Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/394 E. 2022/845 K. 27.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/394
KARAR NO : 2022/845
KARAR TARİHİ : 27.12.2022

Mahkemesi:Ağır Ceza

Sanıklar …, … ve … ile suça sürüklenen çocuk …’un teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçundan beraatlerine ilişkin … 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.06.2010 tarihli ve 444-146 sayılı hükümlerin Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17.09.2015 tarih ve 3099-43059 sayı ile;
“1-Oluş ve dosya içeriğine göre olay günü sanıkların yolda yürüyen yakınanın etrafını sarıp para istedikleri, yakınanın vermemesi üzerine sanık …’nin yakınanı bıçakla yaraladığının anlaşılması karşısında; sanıkların sübut bulan yağmaya kalkışma suçundan mahkûmiyetleri yerine yazılı şekilde karar verilmesi,
2-Sanık …’nin aynı eyleminden ötürü hem beraatine hem de mahkûmiyetine karar verilmesi suretiyle, CMK’nın 225. maddesine aykırılık meydana getirilmesi,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
İki numaralı bozma kararına uyan … 10. Ağır Ceza Mahkemesi ise 17.02.2016 tarih ve 437-46 sayı ile;
“İncelenen dosya kapsamı neticesinde her ne kadar Yargıtay 6. Ceza Dairesince sanıkların yağma suçunun sübut bulduğundan dolayı mahkûmiyet kararı verilmesi belirtilmiş ise de Mahkememizce Yargıtay 6. Ceza Dairesinin … bu kararına direnilmek suretiyle sanıklar ile yaş küçüklüğü nedeniyle hakkında … Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/165-294 esas ve karar sayılı dosyası ile yargılama yapılan ve bağlantı nedeniyle dosyamızı ile birleştirme kararı verilen dosyada suça sürüklenen çocuk …’un, fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ederek mağdurdan sanık …’nin bıçak çekip tehdit ederek para istediği, mağdurun olumsuz yanıtı sonrası sanık … tarafından bıçakla yaralandığı, diğer sanıklarında eylem sırasında mağdurun etrafını çevirdikleri ve bu suretle nitelikli yağmaya teşebbüs suçunu işledikleri iddiası ile kamu davası açılmış ise de mağdurun aşamalardaki beyanları çelişkili olup, tutarlı olmadığı, olay yerinin kalabalık ve trafiğe kapalı bir alan oluşu, çevrede … yerlerinin bulunduğu bir mahal niteliğinde bulunması nedeniyle atılı eylemle ilgili olayı gören tanıkların bulunmamasının mümkün olamayacağı, mağdurun yanında bulunan şahısların da net bilgi ve teşhis yapamamaları, ayrıca sanıkların olay yerini terk etmemiş oldukları da dikkate alındığında sanıklar ile suça sürüklenen çocuğun nitelikli yağmaya teşebbüs suçunu işlediklerine dair mahkûmiyetlerini gerektirecek kesin ve şüpheden uzak delil elde edilemediği,” gerekçesiyle bir numaralı bozma kararına direnerek önceki hükümler gibi sanıkların beraatlerine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 14.06.2017 tarihli ve 198609 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesiyle değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.06.2019 tarih ve 2346-3757 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme sanıklar …, … ve … ile suça sürüklenen çocuk … hakkında teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçundan kurulan beraat hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklar …, … ve … ile suça sürüklenen çocuk …’a atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olup ayrıca suça sürüklenen çocuk … yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından; Olay tarihinde mağdurun, yakınları olan tanıklar ile birlikte Sevgi Yolu olarak bilinen … trafiğine kapalı cadde üzerinde yürüdükleri sırada kalabalık bir gruptan bir kişinin mağdurun önüne geçtiği, diğerlerinin de mağdurun çevresini sardığı, öne geçen şahsın elindeki çakı bıçağı ile “Para ver lan!” diyerek mağdurdan para istediği, mağdurun “Ne parası?” diyerek karşı çıkması üzerine de bu şahsın elindeki çakı bıçağı ile mağdura vurduğu ve hep beraber olay yerinden kaçtıkları, olay yerine yakın yunus olarak bilinen motorlu ekibin eşkal bilgileri üzerine takibe başladığı, SSÇ Gökhan ile sanıkları yakaladıkları ve bir … altına atılan emanetteki çakı bıçağını ele geçirdikleri, tanık ve mağdurun bıçaklı kişiyi sanık … olarak teşhis ettikleri, ayrıca tüm sanıkları da teşhis ettikleri, daha sonra eylemi gerçekleştirdiği iddia edilen …’nin teslim olarak bıçaklı kişinin kendisi olduğunu ikrar ettiği, bu şekilde SSÇ ve sanıkların teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunu işledikleri iddiası ile kamu davası açıldığı,22.03.2008 tarihli tutanağın; “22.03.20228 günü saat 18.00 sıralarında idaremiz Sancaktep Mahallesi okul sokak yürüyüş yolu üzerinde bıçakla bir şahsın yaralandığını Haber merkezinin Anons etmesi üzerine bahse konu yere . ., . kod nolu ekipler olarak intikal edildi. Bahse konu yerde kendisinden para istediklerini, yok deyince kendisini bacağından bıçakladıklarını beyan eden … … isimli şahsın verdiği eşkaller doğrultusunda çevrede yapmış olduğumuz çalışmada idarenin … Mahallesi .Sokak No: 1-A önünde eşkallere uygun … …, … …, … …, … … ve kendi beyanına göre … …, şahısların üzerileri kabaca aranmış ancak hemen yanlarında duran . plakalı otonun altına şahıslar tarafından bir şeyin atıldığını haber merkezinin bildirmesi üzerine tarafımızdan oto altına bakıldığında şahıslar tarafından atılan kelebek tabir edilen bir bıçağın olduğu tarafımızdan görülmüştür. Müşteki … kendisinden para isteyen ve bacağından bıçaklayan şahsın … olduğunu beyan etmesi ve göstermesi üzerine şahıslar birlikte alınarak yasal hakları yüzlerine okunduktan sonra gerekli yasal işlem yapılmak üzere … Polis Merkezine teslim edildiğine dair … bu tutanak tanzimle birlikte imza altına alınmıştır.” biçiminde düzenlendiği, Mağdur hakkında düzenlenen 22.03.2008 tarihli geçici raporda; sol dizin 7-8 cm üstünde 1 cm boyunda cilde nafiz keskin kenarlı yara ve sol dizin 7-8 cm üstünde medial tarafta 0.2 cm boyunda cildin bütünlüğünü tam bozmayan yara mevcut olduğunun, bu yaralanmanın mağdurun hayatını tehlikeye sokmadığının belirtildiği,
