Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/384 E. 2022/726 K. 22.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/384
KARAR NO : 2022/726
KARAR TARİHİ : 22.11.2022

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan sanık Ferdi Veysel Fayza’nın TCK’nın 85/1, 62, 50/4-1-a ve 52/4. maddeleri uyarınca 15.100 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin Nizip 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.02.2015 tarihli ve 254-139 sayılı hükmün sanık ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 20.11.2018 tarih, 2513-10962 sayı ve oy çokluğu ile onanmasına karar verilmiş,
Daire Başkanı A. Er ve Üyesi N. Güngüneş;
“Olayımızda; sanığın kullandığı aracın, etrafı bariyerlerle kapatılmış olan otobana kağıt toplamak için izinsiz giren şahsa çarparak öldürmesi biçiminde gelişmiş; bunun üzerine sanık hakkında taksirle öldürme suçundan TCK’nın 85/1. maddesi gereğince cezalandırılması için kamu davası açılmıştır.
Kazanın meydana geldiği yer Şanlıurfa Gaziantep otobanıdır. Sanığın aksi ispatlanamayan savunmasına göre; olay günü sanığın Şanlıurfa’dan Gaziantep istikametine giderken Nizip otoban bitimi yol ayrımına bir kaç km kala bir TIR’ın kendisini solladığı ve sıkıştırdığı, karşıdan güneş de vurduğundan direksiyonu sağa kırmak zorunda kaldığı, aracını bariyerlere sürttüğü bu esnada otobanda olmasını öngörmediği maktule çarptığı anlaşılmaktadır.
Otobanlar özellikleri itibariyle; otoyol veya otoban hızlı trafik akımı sağlamak için yapılan, çok şeritli ve çift yönlü geniş yoldur. Otoyolların en önemli özelliği, erişme kontrollü olmalarıdır, giriş ve çıkış belirli noktalardan olur, trafik ışıkları ve yaya geçidi gibi yol güzergahı boyunca trafiği engelleyecek unsurlar bulunmaz ve yayalar, hayvanlar ve belirli taşıtlar giremez, insan ve hayvanın girememesi için de bariyer ve tel çit gibi önlemler alınır.
Sanık aracını yasal hız sınırları içinde kullanmakta, yorgun ya da fazla süre araç kullandığı yönünde de bir iddia bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar birlikte dikkate alındığında; Sanık aracını sevk ve idare ederken kendisini sollayan tır nedeniyle sağa doğru yanaşmış, otoban kuralları gereğince orada olmaması gereken maktule çarparak ölümüne neden olmuştur. Sanığın otobana giriş ve çıkışların kontrollü olduğuna güvenerek hareket ettiği, ölenin otoban içinde olacağını öngöremediği, bu itibarla da sanığa atfı kabil bir kusur bulunmadığı değerlendirilmiştir.
Bu nedenlerle; sanığın beraatına karar vermek gerekirken mahkûmiyetine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda izah edilen hususlar dikkate alındığında sayın çoğunluğun görüşüne iştirak etmiyoruz.” görüşüyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 03.03.2019 tarih ve 10775 sayı ile;
“Maddi olayda, suç tarihinde saat 17.30 sıralarında sanığın sevk ve idaresinde bulunan araçla Şanlıurfa ili istikametinden Gaziantep ili istikametine seyir hâlinde iken Nizip otoban bitimi yol ayrımına birkaç km kala yolun sağ tarafında bulunan emniyet şeridine girerek kaza yeri krokisi uyarınca yaklaşık 34 metre … bariyerlere sürttüğü, sonrasında emniyet şeridi üzerinde bulunan atık toplayıcısı …’e ve bu kişiye ait el arabasına çarpmak suretiyle ölümüne sebebiyet verdiği şeklinde gerçekleşen olayda,
