YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/269
KARAR NO : 2022/745
KARAR TARİHİ : 29.11.2022
Mahkemesi:Ağır Ceza
Sanık … hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1-b , 103/3, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan ise aynı Kanun’un 109/2, 109/3-f, 109/5, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis; cezalarıyla cezalandırılmasına, her iki suç yönünden hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin … 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 30.10.2014 tarihli ve 352-421 sayılı hükümlerin sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 17.01.2018 tarih ve 8622-368 sayı ile; mahkeme başkanının gerekçeli kararda ıslak ve elektronik imzasının bulunmadığı gerekçesiyle dosyanın mahkemesine gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdi edilmesine karar verilmiş, anılan eksikliğin giderilmesinden sonra Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 23.10.2018 tarih ve 4438-6202 sayı ile;
“Sanık hakkında çocuğun basit cinsel istismarı suçundan kurulan hükmün incelenmesinde;
Olayın intikal şekli ve süresi, mağdurun aşamalardaki çelişkili beyanları, sanığın savunmasının aksini ispat eden delil bulunmaması ile tüm dosya kapsamı nazara alındığında, sanığın atılı suçu işlediği hususunda savunmanın aksine cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,
Sanık hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan hükmün incelenmesine gelince;
Sanığın yaşı itibariyle rızası hukuken geçerli olan mağdureyle birlikte olay yerine gitmeleri şeklindeki eylemde, suç tarihinde onbeş yaşını bitirmiş mağdureyi cebir, tehdit veya hile olmaksızın rızası ile bulunduğu yerden başka bir yere götürmesi şeklindeki eyleminde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun kanuni unsurlarının oluşmadığı nazara alınarak atılı suçtan beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 23.11.2018 tarih ve 23764 sayı ile;
“…Mağdurenin 17/05/2013 tarihli soruşturma ifadesi, 14/08/2013 tarihinde alınan kovuşturma ifadesi birlikte değerlendirildiğinde her iki ifade arasında sonuca etkili olacak düzeyde çelişki bulunmadığı, mağdurenin sadece soruşturma aşamasında sanığa karşı koymak istediğini, ancak her nasılsa karşı koyamadığını beyan etmesine rağmen duruşmada sanığa tekme vurmaya çalıştığını, en sonuncu tekmesini isabet ettirdiğini beyan ettiği, ancak oluşa ilişkin diğer anlatımlarının istikrarlı olduğu, mağdurenin beyanlarının çelişkili olmadığı anlaşılmaktadır.
Diğer taraftan mağdurenin sonraki anlatımlarında ifadesini genişletmesinin, cinsel istismara uğrayan kişilerde yaşanan karşı koyamama halini yaşaması ancak bunu anlamlandıramayıp kendisine ait bir eksiklik olarak görmesi ve bunu telafi etmeye çalışması sebebine dayandığı düşünülmüştür.
Mağdurenin adli raporlarında eyleme dair somut bir bulgu yoksa da oluşa göre göre eylemin maddi bir eser bırakmamasının normal olduğu kanaatine varılmıştır.
Olayın, üzerinden yaklaşık 20 gün geçtikten sonra mağdurenin annesinden kendisini bir psikologa götürmesini istemesi üzerine ortaya çıktığı, yukarıda ifade edilen cinsel istismar mağdurlarının bu olaylara verdikleri tepkilere ilişkin açıklamalara göre, mağdurenin başından geçen olayı intikal ettirme şekli ve süresinin sanık lehine değerlendirilebilecek bir özelliğinin olmadığı, mağdurenin cinsel istismar mağdurlarında görülen psikiyatrik arazlarının bulunduğu, nitekim … . . Eğitim ve Araştırma Hastanesinin 29/05/2013 günlü raporuna göre mağdurede depresyon ve anksiyete belirtilerinin tespit edildiği, bu durumun istismarın varlığına işaret eder nitelikte olduğu düşünülmüştür.
Öte yandan mağdure ve ailesinin sanığa suç atfında bulunmalarını gerektiren bir durum olmadığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Sanığın savunmaları değerlendirildiğinde, sanığın mağdureyi erkek arkadaşları konusunda ‘sorgulamak’ amacıyla açık kaynak araştırması ile yaklaşık 35 km mesafede bir köyde (mahallede) bulunan boş bir eve götürdüğüne dair soruşturma aşamasındaki tüm anlatımlarının da hayatın olağan akışına uygun olmadığı, herhangi bir parkta bir banka oturarak yapılabilecek bir konuşma için bu denli bir zahmete girilmesinin mantıklı olmadığı da açıktır. Sanığın mağdureyle yapacağı konuşmayı ‘sorgulama’ olarak adlandırması da dikkate değer bir konudur ki, eylemini tamamladıktan sonra ‘başkası olsa kızlığını da alırdı’ şeklindeki beyanı ile mağdureye bir ders verme amacında olduğu intibaını uyandırmaktadır.
Bu nedenlerle, mağdurenin ifadesindeki kısmi çelişkinin sonuca bir etkisinin bulunmadığı ve anlaşılabilir nedenlere dayandığı, ilk ifadesinde her nasılsa direnemediğini beyan emesine göre, sanığa karşı direnememesinin maruz kaldığı eylemin niteliği itibariyle mümkün ve normal olduğu, yine pek çok olayda olduğu gibi eylemi kabullenmesi ve anlamlandırabilmesi için geçen makul bir süre sonra annesinden kendisini bir psikologa götürmesini istemesi ile olayın ortaya çıktığı, olayın intikal süresinin yaklaşık 20 gün olduğu, sanığın mağdureyi olay mahalline götürme nedeninin de makul bir neden olmadığı gözetilerek, atılı çocuğun cinsel istismarı suçunun sabit olduğu düşünülmüştür.
