Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2018/508 E. 2022/813 K. 20.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/508
KARAR NO : 2022/813
KARAR TARİHİ : 20.12.2022

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan)16. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 519-86
Sanık …’ın silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan TCK’nın 314/3 ve 220/6. maddeleri yollamasıyla aynı Kanun’un 314/2, 220/6, 3713 sayılı Kanun’un 5, TCK’nın 62, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay hapis 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba; direnme suçundan 2911 sayılı Kanun’un 32/1, TCK’nın 62/1, 53, 63, CMK’nın 231/5. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl süreyle denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 20.10.2014 tarihli ve 276-211 sayılı hükmün sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 11.09.2017 tarih ve 1899-4942 sayı ile;
“…
1- 2911 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar 5271 sayılı CMK’nın 231/12. maddesi uyarınca itiraza tabi olup, temyizi mümkün bulunmadığından, temyiz incelemesine yer olmadığına, gereği merciince yapılmak üzere dosyanın incelenmeksizin İADESİNE,
2- Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan kurulan hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Dosya kapsamına göre, … Gençlik Kulübü organizesinde kutlu doğum haftası münasebetiyle 09.04.2013 tarihinde … Üniversitesi Fuar ve Kongre Merkezinde düzenlenecek olan konferans etkinliği bildirisinin bu kulübe üye öğrenciler tarafından Mimarlık fakültesi kantininde dağıtıldığı esnada … Üniversitesi Özgür Öğrenci Derneği (…) organizesindeki bir grup öğrenci tarafından bildiri dağıtılması engellenerek protesto başlatıldığı, 09.04.2013 tarihinde yapılması planlanan etkinlik ile ilgili Üniversite Rektörlüğünde izin alınmış olmasına rağmen, …’e mensup grupta bulunanların etkinlikle ilgili afişlerin üniversite içerisinde asılması hususunda kendilerinden de izin alınması yönündeki söylemleri üzerine karşılıklı sözlü, taşlı ve sopalı saldırıların meydana geldiği ve 08.04.2013 tarihindeki olayların bu şekilde başladığı, 09.04.2013 ve 10.04.2013 tarihlerinde devam ettiği;
10.04.2013 tarihinde ise öğlen saatlerine doğru kampüs içerisinde karşıt görüşlü öğrencilerin toplanmaya başlamaları üzerine güvenlik güçlerinin gerekli önlemleri aldıkları ancak Fen Edebiyat Fakültesi ile Tıp Fakültesi önünde bekleyen karşıt görüşlü öğrenciler arasında kavga çıktığı, uyarılara rağmen eylemlerin devam etmesi ve grupların dağılmaması üzerine güvenlik güçlerinin gruplara müdahale ederek gözaltı işlemi başlattıkları anlaşılmakla;
Olay tutanağı, görüntüler ve tutanak tanıklarının beyanlarına göre sanığın bilirkişi raporuna ve görüntü tespit tutanağına konu fotoğraflarının 09.04.2013 tarihli olaya ilişkin olduğu, 10.04.2013 tarihli eylemde ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ettiğine ilişkin yeterli tespit bulunmadığı da gözetilerek 2911 sayılı Kanun kapsamında cezalandırılmasına olanak bulunmayan sanık hakkında silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek suçundan da mahkûmiyet hükmü kurulamayacağının gözetilmemesi,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi ise 22.02.2018 tarih ve 519-86 sayı ile;
“…
Her ne kadar Yargıtay’ın bozma ilâmında 10.04.2013 tarihli olaya ilişkin bilirkişi raporuna göre görüntülerin 09.04.2013 tarihli olaya ilişkin olduğundan beraatine karar verilmesi gerektiği yönünde mahkememiz kararı bozulmuş ise de, 10.04.2013 tarihli olaylı yakalama tutanağında olay yerinde bulunan onca kalabalığın arasından sanığın diğer 5 kişi ile birlikte dağılın ihtarına rağmen dağılmayan grup içerisinden yakalandığının tutanak altına alınmış olması, 140133 sicil numaralı polis memurunun tanık sıfatıyla alınan beyanında dağılın ihtarına rağmen dağılmayan grup içerisinde olduğunu gördüğü yönündeki beyanı esas alındığında sanığın atılı suçu işlediği…” gerekçesi ile bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.07.2018 tarihli ve 44814 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle dosya, 5271 sayılı CMK’nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 16.10.2018 tarih ve 3158-3406 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı 2911 sayılı Kanun’un 32. maddesinde düzenlenen “direnme” suçunun unsurları itibarıyla oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından,
Diyarbakır … Üniversitesinde “… Gençlik Kulübü” adlı öğrenci kulübü tarafından Kutlu Doğum haftası münasebetiyle organize edilen ve 09.04.2013 tarihinde … Üniversitesi Fuar ve Kongre Merkezinde düzenlenen konferans etkinliğine ilişkin hazırlanan bildirinin 08.04.2013 tarihinde adı geçen kulüp organizesinde “Peygamber Sevdalıları Platformu” üyesi öğrenciler tarafından Mimarlık Fakültesi kantininde dağıtıldığı esnada “… Üniversitesi Özgür Öğrenci Derneği (…)” organizesindeki bir grup öğrenci tarafından bildiri dağıtılması engellenerek protesto edildiği ve iki grup arasında karşılıklı sözlü, taşlı, sopalı saldırılar gerçekleştiği,