23.03.2008 tarihli raporda ise; geçici raporda kafa kemiklerinde kırık, kafa içi travmatik değişim, büyük damar ve iç organ yaralanması tarif edilmediğine göre, kişide sol diz üzerinde ve meurolinde cilt bütünlüğünü bozan iki adet delici-kesici alet yaralanması lezyonlarına yol açan yaralanmanın mağdurun hayatını tehlikeye sokan bir durum olmadığının, etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğunun yazıldığı,23.03.2008 tarihli teşhis tutanağının; “22.03.2008 tarihinde … İlçesinde meydana gelen gasba teşebbüs ve bıçakla yaralama eyleminde gözlem altına alınan şüpheliler ile ilgili olarak yaşı küçük …’un müdafisi olan Av. .’ın mağdur ve tanıkların teşhis işlemi yapmadığı müvekkilinin teşhis edilemeyeceği, kendisinin ve Cumhuriyet Savcısının huzurunda teşhis tutanağı düzenlenmesini talep etmesi üzerine olayın mağdurları ve tanıkları temin edilerek şüpheliler ve olayla ilgisi bulunmayan teşhise katılacak kişilerin temin edilmesi ile adliyede uygun ortam sağlanarak teşhis işlemi yapılmasına karar verilmiş,Teşhis işlemi yaptırılmak üzere temin edilen şüpheliler ve şüpheli olmayanlar sırasıyla 1- ., 2- …, 3- ., 4-…, 5 – Bülent Malkoç, 6- …, 7- …, 8- … olarak numaralandırılmış ve dizilmiş,
Mağdur tanıklardan ayrı olarak huzura alınmış, yukarıdaki sırayla dizili bulunan şüpheliler arasından 2, 4, 7 ve 8. sırasında kayıtlı …, …, . ve … isimli şüphelileri kesin olarak teşhis ederek olayı gerçekleştirilenler olduklarını beyan etmiş,Tanık … müşteki ile görüştürülmeden huzura alınmış, sırasıyla 2, 4, 6 ,7 ve 8 sırada bulunan şüpheliler …, …, . . ve … isimli şüphelileri olayı gerçekleştirilen olarak teşhis etmiş,
Diğer tanık huzura alınmadan önce bulunanların sırası ilk verilen numaraları baki kalmak kaydıyla yerleri değiştirilmiş farklı sırada durmalarına rağmen tanık . yine 2, 4, 6, 7 ve 8 numaraları taşıyan şüpheliler …, …, ., . ve … isimli şüphelileri olayı gerçekleştirilen olarak teşhis etmiş,” şeklinde olduğu, Suça sürüklenen çocuk … hakkında düzenlenen sosyal inceleme raporunun sonuç kısmında; SSÇ’nin içinde bulunduğu sosyal ortam ve psikolojik özellikleri gibi çeşitli sebeplerin etkileşimi ile …’un bu davranışı gerçekleştirdiğinin düşünüldüğünün yazıldığı,
14.08.2008 tarihli vekilinin hazır bulunduğu ancak Pedogogun olmadığı birinci oturumda mağdura tutuklu sanıklar teşhis için gösterilip sorulduğunda; “Huzurda bulunan tutuklu sanıklar etrafımı çeviren ve hepsi şapkalı olan kişilerdir. Beni bıçaklayanın ve para vermemi isteyeni karakolda tespit ettim. Daha sonra bir kişi daha yakalanmış onu görmedim. Bu şahsın huzurda gösterilmesi istendiğinde baş tarafta duran … isimli şahıs olduğunu belirtmekle diğer sanıkların da kaçmasını önlemek için kendisini çevreleyen kişiler olduğunu bildirdiği,”,
08.10.2008 tarihli ikinci oturumda Pedogog .u’nun; “Mağdurun fiziksel görünümü yaşına göre büyük gözükmekte ancak nüfusa geç yazıldığını söyledi. Bıçaklamayı gören kişiyi gördüğünü birebir görüşmelerimizde aktardı. Şu an dahi teşhis edebileceği kanaatindeyim ancak kendi babasının da cezaevinde olmasının yarattığı duygusallıkla farklı ifade vermek eğilimde olabilir, daha önceki beyanlarında fiziki ve psişik yapısına bir aykırılık yoktur.”,Şeklinde beyanda bulundukları,Anlaşılmaktadır.Mağdur … vekili huzurunda kollukta; “22.03.2008 günü 17.30 sıralarında Akrabam Şükrü Beyhan ve Musa Beyhan ile birlikte … Mahallesi Yürüyüş yolunda alışveriş yaptığımız sırada bir elektronik mağazasında MP-4 müzik çalar baktıktan sonra mağazadan çıktığımızda daha önceden tanımadığım ve görmediğim grup halinde 5 şahıs mağazanın önünde ben ne olduğunu anlamadan şahıslar etrafımı çevirerek mavi kazaklı, kolları lacivert ve beyaz çizgili, açık mavi kot pantolonlu şahıs benim pantolonumun ceplerini kontrol ederek para ver lan demesi üzerine benim param yok siz kimsiniz ne parasını demem üzerine şahıslardan olan ve ismini Polis merkezinde öğrendiğim … isimli şahıs sol dizime doğru vurarak hepsi birden koşarak kaçtı, şahıslar kaçtıktan sonra dizimin uyuşarak acıması üzerine dizimi kontrol ettiğimde keseci bir cisimle yaralandığımı ve dizimin kanadığını gördüm, tedavi olma için Hastaneye gittiğim sırada yolda görmüş olduğum görevli Polis Memurlarına olayı anlatarak yardım istedim ve şahısların kaçtığı istikameti gösterdim ve hastaneye gittim. Ben Yeni Umut Hastanesinde tedavi olurken Hastaneye gelen görevli Polis Memurları bana 5 şahıs yakaladıklarını söylediler ve Polis Merkezine geldiğimde, yakalanan şahısların benim üzerimi arayarak benden para isteyen ve karşı koymam üzerine beni bıçakla yaralayan şahıslar olduğunu gördüm. İsimleri olay nedeniyle Polis Merkezinde öğrendiğim beni bıçakla yaralayan ve üzerimi arayarak para isteyen …, …, …, …, . isimli şahısların görevli Polis memurları tarafından yakalanarak Polis Merkezine getirildiklerini gördüm, benim üzerimi arayarak para isteyen ve karşı koymam üzerine beni bıçaklayan …, …, …, …, . isimli şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim.”, … Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde pedagogun olmadığı ancak vekilinin hazır bulunduğu oturumda; “Olay günü akrabalarım . ve … ile birlikte yolda yürüdüğümüz sırada beş kişi bizim etrafımızı sardılar. Hepsinin kafasında turaları yüzlerine doğru indirilmiş şapka vardı. Musa, … ve ben yan yana iken elinde bıçak olan şahıs para verin diye her üçümüze birden söyledi, ancak bu arada ben ne parası diye cevap verdim. Bunun üzerine şahıs elindeki bıçakla benim bacağıma vurup yaraladı ve aynı anda da beş şahıs bizi o halde bırakıp kaçtılar. Musa ile … de yakın yerde yunus polisler varmış onlara doğru koşup haber verdiler. Polisler kaçan şahısların peşine koştular. Arkadaşlarım Musa ile … de beni hastaneye götürdüler. Huzurdaki sanık beş kişinin içerisinde bulunup da eli bıçaklı olan şahsın yanında bulunan şahıslardan bir tanesidir. Kendisini zaten karakolda da teşhis etmiştim. Polisler hem sanığı, hem de diğer sanıkları da yakalamışlardı. Huzurdaki sanığın yanında bulunan diğer şahısları da ben yine teşhis etmiştim. Sanıktan şikâyetçi değilim, davaya katılma talebim yoktur. Ben … isimli bir şahsı tanımıyorum. Böyle bir şahısta bana bıçak vurmadı. Ben bana bıçakla vuran şahsı da teşhis etmiştim. Kısmi çelişki nedeni ile sorulduğunda; elinde bıçaklı olan şahıs benim pantolonumun cebinde para var mı yok mu diye kontrol etmek için pantolonumun üstüne vurdu. Cebimde cep telefonum vardı, ancak ne paramı ne de cep telefonumu almaya fırsat kalmadı. O arada bacağıma da bıçak vurmuştu. Ben huzurdaki sanığın hangi tür ne şekilde hangi renk elbise giydiğini hatırlamıyorum. Ancak karakolda teşhis etmiştim yine karakolda da teşhis ettiğim sırada sanık ve arkadaşları elbiselerini değiştirmişlerdi. Teşhis tutanağı doğrudur, aynen tekrar ederim. Sanığı bana karakolda yüz yüze gösterdiler. Kendisini teşhis etmiştim”,
