YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/617
KARAR NO : 2022/527
KARAR TARİHİ : 05.07.2022
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Sayısı : 376-332
Sanıklar …, … ve … hakkında mağdur …’e yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesince 06.03.2012 tarih ve 355-63 sayı ile sanıkların atılı suçlardan CMK’nın 223/2-d-e maddesi gereğince beraatine ilişkin hükümlerin Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 01.06.2015 tarih ve 10751-6711 sayı ile;
“Oluş ve tüm dosya içeriğine göre, suç tarihinde sanıkların müştekiyi zorla araca bindirerek sanık …’in evine götürdükleri, hep birlikte abisine duydukları husumet nedeniyle müştekiye vurdukları ve sanıklardan…’ın müştekinin bacaklarına silahla ateş ettiği, bu şekilde sanıkların bacakları ve kolu kırılan müştekinin kollarını bantlayıp battaniyeye sardıktan sonra araçla Kumburgaz’da boş araziye bıraktıkları anlaşıldığından mevcut haliyle sanıkların kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işledikleri sabit olduğu halde atılı suçtan mahkûmiyetleri yerine oluşa uygun düşmeyen yazılı gerekçeyle beraatlerine karar verilmesi,” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 25.11.2015 tarih ve 376-332 sayı ile;
“…Müşteki ile sanıkların birbirlerini tanımaları, aralarındaki kiracılık ilişkisi de dahil ilişki sürecinin karar yerinde açıklandığı, mahkememizce bozma ilamına konu kararın gerekçesinde eylemlerin yakınıcı mağdurun silahla, zorla eve götürülme olgusunun kabul edilmeyip sanıklardan …’in kiracısı olan yakınıcının konuşma ortamında sanıklardan… tarafından silahla ateş edilip vurulması suretiyle yaralandığı oluş şeklinin kabul edildiği, böylece mahkememizce önceki karar yerinde kabul edilen olaylar zincirinde mağdurun zorla götürüldüğünün kabul görmediği, böylece önceki kararın usul ve esasa bu yönüyle de uygun olduğu,” şeklindeki gerekçe ile bozmaya direnerek önceki hükümler gibi sanıkların beraatlerine karar vermiştir.
Direnme kararına konu bu hükümlerin de Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.03.2016 tarihli ve 83468 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 441-1953 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay (Kapatılan) 14. Ceza Dairesince 11.04.2017 tarih ve 444-1955 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar hakkında mağdura karşı kasten yaralama ile sanık … hakkında 6136 sayılı Kanun’a muhalefet suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak, sanıklar hakkında yağma suçundan verilen beraat hükümleri ile sanık … hakkında tehdit suçundan verilen beraat hükmü ise temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup direnmenin kapsamına göre inceleme sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen beraat hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Gümüşsuyu Asker Hastanesince 26.12.2007 tarihinde saat 10.22’de düzenlenen raporda; mağdurun saat 09.30 itibarıyla kimliği alınamayan bir şahıs tarafından acile bırakıldığının belirtildiği,
Gümüşsuyu Asker Hastanesince düzenlenen 21.04.2009 tarihli yazıya göre; mağdurun mavi renkli, şahin marka bir otomobil ile kimliği tespit edilemeyen bir şahıs tarafından hastaneye bırakıldığı,
Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğünce düzenlenen 29.04.2009 tarihli yazıda; x4 Hxx 0x plakalı aracın siyah renkli Bmw 5.20i marka araç olduğunun bildirildiği,
30.12.2007 tarihli olay yeri inceleme raporuna göre; sanık …’ın arama yapılan dairesinde ışıkların kapatıldığı ve karanlık ortamda luminal inceleme yapıldığı, girişin karşısında bulunan odanın önündeki zeminde iki ayrı yerde çözeltinin tepkime verdiği (Delil no 1,2), daire girişine göre sağda bulunan odanın iç kısmında zemin üzerinde iki ayrı yerde de çözeltinin tepkime verdiği (Delil no 3,4), delillerin asayiş büro amirliği görevlilerine teslim edildiği,
31.12.2007 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağa göre; 28.12.2007 tarihinde Haydarpaşa GATA Hastanesi tarafından 25.12.2007 tarihinde gerçekleşen bir yaralama olayının mağdurunun hastanede bulunduğunun bildirildiği, kolluk görevlilerinin hastaneye intikal ettikleri, mağdurun sağ ve sol ayak bileklerinden silahla yaralandığının, sağ kolunun kırık olduğunun görüldüğü, mağdurun ifadesinde; asker olduğunu, bir aylık hava değişimi aldığını, 25.12.2007 tarihinde ikametine …ve … isimli şahısların geldiğini, bu kişilerin, kendisini zorla Tilki … lakaplı kişinin ev ve iş yeri olarak kullandığı yere götürdüklerini, orada 8-9 kişinin, kendisini darbettiğini, cep telefonunu ve üzerinde bulunan 5.000 Dolar’ı aldıklarını, şahıslardan … ve…’ın, kendisine silah çektiklerini, İrfan’ın, kendisini silahla her iki ayak bileğinden yaraladığını, kolunu ise … ve …’ın kırdıklarını, İrfan’ın, 100.000 Dolar istediğini, ardından bu kişilerin, kendisini battaniyeye sararak bilmediği bir adrese götürdüklerini, orada beklettikten sonra Kemerburgaz’da boş bir araziye bıraktıklarını, bir vatandaşın, kendisini görüp hastaneye götürdüğünü, olaydan dolayı kendisini zorla kaçıran, alıkoyan, tehdit eden, cüzdanını, parasını, cep telefonunu gasp eden ve yaralayan Almancı … lakaplı …, İrfan, …, Tilki …, … ve … isimli kişilerden şikâyetçi olduğunu,
31.12.2007 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen yüzleştirme tutanağına göre; mağdurun, sanık …’ın bürosuna götürüldüğünde …isimli şahısların da orada olduklarını, bu kişilerin, kendisine herhangi bir şey yapmadıklarını, sanık …’ın, sopayla vurarak kolunu kırdığını, vurulduğu sırada … Kaya’nın da sanık … ve diğer şahıslarla birlikte bulunduğunu, teşhis için gösterilen diğer şahısların olay yerinde bulunmadıklarını ifade ettiği,
