YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/319
KARAR NO : 2022/766
KARAR TARİHİ : 06.12.2022
Yargıtay Dairesi : 8. Ceza Dairesi
Sanık …’un 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan aynı Kanun’un 13/1. maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay hapis ve 450 TL adli para cezası; kasten yaralama suçundan ise TCK’nın 86/2 ve 86/3-e maddeleri uyarınca 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç bakımından TCK’nın 53/1. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna ilişkin … 13. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.07.2009 tarihli ve 188-608 sayılı hükümlerin, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 12.12.2012 tarih ve 13903-37918 sayı ile;
“Tüm aşamalarda suçlamaları kabul etmeyen ve suçu arkadaşı … adlı kişinin işlediğini iddia eden sanığın 10.11.2008 tarihli celsede hakkındaki evrak tefrik edilen … isimli şahsın kimlik ve adres bilgilerini vermesine rağmen bu şahıs ve daimi aramaya alınan 2008/23176 soruşturma dosyasının akıbeti araştırılmadan ve şikâyetçi ile tanıklar …, Derya Gence ve …Kayhan’a, sanık ve … isimli şahısla ilgili teşhis yaptırılmadan eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi
,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Daimi aramaya alınan soruşturma dosyasının akıbetinin araştırılması gerektiğine ilişkin bozma nedenine uyan … 13. Asliye Ceza Mahkemesince şikâyetçi ve tanıklara teşhis yaptırılması gerektiğine ilişkin bozma nedenine direnilerek 06.06.2013 tarih ve 117-407 sayı ile sanığın, ilk hükümlerde olduğu gibi mahkûmiyetine karar verilmiştir.
Bu hükümlerin de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Ceza Dairesince 23.10.2017 tarih ve 430-11753 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 28.01.2019 tarih ve 104475 sayı ile;
“23.03.2006 tarihinde tanıklar ….. ve olaydan sonra ölen …’ın sanık … ve kovuşturma aşamasında kimliği tesbit edilen … …ile birlikte buluşup birlikte yemek yedikleri, bir süre sonra üç bayanın adı geçen şahısların yanından ayrılmalarına izin verilmemesi üzerine aralarında tartıştıkları, tartışma sırasında …’ın darp edildiği, bu olaydan sonra tanık …Kayhan’ın, diğer tanık …’ı telefonla yanlarına çağırdığı, tanık …, yanında müşteki … ile birlikte kullanmış olduğu …** plakalı … ile bayanların bulunduğu yere geldikleri, üç bayanı evlerine bırakmak üzere araçlarına alıp hareket ettikten sonra, yanlarından bayanları alıp uzaklaşılmasına sinirlenen sanık … ve … …ile birlikte tanık Vural’ın kullandığı aracı takip etmeye başladıkları ve bir süre sonra …’un kullandığı araçtan iki el ateş edildiği, bu şekilde bir süre takip edilen aracın, karşı yönden gelen başka bir … nedeniyle olay yerinde durmak zorunda kaldığı, tanık Vural’ın kullandığı … bu şekilde durduktan sonra, …’un kullandığı araçtan inen kişinin elindeki bıçakla Vural’ın aracının lastiklerini kestiği, sağ ön koltukta bulunan müşteki …’u bıçakla yaraladığı, … içerisinden inen tanık …’ın ağzına elindeki silahla vurduğu ve tanık …’i bıçakla yaraladığı, olay yerinin kalabalıklaşması üzerine sanık … ile diğer kişinin olay yerinden kaçtıkları, somut olay ilgili olarak yürütülen soruşturma sonucunda sanık … hakkında müşteki …’u kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun’a aykırı davranma ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçlarından dolayı kamu davası açılmış, mağdur …’ı kasten yaralayan ve kimliği tesbit edilemeyen şüpheli hakkında ise 11.03.2008 tarih ve 2008/23176 sor. sayılı ayırma kararı verilmiştir.
Yapılan yargılama sonucunda … 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.07.2009 tarihli ve 188-608 sayılı ilamı ile sanık … hakkında kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun’a aykırılık ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan dolayı mahkûmiyet kararı verilmiş, sanığın temyiz başvurusu üzerine mahkûmiyet kararı Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 12.12.2012 tarihli ve 13903-37918 sayılı ilamı ile tüm aşamalarda suçlamaları kabul etmeyen ve suçu arkadaşı … adlı kişinin işlediğini iddia eden sanığın 10.11.2008 tarihli celsede hakkında evrakı tefrik edilen … isimli şahsın kimlik ve adres bilgilerini vermesine rağmen bu şahsın ve daimi aramaya alınan 2008/23176 soruşturma dosyasının akıbeti araştırılmadan ve şikâyetçi ile tanıklar …, … ve …Kayhan’a sanık ve … isimli şahısla ilgili teşhis yaptırılmadan eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verildiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Bozma sonrası yapılan 06.06.2013 tarihli duruşmada Yargıtay bozma ilamının…na ilişkin daimi aramaya alınan … Başsavcılığının 2008/23376 soruşturma evrakının akıbetinin araştırılmasına ilişkin olarak bu bölümüne uyulmasına, tanıklardan …Kayhan’ın yargılama aşamasında dinlenmesinden vazgeçilmesine karar verilmesi, müşteki ile diğer tanıklar … ve Derya Gence’yi suç tarihinin 23.06.2006 oluşu da nazara alınarak, olay hakkında teşhis yapmaları mümkün olmadığından, beyanları hüküm kurmaya elverişli olduğundan bahisle Yargıtay bozma ilamının şikâyetçi ile sanık … ve … isimli şahısların tanıklar …, …Kayhan ve …’in yüzleştirmelerine ilişkin olarak önceki kararda ısrar edilmesine karar verildiği, bu karardan sonra duruşmaya katılan sanık … ile…nun ifadelerine başvurularak yüzleştirme işlemi yaptırılmış, tanık olarak ifadesine başvurulan … Özoğlu, aralarında husumet bulunan sanık …’un ifadesinin doğru olmadığını, olay tarihinde birlikte olmadıklarını, yargılamaya konu suçları işlemediğini beyan etmiş, Yerel Mahkeme ise bozma kararında belirtilen müşteki ve tanıkların ifadelerine başvurulup yüzleştirme işlemi yaptırılmadan önceki kararda ısrar edilmek suretiyle 06.06.2013 tarihli ve 117-407 sayılı ilamı ile sanık … hakkında kasten yaralama, 6136 sayılı Kanun’a aykırılık ve genel güvenliği kasten tehlikeye sokma suçundan dolayı mahkûmiyet kararı verilmiştir.
