Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2015/28 E. 2015/250 K. 23.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/28
KARAR NO : 2015/250
KARAR TARİHİ : 23.06.2015

Parada sahtecilik suçundan sanıkların beraatine ilişkin, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 18.04.2012 gün ve 59-99 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 10.09.2013 gün ve 30093-22048 sayı ile;
“Oluşa, suça konu sahte paraların ele geçiş biçimine, diğer sanıklar C..ve Ö… aşamalardaki beyanlarına ve tüm dosya kapsamına göre sanıklar H.. Ö.. ve M.. K..’un diğer sanıklar C..ve Ö… ile birlikte atılı suçu eylem ve fikir birliği içerisinde gerçekleştirdiklerinin anlaşılması karşısında, sanıkların mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı biçimde beraatlerine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 25.12.2013 gün ve 447-446 sayı ile;
“…Sanık H.. Ö.., H.. Y.. ve M.. K..’un eylemlerine ilişkin kesin bir delil olmadığı, sanık C… olayı açıkça ikrar ettiği ve C…de duruşmada M..ile ilgili olarak hazırlıktaki beyanı ile farklılık olması sebebi ile sorulduğunda M..arabadan inmediği şeklinde beyanında gözönüne alındığında sanıklar H.. Ö.., H.. Y.. ve M.. K.. hakkında sanık C… ve Ö… beyanı gözönüne alındığında eylemi işleyen sanıkların konuyu açıkça ikrar ettikleri, sanıkların eylemine ilişkin iddiadan öteye bir delil söz konusu olmadığı…” gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.
Bu hükmün de o yer Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.01.2015 gün ve 85092 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık Ö.. hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, sanık H.. Y..’ın beraatine ilişkin hüküm temyiz edilmeksizin, sanık C..hakkında verilen mahkumiyet hükmü ise Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup direnme hükmünün kapsamına göre inceleme sanıklar H.. Ö.. ve M.. K.. hakkında kurulan hükümlerle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların üzerine atılı parada sahtecilik suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle aleyhe olan bozma kararına karşı sanıkların savunmaları alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceği hususunun ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, bozmadan sonra yapılan yargılamada sanık H.. Ö.. adına duruşma gününü bildirir davetiye çıkartıldığı, davetiye tebliğine rağmen sanığın duruşmaya katılmadığı, sanık M.. K.. yönünden ise bozma ilamına karşı diyeceklerinin sorulması için Sulakyurt Asliye Ceza Mahkemesine yazılan talimatın, sanığın belirtilen adreste bulunmaması, başka bir adresinin de belirlenememesi nedeniyle beyanı alınmaksızın iade edildiği, bu şekilde aleyhlerine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan sanıkların yokluklarında önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup aynı kurala 5271 sayılı CMK’nun 307/2. maddesinde de yer verilmiştir. Anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğuracak olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkanı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/3. maddesi uyarınca ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın vazgeçilmez ve en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK’nun 308/8 maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönünde bulunmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında önsoruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkeme hükmünün Özel Daire tarafından aleyhlerine bozulması nedeniyle bozmaya karşı sanıkların savunmalarının alınması gerektiği gözetilmeden, yargılamaya devam olunarak yokluklarında direnme kararı verilmesi 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/2. maddesine aykırıdır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanıkların beyanları alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 25.12.2013 gün ve 447-446 sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanıkların savunmaları alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 23.06.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.