Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2018/44 E. 2020/403 K. 08.10.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/44
KARAR NO : 2020/403
KARAR TARİHİ : 08.10.2020

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 13. Ceza Dairesi
Mahkemesi : ADANA (Kapatılan) 4. Çocuk
Sayısı : 335-627

Sanık … hakkında hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarından açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, hırsızlık suçundan sanığın TCK’nın 142/1-b ve 31/3. maddeleri uyarınca 1 yıl 4 ay hapis cezası; konut dokunulmazlığının ihlâli suçundan TCK’nın 116/1, 119/1-c, 31/3, 50 ve 52. maddeleri uyarınca 4800 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç yönünden aynı Kanun’un 63. maddesi gereğince mahsuba ilişkin Adana (Kapatılan) 4. Çocuk Mahkemesince verilen 23.12.2014 tarihli ve 335-627 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 13. Ceza Dairesince 06.12.2017 tarih ve 8619-14336 sayı ile onanmasına oy çokluğuyla karar verilmiş,
Daire Üyeleri … ve B. Bağcı; “Dosya arasında bulunan 22.05.2014 tarihli tutanak içeriğine göre; olay günü saat 21:30’da müştekinin oturduğu Yürekli Mahallesinde şüpheli şahıslar olduğu yönünde emniyete gelen ihbar üzerine, yanında açık kimlik bilgileri tespit edilemediği için hakkında daimi arama kararı verilen… adlı şahıs olduğu hâlde durdurulan suça sürüklenen çocuğun yapılan üst aramasında suç eşyası tespit edilemediği, … adlı şahsın cebinde iki adet niteliği belirtilmeyen bilezik görüldüğü esnada olay yerinin kalabalıklaşmasını fırsat bilen Devran adlı şahsın, cebinde ele geçen bileziklerle birlikte kaçtığı, yakalanamadığı; olay günü müştekinin evinde bulunmadığı 17:00 ile 20:00 saatleri arasında evine girilerek iki adet sarı renk imitasyon bilezik ile Casper marka laptop çalındığı, suça konu laptopun güvenlik görevlileri ile suça sürüklenen çocuk ve daimi arama kararı verilen… adlı şahsın şüphe üzerine duruduruldukları anda yanlarında ele geçmeyip olaydan bir gün sonra aynı Mahallede 5548. Sokakta yapılan asfalt çalışması sırasında yol kenarında bulunarak, müştekiye iade olunduğu anlaşılmakla; aşamalarda yüklenen suçu kabul etmeyen suça sürüklenen çocuğun savunmalarının aksine, yüklenen suçu işlediğini gösterir, yakalanma esnasında yanında bulunan, karışıklıktan istifade ederek üzerindekilerle birlikte olay yerinden kaçıp yakalanamayan… adlı şahsın üst aramasında niteliği belli olmayan ve olay sonrası adı geçen tarafından kaçırıldığı için tespit konusu yapılamayan iki adet bileziğin bulunması dışında, suça sürüklenen çocuğun hükümlülüğüne yeterli, yasal ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden anılan suçlardan beraati yerine yazılı biçimde hükümlülüğüne karar verilmesi görüşünde olduğumuzdan çoğunluk görüşüne katılmamaktayız.” açıklamasıyla karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.01.2018 tarih ve 10473 sayı ile;
“…Suça sürüklenen çocuk aşamalarda atılı suçlamayı kabul etmemiş, polislerin üst aramasından sonra kaçan Devran isimli şahıs ile yolda cezaevi dönüşü karşılaştığını, hırsızlıktan haberi olmadığını beyan etmiş, olay yerinde suçu işleyen şahıslara ait parmak izi veya DNA tespiti yapılamamıştır. Ayrıca olaya ilişkin herhangi bir tanık beyanı veya kamera görüntüsü de bulunmamaktadır. Bu tespitler karşısında, suça sürüklenen çocuğun savunmasının aksine mahkûmiyete yeter derecede, kuşkudan uzak bir delil elde edilememiştir. Suça sürüklenen çocuğun yakalanış şeklini gösteren tutanak dikkate alındığında da, üzerinde suça konu iki adet bilezik çıkan diğer şahsın olay yerinin kalabalıklaşmasını fırsat bilip kaçması üzerine polis ekiplerinin de peşinden gitmesine rağmen suça sürüklenen çocuk o kargaşada olay yerinde kalmış ve polislerin gelip kendisini götürmesini beklemiştir ki, bu da hayatın olağan akışına aykırıdır. Benzer veya başka suçtan adli sicil kaydı da bulunmayan suça sürüklenen çocuğun soruşturma ve kovuşturma aşamalarındaki kaçan diğer şahısla bir arada bulunma gerekçesine ilişkin çelişkinin ise mahkûmiyete yeter bir delil mahiyetinde görülmesine yasal imkan bulunmamaktadır. Evrensel kural olan ve Türk Ceza Hukukunda da yargısal içtihatlarla istikrarlı bir şekilde kabul gören ‘şüpheden sanık yararlanır’ (in dubio pro reo ) ilkesi uyarınca da suça sürüklenen çocuğun hakkındaki şüphe aleyhine yorumlanmamalıdır.” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 10.01.2018 tarih, 415-312 sayı ve oy çokluğu ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı suçun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin olup Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle; olay yerinden elde edilen izin sanığa ait olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden;
