YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/17
KARAR NO : 2022/728
KARAR TARİHİ : 22.11.2022
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Sanık …’in kasten yaralama suçundan TCK’nın 37/1, 86/1, 87/3, 29, 62/1, 50/1, 52/2, 52/4 maddeleri uyarınca 4.860 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına dair … 1. Asliye Ceza Mahkemesince kurulan hükmün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 19.09.2018 tarih ve 19063-13259 sayı ile;
“…Adli sicil kaydında tekerrüre esas ilam bulunan sanık hakkında hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK’nin 86/1, 87/3, 29 ve 62. maddeleri gereğince hükmolunan hapis cezasının TCK’nin 50/1-a, 52/2. maddeleri gereğince adli para cezasına çevrilmesi suretiyle TCK’nin 58/1. maddesinde belirtilen tekerrür hükümlerinin uygulanmaması…” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 19.10.2018 tarih ve 280188 sayı ile;
“…5237 sayılı Kanun sistematiğinde, sadece hapis cezası öngören suçlardan hüküm kurulduğunda, hükmolunan hapis cezasının TCK’nın 50. maddesinin 1. fıkrasına göre adli para cezasına veya seçenek tedbire çevrilmesine engel bir düzenleme bulunmamaktadır. Buna göre hâkim, tekerrüre esas olan mahkûmiyeti bulunan sanık hakkında tayin ettiği kısa süreli hapis cezasını şahsileştirirken, takdiren TCK’nın 50. maddesinin 1. fıkrasını uygulayabilecektir. Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına veya seçenek tedbire çevrilmesinin yasaklanması ise kanaatimizce kanunun sistematiğine aykırı bir durum teşkil edecektir. Kanun koyucu, TCK’nın 58. maddesinin 1. fıkrasında tekerrürü kural olarak benimsedikten sonra, tekerrürün şartlarını açıklarken aynı maddenin 3. fıkrasında seçimlik ceza olarak öngörülen suçlar yönünden bir sınırlama getirmiş, ancak seçimlik ceza öngörmeyen hallerde tekerrür hükümlerinin mutlak uygulanacağına ilişkin bir şart kabul etmemiştir. 5237 sayılı Kanun’da hapis cezası öngören düzenlemelerde tekerrür şartlarının bulunması halinde cezanın adli para cezasına veya seçenek tedbire çevrilmesine kanuni bir engel bulunmamakla birlikte Kanun koyucu bazı özel kanunlarda tekerrür halinde hükmolunacak hapis cezasının adli para cezasına veya seçenek tedbire çevrilmesini yasaklamıştır. Örneğin 5101 sayılı Kanun ile değişik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 75. maddesinde “tekerrür üzerine verilen hapis cezası … para cezası veya tedbire çevrilemez” düzenlemesi yaparak, anılan Kanun uyarınca kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunan failin iki yıl içinde yeniden suç işlemesi halinde verilecek hapis cezasının adli para cezasına veya tedbire çevrilemeyeceğini belirtmiştir. Kanun koyucu tarafından genel kanun olarak nitelendirmemiz gereken 5237 sayılı Kanun’da tekerrür şartlarının varlığı halinde hapis cezalarının adli para cezası veya tedbire çevrilmesi yasaklanmadığından, Kanun koyucunun öngörmediği bir şekilde TCK’nın 58. maddesindeki metnin kıyasa yol açacak suretle sanığın aleyhine yorumlanması da mümkün görülmediğinden Yüksek Dairece verilen karara itiraz edilmesi zorunluluğu doğmuştur…” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 14.11.2018 tarih ve 7167-17382 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı katılan-sanık …’ın katılan …’e ve katılan …’e yönelik eylemi nedeniyle kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar itirazın reddedilmesi suretiyle, inceleme dışı katılan-sanık … hakkında kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar ise itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme; sanık … hakkında kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; adli sicil kaydında tekerrüre esas mahkûmiyet hükmü bulunan sanık … hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezasının TCK’nın 50/1-a maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilip çevrilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık …’in suç tarihinde 45 yaşında olduğu, evli ve 1992 doğumlu bir oğlu (inceleme dışı sanık …) ve 1998 doğumlu bir kızı olduğu, ilkokul mezunu ve şoför olduğu, sabit bir geliri olmadığı, narenciye bahçesinden elde ettiği gelirle geçimini sağladığı, eşinin ev hanımı olduğu,
