Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2016/1124 E. 2018/523 K. 13.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2016/1124
KARAR NO : 2018/523
KARAR TARİHİ : 13.11.2018

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 541-114

Basit cinsel saldırı suçundan sanık …’nin yapılan yargılaması sonucunda, TCK’nın 102/1, 102/3-b, 43, 62 ve 53. maddeleri uyarınca iki kez 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Bursa 8. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 21.02.2012 tarihli ve 541-114 sayılı hükümlerin, sanık ile müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 16.12.2015 tarih ve 698-11779 sayı ile hükümlerin oy çokluğuyla onanmasına karar verilmiş;
Daire Üyeleri A. Arslan ve M. C. Korkarer;
“Mağdure anlatımlarında bir ay süre ile zincirleme şekilde devam ettiği belirtilen eylemler esnasında yapılmış herhangi bir şikayetin bulunmayışı, dosya içeriğinde bulunan ve mağdure …… tarafından işyerine hitaben yazıldığı belirtilen 25.07.2011 tarihli dilekçenin içeriğinde ‘sanığın kendilerine elle tacizde bulunduğu ve öpmeye çalıştığı’ şeklinde soyut ibareler bulunduğu halde, ……’nin eşi …..’in sanığı darp etmesi üzerine olayın intikalinden sonraki aşamalarda ……’nin iddialarını genişletmiş olması, mağdure….’in aşamalardaki anlatımlarının ayrıntı içermeksizin diğer mağdure ……’nin beyanlarını tekrarlar mahiyette oluşu, sanığın ‘mağdurelerin çalışma performanslarını beğenmediği için mağdureleri işten çıkarmak istmesi nedeniyle kendisine asılsız suç isnadında bulunulduğu’ yönündeki savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın atılı suçları işlediğine dair mağdurelerin samimi görülmeyen anlatımlarından başkaca mahkumiyete yetecek kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından sanığın atılı suçlardan beraati gerektiği” düşüncesi ile karşı oy kullanmışlardır.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 19.02.2016 tarih ve 199344 sayı ile;
“Mağdure … değişmeyen anlatımlarında bir ay süre ile zincirleme şekilde devam ettiği belirtilen eylemler esnasında yapılmış herhangi bir şikayetin bulunmayışı, dosya içeriğinde bulunan ve mağdure … tarafından işyerine hitaben yazıldığı belirtilen 25.07.2011 tarihli dilekçenin içeriğinde ‘sanığın kendilerine elle tacizde bulunduğu ve öpmeye çalıştığı’ şeklinde soyut ibareler bulunduğu halde, …’ın eşi …..’in sanık …’yi darp etmesi üzerine olayın intikalinden sonraki aşamalarda ……’nin iddialarını genişletmiş olması, mağdure….’in aşamalardaki anlatımlarının ayrıntı içermeksizin diğer mağdure …’ın beyanlarını tekrarlar mahiyette oluşu, sanığın ‘mağdurelerin çalışma performanslarını beğenmediği için mağdureleri işten çıkarmak istemesi nedeniyle kendisine asılsız suç isnadında bulunulduğu’ yönündeki savunmaları ve tüm dosya kapsamına göre, sanık …’nin atılı suçları işlediğine dair mağdurelerin samimi görülmeyen anlatımlarından başkaca mahkumiyete yetecek kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından sanık …’nin atılı suçlardan beraati gerektiği” düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Dairesince 11.05.2016 tarih, 3144-4847 sayı ve oy çokluğu ile; itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık … hakkında kasten yaralama suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar itiraz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık … hakkında basit cinsel saldırı suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire çoğunluğu ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı basit cinsel saldırı suçlarının sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
