Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/265 E. 2022/825 K. 22.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/265
KARAR NO : 2022/825
KARAR TARİHİ : 22.12.2022

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi: (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 191-201

Sanık …’ın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1-a maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 103/2, 103/6, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/1, 109/3-f, 109/5, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis; sanıklar … ve …’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarına yardım etmeden ayrı ayrı TCK’nın 109/1, 109/3-f, 109/5, 39/2-c, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis; fuhuş suçundan TCK’nın 227/1, 227/4, 62 ve 52. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 100 TL adli para; sanık …’ın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1-a maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 103/2, 103/6, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis; sanık …’ın çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1-a maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 103/2, 103/6, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis; sanık …’nin TCK’nın 227/1, 227/4, 62, 52 ve 53. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis ve 100 TL adli para; cezaları ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına, sanık …’nin sanık …’ın katılan mağdureye yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna yardım etmeden beraatine ilişkin İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 26.03.2015 tarihli ve 24-110-3 sayılı hükümlerin, sanıklar ve müdafileri ile Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 08.02.2016 tarih ve 6514-920 sayı ile;
“…Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sanık … hakkında diğer sanıklar … ve …’in işledikleri beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna yardım etmekten (iki kez) ve sanık … hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun cinsel istismarı suçundan verilen beraat hükümlerinin incelenmesinde;
Sanık … için, hükümden sonra 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Delillerle iddia ve savunma; duruşma göz önünde tutularak tahlil ve takdir edilmiş, beraati ve sübutu kabul olunan fiillerin unsurlarına uygun şekilde tavsif ve tatbikatları yapılmış bulunduğundan, sanık … müdafi ve O Yer Cumhuriyet Savcısının yerinde görülmeyen temyiz itirazları ile … müdafiin duruşmalı inceleme sırasındaki sözlü savunmasının reddiyle anılan suçlardan kurulan mahkûmiyet ve beraat hükümlerinin onanmasına,
Sanık … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde,
Hükümden sonra 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi ile ilgili olarak Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli, 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamıyla verilen iptal kararının infaz aşamasında nazara alınması mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya,toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Sanığa, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/219 Esas, 2008/338 Karar sayılı ilamıyla verilen 8 yıl 4 ay hapis cezasının tekerrüre esas olması karşısında hakkında koşulları oluştuğu halde 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinin uygulanmaması,
Kanuna aykırı, sanık … ve müdafii ile O Yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gözetilerek 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca bozulmasına, ancak bu hususun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanunun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, sanık … hakkında atılı suçtan kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin bölümün sonuna hüküm fıkralarına ‘Sanığın Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/219 Esas, 2008/338 Karar sayılı ilamıyla mükerrir olduğu anlaşılmakla, TCK’nın 58. maddesi uyarınca hakkında mükerrirlere özgü infaz rejimi ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına’ ibaresinin eklenmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükmün düzeltilerek onanmasına,
Sanık … hakkında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı, fuhuş ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma (üç kez) suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin incelenmesinde;