Sanığın, uyuşmazlığa konu kasten yaralama suçunu işlediği 07.10.2012 tarihinden geçmişe dönük adli sicil kayıtlarının incelenmesinde;
– 27.03.2004 tarihinde işlediği hırsızlık suçundan, … Asliye Ceza Mahkemesince 22.12.2008 tarihli 190-250 sayılı kararıyla 765 sayılı TCK’nın 492/2, 522, 523. maddeleri gereği 2 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair hükmün CMK’nın 231. maddesi uyarınca açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
– 05.05.2005 tarihinde işlediği hakaret suçundan, … Asliye Ceza Mahkemesince 15.07.2005 tarihli ve 88-180 sayılı kararıyla verilen 765 sayılı TCK’nın 266/3 maddesi uyarınca 5 ay hapis ve 407,00 TL adli para cezasına dair mahkûmiyet hükmünün 30.05.2007 tarihinde kesinleştiği, bu hükmün ilişkin yapılan uyarlama yargılaması sonucunda … 1. Asliye Ceza Mahkemesince 29.12.2008 tarihli 73-258 sayılı kararla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
– 03.09.2008 tarihinde işlediği kasten yaralama suçundan, … Asliye Ceza Mahkemesince 26.04.2011 tarih ve 335-156 sayılı kararıyla TCK’nın 86/1 maddesi uyarınca hakkında 2 yıl 1 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair mahkûmiyet hükmünün 31.05.2011 tarihinde kesinleştiği, … 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.01.2014 tarih ve 2014/25 D….. sayılı kararla koşullu salıverilmesine karar verildiği, tekerrüre esas bu ilamın 12.10.2014 tarihinde yerine getirilmiş sayıldığı,
… Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan 31.12.2012 tarihli ve 1360-820 sayılı iddianamede; müşteki …’ın aracıyla sokakta ilerlerken aynaların birbirine çarpması sonucu karşı yönden gelen ve içinde tanımadığı iki erkek bir kadın şahsın bulunduğu aracın biraz ileride durduğunu, araçtakilerin kendisine doğru öfkeli şekilde yürüdüğünü, araçtan inen … isimli şahsın yanına gelerek kendisine yumruk atmaya başladığını, bu sırada … isimli daha yaşlı olan şahsın ise kendisini …’e karşı vurmaması için tuttuğunu beyan ettiği, olay yerine gidildiğinde yerde bir adet metal bileklik bulunduğu, müştekinin yüzündeki kemik kırığının yaşam fonksiyonlarını 2 (orta) derecede etkilediğinden bahisle, sanık …’in TCK’nın 37/1 maddesi uyarınca 86/1, 86/3-e, 87/3, 54/1, 53, 58. maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı,
… 1. Asliye Ceza Mahkemesince 23.12.2014 tarih ve 20-622 sayı ile; sanık … ve inceleme dışı sanık …’in fikir ve eylem birliği içinde katılan …’a yönelik eylemlerinin nitelikli kasten yaralama suçunu oluşturduğu, olay yerinde bulunan metal bilekliğin suçun işlenmesi sırasında kullanıldığına dair bir delil veya beyan olmadığından 86/3-e maddesinin uygulanmasına yer olmadığı, ilk haksız hareketin kim tarafından başlatıldığının tespit edilemediğinden sanıklar hakkında TCK’nın 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indiriminin alt sınırdan yapılması gerektiğinden bahisle sanık …’in TCK’nın 37/1 maddesi delaletiyle 86/1 maddesi uyarınca 1 yıl hapis cezasıyla, katılanda meydana gelen kemik kırığının yaşam fonksiyonlarını 1. derecede etkilediğinden TCK’nın 87/3 maddesi uyarınca cezada 1/12 oranında artırım yapılarak 1 yıl 1 ay hapis cezasıyla, ilk haksız hareketin kim tarafından gerçekleştirildiğinin tespit edilememesi gerekçesiyle TCK’nın 29. maddesi uyarınca cezada alt sınırdan 1/4 oranında indirimle 9 ay 22 gün hapis cezasıyla, cezanın gelecekteki etkileri gözetilerek TCK’nın 62/1 maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak 8 ay 3 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, sanık hakkında verilen kısa süreli hapis cezasının TCK’nın 50/1-a ve 52/2 maddeleri uyarınca günlüğü 20,00 TL’den hesaplanmak suretiyle 4.860 TL adli para cezasına çevrilmesine, hükmedilen adli para cezasının TCK’nın 52/4. maddesi uyarınca aylık eşit taksitler hâlinde 24 ay taksitle ödenmesine, sanık hakkında adli para cezasına hükmolunduğundan TCK’nın 51, 53 ve 58. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına, sanığın adli sicil kaydında daha önceden kasten işlenen suçtan dolayı sabıkasının bulunması, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlar bulunması ve olumlu kanaat hasıl olmadığından bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verildiği,