13.09.2013 tarihli olay yeri inceleme tutanağında yolun neredeyse eğimsiz ve düz olduğu, havanın açık, sıcaklığın 30-35 derece, görüş mesafesinin oldukça net, olay yerinde gerçekleşen çarpma ve bulguların tümünün arıza şeridi içerisinde kaldığının tutanak içerisine yazıldığı ve özellikle aracın otoban kaldırımına sürtünmeye başladığı noktadan itibaren kaza mahallinde bulunduğu noktaya kadar herhangi bir fren izinin olmadığının tutanağa bağlandığı,
Sanığın, alınan alkol raporunda alkolsüz olduğunun belirlendiği,
Sanığın, ayrıntılı olarak soruşturma ve kovuşturma aşamalarında alınan savunmasında, ‘Olaydan bir gün önce 12.09.2013 günü saat 07.00 sıralarında Adana’da bulunan ikametinde uyandığını, aynı gün saat 12.00 sıralarında iş yerinden arkadaşlarının kendisini arayarak Gaziantep iline yük olduğunu söylediklerini, kendisinin de yine aynı gün 23.30-00.00 sıralarında Adana Organize Sanayi’de bulunan iş yerine gittiğini, 13.09.2013 günü saat 01.00’de iş yerinden aldığı yükle Gaziantep iline yola çıktığını, saat 04.00 sıralarında Gaziantep il merkezinde bulunan Çetinkaya alışveriş merkezine geldiğini, saat 09.00 a kadar AVM önünde park halinde bulunan aracında uyuduğunu, aynı gün saat 11.00-12.00 sıralarında yükü indirip saat 13.00-13.30 sıralarında Nizip’e sonrasında Şanlıurfa iline vardığını, saat 15.00 sıralarında ise Şanlıurfa ilinden Adana iline dönüş yapmak için yola çıktığını, kaza yaptığı noktanın yaklaşık 20-30 km gerisinde bulunan Mirkelam tesislerinde ihtiyaç molası verdiğini, lavaboyu kullanıp çay içtiğini ancak yemek yemediğini, yola devam ettiğinde sağ şeritte 70 km hızla ilerliyor olduğunu, bu sırada arkasından gelen bir TIR’ın kendisini sollamaya geçtiğini bu nedenle sollama müddetince sol dikiz aynasından bakarak tırı kontrol ettiğini, sollamanın bitiminde tekrar önüne bakmaya başladığını ancak o sırada da güneş ışığı nedeniyle gözlerinin kamaştığını ve çarpmanın gerçekleştiğini, çarpmadan hemen sonra frenlere bastığını aracını ancak el frenini çekerek durdurabildiğini, (çelişki üzerine kendisine sorulduğunda) tırın kendisini solladığı sırada yoldan çıkmış olabileceğini bu nedenle çarpma noktasının 34 metre gerisinden itibaren … bariyere çarpmış olabileceğini, kaza öncesinde yorgun olduğunu ancak uyumadığı”nı açıkça belirtmiş olduğu,
Otobanlar bilinen özellikleri itibariyle; otoyol veya otoban hızlı trafik akımı sağlamak için yapılan, çok şeritli ve çift yönlü geniş yoldur. Otoyolların en önemli özelliği, erişme kontrollü olmalarıdır, giriş ve çıkış belirli noktalardan olur, trafik ışıkları ve yaya geçidi gibi yol güzergahı boyunca trafiği engelleyecek unsurlar bulunmaz ve yayalar, hayvanlar ve belirli taşıtlar giremez, insan ve hayvanın girememesi için de bariyer ve tel çit gibi önlemler alınır.
Kazanın meydana geldiği yer Şanlıurfa Gaziantep otobanıdır.
