Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/637 E. 2017/329 K. 13.06.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/637
KARAR NO : 2017/329
KARAR TARİHİ : 13.06.2017

Kararı Veren
Yargıtay Dairesi : 14. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Günü : 13.10.2010
Sayısı : 20-125
.
Sanıklar … ve …’un mağdurlar …. ve …’a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nun 109/1, 109/2, 109/3-a-b, 62 ve 53/1. maddeleri gereğince iki kez 3 yıl 7 ay 10 gün hapis, mağdur …’a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nun 109/1, 109/2, 109/3-a-b-f, 62 ve 53/1. maddeleri gereğince 3 yıl 7 ay 10 gün hapis, sanık …’nun mağdurlar …. ve …’a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nun 109/1, 109/2, 109/3-a-b, 62 ve 53/1. maddeleri gereğince iki kez 5 yıl hapis, mağdur …’a yönelik kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan TCK’nun 109/1, 109/2, 109/3-a-b-f, 62 ve 53/1. maddeleri gereğince 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına ve hak yoksunluklarına ilişkin Ermenek Asliye Ceza Mahkemesince verilen 13.10.2010 gün ve 20-125 sayılı hükümlerin, sanıklar ve sanıklar müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosyayı inceleyen Yargıtay 14. Ceza Dairesince 13.05.2014 gün ve 9301-6586 sayı ile;
“…Mağdurların aşamalardaki anlatımları, sanık savunmaları ve tüm dosya içeriğine göre, köy muhtarı olan sanık … ile diğer sanık …’nin suç tarihinde gece vakti köy içerisinde şüpheli bir motosiklet görmeleri üzerine, bu motosikletin kime ait olduğunu anlamak amacıyla üzerindeki eşyaları alıp, sanık …’ye ait kahvehaneye götürmelerinden sonra sanık …’in evine gittiği, daha sonra sanıklar ….ve ….’ın köy içerisinde karşılaştıkları mağdurları kahvehaneye getirerek sanık …’e haber verdikleri, sanık …’in kahvehaneye geldiğinde mağdurların kimliklerini kontrol ettikten sonra jandarmaya durumu haber verdiği, bu şekilde jandarmaların gelmesini bekledikleri sırada mağdur ….’un uzaktan akrabaları olan bir bayanla ilişkisi olduğunu düşünen ve bunu itiraf etmesini isteyen sanık …’nin elindeki tabancayı doğrultarak mağdur ….’a tehdit içerikli sözler söylediği, yaşanan tartışma sırasında sanıklar ….ve ….’ın ….’a yumruk ve tekme ile vurarak onu yaraladıklarının anlaşılması karşısında, köy yerinde hâkim olan düşünce yapısı, halkın inanç ve geleneklerine göre, yabancı şahısların gece vakti köyde serbestçe dolaşmalarının hoş görülemeyeceği, sanık …’in köy muhtarı olup, 442 sayılı Köy Kanununun 36. maddesi hükümlerine göre köy içerisinde dirlik ve düzeni korumak, köye gelip gidenlerin ne için gelip gittiklerini anlayarak, şüphelileri karakola bildirmek ve benzeri yetki ve görevlerinin bulunduğu ve sanıkların mağdurları yakalayınca derhal jandarmaya haber verdikleri anlaşıldığından, sanıkların mağdurları hürriyetlerinden yoksun kılma kastıyla hareket ettiklerinden bahsedilemeyeceği için atılı suçlardan beraatlerine karar verilmesi gerektiği halde, dosya içeriğine uygun olmayan gerekçe ile yazılı şekilde mahkûmiyetlerine hükmolunması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 07.07.2014 gün ve 89164 sayı ile;
“İtirazlarımız sanıklara isnat edilen kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu sübut bulduğundan mahkûmiyet hükümlerinin onanması gerektiğine yöneliktir.
Yasal mevzuatımız incelendiğinde;
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu düzenleyen, 5237 sayılı TCK’nun 109. maddesinde; ‘(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silahla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması halinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır’ şeklinde düzenlenmiştir.
1982 Anayasasının 19. maddesinin birinci fıkrasında: ‘herkes, kişi hürriyeti ve güvenliğine sahiptir’ denilmektedir. Aynı maddenin kinci fıkrasında ise hürriyetin ne şekilde kısıtlanabileceğini açıklamaktadır. Bu fıkraya göre şekil ve şartları kanunda gösterilen mahkemelerce verilmiş hürriyeti kısıtlayıcı cezaların ve güvenlik tedbirlerinin gerine getirilmesi halleri dışında kimse hürriyetinden yoksun bırakılamaz.
