Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2017/984 E. 2021/227 K. 27.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/984
KARAR NO : 2021/227
KARAR TARİHİ : 27.05.2021

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza (TMK’nın 10. maddesi ile görevli)

Sanık …’in suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, sanık …’ın da suç işlemek amacıyla kurulmuş bu örgütün yöneticisi olmak suçundan TCK’nın 220/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis; sanıklar … ve …’ın da suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçundan TCK’nın 220/2 ve 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis; sanık …’un doğrudan, sanıklar … ve …’ın ise TCK’nın 220/5. maddesi delaletiyle katılan … Sofuoğluna yönelik nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-c-f-g ve 62. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis; aynı katılana karşı sanıklar …, … ve …’nun da nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-c ve 62. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis; sanıklar … ve …’ın tefecilik suçundan TCK’nın 241, 220/5. maddesi delaletiyle 43, 62 ve 52/1. maddeleri uyarınca 5 yıl 6 ay 20 gün hapis ve 27.760 TL adli para cezası; sanık …’un tefecilik suçundan TCK’nın 241, 43, 62 ve 52/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 7 ay 7 gün hapis ve 10.400 TL adli para cezası; sanık …’ın TCK’nın 241, 43/1, 62 ve 52/1. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 100 TL adli para cezası; sanık …’ın mağdur …’a yönelik nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-c ve 62. maddeleri uyarınca 8 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, tüm sanıkların TCK’nın 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına, TCK’nın 58/9. maddesi uyarınca sanıklar …, …, … ve …’ın cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Bursa (Kapatılan) 6. Ağır Ceza Mahkemesince (TMK 10. maddesi ile görevli) verilen 04.12.2013 tarihli ve 38-60 sayılı hükümlerin, Cumhuriyet savcısı, sanıkların müdafileri ve katılan … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 17.06.2015 tarih ve 242-41691 sayı ile sanık …’ın mağdur …’a karşı işlediği iddia olunan nitelikli yağma suçu dışında kalan hükümler yönünden TCK’nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına, sanık … yönünden ise;
“1- Oluş ve dosya kapsamına göre, sanıklar … ve …, mağdur …’ı silahla tehdit ettiklerine ilişkin Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/55 esas sayılı dosyasını bahane ederek bu dava nedeniyle 20.000 Dolar zarar ettiklerini belirtip bu parayı mağdurun ödemesini istedikleri, mağdur ödemediği takdirde öğretmenlik yapan oğlu Üstün Kaplan’ı öldürmekle tehdit ettikleri, sanıkların tehditlerinden korkan mağdurun İş Bankası Balıkesir Yeni Sanayi Sitesi Şubesinden 20.000 TL çektiği üstünü de akrabalarından tamamlayarak sanıklarla irtibata geçerek Aşkın emlakta çalışan beraat eden sanık …ya teslim ettiğinin mağdurun aşamalardaki tutarlı ifadesi, mağdurun İş Bankası Balıkesir Yeni Sanayi Sitesi Şubesinden 20.000 TL çektiğine dair belge ile desteklendiği, sanıkların haksız ekonomik çıkar sağlamak amaçlı kurulan örgüt çatısı altında bir araya gelip işbirliği ve eylemli paylaşım anlayışı içerisinde disiplinli ve süreklilik gösterecek biçimde amaçları doğrultusunda hareket ettikleri, bu kapsamda mağdur …’a yönelik yağma suçunu, kurdukları ve yönettikleri örgütün korkutucu gücünden yararlanarak ve örgüte yarar sağlamak amacıyla, birden fazla kimse ile birlikte işlediklerinin anlaşılması karşısında, sanıklar … ve … hakkında mağdur …’a yönelik yağma suçundan kurulan hükümde 5237 sayılı TCK’nın 149/1. madde ve fıkrasının (c) bendinin yanı sıra (f) ve (g) bendinden de uygulama yapılması gerekirken, yetersiz ve oluşa uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- Örgüt Kurucusu … ve örgüt yöneticisi …’ın mağdur …’a yönelik yağma suçunu örgütün korkutucu gücünden yararlanarak ve örgüte yarar sağlamak amacıyla örgüt adına işledikleri anlaşıldığından, sanıklar … ve … hakkında bu suçtan TCK’nın 58/9. maddesi ile uygulama yapılması gerekirken, yetersiz ve oluşa uygun düşmeyen gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması,” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 24.03.2017 tarih ve 346893 sayı ile;
“1) Örgüt suçuna ilişkin mahkemenin kabulünde; ‘Sanık …’in lideri ve kurucusu, sanık …’ın yöneticisi, sanıklar …, …’ın üyesi olduğu çıkar amaçlı suç işlemek amacıyla kurulmuş örgütün varlığı hususunda vicdani kanaat oluştuğu kabul edilerek bu kapsamda; örgüt üyeleri … ve … ile örgüt kurucusu ve lideri … ve örgüt yöneticisi … arasında hiyerarşik bir yapının olduğu tape kayıtları, müşteki beyanları ve sanıkların dolaylı anlatımlarından bu hiyerarşide sanık …’ın en üste bulunduğu, örgüt yöneticisi Ercan’ın ve diğer örgüt üyeleri sanıklar … ile …’ın da talimatları aksatmadan yerine getirme gayreti içinde hareket ettikleri, örgüt üyesi sanıkların yaptıkları eylemlerle ilgili gerek …’e gerekse …’a bilgi verdikleri, sanık …’in liderliğinde sanıklar …, … ve …’ın iş ilişkilerinin sağladığı kolaylık (iddia bayii-emlakçılık-balıkçılık), ayrıca … ve …’ın akrabalık ilişkisinden dolayı güven ortamından da yararlanarak birden fazla kişiye sistemli ve sürekli bir biçimde faiz karşılığı ödünç para vererek tefecilik yapmak suretiyle haksız ekonomik çıkar sağlamak amaçlı kurulan örgüt çatısı altında bir araya geldikleri, böylelikle sanık …’in örgüt kurucu ve lideri, sanık …’ın örgüt yöneticisi, sanıklar … ve …’ın da örgüt üyesi oldukları kanaatine ulaşıldığı’ vurgulanmıştır.
Ancak, davaya konu olayda, sanıkların muhtelif tarihlerde birlikte ya da münferit yağma, tefecilik yapma biçiminde gerçekleştirdikleri iddiasıyla mahkûm edildikleri eylemlerinin, gelişen olaylar zincirinde sanıkların önceden tasarlama ve organize olma ve fikir birliğine vararak örgütün amacına uygun suç işlemek için teşekkül oluşturduklarından söz edilemeyeceği, sanıkların suç işlemek üzere … liderliğinde fonksiyonel iş birliği ve iş bölümü içerecek şekilde örgütlendiklerine dair, her türlü kuşkudan uzak, kesin ve inandırıcı kanıt bulunmadığı, örgüt lideri …’in, sanık … ile akrabalık ilişkisinin olduğu, diğer sanıklar … ile …’ın da … ve …’ın iş yerlerinde çalışmaları sebebine dayalı birlikteliklerinin bulunduğu, anlaşılmaktadır.
Başka bir anlatımla, sanıkların iş birliği ve eylemli paylaşım anlayışı ve disiplinli biçimde hareket ederek süreklilik gösterir şekilde suç işlemek amacıyla örgüt kurduklarına dair kesin kanıt bulunmadığı, aynı suçlardan yargılaması yapılıp örgüt üyeliği suçundan beraat eden diğer sanıkların eylemlerinden sorumlu tutulmalarına da yasal olanak bulunmadığı, bu hâliyle eylemlerinin de suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme ve üyelik suçlarını oluşturmadığı ve buna bağlı olarak, sanık …’in örgüt lideri ve kurucusu, sanık …’ın örgüt yöneticisi, sanıklar …, …’ın ise örgüt üyesi oldukları hususunda mevcut şüphenin ortadan kalkmadığı anlaşıldığından, sanıkların beraatleri yerine yazılı biçimde mahkûmiyetlerine karar verilmesine ilişkin hükümlerin onanması,
2) Sanık …’in örgüt kurucu ve lideri, sanık …’ın örgüt yöneticisi, sanıklar … ve …’ın da örgüt üyesi olmadıklarına dair yukarıdaki maddedeki tespitler doğrultusunda;
a) Sanık …’in, 10. eylemde …’e karşı tefecilik suçundan dolayı TCK’nın 220/5. mad. delaleti ile örgüt kurucusu ve yöneticisi olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle hüküm tesis edilmesine ve kabule göre de TCK’nın 58/9. maddesi gereği cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesine; ayrıca sanığın 2. eylemde mağdur …’na karşı, 12. eylemde müşteki İbrahim Sağlam’a karşı, 13. olayda mağdur … Şimsir’e karşı, 15. eylemde …’a karşı ve 16. eylemde müşteki …’a karşı, 17. eylemde mağdur …’na karşı, 18. eylemde …’a karşı işlenen tefecilik suçlarından TCK’nın 220/5. mad. delaleti ile örgüt kurucusu ve yöneticisi olarak sorumlu tutulmak suretiyle, birden fazla mağdura karşı aynı suç işleme kararının icrası cümlesinden olarak atılı suçu birden fazla kez zincirleme olarak işlediğinin kabulüyle hüküm verilmesine yer olmadığına ilişkin hükümlerin onanması,
b) Sanık …’in, müşteki …’na karşı yağma suçundan dolayı TCK’nın 220/5. mad. delaleti ile örgüt kurucusu ve yöneticisi olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle mahkûmiyet hükmü tesis edilmesine gelince; yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda TCK’nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığının kabulüne yeterli delil bulunmadığı, dolayısıyla sanığın 220. maddenin beşinci fıkrası doğrultusunda bu eylemden sorumlu tutulması yasal olarak mümkün değildir. Kaldı ki; sanığın müşteki ve babası …’na yönelik eylem sebebiyle kamu davası açılmış ise de diğer müşteki Sadık’a yönelik eylemden beraatine karar verilmiş, müşteki Serdar’a yönelik eylem ise sübuta ermemiştir. Müştekinin ‘Sanıklar beni dövdüler’ şeklindeki soyut iddiası, doktor raporu, tanık beyanı, sanık ikrarı, iletişimin tespiti veya fiziki takip gibi başkaca bir delille desteklenememektedir. Müşteki de iddiasında somut olarak yer, tarih ve saat gösterememiştir. Bu gerekçelerle, sanık hakkında müşteki …’na yönelik yağma eylemi sebebiyle kurulan mahkûmiyet hükmünün onanması,
c) Sanık …’ın, müşteki …’na karşı yağma suçundan dolayı TCK’nın 220/5. mad. delaleti ile örgüt kurucusu ve yöneticisi olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle hüküm tesis edilmesine ve TCK’nın 58/9. maddesi gereği cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesine; ayrıca, sanık …’ın, yukarıda …’in eylemi konusunda anlatılan gerekçeler doğrultusunda, müşteki …’na karşı yağma eylemini gerçekleştirdiği konusunda mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil edilemediği hâlde hükümlülüğüne ilişkin kararın onanması,
d) Sanık … hakkında mağdur …’a yönelik yağma suçunu işlediği konusunda mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil edilemediği hâlde hükümlülüğüne karar verilmesi; ayrıca, kurdukları ve yönettikleri örgütün korkutucu gücünden yararlanarak ve örgüte yarar sağlamak amacıyla yağma suçunu işlediği gerekçesiyle, 5237 sayılı TCK’nın 149/1. madde ve fıkrasının (c) bendinin yanı sıra (f) ve (g) bendinden de uygulama yapılması yönünde sanık aleyhine bozma kararı verilmesi;
e) Sanık …’ın, 10. eylemde …’e karşı tefecilik suçundan dolayı TCK’nın 220/5. mad. delaleti ile örgüt yöneticisi olarak sorumlu olduğu gerekçesiyle TCK’nın 58/9. maddesi gereği cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesine; doğrudan katıldığı eylemler haricinde kalan 2. eylemde mağdur …’na karşı, 13. olayda mağdur … Şimsir’e karşı, 17. eylemde mağdur …’na karşı, 18. eylemde …’a karşı işlenen tefecilik suçlarından TCK’nın 220/5. mad. delaleti ile örgüt kurucusu ve yöneticisi olarak sorumlu tutulmak suretiyle, birden fazla mağdura karşı aynı suç işleme kararının icrası cümlesinden olarak atılı suçu birden fazla kez zincirleme olarak işlediğinin kabulüyle hüküm verilmesine yer olmadığına dair hükümlerin onanması,
f) İtiraznamenin giriş kısmında yasal anlamda örgütün varlığının kabul edilmemesi gerekçesine istinaden, sanık … hakkında katılan …’na karşı tefecilik suçundan dolayı kurulan hükümde, sanığın örgüt mensubu olması nedeniyle TCK’nın 58/9. maddesi gereği cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesine ilişkin hükmün onanması,
g) İtiraznamenin giriş kısmında yasal anlamda örgütün varlığının kabul edilmemesi gerekçesine istinaden, sanık …’un, müşteki …’na karşı yağma suçundan dolayı örgüt üyesi olduğu gerekçesiyle TCK’nın 58/9. maddesi gereği cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezanın infazından sonra hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesi; ayrıca, yukarıda …’in eylemi konusunda anlatılan gerekçeler doğrultusunda, sanık …’un müşteki …’na karşı yağma eylemini gerçekleştirdiği konusunda mahkûmiyetine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil edilemediği hâlde hükümlülüğüne ilişkin kararın onanması,
h) İtiraznamenin giriş kısmında yasal anlamda örgütün varlığının kabul edilmemesi gerekçesine istinaden, sanık … hakkında müşteki …’na karşı tefecilik suçundan dolayı kurulan hükümde, sanığın örgüt mensubu olması nedeniyle TCK’nın 58/9. maddesi gereği cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine, cezanın infazından sonra hakkında denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına karar verilmesine dair hükmün onanması,
3) Sanıklar …, … ve … hakkında, yukarıda …’in eylemi konusunda anlatılan gerekçeler doğrultusunda, müşteki …’na karşı yağma eylemini gerçekleştirdikleri konusunda mahkûmiyetlerine yeterli, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil edilemediği hâlde hükümlülüklerine ilişkin kararların onanması,
Hukuka aykırı görüldüğü,” görüşüyle itiraz yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 04.07.2017 tarih ve 2334-2511 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanıklar … ve … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek; sanıklar … ve … hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak; sanıklar …, …, …, …, … ve … hakkında katılan …’na yönelik nitelikli yağma; sanık … hakkında mağdur …’a yönelik nitelikli yağma; sanıklar … ve … hakkında TCK’nın 220/5. maddesi delaletiyle zincirleme şekilde işlenmiş tefecilik; sanıklar … ve … hakkında zincirleme şekilde işlenmiş tefecilik suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Sanıklar … ve …’a atılı suç işlemek amacıyla örgüt kurmak; sanıklar … ve …’a atılı suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçlarının sabit olup olmadığının,
2- Bir numaralı uyuşmazlık konusunun sonucuna göre;
a- Sanıklar … ve …’ın TCK’nın 220/5. maddesi delaletiyle zincirleme şekilde işlenmiş tefecilik suçundan sorumlu tutulup tutulamayacaklarının,
b- Sanıklar …, …, … ve … hakkında TCK’nın 58/9. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının,
3- Sanıklar …, …, … ve …’e atılı katılan …’na yönelik nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının ve buna bağlı olarak sanıklar … ve …’ın TCK’nın 220/5. maddesi uyarınca bu eylemden dolayı sorumlu tutulup tutulamayacaklarının,
4- Sanık …’a atılı mağdur …’a yönelik nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının, sabit olduğunun kabulü hâlinde hakkında TCK’nın 149. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin yanı sıra (f) ve (g) bentlerinin ve aynı Kanun’un 58/9. maddesinin uygulanıp uygulanamayacağının,
Belirlenmesine ilişkin olup, ayrıca Özel Dairenin sanık … hakkındaki düzelterek onama kararının isabetli olmadığı sonucuna ulaşılması hâlinde Yerel Mahkemece verilen mahkûmiyet hükümlerinin Özel Dairece onanmasından sonra 08.03.2017 tarihinde öldüğü anlaşılan sanık …’ın hukuki durumunun da belirlenmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanıklardan Aşkın’ın suç işlemek amacıyla örgüt kurduğu, sanık …’ın bu örgütün yöneticisi olduğu, sanıklar Ersin ve Yunus’un da suç işlemek amacıyla kurulan bu örgütün üyesi oldukları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlardan birisi olan 2 numaralı eyleme konu olayda; katılan …’ın, aracının kaza yapmasından sonra maddi sıkıntıya düştüğü, bu sıkıntıyı atlatabilmek için tefecilik yapan sanık … ile tanışarak ondan defaten faiz karşılığı borç para aldığı, daha sonra da sanık …’den aynı şekilde para aldığı, aldığı paralar karşılığında senetler imzalattırıldığı, faiz dahi ödediği hâlde borcunun bir türlü bitmediği, senetlerini de geri alamadığı, borcunu geciktirmesinden dolayı sanıklar Okan ve Güner’in adamı olarak bildiği sanıklar Ersin ve Yener’in katılanı rahatsız ettikleri, sık sık tehdit içerikli mesajlar attıkları, bu şekilde sanıkların atılı nitelikli yağma suçunu işledikleri; 4 numaralı eyleme konu olayda ise; mağdur …’ın silahla tehdit edildiğinden bahisle şikâyetçi olması üzerine yapılan yargılama sonucunda sanıklar Aşkın ve Ercan hakkında delil yetersizliğinden dolayı beraat kararları verildiği, bu olaydan yaklaşık bir ay kadar sonra da sanıklar Aşkın ve Ercan’ın mağdurdan tehditle 20.000 Dolar para istedikleri, mağdurun korkarak Balıkesir İş Bankası Sanayi Şubesinden 02.11.2011 tarihinde kredi çekip üzerine bir miktar para ekleyerek bu parayı Balıkesir Adliyesi bahçesinde sanıklar Aşkın ve Ercan’a verilmek üzere inceleme dışı sanık Orhan’a teslim ettiği, bu şekilde sanıklar Aşkın ve Ercan’ın yağma suçuna bizzat iştirak ettikleri iddiaları ile kamu davası açıldığı,
Balıkesir Belediye Başkanlığınca inceleme dışı sanık …’a hitaben düzenlenen 27.10.2011 tarihli yazıda; dilekçedeki bahse konu şikâyetin yerinde değerlendirildiğinin, Gümüşçeşme Mahallesi Fevzi Bolak Caddesi No:61 adresinde bulunan meskenin boş arsa kısmına balık satışı için herhangi bir yapılanmaya izin verilmesinin söz konusu olmadığının belirtildiği,
Balıkesir Belediye Başkanlığınca düzenlenen 31.10.2013 tarihli yazıdan; 10.10.2011 tarihinde sanık … ile inceleme dışı sanık …’ın Belediye Başkanlığına şikâyet dilekçesi verdikleri,
Taksitli kredi ödeme planı başlıklı belgeden; mağdur tarafından Türkiye İş Bankası A.Ş.’den 22.600 TL kredi çekildiği,
Türkiye İş Bankası A.Ş. tarafından düzenlenen 14.03.2013 tarihli belgeden: 02.11.2011 tarihinde saat 09.14’te mağdurun hesabına 22.600 TL’lik para girişi olduğu ve aynı gün saat 10.44’te de 22.150 TL çekildiği,
Sanık … ile inceleme dışı sanıklar …, … ve … hakkında mağdur …’a yönelik silahla tehdit suçundan açılan kamu davası sonucunda Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.11.2012 tarihli ve 55-833 sayılı kararı ile sanık … inceleme dışı sanıklar hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararları verildiği ve bu beraat kararlarının temyiz edilmeksizin kesinleştiği,
Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan sanıklar …, …, …, …, … ve … hakkında Balıkesir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.01.2012 tarihli ve 2012/45 sayılı kararı ile; sanık … hakkında ayrıca Balıkesir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.02.2012 tarihli ve 2012/192 sayılı kararları ile iletişimin tespitine karar verildiği, Balıkesir 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.04.2012 tarihli ve 2012/324 sayılı kararı ile sanıklar hakkındaki iletişimin tespitinin 3 ay süre ile uzatılmasına; Balıkesir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.07.2012 tarihli ve 2012/579 sayılı; Balıkesir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.08.2012 tarihli ve 2012/716 sayılı; Balıkesir 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 17.09.2012 tarihli ve 2012/782 sayılı; Balıkesir 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 15.10.2012 tarihli ve 2012/888 sayılı kararları ile de bu sürelerin 1’er ay uzatılmasına karar verildiği,
Alınan mahkeme kararlarına istinaden düzenlenen iletişimin tespiti tutanaklarındaki görüşmelerin ve mesajlaşmaların bir kısmının da;
1- Sanık … ve katılan … arasında geçen 18.01.2012 tarihli ve 18.14.57 saatli görüşmenin;
“Ersin: Alo
Serdar: Alo Ersin
Ersin: He
Serdar: Bilader bak şimdi benim arabayı kiralıycak adamla görüştüm ben adam salı çarşamba ya da perşembe bu işi bitircek
Ersin: Tamam
Serdar: Tek çarşambaya perşembeye kadar sıkıştırma beni zaten biliyosun valide rahatsız peder rahatsız
Ersin: Olum sen anlamıyon bak sen hâlâ çocuk oyuncağı zannediyon sıkıştırma muhabbeti diğil ben sana ne diyom şu İrfan’ın telefonunu arasana bi
Serdar: Tamam” ,
2- Sanık … ve katılan … arasında geçen 18.01.2012 tarihli ve 19.02.05 saatli görüşmenin;
“Ersin: Alo
Serdar: Buyur dinliyom bilader
Ersin:Bilader bak şimdi görüştüm ben tamam mı
Serdar:Hıı
Ersin: Eee o şeyi getirsin diyo anlıyon deme
Serdar: Abi şuanda yok diyom bak ben çarşambaya hepsini kapatcam diyorum ya
Ersin:Bak çarşamba günü diyo bekleriz diyo çarşambayı da bekleriz perşembeyi sorun değil ama diyo yarın diyo getirsin onu diyo
Serdar:İşte bak ne diyorum ben sana ben daha yeni dıştan geldim an annemi rahatsız bilmem ne bir sürü kira ödedim bilmem ne araba arızalı motor yaptırdım sen de biliyosun bizim işleri
Ersin:Bulabilcen yerde yok mu bilader
Serdar: Yok abi yok yok tıkandım yani ben de tıkandım
Ersin:Olum adamlarla ters düşcem diyom ben sana sen anlamıyon adamlar çirkef amuna koyayım çirkef ya
Serdar: Ya çirkef mi abi tamam çirkefler olabilirler ama ona bişey demiyorum ama ben sana şunu sölemeye çalışıyırom olsa sen biliyosun sana hiç bişekilde ikiletmem onu
Ersin:Evet
Serdar:Ama o gün senin o iddia bayisine geldiğimiz zaman orda bi abi o o işte kimse eee ben sana ne söylüyom ben şuana kadar hiç problem çıkarttım mı
Ersin:Ya bilader zaten problem yokta
Serdar: Eee o zaman abi bir hafta daha yani ben neyse farkını da vercem farkı neyse veririz ya
Ersin: E bilmiyom bi daha konuşam o zaman bilader
Serdar: Tamam tamam”,
3- Sanık … ve katılan … arasında geçen 19.01.2012 tarihli ve 09.38.10 saatli görüşmenin;
“Ersin: Alo
Serdar: Ay Ersin
Ersin: He
Serdar: Şimdi ben enişte mi aradım ulaşamadım da eee büroya uğradım
Ersin: He
Serdar: Ee söledim işte ya dedim benim 550 liraya ihtiyacım var diye haber bıraktım enişteme tamam mı o geldiğinde beni arar zaten çünkü şantiyedemiş şimdi
Ersin: Eeee
Serdar: Peki ben bu 550 lirayı verdiğimde işte o adamlar beni rahat bırakacak mı bir hafta kadar
Ersin: Ya bırakcak tabi bilader ya ya onu verdin mi sorun yok bilader çarşambaya kadar bekliyo zaten
Serdar: Yani yani bıraksınlar
Ersin: Ben sana pnu anlatmaya çalışıyorum ya
Serdar: Ben de kendi işlerimle ilgilenemiyorum bak şimdi
Ersin: Tamam ben de sana onu anlatmaya çalışıyom ya onu verdin mi zaten çarşambaya kadar bekliyolar bilader
Serdar: Ya tamam da işte diyom eniştem hayır ben çünkü eniştem ile aram geçende bozulmuştu veremem derse çarşambaya kadar beklemicek mi bunlar
Ersin: Onu beklemio işte bilader onu beklemio
Serdar: Abi 500-550 verceksem 700 lira veririm ya ne farkedecek o zaman bana dokunmucak ki 550-700 lira
Ersin: Ya Serdar sen bugün yapmağa çalışta
Serdar: Abi ola ki yapamadım sen sana açık konuşayım ola ki eniştem hayır ben vermiyorum
Ersin: Ya telefonda da konuşmaya gerek yok sen yapmaya çalış bişekilde bilader Arif’ten bari sen alıver 200-300 topla işte ya
Serdar: Tamam neyse ben bi bakıcam tamam mı
Ersin: Tamam tamam bilader”,
4- Sanık … ile katılan … arasında geçen 20.01.2012 tarihli ve 10.08.45 saatli görüşmenin;
“Yener : Naptın bilader
Serdar : İyiyim Yener sen nasılsın?
