Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2018/325 E. 2022/157 K. 08.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/325
KARAR NO : 2022/157
KARAR TARİHİ : 08.03.2022

Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 20. Ceza Dairesi

Sanık …’in, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK’nın 188/3, 52. maddeleri uyarınca 14 yıl hapis ve 4.800 TL adli para cezası ile; esrar elde etmek için kenevir ekme suçundan ise 2313 sayılı Kanun’un 23. maddesinin 5. fıkrasının birinci cümlesi uyarınca 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına, her iki suç bakımından TCK’nın 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin … 4. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 01.02.2017 tarihli ve 235-18 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 26.03.2018 tarih ve 7543-1633 sayı ile;
“Dairemizin 11.06.2015 tarih, 2015/12 esas, 2015/1902 karar sayılı bozma ilamının, sanık … hakkında daha önce verilen mahkûmiyet hükmüne ilişkin olması karşısında, 5320 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca bu sanık hakkında bozma üzerine verilen temyiz konusu mahkûmiyet hükmünün temyize tabi olacağı, sanık … hakkındaki hükmün ise bozma üzerine verilmeyip ilk kez verildiği ve veriliş tarihi itibari itibariyle temyize değil, 5271 sayılı CMK’nın 272 ve devamı maddeleri uyarınca istinaf yasa yoluna tabi olması nedeniyle gerekli kararı verme görevi yetkili ve görevli … Bölge Adliye Mahkemesi Ceza dairesine ait olduğundan dairemizin görevsizlğine, dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine,” karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 25.04.2018 tarih ve 20529 sayı ile;
“Sanık … hakkında tesis edilen ve temyiz incelemesine konu birleşen 2015/139 ve birleşen 2015/210 esas sayılı uyuşturucu ticareti yapma ve izinsiz hint keneviri yetiştirme suçlarına dair eylemlerin tespiti, hakkında uyuşturucu satma suçlamasından mahkûmiyet hükmü tesis edilen diğer sanık …’ın eylemi ile ilintilidir. Zira sanık …’ın eylemi sanık …’ın takibi sırasında ortaya çıkmıştır. Sadece sanık … dosyaya daha sonra dahil olmuştur. Sanık … dosyaya daha sonradan dahil olduğu için sanık … hakkındaki önceki hüküm Yargıtay incelemesinden geçmişitr. Bu halde sanık …’ın eylemi temyiz incelemesine tabi olduğundan, bağlantılılık kuramı gereği, aynı dosyada mevcut deliller birbiri ile ilintili olduğundan dosya ve mahkûmiyet hükümleri bir bütün olarak temyiz incelemesine tabi olacaktır. Aksi halde aynı eylem hakkında iki farklı dereceli yasa yolunda birbiri ile çelişik kararların çıkma olasılığı mevcut olabilir ki, bunun usulen kabulü mümkün değildir.” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 20. Dairesince 29.05.2018 tarih ve 3978-2515 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık …hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek için kenevir ekme suçlarından verilen beraat hükümleri, inceleme dışı sanık … hakkında esrar elde etmek için kenevir ekme suçundan verilen beraat hükmü temyiz edilmeksizin; inceleme dışı sanıklar … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek için kenevir ekme suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Özel Dairece; “Dairemizin 11.06.2015 tarih, 2015/12 esas, 2015/1902 karar sayılı bozma ilamının, sanık … hakkında daha önce verilen mahkûmiyet hükmüne ilişkin olması karşısında, 5320 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca bu sanık hakkında bozma üzerine verilen temyiz konusu mahkûmiyet hükmünün temyize tabi olacağı, sanık … hakkındaki hükmün ise bozma üzerine verilmeyip ilk kez verildiği ve veriliş tarihi itibari itibarıyla temyize değil, 5271 sayılı CMK’nın 272. ve devamı maddeleri uyarınca istinaf yasa yoluna tabi olması nedeniyle gerekli kararı verme görevi yetkili ve görevli … Bölge Adliye Mahkemesi Ceza dairesine ait olduğu…” şeklindeki gerekçeyle sanık … hakkında görevsizlik kararı verilmesinin isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
… İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerince, … 4. Sulh Ceza Hâkimliğinin 02.09.2014 tarihli ve 2888 değişik … sayılı önleme araması kararına istinaden, 04.09.2014 tarihinde saat 14.20 sıralarında, Altındağ ilçesi, Aktaş Mahallesi, Hoca … Yesevi Caddesi üzerinde gerçekleştirilen denetlemeler esnasında, görevlileri gören ve elinde siyah bir poşet bulunan inceleme dışı sanık …’ın, 120. Sokağa doğru koşmaya başladığı, bunun üzerine görevlilerce takip edilmeye başlanan adı geçenin, elindeki poşeti sokak içinde bulunan metruk hâldeki bir evin bahçesine atıp hemen bitişiğindeki iki katlı binanın bahçesine girdiği, görevlilerden bir kısmının söz konusu binanın çevresinde tertibat aldığı, diğer kısmının ise metruk evin bahçesine girdiği, görevlilerce inceleme dışı sanığın attığı poşetin içi kontrol edildiğinde, şeffaf kilitli poşetlere sarılı hâlde toplam 10 paket suç konusu esrarın ele geçirildiği, konu hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısının verdiği yazılı arama emrine istinaden görevlilerce aynı gün saat 15.00 sıralarında, Aktaş Mahallesi, Hoca … Yesevi Caddesi, No: 10 sayılı adreste bulunan iki katlı binanın kapısının çalındığı, kapıyı açan inceleme dışı sanık Gülter Şahin’e arama emri gösterilip aramaya yapılacağının söylendiği, içeri girildiğinde evde olduğu görülen inceleme dışı sanık …’nin yakalandığı, adı geçenin yapılan üst yoklamasında herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, ardından evde narkotik köpeği eşliğinde yapılan aramada; ikinci katın çatı aralığında bulunan bir adet beyaz poşette, şeffaf kilitli poşetlere sarılı hâlde toplam 60 paket suç konusu esrarın, aynı yerde bulunan diğer bir beyaz poşette ise daralı ağırlığı 85 gram gelen kurutulmuş hâldeki suç konusu esrarın ele geçirildiği, ikinci katta girişe göre solda bulunan odadaki televizyon ünitesinin arkasında gazete kâğıdına sarılı hâlde, daralı ağırlığı 60 gram gelen suç konusu kurutulmuş hâldeki esrarın ele geçirildiği, evin bahçesinde yapılan aramada; bahçenin ön kısmında bulunan televizyon sehpasının üzerindeki bir adet poşetin içinde şeffaf kilitli poşetlere sarılı hâlde toplam 110 adet paket suç konusu esrarın, bahçenin arka kısmında ise dikili hâlde ve yaklaşık 60 cm boylarında olan toplam 10 kök suç konusu kenevirin ele geçirildiği, konu hakkında bilgilendirilen Cumhuriyet savcısının talimatı üzerine, inceleme dışı sanıklar Oğuzhan Emre ve …hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından soruşturma başlatıldığı,
Yürütülen soruşturma neticesinde … Cumhuriyet Başsavcılığının 15.10.2014 tarihli ve 38985-1984 sayılı iddianamesiyle, inceleme dışı sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığı,
… 4. Ağır Ceza Mahkemesinde 2014/349 esasında görülmeye başlanan davanın, 18.11.2014 tarihli oturumunda inceleme dışı sanık Gülter Şahin’in; olay tarihinde arama yapılan iki katlı binada oğlu sanık … ile birlikte ikamet ettiğini, evde ve bahçede ele geçirilen uyuşturucu maddeler ile kenevir bitkilerinin kendisine ait olmadığını, söz konusu madde ve bitkilerin geçmişte uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan cezaevine giren sanık …’e ait olabileceğini söylemesi üzerine, aynı oturumda Yerel Mahkemece sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu,
… 4. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde 18.11.2014 tarih ve 349-351 sayı ile; inceleme dışı sanık …’ın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK’nın 188/3, 52, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis ve 2.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba; esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan ise CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine; inceleme dışı sanık Gülter Şahin’in, uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi uyarınca beraatine karar verildiği, adı geçen inceleme dışı sanıklar hakkındaki beraat hükümlerinin temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün inceleme dışı sanık … ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 11.06.2015 tarih ve 12-1902 sayı ile; “…Sanığın aşamalardaki savunmalarında, kendisinin Altındağ ilçesi 120. Sokak içerisinde metruk bir evin bahçesinde ele geçirilen 10 adet poşet içerisindeki