22.05.2014 tarihinde saat 21.30 sıralarında haber merkezinden Yürekli Mahallesi 5501. Sokak üzerinde şüpheli şahısların olduğu bilgisinin anons edilmesi üzerine olay yerine intikal edildiğinde, Yürekli Aytaç Durak Bulvarı üzerinde iki şahsın cezaevi istikametine doğru gittiklerinin görüldüğü, şahısların durdurularak kimliklerinin sorulduğu, kimliklerinin olmadığının anlaşılması üzerine kabaca üst aramaları yapıldığında, … olduğunu beyan eden şahsın üzerinde herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, isminin sonradan… olduğu öğrenilen şahsın ise cebinden iki adet bilezik çıkardığı, bu esnada mahalle sakinlerinin olay yerine gelmesini fırsat bilen şahsın bileziklerle birlikte ara sokaklara doğru koşarak karanlıkta izini kaybettirdiği, çevrede yapılan araştırmada mahallede iki adet hırsızlık olayı meydana geldiğinin öğrenilmesi üzerine …’ın yakalanarak polis merkezine götürüldüğü,
Görgü tespit tutanağında; bahse konu ikametin bahçe içinde tek katlı bir bina olduğu, oturma odasının balkon kapısının zorlanmış olduğu, balkonda ve duvarda çamur izlerinin bulunduğu, evin odalarının karıştırılarak dağıtılmış olduğu bilgilerine yer verildiği,
Olay yeri inceleme raporunda; ikametin pencerelerinde ve kapılarında korkuluk bulunmadığı, evin çelik giriş kapısı üzerinde herhangi bir zorlama izi veya hasar olmadığı, oturma odasındaki balkon PVC penceresinin zorlanmış olduğu, odaların karıştırıldığı, olay yerinden vücut izleri elde edildiğinin bildirildiği,
Adana Emniyet Müdürlüğü uzmanlık raporunda, olay yerinden elde edilen diğer bulguların APFIS veri tabanında araştırma ve mukayese yapmaya yetersiz olduğu, ancak 3 numaralı Bellissima ibareli kutu üzerindeki vücut izinin veri tabanında inceleme ve araştırmasının tamamlanarak veri tabanına kaydının yapıldığı, APFIS veri tabanının yeni alınan parmak izlerinin kaydedilmesinden dolayı sürekli yenilendiği, bahse konu olaya ilişkin veri tabanına kaydedilen izler ile APFIS veri tabanına yeni kaydedilen izlerin sistem içerisinde karşılaştırmasının otomatik olarak yapıldığı, bu nedenle herhangi bir talebe gerek olmaksızın kimlik tespiti yapıldığında ayrıca bilgi verileceğinin belirtildiği,
Teslim ve tesellüm tutanağına göre; 26.05.2014 tarihinde … isimli bir şahsın polis merkezine gelerek Aytaç Durak Bulvarında yapılan yol yapım çalışmaları sırasında yol kenarına atılı vaziyette Casper marka laptop bulduğunu beyan ederek polis merkezine teslim ettiği, ele geçirilen laptopun teşhis ile şikâyetçi … …’a teslim edildiği,
Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca 02.07.2014 tarih ve 43072 sayı ile… isimli kimliği meçhul şahıs hakkında daimi arama kararı verildiği,
Sanığın adli sicil kaydının incelenmesinde, incelemeye konu suç tarihinden sonra işlediği benzer suçlardan dolayı çok sayıda sabıkasının bulunduğu,
Açık kaynaklar üzerinde yapılan araştırmada; mağdurun ikametgâh adresi olan… Sarıçam adresi ile sanığın yakalandığı Aytaç Durak Bulvarı 5501. Sokak arasındaki mesafenin 280 metre olup normal hızla üç dakikalık yürüyüş mesafesinde bulunduğu,
Anlaşılmıştır.
Mağdur … …; 22.05.2014 tarihinde saat 17.00 sıralarında evinin yan tarafında bulunan kayınbabasının yanına gittiğini, aynı gün saat 21.00 sıralarında sokaklarından polis ekiplerinin geçtiğini, kayınbabasının aşağıya inip durumu sorduğunda evine hırsız girdiğini öğrendiklerini, ikametine giderek yaptığı kontrolde bir adet Casper marka laptop ile iki adet sarı renkli imitasyon bileziğinin çalındığını tespit ettiğini, laptopun olaydan sonra yol kenarına atılı hâlde bulunarak kendisine iade edildiğini, zararının bulunmadığını beyan etmiştir.