2- Sanığın mağdureyi evine götüreceği intibaını uyandırarak ile arabasına bindirdiği, bu şekilde çevrim içi harita üzerinde yapılan incelemede,.’tan 35 Km mesafede bulunan . İlçesi . Köyüne (mahallesine) götürdüğü, mağdurenin bu aşamada ortaya çıkan rızasının sanığın teyzesinin eşi olmasına dayandığı, bu rızanın sanığın gayri meşru amacını kapsamadığı, sanığın mağdureye yönelik cinsel istismar kastı ile köydeki boş eve mağdureyi götürmesi nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun yasal unsurlarının bulunduğu,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Dairesince 25.04.2019 tarih ve 10124-9374 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; sanığın, katılan mağdureye yönelik çocuğun basit cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığı ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Katılan mağdure …’ın nüfus kaydına göre 16.11.1997 tarihinde doğduğu, 15.04.1960 doğumlu olan sanığın, katılan mağdurenin teyzesinin kocası olduğu (Kararın devam eden kısımlarında katılan mağdure …’dan “mağdure” olarak bahsedilecektir.),
16.05.2013 tarihinde mağdure ve annesi katılan …’ın kolluğa başvurmasıyla olayın adli makamlara intikal ettiği,
16.05.2013 tarihinde … Dr.. Spastik Çocuklar Hastanesi ve Rehabilitasyon Merkezince mağdure hakkında düzenlenen raporda; sol batında 0,3×1 cm’lik iki tane hiperemi ile batında 0,5×2 cm’lik ve 1×2 cm’lik hiperemi mevcut olduğunun, hayati tehlike bulunmadığının mütalaa edildiği,
17.05.2013 tarihinde adli tıp uzmanınca mağdure hakkında düzenlenen raporda; vajinal muayenede; hymen annuler, etli tarzda olup, serbest kenar yüksekliği 0,7 cm fevhası 0,5 cm genişlikte olup doğal çentik ve/veya eski-yeni yırtığa rastlanmadığının, litotomi pozisyonunda yapılan anal muayenede; anal mukozanın doğal, anal sfinkter tonusunun doğal, anal pililerin doğal olarak izlendiğinin, anüs mukozasında nedbe tespit edilmediğinin, akut veya kronik fiili livatanın fiziki bulgularına rastlanmadığının ancak anal yolla ırza geçme sonrası görülmesi beklenen ekimoz, mukoza veya sfinkter yırtığı gibi travmatik değişimlerin olaydan kısa bir süre sonra iz bırakmaksızın kaybolabileceğinin, keza çocuğun yaşı, fizik gelişimi, olay sırasında penis girişini kolaylaştırıcı kaygan madde kullanımı ile hile, tehdit ya da rıza gibi nedenlerle direncinin kırıldığı durumlarda anal sfinkterin çok büyük travmatik değişim olmaksızın penisin girişine müsait olacak şekilde genişleme yeteneğinin bulunmasının da tıbben mümkün olduğununun, bu sebeplerle olayın adli tahkikat ile aydınlatılmasının uygun olacağının, yapılan hymen muayenesinde mağdurenin halen bakire olduğunun, hymen zarının niteliğine göre ereksiyon hâlindeki erişkin penisinin yırtık oluşturmadan duhulüne imkân bulunmadığının, vücudunda darp cebir izine rastlanmadığının, yaşamını tehlikeye sokacak veya basit bir tıbbi müdahale gerektirecek bir yaralanma tespit edilmediğinin bildirildiği,
29.05.2013 tarihinde. Eğitim ve Araştırma Hastanesince mağdure hakkında düzenlenen raporda; depresyon ve anksiyete belirti ve bulgularının gözlendiğinin, mağdurenin başına gelen olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunun, mağdurenin cinsel istismar ve hürriyetinden yoksun kılma eylemlerine karşı mukavemet edebilecek akıl sağlığına sahip olduğunun belirtildiği,
26.09.2013 tarihinde. Çocuk Hastanesince mağdure hakkında düzenlenen yazıda; “01-11-2007 tarihinde çocuk psikiyatristi görüşmesinde, altına kakasını kaçırdığı ,derslerinin iyi olduğu, Tofranil ilaç verildiği, 09.09.2008 tarihinde uygulanan WİSC-R sonucunda toplam IQ= 81 bulunduğu, dikkat sorunu olabileceği, 01.11.2007 tarihli organik olmayan enkopresis, 03.12.2007 anksiyete bozukluğu, 03.03.2008 tarihli anksiyete bozukluğu, 31.03.2008 de aktivite ve dikkat bozukluğu, anksiyete bozukluğu, 22.09.2008’de anksiyete bozukluğu ve organik olmayan enkopresis tanıları ile muayene olduğu,” şeklinde bilgilerin yer aldığı,
24.01.2014 tarihinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 6. İhtisas Kurulunca mağdure hakkında düzenlenen rapora göre; 30.12.2013 tarihli muayene kaydında; mağdurenin ileri derecede bir kez olduğunu, sanığın önceden de sarılırken poposunu ellediğini ancak kendisinin yakıştıramadığını, olaydan sonra daha sinirli olduğunu, hemen ağladığını, Lustral isimli ilacı kullandığını, olayın bazen rüyalarına girdiğini, moralinin bozuk olduğunu ve korktuğunu, iki kez intihar girişiminde bulunduğunu belirttiği, mağdurede korkular, depresif duygu-durum, ilgi azalması ve irritabilite mevcut olduğu, normal zekâ olarak değerlendirildiği, depresyon tespit edildiği, mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanan ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede “Depresyon” denilen psikiyatrik bozukluğun tespit edildiği ve 23.04.2013 tarihinde mağduru bulunduğu olay nedeniyle ruh sağlığının bozulduğu,
14.08.2013 tarihinde mağdurenin duruşmada beyanının alınması sırasında hazır bulunan psikolog bilirkişinin beyanında; mağdurenin kendisine yönelik eylemi anlayıp beyanda bulunacak yeterliliğe sahip olduğunu, huzurda biraz kaygılı göründüğünü, heyecanının, verdiği beyanı biraz etkilediğini ancak bunun dışında beyanında herhangi bir problem olmadığını ifade ettiği,
