Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2018/190 E. 2023/22 K. 18.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/190
KARAR NO : 2023/22
KARAR TARİHİ : 18.01.2023

İtirazname No : 2017/62788
YARGITAY DAİRESİ : 1. Ceza Dairesi
MAHKEMESİ :Ağır Ceza
SAYISI : 2015/17 D.İş

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Hükümlü …’un maktul …’ya yönelik eylemi nedeniyle kasten öldürme suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 81/1, 62, 53/1, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 25 yıl hapis cezasıyla, mağdur …’ye yönelik teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan aynı Kanun’un 81/1, 62, 53/1, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba, bozma öncesi kurulan hükümler bakımından aleyhe temyiz bulunmadığından 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usul Kanunu’nun 326/son maddesi uyarınca teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan verilen hapis cezasının 4 yıl 5 ay 10 gün üzerinden infazına ilişkin İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince 20.06.2013 tarih ve 15-153 sayı ile kurulan ve kısmen resen temyize tabi olan hükümlerin, hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 01.07.2014 tarih ve 2432-3673 sayı ile TCK’nın 58/9 maddesine dair kısımların hüküm fıkrasından çıkartılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı İlamat ve İnfaz Bürosu savcılığının 17.11.2014 tarihli ve 2014/1-10079 sayılı yazısıyla; hükümlü hakkında kesinleşen 25 yıl ve 4 yıl 5 ay 10 günlük hapis cezalarına dair hükümlerin infazı sırasında, adı geçen suçların 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un (CGTİK) 107/4. maddesinde örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların infazına dair hükümler kapsamında infaz edilip edilmeyeceği hususunda tereddüt hasıl olduğundan bahisle yapılan başvuru üzerine, talebi inceleyen İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesince 22.12.2014 tarih ve 2013/2 D.İş sayı ile; hükümlü hakkında teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin infazında, Özel Dairenin düzeltilerek onama kararında da belirtildiği şekilde, TCK’nın 58/9 maddesi uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin değil normal hükümlülerle ilgili infaz rejiminin uygulanması gerektiğine karar verilmiştir. Bu karara karşı İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca itiraz edilmesi üzerine, itirazı inceleyen İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesince (merci) 15.01.2015 tarih ve 2015/17 D.İş sayı ile; kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından itirazın reddine karar verilmiştir.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 08.04.2015 tarihli ve 2014/1-10079 sayılı yazıyla; hükümlünün kasten öldürme suçundan ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan mahkûmiyetine dair hükümlere konu eylemleri örgüt faaliyeti çerçevesinde işlediğinden bahisle Adalet Bakanlığınca adı geçen merci kararına karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi istemiyle başvuruda bulunulmuştur. Başvuru üzerine, Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 08.07.2015 tarihli ve 46374 sayılı yazısına istinaden Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 07.10.2015 tarihli ve 2015/256980 sayılı ihbarname ile;
“…Suç örgütüne üye olmak suçundan hükümlü …’un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 220/2, 220/3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına dair, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/02/2011 tarihli ve 2005/446 esas, 2011/32 sayılı Kararının infazı sırasında, hükümlü hakkında 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107/4. maddesinde düzenlenen infaz rejimin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda infazda tereddüt nedeniyle talepte bulunması üzerine, hükümlü hakkında örgüt mensubu suçlularla ilgili infaz rejiminin uygulanmayarak normal suçlularla ilgili infaz rejiminin uygulanmasına ilişkin İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 22/12/2014 tarihli ve 2013/2 esas, 2013/8 sayılı ek Kararına yapılan itirazın reddine dair İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/01/2015 tarihli ve 2015/17 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Dosya kapsamına göre, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 107/4 maddesinde yer alan hükmün ‘Suç işlemek için örgüt kurmak veya yönetmek ya da örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçtan dolayı mahkûmiyet halinde’ uygulanabilmesi karşısında, hükümlü hakkında İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/02/2011 tarihli ve 2005/446 esas, 2011/32 sayılı Kararı ile suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçundan 5237 sayılı Kanunun 220/2. maddesi uyarınca verilen mahkûmiyet hükmünün infazının 5275 sayılı Kanunun 107/4. maddesi gereğince yapılması gerektiği…” düşüncesiyle kanun yararına bozma yoluna başvurulmuştur.