5237 sayılı TCK’nun 109. maddesinde ise kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu düzenlenirken ‘bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan’ ibaresinden anlaşılacağı gibi suçun maddi unsurlarından biri de ‘hukuka aykırılık’ olarak belirtilmiştir. Madde gerekçesinde de korunan hukuki yarar, ‘kişilerin kendi arzusu ve iradesi çerçevesinde hareket edebilme özgürlüğüdür. Kişiler bir yerde kalma ve bir yere gitme konusunda tercihte bulunma serbestisine sahiptir. Söz konusu suç işlenmekle, kişinin bir yerde kalma ve bir yere gitme hürriyeti ihlal edilmiş olmaktadır. Hukuka aykırı olarak ibaresi hukuken izin vermediği halleri ifade etmektedir’ şeklinde açıklanmıştır.
Bu suçun hukuka uygunluk halleri 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda dört durumda kabul edilmektedir.
1- TCK’nun 24. maddesindeki kanun hükmünün yerine getirilmesi.
2- TCK’nun 25. maddesindeki meşru müdafaa
3- TCK’nun 26. maddesindeki bir hakkın kullanılması,
4- TCK’nun 26. maddesindeki ilgilinin rızası,
Belirtilen bu hallerde hukuka uygunluk nedeni olarak düzenlendiğinden kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu oluşmayacaktır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; oluşa uygun kabule göre suç tarihinde müşteki ….’un diğer müştekiler Harun ve Bilal ile birlikte motosikletle …. köyüne gittikleri, ….’un sanıklar ….ve ….’ın yakını olan … isimli bayanın evine gittiği, diğerlerinin ise Büyükkarapınar köyüne arkadaşlarının yanına gittikleri, kahvehane işleten sanık … ile köy muhtarı olan Kerim’in motosikleti görmeleri üzerine sanık …’nin motosiklette bulunan heybeyi, aküyü, kaskı ve kontak anahtarını alarak kahvehanesine götürdüğü, bilahare motosikletin yanına gelen mağdurların malzemeleri geri almak için kahvehaneye doğru gittikleri sırada sanık …’ın bir süre sonra da diğer sanık …’nin elinde av tüfeğiyle mağdurların yanına geldiği ve ‘hep beraber kahvehaneye gidin’ deyip, mağdur ….’a bu esnada hakaret ettiği, kahvehaneye girdikten sonra da küfürlerine devam ettiği ve elindeki av tüfeğini mağdur ….’a doğrultarak ‘seni vururum’ dediği, bu esnada sanık …’in kahvehaneye gelerek, mağdurlardan kimliklerini alıp Jandarmaya haber verdiği, bu arada sanık …’ın ….’un evine gittiği bayanın numarasını öğrenmek için ondan telefonunu istediği, ….’un vermemesi üzerine omzuna yumruk vurduğu, sanık …’nin ise çekmeceden çıkarttığı tabancayı ….’a doğrultarak ‘seni vururum, beynini patlatırım’ diye tehdit ettiği, mağdurların hepsini de kastederek ‘bunların üçünü de öldürelim, dereye atalım, Jandarmaya haber vermekle hata etmişiz’ dediği, sanıkların bir süre sonra ….’tan ayakkabısını çıkarmasını istedikleri, karşı koyması üzerine sanık …’nin hakaret ederek sandalye ile omuzuna vurduğu, daha sonra ….’u kahvehaneden dışarı çıkartarak soğukta beklettikleri, daha sonra da pantolonunu çıkarttırmaları üzerine mağdur ….’un dayanamayarak bir telefon numarasını sanıklara verdiği, sanıkların mağduru yaklaşık 50 dakika süreyle soğukta beklettikleri, telefon numarasının cevap vermemesi üzerine sanık …’ın mağdur ….’a ‘benimle oynuyor musun o… çocuğu’ dediği, sanık …’in de ‘o… çocuğu’ diyerek hakaret ettikleri, sanıkların fikir ve eylem birliği içerisinde mağdurları tehditle kahvehanede tuttukları, ayrıca mağdur ….’u bir saate yakın süre soğukta beklettikleri, bu şekilde tüm sanıkların kişiyi hürriyetten yoksun kılma suçunu işledikleri anlaşılmaktadır.
