Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2017/486 E. 2019/620 K. 22.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/486
KARAR NO : 2019/620
KARAR TARİHİ : 22.10.2019

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 17. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 216-10

Sanık …’in hırsızlık suçlarından TCK’nın 141/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca iki kez 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına ve cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Şavşat Asliye Ceza Mahkemesince verilen 29.12.2010 tarihli ve 34-103 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 22. Ceza Dairesince 04.11.2015 tarih ve 4657-6585 sayı ile;
“…Dosya kapsamına göre diğer temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1- Sanığın, mağdur …’a ait iş yerinden giriş kapısı arkasında asılı çanta, mağdur …’a ait iş yeri içerisinden ise bir çift ayakkabı almak suretiyle bina içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçunu işlediği anlaşılmakla, mağdurlara yönelik eylemlerinin TCK’nın 142/1-b maddesinde tanımlanan hırsızlık suçlarını oluşturduğu gözetilmeden, aynı Kanun’un 141/1. maddesi gereğince hakkında uygulama yapılması suretiyle eksik cezalara hükmolunması,
2- Jandarma görevlileri tarafından tutulan tutanak içeriği ile sanık savunması ve tüm dosya kapsamına göre, olaydan sonra yakalanan sanığın mağdur …’a ait iş yerinden, haklarında verilen mahkûmiyet kararlarını temyiz etmeyen diğer sanıklar … ve… ile birlikte çaldıkları çanta içerisindeki suça konu bayan saatini askerlik yaptığı birlik içerisinde doldur boşalt istasyonunun arkasındaki kum torbalarının içine sakladığını belirtmesi üzerine suça konu mağdura ait saatin adli emanete alınmasını sağladığının anlaşılması karşısında; TCK’nın 168/4. maddesi uyarınca mağdurdan kısmî geri vermeye rızası bulunup bulunmadığı sorulmak suretiyle, sanık hakkında mağdur …’a yönelik eylem sebebiyle hırsızlık suçundan kurulan hükümde TCK’nın 168/1. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
3- Sanığın olaydan sonra mağdur …’a ait dükkandan bir çift ayakkabı çaldığını belirtip ayakkabıyı iade ettiği ve suça konu ayakkabının adli emanete alındığının anlaşılması karşısında; öncelikle yeni ayakkabının giyildikten sonra iade edilmesi nedeniyle değerinde bir azalma olup olmadığının araştırılması, değerinde bir azalma olduğunun belirlenmesi hâlinde mağdurdan kısmî iadeye rızası olup olmadığının sorulması, ayakkabının yıpranmadığının belirlenmesi hâlinde ise sanık hakkında mağdur …’a yönelik eylem sebebiyle hırsızlık suçundan kurulan hükümde TCK’nın 168/1. maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulmak suretiyle fazla cezaya hükmolunması,
4- TCK’nın 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan hak yoksunluklarının kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden ise mahkûm olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağı gözetilmeden, anılan hakların yönelik olduğu kişiler bakımından bir ayrım yapılmadan, aynı maddenin c bendindeki haklardan koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi,” isabetsizliklerinden, ceza süreleri bakımından sanığın kazanılmış haklarının korunması kaydıyla bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 11.02.2016 tarih ve 216-10 sayı ile; (2) ve (3) numaralı bozma nedenlerine uymuş, (1) ve (4) numaralı bozma nedenlerine ise, “…Sanığın hırsızlık eylemlerini herhangi bir açık izne ihtiyaç duyulmaksızın girilebilecek halka açık iş yerlerinden gerçekleştirmiş olduğu” şeklindeki gerekçe ile direnerek önceki hükümlerde olduğu gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükümlerin de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.05.2016 tarihli ve 154027 sayılı “onama” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun’un 36. maddesiyle