Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/684 E. 2015/137 K. 28.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/684
KARAR NO : 2015/137
KARAR TARİHİ : 28.04.2015

Dolandırıcılık suçundan sanık E.. B..’in 5237 sayılı TCK’nun 157/1. maddesi uyarınca katılan sayısınca uygulama yapılmak suretiyle 1 yıl hapis ve 1.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 12.11.2009 gün ve 280-1078 sayılı hükmün, sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 15. Ceza Dairesince 03.06.2014 gün ve 17682-10934 sayı ile;
“Sanık hakkında temel ceza tayini sırasında hürriyeti bağlayıcı cezanın alt sınırdan belirlendiği halde adli para cezasının alt sınırdan uzaklaşılarak tespit edilmesi” dosya kapsamına aykırı görülmüş, ancak bu husus düzeltilerek hükmün onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 15.10.2014 gün ve 331799 sayı ile;
“…Sanığın o tarihlerde köylerden meyve sebze alıp Mersin halinde sattığı ve geçimini bu şekilde sağladığı anlaşılmaktadır. Olay tarihi öncesinde de katılanların köyüne çeşitli defalar giderek bezelye almış ve paralarını peşin ödemiştir. Katılanlar sanığı tanımaktadırlar. Sanığın iddiasına göre olaydan bir gün önce kendisini aramış ve ellerinde bezelye olduğunu gelip almasını istemişlerdir. Bir kısım katılanların da doğruladığı üzere sanığın bezelyelerin parasını peşin vereceğine dair bir beyanı olmamış, bilakis bezelyeleri sattıktan sonra paralarını ödeyeceğini söylemiştir. Bezelye paralarının ödenmemesi üzerine katılanlar, yaptıkları araştırmalar sonucunda sanığa ulaşmışlar, paralarını istemişler, sanık katılanlara borcuna karşılık olarak senet vermiştir. Sanık senetleri kendi ismiyle düzenlemiştir, senetlerin sahte veya geçersiz olduğuna dair bir iddia bulunmamaktadır. Katılanların senetleri icraya vererek alacaklarını tahsil etmeleri mümkündür. Sanık beyanlarında borcunu inkar etmemekte, katılanların paralarını ödeyeceğini söylemektedir. Her ne kadar sanığın daha önce 3-4 kez peşin alış veriş yaparak katılanların güvenini kazandığı ve bu şekilde katılanları dolandırdığı iddia edilmekte ise de, sanığın önceki alışverişlerinde edimini yerine getirmesinin katılanları ileride dolandırmak için yapılmış bir hileli hareket olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Yine sanığın önceki alışverişlerde sırf güven kazanmak için küçük meblağlı alışverişler yaptığı son alışverişte ise çok büyük çapta bezelye aldığına dair bir iddia da dosya kapsamında mevcut değildir.
Yukarıda açıklanan hususlar çerçevesinde, taraflar arasındaki sorunun karşılıklı alışverişten kaynaklanan hukuki uyuşmazlık niteliğinde olduğu, dolandırıcılık suçunun unsurlarının somut olayda bulunmadığı” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire düzelterek onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 15. Ceza Dairesince 21.10.2014 gün ve 19077-16952 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar A.. T.. ve M.. K.. hakkında kurulan beraat hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleşmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme, sanık E.. B.. hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı dolandırıcılık suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca, eksik araştırma ile hüküm kurulup kurulmadığı hususunun öncelikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Aynı köyde oturan ve çiftçilikle uğraşan katılanların, olay tarihinde toplam 8 ton bezelyeyi kilosu 70 kuruştan peşin olarak satılması konusunda sanık ile anlaştıklarını, ürünlerin kamyonete yüklenmesinden sonra, sanığın kendilerine çay içmeyi teklif ettiğini, kahvehanede otururken, sanığın “para çantasını alıp geliyorum” dediğini fakat araca binerek köyden uzaklaştığını iddia ederek olaydan on sekiz gün sonra 24.04.2008 tarihinde şikâyetçi oldukları, ancak 12.05.2008 tarihinde savcılığa dilekçe vererek, olayın esas itibariyle doğru olduğunu, şikâyetten sonra sanığı bulduklarını, sanığın, paralarını daha sonra ödeyebileceğini söyleyerek vadeli senet verdiğini, şikâyetten vazgeçtiklerini belirterek sanıktan almış oldukları düzenleme tarihleri 10.05.2008, ödeme tarihi 10.07.2008 olan 3.330 TL ve 700 TL değerinde iki adet senet fotokopisini ibraz ettikleri,
Katılan H.. T.. kovuşturma aşamasında; daha önceden 2 kez sanığa peşin para ile bezelye sattığını, olay günü de güvenerek 4.500 kg bezelye sattığını, sanığın bezelyeyi satıp iki gün sonra döndüğünde parasını ödeyeceğini söylediği ve ani bir şekilde köyden bezelyeleri alıp ayrıldığını, bir daha dönmediğini, daha sonra sanığı bulduklarını, sanığın senet düzenleyip kendisine verdiğini ancak senedin de ödenmediği, yaptıkları araştırmada senetteki adresin sahte olduğunu öğrendiklerini, senedi icraya vermediğini beyan ettiği,
Katılan A.. D.. kovuşturma aşamasında; sanığa daha önce 2 kez peşin para ile bezelye sattığını, olay tarihinde de güvenerek 700 kg bezelye sattığını, “para geliyor” diyerek bezelyeleri alıp gittiğini söylediği,
