Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2015/15 E. 2015/234 K. 16.06.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2015/15
KARAR NO : 2015/234
KARAR TARİHİ : 16.06.2015

Basit cinsel taciz suçundan sanığın beraatına ilişkin, Söke Sulh Ceza Mahkemesince verilen 20.02.2007 gün ve 697-105 sayılı hükmün katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 14. Ceza Dairesince 24.02.2012 gün ve 3580-2161 sayı ile;
“Mağdurenin aşamalardaki istikrarlı anlatımları, tanık beyanı ve dosya içeriğinden, sanığın cinsel taciz eyleminin sabit bulunduğu halde, cezalandırılması yerine beraatine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Söke 1. Sulh Ceza Mahkemesi ise 05.12.2012 gün ve 235-447 sayı ile;
“Sanığın katılana cinsel tacizde bulunmadığını savunduğu, hassas bir konuda namus ve iffetini ortaya atarak iftira etmesi için sebep bulunmayan şikâyetçinin iddialarının kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olgu olarak kabul edildiği dikkate alındığında, suçu işleyip işlemediği hususunda şüphe oluştuğu, eylemlerinin şikâyetçi tarafından yanlış yorumlanmış olabileceği, şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca sadece kuvvetli şüphe sebebi olarak kabul edilen şikâyetçinin anlatımı ve çelişkili tanık beyanı gerekçe gösterilip, yüz kızartıcı bir suçtan cezalandırılmasının mümkün olmadığı” şeklindeki gerekçeyle direnerek, ilk hükümde olduğu gibi sanığın beraatına karar vermiştir.
Hükmün Cumhuriyet savcısı ve katılan tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 28.10.2014 gün, 98443 sayı ve onama istekli tebliğnamesiyle 14. Ceza Dairesine, anılan dairece de Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın cinsel taciz eyleminin sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediği hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir.
TCK’nun 66. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağı düzenlenmiş, birinci fıkrasının (e) bendinde beş yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da adli para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin sekiz yıl olacağı hüküm altına alınmıştır.
Aynı kanunun 67/4. maddesi uyarınca kesen bir nedenin varlığı halinde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacak ve ilgili suça ilişkin olarak kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacaktır.
Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 gün ve 978–250 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça vurgulandığı üzere, yargılama yapılmasına engel olup davayı düşüren hallerden biri olan zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi halinde mahkeme ya da Yargıtay, resen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Sanığa atılı cinsel taciz suçunun cezası, 5237 sayılı TCK’nun 105/2. maddesinde üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası olup, aynı kanunun 66/1-e maddesi uyarınca bu suçun asli dava zamanaşımı sekiz yıl, 67/4. maddesi göz önüne alındığında kesintili dava zamanaşımı oniki yıldır.
Daha ağır başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan eylemle ilgili olarak, sanık hakkında dava zamanaşımını kesen en son işlem 13.12.2005 tarihli sorgu olup, anılan tarihten sonra dava zamanaşımını kesen veya durduran hiçbir sebebin gerçekleşmediği gözetildiğinde, TCK’nun 66/1-e maddesindeki sekiz yıllık asli dava zamanaşımı, dosya Ceza Genel Kuruluna intikal etmeden 13.12.2013 günü gerçekleşmiş bulunmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeni ile bozulmasına, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 1412 sayılı CMUK’nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 322. maddesiyle tanınan yetkiye dayanılarak TCK’nun 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/1-8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Söke 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 05.12.2012 gün ve 235-447 sayılı hükmünün, gerçekleşen dava zamanaşımının nedeniyle BOZULMASINA,
Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK’nun, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca yürürlükte bulunan 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 5237 sayılı TCK’nun 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nun 223/1-8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
2- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 16.06.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.