Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2017/175 E. 2018/192 K. 24.04.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/175
KARAR NO : 2018/192
KARAR TARİHİ : 24.04.2018

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 12.04.2016
Sayısı : 344-144

Uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan sanık …’ın TCK’nun 188/3, 188/4-a, 62, 52/2, 53, 54 ve 63. maddeleri gereğince 12 yıl 6 ay hapis ve 120 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna, müsadereye ve mahsuba ilişkin Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 12.04.2016 tarihli ve 344-144 sayılı hükmün, sanık müdafi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 06.10.2016 tarih ve 1204-7758 sayı ile; “…Uygulama maddesinin olarak TCK’nın 188. maddesinin 4. fıkrasının “b” bendi yerine, “a” bendi olarak gösterilmesi mahallinde düzeltilmesi mümkün yazım hatası olarak kabul edimiştir” açıklamasıyla onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 21.12.2016 tarih ve 393278 sayı ile;
“02.07.2015 tarihinde, sanık idaresindeki 34 S 5368 plakalı araçta vites kolunun yanındaki sakız kutusunun içinde, 1 gram metamfetamin maddesi ele geçirilmiştir. Sanık ele irilen uyuşturucu maddeyi kullandığını belirtmiştir.
Sanık ve amcası …’ın işlettiği kafede yapılan 06.07.2015 tarihli aramada ise, sanığın oturduğu yerin yan tarafındaki sakız kutusu içerisinde, ekspretz raporuna göre net 6.75 gram metamfetamin bulunmuştur. Sanık maddenin kendisine ait olmadığını belirtmiştir. Sanık … ise maddenin sanık …’e ait olduğunu, maddeyi Söke’den birlikte kullanmak için aldıklarını, sanık … ile birlikte ücretini ödediklerini, kendi hissesinin evde yakalandığını beyan etmiştir. 06.07.2015 günü sanık … üzerinde uyuşturucu madde ele geçirilmemiştir.
Tüm dosya kapsamına göre;
Mahkûm olan diğer sanık … hakkında uyuşturucu madde sattığı yönünde ihbar alınmıştır. Mahkemeden sanık … hakkında iletişimin tespiti ve teknik izleme kararları alınmış, sonrasında sanık …’ın eylemleri sebebiyle ara yakalamalar yapılmıştır.
Sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair zabıtaya ulaşmış bilgi yoktur. İletişimin tespitine yönelik tutanak bulunmamaktadır. Dosyada mevcut uyuşturucu madde satın alan kişilerin, sanık …’a yönelik aleyhte beyanları yoktur. Sadece sanık …, kafede ele geçen uyuşturucu maddenin, sanık …’e ait olduğunu belirtmekte, sanık …’in kullanmak için bulundurduğunu söylemektedir.
06.07.2015 tarihinde kafede ele geçen uyuşturucu madde ile sanık …’in irtibatı belirlenememiştir. Bu konuda sanık …’in savunmasının aksine, sanık …’ın beyanı dışında, cezalandırılmaya yeter derecede, somut, kesin ve inandırıcı delil bulunmamaktadır. Ayrıca sanık …’in sanık …’ın uyuşturucu madde ticareti yapma eylemine iştiraki yoktur.
Ancak, iddianamede gösterilen, 02.07.2015 tarihinde ele geçen uyuşturucu madde, sanık …’in idaresindeki araçta ve sanığın yanında bulunmuştur. Sanık maddenin kendisine ait olduğunu belirtmiştir. Yapılan analizde de, sanık …’in uyuşturucu madde kullandığı anlaşılmıştır. Bu sebeple 02.07.2015 tarihinde ele geçirilen maddeyi sanık …’in kullanmak için bulundurduğu sabittir.
Belirtilen izahlar karşısında; 06.07.2015 tarihinde ele geçen madde ile irtibatı belirlenmeyen, buna karşın 02.07.2015 tarihinde ele geçirilen maddeyi bulunduran sanık … hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan, 5237 sayılı TCK’nun 191/8-a maddesi uyarınca, bu madde hükümleri çerçevesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi için hükmün bozulması gerektiği” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 9. Ceza Dairesince 26.01.2017 tarih ve 2268-141 sayı ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar … ve … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanık … hakkında kurulan mahkûmiyet hükmü ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılğı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar;
1- Yerel mahkemece kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin gerekçenin 02.07.2015 ve 06.07.2015 tarihli olayları kapsayıp kapsamadığının, mevcut gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının,
2- Gerekçenin yeterli olduğu sonucuna ulaşılırsa, sanığın 06.07.2015 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığının,
3- Sanığın eyleminin sabit olduğunun kabulü hâlinde, sanık hakkında TCK’nun 188. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları uyarınca belirlenen “7 gün” adli para cezasından aynı Kanunun 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken adli para cezasının “5 gün” yerine “6 gün” ve buna bağlı olarak da sonuç adli para cezasının “100 TL” yerine “120 TL” olarak tayin edilmesinin yerinde olup olmadığının,
Belirlenmesine ilişkindir.
Uyuşmazlık konularının ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
1- Yerel mahkemece kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin gerekçenin 02.07.2015 ve 06.07.2015 tarihli olayları kapsayıp kapsamadığı, mevcut gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığı;
Uyuşmazlık konusunun esasına geçilmeden önce bir kısım Genel Kurul Üyeleri tarafından, sanık … hakkında 02.07.2015 tarihli eyleme ilişkin uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılmış bir dava bulunup bulunmadığının ileri sürülmesi üzerine bu hususun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle değerlendirilmesi gerekmiştir.