… Üniversitesi kampüsünde 08.04.2013 tarihinde gerçekleşen olayı müteakip PKK silahlı terör örgütü adına internet üzerinden yayın yapan “www.rojaciwan.com” adlı internet sitesi tarafından 08.04.2013 günü “DÜ’de Hizbullahçılar ve polis Yurtsever öğrencilere saldırdı.” başlıklı, aynı internet sitede 09.04.2013 günü “Polis, DÜ’deki öğrencilere gün boyu saldırdı; Öğrenciler saldırılara karşı yarın saat:12.00 da Fen-Edebiyat fakütltesi önünde tekrar biraraya geleceklerini belirterek, eyleme katılım çağrısında bulundu” başlıklı haberlerle 10.04.2013 tarihinde … Üniversitesinde gerçekleştirilecek eyleme katılım çağrısı yapıdığı, ayrıca Facebook adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden örgüt yanlısı kitleye … Üniversitesindeki olaylar bahane edilerek eylem çağrısı mahiyetinde mesajlar verildiği, karşıt görüşlü öğrencilerin fotoğrafları yayınlanarak, hatta kiminin isim ve adresi verilerek hedef gösterildikleri, Hizbullah terör örgütüne müzahir kitleye de benzer mahiyette eylem çağrılarının yapıldığı,
Mimarlık Fakültesi kantininde 08.04.2013 tarihinde gerçekleşen ilk olay sonrası güvenlik güçleri tarafından … Gençlik Kulübü öğrencilerinin başka bir olaya mahal vermeden üniversiteden ayrılmalarının sağlandığı, bunun akabinde Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi önünde toplanan … taraftarı öğrenci grubunun yolu trafiğe kapatarak bir süre oturma eylemi gerçekleştirdikleri, grubun Fiskaya istikametine doğru yürüyüşe devam etmesi üzerine güvenlik güçleri tarafından durduruldukları, bunun üzerine grup tarafından güvenlik güçlerine yönelik taşlı, sopalı saldırılarda bulunulduğu, müdahale edilerek eylemcilerin dağılmalarının sağlandığı,
… Gençlik Kulübü tarafından organize edilen 09.04.2013 tarihindeki konferansın yapılan eylem çağrıları üzerine … Üniversitesi Özgür Öğrenci Derneği öncülüğündeki eylemci grup tarafından engellenmek istendiği, bu amaçla Kongre Merkezine doğru polis barikatının dışındaki araziden yürüyerek ulaşmaya çalışan ve ihtarlara rağmen dağılmayıp güvenlik güçlerine saldıran eylemci öğrenci grubuna güvenlik güçleri tarafından müdahale edilerek zorla dağılmalarının sağlandığı,
10.04.2013 tarihinde de Üniversite kampüsünde karşıt görüşlü öğrenciler arasında sabah saatlerinde kavga meydana geldiği, bu kavgada 4 öğrencinin yaralandığı, aynı gün … taraftarı öğrenci grubunun Fen-Edebiyat Fakültesi önünde toplanıp basın açıklaması yaptıkları, bilahare güvenlik güçlerine ve karşıt görüşlü öğrencilere taşlı, sopalı saldırı gerçekleştirildiği,
Olaylı yakalama tutanağının; “08.04.2013 günü Kutlu Doğum haftası münasebetiyle 09.04.2013 günü … Üniversitesi’nde Doğruhaber Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni … Göktaş’m katılımıyla bir konferans düzenleneceğinin bildirisini dağıtan ve pankart asarak konferansa çağrı duyurusunu yapan … Üniversitesi … Gençlik Kulübü üyeleri ile BDP’ye yakınlığı ile bilinen … Üniversitesi Özgür Öğrenci Derneği’ne (…) bağlı öğrenciler arasında sözlü-taşlı-sopalı olaylar çıkmış, bunun üzerine Üniversite yönetiminin davetiyle aynı gün Emniyet güçlerince … Üniversitesi yerleşkesinde olayların çıktığı Fakültelerde orantılı bir şekilde olaylara müdahale edilmiştir. 09.04.2013 günü … Üniversitesinde Fuar ve Kongre Merkezi’nde yapılması planlanan konferansın yapılmasını engellemek, etkinliğe katılmak isteyen öğrencileri korkutarak sindirmek amacıyla … Üniversitesi kampüsünde karşıt grupların karşılıklı kışkırtmalarıyla olayların provoke edileceği, 08.04.2013 günü yaşanan olayların daha da büyüyerek devam ettirileceği yönünde bilgiler elde edilmesi üzerine 09.04.2013 günü saat 09.00 itibari ile üniversite kampüsü ve çevresinde güvenlik tedbirleri alınmıştır.Alman emniyet tedbirleri çerçevesinde, … Üniversitesi Eğitim Fakültesi başta olmak üzere diğer Fakültelerde de … Üniversitesi Özgür Öğrenci Derneği (…) üyesi öğrenciler ve yandaşları tarafından yapılacak olan etkinlikleri ve çıkan olayları protesto etmek amaçlı eğitim ve öğretimin engellenmeye çalışılacağı, derslerin boykot edileceği şeklinde duyumlar alınmış, alınan güvenlik tedbirleri neticesi herhangi bir eğitim ve öğretimi engelleme eylemi gerçekleşmemiş ancak eğitim fakültesi önünde … Üniversitesi Özgür Öğrenci Derneğinin (…) organizesinde saat 10.30 sıralarında toplanmaya başlayan yaklaşık 200 kişilik öğrenci grubu etkinliğin yapılacağı alana doğru hareket ettikleri esnada güvenlik güçleri tarafından dağılmaları yönünde yapılan uyarılara taşlı, sopalı ve el yapımı patlayıcı maddeler ile karşı saldırıda bulunmuş, yapılan müdahaleler sonucu şahısların dağılımları sağlanmıştır.
