Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/193 E. 2022/651 K. 20.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/193
KARAR NO : 2022/651
KARAR TARİHİ : 20.10.2022

Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi

Teşebbüs aşamasında kalan nitelikli cinsel saldırı suçundan sanık …’ın TCK’nın 102/2, 35/2, 102/5, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin … 8. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.03.2014 tarihli ve 284-54 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 30.09.2014 tarih ve 6271-10653 sayı ile;
“Mağdurenin aşamalarda kısmi çelişki içeren beyanları, sanık savunması ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın mağdureye söylediği cinsel içerikli sözleri müteakip odadan ayrılmasından sonraki aşamada sanığın sözleri nedeniyle cinsel saldırıya uğrayacağı korkusuna kapılan mağdurenin kendisini balkonlu odaya kapatıp balkona çıkmasından sonra, kapalı kapının zorlanması ile sanığın kendisine saldıracağından emin olarak balkon korkuluklarına iyice yanaşmasının ardından, sanığın ve tanıklardan …’nin beyanıyla sabit olduğu üzere tanık Duygu’nun içeri girip balkonda bulunan mağdureye müdahale etmek istedikleri sırada aşağıya düşmesinden ibaret eylemde, gerek cinsel sözlerin sarf edildiği odadan sanığın ayrılmasına kadar geçen süre içinde, gerekse mağdurenin balkona çıkmasından sonraki süreçte mağdureye yönelik cinsel içerikli sözler söylediği sabit olan sanığın nitelikli cinsel saldırı suçunun hazırlık hareketlerini aşacak mahiyet ve derecede olmak üzere atılı suçun icrai hareketlerine başladığına ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, eylemin gerçekleştiği ispatlanan bu hâliyle cinsel taciz suçu kapsamında kaldığı gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
… 8. Ağır Ceza Mahkemesi ise 27.03.2015 tarih ve 368-91 sayı ile bozma kararına direnerek teşebbüs aşamasında kalan nitelikli cinsel saldırı suçundan sanığın 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 102/2, 35/2, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen ve Yerel Mahkeme kararının eylemli uyma niteliğinde olduğunu kabul eden Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 05.04.2017 tarih ve 428-1822 sayı ile;
“Mağdurenin aşamalarda kısmi çelişki içeren beyanları savunma ile tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, sanığın mağdureye söylediği cinsel içerikli sözleri müteakip odadan ayrılmasının ardından anılan sözlerden dolayı cinsel saldırıya uğrayacağı korkusuna kapılan mağdurenin kendisini balkonlu odaya kapatarak balkona çıkmasından sonra kapalı kapının zorlanması üzerine sanığın kendisine saldıracağından emin olarak balkon korkuluklarına iyice yaslandığı ve sanık ile tanık …’nin beyanıyla sabit olduğu üzere tanık Duygu’nun içeri girip müdahale etmek istediği sırada mağdurenin aşağıya düşmesinden ibaret eylemde, gerek cinsel sözlerin sarf edildiği odadan sanığın ayrılmasına kadar geçen süre içinde, gerekse mağdurenin balkona çıkmasından sonraki süreçte mağdureye yönelik cinsel içerikli sözler söylediği sabit olan sanığın nitelikli cinsel saldırı suçunun hazırlık hareketlerini aşacak mahiyet ve derecede olmak üzere atılı suçun icrai hareketlerine başladığına dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı ve mevcut hâliyle eylemin cinsel taciz suçu kapsamında kaldığı gözetilerek bu suçtan hüküm kurulması yerine suç vasfının tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde beden veya ruh sağlığını bozacak şekilde nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüsten mahkûmiyet kararı verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
… 8. Ağır Ceza Mahkemesi ise 07.11.2017 tarih ve 235-311 sayı ile;
“Mahkememizin bozmaya konu direnme kararı eylemin niteliğine ilişkin olup ilk karardan sonra 6545 sayılı Yasa ile TCK’nın 102. maddesinin yeniden düzenlenmesi nedeniyle uyarlama yapılarak lehe olan Yasa kapsamında hüküm kurulmuştur. Bu nedenle kararın eylemli uyma niteliğinde olmadığı düşünülmektedir.
Mahkememiz yukarıda oluş kısmında belirtilen ve sanığın dış dünyaya yansıttığı ve kastını ortaya koyduğu eylemi mağdura yönelik organ sokmak yoluyla cinsel saldırıya kalkışma olarak değerlendirilmiş, Yüksek Mahkeme ise cinsel saldırıya kalkışma suçu bakımından icra hareketlerinin yapıldığına ilişkin yeterli veri olmadığı eylemin bu hâliyle cinsel taciz suçunu oluşturduğu görüşüyle bozma kararı vermiştir.
Suça kalkışma kurumu 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesinde düzenlenmiş olup buna göre kişi işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise, kalkışmadan dolayı sorumlu tutulacaktır. Teori ve pratikte genel kabul gördüğü üzere; kalkışmada dört adet koşulun birlikte gerçekleşmesi gerekmekte olup bunlardan ilki failde kast derecesinde kusurun varlığı, ikincisi, kast edilen suça elverişli araçların kullanılması, üçüncüsü, icraya başlanmış olması ve sonuncusu da elde olmayan nedenlerle suçun tamamlanmamasıdır.
İcra hareketlerine başlama koşulu, her suç bakımından ayrı ayrı değerlendirilmelidir. Ne tür eylemlerin icra hareketi sayılacağı konusunda, ceza normunun kapsamının belirlenmesi, eğer hareket doğrudan suç olarak tanımlanan ceza normu kapsamındaysa, icra hareketi sayılması gerektiği düşünülmektedir.
Somut mahkememiz dosyasındaki olaya geldiğimizde; gerekçe kısmında da geniş olarak açıklandığı üzere:
Katılan mağdur …’ın … ilinde oturduğu ve çalıştığı firmayı temsilen bir fuara katılmak için …’a geldiği, mağduru akrabası olan sanık …’ın karşıladığı ve ilk gece teyzesi…’in evinde misafir kaldığı ve fuara gitmek için ayrıldığı, sanık …’in kendisini alarak fuara götürdüğü, fuardaki işi bittikten sonra sanığın mağdurla bir süre şehirde birlikte gezdiği ve akşam anne ve babası ile birlikte oturdukları …. Mahallesindeki evine götürdüğü, sanığın anne ve babasının o gece başka bir yerde misafirlikte olduğunu öğrenen müştekinin önce evde kalmayı kabul etmediği, ancak sanığın yeğeninin de evde olduğunu öğrenince gece kalmayı kabul ettiği, o gece üçü birlikte geç saatlere kadar film seyredip sonrasında yattıkları, sabah kalktıklarında müşteki ve sanığın evden çıkarak bir müddet yürüyüş yaptıkları ve sonrasında bir pastanede kahvaltı yaparak tekrar eve döndükleri, müştekinin valizlerini hazırlayıp …’ya geri dönmeyi planladığı, salonda otururlarken sanığın aralarındaki yakınlaşmayı yanlış anlayarak müştekiye cinsel ilişkide bulunmayı teklif ettiği, müştekinin reddetmesi üzerine sanığın ‘Sen boşanmışsın ne var ki, kurtuluşun yok vereceksin, kimse anlamaz, belli olmaz.’ gibi sözlerle defalarca ısrar ettiği, sanığın durmaması üzerine bir ara salon dışına çıkmasından istifade eden müştekinin balkona çıkarak teyzesi…’i cep telefonu ile arayıp ‘Yetişin, beni kurtarın.’ diyerek yardım istediği, bu sırada salona gelen sanığın müştekinin balkona çıkıp telefonla yardım istediğini görünce müştekinin elindeki telefonu almaya ve elinden tutup içeri çekmeye çalıştığı, içeriye girdiği takdirde sanığın kendisine cinsel saldırıda bulunacağını düşünen müştekinin sanığın çekiştirmelerine rağmen içeriye girmeyerek geri çekildiği, bu sırada bağırarak komşulardan yardım istemeyi de sürdürdüğü, geri çekilirken balkon demirlerine yaslandığı sırada dengesini kaybederek 3. kattan aşağıya düştüğü, olayın bu şekilde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Mağdur, sanığın evinde misafir konumunda olup saat 07.00 sıralarında birlikte dışarı çıkıp geri geldikten sonra sanık, mağdurenin yattığı ve balkona kapısı bulunan salonda önce salon kapısını kilitleyerek daha önce eşinden ayrılan mağdureye cinsel ilişkide bulunmayı teklif etmiş, mağdurun kabul etmediğini belirtmesine rağmen ‘Ne olacak ki bir kereden, kimse anlamaz, kurtuluşun yok vereceksin, boşanmışsın, seninki daha tatlı geliyor.’ şeklinde sözlerle organ sokmak yoluyla cinsel saldırı kastını ısrarla ortaya koymuş ve tekrar geleceğim diyerek bir ara dışarı çıktığında mağdurun balkona çıkarak teyzesine telefon ederek sanığın kendisine saldırdığını belirterek aynı zamanda imdat diye bağırmış ve bu bağırışlarını karşı binada oturan tanık … da duymuş, sanık mağdureyi ısrarla içeri çekmeye çalışmış ve daha sonra mağdure 3. kat balkonundan aşağı düşerek organlardan birinin işlevini yitirecek derecede yaralanmıştır.