Yener : İyi vallaha biyerde çay içiyorum nerdesin
Serdar : Hee dıştayım daha gelmedim geldiğimde alo derim ben sana tamam
Yener : Kaça doğru gelcen sen
Serdar : Vallaha bilmiyorum valideynen uğraşıyorum dıştayım ben bi saniye beklesene bekle
Yener : Tamam
Serdar : Trafikteyim de uygun bi yere çekmeye çalışıyorum arabayı haah tamam şimdi eee dur bakayım bugün akşama ya da yarın sabah gelirim ben gelirsem de Yener
Yener : Heee bilader şimdi sen öyle deyince eee şöyle söyleyeyim sana bizim şeyler arap şaçına döndü mazemeler de işler
Serdar : Ne gibi
Yener : Yaa şimdi yüz yüze konuşuyoruz bunu yaaa
Serdar : Ya söyle yüz yüze ne zaman fırsatımız olcak söyle neyse nedir söyle
Yener : Ya şimdi alcaklar vercekler birbirine karıştı onu diyom sana
Serdar : Benim sana yüz lira vercek var
Yener : Olur mu bilader ya
Serdar : Niye
Yener : Sen bi gelde konuşalım yüz lira nasıl oluyor ki
Serdar : Şeyde eee ne kadar en son verdiğim para
Yener : Bidakka en son ne kadar verdin
Serdar : İki yüz lira verdim haa yüz elli lira vercem var yüz elli lira
Yener : Yok yok sen iyicene karıştırdın
Serdar : Ne kadar var ki
Yener : Sen senin kafan gitmiş senin de ondan
Serdar : Ne kadar var ki verceğim
Yener : Bilader ee çocuklar getirdi şeyi ee kağıdı verdi
Serdar : Heeh
Yener :Oturam ben sana vereyim göstereyim nasıl olduğunu şimdi telefonda bu şekilde konuşulmaz onu diyom ben sana
Serdar : Tamam tamam
Yener : Sen ne zaman gelcen ona göre saat kaçta gelcen bugün gelcen mi?
Serdar :Bugün gelemeyebilirim de belki yarın akşam da gelirim validenin durumuyla ilgili biliyorsun
Yener : Ben sana
Serdar : Ayın… Ben sana alo derim merak etme sen ben geldiğim gibi alo derim sana
Yener : Ozaman senin bu bugün seni hiç aramayayım ozaman
Serdar : Yok yok ben geldiğimde alo derim
Yener : Ozaman yarın görüşelim hadi
Serdar : Tamam hadi”,
5- Sanık … ve katılan … arasında geçen 20.01.2012 tarihli ve 12.57.08 saatli görüşmenin;
“Ersin: Nerdesin
Serdar:Efendim Ersin
Ersin:Nerdesin
Serdar: Ben mi ben şuanda pederin yanına doğru gidiyom
Ersin: Tam şu iddiaya gel bi iddiaya
Serdar: Peder çağırdı ilk önce onun yanına gidiyom ben
Ersin:Olum iddaya gel iddaya
Serdar: Gelemem abi peder çağırıyor şuanda pederle bi buluşum bakalım bişey söyleyecekmiş
Ersin:Olum gel Aşkın görüşecek senlen gel iddaya
Serdar: Abi Peder çağırıyor ilk önce pederin yanına gidim işlerime halledim sonra”,
6- Sanık … ve Emre arasında geçen 20.01.2012 tarihli ve 13.06.50 saatli görüşmenin;
“Ersin: Alo
Emre: Hayırdır bilader aramışsın ya
Ersin: Ne yapıyon biladerim be
Emre: iyi sen napıyon
Ersin:iyi be şu götü arada bilader bi
Emre: Heh
Ersin:iddanın oraya gelsin be
Emre: hayırdır
Ersin:şu görüşceklermiş bunlarla da bilader bunlar çarşamba marşamba falan filan demiyo ya
Emre: Hıh
Ersin:şey geliyo diye kapattım sen arada iddaanın oraya gel bilader gelcem ben de şimdi diverde
Emre: Tamam
Ersin:Gelsin oraya da gidiyom ben iddaaya doğru
Emre: Tamam abi”,
7- Sanık … ve katılan … arasında geçen 20.01.2012 tarihli ve 13.29.44 saatli görüşmenin;
“Ersin: Nerdesin olum
Serdar: Valide valide biraz rahatsızlanmışta doktora götürecez yarım saat kırk beş dakka sonra gelebilecez doktora götürecez
Ersin: Tamam bilader bekliyom ben hadi
Serdar: Tamam ben işim bitince alo ederim
Ersin: Olum işin bitince değil yarım saat sonra gel hadi
Serdar: Ersin annem rahatsız ben ilk önce annemin işini halletmem lazım gelcem dedim tamam
Ersin:Tamam
Serdar: Bi validenin sen sen anneni mi öne alırsın başka işi mi
Ersin:Olum hadi hadi çabuk acele et tamam hadi git gel
Serdar: Hadi”,
8-Sanık … ile katılan … arasında geçen 20.01.2012 tarihli ve 16.00.57 saatli görüşmenin;
“Okan: Alo Serdar napıyon?
Serdar: İyim söyle
Okan: Senin arabada kim var şoför mü var
Serdar: Doğrudur
Okan: Tamam doğrudur derken yanında başka biri mi var konuşamıyon mu
Serdar: Yok hayır müsaitim söyle
Okan: Tamam olum benim şu an paraya ihtiyacım var biraz şoförden falan bi al ordan bi para alayım ben yüz yüz elli lira
Serdar: Valla abi hiç alma çünkü ee şoför zaten parayı yanına almamış elli lira para varmış biyere verilecekti ben de sordum fatura ödenecekti yokmuş yokmuş yani sordum ben de sordum cep telefon faturam ödenecekti yokmuş,
Okan: Cebimde param yok yokta baya bir sıkışığım ordan bi elli yüz alamayız bilader valla çok makbule geçer
Serdar: Yok elli lira para varmış yakıt alacakmış o da
Okan: He
Serdar: Yakıt alacakmış elli lira para varmış parayı almamış yanına o ben de sordum nerde para diye evde abi dedi ben dedi ee yanıma almıyorum dedi ya dedim cep telefonu faturası vardı yatırılacak dedim abi dedi
Okan: Tamam senin senin işin ayın yirmisinde binde bin demi yani bi sıkıntı yok onda
Serdar: Yirmi yirmi üçü akşamı işte geliyorlar bizimkiler
Okan: He
Serdar: Yirmi üçü akşamı geliyorlar
Okan: Yirmi üçünde binde bin mi yani
Serdar: Yirmi üç diyorum olum bugün yirmisi zaten lan mal
Okan: Bugün ayın yirmisi üç gün sonra öyle mi
Serdar: Hee
Okan: Tamam bak Serdar hani bildiğin gibi değilim şuan zaten elim de arabaya geçti param yok arabayı bekliyecem artık müşterisi ne zaman çıktı ozaman
Serdar: Tamam abi
Okan: Şimdi hiç para vermiyorlar on üç on dört lira para veriyorlar bilader
Serdar: Anladım e sen kaça aldın onu
Okan: Ya alacak verecekten geçti bana kardeşim
Serdar: He alacak verecekten geçti anladım tamam
Okan: Tamam bak ayın yirmi üçünde bak bütün programı
Serdar: Ne yirmisi olum yirmi üçü yirmi üçü
Okan: Mecbur sana göre yapıyom
Serdar: Yirmi üçü akşamı gelcekler işte yirmi dördü sabahı görüşelim
Okan: Tamam yirmi üçü akşamı olsun sabah olsun ben evrağı getiririm paramı verirsin yirmi üçü akşamı
Serdar: Tamam
Okan: Herkes yoluna bakar tamamı
Serdar: Tamam hadi görüşürüz.”,
9- Sanık … ile katılan … arasında geçen 24.01.2012 tarihli ve 12.23.19 saatli görüşmenin;
“Serdar: Efendim
Güner: Alo
Serdar: Efendim
Güner: Serdar napıyon
Serdar: iyiyim sağol sen napıyon İstanbul’dayım şuanda
Güner: Ne zaman geleceksin kardeşim sen hiç bi gittin o gidiş bu gidiş İzmir İstanbul yaşıyon
Serdar: Bekle sen valideyle uğraşıyom ben
Güner: Noldu validene
Serdar: Kanser bilmiyon mu
Güner: He öldü dediydin ya
Serdar: Ya o değil o değil o valide değil
Güner: E
Serdar: Süt annem
Güner: Bu şimdiki mi süt annen öteki mi
Serdar: Öteki süt annem de bu kendi validem işte
Güner: He öldü dediydin ya bu adam dedim ne yaptı tekrar mı canlandı neyse ne zaman geleceksin
Serdar: Valla ben üç beş gün daha burdayım ondan sonra geliyorum
Güner: Hadi bakalım daha bişey olmadı haberin olsun
Serdar: Tamam tamam”,
10- Sanık … ve sanık … ve İzzet isimli kişi arasında geçen 25.01.2012 tarihli ve 12.14.21 saatli görüşmenin;
“Ersin: Efendim abi
Aşkın: Ersin buldun mu
Ersin: He buldum şimdi dur he geldi İzzet Abi bak dur bak veriyom abi
İzzet: Alo
Aşkın:Nerdesin arkadaş sen ya
İzzet:Ben köydeyim Aşkınım
Aşkın: He köy köy nası köydesin de böyle mi söz veriyon
İzzet: Bilader ya çocuk işte ab
Aşkın: Bila
İzzet:Heh
Aşkın:Biladeri miladeri yok bak köye gelir rezillik çıkartırım ayıp senin yaptığın ben seni bekliyom
İzzet:Ama arkadaşım işte şimdi bakim parayı almadan nasıl verim Aşkın ben sana ya
Aşkın: Nası ne demek
İzzet:Şimdi ben ya verdim yere şimdi Ersin de yanımda yani ben yalan söylemem gidim şey ablamla konuşturayım yani yani imzaya götüremedim eveli gün imzaya götürecem hisseleri
Aşkın: O senin sorunun arkadaş o senin sorunun
İzzet: Evet
Aşkın: Senin sorunun ben seni mi beklip durcam bu şekil
İzzet:Ya haklısın Aşkınım
Aşkın: O senin sorunun
İzzet:Aşkınım haklısın sen
Aşkın:Haklı haksız ayır demiyoz arkadaş bugün ayarla nası yaparsan yap valla akşam köye gelir rezillik çıkartırım ver Ersin’i bana Ersin
Ersin:Evet Abi
Aşkın: Söyle akşam gelsin bilader getirsin gelmezse valla gelcem akşam üstü ben de gelcem rezillik çıkartırım köyde
Ersin: Tamam abi”,
11- Sanıklar … ile Yunus arasında geçen 04.02.2012 tarihli mesajlaşmanın;
“Yunus: EnIstem 1 saat sonra yaninda borcu 60bin beni cagirisan bandirmadayim
Ercan: Ben ona otz bin yuro derim sende do?ru de besini sana verim.”,
12- Sanık … ile … arasında geçen 07.02.2012 tarihli ve 17.00.29 saatli görüşmenin;
“Ertan: Efendim abi
Yener: Ee isim söyleme
Ertan: Alo
Yener: İsim söyleme ben sana bişey diyecem
Ertan: Heh
Yener: Okan Serdar’dan aldı mı parayı
Ertan: Şimdi almaya çalışıyoruz noterin önündeyiz
Yener: Hee babası vercek
Ertan: Sen daha
Yener: Babası veriyo mu
Ertan: Vermio
Yener: Eeeh
Ertan: Bizimki boşa koşturuyo
Yener: Niye
Ertan: Bugün sana söyleyecektim onu unuttum e bilader Serdar yokki burda
Yener: Eee
Ertan: Yok işte babası da vermez ta başka alacaklılarda var burda
Yener: Hee tamam
Ertan: Sana söyleyecektim bugün akşam geçtide daha netleşmedi olay Serdar gelmiyo yani
Yener: Ozaman para işi yaş
Ertan: Para işi yaş değil ya yüklensen olacak
Yener: Hıh
Ertan: Biz biz avukata verdik avukata dönecekler geri sende verirsen avukata hemen dönüyorlar babası dönüyo
Yener: Tamam hadi”,
13- Sanık …’un sanık …’e attığı 07.02.2012 tarihli ve 17.22.21 saatli mesajın;
“Notere gel”,
14- Sanıklar … ve … arasında geçen 07.02.2012 tarihli ve 17.24.16 saatli görüşmenin;
“Aşkın: Efendim Ersin
Ersin:Abi şu Serdar’ın babası Garanti Bankasına gidiyo da
Aşkın: Heeh
Ersin:Ondan al parayı ondan
Aşkın:Sen
Ersin:Karakola gidiyoz biz de o Garanti Bankasına gidiyo da orda şimdi çekçek parayı al sen abi
Aşkın: Tamam dön sen ya
Ersin:Nereyi döneyim abi
Aşkın: E sen tamam benim hiç bi alcam yok de çık
Ersin:ya tamam tamam abi tamam
Aşkın: Sen çık çık ordan”,
15- Sanık … ile … arasında geçen 07.02.2012 tarihli ve 18.32.21 saatli görüşmenin;
“Yener: Niye telefonlarını kapattın sen
Ertan: Kapatmadım telefon çekmeyen biyerdeymiş şimdi telefon çeken biyere çıktım
Yener: Çekmeyen değil o, o şerefsizlen berabersin oda uyandı bilmem ne onun ta sikecem onun
Ertan: Hayır hayır vallahi şey yaptı bu ee bugün varma şeyin üstüne Serdar’ın üstüne
Yener: Anladım onlar eve çekildi parasınla demi
Ertan: Eve değil eve değil organize geldi eve olsa yine iyi
Yener: Hı neden nereye
Ertan: Notere notere
Yener: Ya bak şimdi biz o çocuk cahil o çocuk senin başını yakacak
Ertan: Ya sen boşver o kısmını sen nerdesin geldin mi
Yener: Ben ee çözemedim o işi de ben dıştayım da… misafirler geldi bir iki bira içiyoz
Ertan: Yarın git yarın git ben sana söylüyim sıkıntılı konu şuan
Yener: Yok yok ben beni o beni o beni bulur ben sana söyleyim
Ertan: Abi öyle değil kaçmış babası ilgileniyor çocuk kaçak
Yener: Anladım
Ertan: Sekiz kişi başına geldi bak bi
Yener: He
Ertan: Yedi sekiz kişi başına geldi orda alacaklılar noterin önünde
Yener: Hee
Ertan: O ee kendi kaçak babası halletmeye çalışıyordu orda bi seksen yaşında adam var yaşlı babası
Yener: He biliyom
Ertan: Ee şey yapma
Yener: Tamam
Ertan: Yarın git
Yener: Tamam
Ertan: Hatta avukat aracılığıyla git
Yener: Tamam hadi”,
16-Sanık … ile … arasında geçen 07.02.2012 tarihli ve 18.55.07 saatli görüşmenin;
“Ertan: Efendim abi
Yener: Okan’ı götürdü mü polisler
Ertan: Hayır
Yener: Ney
Ertan: Hayır
Yener: Kimi kimi götürdü ordan anlamadım ben şimdi
Ertan: Kimseyi götüremedi ya organize geldi tüğdük
Yener: He
Ertan: Organize geldi herkes dağıldı
Yener: Hee kimseyi götürmedi demi
Ertan: Aynen
Yener: Hee Okan nerde şimdi
Ertan: Yanım da
Yener: Tamam hadi görüşürüz”,
17- Sanıklar … ile Yunus arasında geçen 14.02.2012 tarihli mesajlaşmanın;
“Ercan: Gelym ben 1 sat snra ordaym beklet
Ercan: imza atldmı
Yunus: Evet atm?slar”,
18- Sanıklar … ve … arasında geçen 02.03.2012 tarihli mesajlaşmanın;
“Aşkın: Abi kumpasa geldim emliyete adila
Ercan: Nerdsn
Aşkın: Emliyeteyim
Ercan: Km yapt?
