YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/648
KARAR NO : 2015/67
KARAR TARİHİ : 24.03.2015
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan sanık V.. E..’ın 5237 sayılı TCK’nun 109/2, 109/3-a, 62 ve 53. maddeleri uyarınca 3 yıl 4 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Isparta 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 03.11.2009 gün ve 186-481 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 25.11.2013 gün ve 21538-12055 sayı ile onanmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 09.04.2014 gün ve 106791 sayı ile;
“…katılanın ve tanık M.. A..’nin çelişkili anlatımları, katılanın adli raporunda darp ve cebir izinin bulunmadığına ilişkin bilirkişi görüşü, katılan H..’nın koşarak kafeye gelerek olayı arkadaşlarına anlattığı sırada, sanık V.’ın da kafede oturduğuna ilişkin tanık anlatımları, tanık M.. A..’nin kovuşturma aşamasındaki beyanında olay sırasında ormanlık alanda sanıkla birlikte olduğunu söylemesine karşın, soruşturma aşamasındaki beyanında kafede arkadaşlarıyla oturduğunu ve dışarıya çıktığında V.’ın çimlerin üzerine yıkıldığını gördüğünü söylemesi, taraflar arasında olay öncesinde de sürtüşmeler olduğu dikkate alındığında, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurmaya yeterli ve her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle beraat hükmü kurulması gerektiği…” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 15.09.2014 gün ve 4501-9853 sayı ile; itiraz nedenleri yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın üzerine atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Yaralı olarak Süleyman Demirel Üniversitesi Hastanesine götürülen sanık V.. E..’ın olaya müdahale eden polise kendisini H. A’ın bıçakladığını söylemesi nedeniyle, olayın meydana geldiği üniversitede yapılan soruşturma sırasında polislerin yanına gelen katılan H.. Y..’in, olayın kendisi yüzünden çıktığını, bu konuda beyanda bulunmak istediğini söylemesi üzerine yürütülen soruşturma sonucunda H.. Y.., M…… ve A.. C.. hakkında sanık V.. E..’ı öldürmeye teşebbüs suçundan 31.01.2008 tarihli iddianameyle ağır ceza mahkemesine dava açıldığı, aynı soruşturma sonucunda katılan H.. Y..’in iddiaları nedeniyle de sanık V.. E.. hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve kasten yaralama suçlarından ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, katılan H.. Y..’in itirazı üzerine Burdur Ağır Ceza Mahkemesince kovuşturmaya yer olmadığına dair kararının kaldırılmasına ve kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan kamu davası açılmasına karar verildiği ve sanık V.. E.. hakkında kamu davası açıldığı, kovuşturma sırasındaki davaların birleştirilmesi talebinin ise ağır ceza mahkemesi tarafından kabul edilmediği ancak mahkeme tarafından ağır ceza mahkemesi dosyasının celp edilerek incelendiği ve onaylı örneği alınarak dava dosyasına eklendiği anlaşılmaktadır.