Katılan T.. Ö.. kovuşturma aşamasında; sanığın daha önceden 3-4 defa bezelye aldığını parasını ödediğini bu nedenle sanığa güvendiğini olay günü 1.300 kg bezelye sattığını ve parasını ödemeden gittiğini, kendilerinde telefon numaraları olduğunu fakat telefon numaralarını değiştirdiklerini, sanık Ersen’in olaydan sonra senet düzenlediğini fakat senedi ödemediğini ifade ettiği,
Katılan B.. Ç.. kovuşturma aşamasında; diğer katılanların beyanlarının doğru olduğunu parasını alamadığını belirttiği,
Kovuşturma aşamasında dinlenmeyen tanıklar M. ve O.soruşturma aşamasında; sanık ile komşuları olan katılanların kahveye gelerek çay içtiklerini, daha sona sanığın arabaya gidip para çantasını getireceğini söyleyip, ardından araç ile hızla köyden uzaklaştığını anlattıkları,
Haklarında verilen beraat hükümleri temyiz edilmeksizin kesinleşen, inceleme konusu olmayan sanıklar A.. T.. ve M.. K.. duruşmada; sanığın yanında şoför olarak çalıştıklarını beyan ettikleri, soruşturma aşamasında A.. T.., olay günü sanığa yardım etmek için beraber katılanların yanına gittiğini, kendisi ve Mehmet’in malın yüklenmesine yardım ettiğini bezelyenin satılması hususuna şahit olmadığını, katılanlardan sanığın daha öncede sürekli mal alışverişinde bulundukları, katılanların iddia ettiği gibi malı yükleyip kaçma olayının olmadığını, sanığın katılanları mal karşılığı olarak senet verdiğini açıkladıkları,
Sanığın ise; katılanlardan daha önce de mal aldığını, aralarında açık hesap olduğunu, her yüklemede kendilerine parayı verdiğini onların da malı verdiğini, katılanların bir gün öncesinden kendisini telefonla arayarak ellerinde bezelye olduğunu ve gelip almasını söylediklerini, toplam 3.700 TL’lik bezelye aldığını 500 TL’sini ödediğini, makbuzun elinde olduğunu, kalan borç için katılanların alması için Mersin hâlinde bulunan beş kardeşler isimli komisyoncuya müşteri çeki bıraktığını, katılanlarla bu hususta anlaştıklarını, katılanlar ödeme gününde parayı ordan alıp senedini geri vereceklerini, ancak çekin ödenmediği, katılanlar ile parayı ödeyeceğine dair görüşmesine rağmen kendini mahkemeye verdiklerini, bu parayı ödeyeceğini, bir yere kaçmadığını, kimseyi dolandırmadığını katılanlarla iş yaptığına dair evraklar elinde olduğunu mahkeme isterse ibraz edebileceğini savunduğu,
Anlaşılmaktadır.
Ceza muhakemesinin amacı, her somut olayda kanuna ve usulüne uygun olarak toplanan delillerle maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmektir. Gerek 1412 sayılı CMUK, gerekse 5271 sayılı CMK, adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılması suretiyle maddi gerçeğe ulaşmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle ulaşılma imkânı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak gerçekleşebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılan H.. T.. soruşturma aşamasında ve şikayet dilekçesinde, sanığın bezelyeler yüklendikten sonra çay içelim deyip, kahvehanede otururken para çantasının araçta kaldığını söyleyerek kaçtığını ifade etmesine karşın kovuşturma aşamasında sanığın bezelyeleri satıp iki gün sonra geri döndüğünde parayı ödeyeceğini söylediğini beyan ettiği, katılanın beyanları arasındaki bu çelişkinin giderilmediği, soruşturma sırasında dinlenen tanıkların kovuşturma aşamasında dinlenilmediği, katılanların 8 ton bezelyeyi 5.600 Lira bedelle sattıklarını beyan etmelerine rağmen, sanığın olaydan sonra katılanlara biri 3.330 TL, diğeri 700 TL değerinde iki adet senet verdiği, katılanların iddia ettiği satış bedelini, senetteki miktarların karşılamadığı, aradaki farkın neden kaynaklandığının, alış veriş sırasında bir miktar paranın peşin verilip verilmediğinin bu kapsamda sanığın ifadesinde geçen ve elinde olduğunu belirttiği 500 TL’lik makbuz ile katılanların alması için beş kardeşler isimli komisyoncuya bıraktığını belirttiği çekin araştırılmadığı anlaşılmakla, sanığın dolandırıcılık kastı ile hareket edip etmediğinin tespiti bakımından belirtilen bu hususlar araştırılmadan eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, itirazın değişik gerekçeyle kabulüne, Özel Daire düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün eksik araştırmayla hüküm kurulması isabetsizliğinden bozulmasına, sanığın cezasının infazının durdurulmasına, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde derhal salıverilmesinin temini için yazı yazılmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının değişik gerekçeyle KABULÜNE,
2- Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 03.06.2014 gün ve 17682-10934 sayılı düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,
3- Adana 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 12.11.2009 gün ve 280-1078 sayılı kararının, eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
4- Bozma nedenine göre sanık E.. B..’in cezasının infazının DURDURULMASINA, başka bir suçtan hükümlü veya tutuklu bulunmadığı takdirde derhal salıverilmesinin temini için yazı yazılmasına,
5- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.04.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.