YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/886
KARAR NO : 2022/799
KARAR TARİHİ : 13.12.2022
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza (CMK’nın 250. maddesi ile görevli)
Sayısı : 221-163
Sanık …’in suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olma suçundan TCK’nın 220/2-3 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası, nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-a-c-d-f-g, 35/2 ve 62. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç yönünden de aynı Kanun’un 53, 58/9 ve 63. maddeleri uyarınca hak yoksunluğuna, cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin İstanbul (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK’nın 250. maddesi ile görevli) verilen 23.07.2013 tarihli ve 221-163 sayılı hükümlerin, sanık müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 04.11.2015 tarih ve 1283-44576 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 26.10.2016 tarih ve 294877 sayı ile;
“Öncelikle, gerekçeli kararın 84. sayfasında belirtildiği gibi, … ile örgüt üyesi … arasında, …’un örgüt lideri olarak kabul edilen …’a bağlılığını bildiren bir görüşmenin gerçekleşmediği,
…’in suç örgütünün hiyerarşik yapısına dahil olduğuna, örgütten emir ve talimat aldığına, örgüt adına hareket ederek eylemlerde bulunduğuna dair somut delil bulunmadığı,
Mağdurlar … ile …’ı yağmalanması olayında, emniyet görevlilerince soruşturma aşamasında, Mahkemece ise yargılama aşamasında usulüne uygun teşhis yaptırılmadığı,
Yine, mağdurların kolluk görevlilerine verdikleri ifadeler ile yargılamada verdikleri ifadeler arasındaki çelişkilerin mahkemesince giderilmediği,
Yağma eyleminde sanık olan … ile Ünal Gülbil’in, … ile birlikte hareket ettiklerine dair bir beyanda bulunmadıkları, dolayısıyla Yerel Mahkemenin … hakkında dosya içeriğine uygun olmayan gerekçeler ve eksik araştırma ile hüküm kurduğu,
Anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen gerekçeler doğrultusunda, … hakkında yağma ve suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak suçlarından kurulan mahkûmiyete ilişkin hükümlerin onanmasına yönelik kararınızın kaldırılarak, delillerin mahkûmiyete yeterli olmaması sebebiyle bozma kararı verilmesi,” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 30.05.2017 tarih ve 901-1638 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık … hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olmak ve teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık …’e atılı nitelikli yağma ve suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olma suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de yapılan müzakere sırasında bazı Ceza Genel Kurulu Üyelerince Yerel Mahkemece verilen hükümlerin yasal ve yeterli gerekçe içerip içermediğinin tartışılması gerektiğinin ileri sürülmesi üzerine Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle bu konunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Suç örgütü lideri …’ın 08.10.2002 tarihinde cezaevinden tahliye olduktan sonra örgüt mensuplarını yeniden toparlamaya çalıştığı, oluşturduğu suç örgütünün yeniden suç işlemeye başladığı istihbari bilgisinin alınması üzerine İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığınca 29.09.2003 tarihinde proje çalışması başlatıldığı, yapılan teknik takip, gizli izleme çalışmaları devam ederken 13.06.2004 tarihinde Kocaeli’nde bulunan The Door bar önünde meydana gelen olayda Oğuz … isimli şahsın silahla vurularak öldüğü, Dursun Şakar isimli şahsın yaralandığı, olayın … grubu tarafından gerçekleştirildiğinin anlaşılması üzerine Kocaeli Emniyet Müdürlüğünce yapılan operasyona ait soruşturmanın İstanbul DGM Cumhuriyet Başsavcılığının 2004/1277 numaralı soruşturma dosyası üzerinden yürütüldüğü, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2004/202 esas numaralı dosyasında sanıkların yargılanmalarına başlanıldığı, yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 01.03.2007 tarihli kararı ile sanıklardan …’ın silahlı suç örgütü kurmak ve yönetmek suçundan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis, 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçundan 10 ay hapis ve 366 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, diğer sanıkların bir kısmının silahlı suç örgütü üyesi olma ve örgüte yardım etme, kasten adam öldürmek suçlarından cezalandırılmalarına, işledikleri sabit olmayan suçlardan beraatlerine hükmolunduğu, bir kısım sanıklar yönünden temyiz edilmediği için kararın kesinleştiği, temyiz eden sanıklar yönünden dosya Yargıtay’a gönderildiğinden kararın henüz kesinleşmediği, Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/3559 soruşturma numaralı dosyasında Kocaeli ve çevresinde … …’e bağlı olarak faaliyet yürüten suç örgütünün eylemleri hakkında düzenlenen soruşturma evrakının fezleke ekinde gönderilmesi üzerine Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/1229 soruşturma numaralı dosyasında suç işlemek amacıyla örgüt kurma, örgüte üye olma, yağma, kasten adam öldürme, adam öldürmeye teşebbüs, 6136 sayılı Kanun’a aykırılık suçlarından soruşturma yürütüldüğü, … …’e bağlı bu suç örgütünün Kocaeli Körfez ilçesinde faaliyet gösteren İGSAŞ AŞ’nin liman dolgu işini almak için girişimde bulunduğu, aynı işe … ve grubunun da talip olması sebebiyle aralarında husumet bulunduğu, örgüt lideri … …’ün kardeşi …’ün ölümünden sorumlu tuttuğu … … ve grubuna yönelik husumeti nedeniyle …’ı öldürmeyi planladığı, bu yönde adamlarına talimat verdiği, 10.03.2006 tarihinde …’in kullandığı arabanın içerisinde …, … ve …ı’nın olduğu, cuma namazından çıktıktan sonra Yahya Kaptan Mahallesinde bulunan ışıklı kavşakta kırmızı ışıkta araçların durduğu sırada plakası tespit edilemeyen bir araçtan inen kar maskeli bir şüphelinin kalaşnikof marka otomatik silahla …’ın içinde bulunduğu araca ateş açtığı, açılan ateş sonucunda …’ın yaralandığı, aynı araçta yanında bulunan Kadir Dedeş ve kırmızı ışıkta bekleyen yolcu minibüsünün yolcularından ……. isimli şahsın öldüğü, bu eylemin suç