esrar ile diğer sanık Gülter’e ait evde bulunduğu sırada evin değişik yerlerinde ele geçirilen esrar ile ilgisinin bulunmadığını beyan etmesi ve olay tespit, ev arama ve yakalama tutanağını kabul etmemesi dikkate alınarak; esrarın nerede ve ne şekilde ele geçirildiği ve sanık ile irtibatlandırılması hususunda belirtilen tutanağı düzenleyenlerin tanık olarak dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırmayla hüküm kurulması…” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Bozmadan sonra inceleme dışı sanık … hakkındaki davanın, … 4. Ağır Ceza Mahkemesinde 2015/235 esas sayılı dosya üzerinden görülmeye başlandığı,
… 4. Ağır Ceza Mahkemesince, sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından yapılan suç duyurusu üzerine, … Cumhuriyet Başsavcılığınca anılan suçlardan dolayı iki ayrı soruşturma başlatıldığı, yapılan soruşturmalar neticesinde; sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan cezalandırılması istemiyle … Cumhuriyet Başsavcılığının 16.04.2015 tarihli ve 16227-718 sayılı iddianamesiyle … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/139 esasına kayıtlı kamu davasının; esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan cezalandırılması talebiyle de … Cumhuriyet Başsavcılığının 22.06.2015 tarihli ve 26118-1677 sayılı iddianamesiyle aynı mahkemenin 2015/210 esasına kayıtlı kamu davasının açıldığı, devam eden yargılamalar sırasında … 4. Ağır Ceza Mahkemesince 29.06.2015 tarih ve 210-133 sayı ile; aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan bahisle 2015/210 esas sayılı dosyanın, … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/139 esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine ve yargılamanın 2015/139 esas sayılı dosya üzerinden yürütülmesine karar verildiği,
Sanık … hakkındaki 2015/139 esas sayılı dosyaya ilişkin yargılama neticesinde, … 4. Ağır Ceza Mahkemesince 15.09.2015 tarih ve 139-159 sayı ile; aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle 2015/139 esas sayılı dava dosyasının, inceleme dışı sanık … hakkındaki … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/235 esas sayılı dosya ile birleştirilmesine ve yargılamanın 2015/235 esas sayılı dava dosya üzerinden yapılmasına karar verildiği,
Sanık … ve inceleme dışı sanık … hakkında … 4. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 01.02.2017 tarih ve 235-18 sayı ile; sanık …’in uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, TCK’nın 188/3, 52, 53, 54 ve 63. maddeleri uyarınca 14 yıl hapis ve 4.800 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba; esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan 2313 sayılı Kanun’un 23. maddesinin 5. fıkrasının birinci cümlesi ve TCK’nın 53. maddesi uyarınca 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna; inceleme dışı sanık …’ın ise uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, TCK’nın 188/3, 52, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis ve 2.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve mahsuba karar verildiği,
Hükümlerin sanık ile inceleme dışı sanığın müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 26.03.2018 tarih ve 7543-1633 sayı ile; inceleme dışı sanık … hakkındaki hükmün düzeltilerek onanmasına, sanık … hakkında kurulan mahkûmiyet hükümleri yönünden ise; “Dairemizin 11.06.2015 tarih, 2015/12 esas, 2015/1902 karar sayılı bozma ilamının, sanık … hakkında daha önce verilen mahkûmiyet hükmüne ilişkin olması karşısında, 5320 sayılı Yasa’nın 8. maddesi uyarınca bu sanık hakkında bozma üzerine verilen temyiz konusu mahkûmiyet hükmünün temyize tabi olacağı, sanık … hakkındaki hükmün ise bozma üzerine verilmeyip ilk kez verildiği ve veriliş tarihi itibari itibariyle temyize değil, 5271 sayılı CMK’nın 272. ve devamı maddeleri uyarınca istinaf yasa yoluna tabi olması nedeniyle gerekli kararı verme görevi yetkili ve görevli … Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesine ait olduğundan Dairemizin görevsizliğine…” şeklindeki gerekçeyle dosyanın mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına iadesine karar verildiği,
Anlaşılmıştır.