Aydın Cumhuriyet Başsavcılığınca sanık … hakkında; “….İletişim tespiti tutanaklarında belirtildiği gibi şüpheli … isimli şahıs … adına telefonu kullanan x şahıs tarafından aranarak Didim ilçesine fazla para ile gelmesini istemesi üzerine Aydın Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüz ve Söke KOM Grup Amirliği görevlilerimiz ile birlikte ‘Didim istikametinden Söke istika metine gelmekte olan 34 S 5368 plakalı araçta bulundukları değerlendirilerek’ bahse konu araçta bulunan şahısları kontrol etmek amacı ile Söke çıkışında bulunan Kipa kavşağında yeteri kadar ekip ile uygulama noktası oluşturulmuş, bahse konu araç 02/07/2015 günü saat 19.40 sıralarında uygulama noktasına geldiğinde usule uygun olarak durdurulmuş, aracın ön plakası takılı olmadığı görülmüş, araçta bulunan şahısların 177… TC. Kimlik Numaralı … ve 177… TC. Kimlik Numaralı … isimli şahıslar olduğu tespit edilmiş, şahısların tedirgin davranışlar sergilemeleri araçta ve üzerlerinde suç unsuru olabileceği şüphesi ile araç ve şahıslar üzerinde arama yapmadan Bölge Trafik ve Denetleme Amirliğinin bahçesine getirilmiş, konu hakkında bilgi aktarılan günün nöbetçi C. Savcısının yazılı emri ile şahıs ve araçların üzerinde arama yapılmış, arama neticesinde;
34 … plaka sayılı aracın vites kolu yanında bulunan mavi renkli ….metal sakız kutusu içerisinde 1 gram METAMFETAMİN (kristal) sentetik uyuşturucu madde ele geçirilmiş. her iki şahısta ilk etapta araçta çıkan uyuşturucu maddenin kendilerine ait olmadığını beyan etmişler ancak … isimli şahıs bir süre sonra yakalanan uyuşturucu maddenin kedisine ait olduğunu beyan etmiş, şahıslara yakalama işlemi uygulanmış, araçta ve şahısların üzerinde başkacada suç ve suç unsuruna rastlanmamıştır.
Şahısların Söke devlet Hastanesinde aldırılan idrar örneklerinde … isimli şahsın (Metamfetamin-Ecstasy+Amphetamines) uyuşturucu maddelerden kullanmış olduğu, … isimli şahsın uyuşturucu madde kullanmamış olduğu tespit edilmiştir. Şahıslar gerekli işlemlerden sonra serbest bırakılmışlardır.
Şüpheli … ve … isimli şahıslar hakkında Uyuşturucu Madde Bulundurmak ve Kullanmak suçundan düzenlenen tahkikat evrakı Söke Cumhuriyet. Başsavcığılının 03.07.2015 tarih ve 2015/3075 soruşturma numarasına kayden ikmalen gönderilmiştir.

İletişim tespiti tutanaklarında yapılan görüşmeler netçisinde, şüpheli … isimli şahıs … adına telefonu kullanan x şahıs tarafından aranarak Didim ilçesine fazla para ile gelmesini istemesi üzerine Aydın Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğümüz ve Söke KOM Grup Amirliği görevlilerimiz ile birlikte ‘Didim istikametinden Söke istikametine gelmekte olan 34 … plakalı araçta bulundukları değerlendirilerek’ bahse konu araçta bulunan şahısları kontrol etmek amacı ile Söke çıkışında bulunan Kipa kavşağında yeteri kadar ekip ile uygulama noktası oluşturulmuş, bahse konu araç 02/07/2015 günü saat 19.40 sıralarında uygulama noktasına geldiğinde usule uygun olarak durdurulmuş, aracın ön plakası takılı olmadığı görülmüş, araçta bulunan şahısların 177… TC. Kimlik Numaralı … ve 177… TC. Kimlik Numaralı … isimli şahıslar olduğu tespit edilmiş, şahısların tedirgin davranışlar sergilemeleri araçta ve üzerlerinde suç unsuru olabileceği şüphesi ile araç ve şahıslar üzerinde arama yapmadan Bölge Trafik ve Denetleme Amirliğinin bahçesine getirilmiş, konu hakkında bilgi aktarılan günün nöbetçi C. Savcısının yazılı emri ile şahıs ve araçların üzerinde arama yapılmış, arama neticesinde;
34 … plaka sayılı aracın vites kolu yanında bulunan mavi renkli ….metal sakız kutusu içerisinde 1 gram METAMFETAMİN (kristal) sentetik uyuşturucu madde ele geçirilmiş. her iki şahısta ilk etapta araçta çıkan uyuşturucu maddenin kendilerine ait olmadığını beyan etmişler ancak … isimli şahıs bir süre sonra yakalanan uyuşturucu maddenin kedisine ait olduğunu beyan etmiş, şahıslara yakalama işlemi uygulanmış, araçta ve şahısların üzerinde başkacada suç ve suç unsuruna rastlanmamış
Yapılan arama işlemlerinin akabinde nöbetçi Cumhuriyet Savcısına tekrar bilgi verilmiş ve ‘Ele geçirilen uyuşturucu maddeye el konulmasını, şahısların uyuşturucu madde kullanıp kullanmadığının tespiti için idrar örneklerinin aldırılması için talep yazısının yazılmasını, idrar örneği alma ve el koyma işlemlerinin mahkemece onanması için onama talep yazısının yazılması, el konulan uyuşturucu maddelerinin kriminal raporunun aldırılması, … ve … isimli şahıslar hakkında tek dosya halinde Uyuşturucu madde bulundurmak ve kullanmak suçundan işlem yapılmasını, şahısların tamamlanan işlemlerinin ardından salıverilmeleri, düzenlenecek olan tahkikat evraklarının ikmalen gönderilmesi’ talimatı alınmıştır.
Şahısların Söke devlet Hastanesinde aldırılan idrar örneklerinde … isimli şahsın (Metamfetamin-Ecstasy+Amphetamines) uyuşturucu maddelerden kullanmış olduğu, … isimli şahsın uyuşturucu madde kullanmamış olduğu tespit edilmiştir. Şahıslar gerekli işlemlerden sonra serbest bırakılmışlardır.