örgütü lideri … …’ün hasmı olan diğer örgüt lideri …’ın öldürülmesi amacıyla gerçekleştirilen bir eylem olduğu, yapılan soruşturma sonucunda bu ve diğer bir kısım müştekilere yönelik eylemler sebebiyle … … ve bu şahsın örgütüne bağlı şüpheliler hakkında Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan 2006/1229 No’lu soruşturma sonucunda 11.08.2006 tarihli iddianame ile kamu davası açıldığı, bu davanın hâla İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/231 esas numaralı dosyasında derdest olduğu, sanıkların yargılanmasına devam edildiği, Kocaeli Emniyet Müdürlüğünce önceki tarihlerde çıkar amaçlı suç örgütü kurma ve yönetme ve faaliyette bulunma suçlarından hakkında soruşturma yürütülen …’ın çevresine topladığı adamları ile yeniden bir suç örgütü kurduğu, bu örgütün faaliyeti çerçevesinde haksız çıkar elde etmek amacıyla tehdit, zorla adam kaçırma, yaralama, yağma suçlarını işledikleri, silah kullandıkları, korktukları için mağdurların davacı ve şikâyetçi olamadıkları bilgisinin alınması üzerine 14.07.2006 tarihinde ve devam eden tarihlerde Kocaeli Sulh Ceza Mahkemelerinden alınan teknik takip kararları ile şüphelilere katıldıkları eylemlerin aydınlatılabilmesi, mağdurların ve şüphelilerin tespit edilerek yakalanabilmesi, suç delillerinin ele geçirilmesi amacıyla teknik takip çalışmalarına başlandığı, sanık …’ın kurduğu bu örgütün bir üyesinin de sanık … olduğu, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen eylemlerden birisi olan 4 numaralı eylemde de; mağdur …’ın müteahhit olan arkadaşı İsmail’e iflas etmesinden dolayı yardımcı olmaya çalıştığı, sanıkların, mağdurları İzmit ilindeki Ülkü Ocağına çağırdıkları, ellerinde bulunan senetler nedeniyle mağdur …’in kendilerine borçlu olduğunu, bu borcuna mağdur …’ın da kefil olduğunu söyledikleri, bu parayı ödemeleri için her iki mağduru da sıkıştırdıkları, telefon ile arayarak, iş yerine giderek bir araya geldiklerinde tehdit ettikleri, bu şekilde sanık … ile inceleme dışı sanıklar …, …, …, …, …, … ve …’nın nitelikli yağmaya teşebbüs suçunu işledikleri iddiası ile kamu davası açıldığı,
Mağdur …’a yaptırılan teşhis sonucu düzenlenen 26.11.2007 tarihli teşhis tutanağının; “KOM Şube Müdürlüğünce, haklarında (…220) Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak suçundan 24.11.2007 günü ‘KÖRFEZ ATEŞİ’ kod adlı planlı operasyon kapsamında yakalanarak gözaltına alınan şüphelilere ait fotoğraflar önden ve yandan alınarak, KOM Şube Müdürlüğünde müşteki olarak müracaatı alınan … (Şüphelilerce kendisine …denilen) isimli müştekiye gösterilmiş olup yapmış olduğu teşhiste;
01- …: Adı geçen şüphelinin 13.07.2007 günü müştekinin iş yerine 3 şahısla birlikte gelen şahıs olduğunu, komutan lakaplı …’ın kendisini Tuğrul Caddesindeki Boşnak börekçisinde beklediğini söyleyen şahıs olduğunu, kendisini Boşnak börekçisine götürürken …’nın müştekinin otosuna bindiğini, komutan lakaplı … ile 2 kez müştekinin iş yerine gelip tehdit eden şahıs olduğunu, müştekiye asarız keseriz diyen şahıs olduğunu beyan etmiştir.
02- … (Komutan lakaplı): Müştekinin iş yerine çok kez gidip müştekiyi tehdit eden şahıs olduğunu, kendisinden haraç para isteyen şahıs olduğunu, 08.07.2007 tarihinde iş yerini kurşunlayan şahıslardan biri olduğunu, müştekiyi Tuğrul Caddesindeki Boşnak börekçisine getirtip burada ‘Bizi yürüteceksin, bize yardım edeceksin’ diyen şahıs olduğunu, müştekinin iş yerine adam gönderip müştekiye gözdağı veren şahıs olduğunu beyan etmiştir.
03- …: Adı geçen şahsın müştekiyi telefonla arayıp haraç para isteyen şahıs olduğunu, müştekinin iş yerine 3-4 defa gidip tehdit eden, çarşı içerisinde yolunu kesip komutan lakaplı …’ın yanına zorla götürmek isteyen şahıs olduğunu beyan etmiştir.” şeklinde olduğu,
Kocaeli (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 14.07.2006 tarihli ve 2006/728 değişik iş sayılı kararı ile; sanık …’in kullandığı 0532 301…. numaralı GSM hattının suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan CMK’nın 135. maddesi uyarınca 3 ay süre ile iletişimin tespitine, dinlenmesine, kayda alınmasına ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine, Kocaeli (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 11.10.2006 tarihli ve 2006/1153 değişik iş sayılı kararı ile de bu sürenin 3 ay uzatılmasına,
Kocaeli (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 03.11.2006 tarihli ve 2006/1279 değişik iş sayılı kararı ile; inceleme dışı sanık …’ın kullandığı 0555 745…. ve 0537 252…. numaralı GSM hatlarının suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan CMK’nın 135. maddesi uyarınca 3 ay süre ile iletişimin tespitine, dinlenmesine, kayda alınmasına ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine, Kocaeli (Kapatılan) 3. Sulh Ceza Mahkemesinin 02.02.2007 tarihli ve 2007/200 değişik iş sayılı kararı ile de bu sürenin 3 ay uzatılmasına,
Karar verildiği,
Duruşmalar sırasında Yerel Mahkemece iletişim tespit tutanakları sanığa okunarak bunlara ilişkin savunmasının alınmadığı,
Yapılan yargılama sonucunda Yerel Mahkemece 23.07.2013 tarih ve 221-163 sayı ile;
“Sanık …’ın kurup yönettiği örgütün faal üyelerinden olduğu ve örgütün faaliyetlerinin bizzat gerçekleştirilmesinde rol aldığı gibi organizasyonunda da çalıştığı, lider ile direkt irtibatlı olduğu, iddianamedeki 7 nolu eylemden mahkumiyetine karar verildiği ve bu eylemdeki konumu ve iletişim tespiti tutanakları (özellikle/ -sanık … ile 23/12/2006 tarihinde 14:28:19’daki ve 04/11/2006 tarihinde 21:46:13’teki görüşmelerinde bağlılığını bildirmesi ve dayıdan-Möhmet Özcan- habersiz eylemde bulunmayacağını bildirmesi; -sanıklar …, … ile üçüncü kişinin 19/02/2007 tarihinde 17:44:16’daki görüşmesinde de bu hususun teyit edilmesi) dikkate alındığında örgüt içerisinde hiyerarşiye dahil olduğu hususunun açık olduğu anlaşılmakla; atılı suçtan mahkumiyetine dair hüküm kurmak gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile sanık hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olmak,
