Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/365 E. 2021/538 K. 09.11.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/365
KARAR NO : 2021/538
KARAR TARİHİ : 09.11.2021

Mahkemesi :Sulh Ceza (4. Asliye Ceza)

Kasten yaralama suçundan sanık …’un TCK’nın 86/2, 86/3-a, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Karaman (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 22.01.2009 tarihli ve 1145-45 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 20.12.2011 tarih ve 31093-24490 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 16.05.2019 tarih ve 49109 sayı ile;
“…Sanık hakkında tekerrür uygulamasına esas alınan Karaman 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2001/584 esas, 2003/97 karar sayılı ilamına konu adli para cezasının 02/07/2004 tarihinde kesinleştiği, Karaman 1. Sulh Ceza Mahkemesinin yargılamasına konu kovuşturmanın suç tarihinin ise 12/08/2007 olduğu ve bu sebeple sanık hakkında TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması gerektiği,” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 10.06.2019 tarih ve 12332-12135 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yargıtay 3. Ceza Dairesi ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın sabıkasına konu Karaman Asliye Ceza Mahkemesinin 2001/584 esas, 2003/97 karar sayılı ilamının TCK’nın 58. maddesi uyarınca tekerrüre esas olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Karaman Cumhuriyet Başsavcılığının 07.11.2007 tarihli ve 2338-1111 sayılı iddianamesi ile; sanığın 12.08.2007 tarihinde saat 15.00 sıralarında eve gelen kardeşi mağdur … ile tartışmaya başladığı ve kardeşine küfredip onu darbederek basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı iddiasıyla sanık hakkında TCK’nın 86/2,3-a ve 53. maddelerinden cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Karaman 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 22.01.2009 tarihli ve 1145-45 sayılı kararı ile; sanık …’un TCK’nın 86/2, 86/3-a, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verildiği,
Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 20.12.2011 tarihli ve 31093-24490 sayılı karar ile onanarak kesinleştiği,
İnfaz aşamasında sanık …’un tekerrür hükümlerinin kaldırılmasını talep etmesi ile 6545 sayılı Kanun’un 84. maddesiyle 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 6. maddenin 1. fıkrası uyarınca sulh ceza mahkemelerinin kaldırılması nedeniyle ek kararı veren Karaman 4. Asliye Ceza Mahkemesi ise 01.02.2018 tarih ve 12-42 sayı ile; “Sanığın cezasını infaz ettikten sonra mahkememize göndermiş olduğu dilekçe ile mahkememiz kararındaki mükerrir hükümlerinin kaldırılması talebinde bulunmuş ise de, sanığın cezasını infaz ettiği, mahkememiz kararının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olması nedeniyle kesin hükmün dokunulmazlığı ilkesi gereğince talebin reddine,” karar verildiği,
Bu ek karara karşı hükümlünün itiraz etmesi üzerine, Karaman Ağır Ceza Mahkemesince 27.02.2018 tarih ve 174 değişik iş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği,
Yerel Mahkemece tekerrüre esas olduğu kabul edilen Karaman Asliye Ceza Mahkemesinin 27.02.2003 tarihli ve 584-97 sayılı ilamında sanık hakkında geceleyin bina dahilinde hırsızlık suçundan 765 sayılı TCK’nın 492/1-son, 522, 523/1, 647 sayılı Kanun’un 4 ve 6. maddeleri gereğince 949 TL erteli adli para cezasına hükmedildiği, Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 2004/8389 esas, 2004/5454 karar sayılı ilamı ile temyiz talebinin reddine karar verilmekle 02.07.2004 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
Erteli olan mahkûmiyetlerin tekerrüre esas alınıp alınamayacağı konusu irdelendiğinde;
a-) 5237 sayılı TCY’nın 51. maddesi uyarınca erteli olan hükümlülüğün tekerrüre esas alınması ile ilgili olarak;
5237 sayılı TCK’nın “Hapis cezasının ertelenmesi”başlıklı 51. maddesinde,
“(1) İşlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezası ertelenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.