31.12.2007 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağa göre; sanık …’ın birkaç adet araç aldığının belirlendiği, araçlardan birisinin 34 Ux 4xx0 plakalı gri renkli Golf marka olduğu ve kendi adına kayıt edildiği, 34 Ux 7xx9 plakalı siyah renkli Golf marka aracın … Kaya, 34 Ux 6xx7 plakalı gri renkli Golf marka aracın Sadrettin Doğan adına kayıtlı olduğu, araçların …’ın ikamet adresi gösterilerek tescil edildiği, araçların uyuşturucu satışından elde edilen parayla alındığının değerlendirildiği, mağdurun yaralanması ve alıkonulması olayıyla ilgili olarak … Kaya üzerine tescili bulunan araçta yapılan aramada, herhangi bir suç kaydına rastlanılmadığı,
10.01.2008 tarihinde kolluk görevlilerince düzenlenen tutanağa göre; sanık …’a ait iki adet fotoğrafın temin edildiği ve mağdurun tedavi görmekte olduğu hastanede mağdura teşhis ettirildiği, mağdurun; söz konusu olayda kendisini Tozkoparan’daki ikametinden alarak Tilki … lakaplı şahsın ikametine zorla götüren, üzerinde bulunan 5.000 Dolar’ı, cep telefonlarını, kimliğini zorla alan şahıslardan olan ve her iki ayağını da tabancayla ateş ederek yaralayan, kendisinden 100.000 Dolar isteyen ve daha sonra kendisini Kemerburgaz’da boş bir arazide terk eden şahsın, fotoğraftaki kişi olduğunu teşhis ettiğini kesin olarak belirttiği,
22.01.2008 tarihinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Eyüp Şube Müdürlüğünce mağdur hakkında düzenlenen raporda; Gümüşsuyu Asker Hastanesinin 27.12.2007 tarihli raporunda sağ ve sol ayak bileklerinin üst kısmında ateşli silah yaralanması olduğunun, sağ ön kol ve her iki ayak hareketlerinin ağrılı olduğunun, sol kaş frontal bölgede saçlı deride muhtelif laserasyonların bulunduğunun, her iki bacak distalde ve sağ kol distalinde kırıkların olduğunun belirtildiği, mağdurun yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokmadığının ve kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığının mütalaa edildiği,
22.02.2008 tarihinde Adli Tıp Kurumu Başkanlığı Eyüp Şube Müdürlüğünce mağdur hakkında düzenlenen rapora göre; raporlarında tibia şaft kırığı, metakarpal kemik kırığı, medial malleol kırığı, ulna radius kırığı tespit edilen mağdurun yaralanmasının yaşamını tehlikeye sokmadığı, kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif nitelikte olmadığı, birden fazla kırık olması nedeniyle kırıkların hayat fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkileyecek nitelikte olduğu,
07.04.2009 tarihinde Mahkemede mağdurun tanık olarak dinlenen ağabeyi …’in kendisi tarafından yazıldığını belirttiği iki sayfalık “Hâlo Merhaba” başlıklı yazıda; “…Edi ile … nün ev adreslerini öğrenin ikisini de aynı anda aynı gecede tamam etmeniz lazım. Ona göre her şeyin sıkı takipçisi olun. Bu süre zarfında çok sabırlı olmamız gerekiyor. Bunları yaptığınızda yani adresleri öğrendiğiniz zaman Edi ile Büdünün işlerini halledecek arkadaşlar var. Sadece adres ve genç araba gerekiyor. Bunları ayarlayın ve bana not hâlinde bildirin. Bunlar biteceği gece sende akrabaların yanında ol. Kimse hiçbir şeyden şüphelenmesin. Şimdi yazacağım bu kadar.” şeklinde içeriğin bulunduğu,
Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığının 26.02.2008 tarihli ve 4280-160 sayılı ayırma kararı ile; … … hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan yapılan soruşturmada ayırma kararı verildiği, kararda suçun mağdurunun kim olduğunun belirtilmediği,
Eyüp Cumhuriyet Başsavcılığının 26.02.2008 tarihli ve 103 soruşturma numaralı dosyasında; şüphelilerden …ve … isimli kişilerin kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlediklerine dair yeterli delil bulunmadığından haklarında takipsizlik kararı verildiği,
Anlaşılmaktadır.
Mağdur 28.12.2007 tarihinde Kollukta; “Hava değişimi alarak İstanbul’a ablamın evine geldim. …ve … isimli şahıslar beni zorla 34 Bx 5xx6 plakalı araca bindirerek tilki … lakaplı şahsın ikameti olan girişte demir kapılı ve kapıda 3 tane köpek olan adreste evde bulunan ya da 9 kişi etrafımı sararak benim cep telefonlarımı, 5.000 Dolar’ı zorla aldılar. Ayrıca askeri kimliğim, nüfus cüzdanımı da aldılar. … ve… bana silah doğrultarak, bu şahıslardan… her iki ayağıma da ateş ederek beni yaraladı. Ayrıca kolumu da … ile tilki … kırdı. Cebimdeki parayı da… aldı. Fakat telefon, askeri kimlik ve nüfus cüzdanımı … ile … aldı. Akabinde beni bir battaniyeye sararak golf marka, gümüş renkli bir araçla Sarıgöl’de bilmediğim bir adrese götürdüler. Sabah 06.00-07.00 saatleri sırasında Kemerburgaz’da boş bir alana bıraktılar. Yukarıda söylemeyi unuttum. Beni yaralayan… benden 100.000 USD para istedi. ‘Bende bu para yok. Eşimin altınlarını vereyim.’ dedim. Onlar da kabul etmediler. Bu olaydan dolayı Almancı … lakaplı …, İrfan, …, Tilki …, … ve … isimli şahıslardan şikâyetçiyim.”,
03.01.2007 tarihinde Kollukta; “Kız kardeşimin evinin önünde abim Mutalip’in yanından tanıdığım …ve … benim yanıma gelerek yine abimin yanından tanıdığım Alman …’in benimle konuşmak için yanına çağırdığını söylemeleri üzerine kullanmış oldukları siyah Bmw otoya bindirerek beni Bayrampaşa cezaevi civarında bulunan bir büroya getirdiler. Büroda 10 kişi vardı. Bunlardan birisi Alman Bülentti. Yine abimin yanından tanıdığım… vardı ve ismini ve lakabını olay nedeniyle öğrendiğim tilki lakaplı … vardı. Diğerlerini tanımıyordum. İçeri girdik. Biraz oturduktan sonra yukarı eve çıktık. Orada çekyatta otururken… ve tilki … bana vurmaya başladılar ve cezaevinde bulunan abim Mutalip ve bütün ailemizi bitireceklerini söylediler. Beni darbettikten sonra koli bandı ile benim elimi, ayağımı ve ağzımı bağladılar. Yine otururken… belinden çıkarmış olduğu markasını bilmediğim silahla benim ayaklarıma iki el ateş etti. Benim iki ayağımdan vurdu. Benim üstümü… arayarak 2 adet cep telefonumu aldı. Bana ait cep telefonundan ailemi arayarak ailemden 100.000 Dolar istediler. Ben de onlara bu paranın olmadığını söyledim. Daha sonra yine… ve tilki … benim üzerimi arayarak sol arka cebimde bulunan 5.000 Dolar, kolumdaki altın kaplama Bulgari marka saatimi ve sol yan cebimde bulunan cüzdanımı, içerisinde bulunan kimlik ve askeri kimliğimi aldılar. Biraz sonra beni battaniyeye sararak aşağıya indirdiler. Oradan da beni gri golf marka aracın arkasına atarak -otoyu kimin kullandığını görmedim-Sarıgöl’e götürdüler. Orada bir eve koydular. Ben orada baygındım. Daha sonra benim elimi, ayağımı ve ağzımı çözüp yine battaniyeye sararak bir araba ile Kumburgaz tarafına götürüp attılar. Daha sonra tanımadığım bir oto sürücüsü beni yaralı vaziyette görüp arabasına aldı. Ben ona asker olduğumu söyledim. O da beni Gümüşsuyu hastanesine götürdü. Oradan da beni Gata’ya götürdüler. Burada ancak 28.12.2007 tarihinde kendime gelebildim. Olayı hastane yetkililerine söyledim. Polise intikal ettirdiler. Benim tedavim devam ediyor.”,