“İddia, sanıkların savunmaları mağdurların anlatımları, tutanaklar ve raporlar ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Müşteki …’nın mimar olduğu ve inşaat işleriyle uğraştığı, olay tarihinden yaklaşık 1.5 yıl kadar önce işlerinin kötü gitmesinden dolayı iflas ettiği, inşaat işiyle uğraştığı sıralarda yapılan ticaretten dolayı borçlarının olduğu, bunların bir kısmını ödediği, bir kısmının ise kaldığı ve halen ödemeye devam ettiği, kendisinin İstanbul ilinde olduğu bir sırada sanık …’nin bu müştekiyi telefonla arayarak İzmit Belsa Plazanın önünde görüşmek için beklediğini söylediği, bu müştekinin Belsa Plazanın önüne inşaat işlerinde kendisine yardımcı olan ve ofisinde çalışma ortamı sağlayan diğer müşteki … ile birlikte gittiği, Şen iş merkezinin üçüncü katına çıktıkları, burada sanıklar … ve … ve … isimli şahısların olduğu, …’un müşteki …’ya hitaben senin bizim elimizde senet ve çeklerin (39 ve 36 milyar lira tutarında ayrı ayrı) var, bunlar başkalarından bize geçti, bunu ödeyeceksin dediği, bu müştekinin de borcu kime ise ona ödeyeceğini söylediği, bunun üzerine sanıkların müşteki …’ın da bu konuda kefil olmasını istedikleri, müşteki İsmail’in kabul etmediği, sanık …’un ‘Seni evden alırız, sana üç gün müsaade, üç gün içerisinde parayı getir.’ diyerek tehdit ettiği, sanık … ve Ünal isimli şahısların da aynı şekilde konuştukları, kendisinden ellerinde olduğunu söylediği çek ve senetlerin karşılığı olarak 15.000 YTL para istedikleri, sanık …’un müşteki İsmail’i alıkoymak istediği ancak parayı ödediğinde buradan çıkabileceğini söylediği, bu müştekinin kabul etmemesi üzerine bu yerden ayrılıp gittikleri, daha sonra …ve sanık …’un müşteki İsmail’i telefonla arayarak tekrar parayı ödemesini istedikleri ve tehdit ettikleri, sanıklar … ve … da olduğu halde tekrar müştekilerin iş yerine gittikleri, bir süre oturup kalktıkları, sanık …’in müşteki Bayram’ı arayarak İzmit’te bir kişiyi bıçakladığını söyleyerek başının sıkıntıda olduğunu söyleyip 1.500 YTL para istediği, bu mağdurun veremeyeceğini söylediğinde bu şahsın ‘Yarın seninle de cezaevine düşebiliriz.’ dediği, 02.07.2007 günü sanık …’ın müşteki İsmail’e ‘Senin dostluğun arkadaşlarını yolda bırakmak mı, Edip bile hepinizden adam çıktı, herkes baksın dalgasına, senin de işin düşecek elbette bu limana, yolun açık olsun, ben komutan’ yazan mesaj gönderdiği, 08.07.2007 günü müşteki İsmail’in iş yerinin camlarının kurşunlandığını, 10.07.2007 günü sanık …’in müştek…’ı aradığı ve ‘Benim hakkımda ileri geri konuşuyormuşsun, görüşmemiz gerekiyor’ dediği, 13.07.2007 günü iş yerine sanıklar …, ve … ile kimliği belirsiz 2 şahsın geldiği, sanık …’in müşteki Bayram’a Tuğrul Caddesinde bulunan Boşnak börekçisinde beklediğini söylediği, hep birlikte buraya gidildiği, sanık …’in yanında sanık …’un da bulunduğu 10 kişinin daha olduğu, sanık …’in müşteki Bayram’ı börekçinin imalat kısmına çekerek ‘Bizi yürüteceksin, bize yardım edeceksin’ dediği, olumsuz cevap üzerine sanıklar ve yanındakilerin börekçiden ayrılıp gittikleri,
Bu şekilde sanıklarla mağdurların arasında hukuki bir alacak verecek meselesi olmadığı halde başkasının alacağının tahsilinin yasa dışı yolla üstlenilmesi sonrasında; sanık …’ın örgüt lideri, sanıklar …, …, …, … ve …’in bir çok kez mağdurları, bu alacak bahanesi ile tehdit ettikleri, eylemin tek kasıt altında işlenmesi nedeniyle tek yağma suçunu oluşturduğu ve menfaat temin edilemediğinden teşebbüs aşamasında kaldığı, sanıklar …, … ve …’nün eyleme katıldıklarının kanıtlamadığı kanaatine varılmakla; sanıklar …, …, …, …, … ve …’in mahkûmiyetlerine; sanıklar …, … ve …’nün beraatlerine dair hüküm kurmak gerekmiştir.
Her ne kadar mahkûmiyetlerine hükmolunan sanıklar yüklenen suçları işlemediklerini savunmuş iseler de; yukarıda ve aşağıda gösterilen deliller (özellikle aşamalarda tekrarlanan teşhisler) dikkate alındığında; bu savunmalarına itibar edilmemiştir.
Olayla ilgili iletişim tespit tutanakları:
1- 12.07.2007günü saat 17.19 da 0538816….-0532261…. numaralı telefonla … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; Bayram (Efendim) … (Nerdesin …) Bayram(İzmitteyim) … (Akşam buluşalım görüşelim, bir konuşalım şu işlere bi aydınlık getirelim) Bayram (Hangi işlere) … (Neyse telefonda konuşmadığımı biliyorsun yani, akşam üstü Yarımca ya geliyorum bir yere gitme). … TAPE: 1264
2- 13.07.2007 günü saat 18.13 te 0538816….-0532261…. numaralı telefonla … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (Dün akşam çağırmışın bütün akrabalarını filan, sen beni öyle mi bekliyon, kimleri çağırdığını biliyom …) Bayram (Hepsi mevzuyu biliyor senle görüştüğümü) … (Bana sen pusu mu kurmaya çalışıyon, benim senlen işim var benim senlen işim var …) Bayram (Ne işin var komutan benimle) … (Sen nerdesin şimdi, keslan tıraşı fazla konuşma nerdesin, bekle Yarımca’da beni) Bayram (Dükkandayım) … (Bekle geliyorum oraya, ayrılma bi yere, fazla konuşma serseri). … TAPE:1273-1274
3- 25.04.2007 günü saat 12.49 da 0538816….-0535389…. numaralı telefonları kullanarak … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; Bülent (Bu şey yok mu abi bizim yazane ye gelen pimapenci yok mu abi, o bizim telefonumuzu açmıyo abi o bu gün …abiye 2 milyar 300 milyon para verecek açmıyo telefonunu yani, yani şimdi ben 4 te girersem içeri bunda hatır gönül kalmaz öldürürüm Allah belamı versin bunun telefonu varsa sende abi telefonumuz açsın yani) … (Anladım …’ta da var gerçi onun numarası ya). … TAPE: 901 (sanık … açısından bu konuşma eyleme katıldığı yönünde değerlendirilmemiş, eylemle irtibatı tam olarak kurulamamış olduğundan; örgütsel bağlantı olarak değerlendirilmiştir)
4- 25.04.2007 günü saat 16.07 de 0538816….-0538512…. numaralı telefonları kullanarak … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (15 gün sonra gelcem ben) … (Dur abi … niye ben …’ı benden gizledin be … abi) … (Tamam sen merak etme sen onu bana bırak) Salih (İçerdeymiş haberimiz yok, içerde diye duyduk doğru mu) … (He he 2 gün içeri girdim aldılar beni iki gün çıktım yani şu an) Salih (Abi …ağabeyi arada beni sıkıştırmasın abi, hadi görüşürüz). … TAPE: 912-913
