Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2018/463 E. 2019/353 K. 30.04.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/463
KARAR NO : 2019/353
KARAR TARİHİ : 30.04.2019

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 16. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 419-81

Silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak suçundan sanık …’nın 3713 sayılı Kanun’un 7/2, TCK’nın 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba ilişkin Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.10.2014 tarihli ve 279-199 sayılı hükmün, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Ceza Dairesince 19.06.2017 tarih ve 1456-4525 sayı ile;
“Sanığın terör örgütüne üye olmak, 6136 sayılı Kanuna muhalefet, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçlarından yargılandığı davanın duruşmasında hükmün tefhimi akabinde terör örgütünün kurucusu lehine ‘biji serok apo’ şeklinde slogan attığı olayda, eylemin gerçekleştirildiği yer, koşullar ve muhatapları, dinleyici kitlesi ve bu kitleyi harekete geçirme potansiyeli bulunmadığı gibi atılan sloganların verilen mahkumiyet hükmü üzerine duyulan öfke sonucu söylendiği ve bu sözlerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği halde, yasal olmayan gerekçeyle mahkumiyet hükmü kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 20.02.2018 tarih ve 419-81 sayı ile; bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de Cumhuriyet Savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 27.06.2018 tarihli ve 53010 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosyanın gönderildiği Yargıtay 16. Ceza Dairesince 11.09.2018 tarih ve 3071-2522 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi nedeniyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, direnme hükmünün yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan, ilk hükümlerdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
Anayasamızın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. Yasal, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi uygulamada da keyfiliğe yol açacağında kuşku yoktur. Nitekim Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş uygulamalarına göre de, bir karar bozulmakla tamamen ortadan kalkacağından, yerel mahkeme tarafından CMK’nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca yeniden usulüne uygun olarak hüküm kurulması, bunun yanında direnmeye ilişkin gerekçenin de gösterilmesi gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel Mahkemece, sanık hakkındaki ilk hükümde direnilirken, bu ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış, direnme nedenleri gösterilmeden ve bozmaya niçin uyulmadığı açıklanmadan ilk hükümdeki gerekçenin tekrarlanması suretiyle hüküm kurulmuştur.
Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen direnme kararına konu hükmün belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 20.02.2018 tarihli ve 419-81 sayılı direnme kararına konu hükmünün, usul ve kanuna uygun direnme gerekçesi gösterilmeden karar verilmesi isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 30.04.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.