Mahkemede; “Olay doğrudur ancak kimin tarafından gerçekleştirildiğini tam ve sağlıklı olarak tespit etmem mümkün değildir. Yanımda Musa ve … vardı. Hepsinin şapkalı halinden dolayı tanımam mümkün olmadı. Polisler ben yaralandıktan sonra şahısları buldular, ben de polislerin bu şahısların sürekli olay çıkardıklarını beyan ettikleri için o anki psikolojimle yönlenmiş olabilirim. Huzurdaki sanıkların bu şahıslar olup olmadığından tam olarak emin değilim. Önceki beyanı ile çelişki nedeniyle sorulduğunda; o anki psikolojimle ve polislerin şüpheli olabilecekleri düşüncesi ile huzurdaki sanıkları getirmeleri ile etki altında kalmış olabilirim ancak huzurdaki sanıklardır diyemem. Hepsi taktıkları şapka ve giyim tarzı ile aynıydılar. Teşhis tutanağı okunduğunda da; şu an ki beyanım doğrultusunda değerlendirilmesini isterim, herhangi bir baskı görmedim. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesindeki beyanı ile çelişki nedeniyle sorulduğunda; o ifadem doğrudur ancak ifademi değiştirdiğim takdirde ceza alacağım söylendi. Ben de huzurda bulunan müdafiime sordum, gerçekleri anlatmamı istedi, bu yüzden olayın aslını anlatıyorum, şu an ki ifadem doğrudur, şikayetçi değilim. Huzurdaki evrakı birleştirilen Gökhan isimli sanığı olay yerinde eyleme katılanlar olarak tanımadığımı söylemiştim. Kaçan kişilerin bu şahıslar olduğu polislerce söylenip eylemi yapanlarında bu şahıslar olduğu yönünde emniyetin beni yönlendirmesinden dolayı ben de teşhis ettim. Ancak ilk kez Çocuk Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada gördüm. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde beyanı alındığı sırada Av. .nın hukuki yardımda bulunduğu söylenip sorulduğunda da; bu duruşmadan önce bana müdafi olacak kişiyi bilmiyordum. Bu nedenle sormadım. Avukat atanacağını dahi bilmiyordum. Çekintim olan hususlarda çevredeki kişiler böyle söylediği için beyanımı değiştirmemiştim. Ancak şuan ve Mahkemenizdeki ifadelerimle olayı gerçek şekli ile anlattım. Huzurunuzdaki ifadem doğrudur. Huzurdaki sanıklar, yeniden teşhis tutanağı okunup huzurda gösterilmekle, uzman bilirkişi ve müdafi huzurunda sorulduğunda; benim etrafımı sayısını tam bilemediğim bir kalabalık grup çevirdi, genelde hepsinde beyaz ağırlıklı birbirine benzeyen şapkalar vardı. Bu nedenle beni bıçakla yaralayanı dahi tam olarak teşhis edemedim. Huzurdaki sanıklardan hatırlayabildiğim kesin olarak teşhis edebileceğim bir kişi yoktur.” ,
Tanık … kollukta; “22.03.2008 günü saat 17.30 sıralarında akrabam olan … ve Musa Beyhan ile birlikte … Mahallesi Yürüyüş yolunda MP4 müzik çalar almak için bir elektronik eşya mağazasına girdik mağazada MP müzik çalar bakıp çıktıktan sonra daha önceden görmediğimiz ve tanımadığımız grup halinde 5 şahıs …’ın etrafını çevirerek mavi kazaklı, kolları lacivert beyaz çizgili, açık mavi kot pantolonlu olan şahıs …’ın ceplerini arayarak para ver lan demesi üzerine … ne parası dediği anda …’ın ceplerini kontrol ederek para isteyen şahıs bir anda …’ın sol bacağının dizinin üzerine doğru elinde şeklini göremediğim bıçak ile …’ın dizine bıçakla vurarak şahısların 5’i birden koşarak oradan kaçtılar. …’ın bacağından yaralandığını görmem üzerine Musa ile birlikte …’ı tedavi ettirmek için Hastaneye götürdüğümüz esnada görmüş olduğumuz görevli polis memurlarına olayı anlatarak şahısların kaçtığı istikameti göstererek …’ı tedavi ettirmek için yeni Umut Hastanesine götürdük ve Hastaneye gelen görevli polis memurları vermiş olduğumuz eşkale uygun 5 şahıs yakaladıklarını söylemeleri üzerine … Polis Merkezine geldik, Polis Merkezine geldiğimizde …’ın üzerini arayarak para isteyip bıçakla yaralayan ismini Polisi Merkezinde öğrendiğimiz … ve yine isimlerini Polis merkezinde öğrendiğim …, …, ., …’u gördük. …’ın üzerini arayan ve bıçakla yaralayarak kaçan şahıslar polis merkezinde gördüğüm ve isimlerini öğrendiğim şahıslardır. Benim olayla ilgili bildiklerim ve gördüklerim bunlardan ibarettir, başkada bir diyeceğim yoktur.”,
Mahkemede; “Olay günü saat 16.00 sularında akrabamız olan … ile yine kuzenim olan Musa Beyhan olduğu halde birlikte yürüyorduk. Bir ara alış veriş için telefon vb. aletleri satan … yerine girdik. Çıkışta ben diğer iki kişiden bir miktar geri de kaldım. Gösterdiği mesafeye göre 5 metre kadar geride idim. Cep telefonu ile uğraşırken aniden …’dan ‘Ayy…’ şeklinde canının yandığını ifade eder bir ses duydum. Hemen yanına gittiğimde tamamı şapkalı olan beş altı kişilik bir gurup …’ın yanından koşarak ayrılıyorlardı. Sorduğumda bu şahıslardan bir tanesinin elini cebine attığını, fark etmekle eline vurup çekmesini istediğini, bunun üzerine kimin olduğunu bilemediği bir kişinin bıçakla kendisine vurup kaçtıklarını söyledi. Zaten ben baktığımda bu şahıslar yukarı doğru uzaklaşıyorlardı. Olay yerinden bulunan polislere söyledik. Motorize ekip bu şahısları yakaladı. Ben …’ı hastaneye götürdüm. Yakalanan kişileri karakolda gösterdiler. Kıyafetleri nedeni ile bu şahıslardan iki üç kişiyi tanıdım. Ancak şu an kimler olduğunu bilemem huzurdaki sanığı tanımam. Emniyetteki ifadesi ile kısmi çelişki nedeni ile sorulduğunda; aralarında geçen konuşmayı duymadım. …’ın bana anlattığı şekli ile emniyette anlattım, şu an ki ifadem doğrudur. Teşhis tutanağındaki teşhisim doğrudur. Olayın hemen akabinde yakalanan kişilerin elbiselerinden dolayı tanımıştım. Bıçak ile yaralayanın huzurdaki sanık olup olmadığını şu an bilmiyorum. Ancak yolda yürürken omuz çarpışması, bundan kaynaklanan karşılıklı söz dalaşı, …’ın birisine yumrukla saldırması gibi olaylar yaşanmadı. Böyle bir şey yaşansaydı mutlaka görürdüm.”,Tanık .kollukta; “22.03.2008 günü saat 17.30 sıralarında akrabam olan … ve … ile birlikte … Mahallesi Yürüyüş yolunda MP4 müzik çalar almak için bir elektronik eşya mağazasına girdik mağazada MP müzik çalar bakıp çıktıktan sonra daha önceden görmediğimiz ve tanımadığımız grup halinde 5 şahıs …’ın