Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/781 E. 2017/503 K. 28.11.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/781
KARAR NO : 2017/503
KARAR TARİHİ : 28.11.2017

Kararı veren
Yargıtay Dairesi : 15. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Ağır Ceza
Günü : 27.05.2010
Sayısı : 278-155

Sanık …’un nitelikli dolandırıcılık suçundan TCK’nun 158/1-f, 62 ve 52/2-4. maddeleri gereğince 2 yıl 6 ay hapis ve 175.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ve taksitlendirmeye; resmî belgede sahtecilik suçundan TCK’nun 204/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç yönünden aynı Kanunun 53. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna ilişkin Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 27.05.2010 gün ve 278-155 sayılı hükümlerin, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 19.06.2014 gün ve 19018-12347 sayı ile;
“…TCK’nın 158/1-f-son maddesi gereğince hükmedilecek adli para cezasının alt sınırının suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamayacağı gözetilmeden, yazılı şekilde eksik ceza tayini aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır” eleştirisiyle onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.10.2014 gün ve 177260 sayı ile;
“…Sanığın aşamalarda temsilcisi olduğu şirketin işleri bozulduğu için ödeme zorluğuna düştüklerini ve bankalardan çek alamadıkları için çevredeki tanıdık kişilerden hatır çeki alarak işlerini yürütmeye çalıştıklarını, suça konu çeki de babasının tanıdığı olan çek keşidecisi…..’den hatır çeki olarak alıp ciro ederek katılana verdiğini savunması, çek keşidecisi…..’in kovuşturma aşamasında talimat mahkemesindeki beyanında, suça konu çeki boş olarak imzalayıp sanığa verdiğini, suça konu çekteki keşideci imzasının kendisine ait olduğunu söylemesi karşısında; bu savunmanın doğruluğunun ve gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından, sanığın babasının tanık sıfatı ile dinlenilerek sanığın bu şekilde keşideci…..’den hatır çeki alıp almadığı ve sanık tarafından daha önce bu şekilde imzalanıp ödenen çekler olup olmadığı ilgili bankalardan araştırılıp bu konuda gerektiğinde çeklerin verildiği kişiler de tanık olarak dinlenerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerekirken eksik inceleme ile mahkûmiyet hükmü kurulduğu” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 11.11.2014 gün ve 19069-18608 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Sanığın, tanık…..’den çalınan suça konu boş çek yaprağını bir şekilde ele geçirip, bu çeki 05.06.2008 keşide tarihli ve 105.000 Lira bedelli olarak düzenledikten sonra aldığı inşaat malzemeleri karşılığında katılan şirkete verdiği iddiasıyla, nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik suçlarından cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
Tanık…..’e ait Ziraat Bankası İzmir Çamdibi Şubesindeki 81402 nolu çek hesabından 05.06.2008 keşide tarihli ve 105.000 Lira bedelli olarak düzenlenen suça konu çekin arkasında sırasıyla sanığın, Şencam İnşaat Metal Plastik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi yetkilisi ile katılan şirket yetkilisinin cirolarının bulunduğu ve yasal unsurlarının tam olduğu,
Çekin ibraz edildiği Ziraat Bankası İzmir Çamdibi Şubesinin 12.09.2008 tarihli yazısında; çekin, hesap sahibi….. tarafından keşide edildiği belirtilerek, yazı ekinde…..’in suça konu çekin rızası dışında elinden çıktığından bahisle bankaya ibrazı hâlinde ödeme yapılmamasına dair 28.04.2008 tarihinde verdiği talimat dilekçesinin gönderildiği,
Soruşturma aşamasında Adli Tıp ve Adli Belge İnceleme Uzmanı tarafından düzenlenen raporda; suça konu çekin iğfal kabiliyetini haiz olduğu, çekteki yazı ve imzaların…..’in eli ürünü olmadığı, çekin ön yüzündeki yazılar ile arka yüzündeki birinci ciranta adına atılmış bulunan imzanın sanığa ait olduğu, çekin ön yüzündeki keşideci imzasıyla sanığın imzaları arasında kaligrafik özellikler açısından kısmi uygunluk ve benzerlik bulunduğu, amaç doğrultusunda atılan imzaların kaligrafik özelliklerinin imzaya tam olarak yansıtılamayabileceği tespitlerine yer verildiği,
Sanık müdafii tarafından dosyaya sunulan 11.05.2010 tarihli kriminalistik uzmanınca düzenlenen raporda; suça konu çek üzerindeki yazıların ve keşideci imzasının sanığın eli ürünü olmadığının belirtildiği,
Anlaşılmaktadır.