Yerel Mahkemece kurulan adli para cezasına dair mahkûmiyet hükmünün katılan vekilince temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 19.09.2018 tarih ve 19063-13259 sayı ile; sanık hakkında hükmolunan kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi suretiyle TCK’nın 58. maddesinde düzenlenen tekerrür hükümlerinin uygulanmaması isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
5237 sayılı TCK’nın “Kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar” başlıklı 50. maddesinin 1. fıkrası;
“Kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre;
a) Adlî para cezasına,
b) Mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle, tamamen giderilmesine,
c) En az iki yıl süreyle, bir meslek veya sanat edinmeyi sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmeye,
d) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, belirli yerlere gitmekten veya belirli etkinlikleri yapmaktan yasaklanmaya,
e) Sağladığı hak ve yetkiler kötüye kullanılmak suretiyle veya gerektirdiği dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranılarak suç işlenmiş olması durumunda; mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle, ilgili ehliyet ve ruhsat belgelerinin geri alınmasına, belli bir meslek ve sanatı yapmaktan yasaklanmaya,
f) Mahkûm olunan cezanın yarısından bir katına kadar süreyle ve gönüllü olmak koşuluyla kamuya yararlı bir işte çalıştırılmaya,
Çevrilebilir.”
TCK’nun kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımları düzenleyen 50/2. fıkrası;
“Suç tanımında hapis cezası ile adlî para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hâllerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adlî para cezasına çevrilmez”
“Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinin 3. fıkrası ise; “Tekerrür hâlinde, sonraki suça ilişkin kanun maddesinde seçimlik olarak hapis cezası ile adlî para cezası öngörülmüşse, hapis cezasına hükmolunur.”
şeklinde hükümler içermektedir.
5237 sayılı TCK’nın 50. maddesinin gerekçesinde;
“Belli bir süreyle hapis cezasına mahkum olmak, cezanın uyarı fonksiyonunu ve kişinin etkin pişmanlık duymasını sağlayabilir. Kişi, gördüğü eğitim, yaşadığı sosyal çevre, psişik ve ahlaki eğilimleri itibarıyla tesadüfi suçlu özelliği taşıyabilir. Bu kişilerin mahkum olduğu cezanın infaz kurumunda çektirilmesi toplum barışı açısından bir zorunluluk göstermeyebilir. Ayrıca, kısa süreli hapis cezalarının infaz kurumunda çektirilmesinin doğurduğu sakıncalar nedeniyle, kısa süreli hapis cezasına mahkum olan kişinin infaz kurumuna girmesini önleyecek seçenek yaptırımlara hükmedilmesi gerekebilir…” ifadeleriyle kısa süreli hapis cezasının, kişinin sahip olduğu bir takım özellikler ve cezaevine girmesinin hem suçlu hem de toplum açısından doğuracağı sakıncalar nedeniyle seçenek tedbirlere çevrilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
Suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek yaptırım olarak düzenlendiği ahvalde, sanık hakkında TCK’nun 61/1. maddesi uyarınca temel ceza belirlenirken hapis cezası seçildikten sonra TCK’nın 50/2. maddesindeki düzenlemeye göre bu cezanın artık para cezasına çevrilemeyeceğinin mümkün olmaması karşısında; sanığın mükerrir olması nedeniyle TCK’nın 58/3. maddesindeki emredici hüküm uyarınca seçenek olarak düzenlenen cezalardan hapis cezasının tercih edilmesi kanunî zorunluluktan kaynaklanmış olsa bile TCK’nın 50/2. maddesi gözetilerek hükmedilen hapis cezasının artık adli para cezasına çevrilmesinin mümkün olmadığı kabul edilmelidir.