Sanık … soruşturma aşamasında; olay tarihinde Yürekli Mahallesi Aytaç Durak Bulvarı üzerinde yürüdüğü sırada tanımadığı bir şahsa cezaevinin nerede olduğunu sorduğunu, bu sırada polislerin geldiğini, üstünü aradıklarını ancak bir şey bulamadıklarını, adres sorduğu şahsın üzerinden ise iki adet bilezik ele geçirildiğini, bu esnada mahalle sakinlerinin yanlarına gelmesiyle şahsın kalabalıktan faydalanıp bileziklerle birlikte kaçıp gittiğini, kendisinin ise kaçmadığını, olayın üzerine kalabileceği düşüncesiyle olduğu yerde polisleri beklediğini, hırsızlık yapmadığını,
Kovuşturma aşamasında; iddianamede ismi yazılı olan…’i mahalleden tanıdığını, fazla samimiyetinin olmadığını, olay tarihinde Kürkçüler Cezaevinde bulunan abisini ziyarete gitmiş olduğunu, dönüşte yolda Devran ile karşılaştığını, birlikte mahalleye doğru yürüdükleri sırada polislerin kendilerini durdurduğunu, Devran’ın kaçtığını, arkasından ekiplerin peşinden gittiklerini, kendisinin ise beş dakika polis arabasının yanında beklediğini,
Savunmuştur.
Olay yerinden elde edilen izin sanığa ait olup olmadığının tespiti bakımından eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığına ilişkin ön sorunun değerlendirilmesinde;
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektedir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık …’ın, hakkında daimi arama kararı verilen… isimli şahıs ile birlikte mağdurun ikametine girerek bir adet laptop ve iki adet imitasyon bilezik çaldıklarının iddia ve kabul edildiği olayda;
Mağdurun olay tarihinde saat 17.00 sıralarında yan tarafta oturan kayınpederini ziyarete gittiği, saat 21.00 sıralarında dışarıdan gelen sesler üzerine aşağıya indiğinde evine hırsız girmiş olduğunu fark ettiği yönünde beyanda bulunması, yakalama tutanağına göre saat 21.30 sıralarında sanığın ve… isimli şahsın mağdurun evine 280 metre mesafede olan sokak üzerinde yürüdükleri sırada şüphe üzerine durdurularak sanığın yakalanması, sanığın soruşturma aşamasında, yanında bulunan şahsı tanımadığı, adres bilgisi sorduğu esnada polislerin geldiğini söylemesine karşın yargılama aşamasında kaçan şahsın… olduğu, ancak hırsızlık eylemine katılmadığı yönünde kısmen çelişki içeren beyanlarda bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde;
Her ne kadar Adana Emniyet Müdürlüğünce, olay yerinden elde edilen 3 numaralı, “Bellissima” ibareli kutu üzerindeki vücut izinin veri tabanına kaydının yapıldığı belirtilmesine rağmen bu izin sanığa ait olup olmadığına dair bir tespit işlemi yapılmamakla birlikte, aynı uzmanlık raporunda, APFIS veri tabanının yeni alınan parmak izlerinin kaydedilmesinden dolayı sürekli yenilendiği, bahse konu olaya ilişkin veri tabanına kaydedilen izler ile APFIS veri tabanına yeni kaydedilen izlerin sistem içerisinde karşılaştırmasının otomatik olarak yapıldığı, bu nedenle herhangi bir talebe gerek olmaksızın kimlik tespiti yapıldığında ayrıca bilgi verileceği belirtilmekle birlikte, incelemeye konu suç tarihinden sonra benzer suçlardan çok sayıda sabıkası bulunan sanığın o dosyalar kapsamında mukayeseli vücut izi örneklerinin alınmamış olabileceği, bu nedenle veri tabanında kaydının bulunmayabileceği hususu da dikkate alınarak, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm delillerin toplanması ve tartışılmasının zorunlu olduğu cihetle, uzmanlık raporunda bahsi geçen, olay yerinden elde edilen 3 numaralı “Bellissima” ibareli kutu üzerindeki vücut izinin sanığa ait olup olmadığının araştırılarak sonucuna göre sanığın hukukî durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile kabulüne karar verilmelidir.
Ön sorun bakımından ulaşılan sonuç karşısında suçun sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık bu aşamada değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçe ile KABULÜNE,
2- Yargıtay 13. Ceza Dairesinin 06.12.2017 tarihli ve 8619-14336 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Adana (Kapatılan) 4. Çocuk Mahkemesinin 23.12.2014 tarihli ve 335-627 sayılı hırsızlık ve konut dokunulmazlığının ihlâli suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, eksik araştırma ile karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.10.2020 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.