değişik CMK’nın 307. maddesi uyarınca, Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 26.07.2016 tarihli ve 263 sayılı kararı ile kararına direnilen Yargıtay 22. Ceza Dairesinin kapatılmasına karar verilmesi nedeniyle aynı karar uyarınca bu Daireye ait işlerin 1/3 oranında devredildiği Yargıtay 17. Ceza Dairesine gönderilmiş, aynı madde gereğince inceleme yapan Yargıtay 17. Ceza Dairesince 23.03.2017 tarih ve 13920-3418 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İnceleme dışı sanık… hakkında şikâyetçi…’na yönelik hırsızlık suçundan verilen beraat kararı ve mağdur …’a yönelik hırsızlık suçundan verilen erteli mahkûmiyet hükmü ile inceleme dışı sanık … hakkında şikâyetçi… ve mağdur …’a yönelik hırsızlık suçlarından verilen erteli mahkûmiyet hükümleri temyiz edilmeksizin; inceleme dışı sanıklar… ve … hakkında mağdur …’a yönelik banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar itiraz edilmeksizin; sanık … hakkında şikâyetçi…’na yönelik hırsızlık suçundan verilen mahkûmiyet hükmü ise Özel Dairece düzeltilerek onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnmenin ve temyizin kapsamına göre inceleme sanık … hakkında mağdurlar … ve …’a yönelik hırsızlık suçlarından kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın mağdurlar … ve …’a yönelik eylemlerinin, TCK’nın 142/1-b maddesine mi yoksa aynı Kanun’un 141/1. maddesine mi uyduğunun belirlenmesine ilişkin olup eylemlerin basit hırsızlık suçunu oluşturduğunun kabulü hâlinde 6763 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesi uyarınca uzlaştırma kapsamında kalıp kalmadığının da değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Mağdur …’un 19.04.2008 tarihinde saat 16.45 sıralarında polis merkezine gelerek iş yerinden kol çantasının çalındığı yönünde müracaatta bulunması üzerine soruşturmaya başlanıldığı,
Teslim ve tesellüm tutanağında; mağdur …’a yönelik hırsızlık suçu nedeniyle yapılan araştırma sırasında, mağdura ait kol çantasının Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan Türk Telekom yanında yere atılmış vaziyette olduğu görülerek bulunduğu hâliyle mağdura teslim edildiğinin bildirildiği,
Başlatılan tahkikat kapsamında, Meydancık Hudut Bölük Komutanlığında erbaş olan tanık …’in, aynı koğuşta birlikte kaldıkları … … ve …’ın kendi aralarındaki konuşmalarına tanık olması, … …’in “…, ayakkabı benim olsun, telefon senin olsun, saati de satarak parasını paylaşırız.” demesi ve Şavşat ilçe merkezinde bazı iş yerlerinden hırsızlık yapıldığının duyulması üzerine tanığın bu konuşmayı bölük komutanına anlattığı, bu şekilde mağdur …’a yönelik hırsızlık olayı ile aynı gün … ve… isimli mağdurların da iş yerlerinden gerçekleştirilen hırsızlık olaylarının açığa çıkarıldığı,
Hudut Bölük Komutanlığı görevlilerince, sanık … …’in, yer göstermesi üzerine doldur boşalt istasyonunun arkasındaki kum torbasının içinde saklanmış vaziyette bulunan Pierre Rucci marka bayan kol saati ile yine sanığın kendi rızası ile teslim ettiği bir adet beyaz renkli spor ayakkabıya el konularak bu durumun tutanak altına alındığı,
Ziraat Bankası tarafından gönderilen 24.04.2008 tarihli yazıda; …’a ait çanta içinden çalınan …’a ait bankamatik kartı ile 19.04.2008 tarihinde 14.17.39, 14.17.53, 14.18.25, 14.18.32 ve 14.18.37 saatlerinde beş defa işlem yapılmaya çalışıldığı, hatalı şifre girilmesi nedeniyle bankamatik tarafından kartın alıkonulduğunun belirtildiği,
Adli Tıp Kurumu Başkanlığının 19.02.2010 tarihli raporunda; sanık … …’in işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını idrak etme ve bu fille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini ortadan kaldıracak boyutta bir akli arızanın içinde olduğuna delalet edecek herhangi bir tıbbi bulgu ya da belgeye rastlanmadığı, bu duruma göre cezai sorumluluğunun tam olduğunun bildirildiği,
Anlaşılmıştır.