Başka bir anlatımla, hapis ve adli para cezasının seçenek yaptırım olarak düzenlendiği suçlarda, hâkime adli para cezasını seçebilme yönünde takdir hakkı verilmiş olmasına rağmen, sanığın mükerrir olması durumunda kanun koyucu hâkime takdir hakkı bırakmamış, temel cezanın türünü bizzat kendisi belirlemiştir. Takdir hakkı kullanılarak hapis cezası tercih edildiğinde hapis cezasının bir daha adli para cezasına çevrilmesi mümkün değilken, takdir hakkının bulunmadığı ve temel cezanın kanundaki zorunluluktan kaynaklanacak şekilde hapis cezası olarak belirlendiği bir durumda bu cezanın paraya çevrilebilmesi kanun koyucunun amacına da uygun olmayacaktır.
Ayrıca kanun koyucu TCK’nun 58/3. maddesindeki düzenleme ile suç işlemekte ısrar eden sanık ile ilk defa suç işleyen sanığı birbirinden ayırmak için mükerrir olan sanık hakkında temel ceza olarak hapis cezasının tercih edilmesini ve bu cezanın adli para cezasına çevrilmemesini amaçlamaktadır.
Öğretide de; “tekerrür durumunda kanun koyucu failin özellikle adli para cezası yerine hapis cezasıyla cezalandırılmasını öngörmektedir. Bu cezanın tekrar kısa süreli olması dolayısıyla adli para cezasına çevrilebileceğini kabul etmek, kanun koyucunun hedeflediği amaca uygun olmayacaktır” (Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2011, sf. 584) “Burada hakime tanınmış olan hapis veya adli para cezasından birini seçme imkanı mutlak bir şekilde kaldırıldığına göre, ikinci suç için verilecek ceza kısa sureli hapis cezası olsa dahi 50. maddenin 1. fıkrasının (a) bendine göre adli para cezasına yeniden çevrilemeyecektir. Esasen 50. maddenin 2. fıkrasına göre de seçimlik ceza öngören suçlarda hapis cezasına hükmedilmiş ise, bunun tekrardan adli para cezasına çevrilemeyeceği açıkça belirtilmiştir” (Mahmut Koca, / İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2012, s. 550) “Yasa koyucu tarafından böyle bir tedbirin uygulanmasının sebebi, ilk suç nedeniyle belirli bir cezaya mahkûm olduğu halde mükerririn, uslanmamış, olumsuz kişiliğini sürdürerek, toplum açısından tehlikelilik halini devam ettirmiş olmasıdır. Bu nedenle seçimlik cezada artık sanık lehine davranılmasına gerek olmadığı kabul edilerek, hapis cezasının mükerririn ıslahı açısından daha uygun olacağı hükme bağlanmıştır. Bu amacı ortadan kaldıracak bir uygulama ve düşünce, maddenin düzenleniş amacına uygun olmayacak ve maddeyi etkisiz kılacaktır ” (… Dursun, Türk Ceza Hukukunda Tekerrür, Yargıtay Dergisi, 2009, C. 35, S. 4, s. 493-562) şeklinde görüşlere yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 30.11.2010 tarih ve 213-243 sayı ile; “…sanığın daha önceden mahkûm olduğu ve tekerrüre esas adli para cezasına dair ilamı varken, sonradan verilen “bir ay” kısa süreli hapis cezasının TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmesinin zorunlu olduğuna,…”
Yine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca 19.03.2013 tarih ve 1500-95 sayı ile; “…sanığın daha önceden tekerrüre esas hapis cezasına dair mahkumiyet hükmünün, sonradan işlediği suçlar nedeniyle hakkında TCK’nın 86/2 ve 125/1 maddelerinde öngörülen seçimlik cezalardan TCK’nın 58/3. maddesi uyarınca hapis cezasının tercih edilmesinde ve kısa süreli hapis cezasının TCK’nın 50/2 maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmemesinde bir isabetsizlik bulunmadığına,…” dair kararlar verilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık … hakkında, 03.09.2008 tarihinde işlediği kasten yaralama suçu nedeniyle … Asliye Ceza Mahkemesince 26.04.2011 tarih ve 335-156 sayı ile 2 yıl 1 ay hapis cezasına hükmedildiği, hükmün 31.05.2011 tarihinde kesinleştiği, hükmün infazı sırasında sanık … hakkında … 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 30.01.2014 tarih ve 2014/25 D….. sayılı kararla koşullu salıverilmesine karar verildiği, tekerrüre esas bu ilamın 12.10.2014 tarihinde yerine getirilmiş sayıldığı,
