YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/422
KARAR NO : 2019/430
KARAR TARİHİ : 16.05.2019
Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 6. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza (CMK 250. Maddesi ile Görevli)
Sayısı : 167-109
Sanık …’ın, suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme suçundan TCK’nın 220/1-3, 62, 53 ve 63. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis; sanıklar …, …, …, …, … ve …’ın suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olmak suçundan TCK’nın 220/2-3, 62, 53, 58/9, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 1 yıl 15 gün hapis; sanıklar …, …, … ve …’in katılan …’e karşı nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-a, b, c, d, f, g, 62, 53, 58/9, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 10 yıl 10 ay hapis; sanıklar … ve …’ın katılan …’e karşı nitelikli yağma suçundan TCK’nın 149/1-c, d, f, g, 43/1, 62, 53, 58/9, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis; sanıklar …, …, …, …, … ve …’ın katılan …’e karşı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nın 109/2, 109/3-a-b, 62, 53, 58/9, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluklarına, cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve mahsuba ilişkin İzmir (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK 250. Maddesi ile Görevli) verilen hükümlerin, sanıklar müdafileri ile sanık … tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Ceza Dairesince 25.12.2013 tarih ve 30043-25759 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 21.09.2016 tarih ve 349589 sayı ile;
“Sanıklar …, …, …, …, …, … ve … hakkında görülen kamu davası yargılaması neticesinde, adı geçen sanıkların, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kurulan örgüte üye olmak, yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından mahkûm edildikleri ve mahkûmiyete ilişkin hükümlerin Yüksek Dairenizce onandığı anlaşılmıştır.
Ancak, sanık … vekili ile Fethiye Cumhuriyet Savcısının itiraz yasa yoluna gidilmesine yönelik talepleri üzerine, özellikle Cumhuriyet savcısının 20 sayfadan oluşan sunumunun incelenmesinden, Yerel Mahkemece değerlendirilmeyen ve hükme esas alınan dellilerin bulunduğu, eksik inceleme ile karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu doğrultuda;
– Kolluk görevlilerince olay yerindeki delillerin tespitine yönelik iki ayrı tutanak tutulduğu, ikinci tutanağın gerçeği yansıtmadığı gibi oluşu da desteklemediği,
– Suçta kullanılan (müştekiyi ağaca bağlamada) ip üzerinde yapılan incelemede söz konusu ipin cürmü işlemekte kullanılmış olduğuna ilişkin ciddi şüphelerin bulunduğu,
– Yine suçta kullanılan kola şişesinin suç tarihinden sonra üretilmiş olduğunun tespit edildiği,
– Sanık …’ın baskısı üzerine müşteki tarafından devredildiği iddia edilen aracın Noter devrinin, müştekinin iddia ettiği zaman dilimi ile uyuşmadığı,
– Sanıklar ve müştekinin cep telefonlarından alınan sinyallerin, suç yerinden gelmediğinin tespit edidiği,
Anlaşılmıştır.
Yukarında arz edilen gerekçeler doğrultusunda, adı geçen sanıklar hakkında mahkûmiyete ilişkin hükümler yönünden eksik inceleme sebebiyle bozma kararı verilmesi,” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 6. Ceza Dairesince 08.03.2017 tarih ve 5570-705 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
İtirazın kapsamına göre inceleme sanık … hakkında suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme; sanıklar …, …, …, …, … ve … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma; sanıklar …, …, …, …, … ve … hakkında nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından kurulan mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; sanıklar hakkında eksik inceleme ile hüküm kurulup kurulmadığının, itiraznamede belirtilen beş ayrı eksikliğin dördü dosyada mevcut olup bunların karar yerinde değerlendirilmemesinin CMK’nın 230/1-b maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık …’in kardeşleri olan diğer sanıklar…ve… ile birlikte çıkar amaçlı suç örgütü kurup maddi sıkıntı içinde bulunan kişilere faiz karşılığı borç para verdikleri, verilen para karşılığında bono aldıkları, ödeme güçlüğü çekenleri de tehdit edip taşınır ve taşınmaz mallarına el koyarak baskı ile bu malların kendilerine devirlerini sağladıkları, sanıklar …, … ve …’ın bu örgüte üye olarak devamlı suretle sanık …’in yanında bulundukları, adı geçenin emir ve talimatları doğrultusunda alacakların tahsili konusunda tehdit ve darp olaylarını gerçekleştirdikleri, sanık …’in de örgüt üyesi olarak sanık …’in muhasebecisi olduğu ve tefecilik faaliyetleri ile ilgili olarak tüm parasal işlerin organizasyonunu yaptığı, bu örgütün faaliyeti kapsamında sanık …’in, katılan …’a 9.900 TL bedelindeki çeki zorla imzalattığı, günü gelmesine rağmen çekin karşılığını ödeyemeyen katılan …’ı iş yerine çağırdığı, yanında sanıklar …, …, …ve… bulunduğu hâlde katılan …’a “Parayı getirdin mi lan?” diye sorduğu, katılan …’ın parasının olmadığını söylemesi üzerine sanıkların katılanı tekme ve tokat ile vurmak suretiyle yaraladıkları, sanık …’in “Paranın müsaadesi olmaz.” diye bağırarak adamlarına katılan …’ın üzerinde bulunan çek karnesini zorla almaları talimatını verip, “Bir ay vadeli 11.400 TL’lik yeni bir çek imzalayacaksın.” dediği, katılanın çeki imzalamak istememesi üzerine sanık …’ın ”… ne bakıyorsun lan, patronun ne dediğini duymadın mı, sana söyleneni yaz kulağın duymuyor mu?” ise söylediği, bu sırada sanıklar …, …ve…’in katılan …’ı masanın yanına ittirerek hep birlikte katılan …’a zorla çek imzalattırdıkları, söz konusu bu çekin ödeme günü gelmeden sanık …’in, ofisine çağırdığı katılan …’dan şirketi adına kayıtlı olan 2004 model … marka otomobilin anahtarını yanında bulunan sanıklar…, …, …ve …’a talimat vererek zorla aldırdığı, sanık …’in “Otomobiline el koydum, notere gidip satışını vereceksin, yoksa seni öldürürüm.” diyerek 24.03.2005 tarihli Mega Tur Taşımacılık kaşeli bir satış sözleşmesi düzenleyip katılan …’a zorla imzalattığı, 31.08.2006 tarihinde ise katılan … evine giderken sanık …’ye ait olan minibüsün hızlı bir şekilde gelip yanında durduğu, sanıklar … ve …’nin katılan …’ı kollarından çekip, zorla araca bindirerek aralarına oturttukları, araç içerisinde sanıklar …, … ve minibüsü kullanan sanık … ile arka koltukta siyah kar maskeli iki kişinin daha olduğu, bu maskeli kullanan sanık … ile arka koltukta siyah kar maskeli iki kişinin daha olduğu, bu maskelikişilerin ellerinde düzgün yapılmış sopalar ve bellerinde tabancalar, orta koltuk üzerinde de pompalı tüfek bulunduğu, sanık …’nin belinden silahını çıkartarak katılan …’ın kafasına dayadığı, sanık …’in de “…, … olayını hatırla, onu tahtalı köye yollayamadım ama seni yollarım.” diyerek tehdit ettiği, katılan …’ı Kaya Köyü yolundaki ormanlık alana götürüp zorla araçtan indirdikleri, sanık …’ın araçta bulunan satırı alıp katılan …’ın boğazına dayadığı, bu arada sanık …’in kar maskeli adamlarına araçta bulunan ip, sopa ve kola şişesini getirttiği, sanık …’in işareti ile araçta bulunan diğer kişilerin tekme ve yumruk ile vurarak katılan …’ı çam ağacına bağladıkları, sanık …’in, “Soyun bunun üzerini” şeklinde talimat verip katılan …’ı kola şişesinin üzerine oturtulmasını istediği, bunun üzerine kar maskeli iki kişinin katılan …’ın gömleğini çıkarmaya çalışırken sanık …’ın da çuval içerisinde bulunan kola şişesini alıp kar maskeli iki kişiye verdiği, katılan …’ın, sanık …’e kendisine işkence yapmamaları için yalvararak “Ne istiyorsanız kabulümdür.” dediği, sanık …’in, kar maskeli olan sanık …’in belinde bulunan tabancayı çekip, katılan …’a doğrultarak “Bak ulan, sen beni daha iyi tanıyamamışsın, daha önceden adam öldürmesi için tuttuğum adam, …’i öldüremedi, altı yıl içerdi yattım, bu yüzden artık kendi işimi kendim yapacağım, seni ben öldüreceğim.” deyince katılan …’ın yalvarmaya başladığı, bunun üzerine sanık …’in “Şirketteki hisseni benim üzerime devredeceksin, otobüsün benim olacak yoksa seni burada şişeye oturtturur öldürürüz.” diyerek yanlarında getirdiği sözleşmeyi zorla katılan …’a imzalattırmak istediği, katılan …’ın da ölümden ve sanıkların yapacakları işkenceden korkması nedeniyle sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığı, sanıkların katılan …’ı sanık …’in ofisine getirerek burada da tehditlerine devam ettikleri, bu tehditler ve baskı sonucunda katılan …’ın 01.09.2006 tarihinde notere giderek otobüsü ve şirketteki hisselerini sanık …’e devrettiği iddiası ile sanıklar hakkında kamu davası açıldığı,
Fethiye 1. Sulh Ceza Mahkemesince 21.11.2007 tarihli ve 2007/454 sayılı karar ile; sanıklar …, …, …, … ve …’nın kullandıkları GSM hatları hakkında 3 ay süreyle iletişimin tespiti kararı verildiği,
Megatur Taşımacılık Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketince alınan 16.04.2004 tarihli pay devri konulu kararla; şirket hisselerinin, % 60’ının katılan …, % 25’inin sanık …, % 15’inin ise tanık …’e ait olduğunun kararlaştırıldığı,
24.03.2005 tarihli satış sözleşmesine göre; … plakalı … marka aracın 11.400 TL bedel karşılığında Megatur Taşımacılık Tur. San. ve Tic. Ltd. Şirketi tarafından sanık …’a satıldığı,
24.02.2006 tarihli katılan … imzalı para makbuzunda; … plakalı 2004 model … marka aracın satış bedeli olarak 11.400 TL’nin sanık … tarafından katılan …’a ödendiğinin belirtildiği,
Fethiye 3. Noterliğince düzenlenen 01.09.2006 tarihli ve 17646 sayılı limited şirket hisse devir sözleşmesinde; katılan …’ın, Megatur Taşımacılık Tur. San. ve Tic. Ltd. Şirketindeki beher hissesi 25.00 TL’den ibaret toplam 600 adet hissesini sanık …’a devir ve teslim ettiğinin belirtildiği,
01.09.2006 tarihi muvaffakatname başlıklı belgenin; “Ben, … ortağı bulunduğum Fethiye Ticaret Sicilinin 5004 numarasında tescilli bulunan Megatur Taşımacılık Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ünvanlı 25.000,00 YTL ana sermayeli Şirketteki hissemi Fethiye 3’ncü Noterliğinin 01-09-2006 tarih ve 17646 yevmiye numaralı Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile devretmiş bulunmaktayım. Tüzel kişiliğin ‘Devir tarihine kadar olan bütün borçlarından, bu tarihten önceki faaliyetlerden kaynaklanıp ileriki tarihlerde tahakkuk edecek olan bilimum borçlardan’ sorumlu olduğumu iş bu muvafakatname ile onaylıyorum. Devir sözleşmesinden sonra olup da, sebebi: ‘devir tarihinden önceki faaliyetler olmamak şartı ile doğan/doğacak borçlardan’ ise hiçbir şekilde sorumlu olmayacağımı yine bu muvafakatname ile onaylıyorum.” biçiminde düzenlendiği,
Satıcıları …, … ve …, alıcıları ise …, … ve … olan 01.09.2006 tarihli satış sözleşmesinin: “Yukarıda satışa konu olan Megatur Taşımacılık Turizm Sanayi ve Ticaret limited Şirketi ünvanlı şirket tüm mal varlığı ile birlikte 80.000 euro (Yalnız seksen bin euro) bedelle satıcılar tarafından satılmıştır. Satış bedeline İşletme satıcılarının alacağı tutar ile, Tüzel kişiliğin sorumlu olduğu Maliye borçları- Leasing Borçları- Diğer Kamu Kurum ve Kuruluşları ile Bankalara olan borçlar dahildir. Bunların dışındaki olması muhtemel borçlardan satıcı ortaklar mesuldür. Satış bedeline dahil olan 27.216 euro (yalnız yirmi yedi bin iki yüz on altı euro) tutarındaki Leasing borcu iş bu satış tarihinden sonraki dönemlerde ödenecek borçtur ve leasing Şirketine alıcılar tarafından vadesinde ödenecektir. Leasing Borcu Finansal kiralama yöntemi ile alınan ve Şirket kaynaklarında yer alan 34 UR 5748 plakalı Mercedes Benz 403 SHD marka araca ilişkin borçlardır. Satış bedelinin geri kalanı olan 52.784 euro içerisinden Şirketin satış tarihine kadarki Maliyeye olan borçları, Şirketin ilişkide bulunduğu bankalara olan borçları, SSK kurumuna karşı olan borçları ve Şirketin muhasebe borçları satın alanlarca ödenmesi kabul edilmiş bu anılan borçlar düşüldükten sonra kalan tutar satıcılara nakten ödenmiştir. İş bu satış sözleşmesinin dışında satıcı ortaklardan kaynaklanan ve satış tarihinden sonra ortaya çıkacak muhtemel borçlardan Şirket sorumlu değildir. Sorumluluk tamamen satıcı ortaklar üzerindedir. Bu vesileyle satıcılar 80.000 euro tutarında senet vermeyi kabul ve taahhüt edip senet imzalamışlardır. İlgili leasing sözleşmesine konu olan taksitlerin ödenmesine müteakip otobüsün mülkiyeti alıcılara geçince, alıcılar namına 80.000 euro tutarındaki senet taraflara geri verilecektir. İş bu sözleşme satıcılar ve alıcılar arasında Fethiye’de 01/09/2006 kendi iradeleri doğrultusunda hazırlanmış okunmuş ve imza edilmiştir.” şeklinde olduğu,
Megatur Taşımacılık Turizm Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ortaklarınca yapılan 01.09.2006 tarihli toplantıda; “… 600 paya karşılık olan 15.000,00 YTL (ON BEŞ BİN YTL) hissesini Fethiye 3. Noterliğinin 01.09.2006 tarih ve 17646 yevmiye numarası ile …’a devretmiştir. … 150 paya karşılık olan 3.750,00 YTL (üç bin yedi yüz elli YTL) hissesini Fethiye 3. Noterliğinin 01.09.2006 tarih ve 17647 yevmiye numarası ile …’a devretmiştir.” biçiminde karar alındığı, kararda katılan …, … ve sanıklar … ile … adlarına atılı imzaların görüldüğü,
01.09.2006 tarihli Megatur Ltd. Şirketinin satışına ilişkin sözleşmeye istinaden 3.500 ve 5.000 TL bedellerinin sanık … tarafından katılan …’e ödendiğine dair katılan … imzalı para makbuzlarının olduğu,
Fethiye 3. Noterliğince düzenlenen 05.04.2007 tarihli sözleşmeyle 48 GB 819 plakalı Mercedes marka otobüsün 170.572.00 TL bedelle sanık … tarafından İhsan Esel’e satıldığı,