Katılan H.. Y.. kolluk görevlilerine 02.01.2008 tarihinde verdiği ifadesinde; olay günü saat 11.00 sıralarında G…Kafede langırt oynarken ülkü ocaklarına takıldığını bildiği bir şahsın yanına gelerek “seni reis çağırıyor” dediğini, “sonra geleceğim” diye cevap verince gelen şahsın “seni reis çağırıyor, emir veriyor, geleceksin” dediğini, kendisinin de “kimseden emir almam bekleyin, gelirim” dediğini, oyun bittikten sonra aynı şahsın yanına geldiğini ve “H…dışarıda bekliyor” dediğini, dışarıya çıktığında ülkü ocaklarından tanıdığı Hamza isimli kişi ve tanık M.. A..’nin kendisini tuvalete götürerek kapıları kapatıp kendisini ülkü ocaklarına gitmediği için sıkıştırdıklarını, daha fazla sıkıştırması için sanık V.. E..’ı çağırdıklarını, sanığın da aynı sözleri söylediğini, sanıkla birlikte dışarıya çıktıklarını, sanığın “bir müddet sonra seni dağa götürüp döveceğiz, adam bul kendini koru istersen” diyerek gittiğini, saat 12.00 sıralarında kendisini tekrar çağırdığını, birlikte ormanlık araziye giderken arkalarından üç kişinin daha geldiğini ve burada kendisini dövmeye başladıklarını, jiletle kesmekle tehdit ettiklerini, bir fırsatını bularak oradan kaçtığını, kafeye giderek durumu arkadaşlarına anlattığını, arkadaşı H. A.’ın “V.. E..’la görüşeyim” dediğini, bu esnada sanığın kafenin içinde olduğunu, ancak sonra dışarı çıktığını, kendisinin de dışarı çıktığını, sanık ve H. A.’ın dışarıda konuştukları sırada tartışmaya başladıklarını, H. A.’ın V.. E..’a “sizin yaptığınız ayıp değil mi, beş kişi birleşip bir adama giriyorsunuz” dediğini, sanık V. cevap verince, sanık V.’a vurmaya başladığını ve çimlere yatırdığını, etraftan gelen arkadaşları E, A, T, M ve kendisinin de V..a vurduklarını, V.. E..’ın küfretmesine sinirlenen H’in cebinden çıkardığı bıçakla V’ın omurga kısmına iki kez vurduğunu, daha sonra iki kez daha aynı hareketi tekrarladığını ancak vurup vurmadığını görmediğini bu arada V’ın yere yatarak vuruldum diye bağırdığını beyan etmiş,Kovuşturma sırasında alınan 05.06.2008 tarihli ifadesinde; geçen yıl birinci sınıfa başladığında okulun ilk günleri bazı sınıf arkadaşıyla birlikte ülkü ocaklarına iftar yemeklerine gittiğini, bu arada haberi olmadan kendisinin ülkü ocaklarına kayıt edildiğini öğrendiğini, ocağa gitmeyince defalarca uyarıldığını, sınıfta ocağa gitmeme cezası olarak eline kemerle vurulduğunu, başka kişilere de aynı şekilde davranıldığını, olay tarihinde sınıf arkadaşlarıyla cafede langırt oynadığı sırada sanık V…ın, E… isimli bir şahısla yanına geldiğini, E….’nin kendisine “seni reis çağırıyor” dediğini, reis diye söylediği kişinin soyismini bilmediği H isimli bir şahıs olduğunu, oyun oynadığını şu anda gelemeyeceğini söylediğini, on dakika sonra E…’nin tekrar gelerek reisin çağırdığını söylediğini, “oyun bitince gelirim” dediğini ve oyun bitince kafeden çıktığını, kafenin önünde sanık V.., E… ve H….nın olduğunu, H…’nın kendisini tutarak kafeye yakın olan tuvalete soktuğunu, kapının dış tarafında sanık V….. ve E…’nin kapıyı tuttuğunu, H….’nın, yakasından tutarak “sen niye saç, sakal uzatıyorsun, niye dar kot giyiyorsun, ülkü ocaklarına niye gelmiyorsun, bu sana son uyarımdır, seni V’a devrediyorum” dediğini, sanık V… ve E…’nin yanına bıraktığını, bu sırada M.. A.., S… ve ismini bilmediği bir şahsın daha yanlarına geldiğini, hepsinin “seninle konuşacağız” diyerek olay yerine yaklaşık 200 metre mesafedeki dağa doğru götürdüklerini, bu sırada E….’nin gruptan ayrıldığını, kendisiyle sadece konuşacaklarını düşündüğü ve daha önceden de dövdükleri için korkusundan dağa kadar yürüdüğünü, orada sanık V….’