5- 09.07.2007günü saat 20.42 de 0538816….-0532261…. numaralı telefonla … ile …isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (Benim hakkımda ileri geri konuşuyormuşsun …, kulağıma geldi beni gördüğün yerde öldür, yoksa bak burası ikimize dar senlen senlen hesaplaşacaz). … TAPE:1246
6- 12.07.2007günü saat 21.58 de 0538816….-0532336…. numaralı telefonla … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (Kim var kim kim oturuyorsunuz orda) … (Tansel, Aydın, … komutan Alexsandıra ben …) … (… aradın mı sen, komutan aradı mı) … (Evet) … (Ne dedi) … (görüşmemiz gerekiyor dedi, gitmedik daha oraya, şimdi ona göre bir program yapılcak) … (Bu akşam iptal edin, komutana selam söyle). … TAPE:1268-1269
7- 12.07.2007günü saat 22.00 da 0538816….-0532336…. numaralı telefonla … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (… aradın mı sen bu akşam) … (He bekliyor beni, iş yerinde bekliyor şu an beni) … (Bu ibne ne yapmış …’e ben söyledim, bu akşam iptal etsinler yani olur mu) … (oraya toplamışlar öyle mi, onlan otutturmam lazım o zaman birini araya soktururuz, onu böyle otutturabilecek biri vardır mutlaka) … (Sevdiğim kıramadığım bir abi var onu yukarı çağırdım ilim tepeye, akşam her şey iptal tamam mı komutanım). … TAPE: 1270-1271
8- 13.07.2007 günü saat 18.16 da 0538816….-0536456…. numaralı telefonla … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (…ilen görüştüm de bağırdım çağırdım bekle dedim beni, sağı solu arama dedim serserilik yapma dedim bekle dedim geliyorum şimdi sen ararsın gine onları filan haberin olsun). … TAPE: 1275 (sanık … açısından bu konuşma eyleme katıldığı yönünde değerlendirilmemiş, eylemle irtibatı tam olarak kurulamamış olduğundan; örgütsel bağlantı olarak değerlendirilmiştir)
9- 08.06.2007 günü saat 13.31 de 0554341….-0535389…. numaralı telefonla … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (O …len yarın için bir şey var dimi bir aksilik yok) Bülent (…için de bak başka bir formül var biliyonmu …’in kolladığı bir İsmail var, O İsmailin senedi Edip te) … (Edibi çağırsana bir oraya komutan geliyor desen) Bülent (Toprağım gel bir görüşelim diyeceksin, hemşerim bu adamı sen kolluyorsun diyecen şu parayı senden istiyorum sanada iki gün üç gün müddet diceksin) … (Neyse telefonda konuşmayalım bunları) Bülent(Tamam). … TAPE: 1408 (sanık … açısından bu konuşma eyleme katıldığı yönünde değerlendirilmemiş, eylemle irtibatı tam olarak kurulamamış olduğundan; örgütsel bağlantı olarak değerlendirilmiştir)
10- 13.06.2007 günü saat 10.35 te 0554341….-0554341…. numaralı telefonla … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (Bu şey aradı benide …, Yarımca’daymış ben şimdi o …’i alim) … (Tamam) … (Tamam oraya mı getirim şeye getirim) … (…ü al) … (…ü sonradan arabaya alim, nereye alim bu pezevengi) … (Buraya getir buraya, Karamürsel’e) … (Tamam oldu emmi oğlu). … TAPE:1413
11- 13.06.2007 günü saat 17.44 te 0554341…. -0532261…. numaralı telefonla … ile …(…) isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (Komutan ben, ben şu an Yarımca’dayım ne zaman gelecen)… (Yedi buçuk sekizde anca gelirim) … (Bu gün görüşmemiz lazım, …ben görüşmemiz lazım diyorum sen görüşemeyiz diyorsun delirtme adamı ya, ben bekliyorum bu gün seni …, ben sabaha kadar bekliyorum seni). … TAPE: 1414
12- 14.06.2007 günü saat 20.00 da 0554341….-0532522…. numaralı telefonla … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (Ne yaptınız çözdünüz mü bu gün o para olayını) … (…’in yanına gittik …şey yaptı şu anda işte kuruş yok hesabı yaptı birkaç gün sonra dedi çıkma yapacam ben size dedi) … (şimdi siz …ten para alamadınız mı) … (…iki gün sonra) … (Nerden olacak çıkma) … (Öbür taraftan şeyden Körfezden, eroin, geçen gün birinden aldık ya) … (Vereceklermiki kesin, yarın vurulursa var ya ben boku yerim biliyor musun) … (Biz şimdi adama Cuma günü son gün dedik, Cuma namazına kadar süre verdik) … (Yarın beraber takılalım da, araba sizde dimi, Edip’in arabası) … (Öbürü gelecek, Vitoyuf getirip bize bırakacak). … TAPE:1431-1432-1433
13- 15.06.2007 günü saat 14.45 te 0554341….-0537540…. numaralı telefonla … ile … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (Ben aldım geçen …’i) … (Biliyom ya, varmı bir gelişme) … (Ağladı ağlıyor neyse ben yarım saat sonra geliyorum haberleşelim alim görüşelim iki dakka) … (Tamam abi). … TAPE:1436
14- 18.06.2007 günü saat 13.19 da 0554341….-0536456…. numaralı telefonla … ile Kenan isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (Şu an Balıkesir’den çıktım geliyorum, şu orospu çocuğuna bir film düşünelim, O …’e …’e, o gavata bir film düşünelim diyorum) Kenan (He düşünelim bizi papaz etmeye çalışmış) … (Ama yemez yemez yani ben yemem yani onun yollarını) Kenan (Ona deki kurtlar hiçbir zaman çakal olmaz). … TAPE: 1446-1447 (sanık … açısından bu konuşma eyleme katıldığı yönünde değerlendirilmemiş, eylemle irtibatı tam olarak kurulamamış olduğundan; örgütsel bağlantı olarak değerlendirilmiştir)
15- 19.06.2007 günü saat 14.10 da 0554341….-0532261…. numaralı telefonla …, … ve … isimli şahsın yapmış olduğu görüşmede; … (Niye bakmıyorsun ya öbür telefondan arıyorum) … (İstanbul’dayım) … (Bir görüşmemiz lazım ya) … (Nedir mevzu söyle) … (Bilmiyorum sadece bana söylediği ara nerde görüşürüz) … (…ne yapıyon, hani bir yerlere gidicektik gelecektik, bana biraz destek çıkmanı istiyorum) … (Komutan ben sıkıntıdayım) … (Birinden al ozaman, ben kulağını çektim …’nin). … TAPE:1451-1452
16- 13.07.2007 günü saat 18.16 da 0538816….-0536456…. numaralı telefonla Kenan isimli şahıs ile yapmış olduğun görüşmede; … (…ilen görüştüm de bağırdım çağırdım bekle dedim beni, sağı solu arama dedim serserilik yapma dedim bekle dedim geliyorum şimdi sen ararsın gine onları filan haberin olsun) … TAPE: 1275