Sanığın ısrarlı talepleri ve olay saati, sanık ve mağdurenin odada birlikte yalnız olmaları birlikte değerlendirildiğinde; sanığın kastının cinsel taciz olmayıp organ sokmak yoluyla cinsel saldırı olduğu açıktır. Sanık, mağdurenin balkona çıkarak telefonuyla teyzesini araması ve imdat diye bağırması üzerine, eylemini tamamlayamamıştır. Sanığın mağdureye yaklaşımı ve ısrarlı teklifleri ve salona girmeden önce de kapıyı kilitlemesi organ sokmak yoluyla cinsel saldırı bakımından icra hareketleri olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira bu eylemlerle ceza formunda yazılı suç tanımına giren hareketler yapılmış ve elde olmayan nedenlerle devam edememiştir. Bir an için sanığın kendiliğinden vazgeçme ihtimali olduğu düşünülebilirse de icra hareketleri başladıktan sonra mağdurenin balkona çıkıp bağırması ve telefonunu araması nedeniyle bu şekildeki bir etkin pişmanlık hâli de yasal olarak mümkün değildir. Bu nedenle cinsel saldırıya kalkışma anına kadar ki eylemin sadece cinsel taciz olarak değerlendirileceği sonucuna da varılamaz. Tüm bu nedenler karşısında sanığın eyleminin organ sokmak yoluyla cinsel saldırıya kalkışma olarak değerlendirilmesi gerektiği sonuç ve kanısına varılmış ve mahkememiz kararında direnilmiştir.” gerekçesiyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.10.2018 tarihli ve 2315 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile dosya 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 12.03.2019 tarih ve 9272-8153 sayı ile direnme kararı yerinde görülmeyerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında taksirle yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü, Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme, teşebbüs aşamasında kalan nitelikli cinsel saldırı suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin nitelendirilmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Kolluk görevlileri tarafından düzenlenen tutanaklara göre; katılan mağdur …’ın … Merkez Mahallesi, …Caddesi, Kamilpaşa Sokak, No: 10/7 …/… adresinde misafir olarak kalırken 23.03.2008 tarihinde saat 08.00 sıralarında 3. katın balkonundan düşerek yaralanması sonucu yoğun bakımda tedavi altına alınması sebebiyle 30.04.2008 tarihine kadar ifadesinin alınamadığı,
23.03.2008 tarihli olay yeri inceleme raporuna göre; olayın geçtiği binanın önünde kaldırım ile yolun birleştiği yerde kan lekelerinin görüldüğü, bina köşesi ile kan lekelerinin olduğu yer arasında 280 cm mesafe bulunduğu, anılan adreste kimse olmadığından daire içinde inceleme yapılamadığı,
31.03.2008 tarihli geçici el koyma tutanağına göre; Mahmutbey Caddesi, No: 351 … adresinde bulunan Zirve Pastanesi kamera kayıtları incelendiğinde katılan mağdur … ve sanık …’ın 23.03.2008 tarihinde saat 06.57 sıralarında … yerine geldikleri, 07.13 sıralarında ise ayrıldıklarının tespit edildiği,
…Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi tarafından sanık adına düzenlenmiş 22.03.2008 tarihli ve 992489 numaralı reçetede “Xanax” isimli ilacın bulunduğu, ilacın veriliş tarihinin 24.03.2008 olduğu, Bertay Eczanesince düzenlenen fişin de 24.03.2008 tarihli olduğu,
… Polis Merkezi Amirliğinin 21.04.2008 tarihli yazısına göre; 26.03.2008 tarihinde sanığın babası olan … …’ın polis merkezine müracaat ederek evine hırsızlık amacıyla girilmiş olduğunu ancak bir şey alınmadığını belirttiği,
30.05.2008 tarihli tutanağa göre; olayın olduğu dairenin üçüncü katta, üç oda bir salon ve dubleks çatı kattan oluştuğu, daire giriş kapısının karşısında salonun bulunduğu, salonun kapısında, kapı çevresinde ve kapının kilit kısmında hiçbir zorlama izine rastlanılmadığı,
HTS kayıtlarına göre katılan mağdurun kullanmış olduğu 544 *** 64 44 numaralı hattın, sanığın kullandığı 545 *** 63 58 numaralı hattan 21.03.2008 tarihinde saat 16.13’te (264 …) ve saat 20.11’de (90 …) arandığı, katılan mağdurun aynı gün 22.33’te (51 …) sanığın kullandığı hattı aradığı, 22.03.2008 tarihinde saat 07.59’da (28 …) ve 08.44’te (140 …) sanık tarafından arandığı, 08.36’da (60 …) ve 08.39’da (80 …) sanığı aradığı, 23.03.2008 tarihinde saat 05.57’de sanık tarafından arandığı (41 …), …’in kullanmış olduğu 544 *** 18 58 numaralı hattı ise aynı gün saat 07.57’de (43 …) aradığı, 07.59’da bu hatta mesaj attığı, saat 08.00’de (75 …) ve 08.03’te (24 …) bu hattan arandığı, saat 08.04’te (92 …) ve 08.07’de (216 …) bu hattı aradığı,
Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun 10.06.2011 tarihli raporuna göre; kişide sağda multipl seri kot kırıklarına, akciğerde kontüzyona, klavikula, radius, tüm lomber vertebralarda transvers proseslerde, kafatasında ve yüz kemiklerinde multip kırıklara, serebral hemorajik kontüzyona ve sağ optik sinir atrofisine neden olan yaralanmasının; kişinin yaşamını tehlikeye sokan bir durum olduğu, kişi üzerindeki etkisinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkileyecek nitelikte olduğu, yüz sınırları içerisinde tespit edilen yara izinin belirli bir mesafeden, belirgin bir dikkat sarf etmeden, ilk bakışta dikkat çektiğine göre, yüzde sabit iz niteliğinde olduğu, dava konusu olaya bağlı sağ gözdeki 2.5 mps düzeyindeki görme kaybının organlardan birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde olduğu,
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 30.05.2012 tarihli raporuna göre; katılan mağdurla yapılan görüşmede, mağdurun olaydan önce boşandığı ve çocuğu olmadığı, 5 kere ses tellerinden, 8-9 kez göz ve kulak ameliyatları geçirdiği, sağ koldan ameliyat olduğu, olay sonrası psikiyatrik tedavi gördüğü, risperdal, desyorel ilaçlar kullandığı, intihar girişimi ve self mutilasyon olmadığı bilgisi alındığı, sosyal ve presantabl iken artık çalışamadığını, engelli kaldığını, bir süre dışarı tek çıkamadığını ve annesiyle beraber çıkabildiğini, insanların kendisine bir şey yapacağından korktuğunu, sanığa abi dediğini, kendisinden karşılık beklediğini, “Kurtuluşun yok, vereceksin, ne var ki, belli mi olacak sanki.” dediğini, karşı cinse herhangi bir yakınlaşma olmadığını, insanlardan uzaklaştığını, arkadaşları ile daha az görüştüğünü, eskiden başka illere işi nedeniyle gidip kalabildiğini, erkeklerden tiksindiğini ve evlilik düşünemediğini, hayattan zevk ve keyif alamadığını, çok sinirli olduğunu belirttiği, mağduru bulunduğu olaydan kaynaklanmış ruh sağlığını bozacak mahiyet ve derecede “travma sonrası stres bozukluğu ve majör depresyon” denilen psikiyatrik bozuklukların tespit edildiği, bu duruma göre mağduru bulunduğu olay nedeniyle katılan mağdurun ruh sağlığının bozulduğu,
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulunun 29.05.2013 tarihli ek raporuna göre ise; mevcut ruh sağlığındaki bozulmanın cinsel saldırıya teşebbüs olayına bağlı olarak geliştiği,
Yerel Mahkemece 05.04.2013 tarihinde yapılan keşifte; tanık Duygu beyanında, olay günü salonun girişe göre sol tarafındaki odada yattığını, mağdurun da kendi yanında yatacağını, sesler üzerine kalktığında sanığın salonun kapısını anahtarla açmaya çalıştığını, kapının da arkasında koltuk olduğunu, salon kapısını açtıklarında bir anlık mağduru gördüğünü, o anda zaten mağdurun balkondan atladığını, kendisinin mağdurun yanına çıkmadığını beyan ettiği, salon kapısının açıldığı açıdan balkonun sol köşesinin göründüğünün tespit edildiği, taraflardan sorulduğunda balkonda olaydan sonra herhangi bir değişiklik yapılmadığını belirttikleri, sanığın olay tarihinde salonun girişe göre sağ tarafında bulunan odada yattığını, önceki beyanlarını tekrar ettiğini, en fazla bir dakika içinde eşofmanla aşağı indiğini ancak Duygu’nun aşağı inmediğini beyan ettiği,
Keşifte görev alan bilirkişi tarafından düzenlenen 19.04.2013 tarihli rapora göre; salon kapısının balkona mesafesinin 5 metre, balkon duvarı ve korkuluğunun yerden yüksekliğinin 95 cm, balkon korkuluğu ile balkon kapısı arasındaki mesafenin 1 metre 70 cm, 3. kat balkonun düşme noktasına 8 metre 90 cm mesafede olduğu, oda kapısının içerden kilitlenebilen ve dışardan anahtarla zorlanmadan bir tık çevirme ile açılabilen kapı kilit tipi olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılan mağdur … 30.04.2008 tarihinde kollukta; “21.03.2008 tarihinde …’dan …’a işim gereği medikal cihazları ile ilgili fuara geldim. ….nde olduğundan annemin halası olan…’ın … Merkez Mahallesi …Caddesi, Kamilpaşa Sokak, No: 13/7 sayılı yerde bulunan evinde kaldım. Olayın olduğu 22.03.2008 tarihinde sabah saat 21.00 sıralarında evde sadece annemin halasının oğlu … vardı. O akşam telefonla mesajlar çekerek beni taciz etti ve cinsel ilişki istedi. Ben korktuğum için o akşam hiç uyumadım. 23.03.2008 tarihinde saat 06.00-07.00 sıralarında …’nde fuara götürmesi için uyandırdım ama dün gece ilaç içtiğinden olsa gerek ilacın tesiriyle bayıldı. Kendisini uyandırdım ama daha önceden de sürekli ara ara bayıldığını ve korkmamam gerektiğini söyledi. Beraber hava almak ve kahvaltı yapmak için pastaneye gittik. Kahvaltı yaptık ve kendisi gece olan tacizlerinden dolayı benden özür diledi ve eve geldik. Bana evde benimle ilgilendiğini ve bana yardımcı olduğunu söyleyerek karşılığında bir şeyler alamadığını söyleyip cinsel tacizde bulundu ve ilişkiye girmek istedi. Ben de korktum ve balkona kaçarak kapıyı kilitledim. Kapının önüne çekyatı çektim. Sonra …geldi ve kapıyı zorladı. Benim yanıma gelmek istedi. Ben de korkudan Saadet teyzemi aradım ve yardım istedim. O esnada …kapıyı zorlayarak açtı ve üzerime doğru yürüdü, ben gelmemesi için bağırdım. Korkudan dengemi kaybedip 3. kattan aşağıya düştüm. Daha sonra çevrede bulunan vatandaşlar tedavim için Gelişim Hastanesine kaldırmışlar. Oradan da … Devlet Hastanesi tedavim için sevk edilmişim. Kendisini taciz ederek korkutup balkondan düşmesine ve yaralanmasına sebebiyet veren … adlı şahıstan şikâyetçiyim.”,
