YARGITAY KARARI
DAİRE : Ceza Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/525
KARAR NO : 2015/134
KARAR TARİHİ : 28.04.2015
Katılan sanık M.. Ç..’in kasten öldürme suçundan 5237 sayılı TCK’nun 81/1, 29/1, 62, 53, 54, 58/6 ve 63. maddeleri uyarınca 12 yıl 6 ay hapis; kasten yaralama suçundan aynı kanunun 86/1, 86/3-e, 29, 62, 53 ve 58/6. maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis; yine kasten yaralama suçundan aynı kanunun 86/2, 86/3-e, 21/2, 29, 62, 50/1-a ve 52. maddeleri uyarınca 1.500 Lira adli para; 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan aynı kanunun 13/1 ve 5237 sayılı TCK’nun 62 ve 52. maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis ve 2.000 Lira adli para; sanık H.. T..’ın silahla tehdit suçundan 5237 sayılı TCK’nun 106/2-a, 43/2-1, 53, 62 ve 58/6. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis; 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan aynı kanunun 13/1 ve 5237 sayılı TCK’nun 62, 52, 53 ve 58/6. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 500 Lira adli para; katılan sanık M.. U..’un kasten öldürme suçuna teşebbüsten 5237 sayılı TCK’nun 81/1, 35/2, 29/1, 62, 53 ve 58/6. maddeleri uyarınca 5 yıl hapis cezası ile cezalandırılmalarına, hak yoksunluğuna, mahsuba, müsadereye ve cezalarının mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ilişkin, Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 13.09.2012 gün ve 36-314 sayılı hükmün katılanlar vekili, Cumhuriyet savcısı, katılan sanıklar müdafileri ve sanık H.. T.. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesince 26.11.2013 gün ve 3278-6848 sayı ile;
“Gerekçeli kararın Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34, 230 ve 232. maddelerinde belirtilen nitelikleri taşıması zorunluluğu karşısında, mahkemece dosya içeriğine göre iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirme yapılarak, sanıkların mahkumiyetlerine yönelik maddi vakanın kabulü de somut olarak gösterilmek suretiyle delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, Yargıtay denetimine imkan verecek biçimde ayrı ayrı gösterilmesi ve hangisinin hangi sebeple diğerine üstün tutulduğu belirtilerek, ulaşılan kanaat ve suç oluşturduğu sabit görülen fiiller ve bunların nitelendirilmesi ile buna göre hüküm kurulması gerektiği düşünülmeyerek, yetersiz gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesi ise 28.03.2014 gün ve 446-105 sayı ile; ilk hükümden kısmen farklı gerekçeyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de katılanlar vekili, Cumhuriyet savcısı, katılan sanıklar müdafileri ve sanık H.. T.. tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 03.09.2014 gün ve 232804 sayılı “onama-bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, katılan sanıklar M.. Ç.. ve M.. U.. ile sanık H.. T.. hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin gerekçesinin yeterli olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca yerel mahkemenin son kararının “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığının öncelikle belirlenmesi gerekmektedir.
Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,
c) Bozma sonrasında yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde ise incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
Somut olayda, Özel Dairece ilk hükmün; gerekçeli kararın Anayasa’nın 141 ve 5271 sayılı CMK’nun 34, 230 ve 232. maddelerinde belirtilen nitelikleri taşımaması nedeniyle bozulmasından sonra yerel mahkemenin hangi tanık beyanlarını hükme esas aldığı, diğer tanık beyanlarına hangi gerekçeyle itibar etmediğini belirtmek suretiyle ilk hükümden kısmen farklı ve değişik gerekçeyle hüküm kurduğu anlaşıldığından yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğindedir. Özel Daire denetiminden geçmemiş bulunan bu yeni hükmün doğrudan ve ilk kez Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün görülmediğinden, hükmün Özel Dairece incelenmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, yeni hüküm niteliğinde bulunduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Dairesine gönderilmesine karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
İstanbul Anadolu 6. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 28.03.2014 gün ve 446-105 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 1. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 28.04.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.