Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2017/264 E. 2018/551 K. 20.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/264
KARAR NO : 2018/551
KARAR TARİHİ : 20.11.2018

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : (Kapatılan) 21. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 204-489

Resmî belgede sahtecilik suçundan sanığın TCK’nın 204/1, 53/1 ve 58. maddeleri uyarınca 2 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin Konya 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 04.12.2012 tarihli ve 72-834 sayılı hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay (Kapatılan) 21. Ceza Dairesince 25.02.2016 tarih ve 6538-1742 sayı ile;
“Sanığın aşamalarda müştekiyi tanımadığını, suça konu belgedeki sahte muayene işlemini yapmadığını savunması, suça konu aracın sahibi müşteki …’nın ise, aracın muayenesini yapması için gerekli evrakları ve aracı sanığa verdiğini, bu işlemleri sanığın yaptığını beyan etmesi karşısında, sanığın yüklenen suçu işlediğine dair …’nın soyut beyanı dışında mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraat yerine, yazılı şekilde mahkumiyete hükmolunması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel Mahkeme ise 14.07.2016 tarih ve 204-489 sayı ile;
“… Sanığın benzer suçlardan ötürü bir çok dosyasının bulunduğu, yargılama sırasında alınan tanık beyanları ile katılan beyanı doğrultusunda sanığın üzerine atılı suçu işlediği hususunun kesin olarak tespit edildiği, berber olarak çalışan sanığın yetkisi ve görevi olmamasına rağmen bir çok kişiden para tahsil etmek amacıyla motorlu araç trafik belgelerinde yapılması gereken muayeneyi sahte olarak yaptığı, yargılama aşamasında alınan beyanlardan sanık ile katılanın birbirlerini kesin olarak tanıdıkları hususunun tespit edildiği, sanığın suçtan kurtulmaya yönelik savunmalarına itibar edilemeyeceği tespit edildiğinden sabit olan resmi belgede sahtecilik suçundan ötürü sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Her ne kadar Yargıtay 21. Ceza Dairesi bozma ilamında ‘Sanığın aşamalarda müştekiyi tanımadığını, suça konu belgedeki sahte muayene işlemini yapmadığını savunması, suça konu aracın sahibi müşteki …’nın ise, aracın muayenesini yapması için gerekli evrakları ve aracı sanığa verdiğini, bu işlemleri sanığın yaptığını beyan etmesi karşısında, sanığın yüklenen suçu işlediğine dair …’nın soyut beyanı dışında mahkumiyetine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraat yerine, yazılı şekilde mahkumiyete hükmolunması’ sebebine bağlı olarak mahkememi kararını bozmuş ise de; sanık ile katılanın birbirini tanıdıkları hususunun alınan beyanları ile kesin olarak tespit edildiği, katılanın muayene yaptırma amacı ile araca ait belgeleri sanığa ücret karşılığı teslim ettikten sonra muayenenin yapıldığının dosya kapsamından açıkca anlaşılması ve sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği sabit olduğu…” şeklindeki gerekçeyle bozmaya direnerek önceki hüküm gibi sanığın mahkûmiyetine karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık vasisi ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.11.2016 tarihli ve 358970 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 14.12.2016 tarih ve 1371-2068 sayı ile; 6763 sayılı Kanun’un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 21. Ceza Dairesince 21.03.2017 tarih ve 39-1427 sayı ile, direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanığa atılı resmî belgede sahtecilik suçunun oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yerel Mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel Mahkemece, sanığın muayene işlemini sahte yaptığı aracın sahibi olan …’nın, tanık sıfatıyla beyanı alınarak “…Sanığın suç tarihinde tanık …’ya ait …… plaka sayılı aracın muayenesini araca ait Çumra Adli Emaneti’nin 2011/146 sırasında kayıtlı motorlu araç trafik belgesinde sahte olarak oluşturulan hologram kullanmak suretiyle yaptığı, motorlu araç trafik belgesinde yapılan sahteciliğin aldatma kabiliyetine haiz olduğu hususunun 20.09.2011 tarihli duruşmada anlaşıldığı tespit edilerek resmi belgede sahtecilik suçunun sabit olduğu…” gerekçesiyle kurulan ilk hükmün, sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece; sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden bozulduğu, Yerel Mahkemece bozmadan sonra, …’nın müşteki sıfatıyla dinlenildiği ve davaya katılan olarak kabul edildiği, katılanın alınan ifadesinde; “Huzurda bulunan sanığı berber çırağı olarak tanıdım. Bana ait …… plakalı aracın muayenesini yaptırmak için daha önce tanıdığım huzurda bulunan sanığa belgeleri ve ruhsatı verdim. Bu işlemi sanık yapmıştır. Sanık beni tanımaktadır. Beni 2 yıl tıraş etmiştir. Beni tanıdığına dair tanığım vardır. Tanığımı hazır etmek için süre talep ederim.” şeklindeki beyanıyla yargılama sırasında ilk kez yüz yüze geldiği sanığı ifadesi kapsamında teşhis ettiği, bir sonraki oturumda katılanın daha önceden dinlenmemiş…..’ı tanık olarak duruşmaya getirdiği,…..’ın da tanık sıfatıyla verdiği ifadesinde “Sanığı ve katılanı tanırım. Sanık dükkan komşum olur. Sanığın devamlı sahte vize işlemleri yaptığını herkes bilir. Katılana ait aracın muayene işlemini yaptığını görmedim. Katılan bana sanığın yaptığı araç muayene işleminin sahte çıktığını söyledi.” biçiminde beyanda bulunduğu, katılanın ve tanık…..’ın alınan bu beyanlarına Yerel Mahkemece gerekçeli kararın, “savunma ve alınan beyanlar” başlığı altındaki bölümünde yer verilmesinin yanı sıra “gerekçe” başlıklı bölümünde de “…Sanık ile katılanın birbirini tanıdıkları hususunun alınan beyanları ile kesin olarak tespit edildiği…” ve “…Yargılama sırasında alınan tanık beyanları ile katılan beyanı doğrultusunda sanığın üzerine atılı suçu işlediği hususunun kesin olarak tespit edildiği…” şeklindeki ibareler kullanılmak suretiyle alınan bu ifadeler mahkûmiyet için delil niteliğinde kabul edilerek ilk hükümde yer almayan yeni ve değişik gerekçeyle sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp ilk hükümde yer almayan ve bozmadan sonra elde edilen delile dayanılarak yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulmuş olması nedeniyle yeni hüküm niteliğinde olduğundan, bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün değildir. Bu nedenle, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1. Konya 10. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 14.07.2016 tarihli ve 204-489 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 22.12.2016 tarihli ve 398 sayılı kararı ile kararına direnilen Yargıtay 21. Ceza Dairesinin kapatılması nedeniyle aynı karar uyarınca bu Daireye ait işlerin devredildiği Yargıtay 11. Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 20.11.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.