27.06.2008 tarihli dilekçesinde; “Ben …’a gittiğim 21.03.2008 günü teyzem olan…’de kaldım. İşim gereği gittiğim fuar oraya çok uzak olduğu için annemin halası yani bibisigilden yardım istedik, onlar da tabi dediler. Ve 2. gün oraya gittim. …beni karşıladı, o gün işe gitmeyeceğini benimle ilgileneceğini söyledi. Biraz zaman geçince ‘Sen benden hoşlandın mı?’ dedi. Ben de ‘Hayır o gözle asla bakmadım, sen benim akrabamsın.’ dedim. Sonra fuara gittik. … yanımda geldi. Fuardaki işlerimi bitirip çıktıktan sonra …bana ‘… yerime gidelim, hem ablamı görmüş olursun, yemekte yeriz, hem de bir işim var.’ dedi. Beraber … yerine gittik, ablası ve yeğeni de oradaydı, beraber yemek yedik. Sonra bana ‘Nereye gitmek istersin?’ diye sordu. Ben de ‘Gezmeye gelmedim, buraya … için geldim.’ dedim. O da ‘Bari vapurla gezdireyim, ben de uzun zamandır vapurla gezmedim, ben de seninle gezmiş olurum, gel.’ dedi. Ben de kabul ettim. Vapurdan çıktıktan sonra …Yılmazların evine geldik. Annesi ve babasını sordum, ‘Ağabeyimlerde kalacaklar.’ dedi. ‘Gelmeyecekler mi?’ dedim, yeğeninin gelip kalacağını söyledi. Çay istedi, demledim içmedi. Salonda televizyona bakıyordu. Ben de TV’nin yanındaki CD’lere baktım. ‘Bir şey yok sadece babam ve oğlum var ben çok ağladım o filmde.’ dedi. Ben de ‘2 defa izledim ağlamadım.’ dedim. Yine izleyelim dedik ve izledik. Sonra film izlerken yeğeni … geldi. Beraber oturup filmi seyrettik. Saat 11 sıralarında …’e ‘Madem yorgunsun, git yat.’ dedim. …de ‘Gel sana evi gezdireyim, üst katı gördün mü?’ dedi. Bana evi gezdirirken … beyaz ve kapaklı bir ilaç kutusundan ilaç içti. Ben içtiği şeyin ne olduğunu sordum. ‘Hiç rahatlatıcı ve biraz da cinselliği arttırıcı.’ dedi. Ben de ‘İyi kendi işini kendin halledersin.’ dedim. Bu sözlerinden rahatsız olarak aşağı indim. … da uyumaya gitti. Ben de yeğeni Duygu ile kaldım. Biraz film seyrettikten sonra Duygu ile beraber aynı odada yattık. … sabaha karşı 544 *** 64 44 nolu cep telefonuma mesaj attı ve beni rahatsız etti, ben de kızarak telefonumu kapattım. Sabah saat 06.00 civarlarında uyanınca …’ın yeğeni …nun olmadığını fark ettim. Korktum ve endişelendim. …’e sormak istedim. Kapısını çaldım. İzin istedim. Gel dedi. Kapıyı az araladım, birden ayağa kalktı ve bayıldı. Ben de uyandırdım. Korktum ve bağırdım. …bana ‘Ne bağırıyorsun her zaman oluyor ve geçiyor.’ dedi. Ben de ‘Sen akşam o ilacı aldın ondan oldu. O ilaç ne idi? Ben evde kalmak istemiyorum gideceğim.’ dedim. O da ‘Dur ben de hava alacağım.’ dedi. Birlikte dışarı çıktık. …yolda kahvaltı yapalım dedi. Bir pastaneye gittik. Ben çok huzursuzdum, çay içip biraz oturduktan sonra pastaneden çıktık, … ‘Eve gidelim.’ dedi. Ben ‘Gitmeyeceğim.’ dedim. ‘Gel biraz dinleneyim ben seni götüreceğim, nereye istersen.’ dedi. Ben evden sadece valizlerimi alıp, çıkacaktım. Eve geldik oturdu. Dinlenmedi. Bana gitmem için izin vermedi. Bana ‘Sen çok zeki birisin.’ dedi. Ben de ‘Niye ne kullandığını tahmin ettiğim için mi?’ dedim. … ‘Ya iyi ki senden bir şey istedim, ne kıymetli şeyin varmış senin.’ dedi ve yanaşmak istedi. Ben de isteklerine cevap veremeyeceğimi söyledim ama çok tuhaftı sarhoş gibiydi, bana saldırmaya çalıştı, ben de balkona kaçtım, 544 *** 64 44 nolu telefonumla teyzem…’i 544 *** 18 58 nolu telefon hattından aradım. Teyzeme ‘Bana yardım edin yetişin beni kurtarın, annesi, ablası ya da abisi gelsin.’ dedim. Telefon kesildi. Daha sonra ben balkonda bağırarak ‘Yardım edin.’ dedim. … ‘İçeri gel.’ diye bağırıyordu, ben de balkonda biraz daha görünür yere gittim. Biri beni görsün diye. …geldi beni çekiştirmeye başladı, ‘İçeri gel.’ dedi. Ben de ‘Benden uzak dur.’ dedim. Ama …beni çekiştirmeye devam etti. O sırada düşmüşüm. Ben intihar etmedim, …’in bana saldırması sonucu balkondan düştüm. Ben sadece sigara kullanan biriyim. Günde 4-5 tane ama kaldığım olaya konu evde sigara içmedim. İlaç kullanan bir insan asla değilim. Ben bilinçsiz bir insan değilim. Ben psikolojik tedavi görmüyorum. Psikolojik tedavi görsem … karnemde ilaçlar yazılı olur. … karnem savcılığınızca incelendiğinde benim hiç psikolojik tedavi görmediğim görülecektir. Benim boşanmış olmam ise bu olayla ilgisi yoktur. Ben … adlı şüpheliden şikâyetçiyim ve cezalandırılmasını istiyorum.”,
30.10.2008 tarihinde Savcılıkta; “Daha önceden vermiş olduğum ve şu an dosyamda bulunan ifademi tekrarlıyorum… Ben kesinlikle şikâyetimi geri almıyorum, ben şikâyetçiyim…”,
Mahkemede; “… …’da yol bilmediğim için bu yönlerde de yardımları olur düşüncesi ile akrabalarım da kalmak istedim, zaten bu konuda önceden de telefon açtım kendilerine, ve onlar da yardımcı olacaklarını söylediler yani evlerinde kalmam neticesinde gidiş gelişlerde …’da bana yardımcı olabileceklerini söylediler, …yani sanık annem ile telefonda görüşmüş ve gelsin ben yardımcı olurum demiş, ben …’a geldim, fuara gittim işlerimi hâllettim, ben …’dan otobüs ile geldiğimde …beni otobüsten aldı fuara götürdü, fuarda işlerimi hâllettim, görüşmelerimi yapıp tek günde işlerimi hâlledip dönecektim, bir gün sonra dönmek için otobüs bileti alalım diye konuştuk ve bir gün sonraya …bana otobüsten yerimi ayırttığını söyledi, sonra kendi … yerine gittik, … yerinden de çıkıp gezmek ister misin dedi, ben hayır dedim, akşam karanlığı olmuştu fakat saati bilemiyorum, eve gidelim dedim, ben …ve annesi babasının beraber kaldığı evde kalacaktım, Beylikdüzüne yakın bir yerdeydi, Ş.evler civarında bir yerde olduğunu bilebiliyorum yeri tam bilemiyorum, eve giderken ben kendisine anne babasının evde olup olmadığını sordum oda abimin çocuğu rahatsız onlar orada dedi, o zaman ben gitmek istemedim fakat evde yeğenim var deyince gittim yeğenim seninle kalır dedi onun üzerine eve gittik, evde oturduk, yeğeni daha sonra geldi, oturduk, akşam kendisi üst kata yatmaya gitti, bende yeğeni ile birlikte aynı odada kaldık, sabah uyandım yeni gün ışıldıyordu ben uyandım yeğeni benim odamda yoktu yatakta, yeğeni gelmedi bende merak ettim …’e durumu haber vermek için bir üst kata çıktım, kapısını tıklattım ‘Müsait misin?’ dedim, gel dedi kapıyı açtım fakat kapıyı açınca …bayılıp düştü, yataktan ayağa kalktı bir adım atarken düştü bayıldı, yeğeni yoktu, ne için bayıldığını bilemiyorum rahatsız olabilir, bayılınca telaşlandım, bağırdım, kendisini biraz tokatladım ayıltmak için daha sonra bağırınca kendine geldi, olur bana bazen böyle dedi, telaşlanma dedi, nefes alayım dedim o zaman çıkalım durmak istemiyorum dedim, evden ikimiz beraber çıktık, eşyalarım evde kaldı, hava almak için çıktık, biraz da dolaşıp kendime geleyim dedi ben de onunla beraber çıktım ben de dolaşmak istedim oradan bir pastaneye gittik, ben pastanede eve gitmek istemediğimi söyledim çünkü huzursuz oldum yeğenim yok, seni de anlamadım neyin var ne oluyor dedim, daha sonra …kendine geldi, eve gel dedi o zaman iyiydi zaten, pastaneden çıkınca biraz dolaştık, bakkala uğrayıp çıktık eve gidelim dedi, benim de eşyalarım vardı, sağa sola da baktım ben eve gitmek istemiyordum yardım istemek için kimse yoktu, eve gidelim deyince beraber gittik, ben eve gitmek istemiyorum dedim, fakat ben iyiyim gel gidelim dedi kendime geldim dedi, biraz dinleneyim ben seni araba ile bırakayım dedi ben de eşyalarımı almak için bunun üzerine eve gittim, bana herhangi bir zor kullanmadı, eve girdik eve girince kapıyı kilitledi, oturuyorduk evde benimle birlikte olmak istediğini söyledi ben kabul etmedim istemiyorum dedi, ne olacak ki bir kereden dedi, belli olmaz dedi, kabul etmedim, seninki daha tatlı geliyor bana, seni istiyorum dedi, ben kabul etmedim, yaklaşmaya çalıştım hayır dedim, salonda oturuyorduk sakin ol dedi yaklaşmadı ve odadan çıktı, tekrar geleceğim dedi, kapıyı kapattım ben de balkona çıktım, giriş kapısı kilitliydi, kendisinin lavaboda mı nerede olduğunu bilemiyorum, ben odadan çıktığım anda benim giriş kapısını açmamı engelleyecek düşüncesindeydim, hem de eşyalarım vardı balkona çıktım, etrafa baktım, teyzemin kızına teyzeme telefon ettim, durumu iyi değil bana saldırmaya çalışıyor diye telefonda bildirdim, daha sonra …odaya geldi, herhâlde benim odada olmadığımı görünce balkona doğru geldi ben de korktum, biraz daha kenara balkonda gittim, eli ile benim telefonumu almaya çalıştı, bağıracaktım sakin rezil mi edeceksin dedi, beni içeriye çekmek istedi, özellikle telefonumu almak istedi, ben hayır seni istemiyorum dedim, orada imdat da dedim, telefonda yetişin kurtarın beni dedim ve o arada düşmüşüm, çünkü eli ile telefonumu çekiyordu, beni çekiştiriyordu, itişme kalkışma oluyordu, o esnada düşmüşüm, olay bu şekilde oldu şikâyetçiyim, cezalandırılmasını istiyorum. Sanık benim annemin halasının oğlu olur. Ben bu olaydan önce herhangi bir hastanede veya doktor gözetiminde psikolojik tedavi görmedim ruhsal yönden de bir tedavi görmedim fakat bu olaydan dolayı yaralandım ve mağdur da oldum. … Devlet Hastanesinde tedavi gördüm, …’da da ameliyat oldum hâlen de devam ediyor dedi. Olay gecesi sabaha karşı benim telefonuma mesaj da geldi uyudun mu diye mesaj geldi, …olarak gelmişti, hatta pastanede iken mesajı niye çektin diye sorduğumda hiç merak ettim, uyudun mu diye merak ettim demişti, evde de benimle birlikte olmak istediğini söyledi, evin içerisinde iken seninle beraber olmak istiyorum diyerek kolumu tutuyordu fakat ben kaçıyordum bunun ötesinde bana dokunamadı çünkü ben istemedim kurtulmak için de balkona çıktım, balkonda da daha önce anlattığım gibi telefonumu aldığı için içeriye doğru çekmeye çalıştı, orada bir itişme kalkışma oldu, zorla üzerime saldırma gibi bir şey olmadı ama fakat açık ve net olarak benimle beraber olmak istediğini açıkladı ve o isteğini almadan bırakmayacağını düşündüm, seni bırakmam gibi sözler söyledi. (Hastane polisine vermiş olduğu ifadesi okundu: kısmen aykırılık nedeniyle soruldu) O ifade de bana aittir, fakat o ifademi okumadım şimdiki ifadem doğrudur, o ifademin nasıl yazıldığını da bilemiyorum ayrıca beni mesaj çekerek cinsel tacizde bulunmadı, sadece mesajda uyudun mu diye çekmişti o kısmı gördüm, başka sözler mesaj da olup olmadığını hatırlamıyorum, sadece uyudun mu kısmını hatırlıyorum, ayrıca ben odaya girdiğimde kapıyı kilitlemedim, kapattım arkasına bir şey koymadım, odaya girdiğinde balkona çıktım, ben sanık odaya gelmeden önce balkondaydım, odadan içeri girince yani sanık odadan içeri girince balkon kapısını kapattım, balkon kapısını zorlayıp açtı ve elimden telefonumu almaya çalıştı ve içeriye çekmeye çalıştı, içeriye gel bağırma dedi, ver telefonu dedi aramızda evden çık dedim, bunu söylediğimi hatırlıyorum ve dengemi kaybedip düştüm, cinsel isteklerini pastaneden eve döndükten sonra evde söyledi, onu da daha önce anlatmıştım tekrar ediyorum. Olay sırasında ben sanığın yeğenini evde görmedim zaten gece aynı odadaydık sabah kalkınca odada yoktu pastaneden döndükten sonra da görmedim hatta ben evde