Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/623 E. 2015/117 K. 21.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/623
KARAR NO : 2015/117
KARAR TARİHİ : 21.04.2015

Uyuşturucu madde ticareti suçundan sanık …..5237 sayılı TCK’nun 188/1, 62, 53, 63 ve 54. maddeleri uyarınca 10 yıl hapis ve 25.000 Lira adli para; sanık …. ise 8 yıl 9 ay hapis ve 10.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, mahsuba ve müsadereye ilişkin, Nizip Ağır Ceza Mahkemesince verilen 19.02.2014 gün ve 93-26 sayılı hükmün sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 10. Ceza Dairesince 24.06.2014 gün ve 3794-4877 sayı ile sanık A..A.. yönünden onanmasına, sanık F.. H.. yönünden ise;
“Sanığın yabancı uyruklu olduğu ve yakalandığı sırada üzerinde kimlik çıkmadığının anlaşılması karşısında; sanığın kimlik bilgileri konusunda araştırma yapılmadan beyan edilen kimlik bilgilerine itibar edilerek hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 20.08.2014 gün ve 186-140 sayı ile;
“…Sanığın kimliğinin nasıl tespit edileceği ile ilgili CMK’nda kesin bir hüküm bulunmamaktadır. Bu şekilde olması da doğrudur zira sanığın kimliğinin durum ve şartlara göre tespiti her sanık için aynı olmayabilir. Özellikle yabancı uyruklu sanıklarda sanığın kimliğini tespit etmek bir yana çoğu zaman uyruğunu tespit etmek dahi mümkün değildir. Böyle durumlarda sanığın beyanına itibar etmek dışında savcılığın veya mahkemelerin elinde başka bir imkân da kalmamaktadır. Dosyamızda da Suriye vatandaşı olan sanığın beyanına itibar etmek dışında kimliğinin tespit edilmesi için yapılabilecek hiç bir imkân yoktur. Suriye ülkesinde savaş olduğundan sanığın kimliğinin tespiti için yazışma yapılabilecek bir kurum bulunmamaktadır. Bu nedenle mahkememizin kararı doğrudur. Benzer durumdaki sanıkların beyanına itibar edilerek kurulan hükümler gerek Yüksek 10. Ceza Dairesince gerekse diğer Özel Dairelerce onanmıştır” gerekçesiyle önceki hükmün de direnmiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 09.10.2014 gün ve 316485 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Sanık A.. hakkında kurulan hüküm Özel Dairece onanmak suretiyle kesinleşmiş olup, direnme hükmünün kapsamına göre inceleme sanık F…hakkında kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; yabancı uyruklu olan ve yakalandığı sırada üzerinde kimlik çıkmayan sanığın kimlik bilgileri konusunda araştırma yapılmadan, beyan edilen kimlik bilgilerine itibar edilerek hüküm kurulmasının isabetli olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamından;
11.09.2013 günü saat 00.30 sıralarında 2-3 kişilik bir grubun sırtlarında çuvallarla Gaziantep ili …..Gözetleme Kulesinin 100 metre doğusundan ülkemize yasal olmayan yoldan girmek istediklerinin fark edilmesi üzerine olay yerine giden askeri birliklerce sanıklar A.. ve F..yakalandıkları, arazide yapılan aramada daralı ağırlığı 36 kg gelen net 13,744 kg esrar elde edilmesine elverişli kenevir bitkisi parçalarının bulunduğu 3 adet çuvalın ele geçirildiği,
Yabancı uyruklu olan sanık F.. yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesinin çıkmadığı, Arapça bilen tercüman huzurunda alınan karakol ifadesinde kendisini “İ… doğumlu, Halep Jarabulus nüfusuna kayıtlı H..di” olarak tanıttığı, adli raporunda da kimliğinin “Suriye uyruklu İ….” olarak geçtiği ancak savcılık ifadesi ile sulh ceza mahkemesindeki sorgusunda sanığın adının “F..” olarak yazıldığı ve bu isimle kamu davası açıldığı, yerel mahkemece sanığın nüfus ve adli sicil kayıtlarının getirtilmesi için hiçbir işlem yapılmadan beyan edilen kimlik bilgilerine itibar edilerek hüküm kurulduğu,
Sanığın aşamalarda; kimlik bilgilerinin doğru olduğunu ancak adının “H..” soyadının ise “F… olarak yazılması gerektiğini, ülkesinde savaş olduğundan kimliği ile ilgili cevap verebilecek makam kalmadığını ifade ettiği,
Anlaşılmaktadır.
Ceza Genel Kurulunun 28.09.1999 gün ve 194-211, 10.04.1995 gün ve 79-105 sayılı kararlarında belirtildiği üzere, sanığa ait nüfus ve adli sicil kayıtları hiçbir tereddüte yer bırakmayacak biçimde kesin olarak belirlenmelidir. Zira, ilamın aidiyetinde ve cezanın kişiselleştirilmesinde dayanılan resmi bilgi ve belgelerdir.
Yargılama makamlarınca UYAP kullanılmak suretiyle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının nüfus kayıtlarına ulaşılabilmektedir. Yargılama konusu dosyanın tarafı olup, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan kişilerin nüfus kayıtları ise Adalet Bakanlığı Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünün 16.11.2011 gün ve 63/2 nolu genelgesinde belirlenen esaslara göre istenmelidir. Genelge uyarınca İnterpol üyesi olan Suriye Devleti vatandaşlarının nüfus ve adli sicil kayıtlarının İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü İnterpol Daire Başkanlığından talep edilmesi gerekmektedir.
Şu halde; yabancı uyruklu sanığın nüfus kayıt örneği ve adli sicil kayıtlarının, Adalet Bakanlığının bu konudaki genelge hükümleri de göz önünde tutulmak suretiyle, öncelikle ilgili uluslararası kuruluş veya sanığın uyruğu olduğu ülkeden kayıtlara uygun olarak getirtilmesinden sonra, Türkiye’de de adli sicil kaydının bulunup bulunmadığının araştırılmasında ve getirtilen belgelerin 5271 sayılı CMK’nun 147, 191 ve 209. maddeleri uyarınca duruşmada okunmasında zorunluluk vardır. Ayrıca CMK’nun 225. maddesi gereği hüküm ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilebilecek olup 232. maddesi uyarınca da hükmün başında sanığın açık kimliğinin gösterilmesi şarttır.
Bu bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde;
Yabancı uyruklu olup yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırmada yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması usul ve kanuna aykırıdır.
Bu itibarla, sanığın kimlik bilgilerinin araştırılması gerektiğine ilişkin Özel Daire bozma kararı isabetli olup, yerel mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir.
Çoğunluk görüşüne katılmayan on Genel Kurul Üyesi; “direnme hükmünün isabetli olduğu” görüşüyle karşıoy kullanmışlardır.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Nizip Ağır Ceza Mahkemesinin 20.08.2014 gün ve 186-140 sayılı direnme hükmünün, yabancı uyruklu olup yakalandığında üzerinde herhangi bir kimlik belgesi çıkmayan sanığın nüfus ve adli sicil kayıtları ile ilgili hiçbir araştırmada yapılmadan sadece beyan edilen kimlik bilgilerine dayanılarak hüküm kurulması isabetsizliğinden BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 21.04.2015 tarihinde yapılan müzakerede oyçokluğuyla karar verildi.