Yüksek Daire her ne kadar 442 sayılı Köy Kanununun 36. ve diğer maddelerine göre köy muhtarı olan sanık …’in köy içerisinde dirlik ve düzeni sağlamak gibi görevlerinin bulunduğunu ve jandarmaya haber ettiğini de belirterek suç kastıyla hareket etmedikleri kanaatine varmışsa da, sanıklar hakkında eziyet suçundan açılan kamu davasında verilen mahkûmiyet hükümleri onandığı gibi, mağdurların herhangi bir suç teşkil eden eylemlerinin olmaması ve mağdurlara karşı tehdit, hakaret ve eziyet suçlarının da işlendiği gözetildiğinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun tüm unsurlarıyla oluştuğunun kabulü gerektiği kanaatine varılmıştır” görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK’nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 14. Ceza Dairesince 16.09.2014 gün ve 7721-9994 sayı ile itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanıklar hakkında mağdur ….’a yönelik eziyet suçundan kurulan mahkûmiyet hükümleri Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, itirazın kapsamına göre inceleme sanıklar hakkında kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçundan verilen mahkûmiyet hükümleri ile sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıklara atılı kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun sübutuna ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
Mağdurlar …., … ve …’un akraba olup Ermenek ilçesi Evsin köyünde ikamet ettikleri,
Sanık …’ın Ermenek ilçesi …. köyü muhtarı, diğer sanıklar … ve …’un ise köy sakini oldukları,
Suç tarihinde mağdurların buluşarak bir süre vakit geçirdikleri, sonrasında mağdur ….’un diğer mağdurlara ilişki yaşadığı … isimli şahsın ikamet ettiği …. köyüne birlikte gitmeyi teklif ettiği, diğer mağdurların bu teklifi kabul etmesi üzerine mağdur ….’a ait motosiklet ile her birlikte …. köyüne gidip motosikleti köy içine park ettikleri, sanık … ile diğer sanık …’nin park edilen motosikleti görüp durumdan şüphelenmeleri üzerine, bu motosikletin kime ait olduğunu anlamak amacıyla üzerindeki eşyaları alıp, sanık …’ye ait kahvehaneye götürdükleri, sonrasında sanık …’in ayrılarak evine gittiği, sanık …’nin durumu telefonla bildirdiği sanık … ile buluşarak birlikte motosikletin kime ait olduğunu araştırmaya başladıkları, bu sırada sanıklar ….ve ….’ın köy içerisinde karşılaştıkları mağdurları kahvehaneye götürerek sanık …’e haber verdikleri, saat 02.00 sıralarında kahvehaneye gelen sanık …’in mağdurların kimliklerini kontrol edip jandarmaya durumu haber vermesi üzerine jandarma görevlisinin şahısların bekletilmesini isteyerek geleceklerini söylediği, jandarmanın gelmesini bekledikleri sırada mağdur ….’un uzaktan akrabaları olan bir bayanla ilişkisi olduğunu düşünen ve bunu itiraf etmesini isteyen sanık …’nin mağdur ….’u silahla tehdit ettiği, yaşanan tartışma sırasında sanıklar ….ve ….’ın mağdur ….’u yumruk ve tekme ile vurarak yaraladıkları, elbiselerini çıkarttırarak soğukta yaklaşık 50 dakika beklettikleri, saat 05.00 sıralarında jandarmanın gelip mağdurları götürmesinden sonra yapılan şikâyet üzerine sanıklar hakkındaki soruşturmanın başladığı,
Ermenek Devlet Hastanesi tarafından düzenlenen rapora göre, mağdur ….’un yaralanmasının basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olduğu,
Anlaşılmıştır.