kimse olmadığı için girmek istemedim dedim. Olay gecesi eve geldiğimizde oturup konuşmuştuk, yatma saati de gece 24’ü geçmediğini hatırlıyorum… Olay zamanında balkonda demir vardı ancak alçaktı, demirin altında da … koruması yoktu, ben bana yönelen cinsel saldırı nedeniyle balkona çıktım, sabah saatleriydi, sağ elim ve hafif yan vaziyette balkon demirini tutmuştum, sanık da balkona gelmişti, isteklerine cevap vermemi istiyordu, ben ise istemiyordum, bu sırada aramızda bir tartışma, itişip kakışma oldu, itişip kakışma sırasında ben sanığın beni iteklediğini söyleyemem, ancak yarı arkam dönük vaziyetteyken ve balkon demiri de aşağıda olduğu için birden dengemi kaybettim ve sağ tarafımın üzerine aşağıya düştüm… Ben balkondan aşağı atlayarak kaçma gibi bir fikre kapılmadım, sadece belirttiğim gibi balkona çıkarak orada durmamın amacı etrafta gelip geçenler varsa olayı onlara duyurmaktı, zira sanık cinsel olarak benden yararlanmak istiyordu bense kabul etmemiştim, kendisi bu amacını gerçekleştirmek için beni oradan içeri almak istiyordu dedi. Ben zaten sanığın o zaman yeğeniyle beraber küçük odada kaldım, sabah uyandığımda yeğeni yoktu, zaten ben ondan dolayı telaşlandım. Ben balkona çıktığımda balkona açılan kapısını kilitlememiştim, evin dış kapısı kilitliydi, salon kapısını sanık kilitlediğinde benimle birlikte zaten salondaydı, ben zaten onu görünce beni bırakmayacağını anladım ve balkona sesimi duyurmak için çıktım, ben sanıktan şikâyetçiyim daha önce de bu konuda beyanda bulunmuştum şu anda da şikâyetim devam etmektedir… Bu olaydan önce dışarı çıkmıştık, ben aslında eve dönmemek üzere çıkmıştım, ancak eşyalarım ve şirket evraklarım da evdeydi, eşyalarımı da kendisi vermemek istedi, eve gel ve bunları al dedi ve zaten geri geldiğimizde bu olaylar meydana geldi… Telefonla yardım istediğim sırada sanık da kapının önündeydi zaten telefon ettiğimi görünce balkona çıkıp telefonumu almak istedi.”,
Tanık … kollukta; olayın olduğu binada kimseyi tanımadığı, saat 07.30 sıralarında 7-8 kez çok korkulu bir şekilde “İmdat!” çığlıkları üzerine uyandığı, camdan baktığında tanımadığı bir kızın korkulu bir şekilde bacağının birini korkuluk demirlerinden aşağıya doğru sarkıttığı ve bu arada dengesini kaybederek düştüğünü gördüğü, olayın olduğu binadan aşağıya inen kimseyi görmediği, Savcılıkta; “Ben sorduğunuz olayın taraflarını tanımıyorum olayın geçtiği apartmanın karşısında bulunan apartmanda ikamet etmekteyim ben polislere ifade vermiştim o ifadem doğrudur. Ben olay günü evde uyurken ben korkulu bir şekilde imdat imdat diye bayan çığlıkları duydum. Camı açıp dışarı baktığımda bayan balkonun iç kısmından balkonun demir parmaklıklarından dışarıya doğru ayağını kaldırıp bastı ve kendini aşağıya attı. Bayan balkondan aşağıdaki balkona çarparak düştü. Bayan düştüğü balkonun korkuluk demirlerinde hiç tutunarak beklemedi. Hatta ben bayanı görünce yapma şeklinde bağırdım ancak benim duyması mümkün değildi. Benim tahminim bayan balkondan aşağıya kendini attı. Hatırladığım kadarıyla bayanın üzerinde bir eşofman penye vardı. Benim görebildiğim kadarıyla kendini aşağıya atan bayan balkonda hiç beklemedi. Balkonda hiçbir duraksaması olmadı, bayan intihar etmek mi istedi yoksa bir şeylerden mi kaçmaya çalıştı onu benim bilmem mümkün değildir. Olayın nedenini de bilmiyorum.”, Mahkemede; “Olay tarihinde sabah bir çığlık sesi geldi, çok acı bir şekilde ‘İmdat, İmdat’ şeklinde çığlık atılıyordu ben de hemen odamın penceresini açtığımda karşıdaki evde 3. kat balkonunda bir kız balkonun kenarına ayağını koydu, ben de ‘Yapma’ diye bağırıyordum, ancak oradan düştü, 2. katın balkonuna çarptı ve oradan da aşağıya çakıldı, balkon bana yan olarak kalıyordu dolayısıyla ben balkonda başka bir şahsı görmedim ancak komşular bir kızın daha balkonda olduğunu söylüyorlardı, tanıklığım bundan ibarettir, ayağını balkona koymuştu, kendini attığını gördüm zira kendisi bağırıyordu, ifadem de doğrudur.”,
Tanık … kollukta; olayın olduğu binada kimseyi tanımadığı, olay günü sabah 08.00 sıralarında evinde uyuduğu esnada “İmdat! İmdat! Yetişin kendini atıyor.” gibi çığlıklar duyduğu, karşı binanın 3. katındaki balkondan bir anda genç bir kızın yere düştüğünü gördüğü, tam hatırlamadığını ancak sanki düşen kadını genç ve esmer bir kadının tutmaya çalıştığını gördüğü, bu husustan emin olmadığı, “İmdat! İmdat! Yetişin, kendini atıyor, tutamıyor.” diye bağıran kadının balkondaki ikinci esmer kadın olduğunu hatırladığı, evde bulunan eşi …’e olayı haber verdiği, Savcılıkta; “Ben daha önce polislere ifade vermiştim o ifadem doğrudur. Benim oturduğum apartman ile sorduğunuz olayın geçtiği apartmanlar karşılıklıdır. Ben şahısları tanımıyorum. Olay günü sabah 8 sıralarında ben bir çığlığa uyandım. Duyduğum çığlık tam olarak imdat kadın kendini atıyor yetişin şeklindeki bir bayan çığlığı idi. bu çığlık üzerine ben pencereden baktığımda ben önce hırsızlık olabilir düşüncesi ile arabalara bakmıştım sonra gözüm karşıdaki apartmandan bir bayanın düştüğüne ilişti. Ben bayanı fark ettiğimde bayan düşüyordu. Yani balkondan ilk düşüş anını ben görmedim. Bayan balkondan kendi mi aşağıya atladı yoksa bir başkası mı onu attı ben onu görmedim. Ancak ben balkondan düşen bayanı tutmaya çalıştığını tahmin ettiğim bir bayan gördüğümü hatırlıyorum. Bu olayın gerçek nedenini ben de bilemiyorum. Ben bu olay esnasında yere düşen bayanda herhangi bir şekilde dışarıdan insanlardan yardım isteyen bir çığlık veya benzeri bir ses duymadım. Ancak duyanlar olduğu söyleniyor. Ancak ben duymadım.”, Mahkemede; “Ben bir çığlık sesine uyandım ve hemen perdeyi açtığımda bir kızın 3. kat balkonundan düştüğünü gördüm, balkonda bir esmer kız daha vardı, anlık bir olaydı, hatta ben içeride biri daha var ona bir şey olacak diye bağırdığımı da hatırlıyorum, ancak evden de kıza yardım etmek için kimse gelmeyince ben aslında yukarıdaki şahsa da bir şey olmuştur diye düşünmüştüm. Olayın üzerinden zaman geçti tam olarak hatırlamıyorum ancak ‘İmdat!’ sesleri geliyordu ancak balkondan atlayan mı yoksa yanındaki mi bağırıyordu tam olarak hatırlamıyorum, eşim daha sonra kendisini hastaneye götürdü, hatta daha sonra bir teyze çocuğun uykusu derin, uyuyor diye söylemişti bunu duydum.”,
Tanık … kollukta; olay sabahı saat 08.00 sıralarında eşinin yanına gelerek karşı binadaki kadının kendisini attığını söylediği, arabasıyla olay yerine gittiği, sanık … ile katılan mağduru hastaneye götürdükleri, hastaneye sarı saçlı bir kadının geldiği, bu kadının sanık ile konuştuğu esnada katılan mağdura hitaben “Allah belanı versin, oğlumun başını belaya sokacaksın!” dediğini duyduğu, sanığın da sarı saçlı kadına “Evde ‘Babam ve oğlu’ filmini izliyorduk, çocuğunu düşürmüş, o yüzden bunalıma girmiş.” dediği, Savcılıkta; “…Ben kadının balkondan düşmesini görmedim. Ancak bir çığlık duydum. Ancak bu çığlığın deyim olarak bir anlamı yoktu. Ben olay esnasında herhangi bir yardım çığlığı duymadım. Olay sonrası yaralı bayanı hastaneye ben kendi aracımla götürdüm. Benim aracım da … isimli bir şahıs da yardım için bulunuyordu. Yaralı bayanın şuuru kapalı idi hatta biz kendisini öldü zannettik. Ben bayanın balkondan nasıl düştüğünü bilemiyorum tarafları da tanımıyorum.”, Mahkemede; “Ben olay tarihinde olayın olduğu yerin bir arka sokağındaki evimde kitap okuyordum, bir bağırtı sesleri geldi ben olayı görmedim sadece şahıs yaralıydı yaralı şahsı hastaneye götürdüm. Orada bir bayanın o şekilde konuştuğunu duydum ancak çocuk düşürmüş gibi sözler ben duymadım, orada neden öyle geçmiş anlamadım, ben olayı görmedim.”,
Tanık … kollukta; “…Caddesi,…, bila sayılı binanın 3. katında annem, babam, kardeşim ve öz kızım beraber kalmaktadır, olaydan bir gün önce … ilinden dayımın torunu … …’a gelmiş ve misafir olarak annemlerde kalmış, 23.03.2008 günü sabah saatlerinde kardeşim beni cep telefonundan aradı ve hemen Özel Gelişim Hastanesine gelmemi istedi, ben de hemen hastaneye gittim ve hastanede öğrendiğim kadarıyla …23.03.2008 günü sabah erken saatlerde evin balkonundan aşağıya atlamış ve çevredeki bağırtılar üzerine annem ve kardeşimin balkona çıktıklarında olaydan haberdar olmuşlar, …’nın herhangi bir psikolojik rahatsızlığının olup olmadığını bilmiyorum ve evde de herhangi bir kavga veya tartışma olmamış, olay gününden bir gün önce akşam evde hep beraber oturmuşlar ve sohbet etmişler ve herhangi bir ters ve olumsuz bir durum olmamış.”,
Tanık… kollukta; “21.03.2008 günü kız kardeşim …’ın kızı olan … misafir olarak … ilinden …’nde bulunan ilaç firmasının seminerine katılmak üzere oğlumun ve benim birlikte kaldığım eve geldi. Bizim evde bir gece kaldı ve 22.03.2008 günü bizim yanımızdan ayrılıp işiyle ilgili olarak gitti. 23.03.2008 günü sabah saat 07.30 sıralarında evimde istirahat etmekte iken kızım …’in kullanmış olduğu, 544 *** 18 58 numaralı telefonu çalmakta idi, kızım uyuduğundan dolayı telefonu ben aldım ve arayan kişinin … 544 *** 64 44 nolu telefon olduğu için ve yeğenim olduğu için telefona cevap verdim, …telefonda kısık sesle ‘Teyze yetişin, beni kurtarın.’ dedi ve telefonu kapattı, ben de hemen halam…’ı kendi cep telefonum ile 537 *** 82 29 numaralı telefonunu aradım ve ‘Hala sen nerdesin? …zor durumda olduğunu söylüyor.’ diye belirttim, halam da evde olmadığını, … semtinde oğlu … … Yılmaz’ın evinde olduğunu söyledi, ben de telefonu kapattım ve …’ı 544 *** 64 44 numarasını tekrar aradım ve …bana cevap verdi ve kendisine ne olduğunu sordum, sakin olmasını tembih ettim, bana hitaben ‘Ne olur, beni kurtarın, …kapıyı açmaya çalışıyor, kapıyı zorluyor.’ dedi ve bu esnada telefonu kapattı, daha sonra aynı gün saat 09.00 gibi …’ın hastaneye kaldırıldığını öğrendik ve ben de hemen kaldırıldığı hastaneye geldim ve hastanede halamın evinin balkonundan düştüğünü öğrendim, ancak olay günü …ile telefonda görüştüğüm konular yukarıda anlattığım gibidir, ayrıca …’nın 553 *** 56 82 ve 554 *** 69 92 nolu telefonları mevcuttur, bu konu hakkında benim bilgim bundan ibarettir, olayın polis marifetiyle araştırılmasını istiyorum.”,
