Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2017/800 E. 2017/461 K. 07.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/800
KARAR NO : 2017/461
KARAR TARİHİ : 07.11.2017

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 10. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 03.04.2014
Sayısı : 130-192

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık …’in TCK’nun 188/3-4, 52/2-4, 53, 58 ve 63. maddeleri gereğince 7 yıl 6 ay hapis ve 3.600 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, hapis cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 07.03.2013 gün ve 355-169 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 07.01.2014 gün ve 12284-47 sayı ile;
“…Temyiz dilekçesi ekinde sunulan belge fotokopileri dikkate alınarak, sanığın suç konusu olayda muhbir olarak görev yapıp yapmadığı araştırılıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdirinde zorunluluk bulunması…” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesi ise 03.04.2014 gün ve 130-192 sayı ile;
“…Yargıtay 10. Ceza Dairesi bozma ilamında temyiz dilekçesinin ekinde sunulan belge fotokopileri nazara alınarak sanığın olayda muhbir olarak görev yapıp yapmadığının araştırılıp sonucuna göre hukuki durumunun takdiri gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir. Haklarında mahkûmiyet kararı verilen sanık … ile beraber suça konu uyuşturucu maddeye ilişkin atılı uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunu işleyen hükümlüler … ve …hakkında yapılan soruşturma sırasında sanık …’in muhbir olarak görev aldığına dair hiçbir bilgi ve belgenin dosyada bulunmadığı, sanık … hakkında mahkememizce yapılan suç duyurusu üzerine atılı suçtan kamu davasının açıldığı, sanık hakkında ilk olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, mahkememizce yapılan suç duyurusu üzerine kovuşturmaya yer olmadığına dair karar kaldırılarak atılı suçtan kamu davası açıldığı, sanık … hakkında açılan ve birleştirilen dava dosyası incelendiğinde sanığın olayda muhbir olduğuna dair hiç bir soruşturma evrakı bilgi ve belgenin bulunmadığının sabit olduğu, sanık … vekilinin temyiz dilekçesine ekli olarak sunmuş olduğu ve müvekkilinin olayda tanık veya muhbir olduğuna dair elle yazılı belgenin 13.05.2013 tarihli olduğu, oysa atılı suçun suç tarihinin 01.07.2012 tarihi olduğu, sanık vekilinin sunmuş olduğu dilekçesine ekli belgenin olay tarihinden sonra hatta mahkememizce sanık … ve diğer sanıklar … ve …hakkında verilen mahkûmiyet kararından sonra düzenlenmiş olduğunun da sabit olduğu, olay tarihi ve öncesi sanık …’in emniyet ihbarcısı, olayı emniyete ihbar eden olduğuna dair hiçbir bilgi ve belgenin bulunmadığı ve bu durumun tutanağa bağlanmamış olduğu, temyiz dilekçesine ekli olan tutanağın karar tarihinden sonra düzenlenmiş olduğunun açık ve net olduğu, sanık … yargılama aşamasında tanık sıfatı ve sanık sıfatı ile alınan savunma ve beyanlarında; kendisinin emniyet ihbarcısı olduğuna dair hiç bir beyanının olmadığı veya bu durumu dile getirecek savunma veya beyanda bulunmadığı da nazara alındığında, sanık …’in vekilinin müvekkilini suçtan ve cezadan kurtarmak amacıyla yargılama aşamasından sonra temyiz aşamasında olay tarihi ve öncesini belgelemeyen, karar tarihinden sonra düzenlenen 13.05.2013 tarihli ‘Tutanak’ başlıklı yazıya göre düzenlenen tutanağının olay ve karar tarihinden sonra düzenlenmiş olması, sanığın ihbarcı olması halinde bu durumun esasen olay tarihinde tutulacak tutanak ile düzenlenmesi gerektiği, buna engel hiç bir durum ve sebebin olmayacağı, soruşturma aşamasında sanık … hakkında ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bu kararın gerekçesi de incelendiğinde hakkında dava açılmasını gerektirir delil bulunmadığından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, soruşturma evrakları ve tüm dosya kapsamı incelendiğinde sanık …’in ihbarcı olduğuna dair hiçbir tutanak, bilgi ve belgenin olmadığı sabit olduğundan yapılan yargılama, toplanan deliller, TİB kayıtları ve tüm dosya kapsamı ve yazılan yukarıdaki gereçiyide tekrarla