Tanık … Işık hakkında Yerel Mahkemece 10.10.2013 tarihli duruşmada yalan tanıklık suçu yönünden suç duyurusunda bulunulduğu, … 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.12.2013 tarihli ve 628-978 sayılı kararıyla suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat kararı verildiği,
Sanık hakkında 28.11.2014 tarihli eylemiyle mağdureye yönelik tehdit suçunu işlediği iddiasıyla dava açıldığı, … 19. Asliye Ceza Mahkemesinin 21.04.2015 tarih ve 9-358 sayılı kararıyla sanık hakkında tehdit suçundan kurulan mâhkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdure … Kollukta; “23.04.2013 günü eniştem bana telefon açtı. ben telefonu açmadım, birkaç dakika sonra bana mesaj gönderdi, mesaja baktığımda ‘telefonu aç gebertirim.’ şeklinde mesaj gelmişti. Daha sonra bana telefonda Kültürpark … kapısında buluşmamızı söyledi. Benim oraya gelmemi istedi ve ben oraya gittim, eniştem kendisine ait aracıyla geldi. Beni beklediğim yerden aldı, ‘arabaya bin.’ dedi. Ben araca bindim. … hareket ettiğinde şehir dışına doğru çıkmaya başladık. Sorduğunda köye gittiğimizi söyledi. Dedemin Karacabey İkizce köyündeki evine gittik. Köydeki eve girdiğimizde bana ‘soyun.’ dedi. Ben niçin diye itiraz ettim ancak bana kızdı, elleriyle tutarak beni soydu, kendisi de bu arada soyundu, i̇kimizde çırılçıplak anadan doğma soyunduk. Bana zorla yat dedi, ben yattım. Ancak sırtımı ve yüzümü ona ters döndüm, beni elleriyle okşamaya, vücudumu öpmeye başladı. Vücudumun her tarafını okşadı öptü. Göğüslerimi, alt cinsel bölgelerimi, bacaklarımı okşadı ancak cinsel organını bir tarafıma sokmadı. Organı normal kalkmış vaziyetteydi. Daha sonra işini bitirdiğinde ben yattığımız kanepeden düştüm, kendisinden uzaklaşmak istedim. Sevişmeye başlamadan önce kendi elbisesini pencereye asmıştı. Dışarıdan evin içinin görünmesini saklamak istemişti. Dedemin evinin etrafında seyrek şekilde evler vardır ancak insanlar orada yazları oturduğundan 23 Nisan Günü çevredeki evlerde kimse yoktu. Eniştem bana 3 yıldır bazen yalnız olduğumuzda ve kimse görmediği anlarda benim zaman zaman kalçalarımı elliyor, elbiselerimin üzerinden göğüslerimi elliyordu. Ben kendisini teyzemin kocası olduğundan aklıma kötü şeyler getirmeye yordum. 23.04.2013 günü de bana mesaj atıp buluşma yerine gittiğimde köye gideceğimizi bilmiyordum. Normal şekilde aracına bindim. Aracı Doğruca Karacabey ilçesindeki İkizce Köyü vs bana evin içinde yukarıda anlattıklarımı yaparken herhangi bir zarar verici alet bir şey göstermedi, ciddi şekilde herhangi bir tehdit sözleri de olmadı. Ben kendisine karşılık vermek istedim. Ancak her nasılsa kendisine karşı koyamadım. Cinsel organını önünden ya da arkamdan sokma gibi bir durum olmadı, organından sıvı geldiğini görmedim, bir ara cinsel organını bacaklarımın arasına sokup sürmüştü. Daha sonra giyindik, araca bindik. … şehir merkezine geldik. Eniştemin yani teyzemin kocasının ismi …’dir. Gittiğimiz ev dedem … Fidan’ın evidir. Bu ev İkizce köyü ile komşu köy olan Orhaniye köyü arasında kalan bir evdir, eniştemin aracı siyah renkli 16 Bx 5×3 plaka sayılı araçtır, markasını bilmiyorum. Eniştem bu aracı yaklaşık 6 yıldır kullanmaktadır. Ben Hürriyet Anadolu Teknik Lisesi 10. sınıfına gidiyorum. Benim kullandığım cep telefonu hattı 05xx xx8 3x 1x, eniştem Arif’in kullandığı telefon hattı ise 05xx xx3 3x 5x nolu hattır. 23.04.2013 günü buluşmamız sırasında eniştem kendi hattından sanırım benim 05xx xx8 3x 1x nolu hattımı aramış daha sonra mesaj göndermişti. Olaylar nedeniyle eniştemden şikayetçiyim, yüzünü görmek istemiyorum, bu olaylar nedeniyle sinir krizleri geçirdim. Olayları anneme birkaç gün önce yeni anlatmıştım. Bu konuda beden muayenesi olmak istiyorum Buna rızam vardır, şüpheliden şikayetçiyim.”,
14.08.2013 tarihinde Mahkemede; “Sanık teyzemin kocasıdır, aynı apartmanda oturuyoruz, bu olay öncesinde kendisi ile sık sık görüştüğümüz, bazen aile ile bazen tek başına köye gittiğimiz hususları doğrudur, günübirlik diyor ama bazen benim telefonumu ailem aldığında 2-3 gün olmak üzere bana kendi telefonunu verirdi, 23 Nisan günü ben yine onun telefonunu almıştım, dışarı çıkacağımı biliyordu, erkek arkadaşım ile buluşmuştum, beni aradı, ben de kasten açmadım, daha sonra mesaj attı, telefonu açmamı istedi, ben telefonu açtığımda nerede olduğumu sordu, ben önce Kent Meydanındayım diye söyledim, kendisi hayır kent meydanında değilsin diye söylemişti, ben de beni takip ettiğini anladım, erkek arkadaşım … Maraba isimli arkadaşım ile Kültürpark a gittik, orada iken de aradı, … daki çıkış kapısına gitmemi istedi, ben de arkadaşım ile gittim, orada beni arabaya bindirdi, arkadaşım da mecburen ayrıldı, arabaya bindikten sonra eve gideceğimizi zannediyordum fakat köye doğru gitti, ben de daha önce de gittiğimiz için kendisinde sinirlenme emaresi görmediğim için sesimi çıkartmadım, köyde annemin babasından kalan eve gittik, ben acıkmıştım, bir şeyler atıştırmaya başladım, orada içeri girince bana soyun dedi, ben şaşırdım ama soyunmayacağım diye söyledim, beni itti, kanepeye düşürdü, orada ben istemememe rağmen üzerimdeki eşyaları çıkarttı, tamamen çırılçıplak kaldım, benim üzerimdeki gömleği pencereye kimse görmesin diye astı, kendisi de çırılçıplak soyundu. Bundan sonrasını anlatmaya utanıyorum. önce göğüslerimi elledi, daha