Tanık Neziha Aslanhan aşamalarda; “… Benden sormuş olduğunuz … benim ağabeyimin kızı, dolayısı ile öz yeğenim olur… Yaklaşık 3 sene önce yengemin aracı olması ile görücü usulü ile … … isimli şahısla evlendi. 2-3 ay sonra da anlaşamayarak boşandılar. O tarihten bu yana da benim bildiğim kadarıyla herhangi bir erkek arkadaşı olmadı… Ben olayı 23.03.2008 günü saat 12.30 sıralarında ağabeyimin eşi olan …’dan öğrendim. Bana telefonla ‘… …’da ilaç içmiş, yoğun bakımdaymış.’ deyince aynı gün uçakla …’a geldim ve olayın ayrıntılarını burada öğrendim… …isimli şahısla hastanede karşılaştığımızda olayın nasıl olduğunu sordum. Kendisi de bana anlatmaya başladı. …’nın, …’a ilk defa geldiği için …’ten kendisini …’da gezdirmesini istediğini ve beraber hem …’u gezdiklerini, hem de …’ndeki işlerini hâllettiklerini …bana söyledi. Akşam saatlerinde …’in çalışmış olduğu … yerine gidip orada beraber yemek yediklerini, yemek yedikten sonra birlikte olay yeri olan …’in evine geldiklerini eve geldiklerinde Duygu, …ve …beraber film seyrettiklerini hatta film seyrederken …’nın, …’ten bira istediğini, …de bira getirip …’ya verdiğini ve …’nın çantasından ismini bilmediği bir hap çıkartarak 2 tanesini bira ile birlikte ağzına attığını, film bittikten sonra … ‘Ben yarın çalışacağım.’ dedikten sonra gidip odasına yattığını, daha sonra …’nın psikolojisinin çok bozuk olduğu ve gece 3 gibi odasına gelip kendisini uyandırdığını ‘Psikolojim çok bozuk, evin duvarları üstüme üstüme geliyor beni biraz dışarı çıkartır mısın, biraz hava alalım.’ dediğini ve birlikte dışarı çıkıp gezdiklerini ve bir pastanede oturup birlikte çay içtiklerini, oradan da tekrar eve geldiklerini ve kendisinin gidip tekrar yattığını, 23.03.2008 günü saat 07.30 sıralarında dışarıdan sesler duyduğunu, bunun üzerine kalkıp evin içinde …’yı aramaya başladığını, fakat …’nın kaldığı odanın kilitli olduğu için açamadığını ve anahtarı bulmaya gittiğini, anahtar ile kapıyı açmaya çalıştığını ancak açamadığını, çünkü kapının arkasında çekyat dayalı olduğunu, kapıyı zorlayıp açtığında …’yı balkon demirlerinde asılı vaziyette gördüğünü ve ‘…yapma.’ dediği esnada …’nın kendisini yere attığını bana anlattı. Ben …’e ikinci bir defa olay anını anlatmasını istediğimde ilk anlattığından farklı olarak sabah pastaneden geldiklerinde …uyurken annesinin kendisine telefon açtığını, telefonda annesinin ‘Oğlum komşular bana telefon açtı, …’ya git bak.’ demesi üzerine uyanıp evde …’yı aramaya başladığını ve daha sonraki olayları da anlattığı, bizzat bana söyledi, Ayrıca bana …’nın yoğun bakımda yattığı … Devlet Hastanesinin kafeteryasında ‘Abla ben bu olaydan çok etkilendim, psikolojim çok bozuldu, doktora gittim ve doktor bana Xanax ilacı verdi, hatta reçetesi de bak yanımda.’ diyerek ilaçla birlikte bana gösterdi, ben de hemşire olduğum için ilacın reçetesine baktığımda reçete tarihinin 22.03.2008 olduğunu gördüm, ilaç kutusunun içine açıp baktığımda ise ilaçtan hiç içilmediğini, ilacın tamamının içinde olduğunu gördüm. Kendisine reçete tarihini ve ilaçların niye tam olduğunu sorduğumda panikledi ve tarihinin yanlış yazılabileceğini söyledi. Ben hemşire olduğum için Xanax isimli ilacın yeşil reçete ile verildiğini biliyorum. Ayrıca …’nın psikolojisinin çok bozuk olduğunu söyledi ancak ben …’yı 26 senedir tanırım. Bu zamana kadar üzüntülerini ve sevinçlerini benimle paylaşmıştır ve intihar edecek kadar bir sıkıntısının olduğunu da bugüne kadar görmedim ve duymadım… Olay sırasında ben olay mahallinde değildim. Bu nedenle görgüye dayalı bilgim yoktur. Ben …ile görüştüğümde …, …’nın önce ilaç içtiğini, daha sonra trafik kazası geçirdiğini, en sonunda da yüksekten kendisini attığını söyledi, ifadeler bu şekilde çelişik olunca ben Acil Polisine müracaat ederek durumu onlara intikal ettirdim. Daha sonra ben olay yerini görmek istediğimi söyledim. Ancak onlar beni oyalamak için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Eve hırsız girdiğini söylediler, çeşitli bahaneler uydurdular. Ben ısrar ettim ve gidip evi gördüm. Evde darp izleri vardı. Kapılar kısmen içe çöküktü. …bunlar ne zaman oldu dediğimde eskiden oldu gibi sözlerle geçiştirmeye çalıştı. Daha sonra …ayıldıktan sonra …’in Xanax diye bir ilaç kullandığını bana anlattı. …de …’nın bu ilacı kullandığını iddia ediyordu. Ben hastaneye gittim. Yaptığım araştırmada …’in bu ilacı kullandığını tespit ettim.”,
Tanık … kollukta; “Ben yukarıda adresimi vermiş olduğum yerde anneannem…, dayım … ve dedem … ile birlikte ikamet ederim, benden sorduğunuz …isimli uzaktan akrabamız ile 22.03.2008 günü … yeri adresimde iken dayımın … yerinde tanıştırması ile tanıdım. Ancak herhangi bir konuşmamız ve sohbetimiz olmadı, … yerinde dayım ile birlikte yemek yediler, aynı gün öğleden sonraki bir saatte tam olarak hatırlamıyorum, … yerimden ayrılıp gezmeye diye gittiler. Ben o gün akşam … çıkışı saat 22.30 sıralarında eve gittim, evde …ve dayım …vardı, evde başka kimse yoktu… Ben kapı zilini çaldım ve kapıyı bana dayım …açtı, ben de içeri girdim, …içerde koltuk üzerinde cips yemekte idi, dayım da karşı koltuğa oturdu, ben de üzerimi değiştirip oturdum ve hep birlikte televizyon seyrettik. …’nın bakışları ve davranışları garibime gitti, hiç konuşmadık, televizyon seyrederken bira içmek istediğini söyledi ve dayım …de dışarı çıkıp bira alıp geldi, aldığı bira şişesini …’ya verdi ve …içmeye başladı, biraz içtikten sonra birayı bitirmeden bıraktı ve daha sonra çantasından ismini ve ne hapı olduğunu bilmediğim hap çıkardı iki adet hapı içti, CD’den televizyonda babam ve oğlum filmini seyrederken ağlamaya başladı, ben yorgun olduğum için bir müddet sonra yattım, uyudum. Seslere uyandım, merak edip yattığım odadan çıktım ve salonun kapısına geldiğimde salonun kapısını dayımın açmaya uğraştığını gördüm, balkonundan sesler gelmekte idi, ses …’dan gelmekte idi ve gelmeyin diye bağırıyordu ancak kime bağırdığını anlayamadım, çünkü dayım ve ben kapıyı açıp içeri girmek istedik ancak …’nın gittiği yerde, yani salona açılan ve dayımın açmak için uğraştığı kapının arkasına koltuk çekilmiş vaziyette ve kapı kilitli idi, dayım kapıyı araladı ve içeri girdi, …balkonda idi, dayım …’ya seslendi ve o esnada …kendisini balkondan boşluğa bıraktı, ben olayın şoku ile ne yaptığımı hatırlamıyorum, şoka girmişim, daha sonra dayımın …’yı hastaneye götürdüğünü öğrendim, ben bir an için şoka girmiştim, hastaneye ne şekilde kim tarafından ne şekilde götürüldüğünü bilmiyorum, daha sonra … Devlet Hastanesine götürüldüğünü öğrendim ve ben de hastaneye gittim ve hastanede yattığını öğrendim.”,
Savcılıkta; “…Akşam 10:00-10:15 sıralarında eve geldim, evde dayım …ve …vardı başka kimse yoktu. Birlikte oturduk. Daha sonra film seyrettik. Babam ve Oğlum isimli filmi seyrettik, filmi izledikten sonra …biraz duygusallaştı ve ağladı, …bira istedi. Dayım da bira alıp geldi. …bir biranın yarısı kadarını içti. Bayağı bir ağladı, …’yı çok fazla dinlemedim ancak kendisi evlenmiş boşanmış çocuğunu düşürmüş galiba o nedenle ağladı. Ben kendilerinden daha erken olarak yanılmıyorsam gece 12.00 ya da 01.00 sıralarında kendi odamda yattım. Ben yatmaya çekildiğim zaman onlar oturmaya devam ediyorlardı. Ben sabah tahminime göre sekiz sıralarında …’nın sesini duydum. Hatta bağırma sesini duydum. Duyduğum kadarıyla çığılık atıyordu ben de uykulu bir hâlde idim. Bu arada dayım …de bana Duygu diye bağırınca kalktım. Ben odamdan çıktığım zaman dayım salonun kapısını açmaya çalışıyordu. Balkona salondan çıkılır. Salon kapısı içerden kilitlenmiş vaziyette idi ayrıca arkasında da çekyat konulmuştu. Dayım kapı amerikan tipi basılarak kilitlenen bir kapı olduğu için anahtarını bularak anahtarla kapıyı açtı. Kapı iteklediğimizde hemen açılmadı, arkasında koltuk vardı. Ben dayımı gördüğümde dayımın üzerinde eşofmanları vardı. Normal günlük kıyafeti üzerinde yoktu. Ben salonun kapısı kısmen açıldığında …’yı balkonda üzerinde eşofmanları olduğu hâlde ve kolunda çantası olduğu hâlde balkonun korkuluklarının dış kısmında korkuluklardan tutar bir şekilde kendisini gördüm. Kendisi henüz balkonda aşağı sallanmıyordu balkonda korkuluklara tutunarak duruyordu. Biz kapıyı açmaya çalışırken …hiç ses vermedi. Biz kapıyı açtıktan sonra …’nın yardım çığlığı değil de gelmeyin diye bize seslendiğini hatırlıyorum. …daha sonra balkonda aşağıya düşmüş, düşme anını ben görmedim. …balkondan düştü mü yoksa atladı mı onu bilmiyorum, ev 3. kattadır. Dayım duldur. Ben …isimli bayanın neden bu şekilde hareket ettiğine bir anlam veremiyorum, sebebini de bilmiyorum.”,
Mahkemede; “…Ben akşam işten sonra dayımlara gittim orada birlikte oturduk, televizyon izledik, Babam ve Oğlum filmini seyrettik, bu sırada …bira içti bu arada 2 tane ilaç içtiğini gördüm, herhangi bir şey söylemedi niye içtiğini de bilmiyorum, belli bir süre sonra ben odama çekildim ve yattım, sabaha doğru dışarıdan sesler geliyordu ‘kızım yapma şeklinde’ bağrışmalar duydum ve uyandım, balkona doğru gittiğimde dayım da odanın kapısını açmaya çalışıyordu bu arada kapıyı açtığı anda ben de bir anlık mağduru balkonda gördüm, bu arada zaten aşağıya düştü, daha doğrusu kendini bıraktı, ben balkona çıkarak yanına gitmiş değilim, ben kendim uyanmıştım, dışarıdan sesler geliyordu, ben olayın neden kaynaklandığını bilmiyorum olay da bu anlattığım şekilde olmuştur. Morali bozuk gibiydi bira içerken ağladı, bir çocuk düşürme olayı ile ilgili konuştuğunu ben duymadım, diğer yönlerden ifadem doğrudur. Mağdur düştükten sonra ben de balkona çıktım. Ben balkona düşmeden önce çıkmadım düştükten sonra çıktım.”,
Tanık … aşamalarda; “Soruşturma emrinde bildirilen 0534 *** 83 71 nolu hat eskiden kullanmış olduğum hattır….’yı tanırım sadece benim internette görüştüğüm bir arkadaşımdır…Daha sonra yine tarihini hatırlamadığım bir zamanda …beni arayarak evine gittiği bir akrabasının kendisine cinsel tacizde bulunduğunu ve ondan kurtulmak için balkona çıktığını ve balkondan düştüğünü söyledi. Ancak ben olayın detayını bilmiyorum…”,
Tanık … Mahkemede; “Ben olayın olduğu binayla aynı cadde üzerinde yan tarafta 3. katta oturuyordum, olay günü bir imdat sesi duydum, camdan baktığımda balkon görünmekteydi, bir bayanın balkonun dış tarafındaki parmaklıklarda ayakları dışarı doğru sarkık vaziyette imdat diye bağırıyordu, ben de bunun üzerine bağırdım ki bu sırada zaten yere düştü, herhalde tutunmaya dayanamadı, ben de bunun üzerine hemen ailemle aşağı indim, balkonda ben o sırada ikinci bir kişi görmedim. Zaten uykudaydım, imdat sesi üzerine ben camdan balkona baktım, öncesini ben görmedim.”
Şeklinde beyanda bulunmuşlardır.