5271 sayılı CMK’nın “Bağlantı kavramı” başlıklı 8. maddesinde;
“(1) Bir kişi, birden fazla suçtan sanık olur veya bir suçta her ne sıfatla olursa olsun birden fazla sanık bulunursa bağlantı var sayılır.
(2) Suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiilleri de bağlantılı suç sayılır”,
“Davaların birleştirilerek açılması” başlıklı 9. maddesinde; “Bağlantılı suçlardan her biri değişik mahkemelerin görevine giriyorsa, bunlar hakkında birleştirilmek suretiyle yüksek görevli mahkemede dava açılabilir”,
“Görülmekte olan davaların birleştirilmesi ve ayrılması” başlıklı 10. maddesinde;
“(1) Kovuşturma evresinin her aşamasında, bağlantılı ceza davalarının birleştirilmesine veya ayrılmasına yüksek görevli mahkemece karar verilebilir.
(2) Birleştirilen davalarda, bu davaları gören mahkemenin tâbi olduğu yargılama usulü uygulanır.
(3) İşin esasına girdikten sonra ayrılan davalara aynı mahkemede devam olunur”,
“Geniş bağlantı sebebiyle birleştirme” başlıklı 11. maddesinde ise; “Mahkeme, bakmakta olduğu birden çok dava arasında bağlantı görürse, bu bağlantı 8 inci maddede gösterilen türden olmasa bile, birlikte bakmak ve hükme bağlamak üzere bu davaların birleştirilmesine karar verebilir”,
Şeklinde düzenlemelere yer verilmiştir.
Buna göre, CMK’nın 8. maddesinin birinci fıkrasında; bir kişinin birden fazla suçtan sanık olması veya bir suçta birden fazla sanık bulunması şeklinde dar bağlantı tanımlanmış, maddenin ikinci fıkrasında da, suçun işlenmesinden sonra suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme fiillerinin de bağlantılı suç sayılacağı belirtilerek, bu hâlde de fiiller arasında bağlantının varlığı kabul edilmiştir. Aynı Kanun’un 11. maddesinde ise geniş bağlantı tanımlanmıştır. Bu hüküm uyarınca, yapılan yargılamada mahkemece bakılmakta olan birden fazla dava arasında bağlantının saptanması hâlinde, bu bağlantı CMK’nın 8. maddesinde gösterilen türden olmasa dahi, yargılamanın birlikte yapılarak hükme bağlanması için davaların birleştirilmesine karar verilebilecektir. Maddede, ne tür bağlantıların bu kapsamda değerlendirileceği yönünde bir sınırlandırmaya yer verilmemiş, yalnızca mahkemenin bakmakta olduğu birden çok davada bağlantı görmesi yeterli kabul edilmiştir. Bu hükmün amacı, görülmekte olan uyuşmazlıkların birlikte yargılanmasında ve karara bağlanmasında yarar bulunmasıdır. Bu şekilde tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi suretiyle, daha adil bir kararın verilmesi ve verilecek hükümlerde muhtemel değerlendirme hatalarının engellenmesi hedeflenmiştir.