Katılan …’ın Fethiye Vergi Dairesi Müdürlüğüne sunduğu 10.04.2007 tarihli dilekçede; “Daha önce ortak olduğum, Fethiye Vergi Dairesinde 613 047 4964 vergi nosu ile kayıtlı ‘Mega Tur Taşımacılık Turizm Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketi’ hisselerimi 01.09.2006 tarihinde …’a devrettim. Şirketin vergi borcundan dolayı 48 HS 318 plakalı özel otomobilime rehin konulduğunu öğrendim. Rehinin benim otomobilimden kaldırılıp şirket üzerine kayıtlı 200.000 YTL değerindeki otobüse aktarılmasını arz ederim.” şeklinde talepte bulunduğu,
13.09.2007 tarihinde Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde davacı tanığı olarak ifade veren katılan …’ın; “……’dan ben de daha önceden alış veriş yaptım, elden verdiği 8.500 TL karşılığındaki çekleri zamanında ödeyememem nedeniyle daha sonra 16.000 TL değerindeki arabayı aldı. Yine borçlarım nedeniyle esnafa olan borçlarımı ödemek kaydıyla kendisine otobüs devrini yaptım. Hâla bana borcunu ödemedi.” biçiminde beyanda bulunduğu,
28.11.2007 tarihinde saat 12.00’de düzenlenen olay yeri tespit tutanağının; “20.11.2007 günü Osman oğlu 10.01.1965 doğumlu … Fethiye ilçe Jandarma Komutanlığı’na gelerek müracaatta bulunduğunu, müracaatında şahsın 31.08.2006 günü gecesi evine giderken Kozak Hasan lakaplı …’ya ait Beyaz renkli Mercedes marka Sprentes minibüs’e …, …, … iki maskeli kişi tarafından zorla araca bindirilerek Kayaköy köyünde ormanlık alan içerisinde kendisine işkence yapıldığını beyan etmesi üzerine olay yerinin tespiti amacıyla 28.11.2007 günü müracaatçı … ile birlikte Fethiye ilçesi Kayaköy istikametine doğru seyir halinde giderken şahsın tarifi üzerine Likya mezarlığı (Tepe üzerindeki yer alan) yaklaşık 150-200 m. ilerisinde yolun sağına stabili yola dönüldüğü, buradan yaklaşık 400-450 m. ilerledikten sonra yolun sol kısmında bulunan geniş olan yeri göstererek kendisinin zorla getirildiği getiren şahısların aracını burada park ettiklerini belirterek müracaatçı … burada kendisini getirildiği araçtan indirilerek işkence yapıldığını beyan ettiği, durdukları yolun gidiş istikametine doğru sol tarafta bulunan ormanlık alan içerisine yoldan yaklaşık 30m. aşağıya indirildiğini (götürüldüğünü) burada … ifadesinde bağlandığını beyan ettiği ağacı gösterdiği, bağlandığını beyan ettiği ağacın dibinde çam ağacının yaprakları içerisinde uzun süre orada bulunduğu değerlendirilen düğüm yapılmış bütün iken bir kesici aletle kesilmiş el parmağı kalınlığında bir ipin bulunduğu, bu ipin ağacı çevreler vaziyette olduğu, yine ağacın arka kısmında açık sarı saplı metal kısmı paslanmış yine çam yaprakları içerisinde uzun zamandır orada kaldığı değerlendirilen bir adet bıçağın bulunduğunu yine bıçakla aynı m2 içerisinde otlar içerisinde sarı ince yumak hâlinde ipin bulunduğunu, bu ağacın karşı istikametinden bakıldığında sağ tarafında yaklaşık (2,5) m. ilerisinde ayrı özellikte yalnız daha yeni tarihlere olduğu değerlendirilen çam ağacı dibinde düğüm yapılmış yine bütün iken bir kesici aletle kesilmiş ipin bulunduğunu müracaatçı …’in bağlandığını beyan ettiği ağacın karşı istikametinden bakıldığında sol tarafında (4,5-5)m. uzağında çam ağacı üzerinde önceki her iki ipten biraz ince ipin bulunduğunu, ipin yaklaşık (2)m. uzunluğunda bulunduğunu olay mahallinde toplam (4) ağacın bulunduğunu, bu (4) ağacı çevreleyen alanın ormanlık alan olduğunu, bu (4) ağaçtan iplerin bulunduğu (3) ağaçta işkence yapıldığının değerlendirildiğini, yine bu (3) ağacın bulunduğu alanda işkencede kullanıldığı, değerlendirilen (1)adet kola şişesi (2) adet soda şişesi, (2) adet Miller şişesi tespit edilmiş söz konusu malzemelerin suça konu malzeme olabileceğinden muhafaza altına alınmış olup iş bu tutanak tarafımızdan müştereken mahallinde imza altına alınmıştır.” şeklinde yazıldığı,
28.11.2007 tarihinde saat 12.00’de düzenlenen diğer olay yeri tespit tutanağının ise; “20.11.2007 günü Fethiye ilçe Jandarma Komutanlığı’na Osman-Emine oğlu 10.01.1965 doğumlu … (TC.No: 394091482) şahıs 31.08.2006 günü …, … isimli şahıslar tarafından kaçırılarak götürüldüğü yeri tespit etmek amacıyla; 28.11.2007 günü saat:11.30’da Fethiye Merkez J.Krk K.lığından hareketle şahsın kaçırıldığı yere hareket edildi. Şahsın yolu tarifi ile Polis Mıntıkasının bitiminde Fethiye Kaya Köy yolunda Likya Mezarlığı (Tepenin üzerinde yerden yaklaşık 150-200m. Likya yol ayrımına yolun sağına dönüldü. Yaklaşık 500 m gittikten sonra şahsın belirtmiş olduğu yerde yolun solunda tam karşımızda (2) Ad Büyük çam ağacı şahısların belirlemiş olduğu yere varıldığında yolda araçtan inildi. Yolun soluna yaklaşık (30)m. aşağıya inildiğinde …’in kendisinin bağlandığı yere varıldı. Olay yerinde (1) adet çam ağacına bağlı kendir ipin ucu ilmek yapılmış şekilde ipler bıçakla kesilmiş olarak görüldü. Olay yerinde (2,5) met. sağında yine aynı ipten diğer çam ağacının üzerinde ilmekli kendir ip olduğu görüldü. Yine şahsın bağlandığı ağacın yaklaşık (4,5)- (5) m. solunda ince sicim tabir edilen çam ağacının üzerinde ipin olduğu ve ipin yaklaşık uzunluğunun (2) m. civarında olduğu tespit edildi. Yine olay yerinde şahısta işkencede kullanılan (2) adet cam şişe, (1) adet kola şişesi ve (2) adette soda şişesinin olduğu olay yerinde yapılan inceleme sonucunda görüldü. Olay yerinin incelemesinde şahsın göstererek işkence edildiği yerde iplerin kesiminde kullanılan kemik saplı, paslanmış, metal kesici kısmının kabze kısmına girebilen özellikte olan (1) adet bıçak olduğu tespit edilen tutanak olay yerinde hazır bulunanlarca imza altına alınmıştır.” biçiminde yazıldığı,
İletişimin tespiti kararına istinaden tespit edilen ve katılan … ile sanık … arasında 04.12.2007 tarihinde saat 12.27’de gerçekleşen görüşmenin;
“… : Alo
… :Kimle görüşüyorum
… :Ben … … sen misin?
… :He
… :Sen bu Çamköy’deki Cengiz Kısaç senin neyin oluyo?
… :Sen kimsin tanıyamadım
… :…, …
… :Hangi …
… :Ya hani bir buçuk sene önce geçen sene …’la …’le beni kayaya doğru götürdüydünüz ya minibüsle
… :Heee he he he
… :He o …
… :Tamam buyur hee
… :Bu Cengiz Kısaç’ın senin neyin oluyor?
… :Amcaoğlu
… :Hıı oda….olacaktı
… :Hıı
… :Ee şimdi …’le samimiyetin var mı senin iyi mi?
… :Aa iyi sayılır
… :Hı ben şimdi
… :Hı
… :Annem İngiltere’den geliyor da
… :Hı
… :Ee nişanlanacam ben evveli ben bir nişanlım vardı ayrılmak zorunda kaldım
… :Hı
… :Onlarda benim bir şey vardı … gil çekmişler bir Gülden diye bir karı ile filmimi çekmişler benim
… :Hı
… :Beni tehdit ettilerdi de bu filmi sen alabilir misin diye sorcağıdım
… :…’ten mi
… :Hıı
… :Bir soram görüşem
… :Sen söyle bir boş zamanında
… :Tamam oldu
… :Ee de demek Cengiz gil senin amcaoğlu hıı
… :Hı hı amcaoğlu
… :İyi yav
… : Tamam
… :Tamam
… :İyi hâdi sen beni sonra gene ara
… :Tamam oldu
… :Tamam” şeklinde olduğu,
Sanık …’nın evinde yapılan arama sonucunda düzenlenen 19.02.2008 tarihli arama ve el koyma tutanağına göre; yatağın altında 1 adet Üssan marka 12 cal. 16498 seri numaralı (kurma kolu kırık) yarı otomatik av tüfeğinin, yine aynı yerde yatak başucunda bulunan komodin çekmecesinde bir adet satırın ele geçirilip el konulduğu,
Sanık …’nın evinde yapılan arama sonucunda düzenlenen 19.02.2008 tarihli ev ve araç arama tutanağında; Yapı Kredi Bankası Fethiye Şubesine ait keşidecisi …, lehtarı ise … olan 05.08.2006 tarihli 3500 TL, 26.08.2006 tarihli 4.500 TL tutarındaki çeklerin ele geçirildiği,
20.02.2008 tarihli malzeme teşhis tutanağında; 19.02.2008 tarihinde ele geçen otomatik tüfekler katılan …’a gösterilip kaçırıldığı sırada aracın orta koltuk üzerinde bulunan pompalı tüfeğin hangisi olduğu sorulduğunda, katılan …’ın (3) numarada bulunanı parmağı ile işaret ettiğinin, yine 19.02.2008 tarihinde ele geçen satır ile dışarıdan temin edilen üç adet satır olmak üzere toplam dört adet satır gösterilip sorulduğunda ise (2) numaralı satırı parmağı ile işaret edip sanık …’ın boğazına dayadığı satır olduğunu beyan ettiğinin, söz konusu pompalı tüfek ve satırın sanık …’nin evinde yapılan arama sonucunda ele geçen malzemeler olduğunun tespit edildiği,
Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığınca 29.04.2008 tarihli ve 2008/1152 sayılı karar ile; Güven Akgül, Hüseyin Kırbıyık, Ayşe Mercan, Hikmet Zeybek, Çetin Koca, Güven Kahraman, Zeki Davut Güraslan, Sadık Büyükarmutlu, Abdullah Koyuncu, …, … isimli mağdurlar ile sanıklar …, …, … ve … arasındaki ihtilafların hukuki mahiyette bulunması ve olayda herhangi bir suç unsuruna rastlanmaması nedeniyle sanıklar hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği,
İzmir Cumhuriyet Cumhuriyet Başsavcılığınca (CMK 250. madde ile görevli) 20.05.2008 tarih ve 2008/343 sayı ile; mağdur …’ya karşı şüpheliler …, …, Kudret, … ve …’in yağma suçunu işlediklerine ilişkin haklarında kamu davası açmayı gerektirir şikâyetçinin soyut iddiasından başka delil elde edilemediğinden; katılan …’ın da bir kadınla olan cinsel ilişkisinin şüpheliler tarafından kaydedilerek şantaj yapıldığı, ayrıca kendisine karşı yağma suçu işlenirken şüphelilerin elinde tabanca olduğu iddia edilmiş ise de yapılan soruşturma kapsamında, şantaja konu olduğu iddia edilen görüntü kayıtlarının ve 6136 sayılı Kanun kapsamında kalacak şekilde bulundurulması izne tabi olan silah ele geçmediğinden, katılanın soyut iddiasından başka, sanıklar …, …, …, …, …ve …’un atılı suçları işlediklerine ilişkin kamu davası açmayı gerektirir delil elde edilemediğinden haklarında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verildiği,
Sanık …’in vekilinin talebi üzerine Fethiye 3. Noterliğince düzenlenen 20.06.2008 tarihli belgede; “01.09.2006 tarihli ve 17646 yevmiye sayılı … ve … arasında yapılmış olan hisse devir sözleşmesi ile aynı gün ve 17647 yevmiye sayılı … ve … arasında yapılmış olan hisse devir sözleşmesinin saati, Noterlik işlemlerinde araç satış işlemleri hariç diğer işlemlere saat yazma zorunluluğu olmadığından dolayı tam olarak bilinememektedir. Ancak Noterliğimizde 01.09.2006 tarihinde yapılan son araç satış işleminin 17637 yevmiye sayılı işlem olduğu ve araç satış işleminin saatinin 15.35 olduğu ve yukarıda tarih ve yevmiye sayıları yazılı hisse devir işlemlerin bu satış sözleşmesinden 9 ve 10 işlem sonra olduklarını, hisse devir işlemlerinin saat 15.35 ile mesai saati bitimi olan 17.30 saatleri arasında yapıldığı,” hususlarının belirtildiği,
Nebioğulları Petrol Ürünleri Mot. Tic. Ltd. Şti. yetkilisi İbrahim Çelik tarafından düzenlenen belge başlıklı yazının; “Megatur Taşımacılık Turizm Sanayi ve Ltd. Şirketine ait 34 UR 5748 plakalı şehirlerarası yolcu taşımacılığı yapan otobüsün, 01.09.2006 tarihi öncesine ait, yetkilisi/ortağı/sahibi bulunduğum Isparta-Afyon Karayolunun 30. km Güneykent adresinde faaliyet gösteren Nebioğulları Petrol Ürünleri Mot. Tic. Ltd. Şti. ne olan akaryakıt borcu, 01.09.2006 tarihinde adı geçen şirketin hisselerini devir alan … tarafından 36.000.00 YTL değerinde bir adet Isuzu marka araç verilerek 18.09.2006 tarihinde ödenmiştir. (Adı geçen otobüsün satış vekaleti İbrahim Çelik’in talimatı üzerine, Nizamettin Güvenç’e verilmiştir), … tarafından Megatur Taşımacılık Turizm Sanayi ve Ltd Şti’nin, 01.09.2006 tarihi öncesine ait şirketimize olan 36.000,00 YTL’lik akaryakıt borcuna karşılık verdiği araç 07 Y 5684 plakalı 2000 model Isuzu marka otobüstür.” şeklinde olduğu,
Tanık … tarafından düzenlenen belgede; “Megatur Taşımacılık Ltd Şti’den 01.09.2006 yılı öncesine ait (2005 ve 2006 yılı) muhasebe ücreti alacağım olan 4.000 YTL (Dörtbin) yi … dan 15.09.2006 tarihinde nakit olarak aldım.” bilgisinin yer aldığı,
Yerel Mahkemece emanete kayıtlı eşya getirtilerek yapılan incelemede; emanette bulunan ve müdahilin bağlandığı iddia edilen ipin tahmini bir parmak kalınlığında 2 parçadan ibaret olduğu, bir parçasının 50-60 cm., diğerinin ise tahmini 3 metreye yakın ip olduğu, ipin hâlen sağlam vaziyette bulunduğu, üzerinde siyah kısmi lekelerin olduğu ve tahmini olarak bu lekelerin siyah bir malzemeyi elleyen kişinin ipi tutması sonucu oluştuğu ve ipin mazot veya katran benzeri bir kokusunun bulunduğu, ip üzerinde herhangi bir şekilde çamur, ağaç kırıntıları veya başka yabancı bir maddenin bulunmadığının ve ipin halen çok sağlam vaziyette olduğu, ilk yapılan gözlemde ipte güneş yanığı tespit edilemediğinin,
Delil torbasında bulunan diğer ince ipin yapılan incelemesinde; yorgan ipi tabir edilen normal ipten kalın yorgan iğnesi kalınlığında paketlenmiş bir ip olduğu görüldüğünün,
Delil torbasında bulunan şişenin incelenmesinde; ayrı bir paket içerisine konulduğu, şişenin 33 mililitrelik kola şişesi olduğu, üzerinde barkotunun bulunduğunun, piyasaya çıkış tarihinin şişe üzerinde yazmadığı, ancak çıkış tarihi olup olmadığı belli olacak biçimde şişenin taban kısmına yakın yerde yazılı bulunan cam kabartma yazılarının okunduğu, yazılarda 07 yazısının bulunduğu, bu yazıdan sonra 4 çizik olduğu, daha sonra büyük A harfi ve 21 3 50 mm., 25 cl. ibarelerinin yazılı bulunduğu, depozitosuz bir şişe olduğunun görüldüğünün,
Delil poşetinde bulunan bıçağın yapılan incelemesinde ise; paslı bir bıçak olduğu, sap kısmı eğri uç tarafı kırık olan, sap kısmı ile demir kısmının bağlantı yerlerinin tutturulduğu, iki ayrı puntodan birinin kopuk olup sallanmakta olduğu, tek punto ile tutulduğu ve bıçağın paslanmış vaziyette olduğunun,
Belirtildiği,
Suçta kullanıldığı iddia olunan kola şişesiyle ilgili Şişecam tarafından İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesine hitaben gönderilen 29.06.2010 tarihli yazıda; “Şişe üzerindeki baskı dizaynı 15.01.2007 tarihinde yürürlüğe giren baskı kodudur. Şişenin ilk baskı tarihi de 18.02.2007’dir. Yani şişe bu tarihten önce piyasaya çıkmış olamaz, son baskı yapılma tarihi de Ekim 2008’dir.” hususunun belirtildiği,