Sanık … kollukta; “Ben yukarıda adresimi vermiş olduğum yerde annem…, babam … ve yeğenim … ile birlikte ikamet ederim. Benden sorduğunuz … uzaktan akrabamız olur, yani dayımın torunu olur, 21.03.2008 günü … ilinden …’ın annesi annemi aradı ve kızının bir işi ile ilgili olarak … iline geleceğini, … ilini pek bilmediğini ve Avrupa yakasını hiç bilmediğini, eğer yardımcı olursak sevineceğini anneme söyledi, bu konuşma esnasında ben de orada idim ve şahit oldum ve ben de …’nın annesi Songül’ün telefonunu annemden aldım ve aradım ve …’ya yardımcı olacağımı söyledim, … iline geldiğinde arayacağımı söyleyerek …’nın telefon numarasını annesinden aldım ve aynı gün aradım ve … iline gelip Asya yakasında bir akrabamız olan…’in evinde bulunduğu sırada telefon ile …’ı aradım, 22.03.2008 günü sabah arabaya erkenden bindirsinler, ben … durağından alacağımı söyledim ve 22.03.2008 günü saat 09.00 sıralarında … durağında …ile buluştuk ve …’nın işi ile ilgili olarak B. Çekmece semtinde kurulan medikal, tıbbı malzemeler fuarına birlikte gittik,…bu şekilde 3-4 saat geçirdik ve orada …işini bitirdikten sonra yine birlikte benim … yerime geldik ve burada öğleden sonraki bir saatte yemek yedik ve orada ablam… ve yeğenim … ile tanıştılar ve görüştüler, bir müddet sonra bana sıkıldığını ve … ilini gezmek istediğini söyledi, ben de hem akrabam ve hem misafirim olması hasebiyle …’nde sahile götürdüm ve vapur ile boğaz turu yaptık, aynı gün akşam saat 21.00-21.30 sıralarında eve geldik, evde çay demledik içtik, bir müddet sonra yeğenim Duygu saat 22.15 sıralarında eve geldi ve ben kendisine kapıyı açtım ve içeri girdi, birlikte bir müddet oturduk, CD’ye Babam ve Oğlum filmini koyduk seyrederken …bana bira içmek istediğini söyledi, ben de aşağıya inip bir bira aldım ve hemen eve geldim, filmi izlemeye devam etmekte iken …birasını içmekte idi, ben alkol almadığım için kendime bira almadım, sadece …’ya almıştım, …birayı biraz içtikten sonra bıraktı ve ağlamaya başladı, bir süre sonra çantasından çıkardığı iki hapı içti, bir müddet sonra yeğenim Duygu yanımızdan kalkıp yattı, ben ve …film izlemeye devam ettik, izlediğimiz film Pardon ve Poseidon’dan kaçış filmleri idi, bu filmler bittiğinde saat 04.00-04.30’a gelmişti, ben …’ya yatacağımı söyledim ve kalkıp yatak odama gittim ve yattım, yatarken üzerime kapıyı kilitledim ve uyudum, yaklaşık olarak saat 07.00 sıralarında yattığım odanın kapısının çalması ile uyandım ve kapıyı açtığımda …kapıda idi ve bana bunaldığını, dolaşmak istediğini söyledi, ben de kabul ettim ve dışarı çıkıp, biraz yürüyüp…yolu üzerinde bulunan Zirve Pastanesine gittik ve birer çay içtik, bu pastanenin kamera kayıtları mevcuttur, eğer gerekirse bu kayıtları temin edip teslim edebilirim, pastaneden çıktık, …eve gitmek istemediğini söyledi, ben de bu saatte nereye gideceksin, daha sonra gidersin dedim ve eve saat 07.20 sıralarında geldik, ben tekrar yatak odama gidip yattım, bir müddet sonra dışardan bağrışma sesleri duydum ve o esnada annem beni telefonla aradı ve balkonda birilerinin olduğunu ve kalkıp bakmamı istedi, ben de odadan çıkıp balkona bakmak isterken salon kapısı kilitli idi ve ben bu kapıyı açmaya çalışırken …’ya seslendim, ancak bana ses vermedi, ben de bayılmıştır diye düşündüm ve üst kattan odanın anahtarlarını aldım ve salon kapısında anahtarı denemek suretiyle kapıyı açmaya çalışırken …yu da kaldırdım ve anahtarla kapıyı açtım, içeri salondan girmek isteyince kapının arkasına çekyatın çekilmiş olduğunu, kapının zorla açıldığını fark ettim ve zorla kapıyı açıp içeri salondan girdim, …balkonda idi ve gelmeyin diye seslenerek balkondan aşağı boşluğa kendini bıraktı ve hemen aşağıya indim, o esnada çevreden vatandaşlar da gelmişti, ancak olayın şokundan gelen şahıslar kimlerdir hatırlamıyorum, sadece komşumuz olan bir şahsın arabasına …’yı bindirip hemen en yakın Gelişim Hastanesine götürdük, orada müdahale ettiler, ancak durumu ağır olduğu için … Devlet Hastanesine sevk edildi, ben de üzerimdeki şoku atlattıktan sonra akrabalarımı durumdan haberdar ettim, benim …’nın balkondan düşmesi ile bir alakam, kastım, kusurum yoktur, ancak …ile gün boyu birlikte zaman geçirdiğimiz zamanlarda, durumunda biraz asabilik hissettim, zaten daha önceden aile içerisinde yapılan sohbetlerde babasının ve kendisinin psikolojik sorunlarının olduğunu duymuştum, zaten bu olay meydana geldikten sonra… isimli dayımın kızı ve çocukları bana üzülme, …zaten psikolojik tedavi görmekte, sorunlu kişiliğe sahip diye belirtmişti, ancak benim hakkımda ne için böyle ifade verdi bilmiyorum… İfadesinde ona cinsel tacizde bulunduğum yönünde suçlamalarda bulunmuş. Bunlar doğru değildir ancak ben kendisi ile kendisinin isteği üzerine pastaneye giderek birer çay içtik. Ben evimizin oda kapısını zorlamadım zaten ben pastaneden gelince odama giderek uzandım uyumuşum, bu esnada benim cep telefonum çaldı beni annem aradı ve … …balkona çıkmış bağırıyormuş baksana diye beni uyardı ben de odamdan çıkarak …’nın bulunduğu salona gittim ancak salon kapısı kilitli idi, ben üç dört kez seslendim içerden ses gelmeyince odanın anahtarını bularak kapıyı anahtarla açtım ancak kapı açılmadı, arkasında bir cisim vardı, ben de …’dan ses alamayınca acaba bir şey mi oldu diyerek kapıyı araladım ve arkasında odadaki kottuk vardı, ben bu esnada …’yı balkonda gördüm o da beni görünce balkondan düştü. Nasıl düştüğünü bilmiyorum. …balkona çıkarak telefonu ile …’da oturan Saadet teyzesini arayarak …beni rahatsız ediyor demiş. Bunu da hemen Saadet teyzem o gün …’da oğlu …’ın evinde kalan annemi arayarak durumu bildirmiş ve bir bakın, bu kıza ne oluyor demiş. Bundan sonra da annem beni cep telefonumdan aradı bildirdi, ben de bakmak istedim. Bu gürültülere evde odasında uyumakta olan Duygu da uyandı benim kapıyı açtığımı ve o anı yaşadı. Bu olayda benim bir kusurum yoktur. Hiçbir fiziki temasım yoktur zira bana 7-8 metre kadar fark vardı…Kendisini rahatsız etmedim, cinsel istismarda bulunmadım, kesinlikle de onu telefonla arayıp mesaj çekerek rahatsız etmedim. Ancak aynı gece saat 04.00–05.00 arasında …’nın odasından hâlâ televizyon sesi geliyordu ben de rahatsız oldum ve onu o arada bir kez odasına bile gitmeden cep telefonundan aradım ve televizyonun sesini kısmasını söyledim on … bir görüşme yaptım, başka bir görüşmem ve mesajım yoktur, suçlamaları kabul etmiyorum.”,
Savcılıkta; “Polise vermiş olduğum ifadelerim doğrudur…Ben evliydim ancak resmî olarak boşandım çocuğum yoktur…Ben …’nın isteği üzerine kendisini …’u gezdirdim. …aslında o akşam …’ya geri dönecekti ancak kendisi yorgun olduğunu bir gece kalmak istediğini söyleyince ben de kabul ettim, onun isteği ile bizim eve aynı gün akşam 08.30- 09.30 gibi geldik, Duygu ise o da benim restoranımda çalıştığı için gece saat 10.00 gibi bizden sonra eve geldi. Evde hep beraber Babam ve Oğlum isimli filmi izledik. …evde otururken bira isteyince ben kendisine iki tane bira aldım. …aldığım biralardan bir tanesinin yarısını içti. Ben ya da Duygu alkol almadık. Daha sonra …filmden etkilenerek ağlamaya başladı. Çünkü …’nın başından bir evlilik geçmiş ve o da ayrılmış. Ayrılırken …hamile olduğunu ve de bebeğini aldırmak zorunda kaldığını ve bu olaydan etkilendiğini söyledi. Sonra filmi seyretmeye devam ettik ancak …sürekli ağlıyordu. Bir ara çantasında ilaç çıkartarak içti ancak ilacın ne olduğunu bilmiyorum. Film bittikten sonra Duygu gece 00.00-00.30 sıralarında yatmak istedi ve yattı. Biz …ile oturmaya devam ettik. Daha sonra …bir film daha izlemek istedi. Ben de Pardon isminde bir film daha koydum. Bu filmi de birlikte izledik. Bu arada gece 02.00 civarı oldu, ben işe gideceğimden yatmak istedim. O da zaten bir gece burada kaldığını ve birlikte oturmamızı isteyince ben yatmadım ve yeniden Poseidondan Kaçış isminde bir film koyduk, onu da izledik o sırada ben kız arkadaşımla telefonla mesajlaştım. Sabaha karşı 04.00-04.30 sıralarında ben yatmak istedim, kendi odama gittim yattım, …ise salonda idi. Kendisine orada yatak serdim. Ben orada uyudum sabah 06.00-06.30 sıralarında benim odamın kapısını çaldı, ben uyandım. …’ya ne olduğunu sordum. …bana çok sıkıldığını ve bunaldığını evde kalmak istemediğini hava almak istediğini söyleyince ben de onu kırmayarak eşofmanlarımı giyerek birlikte dışarı çıktık. Kendisi ile dışarıda 15 dakika kadar yürüdük, daha sonra çay içmek üzere bir pastaneye girdik birlikte çay içtik ve tekrar eve döndük. Ancak o eve dönmek istemiyordu. Çünkü evde bunaldığını söyledi. Ancak ben yatmak ve uyumak için eve gitmek istedim hatta kendisine evin oradaki bir parkı gösterdim istiyorsan orada otur daha sonra gelirsin dedim. Ancak o benimle beraber tekrar eve …. Ben evde tekrar odama girerek yattım. …da salonda idi, ben uykuya yeniden daldım. O sırada beni annem cep telefonumdan aradı. Benim cep telefonum 0 532 *** 20 24’dür. Annemin beni aradığı cep telefonu numarası ise 0 537 *** 82 29’dur. Annem telefonda bana …’nın evin salonunun balkonunda olduğunu ve bağırdığını, kalkıp bakmamı söyledi. Annemle konuşma esnasında sorup öğrendiğime göre …’nın teyzesi olan Saadet ablam benim annemi telefonla arayarak …’nın yardım istediğini, …’nın telefon ile Derya’ya muhtemelen yardım içerikli bir mesaj attığını söylemiş, annem de bu şekilde kendisi aradıktan sonra bunun üzerine beni telefonla aramış, ben annemle konuştuktan sonra kalkarak salona gittim ancak salonun kapısı amerikan tarzı kilitli bir kapı idi, kapı içeriden kilitlenmiş durumda idi. Salonun kapısı içeriden kilide basılarak kilitlenmiş durumda idi, evdeki odaların ve salonun anahtarını ise annem daha önceden ev dubleks olduğu için evin üst katına koymuştu oradan salonun anahtarını buldum epey vardı anahtarları kapıya tek tek denerken …’ya bağırarak seslendim ancak …cevap vermiyordu. O sırada …yu da uyandırdım. Doğru anahtarı tespit ettikten sonra kapıyı açmak istedim ancak kapının arkasında bir şey olduğunu fark ettim, ilk anda ben …’nın ses vermemesi nedeniyle …’nın kapının arkasına düşüp bayılmış olabileceğini düşündüm. Kapıyı zorlayarak biraz açtım. O sırada …’yı salonun balkonunda gördüm, …balkonun parmaklıklarının dış kısmına çıkmış bir şekilde kolunda çantası da olduğu hâlde duruyordu ve bize doğru gelmeyin diye bağırdı o sırada kendisi balkonda aşağıya düştü ya da atladı. Onu tam fark edemedim. Biz salonun içerisine girememiştik. Daha sonra …’yı hastaneye kaldırdık ben …’ya hiçbir şekilde telefonla mesaj çekmedim, kendisini taciz etmedim kendisinden cinsel ilişki istemedim. Ben gece kız arkadaşım olan …’e mesaj çektim…telefon numarası 0 538 *** 34 36’dır. Ben hakkımdaki …’nın iddialarını kabul etmiyorum olay günü hiçbir şekilde kendisine cinsel tacizde bulunmadım kendisi ile ilişkiye girmek istemedim. Öyle bir şeye kendisini zorlamadım. Ayrıca benim bayıldığım yönündeki iddiası da doğru değildir. …’nın neden benim hakkımda bu tür iddialarda bulunduğunu bilmiyorum. Ben baş ağrısı dışında bir ilaç kullanmadım. Ben meydana gelen olay gününün gecesinde olaydan etkilenmiş olmam sebebiyle doktora gitmiştim, doktor bana muayene sonrasında sorduğunuz Xanax adlı ilacı reçete olarak yazmıştı, ben de ilacı … Center’daki Bertay Eczanesinden aldım. Olay gecesi ben böyle bir ilaç içmedim. Benim bildiğim …’nın kendisinin psikolojik problemleri varmış bu durumu da olaydan sonra öğrendim, hatta olay gecesi boşandığı eşi ile arasında geçen bir takım şeyleri anlatmıştı, ben herhangi bir suç işlemedim iddiaları kabul etmiyorum, söylemek istediğim başka bir şey yoktur. Ayrıca polis ifademde geçen 545 *** 63 58 numaralı cep telefonu hattı da bana aittir, onu da ben kullanıyorum. Ben olay gecesi kız arkadaşıma 0532 ile başlayan hattan mesaj atmıştım. Benim herhangi bir hastalığım, rahatsızlığım yoktur, olay gecesi de herhangi bir ilaç kullanmadım.”,
