YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/367
KARAR NO : 2022/552
KARAR TARİHİ : 15.09.2022
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 16. Ceza Dairesi
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan sanık …’ın TCK’nın 302/1, 3713 sayılı Kanun’un 5/1, TCK’nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis; tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması suçundan TCK’nın 174/1, 3713 sayılı Kanun’un 5/2, TCK’nın 52/2-4, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis ve 3.000 TL adli para cezası; mala zarar verme suçundan TCK’nın 152/1-a, 3713 sayılı Kanun’un 5/1, TCK’nın 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca (iki kez) 3 yıl 4 ay hapis ve 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan 6136 sayılı Kanun’un 13/2, TCK’nın 3713 sayılı Kanun’un 5/1, TCK’nın 52/2-4, 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 9 yıl hapis ve 2.700 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, tüm suçlar yönünden hak yoksunluğuna, mahsuba ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin … 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 05.05.2017 tarihli ve 99-330 sayılı hükme yönelik sanık ve müdafisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince 12.10.2017 tarih ve 1497-1530 sayı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bu hükmün de sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 12.03.2018 tarih ve 4128-713 sayı ile;
“Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm temyiz edilmekle;
Temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebebine göre dosya incelendi, gereği düşünüldü;
Temyiz talebinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
1-Kamu malına zarar verme suçundan kurulan hükme ilişkin yapılan incelemede;
Bölge adliye mahkemesinin kararı, verilen cezanın tür ve süresine göre CMK’nın 286/2-b maddesi gereğince temyiz edilemez nitelikte olduğundan sanık ve müdafiinin temyiz istemlerinin CMK’nın 298. maddesi gereğince REDDİNE,
2-6136 sayılı Kanuna muhalefet ve tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması veya kullanılması suçları yönünden kurulan hükümlere yönelik yapılan incelemede,
Yargılama sürecindeki usuli işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığı, hükme esas alınan tüm delillerin hukuka uygun olarak elde edildiğinin belirlendiği, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde eksiksiz olarak sergilendiği, özleri değiştirmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve kanunda öngörülen suç tipine uyduğu, yaptırımların kanuni bağlamda şahsileştirilmek …etiyle uygulandığı anlaşılmakla; sanık ve müdafiinin temyiz dilekçelerinde ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmediğinden CMK’nın 302/1. maddesi gereğince temyiz davasının esastan reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2-Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu yönünden kurulan hükme yönelik yapılan incelemede,
Sanığın 01.07.2016 tarihli kolluk ifadesi ile aynı tarihli Savcılıkta alınan ifadesinde, sokağa çıkma yasağından sonra geldiği…’de örgüt tarafından görevlendirildiğini, silah eğitimi ve ideolojik eğitim aldıktan sonra bazı barikatların kurulmasında ve tünellerin kazılmasında yer aldığını, barikatlara yerleştirilen el yapımı bombaların patlatılması için kullanılacak pilleri taşıdığını, görevlendirildiği yerde kaleşnikof silah ile nöbet tuttuğunu, civardaki evlerin duvarlarında açılan mazgal tabir edilen deliklere güvenlik güçlerinin olabileceği düşüncesi ile ateş ettiğini beyan ettiği de dikkate alınıp, sanığın ifadesinde belirttiği olaylara ilişkin tutanak ve belgeler ilgili birimlerden sorularak getirtilip ayrıca sanığın yakalanmasının gerçekleştiği 26.05.2016 tarihli olaylar sırasında güvenlik güçlerine doğru ateş ettiğinin kesin olarak tespit edilmesi durumunda eyleminin devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yöneldiği ve vahamet arz eder nitelikte olduğu nazara alınarak, mağdur sayısının belirlenememesi durumunda asgari seviyede bir kez olmak üzere kasten öldürmeye teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından dava açılması sağlanıp, dava açılması halinde her iki dosya birleştirilip 26.05.2016 tarihli olay yeri görgü tespit tutanağında imzası bulunan tutanak mümzileri ile birlikte sanığın yaralanmasının gerçekleştiği olaya el koyan güvenlik güçlerinin kimler olduğu tespit edilip tanık sıfatıyla ifadelerine başvurularak sanığın güvenlik güçlerine doğru ateş edip etmediği yahut olaydaki faaliyetinin ne olduğu kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenip, tüm deliller birlikte değerlendirildikten sonra sonucuna göre hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken eksik araştırma ve yetersiz inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
Kanuna aykırı, sanık ve müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.05.2018 tarih ve 65362 sayı ile;
“…
İtirazın konusu, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma suçundan istinaf isteminin esastan reddine dair kararın da onanması gerektiğine ilişkindir.
İlamın Başsavcılığımıza teslim tarihi, 26/04/2018’dir.
İTİRAZ NEDENLERİ: …nun 302. maddesi “(1)(Değişik: 29/6/2005 – 5377/36 md.) Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
(2)Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi halinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.” düzenlemesini içermektedir.
Madde gerekçesine göre; Devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine karşı cürümlerden en ağırını cezalandırmaktadır; korunan hukukî yarar Devletin ülkesinin bütünlüğü ve egemenliğidir. Söz konusu suç, serbest hareketli bir suçtur.
Bu suçun oluşabilmesi için belli amaca yönelik fiillerin işlenmesi gerekir. Bu amaç, madde metninde,
1. Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak,
2. Devletin birliğini bozmak,
3. Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak,
4. Devletin bağımsızlığını zayıflatmak, olarak belirlenmiştir.
Söz konusu suçun oluşabilmesi için, işlenen fiilin bu amaçları gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Bu bakımdan, fiillerin söz konusu neticeleri yaratabilecek nitelikte bulunması, suçun oluşması için şarttır. Devletin birliğini bozmak, topraklarının bir kısmını veya tamamını başka bir devletin egemenliği altına koymak, topraklarından bir kısmını Devlet egemenliğinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını azaltmak sonuçlarını doğurması mümkün bulunmayan bir fiil suçun maddî un…unu oluşturmayacaktır. Fiilin bu niteliği taşıyıp taşımadığı ise olayların özelliğine göre takdir edilecektir.
Bu fiillerin, cebrî nitelikli olması gerekir. Maddede ayrıca “yönelik cebrî fiiller” denilmesi gereksiz (lüzumsuz, zait) sayılmıştır; zira maddede belirtilen maksatlar çerçevesinde, fiillerin kendisinin nitelikleri gereği cebrî olması icap ettiği aşikârdır.
Suçun oluşabilmesi için, maddede yazılı hedeflerin gerçekleşmiş bulunmasına ihtiyaç yoktur. Belirtilen amaçlara yönelik fiillerin işlenmiş bulunması yeterlidir.
…nun 302/1 maddesinde yazılı amacı gerçekleştirmek, yani amaç suçu gerçekleştirmek için …nun 302/2 maddesinde yazılı olduğu şekilde … suçlar işlendiğinde bunlar da ayrıca cezalandırılacaktır. Söz konusu düzenleme dikkate alındığında; … fiilin işlenmesine yönelik icra hareketinin, hem zarar ya da tehlike suçu niteliğindeki … fiilin (TCK 302/2) hem de tehlike suçu niteliğindeki amaç suçun (TCK 302/1) “fiil” un…unu teşkil ettiği görülmektedir. Yasal tanımda yer alan … fiilin suç niteliğinde olması gerektiği, ancak suç teşkil eden her fiilin de amaç suçu oluşturmak için yeterli/elverişli olmadığı, bu niteliği taşıyıp taşımadığının her olayın özelliğine göre; fiilin niteliği, işleniş biçimi, işlenme zamanı, toplumda meydana getirdiği etki, ortaya çıkan zarar ve tehlikenin ağırlığı, örgütün amacı, faaliyet alanı, ülke genelindeki organik bütünlüğü gibi ölçütler değerlendirilerek takdir edileceği istikrar kazanmış uygulamalar ile kabul görmüştür. Yine uygulamada, toplumda kaos ve tedirginlik oluşturacak, devlet otoritesine olan güveni sarsacak, kamu düzenini, toplum barışını bozarak devletin ülkesi, milleti ve egemenliği bakımından somut tehlike meydana getirecek yoğunluk ve ciddiyetteki eylemlerin amaç suç yönünden elverişli olduğu kabul edilmektedir.