Yapılan yargılamaya,toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinde onbeş yaşını tamamlamayan mağdure ile diğer sanık …’in fuhuşuna aracılık eden sanık …’in eyleminin hem çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu hem de fuhuş suçunu oluşturması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kurallı nazara alınarak sanığın miktar itibariyle cezası daha ağır olan çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan dolayı TCK’nın 103/2. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde fuhuş suçundan hüküm kurulması,
Oluş ve dosya kapsamına göre, sanık …’in mağdureyi olay tarihinde cebir, tehdit veya hile olmaksızın yaklaşık dört gün boyunca alıkoyduğu, bu süre içerisinde mağdureye karşı diğer sanıklar … ile …’in de suç oluşturan eylemlerde bulunduğu anlaşıldığından, anılan olayda, …’in kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temadi edip eylemlerin bütün halinde bir kez kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu oluşturduğu gözetilmeden, …’in ayrıca diğer sanıklar … ile …’in eylemlerine de katılmasının TCK’nın 39. maddesi kapsamında yardım etme olarak değerlendirilmesi suretiyle yazılı şekilde hükümler kurulması neticesinde fazla ceza tayini,
Dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 24.12.2014 tarihli raporunda, mağdurede ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede depresif uyum bozukluğunun tespit edilmesi, ruh sağlığındaki bozulmanın hangi sanığın eylemine bağlı olarak gerçekleştiğinin ayrımının yapılamayacağının bildirilmesi ve dosya kapsamından mağdurenin daha önce de cinsel istismara maruz kaldığına ilişkin beyanları karşısında, sanık … hakkında TCK’nın 103/6. maddesinin uygulanması hususunda şüphe oluştuğundan, şüpheden sanığın yararlanacağı ilkesi nazara alınarak anılan maddenin uygulama imkanının bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
Hükümlerden sonra Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Sanık … hakkında fuhuş suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sanık …’in beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna yardım etmekten verilen beraat hükmünün incelenmesinde;
Mahkûmiyet hükmü yönünden yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Suç tarihinde onbeş yaşını tamamlamayan mağdure ile diğer sanık …’in fuhuşuna aracılık eden sanık …’in eyleminin hem çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçunu hem de fuhuş suçunu oluşturması nedeniyle 5237 sayılı TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı nazara alınarak sanığın miktar itibariyle cezası daha ağır olan çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan dolayı TCK’nın 103/2. maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği gözetilmeden, beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna yardım etmekten beraati ile fuhuş suçundan mahkûmiyetine karar verilmesi,
Hükümden sonra Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
Sanıklar … ile … haklarında beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin temyiz incelemesine gelince ;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma ve kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Dosya içerisinde bulunan Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 24.12.2014 tarihli raporunda, mağdurede ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede depresif uyum bozukluğunun tespit edilmesi, ruh sağlığındaki bozulmanın hangi sanığın eylemine bağlı olarak gerçekleştiğinin ayrımının yapılamayacağının bildirilmesi karşısında, sanıklar haklarında TCK’nın 103/6. maddesinin uygulanması hususunda şüphe oluştuğundan, şüpheden sanıkların yararlanacağı ilkesi nazara alınarak anılan maddenin uygulama imkanının bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması,
Sanık …’in Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2008/219 Esas, 2008/338 Karar sayılı ilamıyla verilen 8 yıl 4 ay hapis cezasının tekerrüre esas olması karşısında hakkında koşulları oluştuğu halde …nın 58. maddesinin uygulanmaması,