Aşkın: Nevzat abi is icin
Ercan: Bem gelym
Aşkın: Abimde burda
Ercan: Arabayı arayp cıkarcklar
Ercan: Tfk ruhsatlı mı”,
19- Sanık … ile Ersoy Gökmen arasında geçen 31.03.2012 tarihli ve 19.38.47 saatli görüşmenin;
“Ercan:Efendim çakır
Ersoy:Amca ben ikisinde getirecem dedim Yunus Yunus’u salmışın buraya
Ercan: Yok ondan değil romork varmış oğlum sende romorka bakmaya geldi romorku sen sattım dedin satmamışın lazımdı o birine kaç para diyon o romorka heeeh
Ersoy:hee yaav üç liraya veririz amca ya
Ercan:oğlum sen sattım diyodun ya romorku satmamışsın
Ersoy:yaav sattık da kendi köyümüze parada langır lungur dedi kendi kasamı satıcam bilmem cart curt dedi
Ercan:kaç para istiyon ona sen çakır
Ersoy:yaav üç liraya verecem amca ben onu yaa bunun yenisi dört milyar yedi yüz elli dört milyar sekiz yüz tınaz en iyi kasa o
Ercan:tek tek teker değil mi bu
Ersoy:tek teker hee düzgün ya
Ercan:tamam bi alıcı var bugün ben bi onla bi görüşeyim de haber veririm”,
20- Sanıklar … ve … arasında geçen 01.05.2012 tarihli ve 15.10.34 saatli görüşmenin;
“Aşkın: Ersin sen Levent’le görüştün mü
Ersin: Görüştük de o alamadım diyor cuma günü cumartesi diyor getirdim emlağa emlakta kimse yokmuş cumartesi gün vercem diyor abi yaa
Aşkın: yarın sen onu benim yanıma getir bi
Ersin: Tamam yarın yine gel dedim zaten abi
Aşkın: Yarın benim yanıma getir o akşam git evine abi olmaz diyo de yarın şey yarın şey yapsın
Ersin: Tamam
Aşkın: Tamam mı yarın nerden bulursa şey yapsın
Ersin: Tamam
Aşkın: ona öyle söyle bi de Hüseyin abiye arasana bi Antalya’yı
Ersin: O yoldaymış abi geliyormuş yarın görüşelim diyor
Aşkın: Tamam yarın görüşelim
Ersin: Balıkesir’e geliyormuş
Aşkın: Tamam sen Levent’le konuşta olmaz diyor de yarın istiyor de
Ersin: Tamam tamam hadi”,
21- Sanık … ile Ersoy Gökmen arasında geçen 07.05.2012 tarihli ve 12.26.35 saatli görüşmenin;
“Ercan: Aloo
Ersoy: Yunus Ağa gelmiş şey amca da sabah
Ercan: Oğlum geldiyse yanıma gelsene gavat oğlu gavat ne… gelecek tabi gelmiyecek mi seni aramaya
Ersoy: Yarın anamlan parayı getirip geleceğiz biz
Ercan: Çok orospu çocuğusun leen sen pezevenk yanıma bi gel yanıma bi uğra yanıma
Ersoy:Ben Balıkesir de değilim ben
Ercan:… se se oğlum artık yetti len
Ersoy: Yoo amca
Ercan: İki sene oldu sen evin önünden benim buğdayı kaldıralı gavat yanıma gel
Ersoy: Yaav yarın bin de bin gelecez biz anamlan yanına senin bin de bin yarın gelmedim mi ondan sonra konuş söv neler yap bak”,
22- Sanık … ile Metin Aydoğan arasında geçen 07.05.2012 tarihli ve 13.10.38 saatli görüşmenin;
“Ercan: Aloo
Metin: Buyur Ercan abi
Ercan: Metin napıyorsun oğlum bu para işini
Metin: İyi sen napıon
Ercan: İyi para işini napıyorsun Metin
Metin: Abi bugün halletcem onu akşama kadar halletcem mesai bitene kadar
Ercan: Bak oğlum ben sana bir şey söyleyeyim harbiden yani burda ortaklarımla kötü oluyom senin yüzünden ben bu güneyin senedini veriyorlar bugün bu parayı hallet
Metin: Tamam abi halletcem abi
Ercan: Tamam mı
Metin: Saat mesai bitmeden halletcem onu abi
Ercan: Sen kötü yapma bugün yarın baban söz verip duruyor iki aydan beri
Metin: Evet abi
Ercan: Bu para bugün ödenmesi lazım ödenmediği zaman hemen dosyaya girilir senet tamam mı gülüm
Metin: Tamam abi tamam Ercan abi
Ercan: Hadi bugün hallette ara beni
Metin: Tamam abi oldu görüşürüz”,
23- Sanık … ile Atasoy Gökmen arasında geçen 18.05.2012 tarihli ve 11.38.37 saatli görüşmenin;
“Ercan: Alo
Atasoy: İyi günler
Ercan: İyi günler Ercan ben
Atasoy: Ercan Bey ben parayı göndercem de
Ercan: Evet
Atasoy: ıı bu şey üzerine … teyit etmek için
Ercan: Evet doğrudur tamam tamam tamam şey
Atasoy: Hı hı ben şimdi beş
Ercan: Tamam
Atasoy: Beş bin beş bin TL göndercem de geri kalan da bir ay sonra haziranın onbeşinde de göndercem
Ercan: Tamam atasoy
Atasoy: Ama yanlız sizden bi istirhamım var dı benim de
Ercan: Efendim
Atasoy: O konuyu dile getircem ben de
Ercan: Buyur
Atasoy: Şimdi benim annem yaşlı biliyorsunuz atmış yaşındaki bi kadın parayı alan da bu öteki şerefsiz yani iki tane şey göndermişiniz bunlarda annemi rahatsız etmişler kolundan tutmuşlar
Ercan: Öyle öyle öyle öyle bir şey yok onu sana kim yalan konuşuyorsa yalan konuşuyor gülüm biz yani evinize köyünüze kimse gitmedi artı bide şöyle bişey var bu yani bu bi para olayı değil yani ben sana gene söylüyorum gene söylüyorum bak ben de faturaları var belgeleri var kantar fişi var Ersoy Gökmen ne benim verdiğim 9800 kilo buğday bu anladın mı Atasoy
Atasoy: Ben dolar aldım falan dedi bana da
Ercan: Yalan konuşuyor yalan konuşuyor şerefsiz gel ben sana şeylerini göstereyim bu
Atasoy: Tamam
Ercan: Evraklarını göstereyim şeyleri fişleri var kantar fişi var başak tarıma verdiği 9800 kilo buğdayım benim bu anladın mı Atasoy sen gönder o parayı iki bin ikibin lira daha gönderirsin
Atasoy: He göndercem de
Ercan: Tamam
Atasoy: Öyle dedi ban da
Ercan: Yok yok
Atasoy: Bundan şey yaptım üzüntü duydum sana belirtmek istedim
Ercan: Yok yok değil değil Atasoy öyle değil öyle değil ben senle gelince yüz yüze de görüşürüm bu konuları oldu
Atasoy: Tamam tamam abicim ben bugün o zaman Yunus’tu
Ercan: Evet evet evet
Atasoy: Onu arayacam on ikibuçuk bir gibi soy ismini falan alcam
Ercan: Tamam
Atasoy: Saat üç gibi beş bin TL çıkarcam bugün
Ercan: Tamam Atasoyum tamam”,
24- Sanık …’ın sanık Yunus’a attığı 13.06.2012 tarihli ve 18.24.23 saatli mesajın;
“Olanı al yarn sabh ona kadar musde ver.”,
25- Sanık … ile Ercan Altun ve Tayfun isimli kişiler arasında geçen 16.07.2012 tarihli ve 17.52.13 saatli görüşmenin;
“Tayfun: Alo
Ersin:Tayfun geliyon mu Bilader
Tayfun: Bilader aracaklar şimdi bekliyom hala da fesliğenin peşindeyim fesliğeni arıyorum ya
Ersin:Heee valla bekliyoz bilader seni bekliyoz
Tayfun: He anladım bilader bunu uzatma gibi bişey var mı ya
Ersin:Valla uzatma gibi yok bilader ya
Tayfun:He farkı furku ney bunun ya uzatmanın bir aylık daha
Ersin:Valla bilader
Tayfun: Hıı
Ersin:kabul etmezler öyle ya
Tayfun: Normalde şimdi biz Ercan abiyle arıyoruz da ona göre yani bizde şey yapçaz da yani varsa böle bişeyde bir aylık bana bi müsade ver ya
Ersin:Dur bi bilader bi konuşayım ben o zamanda sana haber verem
Tayfun: Hadi bi konuşta dön bilader ya ben çok sıkışacam (haricen Ercan Altun isimli şahıs Ersin Ersin diye sesleniyor) al veriyom
Ercan: Ersin
Ersin: He abi
Ercan: Gülüm şunu bak farkını vercez şimdi 1.350 lira anladın mı
Ersin: Dur bi konuşayım ben de haber veririm dur
Ercan: Orospu çocuğu anası sikişmiş bacısı sikişmiş pezevengi getireyim ben oraya
Ersin:Hee
Ercan:O bacısı sikişmiş senet mi veriyo evrak mı veriyo anasını mı veriyo basanı mı getiriyo yedi ceddini mi getiriyo getirsin bu Tayfun ile alakası olmayan bişey anladın mı
Ersin:Tamam dur haber veririm ben sana haber veririm şimdi
Ercan:Anası sikişmiş pezevenk anladın mı
Ersin:Tamam dur arıcam ben seni”,
26- Sanıklar … ve … arasında geçen 04.08.2012 tarihli ve 13.08.06 saatli görüşmenin;
“Ersin: Efendim abi
Aşkın: Ersin şu Tayfun’u bulda eee iddiaya yanıma getir sen onu
Ersin: Tamam abi”,
27- Sanıklar … ve … arasında geçen 14.09.2012 tarihli ve 15.25.14 saatli görüşmenin;
“Aşkın: Hee şey için aradıydım ben seni Ercan abi Alptuğ’un telefonu var mı diye bu cambaz onun deme abi
Ercan: Devretti onu galiba ya
Aşkın: Devretti mi
Ercan: Devretti o
Aşkın: Hee tamam abi
Ercan: Ne oldu
Aşkın: Yok bişey ya bi burayı günlük basıyolarmış abi de hadi yardımcı olayım Okan’ı güvenlik görevlisi yapam oraya diyecektim Okan gili
Ercan: Onu ben devretti biliyim gene de bi vereyim bi telefon numarasıda
Aşkın: Tamam abi verde sorayım olmazsa
Ercan: Bi dakka sona ben seni bi adrayım”,
28- Sanık … ile Alptuğ isimli kişi arasında geçen 14.09.2012 tarihli ve 15.33.34 saatli görüşmenin;
“Alptuğ: Efendim abicim
Ercan: Ne yapıyon Aşkın abin aradı mı seni
Alptuğ: Abi şimdi aradı ya ben seni arayacaktım evden çıktın mı çıkmadın mı diye aramak istemedim de
Ercan: Sen bi görüş onla bakam bişeyler anlatıyo bana da
Alptuğ: Tamam abi ben bi görüşeyim var mı abi bi sıkıntılı bi durum
Ercan: Yok yok yani bi görüşte olumlu bişey
Alptuğ: Tamam abi
Ercan: Olur yani ondan
Alptuğ: Tamam oldu okey abi o zaman ben görüşeyim ondan sonra senin yanına gelirim abicim tamam”,
29- Sanıklar … ve … arasında geçen 14.09.2012 tarihli ve 15.44.36 saatli görüşmenin;
“Aşkın: Efendim abi
Ercan: Ben de geleyim nerdesin
Aşkın: Ben iddianın ordayım Ercan abi
Ercan: Bi gelim bakalım geli mi o aradın mı sen onu
Aşkın: Aradım o bi saati bi saati bulur diyo abi bi saat sonra gelcem diyo
Ercan: Orda mı buluşam ben de geleyim
Aşkın: Fark etmez istersen yanına geleyim
Ercan: Tamam tamam”
30- Sanıklar … ve … arasında geçen 14.09.2012 tarihli mesajlaşmanın;
“Ercan: Ergun gurle alakalı oranın korumalığnı oğlu çağtay ypyı onlarla alakalıdır.
Aşkın: olur abi gunluk dagitiyolarmis orayi ama yardimci olurum Aptuya”,
31- Sanıklar … ve … arasında geçen 18.09.2012 tarihli mesajlaşmanın;
“Aşkın: Hakan gili almislar
Ercan: Sıra kmde.”,
32- Sanık … ve Mehmet Akif Aydın arasında geçen 10.10.2012 tarihli ve 14.20.12 saatli görüşmenin;
“Mehmet: Yaa beş altı tane it kopuk gelmiş buraya kafalarına göre tamam mı vurcaz etcez çıkcaz bilmiyorum işte
Aşkın : Seni mi
Mehmet: hee
Aşkın : oğlum emniyettesin len emniyette kim ne diyebilcek sana yaa beş altı tane adam
Mehmet: Emniyette olmasa dışarda olur yolda olur ışıklarda olur biyer bulur yani
Aşkın : Allah Allah göndereyim ben Ersen i sen öyle söylesene oğlum arayacağın kişi benim ben sen benim yanımda çalışıyorsun yaa Allah Allah
Mehmet: ondakka içinde yolla Ersin’i
Aşkın : Tamam göndereyim ben”,
33- Sanıklar … ve … arasında geçen 10.10.2012 tarihli ve 14.27.27 saatli görüşmenin;
“Ersin: Nerdesin Abi
Aşkın: Ben salı pazarının ordayım Ersin şey
Ersin: Şey diycem sana tilki aradı beni de biyere gel diyor gideyim mi oraya
Aşkın: Git gülümde ne diyor ne demiyor ki bilmiyorum ifadesi mi varmış bi dünya çoluk çocuk mu var diyor bişeyler diyor ama
Ersin: Tamam hadi gidivereyim hemen
Aşkın: Git alıver onu getir salı pazarının oraya
Ersin: Tamam hadi tamam”,
34- Sanıklar … ve … arasında geçen 10.10.2012 tarihli ve 15.25.47 saatli görüşmenin;
“Ersin: Efendim abi
Aşkın: Ersin balık yazanesindeyim geliyon mu?