Aynı gün … Üniversitesi Özgür Öğrenci Derneğinin (…) organizesinde İktisat Fakültesinin önünde saat 12.30-13.00 sıralarında dağılan grup ve destek verenlerin tekrar toplanmaya başladıkları aralarında BDP Milletvekillerinin de bulunduğu yaklaşık 300 kişilik grubun sözcüleri ile yapılan görüşmelerde ‘bir basın açıklamasının yapılacağı ve ardından dağılacakları’ bildirilmiş, fakat basın açıklamasının sonrasında grubun dağılmadığı ve yürüyüş yapmak istedikleri esnada alman güvenlik tedbirleri çerçevesinde şahıslar toplu taşıma araçlarına bindirilerek şehir merkezine polis ekipleri refakatinde gönderilmiş, şehir merkezine ulaşan grubun içerisinde bulunan şahıslar tarafından çevreye karşı taşlı sopalı şekilde saldırı eylemi gerçekleşmesi üzerine güvenlik güçleri tarafından çıkan olaylara müdahale edilmiştir.
Aynı eylemlerin devam ettirilebileceğine binaen 10.04.2013 tarihinde … Üniversitesinde karşıt görüşlü öğrenciler arasında her hangi bir çatışma yaşanmaması ve eğitim öğretim gören öğrencilerin eğitimlerinin devam etmesi amacı ile sabah saat 08.00 itibari ile güvenlik önlemleri alınmıştır.
Alman emniyet tedbirleri çerçevesinde saat 10.00 civarı … Üniversitesi önünde gruplar toplanmaya başlamış, gruplar içerisinden karşılıklı olarak birinci grup ‘Biji serok Apo, … faşizme mezar olacak’ şeklinde ikinci grup ise ‘Ya Allah Bismillah Allahuekber, kahrolsun PKK’ şeklinde sloganlar atmaya başlamış, karşılıklı olarak zaman zaman taşlı saldırılar gerçekleşmiştir. Karşılıklı olarak toplanan gruplara dağılmaları yönünde defaten uyarılar yapılmasına rağmen uyarılara uymayan gruplara müdahale edilerek dağılmaları sağlanmış, dağılan gruplar üniversite içerisinde fakülte önlerinde peyder pey toplanmaya başlamış, gruplar arasında taşlı, sopalı, bıçaklı kavgalar meydana gelmiş, yaşanan bu kavgalar sonucu … Durmuş ve Muhlis Bayancuk isimli öğrenciler kesici aletle yaralanarak tedavi edilmek üzere … üniversitesi Tıp Fakültesine kaldırılmışlardır. Eylemci gruplara ses yükseltici cihazlarla defaten yaptıkları eylemlerin kanunsuz olduğu ve dağılmaları gerektiği, dağılmamaları durumunda müdahale edileceği, müdahale neticesi zarar görebilecekleri anons edilmesine rağmen eylemci şahıslar eylemlerine devam ederek direnmeye çalışmış, bunun üzerine orantılı güç kullanılmak suretiyle gruplara müdahale edilmiş, yapılan müdahale neticesi … Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde grup içerisinde yer alarak ‘Biji serok Apo, Dîcle faşizme mezar olacak’ şeklinde sloganlar atan, güvenlik güçlerine ve karşıt grupta bulunan öğrencilere taşlı saldırıda bulunduğu tespit edilen,Burak Taş, Dündar Bora, Mesut Kaya, Musa Özden, Agit Güneş ve …’ın yakalanmaları için çalışma yapılmış, şahıslar yakalamaya karşı koyarak kendilerine ve çevrelerine zarar vermeleri üzerine orantılı güç kullanılarak etkisiz hâle getirilmiştir.” şeklinde olduğu,
Görüntü inceleme ve fotoğraftan tespit tutanağının; “Fotoğraflarda tarafımızdan daire içerisinde gösterilen; 08.04.2013 tarihinde saat 12.30 ve 18.00 arasında … Üniversitesi … Gençlik grubu öğrencileri ile DÜÖDER’li öğrenci grubu arasında çıkan kavga olayının devamı olarak 09.04.2013 tarihinde yapılan kanunsuz eyleme katılan ve güvenlik güçlerine taşlı saldırıda bulunan grubun içerisinde yer alan şahsın; …’ın 08.04.2013 tarihinde 12.30-18.00 saatleri arasında … Üniversitesi … Gençlik grubu öğrencileri ile DÜÖDER’li öğrenci grubu arasında çıkan kavga olayının devamı olarak 09.04.2013 tarihinde yapılan kanunsuz eyleme katılan ve güvenlik güçlerine taşlı saldırıda bulunan grubun içerisinde yer aldığı” şeklinde olduğu,