Tanık….. şüpheli sıfatıyla kollukta; suça konu çekin kendisine ait olduğunu, ancak çek üzerinde bulunan yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını, söz konusu çekin de dahil olduğu çek koçanının yaklaşık 10 ay önce çalındığını, bu konuyla ilgili açılan davaların devam ettiğini, çalınan çeklerin doldurulup imzalanmak suretiyle piyasaya sürüldüğünü,
Mahkemede tanık sıfatıyla dinlenildiğinde ise farklı olarak; bir dönem alt müteahhitlik işlerini yaptığı sanığı on beş yıldır tanıdığını, sanığın yaklaşık bir buçuk yıl önce ödeme güçlüğüne düştüğünü, bu nedenle kendisinden hatır çeki istediğini, kendisinin de suça konu çeki meblağ ve yazı kısımlarını boş bırakıp sadece imzalayarak sanığa verdiğini, daha sonra bu çek nedeniyle aleyhine icra takibine başlanıldığını, sanıkla görüştüğünde çek bedelini ödeyeceğini söylediğini,
Tanık….; Şencam İnşaat Plastik Limited Şirketinin yetkilisi olduğunu, sanığın, şirketine yaptırdığı PVC kapı ve pencere işi nedeniyle 105.000 Lira borçlandığını ve suça konu çeki ciro ederek borcuna karşılık verdiğini, katılan şirkete gönderdiği çekin daha sonra çalıntı olduğunun bildirildiğini, sanığın şirketinde çalışan …. isimli şahsın kendisine “çek bizim, borç da bizim, biz bunu bir şekilde size ödeyeceğiz” dediğini, daha sonra çek bedelinin 25.000 Lirasının sanık tarafından katılan şirkete havale edildiğini öğrendiğini,
Katılan şirket yetkilisi…..; Yıldız Pen Plastik Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin ortağı ve aynı zamanda müdürü olduğunu, 2008 yılında TOKİ’ye inşaat yapan firmanın taşeronu olan sanığın, şirketlerinin Adana’da bulunan şubesine müracaat ederek 105.000 Liralık mal talebinde bulunduğunu ve çek ile ödeme yapacağını beyan ettiğini, banka yetkililerinin de çekle ilgili olumlu bilgi vermesi üzerine Adana’daki şube çalışanlarına istenilen malzemelerin verilmesini söylediğini, çek bedelini tahsil amacıyla bankaya müracaat ettiklerinde firmanın işlerinin bozulması nedeniyle çekin karşılıksız olduğunu öğrendiklerini, sanığın çek bedelini ödeyeceğini söyleyerek 25.000 Lira gönderdiğini ancak kalan miktarı ödemediğini, kısmi ödeme nedeniyle etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına rızalarının olmadığını,
Beyan etmişlerdir.