Katılanlardan …’nın suç tarihi itibarıyla 21, …’ın ise 26 yaş içerisinde bulunduğu, katılan …’nin evli, katılan …’in ise bekar olduğu, her iki katılanın da Keremika Seramik isimli iş yerinde işçi olarak çalıştıkları,
Suç tarihi itibarıyla 34 yaşının içerisinde bulunup bekar ve sabıkasız olan sanığın katılanların çalıştığı iş yerinde sorumlu müdür olarak görev yaptığı,
Kolluk tarafından düzenlenen 26.07.2011 tarihli tutanağa göre; 26.07.2011 tarihinde saat 16.45 sıralarında haber merkezine Keremika adlı iş yerinde bayana taciz olayı olduğu anonsu yapılması üzerine söz konusu yere gidildiği, iş yeri sorumlusu sanığın iş yerinde çalışan katılanlara tacizde bulunduğunun iddia edilmesi ve katılan …’nin eşi olan inceleme dışı sanık …’ın sanığı darp ettiğinin anlaşılması üzerine tarafların polis merkezine götürüldüğü,
Katılan … tarafından Ünsa Madencilik Keremika Seramik A.Ş yetkilisine hitaben yazılan 25.07.2011 tarihli mektubun aynen;
“Sayın Semra Hanım;
Ben 17.06.2011 tarihinde yeni açılan Bursa-Haşimişcan mağazasında satış danışmanı olarak çalışmakta olan … isimli personelinizim. Mağaza sorumlumuz olan …’den rahatsız edeci davranışlar sözlü ve elli olarak tacizler görmekteyiz. Bundan son derece rahatsız olmaktayız. Eşimi bu konu ile ilgili olarak haberdar etmedim. Çünkü haberi olduğunda kötü şeylerin olabileceğini biliyorum. Bu yüzden bu konu ile ilgili sizi bilgilendirmek istedim. Bir gün Volkan beyle beraber mağazanın camlarını yıkıyorduk. Böyle bir konuya nasıl geldi anlamadım ve bana dedi ki ‘bir gün işe geldiğinde…. hanımı depoda ağlarken bulacaksınız,….’e ne olduğunu sorduğumda Volkan bey artık eşim oldu diyecek’ dedi. Böyle bir şeyin şakası bile olmaz nasıl konuşmalar bunlar anlamadım.
Yine bir gün bana doğum yapmışsın ama hiç göbeğin yok diyerek elle taciz etmeye çalıştı. Bir günde müşterilerin yoğun olduğu bir saatte beni kolumdan tutup üst kata ofise götürdü ve sonra ‘omuzlarım çok ağrıyor bana masaj yapar mısın’ dedi. Bende…. aşağıda yalnız müşteriler var diyerek tekrar aşağıya indim. Hiç akıl almaz hakaretlerde ve sözlerde bulunuyor.
Aysel Hanımı sürekli ‘rujun bitmiş git tazele’ diyor, her fırsatta tokalaşmaya çalışıp öpmeye çalışıyor,…. hanımı.
Bize karşı mağaza sorumlusu sıfatını kullanarak bu gibi şeyleri yapmada ve söylemede kendini özgür görüyor.
Bir şekilde ona karşı tepkili davrandığımızda ‘ben sizin mağaza sorumlunuzum haddinizi bilin’ diyerek bu seferde eziyetlerde bulunuyor sürekli hatamızı arayıp isterse işten çıkaracağını söyleyerek tehditlerde bulunup açıkçası bize göz dağı veriyor.
Aysel hanım ve ben bu şartlar altında işimizi çok sevmemize rağmen çalışabileceğimizi zannetmiyoruz. Zaten ailelerimizin haberleri olduğunda da bu kişi ile aynı ortamda çalıştıracaklarını zannetmiyorum.
Biz işimizi çok seviyor ve seve seve çalışıyoruz ama onunla aynı ortamda kalmaktan açıkçası ürküyoruz.