Mağdur … kollukta; mağdur ….’un …. köyünde bir kadınla buluşacağını söyleyip birlikte gitme teklifinde bulunduğunu, mağdur … ve kendisinin de vakit geçireceği Karapınar köyündeki bir arkadaşını ayarladığını, birlikte yola çıktıklarını, mağdur ….’u …. köyünde kadının evine yakın bir yerde bırakıp Karapınar köyündeki arkadaşının evine gittiklerini, saat 23.00 sıralarında mağdur ….’u arayıp ne zaman geleceğini sorduğunda …. köyüne geçmelerini istediğini, bunun üzerine dönüşe geçtiklerini ancak motosikletin bozulduğunu, durumu mağdur ….’a bildirdiğini, mağdur … ile bakkala gidip sonrasında mağdur …. ile motosikletin başında buluştuklarını, motosikletin anahtarının olmadığını görünce mağdur ….’un anahtarı kahveci olan sanık …’nin almış olabileceğini söylediğini, bu sırada yanlarına sanık …’ın gelip ne aradıklarını sorması üzerine durumu anlatıp anahtarı sanık …’nin götürdüğünü söylediklerini, kahvehaneye doğru giderken elinde tüfek olan sanık … ile karşılaştıklarını, durumu ona da anlatıp anahtarın kaybolduğunu söyleyince sanık …’nin “kahvehaneye gelin bakalım” dediğini, elindeki tüfeği doğrultmadığını, kahvehaneye vardıktan sonra ne aradıklarını sorması üzerine arkadaşlarına geldiklerini ve motosikletin bozulduğunu söylediklerini, bu esnada köy muhtarı sanık …’in de kahvehaneye geldiğini, sanık …’nin, mağdur ….’a “seni Ermenek’te … ile gördüm” demesi üzerine mağdur ….’un kabul etmediğini, sanık …’in de araya girerek mağdur ….’a “seni köyde daha önce de gördüm” dediğini, sanık …’ın mağdur ….’un telefonunu alıp numaraları kontrol ettiğini, sanık …’in saat 02.00 sıralarında jandarmayı arayıp kimlik numaralarını verdiğini, daha sonra jandarmanın sanık …’i arayarak geleceklerini bildirdiğini, hoparlör açık olduğu için konuşmaları duyduğunu, ayakkabılarını çıkartıp karın üzerindeki izlerle karşılaştırdıklarını, mağdur ….’tan kızın numarasını istediklerini, numarayı vermemesi üzerine mağdur ….’u soyup karın üzerinde beklettiklerini, sanık …’ın mağdur ….’a vurduğunu, sanık …’nin de tüfeği doğrultarak tartakladığını, mağdur ….’un dayanamayıp başka bir numara verdiğini, verdiği numara servis dışı çıkınca kendilerine hakaret ettiklerini, jandarma gelmeden önce de elbiselerini geri verdiklerini, jandarmanın saat 05.00 sıralarında geldiğini, sanık …’in kendilerini “bunları köyde gece vakti gezerken yakaladık” diyerek jandarmaya teslim ettiğini; savcılıkta ve duruşmada benzer anlatımlarına ek olarak, sanıkların kendilerini zorla kahvehaneye götürmelerinin söz konusu olmadığını, kahvehaneye motosikletlerinden alınan malzemeleri almaya gittiklerini,
Mağdur …. kollukta; mağdurlar … ve Bilal ile birlikte Karapınar köyüne gittiklerini, kendisinin arkadaşı Mehmet Karabıyık’ın, mağdurlar … ve Bilal’in ise Can ve İshak isimli arkadaşlarının yanına gittiklerini, kendisinin arkadaşını evde bulamayınca Karapınar köyünün kahvehanesine gittiğini, mağdur …’un kendisini arayarak motosikletin arızalandığını söylemesi üzerine motosikletin yanına doğru yola çıktığını, yaklaştığında sanıklar ….ve Kerim’i motosikletin yanında gördüğünü, ancak onların kendisini görmediğini, sanık …’nin motosikletten anahtarı, aküyü, kaskı ve heybeyi alıp sanık … ile birlikte kahvehaneye doğru gittiklerini, bir süre sonra yanına gelen mağdurlar … ve Bilal ile birlikte köy camisinin yanına gittiklerinde sanıklar ….ve ….’ın ayrı ayrı yerlerden çıkarak yanlarına geldiğini, sanık …’nin kendilerine “hep birlikte kahvehaneye gidin” dediğini, kahvehaneye giderken ve kahvehanede sanık …’nin kendisine hakaret ettiğini, sanık …’in ise “burada sizi çok görmeye başladık” diyerek sövdüğünü, sanık …’nin kendisine …’yi sorduğunu, kabul etmeyince elindeki av tüfeğini üzerine doğrultup “seni vururum” dediğini, belinde de bir tabanca olduğunu, konuştuğunu iddia ettikleri kızın numarasını almak için elbiselerini çıkarttıklarını, karda beklettiklerini; savcılık ve duruşmada benzer anlatımlarına ek olarak, kendisini karda bekletenin sanık … olduğunu, ancak diğerlerinin de engel olmadığını,