sanık …’in suça konu eroin maddesini haklarında mahkûmiyet kararı kesinleşen … ve Hüsna Milas’a temin ettiği ve onların sanık …’in aralarında anlaşma gereği vereceği para karşılığı uyuşturucu maddeyi taşıyıp naklettikleri, sanık …’in üzerine atılı uyuşturucu madde ticareti yapmak suçunu işlediği sabit olup, olay tarihi ve öncesi hiç bir bilgi ve belgeye dayanmayan soruşturma aşamasında ve yargılama aşamasında dosyaya yansımayan mahkememizce verilen mahkûmiyet kararından sonra düzenlenen 13.05.2013 tarihli tutanak başlıklı yazıya mahkememizce itibar edilmemiş ve mahkememizce verilen mahkumiyet kararında ısrar edilmiştir…” şeklindeki gerekçeyle direnerek, ilk hükümde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığını 08.10.2014 gün ve 317342 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 gün ve 589-1106 sayı ile; 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 10. Ceza Dairesince 22.05.2017 gün ve 45-1985 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık …hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü temyiz edilmeksizin, sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, direnmenin kapsamına göre inceleme sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sübutu bakımından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir
İncelenen dosya kapsamından;
İnceleme dışı sanık …’ın doğu illerinden temin ettiği uyuşturucu maddeyi Gaziantep üzerinden batı illerine götüreceği yönündeki istihbari bilgi üzerine kullandığı cep telefonları tespit edilerek iletişimin tespiti kararı alındığı, iletişim tespit tutanakları içeriklerinden inceleme dışı sanık Kebir ile açık kimlik bilgileri tespit edilemeyen bir kadının otobüs ile Gaziantep’e gelecekleri ve kadının üzerinde eroin taşıyacağının değerlendirilmesi üzerine görevlilerce 01.07.2012 tarihinde otogarda tertibat alındığı, saat 06.40 sıralarında otogara gelen inceleme dışı sanık Kebir ile yanında küçük bir çocuk bulunan kadının takibe alındığı, bahsi geçenlerin minibüse binerek Hürriyet Caddesinde inip yürümeye başladıklarının görülmesi üzerine görevlilerce durduruldukları, yapılan kimlik tespitinde kadının inceleme dışı sanık …olduğunun belirlendiği, Cumhuriyet savcısı tarafından verilen arama emrine istinaden inceleme dışı sanık Hüsna’nın yapılan üst aramasında, vücuduna sarılı üç ayrı poşette suça konu eroinin ele geçirilip muhafaza altına alındığı,
Adana Kriminal Polis Laboratuvar tarafından düzenlenen rapora göre; üç parça halinde net 1275 gram olan maddenin eroin içerdiği, 18.09.2012 tarihli ek rapora göre ise, söz konusu maddenin net 446,25 gram eroin olduğu,
Kolluk görevlilerince düzenlenen 01.07.2012 tarihli tutanağa göre; inceleme dışı sanık Kebir’in, sanık …’e ait olduğunu bildirdiği 542….. ve 530….. nolu telefon hatlarının arandığı ancak kapalı olduklarının tespit edildiği,
Uyuşturucu maddenin bulunduğu poşetler üzerinde yapılan incelemede vücut izi tespit edilemediği,
Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca 02.07.2012 tarihinde inceleme dışı sanık Kebir’in soyut beyanı dışında delil bulunmadığı gerekçesiyle ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği,
HTS kayıtlarına göre; sanık …’in kullandığı 0 530….. numaralı GSM hattı ile inceleme dışı sanık Kebir’in kullandığı 0 536….. numaralı GSM hattı arasında 28.06.2012-30.06.2012 tarihleri arasında farklı zamanlarda toplam on görüşme yapıldığı,
Mahkemenin 20.12.2012 tarihinde suç duyurusunda bulunduğu sanık … hakkında Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığınca 02.01.2013 tarihinde mevcut delil durumu gerekçe gösterilerek sanık … hakkındaki ek kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırılmasına karar verildiği ve aynı tarihte uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kamu davası açıldığı,