… ve … isimli şahıslar hakkında Uyuşturucu Madde Bulundurmak ve Kullanmak suçundan düzenlenen tahkikat evrakı ikmalen Söke Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiştir.
OLAYIN DEĞERLENDİRMESİ
Yukarıda yazılı bulunan olay öncesini içeren iletişim tespit tutanakları, bu iletişim tespit tutanaklarında belirtilen … isimli şahıs adına kayıtlı telefonu kullanan X şahsın şüpheli … isimli şahsı aradığı ve Didim ilçesine çağırdığı ve ‘Abi gece geç sen fazla parayla gel yanında’ gibi ifadeler kullandığı, şahsın şifreli konuşarak fazla miktarda uyuşturucu talep etmiş olabileceği, çünkü yapılan yakalamada şahsın Didim ilçesi dönüşü yapılan üst aramasında 4020 TL ve 130 Euro para çıktığı ve bu parayı Didim ilçesinde satmış olabileceği uyuşturucu maddelerden elde ettiği değerlendirilmektedir.

1- … isimli şahsın Ortaklar Mahallesi … Germencik/Aydın sayılı yerde bulunan ikametinde yapılan aramada: yatak odasında bulunan siyah bilgisayar çantasının içerisinde 12,85 gr. Metamfetamin maddesi, yine … isimli şahsa ait Ortaklar Mahallesinde isimsiz Playstation işyerinde yapılan aramada: işyerinde … isimli şahıs ile birlikte bulunan … isimli şahsın yanında ….sakız kutusu içerisinde 13,75 gr. Metamfetamin, … isimli şahsın ayak ucunda 0,05 gr. Metamfetamin, yaşı küçük çocuk … isimli şahsın üzerinde ise; 0,85 gr metamfetamin olmak üzere toplam 27,50 gr metamfetamin maddesi ele geçirilerek el konulmuş, ele geçirilen uyuşturucu maddeler ve …, … ile … isimli şahısların alınan idrar tahlil sonucu POZİTİF çıkmış olup, …, … ile … isimli şahısların alınan idrar tahlil işlemi ve ele geçirilen uyuşturucu maddeler ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığımızca hakim onayı talebi yapılmıştır.

… isimli şahsın ikametinde yapılan aramada ele geçirilen siyah bilgisayar çantasının içerisinde 12,85 gr. Metamfetamin maddesi, yine … isimli şahsa ait Ortaklar mahallesinde isimsiz Playstation işyerinde yapılan aramada: işyerinde … isimli şahıs ile birlikte bulunan … isimli şahsın yanında ….sakız kutusu içerisinde 13,75 gr. Metamfetamin, … isimli şahsın ayak ucunda 0,05 gr. Metamfetamin, yaşı küçük çocuk … isimli şahsın üzerinde ise; 0,85 gr metamfetamin olmak üzere toplam 27,50 gr metamfetamin maddesi Ekspertiz Raporu alınmak üzere İzmir Kriminal Polis Laboratuvarına gönderilmiş, İzmir Kriminal Polis laboratuvarının14/07/2015 tarihli raporuna göre bu maddenin metamfetamin etken maddesini içeren uyuşturucu madde olduğunun bildirildiği görülmüştür.

Projeli çalışma kapsamında bilgi sahibi …, …, … isimli şahısların ifadeleri doğrultusunda ve iletişimin dinlenmesi tutanakları ile fiziki takip tutanaklarından da anlaşılacağı üzere şüpheli …’ın alışkanlık haline getirerek uyuşturucu madde ticareti yaptığı ve ciddi menfaat temin ettiği değerlendirilmekte olup, uyuşturucu madde kullanıcıları tarafından 1 kullanımlık metamfetamin (Kristal) maddesinin ortalama 0,05 gr geldiği göz önüne alındığında 06.07.2015 günü …’ın ikametinde ele geçirilen 12,85 gr metamfetamin maddesinden ortalama 257 adet kullanımlık uyuşturucu madde elde edilebileceği, piyasa değeri olarak ise 12.850 TL civarında olduğu, işyerinde birlikte olduğu … isimli şahıstan ele geçirilen 13,75 gr metamfetamin maddesinden ortalama 275 adet kullanımlık uyuşturucu madde elde edilebileceği ve piyasa değeri olarak 13.750 TL civarında olduğu değerlendirildiğinden şahısların uyuşturucu madde ticareti suçunu işledikleri anlaşılmıştır.
Şüpheli …’ın 1 nolu olayda …’a 0.90 gr metamfetamin maddesini sattığı yukarıda açıklanan tape kayıtları, fiziki takip dosyaları ile sabit olmuştur. Ayrıca bu maddeyi 5237 sayılı TCK’nın 188/4-b maddesinde belirtilen ibadethane sayılan Ortaklar Camiisine 122 metre mesafede bulunan Yıldız Playstation isimli işyerinde sattığı tespit edilmiştir. Yine şüpheli …’ın 2 nolu olayda izah edildiği üzere … isimli şahsa çocuk yaşta bulunan …’yı aracı sıfatıyla kullanarak 0.15 gr. Metamfetamin uyuşturucu maddesini sattığı, iletişim kayıtları, fiziki takip tutanakları, … ve …’nın beyanları ile sabit olmuştur. Aynı şekilde bu suçu ibadethaneye 122 metre uzaklıkta bulunan işyerinde satmıştır. Yine …’ın arama sırasında işyerinde bulunan suç tarihi itibariyle çocuk yaşta bulunan …’a (5237 sayılı TCK 188/3-2.cümle) ibadethane sayılan camiye 122 metre uzaklıktaki işyerinden sattığı tespit edilmiştir. (5237 sayılı TCK 188/4-b) şüpheli …’ın 02/07/2015 günü 3. olayda belirtilen şekilde şüpheliler … ve …’ın uyuşturucu ticaretini gerçekleştirdikten sonra yüklü parayla yakalandıkları tespit edilmiştir. Yine 31/05/2015 günü şüpheli …’ın yine yaşı küçük … isimli şahısa 0.80 gram metamfetamin maddesini sattığı yönünde kamu davası açmayı gerektirir yeterli delil elde edilmiştir.