Mağdur … kollukta; diğer mağdurlarla birlikte Karapınar köyünde ikamet eden arkadaşlarına gittiklerini, daha sonra mağdur … ile sigara almak için motosikletle yola çıktıklarını, bu sırada mağdur ….’un evde kaldığını, …. köyünde motosiklet arıza yapınca durumu mağdur ….’a bildirip yürüyerek petrole gittiklerini, bu esnada mağdur ….’un arayıp motosikletin başında bazı kişilerin olduğunu söyleyerek kendilerini çağırdığını, buluştukları esnada yanlarına önce sanık …’ın sonra da sanık …’nin geldiğini, sanık … kendilerine sorular sorunca durumu anlattıklarını, sanık …’ın kendilerini kahvehaneye götürüp kimlik istediğini, kendilerine küfür ettiklerini, mağdur ….’a silah doğrulttuklarını, daha sonra köy muhtarı sanık …’in gelip silahı bırakması için sanık …’ye çıkıştığını, sanık …’in jandarmayı aradığını, mağdur ….’u sanık …’nin darp ettiğini, sanık …’ın da mağdur ….’un telefonunu incelediğini, mağdur ….’tan … isimli kadının numarasını istediklerini, mağdur ….’u soyup karda beklettiklerini, jandarma gelene kadar kendilerine hakaret ettiklerini; savcılık ve duruşmada benzer anlatımlarından farklı olarak, mağdur ….’un başka bir arkadaşına gittiğini, benzinlikten döndükten sonra motosikletin yanında iki kişinin olduğunu görmeleri üzerine mağdur ….’a haber verdiklerini, …. yanlarına geldikten sonra hep birlikte motosikletin yanına gittiklerini, bu sırada sanıklar …. ve Ali’nin yanlarına geldiğini, kendilerine “kahvehaneye gidelim, kimliklerinize bakacağız” demeleri üzerine kahvehaneye gittiklerini, sanık …’nin elinde pompalı tüfek olduğunu, ancak kendilerine doğrultmadığını, sanık …’in kendilerine yönelik bir eylemi olmadığını,
Beyan etmişler,
Sanık …; olay tarihinde saat 02.30 sıralarında kahvehane işleten sanık …’nin kendisini arayarak köy içerisinde yabancı bir motosiklet olduğunu söylediğini, birlikte motosikletin yanına gittiklerini, sanık …’nin motosikletin heybe ve kaskını aldığını, daha sonra ayrıldıklarını, saat 04.00 sıralarında sanık …’nin kendisini tekrar arayıp köy içerisinde yabancı üç kişiyi yakaladığını ve sanık …’ın da yanında olduğunu söylemesi üzerine, giyinip kahvehaneye gittiğini, kahvehanede yabancı üç kişi ile sanıklar ….ve ….’ın oturduğunu gördüğünü, sanık …’nin elinde tüfek görmediğini, kahvehaneye gittikten sonra yabancı şahısların kimliklerine bakıp jandarmaya haber verdiğini, jandarmanın da şahısların tutulmasını istemesi üzerine beklemeye başladıklarını, bekleme sırasında sanık …’nin şahıslara bağırmaya başladığını, bunun üzerine sanık …’yi uyardığını, yanlarında bulunduğu süre zarfında mağdurlara yönelik sanıklar ….ve ….’ın vurma ve tehdit şeklinde herhangi bir eylemlerinin olmadığını,
Sanık …; suç tarihinde saat 02.30 sıralarında kahvehaneyi temizleyip evine doğru yürüdüğü esnada üzerinde anahtarı bulunan yabancı bir motosiklet gördüğünü, bunun üzerine köy muhtarı olan sanık …’e haber verdiğini, sanık … ile beraber motosiklete baktıklarını, sahibinin kim olduğunu öğrenmek için üzerinden anahtarını, heybesini ve aküsünü aldığını, kuşkulandıkları için köyü gezmeye karar verdiğini, sanık …’a telefon açıp olayı anlatarak kahvehaneye çağırdığını, domuz tehlikesi sebebiyle tüfeğinin de yanında bulunduğunu, bu sırada sanık …’ın yanında üç kişi ile beraber geldiğini, bu kişileri tanımadığını ancak geçen yıl baldızı … yüzünden mağdur ….’la telefonda konuştuğunu, yüz yüze hiç görüşmediğini, ayak izlerini takip ettiklerini, mağdurları alarak kahvehaneye götürdüğünü ancak