17- 04.11.2006 günü saat 22.57 de 0538816….-0555745…. numaralı telefonları kullanarak … isimli şahıs ile yapmış olduğun görüşmede; … (Onları şey yapın işte yüzde 10 yüzde 10 şey yapın) … (Hı hı öyle yapacağız zaten ha ben söyledim dayıya yüzde 10 yüzde 10 dedimya yarı yarıya kırışçağız dedim tamam dedi) … (Tamam … ayarlasın ki grup bulurum), … TAPE:14″ şeklindeki gerekçe ile de teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçundan,
Mahkûmiyet hükümleri kurulduğu,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur … kollukta 09.06.2007 tarihinde; “Mimar Sinan Mahallesinde inşaat malzemesi satmış olduğum dükkânım bulunmaktadır. Ayrıca, Bekirpaşa Mahallesinde iki aydır Doğuştan inşaat adı altında faaliyet gösteren inşaat malzemeleri sattığım iş yerim vardır. Bugün yani 09.07.2007 günü saat 07.00 sıralarında iş yerime geldiğimde camların kırık olduğunu görerek polise bilgi verdim. Polisin gelmesi ile camlarımın mermi atılarak kırıldığını öğrendim. Hafızamı yokladığımda tarihten 20 gün kadar önce iki kişi dükkânıma gelerek benden borç para istediler bu parayı benden neden istediklerini sordum. Bana ‘Zenginden alıp fakire veriyoruz.’ dediler. Ayrıca kendilerine para veremeyeceğimi söylemem üzerine imalı bir şekilde ‘Görüşürüz’ diyerek yanımdan ayrıldılar. Ben bu şahısları hiç tanımıyorum. Birinci şahıs 30 yaşlarında, 180 cm boylarında, esmer, kısa saçlı, 70 kg ağırlığında, bıyıksız; ikinci şahıs 185 cm boylarında, zayıf yapılı, kumral, ince bıyıklı, 50 yaşlarındaki şahısları görsem tanırım. Bu şahısları tarihten 15 gün kadar önce İzmit Merkez Fethiye caddesi Öztalay çarşısı giriş kapısında dikildiklerini gördüm. Onlar da beni gördü. Ben de bunun üzerine oradan uzaklaştım. Aramızda burada hiçbir diyalog yaşanmadı. Bu olayı bu şahısların yaptığından şüphelenmekteyim. Benim herhangi bir düşmanım yoktur. Hiç kimse ile kötü bir alış verişim olmamıştır. Benim iş yerime kurşun atarak maddi zarara uğramama ve huzursuz olmama sebep olan şahıs veya şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim.” ,
17.07.2007 tarihinde; “Tarihten 1.5 yıl kadar önce müteahhitlik yapan ve şu anda da aynı işini devam ettiren … işlerinin kötü gitmesinden dolayı iflas etmişti. Kendisiyle bir birimize yardımcı olarak inşaat işi yapardık, bu tarihte … ile ortaklığım yoktu, …’ya iş açısından yardımcı olup borçlarından kurtulması için kendisiyle görüşmeler yapıyorduk, kendisi benim iş yerimde olduğu bir sırada iş yerime şahsen tanıdığım … ile soy ismini bilmediğim Ünal isimli şahıslar geldi, bize kendileri ile birlikte İzmit’te bulunan Ocağa gidelim dediklerinde biz de kabul ettik, onlar kendi otolarıyla, ben de … ile birlikte kendi otomla Belsa Plazanın yanında bulunan Şen İş Merkezinin üçüncü katındaki bir büroya girdik, tarihini tam olarak hatırlamıyorum ancak saat 23.00 sıralarıydı, burada muhasebe işlerinin yapıldığını gördüm, içeriye girdiğimizde yine soy ismini bilmediğim … isimli şahıs da vardı, isimlerini verdiğim üç şahıs da …’ya ‘Bizim elimizde senin 39 veya 36 milyarlık senedin var, bunu bize ödeyeceksin.’ dediler, bana da bu şahsa kefil olmamı istediler, daha sonra her hangi bir şiddet ve kötü muamele yapmadılar, konuşmaları tehdit vari idi. Yaklaşık aynı konular üzerinde 2-3 saat konuştuktan sonra … istenen senetlerin karşılığı parayı ödeyeceğini kabul edince ikimiz buradan ayrıldık. Bu olaydan sonra yukarıda isimlerini verdiğim şahıslar bizi aramadı, her hangi bir görüşme de yapmadı, … da bu şahıslara istedikleri parayı ödemedi. Tarihten 1 ay kadar önce kullanmış olduğum 0532261…. numaralı telefonumu 0554341…. numaralı telefon ile bir şahıs aradı, bu şahıs telefonda bana ‘Ben komutan, seninle bir görüşebilir miyiz?’ dedi, ben de ‘Kimsiniz? İş yerime gelin görüşelim.’ dedim, bu görüşmeden 2 gün sonra iş yerime bir bayan, komutan lakaplı şahıs, bir de yeğenim dediği uzun boylu esmer … olarak hitap ettiği şahıs geldi. Komutan isimli şahıs bana …’yı sordu, ben de kendilerine neden sorduklarını sorduğumda her hangi bir cevap vermedi, kendilerine çay kahve ikramında bulunduktan sonra iş yerimden ayrıldılar, 3 gün sonra yine kullanmış olduğum telefonu 0538816… veya 0538379…. numaralı telefondan arayarak kendisini … olarak tanıtan şahıs bana hitaben İzmit’te bir adam bıçakladım, başım sıkıntıda diyerek 1.500 YTL para istedi, ben de kendisine benden haraç mı istiyorsun, ben sizi tanımıyorum dediğimde, yarın seninle de cezaevine düşebiliriz diyerek yardım etmemi istedi, ben de kabul etmeyince telefonu kapattı, daha sonra 0554341…. numaralı telefon ile komutan lakaplı şahıs 02.07.2007 günü saat 16.58 sıralarında bana mesaj göndererek mesajda ‘Senin dostluğun, arkadaşlarını yolda bırakmak mı? Edip bile hepinizden adam çıktı, herkes baksın dalgasına, senin de işin düşecek elbet bu limana, yolun açık olsun, ben komutan.’ dedi. Bu olaylardan sonra ben her hangi bir kimseye para ödemeyince 08.07.2007 gecesi yukarıda adresini verdiğim iş yerimin camlarının kurşunlandığını gördüğümde Yarımca Polis Karakoluna giderek müracaatta bulundum, o an için kimin bu işi yaptığını bilmiyordum, ifademde de kimseden şüphelendiğimi söylemedim. 10.07.2007 günü komutan lakaplı şahıs bana yine telefon ederek görüşmemizi söyledi, telefonda bana benim hakkımda ileri geri konuşuyormuşsun diyerek benimle görüşmek istedi, ben de iş yerime gelin görüşelim dedim. 13.07.2007 günü saat 16-17 sıralarında iş yerime uzun boylu … dedikleri şahıs, yine … isimli şahıs ve bu şahısların yanında 2 şahıs daha vardı, iş yerime geldiler, bana Komutanın Tuğrul Caddesinde bulunan Kızılkayanın yanındaki Boşnak Börekçisinde beni beklediğini söylediler, onlar 06 plakalı yeşil renkli oto, ben de kendi otoma bindiğimde … isimli şahıs ile ismini bilmediğim bir şahıs benim yanıma bindi, birlikte Boşnak Börekçisine geldik, burada Komutan lakaplı şahsın yanında 10 kişi daha vardı, bu şahıslardan sadece … isimli şahsı tanıyordum, benimle birlikte ağabeyim …. ve dayım …. de gelmişti, burada komutan isimli şahıs beni börekçinin arka kısmında bulunan imalathane bölümüne getirdi, komutan burada bana hitaben bizi yürüteceksin, bize yardım edeceksin dediğinde ben de kendisine yardım edemem, ben kanunsuz iş yapmıyorum dedim, bunun üzerine pastaneden ayrılıp gittiler. Olaylar yukarıda anlattığım şekilde olmuştur, bu konu ile ilgili tanıdığım şahısların isimlerini verdim, tanımadığım şahısları da gördüğümde teşhis ederim. Benim kefil olmamı isteyip daha sonra iş yerime gelen ve telefon ile benden para isteyen komutan lakaplı … ve adamları olan …, …, … isimli şahıs ile komutan lakaplı … ile iş yerime gelen ancak görünce tanıyabileceğim şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim.” ,