etrafını çevirerek mavi kazaklı, kolları lacivert beyaz çizgili, açık mavi kot pantolonlu olan şahıs …’ın ceplerini arayarak para ver lan demesi üzerine … ne parası dediği anda …’ın ceplerini kontrol ederek para isteyen şahıs bir anda …’ın sol bacağının dizinin üzerine doğru elinde şeklini göremediğim bıçak ile …’ın dizine bıçakla vurarak şahısların 5’i birden koşarak oradan kaçtılar …’ın bacağından yaralandığını görmem üzerine … ile birlikte …’ı tedavi ettirmek için Hastaneye götürdüğümüz esnada görmüş olduğumuz görevli polis memurlarına olayı anlatarak şahısların kaçtığı istikameti göstererek …’ı tedavi ettirmek için yeni Umut Hastanesine götürdük ve Hastaneye gelen görevli polis memurları vermiş olduğumuz eşkale uygun 5 şahıs yakaladıklarını söylemeleri üzerine … Polis Merkezine geldik Polis Merkezine geldiğimizde …’ın üzerini arayarak para isteyip bıçakla yaralayan ismini Polis Merkezinde öğrendiğimiz … ve yine isimlerini Polis merkezinde öğrendiğim …, …, … Oktar, …’u gördük. …’ın üzerini arayan ve bıçakla yaralayarak kaçan şahıslar polis merkezinde gördüğüm ve isimlerini öğrendiğim şahıslardır. Benim olayla ilgili bildiklerim ve gördüklerim bunlardan ibarettir, başkada bir diyeceğim yoktur.”,Mahkemede; “Sanık …’ı göstererek …’a silahla vuran bu kişidir, diğerleri biraz uzakta idiler ama etrafımızı huzurdaki diğer sanıklarla birlikte çevirmişlerdi. Akrabam olan yakınıcıya ne dediklerini tam duymadım, yanımızda akrabam … de vardı. … şimdi askerdedir. Jandarma Gen. Kom. Bakanlıklar Kızılay/… adresinde görev yapmaktadır. Sanıklar arasında bana bir şey demediler, neden bana değil de …’a bu şekilde davrandıklarını bilmiyorum, daha sonra da …’a ayrıntılarını sormadım. Emniyetteki ifadesiyle çelişki nedeniyle sorulduğunda; polis etkisinde olduğum için bu şekilde ifade verdim, birilerini teşhis etmemizi istediler ama ben konuşmaları duymadım. Polisler bu şekilde yazdıkları ifadeleri imzalarsak cezaevine gireceklerini söyleyip istediklerinden biz de o şekilde ifade verdik.”,Tanık . Savcılıkta; “Ben şüphelilerden …’i tanırım. Soyadımız aynıdır. Ancak o benim halamın oğludur. Akrabalığım bu şekilde var. Ben olay yerine 15-20 metre mesafede bulunan … Bilgisayar isimli … yerinde çalışıyorum. Olay saatinde sigara içmek için dükkanın önüne çıkmıştım. Ben dükkanın önündeyken halamın oğlu olan … yanında 4 kişi olduğu halde dükkanın önünden geçti. O sırada ben selamlaştım. Onlar yolun yukarısına doğru trafiğe kapalı olan yürüyüş yolunda ilerliyorlardı. Benim dükkanın önünde sigara içtiğim ve …’ın arkadaşlarıyla selamlaştığı görüntülerin bizim … yerinden içeriden dışarıyı gözleyen kamerada olma ihtimali var. Henüz araştırmadım. … ve yanındakiler sonra onların 5-6 metre kadar önünde bir kavga tartışma oldu. Ancak abartılacak şekilde çok bağırtı çağırtı olmadı. Ben … ve arkadaşlarının arkasından baktığım için benim dikkatimi çekti. Hafif toplu orta boylu üzerinde şapka olan şahıs yine yolun yukarısına doğru uzaklaşmaya başladı. Ben bu ana kadar bıçaklama olayının olduğunu fark etmemiştim. Müşteri geldi dükkana girdim, benim dükkanımdan 4 metre kadar olay yerine doğru devamlı kayıt yapan polis mobese kamerası var. Bu kamera tamamen orayı çekiyor. Ben kameranın bulunduğu görüntü yerine kadar gittim mi bilmiyorum. Gitmemiş olma ihtimalim daha yüksek dükkandan çok ayrılmadım. Ancak … ve arkadaşlarını yaralayan kişiyi kamera mutlaka çekmiştir. Kameranın çekim saatlerinde beni de bizim dükkanın kameraları dükkanın önünden çekmiş olabilir. Olay tarihine ilişkin görüntüleri araştıracağım. Bulursam getiririm. Ben … ve yanındakilerin bıçaklanan kişiyle tartışmadığını ve onlara yaklaşmadığını biliyorum. Söylediğim olayı gerçekleştiren kişiyi gördüm. Ancak ismini bilmiyorum. Tam teşhis de edemeyebilirim. Ancak …’ın tutuklanmasından sonra adının … olduğunu öğrendim. Onlar ismini biliyormuş. Ben herhangi bir para isteme olayı … ve arkadaşlarının bıçaklama olayını görmedim. Yapan kişi onlar değildir. Kamera kayıtları incelenirse ortaya çıkar. Benim olayla ilgili gördüklerim bundan ibarettir.”,Mahkemede; “Huzurdaki … kuzenimdir, diğer sanıkları tanımam ancak olay günü …’ın yanında kalabalık bir grup vardı. Selamlaştıktan sonra yollarına devam ettiler. 5 dakika sonra yunus polis ekibinin yanına gelen şahıs yaralandığını söyleyerek, onlarla ayrıldı. Olayın anlatımıyla ilgili aramızdaki mesafe nedeniyle sağlıklı bir duyumum olmadı. Olayın ne şekilde meydana geldiğini görmedim. Savcılıktaki ifadem de doğrudur, polislerin yanlarına gelen yaralı şahıs huzurdaki mağdurdur, yanında hatırladığım kadarıyla bir kişi daha vardı ancak tanımıyorum.”,Tanık .Savcılıkta; “Ben şüphelilerden …’i tanırım. Benim kardeşimdir. 23.03.2008 tarihinde tutuklanmalarıyla birlikte ben olayın gerçek sanığını onların söylediği şekilde aramaya başladım. Aynı gün … ile telefonla görüştüm. Daha sonrada bir çok kez görüştüm. En son dün 06.04.2008 ve bugün 07.04.2008 saat 12.00-12.30 civarında tekrar görüştüm. Telefon numarası 0537…1312 dir. Kendi üzerine mi annesinin üzerine mi kayıtlı bilmiyorum. Ben defalarca görüştüm gerçeği söylemesini istedim. Benimle birlikte diğer tutuklu çocukların aileleri de onunla görüşüyorlardı. … abi ve Dursun abi de görüştüler. Bunlar diğer tutuklananların yakınıdır. Bu çocuk bize kendisinin bıçakladığını ancak olayın yaralama olduğunu eğer gerçeği söylemek için gelirse tutuklanacağını bu nedenle ifade vermekten korktuğunu söyledi. Ancak biz razı edip karakola götürdük. Karakol olay çözüldü, Müştekiler teşhisleri yaptı diyerek ifadesini almadılar. Daha sonra da o adliyeye gelmek istemedi. 