Ersin: Tamam geliyoz. Çardaklının ordrayız geliyom abi
Aşkın: Getir şu şeyi Mehmet’i
Ersin: Tamam tamam” şeklinde olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … 16.01.2012 tarihinde kollukta; 1.5-2 yıl kadar önce dolmuş taksisinin kaza yaptığını, bu nedenle maddi sıkıntı çekmeye başladığını, bankalardan da para çekemediğini, bu durumu aynı durakta dolmuş taksisi olan arkadaşı Birol’a anlattığını, onun da para bulabileceğini söyleyerek kendisini sanık … ile tanıştırdığını, sanık …’dan bir buçuk yıl kadar önce aylık %20 faiz ile toplam 3.000 TL aldığını, karşılığında senet imzaladığını, hatırladığı kadarıyla senet üzerinde tarih olmadığını, almış olduğu bu para karşılığında altı veya yedi ay süre ile her ay düzenli olarak 600 TL ödediğini, sonra bir ay ödemediğinde sanık …’ın kendisini bularak 1.000 TL’lik senet daha imzalattığını, borcunun 4.000 TL’ye çıktığını ve aylık 800 TL ödeyeceğini söylediğini, 3 ay boyunca sanık …’a aylık 800 TL ödediğini, ancak daha sonra ödeme gücü kalmadığı için 800 TL’lik faizi ödeyememeye başladığını, bir ay önce sanık … ve yanında gelen sanık … ile “Viva Pastanesi”nde buluştuklarını, burada kendisine 8.000 veya 9.000 TL’lik bir senet daha imzalattıklarını ve 15.01.2012 tarihinde toplam 8.400 TL ödemesini söylediklerini, ancak kendisinin bu parayı ödeyemediğini, bunun üzerine sanıklar Okan ve Güner’in adamı olduğunu bildiği sanık …’in kendisi yokken durağa gelerek borcunu ödemesini isteyip kendisini durakta beklemiş olduğunu, sanık …’in kendisine “Bilader seni sorup duruyorlar bak boyna, 550 milyon gönderecekmişsin bilader, yeğenini mi arayacan kimi arayacaksan ara” şeklinde mesaj gönderdiğini, ayrıca telefonu açmamasına rağmen akşama kadar toplam 57 kere aradığını ve ayrıca “Bilader sen telefonu açma bakalım, ben nasıl olsa seni bugün bulurum, ondan sonra ne yaparsın Serdar efendi?” şeklinde bir mesaj daha gönderdiğini, sanık …’den yaklaşık 3-4 ay kadar önce 1.000 Dolar aldığını, sanık …’in bu parayı Ölmezler Et’in sahiplerinden alarak kendisine verdiğini söylediğini, bu parayı ödemesine rağmen daha önce yapmış oldukları senedini geri vermediğini ve ödediği bu paraya rağmen ölümle tehdit ederek her ay 800 TL faiz ödettirdiğini, bu şahısların sürekli olarak kendisini telefonlarla veya iş yerinde taciz ettiklerini ve ölümle tehdit ettiklerini, ayrıca sanık …’ın daha önce tamamını ödediği 6.000 TL’lik senedini sanık …’e sattığını öğrendiğini, sanık …’in kendisinden her ay 1.200 TL faiz aldığını ve hâlâ her ay faiz ödemeye devam ettiğini, sanık …’e ana paranın ne kadar kaldığını sorduğunda kendisine “Sen bana faizleri öde bittiğinde ben sana haber veririm.” dediğini, sanık …’e yaklaşık 5-6 aydır düzenli olarak aylık 1.200 TL faiz ödediğini, sanıklar Okan, Güner ve Yener’in birlikte çalıştıklarını, planlı bir şekilde hareket ederek insanlara para satmak suretiyle faiz alıp bu kişileri zor durumda bıraktıklarını, bu sanıklara faiz ödemediği zaman kendisine “İçeride bir sürü yeğene bakıyoruz, dışarıda da bir sürü yeğene bakıyoruz, ödeme yapmadığın takdirde seni yok ederiz.” şeklinde tehditlerde bulunduklarını, sanıklar Okan, Güner ve Yener’den toplamda yaklaşık 10.000 TL aldığını, bunun karşılığında faiz olarak yaklaşık 40.000 veya 50.000 TL ödemesine rağmen borcunun bir türlü bitmediğini ve ne kadar borcunun kaldığını da bilmediğini, ellerinde üç veya beş tane senedinin bulunduğunu, borcunu bitirse bile yine imzaladığı senetleri alamadığını, bu şahısların 30 veya 40 kişiye daha faizle para verdiklerini söylediklerini, aynı durakta çalışan bazı kişilerin de sanıklardan faizle para aldıklarını ve hâlâ sanıklara faiz ödemeye devam ettiklerini, sanıklardan korktukları için bu kişilerin seslerini çıkaramadıklarını, tüm durakta çalışanların faizle para aldığını bilmelerine rağmen korktuklarından dolayı kendisine şahitlik edeceklerini sanmadığını, şikâyetçi olduğunu,
Kolluktaki 19.01.2012 tarihli ek ifadesinde; önceki ifadesinde özellikle sanık …’ın adamı olan sanık … tarafından tehdit edildiğini ve bundan dolayı şikayetçi olduğunu belirttiğini, 18.01.2012 tarihinde sanık …’in 0535 014 11 41 numaralı telefondan kendisinin kullandığı 0530 824 39 08 numaralı telefonu defalarca arayarak ve mesaj çekerek kendisinden para istediğini ve parayı ödemesi için tehdit ettiğini, telefonla kendisini aradığında kendisine ait olan 10 T 0052 plaka sayılı Adnan Menderes hattında çalışan dolmuş taksisini T.T.M. karşısında bulanan Mega Yıldız isimli lokantanın önüne getirmesini, alacaklarına karşılık arabaya el koyacağını söylediğini, telefonu kapatırken “Seni 5 dakika sonra arayacağım.” dediğini ve akabinde Kaçakçılık Şube Müdürlüğüne gelerek durumu anlatıp burda bulunan Bünyamin Müdür ve Can Komiser’in yanında sanık …’i aradığını ve hoporlörü açtığını, telefonda sanık …’in faizle para veren adamlarının daha fazla bekleyemeyeceklerini eğer parayı vermezse kendisine ait olan 10 T 0052 plakalı taksiye el koyacaklarını ve bırakmayacaklarını söylediğini, şoförü olan İrfan’dan 50 TL aldığını, 19.01.2012 tarihinde saat 07.50’de Adnan Menderes Peronunda beklerken sanık …’in kahyalık yapan Arif’i telefonla arayarak T.T.M. içinde bulunan Karesi Kafeye gelmesini söyleyince oraya gittiğini ve sanık …’in kullandığı eski kasa, yeşil renkli, Doğan marka arabaya bindiğini, araçla birlikte Milli Kuvvetler Caddesi istikametine doğru gittiklerini, sanık …’in araç içerisinde kendisine yine para konusunu açtığını ve adamların daha fazla bekleyemeyeceğini söylediğini, bu adamların kim olduğunu sorduğunda, sanık …’ı ve Aşkın’ın biraderini söylediğini, hatta sanık …’ın biraderinin daha psikopat olduğunu söylediğini, kendisinin de zaman kazanmak için para ayarlamaya çalıştığını söyleyerek çarşamba-perşembe gününe kadar zaman istediğini ve vilayetin önünde arabadan indiğini, Kaçakçılık Şubesine konuyu anlatmak ve ifade vermek üzere geldiğini, ölümle tehdit edildiğini, şikâyetçi olduğunu,
İstinabe suretiyle Mahkemede; Balıkesir ilinde 10 T 0052 plaka sayılı dolmuş taksiyi çalıştırdığı sırada araç kaza yaptığı için maddi sıkıntıya düştüğünü, bankalardan kredi alamadığı için de para bulabileceği birilerini aradığı sırada durakta çalıştığı Birol Demir isimli arkadaşının sanık …’dan borç alabileceğini kendisinin de daha önceden borç aldığını söylemesi üzerine sanık …’dan 3.000 TL nakit para aldığını, aldığı bu paranın karşılığında 7.000 TL’lik bono imzaladığını, ayrıca her ay %20 faizle para ödemek üzere anlaştıklarını ve 7 ay boyunca 600 TL’yi aksatmadan ödediğini, sadece bir gün para ödemesini geciktirmesi üzerine kendisine borcunun katlandığını söylediklerini ve 9.000 TL’lik senedi tehdit ederek zorla imzalattırdıklarını, sanık …’ın yanında kardeşi olan Hakan Deniz’in de olduğunu, sonra bu imzaladığı senedi sanık …’e verdiklerini, sanık …’in de kendisinden tehditle para istediğini, her ay bunlara düzenli olarak para vermeye başladığını, ancak borcunun bir türlü bitmediğini, bu kişilerin Macarlar Köyünde çepni aşireti olarak bilindiğini, korktuğu için gidip şikâyetçi olamadığını, ailesine zarar vereceklerini düşündüğünü ve parayı ödemeye devam ettiğini, sanık …’den sonra sanık …’in devreye girerek kendisinden %10 faiz alacağını ve diğerlerinden daha insaflı olduğunu söylediğini, bunun üzerine sanık …’e 6.000 ve 9.000 TL’lik iki adet senet imzalayıp verdiğini, sanıkların senetleri alırken silah ve bıçak gösterdiklerini, bazen arabanın içerisinde zorla imzalattıklarını, sanıklar Ersin, Güner ve Aşkın başta olmak üzere senetleri alırlarken kendisini dövdüklerini, en çok bu üçünün hırpaladığını, diğer sanıkların da vurduğunu, artık dayanamayıp polise şikâyetçi olduğunu, şikâyetçi olduktan sonra polisle iş birliği yaparak suç üstü yakalanmalarını sağladığını, daha doğrusu babasının da devreye girdiğini ve para alışverişi esnasında sanıkların yakalandığını, bu şahıslara toplam 100,000 TL’nin üzerinde para ödediğini, ancak her bir sanık ile ilgili olayı ayrıntılı olarak hatırlayamadığını, daha önce verdiği ifadelerinde ayrıntılı beyanda bulunduğunu, şu an hatırladığı kadarıyla sanık …’dan 3.000 TL nakit para aldığını, sonra sanık …’den 4.000 ya da 5.000 TL aldığını, sanık …’den 1.000 ve 3.000 olmak üzere toplam 4.000 Dolar aldığını, imzaladığı senetleri geri alabilmek için bir diğerinden nakit para almak zorunda kaldığını, yine borç olarak verip kısır döngü şeklinde parayı birinden alıp diğerine verdiğini, borcunu kapatabilmesi için bu kişilerden nakit olarak 20.000 ya da 25 000 TL kadar para aldığını, hakkında herhangi bir icra takibi olup olmadığını bilmediğini, tüm sanıklardan şikâyetçi olduğunu ve davaya katılmak istediğini, hangi sanığın hangi eylemi yaptığını bu ifadesinde anlattığını, isimlerinden bahsetmediği sanıkların geri planda kalan sanıklar olduğunu, ancak adları geçen tüm sanıkların diğerlerinin yanında durduklarını, kendisinde korku yarattıklarını, hep birlikte hareket etiklerini, kendisi gibi dolmuş durağındaki diğer arkadaşlarını da tehdit ederek zorla paralarını aldıklarını bildiğini, bazı kişilerin korktukları için şikâyetçi olamadığını,
Mağdur … kollukta; olaydan bir yıl önce balık avı başladığı mevsimde Eski Hal Binasının orada Balıkçı dükkânı açarak balıkçılık yapmaya başladığını ve pazar yerlerinden balık satışı için yer temin ettiğini, Gümüş Çeşme Mahallesinde açılan salı ve pazar günleri olan pazarda da yer bulduğunu, Belediyeye burada satış yapmak için müracaat ettiğini ve ruhsat aldığını, satışlara başlamadan önce yerini hazırlarken yanına sanık … ile inceleme dışı sanık …’ın geldiğini ve kendisine “Bu balıkçılık işine devam edersen çocuklarını da senide öldürürüz.” dediğini, kendisinin ise balıkçılık işine devam ettiğini, bir gün eşi ve çocuklarıyla dükkanda oturdukları sırada sanık … ile inceleme dışı sanıklar Ercan, Ersin ve Yunus’un yeşil bir araba ile dükkânının önüne geldiklerini, sanık …’ın dükkânının önünde silahını çıkararak Ercan ile birlikte “İçeriden kim çıkarsa vurun!” diye talimat verdiğini, kendisinin de o arada dükkânın içinde bulunan tezgâhın arkasına sığındığını, şahısların ellerinde silah olduğu için ne kendisinin, ne oğlunun, ne de eşinin dışarı çıkamadıklarını, bu sırada dükkânın karşısında bulunan otoparka resmî polis aracı ile polislerin geldiğini, kendisinin de polisleri görünce polis diye bağırdığını, bunun üzerine yukarıda isimlerini söylediği kişilerin polisi görünce kaçtıklarını, bu olay üzerine Anafartalar Polis Merkezine giderek bu şahıslardan şikâyetçi olduğunu, bu olayın adliye sefahatinin devam ettiğini, bu şahısların Anafartalar Polis Merkezinde dahi kendisini ve çocuklarını tehdit etmeye devam ettiklerini, kendisine “Çocuklarını öldüreceğim.” dediklerini, korktuğu için balıkçılığı bıraktığını, bu olaydan sonra sanık … ve Ercan’ın bu olaydan dolayı 20.000 Dolar zarar ettiklerini, bu parayı ödemediği takdirde öğretmenlik yapan oğlu Üstün Kaplan’ı öldüreceklerini söyleyerek kendisini tehdit ettiklerini, kendisinin de oğluna bir zarar gelmemesi için İş Bankası Sanayi Şubesinden 20.000 TL kredi çektiğini, paranın geri kalanını ise eşinden ve dostundan tamamladığını, parayı tamamladığı gün bu şahısların kendisiyle irtibata geçtiğini, adliye binasına gelmesini ve parayı getirmesini söylediklerini, bunun üzerine aynı gün parayı alarak adliyeye gittiğini, adliyenin bahçesinde Aşkın Emlak’ta çalışan Orhan isimli kişi ile görüştüğünü ve Orhan’a 20.000 Doları teslim ettiğini, bu süre zarfında Balıkesir Belediyesindeki iş yeri ile ilgili ruhsat başvurusunun iptal edildiğini, şikâyetçi olduğunu,
İstinabe suretiyle Mahkemede; daha önceden pazarcılık yaptığını, bir ara balıkçılık yapmaya karar verdiğini ve pazarda balık satmak için belediyeden ruhsat aldığını, ancak pazarda yerini hazırlarken sanık … ile inceleme dışı sanık …’ın yanına gelerek kendisine balıkçılık yapamayacağını yaparsa kendisini ve çocuklarını öldüreceğini söylediklerini, ayrıca sanık … ile inceleme dışı sanıklar Ercan, Ersin ve Yunus’un balıkçı dükkanının önüne geldiklerini, sanık …’ın dükkanın önünde silahını çıkararak “İçeriden çıkan olursa vurun.” diye talimat verdiğini, o ara polisler gelince ve kendisi bağırınca kaçtıklarını, bu olayın adliyeye intikal ettiğini, sonrasında sanık …’ın bu olay nedeniyle 20.000 Dolar zarara uğradığını söyleyerek kendisinden bu parayı istediğini, öğretmenlik yapan oğlunu öldürmekle tehdit ettiğini, kendisinin bu paranın bir kısmını bankandan kredi çekmek, kalanını da eşinden dostundan tamamlamak suretiyle adliyenin bahçesinde Aşkın Emlak’ta çalışan Orhan isimli kişiye teslim ettiğini, daha sonra ruhsatının iptal edildiğini, sanık …’ın damadının kardeşi olduğunu, bu nedenle sanıktan şikâyetçi olmadığını,
Mağdur … kollukta; paraya ihtiyacı olduğu için İsmail Hakkı Yakın’ın kendisini tanıştırdığı sanık …’dan 1.000 Dolar aldığını, bunun karşılığında tarih ve miktar kısmı boş olan senet verdiğini, sanık … ile her ayın 20’si ile 25’i arası 200 Dolar ödeme yapacağı konusunda anlaştıklarını, yaklaşık 16 ay boyunca sanık …’a balıkçılık yaptığı iş yerinde 200 Dolar verdiğini, bu paranın bu güne kadar 3.200 Dolara ulaştığını, ancak sanık …’ın hâlâ kendisini arayarak para istediğini ve tehdit ettiğini, ağza alınmayacak laflar söylediğini, sanıktan çekindiğinden dolayı yanına gitmediğini, kendisine ve ailesine bir şey yapacağından korktuğunu, parasını denkleştirmeden de yanına gitmeyi düşünmediğini, senedinin hâlâ sanık …’da bulunduğunu, sanık ile bir çok kez görüştüğünü, bugüne kadar verdiği paraların ne olduğunu sorduğunda önceki verdiklerinin ana paranın faizi olduğunu, ne zaman 1.000 Doları tam olarak getirirse borcunun o zaman biteceğini söylediğini, kendisinin hâlâ faiz ödediğini, ancak 7-8 aydan beri bunu da ödemede zorlandığını ve ödeyemediğini, sanık …’ın kendisini arayarak “Gel borcunu ver.” dediğini, kendisinin de satmak istediği bir arsasının olduğunu, satıp parasını vereceğini söylediğini ve telefonu kapattığını, korktuğundan şikâyetçi olamadığını,
İstinabe suretiyle Mahkemede farklı olarak; sanıklardan sadece …’ı tanıdığını, balıkçılık yapan sanık …’ın arkadaşı olduğunu, kendisinin de Balıkesir’de çaycılık yaptığını, sanık … ile oradan tanıştıklarını, tarihini tam olarak hatırlamamakla birlikte iddianamede belirtilen suç tarihleri arasında Ercan’dan eski model Şahin marka bir araba satın aldığını, bu aracın Ercan’ın muhasebecisinin üzerine kayıtlı olduğunu, Ercan’ın bu aracı muhasebecisinden satın alıp daha sonra kendisine sattığını, kendisinin de aldıktan yaklaşık 10 gün sonra bu aracı başkasına sattığını ve aracın satışını kendi üzerine almadan direk sattığı kişinin üzerine yaptıklarını, bu aracı Ercan’dan 2.500 TL’ye aldığını, Ercan ile anlaşmasına göre Ercan’a ayda 200 TL olmak üzere taksitle parayı ödediğini, bu araç alış verişi ile ilgili aralarında herhangi bir senet düzenlemediklerini, ayrıca kendisinin Karaağaçlı olması sebebiyle Ercan’a zeytin ve zeytinyağı sattığını, daha doğrusu sıkıştığı zamanlarda Ercan’dan ara ara para aldığını, bunun karşılığında da ona zeytin zamanı geldiğinde yaklaşık 300 kilo kadar zeytinyağı götürdüğünü, bu yağı kısım kısım birden fazla defada sanık …’a verdiğini, bu zeytinyağlarının parasını teslim etmeden önce aldığı için sanık … ile aralarında senet düzenlediklerini, yağları teslim ettiğinde senedin de yırtıldığını, yaklaşık 10 senedir sanık … ile bu şekilde zeytinyağı alış verişi yaptıklarını, her sene için bu şekilde önceden parayı aldığını, sanık …’a senet verdiğini, senetleri sanık …’dan aldığı para miktarı kadar doldurduğunu, yaklaşık ortalama 1.000-2.000 TL olarak senetleri doldurduğunu, kesinlikle iddianamede anlatıldığı gibi sanık …’ın kendisini tehdit etmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, sanık …’a hiç Dolar olarak ödeme yapmadığını, sanık …’ın sadece yağlar geciktiğinde yağların neden geçiktiğini sormak için kendisini aradığını, emniyette vermiş olduğu beyanının sadece Balıkesir’de …’ün iş yerinde çalıştığını belirttiği kısmının doğru olduğunu, bunun dışındaki kısımların doğru olmadığını, gözlerinin yakını iyi görmediğini, bu nedenle emniyetteki beyanını okumadan imzaladığını, emniyetteki memurların ne yazdığını da bilmediğini, şimdi okunduğunda duyduğunu, kesinlikle o beyanı kabul etmediğini, imzanın kendisine ait olduğunu,
Mağdur … kollukta; tavukçuluk yaptığını, paraya sıkıştığı bir dönemde Zahit isimli arkadaşının kendisini sanık … ile tanıştırdığını ve sanık …’dan para alabileceğini söylediğini, kendisinin de durumunu sanık …’a anlatarak ondan aylık %10 faiz karşılığında 7.000 Dolar aldığını, bunun karşılığında tarih ve miktarı boş olan senet imzalayarak verdiğini, borcunu henüz ödeyemediğini, ancak sanık …’a her ayın üçü ile yedisi arasında düzenli olarak 1.100-1.200 TL ödediğini, aralarındaki para alışverişinde herhangi bir sıkıntı yaşamadığını, senetleri kendi rızasıyla imzalayarak verdiğini, borcu bitince de geri alacağını, sanık …’ın kendisine herhangi bir şekilde baskı yapmadığını ve tehdit etmediğini, sadece bir kez ödemeyi geciktirdiğini, bundan dolayı sanık …’ın yanına uğrayıp durumu izah ettiğini ve bir kaç gün sonra 150-200 TL fazla olarak taksidi ödediğini, bu şekilde sorunu hâllettiğini, sanık …’dan şikâyetçi olmadığını,
İstinabe suretiyle Mahkemede farklı olarak; saman işi yaptığını, bu nedenle tanıdığı sanık …’a saman vereceğini söylediğini, onun da karşılığında 4.000 TL verdiğini, ancak saman pahalandığı için sanık …’a samanı veremediğini, 4.000 TL borcunu peyder pey ödediğini, sanığın bu borcuna karşılık faiz istemediğini, 4.000 TL olarak geri ödediğini, sanığa senet vermediğini, sanık ile başka bir alış verişinin olmadığını, emniyette yukarıdaki şekilde beyanda bulunmadığını, ifadesinin hazır bir şekilde geldiğini ve o şekilde imzaladığını,