Hükümlerden sonra Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 günlü, 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı ilamı ile 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesi yönünden kısmi iptal kararı verildiğinden, anılan husus nazara alınarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Bozmaya uyan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesince Yerel Mahkemenin 25.05.2016 tarih ve 146-318 sayı ile; sanıklar …, … ve …’nın mağdureye yönelik çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçundan TCK’nın 103/1-a maddesi delaletiyle aynı Kanun’un 103/2, 62 ve 53. maddeleri uyarınca ayrı ayrı 6 yıl 8 ay hapis; sanık …’ın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/1, 109/3-f, 109/5, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis; sanık …’ın sanık …’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna yardım etmeden TCK’nın 44. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 103/2, 39, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis; sanık …’nin sanık …’in çocuğun nitelikli cinsel istismarı suçuna yardım etmeden TCK’nın 44. maddesi uyarınca aynı Kanun’un 103/2, 39, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis; cezaları ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin hükümlerinin sanıklar ve müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 30.03.2017 tarih ve 43-1707 sayı ile;
“5271 sayılı CMK’nın 182 ve 185. maddelerine göre sadece onsekiz yaşını doldurmayan sanık hakkındaki hükmün kapalı duruşmada açıklanabileceği, genel ahlâkın kesin olarak gerekli kıldığı hallerde 182/2. maddesi uyarınca duruşma kapalı yapılsa dahi aynı Kanunun 182/3. maddesi gereğince hükmün açık duruşmada açıklanmasının zorunlu olduğu gözetilmeden hükmün kapalı oturumda okunup açıklanması suretiyle âleniyet ilkesinin ihlal edilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 07.06.2017 tarih ve 191-201 sayı ile;
“Mahkememizce çocuklara yönelik cinsel istismar suçlarında CMK 182 maddesine göre genel ahlak kuralları gözetilerek duruşma açık başlamakta duruşmaya gelen tarafların kimler olduğu tespit edildikten sonra mahkememizce kapalılık kararı alınarak yargılamaya kapalı oturumda devam edilmekte tüm taraflar hazır olduğu için ve deliller toplanmış olduğundan aynı gün tek celse de dosya karara bağlanmaktadır. Dosya aynı gün karara bağlandığı hallerde hüküm kurulduktan sonra hükmün açıklanması CMK 182/3 maddesi gözetilerek dinleyiciler salona alınarak hüküm açıklanmakta ve hükmün açıkça okunup anlatıldığı tutanağın son kısmına yazılmaktadır. Mahkememizce sanıklar hakkında görülen mahkememizin 2016/146 esas 2016/318 Karar sayılı kararında da aynı yöntem uygulanmış ve hükmün dinleyiciler huzurunda açıkça okunup anlatıldığı tutanağa geçirilmiştir. Buna rağmen Yargıtay 14. Ceza Dairesi’nin 2017/43 Esas 2017/1707 Karar sayılı ve 30/03/2017 tarihli bozma ilamında hükmün açık duruşmada açıklanmasının zorunlu olduğu belirtilerek bozma kararı vermesi yasanın belirttiği, açıklık ilkesinin mahkememizce ihlal edilmemiş olması nedeniyle ve yasanın belirttiği hususun yargılamanın kapalı yapılması ve hükmün sadece herkese açık oturumda hüküm açıklanırken dinleyiciler huzurunda açıklanması şeklinde anlaşılması ve uygulamanın da duruşmaların tek celsede bitirilmesi esas olduğuna göre bu şekilde olduğunu kabulü karşısında yargıtay bozma ilamı hatalı olduğundan usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkememizce Yargıtay Bozma ilamına direnilmesi yönünde aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklindeki gerekçeyle önceki hükümler gibi sanıkların mahkûmiyetlerine karar vermiştir.
Direnme kararına bu hükümlerin de sanıklar ve müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.12.2017 tarihli ve 53865 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, kararına direnilen Daireye gönderilmiş, inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 24.04.2019 tarih ve 229-9289 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Yerel Mahkemece 25.05.2016 tarihli duruşmada CMK’nın 182/2. maddesi uyarınca duruşmanın kapalı yapılmasına karar verilerek “Kapalı yargılamaya başlandı.” şeklinde duruşma tutanağı düzenlendikten sonra hüküm fıkrasının açıklanmasına kadar duruşma tutanağında kapalılık kararının kaldırıldığının açık bir şekilde belirtilmemesi karşısında hüküm fıkrasının sonunda yer alan “Verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.” ibaresi nedeniyle hükmün açık celsede verildiğinin anlaşılması gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle Yerel Mahkemenin bozmadan sonra yaptığı 07.06.2017 tarihli duruşmaya ilişkin duruşma tutanağında yer alan “Açık yargılamaya başlandı.” şeklindeki ibare nedeniyle hükmün alenen verilerek bozma kararına eylemli olarak uyulması durumunda Yerel Mahkemece kurulan hükümlerin Ceza Genel Kurulunca incelenmesi gereken “direnme kararı” niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanıklar hakkında yapılan 05.03.2014 tarihli duruşmada Cumhuriyet savcısının;