10-15 gün böyle oyalandık. Bugün de gelip 1. kattan ayrılıp gitti. Babası da yanındaydı. Ancak ifade verirse onu da tutuklarlar diye yukarıya çıkmayıp ayrıldı. Bize yakın oturduklarını biliyorum, tam adreslerini bilmiyorum. Araştırmaya devam ediyorum. Bulursam size ve karakola bilgi vereceğim. Ben olayı görmedim. Ama olay sonrasında bıçaklamayı yapan bıçağı atıp gidenin.olduğunu öğrendim bizzat kendisinden de duydum. Bunu duyan başkaları da var. Kardeşim ne yaralamaya ne da gaspa katılmadı. Ben böyle biliyorum.”,Mahkemede; “Başlangıçta olayın mahiyetini bilmiyordum ancak daha sonra öğrendim. Görgüye dayalı bir bilgim yoktur, mağdurun amcası olduğunu tahmin ettiğim kişi bana ters davranıp, tehditkar konuşup, sanıkların ciddiyetsiz tavırlarına kızıp tutuklanmalarını sağlayıp daha sonra vazgeçip, tahliyelerini sağlayacağını söyledi. Savcılıktaki ifade doğrudur ve bana aittir.”,Tanık Vural Taşkın Savcılıkta; “Ben şüphelilerden …’i tanırım, diğerlerini de …’ın yanında gördükçe selamlaştığım kişiler olarak bilirim. Olay gününü hatırlıyorum. Ben dershaneye gitmek için olayın olduğu sokaktan yine aynı şekilde yukarıya doğru yürüyordum. Olay olduğunda ayakkabıcının bulunduğu yerdeydim. İlerledim. … ve arkadaşlarını gördüm. Tam selamlaşıp konuştuğum sırada 5-6 metre kadar önümüzde hafif toplu ismini bilmediğim kalabalık olduğu için dikkatimi çekmeyen görürsem teşhis edip edemeyeceğimi bilmediğim bir şahsın birkaç kişiyle tartıştığını gördüm. Ama ciddi bir kavga ya da bağırma yoktu. Tartışmanın sebebini bilmiyorum. Tarif ettiğim yolun yukarısına doğru hızlı hızlı ilerledi. Koşup kaçmıyordu. Kalanların içinden her hangi birinin bıçaklandığını da ben fark etmedim. Ayrılan şahsın bıraktığı kişilerin de bağırıp yardım istediklerini ben görmedim. Ben gördüğümde bu şahıs … ve yanındakilerle beraber değildi. Bulunduğumuz yerde kamera kayıtları olduğunu söylediler. Benim anlattığım şekilde olayın olduğu kameraya çıkmışsa ben de orada görüntülere çıkmışımdır. Anlattıklarım doğrudur. Benim olayla ilgili gördüklerim bundan ibarettir.”,Mahkemede; “Sanıklardan … ile karşılaştık, biraz ileride yine diğer sanıklar gibi okuldan tanıdığım … tanımadığım kişilerle tartışıyordu, kısa sürdü, biz … ile çok az konuştuktan sonra yanında bulunan huzurdaki diğer sanıklarla birlikte ayrıldılar. Müştekiyi olay yerinde gördüm ancak kayda değer bir durum içerisinde fark etmedim, arkadaşlarımda şapkalı olanda vardı. Savcılıktaki ifadem doğrudur.”,İnceleme dışı sanık … müdafisiz olarak kollukta; “Ben … isimli şahsı daha önceden hiç görmedim ve tanımam, kendisi ile herhangi bir husumetim yoktur. Ben 22.03.2008 günü saat 16.00 sıralarında arkadaşlarım …, …, …, … ile birlikte … … Mahallesi .sokak içerisinde gezerken gelen görevli Polis memurları arkadaşlarım ve beni durdurarak nüfus cüzdanlarımızı istediler, ben ve arkadaşlarım polis memurlarına nüfus cüzdanlarımızı verdikten sonra üzerimizi aradılar, daha sonra bulunduğumuz yerde çevreyi aradılar, plakasını ve markasını bilmediğim park halindeki bir otonun altında bıçak buldular, beni ve arkadaşlarımı alarak … Polis Merkezine getirdiler. …’ın hakkımdaki suçlamalarını kabul etmiyorum, asılsızdır, ben ve arkadaşlarım kesinlikle … isimli şahsın yolunu keserek etrafını sarmadık, böyle bir olay olmadı. … isimli şahsı dediğim gibi tanımam ve kendisinde hiç görmedim. Suçlamalarını kabul etmiyorum, asılsızdır.”,Sulh Ceza Mahkemesinde; “Şüphelilerden …’in şikayetçi …’ı yaralayan kişinin …’nin yaraladığı konusundaki beyanına katılıyorum. … bizim arkamızdan geliyordu. Hızlıca bizi geçti. Geçerken bize selam verdi, sinirli bir şekilde gidiyordu. Karşıdan gelmekte olan olay nedeni ile ismini öğrendiğimiz …’a bıçakla vurarak kaçtığını gördüm. Durum bizimle alakası olmayan bir konu idi. Suçsuzum serbest bırakılmayı talep ediyorum. Karakoldaki ifade doğrudur ve bana aittir. Aleyhime olan hususları ve teşhis tutanağını kabul etmiyorum. Teşhisten önce şikayetçiler bizi karakolun içerisinde birkaç kez gördüler. Bu nedenle bizim eşgalimizi verdiler.”,
Mahkemede; “17.30 sularında arkadaşlarım Resul, …, … ve.olduğu halde geziyorduk, aynı mahalleden tanıdığım … ile selamlaştık ancak bu şahsın biraz ileride bıçak çekip daha önceden tanımadığım huzurdaki Yakınıcıya saldırdığını gördük, ne amaçla saldırdığını bilmiyorum, aramızda 5-6 mt. mesafe olduğu için ne söylediğini de duymadım, olayla ilgim yoktur, polis bu olaydan 15 dakika sonra kadar geldi. … mahallesinde bizim beklememizi söylediler, motorize ekip kaçan kim olduğunu bilmediğim bir şahsın peşinde idi, olayın olduğu yer … caddeye kapalı alanda meydana gelmiştir. Biz olay yerinden 50 mt. kadar uzaklaştıktan sonra bizi bahsettiğim yerde durdurdular. 10 dakika kadar zaman geçtikten sonra geldiğimiz o noktada polisler beklememizi istedi. Sorgudaki beyanı ile çelişki nedeniyle sorulduğunda; önce ağız tartışması oldu, daha sonra bıçakla vurup kaçtığını gördüm, hemen akabinde polisler gelmişti kastettiğim budur. Emniyetteki ifadesiyle çelişki nedeniyle sorulduğunda; olayın bu şekilde büyütüleceğini bilmediğimden orada ayrıntılı beyanda bulunmamıştım. Şu anki beyanım doğrudur, bana aittir. Sanıklardan …’ı mahalleden tanırım. Ancak olay yerinde tesadüfen bizden uzak bir yerdeydi. Beni teşhis dahi etmiş değildir. Suçlamaları kabul etmem. Böyle bir suç işlenmemiştir, her hangi bir kaçma söz konusu değildir. Emniyete gittikten sonra mağdur ile konuştuktan sonra birden bire bu şekilde suçlandığımızı öğrendik.”,
İnceleme dışı sanık … müdafisi huzurunda Savcılıkta; “Ben olay sonrası tutuklanan 5 kişiden 5’inin de ismini bilirim. Onlar da benim ismimi bilirler. Ama arkadaşlığımız yok. Sadece aynı bölgenin çocuğu olmamız nedeniyle birbirimizi biliriz. Herhangi bir akrabalığım ya da yakınlığım yoktur. Olay günü ben alkol almıştım kafam iyiydi. Bağcılarda trafiğe kapalı yürüyüş yolunda yürürken biriyle çarpıştım. Bu olaydan sonra bana artist konuşmalarla hakaret etti. Ben sarhoş olduğum ve kabahat bende olduğu için karşılık vermek istemedim ancak bu şahıs ağır sözler söylemeye devam etti. Artist konuşma dediğim zaman da önce bir yumruk attı. Sağ kaşımın üzerine geldi. Biraz geri çekildim. Sonra elini arkasına götürdü. Ben daha önce bıçaklandığım için bıçak çıkaracak sandım. Bu korkuyla yanımda bulunan olay sonrası bir çöp konteynırına attığım bıçağı belinden altına kendimi korumak için salladım. Amacım yaralamak değildi. Vurmak için sallamadım. Korkutmak için salladım ve olay yerinden kaçtım. Yaralandığını dahi bilmiyorum. Tutuklanan …, …, …, … ve … ile olaydan çok az bir süre önce hatta 3-5 adım önce karşılaşıp selamlaşmıştım. Onların yanından geçtim. Onlar benimle birlikte değildi. Ne benim onlarla bir alakam var. Ne da onların benimle bir alakası var. Bu olay sadece benimle çarpıştığım kişi arasında oldu, para isteyip ceplerini yoklamadım. Olay yeri bağcıların en işlek trafiğe kapalı