sonra cinsel bölgelerimi yaladı, beni kanepeye yüz üstü yatırdı, kendisi de üzerime çıktı, cinsel organını bacaklarımın arasına koydu, daha sonra cinsel organı ile o bölgelerde dolaştırmak şeklinde eylemler yaptı, bu sırada ben karşı koymaya çalıştım, ve son olarak tekme atarak kurtuldum, kanepeden yere düştüm o sırada kendisi de işini bitirmiş olmalı ki giyindi, seni tekrar aldığım yere bırakayım deyip kent meydanına bıraktı, ben de saçımı kestirecektim, önce amcamın kuaför dükkanına gittim, kapalı olduğu için başka bir kuaföre gittim, saçımı kestirdim, sonra dershaneye gittim.”, sorulması üzerine;“Ben bu olayları yapmasını istemiyordum, ben karşı koymaya çalıştım, fakat üzerime oturmuştu, bu nedenle karşı koyamadım, elbiselerimi çıkarttı, bağırsam bile o dönem itibariyle evin bulunduğu yerde kimse olmayacağı için bağırmadım, sürekli tekme atmaya çalışıyordum ancak kendisine gelmiyordu, son olarak attığım tekme kendisine gelince kurtuldum, hemen bu olaydan sonra kimseye olayı anlatmadım çünkü eniştemden korktum, tehdit etmemişti ama ben yine de korktum, ayrıca ailemin aşırı tepki vereceğini düşündüm, daha sonra bu olay nedeniyle sinir krizi geçirince annem sebebini sorunca anlattım, yoksa yine de anlatamazdım. Bu olaydan sonra ruh sağlığım bozulmuştur, olayın ertesi günü hiç kavga etmediğim halde okulda bir kızla durup dururken kavga ettim, sinirli oluyorum, hep aklıma o olay gelmektedir, tiksinmekteyim, derslerim çok etkilenmemiştir, genellikle uyuyamıyordum, 4-5 e kadar yatamıyordum, bu olaydan sonra psikiyatri uzmanına gittim, ilaç da verdi, ondan sonra rahat uyuyabiliyorum. Sanık teyzemin kocasıdır, bize çok yakındır, ben onu babam gibi görürdüm, onun da beni kızı gibi gördüğünü düşünüyordum, bana kızı gibi davranırdı bu nedenle kızıymışım gibi bazen sarılırdı, öperdi, bu sarılmalar esnasında bazen kalçama ya da göğüslerime ellerinin değdiği olurdu, ben önce yanlışlıkla olduğunu düşünüyordum, fakat sonradan bu eylemlerin de cinsel amaçlı olduğu kanaatine vardım. Okunan beyanlarım doğrudur, aynen tekrar ederim, ifademde hiç karşı koymamışım gibi yazılmış aslında size anlattığım gibi karşı koymaya çalıştım ancak kendisi güçlü olduğu için karşı koyamadım, ayrıca önceki ifademde sanığın gömleğini pencereye astığı yazılmış, bu husus doğru değildir, aslında benim gömleğimi asmıştı. Sanık ile aramızda bazen konuşma mesajlaşma olmaktadır fakat bu yakın akrabalar arasında olan, bazen para isteme nedeniyle gerçekleşen konuşmalardı. sanık müdafi tarafından ibraz edilen fotoğraftaki beyaz giysili kız benim, orada ben kendisine sarılmıyorum, ancak o bana sarılmaktadır , 23 Nisan dan sonra benim sanığın evine yine zaman zaman gidip geldiğim olmuştur, çünkü gitmesem ailem şüphelenecekti, neden gitmediğimi soracaktı, bu nedenle zorunlu olarak gidiyordum, bu gidip gelmelerim sırasında bir problem yaşamadım, cezaevine girdikten sonra sanığın evine yine 1-2 kere gittim fakat gece yattığım hususu doğru değildir. Sanık eniştem beni gerçek kızı gibi görmektedir, erkek arkadaşlarımla konuşmamı istememektedir, hatta ailemin onayladığı arkadaşlarla konuşmama kızmaktadır, bazen sosyal paylaşım sitelerindeki adresimden olur olmaz mesajlar yazıp erkekleri engellemektedir, sanık müdafiinin bahsettiği enişteme ait telefonu bazen kullandığım doğrudur, bu telefonlarda erkek arkadaşlarla yaptığım mesajlaşmalar olabilir, bu mesaj içerikleri çok masumane değildir ama çok ileri sevişelim gibi şeyler de değildir.”, 10.10.2013 tarihinde Mahkemede sorulması üzerine; “Baraka denilen yer normal bir evdir, ben geçen celse de söylemiştim, ailem kuşkulanmasın diye sanığın evine gidip geldiğim olmuştur, sanık ve karısı … e gitmeyi düşünüyorlardı, yine kuşkulanmasın diye o zaman ben de sizinle … e geleyim mi diye söylemiştim.”,
05.12.2013 tarihinde Mahkemede; “Tanık beyanından aleyhe olanları kabul etmiyorum ama ben zaten eve gidip geldiğimi sebebi ile beraber açıklamıştım, Bahriye ile zaten problem yoktur, benim annem gibidir, tanığın bahsettiği şekilde … ocağına sanık ile gittiğimiz de doğrudur, ben teyzemin de geleceğini düşünmüştüm, bu nedenle gitmekte mahsur görmemiştim.”,
Katılan … 16.05.2013 tarihinde Kollukta; “… Benim eşim, Gülşah benim kızım olur. Üst katta ikamet eden Bahriye Aybey, benim ablam olur. Ablamın kocası … ile ailece samimiyiz. Kızımın arada sırada eniştemin telefonunu aldığını biliyorum. Eniştem Arif’in de 2 – 3 tane telefon kullandığını biliyorum. Bu tarihten 3 – 4 gün önce kızım bana ‘Anne beni psikologa götür’ dedi. Ben de ‘Neyin var şimdi, Sen akıllısın bir şeyin yok’ dedim. Böyle konuşunca ‘Anne arkadaş gibi olalım. Benim sana anlatacaklarım var.’ dedi ve bana eniştesinin kendisini 23 Nisan’da Gökçen Plaza’nın önünden aldığını, İ̇kizce Köyünde, boş olan yazları tatile gittiğimizde dedesinin evine götürdüğünü, elbiselerini çıkardığını, korkusundan direnemediğini, kimse görmesin diye odanın küçük camına gömleğini astığını, cinsel istismarda bulunduğunu, kızlığı hariç her şeyi yaptığını,’Başkası olsaydı kızlığını alırdı ama ben onu yapmıyorum’ dediğini, sonradan …’ya getirdiğini bana anlattı. Kızım bu olaydan sonra ise bana ‘Anne eniştem her gün beni okula götürmek bahanesiyle rahatsız ediyor’ dedi. Ben de bu konuyu 16.05.2013 günü eşime anlattım. Söyleyeceklerim bundan ibarettir.”,