Sanığın temyizi üzerine ısrar kararı, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 23.10.2017 tarihli ve 430-11753 sayılı ilamı ile kasten yaralama ve 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçlarından dolayı verilen mahkûmiyet kararının onanmasına, aracın takip edildiği sırada şikâyetçiyi korkutmak amacıyla havaya doğru ateş edilmesi eyleminin ise TCK’nın 106/2-a madde ve fıkrasında tanımlanan silahla tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan mahkûmiyet kararı verilmesinin kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.
Genel güvenliği kasten tehlikeye sokulması suçu yönünden verilen bozma kararı sonrası yapılan 16.10.2018 tarihli duruşmaya müşteki …ile sanık … katılmış, müşteki …beyanında, olay sırasında kendisini bıçaklayan, elinde bıçak olduğunu belirttiği ve … olduğunu söylediği kişinin huzurda bulunan şahıs (sanık …) olmadığını, o kişinin daha toplu ve huzurda bulunan sanıktan daha uzun olduğunu, aradan zaman geçtiği için cilt rengini hatırlamadığını, şikâyetinden vazgeçtiğini, sanığın veya yakınlarının kendisi ile iletişime geçmediğini, kimsenin baskı yapmadığını, samimi şekilde beyanda bulunduğunu belirtmiştir.
Müşteki Serhan Arısoy’un kendisini bıçakla yaralayan kişinin sanık … olmadığını beyan etmesi ve kovuşturma aşamasında açık kimlik bilgileri tesbit edilen…nun yargılamaya konu suçları işlemediğine ilişkin beyanları ile dosya içerisindeki diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Yerel Mahkemece 12.12.2012 tarihli bozma kararı doğrultusunda teşhis işlemi yapmadan eksik incelemeye dayalı olarak kasten yaralama ve 6136 sayılı Kanunu’na aykırılık suçlarından dolayı mahkûmiyet kararı verildiği sonucuna varılmıştır. Şöyle ki;
1- Tanık …’in 23.06.2006 tarihli ifadesinde ‘…’ ve ‘Volkan’ isimli şahıslardan bahsetmesine rağmen bu kişilerin kimler olduğunun kovuşturma aşamasında açıklattırılmaması,
2- Müşteki …ile tanıklar …, … ve …Kayhan’ın olayın gelişimi ile ilgili birbirleri ile uyumlu beyanda bulunmasına rağmen, tanık …’ın hazırlık aşamasındaki vermiş olduğu beyana ait tutanak altındaki imzanın kendisine ait olmadığının kabulü ile birlikte olayın gelişimi bakımından tanık …’ın kovuşturma aşamasında vermiş olduğu, müşteki ve diğer tanık beyanları ile çelişen ifade beyanı esas alınarak hüküm oluşturulması,
3- Olayın görgü tanığı olan sanık … ve tanık olarak ifadesi alınan…nu tanıyan tanık …Kayan’ın dinlenmesinden 23.07.2009 tarihli ara kararı ile vazgeçilmesi,
4- Sanık …’un 10.11.2008 tarihli savunma beyanında, olay günü olan 23.06.2006 tarihinde … ile telefonlaşıp buluştuklarını beyan etmesine rağmen, savunma beyanı doğrultusunda sanığın kullanmış olduğu telefona ait HTS kayıtları temin edilmek suretiyle sanık ile … …arasında irtibat bulunup bulunmadığı, aralarında husumet bulunduğunu iddia eden…na ait ifadenin doğru olup olmadığı hususu ile ilgili araştırma yapılmaması,
5- Aynı olayda kasten yaralanan ve olay sonrası öldürüldüğü iddia edilen mağdur …’ın yaralanması ile diğer suçlarla ilgili olarak suça karıştığı iddia olunan … …hakkında daimi aramaya alınan, … Cumhuriyet Başsavcılığının 2008/23176 soruşturma dosyası üzerinden kamu davasının açılmasının sağlanması suretiyle her iki dosyanın birleştirilip birlikte yargılama yapılması gerekirken, … Özoğlu’nun tanık sıfatıyla ifadesinin alınması ile yetinilmesi,
6- Müşteki …’un olaydan sonra 23.06.2006 tarihli ifadesinde kendisini yaralayan şahısla ilgili olarak bilgi vermemesine rağmen, yaklaşık 6 ay sonra 02.12.2006 tarihli ek beyanında kendisini yaralayan kişinin sanık … olduğunu beyan ettiği gözetilerek, bu kişinin isminin nasıl ve ne şekilde öğrendiğinin müştekiye açıklattırılmaması,
7- 12.12.2012 tarihli bozma kararı doğrultusunda müşteki … ile tanıklar …, … ve …Kahraman’a, sanık … ve olaya karıştığı iddia olunan…nun gösterilmek suretiyle teşhis işlemi yapılması gerekirken, ‘suç tarihinin 23.06.2006 olduğu, aradan zaman geçtiği, tanıklardan …Kayhan’ın yargılama aşamasında ifadesinin alınmadığı, müşteki ve sanığın şu anda hazır bulunsalar dahi aradan uzun zaman geçmesi nedeni ile teşhis edemeyecekleri hususunun Mahkememizin tecrübelerinden sabit olduğu’ şeklindeki makul ve hukuki olmayan gerekçelerle teşhis işleminin yaptırılmaması,
Gözetildiğinde 6136 sayılı Kanun’a aykırılık ve kasten yaralama suçları bakımından verilen mahkûmiyet gerekçesinin dosya içeriği ile uyumlu, fiile ve faile uygun, adil ve tatmin edici olmadığı ve eksik araştırmaya dayalı olarak verilen mahkûmiyet hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğu,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 29.04.2019 tarih ve 1628-5775 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece bozulmuş olup itirazın kapsamına göre inceleme 6136 sayılı Kanun’a aykırılık ve kasten yaralama suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında eksik araştırma ile karar verilip verilmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