Bütün bu yaşanılanlardan dolayı Volkan beyin işten çıkarılmasını ve gerekirse hukuki yönden haklarımızın aranılmasını talep ediyoruz. Bilgilerinize arz ederim.” şeklinde olduğu,
Bursa Devlet Hastanesince düzenlenen 26.07.2011 tarihli rapora göre; sanığın sol dizinde abrazyon, burnunda aktif olmayan kanama ile non deplase fraktür bulunduğu,
Bursa Adli Tıp Şube Müdürlüğünce düzenlenen 28.07.2011 tarihli rapora göre; sanığın burnundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisi birinci derecede hafif nitelikte olup yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilemeyeceği,
Anlaşılmaktadır.
Katılan …; Keremika Seramik isimli iş yerinde, açıldığı 17.06.2011 tarihinden beri satış danışmanı olarak çalıştığını, aynı tarihte işe başladıkları mağaza sorumlusu olarak görev yapan sanığın 26.07.2011 tarihinden yaklaşık iki veya üç hafta önce kendisini sözleri ve eliyle taciz etmeye başladığını, işe başladığı ilk zamanlarda sabahları işe gelir gelmez “Merhaba” diyerek elini uzatan sanığın, kendisi istemediği hâlde yanaklarından öpecek iken bir anda iyice yaklaşarak dudağından öpmeye çalıştığını, bunu yapmaması için ne kadar çaba gösterse de sanığın aynı hareketlerine devam edip hoş geldin bahanesiyle zoraki yanak öpme sırasında dudağına doğru yaklaştırıp öptüğünü, bu durumdan rahatsız olmasına karşın, sanık mağaza sorumlusu olduğundan bir şey diyemediğini, bir defa da lavabodan çıktığında yanına gelen sanığın elini karnına dokundurup “Aa ……, sen çocuk doğurmuşsun ama karnın hiç yok, ama bacakların kalın” diyerek ellerini bacaklarına atıp bacağında gezdirdiğini, sanığa tepki gösterince “Ben iş yeri sorumlusuyum, işten attırırım, haddini bil” diyerek kendisini korkuttuğunu, sanığın davranışlarının gün geçtikçe daha da arttığını, “Bak…. hanım ruj sürüyor, sen neden sürmüyorsun, ama senin dudakların, zaten ojeli gibi” diyerek ellerini yüzüne dokundurup tacizde bulunduğunu, sanığın diğer katılan …’e de aynı davranışları sergilediğini, bir gün sanık ile birlikte kendisinin mağazanın dış camlarını, diğer katılan …’in ise mağazanın iç camlarını silerken, sanığın kendisine bir anda “Bir gün geldiğinde….’i depoda ve içeride ağlıyor halde göreceksin” dediğini, nedenini sorduğunda ise “Aysel sana şu cevabı verecek, artık Volkan benim eşim oldu, Volkan bey artık Volkan bey değil diyecek” dediğini, diğer günlerde de yine sanığın elleriyle bazen bacaklarına bazen yüzüne dokunduğunu, sanığın kendisine dokunmak için çeşitli bahaneler bulduğunu, bu durumdan iyice rahatsız olunca bir mektup yazarak iş yerine gönderdiğini, diğer nüshayı da evde bıraktığını, evde bıraktığı mektubu bulan eşinin iş yerine gelerek sanık ile kavga ettiğini, sanıktan şikâyetçi olduğunu,
Katılan …; Keremika Seramik isimli iş yerine açıldığından beri çalıştığını, mağaza sorumlusu olan sanığın kendisine ve diğer katılan …’ye karşı devamlı elle ve sözle sarkıntılık edip tacizde bulunduğunu, kendilerine “Hoş geldin” diyen sanığın yanaklarından öpme bahanesiyle dudaklarının kenarından öpme eylemini sürekli devam ettirdiğini, kendisi ve diğer katılan …’ye dokunan sanığın ellerini istemedikleri hâlde vücutlarında gezindirdiğini, bu durumdan rahatsız olduklarını ancak sanığın mağaza sorumlusu olması nedeniyle konuyu dile getirmekten korktuklarını, sanığa tepki gösterdiklerinde de sanığın kendilerine hemen ters davranmaya başladığını, şikâyetçi olduğunu,