(3) Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz.

(7) Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi hâlinde; ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilmesine karar verilir.
(8) Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi hâlli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır” şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.
5237 sayılı TCK uygulamasında, anılan Kanun’un 51/8. maddesi uyarınca hakkındaki hapis cezasının ertelenmesine karar verilen hükümlünün, denetim süresini yükümlülüklere uygun ve iyi hâlle geçirmesi hâlinde, cezası infaz edilmiş sayılacaktır. Denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlemesi veya kendisine yüklenen yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde ise, 5237 sayılı TCK’nın 51/7. maddesi uyarınca ertelenen cezanın kısmen veya tamamen çektirilmesine karar verilebilecektir. Her iki hâlde de diğer koşulların varlığı hâlinde, erteli mahkûmiyet hükümlerinin tekerrüre esas alınmasında yasal bir engel bulunmamaktadır. Kesinleştikten sonra iyi hâlle geçirilme nedeniyle infaz edilmiş sayılan ya da denetim süresi içinde yükümlülüklere aykırı davranılması nedeniyle aynen çektirilmesine karar verilen bu hükümlülükler tekerrrüre esas olabilecektir.
b-) 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca erteli olan hükümlülüğün tekerrüre esas alınması ile ilgili olarak;
765 sayılı TCK’nın 81/1. maddesinde, “Bir kimse beş seneden ziyade müddetle bir mahkumiyete uğradıktan sonra cezasını çektiği veya ceza düştüğü tarihten itibaren on sene ve diğer cezalarda beş sene içinde başka bir suç daha işlerse yeni suça verilecek ceza altıda bire kadar artırılır” hükmü yer almakta idi.
Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesinin cezanın infaz edilmiş olması şartına bağlı tutulduğu, ertelenmiş ceza ise, infaz edilmiş ceza olmadığına göre, tekerrür hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı” şeklindeki 20.05.1942 gün 31/14 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı üzere; tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi, önceki mahkûmiyetin infazı koşuluna bağlandığından, 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca erteli cezanın, 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi uyarınca aynen infazına karar verilip de infaz edilmediği sürece bu Kanun hükümlerine göre tekerrüre esas alınmayacağı tartışmasızdır.
765 sayılı TCK’nın 95. maddesinde “…Cürüm ile mahkum olan kimse hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde işlediği diğer hir cürümden dolayı evvelce verilen ceza cinsinden bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkum olmazsa, cezası tecil edilmiş olan mahkumiyeti esasen vaki olmamış sayılır. Aksi takdirde her iki ceza ayrı ayrı tenfiz olunur” şeklinde getirilen düzenlemeye göre 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenen cezalar, deneme süresi içerisinde yeni bir suçun işlenmemesi hâlinde 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesi uyarınca, “esasen vaki olmamış” sayılacağı ve ortada mahkûmiyet hükmü kalmayacağından, bu durumda 5237 sayılı TCK hükümleri uyarınca da tekerrür hükümlerinin uygulanması söz konusu olamayacaktır.
Ancak anılan Kanun’un 58. maddesine göre tekerrrür hükümlerinin uygulanabilmesi için hükmün kesinleşmesi yeterli olup infaz edilmiş olma koşulu aranmadığından, 647 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre erteli cezalar 5237 sayılı TCK döneminde deneme süresi doluncaya kadar tekerrüre esas olabilecektir. Yine deneme süresi içinde başkaca bir suç işlenmesi nedeniyle aynen çektirilmesine karar verilmesi halinde de tekerrüre esas alınabileceklerdir.
Bu itibarla, tekerrür, ikinci bir suçun işlenmesine bağlı olarak ortaya çıkan bir sonuç olup, 765 sayılı TCK hükümleri uyarınca verilen cezanın 647 sayılı Kanun’un 6. maddesine göre ertelenmiş olması ve deneme süresi içinde ikinci bir suçun işlenmiş olması hâlinde, erteli hükmün 5237 sayılı TCK döneminde işlenmiş suç açısından tekerrüre esas alınmasının olanaklı olduğunun kabulü gerekmektedir.