06/07/2015 günü şüphelilerin kullanmış olduğu İlçemiz Ortaklar Mahallesi İstasyon Sokak No:9 sayılı yerdeki Playstation isimli işyerinde şüpheli …’ın oturduğu yerin yan tarafında üzerinde 45 ….Xylit yazısı bulunan sakız kutusu bulunmuş. Sakız kutusunun içerisinde yapılan kontrolde yaklaşık yaklaşık 13.75 gram metamfetamin maddesi ele geçirilmiştir. Şüpheli …’dan yakalanan uyuşturucu maddesinin miktarı, … ile birlikte karışmış olduğu ara yakalamalar birlikte değerlendirildiğinde şüphelinin camiye 122 metre uzaklıkta bulunan işyerinde uyuşturucu ticareti yaptığı tespit edilmiştir.
Dosyadaki bilgi ve belgeler toplanan delillere göre, şüphelilerin irade birliği eylem paylaşımı içerisinde suç işleme kararında birlik olacak şekilde uyuşturucu madde ticareti yaptıkları, para karşılığında metamfetamin kristal uyuşturucu maddeleri sattıkları anlaşılmakla” açıklamasına yer verilen iddianame ile kamu davası açılırken, sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 188/3-2. cümle, 188/4-b, 53, 54 ve 63. maddelerinin sevk maddeleri olarak gösterildiği,
Sanık … ve inceleme dışı sanık … hakkında Söke Cumhuriyet Başsavcılığınca kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan soruşturma başlatıldığı, yürütülen soruşturma neticesinde, inceleme dışı sanık … hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, sanık … hakkında ise yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Germencik Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
Anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce bir yargılama faaliyetinin yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek eylemle ilgili, usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekmektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 170/1. maddesi uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki icra ceza mahkemesine verilen şikâyet dilekçesi, son soruşturmanın açılması kararı gibi istisnai hükümler dışında, kural olarak Cumhuriyet savcısı tarafından düzenlenecek bir iddianame ile açılır. Belirtilen kanunun 170. maddesinin 4. fıkrasında da; “iddianamede, yüklenen suçu oluşturan olaylar, mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır” düzenlemesine yer verilmiştir.
CMK’nun 225. maddesi uyarınca da; “Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir.” Bu düzenleme gereğince hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak hüküm verilebilecektir.
Anılan kanuni düzenlemelere göre, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu iddia olunan eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil veya olaydan dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık oluşturacaktır. Öğretide “davasız yargılama olmaz” ve “yargılamanın sınırlılığı” olarak ifade edilen bu ilke uyarınca hâkim, ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve kişi ile ilgili yargılama yapabilecek ve önüne getirilen somut uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacaktır.
Diğer taraftan CMK’nun 226. maddesinde ise; “Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” hükmü getirilmiştir.
Soruşturma aşamasında elde ettiği delillerden ulaştığı sonuca göre iddianameyi hazırlamakla görevli iddia makamı, düzenlenen iddianame ile CMK’nun 225/1. maddesi uyarınca kovuşturma aşamasının sınırlarını belirlemektedir. Bu bakımdan iddianamede, yüklenen suçun unsurlarını oluşturan fiil/fiillerin nelerden ibaret olduğunun hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde açıklanması zorunludur. Böylelikle sanık; iddianameden üzerine atılı suçun ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde anlamalı, buna göre savunmasını yapabilmeli ve delillerini sunabilmelidir. CMK’nun 226. maddesindeki düzenlemeyle iddianamede anlatılan eylem değişmemiş olduğunda, kanun koyucu o eylemin hukuksal niteliğinde değişiklik olmasını “yargılamanın sınırlılığı” ilkesine aykırı görmemiş, bu gibi hallerde sanığa ek savunma hakkı verilerek değişen suç niteliğine göre bir hüküm kurulmasına imkan sağlamıştır. Bu düzenlemenin bir sonucu olarak mahkeme, eylemin hangi suçu oluşturacağına ilişkin nitelendirmede iddia ve savunmayla bağlı değildir. Örneğin, iddianamede hırsızlık olarak nitelendirilen eylemin suç eşyasının kabul edilmesi suçunu oluşturacağı görüşünde olan mahkemece, sanığa ek savunma hakkı da verilmek suretiyle bahse konu suçtan hüküm kurulabilecektir. İddianamede anlatılan ve kapsamı belirlenen olayın dışında bir fail ve fiilin yargılanması söz konusu olduğunda ise, suç duyurusunda bulunulması ve iddianame ile dava açılması halinde gerekli görülürse her iki iddianame ile açılan davaların birleştirilmesi yoluna gidilebilecektir.
Nitekim, Ceza Genel Kurulunun istikrar bulan ve süregelen birçok kararında da aynı sonuca ulaşılmıştır.