İnceleme dışı sanık …; 25.07.2011 tarihinde gece evinde bulunduğu sırada eşyaların arasında eşi olan katılan … tarafından iş yerine hitaben yazılmış mektup gördüğünü, mektubun içeriğine baktığında eşi ile aynı iş yerinde çalışan sanığın eşine ve başka bir bayana cinsel tacizde bulunduğunu anladığını, ertesi gün saat 16.30 sıralarında konuyu sormak için eşinin çalıştığı yere gittiğini, sanığı dışarı çağırıp durumu sorduğunu, iddiaları kabul etmeyen sanığı eşiyle yüzleştirdiğinde inkâr etmeye devam ettiğini, iş yeri dışında sanığın gülerek pişkin tavırlarına devam etmesi üzerine sanığa kafa attığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık … kollukta; Keremika Seramik isimli iş yerinde, açıldığı tarihten itibaren işçilerden ve mağazanın diğer işlerinden sorumlu müdür olarak görev yaptığını, katılanların da bu iş yerinde işçi olarak çalıştıklarını, katılanlara iş ve işlerin nasıl yapılacağını sürekli öğretmeye çalışıp talimatlar verdiğini, katılanların sürekli kendisinin verdiği talimatların tersini yapıklarından aralarında anlaşmazlık çıktığını, katılanların kendisine iftira atarak kendisinin işten atılmasını sağlamak istediklerini, hakkında asılsız ithamlarda bulunan katılanların kendisini firmaya şikayet ettiklerini, katılanlara sarkıntılık etmesinin mümkün olmadığını, katılanların beyanlarının tamamen iftira ve yalan olduğunu, 26.07.2011 tarihinde iş yerine gelip kendisine konuyu soran katılan …’nin eşi inceleme dışı sanık …’e katılanlarla aralarında hiç bir şey olmadığını söylediğini, ancak inceleme dışı sanık …’in kendisine inanmayarak burnuna kafa attığını, hiç bir suça karışmadığını, böyle bir iftiraya maruz kalmasının çok ağrına gittiğini, inceleme dışı sanık …’in kendisine kafa attığı esnada “Bu böyle kalmayacak , seni öldüreceğim” dediğini,
Duruşmada; katılanların da çalıştığı Keremika Seramik isimli iş yerinde mağaza müdürü olarak çalıştığını, bu mağazada daha önceden performansını beğenmediği Serkan isimli çalışanı işten çıkardığını, aynı şekilde katılanların da performanslarını beğenmeyip işten çıkaracağını kendilerine söylediğini, firmanın Bursa’da açacağı yeni şubenin başına katılan …’nin geçmek istemesi üzerine katılan …’ye performansının iyi olmadığını ve buna göre CV’sini dolduracağını söylemesinden dolayı katılanların kendisi hakkında bu şekilde iftirada bulunduklarını, suçlamayı kabul etmediğini,
Savunmuştur.
5237 sayılı Türk Ceza Kanununun suç tarihi itibarıyla yürürlükte olan “Cinsel saldırı” başlığını taşıyan 102. maddesi;
“1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle işlenmesi durumunda, yedi yıldan oniki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı,
d) Silâhla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
4) Suçun işlenmesi sırasında mağdurun direncinin kırılmasını sağlayacak ölçünün ötesinde cebir kullanılması durumunda kişi ayrıca kasten yaralama suçundan dolayı cezalandırılır.
5) Suçun sonucunda mağdurun beden veya ruh sağlığının bozulması hâlinde, on yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur.
6) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur” şeklinde iken, yerel mahkeme kararından sonra 28.06.2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun’un 58. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu;
“(1) Cinsel davranışlarla bir kimsenin vücut dokunulmazlığını ihlâl eden kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, beş yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Cinsel davranışın sarkıntılık düzeyinde kalması hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Fiilin vücuda organ veya sair bir cisim sokulması suretiyle gerçekleştirilmesi durumunda, on iki yıldan az olmamak üzere hapis cezasına hükmolunur. Bu fiilin eşe karşı işlenmesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturmanın yapılması mağdurun şikâyetine bağlıdır.