Yerel Mahkemece, emanette kayıtlı bulunan ipin el koyma tarihi ile suçun işlendiği tarih arasındaki geçen süre içerisinde ormanlık bir alanda kalmış olup olamayacağı ve özellikle uzun bir süre ormanda kalan ipin bu şekilde kalıp kalamayacağına yönelik bilirkişiden, Adli Tıptan, Orta Doğu Teknik Üniversitesinden ve İstanbul Teknik Üniversitesinden görüş bildirmelerinin istendiği, ancak ilgili kurumlarca bu yönde bir tespitin yapılamadığı, bunun üzerine Yerel Mahkemece 19.10.2011 tarihli oturumda “İp ve diğer materyaller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması için çok uzun süre uğraşıldığı ancak bu işle ilgili üniversitelerde ve Adli Tıp Kurumunda bu konuda bilirkişi bulunamadığı ve bu konunun çözülemeyeceğinin anlaşıldığı görüldüğü,” şeklindeki gerekçe ile bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ilişkin ara karardan vazgeçilmesine karar verildiği,
Vergi denetmeni tarafından sanık … hakkında yapılan inceleme sonucunda düzenlenen 03.09.2010 tarihli suç duyurusu raporunda; sanık … hakkında yapılan inceleme ve araştırmalar sonucunda, 2006, 2007, 2008 ve 2009 yıllarında yetkili makamlardan izin almadan ödünç para vermek suretiyle tefecilik yaptığının belirtildiği,
Citilease Finansal Kiralama A.Ş vekili tarafından düzenlenerek notere onaylatılan yazıda; muhatapların, finansal kiralama sözleşmesinden doğan 4.794 euro finansal kiralama ve 79 euro temerrüt faizi borcunu bugüne kadar ödemediklerinin, borcun 60 gün içinde ödenmemesi hâlinde bütün finansal kira borçları muaccel hale geleceğinden 36.546 euro olan toplam kira borcu ile 79 euro olan gecikme faizinin ödemesi gerektiğinin belirtildiği,
Fethiye Ağır Ceza Mahkemesince bozma sonrası yapılan yargılama sırasında 2014/67 esas sayılı dosya üzerinden Telekomünikasyon İletişim Başkanlığına hitaben yazılan 24.09.2014 ve 05.01.2015 tarihli yazılar ile; sanıklar …, …, …, …, …, …ve katılan … arasında 31.08.2006 tarihinde gerçekleşen görüşmeleri ve buna ilişkin baz istasyonlarını belirtir HTS raporlarının istendiği,
09.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda; suç tarihinde olay yeri olarak belirtilen Kayaköy-Keçiler mevkiinden saat 18.00’den sonra gerek katılan gerekse sanıklara ait hiç bir telefon sinyalinin alınmadığı, olay tarihinde saat 18.00’den sonra sanıklar…ile…’in gerek katılan ile gerekse birbirleriyle aynı yerde bulunmadıkları, sanıklar … ve …’nin katılan … ile aynı saatte aynı yerlerde olmadıkları, suç tarihinde saat 06.55 ile 18.37 saatleri arasında sanık …’in telefonunun Marmaris ilçesindeki baz istasyonlarından sinyal aldığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan … kollukta; sanık …’in liderliğindeki sanıklar …, …, …, …ve…ile lakabı boksör olan açık kimliğini bilmediği bazı şahıslardan oluşan bir çetenin Fethiye ilçesinde faaliyet gösterdiğini, bu çetenin vatandaşlar üzerinde baskı ve tehdit ile korku oluşturduğunu, tehdit ve baskıyla zorla senet imzalatarak çek senet tahsilatı, adam kaçırma, yaralama suçlarını işleyerek vatandaşların paralarını aldıklarını, gayrimenkullerine el koyduklarını, kendisinin de bu çetenin tuzağına 2004 yılında düştüğünü, çete elemanlarından sanık …’ın yanına gelerek iyi niyet görüntüsü altında ortak otobüs almayı teklif ettiğini, şirket kurup sanık … ile 263.000 euro’ya (yaklaşık 430.000 TL’ye) bir otobüs satın almayı kararlaştırdıklarını, 150.000 euro’yu peşin olarak kendisinin ödediğini, sanık …’ın ise ödemesi gereken kısmı ödemediği gibi yanına aldığı iki kişi ile birlikte kendisini de dahil ederek kurmuş olduğu Megatur adlı otobüs şirketine hile ile otobüs aldırıp kendisini dolandırdığını, bir yıl sonra otobüsü sattırmak için kendisine baskı yapmaya başladıklarını ve otobüsü zorla İzmir’e götürerek 194.000 euroya ederinden düşük bir fiyata sattırarak parasına el koyduklarını, sanıkların otobüsün borcunun kendilerine düşen kısmını da bu satıştan aldıkları parayla ödediklerini, otobüsün satışından 167.000 euronun peşin olarak alındığını, kalan 27.000 euro için ise 2005 Haziran ayına ait senet düzenlenip kendisine verildiğini, satılan otobüsten geriye kalan 85.000 euronun peşin olarak verilerek 162.000 euroya banka kredisi aracılığıyla şirket adına bir adet Mercedes marka 403 model otobüs aldıklarını, bu ödemeleri Fethiye Akbank şubesinin 0070208 nolu euro hesabından yaptığını, 2005 yılında sanık …’ın Fethiye ilçe merkezinde bulunan dubleks dairesini adamlarından… Erkoç’a satmasını istediğini, daireyi satmasına rağmen vaat edilen 80.000 TL’nin 15.000 TL’sinin kendisine verildiğini, geri kalan için sanık …’ın “Parayı şirkete harcadım.” şeklinde bahaneler üretip kendisini dolandırdığını, sanık …’ın zaman zaman kendisini gazinolara götürmeye ve çeşitli konsomatris bayanlar temin ederek fotoğraflarını çekmeye başladığını, Çalış bölgesinde Gülcan isimli bayanın çalıştığı gazinoya kendisini sık sık götürmeye başladığını, 2005 yılında bu gazinoya gittikleri bir gün sanık …’ın ısrarlı bir şekilde kendisine fazla miktarda alkol içirdiğini, gazinoda çalışan bayanın kendisinden hoşlandığını ve bu akşam mutlaka beraber olmak istediğini söylediğini, sanık …’ın bu bayan ile kendisini araca bindirerek Tuzla Mahallesindeki dairesine götürürken sürekli sanık … ile telefonda görüşüp güldüğünü, bu telefon görüşmesinden hiç şüphe duymadığını, evde sanık … ile Gülcan isimli bayanın kendisinin duyamayacağı şekilde gizli gizli konuştuklarını, alkolün etkisinden adı geçenlerden hiç şüphelenmediğini, sanık …’ın gösterdiği çocuk odasında Gülcan ile cinsel ilişkiye girdiklerini, sabah kalktığında bayanın evde olmadığını ve masanın üzerinde bir el kamerası olduğunu gördüğünü, bu olaydan on gün sonra sanık …’ın kendisini telefonda arayarak ofise çağırdığını, ofise gittiğinde sanık … ile …’ın gülerek televizyona baktıklarını gördüğünü, televizyona baktığında kendisi ile Gülcan isimli bayan arasında geçen cinsel ilişkiyi izlediklerini anladığını, “Ne oluyor, bu ne demek oluyor?” dediğinde sanık …’ın “Otobüsten kalan 27.000 euroluk senet üzerinde mi?” diye sorduğunu, evde olduğunu söylemesi üzerine “Git onu bize getir, yoksa bu görüntüleri başta nişanlın olmak üzere herkese veririz, televizyonlarda yayınlarız, seni de rezil ederiz, ailenin yüzüne bakamazsın.”, çete lideri sanık …’in de “… akıllı ol, git o senedi çabuk getir, yoksa olacakları sen düşün.” dediklerini, kimsenin duymaması için çetenin kendisine yapmış olduğu şantajı istemeyerek de olsa kabul etmek zorunda kaldığını, kasedi imha etmeleri veya kendisine vermeleri durumunda senedi getirebileceğini söylediğini, kabul etmeleri üzerine eve gidip senedi getirdiğini ve sanık …’a verdiğini, kasetini istediğinde ise sanık …’in “Defol git, kasetin emin ellerde” dediğini, sanık …’dan kaseti istediğinde ise “Patronun ne dediğini duymadın mı? Kaset burada kalacak, fazla uzatma.” şeklinde cevap verdiğini, kendisinin moral bozukluğu ile adı geçenlerin yanlarından ayrıldığını, bu sırada istemeyerekde olsa şirkette çalışmaya devam ettiğini, şirket adına veresiye mazot aldıkları yerlere kendi şahsi çekleriyle ödeme yapması için sanık …’ın kendisini tehdit edip şantaj yaptığını, bunun üzerine kendi adına da bazı çekler verdiğini, bu sırada sanık …’ın yanına gelerek şirketin borcunun biriktiğini, sanık …’ten 8.500 TL borç aldığını söyleyerek sanık …’e çek vermesini istediğini, kabul etmemesine rağmen 2005 yılı Ocak ayı sonlarına doğru her iki sanığın kendisini tehdit ederek 9.900 TL’lik çek imzalattırdıklarını, sanık …’in parayı sanık …’a vereceğini ve onun da şirketin harcamalarında kullanacağını söylediğini, çekin günü geldiğinde ödeyemediğini, sanık …’in kendisini yazıhanesine çağırdığını, yazıhanede sanıklar …, …, Kudret, … ve tanımadığı bir kişinin daha olduğunu, sanık …’in kendisine “Parayı getirdin mi lan?” dediğini, para olmadığını söylemesi üzerine yazıhanede bulunanların hep birlikte kendisini aralarına alarak tekme ve tokat ile darp etmeye başladıklarını, “Müsaade edin öderim.” demesine rağmen çete lideri sanık …’in “Paranın müsaadesi olmaz.” diye bağırarak adamlarına talimat verip üzerinde bulunan çek karnesini zorla aldırdığını, sanık …’in kendisine “Bir ay vadeli 11.400 TL’lik yeni bir çek imzalayacaksın.” diye söylediğini, imzalamak istemeyince sanık …’ın “… ne bakıyorsun lan, patronun ne dediğini duymadın mı, yazsana sana söyleneni, kulağın duymuyor mu?” dediğini, bu sırada sanıklar …, …ve…’in kendisini masanın yanına ittirdiklerini ve zorla çeki imzalattırdıklarını, çekin günü gelmeden sanık …’in kendisini ofise çağırdığını, kendisinin de ofise araba ile gittiğini, sanık …’in, kendisine ait olan ancak şirket adına kayıtlı 2004 model … marka otomobilin anahtarını yanında bulunan sanıklar…, …, …ve…isimli şahıslara talimat vererek zorla aldırdığını, sanık …’in “Otomobiline el koydum, notere gidip satışını vereceksin yoksa seni öldürürüm.” dediğini, 24.03.2005 tarihli Megatur Taşımacılık kaşeli bir satış sözleşmesi düzenleyerek kendisine imzalattığını, daha sonra kendisini notere götürüp aracının noter satışını zorla yaptırdıklarını, bu çeteden korktuğundan dolayı satış vekaletini vermek zorunda kaldığını, otomobiline el koymalarına rağmen kendisinden zorla aldıkları çekleri iade etmediklerini, üç ay kadar sonra sanık … ve adamlarının kendisini ofise götürerek “Aldığımız otomobil çeklerin faizi, sen daha 22.000 TL’lik çek parası ödeyeceksin, yoksa seni öldürürüz.” diye tehdit ettiklerini, 22.000 TL para temin ederek çete lideri sanık …’e adamlarının yanında verdiğini, bunun üzerine kendisine iade edilen iki adet çeki bankaya verdiğini, 2006 yılı Ağustos ayında sanıklar … ve …’ın otobüsü satması için kendisine baskı yapmaya başladıklarını, kendisin de hiçbir şekilde otobüsü satmayacağını söyleyince kullandıkları kaseti tekrar gündeme getirip görüntüleri basına dağıtacakları ve televizyonda yayınlatacakları yönünde tekrar şantaj yapmaya başladıklarını, kasetin bedelini fazlasıyla ödediğini, bu bedeli ödemenin sonunun olmadığını belirtip “Nereye verirseniz verin, size boyun eğmeyeceğim.” diyerek satmaya yanaşmadığını, 31.08.2006 tarihinde akşam saatlerinde evine doğru giderken çete elemanlarından sanık …’ye ait beyaz renkli Mercedes Sprinter marka minibüsün hızlı bir şekilde gelerek yanında durduğunu, sanıklar … ile …’nin kendisini kollarından çekerek zorla araca bindirip aralarına oturttuklarını ve hızlı bir şekilde yola devam ettiklerini, sanık …’ın kullandığı araç içerisinde sanıklar … ve … ile arka koltukta oturan siyah kar maskeli iki kişinin daha olduğunu, bu maskeli kişilerin ellerinde düzgün yapılmış sopalar ve bellerinde tabancalar bulunduğunu, konuşmalarından içlerinden birisinin sanık …’in yanında çalışan sanık … olduğunu anladığını, bu şahsın belindeki silahın metal kısmının beyaz olduğunu, diğerlerinin belinde bulunan silahların ise metal kısmının siyah olduğunu, orta koltuk üzerinde ayrıca pompalı tüfek bulunduğunu, sanık …’ın “Patron nereye gidiyoruz?” diye sorduğunda sanık …’in Her zamanki yere sür.” şeklinde cevap verdiğini, kendisinin karşı koymaya çalışıp “Gitmek istemiyorum, beni indirin dediğini, sanık …’nin belinden silahını çıkartıp “Sana mı soracağız lan?” diyerek kafasına dayadığını, kendisini Fethiye ilçe merkezinden Kaya Köyü yolu istikametindeki ormanlık alana doğru götürdüklerini, Deppoy mevkinde Keçiler Köyüne gelmeden stabilize yola döndüklerini, ana yoldan görünmeyecek şekilde ormanlık alan içerisinde kendisini zorla araçtan indirdiklerini, sanık …’ın araçta bulunan satırı alıp boğazına dayadığını, bu sırada sanık …’in kar maskeli adamlarına “Malzemeleri getirin bakalım.” dediğini, o kişilerin de arabanın arka koltuğunun altından bir çuval içerisindeki ip, sopa ve bir adet kola şişesini getirdiklerini, kar maskeli iki kişinin sanık …’in baş işareti ile kendisine tekme ve yumruklar ile vurarak orada bulunan çam ağacına bağladıklarını, sanık …’in “Soyun bu adamın üzerini” diye talimat verip çuval içerisindeki şişeyi aldığını ve kendisini şişenin üzerine oturtmalarını istediğini, kar maskeli iki kişi gömleğini çıkartmaya çalışırken sanık …’ın da çuval içerisinde bulunan kola şişesini alıp kar maskeli iki kişiye verdiğini, kendisine işkence yapacaklarını anladığı için çok korkup sanık …’e yalvarmaya başladığını ve “Bana işkence yapmayın, ne istiyorsanız kabulümdür.” dediğini, sanık …’in kendisini bağlayan sanık …’in belinde bulunan tabancayı alarak kendisine doğrultuğunu ve “Bak ulan sen beni daha iyi tanıyamamışsın, daha önceden adam öldürmesi için tuttuğum adam …’i öldüremedi, altı yıl içeride yattım, bu yüzden artık kendi işimi kendim yapacağım, seni ben öldüreceğim.” dediğini, bunun üzerine tekrar yalvarmaya başladığını, çete lideri sanık …’in “Şirketteki hisseni bana devredeceksin, otobüsün benim olacak yoksa seni burada şişeye oturtur öldürürüz.” diye söylediğini, yanlarında getirdiği sözleşmeyi kendisine zorla imzalattıklarını, kendisini öldürmelerinden ve yapacakları işkenceden korktuğu için sözleşmeyi imzalamak zorunda kaldığını, bunun üzerine sanık …’in adamlarına talimat vererek “Bunun ipini kesin.” dediğini, sanık …’in ağaca bağlı ipi bıçakla kestiğini, ipin bir kısmının ağaçta kaldığını, kendisini oradan alıp tekrar sanık …’in ofisinin önüne götürdüklerini, sanık …’in araç içerisindekilere “Hepiniz ofise çıkmayın.” dediğini, sanıklar … ve…’e “Sizler