zorlamadığını, saat 04.00 sıralarında kahvehaneye çağırdığı sanık …’in 10 dakika kadar sonra geldiğini, tüfeği kahvehanenin içine sokmadığını, yine üzerinde olan kurusıkı tabancayı pantolonunun arka cebinden çıkartıp çekmeceye bıraktığını, sanık … geldikten sonra mağdurların kimliklerini alıp jandarmayı aradıklarını, 10 dakika sonra sanık …’i arayan jandarmanın şahısların bekletilmesini istediğini, mağdurları dövmediklerini, daha önceden baldızı … ile olan olayı bildiği için mağdur ….’a bazı sorular sorduğunu, istemesi üzerine mağdur ….’un verdiği telefonu sanık …’ın kontrol ettiğini, son aramaların silinmiş olduğunu görünce mağdur ….’tan yanına gelip gittiği kadının telefon numarasını istediğini, mağdur ….’un vermemesi üzerine korkutmak amaçlı montunu ve ayakkabılarını üzerinden çıkartıp karın içine gönderdiğini, … konusunda tartıştıkları için mağdur ….’a sövdüğünü,
Sanık … kollukta ve duruşmanın birinci oturumunda; suç tarihinde sanık …’nin kendisine telefon ettiğini, köyde şüpheli bir durumun olduğunu söyleyerek kendisini çağırdığını, kahvehaneye doğru giderken karşılaştığı üç kişiye ne aradıklarını sorduğunu, şahıslarla bir müddet birlikte yürüdükten sonra sanık … ile karşılaştıklarını, kahvehaneye doğru giderken sanık …’in yanlarına geldiğini, saat 05.00 sıralarında kahvehaneye ulaştıktan sonra sanık …’in jandarmayı aradığını, şahısların ayak izlerinin …’nin evine doğru gittiğini görmeleri üzerine sanık …’nin mağdurlara … için köye geldiklerini söylediğini, …’nin amcasının kızı olması nedeniyle gururunun kırıldığını, bu sebeple mağdur …. ile tartıştığını; ikinci oturumda ise mağdurların beyanlarının doğru olduğunu, sanık … ile Ali’nin mağdurlara “kahvehaneye gideceğiz” demeleri üzerine birlikte kahvehaneye gittiklerini, sanıklarlar Kerim ve Ali’nin mağdurlara küfür ettiklerini, mağdur ….’u darp edip kar üzerinde çıplak ayakla beklettiklerini, sanık …’nin mağdur ….’a tabanca ve tüfek doğrulttuğunu, kendisinin herhangi bir şey yapmadığını,
Savunmuşlardır.
Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu 5237 sayılı TCK’nun “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” başlıklı 109. maddesinde;
“(1) Bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
(2) Kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(3) Bu suçun;
a) Silâhla,
b) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
d) Kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
e) Üstsoy, altsoy veya eşe karşı,
f) Çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
İşlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza bir kat artırılır.
(4) Bu suçun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması hâlinde, ayrıca bin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.
(5) Suçun cinsel amaçla işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek cezalar yarı oranında artırılır.
(6) Bu suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında; kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun temel şekli düzenlenmiş, ikinci fıkrasında; suçun cebir, tehdit veya hile ile işlenmesi ve üçüncü fıkrasında ise; altı bend halinde, suçun silahla, birden fazla kişi ile birlikte, kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanmak suretiyle, üstsoy, altsoy veya eşe karşı, çocuğa ya da beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı işlenmesi nitelikli haller olarak yaptırıma bağlanmış, dördüncü fıkrasında; suçun netice sebebiyle ağırlaşmış haline, beşinci fıkrasında; cinsel amaçla işlenen özgürlüğü kısıtlama suçuna yer verilmiş, altıncı fıkrasında ise; suçun işlenmesi amacıyla veya sırasında kasten yaralama suçunun sonucu itibariyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suça ilişkin hükümlerin de uygulanacağı belirtilmiştir.
