YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/225
KARAR NO : 2022/558
KARAR TARİHİ : 15.09.2022
Mahkemesi:Ağır Ceza
Sanık … hakkında kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda sanığın eyleminin olası kastla öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı TCK’nın 81/1, 21/2, 29, 62, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin … Ağır Ceza Mahkemesince verilen 16.03.2016 tarihli ve 145-58 sayılı hükmün, sanık müdafisi ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 17.10.2016 tarih ve 4296-3591 sayı ile onanmasına oyçokluğu ile karar verilmiş,
Daire Üyeleri . ve .; sanığın kasten öldürme suçundan TCK’nın 81, 29 ve 62. maddeleri gereğince cezalandırılması gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.11.2016 gün ve 188906 sayı ile;
“Sanığın bilinçli taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan cezalandırılması gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
Ceza Genel Kurulunca 17.10.2017 tarih ve 16-420 sayı ile;
“…. Ağır Ceza Mahkemesinin 16.03.2016 gün ve 145-58 sayılı hükmünün, sanık müdafiinin 08.12.2015 tarihli dilekçesi ile dinlenmesini talep ettiği tanıklar …, … ve … ile … Jandarma Komutanının çağrılıp çağrılmayacağı hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden ve tanık …’ın dinlenmesine karar verildiği halde, bu tanık dinlenmeden ya da CMK’nun 206/3. maddesine uygun şekilde dinlenmesinden vazgeçilmeden yargılamaya devam edilerek eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin bozulmasına,” karar verilmiş,
Bozmaya uyan … Ağır Ceza Mahkemesi 29.03.2018 tarih ve 60-61 sayı ile; sanığın eyleminin taksirle öldürme suçunu oluşturduğunu kabul ederek TCK’nın 85/2, 22/3, 29, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve mahsuba hükmedilmiş, bu hükmün de sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 22.01.2019 tarih ve 4135-93 sayı ve suç vasfı yönünden oy çokluğu ile;
“…a- Oluşa, dosya içeriğine ve kabule göre; maktul …’in, sanıklardan …’ın babasına ait olan yatta çalıştığı, olay günü maktulün çalıştığı yatta alkol alarak yüksek sesle müzik dinlediği, alkolün etkisiyle hakaret edip tehditler savurmaya başladığı, maktulün arkadaşı olan sanık …’ın ortamı yatıştırmak istemesi üzerine, maktulün ona da küfür ve hakaret ederek denize atlayıp yan tarafta demirli bulunan tekneye geçmek istediği, ancak başarılı olamayınca yüzerek çalışmış olduğu yata geri çıktığı, maktulün hakaret ve tehditler savurmaya devam etmesi üzerine tanık …’ın, sanık …’i getirmek üzere gittiği, bir süre sonra tanık …’ın bulunduğu bota sanık … ve arkadaşı olan … geldikleri ve sanık …’nın da bindiği, botta bulunanların maktulün bulunduğu tekneye yaklaşıp güvertesine çıktıkları, maktulün taşkınlık yapmaya devam etmesi nedeniyle, sanıklar İsa ve …’in de içinde bulunduğu grubun demir çubukla vurmak, tekme ve … atmak suretiyle maktulü basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaraladıkları, maktulün aldığı darbeler neticesinde yere düştüğü ve yerden kalkmaya çalışarak yatın küpeşte denen korkuluklarına tutunduğu, ancak sanık …’in itekleyerek maktulü denize düşürdüğü, denize düşen maktulün suyun içerisinde denizin dibine doğru battığı, olaydan sonra güvenlik birimlerine haber verildiği, havanın aydınlanmasıyla maktulün cesedinin sahil güvenlik ekiplerince denizden çıkarıldığı, maktulün cesedi üzerinde yapılan ölü muayene otopsi işlemleri neticesinde suda boğulmaya bağlı mekanik asfiksi sonucu öldüğünün anlaşıldığı olayda; sanığın, itekleyerek denize düşürdüğü maktulün, gece vakti, almış olduğu darp ve alkolün etkisiyle kendisini kurtaramayıp boğularak denizde ölebileceğini öngörebilecek konumda olmasına rağmen denize düşürmek suretiyle öngördüğü neticeyi göze aldığı ve kabullendiği, bunun sonucunda da maktulün ölümüne neden olduğu anlaşılmakla, olası kastla öldürme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken suç vasfında hata edilerek yazılı şekilde bilinçli taksirle ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması,
b- Kabule göre; taksirle işlenen adam öldürme suçlarında haksız tahrik hükmünün uygulanamayacağının gözetilmemesi,” bozulmasına karar verilmiş,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.03.2019 tarih ve 50252 sayı ile;
“…Sanık …’ın, kendisine ait teknede çalışan maktulü, denize düşecek şekilde tekneden itekleyerek basit yaralama eyleminde bulunduğu, ancak maktulün boğularak öldüğü, dosya kapsamına göre, yüzmeyi bilen ve on üç aydır Sannica isimli teknede gemici olarak çalışan, ölüme neden olan eylemden kısa bir süre önce aşırı alkollü vaziyette … isimli tekneye gitmek amacıyla denize atlayarak yüzen maktul …’in ölebileceğini sanığın öngöremediği kanaatine varıldığından, öngörülebilir olan suçun kanuni tanımında belirtilen neticesini öngöremediği eylemi nedeniyle taksirle ölüme neden olma suçundan hüküm kurulması yerine, suç vasfında yanılgıya düşülerek bilinçli taksirle öldürme suçundan yazılı şekilde hüküm kurulması suretiyle sanığa fazla ceza tayini,
b- Dosya kapsamına göre; maktulün taşkınlık yaparak ulu orta küfretmesinden ibaret haksız söz ve davranışı nedeniyle, 1/4 ila 3/4 arasında indirim öngören TCK’nin 29. maddesine göre verilen cezadan haksız tahrik nedeniyle asgari düzeyde indirim yapılması gerekirken, 1/3 oranında indirim yapılarak eksik ceza tayini, nedeniyle bozulmasına karar verilmesi,” gerektiği düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.04.2019 tarih, 879-1948 sayı ve oyçokluğuyla, itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Yerel Mahkemece, tanıklar … ve … hakkında suç duyurusunda bulunulmuş, Özel Dairece, sanıklar … ve … Yedican hakkında kasten öldürme suçundan kurulan beraat hükümleri ile sanık … hakkında kasten yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık … hakkında bilinçli taksirle öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1-Sanık …’ın eylemini, taksirle mi, bilinçli taksirle mi, olası kasıtla mı yoksa doğrudan kasıtla mı gerçekleştirdiğinin,
2-Sanığın maktulü öldürme eyleminin taksirle öldürme veya bilinçli taksirle öldürme olarak kabul edilmesi hâlinde sanık hakkında haksız tahrik hükmünün uygulanıp uygulanamayacağının,
3-Haksız tahrik hükmünün uygulanabileceğinin kabul edilmesi hâlinde, haksız tahrik indirim oranının isabetli olup olmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
31.07.2015 tarihli tutanakta; aynı tarihte saat 00.40’da SAGET 27 Komutanlığına gelen ihbar doğrultusunda .mevkisinde bir teknede kavga çıktığı ve bir şahsın denize atıldığı ihbarı üzerine ekiplerin olay yerine saat 02.20’de . boğaz girişi . batısına bağlama limanına kayıtlı … isimli gemiye yaklaşıldığı, gemiye . Jandarma Karakol Komutanlığının da gelmiş olduğu, teknede tekne sahibinin oğlu …, tekne kaptanı ., aşçı ., gemici … ve tartışma sırasında denize düşen maktulün bulunduğu, bilgi alma tutanaklarına ve teknede bulunan şahıs beyanlarına istinaden … isimli teknede maktulün alkollü olduğu ve çevredeki tekneleri rahatsız edecek şekilde gürültü yaptığının belirtildiği, tekne kaptanının yanında bir kişi ile tekneden ayrıldığı, daha sonra 4 kişi ile gemiye döndüğü, ardından maktulü darbettikleri ve denize atıldığının ifade edildiği, ardından … isimli gemi personelinin denize düşen/atılan şahsı kurtarmak için denize atladığı, ancak maktulün dibe battığı ve çıkaramadığını beyan ettiği, tekne personeli tarafından maktulün kendisinin düştüğünün belirtildiği, saat 06.30’da Sahil Güvenlik … Grup Komutanlığı, DEGAK-07 dalış ekibinin olay yerine geldiği, saat 06.55’de geminin altında bulunan ve maktulün düştüğü yer olarak belirtilen yerden dalışa başlandığı, saat 07.00’de . isimli teknenin kıç bölgesinde belirtilen yerin 2 metre yakınında 15 metre derinlikte yüzüstü vaziyette tespit edildiği, çekimleri yapılarak maktulün cesedinin çıkarıldığı, çevredeki tanık olan şahısların beyanı üzerine şahsın kafasına bir cisim ile vurulduğu ve cismin denize atılmış olabileceği değerlendirilerek dalış ekibince bölgede deniz dibinde bir cisme rastlanmadığı, ancak teknede bulunan 1 adet demir … bulunduğu, muhafaza altına alındığı bilgilerine yer verildiği,
31.07.2015 tarihli muhafaza altına alma tutanağında; aynı tarihte saat 02.20 sularında . isimli özel teknede meydana gelen maktulün denize düşerek şüpheli ölümü ile ilgili şahsa ait 2 adet telefon (.ve … eski model kapaklı) cep telefonu ile demir metal borunun muhafaza altına alındığının belirtildiği,
31.07.2015 tarihli olay yeri inceleme raporunda; olay yerinin … ilçesinin . Mahallesi, . batısı boğaz giriş deniz içerisi olduğu, yatın demirli olduğu, … isimli Göcek Bağlama Limanı’na kayıtlı olduğu, sahibinin …olduğu, tabanlarının ahşap olduğu, etrafının ahşap korkuluklu olduğu, arka kısmında metal iskelet üzerine bez çatısının olduğu, kamaraların olduğu, bölümlerde ve üst kısımda yapılan incelemede herhangi bir dağınıklığın olmadığı, yatın üst kısmında yapılan incelemede, arka sağ kısımda bulunan önden arkaya doğru ikinci çatı direği(puntel direği) üzerinde üç ayrı noktada tutma izi şeklinde sürtünme kan lekelerinin olduğu, lekelerin muhtemelen elden bulaşmış olduğu, üstteki izlerin direğin dış yüzeyinde olduğu, alttaki izin dış ve ön yüzeyde olduğu, yine aynı yerde ahşap korkuluk direği (küpeşte direği) dış kısmında sıçrama şeklinde kan lekelerinin olduğu, yatın sağ tarafı dış yüzeyi arkadan üçüncü pencere üzeri (önceki kan lekelerinin hemen alt kısmında) kan damlasının olduğu, aynı yerde ikinci pencere altında kan damlasının olduğu, kan lekeleri bulunan direk ile bu direğin hemen sağındaki ve solundaki direklerde parmak izi incelemesi yapılmak için 9 adet parmak izi tespit edildiği, yatın dümen kısmında iki adet kül tablası içerisinde toplam farklı markalarda 10 adet sigara izmariti ve sol ön kısmında sehpa üzerindeki 1 adet kül tablası içerisinde 15 adet farklı markalarda sigara izmaritleri olduğu, yatın ön kısmında koltuk sağ tarafında bulunan gri renkli havlu üzerinde çok küçük ebatlı kan lekesine benzer lekelerin olduğu, yatın ön kısmında bulunan demir ırgatının ön kısmında parlak krom görünümlü 46 cm uzunluğunda 2,5 cm çapında boru demir … üzerinden svap alındığı, olay yeri incelemesine müteakip Cumhuriyet savcısının talimatı ile ölü muayene işlemi yapılması amacıyla maktulün bulunduğu yatın hemen yanına bitişik bulunan Sahil Güvenlik Komutanlığına ati tekneye geçildiği, maktulün üzerinde gri renkli şort olduğu, cesedin kafa arka bölümünde 4 cm uzunluğunda 1 cm derinliğinde keskin bir cisimle vurmak suretiyle oluştuğu değerlendirilen kesinin mevcut olduğu, ölü muayenesinin bitimine yakın cesetten kan, kıl örnekleri ve parmak izlerinin alındığı,