Görüldüğü gibi, ceza muhakemesinde genel kural, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılamanın yapılmasıdır. Ancak, uyuşmazlıklar arasında bağlantı olduğu zaman, bağlantının özelliği gereği bu kuraldan ayrılınabilmektedir. Bağlantılı davalar ayrı ayrı görülebileceği gibi, birleştirilerek de görülebilecek olup istisnai hâllerden biri olan yargılamaların birleştirilmesi kararı verilebilmesi için;
1- Davalar arasında bağlantı olmalı,
2- Davaların birleştirilmesinde yarar görülmeli,
3- Birleştirme yasağı söz konusu olmamalıdır.
Kanun koyucu, açılan her dava üzerine ayrı yargılama yapılmasını kural olarak benimseyip istisnai durumlarda davaların birleştirilebileceğini hüküm altına alırken, birleştirmede fayda bulunup bulunmadığının her olayda araştırılmasını yargılamayı yürüten hâkime bırakmış, istisnaen de yargılamaların birleştirilip birleştirilmeyeceğini kendisi tayin etmiştir. Bu kapsamda, 4483 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan; “Bu kanun kapsamındaki suçların iştirak halinde işlenmesi durumunda memur olmayan, memur olanla; ast memur üst memur ile aynı mahkemede yargılanır.” şeklindeki hükümle birleştirme zorunluluğu vurgulanırken, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 346/2. maddesi uyarınca İcra Mahkemesinin yetkisine giren ceza davalarının diğer davalarla birleştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Birleştirme zorunluluğu ya da birleştirme yasağının söz konusu olmadığı diğer durumlarda, mahkemelerce görülmekte olan davalar arasında bağlantı olduğu tespit edildiğinde bu davalar birleştirilebilecektir. Fakat birleştirme zorunlu olmayıp tamamen mahkemenin takdirine bırakılmıştır.
Bu aşamada uyuşmazlık konusuyla ilgisi bakımından “istinaf kanun yolu” üzerinde de durulmasında fayda bulunmaktadır.
07.10.2004 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un 25 ve geçici 2. maddeleri uyarınca kurulan bölge adliye mahkemeleri, 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edildiği üzere 20.07.2016 tarihinde tüm yurtta göreve başlamıştır. Bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle birlikte istinaf kanun yolu uygulamaya girmiş, böylece ülkemizde fiilen üç dereceli yargı sistemine geçilmiştir.
1412 sayılı CMUK’da olağan kanun yolları olarak itiraz ve temyize yer verilmişken, 5271 sayılı CMK’da itiraz, istinaf ve temyiz olağan kanun yolları olarak düzenlenmiştir.
5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 18. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca 5271 sayılı CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, 1412 sayılı CMUK yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak yeni usul yasası sisteminde, yasa yolları içinde istinafa yer verilmesi ve bölge adliye mahkemelerinin 20.07.2016 tarihinden sonra göreve başlaması nedeniyle 5320 sayılı Kanun’un “Temyiz ve karar düzeltme” başlıklı 8. maddesinin birinci fıkrasında; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” hükmüne yer verilmek suretiyle bölge adliye mahkemelerinin göreve başlamasından önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında 1412 sayılı CMUK’nın 305 ila 326. maddelerinin uygulanacağı öngörülmüştür. Başka bir anlatımla, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 8. maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK’nın, bu tarihten sonra verilen kararlar hakkında ise 5271 sayılı CMK’nın temyize ilişkin hükümleri uygulanacaktır.