Uyuşmazlığa konu dava dosyasında … Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianame ile sanık hakkında TCK’nın 58. maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanmasının talep edildiği,
Yerel Mahkemece sanık hakkında TCK’nın 86/1 maddesi uyarınca temel cezanın hapis cezası olarak belirlendiği ve sanık hakkında kurulan 8 ay 3 gün kısa süreli hapis cezasının, sadece sosyal ve ekonomik durumu gerekçe gösterilerek TCK’nın 50/1 ve 52/2 maddeleri uyarınca adli para cezasına çevrildiği anlaşılmakla,
Adli sicil kaydında suçun işlenmesinden önce iki adet hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar ve önceden işlediği kasıtlı suç nedeniyle bir adet tekerrüre esas mahkûmiyet hükmü bulunan sanık … hakkında, daha önceden hiç tanımadığı ve önemsiz derecede bir kazaya karışan katılanı kasten yaralaması nedeniyle hükmedilen kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için Yerel Mahkemece TCK’nın 50/1. maddesinde belirtilen sanığın kişiliğinin, sosyal ve ekonomik durumunun, suçun işlenmesindeki özelliklerin ve yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığın gözetilmesi ve buna göre bir değerlendirme yapılması gerekirken, hükmolunan kısa süreli hapis cezasının sanığın sadece ekonomik ve sosyal durumu gerekçe gösterilerek adli para cezasına çevrilmesinde isabet bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Özel Dairece bozma sebebi olarak sanık hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi suretiyle TCK’nın 58/1. maddesinde belirtilen tekerrür hükümlerinin uygulanmaması olarak belirtildiğinden, bozma ilamına yönelik itirazın değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Genel Kurul Üyesi …;
“…Güvenlik tedbirlerine ilişkin bölümde düzenlenen 5237 sayılı TCK’nın 58. maddesinde öngörülen şartlara göre, sanığın tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektirecek nitelikte adli sicil kaydının bulunduğu tartışmasızdır. Bu itibarla maddenin 1. fıkrası gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanması zorunludur.
Kanun’un ilk defa suç işleyen sanık ile, hapis cezasına hükmedildiği halde, suç işlemekte ısrar ederek tekrar hapis cezasını gerektiren kasıtlı suç işleyen, bu nedenle kusurluluğu artan sanığı birbirinden ayırmayı amaçladığı anlaşılmaktadır. Zira, ikinci kez suç işleyen sanıkla ilgili yasal düzenlemeleri incelediğimizde;
En lehe olan ve tekerrür hükümlerinin uygulanmadığı duruma örnek olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin düzenlemeler gösterilebilir. Bu durumda öncelikle 5271 sayılı CMK’nın 231/7 ve 11. bentlerine göre açıklanması geri bırakılan hükümde, mahkum olunan hapis cezasının ertelenmemesi ve seçenek yaptırımlara çevrilmemesi gerekmekte, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi nedeniyle hükmün açıklanması halinde de, hükümde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın açıklanması kabul edilmektedir.
Tekerrür hükümlerinin uygulandığı en hafif durumun örneği ise işlenen ikinci suçun seçenek yaptırım olarak, adli para veya hapis cezasını gerektirmesidir. Kanun koyucu TCK’nun 58/3. maddesindeki düzenleme ile bu durumdaki mükerrir sanık hakkında temel ceza olarak, hapis cezasının tercih edilmesini ve bu cezanın adli para cezasına çevrilmemesini amaçlamaktadır. Ceza Genel Kurulunun 19.03.2013 tarih ve 2012/1500 E. ve 20.10.2022 tarih ve 2020/160 E. sayılı kararları da sanık hakkında temel ceza olarak hapis cezasının tercih edilmesi ve bu cezanın adli para cezasına çevrilmemesi gerektiği yönündedir.