gelin.” diye söylediğini, o sırada sanık …’in maskesini çıkarttığını, sanık …’in kendisini zorla ofise çıkartıp “Sabah erkenden 3. Noterde ol, bu işin şakası yok, seni tekrar götürdüğümüzde öldürüp oraya gömeriz, kimse de cesedini bulamaz. Herhangi bir yere şikâyet edersen bize bir şey olmaz ama sen kendini ve aileni düşün.” diyerek kendisini tehdit ettiklerini, ertesi gün yani 01.09.2006 tarihinde sabah saatlerinde notere giderek otobüsü ve şirketteki hisselerini sanık …’e devretmek zorunda kaldığını, böylece çetenin şirketteki hisselere, otomobile ve otobüse el koyduklarını, yaşadığı bu olaylardan sonra annesinin üzerine olan malları da tespit eden bu çetenin kendisini annesine imza attırması için sürekli tehdit ve baskı altında tuttuklarını, çetenin annesinin elindeki malları da alacağını düşünerek annesini İngiltere’ye göndermek zorunda kaldığını, sorduklarında annesini tedavi için İngiltere’ye gönderdiğini söylediğini, onlarında ısrarlı şekilde sormaya devam ettiklerini, bu yüzden yaşadığı bu olayları kimseye anlatamadığını, mahkemede ek olarak; sanık … ile beraber kurdukları şirketin adının Mega Tur Turizm Taşımacılık Ltd. Şti. olduğunu, ortaklarının ilk olarak sanık …’ın eşi Serap Karadayı, kendisi, Harun Topal ve … olduğunu, daha sonra sanık …’ın, eşinin hemşire olması nedeniyle şirketin kurucusu olmayacağı için onun hissesini alacağını, kendisinin de Harun Topal’ın hissesini almasını söylediğini, bunun üzerine 62.000 euro karşılığında Harun Topal’ın hissesini aldığını, notere sabah 08.30 sıralarında giderek imzasını attığını, fakat işlemler devam ettiği için kayda ne zaman geçtiğini bilmediğini, o gün tanık …’in de şirketteki hisselerini devrettiğini, sonradan öğrendiğine göre başlarına bir iş geldiği takdirde önlem almak için tanık …’in o gün hisselerini devretmiş olduğunu, daha sonra sanık …’ın adı geçene kendisi aleyhinde tanıklık yapması için başka bir otobüs alıp 140.000 euro’luk otobüsün % 20 hissesini bedava verdiğini, muvafakatname belgesini kendisini kaçırdıkları gün imzalattıklarını düşündüğünü, ancak daha sonraki günlerde de imza atmış olabileceğini, kendisine şikâyetçi olmaması için sıcak davranıldığını ve mağduriyetinin giderileceğini söylediklerini, sanık …’ın şirket kurulduktan bir veya bir buçuk yıl sonra “Muhasebeci iyi değil, bunu değiştirelim.” diyerek … isimli bir muhasebeci ile anlaştığını, hisse devrinin yapıldığı dönemde şirketin mal varlığında 162.000 euro değerinde 2001 model Mercedes 403 marka otobüs ile 16.000 TL değerinde 2004 model … marka aracın olduğunu, kredi ile aldıkları söz konusu araçların taksitlerinin 31 Temmuz 2006 tarihine kadar kendisinin ödediğini, sonraki taksitleri kimin ödediğini ise bilmediğini, şirketin o dönem tahminen 3.000-4.000 TL kadar borcunun olduğunu, otobüs kendisinden alındıktan sonra kendisinin verdiği çekler ile …’ın çeklerini değiştirdiklerini, Isparta’daki Nebioğulları Petrol Ofisine otobüse aldıkları mazotlar için verdiği çekler nedeniyle 36.500 TL borcunun olduğunu, 24.000 TL’sini makbuzlu olarak, 12.500 TL’sini ise makbuzsuz olarak şirketin avukatına ödediğini, bu parayı almadıklarını söyleyip yeniden kendisinden para talep ettiklerini, bu nedenle kendisine karşılıksız çek keşide etme suçundan ceza geldiğini, 2005 yılı Ocak ayının sonlarında 9.900 TL’lik çeki verdiğinde ofiste sanıklar …, Kudret, …, …, … ve bir muhasebecinin daha olduğunu, hatta sanık …’in muhasebeciye “Her şey yasal olsun, araç alımı satımı gibi göster.” dediğini, kredi ile alınan 34 plakalı otobüs nedeni ile bankanın resmî kanaldan bir iki defa ihtarname gönderdiğini, aynı zamanda şoförlükte yaptığı için otobüs ile yola çıkmadan önce sanık …’dan toplanan parayı istediği zaman “Şu anda yok, sonra veririz.” diye söylediğini, yaklaşık iki yıllık süre zarfında “Hesabı görelim.” dedikçe bahaneler uyduran sanık …’ın kendisinden kaçtığını, City Banka olan borçlarını arabanın kazancından ödediklerini, aracın para kazanmadığı zamanlarda ise bankaya olan borcu cebinden ödediğini, sanıkların kendi şirketi nedeniyle herhangi bir borç ödemediklerini, sanık …’ın, borç aldığı 8.500 TL için 9.900 TL tutarındaki çeki sanık …’e vermesini istediğini, şirketin borcu olduğu için sanık …’e 9.900 TL’lik çek verdiğini, çekin bedelini ödeyememesi nedeniyle şirketin arabasını aldıklarını, ancak bunun resmî bir devir şeklinde olmadığını, sadece araca el koyduklarını, daha sonra aynı borç için 11.400 TL’lik bir çek daha verdiğini, eski çek ve aracı geri vermediklerini, çekleri geri almak için kendisinden 22.000 TL istediklerini, korktuğu için 22.000 TL ödeyerek her iki çeki geri aldığını, daha sonra şirketin arabasını devretmek için kendisiyle pazarlık yaptıklarını ancak anlaşamadıklarını, bu nedenle yolda giderken önüne minibüsle çıktıklarını, minibüsü sanık …’ın kullandığını, minibüsün içerisinde sanıklar … ve …’in olduğunu, …’inin kapıyı açarak kendisini içeri ittiğini, sanık …’in de şoförün arkasındaki koltukta oturduğunu, arkadaki koltukta kar maskeli iki kişinin bulunduğunu, kendisini araçla ormana götürüp bir ağaca bağladıklarını, tahminen 2-3 kez ipi ağaç ve kendi gövdesinden doladıklarını, ipin siyah veya beyaz değil boz-gri renkte olduğunu, kar maskeli olan iki kişinin üzerinde tabanca gördüğünü, işkence yapacaklarını söyleyerek korkuttuklarını, “Ne isterseniz yapacağım.” demesi üzerine ipi bıçakla kestiklerini ve kendisine bir sözleşme imzalattırıp “Ertesi gün notere geleceksin.” diyerek kendisini bıraktıklarını, daha sonra sanık …’in bürosuna götürüp detaylı bir sözleşme hazırlayarak imzalattırdıklarını, ertesi gün de notere gittiklerini ve noterde hazırladıkları evrakı imzalattırdıklarını, bu olaydan uzun bir süre geçtikten sonra … adlı kişinin kendi davasında tanıklık yapmasını istediğini, kendisinin de Fethiye Asliye Hukuk Mahkemesine giderek orada tanıklık yaparak bu kişilerin kendisine yaptıklarını da anlatmayı düşündüğünü, ancak sanık …’in kendisini korkuttuğunu ve tanıklık yapacağı konuda dikkatli konuşmasını tembih ettiğini, bu nedenle orada istediği gibi beyanda bulunamadığını, sanık …’in zorlaması ile mahkemede “Esnafa olan borçlarımı ödeme kaydı ile otobüsü devrettim.” şeklinde beyanda bulunduğunu, bu olaydan bir müddet sonra da annesinin tapulu arazisine de el koymak istediklerini, bunu yapmaya kalkınca şikâyette bulunduğunu, kaçırdıkları yer jandarma bölgesi olduğundan jandarmaya gittiğini, ayrıca polise giden bir arkadaşını ertesi gün dövdükleri için bunu göz önünde bulundurarak jandarmaya şikâyette bulunduğunu, sanık …’den 2006 yılı Kasım ayında 18.000 TL borç aldığını, bu paranın karşılığında kendilerine 2007 yılında 33.000 TL ödediğini, halen iki tane 10.000 TL’lik ödenmemiş çekinin kaldığını, anlaşmaya göre faizi ile birlikte 18.000 TL’ye karşılık olarak 50.000 TL ödeyeceğini, 33.000 TL’yi ödedikten sonra geri kalan iki tane 10.000 TL’lik ödenmemiş çeki icraya verdiklerini, bu 20.000 TL’lik borç karşılığında icra vasıtasıyla 42.000 TL ödediğini, ibraz edilen 3.500 ve 5.000 TL’lik makbuzların doğru olduğunu, bu paraları sanık …’den aldığını, sanık …’in “Sen şimdilik bunu al, ben seni mağdur etmem.” diyerek parayı verdiğini, şirketin satılması hususunda herhangi bir sözleşme yapılmadığını, sanıkların kendisini tehdit ettikleri için notere gitmek zorunda kaldığını ve noterde bu şekilde devir yapıldığını,
Katılan …’dan ifadesinde bahsettiği olayda kullanılan ip, bıçak ve şişenin mahkemece incelenen eşya olup olmadığı, eşya kendisine gösterilmek suretiyle sorulduğunda; gösterilen eşyadan yalnızca yorgan ipini görmediğini, bıçak, kalın ip ve şişenin olayda kullanılan malzemeler olduğunu, ipte çamur bulunmamasının normal olduğunu çünkü olay yerinin sık ağaçlardan oluşan ormanlık bir alan olduğunu, ağacın dal ve kabukları yeri kapladığından ipin toprakla temasının olmayabileceğini, iklim itibarıyla Fethiye’de kar yağmadığını ancak yağmur yağdığını, bu hususun da değerlendirilmesi gerektiğini,
Katılan …’a Şişecam tarafından gönderilen yazı sorulduğunda; yazıya bir diyeceğinin olmadığını, şikâyetçi olduğu zaman olay yerini jandarmaya gösterdiğini, orada çok sayıda şişenin olduğunu, özellikle bu şişeyi göstermediğini, kriminal ekip yanlarında olmadığından o gün oradan herhangi bir şişe alınmadığını, başka bir gün söz konusu yere giderek şişeyi aldıklarını, olay yerinde soda şişelerinin de olduğunu ancak o şişelerle kendilerinin ilgisinin bulunmadığını, olayla ilgili olan şişenin kola şişesi olduğunu, jandarmanın sonradan aldığı şişenin o şişe olup olmadığını bilmediğini, hatırladığı kadarıyla olay yerinde birden fazla kola şişesi olduğunu, Jandarma olay yerine sonra gittiğinden tüm şişeleri getirip getirmediklerini bilmediğini,
Katılan … kollukta; abisi ile birlikte restoran işlettiğini, annesinin rahatsızlığı nedeniyle onu hastaneye götürmek için acil paraya ihtiyacı olduğunu, bunun üzerine 2006 yılında tefecilik yaptığını bildiği sanık …’in yanına giderek para istediğini, sanık …’in aylık % 20 faiz ile borç verebileceğini söyleyerek başka bir şahıs adına Akbank vasıtasıyla 15.000 TL gönderdiğini, geriye kalan 2.000 TL’yi ise adı geçenin muhasebecisi sanık …’ten elden aldığını, toplam aldığı 17.000 TL karşılığında Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim 2007 ödeme tarihli abisi …’ın keşideci olduğu 10.000’er TL’lik beş adet çek verdiğini, üç adetini ödeyip çekleri sanık …’ten geri aldığını, parayı elden verdiği için sanık …’ten 5.850 TL’lik makbuz aldığını, ayrıca 3.000 TL daha verdiğini, sanık …’te hâla iki adet çekinin kaldığını, adı geçenin çeklerden birisini icraya verdiğini, diğerini ise koz olarak elinde bulundurduğunu, 2007 yılı Eylül ve Ekim aylarında telefonla tehdit edip iş yerine gelerek paranın ödenmesi konusunda kendisini sıkıştırdığını, “Bu para ödenecek yoksa canınız yanacak, ben bu parayı almasını bilirim.” diyerek tehdit ettiğini, bu olaydan iki üç gün sonra 24.10.2007 tarihinde gece saatlerinde yanında garson olarak çalışan Ersin Avun’un iş yerinin 300-400 metre ilerisinde kar maskeli üç kişi tarafından önü kesilerek darp edildiğini, kendisini tehdit ederek zorla para almaya çalışan, garsonunu adamlarına dövdürüp kendisine göz dağı veren sanık …’ten şikâyetçi olduğunu, mahkemede; Ölüdeniz’de on üç yıldır ağabeyi ile beraber restoran işletmeciliği yaptığını, 2006 yılı sonlarında paraya ihtiyaçları olduğu için tefecilik yaptığını bildiği sanık …’in yanına gidip 17.000 TL aldığını, karşılığında 2007 yılının Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim aylarına ait beş adet çek verdiğini, aldığı borcun karşılığında toplam 50.000 TL ödeyeceğini, faiz karşılığı borç para verdiği anlaşılmaması için araba satışı yaptığını, sanık …’in yanında muhasebecisinin de olduğunu, borcun bir kısmını ödeyip üç tane çeki geri aldığını, sanık …’in dükkanına gelerek kalan 17.000 TL’lik borcu istediğini, ödeyeceğini söylediğinde “Canınız yanacak, bana bir şey olmaz, olan size olur.” diyerek kendisini tehdit edip gittiğini, iki üç gün sonrada yanında garson olarak çalışan Ersin Avun’un kar maskeli üç kişi tarafından önü kesilerek dövüldüğünü, söz konusu iki çekten dolayı hakkında icra takibi olduğunu, parayı sanık …’ten aldığını, sanık …’in de onun muhasebecisi olduğundan yanında bulunduğunu ve sanık …’in söylediği işlemleri yaptığını,
Mağdur … kollukta: Fethiye-Esenköy’de ilaç gübre ve nalburiye malzemesi sattığı iş yerinin olduğunu, 2004 yılının Ağustos ayında eşinin erken doğum yapması nedeniyle acil paraya ihtiyacı olduğunu, inceleme dışı sanık …’nün yanına giderek durumunu anlattığını, onun da yardımcı olacağını söyleyerek kendisini sanık …’in yanına gönderdiğini, sanık …’in ofisine gittiğinde ofiste sanıklar …, …ve …’in de olduğunu, sanık …’in % 20 faizle para verebileceklerini söyleyerek 8.500 TL verdiğini, karşılığında sanık …’e 11.000 TL’lik çek verdiğini, bu çekin günü gelmeden sanık …’in kendisini telefonla arayarak “Bu parayı ne zaman ödeyeceksin?” diye sorduğunu, ödeme günü geldiğinde ödeyeceğini söylediğinde ise “Olmaz hemen ödeyeceksin.” dediğini, kendisinin de çekin gününden önce ödeyemeyeceği konusunda ısrar edince sanık …’in telefonla “Senin yedi cettini sinkaf ederim, benim canımı sıkma, öde lan bu 11.000 TL’yi, yoksa seni perişan ederim, seni öldürürüm.” diye tehdit ettiğini, aynı gün akşam saatlerinde Leton Hastahanesi önünde sanıklar … ve… ile inceleme dışı sanık …’un beyaz renkli Palio marka araç ile önünü kestiklerini, sanık …’in araçta kaldığını, sanık … ile inceleme dışı sanık …’un araçtan inip yanına geldiklerini ve kolundan tutarak “… ağabey seni araçta bekliyor, seninle görüşecek.” dediklerini, karşı çıkıp araca binmemek için uğraştığını, bu sırada sanık …’in de araçtan inerek yanlarına geldiğini ve üçünün birlikte “Araca binelim. Çekin borcunu araçta konuşalım.” dediklerini, kolundan tutarak zorla araca bindirmeye çalıştıklarını ancak bu sırada kardeşlerini görünce kendisini bırakıp “Parayı en kısa zamanda öde.” diyerek gittiklerini, dört gün sonra Fethiye şehir merkezinde bulunan Hello Büfe yakınlarında 48 H 0431 plakalı aracıyla seyir hâlinde iken sanık … ve adamları olan… ve Yusuf’un araçları ile önünü kesip “Niye ödemedin lan bu parayı? Biz sana ne söyledik.” dediklerini, adı geçenlere parayı temin edemediğini söylemesi üzerine sanık …’in “Üzerini arayın bunun.” dediğini, bunun üzerine adamlarının üzerini arayıp ceketinin cebindeki 300 TL’sini zorla aldıklarını, ayrıca aracın anahtarını alarak ” Bu araca el koyduk.” dediklerini, “… abi