“Atılı suçun niteliği mağdurun yaşı, ve genel ahlak hükümleri de gözetilerek oturumların kapalı olarak yapılmasına karar verilmesi kamu adına talep olunur.” içeriğindeki beyanı üzerine Yerel Mahkemece “Dosya içeriği ve mağdurun yaşına göre duruşmaların kapalı yapılmasına karar verildi ve kapalı duruşma kararına göre salon dinleyicileri boşaltıldı.” şeklinde ara karar kurulduğu, sonraki celselerde kapalı yargılamanın yapıldığı, 26.03.2015 tarihli karar duruşmasında da duruşmanın kapalı yapıldığı, Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesinin 08.02.2016 tarihli ve 6514-920 sayılı kararı üzerine Yerel Mahkemece 25.05.2016 tarihli duruşma tutanağında “Kapalı yargılamaya başlandı.” şeklindeki bilginin, hüküm fıkrasının sonunda da”…verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.” ibaresinin yer aldığı, Yerel Mahkemece kurulan hükümlerin temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 30.03.2017 tarih ve 43-1707 sayı ile;
“5271 sayılı CMK’nın 182 ve 185. maddelerine göre sadece onsekiz yaşını doldurmayan sanık hakkındaki hükmün kapalı duruşmada açıklanabileceği, genel ahlâkın kesin olarak gerekli kıldığı hallerde 182/2. maddesi uyarınca duruşma kapalı yapılsa dahi aynı Kanunun 182/3. maddesi gereğince hükmün açık duruşmada açıklanmasının zorunlu olduğu gözetilmeden hükmün kapalı oturumda okunup açıklanması suretiyle âleniyet ilkesinin ihlal edilmesi,” isabetsizliğinden hükümlerin bozulmasına karar verildiği,
Yerel Mahkemece bozma üzerine yapılan 07.06.2017 tarihli duruşma tutanağında “Açık yargılamaya başlandı.” ve hüküm fıkrasının sonunda “…verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.” ibarelerinin yer aldığı,
Yerel Mahkemece 11.05.2017 tarihinde duruşma gününün “…07.06.2017 tarihinde saat 10.10’da” şeklinde belirlendiği,
Fiziki dosyada ve Uyap kayıtlarında yapılan incelemede sanık …’ye 07.06.2017 tarihli duruşma gününe ilişkin tebligat çıkarılmadığı, sanık … müdafisinin 07.06.2017 tarihinde duruşmaya sağlık mazereti nedeniyle katılamayacağına ilişkin belgeyi aynı gün saat 07.12’de gönderdiği, sanık müdafisinin mazeretine ilişkin duruşma zaptında herhangi bir bilginin yer almadığı, duruşmanın sanık … ve müdafisinin yokluğunda sonlandırıldığı,
Anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
Bu bilgiler ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Özel Dairenin hükmün açık duruşmada açıklanmasının zorunlu olduğu gözetilmeden hükmün kapalı oturumda okunup açıklanması suretiyle âleniyet ilkesinin ihlal edilmesi isabetsizliğinden Yerel Mahkemece verilen hükümleri bozması üzerine Yerel Mahkemece yapılan 07.06.2017 tarihli duruşma tutanağında “Açık yargılamaya başlandı.” ve hüküm fıkrasının sonunda “…verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.” ibarelerinin yer aldığı anlaşılan olayda;
Yerel Mahkemece 07.06.2017 tarihli duruşmanın açık olarak yapılması nedeniyle bozma doğrultusunda işlem yapıldığı anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, bozma ilamı doğrultusunda işlem yapıldığından verilen hükümlerin “eylemli uyma neticesi verilen yeni bir hüküm” niteliğinde olduğundan dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
Öte yandan, sanık …’ye duruşma gününü bildirir tebligatın çıkarılmaması, müdafisinin mazeret talebine ilişkin herhangi bir ara karar kurulmaması, 07.06.2017 tarihli duruşmada hazır bulunan diğer sanıklara son sözlerinin sorulmaması ve Cumhuriyet savcısından esas hakkında mütalaanın sorulmaması hususlarının temyiz incelemesi sırasında Özel Dairece değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İstanbul Anadolu 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.06.2017 tarihli ve 191-201 sayılı kararı yeni hüküm niteliğinde olduğundan, uygulamanın denetlenmesi için dosyanın, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.06.2021 tarihli ve 196 sayılı kararı uyarınca Yargıtay 14. Ceza Dairesinin 01.07.2021 tarihinden geçerli olarak kapatılmasına ve tüm işlerin Yargıtay 9. Ceza Dairesine devredilmesine karar verildiğinden, Yargıtay 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.