Mağdur … aşamalarda; olay tarihinde saat 08.20 sıralarında Çoruh Cafe isimli iş yerini açtığını, kol çantasını iş yerinde bulunan askılığa asarak çalışmaya başladığını, aynı gün saat 15.00 sıralarında zabıta olarak görev yapan Vural Şimşek’in iş yerine gelerek cüzdanını düşürüp düşürmediğini sorduğunu, kendisinin de cüzdanının askıda asılı bulunan çantasında olduğunu söylediğini, ancak çantasını kontrol ettiğinde yerinde göremediğini, bu şekilde çantasının çalındığını anladığını, cüzdanına baktığında kimlik belgeleri ve fotoğraflarının yerinde olduğunu fakat kendisi adına olan Yapı Kredi Bankası kredi kartı, eşi… ve kayınpederi … adına olan Ziraat Bankası kartları ile 100 TL parasının bulunmadığını tespit ettiğini, polis merkezine giderek müracaatta bulunduğunu, Ziraat Bankası müşteri hizmetlerini aradığında banka kartının bir çok kez denenmesi nedeniyle aynı gün içinde bloke edildiğini öğrendiğini, polis memurlarının yaptıkları araştırma sonucunda yere atılı hâlde ele geçirdikleri çantasını kendisine iade ettiklerini,
Mahkemede önceki beyanlarından farklı olarak; kayınpederi …’a ait olan kartın banka tarafından bloke edildiğini, diğer iki adet kartının ise sonradan bulunan cüzdanının içinde olduğunu, olay nedeniyle 100 TL zararının bulunduğunu,
Bozma sonrası devam olunan yargılamada; olay nedeniyle sanık tarafından sadece kol saatinin kendisine iade edildiğini, 100 TL zararının karşılanmadığını, ancak kısmi iade nedeniyle ceza indirimine rızasının bulunduğunu,
Mağdur … aşamalarda; Kartal Kundura isimli ayakkabıcı dükkanının olduğunu, sanık … …’e ayakkabı satmadığını, sanığı ayakkabı çalarken de görmediğini,
Bozma sonrası devam olunan yargılamada; suça konu ayakkabının giyilmesi nedeniyle değer kaybına uğradığını, ancak sanıktan şikâyetçi olmadığını, kısmi iade nedeniyle ceza indirimine muvafakatının bulunduğunu,
İnceleme dışı şikâyetçi…; Şavşat ilçe merkezinde şarküteri iş yeri bulunduğunu, olay tarihinde iş yerine toptancıdan sipariş verdiği ürünlerinin geldiğini, sanıkların da kendisinin gelen malları iş yerine taşıdığı sırada iş yeri önünde kaldırım üzerinde bulunan bir kasa birayı çalmış olduklarını,
Tanık … soruşturmada; olay tarihinde öğlen saatlerinde Türk Telekom’un karşısında bulunan evinin bahçesinde çalışmakta olduğu sırada üç erkek şahsın önünden geçtiğini, şahısların bir müddet orada dolaşarak uzaklaştıklarını, daha sonra polislerin gelerek bahçesinin etrafında araştırma yaptığını, içi karıştırılmış ve yere atılmış hâlde bir kol çantasını bulduklarını, … Yiğit olarak teşhis ettiği şahsın kendisine selam verdiğini, diğer şahıslara ise dikkat etmediğini,
İnceleme dışı sanık… soruşturmada; olay tarihinde çarşı iznini kullanmak amacıyla Şavşat ilçe merkezinde dolaşırken sanık … … ve inceleme dışı sanık … ile karşılaştığını, sanık …’in giydiği montun iç kısmında bir şişkinlik olduğunu, birlikte Türk Telekom tarafına doğru yürüdüklerini, burada …’in montun içerisinden bir adet siyah renkli kol çantası çıkardığını, … ve …’in, içinden bir adet saat, bir adet telefon, bir miktar para ve kredi kartlarını aldıkları çantayı ileriye bir yerlere attıklarını, …’in, saat, telefon ve kredi kartlarını alarak …’e bozuk para verdiğini, kendisinin onlardan ayrılıp yürüdüğü sırada …’in arkasından gelerek bankadan para çekmek istediğini söylediğini, …’in alkollü olması nedeniyle kartı ondan alıp parayı kendisinin çekmeye çalıştığını ancak şifreyi bir kaç kez hatalı girmesi nedeniyle kartın bloke olduğunu, sonrasında …’den ayrılarak çarşı merkezine geldiğini, burada kendisi gibi asker olan arkadaşlarıyla oturduğu sırada … ve …ile yeniden karşılaştığını, … ve …’in yanlarında bir kasa bira olduğunu söylemesi üzerine Ziraat Bankasının olduğu sokağa doğru gittiklerini, diğerlerinin alkol aldığını ancak kendisinin içmediğini, bölüğe geri dönecekleri sırada …’in kalan biraları bir poşete koyarak bölük aracına binmek istediğini, ancak komutanlarının biraları fark ederek el koyduğunu, o gün …’in elinde beyaz renkli bir spor ayakkabı gördüğünü, hatta …’in ayakkabıyı yanında giydiğini, kendisine sorduğunda 110 TL’ye aldığını söylediğini, hırsızlık eylemlerine katılmadığını,