22.02.2008 tarihinde Savcılıkta; “Ben 15 aylık askerim. Hava değişimi izni ile İstanbul iline 19/12/2007 tarihinde izne geldim. Ben … de eşim …, annem ve … Bilem’in ikinci eşi Yonca ile birlikte kaldığım eve geldim. 24/12/2007 günü Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesinde tedavi gören … Bilem’in yanına ailem ile birlikte gittim. Akşam saat 18.30-19.00 sıralarında eve geldik. Annem ile ablam arabadan inip yukarı çıkarken ben arabayı park için uğraşıyordum. O sırada daha önce tanımadığım ve soruşturma sebebiyle isimlerini öğrendiğim …, …, … ve yanlarında aracı süren ismini bilmediğim bir kişi yanıma yaklaştılar. Şahıslar 34 Bx 5xx6 plakalı siyah bir 5.20 BMW ile geldiler. … bana hırsızlık ve uyuşturucu işleriyle uğraşan abim … Bilem’in yanında birlikte iş yapan Alman … lakaplı abimle sorunları olduğunu bildiğim …’nin benimle abim hakkında görüşeceğini söyleyerek beni arabaya aldılar. Araba beni Bayrampaşa’da bilmediğim bir adrese getirdi. Araç içerisinde … ile … beni silahla tehdit ettiler. Ellerindeki silahlar büyük 7.60 ve 9 mm. çapındaki silahlardandı. Bayrampaşa da …’in olduğu yere akşam 19.30-20.00 sıralarında gittik. Şahıslar beni gözüm açık götürdüler. Buna rağmen apartmanın ismini ve numarasını göremedim. Şahıslar beni üçüncü katta bir eve götürdüler. Evde … ile birlikte üç kişi daha vardı. Ancak onların isimlerini bilmiyorum. Görsem tanıyabilirim. … bana eve girer girmez doğrudan ‘Senin aileni, abin … Bilem’in ailesini yok edeceğiz.’ dedi. Nedenini sormama fırsat vermeden … elindeki silah ile sol ve sağ bacağıma ateş ederek beni yaraladı. …, …, … ve … ellerindeki sopalarla benim muhtelif yerlerime vurdular, kollarım, bacaklarım kırıldı. Baş kısmım ciddi olarak yaralandı. Elimi kolumu bağlayarak battaniyeye sardılar. Benim o sırada şuurum yarı açıktı. Hatırladığım kadarıyla battaniyeye sararak aşağıya indirdiler. Plakasını hatırlamadığım gri renkli golf marka bir arabanın bagajına koydular. Kemerburgaz bölgesinde otoban kenarına beni attılar. Bir araba geldi. Tanımadığım bir şahıs yanıma gelip ‘Ne oldu?’ diye sordu, ben de asker olduğumu beni vurduklarını, beni askeri hastaneye götürmesini söyledim. Bayrampaşa’da … Çeliktepenin yanına gittiğimde … üzerimi arayarak üzerimdeki 5.100 Dolar, 50 TL, Bulgari marka saat ve cüzdan, bankamatik kartları, nüfus cüzdanı, askeri kimliği, resimler ve muhtelif kartlarımı alıp el koydu. Benim bu kişilerle herhangi bir alacak verecek meselem yoktur. Anladığım kadarıyla bu kişiler abim … ile sorun yaşadıklarından dolayı intikam amacıyla yaptıklarını düşünüyorum. Benden 100.000 dolar fidye istediler. Ben ablam Yasemin’i arayarak benden 100.000 dolar fidye istediklerini söyledim ve telefonu … alarak ablama ‘100.000 Dolar getirmezseniz kardeşiniz …’ı öldüreceğiz.’ dedi. Ablam da açık megafondan duyduğum kadarıyla ‘… asker bir kişidir. Onu öldüremezsiniz. Başınıza iş açarsınız. Ben sizi emniyete ihbar edeceğim.’ deyince telefonu kapattılar. Sonra da cep telefonlarıma el koydular. Bu kişiler abim Muttaliple olan sorunlarından dolayı abim … Bilem’i de evimizin sokağında vurdular. Daha sonra aynı kişiler bizim evi kundakladılar. Ailemi tehdit ettiler. Beni zorla alıkoyan, silah zoruyla üzerimdeki paramı ve eşyalarımı alan, silahla ve sopayla yaralayan, ölümle tehdit eden şüphelilerin tümünden şikâyetçiyim.”,
07.04.2009 tarihinde Mahkemede; “Huzurdaki sanıkları olay öncesi belki mahallede görmekten dolayı tanıyabilirim ancak ayrıntılı tanımam. Arkadaşlığımız ve düşmanlığımız da yoktur. Olaydan önce abim … Bilen vurulmuştu. Bu konuyu konuşmak üzere daha önce ağabeyimin yanında gördüğüm… isimli şahıs ablamın evinin önünde bulunduğum sırada kendisi olmadığı hâlde huzurdaki sanıklar ile birlikte tanımadığım bir şahsın kullandığı Siyah Bmw araca … ve… silah çektiğinden bindim. Aracın plakasının hatırlayabildiğim kadarıyla 34 Bx 5xx6 olması gerekir. Bunu daha önce söylemiştim. Bayrampaşa tarafında bir eve gittik. En üst kata çıktık. … Alemdarın evi olduğunu daha sonra öğrendim. İçeri girdiğimde… ile tanımadığım 2-3 kişi daha vardı. Bana herhangi bir şey söylemeden… ve … sağlı sollu silah çekip önce… sonra … ateş ettiler. Yakın mesafeden önce sağ sonra sol ayağımdan yaralandım. … ve diğerleri sopalarla vurdular. … de vurdu. 