Bu açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde;
Sanık … ve inceleme dışı sanık … hakkında birlikte işlettikleri iş yerinde 06.07.2015 tarihinde yapılan aramada sakız kutusu içinde ele geçirilen uyuşturucu madde ile 02.07.2015 tarihinde adı geçenlerin içinde bulundukları araçta ele geçirilen uyuşturucu maddenin ticari amaçla bulundurulduğu iddiasına ilişkin Aydın Cumhuriyet Başsavcılığının 19.08.2015 tarihli iddianamesinde; suç isminin uyuşturucu ticareti yapma, sevk maddelerinin ise sanık … ile inceleme dışı sanık … yönünden bir kez uygulanmak üzere TCK’nun 188/3-2. cümle ve 188/4-b maddeleri şeklinde gösterildiği, anlatımda 06.07.2015 tarihinde sakız kutusu içerisinde ele geçirilen uyuşturucu madde bakımından her iki sanığın eylemlerinin açıkça tarif edildiği, bununla birlikte 02.07.2015 tarihinde araç içerisinde ele geçirilen uyuşturucu madde bakımından yalnızca inceleme dışı sanık … hakkında isnatta bulunulup sanık …’in eylemi hakkında açıkça bir tarif yapılmadığından, inceleme dışı sanık …’ın eylemi açıklanırken kullanılan ifadelerde sanık …’den söz edilmesinin adı geçen sanık hakkında ayrıca uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kamu davası açıldığı anlamına gelmeyeceği, kaldı ki sanık … hakkında 02.07.2015 tarihli eyleme ilişkin olarak soruşturma evresinde kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayırma kararı verildiği, yerel mahkemece de isabetli şekilde sanık hakkında sadece kamu davası açılan 06.07.2015 tarihli eyleme ilişkin hüküm kurulduğu, bu bağlamda sanık hakkında 02.07.2015 tarihli olay bakımından uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılan bir dava bulunmadığı kabul edilmelidir.
Sanık hakkında 02.07.2015 tarihli eylemden dolayı açılmış bir dava bulunmadığı sonucuna ulaşılması nedeniyle, gerekçenin 06.07.2015 tarihli eylemi kapsayıp kapsamadığı ve mevcut gerekçenin yasal ve yeterli olup olmadığının değerlendirilmesinde;
Yerel mahkemece “…Sanık … her ne kadar suçlamaları kabul etmemiş ise de; 06.07.2015 tarihli playstation adlı cafede yapılan aramada sanık …’in oturduğu yerin yan tarafında üzerinde 45 ….yazısı bulunan sakız kutusu içerisinde 13,75 gram metamfetamin maddesinin ele geçirilmiş olup, bu maddeden ortalama 275 kullanımlık uyuşturucu madde elde edilebileceği ve piyasa değerinin de 13,750 TL civarında olduğu değerlendirilmekle, sanık … ticari maksatla uyuşturucu bulundurmak suçunu işlediğinden eylemine uyan TCK 188/3. maddesi uyarınca cezalandırılmıştır.
Sanığın uyuşturucu maddeyi satışa arz ettiği yerin ibadethane olan camiye 122 metre mesafede olması nedeniyle sanığa verilen ceza TCK 188/4-a maddesi gereğince arttırılmıştır.
Sanık … her ne kadar suçlamaları kabul etmemiş ise de; 06.07.2015 tarihli iş yeri araç arama, el koyma ve yakalama tutanağı içeriği, sanık …’ın sanık …’in amcası olması gözetilerek, sanıklar … ve …’ın birlikte playstation isimli iş yerinde uyuşturucu ticareti yaptıkları kanaatine varılmakla aşağıdaki vicdani hüküm kurulmuştur” şeklindeki gerekçeyle sanık … hakkında mahkûmiyet hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlığın isabetli bir şekilde çözüme kavuşturulabilmesi için hükmün gerekçesinin içereceği hususlar üzerinde durulmalıdır.
T.C. Anayasasının “Duruşmaların açık ve kararların gerekçeli olması” başlıklı 141. maddesinin üçüncü fıkrası; “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” şeklinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Kararların gerekçeli olması” başlıklı 34. maddesinin birinci fıkrasında; “Hâkim ve mahkemelerin her türlü kararı, karşı oy dahil, gerekçeli olarak yazılır. Gerekçenin yazımında 230. madde göz önünde bulundurulur. Kararların örneklerinde karşı oylar da gösterilir”,
“Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230. maddesinde de;
“(1) Mahkûmiyet hükmünün gerekçesinde aşağıdaki hususlar gösterilir:
a) İddia ve savunmada ileri sürülen görüşler.
b) Delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi; bu kapsamda dosya içerisinde bulunan ve hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen delillerin ayrıca ve açıkça gösterilmesi.
c) Ulaşılan kanaat, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ve bunun nitelendirilmesi; bu hususta ileri sürülen istemleri de dikkate alarak, Türk Ceza Kanununun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre cezanın belirlenmesi; yine aynı Kanunun 53 ve devamı maddelerine göre, cezaya mahkûmiyet yerine veya cezanın yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbirinin belirlenmesi.
d) Cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adlî para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar.
(2) Beraat hükmünün gerekçesinde, 223. maddenin ikinci fıkrasında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(3) Ceza verilmesine yer olmadığına dair kararın gerekçesinde, 223. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarında belirtilen hallerden hangisine dayanıldığının gösterilmesi gerekir.
(4) Yukarıdaki fıkralarda belirtilen hükümlerin dışında başka bir karar veya hükmün verilmesi hâlinde bunun nedenleri gerekçede gösterilir”,
“Hükmün gerekçesi ve hüküm fıkrasının içereceği hususlar” başlıklı 232. maddesinde ise;
“(1) Hükmün başına, ‘Türk Milleti adına’ verildiği yazılır.
(2) Hükmün başında;
a) Hükmü veren mahkemenin adı,
b) Hükmü veren mahkeme başkanının ve üyelerinin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının ve zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, vekilinin, kanunî temsilcisinin ve müdafiin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği,
c) Beraat kararı dışında, suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi,
d) Sanığın gözaltında veya tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı,
Yazılır.
(3) Hükmün gerekçesi, tümüyle tutanağa geçirilmemişse açıklanmasından itibaren en geç onbeş gün içinde dava dosyasına konulur.
(4) Karar ve hükümler bunlara katılan hâkimler tarafından imzalanır.
(5) Hâkimlerden biri hükmü imza edemeyecek hâle gelirse, bunun nedeni mahkeme başkanı veya hükümde bulunan hâkimlerin en kıdemlisi tarafından hükmün altına yazılır.
(6) Hüküm fıkrasında, 223. maddeye göre verilen kararın ne olduğunun, uygulanan kanun Maddelerinin, verilen ceza miktarının, kanun yollarına başvurma ve tazminat isteme olanağının bulunup bulunmadığının, başvuru olanağı varsa süresi ve merciinin tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmesi gerekir.