ın H…’nın sorduğu sorulara benzer sorular sorarak sorguladığını, bu arada paça kısmından bir jilet çıkarıp “senin sakalını keseceğim” diyerek jiletle üzerine gelince yan tarafta bekleyen M.. A..’nin kendisini çektiğini, sanık V.. E..’ın bu kez tekme tokat vurmaya başladığını, diğerlerinin vurmadığını, ellerinden kurtulup hızla üniversiteye doğru kaçmaya başladığını, kaçarken V.. E..’ın arkasından küfür ettiğini, şikâyetçi olduğunu, soruşturma aşamasındaki anlatımlarının da doğru olduğunu, olay gündüz saat 11.00-12.00 sıralarında gerçekleştiği halde polisin kendisini akşam 23.00 sıralarında rapor almak üzere muayeneye götürdüğünü, doktorun sadece nereden yaralandığını sorduğunu, göğsüne tekme ve yumrukla vurulduğunu söyleyerek kazağını yukarı doğru kaldırdığını, doktorun “tekme ve yumruk izi yok kazağı indir” dediğini beyan etmiş,
Ağır ceza mahkemesinde sanık V.. E..’ın bıçakla yaralanması olayı nedeniyle adam öldürmeye teşebbüs suçundan açılan davada sanık sıfatıyla alınan savunmasında ise bu olaya ilişkin olarak; olay günü arkadaşlarıyla birlikte langırt oynadığı sırada sima olarak tanıdığı bir kişinin gelerek seni biri çağırıyor demesi üzerine “gelemem işim var” diye cevap verdiğini, ancak aynı kişinin üç kere gelip seni bir kişi çağırıyor dediğini, yine gitmediğini, bir süre sonra tekrar çağıran kişinin gelerek kendisini kolundan tutarak dışarı götürdüğünü, daha sonra yanındaki arkadaşlarıyla birlikte okulun bahçesindeki dağa götürdüklerini, üç kişi olduklarını, bunlardan birinin de tanık M.. A.. olduğunu, diğer iki şahsı isim olarak bilmediğini, sanık V’ın konuşacağız diyerek dağa götürmesine rağmen orada kendisine “sen kimsin sakal bırakıyorsun, sen kimsin saç uzatıyorsun” gibi sözler söylediğini, “ben benim, herkesin kendi kişiliği” diye cevap verince kafa attığını ve “sus bana karşılık veremezsin” dediğini, ağza alınmayacak laflar ederek vurmaya başladığını ve paçasından çıkarttığı jileti çenesine dayayarak “senin sakalını burada keseceğim” dediğini, daha sonra çırpınarak kaçtığını o sırada arkasına dönüp baktığında V…’ın da aşağı doğru koşup geldiğini gördüğünü, kafeye girdiğinde langırt oynamakta olan H…… ve diğer arkadaşlarının kendisini üstü başı çamur ve perişan halde görünce, Hüseyin’in ne oldu diye sorduğunu, durumu izah ettiğini ve olanı biteni H….’e anlattığını, daha sonra V…’ında kafeye gelerek oturduğunu, M……… ile yanına gidip konuştuklarını, M….’in V……’a “yapmayın, birbirinize ayıp ediyorsunuz” dediğini, bu sırada H….’in de V….’a “ayıp ediyorsunuz, neden böyle bir şey yapıyorsunuz” dediğini, daha sonra V..’ın H..’e özel konuşalım diyerek onu alıp dışarı götürdüğünü, yürürlerken V….’ın H…..’e “sen böyle bir şeye neden olma” diye söylendiğini duyduğunu beyan etmiş,