100.000 Dolar fidye istediler. Hiç konuşma olmadı. İşlettiğim tekel büfesini devredecektim. Bu nedenle 30.000 Dolar’a anlaştığım kişilerden 5.000 Dolar’ı peşinat almıştım. Bunu ağabeyimin tedavisi için yanıma aldım. Askerden izinli gelmiştim. Bulgari saatimi de paramla birlikte aldıklarını anladım. Halo isimli şahıs Zeki Kılıç’tır. Halo’ya yazılan mektubu bilmem. Edi ile … isimli şahısları bilmem. Mutalip isimli abim cezaevindeydi.”, Savcılık ifadesinin okunup kısmi çelişki nedeniyle sorulması üzerine; “Genel olarak o ifademde doğrudur, beni daha sonra ben hastanedeyken evimizi de yaktılar bu hususlar doğrudur.”, sanık …’in evinde kiracı olarak kalıp kalmadığının sorulması üzerine; “Benim …’in evinde kiracı olarak kalmamda söz konusu değildir.”, 28.12.2007 tarihli Kolluk ifadesinin okunup çelişki nedeniyle sorulması üzerine; “Baygın olduğumdan cebimdeki para ve saatin alındığını daha sonra öğrendim.”, Halo başlıklı 2 sayfadan ibaret mektubun okunup sorulması üzerine; “Bu mektuptan haberdar değilim. Hâlen neden vurulduğumu bilmiyorum. Beni olay öncesi Tozkoparanda bulunan ablamın evinden aldılar. Tozkoparana … önünden aldılar. Bayrampaşa tabelalarını gördüğüm için daha önceden bilmekle o tarafa doğru gittiğimi anladım. Yaralama ve dövme olayından sonra kollarımı bantlayıp battaniyeye koydular. İlk getirdiklerinde orada başka arabalar olduğunu gördüğüm için giderken Golf aracın içerisine koyduklarını tahmin ettim. Beni otoban kenarına atmışlar. Bir taksici beni asker olduğumu söyleyince Gümüşsuyu Askeri hastanesine götürmüş ancak bu şahsın kim olduğunu bilmem.”, tanık…’in beyanından sonra sorulması üzerine; “Tanık anlatımını kabul etmiyorum. Kendisiyle konuşmuş değilim. Beni hastaneye getiren kişiyi zaten bana da sordular. Bırakmaları mümkün değildir.”,
26.12.2007 tarihinde müşteki … tarafından Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcılığına hitaben yazılan dilekçede; “…Eşim dün gece 21.00 sıralarında sokağımızda kahveleri olan …, İrfan … adlı şahıslarla görüşmeye gitmiş ve üzerinde 35 milyar lira parası vardır. Ben eşimi 10 gibi aradığımda telefonu kapalıydı. Gece 1 sıralarında ablama bir telefon geldi ve ‘Biz …’ı rehin aldık. Bize 1 saate kadar 100.000 Dolar vereceksiniz. Ya da ölüsünü veririz.’ dediler. Biz parayı bir saatte bulamayacağımızı söyledik ve 2’de tekrar aradılar. ‘Para hazır mı?’ dediler. Yok dedik. …’a işkence yapıp bize sesini dinletiyorlardı. Bir daha aramadılar.” içeriğinin yer aldığı,
Müşteki… 26.12.2007 tarihinde Savcılıkta; “25.12.2007 tarihinde saat 20.30 sıralarında eşimin kullandığı hatların birisinden telefonuma arama geldi. Eşim bu aramada bana gelemeyeceğini, sokağımızda kahveleri olan … ve… …’le birlikte olduğunu, dışarıda olacağını söyledi. Saat 01.00 sıralarında özel bir numaradan arama geldi. Gelen aramada benimle eşim konuştu. Yukarıda isimlerini verdiğim şahısların kendisinden para istediklerini söyledi. Eşim dışarı çıktığında alacağı olan bir kişiden 35.000 TL civarında bir para almış. Bu parayı yanındaki şahıslar eşimden zorla almış ve bu paranın yetmediğini ve şahısların 100.000 Dolar istediklerini söyledi. Yaklaşık 15 dakika sonra beni tekrar özel numaradan aradılar. Ben para bulamadığımı söyledim. Telefonda arkadan eşimin sesini duydum ve işkence yapıldığını anladım. Eşim arkadan ‘Ne olur bulun beni, kurtarın’ diye bağırıyordu. Bizim bu şahıslarla herhangi bir husumetimiz ya da şahıslara herhangi bir borcumuz yoktur. Neden bunu yaptıklarını bilmiyoruz.”,
26.12.2007 tarihinde Kollukta; “Üzerinde havale olan dilekçeyi ben verdim. Altındaki imza da bana aittir. Dilekçemin içeriği ile ilgili Savcılıkça ifadem alındı. Buna ek olarak … adını verdiğim aynı zamanda … adını ve hilti lakabını kullanmaktadır. Bu şahıs 32-33 yaşlarında 1.85 boylarında, yapılı, kumral, kısa, siyah, düz saçlı, köse top sakal görünümlü, görürsem tanıyabileceğim bir şahıstır. Bu şahsın yanında soy isimlerini bilmediğim yine görsem gösterebileceğim …, …, … isimli şahıslar bulunmaktadır. Bundan bir ay önce kaynım …’da sokağımızda yine bu şahıslar tarafından vurulmuştur. Ancak onlar bu isimleri ifadelerinde vermiyorlar.”,
Tanık … 07.04.2009 tarihinde Mahkemede; “Yaklaşık 30 aydır uyuşturucu suçundan cezaevindeyim. Halo ismiyle bilinen kişi Zeki Kılınçtır. Sanıklarla herhangi bir husumetimiz yoktur. Ancak bu olaylardan önce ağabeyim …… tarafından vurulmuştu. Aramızda bu nedenle husumet oldu. Başka nedenler de vardı. Ailemi de tehdit ediyordu. Sürekli para istiyordu. Bunu duyunca …’a bu notu yazdım. Edi ile kasdedilen…, … ile kastedilen Taner Şanlı isimli kişidir. Kardeşim … ile bir ilgisi yoktur. Zaten … askerdeyken yazılmış notlardır. İçeriğini biliyorum.”, “Halo merhaba” başlıklı ve “Selamlar abi” şeklinde biten mektup suretinin gösterilip sorulması üzerine; “Doğrudur, ben yazdım. Kardeşimin götürülüp vurulması olayı ile ilgili bir bilgim yoktur. Yaşanan bu olay ile ilgisi olmaması gerekir. Abim …’ın vurulması tarihini tam hatırlamıyorum. Ancak bu olaydan 1-2 gün sonra mektubu yazdım. Zeki, …’in akrabası idi. Zeki bana ‘Bana bir not yaz, gönder. Ben de …’lere göstereyim çekinsinler.’ dediği için bu notu yazdım. Çünkü ‘Bu şekilde gözdağı verirsem olaylar kapanacak.’ dedi. Zaten kardeşi …’ı da … sanki barışmak ister gibi çağırmış.”, … ile kız kardeşinin evli olup olmadıklarının, evli ise hangi tarihte evlendiklerinin sorulması üzerine; “…’ın vurulmasından önce herhangi bir akrabalığımız olmayan … ile kız kardeşim Yıldız’ın gayrıresmî olarak karı koca gibi yaşadıklarını cezaevinde duyunca Zeki marifeti ile sordurdum. Önce yok denildi. Ancak abim … ile bu konuyu konuşan … huzurdaki… marifetiyle ateş ettiriyor. Bildiğim kadarıyla Beyoğlu’nda yargılama sürmektedir.”,
Tanık… İlhan 07.04.2009 tarihinde Mahkemede; “O tarihte numarasını hatırlayamadığım bir telefonum vardı. … bu telefondan beni aradı. Bayrampaşa cezaevinin bulunduğu yere çağırdı. ‘Bir hastamız var.’ dedi. Adrese gittim. Huzurdaki sanıklardan … ile hasta olan kişi dışında başka kimse yoktu. Bu şahsın yüzü kanlar içindeydi. Yaralı ile yine … asker olduğunu belirttiğinden Gümüşsuyu Askeri hastanesine götürdüm. Yalnızdım. … şu an hatırlamadığım bir meblağ ödedi.”, huzurdaki tarafların gösterilip götürdüğü kişinin salonda bulunup bulunmadığının sorulmazı üzerine; “Şu an hatırlamıyorum. Gösterme şansım yoktur. xx xxx 0x plakalı aracımın plakasını oradaki görevli Astsubay aldı. Benim ifademi bile almadan ‘Gidebilirsin.’ dediler.”,
Şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.