bu araba abimin üzerine” dediğinde, sanık …’in “Ben anlamam arabayı yakar yinede vermem. Abini nasıl ikna ediyorsan et, yarın arabanın satışını bize veriyorsun, vermez isen bu defa ölürsün, bu olayı da kimseye anlatmıyorsun.” diyerek arabasını zorla alıp gittiklerini, ertesi gün olan 21.11.2005 tarihinde abisinin üzerine kayıtlı olan arabanın satışını sanık …’in adamı olan sanık …’in üzerine vermek zorunda kaldığını, sanık …’in bu aracın satışını aldıktan sonra “Bu araba senin borcunun faizi” dediğini, kendisinin de “Olur mu, zaten ben sizden 8.500 TL aldım, bu araba 10.000 TL” diyerek çekini geri istediğini, ancak çekleri geri vermediklerini, 2006 yılının Ocak ayı içerisinde sanıklar …, Yusuf, …, … ve…’in sık sık Fethiye Esen Köy’de bulunan nalburiye dükkanına gelerek “Senin paranın faizi çoğaldı, biraz ödeme yap.” demeye başladıklarında “Abi siz ne diyorsunuz? Ben sana olan borcumu ödedim, sana borcum kalmadı” diye cevap verdiğini, bunun üzerine sanık … ve yanında bulunan adamlarının sinirlenerek “Senin bize borcun bitmez, senin ödediğin ancak o paranın faizi idi, sen faizini ödemiştin, biz de bak kaç aydır seni rahatsız etmiyoruz, ama borcun 20.000’e çıktı, bunu şimdi ödüyorsan öde yoksa bu dükkan bir sene bize çalışacak anladın mı?” dedikten sonra dükkanı dağıtıp “Gözümüz senin üzerinde” diyerek gittiklerini, yaklaşık üç dört gün sonra da aynı kişilerin tekrar gelerek dükkanında bulunan 6.000 TL değerindeki Arşal marka boyalarını alacaklarını söylediklerini, veremeyeceğini söyleyince sanık …’in yanında gelen adamlarının kendisini darp edip “Konuşma lan, kafana kurşun sıkar, seni öldürürüz, cesedini de kimse bulamaz.” dediklerini, bunu söylerken sanık … ve adamı Yusuf’un elinde tabanca olduğunu, zaman zaman sinirlenip silahı kendisine doğrultuklarını, 70 kova boyasını zorla alıp götürdüklerini ve “Bu durumu birine söylersen başına gelecekleri biliyorsun.” diye tehdit ettiklerini, yaklaşık üç dört gün sonra sanıklar …, …, Kudret, Yusuf ve…’in tekrar geldiklerini, iş yerine gelen alçıyı kamyondan indirirken sanık … ve adamlarının “Bu kamyon bizim oraya gidecek, alçılar benim.” dediğini, bunun üzerine “Ne yapıyorsun, beni bitirdin.” diye yalvarmaya başladığında sanık …’in “Ben sana söylemedim mi? Bu dükkan bir yıl bana çalışacak, bundan sonra bu dükkana ne gelirse el koyacağım, çünkü paranın faizi yükseliyor sen de bunu ödeyeceksin, biz kimseye para bırakmayız.” dediğini, alçıyı alıp Taş Yaka mevkisinde bulunan depolarına götürdüklerini, bu olaydan yaklaşık on-on beş gün sonra sanık … ve adamlarının tekrar gelip dükkân içerisinde arama yaparak değerli gördükleri 14 adet Firuze marka soba, 1 adet markasını hatırlayamadığı 1.200 TL tutarındaki bilgisayar, zirai ilaç ve gübrelerini bütün yalvarmalarıma rağmen bir kamyona zorla yükleyip götürdüklerini, bu olaydan yaklaşık bir ay sonra dükkânında arta kalan mallardan yaklaşık 1.000 TL’lik malı peşinata sayıp 7.000 TL’ye Skoda marka araç aldığını, ancak devrini almadığını, bunu duyan sanık … ve adamlarının tekrar yanına gelerek “Senin bize olan faizli borcun dururken sen gidip araba alıyorsun. Sen ne biçim adamsın ama sana kıyağım olacak bu arabayı da senden alıyorum. Senin bana olan borcunu da bitiriyorum.” dediğinde “Yapmayın, varım yoğum bu. Bunu da alırsanız ben ne yaparım?” diye söylediğini ancak arabasını zorla alıp götürdüklerini, aracın sahibinden de satışını kendi adamlarından birisinin üzerine yaptırdıklarını öğrendiğini, araç sahibine de dükkanında kalan malları vererek geriye kalan borcunu ödediğini, daha sonra dükkânını da kapattığını, sanık … ve adamlarının her gelmesinde “Mallarımı size veremem, benim size olan borcum çoktan bitti.” diye söylemesi nedeniyle adı geçenlerin kendisini darp ettiklerini, sanık …’in adamı olan Yusuf’un belinden silahını çıkartıp, kafasına doğru doğrultarak tehdit ettiğini, bu olayların psikolojisini bozduğunu, sanık … ve adamlarının dükkanındaki mallarına el koymaları yüzünden yaklaşık 100.000 TL maddi zararının olduğunu, ayrıca iki otomobiline ve dükkânındaki mallarına el koymalarına rağmen kendilerinde bulunan çeklerini iade etmediklerini, mahkemede farklı olarak; kimseden şikâyetçi olmadığını, 2007 yılının Kasım aylarında …’in kendisiyle görüşmek istemesi üzerine Çalıca’da bulunan Aysan Petrol’e gittiğini, …’in yanında bulunan kişilerin Jitem’den olduğunu söyleyip sanık … ile ilgili soruşturma yaptıklarını beyan ettiklerini, …’in onlara mağdurlardan birinin de kendisi olduğunu söylediğini, kendisini bu yüzden bulduklarını belirttiklerini, bunun üzerine öyle bir şey olmadığını beyan ederek oradan ayrıldığını, sonrasında jandarma personeli ile Hello Büfe’de buluştuklarını, ‘‘…’e bir araba vermişsin. Bunun evraklarını getir, satışa dair evrakları görelim, dosyaya koyalım. Aracın parasını geriye alırız, bu olaydan kurtulamazsın, gel davacı ol yoksa seni çeteye sokar biz de yazarız.’’ dediklerini, cezaevine girme korkusuyla Eşen Karakolunda ifade verdiğini, daha doğrusu Jandarma görevlilerinin yazdığı ifadeyi imzaladığını, ne yazdıklarını okumadığını, o bilgileri …’den öğrenip jandarma personelinin yazdığını,
Tanık …; katılan …’ın arkadaşı olduğunu, 2005 yılı sonlarında katılanın ortağı olduğu Mega Tur. Ltd. Şirketi adına kayıtlı olan Albea marka araba satın aldığını, bu tarihten bir süre sonra sanık …’in bürosunda bulunduğu sırada katılan …’ın şirketi adına kayıtlı olan Albea marka aracı sanık …’e harici satış sözleşmesiyle sattığını, bu satış nedeniyle sanık …’in katılan …’a 10.000 TL civarında nakit para verdiğini, satış sözleşmesi düzenlenirken kendisinin de orada olduğunu, katılan …’a zorla sözleşme imzalatılmadığını,
Tanık … savcılıkta; Mega Tur Ltd., Odak Tur. Ltd. ve Üçel Tur. Ltd. Şirketlerinin muhasebecisi olduğunu, 2004 yılında katılan …, tanık Demir ve sanık …’ın birlikte Megatur Ltd. Şirketini kurduklarını, şirketin kuruluşundan sonra şirket adına bir leasing firmasından otobüs kiraladıklarını, leasing sözleşmesinde kiralayanın Megatur Taş. Ltd. Şirketi, kefillerinin ise katılan … ile sanık … olduğunu, ancak bildiği kadarıyla otobüsün borçlarından dolayı katılan …’ın 2006 yılında şirketteki hissesini sanık …’e devrettiğini, diğer ortak olan tanık Demir’in de şirketteki hissesini sanık …’e devrettiğini, bu işlemlerin noterde yapıldığını, bunun üzerine şirketin yeni ortaklarının sanıklar … ve … olduğunu, hisse devrine ilişkin pazarlığın kendi huzurunda yapıldığını, otobüsün borcu ile leasing şirketine olan borçlar hesaplanarak otobüsün mevcut 80.000 euroluk değeri ve 27.000 euroluk taksit borcu ile 80.000 TL’lik piyasaya olan borcu hesaplanıp hisse devri üzerinde anlaşıldığını, daha sonra Fethiye 3. Noterliğinde hisse devri işlemlerinin yapıldığını, bu işlemlerin zorla yapıldığına ilişkin bir bilgisinin olmadığını, ayrıca katılan …’ın Fethiye ilçesinde bulunan bir evinin… Erkoç’a satılması konusunda bilgisinin olmadığını, hisse devrinden önce sanık … tarafından çağrılması üzerine şirketin piyasadaki tüm borçlarını araştırdığını, bu araştırmadan sonra hisse devrinin yapıldığını, şirketin borçlarını da sanıklar … ve …’ın üstlendiğini, Mega Tur Ltd. Şirketinden olan muhasebe alacağını sanık …’ten aldığını, şirketin diğer borçlarını da sanıklar … ve …’ın ödediğini, mahkemede; Mega Tur Ltd. Şirketinde işlerin iyi gitmemesi sebebiyle 2006 yılı Mayıs-Haziran aylarında faturalar ödenemediği için leasing şirketinin ihtar çektiğini, bunun üzerine üç ortağın otobüsü satmaya karar verdiklerini, sanık …’in bu karar üzerine yapılan pazarlık sonucu otobüsü satın aldığını, bu anlaşmada sanık …’in şirketin bütün borçlarını üstleneceğinin ve ayrıca 8.500 TL vereceğinin kararlaştırıldığını, bu paranın tamamının katılan …’ın hissesinin fazla olması nedeniyle ona verildiğini, paranın huzurunda verilmediğini daha sonra 5.000 TL ve 3.500 TL olarak ödendiğini duyduğunu, katılan …’ın da kendisine bu parayı aldığını söylediğini, bu parayı almadan önce anlaşmanın hemen akabinde notere gidilerek şirketin devir işleminin yapıldığını, ayrıca şirketin eski borçları çıkabilir diye sanık …’in katılan …’dan bir muvafakatname aldığını, leasing sözleşmesinde ödeme tarihinin 2006 yılı Mayıs ayı olduğunu, bu tarihe kadar olan ödemelerin katılan …’ın Yapı Kredi Bankasının Fethiye Şubesindeki hesabından yapıldığını, sözleşmeden sonra sanık …’ın ortaklığının bir müddet daha devam ettiğini, sanık …’ın hissesini daha sonra sattığını ancak ilk sözleşmede onun da karar aldığını, ifadesinde bahsettiği 3.500 ve 5.000 TL’lik ödemelerin sanık müdafisi tarafından ibraz edilen makbuzlara ilişkin ödemeler olduğunu,
Tanık … savcılıkta; daha önceden Megatur Ltd şirketinde % 15 hissesinin bulunduğunu, diğer ortakların sanık … ile katılan … olduğunu, 2004 yılında şirket adına leasing sözleşmesi ile bir otobüs aldıklarını, ancak şirketin işleri iyi gitmediği için borçlandıklarını, ortaklar olarak toplanıp hisselerini satmaya karar verdiklerini, sanık …’in hisselerini almayı kabul ettiğini, kendisinin ve katılan …’ın hisselerini noterde sanık …’e devrettiklerini, sanık …’in de bunun karşılığında şirketin tüm borçlarını yani hem leasing borçlarını hem de sigorta, OGS ve muhasebe borçlarını üstlendiğini, bu şekilde hisse devri yapıldığını, bildiği kadarıyla sanık …’in veya başka bir kişinin katılan …’a hissesini devretmesine için zorlamada bulunmadığını, yapılan devir işlemleri ve pazarlık işlemleri sırasında hazır bulunduğunu, zorla devir hususunun doğru olmadığını, mahkemede; sanık …’e şirketin borçlarını ödemesi kaydıyla hissesini devrettiğini, kendisinin herhangi bir para almadığını, sanık … ile katılan … arasında para konusunda ayrıca bir anlaşma yapıldığını ancak miktarın ne kadar olduğunu hatırlamadığını, şirketin borcunun çok olduğunu, taraflar arasında herhangi bir zorla para veya senet alma gibi eylemlere tanık olmadığını,
Tanık… … savcılıkta; sanık …’ın kendisiyle birlikte Akdeniz Metro Taşımacılık Ltd. Şirketinin ortağı ve müdürü olduğunu, Megatur Ltd Şirketinin piyasaya olan borçlarından dolayı şirket adına kayıtlı otobüsün satılmak istendiğini, ancak otobüse alıcı çıkmadığını, daha sonra sanık …’in, otobüsün piyasa değeri ile bankaya ve diğer resmî kurumlara olan tüm borçlarını ödeyerek satın aldığını, otobüsün satışı konusunda sanık …’in otobüs ortaklarına karşı herhangi bir zorlaması veya dayatması olmadığını, ayrıca katılan … dairesinin zorla elinden alındığını iddia etmiş ise de dairesini 85.000 TL karşılığında… Erkoç’a sattığını, evine el konulmasının söz konusu olmadığını, mahkemede; Megatur Şirketinin finansal kiralama yoluyla otobüs aldığını, borçlarının ödenememesi üzerine otobüsün satışa çıkarıldığını, sanık …’e “Otobüsü alır mısın?” şeklinde teklifte bulunulduğunu, alıcı olması üzerine otobüsün sanık …’e satıldığını, hiçbir şekilde zorlama veya tehdit olayı olmaksızın satışın gerçekleştiğini, bu satıştan sonra da aralarında hiçbir olay yaşanmadığını, yaşansaydı aynı iş yerinde olmaları nedeniyle kendisinin bu olayı göreceğini, sanık …’in bu satışta bir katkısının olmadığını,
Tanık Özgür Özdemir; sanık …’e 2006 yılı Mart ayında bir otobüs satarak parasını peşin olarak aldığını, ancak aracın devrini yapmadığını, Ekim-Kasım ayları geldiğinde kendisine bu aracın devrini almak istediğini çünkü başka bir şirket aldıklarından dolayı bu şirketin borcuna karşılık aracı satacaklarını söylediğini, bunun üzerine devrin yapılabilmesi için belirttiği kişi adına vekaletname çıkartarak gönderdiğini,
Tanık Osman Kandönmez; sanıklardan sadece …’i eski müşterisi olması nedeniyle tanıdığını, sanıkların atılı suçları işlediklerine dair bir bilgisinin olmadığını, sadece sanık …’in katılan …’den aldığı bir çekte cirosunun bulunduğunu, katılan … ve sanık …’i tanıdığı için her ikisinin talebi doğrultusunda çeki ciro ettiğini, çekin verildiği sırada sanık …’in katılan …’yi zorladığına şahit olmadığını,
Tanık …; Osman Kandönmez’e 10.000 TL borcu olduğu için çek keşide ettiğini, sanık …’in bankaya ibraz ettiği çekin karşılığı çıkmayınca şikâyetçi olduğunu, Osman Kandönmez’in sanık …’e olan borcunu Ağustos 2008’de ödemeyi taahhüt ettiğini ancak ödemediğini, kendisinin Osman Kandönmez’e olan tüm borcunu 15.07.2008 tarihinde ödediğini, bu nedenle Osman Kandönmez’in kendisinden herhangi bir alacağının kalmadığını, alacak ve borcun sanık … ile Osman Kandönmez arasında olduğunu,
Tanık… Direk; sanık …’ın, oğlu olan katılan …’ı iş ortaklığı bahanesiyle 2005-2006 yılları içerisinde yüksek faizle tefecilere borçlandırdığını, yaklaşık 500.000 TL’sine el koyduklarını, ayrıca ev, otomobil ve otobüsünü zorla aldıklarını, tehdit edildiğinden dolayı oğlunun zaman zaman bunalıma girdiğini, sanık …’ın yanında tanımadığı iki kişi ile birlikte evine gelerek “Oğlun olacak … nerede?” diye sorduğunu, evde olmadığını söylediğinde “Yalan söylüyorsun.” deyip kendisini itip, zorla eve girerek oğlunu aradıklarını, bulamayınca kendisine “Oğlun bitik durumda, onu kurtarmak senin elinde, bu evin tapusunu bize ver oğlun kurtulsun yoksa oğlunun başına çok kötü şeyler gelecek, bizden söylemesi,” diyerek tehdit ettiklerini, oğlunun kendisine “Anne sen İngiltere’ye git. Ben de onlara görünmem, diğer malları kaptırdığımız gibi bu evimizi kaptırmayız, kurtarırız.” demesi üzerine İngiltere’ye gittiğini, İngiltere’de iken sanıklar … ve … ile adamlarının baskı ve ölümle tehditleri sonucu oğlunun 2006 yılında hareket hâlindeki araçtan atlayarak intihara teşebbüs ettiğini sonradan öğrendiğini,
İfade etmişlerdir.