… Kriminal Polis Laboratuvarı tarafından düzenlenen 24.06.2006 tarihli ve 4016 sayılı raporda; incelenmek üzere gönderilen 9×19 mm çapında olan iki adet kovanın çap ve tipine uygun aynı silahla atıldıklarının belirtildiği,
Kolluk tarafından düzenlenen 23.06.2006 tarihli suç yeri araştırma ve inceleme raporuna göre; mağdur …’un sağ kol dirsek alt kısmında ve sağ bacak diz üst ön kısmında iki adet bıçak yarasının olduğu, mağdurun el svaplarının alındığı, …’a ait olduğu bildirilen ve olaydan sonra otoparka çekilen …** plaka sayılı Hyundai Getz marka otonun sağ arka lastiğinin patlak olduğu, oto üzerinde parmak izine rastlanılmadığı, yaralı olarak Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine intikal eden mağdur …’ın yüz kısmında darp izi olduğu,
Olay Yeri İnceleme ve Kimlik Tespit Şube Müdürlüğünce düzenlenen 23.06.2006 tarihli ve 15836 sayılı rapor ile ekinde yer alan krokiye göre; 22.06.2006 tarihinde saat 23.15 sıralarında … ili, Konak ilçesi, 81. Sokak, No: 5 sayılı yer önünde meydana gelen ateş etme ve bıçakla yaralama olayına ilişkin olarak yapılan incelemede; 81. Sokak, No: 5 sayılı apartmana yakın mesafede sokak üzerinde iki adet 9 mm çapında darbeli kovan ile aynı Sokak üzerinde No: 4 sayılı apartmana yakın mesafede kan lekelerinin bulunduğu,
Adli Tıp Uzmanı tarafından düzenlenen 26.06.2007 tarihli rapora göre; … Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından 22.6.2006 tarih ve bila no ile tanık … adına düzenlenen tıbbi raporda; şahsın genel durumunun iyi, bilincinin açık olduğu; haricen üst dudak mukozasında 1,5 cm uzunluğunda laserasyon ile 4. kesici dişin kırık olduğu, yapılan ortopedi, beyin ve genel cerrahi konsültasyonlarının olarak normal değerlendirildiği, anılan şahısta künt travma ile oluşan diş kırığı şeklindeki yaralanmanın yaşamını tehlikeye sokmadığı ve basit bir tibbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu, mağdur …’un yapılan muayenesinde sağ uyluk üst dış kısmında 2 cm uzunluğunda, sağ ön kol üst iç kısmında 3 cm uzunluğunda iyileşmiş yara izleri bulunduğu, anılan şahısta kesici alet ile oluşan yumuşak doku yaralanmalarının yaşamını tehlikeye sokmadığı, basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilir nitelikte olduğu,
… Cumhuriyet Başsavcılığınca 11.03.2008 tarih ve 50525-669 sayı ile olay tarihinde tanık …’ı tabanca kabzesi ile yaralayan kişinin açık kimlik bilgileri tespit edilemediğinden bahisle bu eyleme ilişkin evrakın tefrik edilerek 2008/23176 soruşturma numarasına kaydedildiği,
Adli Tıp Uzmanı tarafından düzenlenen 02.05.2009 tarihli bilirkişi raporunda; tanık….’ın 23.06.2006 tarihli kolluk ifadesindeki imzasının 16.04.2009 tarihli olup huzurda mukayese amacı ile alınan imzası ile optik aletler altında yapılan karşılaştırılmalarında; imzaların genel şekli görünümlerinde, imzalanın başlangıç ve müteakip grama bölümlerini oluşturan el hareketlerinin çekilişinde, imzaların akışkanlıklarında, eğim, doğrultu, hız ve istif ile imzalar içerisindeki karakteristik ve kaligrafik itiyadi unsurlarında farklılıklar bulunduğu, imzalar arasında belirlenen grafolojik tanı farklılıkları nedeniyle huzurda alınan imzalarına kıyasla inceleme konusu 23.06.2006 tarihli kolluk ifadesindeki imzanın tanık …’ın eli ürünü olmadığının belirtildiği,
Yapılan yargılama sırasında 23.07.2009 tarihli oturumda; uzun aramalara rağmen bulunamadığı ve yargılamanın bu nedenle sürüncemede kaldığından bahisle tanık …Kayhan’ın dinlenilmesinden vazgeçilmesine ve kolluk ifadesinin okunması ile yetinilmesine karar verildiği,
… Cumhuriyet Başsavcılığı Zamanaşımı Bürosunun 29.01.2013 tarihli ve 23176 sayılı yazısında; açık kimliği ve adresi tespit edilemeyen “…” isimli failin aranmasına devam edildiğinin belirtildiği,
… 1. Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 23.07.2018 tarihli yazısı ekinde gönderilen sanık …’a ait yeniden yargılama talepli dilekçede; mağdur…’a telefonla ulaşıp Facebook isimli paylaşım sitesinde kendi fotoğrafına bakmasını istediğini, bunun üzerine mağdurun onu yaralayanın kendisi olmadığını söylediğini, daha sonra mağdur ile buluştuklarını, bir arkadaşının da bu konuşmaya şahit olduğunu, mağdurun ayrıca kendisini yaralayanı fotoğraftan teşhis ettiğini, bu kişinin tanık … olduğunu söylediğini belirttiği,
Tanık …’a ait 23.06.2006 tarihli kolluk ifade tutanağında baba adı; Ayhan, anne adı; Dudu, doğum tarihi; 01.01.1988, doğum yeri; Bosna Hersek olarak gösterilmiş ise de UYAP üzerinden yapılan sorgulamada bu kimlik bilgileri ile kayıtlı bir kişiye rastlanılmadığı ancak yine UYAP sorgulamasında Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 2011/3560 esas sayılı dosyasında baba adı; …, anne adı; Dudu, doğum tarihi; 15.04.1988, doğum yeri; Kula olan … isimli kişinin 25.07.2006 tarihinde Muhammer Yalçın isimli şahıs tarafından öldürüldüğü,