Bilirkişi raporunun; “08-09-10 Nisan 2013 tarihlerinde … Üniversitesinde Düoder’li öğrenci grubu ile … Gençlik öğrenci grubu arasında meydana gelen olaylar esnasında 2. gün (09.04.2013) tarihinde … Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi önünde ve fakülte arkasındaki boş arazide toplanan ve iki grubun karşılaşmaması için güvenlik güçlerinin belediye otobüslerine bindirdiği öğrenci grubu içerisinde yer alan söz konusu fotoğraflardaki şahsın ‘Sanık …’ olduğu tespit edilmiştir. Dosyada bulunan sanıkla ilgili hazırlanan CD içerisinde herhangi bir görüntü kaydı bulunmamaktadır.Sadece fotoğraf kaydı bulunduğundan güvenlik güçlerinin toplanan gruba karşı dağılın uyarısında bulunup bulunmadığı,herhangi bir slogan atıp atmadığı,güvenlik güçlerine karşı taşlı sopalı saldırılarda bulunan grup içerisinde yer alıp almadığı tespit edilememiştir.” şeklinde olduğu tespit edilmiş,
“140133” sicil numaralı tutanak tanığı; “Bana göstermiş olduğunuz 10.04.2013 tarihli yakalama tutanağının altındaki imza bana aittir, tutanak içeriği doğrudur, aynen tekrar ederim. Üniversitede 3 gündür devam eden olaylar vardı. Ben 3 gün de bu olaylarda görevliydim. Olaylı yakalama tutanağı 10.04.2013 tarihli olduğu için o güne ilişkin bildiklerimi anlatacağım. Tıp fakültesi ile işletme fakültesi arasında öğrenciler basın açıklamaları yaptılar, basın açıklamasından sonra grup slogan atmaya başladı. ‘PKK burada Hizbullah nerede, faşist polisler’ şeklinde slogan atıyorlardı. Amirlerimiz grubun dağılması yönünde megafonla birden fazla kez ihtarda bulunuldu. Ancak grup dağılmadı. Ben grup amiriydim, yanımda da iki tane ekip vardı. Grup henüz dağılmadan grubun içerisinde bulunan ve ‘Biji serok APO, … faşizme mezar olacak’ şeklinde slogan atan grup dağılmayınca bu gruba müdahale ettik ve grubun içinden …’ı benimle bir arkadaşım olay yerinde yakaladık. Ben …’ı slogan atarken bizzat gördüm. İhtardan sonra dağılmayan grup içinde olduğundan da eminim, o yüzden de gözaltına aldık,” şeklinde beyanda bulunmuştur.
Sanık … aşamalarda; “Ben … üniversitesi makine mühendisliği 4. Sınıf öğrencisiyim. Olayların olduğu ilk gün dersim yoktu okula gitmedim televizyondan olayları öğrendim ertesi gün okula gittiğimde üniversite dışından kişilerin üniversiteye girerek olay çıkartıklarını çevreden duydum bununla ilgili okulun önünde basın açıklamasını yapılacağını arkadaşlardan duyunca basın açıklamasına katıldım. basın açıklamasından sonra polis dağılın ihtarında bulundu bu sırada dağılırken grup içinden sloganlar atıldı. Bunun üzerine polis benim de bulunduğum alana doğru gaz bombası attı. Panik halinde herkes kaçıştı. Ben zaten oradan ayrılıyordum. Grupla devam etmek istemedim ancak panik hâlinde dağıldık. Görüntülerdeki kişi benim güvenlik güçlerine direnmem olmamıştır. Benim PKK örgütü ile bir ilgim yoktur. Sitedeki çağrılardan da haberim yoktu arkadaşlardan duyarak basın açıklamasına katıldım. Ertesi gün okula geldiğimde olaysız bir kalabalık vardı onlara yaklaştığımda oradan gözaltına alındım. DÜÖDER’e de üye değilim. Bu zamana kadar da her hangi bu tarz bir olaya karışmadım. emniyette yakalandığım güne dair sorular soruldu o gün hakkında ifade verdim. Üzerime atıllı suçlamaları kabul etmiyorum.” şeklinde savunma yapmıştır.