Mağdur … Şimşir kollukta; A101 mağazasında mağaza müdürü olarak görev yaptığını, 2012 yılının kış aylarında paraya sıkıştığı dönemde mahalleden tanıdığı sanık …’den 600 TL istediğini, sanık …’in de “Parayı bulurum ancak geri öderken biraz fazla ödemek gerek.” dediğini, kendisinin de bunu kabul ettiğini, sanık …’in kendisine 600 TL değerinde Dolar bulduğunu, kendisinin parayı sanık …’den aldığını, yaklaşık olarak 1- 2 ay sonra bu parayı 700 TL olarak geri ödediğini, kendisinin parayı alırken sanık …’e 700 TL değerinde senet imzalayarak verdiğini, borcunu öderken de senedini aldığını ve bu senedi imha ettiğini, sanık … ile aralarında para alışverişinden dolayı herhangi bir sıkıntı bulunmadığını, kimseden şikâyetçi olmadığını,
İstinabe suretiyle Mahkemede; sanık …’in mahalleden arkadaşı olduğunu, kendisinden ilk önce 600 TL, sonra da 100 TL borç para aldığını, bu parayı 2-3 hafta kadar sonra 700 TL olarak geri ödediğini, borç para alırken senet vermediğini, kollukta ifade alınırken kafası karıştığından ve polisler sürekli sorular sorduğundan dolayı emniyette beyanının yanlış anlaşılmış olabileceğini, mahkemede verdiği ifadesinin doğru olduğunu, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur … kollukta; çiftçilik yaptığını, paraya sıkıştığı bir dönemde kendisi gibi çiftçilik yapan …’in yönlendirmesiyle sanık … ile tanıştığını, sanık …’a durumunu anlatarak paraya ihtiyacı olduğunu söylediğini, sanık …’ın da para verebileceğini ancak her ay için 300 Dolar alacağını söylediğini, kendisinin de kabul ettiğini, bu güne kadar sanık …’dan yaklaşık 8.000-9.000 Dolar aldığını, bunların bir kısmını ödediğini, şu an için sanık …’a 2.500 Dolar borcunun olduğunu, ödeyemediği 2.500 Dolar için 03.09.2012 tarihinde iş yerine giderek sanık …’a 300 Dolar verdiğini, ancak 2.500 Dolar olan borcunun hâlâ devam ettiğini, miktarı ve tarihi boş olan senet imzaladığını, bu senedin hâlâ sanık …’da bulunduğunu, sanık …’ın kimlerle çalıştığını bilmediğini, sadece sanık … ile muhatap olduğunu, aralarında hiçbir şekilde zorla alış veriş olmadığını, senedi de zorla imzalamadığını, her şeyin kendi isteği ile olduğunu, kendisinin bu konu ile ilgili kimseden şikâyetçi olmadığını,
İstinabe suretiyle Mahkemede farklı olarak; … aracılığıyla sanık … ile tanıştığını, sanık …’dan 4.000 Dolar aldığını ve bu parayı bir ay sonra geri ödediğini, sanık …’ın her ay için 300 Dolar faiz alacağını söylemediğini, 300 Dolar fazla para da ödemediğini, bu paraya karşılık imzalı boş senet aldığını, daha sonra parayı ödeyince senedini geri verdiğini, sanık … ile hayvan alış verişlerinin de olduğunu, emniyette çok sıkıştırdıkları için o şekilde ifade vermiş olabileceğini, mahkemede vermiş olduğu beyanının doğru olduğunu, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur … kollukta; çiftçilik yaptığını, yaklaşık 1 yıl kadar önce … isimli şahıstan 2.500 TL alarak arkadaşı olan Zafer Demir’e verdiğini, daha sonra İlhan’ın kendisine bu parayı başka bir arkadaşından aldığını ve parayı geri istediğini söylediğini, kendisini sanık … ile tanıştırdığını, defalarca görüştüğü sanık …’a “Ben parayı senden almadım. Benim muhatabım İlhan.” dediğini, sanık …’ın da “Git o zaman parayı İlhan’a ver.” dediğini, kendisinin de 2012 yılının Nisan ayında İlhan’a elden toplam 4.000 TL verdiğini, aslında borcunun 2.500 TL olduğunu, ancak kendi isteği ile 1.500 TL fazladan para verdiğini, İlhan’a 4.000 TL verdikten sonra ne sanık … ne de İlhan ile görüştüğünü, bu şahıslar ile arasında herhangi bir tartışma veya husumet bulunmadığını, şikâyetçi olmadığını,
Mağdur … kollukta; maddi sıkıntıya girdiği bir gün kahve ortamından tanıdığı inceleme dışı sanık … ile sohbet ederken durumunu ona anlattığını, onun da para bulmasında yardımcı olabileceğini söylediğini, daha sonra bürosuna gelerek Zahire pazarının orada bulunan iddia bayisinin üstündeki emlak dükkanına çağırdığını, buraya gittiğinde kendisini sanık Yunus ile tanıştırdığını, anladığı kadarıyla sanık Yunus’un bu emlak dükkanında çalıştığını, sanık Yunus’un kendisine 7.000 Dolar verdiğini, karşılığında 9.300 Dolar’lık senet imzalattığını, parayı 22.09.2011 tarihinde aldığını, senedin vade tarihinin ise 25.11.2011 olduğunu, ödeme günü geldiğinde iş makinasını sattığını, ancak parasını alamadığı için borcunu ödeyemeyince sanık Yunus’un kendisine bir ödeme planı çıkardığını, buna göre 25.10.2012 tarihine kadar 1.150 Dolar şeklinde 13 taksit ödemesi gerektiğini, 1.150 Dolar’ı 2012 yılının Kasım ayına kadar ödediğini, yani 14.950 Dolar’ı faiz olarak ödediğini, ayrıca borcun tamamı olan 9.500 Dolar’ı 2012 yılının Kasım ayında sanık Yunus’a verdiğini ve senedini geri aldığını, sanık Yunus’un her ayın 25’in de bürosuna gelerek kendisinden paraları aldığını, tam hatırlamadığı bir tarihte borcunu ödeyemeyince kendisini emlak bürosuna çağırdıklarını, burada sanık Yunus’un patronu olan sanık …’ın kendisine paranın neden geciktiğini sorduğunu, kendisinin de bir hafta sonra ödeyeceğini söylediğini, bir hafta sonra da parayı denkleştirdiği hâlde sanıklar Yunus, Ercan ve Mehmet Ali’nin kendisine mesaj çekerek parayı neden getirmediğini sorduklarını, hatta Mehmet Ali’nin “Parayı getirmezsen anamızı bellerler” diye mesaj gönderdiğini, tefecilik yaptığını bildiği sanıklar Yunus ve Ercan ile kendisini Mehmet Ali’nin tanıştırdığını, şimdiye kadar korktuğundan dolayı şikâyetçi olamadığını, sanıklar Ercan ve Yunus’un kendisine kötü davranarak kendisini aşağıladıklarını, onur kırıcı hareketlerde bulunduklarını ve telefonda tehditvari konuşmalar yaptıklarını, şikâyetçi olduğunu,
İstinabe suretiyle Mahkemede; sanık Yunus’u daha önceden tanımadığını, tanıdığı …’in bu şahsı bürosuna getirdiğini, Mehmet Ali’nin paraya ihtiyacı oduğunu bildiğini, sanık Yunus’tan iki aylığına 7.000 Dolar aldığını, karşılığında 9.300 Dolar’lık senet verdiğini, ancak borcunu zamanında ödeyemediği için kendisinden aylık 1.150 Dolar’lık faiz alındığını, toplamda ana para ile birlikte yaklaşık 24-25 bin Dolar kadar ödeme yaptığını ve senedini geri aldığını, ayrıca sanık Yunus’a olan borcunu ödeyebilmek için sanık …’ten faizle 7.000 TL borç aldığını, bu paranın ana parasını ödediğini, faizini ise ödemediğini, parayı aylık %15 faizle aldığını, aldığı para karşılığında da 4.000 TL senet verdiğini, bu parayı iki seferde 4.000 ve 3.000 TL olarak aldığını, sadece 4.000 TL için senet verdiğini hatırladığını, bu senedini geri almadığını, … isimli şahsı tanıdığını kendisi ile samimiyeti olmadığını, ancak …’in kendisini şikâyetini geri alması için aradığını, emniyette sanık …’de senedi olmadığını söylemiş ise de sanık …’de 4.000 TL’lik senedi olduğunu, senedi sanık … ve Mehmet Ali’nin birlik olduğu zaman verdiğini, sanık …’den şikâyetçi olmadığını, diğerlerinden şikâyetçi olduğunu,
Mağdur … kollukta; sanık …’ı tanımadığını, gösterilen senetteki imzaların kendisine ait olduğunu, adını bilmediği bir emlakçıda çalışan sanık Yunus ile arkadaş olduklarınını, ekonomik olarak sıkıntıya girmesi nedeniyle sanık Yunus’tan borç para istediğini, sanık Yunus’un da elden 500 TL verdiğini, ertesi gün sanık Yunus ile tekrar görüştüklerinde vermiş olduğu borç para karşılığında teminat senedi düzenlemeyi teklif ettiğini, kendisinin de kabul ettiğini ve gösterilen senedi düzenleyerek sanık Yunus’a verdiğini, sanık Yunus’un parayı kimden aldığını bilmediğini, kimseden faiz karşılığında para almadığını ve faiz ödemediğini,
İstinabe suretiyle Mahkemede; sanık Yunus’un arkadaşı olduğunu, sanık Yunus’tan bir haftalığına 500 TL borç aldığını, kendisinin de daha önceden sanık Yunus’a borç para verdiğini, bir hafta sonra borcunu ödediğini, bu parayı alırken sanık Yunus’un kendisinden senet aldığını, senedi sadece imzalayarak verdiğini, borcunu ödedikten sonra senedini geri almadığını, daha sonra da senedin peşine düşme imkânının olmadığını, olay ortaya çıkınca polislerin senedi almış olduklarını, kendisinin de borç verirken senet aldığını, şikâyetçi olmadığını,
İnceleme dışı mağdur … kollukta; kendisinin üzerine kayıtlı taksi-dolmuş hattının devir işlemleri için yeğeni olan tanık Okan, satışa aracılık yapan tanık İbrahim, alıcı olan tanıklar Eser ve Volkan ile birlikte notere gittiklerini, noterde bulundukları sırada sanıklar Okan ve Ersin’in gelerek oğlu olan katılan …’ın borcunun olduğunu söylediklerini ve 16.500 TL istediklerini, kendisinin de parayı veremeyeceğini söylediğini, oğlunu aradığını, bu arada sanık …’in telefonu elinden alarak oğlunu tehdit ettiğini, telefonu tekrar aldığında oğlunun kendisine para vermemesini söylediğini, fakat sanıkların kendisini bir yere bırakmadıkları için onlarla anlaşma cihetine gittiğini ve 10.000 TL vermek üzere anlaştığını, orada beklerken polislerin geldiğini sanık …’ın bu arada oradan ayrıldığını,
İstinabe suretiyle Mahkemede; kendisi ve oğlu katılan …’ın üzerine kayıtlı olan taksi dolmuş hattını oğlunun borçlarından ve maddi sıkıntılardan dolayı devretmek istediklerini, satışa …’in aracılık ettiğini, alıcıların ise Eser ve Volkan isimli şahıslar olduğunu, noterde işlemleri yaparken daha önce hiç görmediği iki şahsın geldiğini ve katılan …’ın kendilerine senet borcu olduğunu söylediklerini, kendisinin de tanımadığı için bir ödeme yapamayacağını söylediğini, bunun üzerine Serdar’a telefon ederek durumu bildirdiğini, onun da telefonda bu şahıslarla konuştuğunu ve onlara para vermemesini söylediğini, daha sonra olay yerine polislerin geldiğini, kendisinden kimsenin zorla para istemediğini, şikâyetçi olmadığını, noterdeyken buraya gelen şahıslara 10.000 TL verilmesi hususunda anlaştıklarını, ancak parayı vermeden polislerin geldiğini,
Tanık … soruşturma aşamasında; kendisinin çarşıda bulunduğu esnada annesinin kendisini arayarak dayısı olan …’nun Belediye’de olduğunu ve işi yoksa yanına gitmesini söylediğini, bunun üzerine dayısının yanına gittiğini, dayısının araç satışı için işlemler yaptığını, aracı alan şahısların kimler olduğunu bilmediğini, bu kişileri önceden hiç görmediğini, satış işlemleri sırasında bazı şahısların yanlarına gelerek dayısına, oğlu katılan …’ın kendilerine borcunun olduğunu söyleyerek bazı senetleri gösterip para almaya çalıştıklarını, noter de işlemler bittikten hemen sonra polislerin gelerek kendilerini emniyete götürdüklerini,
İstinabe suretiyle Mahkemede; mağdur …’nun dayısı, katılan …’nun da onun oğlu olduğunu, dayısına ait olan ticari plakalı dolmuş taksinin Karasuil kardeşlere satımı hususunda karşılıklı anlaşmaya varıldığını, o gün işlemler yapılacağı için notere gittiğini, ara sıra aşağıya indiğini, noterde bulunduğu zaman boyunca herhangi bir tehdit olayına tanık olmadığını, normal şekilde işlemlerinin yapıldığını, bu sırada dayısı ile katılan …’ın telefonda konuştuklarını hatırlamadığını, satış işlemleri yapıldığında 2-3 tane tanımadığı şahsın dayısının yanına gelerek oğlu Serdar’ın kendilerine borcu olduğunu söyleyip bu borcun ödenmesi gerektiğini söylediklerini, ancak senet gösterip göstermediklerini bilmediğini, emniyette vermiş olduğu beyanın da doğru olduğunu, tam olarak şuan hatırladığını, çünkü gelen şahısların ayrıca ellerindeki senetleri de dayısına gösterdiklerini, okunan bu beyanının tam ve doğru olduğunu,
Tanık … aşamalarda; mağdurlardan Sadık ve İbrahim’i tanıdığını, Sadık’a ait aracın satılık olduğunu öğrenince bu arabayı almak için ağabeyi Eser ile Sadık’ı buluşturduğunu, Sadık’ın oğlu olan katılan …’ın Halk Bankasına borçlarının olduğunu söylediğini, yine bildiği kadarıyla arabanın katılan …’ın adına kayıtlı olduğundan bankadan kaynaklı haciz veya tedbir bulunması hâlinde araç devrinin mümkün olamayacağı anlaşılınca, bankaya çıkan bu borcun kapatılması için Sadık’a para verdiklerini, o gün noterde işlem yapıldığı sırada kalabalık olduklarını, Sadık’ı tehdit eden olup olmadığını görmediğini, çünkü kendisinin noterdeki görevli ile satış işlemlerini yaptığını, bu işlem sonrasında aşağı indiklerinde polis memurlarının sivil olarak geldiğini, Ersin adlı şahsın Sadık’ın oğlu Serdar’ı tehdit etmesi olayına ilişkin de bir bilgisi olmadığını, notere daha sonradan gelen şahısların kim olduklarını bilmediğini, daha doğrusu kimlerin geldiğini de görmediğini, herhangi bir tehdit olayına da şahit olmadığını,
Tanık … aşamalarda; mağdurlardan … ve …’i tanıdığını, İbrahim’in satılık ticari araç olduğunu söylemesi üzerine Sadık ile buluştuklarını ve kendisi ile araç konusunda anlaştıklarını, kardeşi tanık Volkan’ın noterdeki görevli huzurunda satış işlemlerini yaptığı sırada Sadık’ın oldukça arkalarındaki bir yerde bulunduğunu, sanıklar Okan, Ersin veya başkaca şahısların herhangi bir kimseyi tehdit ettiklerini görmediğini, herhangi birşey duymadığını, noterde satış işlemleri sonrası aşağıya inip kapıya çıkacağı sırada sivil polislerin geldiğini,
Tanık … aşamalarda; katılan …’ın çocukluk arkadaşı olduğunu, … ve … adlı kardeşleri de tanıdığını, araç alımı hususunda Karasuil kardeşlerle mağdur …’nu buluşturduğunu, onların da anlaştıklarını, noterde satış işlemlerinin yapıldığını, noterde bulundukları sırada 2-3 şahsın notere gelip Sadık ile katılan …’ın kendilerine borcu olduğu hususunda konuştuklarını, ancak senet gösterdiklerini görmediğini, bu konuşmaların normal bir tarzda cereyan ettiğini, herhangi bir tehdit ve baskının söz konusu olmadığını, noterden aşağı indikten sonra da polislerin geldiğini,
İnceleme dışı sanık … Mahkemede; katılan … ile mağdur …’ı tanımadığını, sanıklardan …, … ve …’yu tanıdığını, …’i ise tanımadığını, Okan’ın kendisine Serdar ile aralarında araç alım satımı ve kira ile ilgili bir problem olduğunu söylediğini, bunun detayını bilmediğini, duyduğu kadarı ile katılan …’ın sanık …’a dolmuş taksi kiraladığını, ancak sonra bu aracı başkasına sattığını duyunca sanık …’ın bu durumu görüşmek üzere mağdur …’ın yanına gittiğini, kendisinin de yolun karşısında onu beklediğini, bu sırada sanık …’in kendisini arayarak katılan …’ın aracı sattığını söylediğini, bu sırada polisler gelince bu durumu telefonda sanık …’e söylediğini ve oradan uzaklaştığını, sanık …’in kendisini o gün sanık …’ın telefonuna ulaşamadığı için aramış olabileceğini, sanık … ile samimi olmadığından bu olayla ne gibi bir ilgisi olduğunu da bilmediğini, … ile aralarındaki 07.02.2012 tarihli saat 17.00’deki tape kaydı okunup sorulduğunda; bu konuşmayı sanık … ile yaptığını, bu konuşmada sanık …’in kendisine niye isim söyleme dediğini bilmediğini, katılan …’ın başka kişilere de borcu olduğundan başka alacaklıların da noterin önüne geldiklerini, bu nedenle sanık …’ın katılan …’dan olan alacağını babasıyla konuşarak ondan alabilmek için “Para işi yaş değil, yüklensen olacak.” dediğini, … ile aralarındaki 07.02.2012 tarihli saat 18.55’deki tape kaydı okunup sorulduğunda; o gün belirttiği gibi noterin önünde olduğunu, sanık …’ın bir kaç kez notere çıkıp geldiğini, bu sırada polislerin geldiğini ve herkesin dağıldığını, telefonla görüşürken sanık …’e organize geldi tüydük dediğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık … müdafisi huzurunda soruşturma aşamasında; balıkçılık yaptığını ve iddia bayi işlettiğini, örgütlü tefecilik olayına karışmadığını, katılan …’nu tanımadığını, bu kişiyle herhangi bir alışverişinin olmadığını ve kendisinden para almadığını, sanıklar Okan, Güner ve Yener’i tanımadığını, sanık …’in kendisine ait olan iddia bayisinde çalıştığını, Tayfun’un iddia bayisi müşterisi olduğunu, bu nedenle tanıdığını, zaman zaman görüştüklerini, Tayfun’un zaman zaman iddia bayisinden veresiye olarak oynadığını, bunun haricinde bir alışverişlerinin olmadığını, bu kişiden alacağının bulunmadığını, Tayfun’un iddia borcunu bir ay ertelemek istemiş olabileceğini, bunu Ersin’in kabul etmediğini, Tayfun’u iddia borcu için çağırmış olabileceğini, borcun ödeme gününe yakın bir zamanda Tayfun’u çağırmış olabileceğini, kendisinde Tayfun’un numarasının bulunmadığını, Tayfun’a faizli ya da faizsiz para vermediğini, Levent Parmaksız’ın iddia bayisinden ganyan ve iddia müşterisi olduğunu, veresiye oynadığı için ödeme günü geldiğinde bu paranın ödenmesi için aranmasını söylediğini, kendisinde Levent’in numarası olmadığı için Ersin’e arattırmış olabileceğini,
Mahkemede; tüm suçlamaları reddettiğini, sanık …’ın halasının oğlu olduğunu, …’un iddia bayisinde çalıştığını ve bir ara kendi yanında da çalıştığını, …nın da emlak bürosunda çalıştığını, …’ı da şahsen tanıdığını, bir kaç kez salı pazarına gelip katiplik yaptığını, diğer şahısların hiç birini tanımadığını, tutuklu olan diğer sanıkların hepsini karakolda veya ceza infaz kurumunda gördüğünü, onun dışında hiç görmediğini, ağabeyinin kayın pederi olan mağdur …’nin 10.10.2011 tarihinde Gümüşçeşme Mahallesi Yeni Salı Pazarında ruhsatsız olarak balıkçı dükkanı açtığını, kendisi de balıkçılık yaptığı için sanık … ile birlikte belediyeye gidip mağduru şikâyet ettiklerini, dilekçelerinin hâlâ belediyede olduğunu, bundan sonra mağdurun kendilerine kin beslediğini, iki yıldır kendileri ile uğraştığını, asılsız isnatlarda bulunduğunu, gasbedildiğinden bahisle şikâyetçi olduğunu, haklarında açılan kamu davası sonucu Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/55 esas sayılı dosyasında beraat ettiklerini, bu nedenle hakkındaki isnatlar asılsız olduğundan örgüt iddiasını kabul etmediğini, mağdurlardan sadece …’ı tanıdığını, diğerlerinin hiç birini tanımadığını ve aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, sanık ile … arasında geçen 04.08.2012 tarihli telefon görüşmelerine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; Ersin’in iddia bayisinde çalıştığını, Tayfun’un veresiye olarak iddia oynadığını, salı günü ödeme günü olduğu için Tayfun’un borcunu ödemesini sağlamak için Ersin’e onu da getirmesini söylediğini, konuşmanın buna ilişkin olduğunu, bir sürü insana veresiye olarak iddia oynattıklarını, salı günü de ödeme günü olduğu için paralarını tahsil etmeye çalıştıklarını, sanık ile Nevzat Ölmez arasında geçen 02.03.2012 tarihli telefon görüşmelerine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; Nevzat Ölmez’in amcasının çocuğu olduğunu, yazıhanenin önünde memurlara ruhsatsız silah yakalattığını, bununla ilgili onu aradığını, cebinde para olmadığından dolayı o an bu kişiden yardım istediğini, başka bir amacının olmadığını, sanık ile … arasında geçen 14.09.2012 tarihli telefon görüşmelerine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; Okan Yıldız’ın Balıkesir’de resmî olarak güvenlik görevlisi olduğunu, işten ayrıldığı için kendisinden iş bulma konusunda yardım istediğini, kendisinin de Ercan’ı, aradığını, Ercan’ı, Alptuğ’u tanıdığı ve restoranta koruma görevlisi olarak alınması konusunda ricada bulunmak için aradığını, sanık ile … arasında geçen 14.09.2012 tarihli SMS içeriği okunup sorulduğunda; Balıkesir’de mafya olarak ismi geçen … isimli şahsın Alptuğ’un restoranının korumalığını yaptığını duyduğunu, onunla ilgili olarak …’a mesaj çektiğini, mesaj içeriğinin buna ilişkin olduğunu, devamındaki mesajda da Alptuğ’un iş yerini günlük olarak dağıttıklarını ve kavga gürültü olduğunu duyduğu için bu durumu belirttiğini, yardımcı olacağını söylediğini, mesajın içeriğinin buna ilişkin olduğunu, art niyetinin olmadığını, Okan işsiz olduğu için ona yardım amaçlı hareket ettiğini,
