YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/838
KARAR NO : 2018/342
KARAR TARİHİ : 10.07.2018
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 14.12.2016
Sayısı : 475-411
Taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan sanık …’un TCK’nun 85/1, 62, 50/1-a, 52/2-4 maddeleri uyarınca 12.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye ilişkin Nevşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 20.03.2014 tarihli ve 185-225 sayılı hükmün, sanık müdafii ve katılanlar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 12.04.2016 tarih ve 10877-6129 sayı ile;
“…Sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Taksirli suçlar açısından temel cezanın belirlenmesinde TCK’nın 61/1 ve 22/4. madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan failin kusuru, meydana gelen zararın ağırlığı, suçun işleniş biçimi ile suçun işlendiği yer ve zaman nazara alınmak suretiyle TCK’nın 3/1. maddesi uyarınca işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı olacak şekilde maddede öngörülen alt ve üst sınırlar arasında hakkaniyete uygun bir cezaya hükmolunması gerekirken, sanığın asli derecede kusurlu olarak bir kişinin ölümüne sebebiyet verdiği somut olayda, alt sınırdan uzaklaşılması gerektiği gözetilmeden, alt sınırdan ceza tayini,
Kabule göre de;
1- Sanık hakkında hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezasının TCK’nın 49/2. maddesi uyarınca kısa süreli olmaması nedeniyle, hükmün esasını teşkil eden kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm kısmında, hürriyeti bağlayıcı cezayı adli para cezasına çevirmenin yasal dayanağını oluşturan TCK’nın 50/4. maddesinin gösterilmemesi,
2- Sanık hakkında hükmolunan 1 yıl 8 ay hapis cezasının, adli para cezasına çevrilmesi sırasında, para cezasının belirlenmesine esas tam gün sayısı 605 gün yerine 600 gün kabulü ile, TCK’nın 52/2. maddesi ile bir gün karşılığı 20 TL olarak kabul edilerek 12.100 TL yerine 12.000 TL adli para cezasına hükmedilmesi suretiyle, hesap hatası sonucu eksik ceza tayini” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Nevşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 14.12.2016 tarih ve 475-411 sayı ile önceki hükümde direnilmesine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.03.2017 tarih ve 9413 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanunun 36. maddesiyle değişik CMK’nun 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 17.05.2017 tarih ve 2433-4009 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık Necmettin Tosun hakkında taksirle ölüme sebebiyet verme suçundan verilen beraat hükmü Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup inceleme, sanık … hakkındaki mahkûmiyet hükmüyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan hüküm kurulurken temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak tayin edilmesi gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılamada, sanığa Yargıtay bozma ilamı ile duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin tebliğe çıkarıldığı, davetiye tebliğine rağmen sanığın duruşmaya gelmemesi üzerine, yokluğunda yargılamaya devam edilerek sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan, önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup aynı kurala 5271 sayılı CMK’nun 307/2. maddesinde de yer verilmiştir. Anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhine sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Nevşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.12.2016 tarihli ve 475-411 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 10.07.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.