Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2019/142 E. 2023/25 K. 18.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/142
KARAR NO : 2023/25
KARAR TARİHİ : 18.01.2023

YARGITAY DAİRESİ : 9. Ceza Dairesi

I. HUKUKÎ SÜREÇ
İftira suçundan sanık …’nin 5237 sayılı TCK’nın 267/1, 269/2 ve 53. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin … 3. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 11.09.2012 tarihli ve 365-712 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 28.05.2014 tarih ve 1019-6577 sayı ile; “…sanığın eyleminin Anayasal şikâyet hakkını kullanma niteliğinde bulunduğu gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.

… 3. Asliye Ceza Mahkemesince 05.11.2014 tarih ve 494-619 sayı ile bozmaya direnilerek sanığın önceki hüküm gibi cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Direnme kararına konu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.05.2017 tarihli ve 400680 sayılı “Bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 05.03.2019 tarih ve 6-6 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
II. UYUŞMAZLIK KONUSU
Yerel Mahkeme ile Özel Daire arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı iftira suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
III. GEREKÇE
İftira suçlarında dava zaman aşımı, mağdurun fiili işlemediğinin sabit olduğu tarihten başlayacaktır. (TCK’nın 267/8 md)
Mağdur hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma neticesinde 07.06.2010 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir.
Ceza davalarında zaman aşımı süreleri TCK’nın 66’ıncı maddesinde düzenlenmiştir. Dava zaman aşımının belirlenmesinde kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, yasa maddesinde yer alan cezasının yukarı sınırı esas alınırken, ayrıca suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli halleri var ise göz önünde bulundurularak üst sınır tespit edilecektir. Seçimlilik cezalarda ise zamanaşımı bakımından hapis cezasının dikkate alınması gerekmektedir.
Bu ilkeler ışığında iftira suçunun cezasının üst sınırı 4 yıl hapis olup, somut olayda nitelikli hallerinden herhangi birinin gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.
TCK’nın 66. maddesinde; kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, aynı maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin 8 yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Zamanaşımını kesen sebepler ise TCK’nın 67/2. maddesinde sayılmıştır. Buna göre, bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
Hâlinde, dava zamanaşımı kesilecektir.
TCK’nın 67. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince kesen bir nedenin bulunması hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak, dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması hâlinde ise son kesme nedeninin gerçekleştiği tarih esas alınacak, dördüncü fıkrası uyarınca da kesilme hâlinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
İncelenen dosya kapsamına göre; daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 13.04.2010 tarihinde gerçekleştirildiği iddia edilen eylemle ilgili olarak iftira suçunun aynı Kanun’un 66/1-e maddesi gereğince sekiz yıl asli dava zamanaşımına; 67/4. maddesi göz önüne alındığında ise 12 yıl kesintili dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, sanık hakkında dava zamanaşımını kesen en son işlem 05.11.2014 tarihli direnme kararına konu mahkûmiyet hükmü olup bu tarihten sonra zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, 12 yıllık kesintili dava zamanaşımı süresi 13.04.2022 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu mahkûmiyet hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılama gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
IV. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- … 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 05.11.2014 tarihli ve 494-619 sayılı direnme kararına konu hükmün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda 1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 18.01.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.