Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2016/156 E. 2016/308 K. 20.09.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2016/156
KARAR NO : 2016/308
KARAR TARİHİ : 20.09.2016

Yargıtay Dairesi : 20. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 11.09.2015
Sayısı : 229-349
Temyiz Edenler : Sanık ve vasisi

Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçundan sanık ….’in, TCK’nun 191/2, 191/3 ve 191/4. maddeleri gereğince tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine tabi tutulmasına ilişkin, Erciş Sulh Ceza Mahkemesince verilen 19.12.2012 gün ve 135-306 sayılı kararın infazı sırasında sanığın tedbir kararına uymadığının bildirilmesi üzerine dosyayı yeniden ele alan Erciş Sulh Ceza Mahkemesince 17.07.2013 gün ve 277-390 sayı ile sanık hakkındaki tedavi ve denetimli serbestlik kararının kaldırılmasına, sanığın TCK’nun 191/1, 192/3 ve 53. maddeleri gereğince 9 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna karar verilmiş, hükmün sanığın eşi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 20. Ceza Dairesince 10.06.2015 gün ve 2745-1795 sayı ile;
“Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a)Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, hükümden sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nun 191. maddesi ve aynı Kanun’un 85. maddesi ile 5320 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7. maddenin 2. fıkrası uyarınca, 191. madde hükümleri çerçevesinde ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına’,
b)Sanık bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun’un 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nun 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen ‘Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz’ hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK’nun 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca ‘davanın düşmesine’ karar verilmesinde zorunluluk bulunmasının gözetilmemesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Erciş 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise 11.09.2015 gün ve 229-349 sayı ile;
“Yapılan yargılama ve inceleme neticesinde, her ne kadar Yargıtay ilamının (b) fıkrasında sanığın yeniden suç işlemesi halinde 6545 sayılı Kanunun 68. maddesi ile değiştirilen TCK’nun 191/5. fıkrasına göre, ikinci suçtan dolayı açılan davada kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeni ile davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği belirtilmiş ise de, mahkememiz dosyasında sanığın yeni bir suç işlemesinin söz konusu olmadığı, yalnızca verilen ilk tedavi ve denetimli serbestlik kararı ile ilgili çıkartılan tebliğe rağmen sanığın denetimli serbestlik müdürlüğüne hiç başvurmadığı, bu itibarla sanık hakkında davanın düşmesine karar verilemeyeceği anlaşılmıştır” gerekçesiyle önceki hükümde direndiğini belirtmekle yetinerek hüküm kurmamıştır.
Bu kararın da sanık ve vasisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2016 gün ve 3640 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak suçundan sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nun 191. maddesinde 6545 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik uyarınca hüküm kurulmasının gerekip gerekmediğinin belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle ilk hükmünde direnen yerel mahkemenin hüküm fıkrasını yeniden kurma zorunluluğu bulunup bulunmadığının tespiti gerekmektedir.

İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece bozmadan sonra yapılan yargılama sonucunda önceki hükümde direnilmesine karar verilmesiyle yetinilip yeni bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun istikrar kazanmış uygulamalarına göre, bir hüküm bozulmuş olmakla tamamen ortadan kalkacağından, mahkemelerce direnme kararı verilirken, 5271 sayılı CMK’nun 230, 231 ve 232. maddelerine uygun yeni bir hüküm kurulması zorunlu olup, aksi hâl 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 308. maddesi uyarınca mutlak hukuka aykırılık oluşturmaktadır.
Ceza Muhakemesi Kanununun 230 ve 232. maddeleri uyarınca, aynı kanunun 223. maddesine göre hükmün ne olduğu herhangi bir tereddüde yer vermeyecek şekilde açıkça gösterilmeli, bozulmakla tamamen ortadan kalkan ve infaz yeteneğini yitiren önceki hükme atıf yapılmasıyla yetinilmemeli, onandığı takdirde başka bir kararın varlığını gerektirmeden infaza esas alınabilecek nitelikte yeni bir hüküm kurulmalıdır. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.01.2014 gün ve 489-12 sayılı kararı başta olmak üzere pek çok kararında aynı sonuca ulaşılmıştır.
Uyuşmazlık konusu bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Yerel mahkemece, yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda işlem yapılmamış ve bozulmakla tamamen ortadan kalkan önceki hükümde direnilmesine karar verildikten sonra, CMK’nun 223, 230 ve 232. maddeleri uyarınca verilen kararın ne olduğu belirtilmemiş ve kararda bulunması zorunlu olan “hüküm” kısmı eksik bırakılmıştır.
Bu itibarla, sair yönleri incelenmeyen direnme hükmünün belirtilen nedenle bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Erciş 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 11.09.2015 gün ve 229-349 sayılı direnme kararının, usul ve kanuna uygun olarak hüküm kurulmaması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın mahalline gönderilmesi amacıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20.09.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.