Sanık … kollukta; katılanlar … İrfan ve Feride ile mağdur …’ın hakkında yaptığı suçlamaları kabul etmediğini, ancak katılan …’a ait şirket adına kayıtlı … aracı 10.000 TL’ye satın aldığını ve parasını ödediğini, ayrıca 2006 yılı Eylül ayında yine aynı şirkete ait bir adet otobüsü 135.000 TL’ye pazarlık yapmak suretiyle aldığını, otobüsün parasının tamamını adı geçene ödemediğini sadece 7.000-8.000 TL ödeme yaptığını, geriye kalan para için otobüsün piyasaya olan borçlarını ödediğini, katılan …’ye borç para vermediğini, abisi …’ın arkadaşı olan Osman Tandönmez’e 50.000 TL verdiğini, karşılığında birer ay arayla 10.000 TL’lik beş adet çek aldığını, çeklerin üç tanesinin ödendiğini, iki tanesi ödenmediği için icraya verdiğini, çeklerde katılan …’nin ciranta olarak imzasının olduğunu, mağdur …’ın çocuğunun ameliyat olacağını söyleyerek kendisinden para istediğini, kendisinin de 4.000 TL verdiğini, adı geçenin bunun karşılığında kendisine araç sattığını, aracın kaydını sanık …’in üzerine yaptırdığını, mahkemede; soruşturma evresindeki ifadesinin doğru olduğunu, katılan …’dan 2006 yılı Mart ayında … marka araç satın alıp bedelini ödediğini, aralarında sözleşme yaptıktan sonra katılan …’ın yanında bulunan tanık … ile birlikte bürodan ayrıldıklarını, katılan …’ın aracın devrini sonra vereceğini söylediğini, aracın devrini almak üzere birkaç kez katılan …’a telefon ettiğinde adı geçenin buna yanaşmadığını, sanık …’ın otobüslerini satmak istediklerine yönelik haber gönderdiğini, ilk başta kendilerinde olan daha alt model otobüsü verip onlarda bulunan üst model otobüsü almayı düşündüklerini, ancak aracın devrinin yapılamayacağını öğrenince bu fikirden vazgeçtiklerini, daha sonra şirketteki tüm hisselerini alma konusunda şirketin ortaklarıyla anlaştıklarını, muhasebecileri ile görüşerek şirketin durumunu ve mal varlıklarını öğrendiklerini, tüm borçlar ödendikten sonra kalan 8.500 TL’yi katılan …’a vermeleri gerektiğinden noter devrinden sonra adı geçene ödeme yaptıklarını, iddia edildiği gibi katılan …’ın bir hayat kadını ile ilişkisini kameraya alıp şantaj yapmadıklarını, katılan …’ye faizle borç para vermediğini, Osman Kandönmez ismindeki arkadaşıyla ticari ilişkisinin olduğunu, adı geçenin katılan …’ye ait beş adet … adına düzenlenmiş çek verdiğini, bunların üç tanesinin ödendiğini, bir tanesinin ödenmediğini, bu nedenle icra takibi başlattığı için katılan …’nin hakkında şikâyetçi olmuş olabileceğini, mağdur …’ı tanıdığını ancak bu şahsa herhangi bir şekilde faizle para vermediğini, mağdur …’dan 2005 yılında 5.000 TL’ye araç satın aldıklarını, parasını peşin olarak verdiğini, aralarındaki anlaşma uyarınca aracın devrinin sanık …’e yapıldığını, 01 Eylül 2006 tarihinde şirketi devraldığını, otobüsün borçları için yaklaşık 30.000 euro ödediğini,
Sanık … kollukta; ağabeyleri olan sanıklar … ve …’un aynı zamanda şirketin ortakları olduğunu, sanıklar … ve…’i tanıdığını, sanık …’nin şirkete ait minibüsü kullandığını, sanık …’in şirketin ön muhasebe işlerinde çalıştığını, katılan …’ı sanık … ile ortak olmasından dolayı tanıdığını, ayrıca kendi şirketlerinin bünyesindeki araçlar ile araç kiralama ve oto alım satım işi yaptıklarını, 2005 yılında sanıklar …, …, …, … ve kendisinin Odak İş Merkezine ait büroda katılan …’a ait Albea marka otomobilin satışı esnasında bir arada bulunduklarını, sanık …’in 11.000 veya 12.000 TL’yi nakit ya da çek olarak verip aracı satın aldığını, katılan …’ın darp edilme olayının asılsız olduğunu, ayrıca zorla alındığı belirtilen çeklerle ilgili bilgisinin ve görgüsünün olmadığını, adı geçeni tehdit etmediklerini, daha sonra kendisi ile otobüs alışverişlerinin olduğunu, kendisine sattıkları otobüsü talebi doğrultusunda Isparta ilindeki bir galeriye teslim ettiklerini, katılan …’dan aldıkları otobüsün finansal kiralama yoluyla alındığını, bu otobüsün yaklaşık 10-12 taksitini kendilerinin üstlendiğini, söz konusu şahsın şirketine ait maliye borçlarını da kendilerinin ödediklerini, mağdur …’ı tanımadığını, mağdur …’ın sanık …’in yanına gelerek faizle 8.500 TL para alıp kendisinden 11.000 TL’lik senet alması, bu şahsa ait Fethiye Esenköy’deki nalburiye dükkânına gidilerek borç faizine karşılık birtakım malzemelere silah zoru ve tehdit ile el konulması iddialarıyla ilgili bilgi ve görgüsünün olmadığını, mahkemede; 2006 yılı Mart ayında katılan …’ın yanında … isimli arkadaşı ile birlikte büroya geldiğini, 11.400 TL’ye adı geçenden … marka aracı satın aldıklarını, aracın Mega Tur Şirketi üzerine kayıtlı olduğunu, aracı araç kiralama işinde kullanmak için devrini biran önce almak istediklerini, arabanın rehinli olup olmadığına bakmadıklarını, sanık …’ın otobüslerini satmak istediklerini öğrendiklerini, ondan sonraki gelişmelerin sanık …’in anlattığı şekilde gerçekleştiğini, en sonunda 80.000 euro üzerinden anlaşma yapıldığını, onların borçlu olduğu Isparta Nebioğlu Petrole kendi otobüslerini teslim ettiklerini, mağdur …’ı tanımadığını, bu şahsa herhangi bir şekilde faizle para vermediğini,
Sanık … kollukta; sanıklar … ve…’in kardeşleri olduğunu, sanıklar …, …, … ve …’i tanıdığını, katılan …’ın Fethiye otogarında sanık … ile birlikte çalıştığını, katılan …’ın kendilerine 9.900 TL borcunun olduğunu ancak bu borcun kaynağını net olarak hatırlayamadığını, bu konu ile ilgili katılan …’ın ofislerine gelip gittiğini, buna ilişkin adı geçen şahısların da bulunduğu ortamda konuşmalarının olduğunu, ancak iddia edildiği şekilde katılan …’ın darp edilmesi, zorla yeni çek yazdırılması ve aracının elinden alınmasının söz konusu olmadığını, aksine aile şirketi olarak katılan …’dan borcuna karşılık Albea marka otomobil aldıklarını, bu aracı da şu anda ismini hatırlamadığı bir müşteriye sattıklarını, sanık …’in ofisinde sanıklar … ve… ile birlikte katılan …’ı darp etmediklerini, sadece otomobilin satışı için ofiste görüştüklerini, faizle para tahsil etmediğini, katılan …’ın sanık … ile ortak olduğu şirketten 2007 yılında otobüs satın aldıklarını, sonrasında otobüsü Bilecik ilindeki bir şahsa sattıklarını, ancak bu olayla ilgili sanık … ile katılan … arasında bir anlaşmazlık olup olmadığını bilmediğini, birlikte barlara ve gazinolara eğlence amaçlı gittiklerini, mahkemede; 2006 yılında katılan …’dan … marka aracı 11.400 TL’ye üç kardeş olarak şirket adına satın aldıklarını, amaçlarının bu aracı araç kiralama işinde kullanmak olduğunu, otobüs alım satımı ile ilgili bir bilgisinin bulunmadığını,
Sanık … kollukta: sanık …’i 2003 yılından itibaren tanıdığını, sanık …’yi tanımadığını, adı geçen diğer şahısları tanıdığını, katılan … ile birlikte dört kişilik bir şirket kurduklarını, 270.000 euroya İstanbul’dan otobüs satın aldıklarını, katılan …’ın otobüsün parasının % 60’ını ödediğini, geriye kalan % 25’lik kısmı kendisinin, % 15’lik kısmını ise diğer ortaklarının ödediğini, bu otobüsün şirketlerinde bir yıl kadar çalıştığını, daha sonra bu otobüsü İzmir ilinde satıp banka borcunu kapatarak yeni bir otobüsü banka kredisi ile aldıklarını, ilk otobüsün parasıyla da ikinci aldıkları otobüsün borcunu kapattıklarını, bu satıştan dolayı 20.000 TL eksik para kaldığını, kalan para yerine 27.000 euroluk senet almadıklarını, 20.000 TL’yi elden alıp 10.000 TL’sini katılan …’a verdiğini, bu otobüsü banka borcu ödenmediği için satmaya karar verdiklerini, ancak alıcısı olmadığı için sanık …’in yanına giderek otobüsü ve şirketi borçları ile birlikte satın almasını teklif ettiğini, sanık …’in kabul etmesi üzerine otobüsü adı geçene sattıklarını ancak herhangi bir para almadıklarını, çünkü sanık …’in borçlarını kapatarak otobüsü satın aldığını, katılan …’ı evine götürerek Gülcan isimli bir bayanla video kaydını almadığını, video görüntülerini sanık …’in ofisinde katılan …’a göstererek şantaj yapmadıklarını, katılan …’ı sanıklar …, … ve maskeli iki şahısla birlikte Kaya Köyündeki ormanlık alana götürmediklerini, sanık …’e otobüsün satışından dolayı katılan … ile birlikte 80.000 euroluk senet verdiklerini, bu senedin daha sonra sanık … tarafından iptal edildiğini, katılan …’ın şirketi adına kayıtlı Albea marka otomobili sanık …’e sattığını, bu konuda kendisine herhangi bir baskı yapmadığını, zorla senet imzalattırmadığını, katılan …’a ait evi… Erkoç isimli şahsa sattırmadığını, mahkemede; iddia edildiği gibi katılan …’a karşı yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlemediğini, ayrıca herhangi bir örgüt üyesi olmadığını, katılan … ile aralarında otobüs ortaklıklarının olduğunu, Harun Topal, … ve katılan … ile birlikte bir otobüs satın aldıklarını, daha sonra bu otobüsü işletemedikleri için satmaya karar verdiklerini, ancak leasingli olduğundan otobüsü satamadıklarını, sonrasında şirketi borçları ile birlikte devrettiklerini, katılanın herhangi bir bayanla ilişkisini kasete alıp şantaj yapmadığını, katılan …’dan zorla çek almadığını, katılan …’ı ormana götürüp tehdit ederek herhangi bir sözleşme veya senet imzalatmadığını,
Sanık … kollukta; sanık …’i 2005 yılından beri tanıdığını, sanık …’yi ise Kozak Hasan olarak bildiğini, katılan …’ı tanımadığını, sanık …’in ofisinde diğer sanıklar …, …ve…ile birlikte katılan …’ı darp etmediklerini, zorla senet ve satış sözleşmesi imzalatmadıklarını, kendisinin o tarihlerde Diyarbakır’da olduğunu, bu şahsı 2006 yılı içerisinde sanıklar …, … ve … ile birlikte kaçırıp ormanlık alana götürmediğini, mağdur …’ı tanımadığını ve suçlamaları kabul etmediğini, yapılan arama sonucunda ele geçen 25.000 TL’lik çekin sanık …’in borcuna karşılık verdiği çek olduğunu, çek bedelinin hâla ödenmediğini, mahkemede; katılan …’ı tanımadığını, işi gereği Marmaris’te oturduğunu, herhangi bir suç örgütü üyesi olmadığını, mağdur …’ı da tanımadığını, bu şahsa faizle para vermesinin söz konusu olmadığını, katılan …’a karşı yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlemediğini, jandarmadaki ifadelerinde kendisine komplo kurulduğunu söylediğini, kolluk ifadesinin son bölümünde geçen beyanlarını kabul etmediğini, bu ifadede geçen 25.000 TL’lik çekin kendisine ait olduğunu, inşaat karşılığı sanık …’in çeki kendisine verdiğini,
Sanık … kollukta; sanıklar …, …ve …’u patronları olması, sanık …’i aynı firmada mesai arkadaşı olması, diğer şahısları da Fethiye’li olmaları nedeniyle tanıdığını, katılan …’yi tanıdığını, bu şahsın Ölüdeniz’de restoran işlettiğini ve ara sıra ofisine geldiğini, sanık …’in, katılan …’ye 17.000 TL faizli para vermesi, katılan …’nin de sanık …’e beş adet çek vermesi ve çeklerin icra takibine konu edilmesi hususlarını bilmediğini, kendisinin katılan …’den bu çeklerle ilgili veya başka bir konuyla ilgili para almadığını, katılan …’nin garsonu olan Edi isimli kişinin sanık …’in ofisine gelerek adı geçene 10.000 TL ödeme yaptığını ve karşılığında katılan …’nin verdiği çeklerden birisini aldığını bildiğini, atılı suçlamaları kabul etmediğini, mahkemede; katılan …’nin de cirantası olduğu kardeşi …’a ait beş adet çekin …’ın arkadaşı Osman Kandönmez’den geçtiğini bildiğini, çeklerden üç tanesini vadeleri geldikten 10-15 gün sonra parça parça ve elden ödediğini, hatta çeklerin bir tanesini Edi lakaplı gerçek adını bilmediği kardeşini göndererek ödediğini, beyanında bahsi geçen hususların doğru olmadığını, mağdur …’a faiz karşılığı para vermediğini, bu şahsı tanımadığını, sanık …’in mağdur … ile anlaşarak araç satın aldığını, şartları uygun olduğu için sanık …’ten bu aracı kendisinin satın aldığını, 1-2 ay sonra anlaşmalarına göre satıcıların geldiklerini, sanık …’in “Ben aracı …’e sattım. Devri de onun üzerine yapın.” dediğini, bunun üzerine devrini kendi üzerine yaptıklarını, suçlamaların hiçbirinin doğru olmadığını,
Sanık … savcılıkta; kendisine ait minibüsle taşımacılık yaptığını, sanık …’i tanıdığını, sanık …’in 1994 yılından beri turizm sezonlarında kendisine taşımacılık işleri verdiğini, bunun yanında Fethiye bölgesindeki tüm otellerin taşımacılık işlerini de kendisinin yaptığını, katılan …’ı tanımadığını, 31.08.2006 tarihinde sanıklar …, … ve kar maskeli iki kişi ile birlikte katılan …’ı aracına bindirip, ıssız bir yere götürerek zorla senet imzalattırmadığını, Ağustos ayında işi gereği en yoğun günlerini yaşadığı için böyle bir olaya karışmasının mümkün olmadığını, her ne kadar evinde yapılan aramada bulunan av tüfeği ve satırın olay günü kullanıldığını katılan … iddia etmiş ise de bu teşhisi kabul etmediğini, bulunan satırı kurban bayramında et doğramak için kullandığını, evde ele geçen av tüfeğinin de dipçiğinin kırık olduğunu, sorguda; aramada ele geçen av tüfeğinin yaklaşık 5-6 yıldır evde durduğunu, kabzasının kırık olduğunu, tüfeği tamir ettirmediğini ve bugüne kadar hiç kullanmadığını, satırı ise evde ihtiyaç olduğu için bulundurduğunu, katılan … ile aralarında geçen konuşmaları yaptığını hatırlamadığını, gece vakti aranıp “hı hı tamam” şeklinde konuşmuş ise bilemediğini, kendi adına kayıtlı olan 0539 438 39.. numaralı GSM hattını eşinin kullandığını, kendisinin ise 0532 315 73.. numaralı GSM hattını kullandığını, Cengiz Kısa isimli şahsın Çamköy’de pazarcılık yaptığını, mahkemede; suçlamaları kabul etmediğini, katılan …’ı tanımadığını, ona karşı yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işlemediğini, herhangi bir örgüt üyesi olmadığını, katılan …’ın gece geç vakitte telefon edip ismini söylediğinde tanımadığını beyan ettiğini, buna rağmen birkaç defa daha telefon ettiği için bu şekilde konuşmalarının çıktığını, katılan …’ın kendisine ısrarla telefon ederek bunu sağladığını, suç içeren konuşmalar yapmadığını, kendisine komplo kurulduğunu,
Savunmuşlardır.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- İtiraznamede belirtilen beş ayrı eksikliğin dördü dosyada mevcut olup bunların karar yerinde değerlendirilmemesinin CMK’nın 230/1-b maddesine aykırılık oluşturup oluşturmadığı;
Uyuşmazlığın sağlıklı bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi açısından mahkeme kararlarının “gerekçe” bölümü üzerinde ayrıca durulması gerekmektedir.