Kişilerin istekleri ve serbest iradeleriyle hareket edebilme özgürlüğünü koruyan kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, bir kimsenin bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakılması hareketlerinden herhangi birisinin veya her ikisinin birlikte gerçekleştirilmesiyle oluşan seçimlik hareketli bir suçtur. Suç konusu eylemle, kişinin kendi arzusuna göre bulunduğu yerde kalma ya da oradan ayrılma, yer değiştirme ve istediği yere gidebilme yani serbestçe hareket etme veya kendi iradesiyle hareket etmeme hakları ihlâl edilmektedir. Suçun manevi unsuru; failin, mağduru şahsi özgürlüğünden yoksun bırakmaya yönelik hareketleri gerçekleştirmeyi istemesi ve bilmesi, yani genel kasttır. Kanunun metni ve ruhundan anlaşılacağı üzere, suçun temel biçimi bakımından saik (özel kast) aranmamıştır. Suçun oluşabilmesi için kişiyi hürriyetinden yoksun kılma yönündeki ihlalin hukuka aykırı olarak yapılması, diğer bir deyişle eylemde hukuka uygunluk nedenlerinin bulunmaması zorunludur. Hukuka aykırılık, öğretide genel olarak hukuk düzeninin izin vermediği hâlleri ifade etmektedir.
5237 sayılı TCK’nun esas aldığı ve suçun bir haksızlık olarak adlandırıldığı suç teorisinde suçun unsurları; maddi unsurlar, manevi unsurlar ve hukuka aykırılık unsuru olmak üzere üç başlık altında toplanmaktadır.
Uyuşmazlıkla yakından ilgili olan hukuka aykırılık, suçu oluşturan haksızlığın niteliği olup hukuka aykırılık ile kastedilen husus, fiilin hukuk sistemiyle çatışması ve hukuk sistemine aykırı olmasıdır. 5237 sayılı Kanunda bazı suç tanımlarında “hukuka aykırı olarak”, “hukuka aykırı başka bir davranışla”, “hukuka aykırı diğer davranışlarla”, “hukuka aykırı yolla”, “hukuka aykırı yollarla” gibi ifadelere yer verilmiştir. Suçun unsurlarından birisi olması hasebiyle “hukuka aykırılık” kavramına madde metninde ayrıca yer verilmesiyle, failin olayda bir hukuka uygunluk nedeni olmadığını ve eyleminin hukuka aykırı olduğunu bilmesi gerektiği vurgulanmaktadır.
5237 sayılı TCK’nda hukuka uygunluk sebepleri;
a- Kanunun hükmünü yerine getirme (m.24/1),
b- Meşru savunma (m.25/1),
c- İlgilinin rızası (m.26/2),
d- Hakkın kullanılması (m.26/1),
Olarak kabul edilmiştir.
Kanunun hükmünü yerine getirme, 5237 sayılı TCK’nun “Kanunun hükmü ve amirin emri” başlıklı 24. maddesinin birinci fıkrasında; “Kanunun hükmünü yerine getiren kimseye ceza verilmez” şeklindeki düzenleme ile bir hukuka uygunluk nedeni olarak sayılmıştır. Sözü edilen hukuka uygunluk nedeninin doğabilmesi, kişinin eylemini gerçekleştirme konusunda kanun tarafından yetkilendirilmiş olmasına bağlıdır. Bu durumda kanunun hükmünü yerine getiren kişinin davranışı tipe uygun olsa bile hukuka aykırı olmadığı için suç teşkil etmeyecek ve buna bağlı olarak eyleminden dolayı cezalandırılamayacaktır. (İzzet Özgenç, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 12. bası, Seçkin, Ankara, 2016, s. 303 vd.; Doğan Soyaslan, Ceza Hukuku Genel Hükümler, 5. baskı, Yetkin, Ankara, s. 386 vd.; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, 7. bası, Seçkin, Ankara, 2014, s. 257 vd.)
Bu aşamada köy muhtarı olan sanık … ve köy sakini olan diğer sanıkların gerçekleştirdiği tipe uygun hareketin, kanunun hükmünü yerine getirme bağlamında hukuka uygun olup olmadığı üzerinde durulmalıdır.