Sanık aracını yasal hız sınırları içinde kullanmakta, yorgun ya da fazla süre araç kullandığı yönünde de bir iddia bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar birlikte dikkate alındığında; sanık aracını sevk ve idare ederken kendisini sollayan tır nedeniyle sağa doğru yanaşmış, otoban kuralları gereğince orada olmaması gereken maktule çarparak ölümüne neden olmuştur. Sanığın otobana giriş ve çıkışların kontrollü olduğuna güvenerek hareket ettiği, ölenin otoban içinde olacağını öngöremediği, bu itibarla da sanığa atfı kabil bir kusur bulunmadığı kabul edilmelidir. Sanığın kusurunun bulunmadığı nedenle, beraatına karar vermek gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 22.04.2019 tarih, 2683-5444 sayı ve oy çokluğuyla; itiraz nedeninin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; bir kişinin ölümü ile neticelenen olayda sanığın kusurunun bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
13.09.2013 tarihli trafik kazası tespit tutanağına göre; sanık …’nın 13.09.2013 tarihinde saat 17.30 sıralarında sevk ve idaresindeki 34 AT 8452 plakalı ticari kamyonu ile otobanda seyir hâlindeyken direksiyon hâkimiyetini kaybederek otoyoldaki … bariyerlere 34 metre sürttükten sonra arıza şeridi içerisinde plastik atık toplayan yaya …’e aracının ön kısımlarıyla çarpması neticesinde trafik kazasının meydana geldiği, kaza nedeniyle …’in hayatını kaybettiği, kazanın oluşumunda sanığın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84. maddesinde yer alan sürücülere ait kusurlardan sayılan “Şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak”; ölenin ise aynı Kanun’un 3. maddesinde belirtilen “Özellikle transit trafiğe tahsis edilen belirli yerler ve şartlar dışında giriş ve çıkışın yasaklandığı yaya, hayvan ve motorsuz araçların girmediği yola girmek” kuralını ihlâl ettiği, kaza yerindeki azami hız limitinin 120 km olduğu, kazanın yerleşim yeri dışında, bölünmüş, 3 şeritli, açık havada, gündüz vakti, 13 metre genişliğinde, asfalt kaplama, düz, eğimsiz, oto korkuluğunun ve emniyet şeridinin bulunduğu otoyolda ve yayaya çarpma şeklinde gerçekleştiği,
14.09.2013 tarihli ölü muayene ve otopsi tutanağına göre; ölenin ölümünün, genel beden travması ile oluşan tüm kafatası kemik kırıkları ve seri kot kırıkları ile birlikte gelişen beyin kanaması, yaygın beyin doku harabiyeti sonucu meydana geldiği,
Nizip Bölge Trafik Denetleme İstasyon Amirliğince düzenlenen mekanik takoğraf inceleme tutanağına göre; sanığın yönetimindeki araca ait takoğraf belgesinin incelenmesinde, kaza saatinin 17.22 olduğu, kaza anında sanığın 77 km ile yasal sınırlar içerisinde seyrettiği ve sürücü sanığın dinlenme sürelerine uyduğu bu anlamda süre ihlâlinin bulunmadığı,
Nizip İlçe Jandarma Komutanlığı Olay Yeri İnceleme TİM Komutanlığınca düzenlenen olay yeri inceleme raporuna göre; olay mahallinin Nizip otoyol gişelerine 1.600 metre, otoyol üzeri Nizip gişeleri yol ayrımına ise 400 metre mesafede bulunduğu, lastik tekerlek izi ve … bariyer üzerinde 34 metre sürtünme izinin olduğu, … bariyer üzerinde araç sürtünme izinin bittiği yerden 21 metre mesafede sağ şerit içerisinde baş kısmı kuzey istikametinde yüz üstü yatar vaziyette ölenin görüldüğü, ölen ile … bariyer üzerinde araç sürtünme izinin bittiği nokta arasında, arıza şeridi içerisinde ve asfalt zemin üzerinde yoğun olarak ölene ait saç kılları ve doku parçalarının olduğu, ölenin 12 metre batısında arıza şeridi içerisinde sağ şerit kenar çizgisi üzerinde üç tekerlekli el arabasının olduğu, el arabasında içerisinde plastik şişeler bulunan çuvalların olduğunun görüldüğü, el arabasının 62 metre batısında sanığın yönetimindeki kamyonetin bulunduğu, aracın ön tampon ızgarasının kırılmış, sağ ön tekerleğin hizasında ön tampon üzerinde, sağ ön tekerlek çamurluğunda tekerleğin arka kısmı hizasında, şoför mahalli sağ kapının dış kısmında bulunan plastik akşamı üzerinde, aracın kasasının sağ cephesinde, arka tekerleğin önünde ve arkasında bulunan metal korkuluk üzerinde sürtünmeye bağlı izlerin, sağ arka tekerleğin üzerinde bulunan plastik çamurluğunun ön yüzünde ve burada bulunan metalin düz yüzeyinde, arkasında bulunan yedek lastiğin sağ arka tekerleğe yakın yerinde bulunan ve lastiği tutan demir aksam üzerinde kan ve doku parçalarının olduğu hususlarının görüldüğü, yol kenarında … bariyer üzerinde sürtünme izinin başladığı noktadan ölen, el arabası ve aracın bulunduğu yer arasında kalan ortalama 140 metre mesafede asfalt zemin üzerinde fren izi ve araca ait herhangi bir sıvı maddenin olmadığı,
