Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2015/5 E. 2018/600 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/5
KARAR NO : 2018/600
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Sayısı : 1-587

Sanık …’un 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un 160/3. maddesi delaletiyle 160/2, TCK’nın 43, 53 ve 62. maddeleri uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin Adana 6. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.05.2011 tarihli ve 1-587 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 12.02.2014 tarih ve 11833-1573 sayı ile;
“12.09.2010 tarihinde yapılan referandumda Yüreğir 2. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığı’na bağlı Ethem Kuzucu İlköğretim Okulu’nda bina sorumlusu olan sanığın seçmen listesinde kayıtlı olduğu 2148 numaralı sandıkta oy kullandıktan sonra, bina sorumlusu olduğu okulda bulunan 2179, 2181 ve 2183 numaralı sandıklarda kendisini seçmen listesine ekletmek suretiyle mükerrer oy kullanmaktan ibaret eyleminde zincirleme suç hükümlerinin koşullarının oluşmadığı ve fiilin tek suç oluşturduğu gözetilmeden tayin olunan cezada TCK’nın 43/1. maddesi ile arttırım yapılması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10.04.2014 tarih ve 329404 sayı ile;
“…Maddi olayda, sanık …’un 12.09.2010 tarihli Anayasa değişikliklerinin halkoylamasına sorulması referandumunda Yüreğir 2. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına bağlı Ethem Kuzucu İlköğretim okulunda bina sorumlusu olduğu, sanığın, 2148 nolu sandık 173 sıra no da oy kullandıktan sonra, kendisini seçmen listesine ekletmek suretiyle, 2179, 2181 ve 2183 nolu sandıklarda mükerrer olarak üç kez oy kullandığı Yüreğir İlçe Seçim Kurulu başkanlığı yazısı ve sanığın ikrarı ve dosya kapsamından anlaşılmıştır.
‘Mükerrer’; tekrar olunmuş, bir daha olmuş, biribiri üstüne iki veya fazla vuku bulmuş, anlamına gelmektedir.
Sanığın, 2148 sayılı sandıkta oy kullandıktan sonra 2179 nolu sandıkta kendisini seçmen listesine eklemek suretiyle mükerrer nitelikte oy kullandığı ve bu eylemi sonucunda 298 sk. 160/3 maddesinde yazılı mükerrer oy kullanma suçunu işlediği, daha sonra sanığın, 2181 nolu sandıkta bir kez daha oy kullandığı ve bununla yetinmeyip 2183 nolu sandıkta da kendisini seçmen sandık listesine eklemek suretiyle yeniden oy kullanması eylemi aynı suç işleme kararının icrasıyla ve kısa zaman aralığında birden fazla suç işlediği ve sanığın eyleminin TCK 43/1 maddesinde yazılı zincirleme suç kapsamında bulunduğu,
Bu itibarla sanık hakkında Yüksek 9. Ceza Dairesinin, 12.02.2014 tarihli ve 11883-1573 sayılı ilamıyla, sanığın seçmen listesinde kayıtlı olduğu 2148 numaralı sandıkta oy kullandıktan sonra, bina sorumlusu olduğu okulda bulunan 2179, 2181 ve 2183 numaralı sandıklarda kendisini seçmen listesine ekletmek suretiyle mükerrer oy kullanmaktan ibaret eyleminde zincirleme suç hükümlerinin koşullarının oluşmadığı ve fiilin tek suç oluşturduğu gözetilmeden tayin olunan cezada TCK’nın 43/1. maddesi ile arttırım yapılmasının usul ve yasaya aykırı görülerek hükmün bozulmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK’nIn 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 20.11.2014 tarih ve 4241-11741 sayı ile itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; zincirleme suç hükmünün uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanık …’un 2010 yılında yapılan Türkiye Anayasa Değişikliği Referandumunda Yüreğir 2. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına bağlı Ethem Kuzucu İlköğretim Okulunda bina sorumlusu olarak görev yaptığı,
Sanığın ikrarı ve tüm dosya kapsamından; sanığın, seçmen listesinde kayıtlı olduğu Kılıçaslan İlköğretim Okulundaki 2148 numaralı sandıkta oy kullandıktan sonra, bina sorumlusu olduğu Ethem Kuzucu İlköğretim Okulunda bulunan 2179, 2181 ve 2183 numaralı sandıklarda da kendisini seçmen listesine ekletmek suretiyle mükerrer oy kullandığı,
Anlaşılmıştır.
Demokrasi, hür, eşit ve dürüst seçim yapılmasını gerektirir. Seçim sonuçları da, seçme yeterliliğine sahip ve seçmen kütüğünde kayıtlı olan seçmenlerin gerçek iradelerini ortaya çıkarmalıdır. Seçimlerde usulsüzlük yapılması ve hile karıştırılması, dürüstlük ilkesini zedelediği gibi seçim sonuçlarının gerçeği yansıtmasını da önlediğinden seçim güvenliğini zedelemeye yönelik olan eylemler, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’da suç olarak yaptırıma bağlanmıştır.