Mahkemede önceki beyanlarından farklı olarak; mağdur …’a ait çantayı tek başına sanık …’in karıştırdığını, çantadan çıkan para, kartlar ve kol saatini sanık …’in aldığını, yine biraları sadece …’in getirdiğini, bütün hırsızlık eylemlerini …’in tek başına gerçekleştirdiğini,
İnceleme dışı sanık … aşamalarda; olay günü bir kafede oturduğu sırada … …’in yanına gelerek cebinden sarı renkli bir bayan saati ile Nokia marka cep telefonu çıkardığını, ayağında da beyaz renkli bir spor ayakkabı bulunduğunu, bunları nereden aldığını sorduğunda, satın aldığını söylediğini, daha sonra yanından ayrılarak gittiğini, kendisinin de hava almak için dışarıya çıkıp bir süre yürüdüğünü, yolda yine … ile karşılaştığını, …’in elinde bir kasa bira ile gelerek “Bunları al, götür.” dediğini, hırsızlık olaylarına karışmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık … … aşamalarda; olay tarihinde … ve … ile çarşıda gezdiğini, bir pasajın altında bulunan ayakkabıcı dükkanına girerek beyaz renkli bir spor ayakkabı beğendiğini, fiyatını pahalı bulması nedeniyle almadığını, daha sonra hep birlikte iş yerinden ayrılarak dolaşmaya devam ettiklerini, ayakkabılarının yırtık olması nedeniyle bu kez tek başına yeniden ayakkabı dükkanına gittiğini, daha önceden beğendiği ayakkabıları gizlice alarak dışarıya çıktığını, diğer arkadaşları ile birlikte dolaşmaya devam ettiklerini, … …’in daha sonra kendilerinden ayrıldığını, … ile birlikte bir kafeye gittiklerini, burada…’ın da kendilerine katıldığını, oturdukları sırada masanın üzerinde bir bayan çantası gördüklerini, kendi aralarında çantayı alıp almama hususunda tartıştıklarını, ancak almaya karar verdiklerini, çantayı kendisinin aldığını, iş yerinden birlikte ayrıldıklarını, biraz yürüdükten sonra yol kenarında çantayı açarak içini karıştırdıklarını, kendisinin 25-30 TL kadar para ile kol saati aldığını, kredi kartlarının ise …ve…’da kaldığını, başka değerli bir şey çıkmayınca çantayı yol kenarına attıklarını, sonra birbirlerinden ayrıldıklarını, … ve …’in Ziraat Bankasına gittiklerini, kendisinin de çarşı merkezine doğru yürüdüğünü, çalınan biralardan haberinin olmadığını, çaldığı ayakkabıları kendi rızası ile iade etmek istediğini, kol saatini ise askerlik yaptığı bölükteki eğitim alanında bulunan kum torbasının içine koyduğunu, çantadan cep telefonu çıkıp çıkmadığını ise hatırlamadığını, suçlamaları kabul ettiğini, ancak psikolojik rahatsızlıklarının bulunduğunu, bu nedenle askerliğe elverişli olmadığı için terhis edildiğini,
Bozma ilamı sonrası devam olunan yargılamada; olaylar nedeniyle pişman olduğunu,
Savunmuştur.
Sanığın mağdurlar … ve …’a yönelik eylemlerinin, TCK’nın 142/1-b maddesi kapsamında mı yoksa aynı Kanun’un 141/1. maddesi kapsamında mı kaldığına ilişkin uyuşmazlık konusunun değerlendirilmesinde;
5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde yer alan “Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklindeki düzenleme ile hırsızlık suçunun basit hâli hüküm altına alınmış, aynı Kanun’un 142. maddesinde ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır. Hırsızlık suçunun basit hâlinin oluşması için, başkasına ait taşınabilir eşyanın suçun nitelikli hâllerinde belirtilen şekiller dışında çalınması gerekmektedir.