Nizip Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düzenlenen 14.09.2013 tarihli olay yeri inceleme tutanağına göre; sanığın yönetimindeki aracın yaklaşık 75 metre gerisinden sağ bariyerin hemen altından otoban, kaldırımının kenarından itibaren ise lastik yanak izlerinin başladığı, bu izlerin başladığı noktadan itibaren yaklaşık 15 metreden itibaren de sağ bariyer metal levha üzerinde de sürtünme izinin başladığı ve yaklaşık 20 metre daha ileride ise aracın lastiğinin tümüyle kaldırımın öte tarafına geçtiği ve bu hâliyle aracın yoluna devam ettiği ve otobanın su oluğunun 4-5 metre gerisinde izlerin sona erdiği ve izlerin sona erdiği noktada ölenin kullanmakta olduğu ve el arabasından düştüğü tahmin edilen plastik ve metal birkaç parçanın yerde olduğu, bu parçaların yaklaşık 3 metre ilerisinde ölene ait olduğu düşünülen saç kıllarının ve doku parçalarının bulunduğu, bu sayılan alanların tümünün arıza şeridi içerisinde kaldığı, hurdaların yüklü olduğu el arabasının yaklaşık 63 metre ilerisindeki sanığın aracının arıza şeridi içerisinde yer aldığı, aracın sağ ön çamurluğundan başlayarak sağ teker ve yine aynı şekilde aracın sağ yan kasa kolonunda sürtünme izlerinin olduğu, sağ arka çamurluk ön ve arkasında sürtünme izlerinin, sağ arka lastik çamurluk ön yüzeyinde ölene ait olduğu düşünülen kan ve doku parçalarının olduğu, aracın otoban kaldırımına sürtünmeye başladığı noktadan itibaren bulunduğu noktaya kadar herhangi bir fren izinin olmadığı,
Soruşturma aşamasında trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 17.09.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre; sanığın kamyonu ile Gaziantep-Şanlıurfa otoyolunda Şanlıurfa ilinden Gaziantep ili istikametine doğru 14 metre genişliğindeki asfalt kaplama düz eğimsiz yolun en sağ şeridinde seyir hâlindeyken bilinmeyen bir sebepten dolayı direksiyon hâkimiyetini kaybettiği, önce yolun en sağında bulunan güvenlik şeridine girdiği daha sonra güvenlik şeridinin en sağında bulunan … bariyerlere aracının sağ ön ve yan kısımlarıyla 34 metre sürterek ilerledikten sonra emniyet şeridi içerisinde bulunan üç tekerlekli el arabası ile plastik hurda toplayan ölene ardından el arabasına çarparak öleni bulunduğu noktadan 21 metre yolun gidişe göre en sağ şeridin orta kısmına fırlattığı, akabinde sanığın çarpma noktasından 97 metre ileride hiçbir fren izi olmaksızın güvenlik şeridi içerisinde durduğu, kazanın meydana gelmesinde yasal hız sınırını aşmadığı anlaşılan sanığın, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 84. maddesinde yer alan sürücülere ait asli kusurlardan sayılan ve 56/1-a maddesinde düzenlenen “Şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak” kuralını ihlâl etmesi nedeniyle asli; ölen yayanın ise aynı Kanun’un 3. maddesindeki tanımlarda yer alan “Erişme kontrollü karayolu (otoyol – ekspresyol)” üzerinde yaya olarak bulunamayacağından asli kusurlu olduğu,