PKK/KCK sözde yürütme konseyinin öz yönetimden başka seçenek kalmadığına yönelik ç…sı üzerine, terör örgütünün amaca ulaşmak için gerçekleştirdiği stratejik hamlelerden en önemlilerinden birisi olan, yoğun olarak Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ve Ülkemizin değişik yörelerinde hakimiyet alanları oluşturmak için güvenlik güçlerine ve kamu binalarına topluca saldırı girişiminde bulunmak kararı kapsamında, PKK/KCK terör örgütünün şehirlerdeki milisleri ve kırsal alandaki örgüt mensuplarının silahları ile şehir merkezlerine gizlice girerek halkın arasına karıştıkları, zaman zaman bir kısım belediyelerin … ve gereçlerini de kullanmak …etiyle insanların yoğun olarak yaşadıkları sokaklara, mahallelere hendekler kazarak el yapımı bomba ve düzenekleri yerleştirdikleri, umumun kullandığı karayollarına mayın döşeyerek patlamaya hazır hale getirdikleri, tonlarca patlayıcı yüklü kamyonlar, … makineleri ve diğer araçlarla canlı bomba saldırıları hedefledikleri, güvenlik güçlerinin kamu düzenini ve bu yörede yaşayan vatandaşların güvenliğini sağlamak için operasyon yapma zorunluluğu sonucunda, örgüt mensuplarıyla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalar sırasında daha önce yerleştirilen patlayıcıların infilak ettirilmesi ve bireysel ya da araçlarla gerçekleştirilen canlı bomba saldırılarıyla çok sayıda sivil vatandaş, kamu görevlisi ve güvenlik güçlerinin ölüm ve yaralanmasına sebebiyet verdikleri, bu süreçte yöre halkının oturduğu evleri terk etmelerini cebren engelleyerek canlı kalkan yaptıkları, yerleşim alanlarının teröristlerden ve patlayıcılardan temizlenmesi için sürdürülen operasyonların haftalarca sürdüğü, çok sayıda özel konut ve işyeri, okul, hastane gibi kamu konutları ve şehrin alt yapı tesislerinin ağır hasar görerek kullanılamaz duruma geldiği, bölge halkının büyük bir çoğunluğunun terör örgütünün yasalara ve devlet otoritesine itaatsizlik ç…sına itibar etmemesiyle, silahlı çatışmaya giren birçok örgüt mensubunun etkisiz hale getirilerek, yerleşim alanlarının, örgütün işgalinden ve patlayıcılardan temizlenerek, kamu düzeninin sağlandığı bilinen bir gerçektir. Bu bağlamda, yakın tarihlerde eş zamanlı olarak 09/08/2015 tarihinde … ili… ilçesinde, 10/08/2015 tarihinde… il merkezinde, 12/08/2015 tarihinde …’nin Yüksekova ilçesinde, 13/08/2015 tarihinde …’un Bulanık ilçesinde, 14/08/2015 tarihinde … il merkezinde, 14/08/2015 tarihinde … ili Merkez İpekyolu ilçesinde ve … ilçesinde, 15/08/2015 tarihinde … il merkezinde, 15/08/2015 tarihinde … ili … ilçesinde, 16/08/2015 tarihinde … ili … ilçelerinde, 17/08/2015 tarihinde… ili Cizre ilçesinde, 18/08/2015 tarihinde … ili … ilçesinde, 18/08/2015 tarihinde … ili Doğubeyazıt ilçesinde, 19/08/2015 tarihinde Bitlis ili Hizan ilçesinde, 28/08/2015 tarihinde … ili Seyhan ilçesi Fırat mahallesinde, 08/09/2015 tarihinde … ili Seyhan ilçesi Gülbahçe mahallesinde, 16/09/2015 tarihinde … ili Seyhan ilçesi İsmet Paşa mahallesinde, 08/10/2015 tarihinde … il merkezinde, 12/10/2015 tarihinde … ili … ilçesinde PKK/KCK terör örgütü üyeleri tarafından öz yönetim ilanında bulunulduğu, bu öz yönetim ilanlarından sonra bu yerleşim yerlerinde benzer terör eylemlerinin başladığı, kırsaldan gelip halkın arasına karışan terör örgütü üyeleri ve şehir milisleri tarafından bir kısım belediyelerin … gereç yardımından da yararlanılarak hendekler kazılıp içerisine el yapımı patlayıcılar yerleştirildiği, kurtarılmış bölgeler oluşturulmaya çalışıldığı, kamunun kullanımındaki yollara mayınlar döşendiği, bomba yüklü araçlarla ve canlı bombalarla güvenlik güçlerine yönelik terör saldırılarında bulunulduğu, birçok güvenlik görevlisinin ve masum sivil vatandaşın şehit olduğu ve yaralandığı, güvenlik güçlerince yapılan operasyonlar kapsamında birçok patlamamış el yapımı patlayıcı düzeneklerinin, mayın ve bomba yüklü araçların da ele geçirildiği, terör örgütü üyeleri, milisleri ve sempatizanları tarafından topyekün sivil direniş ve hatta başkaldırı hareketine girişildiği de malumdur.
Sanığın 01/07/2016 tarihli kolluk ifadesi ile aynı tarihli Savcılıkta alınan ifadesine göre …’in… İlçesinde 14/03/2016 günü ilan edilen sokağa çıkma yasağı devam ederken sanığın… Mahallesinde örgüt tarafından görevlendirildiği, silah eğitimi ve ideolojik eğitim aldıktan sonra bazı barikatların kurulmasında ve tünellerin kazılmasında yer aldığı, barikatlara yerleştirilen el yapımı bombaların patlatılması için kullanılacak pilleri taşıdığı, görevlendirildiği yerde kaleşnikof silah ile nöbet tuttuğu, civardaki evlerin duvarlarında açılan mazgal tabir edilen deliklere güvenlik güçlerinin olabileceği düşüncesi ile ateş ettiği, nöbet tuttuğu barikata yaklaşan bir … makinesine bomba atarak geri çekilmesini sağladığı, sokağa çıkma yasağının 75. gününde örgütün teslim olmaları talimatına karşı çıkarak bir grupla birlikte kuşatmayı yararak…ye kaçmaya çalıştığı, dosya içindeki 26/05/2016 tarihli olay yeri inceleme tutanağı, aynı tarihli olay yeri görgü tespit tutanağı ve 28/095/2016 tarihli tutanak içeriğine göre güvenlik güçleri ile girdiği çatışmada yaralanarak yakalandığı, … Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğini 19/08/2016 tarihli Uzmanlık Raporuna göre el svaplarında atış artıklarının tespit edildiği somut olayda, sanığın işlediği vahim olaylara dair zaman aşımı süresi içinde kamu davasının açılmasının mümkün olduğu, keza olaylara katılan örgüt mensuplarının … bölümü çerçevesinde gerçekleştirilen eylemlerinin birbirine eklenerek bir bütün haline varan ve ülkenin belli bir bölümünde alan hakimiyetinin sağlanması, bu bölgeye girmek isteyenlere de buradan çıkmak isteyenlere de izin verilmemesi şeklinde gelişen eylemlerin kül halinde vahim bir nitelik taşıdığı, olayların bu bölgelerde yaşayıp terör örgütüne destek vermeyen … kesimi için dehşet verici ve hayatı çekilmez hale getiren, bu bölgeler dışında ülkemizin diğer bölgelerinde yaşayan toplum kesimini ise endişeye ve infiale sevkeden vahim nitelikteki olaylardan olduğu, bu yönde araştırma yapılmak üzere kovuşturmanın genişletilmesine de gerek olmadığı, sanığın kendi anlatımına göre kendisine verilen silahı güvenlik güçlerinin bulunması mümkün yerlere doğru zaman zaman ateşlediği, bu silahla barikatlarda nöbet tuttuğu, dosyada tutanak ve uzmanlık raporu içeriğiyle de sanığın bu silahı kullandığının açıkça anlaşıldığı, işlenen başka suçlar varsa bunlar hakkında zamanaşımı süresi içinde kamu davası açılabileceği sanığın sübut bulan devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma suçundan verilmiş mahkumiyet hükmünün onanması gerektiği kanaatine varıldığından, aksi yöndeki Yüksek Daire kararına itiraz etmek gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince 04.06.2018 tarih ve 2235-1888 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık hakkında kamu malına zarar verme suçundan kurulan mahkumiyet hükmü bu karara yönelik istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince esastan reddine karar verilmesi, tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması ve 6136 sayılı Kanun’un 13/2. maddesine muhalefet etme suçlarından verilen mahkumiyet hükümleri de Yargıtay (Kapatılan) 16. Ceza Dairesince onanması nedeniyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan kurulan mahkumiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçundan eksik araştırmayla mahkumiyet hükmü kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Amacı Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu Bölgeleri ile …iye, Irak ve İran’ın belirli bölgelerini de içine alan Marksist-Leninist ilkelere dayalı bağımsız bir Kürt Devleti kurmak olan PKK silahlı terör örgütünün, özerklik hedefine ulaşmak için devrimci … savaşı başlatmayı ve terör örgütüne müzahir kimseleri kent isyanları olarak nitelendirdiği bir direnişe hazırlamayı planladığı, 2012 yılında başlayan çözüm sürecini istismar ederek 6-8 Ekim olayları sonrası ciddi miktarda silah, mühimmat, patlayıcı stokladığı, örgütün il ve ilçe merkezlerine gönderdiği kırsal kadroları ve şehir yapılanmaları vasıtasıyla …iye Ayn-El Arap’ta (Kobane) uygulanan taktikleri tatbik etmeye çalıştığı ve eş zamanlı olarak 09.08.2015 tarihinde … ilinin… ilçesinde, 10.08.2015 tarihinde… il merkezinde, 12.08.2015 tarihinde … ilinin Yüksekova ilçesinde, 13.08.2015 tarihinde … ilinin Bulanık ilçesinde, 14.08.2015 tarihinde … il merkezinde, 14.08.2015 tarihinde … ilinin Merkez İpekyolu ve … ilçelerinde, 15.08.2015 tarihinde … il merkezinde, 15.08.2015 tarihinde … ilinin … ilçesinde, 16.08.2015 tarihinde … ilinin … ilçesinde, 17.08.2015 tarihinde… ilinin Cizre ilçesinde, 18.08.2015 tarihinde … ilinin … ilçesinde, 18.08.2015 tarihinde … ilinin Doğubeyazıt ilçesinde, 19.08.2015 tarihinde Bitlis ilinin Hizan ilçesinde, 28.08.2015 tarihinde … ili Seyhan ilçesinin Fırat Mahallesinde, 08.09.2015 tarihinde … ili …ilçesinin … Mahallesinde, 16.09.2015 tarihinde … ili Seyhan ilçesinin İsmet Paşa Mahallesinde, 08.10.2015 tarihinde … il merkezinde, 12.10.2015 tarihinde … ilinin … ilçesinde PKK/KCK terör örgütü üyeleri tarafından öz yönetim ilanında bulunulduğu, örgütün barınma, toplanma, karargâh ve mühimmat deposu gibi yoğun faaliyet gösterdiği şehir merkezlerinde bu yerlere ulaşımı sağlayan cadde ve sokakların güvenlik güçlerinin müdahalesine engel olacak şekilde hendek ve barikatlarla kapatılarak yüksek miktarda patlayıcı, silah, roket vb. kullanılarak güvenlik çemberi oluşturmaya çalışıldığı, bu kapsamda … Valiliğinin 13.03.2016 tarihli ve 10172473-530-E-2485 sayılı sokağa çıkma yasağı kararı ile 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesi uyarınca … ili… ilçesinde bulunan tüm mahallelerde sivil vatandaşların zarar görmemesi amacıyla 14.03.2016 tarihinde saat 24.00’ten itibaren sokağa çıkma yasağı ilan edildiği, ilçe merkezinde PKK/KCK silahlı terör örgütü mensuplarının yakalanması veya etkisiz hâle getirilmesi, örgüt adına kullanılan silah ve patlayıcıların ele geçirilmesi, örgüt mensuplarınca sokak ve caddelere açılan hendeklerin kapatılması, oluşturulan barikatların temizlenmesi, hendek ve barikatların kapatılarak patlayıcı maddelerin ele geçirilmesi veya imha edilmesi, sokakların güvenli hâle getirilmesi, kamu düzeni ve güvenliği ile kişilerin can ve mal emniyetinin sağlanması amacıyla operasyonel çalışmaların başlatıldığı,
26.05.2016 tarihli olay yeri görgü tespit tutanağı ile aynı tarihli olay yeri inceleme raporuna göre; aynı gün saat 06.50 sıralarında… … Kapısı Cizre istikametinde yaralı bir örgüt mensubunun olduğu ve kimliği meçhul bir şüphelinin de tarla içerisinde kaçtığı sırada üzerindeki el bombasını patlatarak hayatına son verdiği bilgisinin alınması üzerine saat 07.30 sıralarında olay yerine gidildiğinde sınır kapısına 150 metre mesafede sanık …’ın sağ omuz bölgesinden yaralanmış hâlde olduğunun görüldüğü ve akabinde tedavisi yapılmak üzere… Devlet Hastanesine götürüldüğü, sanığın bulunduğu yerde 1 adet kaleşnikof marka piyade tüfeği (emniyeti açık ve tam dolduruşta), 4 adet şarjör, 2 adet el bombası ve 1 adet hücum yeleği ile ölen diğer örgüt mensubundakiler de dahil olmak üzere 288 adet tüfek fişeğinin ele geçirildiği,
… İl Jandarma Komutanlığının 28.05.2016 tarihli fiziki inceleme raporuna göre; söz konusu el bombalarının… menşeli, savunma tipi ve parça tesirli olduklarının belirlendiği ve gerekli incelemeler yapıldıktan sonra imha edildiği,
… Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 12.10.2016 tarihli uzmanlık raporuna göre; sanıktan elde edilen kaleşnikof marka tüfeğin 6136 sayılı Kanun’a göre yasak niteliği haiz ve aynı Kanun’un 12/4. maddesinin kapsamına giren vahim nitelikli ateşli silahlardan olduğunun tespit edildiği,
… Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliğinin 19.08.2016 tarihli uzmanlık raporuna göre; sanığa ait yüz ve sol el svapları üzerinde atış artıkları olduğunun belirlendiği,
Kolluğun 05.09.2016 tarihli tutanağına göre; sanığa ait herhangi bir fotoğraflı teşhis tutanağının bulunmadığı,
Nusaybin İlçe Emniyet Müdürlüğünün 10.01.2017 tarihli yazısına ve ekindeki raporlara göre; 08.04.2016 ve 05.05.2016 tarihlerinde… Mahallesi Lise Sokak üzerindeki 2 adet dronun örgüt mensupları tarafından ateş edilerek düşürüldüğü, kepçeye herhangi bir el bombalı saldırının olmadığı, ancak silahlı saldırı nedeniyle kepçenin belirli yerlerinden isabet aldığı,
Nusaybin ilçesinde gerçekleştirilen hendek ve barikat olaylarına ilişkin genel bir olay tutanağının dosya kapsamında olmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Sanık kollukta müdafisi huzurunda; terör örgütüne asker ve polise karşı silahlı bir şekilde savaşmak için…’de ilan edilen sokağa çıkma yasağından önce katıldığını, …’da HDP’nin düzenlediği konferans sırasında ismini bilmediği fakat lakabı …olan bir şahısla tanıştığını, onun yönlendirmesiyle görüştüğü Umut isimli birinin de kendisini …’a gönderdiğini, Lorin isimli bir kişinin vasıtasıyla …’ta dört gün kaldığını, akabinde kendi imkanlarıyla…’e gelerek asayiş birimleri denilen birimlerin olduğu yere gittiğini, iki bayanın asayiş birimlerinin sorumlusu olan şahsa kendisini teslim ettiklerini, sonrasında diğer yeni katılımların olduğu eve götürüldüklerini, kaleşnikof piyade tüfeği, bixi, roketatar ve el bombası kullanma konusunda silahlı eğitim ile Kürtlerin ve PKK’nın tarihiyle ilgili ideolojik eğitim aldığını, kod isminin Devrim olduğunu, fakat telsizde Agir ve Derviş olarak değiştiğini, asker ve polisle çatışmaya girmediğini, evlere mazgal olarak açılan deliklere ateş ettiklerini, mevzilerde nöbetçi olarak durduğunu,
Savcılıkta müdafisi huzurunda; kolluktaki ifadesini hiçbir baskı altında kalmadan özgür iradesiyle avukatı huzurunda verdiğini, bildiği terör örgütü mensuplarına yönelik özgür iradesiyle avukatı nezaretinde teşhis işlemini de kollukta yaptığını, bu teşhis işleminin ve ifadelerinin kendisine ait olduğunu,…’e 14.03.2016 tarihinde ilan edilen yasaktan yaklaşık 15 gün önce geldiğini, aslında ilk amacının Kobani’ye geçmek olduğunu, …’tan Kobani’ye geçemediği için örgüt tarafından…’de görevlendirildiğini,…’de polis ve askere karşı silahlı çatışmaya gireceğini bildiğini, ilk geldiğinde yaklaşık iki hafta boyunca silah ve ideoloji eğitimi verdiklerini, bu sürede kaleşnikof, biksi, roketatar ve el bombası konusunda eğitim aldığını, geldiğinde barikatların büyük çoğunluğunun tamamlanmış olduğunu, son birkaç barikatın kurulmasında yardım ettiğini, barikatların arkasına sabotajcı denilen örgüt mensuplarınca el yapımı bombalar yerleştirildiğini, hemen hemen her örgüt mensubuna bu el yapımı bombaları patlatmak için piller verildiğini, bu amaçla kendisine de pil teslim edildiğini, yasak başladığında… Mahallesinde görevlendirildiğini, bulunduğu noktada kaleşnikof marka silahla nöbet tuttuğunu ve ev duvarlarında açılan mazgal diye tabir edilen deliklerden güvenlik güçlerince