Sanık … müdafisi huzurunda soruşturma aşamasında; örgütlü herhangi bir suç işlemediğini, tefecilik yapmadığını, normal borcu olan insanların sıkıştığı zaman bu şekilde şikâyetçi olduklarını, sanıklar Okan ve Güner’i tanımadığını, sanık …’ın toptan balık dağıtım işinde ortağı olduğunu, aynı zamanda akrabalık bağlarının da bulunduğunu, sanık …’i de iddia bayisinde çalıştığından dolayı tanıdığını, aralarında ticari ilişki bulunmadığını, mağdur … ile ilgili olaya ilişkin yargılamalarının Balıkesir 1. Asliye Ceza Mahkemesince yapıldığını ve yargılama sonucunda beraat ettiğini, söz konusu kararın kesinleştiğini, bu olaydan sonra mağdurun kendisini her yere şikâyet ettiğini, 1.5 yıldır mağdurun şikâyetleriyle ve iftiralarıyla uğraştığını, mağdurun bu konuyla ilgili de kendisine iftira attığını ve söylediklerinin asılsız olduğunu, mağdurun balık satmak için yaptıracağı yerin imara aykırı olduğundan dolayı belediyeye itirazda bulunduğunu, bildiği kadarıyla mağdurun bu yer için ruhsat alamadığını, Muharrem Kasım ve Ümit Güngör isimli şahısları tanımadığını, …’ü tanıdığını, bu kişinin zeytincilikle uğraştığını, kendisinin de bu kişiden zeytin ve zeytinyağı aldığını, bu kişiye 1.000 Dolar vermediğini, … ile akrabalık bağlarının bulunduğunu, işsiz güçsüz birisi olduğu ve çocuğu rahatsız olduğundan dolayı arasıra harçlık olsun diye para verdiğini, bu kişinin parası olduğu zaman bunları geri ödediğini, aralarında ticari ilişki bulunmadığını, bu kişiye toplu olarak 3.000 TL vermediğini, Sezer’in borcunu ödemesi için babası Muharrem Kasım ile birkaç kez görüşmüşlüğünün olduğunu, İbrahim Sağlam’ın saman balyası satışı yaptığını, hayvancılık yaptığından dolayı bu kişiden saman balyası satın aldığını, 800 balya saman almak için 4.000 TL ödediğini, 1.600 TL’yi de samanı getirdikten sonra ödeyecek olduğunu ancak İbrahim’in almış olduğu samanları getirmediğini, bu kişiye borç para vermediğini ve boş senet imzalatmadığını, … ile birkaç defa görüştüklerini ancak aralarında ticari ilişki olmadığını, bu kişiye faizli borç para vermediğini, aralarında tarihini hatırlamadığı bir zamanda hayvan ticareti olduğunu, Serter Emlak’ın sahibi olan Yılmaz Serter’in dükkan komşusu olduğunu, kendisi de emlak işi yaptığından görüştüklerini, bu kişinin kız arkadaşına ait olan dükkanları kiraya verdiğini, …’in aile dostu olduğunu, 2010 yılında dükkanına eşi ile birlikte gelerek eşinin rahatsızlığından dolayı borç para istediğini, kendisinin de 600 TL veya 400 Dolar civarında bir para verdiğini ancak bu parayı geri alamadığını, aralarında ticari ilişki bulunmadığını, Cahit Yıldırım’ı annesinin köylüsü olmasından dolayı tanıdığını ancak aralarında ticari ilişki bulunmadığını, bu kişiye borç para vermediğini, …’ın arkadaşı olduğunu, bu kişiye borç para vermediğini ve senet imzalatmadığını, sanık Yunus’un ortağı olduğu balık şirketinin sezonluk çalışanı olup getir götür işlerine baktığını, yine kendisine ait olan kapatmış olduğu iddia bayisinde veresiye oynanan iddia kupon tutarlarının takibini yaparak bu kuponların tahsilatını sağlayan kişi olduğunu, faiz ile para vermesinin söz konusu olmadığını, Enver Taşan’ın dünürü olduğunu, bu kişiyle ticari ilişkisinin bulunmadığını, Metin Aydoğan’ın Susurluk ilçesinde balıkçılıkla uğraştığını, toptan balık dağıtımı yaptığı için araçlarının her gün Metin’in tezgahına balık bıraktığını, bu kişiden alacağının bulunduğunu ve ticari ilişkilerinin hâlâ devam ettiğini, bu kişiye faiz karşılığında para vermediğini, Nevzat Keskin’in köylüsü olduğunu, kapatmış olduğu iddia bayisinde veresiye olarak iddia oynadığını, bu kişiden alacağının olmadığını,
Mahkemede; örgüt yöneticiliği iddiasını kesinlikle kabul etmediğini, sanıklardan Aşkın ve Ersin’i tanıdığını, sanık …’ın dayısının oğlu olduğunu, sanık …’i de sanık …’ın yanında çalıştığı için tanıdığını, inceleme dışı sanık …’i de sadece 2005 yılında bir iki defa gidip tıraş olduğu için tanıdığını, sanıklardan Yunus’u muhasebeciliğini yaptığı için tanıdığını, yine inceleme dışı sanık …yı Aşkın Emlakta çalıştığı için tanıdığını, diğerlerinden hiç birini tanımadığını, örgüt kurup yönetmediğini, mağdur …’ın kendilerinin kiraladığı arsaya bir konteyner getirip balık satmak istediğini, kendilerinin de bunun böyle olamayacağını söyleyerek 10.10.2011 tarihinde belediyeye şikâyet dilekçesi verdiklerini, belediyenin iptal kararı verdiğini, bunun üzerine mağdurun kendilerine sürekli iftiralar attığını, 2 yıla yakın bu iftiralar ile uğraştıklarını, mağdurun kendilerini şikâyet ettiğinden dolayı yargılandıklarını ve beraat ettiklerini, şimdi ise kendisinden 20.000 TL gasbettiklerini iddia ettiğini, beraat edince şimdi de bu iddiayı ileri sürdüğünü, yanında muhasebeci olarak çalışan Musa Erol’un 1986 model Doğan marka taksisi olduğunu, mağdur …’ün de ikinci el otomobil alım satımı yaptığından dolayı arabasını Ersan’a satması için aracılık yaptığını, muhasebecisinin 200 TL’den oluşan 18 taksitle ödenmek üzere yani toplam 3.600 TL’ye aracını sattığını, sonra da bundan kaynaklanan ödemeleri yaptığını, aralarındaki para olayının bu olduğunu, sadece bir tarihte kendisine 400 TL verdiğini, zeytincilik yaptığı için Almanya’da bulunan kız kardeşlerine zeytin yağı almak için o parayı verdiğini, onun dışında para vermediğini, mağdur ile bir husumeti olmadığını, mağdurun samancılık yapan biri olduğunu, eşinin köyde hayvancılık ve tarım ile uğraştığını, hayvanlarına saman almak için 4.000 TL nakit para verdiğini, 1.600 TL’sini de samanlar teslim edildikten sonra teslim etmek üzere anlaştıklarını, kendisine 800 balya saman getirmek üzere anlaştıkları hâlde saman zamlanıp balyası 17 TL’ye çıkınca getiremediğini, bunun üzerine paranın iadesi için bir kaç defa telefonda kendisi ile konuştuğunu, sonra 4.000 TL’sini geri getirdiğini, mağdur ile husumeti olmadığını, eşi ile köyde büyük baş hayvan beslediği için bir gün kurban pazarında celeplik yapan …’in yanına … ve … isimli tanımadığı mağdurları getirdiğini, bu şahısların kendisine “Vadeli hayvan lazım, satabilir misin?” dediklerini, kendisinin de İlhan’a “Seni tanıyorum, sen kefil olursan satarım.” dediğini, …’a 2 tane büyükbaş, …’a da 1 tane büyükbaş kurbanlık sattığını, 7.000 TL’si …’a; 4.000 TL’si ise …’a sattığı hayvanların bedeli olmak üzere toplam 11.000 TL’yi …’den almak koşulu ile anlaştıklarını, daha sonra mağdurlar parayı ödeyemeyince …’i aradığını, parayı getirmesini söylediğini, İlhan’ın da parayı getirdiğini ve herhangi bir alacağı kalmadığını, mağdurlarla bir husumeti olmadığını, kesinlikle … isimli kişiyi tanımadığını, kollukta da bu şahıs ile ilgili herhangi bir şey sormadıklarını, ayrıca bu olaylardan sonra mağdur …’ın, arkadaşı …’e kendisine iftira attığını, 20.000 TL verirse şikâyetinden vazgeçeceğini söylediğini …’den duyduğunu, kendisinin de böyle bir şeyin olamayacağını gerçeği mahkemede anlatacağını söylediğini, mağdurlarla hiç bir husumetinin olmadığını, sanık ile … arasında geçen 14.09.2012 tarihli telefon görüşmelerine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; Aşkın ile 20 yıldır ortak balık işi yaptıklarını ve akraba olduklarını, günde en az 20 defa telefon görüşmesi yaptıklarını, bunun da o görüşmelerden birisi olduğunu, konuşmada geçen Okan’ı tanımadığını, bu görüşmede suç teşkil edecek bir yönlendirmesinin olmadığını, konuşmaların tümünde suç unsuru teşkil edecek bir şey olmadığını, sanığa 14.09.2012 tarihinde saat 15.30’da …’e attığı mesaj içeriği okunup sorulduğunda; bu mesajı Aşkın’a kendisinin attığını, Alptuğ’un işlettiği restoran barın ortaklığını …’ün yaptığını, …’ü Balıkesir’de herkesin tanıdığını, Balıkesir Spor Klubünün eski başkanı olduğunu, bu kişinin oranın ortağı olduğunu bildiğini, mesaj içeriğinde korumalığını oğlu yapıyor demesindeki maksatın kendisine Aşkın’ın bir arkadaşını o bara işe aldırıp aldıramayacaklarını sorması üzerine, kendisinin de o şekilde mesaj yazdığını, Alptuğ’un müteahhit ortağı olduğunu ve beraber inşaat işi yaptıklarını, sanığa 14.09.2012 tarihinde saat 15.33’da …’in attığı mesaj içeriği okunup sorulduğunda; bu mesaja cevap vermediğini, koruma verelim şeklinde bir maksatının olmadığını, Aşkın’ın tanıdığı olduğu için barda işe aldırmaya yönelik olduğunu, Alptuğ’un da kendi tanıdığı olduğunu ve buna ilişkin mesajlaşma olduğunu, sanık ile … arasındaki 23.01.2012 tarihli ve 19.09 saatli mesaj içeriği soruldunda: bu mesaj içeriğini hatırlamadığını, zaten nisan ayının başı gibi annesini kaybettiğini, o tarihlerde olan hususları veya telefonuna gelen mesajları hatırlamadığını, sanık ile Metin Aydoğan arasında 07.05.2012 tarihinde saat 13.10’da geçen tape kaydı okunup sorulduğunda; Metin Aydoğan’ın Susurluk’ta balık dağıttıkları bir esnaf olduğunu, borç ödenmemesi nedeni ile yükümlülük kendisine ait olduğundan balık borcu nedeni ile ortakları ile arasının açıldığını, bunu ifade etmek istediğini, sanık ile X isimli şahıs arasında 12.07.2012 tarihinde saat 12.02’da geçen tape kaydı okunup sorulduğunda; tape kaydındaki konuşmayı kabul etmediğini, böyle bir konuşma yapmadığını, x isimli erkek şahıs hatırladığı kadarı ile Ramazan Bayram isimli çiftçilik yapan kendi tarlalarını süren kişi olduğunu, sanık … müdafisiz olarak kollukta; sanık …’ı 2003 yılından beri tanıdığını, sanık …’ı balıkçılık yapan ortağı Uğur Gökay’ın yanında çalışması nedeniyle tanıdığını, sanık … ile herhangi bir ticari ilişkilerinin bulunmadığını, sanık …’i tam olarak tanımadığını, fakat sanık …’ın iddia bayisinde işçi olarak çalıştığını bildiğini, 2003 yılından beri tanıdığı sanık …’ın Uğur’un ortağı olduğunu, aralarında ticari ilişki bulunmadığını, patronu sayılan sanık …’ın sürekli olarak iş yerine gelip gitmediğini, patron işçi ilişkileri dışında görüşmelerinin olmadığını, sanık …’ın faiz karşılığı para verip vermediği hususunda herhangi bir bilgisinin olmadığını, bu şahsı sabahları ve akşamları iş yerine gelip gitmesi dışında görmediğini, borç karşılığı balık verdiklerinden dolayı bu borçların tahsilatını kendisinin yaptığını, bunun dışında sanık …’ın tefeci olup olmadığını bilmediğini, iddia edildiği gibi hiçbir şekilde bu kişinin paralarını tahsil etmediğini ve yardımcı olmadığını, balık alım satım işlerinin para toplama kısmını kendisi takip ettiği için toptan balık satışı yaptıkları balıkçı Metin olarak bildiği şahsın borcunu ödememesinden dolayı Susurluk ilçesinde bulunan balıkçı dükkanına gittiğini ve sanıklar Ercan ve Aşkın ile Uğur’un talimatları doğrultusunda 10.000 TL’lik senet düzenlediğini, Metin’in bu senedi imzaladığını, senedin alacak ve tarih kısmını kendisinin doldurduğunu, bir ay içerisinde Metin’in çalışmış olduğu iş yerine gelerek borcunu ödediğini, kendisinin de senedi teslim ettiğini, mağdur …’ı balıkçılık yapmasından dolayı tanıdığını, mağdurun Uğur ile bir sürtüşme yaşadığını, daha sonra Turgut Reis’in iş yerine balık parasını almaya gittiğinde mağdurun kendisine ateş etmesinden dolayı aralarında mahkemelik bir durumun yaşandığını, bu konuyla ilgili yapılan yargılama sonucunda beraat ettiğini, bunun dışında mağdur ile bir ticari ilişkisinin veya tanışıklığının olmadığını, mağduru tehdit etmediğini, sanık …’ın iş yerinde işçi olarak çalıştığını, Ercan’ın balık satışı yaptığı iş yerinin üst katında emlakçı dükkanının da bulunduğunu, sabahları her iki iş yerinin açılışlarını kendisinin yaptığını, emlakçıda çalışan işçi olmadığını, sabahları kendisi temizlik yaptıktan sonra sanık …’ın gelerek iş yerini açtığını, iş yerinde yapılan arama sonucunda ele geçen … isimli şahsa ait senedi kendisinin tanzim ettiğini, Tolga’nın mahalleden arkadaşı olduğunu, eşinden ayrılan Tolga’nın ekonomik sıkıntıları olduğunu belirterek kendisinden borç para istediğini, kendisinin de 500 TL borç verdiğini, borç para verirken Tolga’nın teminat amaçlı senet düzenlemek istediğini, söz konusu senedi kendi el yazısıyla yazarak borçlu kısmına ad soyadını yazıp imzaladığını, emlakçı dükkanında temizlik yaptığından dolayı bu senedi temizlik sonrası iş yerinde unuttuğunu, senedin sanık …’a ait olmadığını ve Ercan’ın bu konuyla ilgili bilgisinin olmadığını, tefecilik olayının da söz konusu olmadığını,
İstinabe suretiyle Mahkemede; kollukta vermiş olduğu beyanının doğru olduğunu, …’ın arkadaşı olduğunu, eşi ile boşandığını ve acil 500 TL’ye ihtiyacı olduğunu söyleyince samimi arkadaş olduklarından dolayı bu parayı ona verdiğini, …’ın 3 gün sonra borcunu geri ödediğini, kendisinin Tolga’dan senet istemediğini, Tolga’nın “Ölüm var, kalım var” diyerek ısrar etmesi üzerine bu senedi aldığını, senedi kendisinin doldurmadığını, her hangi bir suç örgütüne üye olmadığını, sanıklardan Aşkın, Okan, Ercan, Ersin ve Mehmet Ali’yi tanıdığını, diğer sanıkları tanımadığını, Ercan’ın kendisinin ikinci patronu olduğunu, Aşkın’ın da Ercan’ın ortağı olduğunu, sanık …’ı sanık …’in yanında gördüğünü, sanık …’in de sanık …’ın yanında çalıştığını, Mehmet Ali’yi de mahalleden tanıdığını, bu şahısların tefecilik yaptığına dair her hangi bir gözlemi veya duyumu olmadığını, kendisinin de tefecilik yapmadığını, sadece kabul ettiği şekilde Tolga’ya 500 TL verdiğini, …’nu tanımadığını, Hasan Zeybek’i tanıdığını, bu şahsın kendisinden borç para almadığını, her hangi bir kimseye 9.300 Dolarlık senet imzalatmadığını,
Mahkemede; yedi yıldır sanıklar Aşkın, Ercan ve Uğur Gökay’ın ortaklaşa işlettikleri Halikarnas Balıkçılık’da çalıştığını, halden geceleri balığı kamyonlara yüklediğini, şoförle birlikte firmaya gelip balığı indirdiğini, görevinin sürekli bu şekilde olduğunu, firmanın balık alma ve firmaya getirme görevlisi olduğunu, muhasebecilik yapmadığını, ancak toptan vermiş olduğu balıkların ve verdiği kişilerin defterini tuttuğunu ve paraları topladığını, …’ın samimi arkadaşı olduğunu, eşinden boşandığından dolayı mahkeme masrafları için kendisinden para istemesi üzerine ona 400 TL verdiğini, ancak kendisinin “Ölüm olur, kalım olur.” diyerek senet düzenleyip verdiğini, senedin üzerinde miktar yazmadığını, kendisinin de bu senedi yine patronlarının ortak olduğu ve büro olarak kullandığı emlak bürosundaki defterinin arasına koyduğunu senedin de orada bulunduğunu,
Sanık … müdafisi huzurunda soruşturma aşamasında; 2009 yılından beri sanık …’a ait iddia bayisinde çalıştığını, sanık …’ın patronu olduğunu, inceleme dışı mağdur …’ı tanımadığını, dolmuş taksicilik yapan katılan …’ı daha önce aynı hatta çalıştığı için tanıdığını, aşırı samimiyetleri olmasa da sohbetlerinin olduğunu, Sadık ve katılan … ile herhangi bir alışverişlerinin olmadığını, sanık …’ı tanımadığını, denildiği gibi 2. Notere gitmediğini, zaten tanımadığı sanık … ile notere gitmesinin söz konusu olmayacağını, fakat söz konusu noterin önünde …’i gördüğünü, burada İbrahim ile sohbet ettikleri sırada Eser’in dolmuş taksi aldığını söylediğini, kendisinin de hayırlı olsun dediğini ve bu sırada Eser’i gördüğünü, kendisi ile konuşmaya fırsat kalmadan polislerin geldiğini, kendisinin notere çıkmadığını, Sadık’ı gördüğünü hatırlamadığını, tesadüfen orada bulunduğunu, Sadık’ın elinden telefonu alarak katılan … ile görüşmediğini, kendisinin katılan …’dan alacağının olmadığını, çünkü bu kişi ile herhangi bir alışverişinin bulunmadığını, katılan …’ın zaman zaman çalıştığı iddia bayisine gelerek iddia oynadığını fakat iddia borcunun bulunmadığını, sanık …’ın katılan …’a para verip vermediğini bilmediğini, katılan …’a 1.000 TL vermediğini, paranın Ölmezlere ait olduğunu da söylemediğini, katılanı para ile ilgili tehdit etmediğini, katılanı aramış ise iddia bayisindeki 20-30 TL civarında borcu olduğu zamanlarda aramış olabileceğini, katılan …’ın kendisini arayarak iddia bayisine vereceği 20 TL’yi şoförü olan İrfan’dan alabileceğini söylediğini, kendisinin de İrfan’ın yanına giderek 20 TL’yi ondan aldığını, zaten İrfan’ın yanına gittiğinde kendisi bir şey söylemeden parayı verdiğini, katılanın sanık …’dan para almadığını, hatta birbirlerini tanıdıklarını da sanmadığını, katılan … ile çay içmiş olabileceklerini ancak sanık …’ın para istediğini söylemediğini, Tayfun isimli kişiyi tanıdığını, bu kişiye borç para verip almışlığının olduğunu, Tayfun’dan alacağının olmadığını, bazen Tayfun’a borç para verirken bu parayı arkadaşlarından almışlığının olduğunu, bekleyemeyeceğini söylediği alacağını da böyle almış olabileceğini, bazen alacağını hızlandırmak için de parayı arkadaşından aldığını söylediğini, sanık …’da Tayfun’un numarası olmadığı için kendisine söylemiş ve çay içmeye çağırmış olabileceğini, sanık …’ın Tayfun’dan alacağının olmadığını, bu kişilerin birbirlerini tanıdıklarını, Levent Pınar’ın mahalleden arkadaşı olduğunu, iddia bayisinde veresiye oyun oynadığını, bu nedenle borcu olduğu için sanık …’ın bu durumu kendisine söylediğini, iddia bayisi olarak salı günleri ödeme yaptıklarını, aksi takdirde makinanın kesildiğini, bundan dolayı veresiye oynayan kişileri arayarak borçlarını ödemelerini söylediklerini, …’i 7-8 yıldır tanıdığını, bu kişi ile alış verişlerinin bulunmadığını, fakat bu kişiden çok borç para istediğini, onun da verdiğini, daha sonra bu borcunu ödediğini, şu an için alacağının ya da borcunun bulunmadığını, Eren diye birisini tanımadığını, fakat Fikret’in daha önce Sağlık Kafeye para bıraktığını, kendisinin de gidip oradan aldığını, Fikret’e kendi hakkında konuştuğu için küfür etmiş olabileceğini ancak bu kişiyi tehdit etmediğini, mağdur …’ı aynı mahalle çocukları olduğu için tanıdığını, bu kişiyle de borç para alıp vermişliklerinin olduğunu, bu kişiye 600 TL haricinde 100 TL daha verdiğini, bunun için 700 TL aldığını,