Mahkemede; “Olay tarihinde mağdur dayımın torunu olan … …’a bize misafirliğe gelmişti, kendisi normalde …’da oturmaktadır, bir tıbbi malzeme fuarı için …’a gelmişti ve bizde kaldı, olay akşamı normal olarak evde oturduk sohbet ettik, gecede yeğenim olan … eve geldi, biraz da onunla oturduk vakit geçirdik, …benden bira istedi, bende tekel bayisine giderek bira aldım geldim, kendisi 1 tanesinin yarısını içti diğerini hiç içmedi, ben sabah işe gideceğimi söyleyerek ayrıldım ve odama gittim, sabah 06.00 sıralarında …beni uyandırdı ve dışarıya çıkmak istediğini söyledi sıkıldığını belirtiyordu, dışarı çıktık mahallemizde sabahçı bir pastahane vardı oraya gittik çay içtik, sonra tekrar eve döndük, tekrar odama gittim yattım, …balkondan teyzesini arayarak beni kurtarın şeklinde telefonla söylemiş, teyzem de annemi aramış annem abimlerdeydi, o da beni aradı ve bana söyledi, ben de kalktım …’nın yattığı odaya yöneldim o esnada Duygu da uyanmıştı. Amerikan kapı olduğu için kapı ön taraftan kitleniyor, seslendik ancak …ses vermedi, sonra çekmeceden yedek anahtarları aldım, birkaç denemeden sonra doğru anahtarı buldum, açtım ancak kapının arkasında bir cisim vardı, …’nın bayılıp oraya düştüğünü düşündüm çünkü ses gelmemişti, kapıyı zorladığımda çekyat olduğunu gördüm, kapıyı araladım, …balkondaydı o esnada da düştü, Duygu da o sırada yanımdaydı, biz kapıyı araladığımız anda …düştü, biz henüz balkona çıkmamıştık, olay bu şekilde olmuştur, biz kendisini mahalle sakinleri ile birlikte hastaneye götürdük…Kendisi yanıma gelmeyin diye bağırıyordu…Ben kendisine mesaj çekmedim, odasından aşırı derece de televizyon sesi geliyordu, gidip rahatsız etmek istemedim uygun olmayacağını düşündüm ve bu nedenle telefonla televizyonun sesini kısmasını istedim… Olay günü aşırı derecede rahatsız olmuştum, bu nedenle psikoloğa gittim, o da bana rahat uyumam için bir ilaç yazdı, o gece bir tane aldım ve uyudum tamamını kullanmadım…Ben mağdurun beyanını kabul etmiyorum kendisi beni uyandırdığında ben bayılmış değildim…İlaç yengemlerdeydi ben bir tanesini içtim. Bedia isimli şahsın beyanını kabul etmiyorum…Duygu benim yanımdaydı balkona çıkmamıştı dolayısıyla mağduru tutmaya da çalışamamıştır…”
Şeklinde savunmada bulunmuştur.
Uyuşmazlık konusunda sağlıklı bir hukuki sonuca ulaşılabilmesi bakımından, “cinsel saldırı suçu”, “suça teşebbüs” ve “cinsel taciz” kavramları üzerinde durulmalıdır.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Cinsel saldırı” başlığını taşıyan 102. maddesi;
“1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;
“(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur.” hâlini almıştır.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında ise vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi, suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli bir hâl olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Korunan hukukî değerin, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığı olduğu cinsel saldırı suçunda failin ve mağdurun, kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak, TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun on sekiz yaşını tamamlamış olması gerekir. Cinsel saldırı kasten işlenebilir ve failin kastının suçun kanuni tanımındaki tüm unsurları, yani mağduru, cinsel davranışı, vücut dokunulmazlığının ihlalini ve mağdurun rıza göstermediğini kapsaması gerekir. Bu suçla korunan hukuki yarar üzerinde tasarrufta bulunabilen cinsel özgürlük olduğundan hukuki sınırlar içerisinde kalması şartıyla rızaya ehil mağdurun cinsel davranışa göstereceği rıza, fiili hukuka uygun hâle getirecektir. Maddenin ikinci fıkrasındaki nitelikli halin oluşması için vücuda organ veya sair cismin sokulması gerekir.
Basit cinsel saldırı suçunun oluşabilmesi için eylemin cinsel ilişki boyutuna ulaşmaması gerekir. Eylem, vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelikse veya fiil de işlenmişse, basit cinsel saldırı değil, ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel saldırı suçu söz konusu olacaktır. Bu ayırımın yapılabilmesi için failin kastının ve gerçekleştirdiği davranışların hangi fiile yönelik olduğunun belirlenmesi gerekir. Failin amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmak olmaksızın cinsel duyguları tatmine yönelik ise basit cinsel saldırı, amacı ve davranışları vücuda organ veya sair bir cisim sokmaya yönelik olmakla birlikte eylemin elinde bulunmayan nedenlerle gerçekleştirilememesi hâlinde ise ikinci fıkrada düzenlenen nitelikli cinsel saldırı suçuna teşebbüs söz konusu olacaktır. Madde metninde “sair bir cisim” ibaresine yer verilmesi karşısında suçun temel şeklinin aksine, ikinci fıkrada tanımlanan nitelikli hâlin oluşabilmesi için eylemin cinsel arzularının tatmini amacına yönelik olması şart değildir.
Teşebbüs ise TCK’nın 35. maddesinin birinci fıkrasında; “Kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaz ise teşebbüsten dolayı sorumlu tutulur.” şeklinde tanımlanmıştır.
Teşebbüsün varlığından söz edilebilmesi için;
1- Kasıtlı bir suç işleme kararı olmalı,
2- Elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlanmalı,
3- Failin elinde bulunmayan nedenlerle suç tamamlanamamalı ya da amaçlanan sonuç gerçekleşmemelidir.
Suça teşebbüste fail, suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine karşın, elinde olmayan nedenlerden dolayı fiilini gerçekleştirememekte, bu durumda kişiye tamamlanmış suça oranla daha az ceza verilmektedir.
Sanığın eyleminin belirlenmesi açısından “elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başlama” şartı da değerlendirilmelidir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesinin gerekçesinde; 765 sayılı Kanun’daki “eksik – tam teşebbüs” ayrımına son verildiği, bu ayrımın objektif bir ölçütünün bulunmadığı ve uygulamada bir takım tereddütlere yol açtığı belirtildikten sonra, getirilen diğer bir yeniliğin icra hareketlerinin başlangıcına ilişkin olduğu, “failin kastının şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıkmasıyla icranın başlayacağı” yolundaki subjektif ölçütün kabul edilmesi durumunda kişinin düşüncesi ve yaşam tarzı dolayısıyla cezalandırılmasına varabilecek bir uygulamaya yol açılacağı, çünkü hazırlık hareketleri aşamasında da kastın varlığının şüpheye yer vermeyecek biçimde tespit edilebilmesinin mümkün bulunduğu, suçun icrasıyla ilgisiz davranışların dahi suç kastını ortaya koyduğu gerekçesiyle cezalandırılabileceği, o nedenle tasarıdaki “kastı şüpheye yer bırakmayacak” kriterinin madde metninden çıkartılarak “doğrudan doğruya icraya başlama” ölçütünün kabul edildiği, böylece işlenmek istenen suç tipiyle belirli bir yakınlık ve bağlantı içindeki hareketlerin yapılması hâlinde suçun icrasına başlanılmış sayılacağı açıklanmış; ayrıca kullanılan aracın suçun kanuni tanımında öngörülen fiili meydana getirmeye elverişli olması gerektiği, ancak elverişliliğin sadece kullanılan … bakımından değil, suçun konusu da dâhil olmak üzere bütün fiil yönünden bulunması gerektiği, bu nedenle maddeye, suça teşebbüsün bu unsurunu tam anlamıyla ifade eden “uygun hareketler” kavramının dâhil edildiği belirtilmiştir.
Görüldüğü gibi 765 sayılı Kanun’da icra hareketlerinin başlangıcı konusunda açık bir ifadeye yer verilmezken, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda doğrudan doğruya icraya başlama ölçütü kabul edilmiştir. Ancak soyut olan bu kavramın nasıl anlaşılması gerektiği konusu açık olmayıp cezalandırılabilen davranışın ne zaman başladığını belirlemek her zaman kolay değildir.
Genel olarak suçun dış dünyada oluşmaya başladığı süreç, “hazırlık hareketleri” ve “icra hareketleri” olmak üzere birbirinden farklı iki aşamaya ayrılmaktadır. Suçu işlemek için kullanılacak aletlerin üretilmesi ya da temin edilmesi, eylem yerinin araştırılması veya gözetlenmesi, eylemle ilgili çeşitli bilgiler toplanması, suç işlendikten sonra sorumlu tutulmayı önleyici tedbirler alınması, suçtan elde edilecek eşyalar için güvenli bir yer ayarlanması gibi fiiller hazırlık hareketleri olup, suç tipini oluşturan icra hareketlerinden önce gerçekleştirilen ve cezalandırılmayan davranışlardır.
Teşebbüs ise, suçun tamamlanmasından önce, fakat hazırlık hareketleri aşamasından sonra gelen, başlanmış ancak bitirilememiş bir eylemli aşamayı ifade eder. Bu kapsamda cezalandırılabilir davranışların, yani suça teşebbüsün sınırlarının saptanması, diğer bir ifadeyle suç yolunda ilerleyen sanıkla ilgili olarak hangi andan itibaren ceza hukukunun devreye gireceği sorununun çözülmesi gerekmektedir.
Öğretide; 5237 sayılı TCK’nın 35. maddesinde teşebbüs açısından, “doğrudan doğruya icraya başlama” ölçütünün kabul edilmesiyle “objektif teori”nin benimsendiği, suçun kanuni tanımında unsur veya nitelikli hâl olarak belirtilmiş hareketlerin gerçekleştirilmesi hâlinde icra hareketlerinin başladığının kabul edilmesi, örneğin öldürmek için silahını hasmına doğrultarak nişan alınmasının icra hareketleri sayılması gerektiği, ancak öldürmek için silah veya zehir satın alınmasının belirleyici bir niteliğe sahip bulunmaması nedeniyle hazırlık hareketi sayılabileceği belirtilmiştir (M. Koca–İ. Üzülmez; Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 6. Baskı, 2013, s. 393.).