31.07.2015 tarihli yüzleşme teşhis tutanağında; olaya tanıklık yapan . isimli şahsa olay esnasında teknede bulunan ., ., … ve … isimli şahısların gösterildiği, tanık Gaye her seferinde .’in maktulü darbettiğini ve denize attığını, . ve .’un da .’a yardımcı olduğunu, İsa’nın olayı ayırmaya çalıştığını, hatta maktulü denize atlayarak kurtarmaya çalıştığını, yan tekneden dürbün ile izlemesi ile sonucu gördüğünü, son kez sorulduğunda maktulü .in darbettiğini ve denize attığını beyan ettiği ve şahsı tespit ettiği, söz konusu teşhis işlemi .Jandarma Karakolu’nda şüpheli şahıslar ile tanık .’nin arasında renkli … ardından yaptırıldığı ve teşhis ettiğinin belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu … Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 28.08.2015 tarihli otopsi raporunda; 167 cm boyunda, 27 yaşlarında ve tahminen 85 kg ağırlığında, siyah saçlı, kahverengi gözlü, sünnetli erkek cesedinde, ölü sertliğinin tam olarak gelişmiş, ölü morluklarının vücudun ön ve arka kısımlarında bası görmeyen alanlarda yaygın şekilde teşekkül etmiş olduğu, ağız ve burun delikleri önünde beyaz renkte mantar körüğü, el ve ayaklarda maserasyon, oksipital bölgede 4 cm’lik kanamalı laserasyon, sol uyluk dış altta 6×5 cm’lik taze ekimoz, sağ el 4. parmakta 1,5 cm’lik taze sıyrık olduğu, göğüs ortada ve sol yanda, sol el bileğinde, sol inguinal bölgede, karın ortada muhtelif boyutlarda epidermis cilt soyulmalarının bulunduğu, saçlı deri altı dokuda yaygın şekilde noktavi tarz kanama alanlarının olduğu, kafatasının açıldığı, duramater normal yapıda izlendiği, kafatası kubbe ve kaide kemik yapılarının sağlam bulunduğu, kemik iskelet yapının sağlam olduğunun, maktulün kanında (227 mg/dL) ethanol bulunduğu, uyutucu-uyuşturucu ve uyarıcı maddeler ve ilaçlar arandığı bulunmadığı, göz içi sıvısında; (198 mg/dL) ethanol bulunduğu, maktulün ölümünün suda boğulmaya bağlı mekanik asfiksi etkisiyle meydana gelmiş olduğunun belirtildiği,
… Bakanlığı … Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 18.11.2015 tarihli raporda; maktulün 28.08.2015 tarihli otopsi raporundaki bulgulara göre, oksipital bölgede 4 cm’lik kanamalı laserasyon, sol uyluk dış altta 6×5 cm’lik taze ekimoz, sağ el 4. parmakta 1,5 cm’lik taze sıyrık yaralarının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olduğu, maktulün yaşamını tehlikeye sokan bir durum oluşturmadığı, yüzünde sabit iz bırakabilecek nitelikte travmatik lezyon tarif edilmediğinden bu hususta rapor düzenlenmesine mahal olmadığı, duyularından veya organlarından birinin sürekli zayıflaması ya da işlevinin yitirilmesi niteliğinde olmadığı, vücutta kemik kırığı olmadığının belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu 1. Adli Tıp İhtisas Kurulunca düzenlenen 29.01.2016 tarihli raporda; adli tahkikat dosyasında kayıtlı bilgiler, olayın gelişimi, tanık ifadeleri, olay yeri inceleme bulguları, tıbbi belgeler ile otopsisinde tespit edilen makroskopik ve histopatolojik bulgular birlikte değerlendirildiğinde kişinin ölümünün suda boğulma sonucu meydana gelmiş olduğunun kabulü gerektiği, kişide kafa arkasında oksipital bölgede tarif edilen 4 cm’lik kanamalı laserasyonun; dosya içerisinde gönderilen demir çubuğun veya başka sert ve künt bir cismin doğrudan havalesi ile oluşabileceği gibi kişinin düşmesi, düşürülmesi esnasında başın sert ve künt bir yüzeye veya zemine çarpması ile de meydana gelebileceği, mevcut verilerle bunlar arasında tıbben ayrım yapılamadığı, sorulduğu üzere kişinin kafa travması sonrası bayılmış olabileceği ancak bayılıp bayılmadığının tıbben tespit edilemediği, alkolün ve eğer meydana gelmişse bayılmanın; maktulün sudaki hareketliliğine ve kurtulma gayretine etkisinin reddedilemeyeceği, tıbben belirlenemeyen hususların adli tahkikatla aydınlatılmasının uygun olacağının belirtildiği,
Jandarma Genel Komutanlığı … Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğince düzenlenen 10.09. 2015 tarihli ve 1258 sayılı uzmanlık raporunda; gönderilen 19 adet adet parmak izinden 3 numaralı parmak izinin …, 5/1, 8/2 ve 9 numaralı parmak izlerinin …’a ait olduğu belirtilen parmak izlerinden sağ el orta, 5/2, 8/1 ve 8/3 numaralı parmak izlerinin sağ el yüzük parmak izi ile aynı olduğu, 7/1 numaralı parmak izinin .’a ait olduğu belirtilen parmak izlerinden sağ el orta parmak izi ile aynı olduğu, 2, 4/2, 4/3, 4/4 ve 4/5 numaralı parmak izlerinin sahibinin belirlenemediğinin belirtildiği,
… Sulh Ceza Hâkimliğinin 27.08.2015 tarihli keşif icrası sonucu aldırılan 31.08.2015 tarihli bilirkişi raporunda; olay tarihinde olduğu hâliyle bağlanmış olduğu belirtilen . ve . teknelerinin yanında başkaca yat ve teknelerinde bağlı olduğu, …’ya 10 metre mesafede bağlı … teknesi, tanık …’in olay günü bulunduğu belirtilen Bandido isimli teknenin yerinin, olayın geliştiği tekne olan … teknesinden iç kısma doğru yani Türkbükü istikametine doğru … teknesinin yaklaşık 40 metre daha iç kısmı olduğu, ancak Bandido isimli teknenin yerinde olmadığı ve bağlı bulunduğu alanın boş bulunduğunun görüldüğü, tanık .’nin anlatımlarına göre, Bandido isimli tekneden olayı dürbünle izlediği ve sanığı teşhis ettiği bilgisi ile yapılan keşif icrası sonucunda alınan bilirkişi raporunda, … isimli tekneden bot ile Bandido teknesinin bulunduğu alana geçildiği, yaklaşık 55 metre mesafeden teknenin görünümünün izlendiği, … teknesinde bulunan insanların konuşmaların duyulduğu, ancak anlaşılamadığı, bağırarak yapılan konuşmaların duyulduğunun tespit edildiğinin, . teknesinin bulunduğu yerden standart tekne dürbünü olduğu belirtilen . marka ve 10x22x50 3.8 10x model dürbün ile izleme yapıldığı, … isimli teknenin kademeli olarak ışıklarının yakılmasının sağlandığı, teknenin ışıkları kapalı iken teknenin çıplak gözle görülebildiği, güvertesinin belli olduğu, ancak insanların görülemediği, dürbünle bakıldığında teknenin güvertesinin görüldüğü, hareket eden insanların karartı olarak görüldüğü, sabit duranların ne olduğunun anlaşılamadığı, tekne güvertesinin iskele tarafında bulunan lambaların yakılması sonucunda tekne güvertesinin çıplak gözle görülebildiği, hareket eden insanların karanlık siluet olarak görüldükleri, dürbünle bakıldığında insanların eşkal belirtici özellikleri olmaksızın cinsiyet ayrımı yapılabilir derece görüldüğü, teknenin tepede ve yanda bulunan bütün lambalarının yanması sonrasında, çıplak göz ile insanların cinsiyet ayrımı yapabilecek derecede görülebildiği ancak eşkale elverişli görülemediği, dürbünle bakıldığında giysi türü ve rengi, kişilerin cinsiyet ve eşkal dereceleri bildirilecek netlikte görülebildiğinin tespit edildiği bilgilerine yer verildiği,
Anlaşılmıştır.
Tanık … Kollukta; olaya ilişkin görgüye dayalı bilgisinin olmadığını, olay bittikten sonra kaptanı olduğu Bandido isimli teknede çalışan personelin arayarak haber verdiklerini, olay anında yatta 3 personel çalıştığını, isimlerinin Dilek, Gaye ve Uğur olduğunu, tanık Gaye dışında diğer personelin hâlâ yatta çalıştıklarını, kaptanı olduğu yatta dürbün olduğunu,
Bozmadan sonra Mahkemede; “Ben bu konuya ilişkin soruşturma aşamasında savcılıkta ifade vermiştim. O ifadelerim doğrudur. Aynen tekrar ederim. Ben olay tarihinde Bandido isimli teknenin kaptanı olarak çalışıyordum. Olay gecesi izinliydim ve evimde bulunuyordum. Olayın meydana geldiği tekne bizim Türkbükü boğazına demir attığımız teknenin iki yan tarafında bulunan … isimli teknedir. Geceleyin evdeyken kaptanı olduğum teknede gemici olarak çalışan Uğur Tunç beni cep telefonuyla aradı ve iki yan teknede kavga olduğunu söyleyerek ne yapmamız gerektiğini sordu. Ben de bunun üzerine Sahil Güvenlik ve Jandarmaya haber verin dedim. Olay sabahı işime geldiğimde iddianameye konu olayın meydana geldiğini öğrendim. Olay tarihinde kaptanı olduğum Bandido isimli teknede …, .ve .isimli personelimiz çalışmaktaydı. …, . isimli teknede aşçı olarak çalışıyordu. Teknemizde hem gece görüş dürbünü, hem de normal dürbün bulunuyordu. Gece görüş dürbününü kullanmak teknik bilgi gerektirmektedir. Işığın tonajını ayarlayabilmek için gece görüş dürbününün üzerinde çok ince bir şekilde ayar yapılması gerekir. …’in bu teknik bilgiye sahip olmadığını düşünüyorum ancak belki normal dürbünle bakarak hava koşullarına bağlı bir biçimde olay anını görmüş olabilir. Olay sabahı tekneye geldiğimde. bana olayı gördüğünü anlattı. Ne gördüğünü sorduğumda teknede kavga çıktığını, birilerinin demirle tekneye geldiğini, maktulun kafasına vurduklarını, daha sonra maktulün denize düştüğünü, aramaya başladıklarını ancak maktulü bulamadıklarını bana anlattı, ancak ben bunları Gaye’den duydum. Kendim olayı bizzat görmedim.”,
Tanık … bozma sonrası istinabe olunan Mahkemede; “Olay tarihinde ben, ablam ve ablamın misafirleri ile birlikte teknede oturuyorduk. Gece 12 olduğunda yan tekneden müzik sesleri gelmeye başladı. Ben … isimli kaptana diğer kaptanı uyarmasını söyledim. O da ilgileneceğini söyledi. 10 dakika sonra yine tekneden tanıdığım … isimli şahıs bize hitaben bizim babamızın teknesi yok diye biz eğlenemeyecek miyiz, hepinizi bitiririm. Sinkafli sözler de söyledi. Bu sırada bizim teknede çalışan İsa isimli şahıs birden kendini öne atarak .e hitaben, ben senin gibi kaç tane adam dizdim. Seni bitiririm diye sözler söyledi. … de aynı şekilde kendisine karşılık cevap verdi. Biz İsa ağabeyi sakinleştirmeye çalışıyorduk. Çünkü …’in alkollü olduğunu müzikle dans ederken elindeki bira şişesinden anlamıştım. Ablam güvenlik güçlerini aradı. Bu sırada İsa bota atlayıp tekneye gitmeye çalışınca ablam korkarak annemi aradı. Annem de bizim büyüğümüz olarak başımızda dursun diye …’i aradı. Ben ve … Kaptan, . ve …’ı almaya botla gittik. … Yusuf arkadaşı olduğu için yanındaymış. Yusuf, …’i sakinleştirmeye çalıştı, ancak … sinkaflı küfürlere devam edince, İsa birden önce bota atladı, bottan da …’in olduğu tekneye atladı. Birbirlerine vurmaya başladılar. Bunun üzerine bottaki herkes ben haricinde tekneye atladı. Yusuf, benim botta kalmamı söyledi. … ile İsa teknedeki dar bir aralıktan güverteye doğru gittiler. Diğer şahıslar da oraya gidince bir arbede yaşandı. Bu bölge bottan görülemediği için ben orada kimin kime vurduğunu görmedim. Arbede arka güverte üzerinde yaklaşık 20 … sürmüştür. Benim en son gördüğüm, … bir eliyle teknenin küpeşte demiri tutuyordu. Diğer elini göremiyordum. …’in yüzü denize dönüktü, arkasından da İsa boynunu tutmuş bir haldeydi. Bu sırada …’in çalıştığı teknede çalışan şahıslardan … ve Yakup da teknedeydi. Ben onların herhangi birine vurduğunu görmedim. İsa ve … bu haldeyken karanlık olduğu için ben kimin nerede olduğunu tam seçemedim. Ancak …’e en yakın kişi İsa’ydı. …’in denize nasıl düştüğünü görmedim. … denize düştükten sonra, kabarcıklar kaybolup da … suya çıkmayınca,.hemen .ya suya atlamasını söyledi, İsa suya atladı. Yusuf da teknenin alt ışıklarını açtı, ama …’i bulamadılar. Bottan tekneye çıkan şahısların hiçbirinin elinde herhangi bir alet yoktu. …’i denizden sabah sahil güvenlik ekipleri çıkarmıştı. Bizim aramamız da yaklaşık bir saat sürmüştü. Biz ararken sahil güvenlik ekipleri de gelmişti. Benim bildiğim kadarı ile … ile İsa ya da diğerleri arasında herhangi bir husumet yoktu. Tüm olay müziğin sesinin yüksek olmasından çıktı ve buralara geldi.”,
Tanık … bozma sonrası istinabe olunan Mahkemede; “Ben …’da turizm işi yaparım. Olay gecesi sanıklardan …’in amcası Sedat Çakır beni arayarak, teknelerinde bir olay olduğunu, gidip ilgilenmemi istedi. Ben de deniz taksi ile teknenin olduğu yere gittim. Gittiğimde maktulün denize düştüğünü ve etraftakilerin fenerle aradığını karakol komutanı bana söyledi. Elinde fenerle arayanların arasında … ile isimlerini bilmediğim tekne çalışanları vardı. Ben denize düşen şahsı öncesinde tanımıyorum. Ben oradayken sahil güvenlik geldi. Arama faaliyetlerini onlar devraldı. Ben de olay yerinden ayrıldım. Ben olayın nasıl olduğunu, nereden, neden kaynaklandığını bilmiyorum. Ben iddianamede adı geçen şahıslardan sadece …’i tanırım. Diğerlerini tanımam”,