keskin nişancı yerleşmiş olabileceğini düşündüklerine uzaktan ateş açtığının olduğunu, ateş ettiği yerde güvenlik güçlerinin olup olmadığını bilmediğini, bir kez iki metrelik tünel kazdığını, bir de adresini hatırlayamadığı bir yerde yoldan karşıdan karşıya geçiş için kazılan tünele yardımcı olduğunu, yakalanmadan birkaç gün önce bulunduğu mevziye doğru bir kepçenin geldiğini gördüğünü, bu kepçenin geri çekilmesi için bir el bombası attığını, bunun üzerine kepçenin geriye doğru kaçtığını, daha sonra kobra un…larının kendilerinin bulunduğu binaya doğru ateş açtıklarını, … katta oldukları için herhangi bir yaralanma olmadığını, örgüt tarafından kendisine Devrim kod adının verildiğini, başlarındaki örgüt sorumlusunun ihtiyaca göre silah getirdiğini,…’de bulunduğu süre içerisinde güvenlik güçleriyle hiçbir şekilde silahlı çatışmaya girmediğini, yasağın yaklaşık 75. günlerindeyken örgüt sorumlularının teslim olmalarını istediklerini, yaklaşık 7-8 kişi olarak teslim olmayı kabul etmediklerini, bu amaçla beş arkadaşıyla birlikte güvenlik ablukasını geçip…ye kaçmayı denediklerini, kendisinin ve…deki PKK’nın kadrolu mensuplarından olduğunu bildiği Bager kod isimli şahsın önden ilerlediklerini, arkalarında kırsalcı olarak bildiği Delil kod ve YPS mensubu olduğunu bildiği Civan kod adlı şahısların bulunduğunu, bunların yanında da kırsalcı olarak bildiği Rüstem kodun yer aldığını, kaçarken Kanika Mezarlığı civarında güvenlik güçlerinin Delil ve Civan kod adlı örgüt mensuplarını etkisiz hâle getirdiğini, bu durumu gören … kodun tekrar sahaya kaçtığını, kendisinin ve Bager kodun kaçmaya devam ettiklerini, yeni sınır kapısı civarındaki araziye geldiklerinde kendilerini takip eden kobra un…larının ateş açtığını, Bager kodla arasında yaklaşık 100 metre mesafe olduğunu, Bager kodun bulunduğu kısımdan gelen bir patlama sesini duyunca otların içerisine atladığını, bir müddet sonra Bager kodun olduğu bölgede yangın çıktığını ve 7-8 adet zırhlı aracın o tarafta gezmeye başladığını, kaçamayacağını anlayınca teslim olmaya karar verdiğini, yaklaşık beş dakika boyunca zırhlıya doğru bağırarak teslim olmak istediğini söylediğini, ancak güvenlik güçlerinin fark etmediğini, daha sonra yol üstündeki bir kobra aracını görüp elini kaldırarak seslendiğini, elinde herhangi bir beyaz bayrak da olmadığını, kobradakilerin kendisine doğru ateş açtığını, bu nedenle kolundan yaralandığını, daha sonra kobra un…larının o bölgeden çekildiğini, vurulduğu saatlerin 02.00-03.00 sıraları olduğunu, sabaha doğru yaya hâlde geldiklerini gördüğü askerlere seslenip teslim olduğunu, bu esnada üzerinde iki adet el bombası, bir adet kaleşnikof marka tüfek ve tüfekte dolu bir şekilde şarjörün bulunduğunu, kaçarken çatışma olması ihtimaline binaen merminin silahına sürülü bir şekilde sıkmaya hazır vaziyette olduğunu, örgüte katıldığı için pişmanlık duyduğunu,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Hâkimliğinde müdafisi huzurundaki sorgusunda; emniyette ve savcılıkta verdiği ifadeler ile kollukta yaptığı teşhislerin doğru olduğunu, örgüt adına eylemlere ilk olarak…’de katıldığını,…’e yasaktan yaklaşık 15 gün önce geldiğinde örgüt mensuplarının gösterdiği eve giderek silahlı ve ideolojik eğitim aldığını, silahlı eğitimin kaleşnikof, kanas, roket ve el bombası kullanma hususlarında olduğunu, bu eğitimin yaklaşık iki hafta sürdüğünü, kendisiyle beraber eğitim alan dokuz kişinin daha olduğunu, aslında Kobani’ye gidip IŞİD’le savaşmak istediğini, bu amaçla …’a gittiğinde kendisine bir not verilerek…’e görevlendirildiğini, eğitimin sonuna doğru…’de yasak başlayınca çıkış yolunun kalmadığını, kaleşnikof silahla nöbet tuttuğunu, ev duvarlarında açılan deliklere güvenlik güçlerinden keskin nişancılar yerleşmiş olabileceği düşüncesiyle ateş açtığını, bir kepçeye el bombası attığını, bunun üzerine kepçenin geri gittiğini, güvenlik güçleriyle birebir çatışmaya girmediğini, kendisine Devrim kod adının verildiğini, örgüt tarafından kendisine verilen görevin mevzilerde nöbet tutmak olduğunu, yasaktan önce… Mahallesinde barikat ve tünel yapımında da bulunduğunu,…’e geldiğinde zaten birçok yerde barikatların ve hendeklerin olduğunu, örgüte katıldığı için pişmanlık duyduğunu,
Savcılığa gönderdiği ve daha önceki ifadelerinin iptal edilmesini talep ettiği 12.12.2016 tarihli dilekçesiyle yeniden ifade vermek istediğini belirtmesi üzerine savcılıkta müdafisi huzurunda alınan ek ifadesinde; 23 yıldır …’da yaşadığını, tekstil işiyle uğraştığını, uyuşturucu madde kullanma dışında başka bir suça karışmadığını, bugüne kadar herhangi bir terör örgütüyle alakasının bulunmadığını, bir gün internet kafede haberlere bakarken IŞİD terör örgütünün insanları kafese koyup yaktığını gördüğünü, bu duruma içinin el vermediğini, bu nedenle İŞİD’le savaşmak için…ye gitmek istediğini, oturduğu mahalledeki kafedeyken yanına aynı mahallede oturan ancak ismini bilmediği kendisine …diye hitap edilen bir şahsın geldiğini, bu şahsa…ye gitmek istediğini söyleyince önce güvenmeyip “Emin misin?” diye sorduğunu ve kendisini tanımadığı için “Bu işlerle uğraşmıyorum” dediğini, daha sonra tekrar bu durumu belirtince bu kişiyle beraber …’a gittiklerini, …’a geldiklerinde 14.03.2016’da…’de başlayan sokağa çıkma yasağının ilan edilmesine bir hafta on gün civarında süre olduğunu, …lakaplı şahsın kendisinden uzaklaşıp telefonla görüştüğünü ve akabinde yanına gelerek “…’ta denetimler çok sıkı, buradan geçiş mümkün değil, bu nedenle seni…’e götüreceğim” diye söylediğini, bunun üzerine aynı gün birlikte…’e gittiklerini, …isimli şahsın…’de kendisini bir eve bıraktığını, yaklaşık bir hafta civarında kaldığı bu eve gelip giden şahsın kaleşnikofun nasıl kullanılacağı ve şarjörünün nasıl sökülüp takılacağı gibi şeyleri öğrettiğini ve birtakım kitapları okuttuğunu, bu kişinin Delil kod olduğunu, 14.03.2016 tarihinde yasakların ilan edildiğini, …lakaplı şahsın ortadan kaybolduğunu, anladığı kadarıyla bu şahsın PKK’ya eleman temin ettiğini, kaldığı eve Fırat kod isimli bir şahıs gelip “…iye’ye gitmek istiyor musun?” diye sorunca “Evet, İŞİD terör örgütüyle savaşmak istiyorum” şeklinde cevap verdiğini, bunun üzerine Fırat kodun yasaklar başladığı için sınırdan geçmenin mümkün olmaması nedeniyle…’de kalacağını belirttiğini, kaldığı evin sokağa çıkma yasağı ilan edilen altı mahalleden birinde olduğunu, daha sonra kendilerini yasağın bulunduğu ancak ismini bilmediği bir mahalleye götürdüklerini, buraya geldiklerinde hendeklerin ve barikatların kurulmuş vaziyette olduğunu, hatta iki tane evin 300-400 metre arayla mevzi olarak kullanıldığını, kendilerine de burada ikişer kişi olarak silahlı vaziyette nöbet tutmalarını ve aksi bir durum olduğunda telsizle bilgi vermelerini söylediklerini, bulunduğu mahallede çatışmaların olmadığını, ancak diğer mahallelerde çatışmaların devam ettiğini, hatta oradaki mevzileri düşenlerin kendisinin bulunduğu mahalledeki mevziye geldiklerini, teslim olacaklarına dair üst karargahtan talimat geldiği söylenince yaklaşık 50 kişilik bir grubun oluştuğunu, kendisinin de herhangi bir eyleme katılmadığı için…ye geçmek istemesi nedeniyle teslim olmayacağını söylediğini, daha önceki savunmasında yer alan güvenlik güçleri tarafından ev duvarlarında açılan mazgal diye tabir edilen deliklere güvenlik güçlerince keskin nişancılar yerleşmiş olabileceğini düşündüğü için ateş açtığına, bulunduğu alanda iki metrelik tünel kazdığına ve buradaki