17.05.2013 tarihinde Kollukta; “Bana sormuş olduğunuz olayla ilgili olarak ben 16.05.2013 günü saat 22.00 sıralarında bilgi sahibi olarak ifade vermiştim. Ben . Mahallesi. Caddesi. Sokak . adresinde ikamet etmekteyim aynı binanın 3. katında ablam olan Bahriye Aybey eşi olan … ile birlikte 20 yıla yakındır oturmaktadırlar. Bizim aramızda bu zamana kadar hiçbir sorun olmadı ta ki eniştem olan … benim öz kızım olan 16.11.1997 doğumlu …’a cinsel tacizde bulunduğunu öğrenene kadar, kızım 3 – 4 gün önce bana ‘Anne beni psikoloğa götür’. dedi. Ben ‘Ne oldu kızım, senin psikoloğa gidecek ne rahatsızlığın var?’ diye sormam üzerine, ‘Benim sıkıntım var’ deyip eniştesi olan Arif Ay beyin 23 Nisan 2013 günü kendisine telefonla mesaj atıp Gökçen Plaza nın oraya gel görüşelim dediğini, kızımı oradan alıp Karacabey ilçesinin İkizce Köyünde dedesine ait boş evde elbiselerini çıkarttığını, çırılçıplak soyduğunu, korkudan direnemediğini, kimse görmesin diye de odanın camına gömleğini astığını, eniştesinin de çırılçıplak soyunduğunu, yere yatırıp onu öptüğünü, cinsel ilişki haricinde her şeyi yaptıklarını, hatta eniştesinin ‘Başkası olsaydı kızlığını alırdı Ama ben onu yapmıyorum’ dediğini, daha sonra birlikte …’ya geldiklerini söylediğini, ayrıca eniştemiz olan .in kızımı her gün okula götürmek bahanesi ile rahatsız ettiğini beyan etmesi üzerine ben bu konuyu 2 – 3 gün aralıklarla biraz biraz eşim olan …’a anlattım. 16.05.2013 günü de şikayetçi olmak için hep beraber polis merkezine geldik ifadelerimizi verdik. Benim kızımı aracına bindirip hürriyetinden yoksun kılarak Karacabey ilçesi ikizce köyüne götürüp cinsel tacizde bulunan eniştem …’den davacı ve şikayetçiyim. Uzlaşmak istemiyorum.”,
Mahkemede; “Ben bu konuda soruşturma aşamasında ifade vermiştim, o ifadelerim doğrudur, aynen tekrar ederim, ben kızımın anlatması ile olaydan haberdar oldum. Okunan beyanlarım doğrudur, aynen tekrar ederim, kızımın söylediğine göre sanık ‘Erkek arkadaşınla konuşuyorsun diye ceza veriyorum.’ deyip cinsel istismarda bulunmuş, hatta başkası olsa kızlığını alırdı gibi şeyler söylemiş.”, sorulması üzerine; “Benim kızımda cep telefonu vardı, biz bazen cahillik yaptığı zaman telefonu alıyorduk, o zaman gidip sanıktan telefon alıyordu, hatta biz kendisine ‘Telefonu verme, istemiyoruz.’ dememize rağmen kendisi telefonu veriyordu, benim ablam ve yeğenim ile problemim olmadığı için rahatsız olduklarından bu olayı öğrendikten sonra da evlerine gidip geldiğim olmuştur.”,
Katılan … Kollukta; “Fahriye ile evliyim. Bu evlilikten iki çocuğum vardır. Osmangazi 16.11.1997 doğumlu,. Meslek Lisesi 10-B sınıfında okuyan …, isimli öz kızım vardır. 16.05.2013 günü eve geldiğim sırada eşim bana üst katta ikamet eden ablanın kocası Arif’in 23 Nisan’da kızım Gülşah’a saldırıda bulunduğunu bana söyledi. Ben de kızımla görüştüm. Kendisini aracıyla zorla Karacabey’de ikizce köyüne götürdüğünü elbiselerini zorla çıkarmasını istediğini, sevişmeye zorladığını ve istismara uğradığını, ‘Bu arada dua et kızlığını almadım.’ dediğini, sonradan ise …’ya getirdiğini söylemesi üzerine polise geldim. Kızıma cinsel istismarda bulunan … isimli şahıstan davacı ve şikayetçiyim. Söyleyeceklerim bundan ibarettir.”,
Mahkemede: “Ben bu konuda soruşturma aşamasında ifade vermiştim, o ifadelerim doğrudur, aynen tekrar ederim. Okunan beyanlarım doğrudur, aynen tekrar ederim. Olaydan önce kızımın cep telefonunda erkeklerle sevgilim aşkım gibi kelimelerle mesajlaştığını öğrenmiştim, dövmedim ama çekişmiştik, telefonu elinden almıştık, biz bazen telefonu mağdurdan aldığımızda gidip sanıktan almaktaydı.”,
Katılanlar … ve …’dan sorulması üzerine; “Kızımız hastanede doğmuştur, doğum tarihi doğrudur, kızıma karşı elleme, okşama, sarılma, öpme gibi cinsel istismarlarda bulunduğunu biz görmedik, fakat sonradan kızımızın anlattığına göre bu şekilde hareketleri oluyormuş, o zaman kızımız bu eylemlerin cinsel amaçla yapılıp yapılmadığını anlamıyormuş, bu olaylardan sonra kızımın ruh sağlığı etkilenmiştir, sürekli sinirlenmektedir, huysuzluk yapmaktadır, bazen uyku uyuyamamaktadır, bu olaydan önce saçlarında sirke, bit bulunduğu için arkadaşları dalga geçtiğinden. çocuk hastanesinde kısa süre psikiyatrik tedavi görmüştü.”,
Tanık … Işık Mahkemede; “Ben olay günü 23 Nisandı, resmi tatildi, bu nedenle köye gitmiştim, olayın meydana geldiği söylenilen ve evin bitişiğinde bizim tarlamız vardır, oraya gitmiştim, orada iken sanık … ile önceden tanıdığım onun karısının yeğeni olan … ı evin bahçesinde gördüm, ikisi de geziniyorlardı, ben de tekrar … ya dönecektim, beni de götürmelerini rica etmek için yanlarına gitmeyi düşünüyordum, fakat ben daha gitmeden onlar ayrıldılar, gittiler, çok az bahçede kaldılar.”, sorulması üzerine; “Ben mağdure ve sanığın ilk olarak oraya geldiklerini de gördüm, … in kendi arabası ile geldiler, indikten sonra 10-15 dk kadar bahçede dolaştılar, hiç içeri girdiklerini de görmedim, 10-15 dk sonra da aynı araba ile geri döndüler.”, sanığın kolluk ifadesinin okunarak sorulması üzerine; “Sanığın ifadesinde ya da soruşturma ifadesinde neden mağdure ile konuşmak için eve girdiklerini söylediğini ben bilmiyorum, ben geldiklerini de döndüklerini de gördüm, eve girmediler.”, yalan tanıklığın sonuçları hatırlatılarak sorulması üzerine; “Önceki beyanımda ısrar ediyorum, eve girmediler, ben görmedim.”, sorulması üzerine; “kesinlikle eve girmediler.”, sorulması üzerine; “Mağdurenin üzerinde ne bulunduğunu, ne elbise giydiğini sanığın üzerinde ne elbise bulunduğunu, ne giydiğini bilmiyorum, dikkat etmemiştim, öğleden sonraydı, 15.00-17.00 saatleri arasındaydı, tam hangi 15 dakikaydı bilmiyorum, cep telefonum 05xx 4xx 2x 06 dır, istenilirse olay mahallinde sinyal verdiği anlaşılacaktır.”,