CMK’nın 309. maddesi gereği kanun yararına bozma başvurusunu inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 10.07.2017 tarih ve 4418-2605 sayı ile kanun yararına bozma talebinin kabulü ile İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15/01/2015 tarihli ve 2015/17 değişik iş sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
II. İTİRAZ SEBEPLERİ
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 07.12.2017 tarih ve 62788 sayı ile;“…Hükümlü … hakkında verilen Kanun yararına bozma kararı ile hükümlü … hakkında verilen Kanun yararına bozma isteminin reddine konu olaylar aynı dosyada yargılamaya konu edilmiş ve her iki hükümlü de aynı suçlardan mahkum olmuşlardır. Dolayısıyla infazları da aynı statüye sahiptir.
Hükümlü … hakkında 27/10/2015 tarihinde verilen Kanun Yararına Bozma İsteminin Reddi kararında da açıklandığı gibi, hükümlü …’un 04.03.2005 tarihinde işlediği kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarını örgüt faaliyeti kapsamında işlememesi ve suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunun suç tarihinin ise bu suç yönünden ayrıca düzenlenen 07.11.2006 gün ve 2006/197 sayılı iddianamenin kabul edilerek hukuki kesintinin oluştuğu tarih olduğu, bu nedenle kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından kesinleşen hükümler hakkında suç tarihinde yürürlükte bulunan 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanunu’nun 13. maddesi delaletiyle Terörle Mücadele Kanununun 16 ve 17. maddesi hükümlerinin ve sonradan 5275 sayılı Kanunun 107/4. maddesi hükümlerinin uygulanma imkanının bulunmadığı, sanığın bu suçlara ilişkin hapis cezalarının suç tarihinde yürürlükte olan ve sonradan yürürlüğe giren 5275 sayılı Yasanın 107/1-2 maddesine göre daha lehe olan 647 sayılı Yasanın 19. maddesine göre infazı gerektiğinden bu konuda verilen İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.12.2014 tarih 2013/2 E-2013/8 K sayılı kararı ve itiraz üzerine itirazın reddine ilişkin İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.01.2015 tarih 2015/17 sayılı değişik iş sayılı kararlarında isabetsizlik bulunmadığı…” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurulmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 1. Ceza Dairesince 12.03.2018 tarih ve 3579-1089 sayı ile;
“…Hükümlü … hakkında İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesinin 14/02/2011 tarihli ve 2005/446 esas, 2011/32 sayılı kararı ile suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçundan 5237 sayılı Kanunun 220/2, 3, 62, 58/9. maddeleri uyarınca verilen cezanın infazı ile ilgili olarak verilen kararın kanun yararına bozmaya konu edildiği ve bu konuda karar verildiği, hükümlü … hakkında ise kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarından verilen cezaların infazı ile ilgili kararın kanun yararına bozmaya konu edildiği ve bu konuda karar verildiği, kanun yararına bozmaya konu edilen hususların aynı olmadığı gibi suç tarihlerinin, kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarının mağdurlarının da farklı olduğu, ayrıca hükümlülerin kasten öldürme ve kasten öldürmeye teşebbüs suçlarını örgüt faaliyeti kapsamında işleyip işlemedikleri konusunda ayrı değerlendirme yapılabileceği verilen kararlarda çelişki bulunmadığı…” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilerek Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
III. UYUŞMAZLIK KONUSU
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; hükümlü … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, kasten öldürme ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, CGTİK’nın 107/4. maddesi uyarınca örgüt mensubu suçlular hakkındaki infaz usulüne göre infaz edilip edilemeyeceğinin belirlenmesine ilişkin ise de Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca; kanun yararına bozmaya konu edilen uyuşmazlığın dışındaki hukuka aykırılıkların ne şekilde giderileceğinin ön sorun olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.
IV. ÖN SORUN
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 19.02.2008 tarihli ve 19-31 sayılı kararında da belirtildiği üzere; kanun yararına bozma yöntemi, karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıkların toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi ve ülke genelinde uygulama birliğini sağlama amacıyla başvurulan bir yol olup ayrıca kesin hükmün otoritesinin korunması zorunluluğu bulunmaktadır.
5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf ya da temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddi hukuka veya muhakeme hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması talebini, kanuni nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması talebini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ilgili ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi hâlinde karar veya hüküm kanun yararına bozulacak, yerinde görülmezse talep reddedilecektir.