Tanık … bozma sonrası istinabe olunan Mahkemede; “Ben iddianame adı geçen sanıkları ve öleni tanımıyorum. Diğer müştekileri de tanımıyorum. Olay günü benim sanıkların bulunduğu teknenin iki yanında teknem vardı. Aramızda sadece … diye bir tekne vardı. Serbeka isimli teknede bana aitti. O gece geç saatlerde 23:00 sıralarında yüksek sesle müzik başladı. Bir süre müzik sesi geldi, sonra münakaşa ve bağrışma sesleri gelmeye başladı, ancak bu sürekli değildi. Ara ara sesler yükseliyordu. Küfürleşme sesleri de duydum. Ana avrat sinkaflı sözler söylendiğini duydum. Seslerden çok kalabalık olduğunu anladım. Bir süre sonra tüm sesler kesildi. Sessizlik oldu. Bu sırada teknenin ışıklarının yandığını gördüm. Kısa bir süre sonra da deniz taksinin geldiğini projektörle de denize baktığını gördüm. Daha sonra da bir kişinin boğularak vefat ettiğini duydum ancak ben teknedekilerin yüzlerini görmedim. Zaten gece karanlıktı ve bulunduğum noktadan da seçebilmem mümkün değildi, seçemedim. Ben ara ara baktığımda fiziksel temas da bulunduklarını da gördüm. O münakaşa ettikleri zaman birbirlerini itenler vardı, ancak grup oldukları için kimin kime ne yaptığını anlayamadım ve tam olarak göremedim ve birden fazla kişi idiler”,
Tanık … Kolukta; Bandido isimli teknede çalıştığını, olay olduğu esnada teknenin üst güvertesinde bulunduğunu, bağrışma sesleri duyduğunu, Jandarma ve Sahil Güvenliği aradığını, olayın saat 00.11’de başladığını, küfürleşme ve bağrışmaların olduğunu, teknenin kaptanın personeli dışarıya çıkarmak istediğini, maktulün “Ben bu tekneye çok emek verdim. Terk etmeyeceğim.” dediğini, daha sonra kaptanın bota binerek sahile indiğini, yaklaşık 10 dakika sonra döndüğünü, giderken de yanında siyah tişörtlü şahsın kaptanla gittiğini, 2 kişi daha alıp dört kişi olarak döndüklerini, tekneye çıkar çıkmaz dört kişinin sorgusuz sualsiz maktulü saldırdıklarını, maktulün teknenin arka kısmında bulunan masanın önüne düştüğünü, maktulün üzerine üç kişinin çullandığını, birisinin arkadan ellerini tuttuğunu, birisinin ayaklarını tuttuğunu, diğerinin de vurduğunu, bu sırada maktulün sesinin gittiğini, yan teknede bulunan kızlardan bir tanesinin de “Yapmayın, vurmayın.” diye bağırdığını, sonrasında maktule vuran şahıslardan birinin teknenin yanında maktulü itekleyip attığını, maktulün denize düşmesinden sonra hemen arkasından bir kişinin denize atladığını, olaydan yaklaşık beş dakika sonra ışıkla aramaya başladıklarını, maktulün kavga sırasında, “Ben bu tekneye çok emek verdim. Aşçılıkta yaptım. Hizmette verdim. Ben size ne yaptım? Beni bu şekilde tekneden atamazsınız.” dediğini, maktule, “Sahil Güvenliği çağırdık.” dediklerini, maktulün de, “Ben onlara ne anlatacağımı biliyorum. Ben …’da inşaatlarında sigortalıyım. Orada çalışıyor gösteriyorsunuz.” dediğini, maktulün çok bağırıp küfrettiğini,
Savcılıkta; Bandido isimli yatta şef olarak çalıştığını, olayın gerçekleştiği … isimli yat ile kendisinin çalıştığı yat arasında yaklaşık 10-15 metre mesafe bulunduğunu, 30.07.2015 tarihinde yaklaşık saat 23.00’den itibaren … isimli yatta yüksek sesli müzik açıldığını, 31.07.2015 tarihinde saat 00.09’da ilk önce Jandarmayı, sonrasında Sahil Güvenliği aradığını, aramasının sebebinin … isimli yatta kavga çıkması olduğu, kavganın saat 00.09’dan hemen önce çıktığını, kavganın sözlü bir kavga olduğunu, maktulle yatta bulunan 3-4 kişinin tartıştıklarını, bu 3-4 kişinin … isimli yattan geçmiş olabileceklerini, tartıştıklarını görünce güvenlik güçlerini aradığını, maktulün aşırı derecede alkollü olduğunu, yattaki eşyalara zarar verdiğini, …’dakilerin yatın ışıklarını kapattıklarını, …’nın ışıklarının yandığını, maktulün … isimli yattaki kişilere kişi gözetmeksizin küfrettiğini, …’ın kaptanının maktule yattan inmesini söylediğini, maktulün de “Bu yatta benim de hakkım var. Bende çok çalıştım.” dediğini, bu sırada kaptanın yatın yanındaki botun içerisinde olduğunu, maktul yattan inmeyince kaptanın yanındaki bir kişi ile sahile gittiğini, 5-6 dakika sonra botla bu sefer dört kişi olarak geri döndüklerini, bu kişilerin maktulün bulunduğu yata hızlıca çıktıklarını, çıkar çıkmaz maktule saldırdıklarını, soruşturma dosyasında teşhis ettiği kişinin elinde bir cisim ile maktulün kafasına vurduğunu, vurduğu cisim sopa mı demir mi fark edemediğini, cisimle kafasına vurulduktan sonra maktulün yere düştüğünü, ayağa kalkmak için bir yerlere tutunduğunu, elindeki cisimle maktule vuran kişinin maktulü itekleyerek denize düşmesine sebep olduğunu, maktulün denize küpeştelerin bulunduğu yerden düştüğünü, denize düştükten sonra çırpındığını görmediğini, darbedenler kişilerden bir tanesinin peşinden denize atladığını gördüğünü, maktul denize düşünce tekrar saat 00.26’da tekrar Sahil Güvenliği aradığını, “Neredesiniz çocuğu öldürdüler.” dediğini, olaya bulunduğu yatın en üst katından dürbünle bakarak şahit olduğunu, olay anında … isimli yatın ışıklarının yandığını, …’ın ışıklarının yanmadığını, maktulü darbeden kişilerin bot ile fener ışığından faydalanarak yaklaşık 10 dakika aradıklarını, daha sonra deniz taksiyi çağırıp daha kuvvetli bir ışık ile aradıklarını, hatta olay sırasında … da bulunan bir bayanın “Vurmayın.” diye çığlık attığını, ayrıca olayı Bandido isimli yatta olay sırasında bulunan mürettebatın da şahit olduklarını, ancak yatın sahibi ile olayın meydana geldiği yatların sahibinin arkadaşı olduğu için bildiklerini gördüklerini söylemediklerini,
Mahkemede; ” Ben dünya mutfakları eğitmen şefiyim. 2 yıldır Bandido isimli teknede çalışıyorum. Tekne sefer haricinde gemici, hostes ve kaptan ile birlikte sürekli teknede bulunuyoruz. Türkiye’de bulunduğumuz süre içerisinde de hep aynı yerde bağlıyoruz. …’nde Maça Kızı isimli otelin yan kısmında tonoza bağlıyoruz. Sürekli burada bulunduğumuz için çevrede olan tekneleri de biliyoruz. Yunanistan’dan dönüp geldiğimizde yan tarafımızda 2 tane ahşap kulet vardı. Bunları daha önce görmemiştik. Teknede bulunduğum vakit çok sıcaktı. Bu nedenle ben en üste çıktım. Bizim teknemiz 3 katlı bir tekne olup diğer kuletlere göre oldukça yüksek ve büyük bir teknedir. En üste yatmak için çıkmıştım. Bu sırada eşimle de telefonla konuştum. Ona uyuyacağımı söyledim. 5-6 dakika kadar vakit geçmişti ki bağrışma sesleri duydum. Bir müzik sesi vardı, ancak bu çok yüksek bir ses değildi. Öncesinde bir problem olmuş olacak ki bir bayanın ‘Topla eşyalarını defol git buradan’ diye söylediğini duydum. Bunun peşine diğer teknedeki erkek şahsın ‘Sen buradan beni kovamazsın’ diye söylediğini işittim. Bu tartışma devam edince ben 155’i aradım. Onlara Adabükü Koyu’nda olduğumuzu söyleyince Sahil Güvenliği aramamızı söylediler. Bunun üzerine 158’i aradım. Telefonumu aldılar. Yerimizi sordular; ancak kısa bir süre içerisinde gelmediler. Saat 00.26 sularıydı. Bu sırada teknedeki erkek şahıs küfrediyordu, ancak belli bir kişiyi hedef alarak buna karşı küfretmiyordu. Daha çok hayata dair küfrediyordu. Benim babam sizin babanız gibi zengin olsaydı gibi bir söz söylüyordu. Yine ‘Hay bu hayatın’ şeklinde küfrediyordu. Yine sıklıkla ‘Hayırdır kaptan?’ diye söyleniyordu. Yine bu konuşmalarda ‘Ben bu teknenin yeri geldi aşçısı oldum, yeri geldi temizlikçisi oldum, çok emek verdim, neden üzerime geliniyor, çok uzun yıllardır teknedeyim, kışın inşaatlarda çalıştırıyorlar kaptan benim üzerime neden bu kadar geliyorsun’ diye söyleniyordu. Daha sonra zodyak bir bota 2 kişi binerek kıyıya gittiler. Bir süre sonra 3 ya da 4 kişi botla geri döndüler. Bu sırada olaylar büyüdüğü için gece dürbününü aldım. Bu dürbünle teknenin bulunduğu yeri izliyordum. Teknenin ışıkları yanıyordu. Gelen bottaki kişiler tekneye çıktılar ve çıkar çıkmaz erkek şahsa vurmaya başladılar. Bir kişinin elinde bir cisim vardı. Bu cisimle kafasına ve sırtına vurdu. Diğer şahıslar da tekme savuruyordu. Bu 3-4 kişiden 1 kişi onları ayırmaya çalışıyordu. Ayırmaya çalışan kişi suya atlayan kişidir. Bu sırada şahıs yere yığılmıştı. Bu sırada bu şahsı ittiler de mi yere düştü, yoksa o yığılmanın etkisiyle mi düştü bunu net olarak söyleyemiyorum; ancak şahıs denize düştükten sonra onları ayırmaya çalışan kişi suya atladı. Hemen de dışarıya çıktı. Normalde bizim tekneyi bağladığımız tonoz 5-6 metre kadar bir derinliktedir. Geçen yıl bir arkadaşımızın telefonu düştüğünde atlamıştı. Dibinin çorak ve yosun olduğunu söylemişti. Şahsın düştüğü saat 00.44 olduğunu savcılıkta telefonumdan da bakarak söyledim. Çünkü ben Sahil Güvenliği aradığımda onlara ‘Şahsı öldürdüler, denize düştü, çabuk yetişin’ diye telefonda söyledim. Yusuf Kerim Çakır kafasına ve sırtına vurdu. … ayırmaya çalışıyordu. Peşinden de suya o atladı. O arbedede tekme vurdukları ve olaya karıştıklarını gördüm. Bu sırada yan teknede bulunan bir kız ‘Yeter vurmayın’ diye bağırıyordu. O kız da kıvırcık kabarık saçlı sarışın bir kızdı. Şahsın diğer teknedeki şahısları hedef alarak küfrettiğini söylemedim. Sadece küfrettiğini ifade ettim. Bunun dışında savcılıkta bana itekledi de mi düştü diye sorulduğunda ‘evet iteklediğini gördüm ancak bu itekleme sonucu mu düştü, yoksa kendiliğinden mi düştü onu tam bilmiyorum’ diye ifade ettim. Ben dürbünden de cisimden de sahil güvenlik komutanına ifade verdiğimde bahsettim. Hatta sahil güvenlik komutanı Selim bey bana ‘Siz bu kadar ayrıntıyı nasıl gördünüz?’ diye söyledi. Ben de ona ‘Buyrun yukarıya’ dedim. Onu alıp kendi olay anında bulunduğum yere çıkarttım. Orada dürbün zaten masanın üzerindeydi. O da bu dürbünle baktı. O da orayı gördü. ‘Tamam Gaye hanım” dedi. Ben Jandarmada da resim gösterildiğinde ifade ettim. Dürbünle baktığımda kafası açık olan kişinin vuran kişi olduğunu, sağ taraftaki diye söylediğim kişinin de denize atladığını belirttim. …’ı ilk defa görüyorum. Ben Karakold bu şahsı da görmedim. Olay yeri kalabalıktı. Ben teknede olan kişileri çok net hatırlıyorum. Hatta ilk celse gelip ifade verdiğimde teknenin baş kısmında olan gördüğüm kişileri, ağlayan genç bir erkeği gördüm. Olaydan sonra bayağı bir ağladı. (… …’ı görmedim. Benim dürbünle bakarken gördüğüm botla kıyıya giden kişi iri yarı uzun boylu bir kişiydi. Kaptan diye söylüyorlardı. Şu anda ekranda gördüğüm kişi kısa boylu bir kişi olsaydı kesinlikle bu değil derdim; ancak benim gördüğüm tekneye çıktığını söylediğim kişi ekranda gördüğüm kişi de olabilir. Botla gelip tekneye çıkan kişiler, kişiye vurmaya başladılar. Ondan önce bağrış çağrış olduğu ancak bir kavga olayı olmadı. Botla gelip tekneye çıkan kişiler çıkar çıkmaz paldır küldür vurmaya başladılar. Ben 18 yıldır teknede çalışıyorum. Teknelerde kırmızı camlı bir gece dürbünü ve bir de normal başka profesyonel dürbün bulunmaktadır. Benim olay günü baktığım dürbün kırmızı camlı dürbün değildi; ancak profesyonel bir dürbündü. Teknede de bu dürbün durmaktadır. Ben bu dürbünle baktığımda ölen şahsın üzerini çıkarttığından kıyafetlerine kadar her şeyi, herkesi görebildiğime göre dürbünün gece görüşlü olsa da olmasa da olay yerini gösterdiğini göstermektedir. Keşke görmemiş olsaydım. Keşke bu olay olmamış olsaydı. Olay gecesi bu olaya o kadar çok kişi şahit olmuştu ki, hatta benim teknemdeki 2 kişi de buna şahit olmuştu; ama kimse gelip ifade vermedi. Ben 47 yaşındayım. Baştan beri aynı şeyi ifade ediyorum. Ben … Bey’i gördüğümü söylemiyorum. 2 kişi botla kıyıya gitti. 4 kişi olarak geldiler. Gelir gelmez de tekneye çıkıp paldır küldür şahsa vurmaya başladılar. Olaydan sonra görevli Selim Bey de bana Gaye Hanım imzalayacak mısınız diye söyledi. Ben de imzalayacağım dedim. Ölen şahsın 27 yaşında olduğunu belirtti. Ben öleni de diğerlerini de tanımam, bilmem; ancak o yaşta bir kızım var. Olaydan sonra 4 kez telefon numaramı değiştirdim. Telefonuma sessiz bir şekilde çağrı geliyordu. Gizli numaraya kapattım. Sonrasında telefon açılıp dinlenip kapatılıyordu. Aradığımda bu numaraya cevap verilemiyordu. Bu olayla ilgilidir diyemiyorum ancak bu şekilde telefonlar gelmektedir. Bu olay nedeniyle ben 7 aydır işsizim. …’ın yüzünü gördüğümü söylemedim. Kafası açıktı diye belirtip eşkalini belirttim. Üzerindeki tişörtün rengine kadar söyledim. Bu şekilde teşhis yaptım. İfademde de bu şekilde belirttim Eşkaliyle belirttim. Suya atlayıp çıktıktan sonra da gördüm. Ben isminin İsa olduğunu bilmiyordum. Kendisini tarif ettim Bana göre çok iri yarı bir kişi değildi. Ben kıyafetlerle teşhis yapmadım. Gördüğüm şekilde teşhis yaptım. Dürbünle bakarken gözünün içine bakıp görmedim; ama tarafları gördüm. Camın arkasından gösterdiler. Bu şekilde teşhis yaptım. İsa’yi göstererek suya atlayan kişi bu, sanık … de vuran şahıstır.”,