5271 sayılı CMK’nın “Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinin 1. fıkrası
“Madde 230 – (1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62 nci Maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı Maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.” şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı CMK’nın 230. maddesi uyarınca, hükmün gerekçe bölümünde, suç oluşturduğu kabul edilen fiilin gösterilmesi, nitelendirilmesi ve sonuç (hüküm) bölümünde yer alan uygulamaların dayanaklarının belirtilmesi zorunludur. Gerekçe, hükmün dayanaklarının, akla, hukuka ve dosya muhtevasına uygun açıklamasıdır. Bu nedenle, gerekçe bölümünde hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin belirtilmesi ve bunun dayanaklarının gösterilmesi, bu dayanakların da, geçerli, yeterli ve kanuni olması gerekmektedir. Kanuni, yeterli ve geçerli bir gerekçeye dayanılmadan karar verilmesi, kanun koyucunun amacına uygun düşmeyeceği gibi, uygulamada da keyfiliğe yol açacaktır. Bu itibarla keyfiliği önlemek, tarafları tatmin etmek, sağlıklı bir denetime imkan sağlamak bakımından, hükmün gerekçeli olmasında zorunluluk bulunmaktadır.
Öte yandan, hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi, 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Kanun’un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308/7 ve 5271 sayılı CMK’nın 289/1-g maddeleri uyarınca hukuka kesin aykırılık hâllerinden birini oluşturacaktır.
Diğer taraftan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM); bir yargılamada hak ve özgürlüklerin gerçek anlamda korunabilmesi için davaya bakan mahkemelerin, tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi olduğunu belirtmektedir. (Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, § 33.) AİHM; mahkemelerin davaya yaklaşma yönteminin, başvurucuların iddialarına yanıt vermekten ve temel şikâyetlerini incelemekten kaçınmaya neden olduğunu tespit ettiği durumları, davanın hakkaniyete uygun bir biçimde incelenme hakkı yönünden Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 6. maddesinin ihlali olarak nitelendirmektedir. (Kuznetsov/Rusya, B. No: 184/02, 11/4/2007, §§ 84, 85.)
AİHM ayrıca, derece mahkemelerinin, kararların yapısı ve içeriği ile ilgili olarak özellikle delillerin kabulü ve değerlendirilmesinde geniş bir takdir yetkisine sahip olduğunu pek çok kararında yinelemiştir. (Van Mechelen ve diğerleri/Hollanda, B. No: 21363/93, 21364/93, 21427/93 ve 22056/93, 23/4/1997, § 50; Barbera Messegue ve Jabardo/İspanya, B. No: 10590/83, 6/12/1988, § 68.) Bu bağlamda, temel hak ve özgürlüklerin ihlali sonucunu doğuracak derecede ve keyfî olmadıkça belirli bir kanıt türünün (tanık beyanı, bilirkişi raporu veya uzman mütalaası) kabul edilebilir olup olmadığına, değerlendirme şekline veya aslında başvurucunun suçlu olup olmadığına karar vermenin ilk derece mahkemelerinin görevi olduğunu vurgulamaktadır. (Garcia Ruiz/İspanya, B. No: 30544/96, 21/1/1996, § 28; S.N./İsveç, B. No: 34209/96, 2/7/2002, § 44.)
Bunun yanı sıra AİHM; derece mahkemelerinin kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda olmamakla birlikte somut davanın özelliğine göre esas sorunları incelemiş olduğunun, açık ya da zımni anlaşılabilir bir şekilde gerekçeli kararında yer almasına önem vermektedir. (Boldea/Romanya, B. No: 19997/02, 15/2/2007, § 30; Hiro Balani/İspanya, B. No: 18064/91, 9/12/1994, § 27.) Zira mahkemelerin, tarafların temyiz hakkını kullanabilmeleri için gerekli olan “kararlarını hukuken geçerli hangi temele dayandırdıklarını yeterince açıklama” yükümlülüğü altında bulunduklarını belirtmektedir. (Hadjıanastassıou/Yunanistan, B. No: 12945/87, 16/12/1992, § 33.)
Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamakta; tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gerekli olmaktadır. (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34.)
Bir kararda tam olarak hangi unsurların bulunması gerektiği davanın niteliğine ve koşullarına bağlıdır. Muhakeme sırasında açık ve somut bir biçimde öne sürülen iddia ve savunmaların davanın sonucuna etkili olması, başka bir deyişle davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte bulunması hâlinde, davayla doğrudan ilgili olan bu hususlara mahkemelerce makul bir gerekçe ile yanıt verilmesi gerekir. (Sencer Başat ve diğerleri, § 35.)
Aksi bir tutumla mahkemenin, davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında “ilgili ve yeterli bir yanıt” vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul veya esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir. (Sencer Başat ve diğerleri, § 39.)
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
5271 sayılı CMK’nın 230/1-b maddesinde açıklandığı gibi Yerel Mahkemece, hükmün gerekçe kısmında hükme esas alınan veya reddedilen bilgi ve belgelerin neler olduğunun belirtilmesi ve bunun dayanaklarının geçerli, yeterli ve kanuni olacak şekilde gösterilmesi bir zorunluluk olmakla birlikte söz konusu leh ve aleyhe delillere makul bir gerekçe ile cevap verilmesi şartının oluşması için bu delillerin davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olması gerekmektedir. Bu kapsamda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazına konu sebepler ayrı ayrı değerlendirildiğinde; kolluk görevlilerince olay yerindeki delillerin tespitine yönelik iki ayrı tutanak tutulduğu ve ikinci tutanağın gerçeği yansıtmadığı gibi oluşu da desteklemediği belirtilmiş ise de söz konusu tutanaklarda katılan …’ın iddiasını destekler şekilde olay yerinden ip ve paslanmış bıçağın ele geçirildiğinin yazıldığı ve söz konusu tutanakların özünde benzer nitelikte olduğu, suçta kullanılan ip üzerinde yapılan incelemede, söz konusu ipin suçta kullanıldığına ilişkin ciddi şüphelerin bulunduğu ve yine suçta kullanılan kola şişesinin suç tarihinden sonra üretilmiş olduğunun tespit edildiği ileri sürülmüş ise de katılan …’a yönelik yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarının 31.08.2006 tarihinde işlendiği, olay yeri tespitinin ise 28.11.2007 tarihinde yapıldığı, dolayısıyla olayın üzerinden çok uzun zaman geçmiş olması nedeniyle söz konusu şişenin daha sonradan buraya konulmuş olabileceği, ayrıca katılanın olay yerinde birden çok şişe olduğunu beyan etmesi karşısında olay yerinden alınmayan başka bir şişenin suçun işlenmesi sırasında kullanılmasının mümkün olduğu, olay yerinden ele geçirilen ipin ise suç tarihinden inceleme tarihine kadar bu şekilde kalıp kalamayacağının net olarak tespit edilemediği, sanık …’in baskısı üzerine katılan … tarafından devredildiği iddia edilen aracın noter satışının, katılanın iddia ettiği zaman dilimi ile uyuşmadığı belirtilmiş ise de noterdeki işleme başlama zamanı ile imza atma zamanının her zaman aynı olmayabileceği, araya zaman diliminin girmesinin mümkün olabileceği hususları ile dosyadaki diğer deliller göz önünde bulundurulduğunda, itiraznamede ileri sürülen söz konusu delillerin davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olmaması ve sanıkların hukuki durumlarının belirlenmesinde bir etkisinin bulunmaması nedenleriyle Yerel Mahkemece bu delillere neden itibar edilmediğinin belirtilmemesinin 5271 sayılı CMK’nın 230/1-b maddesine aykırılık teşkil etmeyeceği, Yerel Mahkemenin sanıkların mahkûmiyetlerine ilişkin gerekçesinin yasal ve yeterli olduğu kabul edilmelidir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan 21.09.2016 tarihli itirazda sanıklar ve katılan …’ın cep telefonlarından alınan sinyallerin suç yerinden gelmediğinin tespit edildiği belirtilmiş ise de bu delilin sanıklar hakkındaki incelemeye konu mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onandıktan sonra ortaya çıktığı, CMK’nın 311. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendindeki “Yeni deliller ortaya konulup da bunlar yalnız başına veya önceden sunulan delillerle birlikte göz önüne alındıklarında sanığın beraatini veya daha hafif bir cezayı içeren kanun hükmünün uygulanması ile mahkûm edilmesini gerektirecek nitelikte olursa” şeklinde düzenleme karşısında söz konusu bu yeni delilin yargılanmanın yenilenmesi yoluna başvuru sebebi olabileceği, itiraz kanun yolu aşamasında değerlendirilemeyeceğinin kabulü gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan Ceza Genel Kurulu Başkanı …;
“Sanık …’in kardeşleri olan diğer sanıklar…ve… ile birlikte çıkar amaçlı suç örgütü kurup maddi sıkıntı içinde bulunan kişilere faiz karşılığı borç para verdikleri, verilen para karşılığında bono aldıkları, ödeme güçlüğü çekenleri de tehdit edip taşınır ve taşınmaz mallarına el koyarak baskı ile bu malların kendilerine devirlerini sağladıkları, sanıklar …, … ve …’ın bu örgüte üye olarak devamlı suretle sanık …’in yanında bulundukları ve onun emir ve talimatları doğrultusunda alacakların tahsili konusunda tehdit ve darp olaylarını gerçekleştirdikleri, sanık …’in de örgüt üyesi olarak sanık …’in muhasebecisi olduğu ve tefecilik faaliyetleri ile ilgili olarak tüm parasal işlerin organizasyonunu yaptığı, bu örgütün faaliyeti kapsamında sanıklar …, …, Kudret, …, … ve …’ın katılan …’a karşı nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarını işledikleri iddia olunan olayda; Yerel Mahkemece öncelikle iddia ve savunmaların gösterildiği, ardından örgüt kurmak, yönetmek ve üye olmak suçu bakımından genel değerlendirme yapıldıktan sonra örgüt faaliyeti kapsamında işlendiği iddia edilen olaylardan ilki olarak katılan …’a yönelik gerçekleştirilen eylemlerin değerlendirildiği, olayın katılan …’ın anlattığı şekilde olduğu kabul edilerek ‘…Mahkememizce yapılan yargılama, iletişim tespit tutanakları, aramalarda ele geçen senet, çek ve belgeler ile sanıklarda elde edilen silah, bıçak ve satır ile katılan …’in aşamalarda ve mahkememizde istikrar arz eden beyanlarıyla yukarıda oluşu anlatılan olayda…’ şeklindeki gerekçe ile sanıklar hakkında nitelikli yağma ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçlarından mahkûmiyet hükümleri kurulduğu, örgüt kapsamında işlendiği iddia olunan diğer eylemlerin ise sanık …’in katılan …’ye karşı gerçekleştirdiği kabul edilen tehdit ile sanık …’in tefecilik suçlarını oluşturduğu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında da belirtildiği üzere bir yargılamada hak ve özgürlüklerin gerçek anlamda korunabilmesi için davaya bakan mahkemelerin, tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevinin olduğu, diğer bir ifadeyle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılmasının zorunlu olduğu göz önünde bulundurulduğunda, tanıklar …, …, … ve… …’in sanıkların lehine olacak şekilde beyanlarda bulunmaları, olay yerinden alındığı belirtilen kola şişesinin suç tarihinden sonra üretildiğinin anlaşılması, olaydan bir yıldan fazla süre geçtikten sonra ele geçirilen ve suçta kullanıldığı iddia edilen ip üzerinde mahkemece yapılan gözlemde ipin sağlam olduğunun, üzerinde çamur, ağaç kırıntısı ve güneş yanığı olmadığının tespit edilmesi, katılan …’ın şirketin devrine yönelik işlemlerin yapılması için notere sabah saatlerinde gittiğini beyan etmesine rağmen işlemin öğlenden sonra yapıldığına ilişkin noterlik yazısı, katılan …’ın şikâyet tarihinden önce 13.09.2007 tarihinde Asliye Hukuk Mahkemesinde vermiş olduğu ifadesinde esnafa olan borçlarını ödemesi kaydıyla otobüsü sanık …’e devrettiğini beyan etmesi, katılan …’ın şikâyet tarihinden önce Fethiye Vergi Dairesi Müdürlüğüne sunmuş olduğu dilekçesinde de şirketin kendisinden zorla alındığına yönelik bir beyanının olmaması, aynı olayla ilgili aynı tarih ve saatli aynı kişiler tarafından iki ayrı olay yeri tespit tutanağı düzenlenmiş olması, katılan …’ın olaydan uzun süre sonra şikâyette bulunması, olay yerine de katılan …’ın müracaatından sekiz gün sonra gidilmiş olması, şirketin katılan … tarafından sanık …’e devredildiğine yönelik karar defterinde katılan …’ın imzasının da bulunması, şirketin devrine yönelik muvafakatname düzenlenmesi gibi dosya kapsamında sanıkların lehine olabilecek birçok delil bulunması ve bu delillerin somut davanın sonucunu değiştirebilecek nitelikte olmasına rağmen bu delillere neden itibar edilmediğinin karar yerinde açıklıkla tartışılmamış ve yeterince karşılanmamış olması karşısında; hükmün Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nın 34 ve 230/1-b. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içermediği kabul edilmelidir.” görüşüyle,
Çoğunluk görüşüne katılmayan iki Ceza Genel Kurulu Üyesi de; Benzer gerekçelerle, Yerel Mahkemenin gerekçesinin 230/1-b maddesine aykırılık oluşturduğu düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
2- Sanıklar hakkında eksik inceleme ile hüküm kurulup kurulmadığı;
5237 sayılı TCK’nın “Suç işlemek amacıyla örgüt kurma” başlıklı 220. maddesinde;
“(1) Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla örgüt kuranlar veya yönetenler, örgütün yapısı, sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaç suçları işlemeye elverişli olması halinde, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ancak, örgütün varlığı için üye sayısının en az üç kişi olması gerekir.