herkesin yürüdüğü caddesi. Böyle bir suç böyle bir yerde işlenmez. Kimse bıçak zoruyla orada para istemez. Doğru söylemiyorlar, olay benim anlattığım şeklide oldu. Açıklanan gasp olayın kesinlikle kabul etmem. Bıçaklama olayını kabul ederim.”,Sulh Ceza Mahkemesinde; “Üzerime atılı suçlamayı kabul etmem. Olay sonrası tutuklanan 5 kişiyle benim herhangi bir arkadaşlığım yoktur. Sadece isimlerini biliyorum. Olay günü ben alkol almıştım. Kafam iyiydi. Bağcılarda trafiğe kapalı yolda yürürken bir şahısla çarpıştım. Bu olaydan sonra ‘Artist bana konuşma’ diyerek hakaret etti. Ancak ben sarhoş olduğum için karşılık vermek istemedim. Ancak bu şahıs ağır sözler söylemeye devam etti. Bana bir yumruk attı. Sağ kaşımın üzerine geldi. Ben biraz geri çekildim. Sonra elini arkasına götürdü, ben daha önce bıçaklandığım için bıçak çıkaracak sandım. Yanımda bulanan bıçağı kendimi korumak amacıyla belden aşağısına salladım. Amacım yaralamak değildi. Kendimi korumaktı. Korktuğum için olay yerinden kaçtım. Bıçağı sonrasında çöp konteynıra attım. Bu olaydan kısa bir süre öncesinde daha önce tutuklanan …, …, …, .. ile karşılaşıp selamlaşmıştım. Onların yanından geçerek 3-4 adım attım ki bu şahısla çarpıştım ve olay bu şekilde gelişti. Bu şahsın olayla ilgisi yoktur. Birlikle de değildik. Kesinlikle …’nın çevresini çevirip, diğer şahıslarla birlikte hareket ederek veya tek başıma hareket edip cebindeki parayı almış değilim, bu amaçla silah göstermiş değilim Suçlamayı kabul etmem. Sadece yaralama suçunu kabul ediyorum. Olay anlattığım şekilde gelişti. Yaralama olayından dolayı da pişmanım. Tutuksuz yargılanmama karar verilmesini isterim. Savcılıktaki ifade doğrudur ve bana aittir.”,Mahkemede; “Atılı suçu kabul etmem, mağduru tanımam, alkollü olarak yürüyüş yolunda saat 17.00 sularında gezerken aynı semtte oturmaktan dolayı şahsen tanıdığım diğer sanıklarla selamlaştım, biraz gittikten sonra bir şahsa çarptığımı fark ettim, daha özür dileyemeden sonradan huzurdaki mağdur olduğunu anladığım şahıs bana ‘lan’ ibareli ailemi de hedef alır sinikaflı sözler sarf etti ve bana vurdu, ben kendisini ittim, bu sırada sanki bıçak çekecekmiş gibi eline cebine atınca önceki korkum nedeniyle üzerimde taşıdığım bıçağı korunmak amaçlı sallayıp kaçtım, herhangi bir para isteme yağmalama gibi kast ve sözüm olmadı. Daha sonra diğer sanıkların olay nedeniyle tutuklandıklarını duyunca onların bir ilgisinin olmadığını anlatmak istedim. Huzurdaki diğer sanıklarla selamlaştıktan sonra 3-5 mt uzaklaşmıştım ki mağdurla bu olayı yaşadım. Savcılıktaki ifade doğrudur ve bana aittir. Diğer sanıkları mağdur duruma düşürdüğüm için çok pişmanım.”,
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.Suça sürüklenen çocuk … müdafisi huzurunda Savcılıkta; “Ben müştekiyi tanımıyorum, daha önce görmedim, herhangi bir düşmanlığım yoktur. Olay günü … yerinde elektrikler kesik olduğu için babamdan izin alıp arkadaşlarımla gezmeye çıktım. 17.00 civarı …’da kültür parkına doğru yine benimle birlikte yakalanan arkadaşlarım …, …, … ve …’la birlikte yürürken yunus tabir edilen motorlu polisler yolumuzu kesti. Bir şahısta bizim önümüzden kaçıyordu. Bize siz bir yere ayrılmayın dedi. Biz de olay yerinde bekledik, polisler geldiler. Önce bizim üzerimizi aradılar. Sonra tamam gidin dediler, birkaç adım atmıştık ki telefon geldi tekrar durdurdular. Bir aracın altında bıçak bulmuşlar. Bizi karakola getirdiler. Müşteki ve yanındaki tanıkların neden bizi teşhis ederek suçu bizim işlediklerimizi söylediklerini bilmiyorum. Olay … Merkezde yürüyüş yolunda gündüz gözüyle olmuş, kendi mahallem, Esnaflar beni tanır, babamı tanır, böyle bir suç işlesem kendi mahallemde yapmazdım. Daha önce hiç karakola düşmedim. Evimden işe işten evime giderim, herkes beni bu şekilde bilir ve tanır,”,Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Arkadaşlarım …, …, … ve … ile birlikte geziyorduk. … Muhtarlığının önünden geçerken hızlı bir şekilde arkamızdan gelmekte olan … isimli önceden tanıdığımız şahıs ne haber deyip hatta benim enseme bir … yapıştırıp yoluna devam etti. Şikayetçiler ve yaralan şikayetçi …’ın bize selam verdiğini gördü. Ondan dolayı da bizleri …’ın arkadaşı ve birlikte hareket eden şahıs olarak algılayıp hakkımızda şikayetçi olup bizi teşhis ettiklerini düşünüyorum. Savcılıktaki ifadem doğrudur, bana aittir. İfademde bahsettiğim önümüzden kaçan şahıs … idi. Durumun böyle olacağını bilmediğimden daha önce …’ın ismini vermedim. Zira karakola götürülürken olayın bir yaralamadan ibaret olduğu söylendi. Aleyhe olan beyanları kabul etmiyorum. Kaçmış olsa idik durup beklemezdik, kaçmaya devam ederdik. Kaldı ki ben 15 senedir aynı semtte oturmaktayım. Öğle saatinde böyle bir şeye cesaret etmem mümkün değildir.”,Mahkemede; “Olay günü arkadaşlarım …, …, …, . ve ben beşimiz birlikte gezdiğimiz sırada arkadaşlarımın arkadaşı olan benim tanımadığım … isimli şahıs bizim yanımıza geldi, benim enseme … vurup şakalaştı. Bu arada da huzurda bulunan ve daha önceden tanımadığım mağdur … karşımızdan geliyordu. … yanımızda iken cebinden bıçak çıkarttı. Doğrudan doğruya huzurda bulunan mağdurun yanına gitti. Aramızda 50 mt. kadar bir mesafe vardı, ne olduğunu anlayamadan … aniden huzurdaki mağdur …’ın bacağına bıçakla vurup yaraladı. Daha sonra biz olay yerinden ayrıldık, bilahare de polisler gelip mağduru gaspa teşebbüs ettiğimizden bahisle yakaladılar. Bu arada … de zaten kaçmıştı. Polis GBT araştırmalarımızı yaptı, tam bizi serbest bırakacağı sırada polisin bir tanesi telefon konuşması yaptı. Arabanın altında da bıçak bulunca bu sefer bizi yeniden karakola götürdüler. Hakkımızda işlem yaptılar, ben iddia edildiği gibi beş kişi olarak huzurdaki mağdurun önüne çıkıp para ve sair bir eşyasını isteyerek gaspa teşebbüs etmedim. Suçlamayı kabul etmem. … adlı çocuk bizim yanımızdan gidip mağdurun bacağına vurduğu için mağdurun bizi suçladığı kanaatindeyim. Teşhis tutanağını kabul etmem.”,