Tanık. Mahkemede; “Benim cinsel istismar olayı ile ilgili doğrudan bir bilgim yoktur, ben sanık … in evinde hanımı . rahatsız olduğu için 23 Mart 2013 tarihinden itibaren hem hastaya bakmak hem de temizlik gibi işlere bakmak için çalışmaya başladım, haftada 3 gün çalışıyordum, bu süre içerisinde mağdure ve ailesi ile sanık veya eşi arasında hiçbir problem görmedim, yaşanmadı, mağdure Gülşah sık sık olayın meydana geldiği 23 Nisan’dan önce de, sonra da hatta polis tarafından … götürüldükten sonra da evlerine gidip gelmektedir, hatta polisin sanığı götürdüğü gün mağdure de sanığın evindeydi, ilişkileri baba – evlat gibiydi, hatta mağdure anneler gününde . in hanımı Bahriye ye çiçek de almıştı. Ben uzun süre sanığın evinde çalıştım, bir bayan olarak hiçbir olumsuz davranışını görmedim, hatta 1-2 defa iğne yaptırmak için ya da başka sebeple … ocağına gidileceği zaman mağdure kendisinin de … ocağına götürülmesini isteyip rapor alacağı gibi şeyler söylüyordu, beraber gittiği oluyordu.”,
Tanık . Mahkemede; “Mağdure kardeşimdir, sanık teyzemin kocasıdır, bu olaydan önce de sanık sık sık kardeşim mağdureyi alır götürür getirirdi, bazen bende kalırken yemiş toplamak için götüreceğini söylerdi, kardeşim gitmek istemezdi, ben o zaman benimle zaman geçirmek istediğini düşünmüştüm, sonradan düşündüğümde bu olaylar nedeniyle çekiniyormuş, zaten teyzem de eniştemden şüphelenmiş, kız kardeşime ‘Sen eve geldiğinde ayakkabılarını içeri al, enişten görmesin.’ diyormuş, gece yarısı 13 – 14 yaşındaki bir kızı neden dağ evine götürür size soruyorum, bunları söylemek istedim.”,
Şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.
Sanık … Kollukta; “Bana sormuş olduğunuz olayla ilgili olarak … benim bacanağım olan …’ın kızı olur. Ben.’ın çocukluğundan beri tanırım, aynı apartmanda farklı dairelerde oturmaktayız. …’ ı cep telefonu ile ve Facebook adresinden onu takip ederdim ve bu durumu anne ve babasına söylerdim. Onu takip ettiğimden anne ve babasının haberi vardı. En son benim 05xx 4xx 5x 3x, 05xx 5xx 8x xx ve 05xx 4xx3x xx olmak üzere 3 tane hattım vardır 3 hattım faaldir. Ben 23.04.2013 günü sabahleyin kesin olarak hatırlamıyorum ama 05xx 4xx 5x 3x ya da 05xx 5xx 8x xx numaralı telefonu .’a vermiştim Saat 14.00 – 15.00 sıralarında Gülşah’ı telefonla arayıp nerede olduğunu sordum bana sevgilisi ile birlikte kültürpark’ta olduğunu söyledi. Ben de hemen . Plaza tarafındaki kapının oraya gel dedim ben de oraya gittiğimde erkek arkadaşı ile birlikte geldiler. Ben .’ı kendime ait olan 16 xx xx3 plakalı aracıma bindirdim, eşimin babasına ait olan ancak kimsenin oturmadığı boş eve gittik, eve gidince ben .’a o erkek kim diye sordum, onunla kaç kez buluştun onunla aranda ne geçti şeklinde sorular sordum, zaten köydeki eve gitmemizin sebebi .’ı sorgulamaktı. Yarım saate yakın onu sorguladım, sonra da evden çıkıp geldik, cinsel organımı onun bacaklarının arasına sürmedim, ayrıca iddia ettiği gibi ben ikamet etmiş olduğumuz evde bulunduğumuz zamanlarda onun göğsünü ve kalçalarını sevmek amacı ile dahi olsun ellemedim. Bunların hepsi iftiradır ve asılsızdır, zaten ben daha önce . ile birkaç kez köy evine gitmiştim. Orada çilek ve yemiş toplamıştık. Ayrıca bir kez de … iline gitmiştik ancak gidip gelmelerimizde de ben ona hiçbir şekilde tacizde bulunmadım. Gülşah benim evime de gelirdi Evde bulunan bilgisayarda internete girerdi ancak son zamanlarda benim evimde internete girmesine izin vermiyordum. Onun bütün . adreslerini sildim zaten ama yeni hesap açmış olabilir. Ben yukarıda da belirttiğim gibi hakkımdaki hiçbir iddiayı kabul etmiyorum. Bunların hepsi iftiradır.”,
Savcılıkta; “Ben konuyla ilgili polis merkezinde ifade vermiştim. İfademi aynen tekrar ederim. Mağdur benim baldızımın kızı olur. Aynı apartmanda altlı üstlü oturmaktayız. Bizim çocuğumuz gibidir. Bizi babası gibi bilir. Olay günü de yani 23.04.2013 günü de ben kendisinin internet üzerinden bir erkek ile görüştüğünü tespit ettim. Kendisi de çocuğumuz gibi olduğu için kendisini uyarmak istedim. Telefonunu aradım. Açmadı. Niçin açmadığını bilmiyorum. Ben de bunun üzerine ‘telefonu aç, yoksa gebertirim’ şeklinde mesaj gönderdim. Daha sonra telefonu açtı. Kendisiyle .ta buluştuk. Kendisine o erkeğin kim olduğunu sordum. Daha sonra da kendisiyle konuşmak için . de bulunan boş evimize gidip konuşmak istedim. Evde kimse yoktu. Kendisini kendime ait arabayla .e götürdüm. Kendisiyle görüştüğü kimsenin kim olduğunu, ne yaptıklarını sordum. Kendisini de bir daha yapmaması konusunda uyardım. Ben .’e gidene kadar aynı şeyleri söyledim ancak yine de köydeki boş eve gittik. Boş evde yarım saat kaldık. Daha sonra da hiçbir şey yapmadan geri döndük. Ben iddia edildiği gibi kendisini eskiden beri cinsel yönden rahatsız etmiyorum. Her ne kadar