Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2018/432 E. 2018/545 K. 20.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/432
KARAR NO : 2018/545
KARAR TARİHİ : 20.11.2018

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 404-540

Sanıklar … ve …’nin tefecilik suçundan beraatlerine ilişkin Bayındır Asliye Ceza Mahkemesince verilen 01.03.2011 tarihli ve 29-57 sayılı hükümlerin, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 5. Ceza Dairesince 09.05.2013 tarih ve 7753-4787 sayı ile;
“Dosya kapsamı, alınan beyanlar ve hayatın olağan akışı karşısında sanıkların katılan … ve mağdur … Karamuşlu ile …’a kazanç elde etmek amacıyla ödünç para verdiklerinin anlaşılması ve 01/06/2005 tarihinden sonra işlenen suçlarda TCK’nın 241. maddesindeki açık düzenlemeye göre süreklilik şartının aranmaması karşısında zincirleme şekilde tefecilik suçunun tüm unsurları ile oluştuğu gözetilmeden dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 29.11.2013 tarih ve 404-540 sayı ile bozma kararına direnerek önceki hüküm gibi sanıkların beraatlerine karar vermiştir.
Bu hükümlerin de katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2016 tarihli ve 207597 sayılı “kamu davasının düşmesi” istekli tebliğnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince 30.11.2016 tarih ve 7600-9249 sayı ile gönderme kararı verilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.12.2016 tarihli ve 207597 sayılı “kamu davasının düşmesi” istekli ek tebliğnamesi ile dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesince 04.07.2018 tarih ve 268-5075 sayı ile; CMK’nın 307. maddesi uyarınca yapılan inceleme sonucu Yerel Mahkeme kararı yerinde görülmediğinden Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı tefecilik suçunun oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya içeriğinden;
Bayındır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 11.01.2008 tarihli ve 28-18 sayılı iddianamesi ile; sanıklar … ve …’nin araç alım satımı işi ile ilgilendikleri, 03.03.2006 tarihinde faiz karşılığında mağdur …’a 5.000 TL ödünç para verip 32.000 TL olarak tahsil ettikleri, olay tarihi öncesinde de mağdurlar …, … ve …’ya 300 TL’si faiz olmak üzere 800 TL borç para verdikleri, 01.10.2004 ve 31.10.2006 tarihleri arasında kimlik ve açık adres bilgileri tespit edilemeyen, mağdur …’a 500 TL, …’ya 1.000 TL, …’e 6.650 TL ve 9.000 TL, Efkan Konçak’a 4.000 TL, …’ya 2.000 TL, Mehmet Sait Gönü’ye 2.000 TL, …’a, 2.000 TL, …’e 5.000 TL, …’a 2.000 TL, …’a 1.500 TL, Ahmet Bozkoç’a 500 TL, …’a 1.800 TL, …’ya 18.500 TL, …’e 6.750 TL, …’ye 1.500 TL, …’ya 160 TL faiz karşılığında ödünç para verdikleri iddiasıyla sanıklar … ve …’nin tefecilik yaptığı iddiasıyla TCK’nın 241/1 ve 53. maddelerinin uygulanması istemiyle kamu davası açıldığı,
Sanıkların sorgusunun 20.05.2008 tarihinde yapıldığı,
Yerel Mahkemece sanıkların atılı suçtan beraatlerine karar verildiği,
Anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle düşeceği düzenlenmiş, maddenin birinci fıkrasının (e) bendinde de beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezasını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı Kanun’un 67. maddesinin 3 ve 4. fıkraları uyarınca kesen bir nedenin varlığı hâlinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik gösteren birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hâllerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi hâlinde, yerel mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanıklara atılı tefecilik suçunun yaptırımı TCK’nın 241/1. maddesinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adlî para cezası olarak öngörülmüş olup, aynı Kanun’un 66/1-e maddesi gereğince bu suça ilişkin asli dava zamanaşımı sekiz yıldır.
Daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan ve 02.11.2006 tarihinde gerçekleştirilen eylemle ilgili olarak, sanıklar hakkında dava zamanaşımını kesen en son işlem 20.05.2008 tarihli sorgu olup bu tarihten sonra zamanaşımını kesen veya durduran başkaca bir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, TCK’nın 66/1-e maddesindeki sekiz yıllık zamanaşımı süresi, Ceza Genel Kurulunun inceleme tarihinden önce 20.05.2016 tarihinde dolmuş bulunmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile bozulmasına, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca sanıklar hakkındaki kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bayındır Asliye Ceza Mahkemesinin 29.11.2013 tarihli ve 404-540 sayılı direnme kararına konu hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün bulunduğundan, sanıklar hakkındaki kamu davalarının TCK’nın 66/1-e ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.11.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.