Tanık … soruşturma aşamasında; Saget 27 Komutanlığında verdiği ifadesinin doğru olduğunu, aynen tekrar ettiğini, Coral isimli yatta gemici olarak çalıştığını, çalışmış olduğu yat ile olayın meydana geldiği yatın arasında yaklaşık 30-40 metre mesafe bulunduğunu, gece yarısı yaklaşık 1 saat boyunca bağrışma sesleri duyduğunu, maktulün bulunduğu yatın hemen yanında bulunan yatta bulunanlara bağırıp, küfrettiğini, maktulün bulunduğu yata 4 kişinin arka arkaya çıktıklarını, yata çıkan dört kişiden birinin elinde 25-30 cm uzunluğunda bir demir olduğunu, olay anında çalışmış olduğu teknenin en üstünde bulunduğunu, dört kişinin yata çıktığını ve bu kişilerden birinin elinde demir … olduğunu açıkça gördüğünü, karanlık olması sebebiyle bu kişileri teşhis edemeyeceğini, dört kişi yata çıktıktan sonra iki üç dakika boyunca maktulün ve diğer dört kişinin herhangi bir sesini duymadığını, yakınındaki yatta bulunan tanımadığı bir bayan şahsın “Yapmayın.” diye dört kişiye bağırdığını, kadının bu bağırmasından sonra dört kişinin maktulü darbettiklerini anladığını, dört kişinin yata çıktıktan iki üç dakika sonra denizden su sesi duyduğunu, tekneden bir bayanın “Adam ölüyor.” diye bağırdığını, bayanın bağırmasından sonra tekneden bir kişinin daha suya atladığını,
İstinabe olunan Mahkemede; olay tarihinde arkadaşı İsmail ile birlikte teknede bulunduğunu, gece saat 00.00 sıralarında İsmail uyumakta iken yakındaki bir tekneden bir erkek şahsın yüksek sesle bağırdığını ve küfrettiğini duyduğunu, yaklaşık yarım saat sürdüğünü, ardından tekneye bir bot ile dört erkek şahsın geldiğini gördüğünü, ancak şahısların yüzlerini karanlıktan dolayı seçmesinin mümkün olmadığını, şahıslar tekneye çıktıktan sonra 3-4 dakika bağrışma ve suya bir şeyin düşmesiyle çıkan bir ses duyduğunu, yine başka bir tekneden “Ölüyor yardım edin.” diye bir ses duyduğunu, ardından bir kişinin suya atladığını gördüğünü, suya düşen şahsa ulaşılamadığını, tekneye gelenlerden bir tanesinin elinde demir parçası olduğunu, elinde demir parçası olan şahsı teşhis edemeyeceğini,
Tanık Uğur Tunç aşamalardan benzer şekilde; . isimli teknede gemi adamı olarak çalıştığını, olay günü saat 23.00’e kadar ayakta olduğunu, bu saatten sonra yattığını, sabah saat 08.00’da kalktığını esnada denizden cesedin çıkarıldıklarını olayın gece olduğunu gördüğünü, olaya ilişkin bizzat görgüsünün olmadığını,
Tanık … Kollukta; … Mahallesi, Türkbükü koyunda bulunan Bandido isimli teknede çalıştığını, yorgun olduğu için saat 22.30 sıralarında yatıp uyuduğunu, sabah kalktığında meydana gelen olayı öğrendiğini, akşam olanları aynı teknede çalışan arkadaşı tanık Gaye’nin kendisine anlattığını,
İstinabe olunan Mahkemede; olaya ilişkin görgüye dayalı bilgisinin olmadığını, olay tarihinde Türkbükü beldesinde bir teknede çalıştığını, olayın olduğu gecenin sabahında uyandığında çevrenin kalabalık olduğunu gördüğünü, sorduğunda kendi bulundukları tekneden birkaç tekne ileride yaklaşık 100 metre mesafede bağlanmış olan teknede geceleyin cinayet işlendiğini öğrendiğini,
Tanık … aşamalardan benzer şekilde; olayın gerçekleştiği yat ile kendisinin bulunduğu Paradays isimli yat arasında yaklaşık 50 metre mesafe bulunduğunu, yaklaşık saat 23.50-00.00 arasında … isimli yattaki bir erkek şahsın etrafa bağırıp küfür ve tehdit ettiğini, yanında bulunan yattan bir bayanın “Tekneden git.” diye bağırdığını, kadının hangi yattan bağırdığını karanlık olması sebebiyle göremediğini, bu olayın aralıklarla yaklaşık 40 dakika devam ettiğini, daha sonra bir insanın denize atıldığı zaman çıkan bir ses duyduğunu, karanlık olduğundan dürbün ile baktığım halde başka bir şey görmediğini,
Tanık … istinabe olunan Mahkemede; babası …’nın … Türkbükü’ndeki … teknesinin kaptanı olduğunu, kendisinin de Köyceğiz Denizcilik Lisesi’nde kaptanlık okuduğu için babasının yanında işi öğrenmek için yazları bulunduğunu, sanıklardan … Yedican … isimli yatın kaptanı, sanık …’ın … teknesinin aşçısı, sanık …’ın … isimli yatın aşçısı, sanık …’in ise … isimli teknenin sahibi olduğunu, olayın 2015 yılının Temmuz ya da Ağustos ayında olduğunu, olay günü … teknesinde olduğunu, gece saat 23.00-24.00 arasında …’in karşı tekneden küfrederek kargaşa çıkardığını, kendilerinin de korktuğunu, babasının kıyıdan tekne sahiplerini alıp geldiğini, karşı teknedeki maktulü sakinleştirmeye gittiklerini, kısa bir kargaşa olduğunu ve denize birisinin düştüğünü, karanlık olduğu için olayı net olarak görmediğini, tekneden kimin düştüğünü görmediğini, ertesi günü maktulün öldüğünü öğrendiğini, tanık …’ın ifadesini kabul etmediğini, elinde demir olup olmadığını hatırlamadığını,
Tanık … aşamalardan benzer şekilde; olayın olduğu esnada yan taraftaki kaptanlığını yaptığı … isimli teknenin kamarasında bulunduğunu, teknede bulunan Naz Hanımın kendisine seslendiğini, yan taraftaki … isimli teknede müzik sesinin yüksek olduğunu ve uyarmasını söylediğini, bunun üzerine telefonla arayarak müziğin sesini kısmalarını istediğini, müziğin sesinin kısıldığını, o esnada misafirleri botla kıyıya çıkarmaya gittiğini, maktulün bu sırada bağırıp küfrettiğini öğrendiğini, iskeleye misafirleri bıraktıktan sonra olayın haber edildiği tekne sahibinin oğlu sanık …’u bota aldığını, önce çalıştığı tekneden İsa’yı bota aldığını, daha sonra … isimli tekneye yanaştığını, ikisini tekneye bıraktığını, daha sonra kendi teknesine geçtiğini, botu bağladığı yer ile ters istikamette olduğu için maktulün denize düşme anını görmediğini, sadece İsa’nın suda olduğunu gördüğünü,
Tanık … aşamalardan benzer şekilde; olayın olduğu teknenin yan tarafında demirli bulunan teknede dışarıda uyuduğunu, müzik sesleri ile uyandığını, sonra bağrışma sesleri duyduğunu, teknede bulunan maktulün küfür ve tehdit savurmaya başladığını, teknede bulunan şahısların maktulü sakinleştirmeye çalıştığını, korktuğu için ailesini aradığını, tekne amcasının olduğu için babasının amcasını aradığını, amcasının da oğlu sanık …’u aradığını, kendi teknelerinin kaptanının botla sahile gidip sanık …’u alıp geldiğini, sanık …’un tekneye çıkmadan botun içinden maktulü sakinleştirmeye çalıştığını, maktulün Yusuf’u da görünce onada hakaret ve tehdit ettiğini, maktulün Yusuf’a zarar vermemesi için kendi teknelerinden İsa’nın maktulün bulunduğu tekneye çıktığını, bu sırada korktuğu için içeriye kaçtığını, birinin suya düşme sesini duyunca dışarıya çıktığını, maktulü su yüzünde gördüğünü, batmaya başlayınca birkaç kişinin kurtarmak için suya atladıklarını, kurtarmak için yaklaşık yarım saat bir saat aramalara rağmen maktulün bulunamadığını,
Tanık … aşamalardan benzer şekilde; olayın olduğu teknenin yan tarafında demirli bulunan teknede bulunduğunu, yan tekneden müzik sesinin yükseldiğini, birkaç kişinin bir kişiyi sakinleştirmeye çalıştıklarını ve teknede bir karışıklık olduğunu fark ettiğini, Sahil Güvenlikle konuştuğu esnada bir kişinin denize düştüğünü gördüğünü, etraf karanlık olduğu için kimin ne şekilde denize düştüğünü görmediğini, maktulün teknenin sağ arka tarafından denize düştüğünü gördüğünü,
Tanık … Mahkemede; “… benim arkadaşımdır. Olay tarihinde …’daydım. Yusuf ile akşam birlikte yemek yeme konusunda konuşmuştuk. Kararlaştırdığımız şekilde yemek yemeye gittik. Yusuf’un eşi ve benim bir arkadaşımla birlikte yemek yiyorduk. Daha sonra Yusuf’a bir telefon geldi. Yusuf telefonla konuştu. Kapattıktan sonra sorduğumuzda bir kişinin tekneyi ele geçirdiğini, ne içeridekilerin dışarı, ne de dışarıdakilerin içeriye girebileceklerini söyledi. Jandarmaya haber verilip verilmediğini sordu. Onlar da verdiklerini söylemişler. Hatta birkaç saat öncesinden haber verildiğini ancak jandarmanın gelmediğini söyledi. Ben Yusuf’un küçük çocuğu olduğundan başta endişelendim ancak onlar çocuğu kayınvalidesine bıraktığını söyleyince rahatladım. Yemeğe devam ediyorduk. Bir süre sonra bir kez daha telefon geldi. Bu telefonda vefat eden şahsın tekneye geçmek için suya atladığını, onların tekneye geçmesin diye merdiveni kaldırdıklarından bahsettiler. Yusuf Jandarmanın geldiğinde tekne sahibini soracağını, babasının olmadığını, ayrıca teknedekilerin kendisini görünce de sakinleşebileceklerini söyledi ve tekneye gitmek istediğini söyledi. Kıyıya geçti. Beklerken ben de onunla gitmek için yanına gittim. Bir botla diğer teknenin kaptanı ve yanında Asil isimli Yusuf’un kuzeni oraya geldi. Birlikte bota bindik. Giderken teknedeki durumla ilgili Yusuf onlardan bilgi aldı. Zaten kısa bir mesafe olduğundan oraya vardık. Yusuf tekneye yaklaşınca ayağa kalktı. Ellerini de kaldırarak sessiz olmasını, ortalığı velveleye verdiğini söyledi. Yusuf’u dinledikten sonra ‘Seni niye çağırdılar Yusuf Bey’ diye söyledi. Yusuf bey ‘Ne derdin var, oraya geleceğim, konuşalım.’ derken motoru kapattıklarından bot yavaş yavaş … isimli tekneye yaklaşmıştı. İsa bota atladı. Böylece tekneye yaklaştı. Zaten arada 3-4 metrelik bir mesafe vardı. Demirlenmediğinden botta o hâlde durmak mümkün değildi. İlk önce İsa tekneye çıktı. İkinci olarak kim çıktı hatırlamıyorum. Üçüncü olarak Yusuf çıktı. Yusuf’un peşine de tekneye ben çıktım. Asil botta kaldı, tekneye çıkmadı. Ölen … ile İsa, dar olan koridor kısmında karşı karşıya geldiler. Burada ilk …, İsa’ya tekme savurdu. İsa da ona yüzüne doğru yumruk vurdu. Sonra bir anda birbirlerini tuttular. Güreş yapar gibi tuttular. İsa onu boyunduruğa aldı. Kolunu kafasının oradan geçirerek boyunduruğa almış gibi küpeştenin üstüne doğru göğsü geldi. Kafası ise dışarıya doğru duruyordu. Bu sırada . aralarına girip omuzlarından tutarak onları ayırmak istedi. Vefat eden şahıs yandaki bir demirden eliyle tutmuştu. Geriye doğru tekmeyi atınca Yusuf geriye savruldu. Bu sırada … kaptan, ben ve Yusuf teknenin bir ucunda dizili vaziyette kaldık. … kaptanı ilk defa ben orada gördüm. Ben bu geminin kaptanıyım dedi. Benim görebildiğim … isimli kişi sanki aşağıya atlamak istiyor gibiydi. Daha sonra nasıl oldu anlamadım suya düştü. Su sesini duydum. Benim içimden geçen alkollü de olduğundan kendine gelebileceği idi ancak olmadı. Su üstüne çıkmayınca Yusuf bey, İsa’ya atla diye söyledi. İsa da peşinden atladı. Dalıp çıktı. Dibini görebilmek için gözlük istedi. Teknenin ışıklarını yakın diye söylediler. Teknenin alt ışıkları da yandı. Biz kıyıya çıkmış olabileceğini düşündük, ancak büyük projektörler de tuttuk. Kendisine ulaşılamadı. Ben kimsenin elinde bir şey görmedim. İsa’nın söyledikleri doğru değildir. … ifadesinde benim onu öldürelim şeklinde söylediğimi belirtmiş. Benim bu sözümü nasıl duymuş? Zira kendisi bahsettiği sırada botta bulunmuyorken bu sözü nasıl işitmiş, oldukça manidardır. Botun denizin üzerinde durmaması nedeniyle biz tekneye çıktık. Ben daha önce İsa’yı hiç görmedim, tanımam. Görmediğim, tanımadığım bir kişiye neden tekneye alalım diye söyleyeyim. Kaldı ki ismiyle hitap ederek bunu söylediğimi ifade etmiştir. … Yedican’a sertçe müdahale ettiğim, ‘Nereye gidiyorsun?’ diye söylediğim doğrudur. …, onları ayırmaya çalışırken … Yedican da oradaydı ancak onun …’e herhangi bir müdahalesi yoktu. …’e tekme gelince … Yedican …’i arkadan çekti ve bir anda hızlıca mutfak olan kısma doğru koştu. Ben de onu tanımadığımdan, kim olduğunu bilmediğimden kendisine sözle sertçe ‘Nereye gidiyorsun?’ diye sordum. Bu nedenle ‘Ben bu geminin kaptanıyım. Yusuf Beyi uzaklaştırmak için ittim.’ dedi. Aramızdaki mesafe çok yakındı. Bu sırada benim elimde demir olup olmadığını nasıl göremez. Mümkün değildir. Benim elimde herhangi bir demi bulunmuyordu. Yine bu sırada maktul … ile aramız 4 metre mesafe kadardı. Ben bu mesafedeki birinin ayaklarına nasıl eğilmişim? İsa’nın …’i ayaklarından tutup aşağıya attığım ve …’in söylediği aleyhe olan beyanları kabul etmiyorum. Ben … kaptandan bizim karşılaştığımız yer ile küpeşte arasının ne kadar mesafe olduğunun sorulmasını istiyorum. Elimi yumruk yaptığım ifade edilmiştir. Elimde bir cisim olup olmadığını nasıl göremez”,