Özetle; bir kimsenin suça teşebbüsten dolayı cezalandırılabilmesi için, yapılan hareketlerin objektif olarak suçun kanuni tanımında öngörülen sonucu meydana getirmeye elverişli olmasıyla birlikte, aracın fail tarafından bu sonucu gerçekleştirmeye uygun biçimde kullanılması, ancak failin elinde olmayan nedenlerle icra hareketlerinin tamamlanamaması ya da tamamlanmasına karşın sonucun gerçekleşmemesi gerekir.
Bu aşamada cinsel taciz suçuna da değinilmesinde yarar bulunmaktadır. Suç tarihinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 105. maddesinde cinsel taciz suçu;
“(1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Bu fiiller; hiyerarşi, hizmet veya eğitim ve öğretim ilişkisinden ya da aile içi ilişkiden kaynaklanan nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle ya da aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan yararlanılarak işlendiği takdirde, yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise, verilecek ceza bir yıldan az olamaz.” şeklinde düzenlenmiş iken, hükümden sonra 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 61. maddesiyle;
“1) Bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz eden kişi hakkında, mağdurun şikâyeti üzerine, üç aydan iki yıla kadar hapis cezasına veya adlî para cezasına, fiilin çocuğa karşı işlenmesi hâlinde altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
2) Suçun;
a) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin ya da aile içi ilişkinin sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
b) Vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruyucu aile veya … hizmeti veren ya da koruma, bakım veya gözetim yükümlülüğü bulunan kişiler tarafından,
c) Aynı işyerinde çalışmanın sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
d) Posta veya elektronik haberleşme araçlarının sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
e) Teşhir suretiyle,
İşlenmesi hâlinde yukarıdaki fıkraya göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. Bu fiil nedeniyle mağdur; işi bırakmak, okuldan veya ailesinden ayrılmak zorunda kalmış ise verilecek ceza bir yıldan az olamaz.” biçiminde değiştirilmiştir.
Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlüğünde taciz; “Tedirgin etme, rahatsız etme veya sıkıntı verme.” şeklinde tanımlanmıştır.
Madde gerekçesinde, “Cinsel yönden, ahlâk temizliğine aykırı olarak mağdurun rahatsız edilmesi.” şeklinde tanımlanmış olan cinsel taciz eyleminin ne tür davranışlarla gerçekleştirilebileceği hususunda Kanun’da bir açıklık bulunmamakla birlikte öğreti ve yargısal kararlarda, mağduru hedef almış, onun vücut dokunulmazlığı ihlal edilmeksizin cinselliğine yönelen söz veya davranışlarla cinsel taciz suçunun işlenebileceği kabul edilmektedir.
Cinsel taciz eylemlerinin suç olarak kabul edilebilmesi için bu eylemlerin hukuka aykırı olarak, başka bir ifadeyle mağdurun rızası hilafına gerçekleştirilmiş olması zorunludur. Rızanın varlığı somut olayın özelliklerine göre belirlenecektir.
Cinsel taciz oluşturacak davranışlar, mağdurun vücuduna temasta bulunmamak şartıyla ani olabileceği gibi, devamlı nitelikte de gerçekleşebilir. Suçun oluşabilmesi için, failin cinsel amaç gütmesi ve eylemin belirli kişi ya da kişilere karşı gerçekleştirilmiş olması gerekir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 24.03.2015 tarihli ve 669-68 sayılı kararında da belirtildiği üzere; cinsel taciz suçunun maddi unsuru, bir kimseyi cinsel amaçlı olarak taciz etmektir. Suçun manevi unsuru ise kast olup, failin cinsel amaç gütmesi gerekmektedir.
Eylemin cinsel amaçla işlenip işlenmediği ya da hangi fiilin cinsel taciz suçunu oluşturacağı belirlenirken sosyal hayatın gerekleri, tarafların konumları ile aralarındaki ilişki gözetilmeli, bu kapsamda ahlaki kurallara uygun evlenme teklifi, tanışma isteği veya beğeni ifadelerinin cinsel taciz suçunu oluşturmayacağı kabul edilmelidir. Bununla birlikte evlenme veya arkadaşlık isteğinin iç çamaşırı hediye etme veya cinselliğe yönelen sözlerle gerçekleştirilmesi örneklerinde olduğu gibi kaba ve rahatsız edici bir üslupla yapılması, teklifin reddedilmesine karşın eylemin mağduru rahatsız edecek şekilde sürdürülmesi yahut mağdurun Medeni Kanun hükümlerine göre evlenme imkânı bulunmayan bir çocuk veya taraflardan birinin evli olması örneklerinde olduğu gibi evlilik veya arkadaşlık ilişkisinin önünde kanuni veya ahlaki engellerin bulunması durumlarında cinsel taciz suçunun oluşacağı hususunda hiç bir şüphe bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan mağdur …’ın … ilinde oturduğu ve çalıştığı firmayı temsilen bir fuara katılmak için 21.03.2008 tarihinde …’a geldiği, ilk gece teyzesi tanık…’in evinde misafir kaldığı, 22.03.2008 tarihinde ise fuara gitmek için teyzesinin evinden ayrıldıktan sonra katılan mağduru akrabası olan sanık …’ın karşıladığı ve sanığın katılan mağdurla birlikte fuara gittikleri, fuardaki işi bittikten sonra katılan mağdurun sanıkla bir süre şehirde gezdikleri, akşam saat 21.00 sıralarında sanığın anne ve babası ile birlikte oturdukları …ilçesi, … Mahallesindeki evine katılan mağduru götürdüğü, sanığın anne ve babasının o gece başka bir yerde misafirlikte olduğunu öğrenen katılan mağdurun önce evde kalmayı kabul etmediği, ancak sanığın yeğeni olan tanık …’in de evde olduğunu öğrenince gece kalmayı kabul ettiği, akşam saat 22.30 sıralarında tanık …nun da eve geldiği, gece üçü birlikte geç saatlere kadar film seyrettikleri, tanık …nun gece saat 00.00 sıralarında uyuduğu, sanık ve katılan mağdurun film izlemeye devam ettikleri, saat 05.57 sıralarında sanığın katılan mağduru telefonla aradığı, sabah kalktıklarında katılan mağdur ve sanığın evden çıkarak bir müddet yürüyüş yaptıkları ve sonrasında bir pastanede kahvaltı yaparak tekrar eve döndükleri, katılan mağdurun valizlerini hazırlayıp …’ya geri dönmeyi planladığı, salonda otururlarken sanığın aralarındaki yakınlaşmayı yanlış anlayarak katılan mağdura cinsel ilişkide bulunmayı teklif ettiği, katılan mağdurun bu teklifi reddetmesi üzerine sanığın katılan mağdura “Sen boşanmışsın ne var ki, kurtuluşun yok vereceksin, kimse anlamaz, belli olmaz.” gibi sözlerle defalarca ısrar ettiği, sanığın durmaması üzerine bir ara salon dışına çıkmasından istifade eden katılan mağdurun balkona çıkarak teyzesi tanık…’i cep telefonu ile arayıp “Yetişin, beni kurtarın!” diyerek yardım istediği, bu sırada salona gelen sanığın katılan mağdurun balkona çıkıp telefonla yardım istediğini görünce katılan mağdurun elindeki telefonu almaya ve elinden tutup içeri çekmeye çalıştığı, içeriye girdiği takdirde sanığın kendisine cinsel saldırıda bulunacağını düşünen katılan mağdurun sanığın çekiştirmelerine rağmen içeriye girmeyerek geri çekildiği, bu sırada bağırarak komşulardan yardım istemeyi de sürdürdüğü, geri çekilirken balkon demirlerine yaslandığı sırada dengesini kaybederek 3. kattan aşağıya düştüğü, katılan mağdurun hayati tehlike geçirdiği, vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkileyecek nitelikte olduğu, yüzde sabit iz kaldığı, sağ gözde görme kaybı olduğu ve bu olaya bağlı olarak ruh sağlığının bozulduğu, sanık hakkında taksirle yaralama suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleştiği, eylemin yukarıda anlatıldığı şekilde sübut bulduğu hususunda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bir uyuşmazlık bulunmayan olayda;
Sanığın katılan mağdura cinsel ilişkiye girmeyi teklif etmesi, katılan mağdurun bu teklifi reddetmesi üzerine sanığın katılan mağdura “Sen boşanmışsın ne var ki, kurtuluşun yok vereceksin, kimse anlamaz, belli olmaz.” şeklindeki sözlerle cinsel ilişki teklifinde ısrar etmesi, mağdurun sanığın sözlerinden korkarak balkona çıkıp yardım istemesi, sanığın katılan mağdurun elindeki telefonu almaya ve elinden tutup içeri çekmeye çalıştığı sırada içeriye girdiği takdirde sanığın kendisine cinsel saldırıda bulunacağını düşünen katılan mağdurun, içeriye girmeyerek geri çekilirken balkondan düşmesi ile katılan mağdurun Mahkemede “Zorla üzerime saldırma gibi bir şey olmadı ama açık ve net olarak benimle beraber olmak istediğini açıkladı.” şeklinde beyanda bulunması hususları bir arada değerlendirildiğinde; suçun teşebbüs aşamasında kaldığından söz edilebilmesi için icrai hareketlerden birinin yapılmasının gerektiği ancak sanığın cinsel saldırı suçunu işleme kararı aldığını ve elverişli hareketlerle suçun doğrudan doğruya icrasına başladığını gösteren herhangi bir hareketinin bulunmadığı, sanığın bu davranışlarının niteliği itibarıyla hazırlık hareketi olarak değerlendirilmesi gerektiği, sanığın katılan mağdurla rızaya dayalı olarak ilişkiye girmek için teklifte bulunması şeklindeki dış dünyaya yansıyan davranışlarının, TCK’nın 102. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında düzenlenen cinsel saldırı suçunun unsurlarını gerçekleştirmeye yönelik olmadığı, bu kapsamda cinsel ilişki teklifinin kabul edilmemesi üzerine sanığın nitelikli veya basit cinsel saldırı suçuna yönelen icrai bir hareketinin de bulunmadığı anlaşıldığından, nitelikli veya basit cinsel saldırı suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığının, sanığın mağdura karşı temas içermeyen ve sözlü olarak cinsel ilişki teklifinde bulunma şeklinde gerçekleşen eylemlerinin ise TCK’nın 105. maddesinde düzenlenen cinsel taciz suçunu oluşturduğunun kabulü gerekmektedir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; direnme gerekçesi isabetli olan Yerel Mahkeme hükmünün onanması gerektiği düşüncesiyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; sanığın katılan mağdura yönelik eyleminin teşebbüs aşamasında kalan cinsel saldırı suçunu oluşturduğu düşüncesiyle,
Karşı oy kullanmışlardır.

Ulaşılan bu sonuç karşısında, inceleme günü itibarıyla dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunun da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Suç tarihi itibarıyla sanığa atılı cinsel taciz suçunun yaptırımı TCK’nın 105. maddesinin ilk fıkrasında 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası olarak düzenlenmiş olup TCK’nın 66. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca da anılan suçun asli dava zamanaşımı süresi 8 yıl, anılan Kanun’un 67. maddesinin dördüncü fıkrası göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı süresi ise 12 yıldır.
Daha ağır başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 23.03.2008 tarihinde gerçekleştirilen eylemle ilgili olarak, TCK’nın 66/1-e ve 67/4. maddelerinde öngörülen 12 yıllık kesintili dava zamanaşımı süresi, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 23.03.2020 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, sanığın eyleminin cinsel taciz suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden ve ulaşılan bu sonuç karşısında gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile bozulmasına, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususta, 1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- … 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 07.11.2017 tarihli ve 235-311 sayılı hükmündeki direnme gerekçesinin İSABETLİ OLMADIĞINA,
2- Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün, sanığın katılan mağdura yönelik eyleminin cinsel taciz suçunu oluşturduğunun gözetilmemesi isabetsizliğinden ve ulaşılan bu sonuç karşısında gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.10.2022 tarihinde yapılan müzakerede asıl uyuşmazlık konusu yönünden oy çokluğuyla, gerçekleşen dava zamanaşımı yönünden ise oy birliğiyle karar verildi.