Uyuşmazlığın esasını oluşturan kanuni düzenlemelerin açıklanması gerekmektedir.
Terör konusunu özel bir kanunla düzenleme yoluna giden kanun koyucu, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1. maddesinde terörü; “Cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.”; aynı Kanun’un 2. maddesinin birinci fıkrasında terör suçlusunu, “Birinci maddede belirlenen amaçlara ulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin mensubu olan kişi…” şeklinde tanımlamış, aynı maddenin ikinci fıkrasında ise, terör örgütüne mensup olmasa da örgüt adına suç işleyenlerin de terör suçlusu sayılacağını hüküm altına almıştır.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun “Tanımlar” başlıklı ikinci maddesinde toplantının; “Belli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzel kişiler tarafından bu kanun çerçevesinde düzenlenen açık ve kapalı yer toplantılarını,” gösteri yürüyüşünün; “Belirli konular üzerinde halkı aydınlatmak ve bir kamuoyu yaratmak suretiyle o konuyu benimsetmek için gerçek ve tüzel kişiler tarafından kanun çerçevesinde düzenlenen yürüyüşü” ifade ettiği açıklanmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı” başlıklı 34. maddesinde; “Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir…”,
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin “Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü” başlıklı 11. maddesinde de; “Herkes, asayişi bozmayan toplantılar yapmak, dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahiptir” şeklinde düzenlemelere yer verilmiş,
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 3. maddesinde ise; “Herkesin önceden izin almaksızın, bu Kanun hükümlerine göre şiddet veya silah kullanmadan kanunların suç saymadığı belirli amaçlarla gösteri veya toplantı yürüyüşü düzenleyebileceği” hüküm altına alınmıştır.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, çoğulcu demokrasinin kurulması, farklı kültürel, dini, siyasi, sanatsal ve benzeri fikirlerin oluşabilmesi ve bir arada yaşayabilmelerinin içselleşmesi açısından önemlidir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesinin ikinci fıkrasına göre de; “Bu hakların kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplum içinde ulusal güvenliğin, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli olanlar dışındaki sınırlamalara tabi tutulamaz. Bu madde, silahlı kuvvetler, kolluk kuvvetleri veya devlet idaresi mensuplarınca bu hakların kullanılmasına meşru sınırlamalar getirilmesine engel değildir” şeklinde sınırlama öngörülmek suretiyle, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının sınırsız olmadığı ortaya konulmuştur.
Görüldüğü gibi gerek Türkiye Cumhuriyeti Anayasası gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ancak “demokratik bir toplumda gerekli olma” kriteri gözetilmek şartıyla, kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın ya da ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla sınırlanabileceğini düzenlemektedir. Bununla birlikte soyut kamu düzeni ve kamu güvenliği tehlikesine dayanarak toplantı ve gösteri yürüyüşü yasaklanmamalı, göstericilerin saldırgan ve tehdit edici herhangi bir davranış sergileyip sergilemedikleri tespit edilmelidir.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile ilgili olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından; “Kendine özgü rolü ve özel uygulama alanı bulunmakla birlikte, 11. maddede düzenlenen haklar, 10. maddenin ışığında incelenmelidir. Sözleşmenin 11. maddesinde yer alan toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin hedeflerinden biri, 10. maddede güvence altına alınan kişisel görüşlerin korunmasıdır” (AİHM’nin “Ollinger/Avusturya” kararı, 29.06.2006, Başvuru Numarası: 76900/01). “Kamuya açık alanda düzenlenen gösteriler, trafiği aksatmak gibi etkilerle günlük yaşam düzenini bir derece bozabilir. Göstericiler şiddet içeren hareketlerde bulunmadıkları sürece, resmi makamların, Sözleşmenin 11. maddesi kapsamında güvence altına alınan toplantı hakkının özüne halel gelmemesi için barışçıl nitelikteki toplantılara belirli derecede hoşgörü göstermesi gerekmektedir” (AİHM’nin “Disk-Kesk/Türkiye” kararı, 27.11.2012, Başvuru Numarası: 38676/081; Nurettin Aldemir/Türkiye, 18.12.2007, Başvuru Numaraları: 32124/02, 32126/02, 32129/02, 32132/02, 32133/02, 32137/02, 32138/02). “Toplantı özgürlüğü ile bu özgürlük kapsamında düşüncelerini ifade etme hakkı, demokratik bir toplumun temel değerlerini oluşturmaktadır. Demokrasinin özünde açık bir tartışma ortamıyla sorunları çözebilme gücü yer almaktadır. Şiddete teşvik ve demokrasinin ilkelerini reddetme durumları dışında toplantı ve ifade özgürlüğünün ortadan kaldırılmasına yönelik önleyici nitelikli radikal tedbirler -yetkililere göre kullanılan ifade ve bakış açıları şaşırtıcı ve kabul edilemez görünebilir; ayrıca söz konusu gereklilikler yasadışı da olabilir- demokrasiye zarar vermekte ve hatta sık sık demokrasinin varlığını tehlikeye atmaktadır. Hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir toplumda kurulu düzene itiraz eden ve barışçıl yöntemlerle gerçekleştirilmesi savunulan siyasi fikirler; toplantı özgürlüğü uygulanırken diğer yasal araçlarla da kendini ifade edebilme imkânı sunmalıdır.” (AİHM’nin “Gün/Türkiye” kararı, 18.06.2003, Başvuru Numarası: 8029/07) “Önceden izin alınmamış olsa bile barışçıl bir şekilde yapılan gösterilerde kolluğun bir miktar tolerans göstermesi gerekmektedir.” (AİHM’nin “Oya …/Türkiye” kararı, 05.12.2006, Başvuru Numarası: 74552/01) şeklinde kararlar verilmiştir.