… 13. Asliye Ceza Mahkemesince 06.06.2013 tarih ve 117-407 sayı ile sanık …’un korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme suçundan TCK’nın 170/1-c maddesi uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin mahkûmiyet hükmünün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 23.10.2017 tarih ve 430-11753 sayı ile “Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre; olay günü sanığın, şikâyetçinin içinde bulunduğu aracı takip ettiği sırada tabancayla şikâyetçiyi korkutmak amacıyla havaya doğru ateş etmesi şeklindeki eyleminin, TCK’nın 106/2-a madde ve fıkrasında tanımlanan silahla tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeksizin yazılı şekilde genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçundan mahkûmiyet hükmü kurulması,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda … 13. Asliye Ceza Mahkemesince 16.10.2018 tarih ve 1157-704 sayı ile sanığın silahla tehdit suçundan 3 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ancak sanık hakkında daha önce bu eylemi nedeniyle 1 yıl 6 ay hapis cezasına hükmedildiğinden CMK’nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkı söz konusu olduğundan hapis cezasının infazının 1 yıl 6 ay üzerinden yapılmasına karar verildiği, bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine henüz bu suça ilişkin tebliğname düzenlenip temyiz incelemesi yapılmadan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 28.01.2019 tarih ve 104475 sayı ile Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 23.10.2017 tarihli ve 430-11753 sayılı onama kararına itiraz edildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur … kollukta 23.06.2006 tarihinde; “22.06.2006 günü saat 23.00 sıralarında arkadaşım olan …’ın sevk ve idaresinde olan …** plakalı … ile Mithatpaşa Caddesinde seyir hâlinde iken Vural’a telefon geldi. Kendisi konuştuktan sonra … Dönercisinin önüne gitmemizi söyledi, belirttiği yöne gittik, Vural’ın tanıdığı olan isimlerini sonradan öğrendiğim …, …ve Derya isimli bayanlar arabaya bindi, kendilerini evlerine bırakmamızı istediler, aracı Vural kullandığından 89. Sokak’a girerek…Caddesine çıkarken arkamızdan silah sesleri geldi, Vural ara sokaklardan dönmek isterken 81. Sokak içerisinde karşımıza bir … geldi ve biz durmak zorunda kaldık, o sırada aracın ön sağ kapısını eşkâlini tam olarak veremediğim ancak görsem tanıyacağım bir şahıs açarak neden kaçtığımızı sordu ve elinde bulunan bıçak ile bana saldırdı, ben sağ kolumdan ve sağ bacağımdan yaralandım, o sırada ben koşarak ellerinden kaçtım, bu şahıslar gittikten sonra Vural’ın yanına geldiğimde … isimli bayanı da darbettiklerinden ağzının kanadığını gördüm, Vural bizi alarak … ile hastaneye götürdü, tedavimiz yapıldıktan sonra karakola geldik, beni bıçakla yaralayan şahıstan yakalanması hâlinde şikâyetçiyim, uzlaşmak istemiyorum.” 02.12.2006 tarihinde; “Beni bıçakla yaralayan kişinin … olduğunu ve … bölgesinde ikamet ettiğini öğrendim.”,
Savcılıkta; “… benim arkadaşımdır. Olay günü abime ait …** plakalı … ile …’da geziyorduk aracı ben kullanıyordum, saat 23.00 sıralarında arkadaşım …’a telefon geldi, kız arkadaşları aramışlar kendilerini … Semti’ne bırakmalarını istemişler, …’daki kafelere doğru gittik, kendileri orada oturmuşlar yolda bekliyorlarmış, bu sırada aracı arkadaşım Vural kullanmaya başladı, Mithatpaşa Caddesinden çıkıp…Caddesine doğru giderken peşimizden bir araba geldi, araçtan … olarak öğrendiğim şahıs havaya silah ile ateş etti, biz de hızlandık daha sonra sokak aralarından Mithatpaşa Caddesine çıkmaya çalıştık, peşimizden ateş ederek geliyordu, ters yola girmişiz burada durmak zorunda kaldık, araçtan … kaçtı, kızlar da aracın arkasında oturuyorlardı, onlarda araçtan indiler, biz … ile boğuşmaya başladık, ‘Kaçmayı siz görürsünüz.’ dedi ve elinde bir bıçak vardı elindeki bıçak oldukça büyüktü ve benim sağ baldırım ve sol kolumdan bıçakla yaraladı, bu arada … isimli kıza da daha sonra ismini … olarak öğrendiğim şüpheli tabanca kabzesi ile ağzına vurdu ve …’in ön dişleri kırıldı, … olay yerinde bayıldı bunun üzerine araçlarına bindiler ve havaya ateş ederek olay yerinden kaçtılar, ben …’u daha önce hiç görmedim kızlar ile de ilgim yoktur, … hâlen … Başkale Sınır Taburunda askerlik görevini yapmaktadır, … Erdoğan’ın boğazının kesilerek öldürüldüğünü duydum, doğruluğunu bilmiyorum, şüphelilerden şikâyetçiyim, ben olay günü Yeşilyurt Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine tedavi için gittim, koluma ve bacağıma dikiş attılar, hastanede kalmadım, daha sonra …’den bir süre uzaklaştım.”,