Mahkemede; “Ben sanıklardan …, … ve …’dan şikâyetçiyim. … benim iş yerime bir iki kez gelerek benden para istediler, ama ne parası istediklerini bilmiyorum, ben kendisine para vermedim, daha sonra … yanıma gelerek benden borç para istedi, ben vermedim, kendisine sizi tanımıyorum niye vereyim dedim, daha sonra benim iş yerim gece kurşunlandı kimin kurşunladığını görmedim, ancak hiçbir kimseyle husumetim yoktu, kimin yaptığını da tahmin etmiyorum, emniyette de o kişilerin isimlerini vermiştim, şu an da ismini söylediğim 3 kişi yönünden kabul ediyorum, diğerleri yönünden kabul etmiyorum, emniyette de bu yönde ifade vermiştim, ben bu sanıkları daha önceden tanımıyordum, şu an da para isteyen kişilerden iki tanesi duruşma salonundadır dedi, göstermesi istendi. Sanık … ve …’ı göstererek bana gelip para isteyen şahıslar bunlardır, gelip bir ara 10 bin YTL , bir ara 5 bin YTL şeklinde hatta 200 YTL’ye kadar indiler, benim dışımda başka esnaflardan da para istenip istenmediği konusunda bilgim yoktur. Emniyetteki ifadesi okunup sorulduğunda da; okumuş olduğunuz ifade doğrudur, bana telefonda zenginden alıp fakire veriyoruz şeklinde söylemişlerdi.”,
Mağdur … kollukta; “Hakan Cengiz isimli şahıs ile tarihten 1.5 yıl kadar önce ortak olarak inşaat işi yapıyorduk, işlerimizin kötü gitmesinden dolayı iflas ettik, piyasaya olan borcumuzun bir kısmını yani ödeyebildiğimiz kadarını ödedik, ödeyemediklerimiz kaldı, ortağım Hakan Cengiz kendisi bu olaydan sonra benim yanımdan ayrıldı, nereye gittiğini de bilmiyorum. İflas olayından sonra ofisimi de kapattığım için yine inşaat işleri yapan … isimli şahıstan yardım istedim, kendisi bana ofisinde çalışabileceğimi yani kendi işlerimi takip edip borçlarımı ödeyebileceğim konusunda yardımcı oldu, ben de çalışmaya başladım, almış olduğu işlerde ve benim işlerimde bana yardımı oluyor. Bu olaylar devam ederken tarihten 1.5 yıl kadar önce ben İstanbul’da olduğum bir sırada bana daha önce tanıdığım ve Yenikent’te elektrik malzemesi sattığını bildiğim … isimli şahıs telefon ederek Belsa Plazanın yanındaki Son İş merkezinin önünde görüşmemizi söyledi, ben de İstanbul’dan geldiğimde yanlarına gelebileceğimi söyledim, saat 23.00 sıralarında telefonda söylediği Sen İş Merkezinin önüne geldiğimde burada … vardı, birlikle Şen İş Merkezinin üçüncü kalında bir ofise çıktığımızda burada …, soyadını bilmediğim ancak elektrik işiyle uğraşan Ünal ve Ocak başkanı diye hitap ettikleri … isimli şahıs vardı, burada … isimli şahıs bana hitaben ‘Senin bizde çek ve senetlerin var, bunlar başkalarından bize geçti, bunu ödeyeceksin.’ dediğinde ben de kendisine borcum kime ise ben ona öderim, ben şu an iflas ettim, borçlarımı da inkar etmiyorum dediğimde, kendisi bana …’ın kefil olmasını söyledi, ben bunu da kabul etmeyince bana seni evden aldırırız, sana üç gün müsaade, üç gün içerisinde parayı getir diyerek tehdit vari konuşmalarda bulundu, bunları … derken …’de bu işi çözün, iş kötüye gitmesin, tatsızlık olmasın, aranızda anlaşın diyordu, Ünal isimli şahıs da aynı konuşmaları tekrar ediyordu. Ben kendilerinin istemiş olduğu ve iflasımdan dolayı esnaflara olan çeklerim ile senetlerimin karşılığı olan paraları işlerim düzeldiğinde ödeyeceğimi söylüyordum, benden ellerinde bulunan senet ve çeklere karşılık 15.000 YTL para istiyorlardı, bu görüşmelerden sonra 2-3 saat aynı konular üzerinde görüştük, daha sonra … isimli şahıs benim yanlarında kalıp parayı ödememi, …’ın ise yanımızdan gitmesini söyledi, biz bunu kabul etmeyince … ile birlikte bulunduğumuz yerden ayrıldık. Aradan 3-4 gün geçtikten sonra Ünal ve … isimli şahıslar şu an da telefonlarını hatırlamıyorum ancak beni arayarak gelmiyor musun, parayı ödemiyor musun, parayı öde diyerek telefon ettiler, ben parayı ödemedim, kendileri de o tarihten bu güne kadar beni aramadılar. Benden başkasına borçlu olduğum parayı almak isteyen, görüşmek için iş yerlerine çağırıp tehdit eden, telefonda tehdit eden …, elektrik işiyle uğraşan Ünal isimli şahıs, ocak başkanı dedikleri … isimli şahıslardan davacı ve şikâyetçiyim.”,
Mahkemede 09.04.2009 tarihli oturumda; “Bizim inşaat şirketimiz vardır….isimli plastik doğrama işi yapan bir şahsa 15-16 bin TL civarında senetli borcumuz vardı, daha sonra göndeririz dedikleri için senedimizi almadan kendilerine ödemede bulunduk, kendilerine borcumuz olmamasına rağmen sanıklardan …’a göndermişler, ….da bizi çağırıp senedi ödememizi söylediler, telefonda bir iki kez tehdit ettiler, döveriz söveriz şeklinde tehditlerde bulundular, tehditler üzerine ben korkmadım ancak Savcılığa şikâyette bulundum, hâlâ Savcılıktan bilgi bekliyorum, ben borcumu elden ödemiştim, biz ödemeyi elden makbuz karşılığında yapmıştık, bu makbuzu mahkemenize daha sonra ibraz edebilirim, ben …. isimli şahıstan şikâyetçiyim, katılmak istemiyorum. Önceki ifadesi okunup sorulduğunda da okumuş olduğunuz ifadem doğrudur altındaki imza bana aittir.”,
06.04.2010 tarihli oturumda; “Ben huzurdaki … isimli şahsı tanımıyorum. Bize gelip tehditte bulunan şahıs sanıklar arasında yoktur, emniyette bizim ifademizi hızlı olarak acele ile aldılar, … isimli şahıstan şikâyetçi değilim, ben zaten başka bir yerde çalışıyorum, …’in yakalandığında geldim, şimdi huzurda bulunan …’i tanımıyorum, bana gelip beni tehdit eden şahıs bu değildir, bu şahıstan şikâyetçi değilim. Ben …’ı tanımıyorum. Ben sanık …’yı tanımıyorum, hakkında şikâyetim yoktur. Ben sanık …’yü tanımıyorum, hakkında şikayetim yoktur.”,
Şeklinde ifadede bulunmuşlardır.