Tanık Selim Yetim Mahkemede; “Sahil Güvenlik Turgutreis’te görevliyim. Olay gecesi bir kişiyi dövüp denize attılar şeklinde ihbar gelmesi nedeniyle olay yerine gittim. Sanıyorum ihbar gece saat 00.10 sıralarında gelmişti. Biz de 01.00 sıralarında olmuş olması gerekir olay yerine gittik. Olay yerine gittiğimde şu anda huzurda bulunan sanıklar teknenin üzerindeydi. Biri teknenin kaptanı, öteki teknenin sahibinin akrabası, diğeri de diğer teknenin aşçısı olduğunu ifade ettiler. Yaptığımız sözlü mülakatta, tekne çalışanının zaptedilemediğini, sahibinin tekneye çağrıldığını söyleyip biz onu tutmaya çalışırken düştü şeklinde beyan ettiler. Daha sonra ifadelerde tekneye 4 kişinin geldiği, daha doğrusu 2 kişinin kıyıya gidildiğini söyleyip 4 kişi geldiler şeklinde söylenilmesi nedeniyle, zira bize söylenmesi nedeniyle tekrar sorduğumuzda kaptan ile yanındaki bir kişinin kıyıya gitmesi gerekir. Yusuf olması gerekir onu alıp geldiklerini söylediler. 4. bir şahıstan hiç bahsetmemeleri nedeniyle o kişi kim diye sorduğumuzda yan teknedeki İsa olduğunu söyledikleri kişiyi aldıklarını belirttiler. Botla gelen 4. bir kişiden hiç bahsedilmedi. Biz daha sonraki mülakata devam edince bir kavga olayından bahsedildiğini, çok küfrettiğini, tutmaya çalıştıklarını, sanık …’nın arkadan maktulü tuttuğunu ancak zaptedemediğini, denize düştüğünü beyan ettiler. Bu sırada biz … dalış ekibine haber vermiştik. Onlar geliyorlardı. Sanık …’nın, düştükten sonra dalarak baktığını, biraz da tekne ile baktıklarını ancak bulamadıklarını ifade ettiler. Biz teknenin yanındaki demirli olan teknelere ve ihbar yapan telefonları araştırmaya başladık. Yan teknedeki Naz hanım olması gerekir o da aramıştı. Yine diğer bir tekneden arayan vardı. Sanıyorum iskele tarafındaki bir tekneden aranmıştı. …’in ihbar ettiği telefonun numarası bana yanlış verilmiş. Kendisine önce ulaşamadım. Daha sonra … tekrar Sahil Güvenlik’i aramış. Olayı gördüğünü beyan etmiş. Bu şekilde kendisine ulaştım. Kendisiyle görüştüğümde olayı gördüğünü belirtip ifade vermek istediğini söyledi. Bulunduğu tekneye gittim. Olayın olduğu tekne ile tanığın bulunduğu tekne arasında 2 tane tekne vardı. Tekneler birbirine yakın bir şekilde araba park eder gibi yan yana demirliydiler. Tanığın bulunduğu tekneye gidip kendisiyle görüştüm. Olay yerini gördüğünü beyan etti. Nereden gördüğünü göstermesini istedim. Bana olay yerini gördüğü yeri gösterdi. Dürbünle de baktığını söyledi. Bu yere de birlikte çıktık. Dürbünle gördüm dediği yerden ben de baktım; ancak dürbünle bakmaya gerek de yoktu. Tanığın gördüm dediği yerden olayın olduğu tekne çok net bir şekilde gözüküyordu. Mesafe oldukça yakındı. Dürbünle de baktığımda olayın olduğu yer rahatlıkla gözüküyordu. Hatta bu yerin tekneye olan açısını fotoğrafladım. Tanığın beyanlarını … ile aynı teknede çalışan diğer 2 kişi de tasdik etti ancak onlar sanıyorum çekindiklerinden ifade vermediler. Hatta gençten bir kişi vardı. ‘Çocuğu öldürdüler ya’ şeklinde evhamlı bir şekilde konuşuyordu. Bilgi alma tutanağına baktığım saatte, gün doğmadan baktım, olay akşamı akıntı da rüzgar da yoktu. Akustik çok iyiydi. Sesler çok rahat duyuluyordu. Zaten müteveffanın cesedi düştüğü söylenen yerin hemen altından çıktı. Eğer akıntı olmuş olsaydı, rüzgar olmuş olsaydı mutlaka sürüklenmiş olması gerekirdi. Ben ilk gittiğimde teknedekiler kurtulmuş olabileceğini düşünüyorlardı. Çıkmış da olabilir şeklinde konuşuyorlardı. Gaye hanım sert bir cisimle vurulduğunu söyledi. Bunu net olarak hatırlıyorum. Ben Gaye hanıma biraz da şüpheci olarak bu kadar net nasıl gördünüz şeklinde sordum. O da çıkarıp bana dürbünle baktığı yeri gösterdi. Dürbünle ben de baktım. Söylediği yerden olay yerini ben de gözlemledim. Net bir şekilde görüldüğüne kanaat getirdim. Olay yerine gittiğimde teknenin ışıkları açıktı. Kıç üzerinde oturuyorlardı. Hatta olay yerine … Jandarma komutanı da gelmişti. Bizim bir personelimiz de delil toplamaya devam ediyordu. Işıklar açıktı. Tanık cisimden bahsetti. Eğer tutanağa yazmamışsak bu olay sırasında arbede çıktığını belirtmeleri ve hataen geçmediğimiz içindir. Çünkü gelen dalgıç ekibine bu cisimden de bahsederek aradıkları yerde bu cisme de bakmalarını söyledim. Dalgıç ekibinin cisim bulup bulmadıklarını tutanağa bağlayıp bağlamadıklarını bilmiyorum. Tutanak içeriği doğrudur. Biz dalgıçlara bunu söylediğimizde, yani kafasına vurulduğunu beyan ettiğimizde henüz müteveffa sudan çıkarılmamıştı. Bu nedenle kafasının arkasındaki yarayı da görmemiştik. Daha sonra sudan çıkarılıp belirli süre teknede muhafaza edildikten sonra doktor geldiğinde inceleme sırasında kafasının arkasından kanadığını ve yarayı gördük. Ben …’ı ilk defa burada gördüm. …’tan hiç bahsedilmedi ancak aydınlatamadığım 4. bir kişi vardı. Çünkü botla 2 kişi gidip 4 kişi geldiğini söylüyorlardı. 4. kişi kimdi diye düşündük. Çünkü İsa’yı aldık diye söylediler. İsa’yı olay yerindeki tekneden almış olmaları nedeniyle 4. kişinin kim olduğundan şüphelenmiştim. Ben olay günü özellikle sormama rağmen başka bir kişi olup olmadığını ısrarla sormama rağmen olmadığını söylediler. Gizlediklerini düşünüyorum. Gemicilikte kullanılan tabirle gözle ölçüm yaparak belirttim. Şu andaki değerlendirmemle de teknelerin genişliği dikkate alındığında maksimum 25-35 metre mesafe olacağını düşünüyorum. 15 yıldır deniz hizmetindeyim. Görevimin tamamı denizde geçti. 4 yıldır askeri eğitimim vardır. Optiği oldukça iyi bir dürbün. Net görüyordu”,
İnceleme dışı sanık … Yedican Savcılıkta; Jandarmada verdiği ifadesini kabul ettiğini, … isimli yatın kaptanı olduğunu, olay sırasında kendisinin, maktulün ve Yakup’un teknede bulunduklarını, maktulün çok fazla alkol aldığını, maktulün alkolün etkisiyle çevreyi rahatsız etmeye başladığını, kendisine de sinkaflı hakaretler ettiğini, maktulün saldırmasından korktuğu için bota binerek yattan ayrıldığını, … isimli yatın yanına yaklaştığını, bu sıralarda maktulün yatın denize inen merdivenlerinden düştüğünü, maktulün kolunda hafif kan gördüğünü, … isimli yatın içinde bulunan kişilerin patronları Süleyman Çakır’ aradıklarını, durumu anlattıklarını, Süleyman’ın kendisini arayarak, “Polis ve Jandarmaya haber verin. Siz müdahale etmeyin.” dediğini, …’ın kaptanı tanık …’ın yattan botla ayrılıp sanık … ile döndüğünü, bu bota İsa’nın da bindiğini, daha sonra … ile İsa’nın maktulün bulunduğu, … yata ard arda çıktıklarını, botu bağlamak için kaptanı olduğu yatın sol tarafına geçtiğini, burada botu bağladığı sırada “Düştü.” diye bir ses duyduğunu, … yatta meydana gelen olayı görmediğini, sadece …’ın denize atladığını gördüğünü, maktulü darbetmediğini,
Mahkemede; “Suçlamaları kabul etmiyorum. Olay anında ben de denizdeydim. Daha sonra tekneye çıktım ancak aramızda takribi 5-6 metre kadar mesafe varken denize maktulü düşerken gördüm. Herhangi bir kimsenin vurduğuna, ittiğine şahit olmadım. O saatte teknenin ışıkları yanıyordu deniyor; ancak ışıklar yanmıyordu. Işıkları ben yaktım. Ben … isimli teknede çalışıyorum. Kaptanıyım. Olay günü sabah 04.30 sıralarında sefere çıkacaktık. Teknede akşam ben, … ve Yakup birlikteydik. … müziğin sesini fazla açtı. Ben diğer teknedekilerin rahatsız olacağını söyleyip kısmasını söyledim ancak ‘Sen karışma’ diye söyledi. Hatta bizi, Yakup’u kovaladı. Bu sırada diğer teknenin kaptanı … kaptan, …’i aradı. Telefonda ona patladı. … isimli tekneye gitmeye çalıştı ancak biz buna mani olduk. Hatta … isimli tekneye gitmeye çalışırken merdivenlerden kaydı. Geri doğrulup çıkarken kolunun soyulduğunu, hafif bir kanama olduğunu gördüm. Bir şey var mı diye sordum. Olmadığını söyledi. Ben bota binip … isimli tekneye gittim. Onlara sakin olup içeriye geçmelerini söyledim. Tekrar bot ile tekneye geldim. Bu şekilde 1 ya da 2 kez botla diğer tekneye gidip geldim. Hatta denizdeyken beni Yusuf beyin babası Süleyman bey aradı. ‘Kaptan teknede ne oluyor?’ diye söyledi. Ben de böyle böyle deyince ‘…’i ver’ dedi. Ben de denizde olduğumu, teknedeki arkadaşları aramasını söyledim. Hatta bana ‘.f’u tekneye çıkarmayın, kimse tekneye çıkmasın, jandarmayı çağırın’ diye söyledi. Ben botla dönerken … ve Yusuf beyin botla geldiklerini gördüm. Bu esnada ben teknenin diğer tarafında dolanarak tekneye çıkmak için botla hareket ettim. Yaklaşık 3-4 dakika kadar zaman geçmişti. Teknenin diğer tarafından tekneye çıktığımda İsa ile …’in birbirine sarılmış halde olduklarını gördüm. Bu sırada … küpeşte dediğimiz teknenin yanındaki korkuluk gibi olan yerden aşağıya doğru düştüğünü gördüm. … müziği açıp karşı teknenin kaptanıyla tartıştığında onlara ana avrat sinkaflı küfretti. ‘Ben teknede çalışıyorum, beni bu tekneden atamazsınız.’ şeklinde sözler söyledi. Hatta o tekneye geçmek için çalıştı ancak bunlar Yusuf bey gelmeden önce oldu. .bey gelmeden 4 ya da 5 dakika önce İsa ile de tartıştılar. Karşılıklı teknelerden tartıştılar. İsa’nın ona küfrettiğini duymadım. Bundan emin değilim. ….’ya ‘Sen kim oluyorsun, seni bitireceğim.’ gibi sözler söyledi. Ben olay yerinin son 20 saniyesinde veya 30 saniyesinde tekneye çıktım. Tekneye çıktığımda İsa’yı gördüm. Geçen celse tanık olarak dinlenen …’ı daha önce görmemiştim. Teknede olan diğer şahısların tamamını tanıyorum. … geçen celse de bunu ifade etmiştir. Ben bir kişiye neden ben tekne kaptanıyım diye söylemek durumunda kalırım. … bana doğru hamle yapınca bana vuracağını düşünerek ‘Dur ben tekne kaptanıyım.’ diye söyledim. Bu sırada elini kaldırmıştı. Elinde bir demir olabilir. Ortam karanlıktı. Gördüğüm tente demiri de olabilir. Bundan çok emin değilim. Daha sonra …’ın …’in ayaklarına doğru eğildiğini gördüm; ancak atıp atmadığını görmedim. Çünkü teknenin yapısı itibarıyla bunu görmemi engelliyordu. Olay yerinde …’ın ve …’ın da olduğunu Yakup ve İsa söylediler. Ben de bu nedenle celse arasında dilekçemi size gönderdim. Ben …’ı olay yerinde görmedim. … Bey’in de ifadesinin okunmasını istiyorum. Benim …’e hiçbir müdahalem olmadı. Geçen celse dinlenen … ifadesinde beni işaret ederek kıyıdan almak için bota bindiğimi söylediğinde Avukat … Bey müdahale etti. Oysa benim bota binip gitmediğim diğer tüm kişiler tarafından ifade edilmiştir. Bu nedenle Gaye Hanım’ın beni … kaptan ile karıştırdığını düşünüyorum. Geçen celse avukata müdahale etmedim. Çünkü Yusuf Bey’in daha mağdur durumda olduğunu gördüğümden avukatının onu daha iyi savunacağını düşündüm”,
İnceleme dışı sanık … soruşturma aşamasında; Jandarmada verdiği ifadesini aynen tekrar ettiğini, olay sırasında maktulle … isimli yatta bulunduklarını, maktulün çok fazla alkol aldığını, aynı yatta bulunan … ve kendisine sinkaflı hakaretler ve tehdit ettiğini, sakinleştirmeye çalışsa da başarılı olamadığını, maktulün küfrederek çevreyi rahatsız ettiğini, …’in durumdan korktuğu için bota binerek uzaklaştığını, maktulle başa çıkamayınca yanlarında bulunan yattaki İsa’nın maktule, “Seni karaya götüreyim. Sakinleştireyim.” dediğini, maktulün İsa’ya da hakaret ettiğini, maktulün denize inen merdivenlerden kayarak düştüğünü, merdivenin son basamağında tutunabildiğini, vücudunun … kısmının denizde olduğunu, daha sonra … isimli teknenin yanına sanık …’in de içinde bulunduğu yata yaklaştıklarını, peş peşe … isimli yata çıktıklarını, yatın dar olan arka yan kısmında küpeştenin bulunduğu yerde maktulün İsa’ya tekme attığını, İsa’nın kendisini korumak amaçlı maktulün kollarını kavradığını, maktulün ayakları ile tekme savurmaya çalıştığını, bu tekmelerden bir tanesinin sanık …’in göğüs kısmına kadar geldiğini, ancak deyip değmediğini karanlık olduğu için görmediğini, arbede sırasında maktulün denize nasıl düştüğünü görmediğini, sadece düştüğünde su sesi duyduğunu, maktulün kasten atılması gibi bir durumun olmadığını,