Böylece ülke genelinde uygulama birliği sağlanacak, hâkim ya da mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar, toplum ve kişiler açısından hukuk yararına giderilmiş olacaktır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.07.2007 tarihli ve 145-172 sayılı; 02.10.2007 tarihli ve 182-196 sayılı; 07.07.2009 tarihli ve 155-192 sayılı; 14.07.2009 tarihli ve 163-202 sayılı; 10.05.2011 tarihli ve 80-90 sayılı; 24.04.2012 tarihli ve 406-175 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere; kanun yararına bozma için geçerli olan istekle bağlılık kuralı gereği, inceleme sırasında Adalet Bakanlığı’nın istem yazısında ileri sürülmeyen ancak sonuca etkili bulunan başkaca hukuka aykırılıkların saptanması durumunda, isteme konu edilmeyen bu hukuka aykırılıklar bozma konusu yapılamayacak, bu yönden de başvuruda bulunulmasının sağlanması için Adalet Bakanlığına veya koşulların varlığı hâlinde ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına ihbarda bulunulması, başvuruda bulunulması hâlinde de tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma olağanüstü kanun yoluna dair istikrar kazanmış emsal Yargıtay kararları çerçevesinde; Özel Dairece yapılan inceleme sırasında öncelikle istekle bağlılık kuralının gözetilmesi, ihbarnamede belirtilen bozma sebepleri ile bozulması istenen karar arasında bir bağlantı bulunup bulunmadığının araştırılması, kanun yararına bozma sebebi olarak gösterilen sebep dışında veya bu sebeple doğrudan bağlantılı başka bir hukuka aykırılık görülmesi halinde bu hukuka aykırılığın da kanun yararına bozmaya konu edilip edilmeyeceği hususunda ihbarda bulunulması gerekmektedir.
Kanun yararında bozma talebinde yer almayan ve Özel Dairece tespit edilen diğer hukuka aykırılıklar yönünden kanun yararına bozma yoluna başvurulup başvurulmayacağının takdir ve ifası için ihbarda bulunulacak mercinin Adalet Bakanlığı mı yoksa Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı mı olduğu hususuna gelince;
5271 sayılı CMK’nın 309/1. maddesinde, kanun yararına bozma talebinde bulunma hak ve yetkisinin kural olarak Adalet Bakanlığında olduğu düzenlenmiştir. Ancak, CMK’nın 310/1. maddesinde, sadece CMK’nın 309/4-d maddesinde yazılı olan “hükümlünün cezasının kaldırılması veya daha az bir cezaya hükmedilmesi” durumlarıyla sınırlı olmak üzere, hukuka aykırılığı öğrenen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca resen bu yetkinin kullanılabilmesi de mümkündür.
V. GEREKÇE
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece hükümlü …’un kasten öldürme suçundan 25 yıl hapis cezasıyla, teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair kurulan ve Özel Dairece TCK’nın 58/9. maddesinin uygulanması kısmının çıkartılması suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilerek kesinleşen hapis cezalarının infazı sırasında, hükümlünün cezalarının CGTİK’nın 107/4. maddesi uyarınca mı yoksa normal infaz rejimine göre mi çektirileceği hususunda yaşanan tereddüt nedeniyle İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz ve İnfaz Bürosu tarafından yapılan başvuru üzerine, İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesince 22.12.2014 tarih ve 2013/2-8 sayı ile infazda tereddüt bulunmadığından bahisle verilen karara karşı yapılan itirazın İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesince 15.01.2015 tarihli ve 2015/17 D.İş. sayılı kararla reddedildiği, bu karara karşı Adalet Bakanlığınca 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına bozma yoluna gidilmesine karar verildiği,
Ancak, gerek Adalet Bakanlığının kanun yararına bozmaya konu yazısında (mucip) gerekse Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan kanun yararına bozma ihbarnamesinde; hükümlünün suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan TCK’nın 220/2-3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına dair hükmün infazının, CGTİK’nın 107/4. maddesine göre mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi gerektiğinden bahisle İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.01.2015 tarihli ve 2015/17 D.İş sayılı kararının kanun yararına bozulmasının talep edildiği anlaşılmaktadır.
