Yargıtay Kararı Ceza Genel Kurulu 2014/621 E. 2015/99 K. 07.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/621
KARAR NO : 2015/99
KARAR TARİHİ : 07.04.2015

Kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan Sanık Ö.. B..’ın 5237 sayılı TCK’nun 123/1, 62, 53 ve 58. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve cezasının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Adana 6. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 01.07.2010 gün ve 884-995 sayılı hükmün Cumhuriyet savcısı ve sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince 23.01.2013 gün ve 27075-1222 sayı ile;
“Sanığın aracıyla katılanın evinin önüne gelerek evini gözetlemek şeklindeki eylemini bir kez yaptığının kabul edildiği olayda, kişilerin huzur ve sükûnunu bozmak suçunun süreklilik öğesinin ne şekilde oluştuğu açıklanıp tartışılmadan yazılı şekilde hüküm tesisi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Adana 6. Sulh Ceza Mahkemesi ise 02.05.2013 gün ve 298-492 sayı ile;
“Sanığın, müştekinin eşi kendisinin eski eşi olan tanığa bir kadını göndererek kendisini unutamadığını söylettirip görüşmek istediğini belirterek telefonunu istemesi, daha sonra müştekinin evini izleyecek şekilde aracını yolda park ederek müştekinin evini gözetlemesi birlikte değerlendirildiğinde, eyleminde kişilerin huzur ve sükûnunu bozmak suçunun süreklilik öğesinin bulunduğu, bu eylemleri müştekinin huzur ve sükûnunu bozmak amacıyla gerçekleştirdiği ve sonuçlarına bakıldığında bu amacına ulaştığının söylenebileceği” gerekçesiyle direnerek sanığın önceki hükümde olduğu gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
Bu hükmün de sanık müdafii tarafından temyizi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 13.10.2014 gün ve 243769 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesiyle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözülmesi gereken uyuşmazlık; sanığın kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçunun unsurlarının oluşup oluşmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca öncelikle, yerel mahkeme direnme kararının eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen ısrar kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
İncelenen dosya kapsamından;
Özel Daire tarafından hüküm; “sanığın aracıyla katılanın evinin önüne gelerek evini gözetlemek şeklindeki eylemini bir kez yaptığının kabul edildiği olayda, kişilerin huzur ve sükûnunu bozmak suçunun süreklilik öğesinin ne şekilde oluştuğu açıklanıp tartışılmadan, yazılı şekilde hüküm tesisi” isabetsizliğinden bozulmasından sonra yerel mahkemece; “sanığın müştekinin eşi, kendisinin eski eşi olan tanığa bir kadını göndererek kendisini unutamadığını söylettirip görüşmek istediğini belirterek telefon numarasını istemesi, daha sonra da müştekinin evini izleyecek şekilde aracını yolda park ederek müştekinin evini gözetlemesi birlikte değerlendirildiğinde eylemlerinde kişilerin huzur ve sükûnunu bozmak suçunun süreklilik öğesinin bulunduğu, eylemini müştekinin huzur ve sükûnunu bozmak amacıyla gerçekleştirdiği ve sonuçlarına bakıldığında bu amacına ulaştığının da söylenebileceği” şeklindeki bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususlar değerlendirilerek, yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, bozma ilamında tartışılması gerektiği belirtilen hususlar tartışıldıktan sonra “eylemli uyma neticesi verilen yeni bir hüküm” niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Adana 6. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 02.05.2013 gün ve 298-492 sayılı karar, eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 4. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 07.04.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.