Tanık M.. A.. 02.01.2008 tarihli ifadesinde; V.. E.. ile iki yıllık yakın arkadaşlığı olduğunu, olay günü saat 12.00 sıralarında G…… Kafeden arkadaşıyla çıktığı esnada dışarıdaki kalabalığı görünce kalabalığa doğru ilerlediklerini V..’ın kendisini kaldırımın kenarındaki çimlerin üzerine attığını görür görmez hemen yanına gittiğini, o sırada H. A. isimli şahsın elinde bıçakla beklediğini, olayın neden çıktığını ya da nasıl olduğunu bilmediğini, orada tesadüfen bulunduğunu beyan etmiş,
Kovuşturma aşamasında; müşteki ile aynı okulda okuduklarını, kendisinin ülkü ocaklarına devam ettiğini, müştekinin de eskiden ülkü ocaklarına geldiğini, olay tarihinde sanık V…’ın müştekiyi yanına çağırdığını, bu sırada müştekinin tuvaletin iç kısmında H. ile birlikte olduğunu, müştekinin top sakal bıraktığı için sorgulandığını, davranışını değiştirmesi için müştekiye baskı yapıldığını, daha sonra sanık V…’ın içeriden müştekiyi aldığını, bu sırada ülkü ocaklarında ikinci reis pozisyonunda olan H. Ş.’nın müştekiye “seni V…’a devrediyorum” dediğini, zaten daha önce ülkü ocaklarında fakülte başkanı pozisyonunda olan K.Ş. , kendisinin de olduğu ortamda sanık V…’a “çocuğu sadece ikaz edin, dövmeyin” dediğini, ocak içerisinde hiyerarşik bir pozisyon olduğunu, bu nedenle V….’ın isteği üzerine yanlarındaki iki kişiyle birlikte müştekiyi alarak fakültenin yaklaşık 100 metre ilerisindeki çamların arasına götürdüklerini, kendisine ve V…’a “çocuğa vurmayın sadece sakalını kesmesi için söyleyin, kesmezse bırakın zorla kestirmeyin” denmesine rağmen sanık V…..’ın müştekiye vurmaya başladığını, daha sonra paçasından permatik tarzı tek bıçaklı bir şey çıkarıp müştekinin sakalını kesmeye çalışırken, hakaret de ettiğini, müştekinin sakalını kesmeye çalıştığı sırada kendisinin araya girdiğini, müşteki H..’nın oradan kaçarak fakülteye gittiğini, V’ın da arkasından kovaladığını, ancak müştekiyi yakalayamadığını, daha sonra da Volkan’ın bıçaklanma hadisesinin olduğunu söylemiş,
Ağır ceza mahkemesine sanık V….’ın bıçakla yaralanması olayı nedeniyle adam öldürmeye teşebbüs suçundan açılan davada tanık sıfatıyla alınan savunmasında ise; sanık V….’ın arkadaşı olduğunu, kendisine “H.. ile konuşacağım sen de gel” dediğini, orada sanık V…’ın, şikayetçi H…..ya üç-beş kez vurduğunu, paçasından permatik çıkarıp “sakalını keseceğim” dediğini, o sırada şikayetçi H….’nın aşağı doğru kaçtığını, sonra V…’la birlikte aşağıya indiklerini, kafede oturdukları sırada H. A. ile şikayetçi H….’nın geldiklerini, sanık V…….’a gel konuşalım dediklerini, kendisinin orada A… T…. ile kavga ederlerse aralaştıralım diye konuştuklarını anlatmış,
Tanık E.. D.. soruşturma aşamasında; olay günü saat 13.00 sıralarında arkadaşları, M, A. T, H ve A ile G kafede langırt oynadıkları sırada yanlarına arkadaşı olan müşteki H…’nın üstü başı dağınık bir halde geldiğini, ne olduğunu sorduklarında, ülkü ocağından V.. isimli kişinin yanındaki üç kişiyle birlikte kendisini dağa götürüp dövdüklerini söylediğini, bu arada V…’ın da kafede oturduğunu, H.. A’ın V…’ın yanına gittiğini, ikisinin bir şeyler konuştukları sırada tartışmaya başladıklarını ve birlikte dışarıya çıktılarını, kendisinin de arkadaşlarıyla dışarıya çıktığını, dışarıda tartışmanın devam ettiğini, sanık V… ile H… A…’ın kavga etmeye başladıklarını ve sonrasında sanık V….’