(7) Hükümlerin nüshaları ve özetleri mahkeme başkanı veya hâkim ile zabıt kâtibi tarafından imzalanır ve mühürlenir”,
Hükümlerine yer verilmiştir.
Mahkemeler, kararlarını hangi temele dayandırdıklarını yeterince açık olarak belirtme yükümlülüğü altındadır. Bu yükümlülük, tarafların temyiz hakkını kullanabilmeleri için gerekli olmasının yanı sıra tarafların, muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve ayrıca demokratik bir toplumda, toplumun kendi adına verilen yargı kararlarının sebeplerini öğrenmelerinin sağlanması için de gereklidir. (AYM, B.N: 2013/7800, 18.6.2014, & 31; AİHM, Hadjianastassıou/Yunanistan Kararı, 16.12.1993, & 33)
Mahkemelerin davanın taraflarınca ileri sürülen iddia ve savunmalara şeklen cevap vermiş olmaları yeterli olmayıp, iddia ve savunmalara verilen cevapların dayanaksız olmaması, mantıklı ve tutarlı olması da gerekir. (AYM; B.N: 2013/7970, 10.06.2015, & 41). Böylece davanın taraflarının mahkeme kararının dayanağını öğrenerek mahkemelere ve genel olarak yargıya güven duymaları da sağlanacaktır. (AYM; B.N: 2012/1034, 20/3/2014, & 34).
Bu bağlamda, Anayasanın 141 ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 34, 230 ve 232. maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının karşıoy da dâhil olmak üzere gerekçeli olarak yazılması zorunlu olup, hüküm; başlık, sorun, gerekçe ve sonuç, bir başka anlatımla “hüküm” bölümlerinden oluşmalıdır. Başlık bölümünde; hükmü veren mahkemenin, mahkeme başkanı ve üyelerin veya hâkimin, Cumhuriyet savcısının, zabıt kâtibinin, katılanın, mağdurun, varsa vekillerinin ve yasal temsilcilerinin adı ve soyadı ile sanığın açık kimliği ile varsa müdafiinin adı, beraat kararı dışında suçun işlendiği yer, tarih ve zaman dilimi, sanığın gözaltında ya da tutuklu kaldığı tarih ve süre ile halen tutuklu olup olmadığı belirtilmeli, “sorun” bölümünde; iddia ve savunmada ileri sürülen görüş ve düşünceler ortaya konulmalı, “gerekçe” kısmında; dosyada mevcut deliller tartışılıp değerlendirildikten sonra hükme esas alınan ve reddedilen bütün deliller belirlenmeli, delillerle sonuç arasındaki bağ üzerinde durularak, niçin bu sonuca ulaşıldığı anlatılmalı, ulaşılan kanaatin açıklanması sırasında çelişkiye mahal vermeyecek şekilde hukuki nitelendirme yapılarak sonuç kısmında açıklanan uygulamaların dayanaklarına değinilmeli, “sonuç” ya da “hüküm” bölümünde ise, CMK’nun 230 ve 232. maddeleri uyarınca aynı Kanunun 223. maddesine göre verilen kararın ne olduğu, TCK’nun 61 ve 62. maddelerinde belirlenen sıra ve esaslara göre uygulanan kanun maddeleri ve hükmolunan ceza miktarı, yine aynı kanunun 53 ve devamı maddelerine göre mahkûmiyet yerine veya müeyyidenin yanı sıra uygulanacak güvenlik tedbiri, cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezası veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin taleplerin kabul veya reddine ait dayanaklar, kanun yollarına başvurma ve tazminat talep etme imkânının bulunup bulunmadığı, kanun yollarına müracaat mümkün ise kanun yolunun ne olduğu, şekli, süresi ve mercii hiçbir tereddüde yer vermeyecek biçimde açıkça gösterilmelidir.
Öte yandan, hükmün gerekçeyi ihtiva etmemesi, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/7 ve 5271 sayılı CMK’nun 289/1-g maddeleri uyarınca hukuka kesin aykırılık hallerinden birini oluşturacaktır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan mahkûmiyetine ilişkin hükmün gerekçesinde, yerel mahkemece öncelikle iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ayrıntılı olarak gösterilmiş, “deliller” bölümünde 06.07.2015 tarihli olay tutanağına, sanıkların savunmalarına ve tanık ifadelerine yer verildikten sonra ekspertiz raporuna değinilmiş, “gerekçe” olarak belirtilen bölümde; ortaya konulan deliller tartışılıp sanık ile irtibatlandırılarak kabul edilen oluşa göre suç nitelendirilmesi, cezanın belirlenmesi ile uygulamaya ilişkin takdir ve dayanaklarına yer verilmiş olduğundan, hükmün Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34, 230 ve 232. maddelerinde öngörülen şekilde kanuni ve yeterli gerekçeyi içerdiği ve 06.07.2015 tarihli olayı kapsadığı kabul edilmelidir.