Suç ve karar tarihi itibarıyla uyuşmazlık konusuyla ilgili 5237 sayılı TCK’nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi;
“(1) Hırsızlık suçunun;

b) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşya hakkında,

İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur…” şeklinde iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 62. maddesiyle 5237 sayılı TCK’nın 142. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmış, ilga edilen bendin metni korunmak suretiyle aynı maddenin 2. fıkrasına (h) bendi olarak eklenmiş ve ikinci fıkradaki “üç yıldan yedi yıla kadar hapis” şeklindeki yaptırım ise “beş yıldan on yıla kadar hapis” olarak değiştirilmiştir. Görüldüğü gibi ceza süresi bakımından 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin sanığın aleyhine olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle, TCK’nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde iki ayrı nitelikli hâl düzenlenmiş olup, birincisi herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış olan eşyanın çalınmasıdır. Bu nitelikli hâlin uygulanabilmesi için eşyanın, herkesin girebileceği bir yerde bulunmasının yanında, kilitlenmek suretiyle de muhafaza altına alınmış olması gerekir. Madde gerekçesinde, “Ancak bina tanımına girmeyen bir yerde, örneğin otomobilde bulunan eşya hakkında muhafaza altına alınma koşulu aranmış; böylece kapıları kilitli olmayan veya camları kapatılmamış bir otomobildeki eşyanın çalınması nitelikli hırsızlık kabul edilmemiştir.” denilmek suretiyle bu husus belirtilmiştir. Herkesin girebileceği yerden, cadde, sokak, pazar yeri veya meydan gibi hiçbir sınırlama, engel olmadan kişilerin girme imkânı bulunan kamuya açık yerler anlaşılmalıdır.
Fıkrada belirtilen ikinci nitelikli hâl ise, bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşyanın çalınmasıdır. Bu nitelikli hâlin uygulanabilmesi için bina ve eklentilerinde bulunan eşyanın “muhafaza altına alınmış olması” gerekmektedir. Muhafaza altına almak ibaresi ile suça konu eşyanın bina içinde veya bina eklentisinde olmasının yeterli olduğu, ayrıca eşyanın kilit altına alınmasının gerekli olmadığı ifade edilmektedir. Bina veya eklentileri esas itibarıyla herkes tarafından girilebilmesi mümkün olmayan, dokunulmaz yerler olduğundan kanun koyucu burada bulunan eşya bakımından eşyanın ayrıca kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmasını gerekli görmemiştir. Dolayısıyla eşya bir bina içinde veya eklentisinde bulunduğu takdirde bu bendin aradığı şekilde muhafaza altına alınmış sayılacaktır. Bu bende göre bina ve eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşyanın çalınması hâlinde nitelikli hırsızlık suçu oluşacak, ayrıca binaya giriş şekli veya binanın kapı ve pencerelerinin kilitli veya açık olması nitelikli hâlin uygulanması açısından önem taşımayacaktır. Dolayısıyla fail, bina veya eklentiye halat, merdiven gibi bir araç kullanmak suretiyle girmiş olabileceği gibi kişisel çevikliğinden yararlanmak suretiyle de girmiş olabilir. Yine, failin tüm bedeni ile bina ve eklentisine girmesi gerekmeyip elini pencereden uzatarak veya herhangi bir surette (bir alet yardımıyla eşyanın çekilip alınması gibi) bina ve eklenti içinde muhafaza altına alınan bir eşyayı çalması durumunda nitelikli hâlden dolayı sorumlu olacaktır.