Öğretide de; “Sözleşme’nin 11. maddesinde yer alan toplanma ve örgütlenme özgürlüklerinin hedeflerinden birisi de, 10. maddede güvence altına alınan kişisel görüşlerin korunmasıdır. Barışçıl olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, ifade özgürlüğünün bir başka görünümü olarak değerlendirilebilir ve bu çerçevede demokratik bir toplum bakımından temel hak niteliğindedir. Kişiler, siyasi, sosyal, kültürel ve benzeri nedenlerle toplanırlar ve gösteriler, yürüyüşler, mitingler düzenleyerek görüşlerini toplu olarak ifade ederler. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanılmasına sınırlama getirilirken Sözleşmenin 11. maddesinin ikinci fıkrası dar yorumlanmalı ve Sözleşmenin 10. maddesi altında geliştirilen içtihatlar ile birlikte değerlendirilmelidir. Barışçıl olarak toplantı ve gösteri yürüyüşleri hakkı, ifade özgürlüğü benzeri bir korumadan faydalanır” (… Doğru-Atilla Nalbant, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Açıklama Ve Önemli Kararlar, 2. Cilt, Council of Europe, Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Başkanlığı, 1. Baskı, Ankara 2013, s. 430.), “İfade özgürlüğü ve dolayısıyla toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma özgürlükleri belirli bir ölçüde abartmayı hatta tahrik etmeyi de kapsar” (Ziya Çağa Tanyar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İçtihadında Toplantı Ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2011 s. 599.), “AİHS’nin 11. maddesinde düzenlenen ilk hak barışçıl toplantı özgürlüğü hakkıdır. Maddenin ilk cümlesine göre, ‘herkesin çıkarlarını korumak amacıyla barışçıl toplantı özgürlüğü hakkı vardır.’ AİHM, maddede geçen ‘toplantı özgürlüğü’ kavramını içtihatları ile ‘gösteri özgürlüğü’nü de kapsayacak şekilde geniş yorumlamaktadır. Bir toplantı veya gösteri yürüyüşünün barışçıl olup olmadığının tespiti için hakkı kullanmak isteyenlerin öncelikle niyetine bakmak gerekecektir. Hakkı kullanacak kişi veya örgütün o ana kadarki tutum ve açıklamaları burada belirleyici olmaktadır. Bir toplantı veya gösterinin barışçıl olup olmadığını belirlemede bir başka ölçüt de, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının kullanımı sırasındaki tutum ve davranışlardır” (Sibel İnceoğlu, İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi Ve Anayasa, Avrupa Konseyi, 1. Baskı, 2013, s. 383) şeklinde görüşlere yer verilmiştir.
2911 sayılı Kanun’un “Direnme” başlıklı 32. maddesinde;
“Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşlerine katılanlar, ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçu, toplantı ve gösteri yürüyüşünü tertip edenlerin işlemesi halinde, bu fıkra hükmüne göre verilecek ceza yarı oranında artırılarak hükmolunur.
İhtara ve zor kullanmaya rağmen kolluk görevlilerine karşı cebir veya tehdit kullanılarak direnilmesi hâlinde, ayrıca 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 265’inci maddesinde tanımlanan suçtan dolayı da cezaya hükmolunur.
23’üncü maddede yazılı hallerden biri gerçekleşmeden veya 24’üncü madde hükmü yerine getirilmeden yetki sınırı aşılarak toplantı veya gösteri yürüyüşlerinin dağıtılması halinde, yukarıdaki fıkralarda yazılı fiilleri işleyenlere verilecek cezalar, dörtte bire kadar indirilerek uygulanabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir” şeklinde hükümlere yer verilmiştir.