Bilindiği üzere, usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında asıl olan, aksi kanunda açıkça düzenlenmiş bulunmadıkça “hemen ve derhal uygulanma” ilkesidir. Anılan ilke uyarınca usul işlemleri yapıldıkları sırada yürürlükte olan muhakeme kanunu hükümlerine tâbi olacaktır. Usul Kanunlarında yapılan değişiklikler, yasa yürürlüğe girdikten sonra yapılacak işlemler hakkında uygulanacak olup maddi ceza hukuku kurallarının aksine geçmişe yürümezler. O hâlde ceza yargılaması sırasında, kanunlarda değişiklik yapılması veyahut dayanılan bir usul kuralına ilişkin kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi hâlinde, yeni kanun veya iptal sonucu ortaya çıkan usul prosedürü, devam etmekte olan işlemlere uygulanmalıdır. Ancak 5320 sayılı Kanun’un 4. maddesinin ikinci fıkrasında ifade edilen bu durum önceki kanunun yürürlükte bulunduğu dönemde o kanuna uygun olarak gerçekleştirilen işlemlerin geçersizliği neticesini doğurmayacağı gibi, yenilenmesini de gerektirmeyecektir.
Bununla birlikte, 5271 sayılı CMK’nın 01.06.2005 tarihinde yürürlüğe girmesi üzerine, 1412 sayılı CMUK’nın yürürlükten kaldırılmasına rağmen 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesinin birinci fıkrası ile, bölge adliye mahkemelerinin Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddelerinin uygulanacağına ilişkin istisnai bir düzenlemeye yer verilmesi karşısında, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce verilen kararlar bakımından hemen ve derhal uygulama ilkesi geçerli olmayacak, bu kararlar kesinleşinceye kadar Kanun’daki açık ve emredici düzenleme uyarınca 1412 sayılı CMUK’nın temyize ilişkin hükümleri uygulanmaya devam edecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
İnceleme dışı sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı, … 4. Ağır Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda 18.11.2014 tarih ve 349-351 sayı ile; adı geçenin uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan TCK’nın 188/3 ve 52. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis ve 2.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına; esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan ise CMK’nın 223. maddesinin 2. fıkrasının (e) bendi gereğince beraatine karar verildiği, aynı kararda ayrıca sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından soruşturma yapılması amacıyla … Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğu, … Cumhuriyet Başsavcılığınca söz konusu suçlardan dolayı sanık … hakkında iki ayrı soruşturma başlatıldığı, yürütülen soruşturmalar neticesinde sanık … hakkında esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan, … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/210 esasına kayıtlı; uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan ise aynı mahkemenin 2015/139 esasına kayıtlı kamu davasının açıldığı, devam eden yargılamalar sırasında … 4. Ağır Ceza Mahkemesince 29.06.2015 tarih ve 210-133 sayı ile; aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğundan bahisle 2015/210 esas sayılı dosyanın, 2015/139 esas sayılı dava dosyasıyla birleştirilmesine ve sanık … hakkındaki yargılamanın söz konusu bu esas üzerinden yürütülmesine karar verildiği, inceleme dışı sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, adı geçen ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince 11.06.2015 tarih ve 12-1902 sayı ile; “…Sanığın ele geçirilen esrar ile ilgisinin bulunmadığını beyan etmesi ve olay tutanağını kabul etmemesi dikkate alınarak, esrarın nerede ve ne şekilde ele geçirildiği ve sanık ile irtibatlandırılması hususunda belirtilen tutanağı düzenleyenlerin tanık olarak dinlenmesinden sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden eksik araştırmayla hüküm kurulması…” isabetsizliğinden bozulmasına karar verildiği,