Tekerrür hükümlerinin uygulanması gereken ağır durumlardan birinin örneği ise, somut olayda olduğu gibi, kasıtlı suçtan verilen ve 31.05.2011 tarihinde kesinleşen hükümle hapis cezasına mahkum olan sanığın, 07.10.2012 tarihinde doğrudan hapis cezasını gerektiren bir suç işlemesidir.
Tekerrür hükümlerinin uygulanması gereken ağır durumlardan diğeri ise, TCK’nın 50/3 maddesi gereğince, hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilme zorunluluğu olduğu hallerde dahi, sanığın mükerrir olması durumunda bu zorunluluğun ortadan kalkmasıdır.
Bu düzenlemelere göre, ikinci kez kasıtlı suç işleyen sanık hakkında, daha hafif hallerde dahi hapis cezasına hükmedilmesi zorunluluğu kabul edilirken, daha nitelikli hal olmasından dolayı doğrudan hapis cezası öngören düzenleme gereğince hükmedilen hapis cezasının adli para cezasına çevrilerek tekerrür hükümlerinin uygulanma imkanının ortadan kaldırılması, TCK’nın 58/1 maddesindeki”…..tekerrür hükümleri uygulanır.”şeklindeki düzenlemenin amacına uygun bir yorum olmayacaktır.
Öğretide de; “tekerrür durumunda kanun koyucu failin özellikle adli para cezası yerine hapis cezasıyla cezalandırılmasını öngörmektedir. Bu cezanın tekrar kısa süreli olması dolayısıyla adli para cezasına çevrilebileceğini kabul etmek, kanun koyucunun hedeflediği amaca uygun olmayacaktır” (Hakan Hakeri, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2011, sf. 584) “Burada hakime tanınmış olan hapis veya adli para cezasından birini seçme imkanı mutlak bir şekilde kaldırıldığına göre, ikinci suç için verilecek ceza kısa sureli hapis cezası olsa dahi 50. maddenin 1. fıkrasının (a) bendine göre adli para cezasına yeniden çevrilemeyecektir. Esasen 50. maddenin 2. fıkrasına göre de seçimlik ceza öngören suçlarda hapis cezasına hükmedilmiş ise, bunun tekrardan adli para cezasına çevrilemeyeceği açıkça belirtilmiştir” (Mahmut Koca, / İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 2012, s. 550) “Yasa koyucu tarafından böyle bir tedbirin uygulanmasının sebebi, ilk suç nedeniyle belirli bir cezaya mahkûm olduğu halde mükerririn, uslanmamış, olumsuz kişiliğini sürdürerek, toplum açısından tehlikelilik halini devam ettirmiş olmasıdır. Bu nedenle seçimlik cezada artık sanık lehine davranılmasına gerek olmadığı kabul edilerek, hapis cezasının mükerririn ıslahı açısından daha uygun olacağı hükme bağlanmıştır. Bu amacı ortadan kaldıracak bir uygulama ve düşünce, maddenin düzenleniş amacına uygun olmayacak ve maddeyi etkisiz kılacaktır ” (… Dursun, Türk Ceza Hukukunda Tekerrür, Yargıtay Dergisi, 2009, C. 35, S. 4, s. 493-562) şeklindeki görüşlere yer verilmiştir.
Açıklanan sebeplerle,TCK’nın 58. maddesinde öngörülen şartlara göre tekerrür hükümlerinin uygulanmasını gerektirecek nitelikte adli sicil kaydı bulunan sanık hakkında maddenin birinci fıkrası gereğince tekerrür hükümlerinin uygulanması zorunludur. Bu itibarla hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilerek TCK’nın 58/1. maddesinin uygulanmamasının isabetsiz olduğuna yönelik Yargıtay 3. Ceza Dairesinin bozma kararı usul ve yasaya uygun olduğundan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddi gerektiği kanaatiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 19.09.2018 tarihli ve 19063-13259 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- … 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.12.2014 tarihli ve 20-622 sayılı mahkûmiyet hükmünün, sanık hakkında hükmedilen kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilebilmesi için TCK’nın 50/1. maddesinde belirtilen tüm koşulların bir bütün hâlinde değerlendirilmesi gerekirken, sanığın sadece ekonomik ve sosyal durumu gerekçe gösterilerek adli para cezasına çevrilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.11.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.