mevziye bir kepçenin geldiğini görünce geri çekilmesi için bir adet el bombası attığına dair ifadesi sorulduğunda, bu ifadesini kabul etmediğini, o dönemde yalnızca keşif uçağı şeklindeki güvenlik güçlerine ait araçları gördüklerini, bunun dışında herhangi bir … görmediğini, kendisinin ve yanındakilerin bu araçlara silahla ateş ettiklerini, yakalandığında götürüldüğü… Devlet Hastanesindeki doktorların ameliyatının yapılması için gerekli malzemenin bulunmadığını söylemeleri üzerine …’a sevk edildiğini ve orada ameliyat olduğunu, …’da hastanede yattığı sırada başında nöbet tutan polisin nasıl olduğunu sorması üzerine iyi olmadığını söylediğini, ancak “İyisin iyisin, seni Jandarmaya teslim edeceğiz, doktorlar sana sorduklarında iyi olduğunu söyleyeceksin” demesi nedeniyle çekindiği ve baskı gördüğü için iyi olduğunu söylemek zorunda kaldığını, üst karargahtan teslim olmaya yönelik talimat gelmesi üzerine kendisinin ve yanındaki dört kişinin teslim olmayıp güvenlik ablukasını geçerek…ye gitmeyi denediklerini, 2-3 tane güvenlik noktasından geçtiklerini, bu esnada kobra aracı ateş etmeye başlayınca yanında bulunan ve el bombası patlatarak intihar eden Bager kodla bir mezarlığa atladıklarını, arkalarından gelen Delil kod ve Civan kod ile diğer bir kişinin vurulduğunu, kendilerinin önce mezarlığın diğer tarafına doğru, mezarlığı bitirdikten sonra da boş bir arazide yaklaşık 2-3 kilometre koştuklarını, bu sırada güvenlik güçlerinin ateş etmeye devam ettiklerini, ancak koştukları için vuramadıklarını, daha sonra kendilerini arazideki otlağın içine attıklarını, güvenlik güçlerinin etraflarını çevirdiğini, yaklaşık 100 metre ötesindeki Bager kodun kaçamayacağını anlayınca kendisini patlattığını ve öldüğünü, arazide yangın çıkmaya başlayınca artık kaçamayacağını anlayıp teslim olmaya karar verdiğini, saklandığı otlaktan kalktığını ve teslim olmak istediğini söylemek için bağırdığını, ancak itfaiye aracının ve güvenlik güçlerine ait kobraların gürültüsünden sesini duymadıklarını, daha sonra sağ kolundan vurulduğunu, öldüğünü zanneden güvenlik güçlerinin gittiklerini, sabahleyin askerlerin arazi taraması yapmaya başladıklarını, kendisini görüp silah doğrulttuklarında teslim olmak istediğini söylediğini, akabinde yolda bekleyen polislerin kendisini çağırdığını, yanlarına gittiğinde içlerinden birinin göğsüne tekme attığını, bu tekmenin etkisiyle geriye doğru yuvarlandığını, tekrar çağırıp yine tekmelemeye başladıklarını, hatta cebindeki bıçağı çıkarıp kolundaki yarasına sokup çevirdiklerini, bir taraftan da kalbine pompa yaparak kan akışını hızlandırmaya ve bu şekilde kendisini öldürmeye çalıştıklarını, bunun üzerine “Kafama sıkın, ölmek istiyorum” dediğini, içlerinden bir iki tanesinin silah doğrulttuğunu ancak diğerlerinin izin vermediğini, akabinde su verdiklerini ve hastaneye götürdüklerini, ayrıca bulunduğu yeri haritada gösterdiğini, kendisine Devrim diye hitap edildiğini, pil olayının doğru olduğunu, çünkü oradaki herkese bu pilleri verdiklerini, tanıdığı kişileri kollukta teşhis ettiğini, önceki ifadesini baskı altında ve zorla verdiğini, şimdiki ifadesinin doğru olduğunu,
Mahkemede; daha önce …’da yaşadığını,…ye geçerek IŞİD terör örgütüyle savaşmak istediğini, bunun için aynı mahallede oturan …olarak bildiği ve daha önce…ye gittiğini öğrendiği şahsa kendisine yardımcı olmasını söylediğini, bu şahısla birlikte …’nın … ilçesine 2016 yılının Mayıs ayında geldiklerini, bu şahıs sınır kapalı olduğu için…’den geçebileceğini söyleyince beraber…’e gittiklerini, akabinde bu şahsın yanından ayrıldığını, kendisinin de beklemeye başladığını, daha sonra yanına terör örgütü PKK’nın asayiş birimi komutanları olduğunu öğrendiği kişilerin gelip sokağa çıkma yasağının ilan edildiğini,…ye geçemeyeceğini ve yasak kalkınca gidebileceğini belirterek…’de kalmasını söylediklerini ve kendisini bir eve götürdüklerini, burada yaklaşık iki hafta boyunca silahın nasıl kullanılacağı konusunda eğitim verildiğini ve bazı kitapların okutulduğunu, kendisine Devrim kod adının verildiğini ve bir adet kaleşnikof tüfek ile iki adet el bombası teslim edildiğini, bunlarla mevzi olarak kullanılan evlerde nöbet tuttuğunu ve görüntü almaya çalışan dronlara ateş ettiğini, ancak vuramadığını, zira kaleşnikofla bu dronları vurmanın mümkün olmadığını, bu dönemde güvenlik güçleriyle herhangi bir çatışmaya girmediğini, nöbet tuttuğu… Mahallesindeki mevzilere bu hususta eğitim almış kişiler tarafından el yapımı patlayıcıların döşendiğini, bunları gerektiğinde patlatabilmek için pil verilip iki kablonun ucunu bu pillere bağlamaları hâlinde patlatabileceklerinin söylendiğini, ancak bu pilleri hiç kullanmadığını, yaklaşık üç ay…’de kaldıktan sonra yasak kalktığında terör örgütü tarafından teslim olmalarının söylendiğini, ancak teslim olmak yerine…ye kaçmak istediğini, yaklaşık beş arkadaşıyla yola çıktıklarını, yanındaki diğer kişilerin vurulduklarını, kendisinin de sınırı geçmek istediği esnada yakalanmak üzereyken teslim olmaya karar verdiğini, bu sırada vurulduğunu, sabaha kadar orada kaldığını, sabah saatlerinde kendisine doğru gelen güvenlik güçlerine teslim olduğunu, yakalandığında üzerinde bir adet kaleşnikof tüfek ile iki adet el bombası bulunduğunu, yanındaki diğer şahsın nasıl öldüğünü tam olarak görmediğini, soruşturma aşamasındaki ifadeleriyle oluşan çelişki nedeniyle sorulduğunda her ne kadar önceki beyanlarında güvenlik güçlerinin bulunduğunu düşündüğü mazgallara doğru ateş ettiğini, kepçeye el bombası attığını ve tünel kazdığını beyan etmiş ise de bu ifadelerini yaralanmasından kaynaklanan acının etkisiyle verdiğini, şimdiki ifadesinin doğru olduğunu,
Savunmuş, kollukta müdafisi huzurunda 39 kişi hakkında teşhis işleminde bulunmuştur.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçuna ve ikrarın delil olma özelliğine değinmekte yarar bulunmaktadır.
Devletin varlığı ya da bütünlüğü öncelikle Anayasa’da teminat altına alınan değerdir. Anayasa’nın 3. maddesinde, Türk Devleti’nin, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütün olduğu ifade edilmiş; 14. maddesinde, Anayasa’da yer alan hak ve özgürlüklerin, Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü bozmak amacıyla kullanılamayacağı, üçüncü fıkrasında ise bu amaca aykırı faaliyetlerin yaptırımlarının yasa ile belirleneceği hüküm altına almıştır.
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu 5237 sayılı TCK’nın 302. maddesinde;
“(1) Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya Devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmaya yönelik bir fiil işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Bu suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı ilgili hükümlere göre cezaya hükmolunur.
(3) Bu maddede tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.” şeklinde düzenlenmiştir.
Madde gerekçesi ise;
“Madde, Devletin ülkesine, egemenliğine ve birliğine karşı cürümlerden en ağırını cezalandırmaktadır; korunan hukukî yarar Devletin ülkesinin bütünlüğü ve egemenliğidir. Söz konusu suç, serbest hareketli bir suçtur.
Bu suçun oluşabilmesi için belli amaca yönelik fiillerin işlenmesi gerekir.
Bu amaç, madde metninde,
1.Devletin topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymak,
2.Devletin birliğini bozmak,
3.Devletin egemenliği altında bulunan topraklardan bir kısmını Devlet idaresinden ayırmak,
4.Devletin bağımsızlığını zayıflatmak, olarak belirlenmiştir.