ın bıçaklanma olayının olduğunu, sanık Volkan’la husumetinin olmadığını ve kendisini daha önceden tanımadığını ifade etmiş,Kovuşturma aşamasında; üniversitenin işletme bölümünde okuduğunu, müşteki ve sanıkları tanıdığını, aralarında geçen olayla ilgili görgüye dayalı bir bilgisinin olmadığını, sanık Volkan’ın şikayetçi H….’yı üniversitenin üst tarafındaki dağa zorla götürdüğünü şikayetçiden duyduğunu, ancak H.. A….’ın sanık V….’ı bıçakladığını gördüğünü dile getirmiş,Ağır ceza mahkemesine sanık V…’ın bıçakla yaralanması olayı nedeniyle adam öldürmeye teşebbüs suçundan açılan davada tanık sıfatıyla alınan beyanında da; olayı daha kısa ancak benzer şekilde anlatmış,Tanık A.. C.. soruşturma aşamasında; olay günü saat 13.00 sıralarında arkadaşları, M, A. T.., H. ve A.. ile G… Kafede langırt oynadıkları sırada yanlarına arkadaşı olan müşteki H…’nın üstü başı dağınık bir halde geldiğini, ne olduğunu sorduklarında, ülkü ocağından V… isimli kişinin yanındaki üç kişiyle birlikte kendisini dağa götürüp dövdüklerini anlattığını, V….’ın da bu arada kafede oturduğunu, H…. A…’ın V….’ın yanına gittiğini, ikisinin bir şeyler konuştuklarını, sonra H…..’in bir şey konuşacağız diyerek kendilerini dışarı çağırdığını, bu sırada sanık V….. ile H….. A…..’ın birlikte dışarıya çıktılarını, kendisinin de arkadaşlarıyla dışarıya çıktığını, dışarıda tartışmanın devam ettiğini, sanık V…. ile H. A…’ın kavga etmeye başladıklarını, sanık V….’ın H…. A….’a küfrettiğini ve sonrasında sanık V…..’ın bıçaklanma olayının olduğunu, sanık V…..’la husumetinin olmadığını ve kendisini daha önceden tanımadığını söylemiş,
Kovuşturma aşamasında; bir gün kampüsteki kafede arkadaşları M, A… T, H ve E ile oyun oynarlarken arkadaşları H’nın üstü başı dağınık vaziyette yanlarına geldiğini, ne olduğunu sorduklarında V isimli kişinin yanında başka kişilerle kendisini dağa götürdüklerini, dövdüklerini, V…’ın kendisinin boğazına jilet dayadığını anlattığını, bu arada kafede yanlarında olan H’in “V… benim de arkadaşım, aranızı düzeltirim” demesi üzerine V…la H….’in önden kendilerinin arkadan dışarı çıktıklarını, V….’la H….’in tartışarak birbirlerine girdiklerini, birbirlerine vurdukları sırada V….’ın bel kısmından kan geldiğini gördüğünü ancak nasıl olduğunu anlamadığı beyan etmiş,
Ağır ceza mahkemesinde sanık V…’ın bıçakla yaralanması olayı nedeniyle adam öldürmeye teşebbüs suçundan açılan davada sanık sıfatıyla alınan savunmasında; okulun açılışından beri V…. ve yanındaki arkadaşlarının iki ay öncesine kadar bazı öğrencileri dağa götürüp dövdüklerini, bu olayın kendi başına da geldiğini, V… ve yanındaki simaen tanıdığı kişilerin kendisini dağa götürüldüklerini, arkadaşlarının güvenliği çağırması üzerine serbest bıraktıklarını, güvenlik gelmeseydi döveceklerini, aralarında bir mesele olmadığını, olay günü saat 12.00 sıralarında T.., M.. ve H… ile langırt oynadıkları sırada H…’nın yanlarına perişan halde geldiğini, H. A….’