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 28.03.2014 tarihli rapora göre; sanığın yönetimindeki kamyon ile yerleşim yeri dışında gündüz vakti bariyer ile bölünmüş yolda Gaziantep istikametine seyir hâlinde iken olay mahalline geldiğinde sağ taraftaki emniyet şeridine girip … bariyerlere sürterek daha sonrada emniyet şeridi üzerinde atık toplayan yayaya çarpması sonucu yayanın olay yerinde hayatını kaybettiği, dosya kapsamı, trafik kazası tespit tutanağı, kaza yeri krokisi, bariyerdeki aracın sürtünme izinin başlangıç ve bitiş konumu, tespit edilen çarpma noktasının konumu, yayanın son konumu, sanık sürücünün tüm savunmaları, araca ait hasar durumunu gösteren fotoğraf CD’si ve diğer tüm CD içerikleri, olay yeri inceleme tutanağı içeriğindeki tüm veriler, bilirkişi rapor araca ait takograf ve inceleme tutanağı ve diğer tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde; bariyerdeki aracın sürtünme izinin başlangıç ve bitiş konumu ve tespit edilen çarpma noktasının konumu dikkate alındığında sanığın, kamyon ile yerleşim yeri dışında gündüz vakti bariyer ile bölünmüş yolda Gazintep istikametine seyir hâlinde iken gereken dikkatini yola vermediği, mahal şartlarına göre kontrolsüz seyir hâlinde olduğu, sevk ve idare hatası sonucu sağ taraftan yol dışı kalıp bariyerlere sürterek daha sonra emniyet şeridinde bulunan ölene çarpıp olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği anlaşıldığından dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı olayda asli kusurlu; ölenin ise çarpma noktasının emniyet şeridi üzerinde bulunduğunun tespit edilmesi, olay yeri inceleme tutanağının içeriği ve bariyerdeki sürtünme izi de dikkate alındığında kusursuz olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılanlar … ve …; ölenin kardeşleri olduğunu, şikâyetçi olduklarını beyan etmişlerdir.
Sanık … kollukta; nakliyat işi ile uğraştığını ve şoförlük yaparak geçimini sağladığını, olaydan bir gün önce iş yerindeki arkadaşlarının kendisini telefon ile arayarak Gaziantep iline götüreceği yükünün hazırlandığını ve yükü saat 23.00 sıralarında alması gerektiğini söylemeleri üzerine Adana ilinde bulunan Organize sanayisine saat 23.00 sıralarında gittiğini, burada şirkete ait olan 34 AT 8452 plakalı araca bisküvi ve çikolata malzemeleri yüklediğini, olay günü saat 01.00 sıralarında da malzemeleri Gaziantep iline götürmek için yola çıktığını, Gaziantep ilinde bulunan “Çetinkaya” isimli alışveriş merkezine söz konusu malzemeleri saat 04.00 sıralarında getirdiğini, ancak mağazanın açılış saatine kadar aracın içerisinde uyuduğunu, saat 12.00 sıralarında malzemeleri teslim ettiğini, ardından Nizip ilçesine doğru yola çıktığını, burada saat 12. 40 sıralarında malzeme teslimi yaptığını, ardından tekrar Şanlıurfa’ya kalan malzemeleri götürmek için yola çıktığını, saat 15.00 sıralarında Şanlıurfa ilinde bulunan “Bizim Market” isimli iş yerine ürünleri indirdiğini, daha sonra Adana iline gitmek için yola çıktığını, Nizip ilçesi gişelerine yaklaşık 1 km kala Nizip otoban yolunun en sağ şeridinden 70 km hız sabitleyici ile seyir hâlinde iken yanından geçmekte olan TIR’ın kullandığı aracı yakından geçtiğini, kendisinin TIR’ı sol aynadan kontrol ettiğini, tekrar yola baktığında karşıdan gelen Güneş’in gözünü aldığını ve akabinde bir ses duyduğunu, bu sırada kullandığı aracın yolun sağındaki bariyerlere bir süre sürttüğünü, hemen aracı topladığını ancak olayın heyecanı ile frene basamadığını, çarpma noktasından yaklaşık 100 metre sonra yolun emniyet şeridinde durduğunu, neye çarptığını anlamadığını, kontrol etmek için yaya olarak geriye doğru yürüdüğü sırada yolun en sağ şeridinde bir şahsın yerde yatar vaziyette ölmüş olduğunu gördüğünü ve hemen polisi aradığını,
Savcılıkta; Güneş ışığı nedeniyle gözlerinin kamaştığını ve tam o anda el arabası olduğunu düşündüğü üzerinde çuvallar bulunan bir şeye çarptığını, çarpmadan hemen sonda frene bastığını ancak aracın durmadığını, bunun üzerine el frenini çekerek aracı durdurduğunu, bu sırada arıza şeridinin içinde olduğunu, kendisini sollayan TIR’ı aynadan kontrol ettiğini sırada yoldan çıkmış olabileceğini, kaza öncesinde uykulu olmadığını, kaza sırasında da uyumadığını, yorgun olduğunu ancak uyumadığını,
Mahkemede; kaza sırasında uyuduğu iddiasını kesinlikle kabul etmediğini, kağıt toplama arabasını son anda görerek çarptığını ve frene basarak durduktan sonra el frenini çektiğini, olay nedeniyle üzgün olduğunu,
Savunmuştur.
