Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2015/310 E. 2016/46 K. 09.02.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/310
KARAR NO : 2016/46
KARAR TARİHİ : 09.02.2016

Mahkemesi : … Asliye Ceza
Hırsızlık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonucunda, sanığın eyleminin suç eşyasının satın alınması suçunu oluşturduğu kabul edilerek 5237 sayılı TCK’nun 165/1, 50 ve 52. maddeleri uyarınca doğrudan verilen 2.000 Lira ve hapis cezasından çevrilen 3.600 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, …. Asliye Ceza Mahkemesince verilen … gün ve …-… sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay … Ceza Dairesince .. gün ve …-… sayı ile;
“Müştekiye ait araç çalındıktan 13 gün sonra, sanık tarafından farklı plaka takılı ve ruhsat olduğu halde başka bir suçta kullanıldığının anlaşıldığı, aracın müştekiye ait çalıntı araç olduğu anlaşıldıktan sonra sanığın aracı haricen satın aldığına ilişkin sunmuş olduğu protokolde ismi bulunan açık kimlikleri bilinmeyen şahısların, adresleri ve kimlik bilgileri sanıktan sorularak, adreslerini ve kimlik bilgilerini bildirdiği takdirde, protokolde ismi bulunan şahısların tanık sıfatıyla beyanları tespit edildikten sonra sanığın eyleminin suç eşyasının satın alınması suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi gerektiği; adreslerini ve kimlik bilgilerini bildirmediği takdirde, suçtan ve cezadan kurtulmak amacıyla sunduğu, herhangi bir denetim olanağı olmayan protokole itibar edilmeyerek sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturacağı hususunun gözetilmesi” gerektiği belirtilerek bozulmasına karar verilmiştir.
… Asliye Ceza Mahkemesi ise … gün ve … sayı ile;
“Müştekinin aracının çalınmasından sonra kaçakçılık suçu ile ilgili olarak sanıkta yakalandığında üzerinde 25 … 217 numaralı plakaların takılı olduğu, sanığın aracı satın aldığını belirttiği tarihten yakalandığı tarihe kadar geçen süre içinde aracın devrini üzerine almak için herhangi bir girişimde bulunmadığı, emniyette araştırma yaptığı takdirde aracın çalıntı olduğunu belirleyebilecek durumda olduğu halde böyle bir araştırma da yapmadığı, aracın sanık tarafından çalındığına ilişkin delil mevcut olmadığı, hırsızlık eylemini sanığın gerçekleştirdiğinin deliller ile ispatlanması gerekli olup, bozma ilamında belirtildiği şekilde sanığın bu aracı çalmadığına yönelik ispat külfeti altına sokulamayacağı, dosyadaki deliller itibarıyla sanığın müştekinin çalınan aracını kullandığı sabit olup, eyleminin TCK’nun 165/1. maddesindeki suç eşyasını kabul etmek olduğu, hırsızlık eylemini gerçekleştirdiğine ilişkin ise cezalandırılmasına yeterli delil bulunmadığı” gerekçesiyle direnerek sanığın önceki hükümdeki gibi suç eşyasının satın alınması suçundan cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.03.2015 gün ve 44031 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin hırsızlık suçunu mu yoksa suç eşyasının satın alınması suçunu mu oluşturacağının tespitine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle yerel mahkeme kararının “eylemli uyma sonucu verilmiş yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığı hususunun önsorun olarak ele alınması gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosyada; sanığın suç eşyasının satın alınması suçundan mahkûmiyetine ilişkin verilen ilk hükmün Özel Dairece “…sanığın aracı haricen satın aldığına ilişkin sunmuş olduğu protokolde ismi bulunan açık kimlikleri bilinmeyen şahısların, adresleri ve kimlik bilgileri sanıktan sorularak, adreslerini ve kimlik bilgilerini bildirdiği takdirde, protokolde ismi bulunan şahısların tanık sıfatıyla beyanları tespit edildikten sonra sanığın eyleminin suç eşyasının satın alınması suçunu oluşturup oluşturmayacağının değerlendirilmesi gerektiği; adreslerini ve kimlik bilgilerini bildirmediği takdirde, suçtan ve cezadan kurtulmak amacıyla sunduğu, herhangi bir denetim olanağı olmayan protokole itibar edilmeyerek sanığın eyleminin hırsızlık suçunu oluşturacağı hususunun gözetilmesi” gerektiği belirtilerek bozulmasından sonra, yerel mahkemece … Asliye Ceza Mahkemesine yazılan talimatta; bozma kararı gereğince sanıktan, hırsızlığa konu aracın satış protokolünde ismi geçen …, .., … ve …’ın adresleri ve kimlik bilgilerinin sorulmasının talep edilmesi suretiyle bozma kararının gereğinin yerine getirilmeye çalışıldığı, … Asliye Ceza Mahkemesince bu husus sanığa sorulduğunda sanığın, protokolde ismi geçen kişilerin kimlik ve adreslerini bilmediğini belirttiği, akabinde yerel mahkemece ilk hükümde yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşıldığından, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğindedir.
Bu itibarla, Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulu tarafından ele alınması mümkün görülmediğinden, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
… Asliye Ceza Mahkemesince verilen … gün ve …–… sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 13. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 09.02.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.