Mahkemede 12.01.2009 tarihinde; “Suç tarihinde arkadaşım … ile birlikte eğlendik, …’da taksi durağının önünde Derya Gence, …Kayhan ve … isimli kızları da yanımıza aldık, bunlar Vural’ın arkadaşlarıydı, Vural’ın kullandığı oto ile …’a gidecektik, kızlar ‘Bizi de bırakırsın.’ dediler, onlar da geldiler, gece saat 23.00 sıralarıydı, Göztepe Kız Meslek Lisesi civarında bir … karşımızdan geldi, biz durmak zorunda kaldık, bu … bizi geçti, daha sonra sarı renkli Mini Cooper aracın içinden bize tabanca ile ateş edildi, aracın içinde iki kişi vardı, aracı kullanmayan kişi aracın camından çıkararak bize doğru ateş etti, sonra ters yöne girdiğimiz için durmak zorunda kaldık, araçtan bir kişi elinde rambo bıçağı bir bıçakla çıktı, beni sağ kolumdan ve sağ bacağımdan yaraladı, öbür şahıs da araçtan indi, elindeki tabancayla kızlardan bir tanesinin ağzına tabancanın kabzası ile vurdu, bu kişiler ayrıca bize küfrettiler, ‘Bizim masamızdan nasıl kız alırsınız, kızları nereye kaçırıyorsunuz, anasını avradını sinkaf ettiklerim.’ diye küfrettiler, olay yeri kalabalık olunca bu kişiler…Caddesi istikametine doğru kaçtılar, sonradan kızları sıkıştırdığımızda bu kişilerin … ve soyadını bilmedikleri … isimli kişi olduğunu söylediler, bıçak kullanan kişinin adının … olduğunu söylediler, ben bu kişilerin hangisinin ateş ettiğini, hangisinin beni yaraladığını bilemiyorum, şikâyetçiyim ancak davaya katılmak istemiyorum…Uzlaşmak istemiyorum.”, Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 23.10.2017 tarihli bozma ilamı sonrasında 2017/1157 esas sayılı dosya üzerinden yapılan yargılama sırasında sanığın da hazır bulunduğu 16.10.2018 tarihli oturumda; “Ben mahkemenizde verdiğim ifadeyi aynen tekrar ederim. O ifademde belirttiğim gibi kızları sıkıştırdığımızda bu kişilerin … ve … isimli kişi olduğunu söylemişlerdi.” huzurda bulunan sanık … mağdura gösterilince “Olay sırasında beni bıçaklayan, elinde bıçak olduğunu belirttiğim ve … olduğunu söylediğim kişi huzurda bulunan şahıs değildir. O kişi daha topluydu, boyu da huzurdaki sanıktan biraz daha uzundu. Aradan zaman geçtiği için cilt rengini hatırlamıyorum. Şikâyetçi değilim, vazgeçiyorum, sanığın yakınları benimle iletişime geçmediler. Sanık da benimle iletişime geçmedi. Bana kimse baskı yapmadı. Ben mahkemenizde samimi şekilde beyanda bulunuyorum.”,
Tanık …Kayhan kollukta; “22.06.2006 günü saat 18.00 sıralarında Derya ile birlikte …’in evine gittik. Oradan… parka birlikte gittik. … orada beklerken Derya ile birlikte aşağıya indik ve isimlerini … ve Volkan olarak bildiğim arkadaşlar ile karşılaştık. Beraber …’in yanına geldik ve onu da alarak birlikte oradan ayrıldık. Erkek arkadaşların plakasını bilmediğim araçları ile … semtine geldik. Küçükyalı tarafında yemek yedik. Kendilerinden bizi evimize bırakmalarını istedik ancak aracı kullanan … bizi bırakmak istemedi. Sahil tarafindan gelirken bir ara … durunca … araçtan inerek gitmek istediğini bildirdi. Ben peşinden giderek kendisi ile konuştum daha sonra … peşinden gitti ve …’i dövdü ben de peşlerinden gittim. … ile birlikte Mithatpaşa Caddesine çıktık. Orada Vural’a telefon ile bizi almasını söyledik. Vural aracı ile yanımıza geldi araçta … da vardı. Peşimizden Derya da gelerek arabaya bindi. Biz giderken arkamızdan silah sesleri geldi. Ara sokakta karşımızdan … gelince durmak zorunda kaldık. O sırada … ve Volkan yanımıza geldi. Volkan bizi araçtan indirdi. Elinde bulunan bıçak ile …’a vurdu … oradan kaçtı. Vural, Derya ve ben de kaçtım. Daha sonra yine silah sesi geldi. … ve Volkan gittikten sonra aracın yanına geldiğimizde …’in yerde yattığını gördük. Onu alarak hastaneye götürdük. Ben bu şahısların açık adresini ve soy isimlerini bilmiyorum. Bu sahıslar ile 3 hafta önce tanışmıştık ancak birkaç defa görüştük.”,
Tanık … (Gence) kollukta; “22.06.2006 günü saat 18.00 sıralarında …ile birlikte Cansu’nun evine gittik. Oradan… parka birlikte gittik. … orada beklerken …ile birlikte aşağıya indik ve isimlerini … ve Volkan olarak bildiğim arkadaşlar ile karşılaştık. Beraber …’in yanına geldik ve onu da alarak birlikte oradan ayrıldık. Erkek arkadaşların plakasını bilmediğim araçları ile … semtine geldik. Küçükyalı tarafında yemek yedik. Kendilerinden bizi evimize bırakmalarını istedik ancak aracı kullanan … bizi bırakmak istemedi. Sahil tarafindan gelirken bir ara … durunca … araçtan inerek gitmek istediğini bildirdi. …peşinden giderek kendisi ile konuştu, daha sonra Volkan peşinden gitti ve …’i dövdü ben de peşlerinden gittim. … ile …birlikte Mithatpaşa Caddesine çıktıklar. Ben de peşlerinden gittim ve Vural’ın aracına bindiklerini görmem üzerine ben de araca bindim. Araçta … da vardı. Biz giderken arkamızdan silah sesleri geldi. Ara sokakta karşımızdan … gelince durmak zorunda kaldık. O sırada … ve Volkan yanımıza geldi. Volkan bizi araçtan indirdi. Elinde bulunan bıçak ile …’a vurdu, … oradan kaçtı. Vural, …ve ben de kaçtım. Daha sonra yine silah sesi geldi. … ve Volkan gittikten sonra aracın yanına geldiğimizde …’in yerde yattığını gördük. Onu alarak hastahaneye götürdük. Ben bu şahısların açık adresini ve soy isimlerini bilmiyorum. Bu sahıslar ile 3 hafta önce tanışmıştık ancak birkaç defa görüştük.”,
