Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2017/1144 E. 2018/227 K. 22.05.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2017/1144
KARAR NO : 2018/227
KARAR TARİHİ : 22.05.2018

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 09.12.2014
Sayısı : 770-763

Kasten yaralama suçundan sanık … hakkında açılan kamu davasıyla ilgili olarak yargılama sırasında; İzmir (Kapatılan) 12. Sulh Ceza Mahkemesince 29.12.2011 gün ve 1108-2041 sayı ile, “Eylemin eziyet suçunu oluşturabileceği” gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli olduğu değerlendirilen İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesine gönderildiği, bu mahkemenin de kendisini görevsiz sayarak 02.02.2012 gün ve 106-40 sayı ile görevsizlik kararı vermesi üzerine, ortaya çıkan olumsuz görev uyuşmazlığının İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesince 12.03.2012 gün ve 331 sayı ile; “…Yerinde görülmeyen İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2012 gün ve 106-40 sayılı görevsizlik kararının kaldırılmasına” karar verilmek suretiyle çözümlendiği, görevsizlik kararı kaldırılan İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesince sanığın beraatine ilişkin 11.06.2013 gün ve 415-468 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 24.09.2014 gün ve 7651-31112 sayı ile;
“…Katılanın aşamalarda değişmeyen beyanları, beyanlarını doğrulayan adli raporları, sanığın soruşturma aşamasındaki tevil yollu ikrarı ve tüm dosya kapsamından, sanığa atılı eşe karşı kasten yaralama suçu sübut bulduğu halde, yazılı şekilde beraat kararı verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesi ise 09.12.2014 gün ve 770-763 sayı ile ilk hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı ve katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01.06.2017 gün ve 39686 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanunun 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanuna eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 23.11.2017 gün ve 6405-15293 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceğinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada, sanığa ve katılan vekiline bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin tebliğ edildiği, sanığın tebliğe rağmen duruşmaya gelmemesi üzerine aleyhe olan bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK’nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK’nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
Bu itibarla, yerel mahkemece verilen direnme kararına konu hükmün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- İzmir 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 09.12.2014 gün ve 770-763 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 22.05.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.