Mahkemede; “Ben … teknesinde aşçı olarak çalışıyorum. … Yedican teknenin kaptanıdır. … de teknede gemicidir. Olay akşamı patronun hanımını arabayla götürüp bıraktı. Geriye geldiğinde poşette biralarla geldi. 8-9 tane bira vardı. ‘Kkaç tane attın.’ dedim. ‘6 tane çaktım reis’ diye söyledi. Ben de teknede alkol almak yasak bunları kaldır dedim ancak ‘Sen bugün karışma, görme, bilme, duyma, yat uyu.’ diye söyledi. Daha sonra müziğin sesini açtı. Sesi yükseltti. Kendisine kısmasını, çevreyi rahatsız edeceğini söyledik ancak dinlemedi. Hatta ben ondan habersiz sesi kıstım. Beni ‘Sakın karşıma çıkma, çocukların var kırarım’ diye tehdit etti. Bu nedenle ben başkaca müziğin sesini kısmadım. Daha sonra diğer teknedeki …’dakilerle tartışmaya başladı. .e ve .’a küfretmeye başladı. Karşılıklı tartıştılar. Bu sırada İsa da teknenin güvertesine çıktı. ‘Ne oluyor ben geleyim seni götüreyim, sakinleştireyim.’ diye söyleyince ona da küfürlü, sinkaflı sözlerle küfretti. ‘Seni de kara kitaba yazdım.’ diye söyledi. Hatta teknenin denize inen merdiveninin oraya kadar geldiğinde 4-5 basamak kaydı. Son anda suyun içinden ipe tutunarak yukarıya çıktı. Bu sırada ben yukarıdaydım. Kollarının soyulup kanadığını gördüm. Kolunun üst tarafları soyulmuş, kanıyordu. ‘Bir şey var mı?’ diye sordum. Olmadığını söyledi. Daha sonra …,. ve yanındaki bir kişi botla gelirken İsa da ‘Ben de geleyim.’ deyip bota bindi. Botla benim içinde bulunduğum … isimli tekneye yanaştığında İsa merdivenlerden çıkarken evden ona boşa, doluya tekme savuruyordu. İsa yukarıya çıktı. Ben …’in elinde bir şey görmedim. İsa yukarıya çıkıp onu elleriyle kavradığında o yine yumruk savurur gibi yapıyordu. Hatta … yukarı çıkarken ona da tekme savurdu. O da ellerini öne doğru uzatarak tekmelerden korundu. Bu sırada biraz geriye, içeriye doğru gittiler. Tentenin altına doğru gitmişlerdi. Orası karanlıktı. Normalde teknenin arkasındaki lambalarını ben söndürmüştüm. Sadece direklerin ucundaki demir fenerler yanıyordu. Aramızda yaklaşık 13-14 metre mesafe vardı. Ben ön çarmık tellerinin olduğu yerdeydim. Nasıl oldu anlamadım. Ben düşme anını görmedim. Aralarında arbede vardı. … daha gerideydi. Düşme anını görmedim. …’e vurup vurmadıklarını da görmedim. Benim herhangi bir temasım kesinlikle olmadı. Bana ‘Çoluğunu çocuğunu seviyorsan, ailen var, sakın karışma.’ dedi. Bu nedenle ben hiçbir şekilde karışmadım. Ben teknede merdivenlerden çıkılan yere 10 metre kadar uzaktaydım. Teknenin baş tarafındaydım. Size gösterdiğim denizden çıkılan merdivenlerin bulunduğu yerden ilk önce İsa çıktı. İsa’ya … tekme savurdu. İsa da ona yumruk attı. Sonra sarıldı. Peşine …, onun peşine … ve … tekneye çıktılar. Koridor kısmında tentenin bulunduğu yere doğru gittiler. Orası karanlıktı. Birbirlerine girişmiş haldeydi. Karmaşa vardı; ancak burada kim nasıl vurdu bunu görmedim. Denize düştüğü sesi duydum ancak nasıl düştüğünü görmedim. Daha sonra İsa’nın peşinden atladığını duydum. Fener istediğini de öğrenince gidip fener arayıp getirdim. Ben kesinlikle …’e dokunmadım. … olay öncesinde beni tehdit etmişti. ‘Sakın karşıma çıkma.’ demişti. Ben mahkemeye ilk defa çıkıyorum. Çok heyecanlıydım. O anda bende titreme vardı”,
İnceleme dışı sanık … Savcılıkta; 30.07.2015 tarihinde saat 22.45 sıralarında … isimli teknenin baş altında uzandığını, hemen yanlarındaki … isimli yattan bağırma ve küfür seslerinin geldiğini, maktulün alkol alıp etrafa bağırdığını, içinde bulunduğu teknede bulunanlara içeriye girmelerini söylediğini, …’da maktulden ayrı … ve Yakup’un bulunduğunu, maktulün bu şahıslara da küfrettiğini, maktulün bu tavırları nedeniyle …’in bota binerek tekneden ayrıldığını, maktulü Yakup’un sakinleştirmeye çalıştığını, maktulün Yakup’a da saldırdığını, maktule“Seni istersen karaya götürebilirim.” dediğini, ancak kendisine ters cevaplar verdiğini, daha sonra birbirlerine bağırıp lafla atışmaya başladıklarını, kendisini tehdit ettiği sırada maktulün alkolünde etkisiyle yatın merdivenlerinden düştüğünü, kolunu kanattığını, tartışma sırasında yatta bulunanların Jandarma ve Sahil Güvenliği aradığını, bu olaylar yaşarken herhangi bir gelenin olmadığını, daha sonra sanık …’in botun içerisinde geldiğini, botun içerisine atladığını, yatın merdivenlerinden çıktığı sırada maktulün kendisine tekme ile vurduğunu, maktulün elinde demir sopa olduğunu, demir sopaya ırgat demiri dediklerini, demir sopayı kendisine vurmak için savurduğunda maktulün kolunu tuttuğunu, vurmasını engellediğini, maktule arkasından sarılıp kolunu kelepçe yaparak etkisiz hale getirmeye ve başkalarına zarar vermeyecek hale getirmeye çabaladığını, bu sırada maktulün kendisine vurmak için çabaladığını, bu olayların yatın küpeşte kısmında meydana geldiğini, bir anda elinden kurtularak denize düştüğünü, zaten arbede sırasında maktulün, “Bırakın kendimi atacağım.” dediğini, maktulün bulunduğu yata çıkmadan öncede bir iki kez denize atlayıp sonra denizden tekrar çıktığını, alkolünde etkisiyle çıkarken kendisine zarar verdiğini, maktul denize düştükten sonra kurtarmak amacıyla peşinden denize atladığını, maktulün denize düştüğü sırada kafasını yatın keskin kısmına kafasını çarparak denize düştüğünü, bu yüzden denize düştüğünde kendisinde olmadığını, maktulü yaklaşık yarım saat boyunca denizin içinde aradığını,
Mahkemede; “Ben … isimli teknede aşçı olarak çalışıyorum. … ile de önceden tanışıyorduk. Aramız oldukça iyiydi. Olay akşamı çalıştığım teknedeki Asil ve Naz hanıma yemeğini verdim. Duş aldım. Teknede kalmış olduğum yerde kız arkadaşımla mesajlaşıyordum. Bu sırada alkollü bir kişinin küfrettiğini, bağırdığını duydum. Dışarıya güverteye çıktığımda … isimli diğer teknede çalışan arkadaş olduğunu gördüm. Asil ile tartışıyorlardı. Asil’e küfrediyordu. Yine ablasına ‘Orospu’ şeklinde hakarette bulunuyordu. Ben bizim teknenin kaptanı … ağabeye söyledim. O da teknesindeki kaptanlar konuşsun, halletsinler diye söyledi. Asil ve Naz hanıma içeriye geçmelerini söyledim. Oranın sıcak olduğunu söylediler. ‘Teknenin kıç tarafına geçin’ diye söyledim. … kaptana ve …’a küfür ve tehditte bulunuyordu. Aramız iyi olduğundan ben de kendisiyle konuşmaya çalıştım ancak bana karşı da ‘Sen karışma’ şeklinde söyleyip beni tehdit etti. Ben aslında oraya geçip onu alıp götürüp sakinleştirmeyi düşündüm ancak oraya geçmedim. Teknedeki kaptan … yanında Asil ile birlikte botla gidip Yusuf beyle yanında … da varken geldiler. . bey ‘Ne oldu?’ diye sordu. Ben beni de almalarını söyledim. Bota ben de bindim. … isimli tekneye yaklaştık. Teknenin merdivenlerine çıktığımda … yukarıdan göğsüme tekme savurdu. Ben biraz geriye doğru geldim; ancak bu olay öncesinde biz tekneye çıkmadan önce … aşağıya doğru gelirken teknede kayıp düştü. Merdivenlerden düştü. Geriye doğru tutunup çıkarken kollarından kan aktığını gördüm. Bulunduğum yerden çok net bir şekilde gözüküyordu. Çok karanlık değildi. Bana karanlık gelmedi. Hatta kendisi de kollarını kaldırarak kollarına bakıyordu. … bana tekme savurduktan sonra ben ellerimle kelepçe yapar şekilde kendisini tuttum. ‘Sakin ol’ diye söyledim ancak çok fazla da sıkmadım. Bu sırada nasıl düştü anlamadım ancak denize düştü. Daha sonra ben telefonumu fırlattım. Peşinden çivileme denize atladım. Sintine dökmüşlerdi. Bu nedenle göremedim. Tekrar geri çıkıp nefes alıp balıklama tekrar daldım. 5 metreye kadar dalabildim. Burada tam onu yakalıyordum ki aşağıya doğru kaydı. Kulağımda da sorun olduğundan daha fazla dalamadım. Yukarıya çıktım. Tüp getirin diye bağırdım. Aramaya çalıştık ancak kendisini bulamadık. Kafasını düşerken çarptığına ilişkin söylediğim hususu tahmini olarak söyledim. Otopsi raporunda kafasında yaralanma olduğunu görünce bunun düşerken olmuş olabileceğine dair yorum yaparak bunu söyledim. Yoksa çarptığını görmedim. …’in elinde ırgat demiri vardı. Onunla bize vurmadı. O demir ne oldu bilmiyorum. Demirle ona vuranı da görmedim. … benden daha kalıplı, cüsseli biriydi. Yüzme biliyordu ancak çok iyi değildi. Görünen köy kılavuz istemiyor. Herkes benimle ilgili olanı söylüyor. Allah için çıksın doğruyu söylesinler. Olayı görenler var. Ben onun boynundan tuttum; ancak sıkmadım. Bu sırada pata küte arkasından vurdular. 3 hafta boyunca benim bileğim ağrıdı. Sert bir şeyle vurdular. Benim arkam dönüktü. Arkamdan bana da tekmeler geldi. …’e de tekmelerle vurdular. Hatta … bana ‘Senin ayağından tutmasaydım sen de aşağıya düşecektin’ diye söyledi. Aşağıya atıldı ancak nasıl atıldı bilmiyorum. Olayı gören tanıklar var. Allah için erkek gibi çıkıp söylesinler. Bana da olayı anlattılar. Ben daha önce de ifademde …’in gürültüsü nedeniyle tartışma olmuştu. … Kaplan’ın oğlu … eline demir almıştı. Bu demirle geleceğiz, geleceğiz diye …’e söylüyordu. Daha sonra … kaptan yanında Asil’i de alarak sahile gitti. Oradan yanlarında … ve … olduğu halde geldiler. …, … ile konuşup onu sakinleştirmeye çalışıyordu. Bu sırada … ‘Bunu dövüp denize atalım.’ diye söyledi. Daha sonra ben de bota binmek istedim. … ‘İsa’yı da bota alalım.’ dedi. Ben bota binerken … kaptanın oğlu … elindeki demiri bana verdi. Ben de bota bindim. Aradaki mesafe oldukça yakındı. Tekneye ilk önce ben çıktım. Bu sırada … telefonuyla bir yerlere mesaj yazıyordu. Adamlarımı çağıracağım diye söylüyordu. Ben …’e sakin ol dediğim sırada … tekme savurdu. Tekneye çıkarken elimde demir vardı ancak bu demiri kenara bırakıyordum. Bıraktım diye düşünüyorum. Tekne savurunca birkaç merdiven aşağı doğru geldim. Bu sırada uzaktan 1 tane yumruk savurdum. Yumruk yanağına hafifçe isabet etti. Daha sonra ben …’e sarıldım. ‘Sakin ol oğlum, ne yapıyorsun?’ dedim. Daha sonra arkadan …’ın …’e vurduğunu gördüm. Eliyle …’e vuruyordu. Bıraktığım demiri de … kaptanın aldığını gördüm. …’in vurduğunu görmedim. … bir eliyle kendisine darbeler gelmeye başlayınca branda demirini tutuyordu. Bu sırada bana da arkadan tekmeler geldi. Bir şeyle koluma vurdular; ancak bunun yumruk mu tekme mi veya demir mi bunu bilmiyorum; ancak kolum uzun süre, 1 ay kadar, ağrıdı. Hatta koluma sürmek için … kaptandan krem istedim. … kaptan kıyıya Yusuf Bey’i almaya gitmeden önce demiri hazırlayın diye söyledi. … kaptanın demiri aldığını gördüm; ancak bununla vururken görmedim. Ben demirle tekneye çıktıktan sonra demiri … almıştı. …’i tutunca demir düştü. Demiri daha sonra … kaptanın aldığını gördüm. Daha sonra …, …’in 2 ayağından tutarak kaldırıp küpeştenin üstünden aşağı itti. Bu şekilde … tekneden aşağıya düştü. Daha sonra ben …’e ‘Yusuf ağabey ben atlıyorum.’ dedim. Çivileme şekilde …’in peşinden atladım. Normalde insan suyun üstünde durur ancak … düşer düşmez birkaç … sonra aşağıya doğru battı. Ben çırpınacağını düşündüm ancak hiçbir çırpınma olmadı. Denize atladığımda sintine (bok) döküldüğünden hiçbir şey gözükmüyordu. Hemen dışarıya çıktım. Nefes aldım. Tekrar daldım. Tekrar çıkıp sağa sola bağırdım. Bana deniz feneri verin diye söyledim. Olay daha sonra anlattığımız şekilde gelişti”,
Şeklinde ifade vermişlerdir.