2- Sanığın 06.07.2015 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığına gelince;
İncelenen dosya kapsamından;
06.05.2015 tarihli rapora göre; Aydın Narkotik Büro Amirliği görevlilerinin kimlik bilgileri saklı tutulan muhbir ile yaptıkları görüşmede, inceleme dışı sanık …’ın Doğu illerinden temin edeceği metamfetamin adlı uyuşturucu maddeyi Kuşadası ve Aydın’da dağıtacağı bilgisinin elde edildiği, bunun üzerine adı geçen hakkında yapılan araştırmada inceleme dışı sanığın kısa bir süre önce İstanbul’a gidip buradan temin ettiği metamfetamini torbacılara dağıttığı bilgisine ulaşıldığı, irtibatlı olduğu kişilerin tespiti ve uyuşturucu maddelerin ele geçirilmesi amacıyla inceleme dışı sanığın kullandığı GSM hatları tespit edilerek hakkında CMK’nun 135. maddesi gereğince iletişim tespit kararı alınıp teknik takibe başlandığı,
06.07.2015 tarihli iş yeri ve ev arama tutanağına göre; inceleme dışı sanık …’ın ikâmetinde ve sanık … ile birlikte işlettiği kafede arama yapılabilmesi için 06.07.2015 tarihinde Germencik Cumhuriyet Başsavcılığından yazılı arama emri alındığı, ev ve iş yerinde yapılacak arama işlemleri için iki ayrı ekip görevlendirildiği, aynı gün saat 16.30 sıralarında görevlilerce sanık … ile inceleme dışı sanık …’ın birlikte işlettikleri kafeye gidildiği, yapılan kimlik kontrolü neticesinde iş yerinde inceleme dışı sanık … ve sanık … ile hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan ayrı soruşturma yapılan tanıklar … ve …’un bulunduğunun tespit edildiği, sanık … ile inceleme dışı sanık …’ın üst aramalarında herhangi bir suç unsuruna rastlanılmadığı, görevlilerce sanık …’in oturduğu yerin yan tarafında üzerinde “45 VIVIDENT” yazısı bulunan sakız kutusunun görüldüğü, alınıp kontrol edildiğinde içinde uyuşturucu madde bulunduğunun anlaşıldığı, üst aramasında herhangi bir suç unsuruna rastlanılmayan tanık …’in ayağının ucunda alüminyum folyoya sarılı bir adet uyuşturucu maddenin, tanık …’ın üst aramasında ise sigara paketinin içinde alüminyum folyoya sarılı bir adet uyuşturucu maddenin ele geçirildiği, tanık …’a üzerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyi kimden aldığı sorulduğunda, 100 TL karşılığında inceleme dışı sanık …’dan satın aldığını beyan ettiği, aynı gün saat 16.45 sıralarında inceleme dışı sanık …’ın evinde adı geçenin yokluğunda yapılan aramada ise; yatak odasında bulunan siyah renkli bilgisayar çantasının içindeki şeffaf poşette uyuşturucu maddenin ele geçirildiği,
İzmir Kriminal Polis Laboratuvarı Müdürlüğünce düzenlenen 14.07.2015 tarihli rapora göre; iş yerinde sakız kutusunun içinde ele geçirilen maddenin net 6,6 gram, inceleme dışı sanık …’ın evinde ele geçirilen maddenin net 6 gram, tanıklar … ve …’dan ele geçirilen maddelerin ise toplam net 0,4164 gram metamfetamin olduğu,
Aydın Devlet Hastanesinin 06.07.2015 tarihli raporuna göre; sanık … ile tanık …’ın idrarlarıında metamfetamin, inceleme dışı sanık … ile tanık …’in idrarında metamfetamin, amfetamin ve THC etken maddelerinin tespit edildiği,
İletişimin tespiti tutanaklarına göre; sanık …’e ait herhangi bir görüşmenin bulunmadığı, tüm görüşmelerin inceleme dışı sanık … tarafından gerçekleştirildiği, bu görüşmelerde ise sanık …’in adının geçmediği,
Haklarında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçunda ayrı soruşturma yapılan tanıklar …, …, … ve …’ın sanık … ile ilgili bir anlatımlarının bulunmadığı,
Anlaşılmaktadır.
Tanık …; uyuşturucu madde kullandığını, 06.07.2015 tarihinde hayırlı olsun demek için inceleme dışı sanık …’ın yeni açtığı iş yerine gittiğini, bir süre sonra içeriye polislerin girmesi üzerine üç gündür üstünde taşımakta olduğu uyuşturucu maddeyi yere attığını, söz konusu maddeyi açık kimlik bilgilerini bilmediği Murat adlı bir şahıstan aldığını, inceleme dışı sanık …’ın uyuşturucu madde sattığını duyduğunu ancak sanık …’in uyuşturucu madde sattığını duymadığını, her iki sanıktan da uyuşturucu madde satın almadığını, polisler kafeye gelmeden önce kendisinin çay içtiğini, arka tarafında bulunan sanık …’in ise oyun oynadığını, görevliler kafeye girdikleri sırada çıkan sesten yere bir şey atıldığını fark ettiğini, ardından polislerin yaptığı arama sonucu atılan şeyin sakız kutusu olduğunu anladığını, içinde uyuşturucu madde bulunan bu kutuyu kimin attığını görmediğini, söz konusu uyuşturucu maddenin kime ait olduğunu bilmediğini,
Tanık … savcılıktaki ilk ifadesinde; 06.07.2015 tarihinde Yıldız Playstation adlı iş yerine gittiğini, sanık … ile oyun oynadıkları sırada polislerin geldiğini, bu esnada inceleme dışı sanık …’ın ana makinenin başında bulunduğunu, görevlilerce yapılan aramada sonucu üzerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyi inceleme dışı sanık …’dan 05.07.2015 tarihinde 100 TL karşılığında satın aldığını, adı geçenden daha öncede uyuşturucu madde aldığını, savcılıkta ikinci ifadesinde farklı olarak; sabah saatlerinde vermiş olduğu ifadesinin doğru olmadığını, üst aramasında ele geçirilen uyuşturucu maddeyi Kuşadası’nda açık kimlik bilgilerini bilmediği bir kişiden satın aldığını,
Mahkemede ise; sanık … ile inceleme dışı sanık …’ın uyuşturucu madde ticareti yapıp yapmadıklarını bilmediğini, inceleme dışı sanık …’dan hiçbir zaman uyuşturucu madde satın almadığını,
İnceleme dışı sanık … kollukta; Yıldız Playstation adlı iş yerini yeğeni olan sanık … ile birlikte işlettiğini, uzun yıllar uyuşturucu madde kullandığını ancak daha sonra bıraktığını, son zamanlarda ailevi sebeplerden dolayı tekrar metamfetamin kullanmaya başladığını, sanık … ile birlikte işlettikleri iş yerinde 06.07.2015 tarihinde ele geçirilen uyuşturucu maddeler ile bir ilgisinin bulunmadığını, iş yerine polisler geldiğinde sanık … ile tanık …’ın oyun oynadığını, sanık …’in yanında bulunan sakız kutusunun içindeki uyuşturucu maddenin sanık …’e ait olduğunu, söz konusu uyuşturucu maddeyi sanık … ile birlikte açık kimlik bilgilerini bilmediği Cezmi adlı kişiden kullanmak amacıyla 04.07.2015 tarihinde 600 TL karşılığında ortaklaşa satın aldıklarını, satın almış oldukları bu uyuşturucu maddeyi ikiye böldüklerini, evinde yapılan aramada ele geçirilen uyuşturucunun kendi payına düşen, iş yerinde sakız kutusu içinde ele geçirilenin maddenin ise sanık …’in payına düşen kısım olduğunu,
Sorguda farklı olarak; uyuşturucu madde ticareti yapmadığını, yapılan arama sonucu evinde poşette ve iş yerinde sakız kutusunda ele geçirilen uyuşturucu maddelerin kendisine ait olduğunu, uyuşturucu maddeyi kullanmak için satın aldığını, mahkemede ise; sanık … ile birlikte işlettiği iş yerinde kesinlikle uyuşturucu madde satmadığını,
İfade etmişlerdir.