Oysa ki;
Hükümlü hakkında, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan açılan kamu davasında, İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesince 14.02.2011 tarih ve 446-32 sayı ile; hükümlünün TCK’nın 220/2, 220/3, 53, 58/9, 62 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis cezasıyla cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin hüküm, hükümlü müdafii tarafından temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesince 19.12.2012 tarih ve 5732-9690 sayı ile onanmasına karar verilmek suretiyle kesinleşmiştir. Bu nedenle hükümlünün suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün infazında, TCK’nın 58/9 ve CGTİK’nın 107/4. maddeleri uyarınca mükerrirlere özgü infaz rejiminin uygulanması yönünde bir tereddüt yoktur.
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı İlamat ve İnfaz Bürosunca hükümlü hakkında kasten öldürme suçundan ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan kurulan mahkûmiyet hükümlerinin infazında tereddüt yaşandığından bahisle yapılan başvurunun ve kanun yararına bozmaya konu edilen merci İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin itirazın reddine dair kararının, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan açılan kamu davasıyla, yargılama sonucu bu suçtan kurulan ve kesinleşen 1 yıl 15 günlük hapis cezasına mahkûmiyet hükmünün infazıyla bir ilgisi bulunmamaktadır.
Öte yandan, hükümlü ile birlikte aynı dava dosyasında aynı eylemler nedeniyle yargılanmakta olan ve itiraz gerekçesinde adı geçen inceleme dışı hükümlü … hakkında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca 25.05.2015 tarih ve 2015/178192 sayı ile yapılan kanun yararına bozma ihbarnamesinde ise; hükümlü … hakkında kasten öldürme suçundan ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan hükmedilen hapis cezalarının, bu suçların örgüt faaliyeti çerçevesinde işlendiğinden bahisle mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesi gerekirken 647 sayılı Kanun hükümlerine göre infaz edilmesine ilişkin İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.01.2015 tarih ve 2015/15 D.İş sayılı itirazın reddine dair kararının bozulmasının talep edildiği, Özel Dairece inceleme dışı hükümlü …’in üzerine atılı kasten öldürme ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçuna konu eylemleri örgüt faaliyeti çerçevesinde işlemediği gerekçesiyle kanun yararına bozma talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Kanun yararına bozma talebine konu dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince; öncelikle kanun yararına bozulması istenen İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 15.01.2015 tarih ve 2015/17 D.İş. sayılı itirazın reddine dair merci kararının, hükümlü hakkında kasten öldürme suçundan kurulan 25 yıl hapis ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan kurulan 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet hükümlerinin infazında yaşanan tereddütün giderilmesine ilişkin bir karar olduğunun, kanun yararına bozulması istenen merci kararıyla infazda yaşanan tereddütle bir ilgisi bulunmayan suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün ilgisinin olmadığının tespit edilmesi; devamla bozulması istenen merci kararına konu kasten öldürme suçu ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan kurulan hükümlerin, hükümlünün atılı suçları örgüt faaliyeti çerçevesinde işleyip işlenmediği yönünden değerlendirilmesi ve bu suçların infazı yönünden oluşabilecek tüm hukuka aykırılıkların bir defada giderilmesi gerektiği de gözetilerek;
Hükümlü hakkında, kasten öldürme suçundan ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan kurulan hükümlerin infazı yönünden de kanun yararına bozma yoluna gidilip gidilmeyeceğinin takdir ve ifası için dosyanın, bu hükümlerin infazına dair kararın kanun yararına bozulmasını talep etme yetkisi bulunan Adalet Bakanlığı’na gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na tevdi edilmesine karar verilmesi ve bu suçların infazı yönünden de kanun yararına bozma talebinde bulunulması hâlinde hükümlünün hukuki durumunun değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken; suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçundan verilen hükmün infazı yönünden gelinen kanun yararına bozma talebinin kabulüne ve bu suçun infazı ile ilgisi bulunmayan İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesince 15.01.2015 tarih ve 2015/17 D.İş sayı ile verilen itirazın reddine dair kararın bozulmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Dairenin kanun yararına bozma kararının kaldırılmasına ve dosyanın ön sorun nedeniyle bir karar verilmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 10.07.2017 tarihli ve 4418-2605 sayılı kanun yararına bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Dosyanın, hükümlü hakkında kasten öldürme suçu ve teşebbüs aşamasında kalan kasten öldürme suçundan kurulan hükümlerin infazına dair merci kararına ilişkin kanun yararına bozma talebinde gösterilmeyen hukuka aykırılıklar yönünden takdir ve ifası için Adalet Bakanlığına ihbarda bulunulmak üzere Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 18.01.2023 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.