Sanık … savcılıkta; suça konu çek ile herhangi bir ilgisinin bulunmadığını, çekin arkasındaki imzanın kendisine ait olmadığını, katılanı ve çek üzerinde adı geçen….. isimli şahsı tanımadığını, mahkemede ise farklı olarak; Adana’da inşaat yaptıkları dönemde yetkilisi olduğu firmanın ekonomik sıkıntı içine girdiğini, çek hesabı açtıramaz hale geldiklerini, bu nedenle işlerini piyasadan temin ettikleri hatır çekleriyle yürüttüklerini,…..’i tanımadığını ancak bu şahsın babası ile dostluklarının bulunduğunu, suça konu çeki,….. tarafından babasına verilen hatır çeki olduğunu düşünerek Adana’dan aldığı inşaat malzemeleri karşılığında ciro ettiğini, çekin ön yüzündeki yazıların kendisine ait olmadığını, işleri bozulduğu için çek bedelini ödeyemediğini savunmuştur.
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Öte yandan, 5271 sayılı CMK’nun “Tanığın önceki ifadesinin okunması” başlıklı 212. maddesi,
“(1) Tanık, bir hususu hatırlayamadığını söylerse önceki ifadesini içeren tutanağın ilgili kısmı okunarak hatırlamasına yardım edilir.
(2) Tanığın duruşmadaki ifadesiyle önceki ifadesi arasında çelişki bulunduğunda, evvelce alınmış ifadesi okunarak çelişkinin giderilmesine çalışılır” şeklinde olup, bu düzenleme ile; tanığın duruşmadaki beyanlarıyla önceki beyanları arasında çelişki bulunması hâlinde, önceki beyanlarının okunarak çelişkinin giderilmesine çalışılması gerekliliği hüküm altına alınmıştır.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Sanığın, tanık…..’den çalınan suça konu boş çek yaprağını bir şekilde ele geçirip, bu çeki 05.06.2008 keşide tarihli ve 105.000 Lira bedelli olarak düzenledikten sonra aldığı inşaat malzemeleri karşılığında katılan şirkete verdiğinin iddia edildiği olayda; çekin sahibi tanık…..’in şüpheli sıfatıyla soruşturma aşamasında; suça konu çeki çaldırdığını, bu konuyla ilgili açılan davaların devam ettiğini, çek üzerinde bulunan yazı ve imzaların kendisine ait olmadığını ifade etmesine karşın kovuşturma aşamasında; müteahhit olan sanığı on beş yıldır tanıdığını, suça konu çeki sanığa hatır çeki olarak verdiğini ve çeki kendisinin imzaladığını söylemesi, sanığın; yetkilisi olduğu şirketin ekonomik sıkıntı içinde bulunması nedeniyle işlerini piyasadan temin edilen hatır çekleri ile yürüttüğüne, suça konu çeki tanık….. tarafından babasına verilen hatır çeki olduğunu düşünerek ciro ettiğine ilişkin savunmasının tanık…..’in kovuşturma aşamasındaki beyanı ile uyumlu olması ve yine çek hesabının bulunduğu Ziraat Bankası Çamdibi Şubesince gönderilen 12.09.2008 tarihli yazıda söz konusu çekin, hesap sahibi tanık….. tarafından keşide edildiğinin belirtilmesi karşısında, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespiti bakımından, tanık…..’in tekrar ifadesine başvurularak çekin sanığın eline ne şekilde geçtiğine ilişkin beyanları arasında oluşan çelişkinin giderilmesine çalışılması, çeklerin sanık tarafından imzalanmasına muvafakatinin bulunup bulunmadığının sorulması, varsa suça konu çekin bulunduğu çek koçanının çalınmasıyla ilgili açtığı davaların sonucunun araştırılması, sanığın babası olan ….’un olaya ilişkin tanık sıfatıyla dinlenilmesi ve gerektiğinde çekin ön yüzünde bulunan keşideci imzasının…..’e ait olup olmadığının kesin olarak belirlenmesi amacıyla Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi veya bünyesinde grafoloji uzmanı bulunduran resmi bir kurumdan rapor alınması ve sonucuna göre, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme kararının sanık hakkında resmî belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
2- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 19.06.2014 gün ve 19018-12347 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2010 gün ve 278-155 sayılı kararının, sanık hakkında resmî belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından eksik araştırma ile hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.11.2017 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.