442 sayılı Köy Kanununun “Muhtarın göreceği işler” başlıklı 5. fasılda yer alan 36. maddesi;
“Muhtarın göreceği Devlet işleri şunlardır:
1 – Hükümet tarafından bildirilecek kanunları, nizamları köy içinde ilan etmek ve halka anlatmak ve kanunlar, nizamlar, talimatlar, emirler ile kendisine verilecek işleri görmek;
2 – Köyün sınırı içinde dirlik ve düzenliği korumak (asayişi korumak);

6 – Köye gelip gidenlerin niçin gelip gitmekte olduklarını anlamak ve bunlar içinde şüpheli adamlar veyahut ecnebiler görülürse hemen yakın karakola haber vermek;

10 – Köy civarında eşkıya görürse Hükümete haber vermek ve elinden gelirse tutturmak;
11 – Köylünün ırzına ve canına ve malına el uzatan ve Hükümet kanunlarını dinlemiyen kimseleri köy korucuları ve gönüllü korucularla yakalattırarak Hükümete göndermek;

15 – Zarar görenlerin şikayeti ve bilip işidenlerin haber vermesi üzerine sorup araştırmak” şeklinde düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere 442 sayılı Köy Kanunu ile köy muhtarlarına, köy içerisinde dirlik ve düzeni korumak, köye gelip gidenlerin ne için gelip gittiklerini anlayarak şüphelileri karakola bildirmek, köylünün ırzına ve canına ve malına el uzatan kimseleri köy korucuları ve gönüllü korucularla yakalattırmak gibi görevler verilmiştir. Kanun hükmünün yerine getirilmesinde, köy muhtarına kanun tarafından verilen bu yetkiler aynı zamanda köy muhtarının görevini de oluşturmaktadır.
Bu bilgiler ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
Köy muhtarı olan sanık … ile diğer sanık …’nin, suç tarihinde gece vakti köy içerisinde park halinde şüpheli bir motosiklet görmeleri üzerine, bu motosikletin kime ait olduğunu anlamak amacıyla üzerindeki eşyayı alıp sanık …’ye ait kahvehaneye bıraktıktan sonra evlerine gittikleri, ardından sanık …’nin durumu haber verdiği sanık … ile motosikletin kime ait olduğunu anlamak için köy içerisinde dolaşmaya başladıkları, bu esnada karşılaştıkları mağdurlar ile birlikte kahvehaneye giderek sanık …’e durumu bildirdikleri, sanık …’in kahvehaneye geldikten sonra mağdurların kimliklerini kontrol edip bilgilerini kolluğa aktardığı, kolluk birimlerinin şahısların serbest bırakılmamasını ve olay yerine geleceklerini bildirmesi üzerine tarafların beklemeye başladığı, bu sırada sanıklar ….ve ….’ın akrabaları olan … isimli şahıs ile ilişkisi olduğunu düşünüp bunu itiraf etmesini istedikleri mağdur ….’u darp ettikleri, … isimli şahsın telefon numarasını kendilerine vermesi hususunda sanık …’nin mağdur ….’u silahla tehdit ettiği, sanıkların mağdur ….’u bir süre kar üzerinde çıplak şekilde bekletip mağdurları olay yerine gelen kolluk birimlerine teslim ettikleri olayda;
Köy muhtarı olan sanık …’in, 442 sayılı Köy Kanununun 36. maddesi uyarınca köy içerisinde dirlik ve düzeni korumak, köye gelip gidenlerin ne için gelip gittiklerini anlayarak şüpheli gördüğü şahısları karakola bildirmek şeklinde görevlerinin bulunması, mağdurların gece geç saatlerde şüpheli bir şekilde köy içinde gezerken görülüp sanık …’ye ait kahvehaneye götürülmelerinin ardından kahvehaneye gelen sanık …’in derhal jandarmaya haber vermesi ve sanık …’in sayıca fazla olan mağdurların jandarma gelene kadar kahvehanede bekletilebilmesi için diğer sanıkların yardımına ihtiyaç duyması karşısında; sanıkların tipe uygun hareketlerinin TCK’nun 24. maddesi uyarınca kanunun emrinin yerine getirilmesi kapsamında kalıp hukuka uygun olduğu ve kanuna uygun şekilde yapılan gözaltı işleminin ardından yapılan işkencenin gözaltı işlemini kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçuna dönüştürmeyeceği örneğinde olduğu gibi mağdurların hukuka uygun şekilde bekletilmesi sırasında sanıklar tarafından işlenen diğer suçların hukuka uygunluk nedenini ortadan kaldırmayacağı kabul edilmelidir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılan Ceza Genel Kurulu Üyesi … müzakere sırasında söz alarak; sanıkların suç kastının bulunmadığı gerekçesine dayanılarak itirazın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan yedi Ceza Genel Kurulu Üyesi ise; itirazın kabul edilmesi gerektiği düşüncesiyle karşı oy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 13.06.2017 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.

.