Mahkemede; hakkında isnat edilen örgüt yöneticiliği ve tefecilik iddialarını kabul etmediğini, iddia bayisini işleten sanık …’ın patronu olduğunu, bir ay öncesine kadar onun yanında çalıştığını, sanık …’ın da sanık …’ın hala çocuğu ve aynı zamanda iş ortağı olduğunu, bundan dolayı tanıdığını, bildiği kadarı ile her ikisinin de faiz ile para verme gibi bir durumlarının olmadığını, inceleme dışı sanık …yı da emlak dükkanında çalıştığından dolayı bildiğini, sanık Yunus’u da ismen tanıdığını, şahsen tanımadığını, diğer sanıkların hiç birini tanımadığını, mağdur … Şimşir’in mahalleden arkadaşı olduğunu, katılan …’ı dolmuş taksicilik yaptığı için tanıdığını, diğer mağdurların hiç birini tanımadığını, katılan …’ın Adnan Menderes dolmuş hattında çalıştığını, kendisinin de askerden geldikten sonra taksi kiraladığını ve o hatta çalıştığını, Balıkesir’de toplam 115 tane hat olduğunu, araçları kaza yaptığında veya bir şekilde paraya ihtiyaç duyduklarında birbirinden o günkü toplanan paralardan 100, 150, 200 TL gibi borç para istediklerini, kendisinin de bir kaç kez katılan …’dan bu şekilde faizsiz borç para aldığını, katılanın da kendisinden aldığını, ancak kesinlikle faiz almadığını, katılanın babasını hiç tanımadığını, katılan … ile aralarında herhangi bir husumet bulunmadığını, katılan …’ın sanık …’ı hiç tanımadığını, neden bu şekilde ifade verdiğini bilmediğini, katılan …’ın iddia bayilerinin hemen yan tarafında bulunan noterde araba satışı yaptığını duyduğunu, kendisinin de sürekli iddia oynadığı için katılandan 50 TL alacağının olduğunu, bu parayı alacağını düşünerek noterin yanına gittiğini, henüz içeri girmeden yine dolmuş taksi işleten … ile kapıda karşılaştığını, henüz konuşmaya başlamadan sivil polislerin gelip kendilerini göz altına alarak emniyete götürdüklerini, ne olduğunu bile anlamadığını, katılan …’ı telefonla bir çok kez aradığının doğru olduğunu, çünkü katılanın borcunu ödemediğini, bunu ödemesi için aradığını, katılan …’ın babası olan Sadık’ı hiç tanımadığını, noterde de onu görmediğini, çünkü içeriye girmediğini, katılanın babasını tanımadığını, ilk kez emniyette gördüğünü, bu kişinin elinden telefonunu alarak katılan …’ı tehdit etmediğini, mağdur … Şimşir’in ailece görüştüğü birisi olduğunu, çocuğunun hasta olduğunu söyleyerek kendisinden 600 TL borç istediğini, kendisinin de verdiğini, aradan bir hafta kadar geçtikten sonra tekrar kendisinden 100 TL istediğini, kendisinin de verdiğini, herhangi bir senet yapmadıklarını, mağdur …’ın daha sonrada bu borçlarını 700 TL olarak faizsiz şekilde ödediğini, mağdur …’ın daha sonra da 100 TL aldığını söylemeyi unutmuş olabileceğini, iddia bayinde veresiye oynattıkları kişileri patronunun bildiğini, veresiye olarak iddia bayisinin 20.000 TL limitinin olduğunu, çok güvendikleri insanlara 200-300 TL miktarında borç para verdiklerini, ödemezlerse kendi cebinden ödediğini, önceki ifadesinde katılan …’a 550 TL borç para verdiğini söylemediğini, ancak katılan … ile aralarında borç alış verişi olduğunu belirttiğini, işin bu aşamaya geleceğini tahmin edemediğini, sanık ile … arasında 19.01.2012 tarihinde saat 09.38’te geçen telefon görüşmelerine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; katılan …’a 550 TL borç verdiğini, bu borcu verirken başkasından alıp vermiş gibi yaptığını, bunu yapmasının sebebinin katılanın borcunu çabuk ödemesi olduğunu, bu telefon görüşmesinin 550 TL’lik borçla ilgili olduğunu, sanık ile … arasında 18.01.2012 tarihinde saat 18.14’te geçen telefon görüşmelerine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; bu konuşmanın da yine 550 TL’lik alacak ile ilgili olduğunu, İrfan’ın katılan …’ın dolmuş taksisindeki şoförü olduğunu, sanık ile … arasında 20.01.2012 tarihinde saat 12.57’te geçen telefon görüşmelerine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; bu görüşmenin de yine verdiği borçla ilgili olduğunu, ancak Ersin’e başkasından aldığını söylediği için bu borçla ilgili sanık …’ın görüşeceğini söylediğini, bunun da verdiği 550 TL borca ilişkin görüşme olduğunu, sanık ile … arasında 04.08.2012 tarihinde saat 13.08-13.12 yine 01.05.2012 tarihinde saat 15.10’te geçen telefon görüşmelerine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; bu görüşmelerin çalıştığı iddia bayisinde veresiye iddia oynayanların borcuna ilişkin sanık … ile yaptığı görüşmeler olduğunu, Tayfun’un soyadını tam olarak bilmediğini, ancak bu kişinin Ova Köyü’nden olduğunu, Tayfun’un da devamlı iddia oynadığından dolayı veresiye borcunun olduğunu, sanık ile … arasında 18.01.2012 tarihinde saat 19.02’te geçen telefon görüşmelerine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; borç olarak verdiği parayı katılan …’dan alabilmek için parayı çirkef kişilerden aldığını söylediğini, katılan …’a aldığı kişileri söylediğini hatırlamadığını, gündeliğinin 25 TL olduğunu, 5 TL’de yemek parasının olduğunu, başka bir yerden gelirinin olmadığını, ancak arkadaşları istediğinde eğer üstünde para varsa borç verdiğini,
Sanık … müdafisi huzurunda kollukta; sanıklar Okan ve Güner’i köylüsü olmasından dolayı tanıdığını, bu kişilerle samimiyetlerinin bulunmadığını, katılan …’ın arkadaşı olduğunu ve samimi olduklarını, katılanın taksicilik yaptığını, tarihini hatırlamadığı bir gün katılanı kaportacı Muammer denilen şahsın orada gördüğünü, katılanın kendisine “Arabam kaza yaptı, bana para lazım, yanında 1 olur 2 olur neyse ver, ben sana daha sonra sigortadan para aldığımda geri veririm.” dediğini, kendisinin de hatırladığı kadarıyla katılana 1.200 veya 1.400 TL borç verdiğini, katılanın yaklaşık 20 gün kadar sonra bu parayı ödediğini, daha sonra tarihini hatırlamadığı bir gün katılanın kendisine annesinin meme kanseri olduğunu ve onu tedaviye götüreceğini, isterse kendisini annesiyle tanıştıracağını, yalan söylemediğini belirttiğini, Meteorolojiye ait binanın yanına gittiklerini, kendisine orada iki katlı bir ev gösterdiklerini, kendisinin de burada katılana 1.000 TL verdiğini, daha sonra katılanın orada oturmadığını öğrendiğini, katılana verdiği 1.000 TL’yi geri alamadığını, daha sonra da katılanı hiç görmediğini ve ondan haber alamadığını, katılana verdiği paralar karşılığında senet almadığını, ilk verdiği para karşılığında da ne kadar verdiyse o kadar aldığını, faiz almadığını, sanık …’ın kendisine katılana ait senet vermediğini,
Mahkemede; katılan …’ı Açı Dershanesinin yanındaki durakta dolmuşçuluk yapmasından dolayı tanıdığını, bir gün Muammer isimli bir kaportacı dükkanın yanında bulunduğu sırada katılanın arabasının da burada olduğunu, kaza yapmış olan katılanın yanına gelerek kendisinden ödünç para istediğini, kendisinin de “Yanımda 1.000 TL kadar para var, onun dışında yok.” dediğini, katılanın da “Üzerinde ne varsa ver, ben bu parayı çalıştığım süre içerisinde topladığım paralarla 300-500 TL olarak sana öderim, ayrıca sana yedirir içiririm.” dediğini, kendisinin de yanındaki paranın tamamı olan 1.000 TL’yi verdiğini, katılanın borcunu bir hafta 10 gün içerisinde bazen 200 TL, bazen 300 TL olacak şekilde ödeyerek bitirdiğini, katılandan herhangi bir faiz almadığını, aradan belli bir müddet geçtikten sonra katılanın kendisini tekrar arayarak annesinin hasta olduğunu, meme kanseri olduğunu söylediğini, bunun üzerine katılana 1.000 TL ya da 1.200 TL kadar daha para verdiğini, bunun için de katılandan faiz talep etmediğini, bu parayı katılandan henüz geri alamadığını, hakkındaki suçlamaları kabul etmediğini, parayı katılana içi ısındığı için ve taksi ile kendisini gezdireceğini söylediği için verdiğini, katılanın babası ile alacağını istemek için görüştüğünü, kendi gittiği kahvehaneye katılanın babasının da geldiğini orada buluştuklarını, katılanın babasının kendisine “Ben Serdar’ın nerede olduğunu bilmiyorum, onun borcu beni ilgilendirmez, beni ararsa ben söylerim.” dediğini ve yarım saat oturduktan sonra ayrıldıklarını, katılan ile bir husumetlerinin olmadığını, borç karşılığında senet almadığını, sanık …’ın kendisine herhangi bir senet devretmediğini, sadece söylentilerden dolayı senet olduğunu duyduğunu, çelişki nedeni ile sorulduğunda; geçmiş tarih olduğu için verdiği paranın miktarını tam olarak hatırlamadığını, kendisinde biraz da unutkanlık olduğunu, bu nedenle para miktarını tam olarak hatırlayamadığını, sanığa 20.01.2012 tarihli … ile ilgili yaptıkları telefon görüşmesine ilişkin tape kaydı okunup sorulduğunda; konuşmanın doğru olduğunu, katılandan ilk vermiş olduğu 1.000 TL’yi bu konuşmada geri istediğini, katılanın kendisine ne kadar ödediğini sürekli unuttuğunu, kendisinin de hatırlattığını, konuşmanın buna ilişkin olduğunu, “Telefonla bu şekilde konuşulmaz.” demesinden kastının, katılanın bir söylediği bir söylediğini tutmadığı ve dengesiz konuşmaları olduğu için bu şekilde söylediğini, sanığa 07.02.2012 tarihinde saat 17.00 ve saat 18.55’te … ile ilgili yaptıkları telefon görüşmesine ilişkin tape kayıtları okunup sorulduğunda; sanık …’ın da katılana para vererek kendisi gibi mağdur olduğunu, bunu bildiği için telefon şirketinde çalışan …’e bunu sorduğunu, Ertan’ın sanık …’ın arkadaşı olduğunu, saat 18.55’te yapılan görüşmede de katılanın araba satışı yaptığını, Ertan’ların da kendi paralarını alabilmek için noterin yanına gittiklerini, onlar alırsa kendisinin de parasını alabilmek için konuştuğunu, Ertan’ın organize geldi demesinden kastının da polisin geldiğini kendisine söylemesi olduğunu, neden öyle söylediğini bilmediğini,
Sanık … müdafisi huzurunda soruşturma aşamasında; katılan …’ı tanımadığını ve bu kişiyle para alışverişi yapmadığını, aralarında senet veya benzeri bir evrak düzenlenmediğini, Viva Pastahanesine hiç gitmediğini, kimseye 50.000 TL vermediğini ve zorla geri almaya çalışmadığını,
Mahkemede; suçlamayı kabul etmediğini, katılan …’ı tanımadığını, her ne kadar katılan Viva Pastahanesinde senet imzalattırdığını iddia etmiş ise de Viva Pastahanesinin seçkin bir pastahane olduğunu, buraya randevu alınmadan gidilmesinin mümkün olmadığını, iddiaya göre kendisinin elini kolunu sallayarak gidip insanların içinde katılandan senet aldığını, kendisinin sanıklar Okan ve Yener ile birlikte toplam 10.000 TL para ve 40.000 ya da 50.000 TL faiz aldıklarının iddia edildiğini, bildiği kadarıyla piyasada azami faiz miktarının % 5-10 civarında olduğunu, 40.000-50.000 TL rakamının bulunması için katılandan 3 yıl boyunca faiz alınması gerektiğini, 2011 yılında alınan paranın 3 yıl sonra yani 2014 yılında faizinin alınması gerektiği, bunların tamamının iftira olduğunu, emniyetin bu şahısları tespit edip bizzat çağırdığını, katılanın şikâyet için emniyete gitmediğini, bunların hepsinin komplo olduğunu, katılanın kendi ifadesi olmadığını, suçlamayı kabul etmediğini, katılanın emniyet tarafından korkutulmak sureti ile ifadesinin alındığını, tanımadığı için katılan ile aralarında husumet bulunmadığını,
Sanık … müdafisi huzurunda kollukta; katılan …’ı daha önce dolmuş taksi işletmeciliği yaptığı için tanıdığını, katılanın kendisine ait hattı ve dolmuş taksisinin olduğunu, 1.5 yıl önce katılana ait dolmuş taksi hattını ve taksiyi kiralamak için görüşmelerinin olduğunu, dolmuş taksiyi kiralamak için 8.000 TL peşinat verdiğini, kira sözleşmesi bitince de 7.000 TL daha verip toplam 15.000 TL karşılığında dolmuş taksiyi kiralayacak olduğunu, ancak katılanın bu süreçte dolmuş taksi ve hattını sattığını, katılanın dolmuş taksi ve hattını sattığını öğrenince peşinat olarak verdiği 8.000 TL’yi geri istediğini, katılanın ise kendisinden para almadığını söylediğini, katılanın telefonda defalarca çalıştığı toplu taşıma merkezine gelerek kendisini darbedeceğini söyleyerek tehdit ettiğini, parasını geri alamadığını, katılana sanık … ile birlikte Viva Pastahanesinde 8.000 TL’lik senet imzalatmadığını, sanıklar Aşkın ve Ersin’i tanımadığını, bu kişilerle bir ilişkisinin bulunmadığını, katılan ile diğer şahıslar arasındaki ilişkiyi de bilmediğini, sanık …’in köylüsü olduğunu, katılan ile aralarındaki alacak meselesinden bu kişinin haberinin olup olmadığını bilmediğini, sanık …’e herhangi bir senet vermediğini,
Cumhuriyet Başsavcılığında; katılan …’ın aracını kendisine 15.000 TL’ye kiralayacak olduğunu, ancak katılan ile yaptığı pazarlık sonucunda 10.000 TL’ye anlaştıklarını, üzerinde bulunan 8.000 TL’yi katılana verdiğini, ancak bu arada katılanın arabasını sattığını öğrendiğini ve öğrenir öğrenmez notere gittiğini, notere yanlız gittiğini, sanık …’i tanımadığını, katılanın babası olan Sadık’a katılanı sorduğunda, burada olmadığını söylediğini, kendisinin de Sadık’a durumu anlattığını, Sadık’ın da katılanı aradığını ancak ulaşamadığını, 8.000 TL’yi kendisine vereceğini söylediğini ancak bu sırada polislerin geldiğini, katılanın kendisine parayı vereceğini söylediğini ancak vermediğini,
Mahkemede; dolmuşçuluk yapan katılan … ile aracını kiralamak için anlaştıklarını, iki yıllık 15.500 TL, ayrıca aylık da 1.200-1.500 TL ödeme şartı ile anlaştıklarını, katılana peşin olarak elden 7.500 TL verdiğini, karşılığında herhangi bir belge almadığını çünkü dolmuşçuluk yapan …’in “Herhangi bir şey olmaz, güvenilir.” diyerek katılana referans olduğunu, kendisinin de kabul ederek parayı ödediğini, arabayı bir hafta 10 gün içinde kendisine devredecek olduğunu, ancak aradan bir kaç gün geçtikten sonra katılanın arabayı başkasına sattığını duyduğunu, kendisine arabanının devrini katılanın babası Sadık’ın yapacak olduğunu, çünkü Sadık’ın katılana güvenmediği için kaydının yarısını kendi üzerine yaptırdığını duyduğunu, notere giderek Sadık ile konuşup durumu anlattığını, katılanın kendisine 7.500 TL borcu olduğunu, bunu kendisine iade etmesini söylediğini, Sadık’ın da “Tamam” dediğini, aşağıda beklediği sırada sivil polislerin geldiğini, kendisinin de oradan ayrıldığını, suçsuz olduğunu, kimseye faizle para vermediğini ve tehdit etmediğini,
Savunmuşlardır.
Uyuşmazlık konularının sırasıyla değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
1- Sanıklar … ve …’a atılı suç işlemek amacıyla örgüt kurmak; sanıklar … ve …’a atılı suç işlemek amacıyla kurulmuş örgüte üye olmak suçlarının sabit olup olmadığı;
Uyuşmazlığın sağlıklı bir çözüme kavuşturulabilmesi için öncelikle “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçu üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
01.06.2005 tarihinde yürürlüğe giren ve hüküm tarihi itibarıyla yürürlükte olan 5237 sayılı TCK’nın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesinde;
“(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Örgütün silâhlı olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.
(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur…” hükmüne yer verilmiştir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla korunan hukuki yarar kamu güvenliği ve barışıdır. Suç işlemek için örgüt kurmak, toplum düzenini tehlikeye soktuğu ve araç niteliğindeki suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede büyük bir kolaylık sağladığından, bu suç nedeniyle kamu güvenliği ve barışın bozulması bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyeceğinden, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan bu fiiller ayrı ve bağımsız suçlar olarak tanımlanmıştır. Böylece bu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasa’da güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmıştır. Bu amaçla henüz suç işlenmese dahi, sadece suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmuş olmaları nedeniyle örgüt mensubu faillerin cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Bunun asıl nedeni suç işlemek için örgüt kurmanın, kamu barışı yönünden ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile öncelikle gelecekte işlenebilecek suçları engellemek istemiştir.
Bu suçun mağduru ise; öncelikle kamu güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olan devlet ve toplumu oluşturan bireylerdir.
TCK’nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.
Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arz eden örgütün varlığı için ileride ihtimal dahilindeki suç/suçları işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise örgüt değil, iştirak ilişkisi mevcuttur.
Ceza Genel Kurulunun istikrar bulan ve süregelen kararlarında da belirtildiği üzere, TCK’nın 220. maddesi anlamında bir örgütten bahsedilebilmesi için,
a) Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
b) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
c) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
d) Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
e) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere kanunların suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli yapılara suç örgütü denmektedir.
Bu aşamada TCK’nın 220. maddesinin 5. fıkrasındaki “Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır.” şeklindeki düzenlemesi üzerinde de durulmalıdır.