Sanık … müdafisiz olarak kollukta; “Ben … isimli şahsı daha önceden hiç görmedim ve tanımam, kendisi ile herhangi bir husumetim yoktur. Ben 22.03.2008 günü saat 16.00 sıralarında arkadaşlarım …, …, …, … ile birlikte … … Mahallesi .sokak içerisinde gezerken gelen görevli Polis memurları arkadaşlarım ve beni durdurarak nüfus cüzdanlarımızı istediler, ben ve arkadaşlarım polis memurlarına nüfus cüzdanlarımızı verdikten sonra üzerimizi aradılar, daha sonra bulunduğumuz yerde çevreyi aradılar, plakasını ve markasını bilmediğim park halindeki bir otonun altında bıçak buldular, beni ve arkadaşlarımı alarak … Polis Merkezine getirdiler. …’ın hakkımdaki suçlamalarını kabul etmiyorum, asılsızdır, ben ve arkadaşlarım kesinlikle … isimli şahsın yolunu keserek etrafını sarmadık, böyle bir olay olmadı. … isimli şahsı dediğim gibi tanımam ve kendisinde hiç görmedim. Suçlamalarını kabul etmiyorum, asılsızdır. Benim söyleyeceklerim bunlardan ibarettir başkada bir diyeceğim yoktur.”,
Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben de karakolda ifade vermiştim. O ifademin içeriğini tekrar ediyorum. Ayrıca arkadaşlarımın savunmalarında … ile ilgili beyanları katılıyorum. Atılı suçu işlemedim. Aleyhime olan hususları ve teşhis tutanağını kabul etmiyorum. Teşhisten önce şikayetçiler bizi karakolun içerisinde birkaç kez gördüler. Bu nedenle bizim eşkalimizi verdiler.”,Mahkemede; “Diğer sanıkların alınan savunmaları doğrudur, olayla ilgimiz yoktur. Sanık …’ın mağdurla neden tartıştığını bile bilmiyorum. Bize beklememizi söyleyen polislerin olay yerinde dahi bekledik, suçsuzum. Emniyetteki ifadesi ile oluşan çelişki sorulduğunda; olayın bu boyuta geleceğini tahmin etmediğim için ayrıntılı olarak anlatmamıştım. Şu an ki beyanım kapsamında doğrudur.”, Sanık … müdafisiz olarak kollukta; “Ben … isimli şahsı daha önceden hiç görmedim ve tanımam, kendisi ile herhangi bir husumetim yoktur. Ben 22.03.2008 günü saat 16.00 sıralarında arkadaşlarım …, …, …, … ile birlikte … … Mahallesi . sokak içerisinde gezerken gelen görevli polis memurları arkadaşlarım ve beni durdurarak nüfus cüzdanlarımızı istediler, ben ve arkadaşlarım polis memurlarına nüfus cüzdanlarımızı verdikten sonra üzerimizi aradılar, daha sonra bulunduğumuz yerde çevreyi aradılar, plakasını ve markasını bilmediğim park halindeki bir otonun altında bıçak buldular, beni ve arkadaşlarımı alarak … Polis Merkezine getirdiler. …’ın hakkımdaki suçlamalarını kabul etmiyorum, asılsızdır, ben ve arkadaşlarım kesinlikle … isimli şahsın yolunu keserek etrafını sararak üzerini arayarak ceplerini kontrol ederek para istemedim ve bıçakla yaralamadım. Suçlamaları asılsızdır ve kabul etmiyorum. Ben kesinlikle … isimli şahıs ile yüz yüze gelmedim. Benim eşkalimi vererek üzerimdeki kıyafetimi nasıl tarif ettiğini ve nereden gördüğünü bilmiyorum.”,
Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben üzerime atılı suçlamayı kabul etmiyorum. Karakolda bizi teşhis ettikleri iade edilen ve bizden şikayetçi olan şahıslara karşı bizim her hangi bir eylemimiz olmadı. … isimli bir arkadaşımızla yolda karşılaştık. Hızlı bir şekilde gitti. Bıçakla darbeyi şahıslardan darbeyi o vurdu. Şahıslar da …’ın bize selam verdiğini görmüştü. Bu nedenle bizim birlikte olduğumuzu düşünerek bizim hakkımızda şikayetçi oldular. Suçsuzum serbest bırakılmayı talep ediyorum. Ayrıca karakolda ifade vermiştim. O ifade doğrudur ve bana aittir. Yaralanan … ve yanındakiler bize doğru geliyordu. Bu nedenle …’ın bize selam verdiğini gördüler, aleyhime olan hususları ve teşhis tutanağını kabul etmiyorum. Teşhisten önce şikayetçiler bizi karakolun içerisinde birkaç kez gördüler. Bu nedenle bizim eşkalimizi verdiler.”,
Mahkemede; “Benden önce savunmaları alınan tüm sanıkların anlatımlarına katılıyorum, olayla ilgim yoktur, mağduru sebebini bilmediğim halde tartışıp bıçaklayan …’dır. Emniyetteki ifadesi okunup sorulduğunda; şu an ki beyanım kapsamında doğrudur. Çelişki nedeniyle sorulduğunda da; olayın bu boyuta geleceğini tahmin etmediğim için ayrıntılı olarak anlatmamıştım. Karakola götürüldüğümüzde olayın mahiyetini bile bilmeden dövülmeye başladık, vuran kişinin bir kişi olduğu karakola getirilen mağdur tarafından da söylendiği halde yaralama suçundan imzalamamız istenilen metin uzatıldı, orada gülme ve şaşkınlık tepkisi verince polisler buna kızdılar.”,
Sanık … müdafisiz olarak kollukta; “Ben … isimli şahsı daha önceden hiç görmedim ve tanımam, kendisi ile herhangi bir husumetim yoktur. Ben 22.03.2008 günü saat 16.00 sıralarında arkadaşlarım …, …,…, … ile birlikte … … Mahallesi .sokak içerisinde gezerken gelen görevli Polis memurları arkadaşlarım ve beni durdurarak nüfus cüzdanlarımızı istediler, ben ve arkadaşlarım polis memurlarına nüfus cüzdanlarımızı verdikten sonra üzerimizi aradılar, daha sonra bulunduğumuz yerde çevreyi aradılar, plakasını ve markasını bilmediğim park halindeki bir otonun altında bıçak buldular, beni ve arkadaşlarımı alarak … Polis Merkezine getirdiler. …’ın hakkımdaki suçlamalarını kabul etmiyorum, asılsızdır, ben ve arkadaşlarım kesinlikle … isimli şahsın yolunu keserek etrafını sarmadık, böyle bir olay olmadı. … isimli şahsı dediğim gibi tanımam ve kendisini de hiç görmedim. Suçlamalarını kabul etmiyorum.”,Sulh Ceza Mahkemesinde; “Olaya ilişin olarak karakolda ifade vermiştim. Ayrıca diğer şüpheliler … ve …’ın savunmalarında belirttiği hususlara katılıyorum. Ben ve arkadaşlarım kimseyi yaralamadık. Kimseden para veya başka bir şey almaya kalkışmadık. Karakoldaki ifadem doğrudur ve bana aittir. Aleyhime olan hususları ve teşhis tutanağını kabul etmiyorum. Teşhisten önce şikayetçiler bizi karakolun içerisinde birkaç kez gördüler. Bu nedenle bizim eşkalimizi verdiler.”,Mahkemede; “Benden önce savunmaları alınan tüm sanıkların anlatımlarına katılıyorum. Karakolda hiç neden yokken bize baskı yaptılar, olay bu boyutlara geldi. Olayın aslında görgü tanığıyız ancak sanık konumuna getirildik. Emniyetteki ifadesi sorulduğunda; şu anki beyanım kapsamında doğrudur. Çelişki nedeniyle sorulduğunda da; olayın bu boyuta geleceğini tahmin etmediğim için ayrıntılı olarak anlatmamıştım. Karakola götürüldüğümüzde olayın mahiyetini bile bilmeden dövülmeye başladık, vuran kişinin bir kişi olduğu karakola getirilen mağdur tarafından da söylendiği halde yaralama suçundan imzalamamız istenilen metin uzatıldı, orada imzalamadığımız için polisler buna kızdılar.”,
Şeklinde savunmada bulunmuşlardır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesine yarar bulunmaktadır.