“Direnme” başlığını taşıyan 32. maddenin 1. fıkrasında, kanuna aykırı toplanmalara katılanlar bakımından, “direnme suçu”nun ilk tipi olan ihtara ve zor kullanmaya rağmen direnme suçu düzenlenmektedir. Direnme suçu, toplantıyı dağıtma görevini engellemeye yönelik hareketleri içermektedir ve ilk fıkradaki suç pasif bir şekilde ihtar ve zor kullanmaya rağmen dağılmamayı ifade etmektedir (Irmak Erdoğan, “2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu Kapsamında Direnme Suçu”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2017, s. 91-92, 156-157. Suça ilişkin ayrıca bkz. Yarsuvat, a.g.e., s. 186-191; Güngör, Kavalalı, a.g.e., s. 218-222.). 2911 sayılı Kanun’un 32. maddesininin 2. fıkrasında ise ikinci suç tipi olarak, kanuna aykırı toplanmalarda cebir veya tehditle direnme suçu düzenlenmiştir. İkinci fıkrada dağılma emrine “cebir veya tehdit kullanılarak” karşı gelme, farklı nitelikteki bir direnme hâli olarak düzenlenmektedir. Mülga 171 sayılı TGYK’da bu suçun benzeri 22/f-2. maddesi olup kısaca “polise mukavemet” olarak anılmaktaydı. Eski düzenlemede görüleceği üzere “cebir, şiddet, tehdit, taarruz veya mukavemet” olarak tarif edilen hareketler Kanun’un 59 ve 32/f.2. maddelerinde sadece “kolluk görevlilerine karşı cebir veya tehdit” olarak yer almış, aktif direnme hâli cezalandırılmıştır. Bu suç, TGYK’da öngörülen ilk hâliyle TCK’nın 265. maddesinde düzenlenen “görevi yaptırmamak için direnme” suçunun özel bir hükmü niteliğinde ise de 2010 tarihindeki değişiklikle bu niteliğini kaybetmiştir. Suçun kanuni tanımında cebir veya tehdit kullanılarak toplanmalarda direnme suçu için TCK’nın 265. maddesine atıfla faillerin hem TGYK’daki pasif direnme suçundan hem de TCK’daki görevi yaptırmamak için direnme suçundan cezalandırılacağı düzenlenmiştir.
“Toplantı ve yürüyüşe silahlı katılanlar” başlıklı 33. maddesi de:
“a) Toplantı ve yürüyüşlere, 23 üncü maddenin (b) bendinde sayılan silah veya araçları (bunlar ruhsatlı taşınsa bile) taşıyarak katılanlar, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
b) (a) bendinde yazılı olanlardan 24 üncü maddedeki emir ve ihtarı müteakip kendiliğinden dağılmayanların, dağıtılmaları için zor kullanıldığı takdirde, bunlar üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
c) Dağılma sırasında 23 üncü maddenin (b) bendinde yazılı silah veya araçlarla mukavemet edenler beş yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
6008 sayılı Terörle Mücadele Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 2. maddesiyle 2911 sayılı Kanun’un 33. maddesi de;
“Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine 23 üncü maddenin (b) bendinde sayılan silah veya araçları taşıyarak katılanlar, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Silah veya aracın ateşli silah ya da patlayıcı veya yakıcı madde olması durumunda, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz. Silah veya aracın bulundurulmasının suç oluşturması halinde, ayrıca bu suçtan dolayı da ilgili hakkında kanun hükümlerine göre cezaya hükmolunur.
Toplantı ve gösteri yürüyüşünün kanuna aykırı olması halinde ve dağılmamak için direnildiği takdirde, ayrıca 32 nci madde hükümlerine göre cezaya hükmolunur.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
Yine, 2911 sayılı Kanun’un 33. maddesinin birinci fıkrası, 04.04.2015 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6638 sayılı Polis Vazife Ve Salâhiyet Kanunu, Jandarma Teşkilat, Görev Ve Yetkileri Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 8. maddesiyle,
“Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine;
a) Ateşli silahlar veya havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dâhil patlayıcı maddeler veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zincir, demir bilye ve sapan gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeler taşıyarak veya kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez vesair unsurlarla örterek katılanlar iki yıl altı aydan dört yıla kadar,
b) Yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaret taşıyarak veya bu işaret ve amblemleri üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyerek katılanlar ile kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşıyarak veya bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses cihazları ile yayınlayarak katılanlar altı aydan üç yıla kadar,hapis cezası ile cezalandırılırlar.” biçiminde değiştirilerek son hâlini almıştır.