Söz konusu suçun oluşabilmesi için, işlenen fiilin bu amaçları gerçekleştirmeye elverişli olması gerekir. Bu bakımdan, fiillerin söz konusu neticeleri yaratabilecek nitelikte bulunması, suçun oluşması için şarttır. Devletin birliğini bozmak, topraklarının bir kısmını veya tamamını başka bir devletin egemenliği altına koymak, topraklarından bir kısmını Devlet egemenliğinden ayırmak, Devletin bağımsızlığını azaltmak sonuçlarını doğurması mümkün bulunmayan bir fiil suçun maddî un…unu oluşturmayacaktır. Fiilin bu niteliği taşıyıp taşımadığı ise olayların özelliğine göre takdir edilecektir.
Bu fiillerin, cebrî nitelikli olması gerekir. Maddede ayrıca ‘yönelik cebrî fiiller’ denilmesi gereksiz (lüzumsuz, zait) sayılmıştır; zira maddede belirtilen maksatlar çerçevesinde, fiillerin kendisinin nitelikleri gereği cebrî olması icap ettiği aşikârdır.
Suçun oluşabilmesi için, maddede yazılı hedeflerin gerçekleşmiş bulunmasına ihtiyaç yoktur. Belirtilen amaçlara yönelik fiillerin işlenmiş bulunması yeterlidir.
Bu suçun işlenmesi sırasında örneğin kişiler öldürülmüş, kasten yaralanmış ya da kişilerin veya kamu mallarına zarar verilmiş olabilir. Maddenin ikinci fıkrasında, bu suçlardan dolayı da ayrıca cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, bir ve ikinci fıkrada yer alan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunacaktır.” şeklinde olup 01.06.2005 tarihinden önce bu maddenin karşılığını oluşturan 765 sayılı TCK’nın 125. maddesinden farklı olarak, suçun işlenmesi sırasında başka suçların işlenmesi hâlinde ayrıca bu suçlardan da cezaya hükmolunması gerekeceği belirtilmiştir. Böylelikle, TCK’nın 302. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan amaç suçun işlenmesi sırasında işlenen … suçlardan dolayı TCK’nın 302. maddesinin ikinci fıkrası gereği ayrıca cezaya hükmolunacağı kabul edilmiştir.
TCK’nın 302. maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan suçun, söz konusu maddede belirtilen fiilleri gerçekleştirmek amacıyla kurulmuş silahlı terör örgütünün faaliyeti çerçevesinde örgütün kurucusu, yöneticisi, üyesi veya üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen bir kişi tarafından da işlenmesi mümkündür. Bu bakımdan silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olmaksızın örgüt adına işlenen ve amaç suçu işlemeye elverişli … suçlar da TCK’nın 302. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen suçu oluşturacaktır.
Her devlet siyasal fonksiyonu kapsamında ülke, egemenlik ve millet/ulus un…larını, anayasal düzenini ve bu düzenin işleyişini koruma altına alır. Anayasa’nın 3. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Kişi hak ve hürriyetlerinden hiçbirisi Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz (Anayasa madde 14). Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini korumak devletin/siyasal iktidarın temel amaç ve görevlerindendir (Anayasa madde 5). 5237 sayılı TCK’nın 302. maddesinde düzenlenen Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu, bu temel görevin hukuki zeminini oluşturmaktadır.
Suçta korunan hukuki yarar; Devletin birliği, ülke ve ulus bütünlüğü ile egemenliği, suçun konusu; Devletin ülkesi, egemenliği ve milli birliği, suçun faili; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsun ya da olmasın, yöneten veya yönetilen herkes, suçun mağduru; Devletin millet/ulus un…unu oluşturan her bir bireyi olup söz konusu suçun oluşabilmesi için, işlenen fiilin cebri nitelikte olması ve bu amaçları gerçekleştirmeye elverişli bulunması gerekirse de maddede yazılı hedeflerin gerçekleşmesine ihtiyaç yoktur. Fiilin cebri niteliğinden, maddi cebrin anlaşılması gerekmektedir. Cezalandırılan hareket devletin hayatını tehlikeye koyan icra hareketleridir.
Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçu bir kalkışma suçu olarak, peşinen tamamlandığı kabul edilen suçlardandır. Kalkışma suçlarında öngörülen zarar, neticelerinin gerçekleşmesine yönelik elverişli ve uygun hareketlerin yapılmasıyla oluşmaktadır. Kanun koyucu, çok önemli gördüğü bazı hukuksal değerlerin zarar görmesini önlemek için bu değerlere zarar tehlikesi meydana getirilmesini dahi tamamlanmış suç gibi cezalandırmaktadır. Suçun oluşması için zarar neticesinin gerçekleşmesi aranmamakta, suçun oluşması için failin hareketinin söz konusu neticenin gerçekleşmesine yönelik olması ve hareketinin o neticeyi gerçekleştirmeye elverişli olması yeterli olacaktır (“Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma Suçu” konulu makale, Doç Dr. Vesile Sonay Evik, s.1733).
… fiilin işlenmesine yönelik icra hareketinin, hem zarar ya da tehlike suçu niteliğindeki … suçun (TCK’nın 302/2. maddesi) hem de tehlike suçu niteliğindeki amaç suçun (TCK’nın 302/1. maddesi) “fiil” un…unu teşkil ettiği görülmektedir. Buna göre elverişli/vahim eylemin diğer tabirle … suçun, hazırlık hareketi aşamasından icra hareketi safhasına geçmesi, en azından teşebbüs boyutuna ulaşması amaçlanan sonucu doğurabilecek icra hareketi olarak belirginleşmesi gerekmektedir (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09.02.2010 tarihli ve 103-22 sayılı kararı). Fiilin elverişli/vahim niteliği taşıyıp taşımadığı ise her olayın özelliğine göre; örgütün amacı, faaliyet alanı, ülke genelindeki organik bütünlüğü, fiilin niteliği, işleniş biçimi, işlenme zamanı, toplumda meydana getirdiği etki, ortaya çıkan zarar ve tehlikenin ağırlığı gibi ölçütler değerlendirilerek takdir edilecektir. Toplumda kaos ve tedirginlik oluşturacak, Devlet otoritesine olan güveni sarsacak, kamu düzenini ve toplum barışını bozarak amaç suçun gerçekleşmesi için elverişli tehlike ortamını hazırlayacak vahim eylemler bu suçun oluşmasında kriter olarak dikkate alınmaktadır.
Suç tamamlandığında eylemlerin cezalandırılamayacak olması ve teşebbüsün oluşumu için minimum gerekenlerin zaten suçun tamamlanması için yeterli olmasından dolayı kalkışma suçlarından olan Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozma suçuna teşebbüs mümkün değildir (Antolisei, 633; Fiandaca-Musco, 12; Lattanzi-Lupo, 20; Dolcini-Marinucci, 1834 ten alıntı Erem Faruk-Toroslu Nevzat, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Savaş Yayınevi, …, 1983, s. 74).
Diğer taraftan uyuşmazlığın çözümü için ceza hukukunda “Tipiklik” ve “Nedensellik bağı” kavramlarının da ayrıca açıklanması gerekmektedir.
Suç teşkil eden haksızlığın temelini kanuni tipin gerçekleştirilmesi oluşturur. Fiilin haksızlık içeriği tipin un…ları içinde ifade edilmiştir. Olay hareket ve netice bakımından ifade ettiği değersizlik soyut olarak tip içeriğinde gösterilmiştir. İşte bir davranışın kanuni tipteki haksızlığın tanımıyla örtüşmesi hâlinde tipiklik gerçekleşmiş olur. Tipiklik kavramıyla suçta kanunilik ilkesi arasında çok yakın bir ilişki bulunmaktadır. Anayasa’da (m. 38/1) ve Ceza Kanunu’nda (m. 2/1) yer alan “kanunsuz suç olmaz” ilkesi, cezalandırılabilirliğin bağlantı noktasının kanundaki bir suç tipi olduğunu ortaya koymaktadır. Kanunilik ilkesi gereğince kanun koyucu hangi fiillerin suç teşkil ettiğini açık bir şekilde kanunda göstermelidir. Kanunda suç olarak tanımlanmayan bir fiilden dolayı kimsenin cezalandırılması mümkün değildir. Böylece ceza hukuku bakımından önem taşıyan hareketleri, önem taşımayanlardan ayırmak tipikliğin önde gelen görevini oluşturmaktadır. Bunun önemli sonucu olarak, ceza hukukunu ilgilendiren hareketlerin belli normlar tarafından tarif edilmesi hukuk düzeninin değerlendirme faaliyetinin bir parçasıdır. Bir başka deyişle, her bir suç tanımının yarattığı soyut hareket tipi, hukuk düzeninin bunlar hakkında yaptığı olumsuz değerlendirmenin konusunu oluşturur. Kısacası hareket, tipiklik yargısının konusudur (Koca Mahmut – Üzülmez İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, SeçkinYayınevi, …, 2018, s. 107).