Diğer taraftan, açık bir rızaya ihtiyaç duyulmaksızın herkes tarafından çalışma saatleri içerisinde girilebilecek olan örneğin, bir marketten gerçekleştirilen hırsızlık eyleminde, iş yeri dokunulmazlığının ihlâli suçunun yasal unsurları itibarıyla oluşmayacağı kabul edilebilir ise de bina niteliğini taşıyan iş yerinde bulunan eşyanın çalınması nedeniyle bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçunun oluşacağı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın, 19.04.2008 tarihinde gündüz saatlerinde mağdur …’a ait ayakkabıcı dükkanına gelerek daha önceden beğendiği ancak fiyatını pahalı bulması nedeniyle almadığı bir adet beyaz renkli spor ayakkabıyı çalarak iş yerinden ayrıldığı, aynı gün çarşıda dolaştığı sırada karşılaştığı inceleme dışı sanıklar … ve… isimli arkadaşları ile mağdur …’un işlettiği kafeye gittikleri, burada oturdukları sırada mağdurun iş yeri içinde bulunan askılığa asmış olduğu kol çantasını görmeleri üzerine çantayı çalarak iş yerinden uzaklaştıkları, birlikte şehir merkezinin dışına doğru yürüdükleri, tenha bir yerde çantayı karıştırarak bir adet bayan kol saati ile cüzdan içinde bulunan 100 TL para ve bir adet banka kartını alıp çantayı ve cüzdanı yol kenarına attıkları, mağdur …’a ait cüzdanın zabıta olarak görev yapan Vural Şimşek tarafından tesadüfen ele geçirilerek mağdura iade edildiği, çantanın ise kolluk görevlileri tarafından yapılan araştırma sonucunda bulunduğu, olay tarihinde Şavşat ilçe merkezinde hırsızlık olayları olduğunun duyulması ve tanık …’in, kendisi gibi piyade er olan sanık … … ile inceleme dışı sanık …’ın çalınan eşyanın paylaşımı konusunda kendi aralarındaki konuşmalarına tanık olup duyduklarını bölük komutanına anlatması üzerine sanık ve inceleme dışı sanıkların yakalanarak hırsızlık olaylarının açığa çıkarıldığı, sanık … …’in her iki mağdura yönelik eylemleri kabul ederek, suça konu ayakkabıyı iş yerinden tek başına çaldığını, çantayı ise diğer inceleme dışı sanıklarla birlikte çaldıklarını, çantadan çıkan bir adet bayan kol saatini bölük komutanlığındaki bir kum torbasının içine sakladığını söyleyip yer gösterme işleminde bulunarak mağdur …’a ait kol saati ile mağdur …’a ait spor ayakkabının soruşturma aşamasında iadesini sağladığı anlaşılan olayda;
Mağdur …’un olay tarihinde sabah saatlerinde Çoruh Kafe isimli iş yerini açtığını ve kol çantasını iş yeri içinde bulunan askılığa asarak çalışmaya başladığını, öğlen saatlerinde bir zabıta görevlisinin yolda cüzdanını gördüğünü söylemesi üzerine çantasını kontrol ettiğinde yerinde olmadığını anladığını; mağdur …’ın sanığın iş yerine gelerek ayakkabı baktığını, ancak sanığı ayakkabı çalarken görmediğini beyan etmeleri; sanığın da bahse konu hırsızlık eylemlerini iş yerleri içinden gerçekleştirdiğini kabul etmesi karşısında, sanığın, her iki mağdurun iş yerleri içinden gerçekleştirdiği eylemlerinin suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle TCK’nın 142/1-b maddesinde düzenlenen bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçlarını oluşturacağı, Yerel Mahkemenin, sanığın eylemlerinin, herhangi bir açık izne ihtiyaç duyulmaksızın girilebilecek halka açık iş yerlerinden gerçekleştirilmiş olması nedeniyle açıktan hırsızlık olduğu yönündeki değerlendirmesinin isabetli olmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükümlerinin, sanığın mağdurlar … ve …’a yönelik eylemlerinin TCK’nın 142/1-b maddesinde düzenlenen bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanun’un 141/1 maddesi uyarınca mahkûmiyetine hükmedilmesi ve 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı iptal kararı da dikkate alınmak suretiyle sanık hakkında mağdurlara yönelik eylemleri nedeniyle hapis cezalarına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliklerinden, aleyhe yönelen temyiz olmaması nedeniyle 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/son maddesine göre ceza miktarları bakımından kazanılmış hakkın saklı tutulması kaydıyla bozulmasına karar verilmelidir.
Birinci uyuşmazlık konusunda ulaşılan sonuç nedeniyle ikinci uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Şavşat Asliye Ceza Mahkemesinin 11.02.2016 tarihli ve 216-10 sayılı direnme kararına konu hükümlerinin,
a- Sanık … …’in, mağdurlar … ve …’a yönelik eylemlerinin TCK’nın 142/1-b maddesinde düzenlenen bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı Kanun’un 141/1 maddesi uyarınca mahkûmiyetine hükmedilmesi,
b- 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı iptal kararı da dikkate alınmak suretiyle sanık hakkında mağdurlara yönelik eylemleri nedeniyle hapis cezalarına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53. maddesinde belirtilen hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
İsabetsizliklerinden, aleyhe yönelen temyiz olmaması nedeniyle 1412 sayılı CMUK’un 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/son maddesine göre ceza miktarları bakımından kazanılmış hakkın saklı tutulması kaydıyla BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 22.10.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.