İnceleme dışı sanık …; yengesi olan inceleme dışı sanık Hüsna’yı hasta olan çocuğunu Van’daki hastaneye götürme bahanesi ile kandırdığını, giderken uyuşturucu maddeleri inceleme dışı sanık Hüsna’nın üzerine zorla bağladığını, ele geçirilen eroini Yüksekova’dan tanıdığı olan ve Gaziantep’te ikamet eden sanık … adına 1.300 Avro karşılığında taşıdığını, inceleme dışı sanık Hüsna ile birlikte Van’dan Gaziantep’e giden otobüse saat 19.00’da bindiklerini, Gaziantep’te buluşacakları sanık …’in ise saat 21.00’da Van’dan Gaziantep’e hareket edecek otobüse bineceğini, sanık …’in, ismini verdiği için babasını telefonla arayarak tehdit ettiğini, 2012 yılında devrini aldığı araca karşılık uyuşturucu maddenin taşıyıcılığını yaptığını, olay tarihinde sanık …’in kendisini telefonla arayıp Van’da olduğunu, hazır ise gelmesini istemesi üzerine inceleme dışı sanık Hüsna ile birlikte Yüksekova’dan hareket edip Van’a gittiklerini, bu süre içerisinde sanık ile 3-4 defa telefonla konuştuğunu, Van’a geldiklerinde inceleme dışı sanık Hüsna’nın yanından ayrılıp sanık … ile buluştuğunu, sanık … ile farklı saatlerde Gaziantep’e gitme konusunda anlaştıklarını, ardından inceleme dışı sanık Hüsna’nın yanına gidip Gaziantep’e gitmek için otobüse bindiklerini, sanık …’in suça konu eroini yaklaşık bir hafta önce Yüksekova’da kendisine teslim ettiğini,
Sanık … ile ilgili herhangi bir beyanı bulunmayan inceleme dışı sanık Hüsna Milas; üzerinde taşıdığı eşyanın uyuşturucu olduğundan haberinin olmadığını, atılı suçlamayı kabul etmediğini,
İfade ettikleri,
Sanık …; suçlamayı kabul etmediğini, inceleme dışı sanık Kebir’e eroin vermediğini, inceleme dışı sanık Kebir’i araba alım satımı nedeni ile tanıdığını, olay tarihinde Van’da buluştuğu inceleme dışı sanık Kebir’in kendisine Gaziantep’e araba almak için gideceğini söylediğini, inceleme dışı sanık Kebir’in babasını telefonla arayarak “neden oğlun benim ismimi vermiş diye” sorduğunda “birşey yok yanlışlık olmuş” şeklinde cevap verdiğini, inceleme dışı sanık Kebir’in ailesinin olay nedeni ile kendisinden para istediğini ancak vermediğini, Özel Daire bozma kararından sonra; inceleme dışı sanık Kebir’in olayında emniyet ile birlikte çalıştıklarını, bilgiyi emniyete kendisinin verdiğini savunduğu,
Yerel Mahkemenin ilk hükmünden sonra sanık müdafiinin Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesine sunduğu 17.07.2013 havale tarihli dilekçesinde ve bu dilekçeye ekli kendisi tarafından aslı gibidir onayı yapılan belgelerde sanığın dava konusu olayda muhbir olarak görev yaptığını belirttiği,
Gaziantep Emniyet Müdürlüğünce Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilen 14.05.2013 tarihli yazıya göre; kayıtların incelenmesinden sanık …’in şube müdürlüğü personeli ile muhbir olarak görüştüğü,
Kolluk görevlilerince düzenlenen 05.06.2016 tarihinde “Teslim Tutanağı” başlıklı belgeye göre ise; sanık …’in Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/355 esas sayılı dava dosyasına konu olan olayın bire bir muhbiri olduğu,
Anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delilerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık müdafiinin 17.07.2013 havale tarihli dilekçesi ile ekindeki kendisi tarafından aslı gibidir onayı yapılan belgelerde, sanık …’in muhbir olduğunun belirtilmesi ve sanık …’in bozma sonrası alınan beyanında davaya konu olayda emniyet görevlileri ile birlikte çalıştıklarını beyan etmesi karşısında; sanığın savunmasının doğruluğunun araştırılması bakımından, dava konusu olayda muhbir olarak görev alıp almadığının veya olaya ilişkin kendisinden bilgi alındığına dair bir tutanağın bulunup bulunmadığının, sanığa muhbirlik yapması nedeniyle 5607 sayılı Kanunun 23. maddesi uyarınca bir ödeme yapılıp yapılmadığının ilgili emniyet birimlerinden sorulması, muhbir olarak görev yaptığının bildirilmesi halinde buna ilişkin tüm kayıtların aslı ya da onaylı birer suretinin getirtilmesi, gerektiği takdirde soruşturma aşamasında görev alan ilgili kolluk görevlilerinin tanık sıfatıyla dinlenerek kendilerinden sanık …’in muhbir olarak görev alıp almadığının sorulması ve sonucuna göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 03.04.2014 gün ve 130-192 sayılı direnme hükmünün, eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.11.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.