Sanık … Savcılıkta ve tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben Bayrampaşa ilçesi Altıntepsi Mahallesi Atatürk Caddesinde Alemdar Apartmanında ikamet ederim…Aynı apartmanın birinci zemin katında da araç kiralama işiyle uğraşırım. Çatı katını bundan yaklaşık 5 ay önce… ve soy ismini bilmediğim… ile birlikte işyerime gelen mağdur …’in cezaevinde abisinin yatmasından dolayı sürekli cezaevine abisini ziyarete geldikleri için çatı katını akma problemi olduğundan onarımı karşılığında sözlü olarak herhangi bir kira bedeli almaksızın …’e kullanması için vermiştim. … yaklaşık beş aydır orayı kullanmaktadır. Eşyalar ona aittir. Müşteki …’e benim bu iyiliğimin yanında annesi Zazo ismindeki kişiyi hastaneye bile ben götürdüm. Benim müşteki … ile bunun dışında herhangi bir ilişkim olmamıştır. …’in ayaklarına sıkılması, kolunun kırılması olayıyla bir ilgim yoktur. O gün bile ben Adapazarı’nda kızımın yanındaydım. OGS çıkışlarından da anlaşılacaktır. Bununla ilgili belgelerimi ibraz edeceğim….Müşteki …’in kaçırılması, alıkonulması, silahla yaralanması, gasp edilmesi olaylarına katılmadığım gibi Almancı … lakaplı … Çeliktepeyi , …’i, …’ı, …’ı tanımam.”,
06.08.2008 tarihinde Mahkemede; “… yalçın isimli şahıs arkadaşımdır. hâlen cezaevinde olup kardeşini de tanırım. Olaylardan önce bana gelip … isimli şahsı tanıştırdı. Sohbet sırasında içki içmek için açılışını yapmaya hazırlandığım rent a car işyerinin üst katına çıktık. Orayı kiraya vermem konusunda ısrarcı oldular. … ağabeyi …’in cinayet suçundan cezaevinde olduğunu söyledi. Ben de …ı kıramadım. Hatta …’ın bir takım eşya alımına da aracı oldum. Yardım ettim. Bir süre sonra etraftan daireye şüpheli kişilerin girip çıktığını gördüm. …’ı ikaz ettim. Askere gittiği hâlde düzensiz olarak eve gelip gidiyordu. İşini hallettiğini söyledi. Ancak burada uyuşturucu satıldığını ve …’in de uyuşturucu işinden cezaevinde olduğunu öğrenince ailelerine dahi evi boşaltmalarını aksi hâlde kötü sonuçlar doğacağını söyledim. Ancak amacım tehdit etmek değildi. Daha sonra dava konusu olaylar yaşanmış. Benimle bir ilgisi yoktur. Olay günü Adapazarı’ndaki kızımın yanında olduğum bellidir. Bu yöndeki beyan ve dilekçelerimi tekrar ederim.”, sorulması üzerine; “Kiralama işlemleriyle ilgili hiçbir resmî belgem yoktur.”, Savcılık ifadesinin okunup sorulması üzerine; “……’ın olmadığı bir dönemde tanımadığım birtakım şahıslar işyerime gelip 50 liralık uyuşturucu istediler. Ancak …’ın bu işi yaptığını anladım. Tutuklu diğer sanıkları tanımıyorum.”,
06.10.2009 tarihinde Mahkemede; “…’yi tanımam. Nesime ise …’in karısı olup aynı adrestedir. Ayrıca beni tanımadığını söyleyen … bana ikamet almam için fotoğraflarını bile bırakmıştı. Yine sunduğum küçük kağıtta askerde dinlemek için kendi el yazısı ile hazırladığı müzik parçalarından CD doldurmam için bana bırakmıştı. Yazılar ve fotoğraf kendisine aittir.”,
Sanık … Kollukta; “Ben ismini siz görevlilerden öğrendiğim … isimli şahsı tanımıyorum. Kendisiyle herhangi bir husumetim de yoktur. Kendisinin yaralanma olayı ile herhangi bir alakam yoktur.”,
Tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde; “Ben …’i aynı semtte oturduğumuzdan dolayı tanırım. Bunun dışında hiçbir bağlantım yoktur. Ben bir barda garson olarak çalışırım. Olay günü …’ın iş yerine yakın bir yerde sokakta bira içiyordum. Ben işten saat 04.00’te çıkıyorum. Akşam saat 00.00’da başlıyorum. Yakalandığımda henüz işe gitmemiştim. Silah sesi duymam üzerine polislerin yanına doğru kaçmaya başladım. Bu sırada yakalandım. Müşteki …’i tanımam. Niye beni teşhis etmiş onu da bilmem. İş yerinde yakalanan diğer kişileri de tanımam.”,
28.07.2008 tarihli dilekçesinde özetle; “…Cezaevinde bulunan mağdurun ağabeyi illegal yollardan sokmuş olduğu cep telefonuyla ailesi vasıtasıyla görüştü. Tezgâh diye tabir edilen yerde …’in yanında durmamı, uyuşturucu satışına destek vermemi istedi. Yeni evli olduğum ve uyuşturucuya karşı olduğumdan kabul etmedim. Daha sonraki telefon görüşmelerimizde tavrının …’e destek gibi değil de talimat ve tehditkâr bir şekilde hitaba döndüğünü anladım ve tavrımı hiç değiştirmedim. …’in yaralandığı olay günü, her şeyden habersiz işime gitmek için saat akşam 10.00 sıralarında uyandım. Saat 11.00 sıralarında… beni telefonla aradı ve benimle görüşmek istedi. Ben de kendisine işe gideceğimi, başka bir zaman görüşebileceğimizi söyledim. Bana mutlaka görüşmemiz gerektiğini, bir sorun olduğunu söyledi. Ben de sorunun ne olduğunu sordum. ‘Yüz yüze görüşmemiz gerek.’ dedi. Yerini sordum. Bayrampaşa’da …’in evinde olduğunu söyledi. Kendisine 1 saat içinde geleceğimi belirttim. Olaylardan habersiz bir şekilde Bayrampaşa’ya gittim. …’in oturduğu dairenin giriş katında …’ın oto kiralama yeri vardı. Orada …’la karşılaştım ve beraber yukarı eve çıkarken …’in aile dostu ve şoförleri olan …’le karşılaştık. Kendisi bize …’in annesinin rahatsız olduğunu, onu hastaneye götüreceğini söyledi ve gitti. Eve vardığımızda … ile … oturuyorlardı. Önlerinde içki ve yiyecek şeyler vardı. Bir müddet oturup sohbet ettik. Saatler ilerledikçe almış olduğumuz alkolün etkisiyle birden … …’a ‘Siz ne yapmak istiyorsunuz?, Neyin peşindesiniz?’ dedi. Bunun üzerine … ve … bir süre tartıştılar. Ortamın gerileceğini anladık ve araya girip yatıştırmak istedik. Enişte kayın oldukları için onlara ‘Şaka bazında kavga edecektiniz, bizi de sizleri ayırmak için mi çağırdınız?’ dedik. olayın ciddiyetini anlayınca onlara sorunun ne olduğunu sorduk. … sorunun ben ve… olduğunu söyledi. … cezaevinde bulunan …’ın ağabeyi …’in gönderdiği yazıyı uzattı. Yazıyı okuyunca …’a bunu hak edecek ne yaptığımızı sorduk. …’ın cevabı daha bir etkileyici ve tahrik edici oldu. …’in verdiği talimatlar ve istekleri yerine getirmediğimizden, kendisini hiçe saydığımızdan sürdürmekte olduğu ortamın (uyuşturucu ticaretinin) önünde engel teşkil ettiğimizi, bu yüzden de …’in bu kararı verdiğini söyledi. Ben de almış olduğum alkolün ve okumuş olduğum yazının etkisinde kalarak haklı olduğum bir konuda kendimi haksız duruma düşürecek bir harekette bulunup oturmuş olduğumuz sofradaki çatalla kendisine saldırdım. Bunun üzerine …’ta bana karşılık verince ayakta birbirimizi itip kakmaya başladık. O ara … üzerinde bulunan silahını çıkarttı. Ben başta bana ateş edeceğini, kendileri akraba ya, oyuna geldiğimizi sandım. Kaç el ateş edince ben bu oyunda yokum dedi. … yere düştü. Yere düşerken de sehpa kırıldı. Bir an herkes duraksadı. … yerde başladı hakaret ve tehditkâr sözler söylemeye. Ben de kırılan sehpanın parçasıyla kendisine kaç defa vurdum. Daha sonra arkadaşım olduğu için vicdanen rahatsız oldum ve Gaziosmanpaşa’da oturan kaynanamın komşusu… İlhan’ı aradım. Arabası olduğu için Bayrampaşa cezaevinin önüne gelmesini istedim. (Korsan taksicilik yapıyor) Gelince kendisine arkadaşlarımın kavga ettiğini, birinin yaralandığını söyleyip hastaneye götürmesini istedim. Kendisi de …’i hastaneye götürdü. Mahkeme heyeti Bilem ailesinin sabıka kaydına bakacak olursa …’ın annesi, babası, abilerinin hatta ablasının uyuşturucu ve çete suçlarından sabıkalı olduklarını görecektir… … ve ailesi gasp edilecek ya da tehdit edilecek bir aile değildir. İllegal işler yapan camia bunları tanır…”,
06.08.2008 tarihinde Mahkemede; “İrfan haber verdikten sonra buluşma yerine gittiğimizde ben…’ın geleceğini bilmiyordum. Bu nedenle önce Halo lakaplı … ve …’ın eniştesi olan… ile işyerinde buluştum. Bana ibraz edilen tehdit mektubunu gösterdi. Bu sırada… da geldi. Birlikte yukarı çıktık.”, sanığın ifadelerinde geçen yer, zaman, kişi ve mektup olgularında karışıklık görüldüğü için sorulması üzerine; “Beni evin bulunduğu yere … çağırdı. Alt katta daha önceden aynı semtte oturmakla tanıdığım …’in işyerinin önünde tesadüfen…’la karşılaştım. Onu da … çağırmış. Birlikte üst kata çıktık. Orada mektubu … verdi. Ancak önce biraz oturup … da olduğu hâlde alkol almıştık. Mektupta… ve beni kastedip öldürülmemiz istendiğinden … kızıp …’ı tabanca ile vurdu. İrfan’da yumrukla vurduktan sonra ben bu sırada kızıp nereden ve ne şekilde yaralı olduğunu bilmediğim yerde yatan …’a kırılan sehpa parçası ile birkaç kez vurdum. Ancak daha sonra taksi çağırıp korsan taksi ile hastaneye gönderdim. Kesinlikle gasp olayı yoktur iftiraları kabul etmem.”,
23.10.2008 tarihinde Mahkemede; “Ben işlemediğim bir suçtan dolayı cezaevindeyim. Suçların sorumlusu …’dir. Bizim üzerimize atmaktadır. Tahliyemi isterim. Gelen kayıt bana aittir. Diğer belgelere vekilim marifetiyle beyanda bulunacağım.”,
Sanık … 06.08.2008 tarihinde Mahkemede; “Suçlamayı kabul etmem. mağdurun ağabeyi olan Mutalip hâlen Silivri’de 8 numaralı cezaevindedir. Ailesini 15 yıldır tanırım. Yankesicilikle geçindiğimi bilirler. Onların himayesinde uzun yıllar bu işi yaptım. Ancak cezaevinden çıktıktan sonra Mutalip bana haber gönderip artık kendileri için tarla başında uyuşturucu satmamı istedi. Kabul etmeyince cezaevinde olduğu hâlde bana telefon açıp tehditlerde bulundu. Olay tarihinde … olarak bilinen… beni arayıp … ile birlikte bir konu için görüşmeye çağırdı. Bayrampaşa’da verdiği adrese gittik. Mutalip ve müşteki … …’in kayınbiraderleri olup evde … da vardı. Aslı vekilimde olan sunduğum mektubu … bana verdi. Burada Halo dediği kişi … dediği ben, … ise …’dır. Mektubu okuyunca şaşırdım. Çünkü kendisine hizmet etmediğimiz için … tarafından vurulmamızı emretmiş olduğunu gördüm. …’de …’a ‘Çocukluk arkadaşlarımla beni kötü mü yapacaksınız?’ deyip …’a silahı ile iki üç el ateş etti. Ben de kızgınlıkla …’a birkaç yumruk ve sopayla vurdum. … da bir iki tekme salladı. Herhangi bir para veya eşya olayları olmamıştır. Zaten aileni tamamı uyuşturucu ticaretinden sabıkalıdır. Suçsuzum. … hâlen tarla başında uyuşturucu satar. …’ın da aynı bölgede barıştığı …’le kimliklerini değiştirip uyuşturucu sattıklarını biliyorum.”, sorulması üzerine; “Sanık …’i cezaevinde tanıdım. Bu olayla herhangi bir ilgisi yoktur. Olayın olduğu ev …’e aitmiş. Bunu sonradan duydum. Yakınıcı ile bağlantısını bilmem dedi.”,
Şeklinde savunmada bulunmuşlardır.