TCK’nın 220. maddesinin 5. fıkrasındaki düzenleme karşısında örgüt yöneticileri örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı söz konusu eylemlere katılmasa dahi bu eylemlerden dolayı ayrıca sorumlu tutulabilecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanıklardan …’in faiz karşılığında para vererek tefecilik suçunu, verilen paraların faiziyle birlikte geri ödenmemesi hâlinde ise yağma suçunu işlemek amacıyla suç örgütü kurduğu, sanık …’ın kuzeni olan sanık …’ın bu örgütün yöneticisi olduğu, bu kişilerin yanlarında çalışan diğer sanıklar Ersin ve Yunus’un da bu örgütün üyesi oldukları iddia edilen olayda; mağdur …’nun kollukta, sanık Yunus’un kendisine 7.000 Dolar borç para vererek karşılığında 9.300 Dolar’lık senet aldığını, borcunu ödeyemediği bir tarihte kendisini emlak bürosuna çağırdığını, burada sanık Yunus’un patronu olan sanık …’ın kendisine paranın neden geciktiğini sorduğunu, kendisinin de bir hafta sonra ödeyeceğini söylediğini, bir hafta sonra da parayı denkleştirdiği hâlde sanıklar Yunus ve Ercan’ın kendisine mesaj çekerek parayı neden getirmediğini sorduklarını beyan etmesi, sanık Yunus’un da; Metin isimli bir şahsın borcunu ödememesinden dolayı Susurluk ilçesinde bulunan balıkçı dükkanına gittiğini, sanıklar Ercan ve Aşkın’ın talimatları doğrultusunda bu kişiden 10.000 TL’lik senet aldığını savunması, katılan …’ın da kolluktaki ek ifadesinde; sanık …’in araç içerisinde kendisine para konusunu açtığını ve adamların daha fazla bekleyemeyeceğini belirttiğini, bu adamların kim olduğunu sorduğunda, sanık … ve Aşkın’ın biraderi olduğunu söylediğini, hatta sanık …’ın biraderinin daha psikopat olduğunu bildirdiğini beyan etmesi, usulüne uygun olarak alınmış iletişimin tespiti kararlarına istinaden düzenlenen iletişim tespit tutanaklarındaki; sanıklar Aşkın ve Ercan arasındaki 14.09.2012 tarihli “Aşkın: Yok bişey ya bi burayı günlük basıyolarmış abi de hadi yardımcı olayım Okan’ı güvenlik görevlisi yapam oraya diyecektim Okan gili, Ercan: Onu ben devretti biliyim gene de bi vereyim bi telefon numarası da, Aşkın: Tamam abi ver de sorayım olmazsa”, 02.03.2012 tarihli “Aşkın: Abi kumpasa geldim emliyete adila, Ercan: Nerdsn, Aşkın: Emliyeteyim, Ercan: Km yapt?, Aşkın: Nevzat abi is icin, Ercan: Bem gelym, Aşkın: Abimde burda, Ercan: Arabayı arayp cıkarcklar, Ercan: Tfk ruhsatlı mı”, 14.09.2012 tarihli “Ercan: Ergun gurle alakalı oranın korumalığnı oğlu çağtay ypyı onlarla alakalıdır, Aşkın: olur abi gunluk dagitiyolarmis orayi ama yardimci olurum Aptuya”, 18.09.2012 tarihli “Aşkın: Hakan gili almislar, Ercan: Sıra kmde.”; sanıklar Aşkın ve Ersin arasındaki 01.05.2012 tarihli “Aşkın: Ersin sen Levent’le görüştün mü, Ersin: Görüştük de o alamadım diyor cuma günü cumartesi diyor getirdim emlağa emlakta kimse yokmuş cumartesi gün vercem diyor abi yaa, Aşkın: yarın sen onu benim yanıma getir bi, Ersin: Tamam yarın yine gel dedim zaten abi, Aşkın: Yarın benim yanıma getir o akşam git evine abi olmaz diyo de yarın şey yarın şey yapsın, Ersin: Tamam”, 04.08.2012 tarihli “Aşkın: Ersin şu Tayfun’u bulda eee iddiaya yanıma getir sen onu, Ersin: Tamam abi”, 10.10.2012 tarihli “Aşkın: Getir şu şeyi Mehmet’i, Ersin: Tamam tamam”; sanık … ile sanık … ve İzzet isimli kişi arasında geçen 20.01.2012 tarihli “Aşkın: Ersin buldun mu, Ersin: He buldum şimdi dur he geldi İzzet Abi bak dur bak veriyom abi, …İzzet:Aşkınım haklısın sen, Aşkın:Haklı haksız ayır demiyoz arkadaş bugün ayarla nası yaparsan yap valla akşam köye gelir rezillik çıkartırım ver Ersin’i bana”; sanıklar Ercan ve Yunus arasındaki 04.02.2012 tarihli “Yunus: EnIstem 1 saat sonra yaninda borcu 60bin beni cagirisan bandirmadayim, Ercan: Ben ona otz bin yuro derim sende do?ru de besini sana verim.”, 13.06.2012 tarihli mesajlaşmanın “Olanı al yarn sabh ona kadar musde ver.”; sanık … ile Ersoy isimli kişi arasındaki 07.05.2012 tarihli “Ersoy: Yunus Ağa gelmiş şey amca da sabah, Ercan: Oğlum geldiyse yanıma gelsene gavat oğlu gavat ne… gelecek tabi gelmiyecek mi seni aramaya, Ersoy: Yarın anamlan parayı getirip geleceğiz biz” şeklindeki görüşmelerin sanıklar arasındaki hiyerarşik ilişkiyi ve bağlantıyı ortaya koymuş olması karşısında; gerek mağdur beyanları gerek sanık savunmaları gerekse sanıklar hakkındaki iletişim tespit tutanakları göz önünde bulundurulduğunda, ortada haksız menfaat temin etmek için kurulmuş bir örgütün varlığının, bu örgütün liderinin sanık …; yöneticisinin de sanık … olduğunun, sanıklar Ersin ve Yunus’un da suç örgütü içerisindeki hiyerarşik yapıya dâhil olarak örgütün maddi çıkar temin etme amacını bilip bu amacı benimsemeleri, birlikte ve devamlı surette hareket etmeyi kabul etmeleri nedenleriyle suç örgütüne üye olduklarının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının bu uyuşmazlık bakımından reddine karar verilmelidir.
Ulaşılan bu sonuç karşısında 2 numaralı uyuşmazlık konuları görüşülmemiştir.
2- Sanıklar …, …, … ve …’a atılı katılan …’na yönelik nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının ve buna bağlı olarak sanıklar … ve …’ın TCK’nın 220/5. maddesi uyarınca bu eylemden dolayı sorumlu tutulup tutulamayacakları;
Yağma suçu TCK’nın 148. maddesinde;
“1- Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2- Cebir veya tehdit kullanılarak mağdurun, kendisini veya başkasını borç altına sokabilecek bir senedi veya var olan bir senedin hükümsüz kaldığını açıklayan bir vesikayı vermeye, böyle bir senedin alınmasına karşı koymamaya, ilerde böyle bir senet hâline getirilebilecek bir kağıdı imzalamaya veya var olan bir senedi imha etmeye veya imhasına karşı koymamaya mecbur edilmesi hâlinde de aynı ceza verilir.
3- Mağdurun, herhangi bir vasıta ile kendisini bilmeyecek ve savunamayacak hâle getirilmesi de, yağma suçunda cebir sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un suç tarihinde yürürlükte bulunan şekliyle 149. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun nitelikli hâlleri;
“a) Silâhla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.” şeklinde sayılmış olup 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 64. maddesi ile yağma suçunun konut ve iş yerlerinin eklentilerinde işlenmesi hâli de diğer bir nitelikli hâl olarak Kanun maddesine eklenmiştir.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında da yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenlenmiştir.
Yağmanın temel şeklinin düzenlendiği 5237 sayılı TCK’nın 148. maddesinin birinci fıkrası uyarınca; kişinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştirileceği ya da mal varlığı bakımından büyük bir zarara uğratılacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya mecbur bırakılması yağma suçunu oluşturur. Suç anılan değerlere yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit veya cebir kullanılması suretiyle gerçekleşir.
Yağma; başkasının zilyetliğindeki taşınabilir malın, zilyedin rızası olmadan faydalanmak amacıyla cebir veya tehdit kullanmak suretiyle alınması olduğundan “zor yoluyla hırsızlık”, bir kişiye karşı kullanılan icbar araçlarıyla haksız bir menfaat elde etmek şeklinde de tanımlanmıştır. Hırsızlık ile yağma suçları aynı ortak unsurlara sahip olup ayrıldıkları tek nokta ya da başka bir deyişle yağmanın, hırsızlığa oranla sahip olduğu ilave unsur, malı almak için cebir veya tehdit kullanılmasıdır.
Yağma suçu amaç ve araç hareketlerden oluşan bir suçtur. İlk önce almayı gerçekleştirmek için araç hareketler olan cebir veya tehdit kullanılır, sonrasında bu cebir ve tehdidin etkisiyle malın alınması veya tesliminin sağlanması ile suç tamamlanır.
Yağma, tehdit veya cebir kullanma ile hırsızlık suçlarının bir araya gelmesiyle oluşmuş bileşik bir suç olduğundan birden çok hukuki değeri korumaktadır. Kendisini oluşturan suçların korudukları hukuki değerler olan kişi hürriyeti, vücut dokunulmazlığı, zilyetlik ve mülkiyet yağma suçunun da koruduğu hukuki değerlerdir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Maddi sıkıntı çeken katılan …’ın sanık …’dan aylık %20 faiz ile 3.000 TL borç para aldığı ve bunun karşılığında senet verdiği, almış olduğu borcu 6-7 ay kadar düzenli olarak ödedikten sonra bir ay ödeyemeyince sanık …’ın katılanı bularak 1.000 TL’lik senet daha imzalatıp borcunun 4.000 TL’ye çıktığını ve aylık 800 TL ödemesi gerektiğini söylediği, katılanın 3 ay boyunca sanık …’a aylık 800 TL ödemesine rağmen daha sonra ödeme gücü kalmayınca sanıklar Okan ve Güner ile Viva Pastahanesinde buluştukları, sanıklar Okan ve Güner’in burada katılana 8.000 veya 9.000 TL’lik bir senet daha imzalattıkları ve 15.01.2012 tarihinde toplam 8.400 TL ödemesi gerektiğini söyledikleri, ancak katılanın bu parayı ödeyemediği ve sanık …’den 1.000 Dolar borç para aldığı, katılanın bu parayı ödemesine rağmen senedini geri alamadığı ve ölümle tehdit edilerek her ay 800 TL faiz ödettirildiği, sanık …’in katılana “Bilader seni sorup duruyorlar bak boyna, 550 milyon gönderecekmişsin bilader, yeğenini mi arayacan kimi arayacaksan ara”, “Bilader sen telefonu açma bakalım, ben nasıl olsa seni bugün bulurum, ondan sonra ne yaparsın Serdar efendi” şeklinde mesajlar gönderdiği ve bir çok kez aradığı, sanıkların sürekli olarak katılanı telefonlarla arayarak ya da iş yerine giderek taciz edip ölümle tehdit ettikleri, ayrıca sanık …’ın daha önce katılanın tamamını ödediği 6.000 TL’lik senedi sanık …’e sattığı, sanık …’in bu senet karşılığında katılandan her ay 1.200 TL faiz aldığı, katılanın parayı ödemediği zamanlarda sanıklar Okan, Güner ve Yener’in katılana “İçeride bir sürü yeğene bakıyoruz, dışarıda da bir sürü yeğene bakıyoruz, ödeme yapmadığın takdirde seni yok ederiz.” şeklinde tehditlerde bulundukları iddia olunan olayda; katılanın, sanıkların kendisini tehdit ederek parasını aldıklarına ilişkin aşamalardaki istikrarlı beyanları, bu beyanları destekler şekildeki sanık … ile katılan arasındaki 18.01.2012 tarihli “Serdar: Bilader bak şimdi benim arabayı kiralıycak adamla görüştüm ben adam salı çarşamba ya da perşembe bu işi bitircek, Ersin: Tamam, Serdar: Tek çarşambaya perşembeye kadar sıkıştırma beni zaten biliyosun valide rahatsız peder rahatsız, Ersin: Olum sen anlamıyon bak sen hâlâ çocuk oyuncağı zannediyon sıkıştırma muhabbeti diğil ben sana ne diyom şu İrfan’ın telefonunu arasana bi… Serdar: Abi şuanda yok diyom bak ben çarşambaya hepsini kapatcam diyorum ya, Ersin: Bak çarşamba günü diyo bekleriz diyo çarşambayı da bekleriz perşembeyi sorun değil ama diyo yarın diyo getirsin onu diyo, Serdar: İşte bak ne diyorum ben sana ben daha yeni dıştan geldim an annemi rahatsız bilmem ne bir sürü kira ödedim bilmem ne araba arızalı motor yaptırdım sen de biliyosun bizim işleri, Ersin: Bulabilcen yerde yok mu bilader, Serdar: Yok abi yok yok tıkandım yani ben de tıkandım, Ersin: Olum adamlarla ters düşcem diyom ben sana sen anlamıyon adamlar çirkef amuna koyayım çirkef ya, Serdar: Ya çirkef mi abi tamam çirkefler olabilirler ama ona bişey demiyorum ama ben sana şunu sölemeye çalışıyırom olsa sen biliyosun sana hiç bişekilde ikiletmem onu, Ersin: Evet, Serdar: Ama o gün senin o iddia bayisine geldiğimiz zaman orda bi abi o o işte kimse eee ben sana ne söylüyom ben şuana kadar hiç problem çıkarttım mı, Ersin: Ya bilader zaten problem yokta, Serdar: Eee o zaman abi bir hafta daha yani ben neyse farkını da vercem farkı neyse veririz ya, Ersin: E bilmiyom bi daha konuşam o zaman bilader”; sanık … ile katılan arasındaki 19.01.2012 tarihli “Serdar: Peki ben bu 550 lirayı verdiğimde işte o adamlar beni rahat bırakacak mı bir hafta kadar, Ersin: Ya bırakcak tabi bilader ya ya onu verdin mi sorun yok bilader çarşambaya kadar bekliyo zaten, Serdar: Yani yani bıraksınlar, Ersin: Ben sana onu anlatmaya çalışıyorum ya, Serdar: Ben de kendi işlerimle ilgilenemiyorum bak şimdi, Ersin: Tamam ben de sana onu anlatmaya çalışıyom ya onu verdin mi zaten çarşambaya kadar bekliyolar bilader, Serdar: Ya tamam da işte diyom eniştem hayır ben çünkü eniştem ile aram geçende bozulmuştu veremem derse çarşambaya kadar beklemicek mi bunlar, Ersin: Onu beklemio işte bilader onu beklemio”; sanık … ile katılan arasındaki 20.01.2012 tarihli “Ersin: Tam şu iddiaya gel bi iddiaya, Serdar: Peder çağırdı ilk önce onun yanına gidiyom ben, Ersin: Olum iddaya gel iddaya, Serdar: Gelemem abi peder çağırıyor şuanda pederle bi buluşum bakalım bişey söyleyecekmiş, Ersin: Olum gel Aşkın görüşecek senlen gel iddaya, Serdar: Abi Peder çağırıyor ilk önce pederin yanına gidim işlerime halledim sonra”; sanık … ile inceleme dışı sanık Ertan arasındaki 07.02.2012 tarihli “Yener: Okan’ı götürdü mü polisler, Ertan: Hayır, Yener: Ney, Ertan: Hayır, Yener: Kimi kimi götürdü ordan anlamadım ben şimdi, Ertan: Kimseyi götüremedi ya organize geldi tüğdük, Yener: He, Ertan: Organize geldi herkes dağıldı, Yener: Hee kimseyi götürmedi demi, Ertan: Aynen, Yener: Hee Okan nerde şimdi, Ertan: Yanım da….Ertan: Efendim abi, Yener: Ee isim söyleme, Ertan: Alo, Yener: İsim söyleme ben sana bişey diyecem, Ertan: Heh, Yener: Okan Serdar’dan aldı mı parayı, Ertan: Şimdi almaya çalışıyoruz noterin önündeyiz, Yener: Hee babası vercek, Ertan: Sen daha, Yener: Babası veriyo mu, Ertan: Vermio, Yener: Eeeh, Ertan: Bizimki boşa koşturuyo, Yener: Niye, Ertan: Bugün sana söyleyecektim onu unuttum e bilader Serdar yokki burda, Yener: Eee, Ertan: Yok işte babası da vermez ta başka alacaklılarda var burda, Yener: Hee tamam, Ertan: Sana söyleyecektim bugün akşam geçtide daha netleşmedi olay Serdar gelmiyo yani, Yener: Ozaman para işi yaş, Ertan: Para işi yaş değil ya yüklensen olacak”; sanık … ile katılan arasındaki 20.01.2012 tarihli “Yener: Heee bilader şimdi sen öyle deyince eee şöyle söyleyeyim sana bizim şeyler arap şaçına döndü mazemeler de işler, Serdar: Ne gibi, Yener: Yaa şimdi yüz yüze konuşuyoruz bunu yaaa, Serdar: Ya söyle yüz yüze ne zaman fırsatımız olcak söyle neyse nedir söyle, Yener: Ya şimdi alcaklar vercekler birbirine karıştı onu diyom sana, Serdar: Benim sana yüz lira vercek var, Yener: Olur mu bilader ya, Serdar: Niye, Yener: Sen bi gelde konuşalım yüz lira nasıl oluyor ki, Serdar: Şeyde eee ne kadar en son verdiğim para, Yener: Bidakka en son ne kadar verdin, Serdar: İki yüz lira verdim haa yüz elli lira vercem var yüz elli lira, Yener: Yok yok sen iyicene karıştırdın, Serdar: Ne kadar var ki, Yener: Sen senin kafan gitmiş senin de ondan, Serdar: Ne kadar var ki verceğim, Yener: Bilader ee çocuklar getirdi şeyi ee kağıdı verdi, Serdar: Heeh, Yener: Oturam ben sana vereyim göstereyim nasıl olduğunu şimdi telefonda bu şekilde konuşulmaz onu diyom ben sana” şeklindeki iletişimin tespiti tutanaklarıyla tespit edilen görüşmelerin bulunması göz önünde bulundurulduğunda, sanıklar …, …, … ve …’un katılan …’a yönelik nitelikli yağma suçunu işledikleri, sanık …’in söz konusu suçu örgüt faaliyeti kapsamında işlemesinden dolayı suç işlemek amacıyla kurulmuş örgütün lideri olan sanık … ile bu örgütün yöneticisi olan sanık …’ın bu eylem nedeniyle TCK’nın 220/5. maddesi delaletiyle sorumlu tutulmaları gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının bu uyuşmazlık bakımından reddine karar verilmelidir.
3- Sanık …’a atılı mağdur …’a yönelik nitelikli yağma suçunun sabit olup olmadığının, sabit olduğunun kabulü hâlinde hakkında TCK’nın 149. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinin yanı sıra (f) ve (g) bentlerinin ve aynı Kanun’un 58/9. maddesinin uygulanıp uygulanamayacağı;
TCK’nın 149. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun nitelikli hâlleri arasında suçun var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılmak suretiyle işlenmesi ve suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla işlenmesi hâlleri de sayılmıştır.
Öte yandan uyuşmazlık konumuzla ilgili olan TCK’nın “Suçta tekerrür ve özel tehlikeli suçlular” başlıklı 58. maddesinin dokuzuncu fıkrası “Mükerrirlere özgü infaz rejiminin ve cezanın infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin, itiyadi suçlu, suçu meslek edinen kişi veya örgüt mensubu suçlu hakkında da uygulanmasına hükmedilir” şeklinde düzenlenmiştir.

Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Mağdur …’ın silahla tehdit edildiğinden bahisle şikâyetçi olması üzerine yapılan yargılama sonucunda sanık … inceleme dışı sanık … hakkında delil yetersizliğinden dolayı beraat kararları verildiği, daha sonra sanık … Aşkın’ın bu olaydan dolayı 20.000 Dolar zarar ettiklerini ileri sürerek mağdurdan bu parayı ödemesini istedikleri, ödemediği takdirde öğretmenlik yapan oğlu Üstün Kaplan’ı öldüreceklerini belirterek mağduru tehdit ettikleri, mağdurun da oğluna bir zarar gelmesinden korktuğu için İş Bankası Sanayi Şubesinden 02.11.2011 tarihinde 22.600 TL’lik kredi çektiği, geri kalanını eş dosttan tamamlamak suretiyle bu parayı adliyenin bahçesinde sanık … ve Aşkın’a teslim edilmek üzere inceleme dışı sanık Orhan’a verdiği olayda; mağdurun aşamalarda istikrarlı olarak sanığın kendisini tehdit ederek 20.000 Dolar’ını aldığını beyan etmesi ve bu beyanını destekler şekilde 02.11.2011 tarihinde Türkiye İş Bankasından 22.600 TL’lik kredi çektiğinin anlaşılması karşısında, sanığın üzerine atılı nitelikli yağma suçunun sabit olduğu, ayrıca suç işlemek amacıyla kurulmuş örgütün yöneticisi olan sanığın bu eylemini yönettiği suç örgütünün korkutucu gücünden yararlanarak ve örgüte yarar sağlamak amacıyla işlediği, dolayısıyla hakkında TCK’nın 149. maddenin 1. fıkrasının (c) bendinin yanı sıra (f) ve (g) bentlerinin, aynı zamanda TCK’nın 58/9. maddesinin de uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, haklı nedene dayanmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının bu uyuşmazlık bakımından da reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 27.05.2021 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.