Mahkemede; “Suç tarihinde ben, … ve …Kayhan saat 18.00 sıralarında …’da caddede yürüyorduk, …’la … arasında eskiye dayalı bir sorun varmış, biz bunu bilmiyorduk, biz üçümüz birlikte iken …’ı çağırdık, … yanında arkadaşı astsubay … ile birlikte geldi, biz üç bayan …’un yönetimindeki araca bindik, … da araca bindi, biz …’da birlikte dolaşıyorduk, bu sırada sarı renkli küçük bir … arkadan sürekli bizi takip etmeye başladı, içinde iki erkek vardı, birisi sonradan ismini öğrendiğimiz …’du, diğer kişinin ismini tam olarak bilemiyorum, ancak … olduğunu tahmin ediyorum, bu sırada arkamızdan tabanca ile bu … içinden ateş edilmeye başlandı, biz aracın içine saklandık, ancak hangi şahsın ateş ettiğini göremedim, biz kaçarak ters yöne girdik, burada sarı renkli oto durdu, biz kaçamadık, çünkü karşımıza başka bir … çıkmıştı, bu sırada sarı araçtaki iki kişiden biri araçta kaldı, biri aşağı indi, elinde uzun bir bıçak vardı, aracımızın lastiklerini bıçaklamaya başladı ve arkadaşımız …’ı zorla almaya çalıştı, bu şahsın elinde tabancayı da gördüm, bu şahıs elindeki tabancayla …’in çenesine vurdu ve dişiyle burnunu kırdı, bu sırada … yardım istemek amacıyla olay yerinden uzaklaşmıştı, bu şahıs …’u da kolundan ve bacağından bıçakla yaraladı, bu eylemleri gerçekleştiren kişi araçtan inen kişiydi, bir kişi zaten araçtan hiç inmemişti ancak kimliğini tam olarak bilmiyorum, ben şahısları karakolda görmedim, karakolda biz 3 kız vardık, ben …’u önceden tanımam, olay günü gördüm….. vefat etmiştir”,
Tanık … kollukta; “22.06.2006 günü saat 18.00 sıralarında Derya ve …adresini vermiş olduğum evime geldiler. EGS parka birlikte gittik. …ve Derya aşağıya indiler ve bir süre sonra isimlerini bilmediğim iki erkek şahıs ile geldiler. Birlikte oradan ayrıldık, erkek şahısların plakasını bilmediğim araçları ile … semtine geldik. Küçükyalı tarafında yemek yedik. Kendilerinden bizi evimize bırakmalarını istedik ancak aracı kullanan uzun boylu kilolu şahıs bizi bırakmak istemedi. Sahil tarafindan gelirken bir ara … durunca ben araçtan indim. Koşarak oradan kaçarken aracı kullanan eşkâlini verdiğim şahıs beni yakaladı ve ağzıma tekme ile vurdu. O sırada …yanıma geldi. Biz giderken Derya da geldi ve caddeye çıktık. Vural’ı ben telefon ile aradım ve yanıma gelmesini söyledim. Kısa süre sonra Vural … ile birlikte araba ile geldi. Bizi araca aldı. Giderken arkamızdan silah sesleri geldi. Biz arka sokaklara girdik. 81. Sokak’ta karşımızdan gelen … olunca durduk. Eşkâlini vermiş olduğum şahıs yanımıza gelerek benim ağzıma elinde bulunan silahın kabzesi ile vurdu. Daha sonra kaçarak gitti. Vural bu esnada araçtan inerek kaçmıştı. Daha sonra gelerek beni ve …’ı alıp hastaneye götürdü. Beni darp eden şahsı ilk defa gördüm. Kendisini tanımıyorum. Beni darbeden şahıstan şikâyetçi değilim.”,
Tanık … kollukta; “22.06.2006 günü saat 23.00 sıralarında sevk ve idaremde olan …** plakalı … ile arkadaşım olan … ile gezerken …beni cep telefonumdan arayarak … Dönercisinin orada beklediğini bildirdi. Ben de belirtilen yere gittim….isimli arkadaşlarım arabaya bindi, kendilerini evlerine bırakmamızı istediler. 89. Sokak’a girerek…Caddesine çıkarken arkamızdan silah sesleri geldi. Ben ara sokaklardan dönmek isterken 81. Sokak içerisinde karşımıza bir … geldi. Ben yol vermek için durdum. O sırada aracın ön sağ kapısını tanımadığım bir şahıs açarak …’a neden kaçtığımızı sordu. Ben o sırada araçtan inerek ileriye doğru kaçtım. Bu şahıslar aracın yanından gittikten sonra aracın yanına geldiğimde …’in yerde yatar vaziyette olduğunu ve ağızının kanadığını gördüm. Daha sonra yanıma Serhat geldi ve bıçaklandığını söyledi. Ben bu kişileri alarak hastaneye götürdüm. Ben şahısların yüzünü tam olarak göremediğimden eşkâl veremiyorum. Bu şahısları tanımıyorum.”,
Mahkemede; “Suç tarihinde ben, … ve kız arkadaşlarımız …, …..’da buluştuk, önce ben tek başımaydım, kendi kafemde oturuyordum, önce … otomobiliyle geldi, daha sonra bayanlar geldiler, bir müddet sonra … ve bayanlar …’a ait araçla bir yere gittiler ancak nereye gittiklerini bilmiyorum, daha sonra … bana telefon açtı, bana ‘Kavga çıktı gel.’ dedi, yeri tarif etti, ben de yaya olarak olay mahalline gittim, olay mahalline gittiğimde tahminime göre … isimli bayan yerde yatıyordu, ancak üzerinde kan, yara izi görmedim, diğer bayanlar ve … oradaydı, onlarda da darp izi görmedim, kan görmedim, ben olayın nasıl geliştiğini bilmiyorum, olayı görmedim, huzurda bulunan sanığı da hiç tanımıyorum, olay günü de görmedim.” kolluk ifadesi okunup sorulunca “O ifademi kabul etmiyorum, doğru değildir, ben olayı görmedim, emniyette bana bir tutanak imzalattılar ancak ben okumadan imzaladım, ayrıca tarafıma gösterilen 23.06.2006 tarihli ifade tutanağındaki imza da bana ait değildir.”,
Tanık … …06.06.2013 tarihinde Mahkemede; “Huzurda bulunan … ile benim abim arasında 7 seneden beri husumet bulunmaktadır, suç tarihinde de aralarında husumet vardı, bu nedenle daha önceden tanıdığım olan … ile birlikte dolaşmam mümkün değildir, onunla birlikte suç tarihi olan 23.06.2006 tarihinde bulunmam da mümkün değildir, ben bu suçu işlemedim, bu olaya da karışmadım, … bana iftira atmaktadır, ben suçsuzum, bu olay ile hiçbir ilgim yoktur,”
Şeklinde ifade vermişlerdir.