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Bu ispat, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı ve hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Mağdur Kolluktaki ilk ifadesinde …ve … isimli kişilerin, kendisini zorla araca bindirerek Tilki … lakaplı şahsın ikametine götürdüklerini, 9 kişinin etrafını sardığını, eşyalarını ve parasını zorla aldıklarını, … ve…’ın, kendisine silah doğrulttuğunu, İrfan’ın, her iki ayağına ateş edip kendisini yaraladığını, kolunu da … ile Tilki …’in kırdığını, cebindeki parayı…’ın, telefon, askeri kimlik ve nüfus cüzdanını ise … ile …’in aldıklarını, ardından kendisini bir battaniyeye sararak bilmediği bir adrese götürdüklerini, sabah 06.00-07.00 saatleri sırasında boş bir alana bıraktıklarını, olaydan dolayı Almancı … lakaplı …, İrfan, …, Tilki …, … ve … isimli şahıslardan şikâyetçi olduğunu, Kolluktaki ikinci ifadesinde …ve …’ın gelerek ağabeyinden dolayı tanıdığı Alman …’in, kendisini konuşmak için çağırdığını söylemeleri üzerine siyah Bmw marka otomobile bindirilerek Bayrampaşa Cezaevi civarında bulunan bir büroya götürüldüğünü, büroda 10 kişi olduğunu, Alman …’in de orada bulunduğunu, sanık … ile ismini ve lakabını olay nedeniyle öğrendiği Tilki …’in de orada olduklarını, diğer kişileri tanımadığını, içeri girip biraz oturduktan sonra üst kattaki eve çıktıklarını, oradaki çekyatta otururken… ve Tilki …’in, kendisine vurmaya başladıklarını ve cezaevinde bulunan ağabeyi Mutalip ve bütün ailesini bitireceklerini söylediklerini, kendisini darbettikten sonra koli bandıyla elini, ayağını ve ağzını bantladıklarını, yine otururken…’ın belinden çıkarmış olduğu silahla ayaklarına iki el ateş ettiğini, üzerindeki eşyaları… ve …’in aldıklarını, sonra kendisini battaniyeye sararak aşağı indirdiklerini, Sarıgöl’de bir eve götürdüklerini, ardından elini, ayağını ve ağzını çözüp yine battaniyeye sararak bir araba ile Kumburgaz tarafına götürüp attıklarını, tanımadığı bir araç sürücüsünün kendisini yaralı vaziyette görüp arabasına aldığını, Gümüşsuyu Hastanesine götürdüğünü, Savcılıkta; arabasını park etmek için uğraşırken daha önce tanımadığı ve soruşturma sebebiyle isimlerini öğrendiği sanıklar …, …, … ve yanlarında aracı süren ismini bilmediği bir kişinin aracın yanına yaklaştıklarını, sanık …’ın, …’nin, kendisiyle ağabeyi tanık Mutalip hakkında görüşeceğini söylediğini ve kendisini arabaya aldıklarını, Bayrampaşa’da bilmediği bir adreste sanıklar … ile …’ın, kendisini silahla tehdit ettiklerini, evde … ile birlikte üç kişinin daha olduğunu ancak onların isimlerini bilmediğini, eve girer girmez …’nin “Senin aileni, abin …’in ailesini yok edeceğiz.” dediğini, sebebini sormasına fırsat vermeden…’ın elindeki silah ile sağ ve sol bacağına ateş ederek kendisini yaraladığını, …, …, … ve…’ın ellerindeki sopalarla muhtelif yerlerine vurduklarını, kollarının ve bacaklarının kırıldığını, elini ve kolunu bağlayarak battaniyeye sardıklarını, bir arabanın bagajına koyup Kemerburgaz bölgesinde otoban kenarına kendisini attıklarını, tanımadığı bir kişinin, kendisini hastaneye götürdüğünü, Mahkemede; huzurdaki sanıklar ile birlikte tanımadığı bir şahsın kullandığı araca … ve… silah çektiği için bindiğini, Bayrampaşa’da bir eve gittiklerini, en üst kata çıktıklarını, içerde… ile tanımadığı 2-3 kişinin daha olduğunu, kendisine herhangi bir şey söylemeden… ve …’ın silah çektiklerini, önce…’ın sonra …’ın ateş edip sağ ve sol ayağından yaraladıklarını, … ve diğerlerinin sopalarla vurduklarını, …’in de vurduğunu, …’in evinde kiracı olarak kalmadığını, yaralama ve dövme olayından sonra kollarını bantlayıp battaniyeye koyduklarını, otoban kenarına attıklarını, asker olduğunu söyleyince bir taksicinin, kendisini hastaneye götürdüğünü, şahsın kim olduğunu bilmediğini, tanık Zeydi’nin beyanlarını kabul etmediğini iddia ettiği, sanık …’ın Savcılıkta özetle; mağdurun ağabeyinin cezaevinde olması nedeniyle ve evinin çatısının tamiri karşılığında evini mağdura kullanması için verdiğini, mağdurla bunun dışında bir ilişkisi olmadığını, Almancı … lakaplı …’yi, …’i, …’ı, …’ı tanımadığını, Mahkemede özetle; mağdurun evi kullanmaya başlamasından sonra mağdurun ağabeyinin uyuşturucu işinden cezaevinde olduğunu öğrendiğini, evi boşaltmalarını aksi hâlde kötü sonuçlar doğacağını söylediğini ancak tehdit amacının olmadığını, daha sonra dava konusu olayların yaşandığını öğrendiğini, ilgisinin bulunmadığını, olay günü Adapazarı’ndaki kızının yanında olduğunu, kiralamaya ilişkin elinde hiçbir resmî belge olmadığını, sanık …’ın Kollukta; mağduru tanımadığını, husumetinin bulunmadığını, yaralama olayıyla alakasının olmadığını, tutuklanması istemiyle sevk edildiği Sulh Ceza Mahkemesinde özetle; sanık …’i aynı semtte oturdukları için tanıdığını, mağduru ise tanımadığını, kendisini neden teşhis ettiğini bilmediğini, 28.07.2008 tarihli dilekçesinde özetle; … …’nin telefonla arayıp mağdurun evinde görüşmek istediğini söylediğini, olaylardan habersiz bir şekilde mağdurun oturduğu dairenin giriş katında sanık …’la karşılaştığını, beraber yukarı çıktıklarını, evde mağdur ile…’nin oturduklarını gördüğünü, önlerinde içki ve yiyecekler olduğunu, bir müddet birlikte sohbet ettiklerini, saatler ilerledikçe alkolün etkisiyle birden …’in mağdura “Siz ne yapmak istiyorsunuz? Neyin peşindesiniz?” dediğini ve mağdurla tartıştığını, …’in cezaevinde bulunan mağdurun ağabeyi tanık Mutalip’in gönderdiği yazıyı uzattığını, mağdura yazıdakileri hak edecek ne yaptıklarını sorduklarını, mağdurun cevabının daha bir etkileyici ve tahrik edici olduğunu, sofradaki çatalla mağdura saldırdığını, mağdurla itişmeye başladıklarını, o ara …’in silahını çıkarıp ateş ettiğini, mağdurun yere düştüğünü, kırılan