Sanık … Mahkemede; “Ben …’ı 2006 yılında Kocaelinde üniversitede okuyordum, servislere öğrenci ayarlardım, komutan lakaplı … isimli şahıs o dönemde bize telefon açtı, kendisinin İzmit’te… Turizm diye bir şirket kurduğunu, bütün servislerin de kendisine bağlandığını söyledi, dayının haberi var diyerek … ’ı kastetti, siz de ayarladığınız öğrenciden yüzde 10 komisyon alırsınız dedi, ben …’la birlikte …’ın yanına gittik, … bize benim servislerle ilgim yok, kim sizi tehdit ediyorsa ya da benim ismimi kullanıyorsa şikâyetçi olabilirsiniz dedi, ben 2006 yılı Ekim ayında İzmit’ten ayrıldım, 2006 yılı 12. ayından sonra Kıbrıs’a nişanlımın yanına gittim, 2007 Haziran ayında Malatya’ya nişanlımla birlikte döndük, 21 Haziranda düğünüm olmuştu, ben internet cafe açmıştım, benim daha sonra Kocaelinden hiçbir bilgim yoktur, ben suç örgütü üyesi değilim, ben dosyada müşteki bulunan … ve …’yı tanımıyorum, bu şahısların yağma edilmesi olayını bilmiyorum, böyle bir olaya da karışmadım, sanık …’ta aslında bizi bu olayda tehdit etti, biz onunla tersiz, ben herhangi bir suç örgütü üyesi değilim, suçlamayı kabul etmiyorum.” şeklinde savunmada bulunmuştur.
Ceza yargılamasının amacı maddi gerçeğe ulaşmaktır. Bu amaca ulaşılmasını olanaklı kılmak için de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu delil serbestisi dolayısıyla da bu delillerin hâkimin vicdani kanaatiyle serbestçe takdir edileceği esasını benimsemiş, ancak duruşmanın ve delillerin doğrudan doğruyalığı ile duruşmaların sözlülüğü ilkelerinin zorunlu sonucu olarak da hâkimin kararını, ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırılabileceği diğer bir anlatımla duruşmada okunmamış ve tartışılmamış belge ve delillerin hükme esas alınamayacağını belirtilmek suretiyle de bir bakıma bu ilkeye sınırlama getirmiştir.
Bu nedenle duruşma sırasında, kanıt aracı olan belge okunmalı, tarafların belge içeriği hakkında bilgi sahibi olmaları sağlanmalı ve söz konusu belgeye karşı bir diyecekleri olup olmadığı sorulmalıdır.
Bu konuya ilişkin olarak CMK’nın “Duruşmada Okunması Zorunlu Belge ve Tutanaklar” başlıklı 209/1. maddesinde;
“Naip veya istinabe yoluyla sorgusu yapılan sanığa ait sorgu tutanakları, naip veya istinabe yoluyla dinlenen tanığın ifade tutanakları ile muayene ve keşif tutanakları gibi delil olarak kullanılacak belgeler ve diğer yazılar, adlî sicil özetleri ve sanığın kişisel ve ekonomik durumuna ilişkin bilgilerin yer aldığı belgeler, duruşmada okunur.”,
“Delilleri Takdir Yetkisi” başlıklı 217/1. maddesinde;
“Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.” şeklinde düzenlemeler yer almaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Kararların gerekçeli olması” başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasında; “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir.”,
“Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinde de;
“(1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanunu’nun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanun’un 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
(2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hâllerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir.”,
“Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar” başlıklı 232. maddesinde ise;
“(1) Hükmün başına, ‘Türk Milleti adına’ verildiği yazılır.
(2) Hükmün başında;
a) Hükmü veren mahkemenin adı,
b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
Yazılır.
(3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
(4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
(5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
(6) Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
(7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir.”,
Hükümlerine yer verilmiştir.
Buna göre, Anayasa’nın 141 ve CMK’nın 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşı oy da dâhil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç (hüküm) bölümlerinden oluşmalıdır. “Başlık” bölümünde; hükmü veren mahkemenin adı, mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının, zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, varsa vekilinin ve kanuni temsilcisinin adı ve soyadı, sanığın açık kimliği ile varsa müdafisinin adı ve soyadı, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile hâlen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, “sorun” bölümünde; iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ortaya konulmalı, “gerekçe” kısmında; mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra, hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmak suretiyle hukuki nitelendirmeye yer verilmeli ve sonuç bölümünde açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, “sonuç (hüküm)” kısmında ise CMK’nın 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanun’un 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nın 61. ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı Kanun’un 53. ve devamı maddelerine göre, mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkânının bulunup bulunmadığı, kanun yoluna başvurma mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercisi tereddüde yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından mahkeme kararlarının “gerekçe” bölümü üzerinde ayrıca durulması gerekmektedir.
CMK’nın 230. maddesi uyarınca, hükmün gerekçe bölümünde, suç oluşturduğu kabul edilen fiilin gösterilmesi, nitelendirilmesi ve sonuç (hüküm) bölümünde yer alan uygulamaların dayanaklarının gösterilmesi zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya muhtevasına uygun açıklamasıdır. Bu nedenle, gerekçe bölümünde hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin belirtilmesi ve bunun dayanaklarının gösterilmesi, bu dayanakların da geçerli, yeterli ve kanuni olması gerekmektedir. Kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime imkân sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Ayrıca, hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi, CMK’nın 289/1-9 ve CMUK’nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308/7. maddeleri uyarınca hukuka kesin aykırılık hâllerinden birini oluşturacaktır.
Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); bir yargılamada hak ve özgürlüklerin gerçek anlamda korunabilmesi için davaya bakan mahkemelerin, tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi olduğunu belirtmektedir (Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, § 33). AİHM; mahkemelerin davaya yaklaşma yönteminin, başvurucuların iddialarına yanıt vermekten ve temel şikâyetlerini incelemekten kaçınmaya neden olduğunu tespit ettiği durumları, davanın hakkaniyete uygun bir biçimde incelenme hakkı yönünden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. maddesinin ihlali olarak nitelendirmektedir (Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02, 11/4/2007, §§ 84, 85).
AİHM ayrıca, derece mahkemelerinin, kararların yapısı ve içeriği ile ilgili olarak özellikle delillerin kabulü ve değerlendirilmesinde geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu pek çok kararında yinelemiştir (Van Mechelen ve diğerleri/Hollanda, B. No: 21363/93, 21364/93, 21427/93 ve 22056/93, 23/4/1997, § 50; Barbera Messegue ve Jabardo/İspanya, B. No: 10590/83, 6/12/1988, § 68). Bu bağlamda, temel hak ve özgürlüklerin ihlali sonucunu doğuracak derecede ve keyfî olmadıkça belirli bir kanıt türünün (tanık beyanı, bilirkişi raporu veya uzman mütalaası) kabul edilebilir olup olmadığına, değerlendirme şekline veya aslında başvurucunun suçlu olup olmadığına karar vermenin ilk derece mahkemelerinin görevi olduğunu vurgulamaktadır (Garcia Ruiz/İspanya, B. No: 30544/96, 21/1/1996, § 28; S.N./İsveç, B. No: 34209/96, 2/7/2002, § 44).
Bunun yanı sıra AİHM; derece mahkemelerinin kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda olmamakla birlikte somut davanın özelliğine göre esas sorunları incelemiş olduğunun, açık ya da zımni anlaşılabilir bir şekilde gerekçeli kararında yer almasına önem vermektedir (Boldea/Romanya, B. No: 19997/02, 15/2/2007, § 30; Hiro Balani/İspanya, B. No: 18064/91, 9/12/1994, § 27). Zira mahkemelerin, tarafların temyiz hakkını kullanabilmeleri için gerekli olan “kararlarını hukuken geçerli hangi temele dayandırdıklarını yeterince açıklama” yükümlülüğü altında bulunduklarını belirtmektedir (Hadjianastassiou/Yunanistan, B. No: 12945/87, 16/12/1992, § 33).
Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gerekli olmaktadır (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).
Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde, davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir (Sencer Başat ve diğerleri, § 35).
Aksi bir tutumla mahkemenin, davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında “ilgili ve yeterli bir yanıt” vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).
Nitekim Anayasa Mahkemesinin 25.05.2017 tarihli ve 11798 sayılı kararında da aynı hususlar vurgulanmıştır.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin yapılan değerlendirmede;
Sanık …’in suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olma ve teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçlarını işlediği iddia olunan olayda; Yerel Mahkemece; “Sanık …’ın kurup yönettiği örgütün faal üyelerinden olduğu ve örgütün faaliyetlerinin bizzat gerçekleştirilmesinde rol aldığı gibi organizasyonunda da çalıştığı, lider ile direkt irtibatlı olduğu, iddianamedeki 7 nolu eylemden mahkûmiyetine karar verildiği ve bu eylemdeki konumu ve iletişim tespiti tutanakları (özellikle/ -sanık … ile 23.12.2006 tarihinde 14.28.19’daki ve 04.11.2006 tarihinde 21.46.13’teki görüşmelerinde bağlılığını bildirmesi ve dayıdan -..- habersiz eylemde bulunmayacağını bildirmesi; -sanıklar …, … ile üçüncü kişinin 19.02.2007 tarihinde 17.44.16’daki görüşmesinde de bu hususun teyit edilmesi) dikkate alındığında örgüt içerisinde hiyerarşiye dahil olduğu hususunun açık olduğu anlaşılmakla; atılı suçtan mahkûmiyetine dair hüküm kurmak gerekmiştir.” şeklindeki gerekçe ile sanık hakkında suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olma suçundan mahkûmiyet hükmü kurulduğu ancak kararda belirtildiği gibi sanık hakkında 7 numaralı eylemden dolayı değil 4 numaralı eylemden dolayı mahkûmiyet hükmü kurulduğu, gerekçedeki en önemli delil olarak da iletişimin tespiti tutanaklarının gösterilmesine karşın belirtilen görüşmelerin içeriği kararda yer almadığı gibi konuşmanın hangi kısmından dolayı sanığın örgüt liderine bağlılığını bildirdiğinin tartışılmadığı, ayrıca Kocaeli (Kapatılan) Sulh Ceza Mahkemesince verilen iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması kararlarına istinaden düzenlenen iletişimin tespiti tutanaklarının ilgili kısımlarının sanığa okunarak bunlara ilişkin savunması alınmayıp CMK’nın 209 ve 217. maddelerine aykırı davranıldığı,
Yerel Mahkemece sanık hakkında teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçundan mahkûmiyet hükmü kurulurken gerekçede öncelikle “İddia, sanıkların savunmaları, mağdurların anlatımları, tutanaklar ve raporlar ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde” şeklinde deliller genel olarak sayıldıktan sonra olayın kabulünün yapıldığı, ardından “Bu şekilde sanıklarla mağdurların arasında hukuki bir alacak verecek meselesi olmadığı halde başkasının alacağının tahsilinin yasa dışı yolla üstlenilmesi sonrasında; sanık …’ın örgüt lideri, sanıklar …, …, …, … ve …’in bir çok kez mağdurları, bu alacak bahanesi ile tehdit ettikleri, eylemin tek kasıt altında işlenmesi nedeniyle tek yağma suçunu oluşturduğu ve menfaat temin edilemediğinden teşebbüs aşamasında kaldığı, sanıklar …, … ve …’nün eyleme katıldıklarının kanıtlamadığı kanaatine varılmakla; sanıklar …, …, …, …, … ve …’in mahkûmiyetlerine; sanıklar …, … ve …’nün beraatlerine dair hüküm kurmak gerekmiştir. Her ne kadar mahkûmiyetlerine hükmolunan sanıklar yüklenen suçları işlemediklerini savunmuş iseler de; yukarıda ve aşağıda gösterilen deliller (özellikle aşamalarda tekrarlanan teşhisler) dikkate alındığında; bu savunmalarına itibar edilmemiştir.” denildiği, daha sonra iletişimin tespiti tutanaklarının yazıldığı, “17- 04.11.2006 günü saat 22.57 de 0538816….-0555745…. numaralı telefonları kullanarak … isimli şahıs ile yapmış olduğun görüşmede; … (Onları şey yapın işte yüzde 10 yüzde 10 şey yapın) ….(Hı hı öyle yapacağız zaten ha ben söyledim dayıya yüzde 10 yüzde 10 dedimya yarı yarıya kırışçağız dedim tamam dedi) … (Tamam … ayarlasın ki grup bulurum)” şeklindeki iletişimin tespiti tutanağının sanık ile ilgili olduğu ancak söz konusu görüşmenin tarihi ve içeriği dikkate alındığında incelemeye konu teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma suçu ile söz konusu görüşme arasında ne şekilde ilişki kurulduğunun açıklanmadığı, deliller arasında aşamalarda tekrarlanan teşhisler özellikle belirtildiği hâlde sanık …’in atılı suçu işlediğine dair herhangi bir teşhisin olmaması, aksine mağdur …’nın sanık ile yüz yüze geldiği 06.04.2010 tarihli oturumda; sanık …’i tanımadığını ve kendisini tehdit eden şahsın sanık olmadığını beyan etmesi, gerekçenin giriş kısmında da delillerin genel olarak sayılmasından sonra sanığın üzerine atılı suç ile ilişkilendirilip tartışılmadığı, delillerle sonuç arasındaki bağın ne olduğunun ve niçin bu sonuca varıldığının gösterilmediği,
Bu nedenlerle Yerel Mahkemece hükümler kurulurken CMK’nın 230. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi,” düzenlemesine muhalefet edildiği, dolayısıyla itiraza konu hükümlerin, Anayasa’nın 141 ve CMK’nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği, ayrıca söz konusu iletişimin tespiti tutanakları sanığa okunup bunlara ilişkin savunması alınmayarak CMK’nın 209 ve 217. maddelerine aykırı davranılıp sanığın savunma hakkının kısıtlandığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan dört Ceza Genel Kurulu Üyesi; Yerel Mahkemenin gerekçesinin yeterli olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
Ulaşılan sonuç karşısında, sanık …’e atılı nitelikli yağma ve suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olma suçlarının sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusu bu aşamada değerlendirilmemiştir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının DEĞİŞİK GEREKÇEYLE KABULÜNE,
2- Sanık … hakkında teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma ve suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerine ilişkin Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 04.11.2015 tarihli ve 1283-44576 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- İstanbul (Kapatılan) 10. Ağır Ceza Mahkemesinin (CMK’nın 250. maddesi ile görevli) 23.07.2013 tarihli ve 221-163 sayılı sanık … hakkında teşebbüs aşamasında kalmış nitelikli yağma ve suç işlemek amacıyla kurulmuş silahlı örgüte üye olma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümlerinin, Anayasa’nın 141 ve CMK’nın 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçe içermemesi, ayrıca söz konusu iletişimin tespiti tutanaklarının sanığa okunup bunlara ilişkin savunması alınmayarak CMK’nın 209 ve 217. maddelerine aykırı davranılıp sanığın savunma hakkının kısıtlanması isabetsizliklerinden diğer yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 01.12.2022 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından, 13.12.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.