Keza hukuka aykırılık ve normatif anlamda ku…luluk yargılarının konusu da yine harekettir. Suçun bir un…u olarak kastedilen tipiklik ise dar anlamda tipikliktir (haksızlık tipi). Her bir suça kendi özelliğini veren ve onun haksızlık içeriğini karakterize eden tanımdaki un…lar dar anlamda tipikliği oluşturur. Haksızlık tipinin (dar anlamda tipikliğin) fonksiyonu, yasaklanmış davranışın tipik haksızlık içeriğini belirleyen, özel suç tiplerine şekil ve biçim veren un…ları göstermektir. Kanundaki her bir suç tanımı, cezayı gerektiren haksızlığın özel bir biçimini, yani “haksızlık tipini” oluşturur. Suçun kanuni tarifi (kanuni tip), bir fiilin tipik haksızlık içeriğini somutlaştıran un…ları bir araya getirme fonksiyonuna sahiptir. Böylece suç tipleri, kanun koyucunun cezaya layık olarak gördüğü davranış şekillerini belirler. Tipiklik, burada, vatandaşların tipleştirilen emir ve yasaklara göre kendilerini yönlendirmeleri fonksiyonunu yerine getirir. Buna “tipikliğin uyarı fonksiyonu” denir (Appellfunktion des tatbestandes ten alıntı Koca Mahmut – Üzülmez İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, SeçkinYayınevi, …, 2018, s. 108).
Tipiklik, insan hareketlerinin soyut kavramlarla tanımlanmasıdır. Şayet somut hareket, daha önce yapılan bu soyut tanıma uygunsa bu hareketin tipe uygunluğundan bahsedilir. Hareketin suç tipindeki fiile, hareket edenin de suç tipindeki faile uygun olması gerekir. Bu itibarla tipiklik, ceza kanununun özel kısmında tanımlanan tüm suçların taşıdıkları özellikleri bu suçlardan soyutlayarak gösteren, yani her suça uyabilen soyut, çerçeve bir model olmaktadır. Tipiklik, sadece bir suç tipinin değil, tüm suçların özelliklerini taşıyan soyut bir kavramdır. Failin tipe uygun davranmasıyla tipik haksızlık da gerçekleşmiş olur. Çünkü kanunda tanımlanan her bir suç, bu somut tanımıyla, tipik haksızlığı oluşturan davranış tarzlarını ortaya koymuş olmaktadır.
Nedensellik bağı kavramına gelince;
Dış dünyada meydana gelen değişikliğin (neticenin) bir kimseye yüklenebilmesi ve dolayısıyla onun sorumlu olabilmesi, söz konusu neticenin o kimsenin hareketinden meydana gelmesine bağlıdır. Diğer bir deyişle, hareket ile netice arasında bir nedensellik bağı, bir sebep-sonuç ilişkisi bulunmalıdır. Şayet hareket ile netice arasında böyle bir ilişki yoksa netice hareketten meydana gelmemişse, kısaca nedensellik bağlantısı bulunmuyorsa neticenin faile yüklenebilmesi mümkün değildir. (Artuk-Gökcen, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Turhan Kitapevi, …-2007, s. 412). Hiç kimse kendi hareketinin neden olmadığı, kendi hareketinin sonucu olmayan bir neticeden sorumlu tutulamaz. Bir neticeden dolayı sorumlu tutulabilmenin temelini hareket ile netice arasındaki sebep-sonuç ilişkisini ifade eden nedensellik bağı oluşturur. Sırf hareket suçlarında, suçun oluşması için hareketin yapılması yeterli olduğundan, bu suçlarda nedensellik bağı problemi ortaya çıkmaz. Nedensellik bağı, kanuni tanımında hareketin yanı sıra neticeye de yer verilen suçlarda gerekli olan bir olgudur (Koca Mahmut – Üzülmez İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, SeçkinYayınevi, …, 2018, s. 131).
Neticeli suçlarda tamamlanmış bir suçun kabulü tipe uygun neticenin gerçekleşmesine bağlıdır. Ancak bu suçlarda sadece hareketin varlığının ve neticenin gerçekleştiğinin belirlenmesi yeterli olmayıp hareket ile netice arasında belli bir bağın bulunması da gerekir. Şayet hareketle netice arasında nedensellik bağı yoksa o netice faile yüklenemez.
Nedensellik bağı, neticeli suçlarda suçun kanunda tanımlanmayan un…ları arasında yer almaktadır. Nedensellik bağı konusu ceza hukukunda çoğu zaman bir sorun olarak karşımıza çıkmaz. Bu yüzden, ceza kanunları, genelde, nedensellik bağıyla ilgili olarak bir düzenlemeye gitmezler. Esasen bu konuda bir düzenlemeye gidilmesi gerekli de değildir. Zira nedensellik bağı her neticeli suçta mutlaka bulunması gereken doğal bir olaydır. Bir başka deyişle, hareket ile netice arasındaki bağı ifade eden nedensellik, hukuki bir konu ve kavram olmayıp doğa kanunlarına göre belirlenecek bir husustur. Nitekim hem mülga 765 sayılı TCK’da hem de 5237 sayılı yeni TCK’da nedensellik bağına ilişkin genel bir hükme yer verilmemiştir. Özel kısımda yer alan suçların çoğunda da nedensellik bağına vurgu yapan bir açıklamaya rastlanmaz. Bununla birlikte, bazı suçların (netice sebebiyle ağırlaşmış yaralama, kasten yaralama) tanımında bu bağı belirten kelimelere yer verilmektedir. (Koca Mahmut – Üzülmez İlhan, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, SeçkinYayınevi, …, 2018, s. 132). Türk Ceza Hukuku sistematiğinde nedensellik bağlantısının tespitinde sonuca etkili olan her şart dikkate alınmalı ve bu şartlar arasında neticeyi meydana getirmeye elverişli olan, en etkili şartla nedensellik bağı (maddi nedensellik) kurulmalıdır (Artuk-Gökcen, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Turhan Kitapevi, …-2007, s. 425).
Somut uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak ikrarın delil olma özelliğine de değinmek gerekirse;
Maddi gerçeğe ulaşma amacında olan ceza muhakemesinde delil serbestliği ilkesi söz konusudur. Hukuka uygun olarak elde edilip akla ve bilime uygun düşen her türlü delil ispat bakımından kullanılabilmektedir. Bu ispat araçlarından birisi de “beyan” delilidir. Beyan; tanığa, sanığa veya sanık dışındaki birisine ait olabilir. Sanığın isnat bakımından önemli görülen olayları beyanıyla kabul etmesi şeklinde tanımlanabilecek olan ikrar; eylem hakkında en çok bilgisi bulunanın beyanı olması, soruşturmayı esaslı …ette kolaylaştırması ve özgür iradeyle verilip gerçeğe de uygun olduğunun saptanması hâlinde hâkimin vicdani kanaatinin oluşumunda olumlu katkısının bulunması itibarıyla önemli bir sübut vasıtasıdır.
Buna göre, vicdani delil sisteminin geçerli olduğu ceza muhakemesi hukukumuzda, özgür iradeye dayalı olan ikrarın da dosyada varlığını koruyan diğer tüm deliller gibi hâkim tarafından serbestçe takdir edilip değerlendirilmesi gerekecektir.
Bir kimsenin, hangi saikle olursa olsun suçlu olmadığı hâlde kendisini suçlu sayması veya bir başkasının suçunu kabullenmesi mümkündür. Bu durumda, ikrarın hangi aşamada gerçekleştiği, özgür iradeye dayalı olup olmadığı, ikrarda bulunanın beyanının ciddiyetini ve doğacak sonuçlarını bilip bilmediği, ikrarın başka delillerle desteklenip desteklenmediği, hayatın olağan akışına uygun olup olmadığı, şüpheden arınmışlığını ve güvenilirliğini zayıflatacak biçimde ikrardan dönülüp dönülmediği gibi hususlar göz önünde bulundurulmak …etiyle somut olaydaki delil değeri ortaya konulmalı ve ispat sorunu bu şekilde çözümlenmelidir.
İkrarın mahiyetine ilişkin açıklamalara öğretide de yer verilmiştir. Buna göre;
Olayın reddedilmesine yönelik olan inkârın aksine iddianın kabullenilmesine yönelik olan ikrar, olay hakkında en doğru bilgiye sahip olan suçlananın ilk elden bilgisini içerir. Bu nedenle ispat açısından önemli bir delildir. İtham sistemini temel alan ülkelerin ceza muhakemesi hukukunda ikrar, başka delile ihtiyaç göstermeden mahkumiyet için varlığı tek başına yeterli kabul edilen makbul bir delildir. Bu sebeple söz konusu sistemin uygulandığı ülkelerde iddia makamının muhakeme sürecindeki temel hedeflerinden birisi suçlananın ikrarını elde etmektir. Buna karşın tahkik sistemini esas alan ülkelerde, sistemin tarihi geçmişinde işkence yoluyla elde edilen ikrarın delil olarak kullanılmasına duyulan tepki nedeniyle ikrar içeren beyanlar ispat değeri açısından tek başına mahkumiyete yeterli delil olarak kabul edilmemektedir. Bu nitelikteki beyanların hayatın olağan akışı ile uyumlu ve başkaca yan delillerle desteklenmesi de aranmaktadır (“Ceza muhakemesi hukukunda hukuka aykırı delillerin değerlendirilmesi yasağı” konulu doktora tezi, Dr. Cem Şenol, …-2015, s. 41-42).