ın “ne oldu” diye sorduğunu, H….’nın da sanık V….. ve yanındaki iki kişinin kendisini dağa götürüp boğazına jilet dayayarak dövdüklerini söylediğini, H…’in de “Volkan benim sınıf arkadaşım, ben konuşurum” dediğini, şikayetçi H.. ve M…’in, sanık V…’ın yanına görüşmeye gittiklerini, H…’in sanık V…’a “gurbette okuyoruz, birbirimize destek olacağız, niye kavga ediyorsunuz” diye çıkıştığını, V…’ın ağıza alınmayacak küfüler edip H…’in yüzüne tükürdüğünü ve vurmaya başladığını, aralarında kavga çıktığını, kendilerinin geldiğini görünce şikayetçi H..’i yerde bırakıp aşağıya doğru yürümeye başladığını, bu sırada H…’in elindeki bıçağı savurduğunu, ancak bıçağın V….’a saplanıp saplanmadığını görmediğini anlatmış, Soruşturma aşamasında sanık Volkan’ın bıçakla yaralanması olayı nedeniyle yapılan soruşturmada ve bu suç nedeniyle ağır ceza mahkemesine açılan davada sanık sıfatıyla dinlenen ve beyanları dosya içerisine getirtilen; A.. T.. D.. soruşturma aşamasında bu olaya ilişkin olarak; olay günü saat 13.00 sıralarında arkadaşları M, H, A ve E ile G kafede langırt oynadıkları sırada arkadaşı olan şikayetçi H’nın üstü başı dağınık bir halde geldiğini, ne olduğunu sorduklarında, ülkü ocağından V isimli kişinin yanında üç kişiyle kendisini dağa kaldırıp dövdüklerini, Volkan’ın da bu arada kafede oturduğunu, V..nın yanına gidip bir dakika dışarıya gel diye çağırdığını ve hep beraber dışarıya çıkarak konuşmaya başladıklarını, sonra hep beraber kavga etmeye başladıklarını, hepsinin birbirlerine vurduklarını ifade etmiş, ağır ceza mahkemesinde benzer şekilde beyanda bulunmuş ve devamında V.’ın bıçaklanması olayını anlatmış,
H. A.. bu olaya ilişkin olarak kolluktaki ifadesinde; 02.01.2008 günü saat 13.00 sıralarında arkadaşları M.. A. T., A. ve E ile G.. kafede langırt oynadıkları sırada, müşteki H…’nın üstü başı dağınık bir halde geldiğini, ne olduğunu sorduklarında, ülkü ocağından V… isimli kişinin yanındaki M… ve tanımadığı iki kişi ile kendisini dağa götürüp orada dövdüklerini söylediğini, daha önceden de aynı kişilerin oniki onüç kişilik bir grupla kendisini ve diğer arkadaşları okulun üst kısmındaki dağlık bölgeye götürdüklerini ve orada okulla ilgili her şeyden bilgilerinin olduğunu söylediklerini, bu olayı kendisinin bizzat yaşadığını, M..’in arkadaşı olan sanık V ile konuşmaya gittiğini, M ile V..’ın kafenin içinde konuştuklarını, bir süre sonra onların yanına gittiğini, ses çıkmasın diye hep beraber dışarı çıktıklarını, kimsenin V..’ı zorla çıkartmadığını, V..’a niye böyle yapıyorsunuz diye sorduğunu, “biz gurbetteyiz, ben Ispartalıyım ama kimseye çatmıyorum, zamanında bize de böyle yaptınız neden böyle yapıyorsunuz” deyince V…’ın küfür ettiğini, saldırıp tekme tokat vurmaya başladığını beyan etmiş ve devamında V….’ın bıçaklanması olayını söylemiş, Cumhuriyet savcılığında benzer şekilde beyanda bulunmuş, Sulh ceza mahkemesindeki sorgusunda; olay tarihinden önce sanık V… ve arkadaşlarının üniversite içerisinde ülkücü görüşlerini herkese zorla kabul ettirmek için kendisine ve arkadaşlarına devamlı baskı yaptıklarını, konuşma bahanesiyle kendisini ve arkadaşlarını bir iki sefer kampüsün arka kısmındaki dağlık bölgeye götürüp burada kendi görüşlerini benimsetmek için zor kullandıklarını, arkadaşı H…yı da aynı şekilde bu dağlık kesime götürüp baskı yaptıklarını, boğazına jilet dayadıklarını şikayetçi H…’dan duyduğunu, sınıf arkadaşı olup yakından tanıdığı Volkan’a gidip böyle yapmaması gerektiğini söylediğini beyan etmiş ve devamında V….’ın bıçaklanması olayını anlatmış,