Uyuşmazlık konusunda isabetli bir hukuki çözüme ulaşılması bakımından, öncelikle taksir ve unsurları üzerinde durulması gerekmektedir.
TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde “Kanunda tanımlanmış haksızlık” olarak ifade edilen suç; kural olarak ancak kastla, kanunda açıkça gösterilen hâllerde ise taksirle de işlenebilir. İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksirde, failin cezalandırılabilmesi için mutlaka kanunda açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir.
TCK’nın 22/2. maddesinde taksir; “Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın, suçun yasal tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.” şeklinde tanımlanmıştır. Toplumsal yaşamda belli faaliyetlerde bulunan kimselerin başkalarına zarar vermemek için birtakım önlemler alma ve bazı davranış kurallarına uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bu kurallar toplum olarak yaşama mecburiyetinden doğabileceği gibi, Devletin müdahalesiyle de ortaya çıkabilmektedir.
Taksirli suç, bu kuralların ihlal edilmesi sonucu belirmekte, fail; dikkatli, tedbirli ve öngörülü davranmamış olduğu için cezalandırılmaktadır. Bu bakımdan sorumluluğun nedeni, öngörebilme imkân ve ödevinin varlığına rağmen, sonuca iradi bir hareketle neden olmaktan kaynaklanmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun birçok kararında vurgulandığı ve öğretide de benimsendiği üzere taksirli suçlarda ayrıca aranması gereken unsurlar;
1- Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,
2- Hareketin iradi olması,
3- Sonucun istenmemesi,
4- Hareket ile sonuç arasında nedensellik bağının bulunması,
5- Sonucun öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmemiş olması,
Şeklinde kabul edilmektedir.
Taksirli suçlarda da, gerek icrai hareketin gerekse ihmali hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin öngörülebilir olması gerekmektedir. İradi bir davranış bulunmadığı takdirde taksirden bahsedilemeyeceği gibi, öngörülemeyecek bir sonucun gerçekleşmesi hâlinde de failin taksirli suçtan sorumluluğuna gidilemeyecektir.
Sonucun gerçekleşmesinde, mağdurun taksirli davranışının da etkisinin bulunması hâlinde, diğer taksirli davranış nedensellik bağını kesmediği sürece bu durum failin taksirli sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi, taksirin niteliğini de değiştirmeyecektir. TCK’da kusurun derecelendirilmesi suretiyle herhangi bir ceza indirimi söz konusu olmadığından, bu hâl ancak temel cezanın tayininde dikkate alınabilecektir.
TCK’nın 22. maddesinin gerekçesinde; “…Taksirle işlenen suçlardan dolayı kusurluluk, bir değerlendirmeyle ancak olay hâkimi tarafından yapılabilir. Bu nedenle, taksirden dolayı kusurluluğun matematiksel olarak ifadesi mümkün değildir. Ancak, normatif değerlendirmeyle hâkim tarafından belirlenen kusurluluk göz önünde bulundurulmak suretiyle, suçun cezasında belli bir oranda indirim yapılabilir.