1- Suça sürüklenen çocuk … yönünden dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği;
… Cumhuriyet Başsavcılığınca 28.03.2008 tarih ve 14699-1002 sayı ile; suça sürüklenen çocuğun 22.03.2008 tarihinde teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunu işlediği iddiasıyla ve TCK’nın 149/1-a-c, 35/2, 31/3 ve 63. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, Suça sürüklenen çocuğun sorgusunun 10.07.2008 tarihinde … Çocuk Ağır Ceza Mahkemesince yapıldığı, diğer sanıkların sorgusunun ise 14.08.2008 tarihinde … 10. Ağır Ceza Mahkemesince yapıldığı,
Yargılama sonunda … 10. Ağır Ceza Mahkemesince suça sürüklenen çocuğun beraatine karar verildiği,
Suça sürüklenen çocuğun suç tarihinde 17 yıl 7 ay 24 gün yaşında olduğu,
Anlaşılmaktadır.Yağma suçu TCK’nın 148. maddesinde;
“1- Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2- Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet hâline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi hâlinde de aynı ceza verilir.
3- Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan TCK’nın 149. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun nitelikli hâlleri;
“a) Silâhla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde sayılmıştır.
Diğer taraftan, TCK’nın “Dava zamanaşımı” başlıklı 66. maddesinde ise;
“(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl,
Geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada on iki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır…” hükümlerine yer verilmiştir.
TCK’nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin 15 yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımını kesen sebepler de TCK’nın 67. maddesinin 2. fıkrasında sayılmıştır. Buna göre, bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Hâlinde, dava zamanaşımı kesilecektir.
TCK’nın 67. maddesinin 3. fıkrası gereğince kesen bir nedenin bulunması hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması hâlinde ise son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacak, dördüncü fıkrası uyarınca da kesilme hâlinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Suç tarihinde 17 yaşında olan suça sürüklenen çocuk …’a yüklenen TCK’nın 149. maddesinin 1. fıkrasındaki nitelikli yağma suçunun yaptırımı 10 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası olup TCK’nın 66/1-d ve 66/2. maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı süresi on yıl, 67/4. maddesi göz önüne alındığında ise kesintili dava zamanaşımı süresi on beş yıldır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 22.03.2008 tarihinde gerçekleştirildiği iddia edilen eylemle ilgili olarak, suça sürüklenen çocuk hakkında dava zamanaşımını kesen son işlemin, 14.08.2008 tarihli sanıkların sorgusu olup bu tarihten sonra dava zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebep bulunmadığı gözetildiğinde, 10 yıllık asli dava zamanaşımı süresi, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 14.08.2018 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu beraat hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, suça sürüklenen çocuk hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
Ulaşılan bu sonuç karşısında suça sürüklenen Çocuk …’a atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusu görüşülmemiştir.2- Sanıklar …, … ve …’a atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığı;
22.03.2008 tarihinde mağdurun, tanıklar … ve Musa Beyhan ile birlikte Sevgi Yolu olarak bilinen … trafiğine kapalı cadde üzerinde yürüdükleri sırada sanıkların mağdurun önünü kestikleri, sanık …’in, elindeki çakı bıçağı ile “Para ver lan!” diyerek mağdurdan para istediği, mağdurun “Ne parası?” diyerek karşı çıkması üzerine de elindeki çakı bıçağı ile mağduru yaraladığı, daha sonra sanıkların hep beraber olay yerinden kaçtıkları olayda; mağdurun olayın hemen ardından kollukta verdiği ifadesinde; etrafını çeviren kişiler arasında sanıklar Resul ve …’ın da olduğunu, kendisini bıçaklayan kişinin sanık … olduğunu beyan etmesi, Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinde de benzer ifadelerde bulunması, tanıklar … ve Musa Beyhan’ın kolluktaki ifadelerinde mağdurun beyanını desteklemesi, olayın hemen ardından tanıklar ve mağdurun sanıkları teşhis etmeleri, her ne kadar mağdur kovuşturma aşamasında beyanını değiştirmiş ise de vekilinin hazır olduğu 14.08.2008 tarihli oturumda sanık …’in kendisini bıçaklayan kişi; diğer sanıkların da kaçmasını engellemek için etrafını çevreleyen kişiler olduğunu teşhis etmesi, mağdur için görevlendirilen pedagoğun da mağdurun babasının cezaevinde olmasının yarattığı duygusallıkla farklı ifade verme eğilimde olabileceğini belirtmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, sanıkların üzerilerine atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olduğu, Yerel Mahkemece sanıkların beraatlerine karar verilmesinde isabet bulunmadığı kabul edilmelidir.Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, sanıklara atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olduğu gözetilmeden beraatlerine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.İki numaralı uyuşmazlık konusu yönünden çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Üyeleri …, … ve …; “Suç tarihinde, sanıkların yolda yürüyen mağdurun etrafını sararak kendisinden para istedikleri, mağdurun vermemesi üzerine diğer sanık …’nin onu bıçakla yaraladığı ve bu şekilde tüm sanıkların fikir ve irade birliği içinde nitelikli yağmaya teşebbüs suçunu işledikleri iddia olunan olayda:
Mağdurun aşamalardaki değişken ve çelişkili anlatımları, olay yerinin merkezi ve kalabalık konumu itibarıyla olayı gören herhangi bir tanığın bulunmamasının mümkün olmaması, mağdurun yanındaki şahısların sanıklara ilişkin net teşhislerinin de olmaması karşısında sanıkların üzerlerine atılı nitelikli yağmaya teşebbüs suçunu işlediklerine dair mahkûmiyetlerine yeterli, kesin ve şüpheden uzak delil elde edilemediği gözetilerek beraatlerine hükmeden Yerel Mahkeme direnme hükmünün onanması gerektiği görüşüyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki düşüncesine katılmıyoruz.” açıklamasıyla,
İki numaralı uyuşmazlık konusu yönünden çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi de; benzer gerekçelerle Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğu düşüncesiyle,
Karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- … 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 17.02.2016 tarihli ve 437-46 sayılı hükümlerinin;
a- Sanıklar …, … ve …’a atılı teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçunun sabit olduğu gözetilmeden beraatlerine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
b- Suça sürüklenen çocuk … yönünden ise gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, suça sürüklenen çocuk hakkındaki kamu davasının TCK’nın 66/1-d, 66/2 ve CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 13.12.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede suça sürüklenen çocuk … yönünden oy birliğiyle, sanıklara ilişkin uyuşmazlık konusu yönünden ise yasal çoğunluk sağlanamadığından, 27.12.2022 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
13.12.2022 Tarihli Oturum;