Bu bağlamda suç tarihinde yürürlükte bulunan 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun’un “Seçmen olmayanların oy vermesi” başlıklı 160. maddesi;
“Her kim oy verme sırasında seçme yeterliği olmadığını bildiği halde oy vermeye teşebbüs eder veya verirse iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Başkasının adını taşıyarak oy vermeye teşebbüs eden veya veren üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Mükerrer oy vermeye teşebbüs eden veya veren kimse hakkında da ikinci fıkra hükmü uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere maddenin birinci fıkrasında oy verme sırasında seçme yeterliği olmadığını bildiği halde oy vermeye teşebbüs etme veya verme, ikinci fıkrasında ise başkasının adını taşıyarak oy vermeye teşebbüs etme veya verme suç olarak düzenlenmiş, maddenin üçüncü fıkrasında ise mükerrer oy vermeye teşebbüs eden veya veren kişilerin, maddenin ikinci fıkrası uyarınca cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Uyuşmazlık konusu ile ilgili olup anılan maddenin üçüncü fıkrasında düzenlenen suçun mağduru kamudur.
Uyuşmazlığın isabetli bir hukuki çözüme kavuşturulabilmesi için, “zincirleme suç” hükümlerinin de incelenmesi gerekmektedir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’na hakim olan ilke gerçek içtima olduğundan, bunun sonucu olarak, “kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza” söz konusu olacaktır. Nitekim bu husus Adalet Komisyonu raporunda da; “Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ şeklinde ifade edilmektedir. Bunun istisnaları, suçların içtimaı bölümünde belirlenmiştir. Bu istisnalar dışında, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilecektir. Böylece verilen her bir ceza, bağımsızlığını koruyacaktır” şeklinde ifade edilmiştir. Bu kuralın istisnalarına ise, TCK’nın “suçların içtimaı” bölümünde, 42 (bileşik suç), 43 (zincirleme suç) ve 44 (fikri içtima) maddelerinde yer verilmiştir.
5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinin ilk fıkrasında; “Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” biçiminde zincirleme suç düzenlemesine yer verilmiş, ikinci fıkrasında; “Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır” denilmek suretiyle aynı neviden fikri içtima kurumu hüküm altına alınmış, üçüncü fıkrasında ise; “Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz” düzenlemesi ile zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir.
TCK’nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
a- Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
b- İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
c- Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
TCK’nın 43/1. maddesinde bulunan, “değişik zamanlarda” ifadesi nedeniyle zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, suçların mutlaka değişik zamanlarda işlenmesi gereklidir ki, bunun sonucu olarak, aynı mağdura, aynı zamanda, aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda tek suçun oluşacağı kabul edilmiştir. Bu halde zincirleme suç hükümleri uygulanarak artırım yapılamayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığın, 2010 yılında yapılan Türkiye Anayasa Değişikliği Referandumunda seçmen listesinde kayıtlı olduğu Kılıçaslan İlköğretim Okulunda bulunan 2148 numaralı sandıkta oy kullandıktan sonra, bina sorumlusu olduğu Yüreğir 2. İlçe Seçim Kurulu Başkanlığına bağlı Ethem Kuzucu İlköğretim Okulunda bulunan 2179, 2181 ve 2183 numaralı sandıklarda da kendisini seçmen listesine ekletmek suretiyle mükerrer oy kullandığı olayda, her bir oyun seçime olan etkisi, atılı suçta zincirleme suç hükmünün uygulanamayacağına ilişkin hukuki bir engel bulunmaması ve TCK’nın 43. maddesinin birinci fıkrasının son cümlesinde yer alan mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da zincirleme suç hükmünün uygulanabileceğine ilişkin hüküm birlikte değerlendirildiğinde, eylemlerini bir suç işleme kararının icrası kapsamında ve değişik zamanlarda gerçekleştiren sanık hakkında TCK’nın 43/1. maddesinin uygulanmasına dair Yerel Mahkeme hükmünün isabetli olduğu kabul edilmelidir.
Ancak, hükümden sonra 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK’nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi karşısında, sanık hakkında belirtilen maddenin uygulanması bakımından, yeniden değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün TCK’nın 53. maddesi yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmelidir.
SONUÇ :
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 12.02.2014 tarihli ve 11833-1573 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,
3- Diğer yönleri usul ve kanuna uygun olan Adana 6. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.05.2011 tarihli ve 1-587 sayılı mahkûmiyet hükmünün, Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 gün ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08.10.2015 tarihli ve 140-85 karar sayılı kararı ile TCK’nın 53. maddesinin iptal edilen hükümleri gözetilerek, sanık hakkında yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak, yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu hususun, 1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün görüldüğünden, hüküm fıkrasından TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına ilişkin bölümün çıkarılması ve yerine; “Kasıtlı bir suçtan mahkûmiyetine karar verilen sanık hakkında Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 08.10.2015 tarihli ve 140-85 sayılı iptal kararı gözetilerek TCK’nın 53/1-2-3. maddesinin uygulanmasına” ibaresinin yazılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 04.12.2018 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.