Sanık … müdafi huzurunda Kollukta; … teknesinin kaptanı tanık …’ın yengesinin talimatı ile kendisini kıyıdan aldığını, … isimli tekneye yaklaştıklarında o tekneden İsa’nın da bota bindiğini, birlikte maktulün bulunduğu tekneye olayları anlamak için gittiklerini, maktulün İsa’ya tekme attığını gördüğünü, bu sırada kendisinin bottan tekneye çıktığını, .ve maktul arasında küfürleşme ve itişmenin yoğun bir şekilde yaşandığını, maktulün ses tonundan aşırı alkollü olduklarının anlaşıldığını, maktulün denize nasıl düştüğünü görmediğini, yaklaşık 5 … sonra İsa’nın denize atladığını gördüğünü, maktulün battığını gördüğünü, İsa’nın maktulü bulamadığını, bot çağırdığını, 15 dakika botla aradığını, tekneye çıkması ile maktulün denize düşmesi arasında toplam 20-30 … kadar bir sürede tüm olayların geliştiğini, …’da evde kaldığını, tekneye sadece yüzmek için gittiğini,
Savcılıkta; Jandarmada da ifade verdiğini, o ifadesinin de doğru olduğunu, maktulün yaklaşık 1 yıldır babasına ait teknede çalıştığını, olay ünü yengesinin saat 00.10 sıralarında aradığını, … isimli yatta sorun olduğunu, kaptanları tanık …’yı kendisini alması için gönderdiğini, o sırada Arnavutköy Balıkçısı isimli restoranda yemek yediğini, bota bindiğini, bot ile … isimli yata yaklaşarak inceleme dışı sanık …’yı aldıklarını, … ile … arasında 3 metre olduğunu, bota yata yaklaşınca İsa yatın merdivenlerinden çıktığını, yatın yan tarafına çıktığı sırada maktulün İsa’ya tekme vurduğu, daha sonra İsa’nın maktule sarıldığını, İsa ve maktul sarılı vaziyette birbirlerini darbettiklerini, kendisinin 2-3 metre arkalarında olduğunu, … isimli yattaki kişilerden bir tanesi, “Düştü.” diye bağırınca kim düştü diye eğildiğini, tüm bu yaşananların toplam 10 … sürdüğünü, daha sonra İsa maktulü kurtarmak için düştüğü yere kendisinin atladığını, bulamadığını, kendisinin de botla yaklaşık 10 dakika aradığını, maktule kesinlikle vurmadığını,
Tutuklanması talebiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde; daha önce Savcılıkta verdiği ifadesini tekrar ettiğini, maktulün olay çıkardığını öğrendiğini, …’nın bot ile gelerek kendisini bulunduğu balıkçıdan aldığını, … teknesine yaklaştıklarında bota inceleme dışı sanık …’ın atladığını, oradan maktulün bulunduğu tekneye geçtiğini, tekneye çıkarken maktulün İsa’ya tekme attığını ve sarıldıklarını gördüğünü, bu esnada botta olduğunu, tam tekneye çıktığında maktulün denize düştüğünü yan tekneden birinin söylediğini, olayın zifiri karanlık bir mahalde deniz üstünde bir teknede gerçekleştiğini, … teknesinin yaklaşık yedi sekiz metre uzaklıkta olduğunu, 45 metre ileride bir bayan tanığın havanın karanlık anında kendisini nasıl teşhis ettiğini bilemediğini, aleyhindeki tanık ifadelerini kabul etmediğini, İsa’nın denize atladığını, olayın şokunda olduğunu, kendisinin de yaklaşık 5 dakika sonra bota binerek sahillere kıyıya ve teknenin etrafına bakarak maktulü aradığını, olay sırasında maktule herhangi bir fiziki müdahalesinin olmadığını, denize iteklemesinin ve atmasının söz konusu olmadığını, olay sırasında maktulün ve İsa’nın boğuştuğu anda teknede … ve Yakup’un da olduğunu sonradan öğrendiğini, onların maktulün ve İsa’nın boğuşmasına katılmadıklarını, olay sırasında kendinin ya da başkasının elinde demir olmadığını, havanın karanlık olduğunu,
Mahkemede; “Benim maktul … ile herhangi bir sözlü veya fiziksel temasım olmadı. Olay günü saat 17.00’e kadar … isimli babama ait teknedeydim. Saat 17.00’de tekneden ayrıldım. Maktul … annemi …’da ağabeyimin evine bıraktı. Saat 19.00’da annemi bıraktığı otomobili park edip anahtarını bana getirdi. Saat 20.00-24.00 aralığında ben teknede değildim. Sahilde eşimle birlikte yanımda arkadaşım … da olduğu halde yemek yiyordum. Gece 24.00 sularında …’da oturan yengem Özlem Çakır telefonla beni aradı. Yeğenlerim … ve …’ın … isimli teknede bulunduklarını, küfürler vs. nedenlerle korktuklarını, benim bakmamı söyledi. Ben orada otururken … isimli … teknesinin kaptanı botla yanında Asil de bulunurken kıyıya geldi. Beni bota aldılar. Yanımda … da olduğu hâlde dördümüz botla teknenin bulunduğu yere dönüyorduk. Bu sırada babam beni aradı. … isimli tekneye çıkmamamı söyledi; ancak biz tekneye yaklaştığımızda … bota atladı. Bot … isimli teknenin bulunduğu yere doğru gidince İsa, … isimli tekneye çıktı. İsa’nın çıkmasıyla beraber …, İsa’ya tekme attı. Ben de peşinden Sunnica isimli tekneye çıktım. İsa ile … birbirlerine sarılmış şekilde kavga ediyorlardı. Ben … ve İsa’yı ayırmaya çalışıyordum ancak bana da darbeler gelince ben onları bıraktım. Bu sırada … Yedican ve … teknenin diğer tarafındalardı. Zaten İsa’nın tekneye çıkmasından yaklaşık 1 dakika sonra … aniden suya düştü. İsa ile boğuşurken İsa kelepçe yapmıştı. Bu sırada düştü. Daha sonra İsa’ya peşinden suya atlamasını söyledim. Suya atladı, aradı ancak kendisini bulamadı. Benim …’e herhangi bir fiziksel temasım olmadı. Sözlü olarak bir şey de söylemedim. Suçlamayı kabul etmiyorum. Benim şu anda mahkemede verdiğim ifade doğrudur. İlk ifademde savcılık beyanımda da tekneye çıktığımı söyledim. …, yani diğer teknenin kaptanı botta kaldı. O yukarıya çıkmadı. Şu anda başkaca ilave edeceğim bir husus yoktur. Diğer tanıklar da dinlenince ve heyecanım geçince ilave beyanda bulunacağım. Benim mahkemede verdiğim her ifade doğrudur. … benimle birlikte yemek yediğimiz yerden botla geldi. Tekneye ilk önce İsa çıktı. …’ın elinde herhangi bir sopa, demir bir şey görmedim. ., .’ya tekme attı. Birlikte mücadele edince araya girdim. Ayırmaya çalıştım. Bu sırada bana da darbe gelince geri çekildim. Bu olay 1 dakika kadar ancak sürmüştü. Dar bir yerdi. Bir ara ben en öndeydim. Sonra darbe gelince arkaya geçtim. Bu nedenle kimin ne şekilde müdahalede bulunduğunu görmedim. İsa ile …’ın arbedelerini gördüm. … da öne geçti ancak …’ın elinde sopa görmedim. … kaptan ile karşı karşıya geldiklerini ve konuştuklarına şahit oldum; elinde demir yoktu. Küpeştedeyken düştü diye söylediler. Nasıl düştüğünü, itilip itilmediğini bilmiyorum. … benimle birlikte yemek yediğimiz yerden botla geldi. Tekneye ilk önce İsa çıktı. …’ın elinde herhangi bir sopa, demir bir şey görmedim. ., .’ya tekme attı. Birlikte mücadele edince araya girdim. Ayırmaya çalıştım. Bu sırada bana da darbe gelince geri çekildim. Bu olay bir dakika kadar ancak sürmüştü. Dar bir yerdi. Bir ara ben en öndeydim. Sonra darbe gelince arkaya geçtim. Bu nedenle kimin ne şekilde müdahalede bulunduğunu görmedim. İsa ile …’ın arbedelerini gördüm. … da öne geçti ancak …’ın elinde sopa görmedim. … kaptan ile karşı karşıya geldiklerini ve konuştuklarına şahit oldum; elinde demir yoktu. Küpeştedeyken düştü diye söylediler. Nasıl düştüğünü, itilip itilmediğini bilmiyorum. Bir mücadele vardı. Bizim teknede çalışan en eski çalışanımız …’dır. Ondan sonraki en eski olan …’dir. Bugüne kadar böyle bir olay yaşamayacağımızın en iyi tanıklarıdır. … olay sonrasında bir süre teknede kaldı. Jandarma geldikten sonra telefonunu verip ayrıldı. Biz mahkemeye çıkarıldık. Apar topar tutuklandık. Bu nedenle ben …’tan daha önce bahsetmedim. Sahil Güvenlik bize teknede kaç kişiydiniz diye sordu. … kaptan ‘Ben teknede değilim. Bottaydım.’ deyince onu ayırdılar. Teknede bizim olduğumuz tespit edilerek dördümüzü götürdüler. Ben sopanın … kaptanın oğlu … tarafından İsa’ya verildiğini, el değiştirdiğini mahkemede öğrendim. Ben …’daki demirle …’dakinin yer değiştiğini geçen celse duruşmada ilk defa öğrendim, demekle, sanıktan tekrar soruldu; ben sopaların yer değiştiğini burada öğrendim demekle; bu saate kadar demirlerin yer değiştirdiğine dair bir konuşma geçmediği, duruşma salonunda bu yönde bir beyanın olmadığı hatırlatılmakla, sanıktan soruldu. Bu sırada sanık … Yedican bir saat kadar önce nezarette konuştuk. Ben ‘Mahkemede açıklayacağım.’ diye söyledim. Biz aramızda konuştuk. ‘Ben …’nın kaptanıyım. Olayda kullanıldğı söylenen bizim teknemizin baş tarafında duran demir …’a nasıl geçti. Ben bunu söyleyeceğim diye belirttim.’ “,
Bozmadan sonra Mahkemede; “Bozma ilamına ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararına bir diyeceğim yoktur. Takdir mahkemenindir,”
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- Sanık …’ın eylemini, teksirle mi, bilinçli taksirle mi, olası kasıtla mı yoksa doğrudan kasıtla mı gerçekleştiğinin belirlenmesine yönelik incelemede;
5237 sayılı TCK’nın “Kast” başlıklı 21. maddesi;
“(1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.
(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmibeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir” şeklinde düzenlenerek maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde doğrudan kast, ikinci fıkrasının birinci cümlesinde de olası kast tanımlanmıştır.
