YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/942
KARAR NO : 2018/348
KARAR TARİHİ : 10.07.2018
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 56-40
Taksirle bir kişinin ölümüne ve birden fazla kişinin yaralanmasına neden olma suçundan sanık …’ın TCK’nun 85/2, 22/3, 62 ve 53/6. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve 1 yıl süre ile sürücü belgesinin geri alınmasına ilişkin Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.06.2012 tarihli ve 86-165 sayılı hükmün, katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 25.11.2014 tarih ve 1609-23822 sayı ile;
“…Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Olaydan 1 saat 18 dakika sonra 47 promil alkollü olduğu tespit edilen ve sarı fasılalı ışıkta kavşağa girip, tali kusurlu olarak kırmızı fasılalı ışıkta kavşağa giren asli kusurlu sanık Emrah’ın idaresindeki araca çarpmaları ile sonuçlanan olayda olayın tek başına alkolün etkisi ile meydana gelmediği ve sanığın eyleminde bilinçli taksirin kolullarının oluşmadığının gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 25.02.2015 tarih ve 56-40 sayı ile önceki hükmünde direnmiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 26.05.2016 gün ve 211589 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 890-940 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 14.06.2017 gün ve 86-5144 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık Emrah Çevikbaş hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, direnmenin kapsamına göre inceleme sanık … hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daireyle yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; bir kişinin ölümü ve birden fazla kişinin yaralanması ile neticelenen olayda, sanığın eylemini taksirle mi yoksa bilinçli taksirle mi gerçekleştirdiğinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, ilk hükümde direnilmesine karar veren yerel mahkemenin hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğunun bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozma kararından sonra yapılan yargılama sonucunda, önceki hükümde direnilmesine karar verilmesiyle yetinilip yeni bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre, bir hüküm bozulmuş olmakla tamamen ortadan kalkacağından, mahkemelerce direnme kararı verilirken, 5271 sayılı CMK’nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunlu olup, aksi hâl 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı Kanunun 223. maddesine göre hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmalıdır.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış ve bozulmakla tamamen ortadan kalkan önceki hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, CMK’nun 223, 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen hükmün ne olduğu belirtilmemiş ve kararda bulunması zorunlu olan “hüküm” kısmı eksik bırakılmıştır.
Bu itibarla, diğer yönleri incelenmeyen direnme kararına konu hükmün belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.02.2015 tarihli ve 56-40 sayılı direnme kararına konu hükmünün, usul ve kanuna uygun olarak hüküm kurulmaması isabetsizliğinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.07.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.