Taksir dolayısıyla kusurun belirlenmesi normatif bir değerlendirmeyle mümkün olmakla birlikte, somut olayda dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlâl edilip edilmediğinin belirlenmesi açısından bilirkişi incelemesi yaptırılabilir. Örneğin ölümle sonuçlanan bir ameliyat sırasında hastaya yapılan tıbbi müdahalenin tekniğine uygun olarak yapılmış olup olmadığının belirlenmesi açısından bilirkişi incelemesine gerek bulunduğu muhakkaktır. Keza, ölüm veya yaralanma ile sonuçlanan bir trafik kazasında, sürücülerin trafik kurallarına uyup uymadıklarının, hangi trafik kuralının ne suretle ihlâl edildiğinin, trafiğe çıkarılan aracın teknik bakımdan herhangi bir arızasının olup olmadığının belirlenmesi açısından da bilirkişi incelemesi yapılabilir. Ancak, bu durumlarda, bilirkişinin yapacağı inceleme, işin tekniği ile sınırlı olmalıdır. Bunun dışında, bilirkişi tarafından münhasıran hâkimin yetkisinde bulunan kusurluluk konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmamalıdır. Aksi yöndeki tutum, bilirkişilik görevinin sınırını aşmayı ve hâkimin yerine geçmeyi ifade eder…” şeklinde açıklamalara yer verilmiştir.
Ülkemizde taksirli suçlarla en çok yaralama ya da ölümle sonuçlanan trafik kazalarında karşılaşılmaktadır. Trafik kazaları genellikle trafik kurallarının ihlali neticesinde gerçekleşir ve failin kusuru da ihlal edilen trafik kuralına göre belirlenir. Bu nedenle, uyuşmazlığın çözümünde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun ilgili hükümleri de dikkate alınmalıdır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Karayollarında trafiğin akışı” başlıklı 46. maddesinde;
“a) Şerit izleme :
1. Sürücülerin; geçme, dönme, duraklama, durma ve park etme gibi haller dışında şerit değiştirmeleri veya iki şeridi birden kullanmaları,
2. Kavşaklara yaklaşırken, yerleşim yerleri dışında yüzelli metre, yerleşim yerlerinde ise otuz metre mesafe içinde ve kavşaklarda şerit değiştirmeleri,
3. Araçların cinsine ve hızına uygun olmayan şeritten gitmeleri,
4. İşaret vermeden şerit değiştirmeleri,
Yasaktır.” hükümlerine yer verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın 13.09.2013 tarihinde saat 17.30 sıralarında sevk ve idaresindeki ticari kamyon ile otobanda seyir hâlindeyken direksiyon hâkimiyetini kaybederek otoyoldaki … bariyerlere 34 metre sürttükten sonra emniyet şeridi içerisinde plastik atık toplayan yaya ölene aracın ön kısımlarıyla çarpması sonucu ölenin olay yerinde hayatını kaybettiği olayda;
Dosya kapsamı ile uyumlu olduğu görülen trafik kaza tespit tutanağı ile soruşturma ve kovuşturma aşamasında düzenlenen bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere, sanığın yönetimindeki aracın sürtünme izinin başlangıç ve bitiş konumu ve tespit edilen çarpma noktasının konumu dikkate alındığında sanığın, kamyon ile yerleşim yeri dışında gündüz vakti bariyer ile bölünmüş yolda Gaziantep istikametine seyir hâlinde iken gereken dikkati yola vermediği, mahal şartlarına göre kontrolsüz bir şekilde seyir hâlinde olduğu, sevk ve idare hatası sonucu sağ taraftan yol dışı kalıp bariyerlere sürterek daha sonra emniyet şeridinde bulunan ölene çarpıp olayın meydana gelmesine sebebiyet vermesi nedeniyle dikkatsiz ve özensiz davranışlarından dolayı olayda kusurlu olduğu, ölüm neticesinin ölenin kendi kusurlu hareketleri ile birlikte sanığın “Şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymamak” şeklindeki kusurlu davranışının birleşmesi sonucunda meydana geldiği, bu nedenle sanığın taksirli davranışı ile meydana gelen netice arasında nedensellik bağının da bulunduğu ve dolayısıyla kazanın ve bunun sonucunda ölüm neticesinin meydana gelmesinde ölenle birlikte kusurlu olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.