Sanık … savcılıkta ve sorguda; Yıldız Playstation adlı iş yerini inceleme dışı sanık … ile birlikte işlettiklerini, 06.07.2015 tarihinde tanık … ile birlikte iş yerinde oyun oynadıkları sırada polislerin geldiğini, bulunduğu yerin yakınında yerde bulunan sakız kutusunun kendisine ait olmadığını, söz kutuyu kendisinin atmadığını, uyuşturucu madde kullandığını ancak kesinlikle ticaretini yapmadığını, mahkemede ise; iş yerinde sakız kutusunun içinde ele geçen uyuşturucunun ise kendisine ait olmadığını, söz konusu uyuşturucu maddeyi alabilecek ekonomik gücünün bulunmadığını, sanık … ile birlikte işlettikleri iş yerinde uyuşturucu madde satıldığına ilişkin bir bilgisinin bulunmadığını savunmuştur.
Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından gözönünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi halinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkan vermemeli, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalıdır. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanık … ile inceleme dışı sanık …’ın birlikte işlettikleri iş yerinde yapılan aramada sanık …’in oturduğu yerin yan tarafında bulunan sakız kutusu içerisinde uyuşturucu maddenin ele geçirildiği olayda; inceleme dışı sanık …’ın sorguda suç konusu uyuşturucu maddenin kendisine ait olduğunu ikrar etmesi, tanıklar …, …, …, …, … ve …’ın ele geçirilen uyuşturucu maddeyle ilgili sanık … hakkında herhangi bir beyanda bulunmadıkları gibi tanık …’ın, üzerinde ele geçirilen uyuşturucu maddeyi inceleme dışı sanık …’dan aldığını söylemesi, sanık …’in, hakkında iletişimin tespiti kararı verilen inceleme dışı sanık … ile herhangi bir görüşmesinin bulunmaması ve inceleme dışı sanık …’a ait iletişim tespit tutanakları içeriklerinde de sanık …’den bahsedilmemesi ile atılı suçlamayı kabul etmeyen sanık …’in üzerinde herhangi bir uyuşturucu ya da uyarıcı madde ele geçirilmemesi birlikte değerlendirildiğinde; inceleme dışı sanık …’ın sonradan döndüğü kolluk beyanı dışında sanık …’in atılı suçu işlediğine ilişkin her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan bir Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; “itirazın reddine karar verilmesi gerektiği” düşüncesiyle karşı oy kullanmıştır.
Sanık …’a atılı suçun sabit olmadığının kabul edilmesi karşısında, bu aşamada, sanık hakkında TCK’nun 188. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları uyarınca belirlenen “7 gün” adli para cezasından aynı Kanunun 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken adli para cezasının “5 gün” yerine “6 gün” ve buna bağlı olarak da sonuç adli para cezasının “100 TL” yerine “120 TL” olarak tayin edilmesinin yerinde olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirilmemiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının;
a- Sanık … hakkında 02.07.2015 tarihli eyleme ilişkin uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılmış bir dava bulunup bulunmadığına ve yerel mahkemece kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin gerekçenin 06.07.2015 tarihli olayları kapsayıp kapsamadığına ilişkin uyuşmazlıklar bakımından REDDİNE,
b- Sanığın 06.07.2015 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık yönünden KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 06.10.2016 tarihli ve 1204-7758 sayılı onama kararının sanık … bakımından KALDIRILMASINA,
3- Aydın 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 12.04.2016 gün ve 344-144 sayılı sanık … hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan mahkûmiyet hükmünün, sanık …’ın atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilmeden beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi isabetsizliğinden BOZULMASINA, sanık … hakkındaki cezanın infazına başlanmış ise İNFAZIN DURDURULMASINA, başka bir suçtan tutuklu veya hükümlü değilse DERHAL SERBEST BIRAKILMASI için YAZI YAZILMASINA,
4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, sanık … hakkında 02.07.2015 tarihli eyleme ilişkin uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan açılmış bir dava bulunup bulunmadığına ve yerel mahkemece kurulan mahkûmiyet hükmüne ilişkin gerekçenin 06.07.2015 tarihli olayları kapsayıp kapsamadığına ilişkin uyuşmazlıklar bakımından 24.04.2018 tarihinde yapılan birinci müzakerede oy birliğiyle, sanığın 06.07.2015 tarihli uyuşturucu madde ticareti yapma suçunun sabit olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık yönünden 27.03.2018 tarihinde yapılan birinci müzakerede yeterli çoğunluk sağlanamadığından 24.04.2018 tarihinde yapılan ikinci müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.