Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2018/507 E. 2019/103 K. 12.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/507
KARAR NO : 2019/103
KARAR TARİHİ : 12.02.2019

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 16. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 93-188

İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçuna teşebbüsten sanık …’in TCK’nın 297/1, 35, 53, 58 ve 54. maddeleri uyarınca 1 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve müsadereye ilişkin Gaziantep 16. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 23.01.2015 tarihli ve 508-34 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesince 02.12.2015 tarih ve 5697-4835 sayı ile;
“Başka suçtan kesinleşen cezasının infazı amacıyla yakalanan sanığın cezaevine teslimi için kayıt işlemlerinin yapıldığı sırada, yapılan üst aramasında üzerinde 0.6 gram esrar elde edilmesine elverişli kenevir bitkisi kırıntıları ele geçmesi ve savunmasında pantolonunda uyuşturucu madde olduğunu bilmediğini beyan etmesi karşısında; hiç kimsenin kendisini suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolla delil göstermeye zorlanamayacağına ilişkin Anayasanın 38/5. maddesine göre sanıktan üzerinde uyuşturucu madde bulunduğunu bilse dahi bu durumu anlatarak suçunu ikrar etmesinin beklenemeyeceği dikkate alındığında cezaevine rızası haricinde ve görevlilerin gözetim ve denetiminde alınan sanığın üzerinde bulunan uyuşturucu maddeyi bilinçli olarak ve cezaevine sokma saikiyle görevlilere teslim etmediği şeklinde bir sonuca varılamayacağı; ceza hukukunun temel prensiplerinden olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi de nazara alındığında eyleminin TCK’nın 191. maddesinde tanımlanan, kullanmak amacıyla uyuşturucu madde bulundurmak suçunu oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyesi …; “Oluşa, dosya kapsamına ve 14.09.2014 tarihli olay tutanağı içeriğine göre sanık …’in olay günkü eyleminin mahkemece hukuki vasıflandırılmasında isabetsizlik bulunmadığı kanaatiyle hükmün onanması gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Yerel Mahkeme ise 18.03.2016 tarih ve 93-188 sayı ile; bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.06.2016 tarih ve 170720 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 923-1989 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 16. Ceza Dairesince 03.10.2018 tarih ve 2997-3029 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle direnme kararının yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, ilk hükümdeki gerekçenin aynen tekrarlanması suretiyle direnme kararına konu hükmün kurulduğu anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağında kuşku yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkemece, sanık hakkındaki ilk hükümde direnilirken, bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan ilk hükümdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen direnme kararına konu hükmün belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Gaziantep 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.03.2016 tarih ve 93-188 sayılı direnme kararına konu hükmünün, usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 12.02.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.