Sanık … Savcılıkta; “Ben hâlen uyuşturucu ticareti yapmaktan tutukluyum. 13,5 aydır cezaevinde yatmaktayım. Ben belirtilen tarihte bu suçu işlediğimi kabul etmiyorum. Benim … isminde birçok arkadaşım vardır. Ancak soyadlarını bilmiyorum. Bana bahsettiğiniz isimleri de tanımıyorum. Hatta Derya isimli bayanla arkadaşlığım olmuştu, ancak soyadını bilmiyorum. Görsem tanırım. Bıçakla yaralama suçu işlemedim. Havaya silahla da ateş etmedim. Suçsuzum.”,
Mahkemede 10.11.2008 tarihinde; “Olay günü ben ve arkadaşım … telefonlaştık, … 19-20 yaşlarındadır, annesinin adı Suriye, babasının adı …’tir, …’in soyadı…’dur, … Kadifekale Yapıcıoğlu Mahallesinde oturmaktadır, kimlik ve adresi hakkında başkaca bilgim yoktur, arkadaşım …’in telefon açması neticesinde gece saat 21.00-22.00 sıralarında … sahilinde lokantaların olduğu yerde buluştuk, aracımız da vardı, ben kullanıyordum, ben yemek yediğim sırada … daha önceden tanımadığım 3 kız arkadaşı ile birlikte bizim masaya geldi, yemek yediğimiz sırada kızlardan … ve …Kayhan kavga ettiler, bunun üzerine arkadaşım … kavga eden kızların peşinden gitti, ……’i dövüyordu, ben bunu gördüm, … de fırlayıp peşlerinden gitti, yemek de bitmişti, ben de yanımızda kalan Derya Gence’ye ‘Sen de arkadaşlarının yanına git.’ dedim, ben de aracıma atlayarak sahil yolundan… Caddesine tek başıma geçtim, sokakta …’i gördüm, ‘Ne oldu.’ dedim, ‘Kızlar kavga ettiler.’ dedi, o da benim arabama bindi, bu sırada Hyundai Getz marka bir … hızla sokak arasından çıkış yaptı, … ‘Bu aracın peşinden gidelim.’ dedi, ben de ‘Peki.’ dedim ve Hyundai Getz marka aracın peşinden gitmeye başladık, bir noktada … durdu, biz de durduk, … araçtan indi, şoförün yanında oturan kişiyi bıçaklamaya başladı, araçta iki kişi vardı, ayrıca aracın arkasında … ile …da kavga ediyorlardı, ben de araçtan indim, ‘Ne oluyor.’ dedim, … de ‘Tamam abi gidelim.’ dedi, arabama atlayarak olay yerinden ayrıldık, ben kimseyi bıçaklamadım, kimseye de vurmadım, dediğim gibi yaralanan …’u … isimli arkadaşım bıçaklamıştır, ben …’e de vurmadım, olayda tabanca kullanılmadı, ben ateş etmedim, zaten tabanca da yoktu, …’de de tabanca yoktu, daha sonra … arkadaş telefonla kızları aradı, önemli bir şey olmadığını söylediler ben müsnet suçları işlemedim… uzlaşmak istemiyorum.”, 06.06.2013 tarihinde; “Eski savunmalarımı tekrar ederim, ben iddianamede yazılı suçları işlemedim, … …olarak bildiğim kişinin elinde bıçak vardı, o bıçak salladı, …’in abisi ile 2007 yılının 10. ayında aramızda husumet başladı, bu nedenle … …ile de aramızda husumet vardır, ancak aramızdaki husumet bu olaydan sonra başladı, CMK’nın 231. maddesinin hakkımda uygulanmasını talep ederim, benim ifadelerimde belirttiğim … …şu anda huzura alınan tanık…dur, müştekiyi bıçaklayan kişi huzurdaki…dur, ben bu suçu işlemedim,”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
6136 sayılı Kanun’un 13. maddesinin birinci fıkrası suç tarihi itibarıyla; “Bu Kanun hükümlerine aykırı olarak ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alan veya taşıyanlar veya bulunduranlar hakkında bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üç bin liradan beş bin liraya kadar ağır para cezasına hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiş iken 08.02.2008 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanmakla yürürlüğe giren 5728 sayılı Kanun’un 156. maddesiyle bu fıkrada yer alan “üç bin liradan beş bin liraya kadar ağır para cezasına” ibaresi “otuz günden yüz güne kadar adlî para cezasına” biçiminde yeniden düzenlenmiş olup ateşli silahlarla, bunlara ait mermileri kişisel ihtiyacı için satın alan, taşıyan veya bulunduranların cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu fıkrada düzenlenen suçun oluşması için, 6136 sayılı Kanun hükümlerine aykırı olarak, yani ruhsatsız biçimde ateşli silahlarla bunlara ait mermilerin ticari amaç olmaksızın satın alınması, taşınması, bulundurulması seçimlik hareketlerinden birinin gerçekleşmesi yeterlidir.