sehpanın parçasıyla mağdura vurduğunu, sonra vicdanen rahatsız olup tanık…’le birlikte mağduru hastaneye gönderdiğini, Mahkemede özetle; …’in iş yerinin önünde tesadüfen sanık …’la karşılaştığını ve onu da …’in çağırdığını öğrendiğini, …’in orada mektubu verdiğini, mektupta…’ın ve kendisinin öldürülmeleri istendiğinden …’in bu duruma kızarak mağduru tabancayla vurduğunu, sonra korsan taksi ile mağduru hastaneye gönderdiğini, sanık …’ın Mahkemede özetle; mağdurun ailesinin himayesinde uzun yıllar yankesicilik yaptığını, tanık Mutalip’in kendisine haber gönderip uyuşturucu satması isteğini kabul etmediğini, bunun üzerine Mutalip’in cezaevinden telefonla arayıp tehditlerde bulunduğunu, olay tarihinde … olarak bilinen…’nin telefonla aradığını ve …’la birlikte bir konu için görüşmeye çağırdığını, orada mektubu …’in, kendisine verdiğini, mektuptaki Halo isimli kişinin …’nin, kendisi, …’nün ise … olduğunu, …’in mağdura “Çocukluk arkadaşlarımla beni kötü mü yapacaksınız?” dediğini ve silahla onu vurduğunu, kendisinin de kızgınlıkla mağdura birkaç yumruk ve sopa ile vurduğunu, …’ın da bir iki tekme salladığını, …’in olayla ilgisinin bulunmadığını savundukları olayda;
Mağdurun Kolluktaki ilk ifadesinde …ve sanık …’ın, kendisini zorla götürdüklerini, her iki ayağına sanık …’ın ateş ettiğini, kolunu ise … ve sanık …’in kırdıklarını belirtmesine karşın Kollukta alınan ikinci ifadesinde …ve …’ın gelerek hakkındaki soruşturmanın ayrılmasına karar verilen …’nin konuşmak için çağırdığını söylemeleri üzerine kulanmış oldukları siyah Bmw marka otomobile bindirip kendisini götürdüklerini söylemesi ve herhangi bir zor kullanma eyleminden bahsetmemesi, Savcılıkta ise …, … ve… ile tanımadığı bir kişinin gelip …’nin, kendisiyle görüşeceğini söyleyerek kendisini arabaya aldıklarını ifade etmesine rağmen Mahkemede … ve…’ın silah çekmesi nedeniyle araca bindiğini belirterek aynı olaya ilişkin çelişkili açıklamalarda bulunması, ayrıca mağdurun Kolluktaki ikinci ifadesinde…’ın, ayaklarına iki el ateş ettiğini belirtirken Mahkemede ise önce…’ın sonra …’ın ateş ettiğini belirterek birbirinden farklı anlatımlarda bulunması, sanık …’in aşamalarda istikrarlı bir şekilde suçlamaları kabul etmemesi, sanıklar … ve…’ın ise yaralama eylemi dışında istikrarlı bir şekilde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma eylemine ilişkin suçlamayı kabul etmemeleri, mağdurun beyanının aşamalarda içerdiği çelişkiler nedeniyle kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu yönünden itibar edilebilir olmaması, bu hususta anlatımını destekleyen dosyada başkaca da bir delil bulunmaması, bu hâliyle sanıklara atılı eylemin şüphede kalması ve şüphenin de sanıkların lehine değerlendirilmesinin gerekmesi nedeniyle sanıklara atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sabit olmadığının kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme gerekçesinin isabetli olduğu kabul edilmelidir.
Öte yandan sanıklar …, … ve … hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken yüklenen suçun sanıklar …, … ve … tarafından işlendiğinin sabit olmadığı ve yasal unsurlarının da oluşmadığı gerekçesi ile CMK’nun 223. maddesinin ikinci fıkrasının (a), (d) ve (e) bentleri uyarınca beraat kararı verilmesi isabetsizliğinden bozulmasına ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususun 1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, hüküm fıkrasından “Verilen kararın mahiyeti karşısında sanıklar …, … ve … yönünden yakınıcıya yönelik hürriyetten yoksun kılma suçunu işlediklerine dair kesin ve şüpheden uzak delil elde edilemediği ve eylemlerin gerçekleşme sürecinde yaşanan olaylar karşısında atılı bu eylem yönünden yasal unsurların da oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla CMK 223/2-a,d,e maddelerince ayrı ayrı beraatlerine” ibaresinin çıkarılarak yerine “Sanıklar …, … ve …’ın üzerine atılı suçu işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca atılı suçtan beraatlerine” ibaresinin yazılması suretiyle hükümlerin düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi; sanıklara atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sabit olduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Bakırköy 10. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 25.11.2015 tarihli ve 376-332 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin sanıklara atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçları sabit olmadığından İSABETLİ OLDUĞUNA,
2- Diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin, sanıklar …, … ve … hakkında CMK’nın 223/2-e maddesi gereğince beraat kararı verilmesi gerekirken yüklenen suçun sanıklar …, … ve … tarafından işlendiğinin sabit olmadığı ve yasal unsurlarının da oluşmadığı gerekçesi ile CMK’nun 223. maddesinin ikinci fıkrasının (a), (d) ve (e) bentleri uyarınca beraat kararı verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususun 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, hüküm fıkrasından “Verilen kararın mahiyeti karşısında sanıklar …, … ve … yönünden yakınıcıya yönelik hürriyetten yoksun kılma suçunu işlediklerine dair kesin ve şüpheden uzak delil elde edilemediği ve eylemlerin gerçekleşme sürecinde yaşanan olaylar karşısında atılı bu eylem yönünden yasal unsurların da oluşmadığı sonuç ve kanaatine varılmakla CMK 223/2-a,d,e maddelerince ayrı ayrı beraatlerine” ibaresinin çıkarılarak yerine “Sanıklar …, … ve …’ın üzerine atılı suçu işlediklerinin sabit olmaması nedeniyle CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca atılı suçtan beraatlerine” ibaresinin yazılması suretiyle hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 05.07.2022 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.