İkrarın bağlayıcı olmayışı, temellerini, kanuni ispat sisteminin yerini alan vicdani ispat sisteminde bulmaktadır. Kanuni ispat sisteminde “iki tanık kuralı” nedeniyle suçların ispatında neredeyse tek yol sanığın ikrar etmesiydi. Sanığın hazırlık soruşturmasında sunduğu beyanlardan sadece hâkim huzurunda yapılmış olan ve bir ikrarı içeren beyanlarının son soruşturmada okunabilmesine izin veren CMUK’nın 247/1. maddesindeki hükmün temelinde de bu tarihi gerçek vardır. Anglo-Amerikan sisteminde de ikrar mutlak anlamda bağlayıcı değildir. Her şeyden önce, mahkeme dışı ikrarlarda ikrarın iradi olması ve diğer delil araçları ile desteklenmesi şartı aranmaktadır. Mahkeme içi ikrarlarda ise ikrarın delil değerinin olabilmesi, yine iradilik ve güvenilirlik şartlarına bağlı kılınmıştır. Dolayısıyla, Anglo-Amerikan sisteminde her ikrar bağlayıcı değildir. Hâkim, ikrarın serbest irade ile yapıldığını ve gerçeğe uygunluğunu denetlemek zorundadır (Ceza Muhakemesinde Vicdani Kanaat, Prof. Dr. Metin Feyzioğlu, Yetkin Yayınları, …-2002, s. 66-67).
Failin üzerine atılı suça ilişkin ikrarının somut delillerle desteklenmesi gerektiği aşağıda yer verilen kararlardan da anlaşılacağı üzere hem Genel Kurulca hem de Özel Dairelerce benimsenmektedir. Şöyle ki;
“Görüldüğü gibi, dosyadaki hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen kanıtların değerlendirme dışı tutulması halinde, sanığın cezalandırılmasına olanak bulunmamaktadır. Her ne kadar C. Başsavcılığınca, ihbar tutanağı ve sanığın ikrarı ile suçun sabit olduğu ileri sürülmüş ise de, ihbar sonucu elde edilen kanıtlara itibar edilemeyeceğinden, ihbarın da bu anlamda bir kanıt değeri bulunmayacaktır. Diğer yönden, dosyada sanığa ait bir ikrar bulunmadığı gibi, bir an için sanığın ikrarının olduğu kabul edilse dahi, maddi kanıtlarla desteklenmeyen ve özgür irade ürünü olmayan bu ikrara da dayanılması mümkün değildir.” (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 17.11.2019 tarihli ve 160-264 sayılı kararı)
“Sanığın üzerinde herhangi bir uyuşturucu madde ele geçirilmediği ve uyuşturucu madde kullandığının teknik yöntemlerle belirlenmediği gibi, maddî bulgularla desteklenmeyen soyut beyanı dışında, uyuşturucu madde kullandığı ya da bulundurduğuna ilişkin delil bulunmadığı anlaşıldığından sanığın “beraatine” yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,” (Yargıtay 10. Ceza Dairesinin19.04.2022 tarihli ve 8829-5162 sayılı kararı)
“Aşamalarda dinlenen inceleme dışı sanıklar, mağdurlar ve tanıkların beyanlarında sanık Reşit’in eline suça konu tabancayı alıp ateş ettiğine veya elinde silah olduğu halde tehdit ettiğine ilişkin beyanlarının bulunmaması ve 12.01.2010 tarihli kriminal uzmanlık raporunda sanık Reşit’in el svaplarında atış artığına rastlanmadığının belirtilmesi karşısında; sanığın ikrar niteliğinde kabul edilebilecek beyanının olduğu kabul edilse bile maddi delillerle desteklenmeyen ikrara itibar edilip edilemeyeceği ve mahkumiyetine yeterli başkaca delil olup olmadığı araştırıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi,” (Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24.11.2020 tarihli ve 4908-17941 sayılı kararı)
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
…’da yaşamakta iken 2016 yılı Mart ayında önce …’a sonrasında…’e giden, … Valiliğinin 14.03.2016 tarihinde ilan ettiği sokağa çıkma yasağının bulunduğu dönemde buradaki bir evde silahlı ve ideolojik eğitim alan, örgüt tarafından Devrim kod adı verilen, barikatlara yerleştirilen el yapımı bombaların patlatılmasında kullanılmak üzere piller teslim edilen, örgütün teslim olma yönündeki talimatını kabul etmeyip 26.05.2016 tarihinde kimliği meçhul örgüt mensuplarıyla birlikte…ye kaçmak isterken … Kapısı Mevkisinde güvenlik güçlerince fark edilmeleri üzerine sağ omzundan vurularak yaralanan, yaralı hâlde bulunduğu yerde 1 adet kaleşnikof marka piyade tüfeği, dört adet şarjör, iki adet el bombası ve hücum yeleği ile tüfek fişekleri ele geçirilen sanığın, hukuken geçerli olduğunda şüphe bulunmayan aşamalardaki savunmalarında barikat kurulmasında ve tünel kazılmasında çalıştığı, silahlı olarak nöbet tuttuğu, evlerin duvarlarında açılan ve mazgal diye tabir edilen deliklere güvenlik güçlerinin yerleşmiş olabileceğini düşünerek uzaktan ateş açtığı ve kolluk kuvvetlerince keşif amacıyla kullanılan dronlara ateş ettiği şeklindeki ikrarı havi ifadesinde belirttiği bu hususlar bakımından TCK’nın 302/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasını gerektirir vahamet arz eden bir eylemde bulunup bulunmadığının beyanı destekleyecek başka delillerle belirlenmesi gerekir. Bu amaçla… İlçe Emniyet Müdürlüğünün 10.01.2017 tarihli yazısına ve ekinde bulunan raporlara göre 08.04.2016 ve 05.05.2016 tarihlerinde iki adet dronun örgüt mensupları tarafından ateş edilmesi …etiyle düşürüldüğünün belirtilmesi sonucunda mala zarar verme suçundan cezalandırılmasına karar verilmesine rağmen, bulunduğu mevziye doğru gelen bir kepçeye geri gitmesi için el bombası attığına dair beyanına ise anılan yazıda böyle bir olayın meydana gelmediğinin belirtilmesi üzerine iddianamede ve yerel mahkeme kabulünde yer verilmediği nazara alınıp, güvenlik güçleriyle çatışmaya girdiğine dair tanık beyanı veya görüntü kaydı gibi herhangi bir delilin de dosya kapsamında olmadığı gözetilerek, Özel Dairenin 23.02.2017 tarihli ve 6920-1521 sayılı ve 30.10.2019 tarihli ve 3109-6707 sayılı kararlarında da istikrarlı şekilde belirtildiği üzere hendek ve barikat eylemleri nedeniyle… genelinde gerçekleşen olaylara ilişkin genel olay tutanağı getirtilip, sanığın silahlı olarak nöbet tuttuğunu söylediği… Mahallesinde çatışmaların meydana gelip gelmediğinin tespit edilmesi, zikredilen mahalledeki evlerde açılan mazgallara ateş etmeye dair tutanak olup olmadığının araştırılması, sınırdan kaçmaya çalışırken vurulmasıyla neticelenen olay esnasında güvenlik güçlerine ateş edip etmediğinin olay yeri görgü ve tespit tutanağının mümzileri ile gerektiğinde yaralanmasını takiben yakalamayı yapan personelin de tanık sıfatıyla bilgi ve görgüleri tespit edilip, bu kişilere ateş ettiğinin her türlü şüpheden uzak ve kesin olarak anlaşılması durumunda mağdur sayısının belirlenememesi hâlinde asgari seviyede bir kez olmak üzere kasten öldürmeye teşebbüs etme ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından dava açılması sağlanıp, işbu dosya ile birleştirilerek görülmesi, kaçarken yaralanması esnasında güvenlik güçlerine ateş etmemiş ise sokağa çıkma yasağının uygulandığı dönemde, silahlı nöbet tuttuğunu söylediği… Mahallesinde silahlı çatışmaların meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda kaleşnikof tüfekle ve mühimmatlarla yakalanmış olması nedeniyle maddi delillerle desteklenmesi …etiyle sübuta eren hendek ve barikatlarda silahlı olarak nöbet tutma eyleminin TCK’nın 302. maddesi kapsamında vahamet arz ettiği kabul edilip, Özel Daire kararından sonra dosyaya gelen 15.01.2021 tarihli görüntü inceleme, tespit ve değerlendirme tutanağı ile 21.03.2016 tarihli teknik inceleme raporu da sanık ve müdafisine okunduktan ve bunlara ilişkin savunmaları da alındıktan sonra sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının haklı nedene dayanmayan itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 15.09.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.