Bozmadan sonra inceleme dışı sanık … hakkındaki davanın, … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/235 esas sayılı dosyası üzerinden görülmeye başlandığı, aynı mahkemenin 2015/139 esasında sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından devam etmekte olan davanın, aralarında hukuki ve fiili bağlantı bulunduğu gerekçesiyle inceleme dışı sanık … hakkındaki dava dosyasıyla birleştirildiği ve sanık … ile inceleme dışı sanık … hakkındaki davalara ilişkin yargılamanın, … 4. Ağır Ceza Mahkemesinin 2015/235 esasında kayıtlı dava dosyası üzerinden yürütüldüğü, Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, 01.02.2017 tarih ve 235-18 sayı ile; sanık …’ın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, TCK’nın 188/3 ve 52. maddeleri uyarınca 14 yıl hapis ve 4.800 TL adli para cezasıyla; esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçundan 2313 sayılı Kanun’un 23. maddesinin 5. fıkrasının birinci cümlesi uyarınca 4 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına; inceleme dışı sanık …’ın ise uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan, TCK’nın 188/3 ve 52. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis ve 2.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildiği, hükümlerin sanık ve inceleme dışı sanığın müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 20. Ceza Dairesince; inceleme dışı sanık … hakkındaki hükmün düzeltilerek onanmasına, sanık … hakkındaki mahkûmiyet hükümleri yönünden ise bozma üzerine verilmeyip ilk defa kurulan söz konusu hükümlerin, karar tarihi itibarıyla 5271 sayılı CMK’nın 272 ve devamı maddeleri uyarınca istinaf kanun yoluna tabi oldukları, bu bağlamda yetkili ve görevli yargı mercinin … Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği dosya kapsamında;
Ceza muhakemesinde, açılan her dava üzerine ayrı bir yargılama yapılmasının genel kural, yargılamaların birleştirilmesinin ise istisna olması, 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un “Temyiz ve karar düzeltme” başlıklı 8. maddesinin 1. fıkrasında yer alan; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilân edilecek göreve başlama tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulmuş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322. maddesinin dördüncü, beşinci ve altıncı fıkraları hariç olmak üzere, 305 ilâ 326. maddeleri uygulanır. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.” şeklindeki düzenlemeden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden önce aleyhine temyiz yoluna başvurulan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1412 sayılı CMUK’nın temyize kanun yoluna ilişkin maddelerinin, bu tarihten sonra verilen kararlar hakkında ise 5271 sayılı CMK’nın sırasıyla istinaf ve temyiz kanun yoluna dair hükümlerinin uygulanacağının, bu bağlamda dosyaların önce bölge adliye mahkemelerine gönderileceğinin anlaşılması, Yerel Mahkemece sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma ve esrar elde etmek amacıyla kenevir ekme suçlarından mahkûmiyet hükümlerinin kurulduğu 01.02.2017 tarihi itibarıyla, bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmiş ve istinaf kanun yolunun uygulamaya girmiş olması, sanığa ilişkin söz konusu bu hükümlerin bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce Yargıtay denetiminden geçmemiş olması nedeniyle, mülga 1412 sayılı CMUK’nın temyize ilişkin maddelerinin uygulanmasına imkân veren ve bu anlamda istisnai bir düzenleme olan 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesinin 1. fıkrasının sanık hakkında uygulanma olanağının bulunmaması, usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında asıl olan ve aksi kanunda açıkça düzenlenmiş bulunmadıkça “hemen ve derhâl uygulanma” ilkesinin bir gereği olarak, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihi olan 20.07.2016 tarihinden sonra verilmiş kararlar bakımından yürürlükte bulunan muhakeme usulü kanunu 5271 sayılı CMK’nın istinaf ve temyiz kanun yolu incelemelerine ilişkin hükümlerin uygulanacak olması, istinaf kanun yolunun uygulamaya girmesiyle birlikte ilk derece mahkemelerince verilen hükümlerin, Yargıtay dışında bölge adliye mahkemelerince de incelemesinin, diğer bir anlatımla üç dereceli yargı sisteminin, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı bağlamında sanığa sağladığı güvence karşısında; sanık … hakkındaki mahkûmiyet hükümlerinin, 5271 sayılı CMK’nın 272 ve devamı maddeleri uyarınca istinaf kanun yolu incelemesinden geçmesi gerektiği ve bu bağlamda yetkili ve görevli yargı mercinin … Bölge Adliye Mahkemesi Ceza Dairesi olduğu gerekçesiyle verilen Özel Daire görevsizlik kararının isabetli olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Ceza Genel Kurulu Üyesi; “Aralarındaki bağlantı nedeniyle sanık ile inceleme dışı sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, Yargıtayda birlikte incelenmesinin zorunluğu olduğu ve bu itibarla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmesi gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 08.03.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.