kendisi eskiden beri kendisinin cinsel organını, göğüslerini sıktığımı beyan etmiş ise de ben böyle bir şey yapmadım. Olay günü de belirttiği şekilde elbiselerini çıkartmadım. Suçlamayı kabul etmem. …’da niçin konuşmadığımızı, niçin Karacabey’e kadar gittiğimizi bilmiyorum. Ben Karacabey’deki evin boş olması sebebiyle rahat konuşabileceğimizi düşünerek gittim. Kendisine herhangi bir zor kullanmadım. Kendisine herhangi bir şekilde vurmuş değilim. Suçlamayı kabul etmiyorum. Ben mağdurdaki morarmaların nasıl meydana geldiğini de bilmiyorum. Mağdurun cep telefonu kayıtları incelenirse başka erkeklerle de görüştüğünü tespit edebiliriz. Ben de kendisini uyarmak için böyle yaptım. Savunmam bundan ibarettir.”,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Benim hazırlıkta vermiş olduğum beyanım doğrudur, mağdur bacanağım …’ın kızıdır, aynı apartmanda farklı dairelerde oturuyoruz, mağdur cep telefonu ile facebooktan erkeklerle görüşüyordu, yanlış kişiler ile konuşuyordu, ben yanlış kişilerle konuşmaması için sürekli mağduru takip ediyordum, bunu bana kimse söylememişti, ben bu durumu ailesine söylemiştim, onların mağduru takip ettiğimden haberi vardır benim üç tane telefon hattım var, bunlardan birini mağdura verdim, ulaşılması kolay olsun diye vermiştim, mağduru arayıp nerde olduğunu sordum, sevgilisi ile Kültürparkta olduğunu söyledi, beni çağırmadı, ben oraya gittim, mağdur erkek arkadaşı ile geldi , mağduru köyde dededen kalma eve götürdüm, mağduru kendime ait 16 xx xx3 plakalı aracım ile götürdüm, annesi babası evde olmadıkları için köye götürdüm, mağduru götürdüğüm ev kayınpederime aittir, evde kimse yoktu, aynı aileden olduğumuzu düşünerek sorgulamaya başladım, erkek arkadaşını, kaç kere buluştuklarını söyledi, mağdur erkek arkadaşı olduğunu, ilk defa buluştuğunu söyledi. Kesinlikle mağdur ile sevişmedim, elbiselerini çıkartmadım, hiçbir yerini öpmedim, hiçbir yerine cinsel organımı, sürmedim göğsünü kalçalarını ellemedim, ben baskı yaptığım için mağdur bana iftira atıyor, atılı suçlamaları kabul etmiyorum, ben hürriyetini tahdit etmedim, cinsel amaçlarda bulunmadım, mağdura karşı cinsel istismar suçunu da işlemedim, suçsuzum, tutuksuz yargılanmak istiyorum, eşim hastadır.”,
14.08.2013 tarihinde Mahkemede; “Ben atılı suçlamayı kabul etmiyorum, mağdur … benim baldızımın kızıdır, aynı binada farklı katlarda otururuz, 30 yıldır ailesi ile çok iyi bir ilişkimiz vardır, hiçbir problemimiz yoktur, 23 Nisan yani olay tarihinden 1 hafta kadar önce annesi . ın cep telefonunda erkek arkadaşı ile mesajlaşmasını görmüş, babasına söylemiş, o da kızına şiddet uygulamış, hatta okula göndermemiş, benim haberim oldu, babasına durumu sordum, ‘. okula gitmez ise intihar etmeyi düşünüyor.’ dedi, bunun üzerine ben .’ın psikolojisi düzelsin diye eşimle onu aldım, gezdirdim, okuldan devamsız gözükmesin diye aile hekiminden rapor aldık, daha sonra eve bıraktım, okula gitmeye devam etti, olay günü de yani 23 Nisan da eşim ‘Gülşah evde mi? Bir kontrol etsen.’ dedi, ben de Gülşah ı cep telefonundan aradım fakat açmadı, ben de mesaj atarak telefonu neden açmıyorsun diye sordum, telefonu açınca aradım, müsait olmadığını söyledi, sen neredesin diye sorunca Kültürpark ta arkadaşlarla geziyorum dedi, ben de ailesinin mesajlaşmasını istemediği arkadaşları olduğunu düşündüm, ben de yakınım, seni alayım dedim, kendisi ben … tarafındaki kapıya geleyim dedi, oraya bir erkek arkadaşı ile geldi, sonra arkadaşı gitti, ben de Gülşah ı aldım, kayınpederden kalan İkizce köyündeki eve gittik, hem muslukları kontrol edecektim, hem çiftçilik için adam bulacaktım, giderken kendisine neden ailen istemediği halde erkek arkadaşlarınla buluşuyorsun dedim, o da ailemden intikam almak için yaptım dedi, ben daha fazla üstüne gitmedim, köyden dönüşte kuaföre gideceğim dediği için amcasının kuaför dükkanına bıraktım, bu olaydan sonra da . normal yaşantısına devam etmiştir, 12 Mayıs ta annesi bana kızımı şimdiye kadar koruyordun ama bundan sonra koruma gibi şeyler söylemişti, tutuklanmadan 1 gece önce de konuşmak istediğini söylediler, henüz konuşmadan polis beni yakaladı, ben hiçbir şekilde cinsel istismarda bulunmadım.”, sorulması üzerine; “Okunan beyanlarım doğrudur aynen tekrar ederim, ben mağdureye bazen istediğinde kendime ait cep telefonunu günü birlik kullanmak üzere veriyorum, annesinin babasının bundan haberi vardır, ben köye hem muslukları ve su tesisatını kontrol için gitmiştim, hem de giderken mağdure ile erkek arkadaşı konusunu konuşacağımı söylemiştim, bu sırada olayın etkisi ile sorgulama için köye götürdüğüm yazıldı, ifademi alan polis ve savcı ‘Kısa kes.’ dedikleri için bu şekilde beyanım zapta geçti.”, sorulması üzerine; “23 Nisan tarihinden sonra ben tutuklanıncaya kadar hem mağdur hem ailesi bize normal bir şekilde rahatça gelip gidiyorlardı, hatta ben tutuklandıktan sonra da hem baldızım hem de . bize gelip gitmeye devam etmiş, hatta . bizim evde kalmış, bunu da öğrendim.”,
10.10.2013 tarihinde Mahkemede; “Ben zaten önceden evin içine girdiğimi söylememiştim, evin bahçesinde asmalık vardı, musluklar oradaydı, mutfakta da vardı ama ben mutfaktaki musluğa bakmamıştım, benim C.Savcılığında ve sorgudaki ifademde eve gittiğimiz hatta yarım saat kaldığımız yazılmış ancak benim kastettiğim evin içi değildir, önündeki bahçelik alandır.”,