Ağır ceza mahkemesinde; arkadaşlarının anlattıklarının doğru olduğunu, H..’nın ve kendisinin daha önceden siyasi görüş olarak ülkü ocağında olduklarını, V…’ın sınıfta dersleri aksatmaya çalışması nedeniyle onu uyardığını, bunun üzerine V…’ın kendilerini tehdit ettiğini, dağa götürdüklerini, burada kral biziz dediğini, kendilerinin geçen yıl ülkü ocağından ayrıldıklarını, H…’ya baskı yaptıklarını, H…’nın gariban birisi olması nedeniyle ona yardım etmek istediğini beyan etmiş,
M.. A.Y… bu olaya ilişkin olarak soruşturma aşamasında alınan ifadesinde; olay günü saat 13.00 sıralarında arkadaşları T, H. A ve E..’ın G… Kafede langırt oynadığı sırada şikayetçi H.. Y..’in geldiğini, H. A…. ile bir şeyler konuştuklarını, bir ara V… ile H.. Y..’in de konuştuklarını gördüğünü, sonra yanlarına H…. gelince beraber dışarıya çıktıklarını beyan etmiş devamında V….ın bıçaklanması olayını anlattıktan sonra, sanığın şikayetçi H…..yı ocağa gelmediği için dağa çıkarttığını duyduğunu, V’ın yaralanma olayının bu nedenle başladığını dile getirmiş, ağır ceza mahkemesinde ise benzer şekilde beyanda bulunmuş ve devamında Volkan’ın bıçaklanması olayını anlatmış,
Sanık soruşturma aşamasında adli kolluk tarafından hastanede alınan 04.01.2008 tarihli ilk ifadesinde; olay günü saat 13.00 sıralarında G. Kafeden çıktığı sırada, aralarında husumet bulunan ve geçen yıl tartıştığı H. A. ve dört arkadaşı ile karşılaştığını, H.’in kendisine omuz atıp, yanındaki M. isimli şahısla kendisine küfür ettiklerini, sonrasında H. A.’ın kendisini bıçakladığını, diğer şahıslarında tekme ve yumrukla vurduklarını beyan etmiş, şikayetçinin hürriyetinden yoksun kılınması olayından hiç bahsetmemiş,
Kovuşturma aşamasında talimatla alınan 18.12.2008 tarihli savunmasında ise; müştekiyi sima olarak tanıdığını, S. D. Üniversitesinde okuduklarını, suç tarihinden sonra müştekinin de içerisinde olduğu beş kişilik bir öğrenci grubu tarafından bıçaklandığını, müştekiyi jiletle tehdit etmesinin veya zorla ormanlığa götürmesinin söz konusu olmadığını, mağdur olanın kendisi olduğunu, atılı suçu kabul etmediğini, olayın iftira olduğunu beyan etmiştir.
Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Katılanın tüm ifadelerinde istikrarlı bir şekilde, sanığın kendisini üniversitenin üst tarafındaki dağa götürdüğünü, orada sorguladığını, jiletle sakalını kesmeye çalıştığını, tekme tokat vurduğunu, tanık M.. A..’nin araya girmesi üzerine kaçarak üniversitenin kantinine geldiğini ve olanları arkadaşlarına anlattığını beyan etmesi, sanığın arkadaşı ve olayın görgü tanığı olan M.. A.. ile diğer tanıkların, katılanın beyanlarını doğrulaması, tanık M.. A..’nin kollukta bilgi sahibi olarak alınan ifadesinin V.. E..’ın yaralanması olayı ile başlamasının nedeninin, tanığa sadece bu olay hakkındaki bilgi ve görgüsünün sorulmasından kaynaklanması, aldığı darbenin niteliği, yeri ve adli raporun alınma zamanına göre katılanda darp cebir izinin bulunmamasının da mümkün olması karşısında; sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sabit olduğunun kabulü gerekmektedir.
Bu nedenle; sanığın kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme hükmü usul ve kanuna uygun olup, bu hükmü onayan Özel Daire kararında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay C.Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.03.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.