765 sayılı TCK uygulamasında, erteli cezalarda deneme süresi, önceki mahkûmiyetin kabahate ilişkin olması durumunda, hüküm tarihinden itibaren bir yıl, cürüm niteliğindeki bir suça ilişkin olması hâlinde ise beş yıl olarak kabul edilmiş iken, 5237 sayılı TCK’da sabit bir deneme süresi öngörülmeyerek, bu sürenin bir ila üç yıl arasında belirlenmesi hususunda hâkime takdir yetkisi tanınmıştır. 647 sayılı Kanun’un 6. maddesinde düzenlenen erteleme kurumu ile 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme kurumu arasında uygulanma koşulları ve hukuksal sonuçları bakımından oldukça büyük farklılıklar bulunmaktadır.
Hükmolunan cezanın 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi uyarınca ertelenmesi durumunda, 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesine göre, sanığın hüküm tarihinden itibaren beş sene içinde önceki verilen ceza türünden, bir cezaya yahut hapis veya ağır hapis cezasına mahkûm olmaması hâlinde, cezası tecil edilmiş olan mahkûmiyeti esasen vaki olmamış sayılacağı; buna karşın, 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesi uyarınca hükmolunan cezanın ertelenmesi hâlinde ise, erteleme süresinin suç işlemeden geçirilmiş olması durumunda ceza infaz edilmiş sayılacaktır. Görüldüğü gibi 647 sayılı Kanun’un 6. maddesi doğurduğu hukuksal sonuçlar bakımından 5237 sayılı TCK’nın 51. maddesinde düzenlenen erteleme kurumundan tamamen farklıdır.
Mahkûmiyetin vaki olmamış sayılması sonucunu doğuran hüküm 765 sayılı TCK’nın 95/2. maddesinde düzenlenmiş olması nedeniyle, tekerrürün uygulanabilmesi için ertelemede deneme süreleri bakımından 765 sayılı Kanun’un 95. maddesinde belirtilen sürelerin göz önünde bulundurulması uygun olacaktır. Bu kabul ile her iki Kanun arasında karma uygulama yapılmasının da önünde geçilecektir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık … hakkında Karaman (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 22.01.2009 tarihli ve 1145-45 sayılı kararı ile TCK’nın 86/2, 86/3-a, 53, 62 ve 58. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasına, hak yoksunluğuna ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine esas alınan Karaman Asliye Ceza Mahkemesinin 27.02.2003 tarihli ve 584-97 sayılı ilamında sanık hakkında 765 sayılı TCK’nın 492/1-son, 522, 523/1 ile 647 sayılı Kanun’un 4 ve 6. maddeleri uyarınca 949 TL erteli adli para cezasına hükmedildiği ve ilamın 02.07.2004 tarihinde kesinleştiği, sanığın tekerrüre esas alınan ilamının hüküm tarihi olan 27.02.2003 tarihinden itibaren 647 sayılı Kanun’un 6 ve 765 sayılı Kanun’un 95/2. maddesi uyarınca hesaplanacak beş yıllık deneme süresinin suç tarihi olan 12.08.2007’den sonra 27.02.2008 tarihinde dolduğu, sanığın uyuşmazlığa konu kasten yaralama suçunu belirtilen beş yıllık deneme süresi içerisinde işlediğinin anlaşılması karşısında 647 sayılı Kanun hükümlerine göre erteli ilam nedeniyle deneme süreleri bakımından 765 sayılı Kanun’un 95. maddesinde belirtilen 5 yıllık sürenin göz önünde bulundurulması gerektiği ve bu itibarla sanık hakkında mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasına ilişkin Yerel Mahkeme kararı ile Özel Dairenin onama kararının isabetli olduğu gözetildiğinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 09.11.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.