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konularının sırasıyla değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
Katılan mağdure Savcılıkta; teyzesinin eşi olan sanığın, kendisini Kültürpark civarından arabasıyla alarak İkizce köyünde bulunan eve götürdüğünü, araca binerken köye gideceklerini bilmediğini, sanığa sorduğunda sanığın köy evine gideceklerini söylediğini, eve gittiklerinde sanığın, kendisinden soyunmasını istediğini, kabul etmediğini ancak sanığın kızarak kendisini soyduğunu, her ikisinin de çıplak bir şekilde kaldıklarını, sanığın, kendisinin göğüslerini, alt cinsel bölgelerini ve bacaklarını okşadığını, cinsel organını cinsel organına sokmadığını ancak cinsel organını kendisinin bacak arasına sokarak sürttüğünü, bu sırada sanığın herhangi bir tehditte bulunmadığını, sanığa karşılık vermek istediğini ancak her nasılsa karşı koyamadığını, sonrasında araca binerek birlikte … merkeze döndüklerini, sanığın 2-3 yıldır kimsenin görmediği zamanlarda kendisinin kalçalarını ve göğüslerini elbise üzerinden ellediğini ancak sanığın, teyzesinin kocası olmasından dolayı aklına kötü bir şey getirmediğini, şikâyetçi olduğunu, Mahkemede; sanığın arabasına bindiğinde köye gideceklerini bilmediğini ancak sanığın arabasını köye giden yola doğru sürdüğünü, sanığın davranışlarında sinirlendiğine dair bir emare görmediğinden sesini çıkarmadığını, cinsel eylemlerde bulunduğu sırada sanığa karşı koymaya çalıştığını, tekme atarak kurtulduğunu, sanığın, kendisini … kent meydanına bıraktığını, kuaföre gidip saçını kestirdiğini ve dersaneye gittiğini, olay esnasında bağırmadığını, bağırsa bile evin konumu itibarıyla kendisinin sesini kimsenin duyamayacağını,sanığın, kendisini tehdit etmediğini ancak yine de sanıktan korkusundan ve ailesinden çekinmesinden dolayı olayı kimseye anlatamadığını, sinir krizi geçirmesi üzerine annesine durumu anlatabildiğini, sanığın önceden de kendisine sarılıp öptüğünü ve bu esnada elinin göğüs ve kalça bölgesine temas ettiğini, bu durumun yanlışlıkla olduğunu düşündüğünü ancak sonrasında bu davranışların da cinsel amaçlı yapıldığına kanaat getirdiğini, olaydan sonra sanığın evine gidip gelmeye devam ettiğini, amacının ailesinin durumdan şüphelenmemesi olduğunu iddia ettiği, sanığın ise suçlamaları kabul etmeyerek Kollukta; mağdurenin yanlış kişilerle görüşmesini engellemek adına onu takip ettiğini ve bu hususun da mağdurenin ailesi tarafından bilindiğini, olay günü mağdureyi arabasına alarak İkizce köyündeki eve götürdüğünü, amacının mağdureyi sorgulamak olduğunu, mağdureye erkek arkadaşıyla ilgili sorular sorduğunu, yarım saat kadar bu sorgulamanın devam ettiğini, daha sonra mağdureyi şehir merkezine bıraktığını, Savcılıkta; daha rahat konuşabilmek adına mağdureyi köy evine götürdüğünü, Sulh Ceza Mahkemesinde; mağdureye uyguladığı baskı nedeniyle mağdurenin iftira attığını, Mahkemede; köy evine gitmelerindeki amacının mağdureyi sorgulamak olmadığını, muslukları kontrol etmek ve çiftlikte çalışacak adam bulmak amacıyla köy evine gittiklerini, evin içine girmediklerini, mağdurenin olaydan sonra da kendi evine normal bir şekilde rahatça gelip gittiğini savunduğu olayda;
1- Sanığın, katılan mağdureye yönelik çocuğun basit cinsel istismarı suçunun sabit olup olmadığı;
Mağdurenin Savcılıkta sanığa eylemleri sırasında “…anlattıklarımı yaparken herhangi bir zarar verici alet bir şey göstermedi. Ciddi şekilde herhangi bir tehdit sözleri de olmadı. Ben kendisine karşılık vermek istedim ancak her nasılsa kendisine karşı koyamadım.” şeklindeki beyanına karşılık Mahkeme beyanında “…bu sırada ben karşı koymaya çalıştım ve son olarak tekme atarak kurtuldum. Kanepeden yere düştüm, o sırada kendisi de işini bitirmiş olmalı ki giyindi.” biçiminde olayın oluş şekline yönelik birbiriyle çelişen anlatımlarda bulunması, sanığın ise aşamalarda istikrarlı olarak suçlamayı kabul etmemesi hususları bir bütün olarak değerlendirildiğinde sanığın eylemi gerçekleştirdiğine yönelik kesin ve inandırıcı kanıt bulunmayıp iddiasının şüphede kalması ve bu şüphenin de sanık lehine yorumlanması gerektiğinden, sanığın mağdureye yönelik eyleminin sabit olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, bu uyuşmazlık konusu yönünden haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
2- Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığı;
Olay tarihinde 15 yaşından büyük mağdurenin aşamalarda sanığın cebir, tehdit veya hile kullandığına dair beyanda bulunmaması, sanığın istikrarlı biçimde suçlamayı kabul etmemesi, birinci uyuşmazlık konusunda ulaşılan sonuç da gözetildiğinde; sanığın mağdureye yönelik eylemini onun rızasına aykırı olarak gerçekleştirdiği hususunun şüphede kalması ve bu şüphenin sanık lehine değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle sanığın mağdureye yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşmadığına karar verilmelidir.
Bu itibarla, ikinci uyuşmazlık konusu bakımından haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 29.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.
…
…
…
…
…
1-İtiraz kabul
2-İtiraz kabul
…
…
…
…
…
1-İtiraz kabul
2-İtiraz kabul
…
…
1-İtiraz kabul
2-İtiraz kabul
…
…
…
…
…
…
…
…
Yazı İşleri Müdürü.
B.D