(3) Suçun;
a) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
b) Kamu görevinin, vesayet veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
c) Üçüncü derece dâhil kan veya kayın hısımlığı ilişkisi içinde bulunan bir kişiye karşı ya da üvey baba, üvey ana, üvey kardeş, evlat edinen veya evlatlık tarafından,
d) Silahla veya birden fazla kişi tarafından birlikte,
e) İnsanların toplu olarak bir arada yaşama zorunluluğunda bulunduğu ortamların sağladığı kolaylıktan faydalanmak suretiyle,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilen cezalar yarı oranında artırılır.
(4) Cinsel saldırı için başvurulan cebir ve şiddetin kasten yaralama suçunun ağır neticelerine neden olması hâlinde, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
(5) Suç sonucu mağdurun bitkisel hayata girmesi veya ölümü hâlinde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmolunur” hâlini almıştır.
Maddenin ilk fıkrasında cinsel saldırı suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci ve üçüncü fıkralarında ise suçun temel şekline nazaran daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri yaptırıma bağlanmıştır.
Korunan hukukî değerin, kişilerin cinsel özgürlüğü ve dokunulmazlığı olduğu cinsel saldırı suçunda failin ve mağdurun, kadın ya da erkek, evli veya bekâr olması mümkündür. Fail ile mağdurun farklı ya da aynı cinsiyetten olması da önemli değildir. Ancak TCK’nın 102. maddesinde düzenlenen cinsel saldırı suçunun mağdurunun 18 yaşını tamamlamış olması gerekir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan …’nin sanığın gerçekleştirdiği cinsel davranışlardan duyduğu rahatsızlığı iş yeri yetkililerine bildirmek üzere yazdığı mektubu bulan katılanın eşi inceleme dışı sanık …’in iş yerine giderek sanığı darp etmesi nedeniyle olayın adli mercilere intikal etmesi, iftira atmaları için ciddi ve kanıtlanmış bir nedenleri bulunmayan katılanların aşamalarda istikrarlı ve birbirlerini doğrulayan şekilde sanığın kendilerine cinsel saldırıda bulunduğunu beyan etmeleri, aynı iş yerinde çalışan her bir katılanın diğer katılana yönelik cinsel saldırı hususundaki bilgilerinin görgüye dayalı olması, sanığın soruşturma evresinde ileri sürmediği katılanları işten çıkarmayı düşündüğüne ilişkin husumet iddiasının başkaca bir delille desteklenmemesi nedeniyle kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olduğunun anlaşılması, katılanların işe başlama ile sanığı şikâyet etme tarihleri arasında geçen süre olayın mahiyetine gelişim sürecine göre uzun olmadığı gibi eylemlerin katılanlar tarafından derhâl adli mercilere bildirilmemesinin sanık ve katılanların konumu gözetildiğinde makul bir nedene dayanması, düzenleyeninin farklı olması ve veriliş amaçları gözetildiğinde katılan …’nin iş yeri yetkilisine yazdığı şikâyet mektubu ile soruşturma aşamasında verdiği ifadeler arasındaki eylemlerin özüne ilişkin olmayan farklılıkların doğal olması karşısında; sanığın sorumlu müdür olarak görev yaptığı iş yerinde çalışan katılanları hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuzunu kötüye kullanarak, aynı suç işleme kararı kapsamında farklı zamanlarda rızaları dışında dudaklarının kenarlarından öpüp, ellerini vücutlarında gezindirmek suretiyle her iki katılana yönelik ayrı ayrı zincirleme şeklinde atılı cinsel saldırı suçlarını gerçekleştirdiğinin sûbuta erdiği kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Özel Daire kararında bir isabetsizlik bulunmadığından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan üç Ceza Genel Kurulu Üyesi; itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 13.11.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy çokluğuyla karar verildi.