Olası kastın tanımlandığı TCK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasının gerekçesinde; “…Olası kast durumunda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşebileceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir. Diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir. Mevzuatımıza giren yeni bir kavram olan olası kastla ilgili uygulamadan bazı örnekler vermek yararlı olacaktır.
Yolda seyreden bir otobüs sürücüsü, trafik lambasının kendisine kırmızı yanmasına rağmen, kavşakta durmadan geçmek ister; ancak kendilerine yeşil ışık yanan kavşaktan geçmekte olan yayalara çarpar ve bunlardan bir veya birkaçının ölümüne veya yaralanmasına neden olur. Trafik lambası kendisine kırmızı yanan sürücü, yaya geçidinden her an birilerinin geçtiğini görmüş; fakat, buna rağmen kavşakta durmamış ve yoluna devam etmiştir. Bu durumda otobüs sürücüsü, meydana gelen ölüm veya yaralama neticelerinin gerçekleşebileceğini öngörerek, bunları kabullenmiştir.
Düğün evinde törene katılanların tabancaları ile odanın tavanına doğru ardı ardına ateş ettikleri sırada, bir kişinin aldığı alkolün de etkisi ile elinin seyrini kaybetmesi sonucu, yere paralel olarak yaptığı atışlardan bir tanesinden çıkan kurşun, törene katılanlardan birinin alnına isabet ederek ölümüne neden olur. Bu örnek olayda kişi yaptığı atışlardan çıkan kurşunların orada bulunan herhangi birine isabet edebileceğini öngörmüş; fakat, buna rağmen silâhıyla atışa devam etmiştir. Burada da fail silâhıyla ateş ederken ortaya çıkacak yaralama veya ölüm neticelerini kabullenmiştir.
Verilen bu örneklerde kişinin olası kastla hareket ettiğinin kabulü gerekir.” şeklinde açıklamalara yer verilmiş ve olası kasta ilişkin örnek olaylar gösterilmiştir.
Buna göre, doğrudan kast; öngörülen ve suç teşkil eden fiili gerçekleştirmeye yönelik irade olup, kanunda suç olarak tanımlanmış eylemin bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi ile oluşur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini bilmesi ve istemesi hâlinde doğrudan kastla hareket etmiş olacak, buna karşın işlemiş olduğu fiilin muhtemel bazı neticeleri meydana getirebileceğini öngörmesine ve bu neticelerin gerçekleşmesini mümkün ve muhtemel olarak tasavvur etmesine rağmen muhtemel neticeyi kabullenerek fiili işlemesi hâlinde olası kast söz konusu olacaktır.
Olası kasıt ile doğrudan kasıt arasındaki farkı ortaya koyan en belirgin unsur, doğrudan kasıttaki bilme unsurudur. Fail hareketinin kanuni tipi gerçekleştireceğini biliyorsa doğrudan kasıtla hareket ettiğinin kabulü gerekmektedir. Yine failin hareketiyle hedeflediği doğrudan neticelerle birlikte, hareketin zorunlu veya kaçınılmaz olarak ortaya çıkan sonuçları da, açıkça istenmese dahi doğrudan kastın kapsamı içinde değerlendirilmelidir. Belli bir sonucun gerçekleşmesine yönelik hareketin, günlük hayat tecrübelerine göre diğer bir kısım neticeleri de doğurması muhakkak ise, failin bu sonuçlar açısından da doğrudan kasıtla hareket ettiği kabul edilmelidir.
Olası kastı doğrudan kasıttan ayıran diğer ölçüt; suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşmesinin muhakkak olmayıp muhtemel olmasıdır. Fail, böyle bir durumda muhakkak değil ama, büyük bir ihtimalle gerçekleşecek olan neticenin meydana gelmesini kabullenmekte ve “olursa olsun” düşüncesi ile göze almakta; neticenin gerçekleşmemesi için herhangi bir çaba göstermemektedir. Olası kasıtta fiilin kanunda tanımlanan bir sonucun gerçekleşmesine neden olacağı muhtemel görülmesine karşın, bu neticenin meydana gelmesi fail tarafından kabul edilmektedir.
5237 sayılı TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde “kanunda tanımlanmış haksızlık” olarak ifade edilen suç; kural olarak ancak kastla, kanunda açıkça gösterilen hâllerde ise taksirle de işlenebilir. İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksirde, failin cezalandırılabilmesi için mutlaka kanunda açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. 5237 sayılı TCK’nın 22/2. maddesinde taksir; “Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir” şeklinde tanımlanmıştır.
Taksirli suçlarda, gerek icrai, gerekse ihmali hareketin iradi olması ve meydana gelen neticenin öngörülebilir olması gerekmektedir. İradi bir davranış bulunmadığı takdirde taksirden bahsedilemeyeceği gibi, öngörülemeyecek bir sonucun gerçekleşmesi hâlinde de failin taksirli suçtan sorumluluğuna gidilemeyecektir.
Sonucun gerçekleşmesinde mağdurun taksirli davranışının da etkisinin olması hâlinde, diğer taksirli davranış nedensellik bağını kesmediği sürece bu durum, failin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi, taksirin niteliğini de değiştirmeyecektir. Türk Ceza Kanunu’nda kusurun derecelendirilmesi suretiyle herhangi bir ceza indirimi söz konusu olmadığından, bu hâl ancak temel cezanın tayininde dikkate alınabilecektir.
Türk Ceza Kanunu’nda taksir; “basit” ve “bilinçli” taksir olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmuş, 22. maddesinin üçüncü fıkrasında bilinçli taksir; “Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” şeklinde tanımlanmış, bu hâlde taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden yarıya kadar arttırılacağı öngörülmüştür.
Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırdedici ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörmemesi, bilinçli taksir hâlinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır.
Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü hâlde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü hâlde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlikelilik hâli, bunu öngörememiş olan kimsenin tehlikelilik hâli ile bir tutulamayacaktır. Neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.
Türk Ceza Kanunu’nun 21. maddesinin ikinci fıkrasında; “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi” şeklinde tanımlanıp başkaca ayırıcı unsura yer verilmeyen olası kasıt ile aynı Kanun’un 22. maddesinin üçüncü fıkrasında; “Kişinin, öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır” biçiminde tanımlanan bilinçli taksirin karıştırılacağı hususu öğretide dile getirilmiş, kanun koyucu da madde metninde yer vermediği “kabullenme” ölçüsünü aynı maddenin gerekçesinde; “Olası kast halinde suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir, diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir” şeklinde açıklamak suretiyle, olası kastı bilinçli taksirden ayıracak kıstası ortaya koymuştur.
Kasıt, olası kasıt, bilinçli taksir ve taksir arasındaki ilişkiyi kısaca özetlemek gerekirse; gerçekleşmesi muhakkak görünen neticenin failce bilinmesi ve istenmesi hâlinde doğrudan kasıt, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kasıt, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir, öngörülebilir neticenin özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmiş olması nedeniyle öngörülmediği hâllerde ise basit taksir söz konusu olacaktır.
Birinci Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Maktul …’in 26 yaşında olup sanık …’ın babasına ait … isimli yatta 13 aydır gemi adamı olarak çalıştığı, inceleme dışı sanık …’ın … isimli yatın yanına demirleyen sanık …’in amcasına ait … isimli yatın aşçısı olarak çalıştığı, 30.07.2015 tarihinde saat 23.00 sıralarında maktulün alkol alarak yüksek sesle müzik dinleyip çevreye rahatsızlık verdiği, … isimli yattakilerin maktulü uyardıkları, karşılıklı hakaret ve küfürleşme sonrası inceleme dışı sanık …’nın da maktulü uyardığı, bunun üzerine maktulün İsa’ya da hakaret ve tehdit ettiği, maktulün içinde bulunduğu yattan diğer … isimli yata geçmek üzere hareket ettiği sırada bulunduğu yatın merdivenlerinden kayarak düştüğü, kendi çabasıyla tekrar yata çıktığı, bu olayların devam etmesi üzerine … isimli yatın kaptanı tanık …’nın yanında tekne sahibinin oğlu tanık … ile birlikte sanık …’i kıyıdan almak üzere gittiği, tanık …’ın olduğu bota sanık …, arkadaşı tanık …’ın bindiği, … isimli yattan da inceleme dışı sanık …’nın da bindiği, botta bulunanların maktulün bulunduğu yata yaklaşıp güvertesine çıktıkları, maktulün taşkınlık yapmaya devam etmesi üzerine sanık … ve inceleme dışı sanık …’nın da içinde bulunduğu grup tarafından tekme ve … atmak, ayrıca sanık … tarafından ırgat demiri diye tabir edilen demir çubukla kafasına vurulmak suretiyle basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralandığı, maktulün aldığı darbelerin etkisiyle yere düştüğü ve yerden kalkmaya çalışarak yatın küpeşte (korkuluk direği) demirlerine tutunduğu sırada sanık … tarafından iteklenerek denize düşürüldüğü, denize düşen maktulün denizin dibine doğru battığı, inceleme dışı sanık …’nın peşinden atlayarak maktulü kurtarmaya çalıştığı, daha sonra güvenlik ekiplerine haber verildiği, havanın aydınlanmasıyla birlikte sabah saat 07.00 sıralarında maktulün düştüğü yer olarak belirtilen … isimli teknenin kıç bölgesine 2 metre yakınında 15 metre derinlikte yüzüstü vaziyette bulunduğu ve yapılan otopsi sonucu maktulün suda boğulmaya bağlı mekanik asfiksi sonucu öldüğü anlaşılan olayda;
Olay gecesi içinde bulunduğu grupla birlikte maktulü darbeden ve akabinde itekleyerek denize düşüren sanığın 2,27 promil alkollü olan ve aldığı darbelerin etkisiyle yere yığıldığı belirtilen ve küpeşte denilen korkuluk demirlerine tutunarak kalkmaya çalışan yarı baygın hâldeki maktulün gemi adamı olsa dahi kendisini kurtaramayıp boğularak denizde ölebileceğini öngörebilecek konumda olmasına rağmen denize itekleyerek düşürmek suretiyle öngördüğü neticeyi göze aldığı anlaşılmakla, sanığın eyleminin olası kasıtla öldürme suçunu oluşturduğu kabul edilmelidir.
Bu nedenle haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanığın maktulü doğrudan kastla öldürdüğü düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Sanığın eylemi olası kasıtla öldürme olarak nitelendirildiği için ikinci uyuşmazlık konusu görüşülmemiştir.
3- Sanık hakkında TCK’nın 29/1. maddesi uyarınca haksız tahrik nedeniyle yapılan indirim oranın isabetli olup olmadığı,
Haksız tahrik, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun Birinci Kitap, İkinci Kısımda, “Ceza sorumluluğunu kaldıran veya azaltan nedenler” başlıklı İkinci Bölümde yer alan 29. maddesinde;
“Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onsekiz yıldan yirmidört yıla ve müebbet hapis cezası yerine oniki yıldan onsekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir” şeklinde, ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak hüküm altına alınmıştır.
Ceza sorumluluğunu azaltan bir neden olarak düzenlenen haksız tahrik; kişinin haksız bir fiilin kendisinde meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işlemesi durumunda kusur yeteneğindeki azalmayı ifade etmektedir. Bu hâlde fail suç işleme yönünde önceden bir karar vermeksizin, dışarıdan gelen etkinin ruhsal yapısında meydana getirdiği karışıklığın bir sonucu olarak suç işlemeye yönelmektedir. Bu yönüyle haksız tahrik, kusurun irade unsuru üzerinde etkili olan bir nedendir. Başka bir anlatımla haksız tahrik hâlinde failin iradesi üzerinde bir zayıflama meydana gelmekte, böylece haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altındaki kişinin suç işlemekten kendisini alıkoyma yeteneği önemli ölçüde azalmış bulunmaktadır. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Kanunu Gazi Şerhi, Genel Hükümler, s. 412)
Yerleşmiş yargısal kararlar ve doktrinde yer alan baskın görüşlere göre, 5237 sayılı TCK’nın 29. maddesinde yer alan haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilmesi için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gereklidir:
a) Tahriki oluşturan bir fiil bulunmalı,
b) Bu fiil haksız olmalı,
c) Fail öfke veya şiddetli elemin etkisi altında kalmalı,
d) Failin işlediği suç, bu ruhi durumun tepkisi olmalı,
e) Haksız tahrik teşkil eden eylem, mağdurdan sadır olmalıdır.
5237 sayılı TCK’da tahrikle ilgili olarak, 765 sayılı TCK’da yer alan ağır tahrik-hafif tahrik ayrımına son verilmiş ve tahriki oluşturan fiilin, somut olayın özelliklerine göre hâkim tarafından değerlendirilmesi ve sanığın iradesi üzerindeki etkisi göz önüne alınarak maddede gösterilen iki sınır arasında belirlenen oranda indirim yapılması şeklinde bir düzenlemeye gidilmiştir.
Ceza Genel Kurulunun çeşitli kararlarında tartışmasız olarak benimsendiği üzere, tahrik nedeniyle yapılacak indirimin oranı belirlenirken, haksız tahriki oluşturan hareketin işleniş şekli, yeri, niteliği, zamanı, yöresel şartlar ve tahrik eden ile edilenin durumları göz önüne alınıp değerlendirilmeli, eğer haksız hareket bu özellikleri itibarıyla yoğun ve önemli boyutlara ulaşmışsa ancak bu takdirde haksız tahrikin ağır ve şiddetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
İlk uyuşmazlık konusunda ayrıntılı bir şekilde anlatılan ve kabul edilen olayda;
Maktulün bütün uyarılara rağmen yüksek sesle müzik dinlemeye devam edip, yaklaşık bir saat boyunca birden fazla kişiye defalarca hakaret etmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanık hakkında TCK’nın 29. maddesi uyarınca haksız tahrik nedeniyle yapılan 1/3 indirim oranının isabetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bu konudaki itirazının da reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu üyesi ise; haksız tahrik indirim oranın 1/4 olması gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.09.2022 tarihinde yapılan müzakerede tüm uyuşmazlıklar yönünden oy çokluğuyla karar verildi.