Diğer taraftan kasten yaralama suçu TCK’nın 86. maddesinde;
“(1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(3) Kasten yaralama suçunun;
a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Silâhla,
İşlenmesi hâlinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” şeklinde düzenlenmiş, 15.04.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7242 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle 3. maddeye “canavarca hisle” şeklinde (f) bendi eklenmiş ve canavarca hisle işlenen kasten yaralama suçunda verilecek cezanın bir kat artırılacağı hüküm altına alınmış, 14.07.2021 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmak suretiyle yürürlüğüne giren 7331 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle anılan maddenin 3. fıkrasının (a) bendinde yer alan “eşe” ibaresi “eşe, boşandığı eşe” şeklinde değiştirilmiş, 27.05.2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7406 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle de anılan maddenin 2. fıkrasına “Suçun kadına karşı işlenmesi hâlinde cezanın alt sınırı altı aydan az olamaz.” cümlesi eklenmek suretiyle madde son şeklini almıştır.
Maddenin birinci fıkrasında kasten yaralama suçunun tanımı yapılarak, kasten yaralamanın temel şekli düzenlenmiş, kişinin vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her davranış, yaralama olarak kabul edilmiş, madde gerekçesinde bu husus açıkça vurgulanmıştır. Kasten yaralama fiilinin, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olması hâli ise ikinci fıkrada düzenlenmiş olup bu durumda birinci fıkradaki hapis cezasından daha az süreli bir hapis cezası ya da seçimlik olarak adli para cezası suçun yaptırımı olarak öngörülmüştür.
Kasten yaralama suçunda korunan hukuki yarar, kişinin vücut dokunulmazlığı ve beden bütünlüğüdür. Suçun konusu, mağdurun acı verilen veya bozulan bedeni veya ruhsal varlığıdır. Failin yaptığı hareket sonucu, maddede belirtilen sonuçlardan biri meydana gelirse, kasten yaralama suçunun oluşacağında tereddüt bulunmayıp bu sonucu doğurmaya elverişli olan tüm hareketlerle, kasten yaralama suçunun işlenmesi mümkündür.
Anılan maddenin 3. fıkrasının (e) bendinde kasten yaralama suçunun silahla işlenmesi nitelikli hâl olarak olarak düzenlenmiştir. Suçun silahla işlenmiş olmasının nitelikli hâl sayılmasının altında yatan düşünce, söz konusu aracın mağdurun yaşamı, vücut bütünlüğü ve özgürlüğü bakımından ortaya çıkardığı potansiyel tehlikedir. Suçun silahla işlenmesinin nitelikli hâl sayılması, silahın suçun işlenmesini kolaylaştırdığı ve mağdur üzerindeki korkunun etkisini artırdığı düşüncesine dayanmaktadır (Durmuş Tezcan, … Ruhan Erdem, R. … Önok, Teorik ve Pratik Ceza Özel Hukuku, Seçkin Yayınevi, 15. Baskı, … 2017, s. 232.).
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Yerel Mahkemece 23.06.2006 tarihinde saat 23.15 sıralarında mağdur …’un yanında tanıklar … (Gence), …Kayhan ve … olduğu hâlde aracı ile seyir hâlinde iken sanık …’un yanında kimliği tespit edilemeyen bir kişi olduğu hâlde tanık … ile arasındaki önceye dayalı husumet nedeni ile bahse konu aracı takip etmeye başladığı, ele geçirilemeyen tabanca ile cadde üzerinde 2 el ateş ettiği, daha sonra önünü kestiği aracı kullanan mağdur …’u ele geçirilemeyen bıçakla yaşamını tehlikeye sokmayacak ve basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladığı kabul edilen olayda;
Sanık …’un mağdura ait aracı kendi kullanımında olan … ile takip ettiklerini, mağdurun aracı durunca kendilerinin de durduğunu, … isimli şahsın araçtan inip mağduru bıçakladığını, kendisinin de araçtan indiğini beyan etmesi, mağdur…’un Savcılık tarafından alınan ifadesinde tanık kadınları sıkıştırmaları üzerine olaya karışan kişilerin sanık … ile soyadını bilmedikleri … isimli kişi olduğunu öğrendiklerini, havaya silahla ateş eden ve kendisini bıçakla yaralayan kişinin ise sanık … olduğunu beyan etmesi, tanık …’ın da (Gence) kolluktaki ifadesinden farklı olarak yargılama aşamasında mağdur…’un Savcılık ifadesini doğrular bir şekilde olaya karışan kişilerin … ile … isimli kişi olduğunu ifade etmesi, tanık …’ın 25.07.2006 tarihinde vefat etmesi, olay tarihinin üzerinden çok uzun bir süre geçmesi, tanık…nun alınan beyanında aralarında husumet bulunması nedeniyle sanığın kendisine iftira attığını ifade edip atılı suçlamayı kabul etmemesi, her ne kadar mağdur…’un 16.10.2018 tarihli ifadesinde kendisini bıçakla yaralayan kişinin huzurda bulunan … olmadığını, sanığın veya yakınlarının kendisi ile iletişime geçmediklerini ve olayla ilgili olarak kendisine baskı yapmadıklarını beyan etmiş ise de bu beyanı ile çelişecek şekilde sanık …’un … 1. Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünün 23.07.2018 tarihli yazısı ekinde gönderilen dilekçesinde; mağdur…’a telefonla ulaşıp Facebook isimli paylaşım sitesinde kendi fotoğrafına bakmasını istediğini, daha sonra da mağdur ile buluştuklarını belirtmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde sanık hakkında eksik araştırma ile karar verilmediği ve bu bağlamda sanığa atılı suçların sabit olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi ise “İtirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesinden önce sanık …’un … 13. Asliye Ceza Mahkemesinin 16.10.2018 tarihli ve 1157-704 sayılı mahkûmiyet hükmüne yönelik temyiz talebine ilişkin tebliğname düzenlenip daha sonra temyiz incelemesinin yapılabilmesi için Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 06.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.