Gelinen noktada sonuç olarak direnme suçu kapsamında, kanuna aykırı toplantıya katılan kişinin, hukuka uygun bir dağılma ihtarı yapıldıktan sonra ya da en geç kolluğun yetkisi çerçevesinde zor kullanmasının ardından, toplantı veya gösteri yürüyüşü yapılan yerden uzaklaşması emredilmiştir. Buna rağmen dağılmamakta ısrar eden kişi suç işlemiş sayılacaktır. Burada kişinin dağılmamakta “ısrar” etmesi, ihtarın ardından dağılma için verilen makul süreye rağmen toplantı veya gösteri alanından uzaklaşmaması, bunun üzerine zor kullanılmaya başlanılmasının ardından dahi alanı terk etmemekte diretmesini vurgulamaktadır. İhtarın ardından toplantı alanının boşaltılması için yeterli süre tanınmalıdır. İhtar yapılır yapılmaz, makul bir süre tanınmaksızın zor kullanma aşamasına geçilmemelidir. Aksi hâlde, süre verilmeksizin doğrudan yapılan müdahale sırasında hâlâ toplantı alanında bulunan kişinin “ihtar ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar etmesi”nden bahsedilemeyecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Diyarbakır … Üniversitesinde “… Gençlik Kulübü” adlı öğrenci kulübü tarafından “Kutlu Doğum” haftası münasebetiyle organize edilen ve 09.04.2013 tarihinde … Üniversitesi Fuar ve Kongre Merkezinde düzenlenen konferans etkinliğine ilişkin hazırlanan bildirinin 08.04.2013 tarihinde adı geçen kulüp organizesinde “Peygamber Sevdalıları Platformu” üyesi öğrenciler tarafından Mimarlık fakültesi kantininde dağıtıldığı esnada “… Üniversitesi Özgür Öğrenci Derneği (…)” organizesindeki bir grup öğrenci tarafından bildiri dağıtılmasının engellenerek protesto edildiği ve iki grup arasında karşılıklı sözlü, taşlı, sopalı saldırıların gerçekleştiği, … Üniversitesi kampüsünde 08.04.2013 tarihinde gerçekleşen olayı müteakip PKK silahlı terör örgütüne müzahir yayın yapan internet siteleri ve “Facebook” adlı sosyal paylaşım sitesi üzerinden eylem çağrısı mahiyetinde mesajlar verildiği, olaylı yakalama tutanağına göre 10.04.2013 tarihinde … Üniversitesinde karşıt görüşlü öğrenciler arasında herhangi bir çatışma yaşanmaması ve eğitim öğretim gören öğrencilerin eğitimlerinin devam etmesi amacı ile sabah saat 08.00 itibarıyla güvenlik önlemlerinin alındığı, ses yükseltici cihazlarla defaten yaptıkları eylemlerin kanunsuz olduğu ve dağılmaları gerektiği, dağılmamaları durumunda müdahale edileceği ve müdahale neticesi zarar görebileceklerinin anons edilmesine rağmen eylemci şahısların eylemlerine devam ederek direnmeye çalıştıkları, bunun üzerine orantılı güç kullanılmak suretiyle gruplara müdahale edildiği, yapılan müdahale neticesi … Üniversitesi Tıp Fakültesi önünde grup içerisinde yer alarak “Biji serok Apo, Dîcle faşizme mezar olacak” şeklinde sloganlar atan, güvenlik güçlerine ve karşıt grupta bulunan öğrencilere taşlı saldırıda bulunduğu belirtilen sanık …’ın yakalandığı, görüntü inceleme ve fotoğraftan tespit tutanağına göre 09.04.2013 tarihinde yapılan kanunsuz eyleme katılan ve güvenlik güçlerine taşlı saldırıda bulunan grubun içerisinde sanık …’ın yer aldığı, bilirkişi raporunda ise dosyada bulunan sanıkla ilgili hazırlanan CD içerisinde herhangi bir görüntü kaydının bulunmadığı, sadece fotoğraf kaydı bulunduğundan güvenlik güçlerinin toplanan gruba karşı dağılın uyarısında bulunup bulunmadığı, herhangi bir slogan atıp atmadığı ve güvenlik güçlerine karşı taşlı sopalı saldırılarda bulunan grup içerisinde yer alıp almadığının tespit edilemediğinin belirtildiği, “140133” sicil numaralı tutanak tanığı beyanında grup henüz dağılmadan grubun içerisinde bulunan ve “biji serok apo, … faşizme mezar olacak” şeklinde slogan atan grup dağılmayınca müdahale ettiklerini ve grubun içinden sanık …’ı olay yerinde yakaladıklarını ifade ettiği dosyada;
Sanık …’ın gösterilerde bulunduğu sabit olmakla birlikte, 2911 sayılı Kanun’un 32. maddesi uyarınca bir uygulama yapılabilmesi için, kanuna aykırı bir toplantıya katılma, dağılma yönünde ihtar yapılma ve ihtar sonrası da zor kullanmaya rağmen dağılmamış olma unsurlarının bulunması gerekmektedir. Usulüne uygun yapılacak olan ihtar sonrasında göstericilere dağılmaları için makul bir süre tanınması ve ardından zor kullanılmasına rağmen katılanların dağılmaması gerekmekte olup somut olayda ihtarın ardından bir süre verildiği ve güç kullanımı esnasında grubun dağıldığı anlaşılmakla 2911 sayılı Kanun’un 32. maddesinde düzenlenen suçun unsurlarının oluşmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, 2911 sayılı Kanun’un 32. maddesinde düzenlenen “direnme” suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığından ve başkaca bir eylem nedeniyle hakkında uygulama yapılmayan sanığın silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan cezalandırılamayacağı isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.02.2018 tarihli ve 519-86 sayılı direnme kararına konu hükmünün, 2911 sayılı Kanun’un 32. maddesinde düzenlenen “direnme” suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığından ve başkaca bir eylem nedeniyle hakkında uygulama yapılmayan sanığın silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçundan cezalandırılamayacağı isabetsizliklerinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.