üzerine katılan vekili tarafından düzenlenen 08.03.2010 havale tarihli şikâyet dilekçesi ticari defter ve belgelerin teslim edilmemesi nedeniyle sanıkların hileli iflas suçundan cezalandırılmalarının talep edildiği anlaşılan olayda;
… 3. İcra Dairesinin 06.05.2010 tarihli ve 2009/54 iflas sayılı suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturma sonucunda … (Kapatılan) Cumhuriyet Başsavcılığınca 07.06.2010 tarih ve 8650-5284 sayı ile sanıklar … ve … hakkında taksirli iflas suçundan açılan davaya ilişkin olarak yapılan yargılama sonucunda … (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesince 16.07.2012 tarih ve 1291-1819 sayı ile her iki sanık hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince verilen beraat kararının katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince 20.12.2017 tarih ve 6320-14623 sayı ile bozulması, bozmaya uyan … Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesince 19.04.2018 tarih ve 2018/35 sayı ile … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinden her iki davanın birleştirilmesine muvafakat edilip edilmeyeceğinin sorulması üzerine … 6. Ağır Ceza Mahkemesince 20.04.2018 tarih ve 2018/21 sayı ile anılan dosyaya ilişkin 26.02.2018 tarihinde karar verilmiş olması nedeniyle birleştirmeye muvafakat edilmediğinin belirtilmesi, yapılan yargılama sonucunda … Anadolu 57. Asliye Ceza Mahkemesince 12.07.2018 tarih ve 35-568 sayı ile her iki sanık hakkında açılan davanın CMK’nın 223/7. maddesi uyarınca reddine karar verilmesi, bu kararın da katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince 03.05.2019 tarih ve 10751-6115 sayı ile onanması nedeniyle Özel Dairenin (1) numaralı bozma nedenine direnen Yerel Mahkemenin direnme gerekçesi sonuç itibarıyla doğru olsa da, 5237 sayılı TCK’nın 161. maddesinin iddianameye konu birinci fıkrasının (b) bendinde düzenlenen seçimlik hareketin gerçekleşmesi için failin mal varlığını kaçırmaya yönelik tasarrufta bulunmuş olması ve bu tasarrufunun ortaya çıkmasını önlemek için de ticari defter, kayıt veya belgeleri gizlemesi veya yok etmesi gerektiği, bu şekilde bir tasarruf olmadan failin ticari defter, kayıt veya belgeleri gizlemesi veya yok etmesinin hileli iflas suçunu oluşturmayacağı cihetle; öncelikle … 6. İcra Müdürlüğünün 2008/7324 takip, … 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/41 esas, … 3. İcra Dairesinin 2009/54 iflas sayılı dosyalarının asıllarının ya da onaylı suretlerinin getirtilmesi, Türk Ekonomi Bankası AŞ’ye ait olup… Gıda Tekstil Turizm San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından Hayati Akman isimli kişi adına keşide edilen, keşide yeri …, keşide tarihi 22.04.2008 olan 35.000 TL bedelli çekin arka yüzünde… İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti. adına atılan imzanın sanıklara ait olup olmadığı hususunda bilirkişi incelemesi yaptırılması, …İnş. Bet. ve … Çekme Lab. Tic. Ltd. Şti.nin bu çeki kimden aldığının söz konusu şirketin suç tarihindeki yetkilisinden sorulmak suretiyle araştırılması, Birleşik İnşaat Hırdavat Taşımacılık Elektrik Tic. Ltd. Şti. adına suç tarihi itibarıyla kayıtlı taşınır veya taşınmaz mal bulunup bulunmadığının tapu sicil müdürlüğü, trafik tescil şube müdürlüğü ve bankalardan, ticari defter tutulup tutulmadığının ticarî işletmenin bulunduğu yer ticaret sicili müdürlüğü ile noterden, ortağı ve yetkili temsilcisi ile şirketin merkezi ve kuruluş tarihinin ise ticaret sicili müdürlüğünden sorulmak suretiyle kesin olarak belirlenmesi, mal varlığı değerleri tespit edilip bunlar üzerinde tasarrufta bulunulduğunun anlaşılması hâlinde dosya üzerinde Ticaret, İcra ve İflas Hukuku ve Ceza Hukuku konularında uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yaptırılıp tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre TCK’nın 161/1-b maddesinde düzenlenen hileli iflas durumunun mevcut olup olmadığının saptanması gerektiği gözetilmeden eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, sanıklar …, …, … ve … hakkında eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- … Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.02.2018 tarihli ve 21-76 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin, sanıklar …, …, … ve … hakkında eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.