(2) Suç işlemek amacıyla kurulmuş olan örgüte üye olanlar, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Örgütün silâhlı olması hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza dörtte birinden yarısına kadar artırılır.
(4) Örgütün faaliyeti çerçevesinde suç işlenmesi hâlinde, ayrıca bu suçlardan dolayı da cezaya hükmolunur.
(5) Örgüt yöneticileri, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen bütün suçlardan dolayı ayrıca fail olarak cezalandırılır…” hükmüne yer verilmiştir.
Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçuyla korunan hukuki yarar kamu güvenliği ve barışıdır. Bu suç nedeniyle kamu güvenliği ve barışın bozulması, bireyin güvenli, barış içinde yaşamak hakkını da zedeleyecektir. Bu düzenlemeyle aynı zamanda bireyin, Anayasa’da güvence altına alınmış olan hak ve özgürlüklerine yönelik fiillere karşı da korunması amaçlanmıştır. Suç örgütü, amaçlanan suçları işlemede büyük bir kolaylık sağladığından, işlenmesi amaçlanan suçlara varmakta araç niteliğindedir. Dolayısıyla amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğindeki fiiller, ayrı birer suç olarak tanımlanmakta ve yaptırıma bağlanmaktadır. Bu amaçla henüz suç işlenmese dahi, sadece suç işlemek amacıyla örgüt oluşturmuş olmaları nedeniyle, örgüt mensubu faillerin cezalandırılması yoluna gidilmiştir. Bunun asıl nedeni, suç işlemek için örgüt kurmanın, kamu barışı yönünden ciddi bir tehlike oluşturmasıdır. Kanun koyucu bu düzenleme ile öncelikle gelecekte işlenebilecek suçları engellemek istemiştir.
Bu suçun mağduru ise; öncelikle kamu güvenliği ve barışını sağlamakla yükümlü olan devlet ve toplumu oluşturan bireylerdir.
TCK’nın 220. maddesi kapsamında bir örgütün varlığından söz edebilmek için; en az üç kişinin, suç işlemek amacıyla hiyerarşik bir ilişki içerisinde, devamlı olarak amaç suçları işlemeye elverişli araç ve gerece sahip bir şekilde bir araya gelmesi gerekmektedir.
Örgüt, soyut bir birleşme olmayıp, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki barındırmaktadır. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Oluşturulan bu ilişki sayesinde örgüt, mensupları üzerinde hâkimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır. Bu nedenle niteliği itibarıyla devamlılık arz eden örgütün varlığı için ileride ihtimal dahilindeki suç/suçları işlemek amacı etrafındaki fiilî birleşme yeterlidir. Buna karşın, kişilerin belirli bir suçu işlemek için bir araya gelmesi hâlinde ise suç örgütü değil, iştirak ilişkisi sözkonusu olmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun istikrar bulunan ve süregelen kararlarında da belirtildiği üzere, TCK’nın 220. maddesi anlamında bir suç örgütünden bahsedilebilmesi için,
a) Üye sayısının en az üç veya daha fazla kişi olması gerekmektedir.
b) Üyeler arasında gevşek de olsa hiyerarşik bir bağ bulunmalıdır. Örgütün varlığı için soyut bir birleşme yeterli olmayıp, örgüt yapılanmasına bağlı olarak gevşek veya sıkı bir hiyerarşik ilişki olmalıdır.
c) Suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme yeterli olup, örgütün varlığının kabulü için suç işlenmesine gerek bulunmadığı gibi işlenmesi amaçlanan suçların konu ve mağdur itibariyle somutlaştırılması mümkün olmakla birlikte, zorunluluk arz etmemektedir. Örgütün faaliyetleri çerçevesinde suç işlenmesi halinde, fail, örgütteki konumuna göre, üye veya yönetici sıfatıyla cezalandırılmasının yanında, ayrıca işlenen suçtan da cezalandırılacaktır.
d) Örgüt niteliği itibariyle devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek için bir araya gelmesi hâlinde, örgütten değil ancak iştirak iradesinden söz edilebilecektir.
e) Amaçlanan suçları işlemeye elverişli, üye, araç ve gerece sahip olunması gerekmektedir.
Bu aşamada uyuşmazlık konusu suçlardan olan “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçu üzerinde de durulmasında fayda bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK’nın “kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” başlıklı 109. maddesinde;
“(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
…b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
…İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır…” hükmüne yer verilmiştir.
Maddenin 1. fıkrasında, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekline yer verilmiş ve eylem bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile yaptırıma bağlanmış, 2. fıkrada ise, suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi nitelikli hal olarak kabul edilerek, failin iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacağı hükmüne yer verilmiştir. 3. fıkrasının (b) bendinde de, suçun birden fazla kişi ile işlenmesi cezayı arttırıcı neden olarak öngörülmüştür.
Bu suç ile cezalandırılmak istenen husus, bireylerin hareket özgürlüğünün hukuka aykırı biçimde kaldırılması ve sınırlandırılmasıdır. Nitekim bu durum madde gerekçesinde; “Korunan hukuki değer, kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme hürriyetidir.” şeklinde belirtilmiştir. Suçun maddi unsuru, kişinin özgürlüğünden yoksun bırakılmasıdır. Bu fiil, failin doğrudan doğruya veya dolaylı hareketleriyle ve çeşitli araçlar kullanılarak gerçekleştirilebilir. Sonuç ise, mağdurun hareket etme ya da yer değiştirme özgürlüğünün kaldırılması biçiminde kendini gösterir.
Uyuşmazlık konusuyla ilgili bir diğer suç olan “yağma” suçu ise 5237 sayılı TCK’nın 148. maddesinin 1. fıkrasında yağma suçunun temel şekli, 2. fıkrasında senedin yağması, 3. fıkrasında cebir karinesine yer verilmiş, 149. maddesinde nitelikli yağma, 150. maddesinde ise kişinin hukuki bir ilişkiye dayanan alacağı tahsil amacıyla yağma suçunu işlemesi ile yağmada değer azlığı düzenlenmiştir.
5237 sayılı TCK’nın “Yağma” başlıklı 148. maddesinde; “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle tehdit ederek veya cebir kullanarak, bir malı teslime veya malın alınmasına karşı koymamaya mecbur kılan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” şeklinde düzenlenmeye yer verilmiştir.
149. maddede de yağma suçunun; “Silâhla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, birden fazla kişi tarafından birlikte, yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı, gece vakti, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla” işlenmesi nitelikli hâl olarak kabul edilmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Mağdur …’ın kollukta, eşinin erken doğum yapması nedeniyle acil paraya ihtiyacı olduğunu, bu nedenle sanık …’in iş yerine gittiğini, burada diğer sanıklar …, …ve …’in de olduğunu, sanık …’ten % 20 faizle 8.500 TL borç aldığını, bunun karşılığında sanık …’e 11.000 TL bedelinde çek verdiğini, sanık …’in vadesi gelmeden parayı ödemesi için kendisine telefon ettiğini, çekin vadesi geldiğinde ödeyeceğini söylediğinde ise kendisini tehdit ettiğini, bunun üzerine abisinin üzerine kayıtlı olan arabanın satışını sanık …’in adamı olan sanık …’in üzerine vermek zorunda kaldığını beyan etmesi, sanık …’in de mağdur …’a 4.000 TL verdiğini ve karşılığında mağdurun aracını kendisine sattığını kabul etmesi, söz konusu aracın sanık …’e 21.11.2005 tarihli kesin satış sözleşmesiyle satılması, katılan …’nin, annesinin rahatsızlığı nedeniyle acil paraya ihtiyacı olduğunu, bunun üzerine 2006 yılında tefecilik yaptığını bildiği sanık …’in yanına giderek para istediğini, aylık % 20 faiz ile sanık …’ten 15.000 TL, muhasebecisi olan sanık …’ten de 2.000 TL aldığını, bu para karşılığında Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim 2007 ödeme tarihli, abisi … tarafından keşide edilen 10.000’er TL bedelindeki beş adet çeki verdiğini, üç adetinin bedelini ödeyip çekleri sanık …’ten geri aldığını, kalan çekleri ise icra takibine koyduğunu belirtmesi, katılan …’ın aşamalarda özü değişmeyen ifadelerinde, sanıkların kendisine zorla 11.400 TL bedelindeki çek imzalattıklarını, bu çekin ödeme günü gelmediği hâlde sanık …’in kendisini ofise çağırdığını, ofise gittiğinde sanık …’in talimatıyla sanıklar…, …, …ve …’un şirket adına kayıtlı olan arabanın anahtarını zorla elinden alarak arabaya el koyduklarını, sanıklar …, …, … ve…’in 31.08.2006 tarihinde kendisini zorla minibüse bindirerek ormanlık alana götürdüklerini, burada sanık …’in talimatıyla çam ağacına bağladıklarını, şirketteki hissesini sanık …’e devretmesi yönünde kendisini tehdit ettiklerini ve yaraladıklarını, bunun üzerine ertesi gün notere giderek otobüsü ve şirketteki hisselerini sanık …’e devretmek zorunda kaldığını beyan etmesi, bu beyanını destekler şekilde suçta kullanılan av tüfeği ile satırın 19.02.2008 tarihinde sanık …’nin evinde yapılan aramada ele geçirilmesi ve katılan …’ın bu malzemeleri teşhis etmesi, sanık … ile katılan … arasında tespit edilen 04.12.2007 tarihinde yapılan telefon görüşmesine ilişkin düzenlenen iletişimin tespiti tutanağında katılanın, sanık …’ye “Ya hani bir buçuk sene önce, geçen sene …’la …’le beni kayaya doğru götürdüydünüz ya minibüsle” demesi üzerine adı geçen sanığın “Heee he he he” şeklinde cevap vererek söz konusu olayın gerçekleştiğini kabul etmiş olması ve tanık…’nin, otobüs ve aracın sanığın elinden zorla alındığına yönelik beyanda bulunması hususları birlikte değerlendirildiğinde; sanık …’in çıkar amaçlı suç örgütü kurup diğer sanıklar…ve… ile birlikte maddi sıkıntı içinde bulunan kişilere faiz karşılığı borç para verdikleri, verilen para karşılığında bono aldıkları, ödeme güçlüğü çekmeleri hâlinde de bu kişileri tehdit edip taşınır ve taşınmaz mallarına el koyarak baskı ile bu malların kendilerine devirlerini sağladıkları, sanıklar …, … ve …’ın bu örgüte üye olarak devamlı surette sanık …’in yanında bulundukları, onun emir ve talimatları doğrultusunda borçluları tehdit ve darp ettikleri, örgüt üyesi sanık …’in de sanık …’in muhasebecisi olduğu ve tefecilik faaliyetleri ile ilgili tüm parasal işlerin organizasyonunu yaptığı, bu şekilde sanıkların yağma, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve tefecilik gibi amaç suçları işlemek amacıyla sanık …’in liderliğinde bir araya geldikleri, katılan … ve mağdur …’ın beyanlarından anlaşıldığı üzere sanıkların, sanık …’in liderliğinde aralarında hiyerarşik bir ilişki olacak şekilde hareket ettikleri, sanıkların kurulan bu örgütün amaçları doğrultusunda birden çok eylem gerçekleştirdikleri, bu örgütün faaliyeti kapsamında sanık …’in, katılan …’ı iş yerine çağırıp “Parayı getirdin mi lan?” diye sorduğu, parasının olmadığını söylemesi üzerine sanıklar …, …, …ve…’in katılan …’ı tekme ve tokat ile vurmak suretiyle yaraladıkları, sanık …’in “Paranın müsaadesi olmaz.” dedikten sonra adamlarına talimat verip, katılan …’ın üzerindeki çek karnesini zorla aldırarak “Bir ay vadeli 11.400 TL’lik yeni bir çek imzalayacaksın.” dediği, katılan … çeki imzalamak istemeyince de sanık …’ın ”… ne bakıyorsun lan, patronun ne dediğini duymadın mı, yazsana sana söyleneni, kulağın duymuyor mu?” şeklinde konuştuğu, bu sırada sanıklar …, …ve…’in katılan …’ı masanın yanına ittirip zorla çeki imzalattıkları, söz konusu bu çekin ödeme günü gelmeden sanık …’in katılan …’ı iş yerine çağırdığı, sanıklar…, …, …ve …’a talimat vermek suretiyle iş yerine gelen katılan …’dan şirket üzerine kayıtlı olan 2004 model … marka otomobilin anahtarını zorla aldırdığı, ardından “Otomobiline el koydum, notere gidip satışını vereceksin, yoksa seni öldürürüm.” diye tehdit edip, 24.03.2005 tarihli Mega Tur Taşımacılık kaşeli bir satış sözleşmesi düzenleyerek katılan …’a zorla imzalattığı, 31.08.2006 tarihinde akşam saatlerinde evine giden katılan …’ın yanına sanık …’ye ait minibüsün hızlı bir şekilde gelip durduğu, sanıklar … ve …’nin katılan …’ı kollarından çekip zorla araca bindirdikleri, araç içerisinde sanıklar … ile arka koltukta ellerinde sopalar ve bellerinde tabancalar olan siyah kar maskeli iki kişinin bulunduğu, ayrıca minibüsün orta koltuğu üzerinde pompalı tüfek olduğu, sanık …’nin belinden silahını çıkartıp katılan …’ın kafasına dayadığı, sanık …’in de “… … olayını hatırla, onu tahtalı köye yollayamadım, ama seni yollarım.” diyerek tehdit ettiği, katılan …’ın ormanlık alana götürülerek araçtan indirildiği, sanık …’ın araçta bulunan satırı alıp katılan …’ın boğazına dayadığı ve adamlarına araçta bulunan ip, sopa ve kola şişesini getirmeleri için talimat verdiği, sanık …’in işareti üzerine yanında bulunanların tekme ve yumruk ile vurarak, katılan …’ı darp edip orada bulunan çam ağacına bağladıkları, sanık …’in “Soyun bunun üzerini” deyip katılanı şişeye oturtmaları talimatını verdiği, kar maskeli iki kişinin katılan …’ın gömleğini çıkartırken sanık …’ın da aldığı kola şişesini kar maskeli iki kişiye verdiği, katılan …’ın “Ne istiyorsanız kabulümdür.” demesi üzerine, sanık …’in, sanık …’in belinde bulunan tabancayı alıp, katılan …’a doğrultarak “Bak ulan sen beni daha iyi tanıyamamışsın, daha önceden adam öldürmesi için tuttuğum adam, …’i öldüremedi, altı yıl içerdi yattım, bu yüzden artık kendi işimi kendim yapacağım, seni ben öldüreceğim, şirketteki hisseni benim üzerime devredeceksin, otobüsün benim olacak, yoksa seni burada şişeye oturtturur öldürürüz.” diyerek tehdit edip yanlarında getirdiği sözleşmeyi zorla imzalattırdığı, sanıkların tehditlerine devam etmeleri neticesinde katılan …’ın 01.09.2006 tarihinde notere giderek otobüsü ve şirketteki hisselerini sanık …’e devrettiği, bu şekilde sanıkların atılı suçları işlediklerinin sabit olduğu, cezalandırılmalarını önleme amacına yönelik sanık savunmaları ile tanıklar …, … ve… …’in anlatımlarına itibar edilmesinin mümkün olmadığı, araştırılması gereken herhangi bir husus bulunmadığı anlaşıldığından eksik inceleme ile hüküm kurulmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle,
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının her iki uyuşmazlık yönünden de REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 16.05.2019 tarihinde yapılan müzakerede birinci uyuşmazlık yönünden oy çokluğuyla, ikinci uyuşmazlık yönünden ise oy birliğiyle karar verildi.